ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Kenan Özkan

Altınbaş Üniversitesi, Ortak Dersler Bölümü, İstanbul/TÜRKİYE

Anahtar Kelimeler: Osmanlı 1. Kolordusu, Yunan İşgali, Doğu Trakya Mültecileri, Osmanlı Hükûmeti, Bulgar Hükûmeti.

Giriş

Millî Mücadele yıllarında yaşanan Yunan işgalleri, Batı Anadolu’da büyük bir göç hareketliliğine neden olmuştur. Bu kapsamda Müslüman nüfusun Batı Anadolu’nun henüz işgal edilmemiş iç bölgeleri ile Saltanat ve Hilafet merkezi İstanbul’a göç ettiği görülmektedir[1] . Aynı süreç Doğu Trakya için de yaşanmış, Temmuz 1920’de Yunanistan’ın Doğu Trakya’yı işgali yeni bir göç hareketini tetiklemiştir. Ancak Doğu Trakya’nın Müslüman nüfusu, Millî Mücadele’de örneğine hiç rastlanmayan bir şekilde Anadolu sınırları dışında, yabancı bir ülkeye iltica etmiştir. 1. Kolordu savunması başarısız olunca, birlikler Bulgaristan’a geçmiş, bölgede yaşayan Müslüman ahalinin önemli bir kısmı askerî birlikleri takiben Bulgaristan’a iltica etmiştir. Böylece bu iltica hareketi Millî Mücadele yıllarında Türk-Müslüman nüfusun kitle hâlinde, Anadolu sınırları dışına göç edişinin ilk ve tek örneğini teşkil etmiştir. Doğu Trakya Müslüman ahalisinin böyle bir tercihte bulunmasının nedeni şüphesiz bölgenin coğrafi şartları ve İstanbul’la olan kara bağlantısının kesilmiş olmasıyla açıklanabilir. Bir yarımada olan Doğu Trakya’nın İstanbul’la bağlantısını sağlayan Hadımköy İstasyonu, 14 Ocak 1919’da Yunan ordusu tarafından işgal edilmiştir[2] . Bu durumda Yunan ordusuna esir düşmek yerine, Doğu Trakya’daki askerî birlikler ve onları takip eden sivil ahali Bulgaristan’a iltica etmiştir.

Askerî birliklerin ve ahalinin Bulgaristan’a sığınması konusu, alana ilişkin kaynaklarda genel olarak yer almakla birlikte, şimdiye kadar bu konu özelinde arşiv belgelerine dayalı iki çalışma mevcuttur. Bunlardan ilki 1. Kolorduya bağlı birliklerin Bulgaristan’a ilticası sürecini inceleyen Hülya Toker’e ait çalışmadır[3] . Bu çalışmada Bulgaristan’a sığınan sivil ahali ve bu meyanda Edirne’deki memurlar ve aileleri ile kısaca askerî okul öğrencilerine yer verilmiştir. Toker’in çalışması asıl olarak, o zamanki adıyla Genelkurmay ATASE Arşivi (yeni düzenlemeyle MSB Arşiv ve Askeri Tarih Daire Başkanlığı) belgeleri ışığında subay ve askerlerimizin Bulgaristan’daki koşulları ve iade süreci üzerine yoğunlaşmıştır.

Konuya ilişki bir diğer önemli çalışma ise Veysi Akın’a ait ve doğrudan askerî okul öğrencileri ile okul personel ve ailelerini konu alan çalışmadır[4] . Akın’ın çalışması ise Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi belgeleri ışığında hazırlanmıştır. Her iki çalışmada da sivil ahalinin Bulgaristan’a ilticası konusu genel hatlarıyla ele alınmış, sadece Toker, ayrı bir başlık açarak bunlar hakkında kısa bilgiler vermiştir.

Bu çalışmanın amacı, yeni arşiv belgeleri ışığında konuyu ele alarak yukarıda söz edilen çalışmaları genişletmektir. Bu maksatla özellikle Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi belgelerinden istifade edilmiş, konuyu destekleyecek tarzda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Sayısal Arşivi’nde yer alan belgeler de kullanılmıştır. Bunun yanı sıra dönemin İstanbul basınında yer alan gazete haberleri taranmış, ikinci el kaynak olarak telif eserlerden istifade edilmiştir.

1. Doğu Trakya’nın İşgali ve 1. Kolordu’nun Bulgaristan’a İlticası

Yunan Ordusunun Doğu Trakya’yı işgali 20 Temmuz sabahı Ereğli’nin bombardımanı ile başlamıştır. Yunan birlikleri kısa sürede Tekirdağ ve çevresini işgal etmiş, burada bulunan 55. Tümen birliklerinin fazla bir direniş göstermeden dağılması üzerine Yunan Ordusu kuzeye, Edirne istikametine doğru ilerlemeye başlamıştır. Bu durum kuzeyde bulunan 49. Tümen ve 60. Tümen birliklerinin durumunu tehlikeye sokmuştur. 55. Tümenden geriye kalan birliklerle Babaeski hattında yeni bir savunma cephesi oluşturulmak istense de bu plan başarısız olmuştur. 1. Kolordu Komutanı Albay Muhiddin Bey[5] ve Millî Kuvvetler Kumandanı Cafer Tayyar Bey[6] , bir durum değerlendirmesi yapmış ve Havsa mıntıkasına çekilme kararı almışlardır[7] . 24 Temmuz 1920 itibarıyla birliklerinin bir kısmı Taşlımüsellim güneyinde, diğer bir kısmı da Lalapaşa bölgesinde bulunmaktadır. Daha fazla direnme şansı kalmadığını gören 1. Kolordu Komutanı Albay Muhiddin Bey, Bulgaristan’a sığınma kararı vermiştir[8] .

İltica kararının tatbiki maksadıyla 24 Temmuz akşamı 1. Kolordu’ya bağlı iki subay Bulgar makamlarıyla görüşmek için görevlendirilmiştir[9] . Bu sırada sivil ahalinin de sınıra yığıldığı görülmüştür. Özellikle Yunan Ordusunun İzmir ve Batı Anadolu’yu işgali sırasında yaptığı katliamların bir benzerinin Doğu Trakya’da da gerçekleşebileceği endişesine kapılan bilhassa sınıra yakın köyler ahalisi, sınırda toplanmış ve askerî birlikleri takip ederek Bulgaristan’a iltica etmiştir[10]. Bulgaristan’a iltica edenler arasında bulunan Uzunköprü Kaymakamı Hakkı Bey’in hazırladığı rapora göre Bulgar sınırı üzerinde bulunan Lalapaşa kazasının “Çalıköy” hudut kapısına çekilmiş olan 1. Kolordu 25 Temmuz’da sınırı geçmiş, bu sırada Edirne, Kırklareli, Babaeski, Lalapaşa, Havsa kazalarına bağlı köyler ahalisi ile Uzunköprü kazasının “Meşeli” ve “Kurttepe” köyleri ahalisi de askerî birlikleri takip ederek Bulgaristan’a iltica etmiştir[11].

a. Bulgaristan’a İltica Edenlerin Miktarı, Askerî Birliklerin Silah ve Ağırlıkları

Bulgaristan’a iltica eden askerî birlikler ve sivil ahalinin miktarı ile birliklerin Bulgar makamlarına teslim ettiği silah miktarı konusunda kaynaklarda farklı bilgiler yer almaktadır. Bu tutarsızlığın nedeni düşman eline geçmemesi için kolordu harekâtına ilişkin belgelerin büyük çoğunluğunun verilen emirle imha edilmesi ve birliklerin sınırı geçişi esnasında yaşanan kopukluk ve kargaşadır[12].

