ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Mehmet Özkarcı

Anahtar Kelimeler: Niğde-Bor, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Osmanlı İmparatorluğu, Tavâşî Hasan Ağa, Kanunî Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad

Osmanlı İmparatorluğunun güçlü devlet adamı Sokullu Mehmet Paşa, Niğde'nin Bor ilçesinde 1574 yılı civarında cami, bedesten-arasta ve mektepten oluşan bir külliye İnşa ettirmiş, fakat mektep günümüze gelmemiştir. Sokullu'nun hazinedarı Tava î Hasan Ağa da ayni tarihlerde bu yapıların yanına çifte hamam yaptırarak külliyeye dahil etmiştir.

Sokullu Mehmet Paşa (1505-1579); Kanuni Sultan Süleyman (1520- 1566), II. Selim (15661574) ve III. Murad (15741594) dönemlerinde sadrazamlık yapmış ünlü devlet adamıdır.

Sokullu Mehmet Paşa, Bosna'nın Vişegard kazasının Rudo nahiyesine bağlı Sokoloviç (Şahinoğulları) köyünde 1505 yılında doğmuştur. Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk saltanat yıllarında devşirme olarak Edirne Sarayına getirilmiş, burada yetiştikten sonra İstanbul'a nakledilip küçük oda hizmetleriyle Enderun'a alınmıştır. Sokullu Enderun'da çeşitli hizmetlerde bulunduktan sonra I541'de büyük kapucu başılık vazifesi, I546'da Barbaros Hayreddin Paşa'nın vefatıyla sancak beyliği payesi ile kapudân-1 deryalığa tayin olmuştur. 155O'de Rumeli Beylerbeyliğine nakledilerek Iran Seferindeki hizmet sebebiyle I554'de vezirliğe yükselmiş, I564'de ikinci vezir bulunurken Semiz Ali Paşa'nın vefatı üzerine sadrazam olmuştur[1].

Kanuni Sultan Süleyman'ın 1566 yılında ölümünden sonra yerine geçen oğlu II. Selim, Sokullu Mehmet Paşa'yı makamında bırakmış, Sokullu bu dönemde de birçok başarıya İmzasını atmıştır. II. Selim'in I574'de vefatından sonra idareyi eline alan oğlu III. Murad'ın da sadrazamı olarak görevini sürdürmüştür. Sokullu Mehmet Paşa'nın düşmanı çoktu; sarayında ikindi divani yaparken, derviş kıyafetinde gelen bir Boşnak tarafından hançerlenerek 8 Şaban 987 H./3O Eylül 1579 M. tarihinde öldürülmüş ve Eyüp'teki tül-besine gömülmüştür. Sokullu'nun şehadeti herkesi üzmüştü; şehid olduğu kabul edilerek cesedi yıkanmadan defnedilmiştir. Osmanlı Devleti'nin yükselme devri,genelliklede onun ölüm tarihiyle nihayetlendirilir. Sokullu Mehmet Paşa sağlam bünyeli, beyaz sakallı ve ciddi tavırlı idi. Uzun boylu olmasından dolayı"Tavil Mehmed Paşa" da denilmiştir[2] .

Osmanlı imparatorluğunun en parlak devrinde üç padişaha Onbeş yıl sadrazamlık yapan Sokullu, siyasi gücü ve başarılarıyla olduğu kadar, yaptırmış olduğu eserleri ve sanata olan ilgisiyle de ünlüydü. Sokullu Mehmet Paşa, görevli bulunduğu sırada ülkenin birçok yerinde yapılar İnşa ettirmiş ve bunların çoğunu külliye olarak yaptırmıştır[3]. Bu güçlü devlet adamı Niğde'nin Bor ilçesinde de 1574 yılı civarında bir külliye İnşa ettirmiştir.

Bor, Osmanlılar döneminde Niğde Sancağı'nın en eski ve büyük kazasıdır. Arşiv kayıtlarında ilk defa adına 1500 tarihli Karaman Evkaf Defteri'nde rastladığımız Bor, o tarihte büyük bir "karye" (koy), 1518 tarihli defterde "nefs" olarak kaydedilmiş ve Bor nahiyesinin merkezi olmuştur. I584'de Anduğı kazası lağvedilince, onun yerine Bor "kaza" olmuştur. Bol' kazası 15O7'de oniki mahalleden oluşan bir koy olarak karşımıza çıkar, I584'de mahalle sayısı yirmidörde ulaşır[4].

Osmanlı idari sistemi memleketi eyaletlere, eyaletleri sancaklara, sancakları da kazalara ayırmıştır. Her kaza bir taraftan ticari, diğer taraftan kültürel üstünlüğüyle çevresinin merkezi olmuştur[5]. Kazaları, üretim hayatı farklı dağ ve ova köyleri arasında bir pazar ve mübadele merkeziydi. Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyılda büyük bir iktisadi gelişme göstermiş, şehirlerin teşekkül ve canlanmasında külliyeler önemli rol oynamıştır[6]. Şehir ve kazalarda Sultan ve vezirleri tarafından İnşa ettirilen külliyeler, halkın dini, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılarken, külliyelerdeki ticaretle ilgili yapıları da şehirlerin en hareketli bölümünün belirginleşmesini sağlamışlardır. Osmanlı hukuk sistemine göre bir yerin kaza sayabilmesi İçin oranın "cuma namazı kılınır, bâzârı durur" yer olmasıyla mümkündür[7]. Yani o beldenin cuma namazı kılacak camisi ile sürekli ticaret yapılan bir ticari yapısının bulunmasını mecburi tutmuştur: cuma namazı sadece minbere sahip olan camilerde kılınmaktadır.

Bor'un "kaza" statüsüne kavuşmasında, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi'nin önemli rolü olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü külliye 1574 yılı civarında İnşa edilmiş, Bor ise I584'de kaza olmuştur. Bu yapı topluluğunun, ilçenin ticari ve idari yönden gelişmesinde önemli yeri vardır. Bor, XVI. yüzyılın ikinci yansından başlayarak, XVIII. yüzyılın sonuna kadar ticari alanda büyük bir gelişme göstermiştir. Ayrıca Bor'daki barut fabrikası da Osmanlı İmparatorluğu'nun barut İhtiyâcının önemli bir kısmını karşılamıştır[8]. 1642 tarihli arşiv kayıtlarında, Bor'un yaklaşık 1755 nüfusu ile Niğde'ye yakın olduğu görülmektedir[9].

Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ilçenin merkezinde olup. Eski Niğde Caddesi üzerinde ve Belediye binasının karşısında yer alin. Külliye; cami, be- desten-arasta, çifte hamam ve mektepten oluşur. Mektep günümüze gelmemiştir. Cami, bedesten ve arastanın üstüne fevkani olarak yapılmış; hamam ise bedestenin yaklaşık 27.00 m. güneybatı tarafına yerleştirilmiştir (Çizim: 1; Resim: 1). Günümüze ulaşmayan mektebin ise mimari durumu konusunda bilgimiz yoktur.

Külliyeyi meydana getiren yapıların üzerinde İnşa kitabesi olmadığı İçin, yapım tarihlerini kesin olarak bilemiyoruz. Fakat Sokullu Mehmet Paşa'nın Evahiri Zilhicce 981 H./1574 yılı Nisan ayı sonlarına ait vakfiyesinde; Karaman Vilâyetinin Niğde Sancağı'na bağlı Bor'da altına bezzazistan (bedesten), üstüne cami ve yanma muallimhane (mektep) ile Niğde'de bezzazistan (bedesten) yaptırdığı belirtilmektedir. Yine ayni vakfiyede Bor'daki bedestenin İçinde kırk (40), dışında kil’ksezik (48); Niğde'deki bedestenin İçinde elli (50), dışında altmış (60) dükkân olduğu kaydedilmiştir[10]. Fakat vakfiyede hamamdan bahsedilmemektedir. Vakfiyeye göre cami, bedestenarasta ve mektebin 1574 yılı civarında inşa edildiğini sanmaktayız[11]. Ayrıca hamamın da külliyenin bir elemanı olduğu ve diğer yapılarla ayni tarihlerde yapıldığı anlaşılmaktadır[12]. Bor Şer'î Mahkeme Sicili'nden öğrendiğimize göre hamam, Sokullu Mehmet Paşa'nın hazinedarı Tavâşî Hasan Ağa tarafında yaptırılmıştı. Hasan Ağa'nın ayni zamanda külliyenin İnşasına da nezaret ettiği sanılmaktadır[13]. Sokullu'nun hazinedarı yapıların İnşasıyla ilgilenirken, kendisinin de hayır yapmak ve külliyeye gelir getirmesi maksadıyla hamamı İnşa ettirdiğini sanmaktayız. Ayrıca Evliya Çelebi yapıdan, "Sokullu Mehmet Paşa Hamamı” ismiyle bahsetmektedir[14]. Yine Bor Çer'î Mahkeme Sicili'nde, hamamın yerinde daha önce Hacı Kemal Medresesi olduğu ve Tavâşî Hasan Ağa'nın medresenin mütevellisi ile anlaşarak hamamın gelirinden bir kışımın mütevelliye verilmesi şartıyla, medresenin yerine yapıldığı belirtilmektedir [15].

Ayrıca kaynaklardan Sokullu Mehmet Paşa'nın Evahiri Zilhicce 981 H./1574 yılı Nisan ayı sonlarına ait vakfiyesinin bir suretinde, Niğde kadısı Şerif Hacı İshak'ın 1195 H./1780-81 M. tarihli mühür ve tasdiki olduğunu öğreniyoruz[16]. Bu vakfiye suretinde; Sokullu Mehmet Paşa'nın Bor'da yaptırdığı cami ve mektebin giderlerini karşılaması için Bor ve Niğde'deki iki bedesteni, Kayseri'nin çeşitli köylerindeki araziler ile dört göz değirmeni ve bu arazilere diktirdiği söğüt ağaçlarını vakfettiği belirtilmektedir. Ayrıca külli- yede; 1 hatib, 1 imam, 3 müezzin, 4 devrhân, 20 cüzhan, 2 kayyum, 1 vâiz, 1 kandilci, 1 hoca, 1 tahsildar, yapıların onarımıyla ilgili 2 tamirci ve 1 noktacı görevlendirilmiştir. Bunlara günde 1 ile 15 akçe arasında ücret ödenmesi belirtilmekte ve mütevelliden her sene vakfın fazla gelirini İstanbul'a getirerek, Paşa'nın diğer büyük mütevellisine teslim etmesi istenilmektedir. Ayrıca caminin ihtiyacı olan mum, zeytinyağı, kandil ve hasır için de günde 5 akçe vakfedilmiştir.

Kaynaklardan öğrendiğimize göre Sokullu Mehmet Paşa, Bor'daki camisinin yanına bir de kütüphane yaptırmış, buraya İstanbul ve Mısır'dan getirdiği 1700 kitabı vakfetmiştir. Maalesef zamanla kütüphane harap olmuş ve kitaplar dağılmıştır[17]. Fakat vakfiyede kütüphaneden bahsedilmemekte, belki muallimhânenin (mektep) bir bölümü kütüphane olarak düzenlenmiş olabilir.

Ayrıca Gurre-i Muharrem 1209 H./29 Temmuz 1794 M. tarihli bir belgede de, Bor ve Niğde'deki bedestenlerin çok ucuza kiralandığı belirtilmekte ve kiraların artırılması istenilmektedir[18].

Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi'nin mimarını bilemiyoruz. Külliye, Mimar Sinan'ın mimarbaşı (1538-1588) olduğu dönemde yapılmakla birlikte, Mimar Sinan'ın tezkerelerinde adı geçmemektedir[19]. Her yönüyle klâsik dönemin özelliklerini yansıtan yapılara, Mimar Sinan'ın veya yardımcılarının ne oranda katkısı olup olmadığı konusunda bilgimiz yoktur. Günümüze ulaşan cami, bedesten-arasta ve hamam Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mülkiyetinde bulunmaktadır. Külliye elemanlarından mektep günümüze gelmemiş olup ne zaman yıkıldığını ve mimarî durumunu bilemiyoruz. Külliye yapılarından cami ve hamam fonksiyonunu sürdürmektedir. Onarım halinde bulunan bedesten bölümünün ise yaklaşık yarısı 1938 yılı civarında yıkılmıştır. Ayrıca vakfiyede bedestenin dış kısmında kırksekiz (48) dükkân olduğu belirtilmektedir, fakat bunların ise yedisi (7) günümüze gelmiştir.

KÜLLİYENİN TANITIMI

I-CAMİ

a) Mimarî:

Sokullu Mehmet Paşa Camii[20], bedesten ve arastanın üzerine inşa edilmiştir. Alan itibariyle arasta kısmının tamamını, bedestenin ise yaklaşık yarısını kapsamaktadır (Resim: 1-3). Dıştan 24.10 x 24.30 m. boyutlarındaki yapı, düz ahşap tavanlı camiler grubuna girer. Yoldan merdivenle çıkılan cami, kuzey tarafına yerleştirilen son cemaat yeri, enine dikdörtgen planlı harim ve güneydoğu köşesine bitişik olarak yapılan tek şerefeli minareden oluşur (Çizim: 2; Resim: 1-2).

Cami sonradan yapılan onarmalarla orijinal özelliğini büyük ölçüde koruyarak günümüze gelmiştir. Cümle kapısının dış tarafında mermer kitabe üzerinde 1210 H. tarihi ile iç mekânda yine cümle kapısının üstünde ve mihrabın üst tarafında boya ile 1288 H. tarihleri yazılmıştır. Bu tarihlere göre cami, 1210 H./1795-96 M. ve 1288 H./1871-72 M. yıllarında iki defa onarım görmüştür. Son onanında duvarlardaki kalem işi süslemelerin ve tavandaki bezemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tarihlerden önce yapılan onarımlar konusunda da bilgimiz yoktur. Ayrıca cami 1952 yılında tamir edilerek kurşun kaplı çatısı yenilenmiş, dış son cemaat yeri iç mekânın kirlenmemesi için, cemekanla kapatılmıştı[21]. Daha sonra yapı, 1983 ve I993'le onarım programına alınarak kurşun kaplı çatısı yenilenmiş ve minare tamir edilmiş- tir[22].

Caminin İnşasında kesme taş, tuğla, mermer, kurşun ve ahşap malzeme kullanılmıştır. Batı cephe bir sıra kesme taş, iki Sıra tuğlayla almaşık sistemde örülmüş: güney ve doğu cepheler alt sıradaki pencerelerin lento hizasına kadar kesme taş, üst kısımlar ise bir sıra taş, iki sıra tuğla ile almaşık sistemde İnşa edilmiştir. Ayrıca doğu ceplerdeki kesme taşların aralarına da dikey olarak birer tuğla yerleştirilmiştir. Pencerelerin söve ve lentolarında, son cemaat yerinin kemerlerinde, minarenin kaide ve papuçluğunda kesme taş; mihrap, minber, cümle kapısı ve son cemaat yerinin sütunlarında mermer; minarenin gövde, şerefe ve peteği ile pencere alınlıklarında tuğla; örtü sisteminde ahşap ve kurşun malzeme kullanılmıştır (Resim: 2-5).

Caminin doğu, batı ve güney duvarlarına ikişer sıra, kuzey duvarına tek sıra pencere açılarak cehreler hareketlendirilmiştir (Resim: 1-2). Alt sıradaki pencereler dikdörtgen kesitli ve demir parmaklıklı, üst sıradaki pencereler sivri kemerli ve alçı şebekelidir. Ayrıca alt sıradaki pencereler sivri kemerli alınlıklarla dekore edilmiştir. Cephe duvarları, onarımlar sırasında betondan yapılan kirpi saçakla nihayetlenmektedir. Orijinalinde tuğla olabilir (Resim: 4). Cami, alttan düz ahşap tavan ile üstten de kırma kurşun çatıyla örtülmüştür (Resim: 1).

Bedesten ve arastanın üzerine İnşa edilen camiye, kuzey cepheye yapılan ve karışıklıklı yerleştirilen toplam otuzaltı basamaklı iki taş merdivenden çıkılır (Resim: 2). Son cemaat yerinin önüne, avlunun yerini tutmak üzere yanlan ve önü açık, üzeri eğimli ahşap tavanla örtülen, 3.25 X 24.10 m. ölçülerinde bir dış son cemaat yeri dalla yapılmıştır (Resim: 2,6). Yan tarafları kapalı olan enine dikdörtgen planlt esas son cemaat yeri 7.25 X 21.85 m. boyutlarında olup, yedi sivri kemer gözlüdür (Cizim: 2). Kemerler, baklavalı başlıklara sahip mermer sütunlara oturmaktadır. Bu hacim yanlarda duvarlara, önde sivri kemerlere istinad eden düz ahşap tavanla kapatılmıştır (Resim: 67). Son cemaat yerinin doğu ve batı duvarlarında karşılıklı yerleştirilmiş birer pencere ile güney duvarında sivri kemerli ve beş kenarlı nişlere sahip iki mihrabiye bulunmaktadır (Resim: 6,8). Cümle kapısının iki tarafına simetrik olarak yerleştirilen mihrabiyeler 0.38 X 0.70 X 1.60 m. boyutlarda- dır. Cümle kapısının bulunduğu bölüm zemin seviyesinde kaldığı halde, yan bölümler namaz kılmak amacıyla biraz yüksek tutulmuştur (Resim: 6).

Harim kısmına, kuzey duvarında açılan ve eksenden 0.65 m. doğu tarafa kaydırılan cümle kapısından girilir. Basık kemerli ve söveli olan giriş açıklığı1.45 X 2.15 m. ölçülerindedir; kemer geçme tekniğinde yapılmıştır. Kapı üç yandan düz ve profilli silmelerle kuşatılmıştır (Resim: 9).

İç mekân enine dikdörtgen planlı ve 11.30 X 21.85 m. ölçülerdedir (Çizim: 2). Harim, doğrudan duvarlara oturan ve zeminden yüksekliği 6.75 m. olan düz ahşap tavan ile örtülmüştür. Tavanın kirişleri alttan tahtalar çakılarak kapatılmıştır (Resim: 10). Oldukça geniş yapılan harimde, mekan bütünlüğü sağlamak amacıyla ahşap ayaklara yer verilmeden, tavanın duvarlara istinad ettirilmesi dikkat çekicidir (Resim: 11). Bölüntüye uğramadan İç mekânı boydan boya örten tavan muhteşem bir görüntü sergilemektedir[23]. Harim kısmı; alt sırada kuzey, güney ve doğu duvarlarında ikişer, batı duvarında bir; üst sırada doğu, batı ve güney duvarlarında ikişer olmak üzere toplam on üç pencereyle aydınlatılmıştır (Resim: 1-2). Dikdörtgen kesitli olan alt pencereler ortalama 1.20 X 1.80 m., sivri kemerli üst pencereler ise yaklaşık 0.60 X 1.20 m. boyutlarındadır.

Harimin güney duvarına yerleştirilen mukarnas kavsaralı mermer mihrap, duvarın ortasından 0.55 m. doğu tarafa kaydırılmış ve cümle kapışıyla ayni eksen üzerindedir (Resim: 10). Mihrap nişinin derinliği duvar kalınlığı İçinde kaldığı İçin dışa taşıntı yapmaz. Fakat mihrabın çerçevesi İç mekana doğru 0.18 m.lik bir çıkıntı yapmaktadır. Mermer minber ise, mihrabın batı tarafına yerleştirilmiştir (Resim: 10,12). Ayrıca İç mekanın batı duvarında 0.50 X 0.80 X 1.30 m. boyutlarında dikdörtgen kestili bir dolap ilişi bulunmaktadır.

Haramin kuzey tarafına yapılan ahşap mahfil, kapının iki yanma simetrik olarak yerleştirilmiştir. Ahşap merdivenlerle çıkılan ve zeminden yüksekliği 3.15 m. olan mahfiller yanlarda duvarlara, iki tarafta ahşap ayakların üzerine oturmaktadır (Resim: 13).

Camini„ güneydoğu köşesine yerleştirilen yetmiş iki basamaklı ve tek şerefeli minareye, hatimden çıkılmaktadır (Çizim: 2). Minarenin 0.72 X 1.50 m. ölçülerindeki kapısı söveli ve basık kemerlidir. Kare planlı kaidesi güney cepheden dışa 3.55 m. çıkıntı yapmaktadır. Cami, bedestenin üzerine yapıldığı için kaide de alt katin yüksekliğince tutulmuştur. Minarenin kaide ve pabuçluğu kesme taş; silindirik gövdesi, şerefe ve petek kısmı tuğladan yapılmış; konik külahı ise kurşunla kaplanmıştır (Resim: 5).

b) Süsleme:

Caminin cephe duvarları taş ve tuğlayla almaşık sistemde örülerek, yapının monoton görünüşü giderilmeye çalışılmıştır. Alt sıradaki pencereler içten ve dıştan sivri kemerli alınlıklarla dekore edilmiştir (Resim: 3-5). iç mekanda dikkati çeken orijinal bezemeler mihrap ve minberde görülür. Ayrıca yapının iç duvarları ve ahşap tavam muhtemelen 1288 11/1871-72 M. yılındaki onarımda çeşitli şekillerde süslenmiştir.

Son cemaat yeri ile harimin duvarları kalem işi tekniğinde yapılan çeşitli renklerde çiçek ve kıvrık dallardan oluşan bitkisel motif ve yazılarla dekore edilmiştir (Resim: 6, 8, 10, 13). Ayrıca duvarlara yuvarlak kemerli alınlıklara sahip, içlerine çiçekli-vazolar işlenen pencere biçiminde süslemeler yapılmış, alınlıklarına da çeşitli ayet ve hadisler yazılmıştır (Resim: 14-15). Duvarların üst kısmına ise Allah, Muhammed ve dört halife ile Hasan ve Hüseyin'in isimleri yazılmıştır. Duvarlardaki bitkisel motifler döneminin eklektik üslû- bunu yasıtmaktadır.

Harim ve son cemaat yerinin düz ahşap tavanları ince çıtalarla kare şeklinde kasetlenerek dekore edilmiştir. Ayrıca harimin tavanına yaklaşık 2.00 X 2.00 m. boyutlarında üç göbek yapılmış; ortadaki göbek ince çıtalarla baklava biçiminde, diğerleri kare şeklinde bezenmiştir. Ayrıca göbeklerden birinin içi ahşaptan yapılan papatya motifleriyle hareketlendirilmiştir (Resim: 11). Son cemaat yerinin orta kısmındaki göbek ise, yine çıtalarla altıgen biçiminde bezenmiştir (Resim: 07). Tavan ve duvarlardaki motifler ile Ahşap mahfil çeşitli renklerde boyanmıştır.

Mihrap:

Anıtsal görünüşte olan mukarnas kavsaralı mihrap 2.85 X 4.70 m. ölçülerinde ve dıştan içe doğru hafif kademelenmektedir. Mermer mihrap sade biçimde yapılarak, düz ve profilli silmelerle üç yandan kuşatılmıştır. Mihrabın üst tarafını sınırlandıran taç kısmı kabartma tekniğinde işlenen iki farklı palmet motifinin atlamalı olarak sıralanmasından oluşan süslemeyle bezenmiştir (Resim: 10,16).

