ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Hakan Yılmaz, Rafet Çavuşoğlu, İ̇smail Baykara, Timur Gülteki̇n, Bilcan Gökce

Anahtar Kelimeler: Van, Kalecik, Urartu, Artiküler

Giriş

Ayak bileği yedi kemikten oluşur ve tarsal kemikler olarak adlandırılır. Bilek kısmında yer alan ayak topuğuna calcaneus denir. Topuk kemiği, vücut yükünden gelen ağırlığın büyük bir kısmını taşıyan ayak bileğinin en büyük ve sağlam kemiğidir[1] . Topuk kemiğinin üst yüzeyinde (superior) üç ayrı eklem yüzeyi görülür. Bunlar sırasıyla facies artikularis posterior, facies artikularis medial ve facies artikularis anteriordur[2] .

Topuk kemiğine ait eklem yüzeylerinin görünüm tiplerinin ilk sınıflandırılması Laidlaw ile başlar. Laidlaw tarafından Mısır toplumuna ait 750 adet topuk kemiği üzerindeki eklem yüzeylerin (facies artikularis anterior ve medial) görülme tipleri sınıflandırılmıştır. Laidlaw, karşılaştığı eklem yüzeylerini (anterior ve medial) ayrı ya da bitişik olarak değerlendirmiştir[3] . Topuk kemiğinin arka (posterior), ön (anterior) ve orta (medial) eklem yüzeylerinin farklı varyasyonlar sergilediğini ayrıntılı olarak ilk ele alan, Bunning ve Barnett’in (1965) araştırmasıdır. Bunning ve Barnett, topuk kemiğinin üst eklem yüzeylerini morfolojik olarak facies artikularis posterior, facies artikularis anterior ve medial olmak üzere üç grup altında toplamıştır. Bunlar üç yüzeyli tip A, iki yüzeyli tip B ve tek yüzeyli tip C biçiminde sınıflandırılmıştır[4] . Trinkaus ise insan fosilleri ve Avrupalı Modern toplumlar üzerinde topuk kemiği üst eklem yüzeylerini dört tipe ayırmıştır. Bunlar; üç yüzeyli: tip A (posterior, anterior ve medial), iki yüzeyli: tip B (posterior ve anterior+medial bitişik), tek yüzeyli: tip C (posterior+anterior+medial) ve iki yüzeyli: tip D (posterior ve medial) olarak sınıflandırmıştır[5] . Ayrıca Tanaka ve arkadaşları, Japon toplumunun farklı etnik gruplarına ait topuk kemiklerinde üst eklem yüzeylerini inceleyerek beş farklı tip tespit etmişlerdir[6] . Campos ve Pellico (1989) ise Bunning ve Barnett’in tip A, B ve C görülme tiplerini alt gruplara ayırarak 9 farklı tip içinde değerlendirmiştir.

Topuk kemiğin eklem yüzeylerinin (posterior, anterior ve medial) farklı varyasyonlar göstermesinin nedenleri arasında faklı görüşler bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; ayağın hareketleri: dorsal fleksiyon, plantar fleksiyon[7] , inversiyon ve eversiyon[8] , ayak fonksiyonu[9] , ayak bileğinin yönelimi[10], stres olgusu [11] ve patoloji [12] gibi çevresel kökenli etkenler ile yaş[13], genetik faktörlerin şekillendirmesi[14], cinsiyet[15], genetik ve çevrenin [16] birlikteliğinden oluşan faktörler olarak sayılmaktadır.

Topuk kemiğinin arka (posterior) ön (anterior) ve orta (medial) eklem yüzeyleri hakkında, farklı toplumlar üzerinde çok sayıda çalışma sunulmuştur. Bunlar arasında, Trinkaus’ın (1975) Avrupalı modern toplumlarda, Finnegan’ın (1978) Amerikalı siyah ve beyazlarda, Bidmos’un (2006) Güney Afrikalı beyaz ve siyahlar üzerindeki araştırmaları, Patrick ve arkadaşlarının (2003) Amerika’daki klinik çalışmaları, El-Eishi (1974), Trinkaus (1975) ve Saadeh ve arkadaşların (2000) Mısır toplumu üzerinde, Gupta ve arkadaşlarının (1977), Jha-Singh (1972) ve Padmanabhan’ın (1986) Hint toplumu üzerindeki incelemeleri sıralanabilinir. Trinkaus (1975), Saunders (1977) ve Drayer-Verhagen’in (1993) Amerikan yerlileri, Trinkaus’un (1975) insan fosilleri, Tanaka ve arkadaşlarının Japon toplumları (2004b) ile Yılmaz ve Baykara’nın (Baskıda) Van Karagündüz, Dilkaya ve Van Kalesi Eski Van Şehri Orta Çağ iskeletlerine ait araştırmaları, eklem yüzey tiplerinin belirlenmesini amaçlayan diğer çalışmalardır. Dolayısıyla tüm bu çalışmalar, topuk kemiğindeki eklem yüzeylerinin (posterior, anterior ve medial) görülme tipleri hakkında toplumlar arasındaki değişim sıklığı üzerine yapılmış araştırmalardır.