Bıyıklıoğlu, sivil mülteci miktarını toplamda 10-15 bin, askerî personelin miktarını ise 4.700 olarak vermiştir[13]. Toker, arşiv belgeleri ışığında 1. Kolordu’nun Bulgaristan’a geçen birlikleri için toplamda 5.742 sayısını vermiştir[14]. Sınırı geçişte yaşanan dağınıklık ve birlikler arasındaki irtibatsızlık nedeniyle sayılardaki farklılıklara işaret eden Toker, toplam mülteci miktarının 10 bine ulaştığını ifade etmiştir[15].

Toker’in sivil mültecilere dair verdiği sayılar, Bulgar Sobranyası üyesi Varna Mebusu Zümrezâde Şakir Bey’in de içinde bulunduğu bir komisyon tarafından düzenlenen istatistike dayandırılmıştır[16]. Toker gibi İbrahim Kamil de (Bulgar Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen bilgiler ışığında) asker ve sivil mülteci miktarını 10 bin kişi olarak göstermiştir[17].

Uzunköprü Kaymakamı Hakkı Bey de raporunda mülteci miktarından söz etmiş ve 10 bin sayısını tekrarlamıştır[18]. Sofya Şehbenderliği Kançıları Nihat Bey’in İstanbul’a gönderdiği raporda ise mülteci miktarı “malumat-ı sıhhiyeye nazaran” 13 bin olarak vermiştir[19].

Mehmet Şükrü Güzel, katliam endişesi ile Trakya’dan Bulgaristan’a iltica eden sivil nüfus miktarını 30 bin kişi olarak vermiş, bu miktara askerî personeli dahil etmemiştir[20].

Özetle Türk ve Bulgar kaynakları dikkate alındığında, Bulgaristan’a iltica eden toplam sivil ve asker sayısının asgari 10 bin, azami 30 bin arasında değişen miktarlarda verildiği görülmektedir[21].

1. Kolordu birlikleri, Bulgaristan’a iltica sırasında ellerindeki silah ve teçhizatın bir kısmını da götürmüşlerdir. Çeşitli çap ve büyüklükteki teçhizatın ve bunları taşımakta kullanılan arabaların yanı sıra[22], subaylara ait şahsi ve mirî hayvanlar (atlar) da Bulgaristan’a götürülmüş, ancak bu hayvanlar ilerleyen aşamada iki hükûmet arasında sorun hâline gelmiştir[23].

Bulgar makamlarınca yapılan anlaşma gereği kolordu birlikleri sınırı geçerken silah ve cephaneyi Bulgar askerî memurlarına teslim etmişlerdir. Yalnız nakliye araçları ile hayvanların ve subaylara ait şahsi binek hayvanlarının elde kalmasına izin verilmiştir[24]. Neuilly Antlaşması’na göre Bulgaristan’ın silahtan arındırılması gerektiğinden, kolordu birliklerinin getirmiş olduğu silahların toplanması işine İtilaf Devletleri adına Fransızlar nezaret etmiştir[25].

b. Mültecilerin Bulundukları Yerler ve Bulgar Hükûmetinin Yardımları

Bulgaristan’a iltica eden asker ve siviller, Yanbolu (Yambol) ve Kızılağaç (Kirkovo) merkez kazalarında toplanmışlardır[26]. Yolda mülteci grubundan kopuşlar yaşandığından, Yanbolu’ya ulaşan askerler için öncelikle burada bir toplama noktası oluşturulmuştur[27]. Ancak iaşenin kolaylaştırılması maksadıyla birlikler daha sonrasında Eskizağra (Stara Zagora), Kızanlık, Yenizağra (Nova Zagora), Yanbolu ve Tatarpazarcık olmak üzere beşe bölünmüştür[28]. Dikkat edilecek olursa Bulgar Hükûmeti askerî birlikleri genellikle Bulgaristan’ın güneydoğu kesimine, Türk sınırına yakın yerlere iskân etmiştir.

Sivil mülteciler ise askerî birliklerden ayrılmış ve yine iaşe koşulları dikkate alınarak Plevne, Vidin, Lom, Rusçuk, Razgrad ve Kızanlık’a dağıtılmıştır[29]. Sivil mültecilerin, ülkenin orta ve kuzey kesimlerine, özellikle de Müslüman nüfusun yoğun olduğu noktalara iskân edildikleri görülür.

Bulgar makamlarının Türk asker ve sivil mültecilere yardımlarını incelemeden önce bu sırada Bulgaristan’ın içinde bulunduğu iktisadi ve siyasal koşulları göz önünde bulundurmak önemlidir. Stambolyski liderliğindeki Bulgar Halk Çiftçi Birliği tarafından kurulan hükûmet 27 Kasım 1919’da İtilaf Devletleri ile Neuilly Antlaşması’nı imzalamıştır. Ancak Neuilly Antlaşması’na karşı ülkede Bolşevik muhalefet güç kazanmış ve büyük bir grev dalgasını tetiklemiştir. Barış antlaşmasının şartlarını ve oluşan hayat pahalılığını protesto etmek isteyen memur ve işçiler, iş yavaşlatmak maksadıyla şehir ve kasabalarda, özellikle posta, telgraf ve tren hizmetlerinde büyük bir grev dalgasını başlatmıştır. Bu grev dalgası ülkede büyük bir anarşiyi tetiklediği gibi asıl olarak iktisadi anlamda büyük bir tahribata neden olmuştur. Türk sivil ve askerî mültecilerin Bulgaristan’a ilticası böyle bir zamana tesadüf etmesi açısından önemlidir[30].

