ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

M. Fahrettin Kırzıoğlu

Anahtar Kelimeler: Dede-Korkut Oğuznameleri, Tarih, Destan, Oğuzlar, Türkmenler

Burada arzedeceğim hususlar, Kızılırmak başları'ndan Hazar-Denizi’ne, kuzeyde Kafkas sıradağları’ndan güneyde Kızılözen ile Sincar-Dağı’na varınca yayılan bölgeleri içine alan ülkeye, “Oğuz-Elleri” ve atlıgöçebe yaşayıp, at- eti yiyen, kısraksütü (kımız) içen ahâlisini “Oğu<” ve “Türkmen” diye gösteren, yazıya geçmiş millî destanlarımızdır. Bunları, destanî Din-Ulusu “Dede-Korkut” sıfatlı kimselerin söylediği belirtildiğinden, bunlara “Dede- Korkut Oğuznâmeleri” diyoruz. Bunlar, “Oğuz-Han'ın Cihangirlik Seferlerini anlatan büyük “Oğuz-Destanı”ndan sonra oluşmuş olduklarından, konuca da ayrıdırlar. Sayıları onbeş kadar olan “Dede-Korkut Oğuznâmeleri” denilebilecek kaynakların başhcaları, şunlardır: (bunlar, “tslâm-Şeriati’ne aykırı görülüp, vakıf kütüphanelerimizde muhâfaza edilmemiş):

  1. “Kilâb-ı Dedem-Korkud”, Önsözü, 1386 da Yukarı-Aras boylarından Temür Ordusu önünden kaçıp, Osmanlı toprağı Amasya’ya yerleşenlerce yazılmıştır.
  2. Birincideki 12 Boy’dan 6 sim içine alan “ Vatikan-Oğuznâmesi”.
  3. 1421 den önceleri Amasya Sancağı’nda yazılan ve Elbeğleri Kütüğünü tanıtan, “Topkapı Sarayı Oğuznâmesi”.
  4. Önce, 1465 te yazılan “Düstûmâme-i Enver i” de, sonra Bitlis’te farsça yazılan “Şerefnâme”de, ayrı bir yazmadan alınıp, 1884 “Diyârbekir Sâlnâmesi”nde özetlenen, “Kürl-Oğuznâmesi/ Boğduz-Aman Destanı”.
  5. Bayburt-Akkoyunlularından Osmânlı Za’îmi Osmân’ın, 1590 larda yazdığı “Mir’ât-i Cihân”a aktardığı “ Akkoy unlu-Oğuznâmesi] Bahrü’l- Ensâb”dan alınan bahisler.
  6. Calayırh Sultanı Şeyh-Üveys’in (1356-1375) ıslâh ile Saray-Çalgıları arasına kattığı "O zan-Kopuz ve Okçu-Kozan Deslanı”ndan, XVII. Yüzyılda Buhara’da Hafız Derviş cAlî ÇENGÎ’nin yazdığı farsça “ Tuhfetü's-Sürûr” adlı musiki kitabına alınan özetler (1927 Taşkent yayını).
  7. 1638 de Alman Elçisi Adam OLEARIUS’un, Dağıstan-Derbendşehri yanında gördüğü, ziyaretçisi ve nezircisi kalabalık "İmâm-Kurkhud 'un Türbesiyle, “Okuslar” hükümdarı "Kassan Khan”ın, LezgilePin atalarıyla savaşlarını anan destanlardan tesbitleri (almanca dan fransızca ve rusça tercümeleri var).
  8. Berlin Kıral Kütüphanesinde XV. yüzyıl türkçesiyle “Tta/arjö^ü- Oğuznâme”.

Yukarıda işaret edilen millî destanlarımızda, “ Oğuz I Oğuz-Elleri” ile, onun komşusu yerler üzerine anlatılanları, aşağıdaki gibi üç kolda özethyehm; sonra da Küçük-Arşaklı (52-428) tarih kaynakları haberleriyle karşılaştıralım:

  1. “Oğuz-Han” soyundan, "Kök-Alp Han” kolundan “Bayındur-Han”, ataları ülkelerini aralarında bölüşen iki ağabeğisinden ayrıldı. “ Fa'allûka- tiyle Horasan'dan (“Topkapı-Sarayı Oğuznâmcsi’nde, türkçe adıyla: “Kün- Togusu Oruncu [Padişah-Makamı, KHORENLt’de: Doğu da “Bahl- Şahasdan” = Şahyurdu-Balkh”] Genk-Yer’den kopan Oğuz”lar ile) göçerek, “J/n’ya, Kars’a” (Romalı idaresindeki “Armenya başkendi, Iğdır- Ovası'nda Armavir’e) geldi. Gürcislân-Keferesi’ie (M.S. 52 de, tberli/Gürcü Vali Rhadamist’i kaçırtıp, ata ülkesine kovarak) ceng edüp, Tiflis’i aldılar". Sonra, Dağıstan'a yönelip, “Demürkapıı-Derbend"\ muhasara ile hakimini öldürüp, burayı da aldı (Şirvan’a bile hâkim oldu). “Ol târihde, isâ aleyhisselim. çckilüp, Bizüm-Peygamberimiz (Hz. Muhammed)den nişan yoğidi”. Bunlar, “Dîn, Mezheb bilmez, ancak Hakk”a inanan "Oğuz Taifesi (= Göçebeleri),, idiler. Buralara yerleşip, “90 bin asker” çıkaran bir kalabalık halinde, "Beğlerbeği olan Olaş-oğlu Sahur-Kazan” sülâlesi idaresinde yaşayıp, “ Tokuz- Fümen Gürcistan’ dan harâc aldılar. (Kuzeyden akına gelen) " Kıpçak-M elik” ile (Dağıstan hakimi, Komuk ve Avar a hükmeden, Temürnâmeler ile XIV’. yüzyıl Rus Kroniklerinde ‘Şavkal unvanıyla anılan) "Alaca-Atlu Şavkalı-Melik” sülâleleri, başlıca düşmanlarıydı. Bunlar, "Oğuz-Elleri/Kalın (= Yoğun) -Oğuz denilen ülkelerinde iken, Hz- Afuhammed, tslâmlığı yayınca, ona Üç-Elbeği ni Elçi gönderip, “Selmân-i karsı” eliyle, sonra da onun "Şeykh tayin ettiği Dede- Korkut’un himmetiyle, bu Oğuzlar gönülden dönüp, Islâm oldular.