Bu çalışmanın amacı, Van Kalecik nekropolüne (Urartu) ait topuk kemiğinin, üst eklem yüzeylerindeki görülme tiplerinin sıklığı ve cinsiyete bağlı dağılımının belirlenmesidir.

Materyal ve Metot

Van Kalecik nekropolü, Urartu başkenti Van Kalesinin (Tuşpa) yaklaşık 4 km kuzeyinde, Kalecik Köyü’nün 1,5 km. kuzeydoğusunda, doğudaki Şahbağı Tepesi ile batıdaki Sığır Tepesi arasında yer alır. Kalecik yerleşkesi, Urartu döneminden kalma dikilitaşlar, taş halkalar ve nekropolden oluşmaktadır (Harita 1). Van Kalecik nekropolü, şimdiye kadar kazısı yapılan Urartu nekropolleri arasında Van/Altıntepe’den sonra en fazla mezarı barındıran nekropolüdür. Ancak burada yer alan toplam 25 adet mezarın tamamı, maalesef daha önce defineciler tarafından yağmalanmış ve tahribata uğramıştır (Resim 1). Bundan dolayı, ölü gömme biçimleri, mezarlarda bulunan insan sayısı, ölüye sunulan hediyelerin yer ve konumları ile ilgili pek çok bilgiler maalesef detaylandırılamamıştır. Bununla birlikte, soyguncuların geride bıraktıkları kalıntılardan gömü türleri çıkartılabilmektedir. Bazı mezarlarda birden çok insan iskeleti (K3, K21), bazısında ise az da olsa yanmış insan iskelet parçaları (K5, K14) ile bir Urne’nin (K15) bulunması, hem inhumasyon ve hem de kremasyon tarzı gömünün varlığını göstermiştir[17]. Urartu dönemine ait, gerek soylu mezarları gerekse halk mezarlarında çok sayıda madeni eserlere rastlanmaktadır. Defineciler tarafından yağmalanmış olmasına karşın, Kalecik nekropolünde ele geçen maden eserlerin sayısı hiç de azımsanmayacak sayıdadır. Gerek yüzeyde ve gerekse mezar odalarında, bazıları iskeletlerin yanında, bir kısmı ise dağınık vaziyette birçok metal eserin yanında, çok sayıda boncuk ele geçmiştir. Metal buluntular arasında şimdiye kadar bilinen Urartu örneklerini yineleyen altın kaplama iğne başı, gümüşten yapılmış küpe, yüzük ve kafatası yanında bulunan saç spiralleri, tunçtan, bazıları kol kemiği üzerinde ele geçen ejder başlı bilezik ve pazıbentler, yüzük, küpe, fibula, kemer parçaları ve mühür yer almaktadır. Ayrıca demirden; kılıç, bıçak, balta, mızrak ucu, ok ucu, topuz başı ve çeşitli tip ve boylarda keski, spatula ve çiviler ile bilezikler de diğer madeni eserleri oluşturur. Ele geçen eserler arasında tunç ve demirin birlikte kullanıldığı bimetalik eserler de bulunmaktadır. Buna K10 mezarında ortaya çıkarılan kılıç en güzel örnektir. Ayrıca kornalin, akik, firit, cam, taş ve tunçtan çok sayıda boncuk bulunmaktadır[18].