Askerî mültecilere, içinde bulunulan mali koşullar altında Bulgar Hükûmetince maaş ya da tahsisat bağlanmamış, Bulgar subay ve erleri gibi iaşeleri temin edilmiştir. Ancak bu yeterli olmayınca er ve subaylardan, başka yerlere gitmek isteyenler serbest bırakılmış ve bunlar kendi iaşelerini temin için gittikleri yerlerde iş bulmak, hatta maden ocaklarında bile çalışmak mecburiyetinde kalmışlardır[31]. Askerî personelin büyük bir kısmı ordu malı dışında kalan şahsi eşyalarını ve özellikle de subaylar şahsi hayvanlarını satarak geçimlerini temin etmiştir. Satacak bir şeyi kalmayan subaylar oldukça büyük zorluklar yaşamıştır. Bunun üzerine Bulgar Tümen Levazım Başkanının denetiminde kurulan bir komisyonca değer biçilen eşyalar, “raspiska” adı verilen senetler karşılığında Bulgar makamlarında teslim alınmış, böylece şahsi eşya ve hayvanlarının değerinin altında alınıp satılmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır[32]. Uzunköprü Kaymakamı Hakkı Bey, raporunda bu durumdan söz etmiş, Eskizağra, Yenizağra, İslimiye (Sliven) ve Yanbolu’da bulunan birliklerin “misafir kaydıyla” iaşe edildiklerini, ancak iaşede yaşanan yetersizlik nedeniyle subayların şahsî hayvanları ile eşyalarının satışına izin verildiğini, bunun da zamanla suiistimale neden olduğunu aktarmıştır[33]. Hakkı Bey, geçimini sağlayamayan erlerin, subaylara ait eşyayı çalarak değerinin altında sattığını ve Bulgar makamlarının bu duruma müdahale ederek yukarıda sözü edilen Levazım Komisyonunu kurduğunu aktarmıştır. Şahsî eşya ve hayvanlar komisyonca değer biçilerek makbuz karşılığında alınmış, bunun dışında satış yapmak yasaklanmıştır. Hakkı Bey, geçim sıkıntısı çeken askerlerin karargâhlardan firar ederek memleketlerine dönmeye çalıştıklarını da ifade etmiştir.Ancak aşağıda ele alınacağı üzere Bulgar Hükûmeti sonrasında bu iaşe masraflarını Osmanlı Hükûmetinden talep etmiş, ayrıca mazbata karşılığında verilen eşya ve hayvanların tazminatı konusu, sorun haline gelmiştir. Osmanlı Hükûmeti, askerlerin tarafsız bir ülkeye sığınan askerî personel değil, Bulgar Hükûmeti tarafından savaş esiri muamelesi gördüğünü savunmuştur.

Hakkı Bey, raporunda sivil mültecilerden de bahsetmiş, bunların başlangıçta Yanbolu ve Kızılağaç taraflarında toplanmış olduklarını, ancak diğer mahallere dağıldıklarını ifade etmiştir. Sivil mülteciler memleketlerine dönmek için Doğu Trakya’da durumun normalleşmesini beklemektedirler. Hakkı Bey, Bulgar Çiftçi Hükûmeti’nin büyük kesimi çiftçi olan bu mültecileri çiftliklerde iskân ederek, tarımsal üretimde istihdamı artırmaya çalıştığını da dile getirmiştir[34]. Bunların iskânı ve kalacakları evlerin inşası için gerekli malzeme ile her bir haneye 50 dönüm arazi dağıtılmasına karar verilmiştir. Bu suretle Bulgaristan’da kalmak isteyen ya da memleketlerine dönmek isteyen mültecilerin tespiti için Bulgar Hükûmeti, Varna Mebusu Zümrezâde Şakir Bey’in başkanlığında bir komisyon oluşturmuştur. Komisyonun çalışmaları neticesinde mültecilerin Deliorman, Eskizağra ve Yenizağra civarına iskânları kararlaştırılmış, bunun dışında muhtaç halde bulunanlara günlük iaşe temin edilmiş, ayrıca 50 Bulgar levası iane verilmiştir[35].

Görüldüğü üzere Bulgar Hükûmeti, ülkenin içinde bulunduğu iktisadi koşullarda Türk mültecileri için büyük bir maddi yardımda bulunamamıştır. Bu şartlar altında özellikle asker ve subaylar oldukça güç koşullar altında yaşamış ve şahsi eşyalarını kaybetmişlerdir. Bu nedenle asker ve sivil mülteciler kendi imkanları ile memleketlerine dönme çabası içerisine girmişlerdir.

2. Kolordu Birliklerinin Dönüşü İçin Osmanlı Hükûmeti’nin Çalışmaları ve Bulgar Hükûmetiyle Temaslar

Bulgaristan Hükûmeti’nin askerî mültecilere gereken yardımı sağlayamaması sonucu yaşanan mağduriyet, mültecilerin bir an evvel memleketlerine dönüşlerini zorunlu kılmış ve yaklaşan kış ayları da bu duruma aciliyet kazandırmıştır[36]. Ancak bu noktada yaşanan temel sıkıntı iki hükûmet arasındaki siyasî ilişkilerin henüz iade edilmemiş olması nedeniyle Osmanlı Hükûmeti’nin, Bulgar Hükûmeti ile ilişkilerini İspanya Sefareti aracılığıyla sürdürmesi ve bu durumun bürokratik işlemlerin normalden daha uzun bir süre gerektirmesi olmuştur[37].

Bulgaristan’a iltica eden kolordu birliklerinin komutanı Albay Muhiddin Bey, İstanbul’a gönderdiği üç mektupla hükûmetten yardım talep etmiştir. 26 Ağustos tarihli ilk mektubunda Bulgar Hükûmetinin kendilerini sadece er gibi iaşe ettiğini, sefil haldeki subayların hamam ve tıraş parası gibi temel ihtiyaçları için dahi özel eşyalarını satmak durumunda kaldığını yazmıştır. Subaylar bu şekilde “muhafazayı şerefe gayret etmektedirler.” Muhiddin Bey, iki maaşa karşılık olarak 100 bin liranın gönderilmesini ya da bu meblağın Bulgar Hükûmeti aracılığıyla verilmesini istemiştir[38]. Mektubun ulaştığı sırada[39] mülteciler için zaten harekete geçmiş olan Osmanlı Hükûmeti, mültecilerin durumunu yerinde tespit etmek için üç kişilik bir heyeti Bulgaristan’a gönderme ve gelecek bilgiler doğrultusunda hareket etme kararı almıştır[40]. Bu kararın alındığı sırada Albay Muhiddin Bey, Kolordunun bir süre daha Bulgaristan’da kalmasıyla “şeref-i askerî ve hükûmetin tezelzüle” uğrayacağına işaret eden 25 Eylül tarihli ikinci mektubunu göndermiş, subayların büyük kısmının şahsî eşya ve hayvanlarını çok ucuz fiyata sattıkları, kılık kıyafet değiştirmek suretiyle ya da muhacir sıfatıyla Bulgar Hükûmetinden pasaport temin ederek İstanbul’a dönmeye muvaffak oldukları[41] ve bu suretle Bulgaristan’da az miktarda subayın kaldığı bilgisini paylaşmıştır. Fransız Kumandanı General Franchet d’Esperey’in emri doğrultusunda Bulgar Hükûmetinin kendilerine esir muamelesi gösterdiğini ve esir kabul edildikleri için maaş alamadıklarını aktaran Muhiddin Bey, Bulgaristan’da kalan az sayıdaki subayın bir an önce İstanbul’a nakillerini talep etmiştir[42]. Albay Muhiddin Bey’in mektuplarının ulaştığı sırada Bulgar Hükûmeti de Osmanlı Hükûmeti nezdinde teşebbüste bulunarak Bulgaristan’daki Türk askerlerine acilen yardım ve bunların memleketlerine iadesini talep etmiştir[43].