  2. (Yukarı-Dicle ve Büyük-Habur boylarından) “Hamıd (Diyarbakır) ilen Merdin-Kal’ası”n\, (Yukan-Fırat kesiminden) “Ak-Hisar (Erzincan- Kemah’ı)” ile“Karun-Eli” (Erzurum), (Çoruk boyundan) “Bayburd-Hisân” (Oltu kuzeyindeki Bana/Penek) “Ban-Hisârı”, (Aşağı-Kür boylarından) “Gence” ve “Berde” (Partav/Bardaca) şehirleri ile, (Şirvan-Dağıstan arasındaki) “Demürkapu-Derbend”\ içine alan yerler, “Oğuz/Oğuz-Elleri”dir. (Bilindiği gibi, Asurlular’ın kuzeylerindeki dağlık ülkeye verdikleri “Ur- Artu” ve bundan alınma İbranice Tevrat’taki “Ararat”, M.Ö. 518 lerde Dareyoş’un yazıtlarında geçen buraların adı, aramice “Harminyab/ Armina” ve bundan bozma olan eski yunan ile lâtin kaynaklarındaki “ Armenya”, hep, “ Yukarı-El/ Yüksek-Ülke” anlamına gelen deyimlerdir. Yunus-Emre’de ve 1291 de tlhanlı Geyhatu’nun Tebriz’de tahta geçişini anan “Anonim Selçuknâme”deki, “ Yukaru-Eller” deyimi de, bunların türkçesi olarak biliniyor).
    “Oğuz-Elleri’nin Komşuları: “Rum” (Fırat batısı/Anadolu), “Şâm” (Suriye), “ Turabozan Takavoru” ve “ Tokuz-Tümen Gürcistân” (her ikisi de, Oğuz-Elleri’ne bağlı ve harâc verir), “Kan-Apkaza Eli” (Abazalık/ Apkhazya), “ Karaçug’un (Daryal-Geçidi güneyinde, koyuncu-yaylaklarına, gürcüce kaynaklarda “Karaçokh ve halkının dansına “Karaçokheli” denilen yer) Cılban (I. Yüzyıl Roma kaynağı PLINIUS’daki “Silban” = Kazbek/Gazi-Bek)-7a^ı”, “Kapulu-Karadervend” (Daryal Geçidi), (Dağıstan güneyinde, Samurözen solunda) “Küre-Kâjir Elleri”, (bunlara komşu “Kara-Kaytaklar”ın atayurdu ve V. Yüzyıl kaynaklarında “Khursan”, BELÂZURÎ ile MES’ÛDÎ’de “Khursanşâh” denilen) “Adlu (= ünlü)-Â"Aanan”dır. Dedem-Korkut Kitâbı’nda: “Aznavor” (gürcü sipahisi), “it gibi gav-gav eden Çerkeş” adlan bile geçtiği halde, asla “Armen/ Ermeni” veya buna benzer bir deyim anılmaz. Çünkü, bizim ve yabancılann “Armenyan/Ermeni” dediğimiz kavim bile, kökü semitik olup, “Yukarı-El / Ülke” anlamına gelen “Armenya” ve “Ermeni” adını kullanmaz, benimsemez. Gerek 406 larda icad edilen “Ermeni/Mesrop Yazısı”ndan önce ve gerek sonra yazılan “ Küçük-Arş aklı / Arşakunık” (52-428) sülâlesi çağı kroniklerinde de, bu deyimler geçmez; bunların ahâlisi, “Aşkenaz” (Saka/İskit) ve “Torkom-Irkı/Torkomyan” (Türkman/Partlı = Arşakh) diye anıhr.
    Burada, 1405 yılında Temür’ün başkendi S emerkand'dan dönen İspanyol Elçisi CLAVlJO’nun, şimdiki Ağrı lli’nin Eleşgerl (1664 depreminde yıkılan Toprakkale) şehrinde Papaslardan öğrendiği ve (1064 te başlayan) Selçuklu Fethi”nden önceleri anadilleri türkçeyi koruyan Gayrimüslim “Türkman- lar”\n, Erzurum ile Eleşgerl çevresinde yaşamakta olduklarını belirten bir an’ane tesbitine işaret edeceğiz: Ataları ölen “Ermeni Prensi Üç Kardeş”, onun ülkesini aralarında bölüşmüş: Eleşgerl Büyüğe, Anı (Arpaçayı boyları) Ortancaya, Erzurum da Küçüğe düşmüştü. “ Erzurum’daki Küçük Prens, komşu Türkmanlar’dan asker”ler alarak, Eleşgerd’i elegeçirmeğe yürüdü. Bunu gören Ağabeği de, “Komşusu Müslüman Türkler’den (Selçuklu /Akıncılarından) yardımcılar aldı. Ancak, bu (Müslüman) Türkler ile (Erzurum çevresinden gelen Gayrimüslim) Türkmanlar, aynı dili konuştuklarından, aralarında çabucak anlaşmışlar”. îki kol birleşip, önce Eleşgerd’i, arkasından zlnı’yı, sonra da Erzurum’u ellerine geçirerek, “ Ermenilerin Hükümeti” ne sonvermişler.
  3. “Dedem-Korkud Kitâbı”, M.Ö. 199 yılında Hun-Yabgusu Maodun/ Mete’nin, Çin İmparatoru Kaoti’nvn ordusunu kuşatırken, Eski-Türk Dini’ndeki “Dörtyöne Dört-Renk adı verilmesi” geleneğine uymasının benzerini, “Oğuz-Elleri” nde de yaşatılmış gösteriyor; ayrıca, üçü de Küçük- Arşaklılar/Arşakunik (52-428) çağında sıra ile başkent olan şu üç şehrin adlarını belirtiyor: Ağca-Kala(k) = Erovantagert, Sürmelü = Artaşat, Altun- Tatıfı = Düwin.