Bu çalışmada Urartu dönemine tarihlendirilmiş Kalecik nekropolünden ele geçmiş erişkin bireylere ait 20 topuk kemiğinin üst eklem yüzeyleri incelenmiştir . Kalecik Urartu topluluğuna ait erişkinlerde yaş ve cinsiyet ayrımında kafatası, kalça kemiği, uzun kemiklerin kas yapışma izleri ve kemik kütleviliği Workshop of Europen Anthropologist (1980); Ubelaker (1989); Brothwell (1981); Krogman ve İşçan (1989); Loth ve İşçan (1989); Kenneth (1993) tarafından geliştirilen ölçütler ışığında incelenmiştir. Toplumun cinsiyetlerine göre topuk kemiklerine bakıldığında, toplumun erkek bireylerine ait 11, kadın bireylerine ait 9 topuk kemiği bu çalışma kapsamında değerlendirilmiştir (Tablo 1). Çalışmada patoloji gösteren topuk kemikleri incelemeye dâhil edilmemiştir. Kalecik Urartu toplumunda topuk kemiklerinin üst eklem yüzeylerinin görülme tiplerinin tanımı için Trinkaus’un (1975) geliştirmiş olduğu metot kullanılmıştır (Şekil 1). Van Kalecik bireylerinde topuk kemiğinin eklem yüzey tiplerinin cinsiyet ve taraflar (sol-sağ) arasında görülen farklılığının belirlenmesi için x2 testi uygulanmıştır.

Bulguların Değerlendirilmesi

Van Kalecik Urartu nekropolüne ait 20 topuk kemiğinin üst eklem yüzeyi incelendiğinde, tip B’ye %80 ve tip A’ya %20 oranında rastlanmıştır. İncelenen topluma ait topuk kemiklerinde tip C ve D’ye ait görülme frekansı gözlenmemiştir. Erkeklere ait topuk kemiklerinin %72,7’sinde tip B, %27,3’ünde tip A saptanmıştır. Kadınlarda ise, %77,8’inde tip B, %22,2’sinde tip A tespit edilmiştir. Kalecik Urartu toplumunun sağ ve sol ayakları değerlendirildiğinde, 9 sol topuk kemiğinin %77,8’inde tip B, %22,2’sinde tip A’ya rastlanmıştır. Sağ tarafa ait 11 topuk kemiği değerlendirildiğinde %81,8’inde tip B, %18,2’sinde tip A gözlenmiştir. Cinsiyetler arasındaki taraflar değerlendirildiğinde kadınlara ait 5 sağ topuk kemiğinin %80’inde tip B, %20’sinde tip A tespit edilmiştir. Kadın bireylerin sol tarafında ise sadece tip B görülmüştür. Erkek bireylerin 6 sağ topuk kemiğinde %83,3 oranında tip B, %16,7 oranında tip A bulunmuştur. Aynı şekilde erkek bireylerin sol tarafına ait 5 topuk kemiğinin %60’ında tip B ve %40’ında tip A gözlenmiştir. Erkek bireylerin sol tarafında tip C ve D, kadın bireylerin sol tarafında ise tip A, C ve D saptanmamıştır. Cinsiyetler arasında topuk kemiğindeki eklem yüzeyleri incelendiğinde tip B, erkek ve kadınlarda aynı oranı paylaşırken, erkek bireylerde göreceli olarak tip A daha sık görülmüştür. Cinsiyetler göz ardı edildiğinde, taraflar arasında sağ topuk kemiklerinde tip B en yüksek frekans değerine sahiptir. Eklem yüzey tiplerinin cinsiyet ve taraflar (sol-sağ) arasında görülen oransal farklılıklar istatistiksel açıdan (χ2 =0,808; χ2 =0,051;df=1;P≥0,05) anlamlı bulunmamıştır. Ancak birey sayısının azlığı, farklılığın istatistiksel anlamlılığı etkilemektedir.