Görüldüğü üzere Osmanlı Hükûmeti daha 26 Ağustos tarihli ilk mektuptaki talepleri yerine getiremeden, Muhiddin Bey 25 Eylül’de ikinci mektubunu göndermiştir. Bunun üzerine başlayan bürokratik yazışmaların ardından[44] Maliye Nezareti 13 Ekim tarihli yanıtında, Bulgaristan’daki askerlerin miktarına ilişkin kesin bir malumat olmadığı ve asıl olarak vaziyet-i hazıra-i maliye dahi buna katiyyen müsait görülmediğinden talebin yerine getirilemeyeceğini ifade etmiştir[45]. Durum tespiti için gönderilmesi kararlaştırılan heyet yola çıkamadığından mülteci asker miktarı belirlenemediği gibi malî durumun elverişsizliği de Harbiye Nezareti’nin elini kolunu bağlamış ve Hariciye Nezareti’ne verilen yanıtta, ancak İspanya Elçiliği aracılığıyla asker miktarının tespit edilmesi halinde, yardım için bir planlama yapmanın mümkün olacağı ifade edilmiştir[46]. Bu noktada iki nezaret arasında yaşanan görüş ayrılığı, uzun yazışmalara neden olmuştur[47].

İki nezaret arasında yazışmaların devam ettiği sırada Albay Muhiddin Bey, 23 Kasım tarihli üçüncü mektubunu göndermiştir. Subayların kısmen amelelikle maişetlerini temine mecbur kaldıklarını, erlerin ise Bulgaristan’ın çeşitli noktalarına dağılarak çalışmak suretiyle geçimlerini temin ettiklerini hatırlatan Muhiddin Bey, bu durumun namus-u millet ve şeref-i askerîyeyi haleldâr edeceğini söylemiş, askerlerin hayatına mâl olmamak için, yol masraflarının teminine kadar geçecek sürede, hiç değilse iaşelerinin ve zorunlu ihtiyaçlarının temini için uygun görülecek miktarın gönderilmesini talep etmiştir. Bununla birlikte Bulgaristan’a gönderilmesi kararı alınan heyetin gelişinin de beklendiğini ilave etmiştir. Muhiddin Bey ikinci olarak Yunan Hükûmeti’nin, Fransa nezdindeki girişimleri neticesinde başlayan vize krizinin çözülmesini istemiştir. Şimdiye kadar askerlerin büyük kısmının kendi imkanlarıyla memleketlerine dönmeyi başarmış olsalar da pasaportlarının Fransız kontrol subayları tarafından vize edilmemesi nedeniyle 40’ı Ahyoluburgaz (Pomorie) ve 40’ı İslimiye’de olmak üzere 100’den fazla subayın bekletilerek mağdur edildiklerini söylemiştir[48]. Dedeağaç Şehbenderliği Kâtibi Şemseddin Efendi de Hariciye Nezaretine yazdığı 26 Kasım tarihli raporda, Muhiddin Bey’in ifadelerini doğrular bilgilere yer vermiş, askerlerin sevki için Sofya’daki Fransız memurları ile temasa geçildiği hâlde sonuç alınamadığını ve ağır kış şartlarında daha fazla dayanmalarının imkânsız olduğunu ifade etmiştir[49].

Bu sırada Bulgar Hükûmeti Varna Mebusu Zümrezâde Şakir Bey’i, mültecilerin iadeleri konusunu görüşmek için İstanbul’a göndermiştir[50]. Yapılan görüşmelerin ardından Bulgaristan’daki mültecilerin iadesi işinde Şakir Bey’le çalışmak üzere Muhacirin Müdür Muavini Sabri Bey, Sofya’ya hareket etmiştir[51]. Harbiye Nezareti de mültecilerin memleketlerine iadesi sürecini tıkayan vize sorununun çözülmesi için gerekli teşebbüslerin derhâl yapılmasını Hariciye Nezaretinden talep etmiştir[52]. Bu sırada Bulgar Hükûmeti, 18 Aralık tarihli notasıyla Osmanlı Hükûmeti’ne ikinci bir çağrıda bulunmuş ve Bulgaristan topraklarına sığınan askerlerin memleketlerine iadeleri talebini yinelemiştir[53].

Sofya’ya gönderilen Muhacirin Müdür Muavini Sabri Bey, 24 Aralık tarihli ilk raporunda vize konusunda çıkarılan sıkıntıdan bahsetmiş ve 700-800 kişilik asker grubunun Varna ve Ahyoluburgaz iskelelerinde, çok kötü koşullarda beklemekte olduğunu bildirmiştir[54]. Bunun üzerine Harbiye Nezaretinden sonra Dahiliye Nezareti de harekete geçmiş ve Hariciye Nezaretine gönderilen yazıda, alınan raporlardan, İstanbul’daki İtilaf Temsilciliğince verilen, pasaportların vize edilmesi talimatının, Sofya’daki temsilciliğe henüz ulaşmamış olduğunun anlaşıldığı ifade edilmiştir. Dahiliye Nezareti, Bulgaristan’daki İtilaf temsilcilikleri ile temasa geçilerek asker ve sivil mültecilerin belirlenecek güzergâhlar üzerinden serbestçe memleketlerine iadelerinin temin edilmesi talebinde bulunmuştur[55]. Hariciye Nezareti bu talebe, üç nezaretin birlikte çalışması gerektiği yanıtını vermiştir[56].

Hariciye Nezareti tarafından, vize muamelesinde mültecilere zorluk çıkarılmaması için Fransa Fevkalade Komiserliği nezdinde yapılan teşebbüse başlangıçta olumlu sonuç alındığı görülse de Fransız Komiserliğinin talimatına rağmen, Sofya’daki Fransız Sefaretinin mültecilerin vize muamelesini geciktirmeye devam ettiği ve özellikle 179 askerî mültecinin pasaportunu vize etmekten kaçındığı görülmüştür[57].

Vize muamelesi tamamlanmadığı için ağır kış şartlarında, sefil ve perişan bir halde bekleyen mültecilerin iadesi için Hariciye Nezareti tarafından 31 Ocak 1921 tarihinde Fransa Komiserliğine ikinci müracaat gerçekleştirilmiştir[58]. Bu müracaat üzerine harekete geçen Dahiliye Nezareti, Varna ve Ahyoluburgaz iskelelerinde beklemekte olan askerlerin vapurla nakillerinin fazla masraf gerektireceğinden, bunun yerine mültecilerin yolcu vapurlarıyla ve indirimli tarife üzerinden sevk edilmelerinin daha uygun olacağını ve yolculuk sırasında askerlerin iaşesinin temini için Hazineden alınacak miktarın Sabri Bey’e gönderilmesini Hariciye Nezaretine teklif etmiştir[59]. Bu tekliften Harbiye Nezareti de haberdar edildikten sonra Maliye Nezaretine tahsisat için müracaatta bulunulmuştur[60].