Hunlar gibi “Oğuz-Elleri” atlıgöçebeleri de, ayni dört anarenk adıyla, dörtyönü anıyor: Doğu'da, “Kökçe-Dağ”, “Kökçe-Dengiz” (birincisi Çıldır- Gölü, İkincisi Arakas/Elegez-Dağı doğusunda “Gökçegöl”). Güney'de, Arkuru-Yalan (başkent, İğdır- Ovasında” Armavir/Artaksata/Sürmelü’- nün, arkasında/tersineyatan) Ala-Tag” (5165 m. Arkuru/ Argı/Ağrı-Dağı). Ratı’da, (Arşaklı hâkimlerinin hâzineleri saklanan ve cenazeleri gömülen Erzincan-Kâmak/Kemah’ı Kalesi) “Ak-Hisâr”. Kuzey'de, “Turabozan” ile (onun batısında ve Giresun’un Tirebolu-Kalesi yerindeki) “Direg- Takavor”un (Direl'ler Hâkiminin) merkezi “Dozmurl/Düzmürd-Kal'ası”nın kıyılarında bulunduğu, “Karşu-Yatan Kara-Dengiz (Oğuzlar, “Karadeniz” adını, Turabozan kıyılarından gördüklerine; “Akdeniz” deyimini de, Antakya kıyılarından tanıdıklarına göre vermişlerdir ki, dünya dillerine, bu iki denizin adı, türkçesinden tercümeedilegelmiştir. Arşaklı/Partlar’ın, M.Ö. 53-37 arasında Romalıları ezip, Antakya ve Kuzey Suriye çevresine hâkim oldukları, biliniyor).

Küçük Arşaklılar sülâlesi timsâli “Olaş-oğlu Salvur-Kazan Han”, kuzeydeki seferlerinden zaferle dönünce: “Ağca-Ka!a(k) (yazlık), Sürmelü’ye (kışlık) gelüp; kırk-otak dikdirüp; yedi gün, yedi gece” süren Toy’da “Erenler”e, kalaba ölkeler (ocakhk-mâlikâneler) verdi"ği anlatılıyor. Bunlardan ilkinin adı sonundan (yaylak/yayla, kışlak/kışla, yayak/yaya, otak/oda adlarındaki gibi) “k” sesi düşmüştür, aslı, Ağca-Kalak” Ur (Kalak deyimi, Arşaklılar’dan ermenice ve gürcü kaynaklarına da geçmiş olup; öteden beri Uygur ve Kırgız-Kazaklar’da “Şehir/Müstahkem-Yer” anlamında kullanılır). Burası, Kars-Arpaçayı sağında, 66 yılından sonra yapılan ve “Akça- şehir anlamında “Erovanl-akert/Erovant-aşat” denilen başkentten ibarettir. Bugün bile hâtırası, pamuk yetiştiren Tuzluca-Iğdır-Ovası'na verilen “ Sürmelü-Çukuru”nda yaşayan ikinci başkent de adım, Armavir şehrinde “Meryem-Ana” için yapılan ve çok kutlu sayılan Katedral, “Surp-Mari”, 1045-1064 Bizans işgali sırasında rumca tercümesiyle “ Hagia-Mana” dan almıştır (1064 Selçuklu Fethi’mizde, “Sur-Mari”, 1386 Temür işgalinde, “Sur-Malu” deniyordu). 332 den sonra, (Revan’ın 27 km. doğugüneyinde ve Gerniçayı solunda) son Arşaklı başkendi olarak yapılan ve türkçe Tübın den gelme “ Düıvin” (= Paytaht) denilen, arapça kaynaklarda, yine türkçe Düb-ll diye anılan şehir de, “Altun-Takht” adıyla Oğuzların başkendi gösteriliyor: Kazan-Han, “lç-Oğuz, Taş-Oğuz Beğleri” ile yazın, “ Arkuru-Yatan Ala-Tag”da avlanmakta iken, ılgar ile gelen Kuzeyli düşmanların yağmalayıp götürdüğü mallarını ve tutsak aldığı çoluk- çocuğunu, işin farkına varınca artlarınca yetişip, geri almıştı. Zaferle Kazan- Han, “gerü döndü; Altun-Takht’da (Düvvin’de) yine evini dikdi” (1591 yılı Osmânh Tahriri “Revan Vilâyeti Defteri”nde de burası, “Altun-Takht” diye tescil edilmiştir).

Asurlular’ın “Aşkuzay”, Hintliler’in “Sakya”, Iranlılar’ın “Saka”, Karadeniz kıyıları kolonisi Yunanlılar’ın“S,^yZA” (îskit /Çikit)), İbranîler’in (Tevrat’ta, “Gömer" /Kimmer-oğlu) “Aşkenaz” diye tanıdıkları Sakalar’ın, M.Ö. 680 yılında büyük kalabalıklar halinde Kajkaslar’ı aşarak Azerbeycan ve Doğu-Anadolu’ya yerleştikleri malûmdur. SaWariın Horasan/Balkh/Baklerya kesimindeki kolu “Drtfof’ların “Parn/Aparn” boyundan çıkan Arşak unvanlı bir kahraman ve ilk halefleri, “Arşaklılar (farsça, “Eskâniyan”) ZWe/t”ni (M.Ö. 250-M.S. 227)kurarak; Makedonyalılar'ı Horasan, İran ve /raUtan, sonra da Romalılar’ı Azerbaycan ve Doğu-Anadolu'dan koğmuştu. Ülkelerine göre Parlhian / Partlılar” diye de anılan atlıgöçe yaşayışlı Arşaklılar'm Roma hududunu bekleyen Küçük-Arşaklılar (52-428) kolu, yukarıda hudutlarını gördüğümüz “Oğuz-Elleri” nde kurulup, adlarım buraya vermişlerdi, işte, “Tarih Belgesi Bakımından Değerleri”n\ belirtmeğe çalıştığımız “Dede-Korkul Oğuznâmeleri”, Haritasını da verdiğimiz “ Oğuz-Elleri”nde hâkim unsur ve yaylakçı-kışlakçı I ürkman hayatı yaşayan Saka Boyları ile, onlardan 560 yıl sonra İran üzerinden buraya gelip sülâle kuran Küçük-Arşaklılar'm “Tarih- Destanları” dır. Şimdi, tam 40 yıl önceki meslekî çalışmalarımızla, bu gerçeğin nasıl farkına vardığımıza işaret edelim:

Fakülte Hocalarımızdan: Rahmetli Ahmtd Zeki Velidi TOGA.\ ile (Mühtedi) Emin BOSCH; Türk Tarih Kurumu Kurucu, Başkan ve Üyesi bilginlerimizden: Rahmetli Reşit Saffet ATABİLEN, M. Şemseddin GÜNALTAY ve Y. Hikmet BAYUR, bastırmış oldukları kitaplarında (bunlar, 1953 te çıkan “Kars Tarihi I. Cild”inde, gereği gibi belirtilmiştir), şu gerçekleri ortaya koymuşlardı: Sakalar I İşkiller ve onların Horasan kolundan çıkan Partltlar da denilen Arsakidler (Arşakhlar), tarafsız Batıh bilginlerin de belirttiği gibi, "Türk soyundan"dırlar. Ayrıca: "Çenasdan” (Fergana-Kaşgar) kesiminden IH. Asırda gelip, “Armenya”da yerleşerek, Başkumandanlığı ocaklık gibi ellerinde tutan " Mamık ve konak Kardeşler uruğu ile, Arpaçayı boyları’na (310 da gelip) yerleşen " Kamsarakan” hanedanı; ve "Armenya’da Hıristiyanlığı yayıp yerleştiren Partlı Aziz Grigor” (252-325) ile, bir ara 803 yılında Ordu İhtilâli ile İstanbul’da Bizans tahtına geçirilecekken “Turkos” (Türk) lakabıyla tanınan (Mamıkonlular’ın Bergama’ya sürgün kolundan gelme) Başkumandan “Bardanes” (Vardan), Türk soyundandır. {Kuteybe, 703 yılında Bukhara hâkimi Vardan-Khuda ile savaşmıştı).

1944 yılı güzünde Kars Vâliliği’nin, radyo ve gazetelerle ilân ettirdiği ve çağın Maarif Vekili imzasıyla “Tebliğler Dergisi”nde tamim edilen, “Kars Tarihi'niyazma müsâbakası’’na, 10 Kasım 1944 te ikinci askerliğimizden terhis edildikten sonra, katılmak için çalıştık. Hepsi fransızca tercüme ve izahlarıyla geçen yüzyılda Pelersburg ve Paris’le basılmış bulunan Af. BROSSET tercümesi, “Erltt Gürcistan Tarihi" ile, V. LANGL01S tercümesi "Armenya Tarihçileri Koleksiyonu”nu tarıyorduk. 1939 dan beri, “Dede-Korkul Oğuznâmeleri" coğrafyasını tesbit eden yayınlarımız çıkmıştı. Bu millî destanlarımızdaki “ Oğuz-Beğleri” kütükleri ile coğrafyasının cetveli, elimizdeydi. Gürcistan Tarihleri,M.Ö. VII. Yüzyılda Kafkaslar kuzeyinden gelip, Kür ve Çoruk boylarına yerleşen, sonra da Makedonyah İskender’in (halellerinin) gelişinde, onun ordularına aylarca karşıkoyanları yani Saka Uruklarını, "Bun-Turki” ve "Kıpçak” diye anıyordu. "Armenya Herodotu” diye tanıtılan Muş kesiminden yetişme "Ermeni Tarihçisi” râhip KHORENLİ Moses, Arşakltlar’m Aravadin Bahl-Şahasdan” dan (= Gündoğu-Şahlaryurdu Balkh’tan) gelip, Kafkaslar kuzeyindeki ovalara varınca hâkim olduklarını naklediyordu. Bunlar, “ Topkapu-Sarayı Oğuznâmesi" (“Kün-Togusu Oruncu Genk-Yer’den kopan Oğuz”) ile " Bahrü’l-Ensâb”\n anlattıklarının aynisi idi. En kudretli çağında 1472 de L'zun-Hasan adına Tebriz'de farsça yazılan "Kilâb-ı Diyârbekriyye” adh Akkoyunlular Tarihi başındaki Oğuznâme özetinde: "Bayındurlular”ın, İslâm'dan önce “Kökçe-Dengiz Yaylakları” ve buranın batısındaki "Alagez-Dağı” (4095 m.) çevresinde yaşadıkları; Hz. İsa Dini’nde iken, Hz- Muhammed geldikten sonra Müslüman oldukları (ÎA., “Akkoyunlular” maddesinde, Hocamız M.H. YÎNANÇ özeti), anlatılıyordu.

İşte, elimizdeki bu “Deslanl haberler” ve coğrafyası ile, Gürcistan ve Armenya Tarih haberlerini karşılaştırırken, 1944 sonlarında hiç ummadığımız şu hükme vardık: “Dede-Korkut Oğuznâmeleri, çifte-başkent Ağca-Kala ile Sürmelü örenleri Kars İlimizde bulunan Sakalar ile Pardılar/Arşaklılar’ın tarih- destanıdır; yazılacak Kars Tarihi’nde, bu teze göre davranılması, kaçınılmaz bir ilim icabıdır...”. Artık, 1945 ten beri İstanbul dergi ve gazetelerinde, bu görüşlere göre yazılarımız çıkmağa başladı. İlk defa yaptığımız “Oğuz-Elleri Haritası” ile 84 kadar coğrafya adının izahı verilen “Dede-Korkut Oğuznâmeleri-1. Kitap" adlı eserimiz, 1952 de, ve “Kars Tarihi I. Cilt” de, 1953 te tstanbulda, bu teze göre hazırlanmış olarak basıldı.

Bundan sonra, bir gerçeği daha öğrendik: Horasan-Sakaları kolundan çıkan ve İran-Dini (Zerdüştlük) tesiri altında kalan Arşaklılar, millî Türk An’anesine, kurucudan sonuncuya (M.Ö. 250-M.S. 227) kadar bağlıydılar. Bunların hepsinin kullandığı “Arşak Unvanı” da türkçe olup, “Pars (Babur/ Bebir) ile Ayı Karması Yırtıcı” anlamındadır (XV. Yüzyılda türkçeye çevrilen, “Acâibü’l-Mahlûkaat” kitabı). Eski-Atalarımızda, “güçlü-hayvan adları”n\, unvan olarak kullanmak, Padişahların geleneği idi: a-Sakalı Cihângir Afrasyab (M.Ö. 654-626), Türk kaynaklarında, “Alp-Er Tonga] Tönge” (= Alp-Er Pars/Babur); b- Gayrimüslim Yabakular’m 1046 da Karahanlılar’ı bunaltan hükümdarının unvanı “Böke” (Evren, Ejderha), c- Müslüman Karahanhları’n bütün Padişahlarında görülen, “Arslan” ve “Buğra” (= Erkek-Deve) unvanları gibi.