Tartışma ve Sonuç

İnsan popülasyonları geleneksel olarak “Beyazlar”, “Sarılar” ve “Siyahlar” olmak üzere üç ana grup içinde değerlendirilir; fakat günümüzde popülasyonların iç içe geçmiş heterojen bir görünümüne sahip olması, toplumların yakınlığının tanımlanmasını zorlaştırmıştır[19]. Popülasyonların morfolojilerinin tanımlanmasında iskelet kalıntıları üzerinde yapılan metrik ve non metrik incelemeler toplumlar arasında benzerlikleri ya da farklılıkları gösteren ayıraçtır[20]. Antropologlar bu tip metotları kullanarak toplumlar arasındaki yakınlık/uzaklıkları belirlemektedir. İskelet üzerinden farklı toplumlar arasında biyolojik uzaklığın tanımlanmasında metrik ölçüler ve non metrik özellikler ya ayrı ya da beraber değerlendirilmektedir. Metrik ölçüler dışında kemik üzerinde non metrik varyasyonlar [21] toplumlar arasındaki biyolojik uzaklığın karşılaştırılmasında başvurulan ölçütlerdendir. Topuk kemiğinde görülen non metrik özelliklerden bir tanesi, üst eklem yüzeylerinin görülme tipleridir ki;[22] son yıllarda toplumların karşılaştırılmasında [23] sıkça başvurulan bir varyasyondur. Van Kalecik (Urartu) dönemi topuk kemiklerinde yapılan incelemede tip A ve B eklem yüzeylerine sahip bireyler saptanmış; ancak tip C ve D’ye rastlanmamıştır. Tip C eklem yüzeyi farklı toplumlarda en düşük sıklıkla rastlanan görünüm tipidir. Bunning ve Barnett (1965) tip C eklem yüzeyinin Sri Lanka’da yaşayan Veddah toplumunda yüksek sıklığa sahip (%40) olduğunu tespit etmiştir. Bu oran oldukça düşündürücüdür; çünkü Sri Lanka’da yaşayan Veddah toplumu içerisinde farklı etnik gruplar bulunmaktadır. Bunning ve Barnett’in Hindistan’ın Kalküta bölgesindeki çalışmasında tip C eklem yüzeyine rastlanmamıştır; ancak Gupta ve arkadaşları (1977) Hindistan’ın Utar Pradesh bölgesindeki araştırmasında bu eklem yüzeyine sahip bireyler tespit etmiştir. Tip C eklem yüzeyinin farklı toplumlarda sıklığına bakıldığında, söz konusu tip Nijerya toplumunda %1 oranında tespit edilmiş[24], fakat şu göz ardı edilmemelidir ki, Nijerya’da en azından 250 etnik grup [25] bulunmaktadır. Dolayısıyla eklem yüzey tiplerinin çeşitliliği, Nijerya toplumunu tam anlamıyla ifade etmemektedir. Farklı bölgelerinde farklı toplulukların tip C eklem yüzeyinin sıklığına bakıldığında bu oran, Nijerya[26], Hindistan[27], Mısır[28], Güney Afrika siyahları [29] ve Batı Afrikalılarda [30] %5’in üzerinde değildir. Van Kalecik Urartu dönemine ait iskeletlerde tip C eklem yüzeyi görülmemiştir. Dünyanın değişik bölgelerindeki popülasyonlar üzerinde yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda tip C eklem yüzeyi oldukça düşük sıklıktadır (Tablo 3).