Mihrap nişi yedi kenarlı ve 0.50 x 1.00 x 1.66 m. boyutlarındadır (Resim: 10). Altı mukarnas sırasından oluşan kavsara 1.32. m. yüksekliğindedir (Resim: 12). Mukarnas yuvaları fazla derin ve yayvan değildir. Alttan birinci ve ikinci sıradaki mukarnaslar konsol çıkıntıları oluşturmaktadır. Kavsaranın yüksekliği genişliğinden fazla olduğu için dar ve uzun üçgen biçiminde olup, üçgen tepeye doğru kademelenerek daralır. Nişin köşelerine, başlık ve kaidelere sahip sekizgen kesitli sade sütunceler yerleştirilmiştir. Kavsara köşeliği, simetrik olarak yerleştirilen ve geometrik motiflerle bezenen iki kabarayla süslenmiştir. Kavsarının üst kısmında bir kartuş içerisine alınan âyet kitabesi bulunur (Resim: 12). Mihrapda döneminin özelliği olarak aşırı süslemelere yer verilmeyerek, dengeli bir şekilde bezendiği görülür.

Minber:

Mermerden yapılan minber dokuz basamaklı olup, 0.90 m. genişliğinde ve 3.65 m. uzunluğundadır (Resim: 10). Düz ve profilli silmelerle üç yandan kuşatılan basık kemerli kapı açıklığı 0.54 x 1.47 m. ölçülerindedir. Kapının taç kısmına kartuş içerisine alınan tek satırlık "âyet" kitabesi yerleştirilerek, kitabenin etrafı palmet ve rumîlerle bezenmiştir. Yazı ve bitkisel motifler kabartma tekniğinde yapılmıştır (Resim: 17). Merdiven korkuluğu ile iç içe iki üçgenden oluşan yan aynalıklar sade tutulmuştur. Süpürgelik kısmının her iki tarafı, dikdörtgen çerçeveler içerisine ahnan kaş kemerli üçer küçük açıklıkla hareketlendirilmiştir. Tahtaltı geçit kısmı sivri kemerli ve 0.54 x 1.40 m. ölçülerindedir. Tahtaltı kısımında da bezemeye yer verilmiştir. Taht kısmının konik külâhı, sivri kemerler yardımıyla, baklavalı başlıklara sahip 0.95 m. yüksekliğinde dört sütun üzerine oturmaktadır. Kemerler siyah ve beyaz mermerlerin atlamalı olarak yerleştirilmesiyle yapılmıştır (Resim: 10). Minber Osmanlı dönemi mermer minberlerinin bütün özelliklerini yansıtmaktadır. Minberin bazı yerleri, siyah, kırmızı ve yeşil renge boyanmıştır.

Kitabeler:

Camide: onarım, âyet ve hadis kitabeleri vardır.

Onarım Kitabeleri:

Onarım kitabeleri cümle kapısının dış ve iç kısımları ile mihrabın üst kısmında bulunmaktadır.

Cümle kapısının dış tarafındaki kitabe mermer üzerine iki satir olarak yazılmıştır (Resim: 9).

ماشا، الد تعالى

١٢١٠

“Mâşâ-Allâh teâlâ 1210”

(Yüce Allah nazardan saklasın 1210 H./1795-96 M).

Cümle kapısının İç tarafı ile mihrabın üst tarafındaki kitabeler boya ile yazılmıştır. Kapının üst tarafına (Resim: 15);

ماشا، الد تعالى

١٢٨٨

,,Mâşâ-Allâh teâlâ

1288”

(Yüce Allah nazardan saklasın 1288 H./1871-72 M.).

Mihrabın üst tarafına da bir çelenk içerisine; "Allah, Muhammed ve dört halifenin ismi ile ١٢٨٨ (1288 H./1871-72 M.)" yazılmıştır (Resim: 16).

Bu tarihlere göre cami önce 1210 H./1795-96 M., dalla sonra 1288 H./1871-72 M. yıllarında tamir görmüştür. Duvar ile tavandaki süsleme ve yazıların ikinci onarımda yapıldığı anlaşılmaktadır.

Âyet Kitabeleri:

Ayet kitabeleri, mihrap ve minber ile duvarlarda bulunmaktadır; duvarlara boyalarla yazılanlar onarımlar sırasında yapılmıştır.

Mihrabın üst kısmındaki kitabe nesih hatla tek satır olarak yazılmıştır (Resim: 12).

كلدا دخل عليها زكريا المحراب



"Küllemâ dehale 'aleyhâ Zekeriye'l-mihrâb

(Zekeriyya, onun yanına, mabede her girişinde bir rızık bulurdu) [24].

Minberin taç kısmındaki kitabe nesih hatla tek satır olarak yazılmıştır (Resim: 17).



سلام عليكم بما صبرتم فنعم عقبى الدار ٠

"Selâmün'aleyküm bima sabertüm feni'me ukbe'ddâr"

"(Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler) [25].

Harimin batı duvarındaki kitabe nesih hatla tek satir olarak yazılmıştır(Resim: 14).



وانك لعلى خلقن عظيم .

"Ve inneke le'alâ hulukin azim"

(Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin) [26].

Harimin güney duvarının batı köşesindeki kitabe de nesih hatla tek satır olarak yazılmıştır (Resim: 14).



نتبارك اللد احسن الخالقين .

"Fetebaekellâhü ahseü'l hâlikîn"

(Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir? [27].

Hadis Kitabesi:

Bu kitabe batı duvarına nesih hatla tek satir olarak yazılmıştır (Resim: 14).

لولاك لولاك لما خلقت الافلاك.

"Lavlâke levlake lema halektü'l-eflake"

"(Ey Resülüm) sen olmasaydın alemleri yaratmazdım".

II-BEDESTEN-ARASTA

a) Mimari

Sokullu Mehmet Paşa bedesteni ve arastası[28], doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiş ve bağımsız bir yapı halinde İnşa edilmeyerek alt kat "bedesten- arasta", üst kat "cami" olarak düzenlenmiştir (Çizim: 3; Resim: 1-3). Bir özelliğiyle Türk bedesten mimarisinde "kat bedestenleri" grubuna girer[29]. Yapı ayni zamanda "arastalı bedesten" şemasında planlanmış[30]; güney tarafa bedesten, kuzey tarafa bedestene bitişik olarak arasta formunda bölüm yerleştirilmiştir.

Arasta bölümünün tamamı, bedestenin ise yarısı günümüze gelmiştir. Çevredeki yaşlı kişilerden öğrendiğimize göre, bedestenin batı taraftan yaklaşık yarısı 1938 yılı civarında yıkılarak bir kısmı yola gitmiş, bir kısmına da çay bahçesi yapılmıştır. Bugün onarım halinde olan yapının, İç mekânındaki dükkanlar sıvanarak badana edilmiş ve ahşap doğramalar tamamen yenilenmiştir. Yapının örtü sisteminde tuğla, diğer taraflarda kesme taş malzeme kullanılmıştır.

Bedesten Bölümü:

Bedesten kısmı "arasta" tipinde yapılmıştır. Bu plan şemasındaki bedestenlerin üzerleri örtülü arastalardan ayrılan yönü, uçlarda ve yanlarda kapılara yer verilerek İç mekandaki dükkanların güvenceye alınmış olmasıdır'. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bedestenin yaklaşık yarısı yıkıldığı İçin günümüze doğu ve kuzey cephelerdeki cümle kapıları ile İç mekânda on yedi dükkân ve 0.90 X 1.60 m. boyutlarında iki hücre gelmiştir (Çizini: 3; Resim:4, 18-19). Bil hücrelerin dükkân olarak mi, yoksa başka bir amaçla mi yapıldığını bilemiyoruz, önceden bedestenin; doğu ve batı cepheleri ile kuzey cephesinin ortasında birer kapıya, iç mekanda da sokağın iki tarafına sıralanan toplam otuz dört dükkana sahip olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü Sokullu Mehmet Paşa'nın Evahiri Zilhicce 981 H./1574 yılı Nisan ayı sonla- rina ait vakfiyesinde: Bor'da yaptırdığı bedestenin İçinde kırk, dışında kırk- sekiz dükkânın olduğu belirtilmektedir[31]. Dış taraftaki dükkanlardan dürdü bedestenin doğu cephesinde, üçü camiye çıkışı sağlayan merdivenin altında olmak üzere sadece yedisi günümüze gelmiştir (Resim: 2); diğerlerinin ise nasıl planlandığım bilemiyoruz. İç taraftaki dükkanlardan ise altısı arasta bölümünde yer almakta, geriye kalan otuz dört dükkânın da bedesten kısımında olduğu anlaşılmaktadır. Vakfiyede yapı, arasta-bedesten ayırımı yapılmadan sadece "bezzazistan" (bedesten) olarak tanımlanmıştır.

Kuzey cephede açılan kapının önceden cephenin ortalarında yer aldığı anlaşılmaktadır (Resim: 18). Bu kapının doğu tarafındaki onyedi dükkân ile 0.90 X 1.60 m. ölçülerinde iki hücre günümüze gelmiştir. Dükkânlar sokağın iki tarafına, hücreler ise doğudaki kapının iki yanma simetrik olarak yerleştirilmiştir. Eğer bu iki hücre vakfiyede dükkân olarak kabul edilmişse dükkân sayısı ondokuza ulaşmakta, yıkılan dükkânların ise onbeş olduğu ortaya çıkmaktadır. Şayet iki küçük hacmin dükkân şeklinde tesis edilmediğini düşünürsek, onyedi dükkânın günümüze gelmediği anlaşılmaktadır. Durum böyle olursa, İç mekanda yer alan otuzdört dükkânın ikiye bölünerek, kuzey cephedeki kapının iki yanma simetrik olarak yerleştirildiğini düşünebiliriz. Yine Sokullu Mehmet Paşa'nın bu bedestenle beraber ayni tarihte Niğde'de yaptırdığı bedesten de arasta tipinde olup ikisi uçlarda, biri ortada olmak üzere üç kapıya sahiptir. İç mekânda sokağın iki tarafına sıralanan dükkânlar, orta kapının iki tarafına simetrik olarak yerleştirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Osmanlı mimarisinde arasta tipinde üç kapılı olan bedestenlerin genelinde ayni şemaya sahip olduğu görülür. Bor'daki bedestenin günümüze ulaşan bölümünde sokağın üzeri takviye kemerli beşik tonozla, kuzeydeki kapının ön kısmı çapraz tonozla kapatılmıştır (Resim: 19-20). Bedestenin kuzey cephesindeki kapının batı tarafında yer alan bölüm tamamen yıkılınca, kemer açıklığının içine sonradan kapı ve pencere yerleştirilerek diğer taraflar taş ile örülmüştür (Resim: 3). Günümüzde kuzeydeki orijinal kapı ile batı cephede kemerin içine yapılan basit kapı birbirine bitişiktir (Resim: 18). Hiçbir Osmanlı bedesteninde böyle birbirine yakın iki kapıya yer verilmemiştir. Bu durum da, kuzeydeki kapının, cephenin ortalarında açıldığını göstermektedir.