Bu planlamanın yapıldığı bir sırada Ahyoluburgaz’da beklemekte olan 338 askerî mültecinin, Avrupa seyahatinden dönerken Sofya’ya uğramış olan Mebus Basri Beyefendi’nin Fransız Sefareti nezdinde yaptığı girişimler neticesinde vize işlemlerinin tamamlanarak hareketlerine izin verildiği, Sofya Şehbenderliği Kançıları Nahit Bey’in 31 Ocak tarihli raporundan anlaşılmaktadır. Ancak Nahit Bey bu raporunda, vize krizinin büyümesine neden olarak Zümrezâde Şakir Bey’i suçlayan ifadelere de yer vermiştir. Şakir Bey, gazetelere yaptığı açıklamalarda mülteci miktarını abartılı olarak gösterdiğinden İtilaf Devletleri sevkiyatı engellemeye çalışmıştır. Oysa Bulgaristan’da kalan mülteci miktarı sadece 500- 600 kişidir ve bunlar zaten çiftlik ve fabrikalarda çalışarak memleketlerine dönüş paralarını temin etmiştir. Önlerindeki tek engel vize meselesidir[61].

Nihat Bey’in raporu sonrasında, Ocak-Şubat 1921 itibarıyla Osmanlı Hükûmeti’nin öncelikli amacı Bulgaristan’da kalan asker miktarını tespit ve bunların dönüşü için ne kadar tahsisata ihtiyaç duyulduğunu hesaplamak olmuştur. 1921 Ocak sonu itibariyle Bulgaristan’ın çeşitli yerlerinde İstanbul’a dönmek için beklemekte olan askerî personel miktarı 830 ve bunların iadeleri için gerekli yol masrafı ise 3.000 lira olarak tespit edilmiştir[62]. Bu durum tespitinin ardından Harbiye Nezareti, askerî mültecilerin de sıradan muhacirler gibi iadesini kararlaştırmış ve bu iş için Maliye Nezaretinden 3.000 liralık bir avansa onay alınmıştır[63].

Hükûmetin, bu dakikadan itibaren pasaport sorununu çözmek için uğraştığı görülmektedir. 31 Mart tarihli Meclis-i Vükela toplantısında Maliye Nezaretince ödenecek 3.000 liranın bir memur vasıtasıyla Bulgaristan’a götürülmesi ve vize sorununun derhal çözüme kavuşturulması kararlaştırılmıştır[64]. İtilaf Devletleri nezdinde yapılan teşebbüslerin ardından vize sorunun çözüldüğü ve 3.000 liranın Bulgaristan’a gönderilerek kalan askerî mültecilerin sıradan muhacirler gibi yolcu vapurlarıyla nakledildiği anlaşılmaktadır[65]. Böylece 1920 Ekim ayı sonunda ortaya çıkan vize sorunu Mart 1921’de çözümlenmiş olur.

Vize sorunun çözülmesinden sonra yola çıkan askerî mülteciler İstanbul’a ulaşırken, bunların bir kısmı yolda Yunanlılar tarafından çevrilerek savaş esiri kabul edilmiş ve tutuklanarak Pire’ye sürgün edilmişlerdir[66]. İtilaf Devletleri nezdinde yapılan teşebbüsler neticesinde esir düşen bu asker mültecilerin Eylül 1921’de ülkeye dönüşü temin edilmiştir[67]. Ancak Mart-Nisan 1922’ye gelindiğinde, Yunanistan’da az sayıda mülteci asker bulunduğu ve bunların iadesi için Hükûmetin tahsisat gönderdiği arşiv belgelerinden anlaşılmaktadır[68].

Bulgaristan’dan dönen askerî mültecilerin İstanbul’a iadelerinin, İtilaf Devletlerinin oluşturduğu Mütareke Komisyonu’nun iznine bağlı olduğu görülmüştür. Hükûmet tarafından, Mütareke Komisyonundan alınan izinler İstanbul İspanya Sefareti aracılığıyla Sofya Sefaretine iletilmiş ve bu şekilde bürokratik süreç tamamlandıktan sonra askerlerin İstanbul’a gelişine müsaade edilmiştir[69].

Arşiv belgeleri dikkate alındığında Bulgaristan’a iltica eden subay ve erlerin büyük çoğunluğunun kendi çabaları ile memlekete dönmeyi başardığı ve çok az miktarının hükûmetin yardımı ile dönebildiği görülmüştür.

a. Geri Dönen Askerî Personele Osmanlı Hükûmeti’nin Muamelesi

Hükûmetin, cephelerde esir düşerek dönen askerler için 1920 Ekim ayında genel bir düzenleme yaparak Âlî Satış Komisyonu vasıtasıyla yardımda bulunduğu görülmüştür[70]. Ancak Bulgaristan’dan dönen subayların esir kabul edilip edilmeyeceği konusunda Âlî Satış Komisyonu tereddüt gösterince, durum Maliye Nezareti tarafından Hükûmete bildirilmiş ve bu konuda bir karara ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir[71]. Bunun üzerine Hükûmet, konunun Harbiye Nezaretinin takdirine bırakılmasının uygun olacağını kararlaştırmıştır[72]. Harbiye Nezareti, 1. Kolordunun ilgasını ilan eden 30 Aralık 1920 tarihli kararında, bu mültecilerin esaretten dönen subaylar gibi muamele görmesi gerektiği kararını zaten almış olduğundan onların da söz konusu yardımlardan istifade etmesi sağlanmıştır[73].

Bulgaristan’a iltica edip 1920 Ağustos sonundan itibaren kendi imkanları ile memlekete dönmeye başlayan mülteci askerler[74] hakkında Hükûmetin bazı düzenlemelerin altına imza attığı dikkat çekmektedir. Örneğin, memlekete dönmekte olan subayların Divan-ı Harbe sevk mi edilmeleri yoksa ileride göreve atanmak üzere şimdilik açıkta mı bekletilmeleri gerektiği konusu görüşülmüş[75] ve 1. Kolordu hakkındaki 30 Aralık 1920 tarihli karara uygun düşecek şekilde Bulgaristan’dan dönen subayların, Üsera Müfettişliği Tahkikat Şubesi tarafından yapılacak inceleme neticesinde ellerine belge verilmeden önce herhangi bir göreve tayin edilmemesi ve maaşlarının ödenmemesi kararı alınmıştır[76].

b. Askerlerin Dönüşü Sürecinde Bulgar Hükûmetiyle Yaşanan Sorunlar

Mültecilerin memleketlerine dönüşü sürecinde Bulgar Hükûmeti ile Osmanlı Hükûmeti arasında iaşe masraflarının tazmini, subayların el konulan şahsi eşyaları ile 1. Kolorduya ait evrakların iadesi konularında anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Bu sorunların kaynağında Bulgar Hükûmeti’nin, iltica eden askerleri yanlış uluslararası hukuk kurallarına tabi tutması yatmaktadır. Bulgar Hükûmeti, topraklarına sığınan 1. Kolordu mensuplarına, 1907 tarihli İkinci Lahey Sözleşmesinin IV Numaralı Kara Savaşı Kuralları Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda esir muamelesi uygulamıştır[77].