Van Kalecik (Urartu) toplumunda tip B, %80 oranla en sık rastlanan topuk kemiği eklem yüzey tipidir. Toplumun erkek ve kadın bireylerinde tip B eklem yüzeyi benzer görülme sıklığına sahiptir. Cinsiyetler göz ardı edildiğinde bireylerin sağ tarafında tip B daha yüksek değerde olduğu görülür. Farklı toplumlar üzerinde yapılmış tip A ve B eklem yüzey çalışmalarında İngilizlerde[31], Güney Afrika beyaz ve siyahlarında[32], Hintlilerde [33] cinsiyetler arasında farklılık gözlenmemiştir; ancak tip B eklem yüzeyinin Afrikalı ve Hintli kadınlarda yüksek sıklıkta [34] görüldüğü belirtilmiştir. Yılmaz ve Baykara (Baskıda), eski Anadolu toplumlarından Van Karagündüz, Dilkaya ve Van Kalesi-Eski Van Şehri Orta Çağ popülasyonlarında topuk kemiğindeki eklem yüzeylerinin cinsiyetler arasında farklılık taşımadığını belirlemişlerdir. Tanaka ve arkadaşları (2004a), Japon toplumunda eklem yüzeylerinin cinsiyet açısından istatistiksel farklılık gösterdiğini belirtmişler; ancak Japon toplumunda cinsiyetler göz ardı edildiğinde sağ ve sol taraflar arasındaki farklılıkta anlamlı bir ilişkiye rastlamamışlardır[35]. Nijerya ve Hindistan’da fetüslerin eklem yüzeylerinde yapılan karşılaştırmada cinsiyetler arasında farklılığın anlamlı olduğu, ancak Avrupalı fetüslerde benzer bir anlamlılık olmadığı saptanmıştır[36]. Dolayısıyla Bidmos (2006), cinsiyetler arasında topuk kemiğindeki eklem yüzeylerinin tiplerindeki farklılığın, özel bir çevre ya da yürüyüş pozisyonun sonucu gibi değerlendirilmemesini, bu farklılığın sadece genetik faktörlerden kaynaklandığını ifade etmiştir. Topuk kemiğinde görülen tip B eklem yüzeyi, Asya topluluklarında[37], Afrika toplumlarında [38]ve Amerika yerlilerinde [39]yüksek görülme sıklığına sahiptir (Tablo 3). İncelenen eski Anadolu toplumlarında [40] Van bölgesi Orta Çağ dönemine tarihlendirilen Karagündüz, Dilkaya ve Van Kalesi-Eski Van Şehri toplumlarında tip B eklem yüzeyinin yaygın bir frekansa sahip olduğu görülmüştür. Tip B eklem yüzeyi Avrupalı “beyazlarda” düşük sıklıkta görülmektedir[41]. Trinkaus (1975) fosil insanlar üzerinde yapmış olduğu araştırmada Neanderthal ve Erken Modern insanlarda tip B eklem yüzeyinin yaygın olduğunu saptamıştır. Dolayısıyla tip B eklem yüzeyinin Asya ve Afrika toplumlarına ait bir özellik[42] olarak değerlendirilmesi gerekir. Van Kalecik (Urartu) toplumunda Tip A, cinsiyetler arasında yüzde olarak bir farklılık göstermiş olmakla birlikte bu farklılık, istatistiksel olarak anlamlı değildir. İncelenen erkek bireylerin 4’ünde, kadın bireylerin ise sadece birinde tip A’ya rastlanmıştır. Tip A eklem yüzeyinin, Asya ve Afrika toplumlarında görünme oranı Avrupalı “beyaz” toplumlara göre oldukça düşük sıklıkta olup bu toplumlarda erkek bireylerde daha sık görülmüştür[43]. Tip A eklem yüzeyinin Van Kalecik (Urartu) toplumunun erkek bireylerinde daha sık görülmesi diğer toplumlarla paralellik göstermiştir. Bidmos (2006), Güney Afrika’daki beyazlar ve siyahlar üzerinde yapmış olduğu araştırmada tip A’nın Avrupalı “beyazlara” ait bir görülme tipi olabileceğini vurgulamıştır. Bu eklem yüzeyinin İngilizlerde[44], Amerikalı beyazlarda[45] ve Güney Afrikalı beyazlarda[46] diğer eklem yüzey tiplerine göre daha yaygın sıklıkta olması tip A’nın “beyaz” toplumun bir özelliği olarak görülmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Güney Afrikalı beyaz ve siyalarda tip A’nın farklı oranlara sahip olmasında genetik faktörlerin[47] etkili olduğu, çevresel faktörlerin eklem yüzey tiplerin morfolojisini etkilemediği, çünkü her iki popülasyonun da aynı çevre koşuları altında yaşadığı belirtilmiştir[48]. Japonya’da farklı bölgelerde, farklı etnik gruplarda[49] tip A eklem yüzeyinin görülme sıklığına bakılmıştır. Bu çalışmada modern Japonlar, Yayoiler, Hokkaido Aynular ve Jomonlarda tip A’nın benzer görülme sıklığına sahip olduğu ve bölgesel bir farklılığın bulunmadığı saptanmıştır[50]. Dolayısıyla Tanaka ve arkadaşları (2004b), topuk kemiğindeki tip A eklem yüzeyinin genetik faktörlerden çok, farklı yaşam biçimine sahip toplumların ayak fonksiyonunun çeşitliliği ile ilişkilendirilebileceğini ifade etmişlerdir[51]. Farklı toplumlarda tip A’nın görülme frekansına bakıldığında İngilizlerde %52,8-67[52], Güney Afrikalı beyazlarda %64,4[53], Amerikan beyazlarında %47[54], İspanyollar[55], Slovakyalılar ve eski Yugoslavyalılarda %34 ile 42,3 [56] arasındadır. Tip D eklem yüzeyi ise toplumlar arasında tip C’den sonra en düşük sıklığa sahip eklem yüzeyidir. Popülâsyonlar arasında tip D eklem yüzeyinin görülme sıklığı %20’nin altındadır. Amerika yerlileri ve Mısırlılarda %10’un üzerinde görülürken diğer toplumlarda %10’un üzerine çıkmamaktadır. Van Kalecik Urartu toplumunda bu eklem yüzeyine rastlanmamışken (%0) Van bölgesindeki Orta Çağ toplumlarında bu oran %3’tür[57]. Finnegan (1978) Amerikalı beyaz ve siyah toplumlara ait vücut kemikleri üzerinde yaptığı varyasyon çalışmasında tip D eklem yüzeyinde her iki toplumun sağ ve sol tarafında anlamlı ilişkinin olmadığını, ancak siyah bireylerin sol tarafında cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık bulunduğunu belirtmiştir[58].