Bugün bedestenin iç mekânına üç kapıdan girilmektedir. Bunlardan doğu ve kuzey cephedekiler orijinal, batı cephedeki ise yukarıda belirttiğimiz sebeplerden dolayı sivri kemerin içine sonradan yerleştirilmiştir (Resim: 3-4, 18). Kuzey cephedeki kapı duvardan ileri 0.52 m. çıkıntı yapmaktadır. Basık kemerli ve söveli olan 1.52 x 2.50 m. boyutlarındaki esas giriş açıklığı, sivri kuşatma kemeriyle çevrelenmiştir (Resim: 18). Doğu cephede yer alan cümle kapısının 2.30 x 3.60 m. ölçülerindeki ana nişi, sivri kemer tonozlu kavsarayla örtülmüştür. Söveli ve basık kemerli esas giriş açıklığı ise 1.90 x 2.40 m. boyutlarındadır (Resim: 4). Kapının iki yanına simetrik olarak dört dükkân yerleştirilmiştir; bunların ikisi dışa, ikisi de kapının ana nişine açılmaktadır. Beşik tonozlarla örtülen bu hacimlerin ebatları 1.50 x 1.65 m. ile 1.90 x 2.30 m. arasında değişmektedir.

Bedestenin içi; doğu-batı doğrultusunda uzanan 7.20 x 27.40 m. ölçülerindeki sokağın iki tarafına karşılıklı yerleştirilen ve doğrudan sokağa açılan toplam onyedi dükkândan oluşur (Çizim: 3; Resim: 19-21). Dükkânların dokuzu güney tarafta, diğerleri kuzey tarafta yer alır. Bu mekânlar mahzen (hücre) özelliğinde olmayıp, gerçek birer dükkân özelliği gösterirler. Ayrıca doğudaki kapının iki yanına simetrik olarak yerleştirilen ve sokağa açılan 0.90 x 1.60 m. ölçülerinde iki hücre daha bulunmaktadır. Sokağın batı taraftan 6.90 m. lik kısmı çapraz tonozla, diğer kısımlar ise dört takviye kemeriyle desteklenen beşik tonozla kapatılmıştır. Doğrudan sokağa açılan ve boyutları 1.95 x 2.10 m. ile 2.60 x 4.20 m. arasında değişen dükkânların ikisi yarım çapraz tonozla, diğerleri beşik tonozla kapatılmıştır. Dükkânların zemini, sokaktan bir basamak yüksektir. Bedestenin içi, sokağın tonozunun güney eteğinde açılan beş mazgal pencereyle aydınlatılmıştır; güvenlik sebebiyle pencerelerin hem az, hem de üst kısma açıldığı görülmektedir (Resim: 21).

Orijinalinde bedestenin, tahminen 50.00 m. civarında uzunluğa sahip sokağın iki yanında sıralanan otuz dört (34) dükkândan meydana geldiğini sanmaktayız. Ayrıca kuzey cephenin ortalarına yerleştirilen kapının ön kısmı çapraz tonozla örtülmüştür. Buradan itibaren yıkılan kısmın sokağının da, doğu taraftaki gibi, takviye kemerleriyle desteklenen beşik tonozla kapatıldığını düşünmekteyiz. Önceden batı cephede yer alan kapının ise, ne gibi özelliğe sahip olduğun bilemiyoruz.

Arasta Bölümü:

Bu kısım, bedestene bitişik olarak kuzey tarafa yerleştirilmiş ve her iki bölüm organik bir bütünlük oluşturmaktadır (Çizim: 3; Resim: 18). Bu bölüm arasta biçiminde inşa edilerek, 6.20 x 23.75 m. ölçülerindeki beşik tonozlu sokağın kuzey tarafına altı dükkân yapılmıştır (Resim: 22). Beşik tonozlarla örtülen mekânlar doğrudan, doğu batı doğrultusunda uzanan sokağa açılırlar. Dükkânların zemini sokaktan bir basamak yüksekte tutulmuş ve boyutları 2.80 x 3.70 m. ile 3.30 x 3.70 m. arasında değişmektedir. Doğrudan beşik tonozla dışa açılan sokağın iki tarafına sonradan kapı ve pencere yerleştirilerek kapatılmıştır (Resim: 2, 18).

Arastanın kuzey cephesinde caminin merdivenlerinin altına, beşik tonozlarla örtülen üç dükkân yapılmıştır. Doğrudan caddeye açılan bu hacimlerin ölçüsü 1,70 x 2.55 m. ile 1.70 x 3.15 m. arasındadır (Resim: 2).

b) Süsleme:

Yapı oldukça sade inşa edilmiştir. Sadece kuzey cephedeki kapının kuşatma kemeri ile doğu cephesindeki kapının kavsara kemeri siyah ve sarımtrak renkteki taşların atlamalı olarak yerleştirilmesiyle örülerek, cepheler hareketlendirilmiştir (Resim: 4, 18). Ayrıca doğu cephedeki kapıda kalem işi tekniğinde bitkisel bezemeler görülür (Resim: 4). Bu süslemelerin, camideki bezemelerle beraber 1288 H./1871-72 M. yılındaki onarımlar sırasında yapıldığı anlaşılmaktadır.

III-HAMAM

a) Mimarî:

Sokullu Mehmet Paşa Hamamı, 887 m2 olup, çifte hamam olarak inşa edilmiştir[32]. Doğu-batı doğrultusunda uzanan hamamın kuzey tarafına erkekler kısmı, güne tarafına kadınlar kısmı yerleştirilmiştir (Çizim: 7; Resim: 23- 25). Her iki bölüm aynı plan ve aynı ölçülerde yapılmış, sadece erkekler kısmının soyunmalığı diğerinden biraz büyük tutulmuştur.Yapı kuzey-güney yönünde hafif meyilli bir arazi üzerine inşa edildiği için, yol seviyesinden biraz aşağıda kalmaktadır (Resim: 24). Bundan dolayı erkekler kısmının cümle kapısına beş taş basamaklı merdivenle inilmektedir (Resim: 26).

Orijinal özelliklerini büyük ölçüde koruyarak günümüze gelen yapı, çeşitli zamanlarda bazı Onarımlar görmüştür. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla yapı 1326 H./1908 M., 1952 ve 1956 yıllarında tamir görmüştür[33]. Bu onarımlar sırasında; soyunmalık bölümlerine betondan kabinler yapılmış, duvarlar ve örtü sistemleri içten sıvanarak badana edilmiş, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinde zeminler karo ile duvarların alt kısmı beton mozaikle, örtü sistemleri ise üstten beton ile kaplanmıştır (Resim: 25). Ayrıca hamamın gerisinde yer alan külhan yeniden inşa edilerek, üzerine dükkânlar yapılmış, batı cephenin güney tarafına da sonradan basit bir çeşme yerleştirilmiştir.

Hamamın cephe duvarları bir sıra kesme taş, iki sıra tuğla ile almaşık sistemde örülmüştür (Resim: 23-24). Örtü sistemlerinde ve iç duvarlarda tuğla, ön cephede açılan kapı ve pencerelerin söve, lento ve kemerleri ile su kurnalarında mermer malzeme kullanılmıştır. ılıklık ve sıcaklık bölümlerindeki hacimlere geçişi sağlayan hafif sivri kemerli kapı açıklıklarının boyutları 0.60 X 1.50 m. ile 0.70 X 1.65 m. arasında değişmektedir.

Erkekler Kısmı:

Erkeler kısmı, dört eyvanlı ve köşe hücreli hamamlar grubuna girer[34]. Bu kısım; soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve halvetleri ile sıcaklığa bitişik su deposu ve külhandan oluşur. Sıcak su deposu ve külhan, erkek ve kadınlar bölümünün arkasına boydan boya yerleştirilmiştir (Çizim: 7).

Soyunmalığa, batı cephesinin ortasında açılan 1.10 X 1.92 m. boyutlarında basık kemerli kapıdan girilir. Kapı üç yandan profilli silmelerle çerçeve içine alınmış ve kemer geçme tekniğinde yapılmıştır. Girişin önüne 1.90 X 2.70 m. ölçülerinde tek gözlü revak yerleştirilerek yapıya anıtsal bir görünüş kazandırılmıştır (Resim: 26). Revak düz betonla örtülmüş olup, üç sivri kemer yardımıyla önde mukarnaslı başlıklara sahip iki sekizgen kesitli mermer sütuna, doğu tarafta duvara istinad etmektedir. Revakın örtü sistemi Onarımlar sırasında yapılmıştır. Orijinalinde ise kubbe veya tonozla örtüldüğünü sanmaktayız. Hamamın batı cephesinin kuzey köşesi pahlanarak yumuşatılmıştır. Soyunmalık 9.70 X 13.00 m. ölçülerinde boyuna dikdörtgen şeklinde olup, iki bölüm halinde tanzim edilmiştir. Kare plan oluşturmak amacıyla soyunmalığın batı tarafına; köşedekiler aynalı tonozlarla, ortadaki pan- dantifli sekiz dilimli kubbeyle kapatılan ve sivri kemerlerle orta mekana açılan 3.30 m. derinliğinde üç hacim yerleştirilmiştir (Çizim: 7; Resim: 27). Bu hacimlerin örtü sistemleri sivri kemerler yardımıyla yanlarda duvarlara, önde ve arkada sekizgen kesitli iki sütun ile dört duvar payesine istinad etmektedir. Aynalı tonozlarla kapatılan yan hacimlerin zemini, orta mekandan iki basamak yüksek tutulmuştur. Kare planlı orta mekan, tromplarla geçilen 9.60 m. çapında kubbeyle kapatılmıştır; geçiş elemanlarının arasında kalan duvar yüzeyleri sağır SİVI'İ kemerlerle hareketlendirilmiştir (Resim: 28-29). Kubbe yaklaşık 1.60 m. yüksekliğinde sekizgen kasnak üzerine oturmaktadır (Resim: 25). Kubbe fenerinin altında sekizgen planlı fıskiyeli şadırvan yer alır (Resim: 28). Duvar, kenarlarında olması gereken soyunma sekileri, onarımlar sırasında kaldırılarak beton kabineler yapılmıştır (Resim: 27). Soyunmalığın kuzey ve güney duvarlarında dikdörtgen kesitli toplam altı dolap nişi bulunmaktadır. İç mekânın aydınlığı; kuzey ve güney duvarlarında birer, batı duvarında iki ve kubbe kasnağında iki adet olmak üzere, kubbe feneri hariç, toplam altı pencereyle sağlanmıştır. Duvarlardaki pencereler dikdörtgen kesitli, kubbe kasnağındaki dıştan dikdörtgen, içten sivri kemerlidir (Resim: 27-28). Güney duvarda açılan pencere sonradan kapatılmıştır. Soyunmalığın doğu duvarında ılıklığa ve helâ kısmına geçişi sağlayan iki kapı yer alır; helâya açılan kapı sonradan kapatılarak niş şekline dönüştürülmüştür (Resim: 28).

Ilıklık "L" şeklinde planlanmış ve üç bölümden oluşmaktadır (Çizim: 7). Kuzey taraf pandantifilikubbeyle, güney taraf tromplarla geçilen ovâl biçiminde sekiz dilimli kubbemsi tonozla, doğu taraf aynalı tonozla kapatılarak iç mekân hareketlendirilmiştir (Resim: 30-32). Örtü sistemleri sivri kemerler yardımıyla duvarlara ve duvar payelerine istinad etmektedir. Bu bölümde ebatları farklı dikdörtgen kesitli ve sivri kemerli toplam dokuz dolap nişine yer verilmiştir. Helâ, ılıklığın güney tarafına yerleştirilmiştir. Bu mekâna, ılıklığın güney duvarının batı köşesinde yer alan açıklıktan ulaşılmaktadır. Helâya geçişi sağlayan soyunmalığın doğu duvarındaki kapı ise, sonradan kapatılmıştır. Bu hacim 3.20 m. çapında pandantifli kubbeyle kapatılmıştır (Resim: 33). İç mekânda üç göz hücre ile beş dolap nişi bulunmaktadır. Ilıklık kısmı elli iki, helâ ise on dokuz ışık gözüyle aydınlatılmıştır. Ilıklığın doğu duvarında açılan dikdörtgen kesitli kapıdan sıcaklık bölümüne geçilmektedir (Resim: 32).