Bulgar Hükûmetinin, Osmanlı Hükûmeti’ne ilettiği 21 Aralık 1920 tarihli notasından Bulgaristan’a iltica eden subayların, 1907 tarihli İkinci Lahey Sözleşmesine ait IV Sayılı Sözleşme gereği silahlarının muhafaza edilerek atlarının alındığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Bulgar Hükûmeti, askerlerin iaşesi için yaptığı masrafların tazmin edilmesi hususunda Osmanlı Hükûmetiyle görüşme talep etmiştir[78]. Bunun üzerine Hariciye Nezareti hareket tarzını belirlemek adına, Bâb-ı Âlî Hukuk Müşavirliğinden görüş talep etmiştir. Müşavirliğin değerlendirmesinde, konunun 1907 İkinci Lahey Sözleşmesine ait IV sayılı sözleşmeye göre değil; V Sayılı Kara Harbinde Tarafsız Devletlerin ve Şahısların Hakları ve Vazifeleri Hakkında Sözleşmenin 11. ve 12. maddeleri doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir[79]. Hukuk Müşavirliğine göre Bulgar Hükûmeti’nin, iaşe bedelinin karşılanması talebi haklı bulunmuştur. Ancak 12. maddedeki, masrafların ödenmesi işinin barış zamanına bırakılması şartına dikkat çekilmiş ve şu dakikada Sevr Barış Antlaşması yürürlüğe girmediği gerekçesiyle masrafın şimdiden ödenmesi teşebbüsünde bulunulmaması tavsiye edilmiştir. İkinci olarak Müşavirlik, barıştan sonra iaşe masraflarının ödenmesine ilişkin bir teklifte bulunarak, Balkan Savaşları sırasında Bulgar ordusunun gasp ettiği eşya bedelinin, talep edilen iaşe masraflarına mahsup edilmesini önermiştir[80]. Son olarak Bulgar Hükûmeti’nin, mülteci askerlerin şahsi eşyalarına uyguladığı muamelenin yanlışlığına temas edilmiş, IV Sayılı Sözleşmenin savaş esirlerine yönelik 4. maddesinde yer alan silahlar, atlar ve askerî evrak müstesna olmak üzere, şahsa ait bütün eşyalar mülkiyetlerinde kalır hükmünün Bulgar Hükûmetince tatbik edildiği ve bu sözleşmenin savaşan tarafların esir askerlerine ilişkin olduğu, oysaki mülteci askerler hakkında tarafsızların durumuna ilişkin V Sayılı Sözleşme hükümlerinin tatbik edilmesi gerektiği görüşü beyan edilmiştir81. Hukuk Müşavirliğinin bu değerlendirmeleri, Hariciye Nezareti[82] ve Hükûmet tarafından da kabul edilir[83].

Osmanlı Hükûmeti konu hakkındaki görüşünü, 2 Nisan 1921 tarihli notayla beyan etme fırsatı bulmuştur. 1. Kolorduya ait subayların düşman topraklara sığınan değil, tarafsız topraklara sığınan Osmanlı subayları olduklarına işaret edilmiş, zaten uluslararası hukuk kurallarının subayların özel mülkiyetine dokunulmaması ilkesini benimsediği hatırlatılmıştır. Bu durumun devamı, Bulgar Hükûmeti’nin özel mülkiyeti ihlal etmesi anlamına geleceğinden, ilgili kişilere tazminat ödenmesi talep edilmiştir[84].

Bulgar Hükûmetinin 19 Nisan tarihli cevabi notasında askerleri silahtan arındırma, onları savaş alanlarından uzaklaştırma ve esirlerin iaşelerinin sağlanması hususlarında V Sayılı Sözleşme hükümlerinin uygulandığı, bu kapsamda savaş araçlarından olduğu ve süvari silahlarından biri sayıldığı için Türk subaylarının atlarının muhafaza altına alındığı ifade edildikten sonra atların, şahsi malları olduğunu belge ile ispatlayan subaylara zaten makbuzlar verildiği belirtilmiştir[85].

Notaya göre memleketlerine dönmek isteyen subaylara ait atların satışı için Yanbolu’da özel bir satın alma komisyonu kurulmuş ve komisyonca muayene edilen atlar satıldıktan sonra bedelleri sahiplerine teslim edilmiştir. Muayene neticesinde komisyon tarafından hizmete elverişli olmadığı tespit edilen atların bakım masraflarından kaçınmak için Maliye Bakanlığına bağlı birimler tarafından bu atlar açık artırma yoluyla satılmış, elde edilen gelir sahiplerine verilmiştir[86]. Görüldüğü gibi Bulgar Hükûmeti notasında, V Sayılı Sözleşmenin hükümlerine göre hareket ettiği iddiasındadır. Ancak bu iddiasına rağmen Bulgar Hükûmeti, Türk askerleri için “esir” ifadesine yer vermiştir. V Sayılı Sözleşmede tarafsız devlet askerlerine esir muamelesinin uygulanacağına dair hiçbir kaydın bulunmamasına rağmen, “esir” ifadesinin kullanılması Bulgar Hükûmeti’nin konuyu ele açış biçiminin yanlışlığını ortaya koyması açısından önemlidir. İkinci olarak Bulgar Hükûmeti, satılan atların bedellerinin sahiplerine iade edildiğini, hatta hastalık nedeniyle itlaf edilen hayvanlar için sahiplerine para yardımında bulunulduğunu söyleyerek, Osmanlı Hükûmeti’nin tazminat talebine kayıtsız kalmıştır.

Bulgaristan’daki sefalete bir müddet daha dayanarak orada kalabilen subaylardan bazılarının atlarının bedellerini Bulgar Hükûmeti’nden alabildikleri anlaşılmaktadır[87]. Hayvanlarının bedellerini Bulgar Hükûmeti’nden tahsil edemeyen subayların ise İstanbul’a döndüklerinde bu defa Bulgar Askerî İrtibat Bürosuna veya Bulgar Konsolosluğuna müracaat ederek talepte bulundukları görülmüştür. İstanbul’daki Bulgar makamları bu müracaatlara, hayvanların mirî değil şahsî mal olduğunun ispatlanması halinde bedellerinin tazmin edilebileceği yanıtını vermiş, bunun üzerine Bulgaristan’dan dönen subaylar hayvanlarının mirî değil, şahsî olduklarına dair belge talebi için Harbiye Nezaretine müracaatta bulunmuştur[88]. Bu müracaatlar neticesinde Harbiye Nezareti tarafından hayvanların şahsa ait olduklarını gösterir belgeler, İspanya Sefareti aracılığıyla Bulgar Hükûmetine gönderilmiştir. Ancak Bulgar Hükûmeti’nin bu müracaatları da cevapsız bıraktığı görülür[89].

Bulgar Hükûmeti’nin el koyduğu hayvan bedellerinin tahsili meselesi 1923’e kadar devam etmiş, TBMM Hükûmeti de bu mesele ile ilgilenmiştir. Saltanata son verilmesiyle birlikte tüm Osmanlı kurum ve kuruluşları, bu kapsamda Hariciye Nezareti de mülga olduğundan müracaatların TBMM Hariciye Vekaletine yapıldığı görülmektedir. TBMM Hükûmeti’nin, mülga Hariciye Nezaretinin kayıtları üzerinden konuyu ele alma çabası da sonuçsuz kalmıştır[90].