Şuna da işaret edelim ki, 15 kadar Türk Tarihçi ve müellifine çatan Revan dak'ı “Sovyet Sosyalist Armenya Cumhuriyeti İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü” yayını olarak K.P. ZULALYAN imzalı 1970 baskılı 2/3 ü rusça, 1/3 ü İngilizce kitapta, bizim “Kars tarihindeki “Oğuz-Elleri” haritamızın klişesi de verilerek, tezimiz sözde tenkid edilirken, elegelir hiçbir İlmî cevap verilememiştir (bu kitap, TTK Kitaplığında vardır).

Konuyu daha aydınlatmak için, “Dede-Korkut Oğuznâmeleri” nde kütükleri anılan 6 lç-Oğuz ve 6 Taş (Dış)-O^u^ Elbeğleri’y\e, Küçük-Arşaklı kroniklerinin tanıttığı, “Işkhanlar” da denilen Feodal-Beğlerin coğrafyasıyla kütüklerini karşılaştıran, kısa bir tablo sunalım:

İÇ-OĞUZ/ÜÇ-OKLAR Kolundan:

  1. “Ağca-Kala(k), Sürmelü” de oturan, “At ile Karun-Eli’ne (Erzum’a) çapkun yeten”, “Ak-Hisâr”\ (Kemah’ı) ahp sahiplenen, metbu’u (Büyük- Arşaklı timsâli) “Bayındur-Han’un Veziri ve Güvegüsü”, “Beğlerbeği” unvanlı “Olaş-oğlu Salvur Kazan Han/Bek” = Küçük-Arşaklılar timsâli olan ve bu sülâlenin en yiğit hükümdarı “Büyük” unvanıyla tanınan, Sasanlı I. Artaşır’i her defasında yenerek ülkesini kurtaran, “Vologas / Balaş / Valarş-oğlu II. TiridatIKhosrov” (217-252).
  2. “Çeribaşı” rütbeli Başkumandan, Elbeğleri timsali “Kara-Konak/ Kona-Bek”, “Çenasdan” (Ortaasya) hükümdarı âilesinden iken, taht mücâdelesinde yenik düşünce, taraf darlarıyla kaçıp gelerek, Taron (Ahlat-Muş) bölgesine yerleşen; sonra parlak askerî kudretleriyle “Siparabed” = Sipehbed/Başkumandan unvanıyla tanınan “Afamık ve Konak Kardeşler” den, birincisinin adıyla tanınan “Mamıkonyan” (= Mamıkonlar) hanedanı (Destanlarımızda, küçük ve daha uzun ömürlü prense göre, “Kara-Konak” denilmiştir).
  3. “Gogalet-Koca oğlu (Gence-Kazağı’ndan batıda Artvin’e kadarki yerleri içine alan “Gogaren”/Gugar’k = Gugarlar ülkesine adını veren Saka kolundan) Şor (kabilesinden) Şamşoldın ( = gürcüceye tercümesiyle, “Sami-Solge/Şamşolde” = Üç-Ok denilen kalenin hâkimi) “Kuzey- Bideaşkhı/Uçbeği”, “Gugaret” (türkçesinde, “iki r” den biri “le” olmuş) Eyâleti merkezi Şor Sancağı’nda “Şamşolde” kalesi hâkimi “Çenasdan”dan gelme ünlü Başbuğlar hanedanı Orbelyanlar/ Orbelliler.
  4. Bayburt ile Ban-Hisarı (Oltu’daki Penek) bölgeleri hâkimi olup, (Doğu-Bayazıt’taki) “Tana-Sazı” çevresinde de mülkleri olan, “Kam- Bura(t) Beğ oğlu Bamsı-Bayarak”, “Kazan-Beğ’ün İnağı” (başveziri). = İspir- Bayburt kesimi Elbeğleri, Süvâri Kumandanı ve Arşaklılar’m, “Tak-a-Tir” (=farsça: Taç-Giydir’en) unvanlı vezirleri, “Biurat oğlu Samba Bagarat” hanedanı.
  5. Kuzeylilerle savaşta, lç-Oğuzlar Başkumandanı ve “Hamıd (Diyarbakır) ilen Merdin- Kal’ ası” nın hâkimi, “ Kara-Budak Bek” = (Suriye hududunu kollayan) “Güney-Bideaşkhı Miantak Sülâlesi” olup, “Arzanen/ Alcnik” (Siirt-Diyarbakır-Mardin kesimi) eyâleti hâkimi ünlü hanedan.
  6. ( Tunceli-Elâzığ-Eğil bölgesi Elbeğleri timsali) “ Yagan-Bek” (“Yağan”, türkçe, “fil” demektir), “ Yaganak” diye de anılan bu hanedan, “Kazdık-Koca oğlu” kütüğüyle, “Karadengiz kenârunda Dozmurt Kal’ası”nı zaptetmiş gösteriliyor (VII. Boy) = Karadeniz 'deki yelkenlileri, fırlattığı kayalarla batıran, tırnaklarıyla sert kayaya “kartal resmi” çizen güçteki “ Tork (=Türk)” denilen atanın sonyudan “Angel” (Eğil) ve Sopen (Harput- Tunceli) hâkimi hanedan.

TAŞ-OĞUZ/BOZOKLAR Kolundan:

  1. “Kazan-Beg’ün Tayısı” ve “Al-Ağızlu” (= Delilli-Konuşan, Sözü- Tutulan) sıfatlı, “ Afrasyab-oğlu” sülâlesinden (Aran/Karabağ-Gence hâkimi) ve “Taş-Oğuzlar Hükümdarı “Oruz-Koca/Altmış Kırkıl ( = Aksakal- lı/Senato Meclisi) Sakallu Koca’nun ulusu” = (M.Ö. 66 yılında, Romalı Serdarı Pompeus’un Tiflis doğusunda Kür boyunda kışlağa geçen ordusuna, 70 bin askeriyle hücum eden “Oroeses/Oroises” yani Orus/örs (demirci tezgâhı) adlı Albanlar hükümdar sülâlesi timsali), “Si-Sakan” ve “Si-Unik” hanedanı.
  2. “Demürkapu-Derbend (Şirvan) bölgesi “hâkimi ve Taş-Oğuz çerisi Başkumandanı, savaşta sağkolda vuruşan (Oruz-Koca oğlu Kayan-Salçuk neslinden), “Ellisekiz Salçug’un ulusu Dondar-Bek” hanedanı = Kür solundan Hazar-Denizine kadarki yerlerin hâkimi ve başkendi” “Kabalak/Kabala” olan Albanlar/Ağuvank hanedanı.
  3. (Oğuzlar’dan en güneyde bulunduğundan, erken Müslüman olan sülâleden, Kürtler’in Elbeğileri) “ Kayan-Ucun (Uşun/Vusun) oğlu Bogduz- Aman Bek” (Urmiye-Gölü güneybatısındaki “Uşunu” bölgesine ad verenlerin torunu, Bogd’uz/Bokhtî/Bokhtan = Evrenler boyundan Aman) = “Korluk” (= Kürtler) Eyâleti’nin, “Mar’ik” ( = Evrenler Yılanlar) da denen hâkimleri (301 deki Yaylak-Derneği’nde, Hıristiyanlığı benimsemişlerdi).
  4. Avşar-Bek” (Büyük-Albak = Başkale kesiminde) = Arşaklılar Hükümdarlarının “Avcıbaşı”hğını yapan ve ellerinde “Ardziv” (= Kartal) taşıyan “Ardzer-Unik” hanedanı.
  5. Dokar-Bek” = “Paylakaran”/Mugan kesimi Elbcğleri.
  6. “Togsun-oğlu Alp-Rustam Bek” = Van-Gölü güneybatısında hâkim olan “Ereşl/Reşt-Unik” hanedanı.