Sonuç olarak, Van Kalecik (Urartu) toplumunda en sık tespit edilen eklem yüzey tipi B’dir. Bu eklem tipinin Asya ve Afrika toplumlarda görülme sıklığı yaygındır. İncelenen toplumda da yüksek oranda bulunmuştur. Topuk kemiğinin eklem yüzeylerinde farklı tiplerin görülmesi genetik faktörlerin sonucu olarak açıklanabilir. Dolayısıyla Van ilinin M.Ö 9–7. yy (Demir Çağ) ile M.S 10–13. yy (Orta Çağ) tarihlendirilmiş eski Anadolu toplumlarında, topuk kemiğinde benzer sıklıkta eklem tiplerinin görülmesi, bölgede uzun zamandır gen akışının değişmediğinin ve gen havuzunu etkileyebilecek toplumlarında etkin olmadığının kanıtı olarak değerlendirilebilir. Bu durumda çevresel faktörlerden çok genetik faktörlerin baskın olduğunun göstergesi olabilir.

KAYNAKÇA

Barbaix, E., Van Roy, P. and Clarys, J. P., 2000, “Variations of Anatomical Elements Contributing to Subtalar Joint Stability: Intrinsic Risk Factors for PostTraumatic Lateral Instability of the Ankle?”, Ergonomics, C.43, S.10, s.1718- 1725

Berry, A.C. and Berry, R.J., 1967, “Epigenetic Variation in the Human Cranium”, Journal of Anatomy, C.101, S.2, s.361-379.

Bidmos, M., 2006, “Metrical and Non-Metrical Assessment of Population Affinity from the Calcaneus”, Forensic Science International, S.159, s.6–13

Bostancı, E.Y., 1959, “Anadolu’da Gordion Roma Devri Halkı Astragalus ve Calcanus’larının Biometrik ve Morfolojik Tetkiki ile Ontojenetik ve Filojenetik Münasebetlari Üzerinde Bir Araştırma”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, C.XVII, S.1-2, s.1-91.

Brothwell, D.R. 1981, Digging Up Bones: Excavations, Treatment and Study of Human Skeletal Remains (3rd Edition), British Museum (Natural History) Oxford University Pres, Great Britain.

Bruckner, J., 1987, “Variations in the Human Subtalar Joint”, Journal of Orthopedics and Sports Physical Therapy, S.8, s.484-494.

Bunning, S.C., 1964, “Some Observations on the West African Calcaneus and the Associated Talo-Calcaneal Interosseus Ligamentous Apparatus”, American Journal of Physical Anthropology, S.22, s.467-472.

Bunning, S.C. and Barnett, C.H., 1965, “A Comparison of Adult and Foetal Talocalcaneal Articulations”, Journal of Anatomy, C.99, S.1, s.71-76

Çavuşoğlu, R. ve Biber, H., 2005, “Van/Kalecik Urartu Gözlem Alanı ve Nekropolü”, Arkeoloji ve Sanat, S.120, s.17-26.

Campos, F. F. and Pellico, L. G., 1989, “Talar Articular Facets (Facies Articulares Talares) in Human Calcanei”, Acta Anatomica, C.134, s.124-127.

Davies, D.V. and Coupland, R.E., 1967, Gray’s Anatomy, 34th editor, Longmans, Green & Co Ltd, University of London.

Drayer-Verhagen, F., 1993, “Arthritis of the Subtalar Joint Associated with Sustentaculum Tali Facet Configuration”, Journal of Anatomy, S.183, s.631-634.

El-Eishi, H., 1974, “Variations in the Talar Articular Facets in Egyptian Calcanei”, Acta Anatomica, C.89, s.134-138.

Finnegan, M., 1978, “Non-metric Variation of the Infrocranial Skeleton”, Journal of Anatomy, C.125, S.1, s.23-37.

Finnegan, M., and Faust, M. A., 1974, Bibliography of Human and Nonhuman Non-Metric Variation, Research Reports No. 14, Department of Anthropology, University of Massachusetts, Amherst.

Gierse, V.H., 1982, “The Talar Articular Surfaces of Calcaneus: A Study of the Morphological and Functional Structure”, Anatomischer Anzeiger, C.152, S.1, s.67-77.

Gupta, S.C., Gupta, C. D. and Arora, A. K., 1977, “Pattern of Talar Articular Facets in Indian Calcanei”, Journal of Anatomy, C.124, S.3, s.651-655.