Görüldüğü üzere Bulgar Hükûmeti, subayların şahsi hayvanlarına uluslararası hukuka aykırı bir şekilde el koyarak bedeli karşılığında makbuz vermiştir. Bulgaristan’daki güç koşullara dayanarak bir süre daha orada kalabilen subaylar bu bedelleri tahsil edebilmişlerse de açlık ve sefalet nedeniyle memlekete dönen subaylar doğrudan ya da Osmanlı Hükûmeti aracılığıyla Bulgar makamları nezdinde yaptıkları girişimlerden hiçbir sonuç alamamışlardır. Bulgar Hükûmeti’nin meseleye temel yaklaşımı, subayların şahsî hayvanlarını da savaş araç-gereci olarak değerlendirip el koymak ve böylece uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde kaldığını iddia etmek olmuştur.

İki hükûmet arasında yaşanan bir diğer sorun, 1. Kolordu’ya ait belgelerin İstanbul’a gönderilmesi sürecinde yaşanan sıkıntılar olmuştur. 1. Kolordu sınırı geçerken evrak ve mali kayıtları içeren defterlerini Bulgaristan’a götürmüştür[91]. Ahyoluburgaz ve Filibe’deki Osmanlı Şehbenderliklerine teslim edildiği anlaşılan bu belgelerin bir an önce iadesi için harekete geçilmiş ve 14 Aralık 1920’de İspanya Sefareti vasıtasıyla teşebbüste bulunulmuştur[92].

İspanya Sefareti 21 Ocak 1921 tarihli yanıtında, toplam 60 sandık dolusu evrakın Filibe ve Ahyoluburgaz Şehbenderliklerinde bulunduğunu, sandıkların Sofya İspanya Elçiliği tarafından İstanbul’daki İspanya Elçiliğine gönderileceğini ifade etmiştir[93].

Sofya İspanya Sefareti, 28 Şubat’ta Ahyoluburgaz’daki Osmanlı Şehbenderliği ile temasa geçerek sandıkların iadesi sürecini başlatmıştır. Ahyoluburgaz Şehbenderliği Kâtibi Hamit Bey, 15 Mart’ta, 10 sandığı “Lloyd Triestino” şirketinin “Remo” vapuruna ve İstanbul İspanya Sefareti adına karşı ödemeli olarak teslim etmiştir[94]. İstanbul İspanya Sefareti toplam 10 sandığın yola çıktığı ve yakında Filibe’deki eşyanın da gönderileceği bilgisini paylaşmıştır[95]. Sofya İspanya Sefareti, Filibe Şehbenderliğinde bulunan 18 sandık evrakı ise “Schenker” şirketine teslim ederek İstanbul İspanya Sefareti adına göndermiştir[96].

Ahyoluburgaz ve Filibe’den gönderilen sandıklar İstanbul’a ulaşmış olsa da kargo ücretleri ödenmediği için gemiden indirilememiştir. Sorunun kaynağı “Lloyd Triestino” ve “Schenker” şirketlerinin, tüm masrafların İstanbul’daki İspanya Sefareti tarafından karşılanacağı düşüncesiyle kargoyu sefaret adına göndermeleridir[97]. Sandıkların teslim alınması konusunda her iki şirketin İstanbul İspanya Sefareti nezdinde yaptığı girişimler sonuçsuz kalmış ve sefaret, bu sandıkların taşıma ücretinin Osmanlı Hükûmeti’ne ait olduğu yanıtını vermiştir[98].

1921 Haziran ayı başında İstanbul gümrüğüne ulaşan sandıklar, kargo ücretinin ödenmemesi nedeniyle ağustos ayı itibariyle hala teslim alınamamıştır[99]. Bunun üzerine Harbiye Nezareti’ne bağlı bir memurun[100] şirketlerle temasa geçerek sandıkları alması kararlaştırılsa da Şubat 1922’ye kadar bu mümkün olmamıştır[101]. Sonunda 5 Şubat 1922’de, Filibe’den gönderilmiş olan sandıklardan 11’i Harbiye Nezareti tarafından teslim alınmakla birlikte, diğer sandıklara ilk aşamada ulaşılamadığı belgelerden anlaşılmaktadır[102]. Bunun üzerine Sofya İspanya Sefaretinden diğer sandıkların bilgisi talep edilmiş,[103] 18 Mayıs’ta alınan yanıttan Ahyoluburgaz’dan gönderilen 11 ve Filibe’den gönderilen 18 sandık dışında gönderilecek başka eşyanın olmadığı ve hükûmetçe teslim alınan 11 sandık dışındaki diğer 18 sandığın İstanbul limanında beklemekte olduğu anlaşılmıştır[104]. Sefaretten alınan bu bilginin yanında, Filibe Şehbenderliği Kâtibinden alınan 21 Mayıs tarihli yazı, sorunun çözümüne ilişkin önemli bilgiler içermektedir. Şehbenderlik yazısında İstanbul’a ulaşan sandıkların, ücretlerinin ödenerek teslim alınamadığının İspanyol Sefaretince beyanı üzerine, şirketin bu defa Sofya’daki İspanya Sefareti nezdinde teşebbüste bulunup meseleyi çoktan çözdüğü ifade edilmiştir. Bu nedenle İstanbul’daki şirket acentesinin, merkezin bu tahsilatından habersiz bir şekilde Hariciye Nezareti nezdinde ısrarla müracaatlarına devam ettiği anlaşılmıştır[105]. Nitekim, şirketin İstanbul acentesinin talebini geri çektiğini ve sandıkların teslim alındığını bildiren 19 Mayıs 1922 tarihli yazısı, gecikmeli olarak 6 Haziran 1922’de Hariciye Nezaretine iletilmiştir[106].

3. Sivil Mültecilerin Dönüşü İçin Osmanlı Hükûmeti’nin Çalışmaları

Askerî birlikleri takiben Bulgaristan’a iltica eden sivil ahali, asıl olarak Balkan Savaşı sırasında Balkan devletlerinin imha siyasetinden canlarını kurtararak gelen ve bu acıları geçmişte tecrübe etmiş olan Rumelili Müslüman nüfustur[107]. Bunlar yeni bir Yunan katliamı tehlikesi karşısında kalınca, topraklarını terk ederek Bulgaristan’a sığınmışlardır[108]. Osmanlı Hükûmeti bunların memleketlerine iadesinden önce, Edirne’de kalanların ve reisleri Bulgaristan’a iltica ettiğinden muhtaç hale gelen asker ve memur ailelerinin zaten büyük bir muhacir sorunu ile uğraşan İstanbul’a yönelik yeni bir göç akınını başlatmalarına engel olmak için ihtiyaçlarını karşılamak istemiştir[109]. Bunun üzerine 12 Ağustos 1920 tarihli Meclis-i Vükela toplantısında 15 bin liranın iki memur tarafından Edirne’ye götürülerek geride kalan ailelere dağıtılması kararlaştırılmıştır[110].