Arşakltlar’m tahta geçmeyen Horasan’daki “Suren-Bahlav” kolundan Prens Anak’ın, 252 yıllarında, göçüp gelirken, konakladığı Ağrıdağ ile Maku arasında çadırda doğan oğlu, sonradan Kayseri’de Hıristiyan terbiyesiyle büyüyüp, “Grigorios/Grigor” adıyla râhip olmuştu. “Dönük (= Kendini hayvan biçiminde görme) hastahğı”na tutulan Arşaklı hükümdarı IH. Tiridat’ı, İncil okuyarak kerametiyle iyileştiren “Aziz-Grigor”, 301 yazında Yaylak-Derneği’ne gelen 16 Elbeğini de, bu hükümdarla birlikte vaftiz edince, ülkede resmen Hz. Isa-Dini kabul edilmiş oldu. Okuduğu Kayseri’ye gidip, “Patrik” olma yetkisini alarak dönen bu “Suren-Bahlav” kolundan Arşaklı “Aziz-Grigor” (252-325), “Büyük” unvanıyla anılan 111. Tiridat’m (286-330) izni ve isteğiyle, her yere Hıristiyanlığı yayıyordu. Oğuznâmeler’de, “Dede-KorkutIKorkut-Ala (= Pontif/Dede/Ata/Râhib = Korkutan) sıfatı ile anılan bu Azizin adıyla tanınan “ Ermeni-Grigoryan Mezhebi"nde, Arşaklılar’ın eski Türklük gelenekleri’nden, başka Hıristiyan Mezheplerinde görülmeyen, şu hususlar, yeni dine uydurularak yaşatılmıştır:

  1. Arşaklı Bıpra^ı’ndaki “Kartal/Karakuş’’, vaftiz edilerek, Kilisenin timsali yapılmıştır.
  2. Domuz beslemek ve eli, haramdır.
  3. Tavşan, uğursuzdur.
  4. Madag” diye, Adak-Kurbanı kesilir.
  5. Kabirlaşı olarak, Koyun ve At Heykelleri kullanılır (Alevî Tunceli, Varto Zazaları ile, Şi’a Iğdır-Tuzluca Karakoyunluları’nda da, bugün bu âdet vardır).
  6. Vaftiz-Babası" ailesiyle kız akrabalığı yasaktır (ötedenberi Müslüman Azerbaycan ve Doğu-Anadolu’da görülen, “Kivrelik” geleneğinde de, böyledir. Buna Fergana’da “Kübrelik” deniyor).
  7. Rahipler, evlenir, çocuk sahibi olur.
  8. “Sivri-Türk Çadırı” biçiminde künbedli Manastır ve Kiliseler yapılması (Mimarlık da, Ortaasya köküne bağlanmıştır).
  9. Kadınların, yabancı erkeği görünce “yaşmaklanma”sı.

♦ ♦ ♦

1973 ve 1983 teki iki tebliğimizde [1] belirtilenler ile yeni tesbitimizde, "Kitâb-i Dedem-Korkud”daki “Boy” adlı 12 Destanın, Büyük- ve Küçük- Arşaklılar ve halefleri çağındaki tarihî hâdiseleri yansıtanları, tarih sırasına göre şunlardır:

  1. M.Ö. 57-38 yılları arasında Arşaklılar, yeniden Romalılar'm cephesine gelip, 28 Mayıs 53 günü Tribün Krasus’u Karha (Haran) kesiminde yenince, Antakya ve Kuzey-Suriye'yı de ellerine geçirmişlerdi. Bu sırada, şimdiki Elâzız- Tunceli kesiminde Yaganak (Ankel) Hanedanı'nın, Karadeniz kıyısında (KSENOPHON’un M.Ö. 400 yılında çok savaşçı olduklarına tanıklık ettiği) “Direl” (Direg)-Takavor” elindeki Dozmurd-Kal’ası’nı alışlarını, VII. Boy anlatmaktadır.
  2. Küçük-Arşaklı sülâlesini kuran 1. Tiridat (52-100) /Dırsa-Han’™ biricik oğlunun, “Bayındur-Han'ing Ağ-Meydânı” nda (Hemedan’da) Boğa ile güreşip yenmesini ve “Boğaç” adım almasını, /. Boy anlatmaktadır.
  3. M.S. 197 de, Dağıstan’dan “ Venaseb ve Surhab/Surhang” öncülüğünde gelen “ Khazır’lar ve Barsıl (Borçah)/ar”ın akıncıları ile savaşın destanı, II. Boy gözüküyor.
  4. 252-286 yılları arasında Ateşetapan Sasanlılar'm ve yine onların 450482 arasında “ Oğuz-Elleri” n\ istilâları ve Zerdüşllüğe zorlamalarının timsâli “ Depegöz” belâsı, VIII. Boy’da destanlaştırılmıştır.
  5. Eski Gürcislân tarihi ” Kartlis-Çkhovreba”da ve Süryanî Kalaglı ZENOB’un 324 te ölümünden önce yazdığı “Daron Tarihı'nde anlatılan, Kuzeyliler'™ ve Durdzuklar'ın akınlannı, Arşaklılar’a tâbi As-Bakur oğlu Mirian”/Bagul-oğlu Jmtran’m, 305-306 yıllarında savaşarak geriçevirmesi, IX. Boy'da güzelce anlatılmaktadır.
  6. Kafkaslar Kuzeyi’nden 310 yıllarında gelen Hun-Kıpçak akınlarının, (Hıristiyanlığı yeni kabul ederek yeryüzünde ilk defa Devlet dini yapan) İH. Tiridat tarafından yenilip, geri çevrilmesi, IV. Boy’da destanlaştırılmıştır.
  7. 330-331 yıllarında, Hıristiyanlık’tan Eski-Din’e dönen Boybeğleri ile Arşaklılar’™ savaşı, XII. Boy’da: Âsî Taş-OğuzlBoz-Ok’un, İç-Oğuz/Üç- Oklar’a düşman olup, sonunda barışmaları biçiminde anlatılmıştır.
  8. Romalılar'™ yardımıyla 369 yılında, (şimdiki Ağrı îli Taşhçay tlçesi’de) “Üçkilise/Bagavan” (yeni adı: Taşteker) yanında Sasanlı ve onlara uyan dindendönme Arzerunili Mehrucan kuvvetlerinin, “Çırav 5a»a;ı”nda yenildikten sonra, Mehrucan’m, “Gokovit-Sazhğı” (Bayazıt-Ovası’nda Sarısu boyunda ‘Şıkhh-Gölü” de denilen) /“ Tana-Sazı” nda, Bagaratlı Sempad (Bamsı-Bayarak) tarafından yakalanıp öldürülmesi, III. Boy'da tanıtılıyor.
  9. Hazarlar’™ müttefiki Saber/Sabirler, 508 yılında Kajkaslar’ı aşarak Kür ve Araş boylarına yerleşmişken, onlara “Sevord’k” (= Karaoğulları) deniyordu. “Uşun-Koca oğlu Akarak (adı, Karabağ’da “Akara/Hakarı”da yaşamaktadır) ile Sakarak”™, Alıncak-Kal’ası’nda bunların “Kara-Takavor” adlı beğleriyle savaşının destanı, X. Boy’da anlatılıyor.
Küçük-Arşaklılar'ın türkçe deyimleri, 440-660 arasındaki “Eski-Ermeni / Grabar” dili metinlerinde yer almıştır. Bunları, ZfaAu’daki yayınları ile 1954 te Mir Ali SEYÎDOF ve 1983 te Udili Gregoryan Voroşil L. GUKASYAN kısmen tanıtmışlardır[2]. V. Yüzyıldan beri gürcü ve ermeni kaynaklarında, Arşaklı / Part türkçesi’nden, “Gosan” (Ozan) ve “Varsak” (Çalgıcı-Oyuncu/ Dansöz) deyimleri yer almıştır. Prof. Mary BOYCE de, “The Parthian gösân and Iranian minstrel tradition” adlı makalesinde[3], 440 ta tercüme edilen “Ermenice Tevrat”ta, “Gusan”'ın “çalgıcı-şarkıcı-destancı” yerine kullanıldığını; gürcücedeki “ M-Gosanl Mı-Gosan’ni” deyimlerinin de, Partlılar’dan geçtiğini belirtir. V.L. GUKASYAN ise, 440 ta yazılan “Ermenice İncil Fercümesi’’nde: 1- EMLİK (= bir yaşında oğlak), 2- ARİG/ARL’K (= ark, su-kanalı), 3- OT/KHOI (= ot, bitki), 4- TEL (= saz-teli ve iplik), 5- VOÇKHAR (= koçkar, koç) gibi türkçe sözleri tesbit ediyor ve 660 yılına kadarki eserlerden de, şunları bildiriyor:
  1. Bayağı sözler: AVÇI (avcı), ÇÖPÇİ (çocukların boğazından çöp, çekirdek çıkaran halk-hekimi), ALP (yiğit), ZER (yer/Kıpçak-ağzı ile: cer), EL/İL (il, ülke), KÖK-YAR (şimşek, yıldırım), TANGRI, KONAK (konuk, misafir), AKI (cömert).
  2. Rütbe adları: KHAKAN, KHAN, KHATUN, CABGU/YABGU, İARKHAN (feodal), ELTEBER (belli bir bölgenin başkanı), TUKAN (râbıtacı, elçi), TIDUN (yüksek rütbeli subay/Tudun). ZER-TEGİN (Khursan ülkesi beği), ŞAD.
  3. Kaimi adlar: KHAYLEN-TURK, BARSIL (Borçah), BULGAR, ONOGUR/HUNOGUR, HUN, KHAZAR, AK-KHAZIR/AK-KHA- ZAR, PAÇANIK (Peçenek), KANKAR (Kenger).
  4. Kişi adları: AVÇI, ALP, KAZAN, KONAK, GOR (Nahçıvan’da “Goris” bölgesine adını veren).
  5. Yer adlan: HUNASDAN (Kafkaslar kuzeyi), TURKASTAN (Khazar ülkesi), ÇOL/ÇUL (Dağıstan Demirkapı-Derbmdi), KHUNAN, KHALKHAL, BALASAKAN, TARNAUT. Yine V.L GUKASYAN, bunlardan en yenisinin, Göktürk Yazıtları’ndan 150 yıl önceki yazılı kaynaklardan alındığına işaret ediyor.

Bizim yukarıda belirtilen neticelere varmamız, “ Dede- Korkul Oğuznâmeleri” metinleri ile, Küçük-Arşaklılar (52-428) ve Halefleri'nın, i.slâm- Arap Fetihleri ne kadarki vak alarmı anlatan, şu eserleri gözden geçirmekle olmuştur: a) Süryanî (Syriac)-Yunan-Ermeni kronikleri koleksiyonu (M.Ö. II. Yüzyıl-M.S. VI. Yüzyıl) tercümesi, Victor LANGLOJS, “Collection des Historiens Aneiens et Modernes de l’Armtnie”, 2 cilt Paris 1867, 1869. b) (456-661 vak’alarını anlatan) Frederic MACLER tercümesi, “Hisloire d’Heracliuspar l’Evique Sebeos”, Paris 1904. c) Moses KALANKAY- TUAÇÎ, (Şimdiki Kuzey-Azerbaycan/Şirvan-Karabağ bölgesi) “Ağuvan (Alban)lar Tarihi”, (660 yılında biten bu esere, Zeyil yazılmıştır), Hrant D. ANDREASYAN tercümesi 1943, TTK Kütüphanesi (daktilolu) “Çeviri Eserler” Bölümünde (bazı “dinî ve sırf kiliseye aid parçalar” atlandığından, tam tercüme sayılmaz); İngilizce tercümesi, C.J.F. DOVVSET, “The History of the Caucasıan Albanians by Movses Dasxuranci”, London 1961. f-M. BROSSET tercüme ve izahları ile “Kartlis-Çkhovreba” (= Gürcistan’ın Hayatı) adlı anonim eski Gürcistan Tarihi, “Histoire de la Glorgie”, I. Partie (Başlangıçtan 1469 yılına değin), Petersborg 1849.