Jha, M.R ve Sing, D.R., 1972, “Variations in the Articular Facets on the Superior Surface of Calcaneus”, Journal of the Anatomical Society of India, S.21, s.40-42

Kenneth, A.B. 1993, A Field Guide for Human Skeletal Identifition (2nd Edition), Springfield, Illinois: Charles C.Thomas Publisher, USA.

Krogman, W.M. ve İşçan, M.Y. 1986, The Human Skeleton in Forensic Medicine (2nd Edition), Springfield, Illinois: Charles C.Thomas Publisher, USA.

Kuba, C.L., 2006, “Nonmetric Traits and the Detection of Family Groups in Archaeological Remains”, ProQuest Information and Learning Company, UMI Microform, AAT 3210158.

Laidlaw, P. P., 1905, “The Os Calcis: Part II-The Processus Posterior”, Journal of Anatomy Physiology, S.39, s.161-177.

Loth, S.R. ve İşça, M.Y. 1989, Morphological Assessment of Age in the Adult: The Thoracic Region. Age Markers in the Human Skeleton, Springfield Charles C.Thomas Publisher, USA.

Lundy, J.K., 1984, “Selected Aspects of Metrical and Morphological Infracranial Skeletal Variation in the South African Negro”, ProQuest Information and Learning Company, UMI Microform, AAT 0555402 (Abstract).

Murphy, A.M.C., 2002, “The Calcaneus: Sex Assessment of Prehistoric New Zealand Polynesian Skeletal Remains”, Forensic Science International, S.129, s.205- 208.

Nester, C.J., 1998, “Review of literature on the axis of rotation at the sub talar joint”, The Foot, S.8, s.111-118.

Padmanabhan, R., 1986, “The Talar Facets of the Calcaneus-An Anatomical Note”, Anatomischer Anzeiger, C.161, s.389-392.

Patrick, T.L., Roberts, C. C., Chivers, F. S., Kile, T. A., Claridge, R. J., DeMartini, J. R., Kenrich, R. E. ve Freed, L. H., 2003, “Absent Middle Facet: A Sign on Unenhanced Radiography of Subtalar Joint Coalition”, American Journal of Roentgenology, S.181, s.1565-1572.

Penteado, C.V., Duarte, E., Filho, J.M. ve Stabille, S.R., 1986, “Non-Metric Traits of the Infracranial Skeleton”, Anatomischer Anzeiger, C.162, s.47-50.

Ragab, A.A., Stewart, S. L. ve Cooperman, D. R., 2003, “Implications of Subtalar Joint Anatomic Variation in Calcaneal Lengthening Osteotomy”, Journal of Pediatric Orthopaedics, S.23, s.79-83.

Saadeh, F. A., Fuad, A. H., Mahmoud, S. M. ve Marwan, E. E., 2000, “Patterns of Talar Articular Facets of Egyptian Calcanei”, Journal of the Anatomical Society of India, S.49(1), s.6-8.

Saunders, S.R., 1977, “The Development and Distribution of Discontinuous Morphological Variation of the Human Infracranial Skeleton”, ProQuest Information and Learning Company, UMI Microform, AAT NK36808.

Saunders, S. R., 1989, “Nonmetric Skeletal Variation”, Reconstruction of Life from the Skeleton, (edit, Mehmet Yaşar İşçan and Kenneth A. R. Kennedy), Wiley-Liss, s.95-108.

Tanaka, K., Sawada, J., Sakaue, K. ve Dodo, Y., 2004a, “Morphological Variation in Talar Joint Facets of The Human Calcaneus_I.: Basic Morphological and Statistical Analyses”, Anthropological Science (Japanese Series), S.112, s.85-100.

Tanaka, K., Sawada, J., Sakaue, K. ve Dodo, Y., 2004b, “Morphological Variation in Talar Joint Facets of The Human Calcaneus II.: Temporal and Regional Differences in Japanese Islanders”, Anthropological Science (Japanese Series), S.112, s.101-111.

Trinkaus, E., 1975, “Squatting among the Neanderthals: A Problem in the Behavioral Interpretation of Skeletal Morphology”, Journal of Archaeological Science, S.2, s.327-351.

Turner, C.G. ve Markowitz, M.A., 1990, “Dental Discontinuity between Late Pleistocene and recent Nubian Peopling of the Eurafrican-South Asian Triangle”, HOMO, S.41, s.32-41.

Ubelaker, D.H. 1989, Human Skeletal Remains: Excavation, Analysis, Interpretation (2nd Edition), the Manuals on Archeology, Taraxacum, Washington USA.