Sıcaklık bölümü; ortada merkezî mekân, bunun etrafına aksiyal olarak yerleştirilen dört eyvan ve köşe halvetlerinden meydana gelen bir şemaya sahiptir (Çizim: 7). Batı eyvanın derinliği; ılıklık bölümünün "L" şeklinde planlanmasından dolayı, diğerlerine göre az tutulmuştur. Eyvanlar sivri kemerlerle, halvetler ise birer kapıyla orta hacme açılırlar (Resim: 34-35). Merkezî mekân, dört sivri kemerin üzerine oturan 5.00 m. çapında pandantifıli kubbeyle örtülmüştür (Resim: 34). Kubbede elli beş ışık gözü açılarak iç mekân aydınlatılmıştır. Sıcaklığın ortasında sekizgen planlı göbek taşı yer alır. Eyvanlar orta mekândan bir basamak yüksekte tutulmuş ve batı eyvan hariç diğerleri 2.60 x 2.90 m. boyutlarında olup, sekizer ışık gözüne sahip aynalı tonozlarla örtülmüştür (Resim: 36). Batı eyvan ise, ılıklığın uzun tutulması sebebiyle sağır sivri kemerle örtülen bir hacim şeklinde düzenlenmiştir. Her eyvanda birer su kurnasına yer verilmiş, ayrıca kuzey eyvanda küçük bir dolap nişi, doğu eyvanda sıcak su deposuna açılan bir küçük pencere bulunmaktadır (Resim: 35). Köşelere yerleştirilen halvetler 2.90 x 2.90 m. boyutlarında olup, tromplarla geçilen on beşer ışık gözlü birer kubbeyle örtülmüştür; geçiş elemanlarının arasında kalan duvar yüzeyleri sağır sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir (Resim: 37). Halvetlerin içinde birer su kurnası ile ikişer niş bulunmaktadır (Resim: 38). Nişlerden biri sivri kemerli, diğeri dikdörtgen kesitlidir.

Sıcaklık kısmının doğu tarafında, kuzey-güney yönünde kadınlar kısmına kadar uzanan 2.70 x 17.10 m. ölçülerinde ve sivri beşik tonozla kapatılan sıcak su deposu yer alır. Bu deponun kuzey tarafında da beşik tonozla örtülen yaklaşık 2.70 x 2.90 m. boyutlarında soğuk su deposu bulunur (Çizim: 7). Su depolarının arkasına yerleştirilen çarpık planlı külhan, onarımlar sırasında yeniden yapılarak düz betonla kapatılmış, üstüne de dükkânlar yapılmıştır (Resim: 39).

Kadınlar Kısmı:

Kadınlar kısmı, erkekler bölümü gibi, dört eyvanlı ve köşe hücreli hamamlar grubuna girer. Bu kısım; soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşur (Çizim: 7).

Bu kısmın soyunmalığı, mahremiyet durumu düşünülerek, erkekler kısmının soyunmalığından 3.05 m. geriye çekilmiştir. Daha sonra soyunmalığın önündeki boşluğun batı ve güney taraflarına 2.90 m. yüksekliğinde duvar örülerek güney cephesine basit bir kapı yapılmıştır (Resim: 24-40). Böylece kadınlar kısmının batı tarafında 2.55 x 9.70 m. ölçülerinde avlu oluşturulmuştur. Soyunmalığa, batı cephenin ortasına yerleştirilen 1.13 x 1.94 m. ölçülerinde söveli ve basık kemerli cümle kapısından girilir (Resim:41 . Kapı üç yandan düz silmeyle çerçeve içerisine alınmış, basık kemer geçme tekniğinde yapılmıştır. Soyunmalık kare planlı olup, 9.60 m. çapındaki kubbeye köşelerden pandantiflerle geçilmiştir. Pandantiflerin arasında kalan duvar yüzeyleri sağır sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir. Kubbe yaklaşık 1.50 m. yüksekliğinde sekizgen kasnak üzerine oturmaktadır (Resim: 24-25). Kubbe fenerinin altında sekizgen planlı şadırvan bulunur (Resim:42. İç mekânda bulunan soyunma kabinleri tamamen sonradan yapılmıştır. Batı, kuzey ve güney duvarlarında dikdörtgen kesitli toplam sekiz dolap nişi mevcuttur. İç hacmin aydınlığı, aydınlık feneri ile kubbe kasnağının güney yüzünde açılan sivri kemerli bir pencereyle sağlanmıştır. Soyunmalığın doğu duvarının yaklaşık ortasında açılan dikdörtgen kesitli kapıdan ılıklığa geçilir (Resim: 42).

Kuzey güney yönünde yerleştirilen ılıklık, 3.20 X 6.00 m. ölçülerinde iki bölümlü bir mekandır (Çizim: 7). Güney taraftaki kare planlı bölüm 3.20 m. çapında pandantifili kubbeyle (Resim: 43), kuzey bölüm aynalı tonozla örtülmüştür. Örtü sistemleri ortada sivri kemere, yanlarda duvarların üzerine oturur. Bu mekanın kuzey duvarında geniş bir niş bulunur (Resim: 43). iç mekan toplam otuzüç ışık gözüyle aydınlatılmıştır. Ilıklığın kuzey duvarının doğu köşesinde yer alan kapıdan kare planlı hela kısmına geçilir (Resim: 44). Bu hacim ondokuz ışık gözüne sahip 3.20 m. çapında pandantifili kubbeyle kapatılmıştır. İç kışımda üç göz hücre ile iki dolap nişi mevcuttur, ılıklık ve hela kısmında pandantifler arasında kalan duvar yüzeyleri, sağır sivri kemerlerle sınırlandırılmıştır. Ilıklığın doğu duvarının ortasında açılan sivri kemerli kapıdan sıcaklığa geçilir.

Sıcaklık bölümü; ortada merkezi mekan, bunun etrafına aksiyal olarak yerleştirilen dört eyvan ve köşe halvetlerinden oluşan bir şemaya sahiptir (Çizim: 7). Merkezi mekan, dört sivri kemerin üzerine oturan 4.90 m. çapında pandatifli kubbeyle örtülmüştür (Resim: 45). Kubbede kırk ışık gözü açılarak İç hacim aydınlatılmıştır. Sıcaklığın ortasında sekizgen planlı göbek taşı yer alır (Resim: 46). Orta mekandan bir basamak yüksekte tutulan eyvanlar sekizer ışık gözlü aynalı tonozlarla örtülmüş ve 2.60 X 2.90 m. boyutlarındadır (Resim: 36, 46). Eyvanların yan duvarlarına karşılıklı olarak sivri kemerli İkişer büyük niş yapılmıştır; batı eyvanın kuzey duvarındaki niş çeşme olarak tesis edilmiştir (Resmi: 4647). Ayrıca batı eyvan hariç, diğerlerinde birer su kurnası ile doğu eyvanın doğu duvarında küçük bir niş bulunmaktadır. Bu nişin ortasında sıcak su deposuyla bağlantıyı sağlayan küçük bir açıklık mevcuttur (Resim: 46). Köşelere yerleştirilen halvetler ortalama 2.85 X 2.85 m. ölçülerinde olup, dokuzar Işık gözüne sahip pandantifili birer kub- beyle örtülmüştür. Geçiş sistemlerinin arasında kalan duvar yüzeyleri sağır sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir (Resim: 37). Halvetlerde birer su kurnaşı ile birer küçük niş bulunmaktadır (Resim: 47).

b) Süsleme:

Yapı genelde sade bir şekilde İnşa edilmiştir. Cephe duvarları, bir sıra kesme taş, iki sıra tuğlayla almaşık sistemde örülerek, yapının masif görünüşü kısmen giderilmiştir (Resim: 2324). Erkekler kısmının soyunmalığına girişi sağlayan cümle kapısının geçme tekniğinde yapılan basık kemeri siyah ve beyaz iki renkli taştan yapılmıştır (Resim: 26). Bu soyunmalığın kuzey, güney ve batı duvarlarında dışa açılan dikdörtgen kesitli pencereler profilli silmelerle mermer çerçeveler içerisine alınarak, tuğladan sivri kemerli alınlıklarla dekore edilmiştir (Resim: 26). Erkekler kısmının soyunmalık kubbesinin eteği bir kuşak halinde kabartma sıva tarzında palmet motifleriyle bezenmiş, fakat bunların çoğu tahrip olmuştur (Resim: 29). Ilıklık ve Sıcaklık kısımlarında yer alan bazı kapı ve nişler sivri, kaş ve Bursa kemerli çökertmeler içerisine alınarak İç mekanın monotonluğu giderilmeye çalışılmıştır (Resim: 30, 44), Ayrıca kubbeyle örtülen hacimlerin geçiş elemanlarının arasında kalan duvar yüzeyleri sağır sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir (Resim: 28, 31,37).

Sıcaklık bölümlerinde yer alan su kurnaları yekpare mermerden oyulmuştur. Bu elemanların köşeleri konsol püskülleriyle bezenmiş, ön yüzleri daire ve selvi ağaçları gibi çeşitli bitkisel ve geometrik motiflerle dekore edilmiştir (Resim: 38).

DEĞERLENDİRME

Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi: cami,bedesten-arasta, çifte hamam ve mektepten oluşur; mektep günümüze gelmemiştir (Çizim: 1: Resim: 1). Cami, bedesten ve arastanın üstüne yapılmıştır (Resim: 2-3). Osmanlı İmparatorluğu'nda külliye yapım faaliyeti XVI. yüzyılda imparatorluğun gelişme siyasetine paralel olarak artmıştır. Osmanlı'nın yükselme çağında uzun yıllar sadrazamlık yapan ünlü devlet adamı Sokullu Mehmet Paşa, ülkenin birçok yerinde eserler yaptırmış, yapılarım daha çok külliye biçiminde İnşa ettirmiştir. Sokullu, külliyelerinde genellikle bölgenin ekonomik yönden kalkınmasına yardımcı olan ve külliyeye gelir getiren bedesten, kervansaray, han ve hamam gibi ticari yapılara büyük önem vermiştir[35]. Ayni şekilde Bor'daki külliyesinde de ticari yapıların ön planda tutulduğu görülmekte ve yapı topluluğunun odak noktasını bedesten-arasta oluşturmaktadır.

Bor'da bu külliyenin yapılmasıyla, Osmanlılar döneminde ilçenin ekonomik ve idari çehresinin olumlu yönde değiştiği görülmektedir. Kaynaklardan tesbit edebildiğimiz kadarıyla İlçede, bu bedesten ve arastadan önce alışveriş yapmak amacıyla İnşa edilen bu tip ticari yapıya rastlamıyoruz.

Türk-îslâm şehrinde ticaret yapılan çok önemli bir yere sahiptir. Ticari faaliyetlerin büyük bir kısmı şehir veya kasabanın merkezinde bulunan büyük cami etrafında toplanmıştır. Cami ile çarşı arasında sıkı bir İlişki sözkonusudur. Hatta cami-çarşı beraberliği dini bir boyuta da sahiptir. Bazı İslâm alimleri, cuma namazının ancak ticari faaliyetlerin cereyan ettiği yerleşim birimlerinde kılınabileceğini ifade etmişlerdir’,؛. Osmanlı şehrinde çarşı ile önemli camilerin şehir dokusunda mevkilerini tayin eden unsur[36], Osmanlı toplumunun dini, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısının yaşayan dinamik gücüdür.