Bir de, “Mesropl Ermeni Alfabesi” konusuna dokunalım:

  1. Rahmetli İbrahim KAFESOĞLU, 1945 te incelediği Ahlat’taki “Arkınlı Deresi”nde kelime aralarını (:) ile belirten, Bayındurlu damgası da bulunan kaya yazılarını tanıtırken, şöyle diyor: “Ermeni Alfabesi”nin Aramlce'den doğrudan doğruya değil de, Türkyazısı yoluyla meydana gelmiş olduğunu, yakın bir ihtimal olarak düşünebiliriz”[4].
  2. Biz de 1953 te basılan “Kars Tarihi”nde (s. 169-173, 188), “Ç'enastan” / Türkistan’dan gelen Prens “Mamık ve Konak Kardeşler” uruğunun 217 veya 240 yıllarında yerleştiği Baron bölgesinde Muş şehrini Beğlik merkezi etmelerini veAfu/un bir köyünden yetişme (türkçe Vardan adlı bir banın oğlu rahib Aziz-Mesrob'un (361-440) 406 yıllarında tertiblediği 36 işaretli “Ermeni Alfabesinden şu onbinin, aynen Türk oyma jacm’ndan alındığını belirtmiştik: B, E, 1, /., ZX£, K, ,V, Ç", R, V, JVG.
  3. Rahmetli Dr. Hami! Zübeyr KOŞA)', Atatürk Üniversitesinde öğretim görevlisi iken Alman Arkeologu Dr. Hermann VARÜnin 1965 te, Erzurum'un Araş güneyindeki Karayazı ilçesi Bayro/Salyamaç köyü yanındaki “C.ünni”( = Cinli, Perili) Mağarası içinde bulduğu V. yüzyıldan kalma; 12 Oğuz Boyu Damgası, Uygur l rug Remizleri, Eski Türk Runik Harfleri, Hayvan ve Süvari Resimleri, Eski Ermeni Tazıdan'n\ ve 1900 yılında Prof. CUMONT’un, Su şehri güneyindeki bir kayada bulduğu dört Oğuz Boyu DamgasTnı tanıtıyor[5].

Umarız ki, kırk yıldan beridir benimseyip yayınlarımızda tanıtmağa çalıştığımız, “Dede-Korkut Oğuznâmeleri”n\n, “ Yukan-Eller]Oğuz-Elleri”nde- ki Sakalar ve Arşaklılar ile Halefleri/ Torunları na âit “ Tarih-Destânları” olduğunu gösteren tezimizi, Tarihçi ve Türkologlar İlmî tenkidleriyle gereği gibi işlesinler; sonunda bütün gerçekler ortaya çıksın. Bu tezimizde en ufak bir tutarsızlık varsa, belirtilsin. Bunu görmek, bizi mutlu edecektir.

* 21 Aralık 1984 günü, Türk Tarih Kurumu'nun, 1984-1985 Yılı Konferansları dizisinden verilen Konferans metni özetidir. Ankara Radyosu, 28 Temmuz 1985 Pazar günü saat 12.15-12.45 arasında bu Konferansın özetini, Kırzıoğlu’nun sesinden vermiştir.

Dipnotlar

  1. 1 “Dede-Korkul Kitâbı'ndaki Üç Destanın Tarihteki teri”, I. ULUSLARARASI TÜRK FOLKLOR SEMİNERİ, Ekim 1973, Bildirileri, Ankara 1973, s. 95-106. “Dede-Korkul Oğuznâmelerı Boylan'nm Tarihteki terleri", TÜRK TARİHİNDE ERMENİLER SEMPOZ-YUMU, Mayıs 1983, Tebliğleri, İzmir 1983, s. 243-251.
  2. 2 a-M.A. SEYİDOF, “I’anoA Sözü Hakkında", AZERBAYCAN EDEBİYYAT ve DİL İNSTİTÜTÜ ESERLERİ Dergisi, Baku 1954, VII. 175-185. b-V.L. ĞUKASYAN, “Azerbaycan Dilinin Teşekkül Tarihine Dair Kaydler”, AZERBAYCAN FILOLOGIYASI MESELELERİ, Baku 1983, s. 45-62; N'ilay DEMİR'in yazımıza aktarması, TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI Dergisi, Ağustos 1984, Sayı 31, s. 104-133 (tektük dizgi yanlışları var).
  3. 3 Journal of the Rayal Asiatic Society dergisi, London 1957, s. 10-45. Bundaki haberler ile, David Marshall LANG'ın 1970 te Londra'da basılan “ Armenıa Cradle of Civilızalion” (Nuh’un- Gemisi’nin Ağrı/Ararat'la oturmasını delil tutarak, bu ad konulmuş) kitabında (s. 253-255) “Gosan" üzerine verilen üç haber ve M.A. SEYlDOF'un belirttiklerinin özeti için bakınız, Fahrettin KIRZIOĞLU, “Parth/Arşaklı Gosan11 ile Oğuzlar'ın Ozan'ınm Ayniliği", BİRİNCİ MİLLİ TÜRKOLOJİ KONGRESİ (Şubat 1978), Tebliğler, İstanbul 1980, s. 307-315.
  4. 4 I.C. Eci. F. TARİH DERGİSİ, İstanbul 1949, sayı 1, s. 184-185. 
  5. 5 "Altürkischen Felszeichnungen in Nordost-Anatolien”, Von Hermann VARY, Bochum, URAI.-ALTAISGHE JAHRBÜCHER, Band 40, Helft 1-2 (özeti, TÜRK ETNOGRAFYA DERGİSİ, Ankara 1969, Sayı XI. s. 27-32.)

Şekil ve Tablolar