Yılmaz, H. ve Baykara, İ, 2008, “Doğu Anadolu Ortaçağ Toplumlarına Ait Calcaneuslarda Talar Artiküler Faset (Facies Articularis Talaris) Varyasyonları”, DTCF Dergisi, Baskıda.

Woerdeman, M.W., 1950, Atlas of Human Anatomy, Volume I, the Blakiston Company Philadelphie-Toronto.

Workshop of European Anthropologists, 1980, “Recommendations for Age and Sex Diagnoses of Skeletons”, Journal of Human Evolution, S.9, s.517–549.

∗ Bu çalışmanın İskeletlerini inceleme fırsatı veren Sayın Prof. Dr. Erksin GÜLEÇ’e teşekkür ederiz.

Dipnotlar

  1. Bostancı, 1959; Saadeh ve ark., 2000; Murphy, 2002.
  2. Laidlaw, 1905; Woerdeman, 1950; Davies ve Coupland, 1967; Nester, 1998; Drayer-Verhagen, 1993; Saadeh ve ark., 2000; Barbaix ve ark., 2000; Patrick ve ark., 2003.
  3. Laidlaw, 1905.
  4. Bunning ve Barnett, 1965.
  5. Trinkaus, 1975.
  6. Tanaka ve ark., 2004a, b.
  7. Trinkaus, 1975.
  8. Barbaix ve ark., 2000.
  9. Campos ve Pellico, 1989; Ragab ve ark., 2003; Tanaka ve ark., 2004a,b.
  10. Campos ve Pellico, 1989; Nester, 1998.
  11. Gierse, 1982.
  12. 12Drayer-Verhagen, 1993.
  13. Saunders, 1989.
  14. Bidmos, 2006; Bunning ve Barnett, 1965; Finnegan, 1978; Padmanabhan, 1986; Saunders, 1989; Saadeh ve ark., 2000.
  15. Tanaka ve ark., 2004a.
  16. Trinkaus, 1975; Tanaka, 2004a,b.
  17. Çavuşoğlu ve Biber, 2005.
  18. Çavuşoğlu ve Biber, 2005.
  19. Bidmos, 2006.
  20. Bidmos, 2006.
  21. Berry ve Berry, 1967; Finnegan ve Faust, 1974; Finnegan, 1978; Saunders, 1977; Turner ve Markowitz, 1990.
  22. Bunning ve Barnett, 1965; Trinkaus, 1975.
  23. Saadeh ve ark., 2000; Tanaka ve ark., 2004a,b; Bidmos, 2006.
  24. Bunning ve Barnett, 1965.
  25. Bidmos, 2006.
  26. Bunning ve Barnett, 1965.
  27. Gupta ve ark., 1977.
  28. Saadeh ve ark., 2000.
  29. Bidmos, 2006.
  30. Bunning, 1964.
  31. Bunning ve Barnett, 1965.
  32. Bidmos, 2006.
  33. Padmanabhan, 1986.
  34. Padmanabhan, 1986; Bidmos, 2006.
  35. Tanaka ve ark., 2004a.
  36. Bunning ve Barnett, 1965; Bidmos, 2006.
  37. Tanaka, 2004a; Bunning ve Barnett, 1965; Gupta ve ark., 1977; Padmanabhan, 1986.
  38. Bunning, 1964; Lundy, 1984; Ragab ve ark., 2003; Saadeh ve ark., 2000; Bidmos, 2006.
  39. Drayer-Verhagen, 1993.
  40. Yılmaz ve Baykara (baskıda.
  41. Bunning ve Barnett, 1965; Bidmos, 2006; Ragab ve ark., 2003.
  42. Bunning ve Barnett, 1965; Ragab ve ark., 2003; Drayer-Verhagen, 1993; Bidmos, 2006.
  43. Saunders, 1977; Bidmos, 2006.
  44. Bunning ve Barnett,1965.
  45. Ragab ve ark., 2003.
  46. Bidmos, 2006.
  47. Bidmos, 2006.
  48. Bidmos, 2006.
  49. Tanaka ve ark., 2004b.
  50. Tanaka ve ark., 2004b.
  51. Tanaka ve ark., 2004b.
  52. Bunning ve Barnett, 1965; Kuba, 2006.
  53. Bidmos, 2006.
  54. Ragab ve Ark., 2003.
  55. Campos ve Pellico, 1989.
  56. Trinkaus, 1975.
  57. Yılmaz ve Baykara baskıda.
  58. Finnegan, 1978.