Osmanlı şehir merkezinin çekirdeğini "cami, bedesten ve hamam" üçgeni oluşturmaktadır. Ayni özellik Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi için de geçerlidir. Yapı topluluğunun bulunduğu yer önceden olduğu gibi, günümüzde de Bor'un merkezidir. Çarşılar özellikle cami ve bedesten etrafında gelişmiştir. Türk çarşılarının odak noktasını yangınlardan korumak için genellikle taştan yapılmış bedestenler teşkil eder. Çarşının en canlı bolümü bedesten çevresidir. Bedesten özellikle Osmanlı devri Türk şehrine özgü bir ticaret yapısıdır[37]. Selçuklu devri sonlarında belirtilerini seçebildiğimiz, bağımsız ilk yapısını ise Beylikler döneminde belirlediğimiz bedestenler, gelişme ve yaygınlaşmasını Osmanlılar döneminde göstermiştir. Osmanlılar devrinde bedestenleri, şehircilik anlayışının bil sonucu olarak ticari ihtiyaçlara bağlı bir sosyo ekonomik sonuç Halinde ortaya çıkmış ve mimari açıdan da belirli karakterde bir yapı türü olmuştur. Ticari faaliyet yönünden çevresindeki diğer dükkânlar ve iş hanları ile ilişkisinin yanında şehir ve kasaba halkının parasal varlığıyla ilgili bir fonksiyona da sahiptir[38].

Ayrıca Osmanlılar döneminde şehirlerin çarşı bölümünde cami, bedesten ve hanların yanında genellikle bir de hamama yer verilmiştir. Bu yapılar bedesten, arasta, han ve dükkânlar gibi gelir getiren eserler oldukları için külliyeyi ekonomik yönden beslemek üzere vakfa bağlanmışlardır.

Bor Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi'nde yapıların, arsanın durumuna göre yerleştirildiği görülür (Çizim: 1). Cami, bedesten ve arastanın üstüne yapılmıştır. Aynı şekilde Osmanlı mimarisinde alt katı ticarî amaçlı olarak düzenlenen fevkânî camilere yer verilmiştir. Anadolu Türk mimarîsinden günümüze ulaşan yapılar içerisinde tesbit edebildiğimiz kadarıyla bu tipte yapılan ilk örnek, Selçuk İsa Bey Camii'dir (1374-75). Doğu-batı doğrultusunda eğimli bir arazi üzerine inşa edilen bu camide, batı cephenin zemin katında doğrudan dışa açılan ortalama 1.80 x 2.50 m. ölçülerinde beşik tonozlu sekiz mekâna yer verilmiştir. Günümüzde dükkân olarak kullanılan bu hacimlerin, orijinalinde de bu amaçla yapıldığını düşünmekteyiz. Üst katı cami, alt katı çarşı olan yapılara örnek olarak; İstanbul Rüstem Paşa Camî (1561) [39]. İzmir Başdurak Camii (1652), İzmir Kestane Pazarı Camii (1666) ve İzmir Şadırvanlatı Camii'ni (1815) verebiliriz[40].

Bor Sokullu Mehmet Paşa Camii, düz ahşap tavanlı camiler grubuna girer (Çizim: 2; Resim: 1-2). Türk mimarisinde ahşap tavanlı camileri, Karahanlı ve Gazneli'lerden itibaren görüyoruz. Bu tipteki camiler Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminde bol miktarda inşa edilmiştir[41]. Ahşap tavanlı camilerin Osmanlılar devrinde de sevilerek yapıldığını görüyoruz. Örneğin Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) zamanında İstanbul'da yaklaşık 250 mahallenin ihtiyacı olan camiler çoğunlukla ahşap tavanlı yapılardı[42].Kârgir kubbeli camilere kıyasla daha ucuza mal olan ve daha çabuk inşa edilen ahşap tavanlı camilerin bu dönemde özellikle tercih edildiği, fakat yangına karşı dayanıklı olmadıklarından bunların çoğu günümüze gelmemiştir.

Bor Sokullu Mehmet Paşa Camii, Mimar Sinan tarafından yapılan düz ahşap tavanlı camilerin bütün özelliklerini yansıtmaktadır. Mimar Sinan'ın günümüze ulaşan sekiz ahşap tavanlı camisinden yedisinin cephe duvarları taş ve tuğla ile almaşık sistemde örülmüş, ahşap tavanlar üstten dört eğimli kurşun çatıyla örtülmüştür. Bu yapıların duvarlarında iki katlı pencerelere yer verilerek alt sıradakiler sivri kemerli alınlıklara sahip dikdörtgen kesitli, üsttekiler sivri kemerli yapılmıştır. Ayrıca kapıların basık kemerli, mihrapların mukarnas kavsaralı ve yüksek tutulan minarelerin de kurşun külâhlı olduğu görülür. Mimar Sinan'ın İstanbul'da inşa etmiş olduğu; Sütlüce Çavuşbaşı Camii (1538-39), Eyüp Şah Sultan Camii (1555-56), Karagümrük Hürrem Çavuş Camii (1560), Kanlıca İskender Paşa Camii (1560), Balat Ferruh Kethüda Camii (1562), Yedikule Hacı Evhed Camii (1585) ve Koca Mustafa Paşa Hüsrev Çelebi (Ramazan Efendi) Camii (1585-86) bu özellikleri taşımaktadır[43].

Bor Sokullu Mehmet Paşa Camii'nin mermerden yapılan mukarnas kavsaralı mihrabı ile minberi, döneminin klâsik özelliklerini yansıtmaktadır (Resim: 10).

Bor Sokullu Mehmet Paşa bedesteni ve arastasında; alt kat "bedesten- arasta", üst kat ise "cami" olarak yapılmıştır (Resim: 1-4). Bu özelliğiyle, "kat bedestenleri" grubuna girer. Aynı şekilde Erzurum Rüstem Paşa Bedesteni de (1555-1560) "kat bedesteni" tarzında yapılmış; fakat bu yapıda alt kat kervansaray, üst kat bedesten olarak tesis edilmiştir. Bu nedenle Erzurum'daki bedesten, kervansaray ile bedestenin aynı yapıda birleşmesinden meydana gelen bir tip oluşturur [44].

Bor Sokullu Mehmet Paşa Bedesteni, aynı zamanda "arastalı bedesten" şemasında planlanarak güney tarafa bedesten, kuzey tarafa bedestene bitişik olarak arasta düzeninde küçük bir çarşı yerleştirilmiştir (Çizim: 3; Resim: 18- 22). Arastalı bedestenler, aslında hem bedesten, hem de çarşı bölümünden oluşan bir mimarî ünitedir. Bu yapılarda dikkati çeken husus, bunların beraberce planlanarak uygulama alanına konulmasıdır. Bu tip bedestenlerde arasta, ya bedestenin etrafını çepeçevre kuşatmakta ya da bir veya iki yanında yer almaktadır. Bor'daki bedesten-arasta şemasını aynı şekilde başka yapılarda görmemekle beraber, benzerlerine rastlamaktayız. Arastalı bedestenlere örnek olarak; Ankara Mahmut Paşa Bedesteni (1464-1471), Tokat Bedesteni (XVI. yüzyılın sonu) ve Vezirköprü Bedesteni'ni (XVII. yüzyıl) verebiliriz[45].

Bor Sokullu Mehmet Paşa Bedesteni, "arasta" tipinde yapılmıştır (Çizim: 3; Resim: 4, 18-20). Bu plan şemasındaki bedestenlerin üzerleri örtülü arastalardan ayrılan yönü, çeşitli cephelerinde kapılara yer verilerek iç mekândaki dükkânların güvenceye alınmış olmasıdır. Arasta düzenindeki bedestenlere örnek olarak; Kütahya Büyük Bedesteni (XV. yüzyılın ikinci yarısı) [46], Niğde Sokullu Mehmet Paşa Bedesteni (1574 yılı civarı), Adana Bedesteni (XVI. yüzyıl) ve Gaziantep Zencirli Bedesten'i ( 1781 ) [47]verebiliriz.

Bor Sokullu Mehmet Paşa (Yeni) Hamamı, Türk hamam mimarisinin genel özelliklerini taşımakla birlikte, bu yapıda erkekler ve kadınlar kısmı birbirlerine eşit büyüklükte tutulmaya çalışılmıştır (Çizim: 7; Resim: 23-25) Genellikle Türk hamam mimarisinde kadınlar kısmı, erkekler kısmından küçük tutulmuştur[48]. Çoğunlukla çifte hamamlarda kadınlar kısmının cümle kapıları, mahremiyet düşüncesiyle tâli bir yola açılmıştır. Sokullu Mehmet Paşa (Yeni) Hamamında ise kadınlar kısmının cümle kapısı, erkekler kısmının cümle kapısıyla aynı cephede açılmakla birlikte, yine mahremiyet düşüncesiyle erkeklerinkinden 3.05 m. iç tarafa alınmıştır (Resim: 40). Aynı düzenleme Bor Eski Hamamında da (1460 yılı civarı) görülür. Ayrıca erkekler kısmı soyunmalığının girişine tek gözlü revak eklenerek yapıya anıtsal bir görünüş kazandırılmıştır. Bu tür revaklara sahip hamamlara örnek olarak; Edirne Sokullu Mehmet Paşa (1568-69) ve Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa (1569) hamamlarını verebiliriz.

Hamamın erkekler ve kadınlar kısmının planları aynıdır. Her iki bölüm; aynı eksen üzerinde sıralanan soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve halvetleri ile sıcaklığa bitişik su deposundan oluşmaktadır (Çizim: 7). Türk hamamlarında alan bakımından en büyük hacim soyunmalık bölümüdür. Bu mekân genellikle, halvetleri de dahil olmak üzere bütün sıcaklık kısmının alanına eşdeğer bir oranda tutulmuştur. Bor Sokullu Mehmet Paşa Hamamında da aynı özellikler görülür Ilıklık kısımları Türk hamamlarının en önemli mekânlarıdır.

Erkekler ve kadınlar kısmının sıcaklık bölümü; kubbeli merkezî bir mekân etrafında aksiyal olarak tertiplenmiş eyvanlar ile köşe halvetlerinden meydana gelir (Çizim: 7; Resim: 35, 46-47). Dört eyvanlı plan şeması, Türk mimarisinin ilk devirlerinden beri, cami, medrese kervansaray, saray gibi yapı tiplerinde sevilerek kullanılmıştır. Anadolu'da Türk hamam mimarisinde bu plan şekli ilk defa Ani Menuçehr Hamamı'nda (XI. yüzyılın sonu) görülmektedir[49]. Daha sonra Selçuklulardan başlayarak, Osmanlılar'ın son dönemlerine kadar bol miktarda yapılmıştır. Bu plan şemasındaki hamamlara örnek olarak; Mardin Radviyye Hamamı (XII. yüzyılın sonu) [50]. Kayseri Hunat Hatun Hamamı (1237-38) [51]. Beyşehir Eşrefoğlu Süleyman Bey Hamamı (XIII. yüzyılın sonu)52, İznik Hacı Hamza Hamamı nın erkekler kısmı (XIV. yüzyılın sonu) [53] Edirne Yeniçeri Hamamı (XV. yüzyılın ilk yarısı) [54], Bor Eski Hamamı'nın erkekler kışımı (1460 yılı civarı) ve Edirnekapı Mihrimah Sultan Hamamı'nı (1562-65) [55] verebiliriz.

Sıcaklık bölümünün arkasına yerleştirilen sıcak su deposu ile külhan bölümlerine genellikle aynı şekilde diğer çifte hamamlarda da rastlanılmaktadır. Fakat bu yapıda gönden soğuk su deposuna her hamamda yer verilmemiştir.

Külliye yapılarında dikkati çeken orijinal bezemeler caminin mermer mihrap ve minberinde görülür (Resim: 10, 12, 16-17). Bu elemanlar da döneminin klâsik özelliklerini yansıtmaktadır. Ayrıca cami ve hamamın cephe duvarları taş ve tuğlayla almaşık sistemde örülerek yapıların masif görünüşü giderilmeye çalışılmıştır (Resim: 3-4, 24). Almaşık duvar tekniği, XIV. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Osmanlı mimarisinde görülmekte ve XVIII. yüzyılın ortalarına kadar inşa edilen yapılarda rasdamaktayız[56].

Camide minberin taht kısmının kemerleri, bedestenin kuzey ve doğu cephelerindeki kapılar ile hamamın erkekler kısmının cümle kapısının kemerlerinde iki renkli taş kullanılmıştır (Resim: 4, 10, 18, 26). Güneyli bir özellik olan iki renkli taş işçiliğine klâsik dönem Osmanlı yapılarında da sevilerek yer verilmiştir. Ayrıca hamamın erkekler kısmının kubbe eteği bir kuşak halinde kabartma sıva tarzında palmet motifleriyle bezenmiştir. Bu teknikte yapılan süslemelere sahip hamamlara örnek olarak; Kastamonu-Kasaba Köyü Çifte Hamamı (1367 yılı civarı) [57], Bursa Demirtaş Hamamı (X٢V. yüzyılın sonu), İshaklı Çifte Hamamı (XV. yüzyıl) [58] ve İznik İsmali Bey Hamamı'nı (XV. yüzyılın ortası) [59] verebiliriz.






















































Dipnotlar

  1. İ.H. Uzuııçarşılı, Osmanh Tarihi. II, Dördüncü Baskr, Ankara. 1983, s. 552; T. Gokbilgin, "Melımet Paşa, Sokıılltı, Ta١٦l" mad., İslâm Ansiklopedisi, VII, İstanbul, 1993. s. 595-596.
  2. Peçevi İbrahim Efendi, Peçeıi Talihi, I, Haz.: B. s. Baykal, Ankara, 1981, s. 22; İ.H. Uzunıarşılı, OsmanlI Tarihi. 111/1, Ankara, 1983, s. 54; T. Gokbilgin, a.g.m., s. 602-605.
  3. Bn konnda bkz. M.T. Gokbilgin, XV-XV1. Asırlarda Edirne ve Paşa Livâsı,Vakıflar, Mülkler, Mukataalar-, İstanbul. 1952. s. 508-515; c. Baltacı, XV.-XVI. Asırlarda OsmanlI Medreseleri, İstanbul, 1976, s. 422; M. Cezai, Tipik Yapılanyle Osmanh Şehirciliğinde Çarşı re Klasik Donem imar Sistemi, İstanbul, 1985. s. 357: M.T. Gokbilgin, a.g.m. s. 605.
  4. M. Oflaz, XVI. Yüzyılda Niğde Sanca^!, A.ü. Sosyal Bilimler Enstitusu, Yayınlanmamış Doktora Tezi. An kata. 1992, s. 80, 82.
  5. M. Akdag. Türkiye'nin iktisadi ve İçtimaî Talihi, 11. ikinci Baskı. İstanbul. 1979, s. 83
  6. c. Orlionlu. Osmanh imparatorlumu oda Şehircilik ve Ulaşım üzerine Araştırmalar, Derleyen: s. özbaran, İzmir, 1984. s. 2-3.
  7. ö. Ergenç. "OsmanlI ؟ehlilerindeki Yönetim Kurumla milli Niteliği üzerinde Bazr Düşünceler", VIII. Türk Tarih Kongresi. Kongreye Sunulan Bildiriler-, II. Ankara, 1981, s. 1265.
  8. R. Önen, "OsmanlIlar Dercinde Bor 1: Barut Fabrikası", Yeşil Bor Gazetesi, 7.4.1952, s. 1: Anonim, "Niğde mad.. Yurt Ansiklııjıedisi, VIII, İstanbul, 1982-1983, s. 6165.
  9. c. Orhonlu, a.g.e.. s. 6
  10. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter Nu: 2104. Stra Nu: 323, s. 442
  11. A. Gabriel; caminin yalan zamanda yapıldığım ve önemli özelliği olmadığını, bedestenin hicri IX-X. yüzyıllarda (XV-XVI. yüzyıl), hamamm ise hicri VIII.-IX. yüzyıllara (XIV-XV. yüzyıl) ait olduğunu belirtmiştir. A. Galanti: caminin yeni olduğunu, hamamm da hicri vm.-ix. yüzyılda (XIV.-XV. yüzyıl) yapıldığını zikretmiştir. Vakıflar Genel Müdürlügü'nün Tescil Fişi nde ise: caminin XVI. yüzyılda, hamamın da XVI. veya XVII. yüzyılda yapıldığı kaydedilmiştir. Bkz. A. Gabriel. Monuments Turcs d'.Analotie, I, Paris, 1931. s. 153-155; A. Galanti. Niğde ne Bor Tarihi, İstanbul, 1951, s. 72; Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Dosya Nu: 51.03.01/2. 17. Yukarıdaki kaynaklarda, yapıların plan ve fotoğrafları verilmeden bir iki sanr olarak bahsedilmiştir
  12. R. Önen ve H. Ataman. Sokullu Mehmet Paşaııın Bor'daki külliyesini i ran Seferi'nden dönerken ganimet mail ile yaptırdığını belirtmişlerdir. Fakat Sokullu. 1553'deki ¡ran Seferi'ne Rumeli'den getirilen askerlere komuta ederek katılmıştır. 1555 senesinde de i ran ile barış imzalanmış ve bu barış 1576 yılına kadar sürmüştür. Sokullu bunun dışında Iran ile yapılan savaşa katılmamıştır. Bu bilgiler çerçevesinde Sokullu Melımet Paşa ııın Bor'daki-külliyesini Iran Seferi'ııdeıı yaklaşık 20 yıl sonra yaptırdığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Sokullu 1553-1574 yıllan araSinda birçok yapı İnşa ettirdiği İçin, Bor'daki yapılarım İran'dan elde ettiği ganimet malından yaptırma ihtimali de zayıftır. Kaynaklardan Sokullu'nun oldukça zengin bir kişi olduğunu öğreiliyoruz. Bkz. R. önen, "Bor'da Eski Eserler 1: Sokullu Mehmet Paşa Camii, Yeşil Bor"Gazetesi 23.6.1952, s. 1; H. Ataman, "Bor Hamamları", Yeşil Bor Gazetesi. 1.5.1953, s. 1; l.H. Uzunçarşılı, OsmanlI Tarihi, 111/1, Ankara, 1983, s. 5568; F. Emecen, "Kanuni Devri". Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, X. İstanbul, 1989. s. 337-341; M.T. Gökbilgin, a.g-.m., s. 605. Aynca başka bir kaynakta da; Şehzade Bayezid ile Şehzade Selim arasında 1559'de Konya civarında yapılan salaşta, Sokullu Mehmet Paşa'nın II. Selim'iıı yanında yer aldığı ve sataş esnasinda Bor'dan gönderilen barutun zamanında yetiştirilerek Selim'iıı galip geldiği belirtilmektedir. Bundan dolayı Sokullu Mehmet Paşa'nın da şükran borcu olarak Bor'a bir külliye ile Niğde'ye bedesten yaptırdığı ifade edilmektedir. Bkz. Anonim, Cumhuriyetin 50. yılında Niğde il Yıllığı, Ankara 1973, s. 122
  13. R. Önen, "Bor Hamamları ve Piri Zade Esat Bey'iıı Methiyesi", Yeşil Bor Gazetesi, 3.7.1950. s. 1; H. Ataman, a.g.m., s. 1; Anonim, "Bor" mad.. T: Ansiklopedisi, VII, Ankara, 1955 s. 299; p. Tuğlacı, "Bor" mad.. Osmanh Şehirleri, İstanbul. 1985, s. 64
  14. Evliya ÇMn Sryâlulhliimrsi, V, Türkçeleştiren: z. Danışman. İstanbul, 1970. s. 80.
  15. H. Ataman, a.g.ın., s. 1.
  16. Vakfiyenin 1195 H./1780-81 M. tarihli sureti daha önce eski Niğde Milletvekili H. Nuri Yurdakul'un kütüphanesinde bulunuyormuş, şimdi ise nerede olduğunu bilemiyoruz. Bkz. H. Ataman, "BorTarihi: Camiler”, Yeni Bor Gazetesi, 23.1.1982, s. 3.
  17. R. Önen, "Bor'da Eski Eserler I: Sokullu Mehmet Paşa Cami”, Yeşil Bor Gazetesi, s. 1.
  18. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter Nır. 2104, s. 490.
  19. A. Kuran, Mimar Sinan. İstanbul, 1986, s. 258-270.
  20. Cami, bazı yayınlarda "Paşa Camii" ismiyle bir-iki satır halinde tanıtılmıştır. Eıliya Çelebi ise "Şehid Mehmet Paşa Camii ١e Sokullu Vezir Camii" adı ile bahsederek, kurşun çatılı ١e iç kısmının aydınlık olduğunu belirtmiştir. Bkz. A. Gabriel, a.g.e., s. 153; A. Galaliti, a.g.e., s. 64; Evliya Çelebi Seyahatnamesi, V, s. 80; H. Ataman. "Bor Tarihi: Camiler", Yeni Bor Gazetesi 23.1.1982. s. 3.; Anonim, Niğde Turizm Envanteri, Konya, 1991, s. 25; H. Pilehvarian, "Bor'da Dini Mimari", Sanat Tarihi Araştn malan Dergisi, 11/6 (1989), s. 37.
  21. R. Öne„. "Bor’da Eski Eserler 1: Sokullu Mehmet Paşa Cami", Yeşil Bor Gazetesi, s. 2.
  22. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Dosya No: 51.03.01/2.
  23. ااNiğde kadısı tarafından 1195 H./1780-81 M. tarihinde onaylanan Evahiri Zilhicce 981 H./N؛san 1574 M. tarihli vakfiyenin suretinde cami, "gok kubbe altında ¡kincisi bulunmayan yüksek bir bina" şeklinde tanımlanmıştır. Bkz. H. Ataman, a.g.m.. s. 3.
  24. Âl-i İmrân Sûresi, âyet: 37; bkz. A. Özek ١e diğerleri, Kur'an-ı Kerim ١e Açıklamalı Meali, Ankara, 1993, s. 53.
  25. 'Ra'd Sûresi, âyet: 24; bkz. A. Özek ١e diğerleri, a.g.e., s. 251
  26. Kalem Sûresi, âyet: 4; bkz. A. Özek ١e diğerleri, a.g.e. s. 563.
  27. Mü'minûn Sûresi, âyet: 14; bkz. A. Özek ١’e diğerleri, a.g.e., s. 341.
  28. M, Cezar, yapıyı "Bot Bedesteni" şeklinde tanıtmıştır.Araşurmacı yapnnn plan le lesimlerini yayınlamadan sadece tarihçesi hakkında bil' paragraf halinde ktsaca bilgi 'ermiştir. Bkz. M. Cezar, a.g.e., s. 285.
  29. ' M. Cezar, bedestenleri plan tiplerine göre alil gruba ayrılmıştır. Bil konuda bkz. M. Cezar, a.g.e., s. 221.
  30. Bedesten kelimesinin asil Farsca "bezzezistan" olup kumaş, bez satılan kapalı çarşı demektir. Bedestenler önceleri kumaş ve bez satılmak İçin yapılmış, sonradan kunıaş tüccarları kadar, kıymetli mallar ve antika eşya alim satımı yapan esnaflar da destelere yerleşmişlerdir. Arasta ise, üstü örtülü veya dükkânlarının önü sacaklı çarşılara '-erilen isimdir'. Dükkanlar bil' sistem dalıilinde yapılarak bulundukları yeri süsledikleri İçin Farsça süslemek manâsını alan ”arasten" mastarından alınarak bunlara "arasta" adi verilmiştir. Bkz. o. Ergin, Türk Şehirlerinde imaret Sistemi, İstanbul. 1939, s. 38; C.E. Arseven, "Arasta' mad., Sanat .Ansiklopedisi, 1, Beşinci Baskı. İstanbul, 1983, s. 95: M. Cezar, a.g.e., s. 300307: 5. Turan.. Türk Kültür Tarihi. Ankara, 1990, s. 277.
  31. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter Mi: 2104. Sıra Mi: 323. s. 442 Evliya çelebi de bedestenden, "altmış adet arasta dükkanlı'' ؛eklinde bahsetmiştir. Vakfiyede ise. yapının İçinde kırk (40), dışında kiksek (48) olmak özere toplam seksense kiz (88) dükkânın oldtığlı belirtilmektedir. Fakat E'iiya Çelebi dukkanlan eksik mi kaydetti, yoksa Bor’u ziyaret ettiği zaman di؛ taraftaki yirmisekiz dükkânın yıkılmış mi olduğunu bilemiyoruz. Bkz. Evliya ÇMn Seyâhalnâmrsi, V, s. 80
  32. Evliya Çelebi, bu yapıdan "Sokullu Mehmet Paşa Hamamı" şeklinde bahsederek, çarşı içinde yer aldığını ve içinin çok ferah olduğunu belirtmektedir. Ayrıca Bor'da bu hamamdan başka Karamanoğulları zamanında inşa edilen bir çifte hamam daha bulunmaktadır. Halk bu yapıya yapım tarihinden dolayı "Eski Hamam" (1460 yılı çitan), daha sonra yapılan Sokullu Mehmet Paşa Hamamı'ıa (1574 yılı civan). "Yeni Hamam" adim vermişlerdir. Aynca Bor'daki bu iki hamam hakkında Piri Zade Esat Bey'iıı 1326 H./1908 M. talihinde yayınladığı, uzunca nefis bir methiyesi bulunmaktadır. Bazı yayınlarda da bu yapı "Yeni Hamam”, "Yenipazar Hama mi" "Paşa Hamamı" şeklinde tanıtılarak, plan ve resimleri verilmeden bir-iki satir olarak bahsedilmiştir. Bkz. A. Gabriel, a.g.e., s. 155; A. Galaliti, a.g.e. s. 72; R. önen, "Bor Hamamları ve Piri Zade Esat Bey'iıı Methiyesi", Yeşil Bor Gazetesi, 3.7.1950, s. 2; H. Atamair. "Bor Hamamları" Yeşil Bor Gazetesi, 1.5.1953, s. 1: Evliya Çelebi Seyahatnamesi, V, s. 80.; Niğde II Yıllığı, s. 17; Niğde Turizm Envanteri s. 25.
  33. Vakrf eserleri olan Eski Hamam ile Sokullu Melunet Paşa Hamamı. Osmaıılılar'ın son donemlerinde şahıslara satılmıştır. İstanbul'dan Bor kadılığına hitaben yazılan Ramazan 1262 H./Ağustos 1846 M. tarihli belgede Bor'daki iki Iramamın Sarraf Artin'iıı mülkiyetinde olduğu ve bunlarnt 4.5 yıllık kiralarının toplamı olan 16.092 kuruşun toplanması istenilmektedir. Daha sonra bu hamamlar 1290 H./187374 M. ytlmda Bor Belediyesi tarafından satın alınmıştır. Bkz. R. Önen, "Bor Hamamla 1'1....", Yeşil Bol' Gazetesi, 3.7.1950. s. 2; R. öııen, "Bor Hamamlan" Yeşil Bor Gazetesi, 13.7.1953, s. 3
  34. Hamam muhtemelen dalla once de tamii' görmekle beraber, kaynaklardan tesbit edebildiğimiz kadarıyla ilk Ollarımın 1326 H./1908 M. yılıııda olduğunu Öğreniyoruz. Piri Zade Esat Bey'iıı Bor'daki iki Iranramla ilgili 1326 H./1908 M. tarihli metlriyesinde hamamların 300 lira harcanarak tamir edildiği belirtilmektedir. Hamamın 1952'deki oııarımnıa da 19.000 lira harcanmıştır. Bkz. R. önen. "Bor Hamamlart....", Yeşil Bor Gazetesi, 3.7.1950, s. 2; R. önen, "Bor Hamamlart". Yeşil Bor Gazetesi. 29.9.1952. s. 1; Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Dosya Nu; 51.0.3.01/17.
  35. S. Eyice, hamamlar Sicakhk bölümlerine gore tipolojik olarak sınıflandırmıştır. Bu konuda daha geni؛ bilgi İ؟İ11 bkz. s. Eyice, "İznik'te Büyük Hamam ve OsmanlI Devri Hamamları Hakkında Bir Deneme", Tarih Dergisi, IX/15 (1960), s. 99-120.
  36. Bu konuda bkz. J. Sauvaget, Alep, Paris, 1941, s. 77-79; D. Sourdel, Bağdat, Leiden, 1962, s. 254; N Flikçreff, "Physical Lay-out", The Islamic City, Ed.: R.B. Serjeant, Paris, 1980, s.96-100; D. Kuban, "Anadolu-Türk Şehri Tarihi Gelişmesi, Sosyal ve Fiziki özellikleri Üzerinde Bazı Gelişmeler", Vakı flar Dergisi, VII (1968), s. 71; (Zeynfıddin Ahmed b. Ahmed) ez-Zebidi, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, III, Çev.: A. Naim-K. Miras, Ankara, 1980, s. 44-45; E. Wirth. "Vılles Islamiques, Villes arabes, Villes Orientales? Une Problmatique Face au Changement", La Ville Arabe Dans L'Islam, Ed.: D. Chevallier-A. Bouhaliba, Tunus, 1982, s. 197; Ş. Abdulac, "Large-Scale Development in the History of Muslim Urbanism", Designing in Islamic Cultures, Continuity and Change Desing Strateies for Lage-Scale Urhan Development-, Cambridge, 1984, s. 7.
  37. G. Tankut, "Osmanlı Şehrinde Ticari Fonksiyonların Mekânsal Dağılımı", VII. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler-, Ankara, 1973, s. 778; M. Cezar, "Geçen Yüzyıllardaki Türk Şehri", Isla'm Mimari Mirasını Koruma Konferansı,-Bildiriler (22-26 Nisan 1985 İstanbul)-, İstanbul, 1987, s. 182,; A. Alkan, "Fatih Dönemi Osmanlı Şehri", Selçuk Üniversitesi Selçuk Dergisi, II (1988), s. 142.
  38. M. Cezar, a.g.e., s. 19.
  39. O. Aslanapa, Osmanh Devri Mimarisi, İstanbul. 1986, s. 211
  40. G. Özdeş, Türk Çarşıları, İstanbul, 1953, s. 55
  41. Bu konuda bkz. E.-DiezO. Aslanapa-M. M. Koman, Kaıanıan Devri Sanatı, İstanbul, 1950; A. Kızıltan, .Anadolu Beyliklerinde Cami re Mescider,-XlV. Yüzyıl Sonuna Kadar-, İstanbul, 1958; K. Otto-Dorn, "Seldschukische Holzsaulenmeoscheen in Kleinasien", Atış der Welt des Islamiclıen Kunst,Festschrift für Ernest Kühnel-, Berlin. 1959, s. 59-88; O. Aslanapa. Turkish Art and Architecture, London. 1971, s. 55-56; G. Öney, Ankara'da Türk Devri Dini ve Sosyal Yapılan, Ankara, 1971; A. Kuran. "Anadolu'da Ahşap Sütunlu Selçuklu Mimarisi", Malazgirt Armağanı, Ankara, 1972, s. 179-186; M. Özkarcı. Candaroğullan Beyliği Mimari Eserleri, I, A.Ü., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Erzurum, 1992, s. 97-218.
  42. E.H. Ayverdi, Osmanh Mi'mârisinde Fatih Devri. İstanbul, 1973, s. 519.
  43. A. Kuran, Mimar Sinan, İstanbul, 1986, s. 34-36; A. Kuran, "Mimar Sinan'ın Camileri", Mimarbaşı Koca Sinan,-Yaşadığı Çağ re Eserleri-, I, İstanbul, 1988, s. 187-189; G. Ramazanoğlu, Mimar Sinan'da Tezyinat Anlayışı. Ankara, 1995, s. 194, 202.
  44. M. Cezar, Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde..., s. 284
  45. A.S. Ülgen, "Ankara Mehmet Paşa Bedesteni ve Bitişiğindeki Han”, Fâtih ve İstanbul, I (1953), s. 73; S. Eyice, "Les Bedestens dans L’Architecture Turque", Atti del II. Congresso Inteınationale di arte Turca, Venezia 1963, Napoli, 1965, s. 115-116; M. Cezar, a.g.e., s. 276.
  46. A. Altun, "Kütahya'nın Türk Devri Mimarisi: Bir Deneme", Kütahya, İstanbul, 19811982, s. 391
  47. M. Cezar, a.g.e., s. 262.
  48. K.A. Artı, Türk Hamamları Etüdü, İstanbul, 1949, s. 49; S. Eyice, "İznik'de Büyük Hamam ve Osmanlı De١٦i Hamamları Hakkında Bir Deneme", Tarih Dergisi, IX/15 (1960), s. 106
  49. K. Balkan. "Ani de İki Selçuklu Hamamı". Anadolu (Anatolia). XII (1970). s. 43.
  50. A. Altım Anadolu'da Artuklu Devri Türk Mimarisi'nin Gelişmesi, İstanbul. 1978, s. 184
  51. E. Yurdakul, "Son Buluntulara Göte Kayseri'deki Hunat Hamamı", Selçuk Araştırmaları Dergisi, II. (1971), s. 143.
  52. Y. Önge. "Kouya-Beyşehiı de Eşrefoğlu Süleyman Bey Hamamı". Vakıflar Dergisi. V٦I, (1968), s. 141
  53. K. Otto-Dorn. Das Islamisch İznik. Berlin. 1941, s. 89.
  54. S. Erken. "Edirne Hamamları", Vakıflar Delgisi, X (1973), s. 411.
  55. Y. Önge, "Anadolu'da Türk Hamamları Hakkında Genel Bilgiler ١e Sinan'ın İnşa Ettiği Hamamlar", Mimarbaşı Koca Sinan-, Yaşadığı Çağ ١e Eserleri-, I. İstanbul, 1988. s. 425.
  56. Almaşık du١-ar sistemi hakkında daha geniş bilgi İçin bkz. A. Batur, "OsmanlI Camilerinde Almaşık Duvar üzerine". Anadolu Sanatı Araştnmaları Dergisi, 11 (1970), s. 135208.
  57. M. özkarcı, a.g.t., s. 277.
  58. Y. Önge, a.g.m., s. 418.
  59. G. Goodvıiıı, A I listıny of Ottaıntın Archilecluır, London, 1971, s. 85.

Şekil ve Tablolar