Gönderilecek paranın dağıtımına Yunan işgal güçlerinin müdahale etmemesi için de Hükûmetçe, İstanbul’daki Yunan Siyasi Temsilciliği nezdinde teşebbüste bulunulmuş ve alınan cevapta, zaten Yunan işgal yönetiminin, Edirne’deki muhtaç ailelere birer maaş para dağıttığı öğrenilmiştir[111]. Muhtaç aileler bu para ile İstanbul’a gelmeye başlayınca Osmanlı Hükûmeti, göç hareketinin daha da büyümesine engel olmak için 15 binliranın gönderilmesi kararından vazgeçmiştir[112]. Hükûmetin bu kararı üzerine Edirne Müftüsü Hilmi Efendi, mülteci asker ve memurların geride bıraktığı ve sayıları 4.000’i bulan aile fertlerine Yunan idaresince yapılan yardımın çok cüzi kaldığını ve her ailenin bundan yararlanamadığını bildirmiş ve tahsisatın 30 bin liraya çıkarılarak bu paranın hemen gönderilmesini istemiştir[113]. Hükûmet tarafından verilen yanıtta; muhtaç memur aileleriyle dul ve yetimler için 20 bin liranın gönderilmesine teşebbüs edilse de müşkülatla karşılaşıldığı, ayrıca Yunan İşgal İdaresinin, Osmanlı Hükûmeti namına muhtaçlara birer maaş nispetinde yardımda bulunduğundan, Hükûmetin Edirne’deki muhtaçlara değil, Bulgaristan’a iltica eden ahaliye yardıma teşebbüs edeceği belirtilmiştir[114].

Bulgaristan’a iltica eden ahaliyi geri getirme kararını alan ve çok sayıda yardım çağrısı ile karşı karşıya kalan Osmanlı Hükûmeti, sivillerin İstanbul’a dönüşlerini kolaylaştırmak için Edirne Defterdarı Adil Bey’i, “Edirne Vali Vekili” sıfatıyla Sofya’ya göndermiştir[115]. Bulgaristan’da oldukça güç koşullarla karşı karşıya kalan sivil mültecilere, Hükûmetin yardım eli ulaşıncaya kadar Sofya Şehbenderliği Kançıları Nahit Bey[116] ve Varna mebusu Zümrezâde Şakir Bey[117] tarafından yardımda bulunulmaya çalışılmıştır. Bu yardımlar sayesinde, Mustafapaşa, Hasköy (Oblast Haskova) ve Kızılağaç bölgesinde yoğunlaştıklarını öğrendiğimiz sivil mültecilerin az bir kısmı memleketlerine dönebilmiştir[118]. Bulgaristan’dan dönen mültecilerin genellikle İstanbul’a geldikleri dikkat çekmektedir. Bunların geride bıraktıkları hanelerine Yunan Hükûmeti tarafından Rum nüfus iskân edildiğinden evsiz kalan Müslüman mülteciler İstanbul’a hicretle Muhacirin Müdüriyetinin yardımına muhtaç hâle gelmişlerdir[119].

Az miktardaki sivil mülteci kendi imkanlarıyla İstanbul’a dönmüş olsa da Kasım 1920 itibariyle önemli bir kısmının hala Bulgaristan’da bulunduğu anlaşılmaktadır[120]. Hükûmet bunların iadesi için, bu defa Edirneli Mehmet İzzet Bey’i Bulgaristan’a göndermiştir. Onun verdiği bilgilere göre Mustafapaşa[121] ve Ahyoluburgaz’da toplanmış olan 1.500 civarındaki mülteci dışında, Bulgaristan’a dağılmış 10-15 bin civarında Müslüman mülteci mevcuttur. Vize sorununa da değinen Mehmet İzzet Bey, bunların yol masraflarını tedarik edemediklerini ve Bulgar Hükûmetinin sınırlı yardımı ve ağır kış şartları karşısında vagonların altında aç ve çıplak bir halde kaldıklarını, bu nedenle günde beş, on kişinin öldüğünü aktarmış, bunların İstanbul’a sevkleri için acilen 15 bin liranın gönderilmesini talep etmiştir[122]. Mehmet İzzet Bey’den bu bilgilerin alındığı sırada, yukarıda değindiğimiz üzere Varna Mebusu Zümrezâde Şakir Bey, İstanbul’a gelerek 25 Kasım 1920’de Dahiliye Nazırı Ahmet İzzet Paşa ile görüşmüştür. Şakir Bey, son derece perişan ve yardıma muhtaç bir halde bulunan yaklaşık 2.000 sivil mültecinin ihtiyaçlarının temini ve memlekete iadeleri için 5.000 liralık bir tahsisata ihtiyaç olduğu bilgisini aktarmıştır. Ahmet İzzet Paşa, bu bilgileri Hükûmete sunmuştur[123]. Bunun üzerine mali açıdan kötü durumdaki Hükûmet, maaş-ı umumînin ikmal-i tevziatından sonra Hazine-i Celilece, masarif-i gayri melhuza tertibinden 5.000 liranın verilmesi kararını almıştır[124].

Sivil mültecilerin iadesi için 5.000 lira tahsisat ayıran Hükûmet, acil olarak bu paradan 1.500 liranın Mustafapaşa, Ahyoluburgaz ve Varna’da kış koşullarında günde beş, on kayıp veren mültecilere gönderilmesine 7 Aralık tarihli toplantıda karar vermiştir[125]. Hükûmetin bu kararı üzerine Zümrezâde Şakir ve Muhacirin Müdür Muavini Sabri Beyler sivil mültecilerin iadesi işiyle görevlendirilmiştir[126].

Şakir Bey’le birlikte Bulgaristan’a giden Sabri Bey, 24 Aralık’ta gönderdiği raporda Mehmet İzzet Bey’in raporunu teyit eden bilgilere yer vermiştir. Varna, Ahyoluburgaz ve Mustafapaşa’da bekleyen mültecilerin hali perişandır. Yunan Hükûmeti’nin müdahalesi ile Fransız memurlarının, mültecilerin memlekete iadelerine izin vermediğini ilave eden Sabri Bey, bunun için derhal girişimde bulunulmasını istemiştir[127]. Oysaki Hükûmetin 23 Kasım’da, Mehmet İzzet Bey’in gönderdiği rapor üzerine, İtilaf Devletleri nezdinde konu hakkında teşebbüste bulunduğu bilinmektedir. Ancak bu müracaat neticesinde alınan iznin, Sofya’daki İtilaf Devletleri temsilciliklerine ulaşmadığı belgelerden anlaşılmıştır[128].

Yukarıda askerî mültecilerin iadeleri sürecini incelerken değinildiği gibi Osmanlı Hükûmeti, Ekim 1920’de başlayan vize sorununu ancak 1921 Mart ayı içerisinde çözüme kavuşturabilmiştir[129]. Ahyoluburgaz Şehbenderliği memurlarından Hamit Bey’in gönderdiği rapordan Mart 1921 itibarıyla vize krizi çözüldükten sonra, Bulgaristan’ın genelinde kalan sivil-asker mülteci miktarı 500 civarındadır[130]. Hamit Bey, 31 Mayıs 1921 tarihli raporunda ise 22 nüfus Trakya mültecisini pasaportlarını vize ettirdikten sonra “Giresun” vapuruyla İstanbul’a yola çıkardığını, haziran ayında sevkiyatın sona ereceği ümidinde olduğunu yazmıştır[131]. Bu bilgilerden anlaşıldığı üzere, Osmanlı Hükûmeti sivil mültecilerin iadesi için ayrı bir vapur tahsis edememiş, yolcu vapurlarıyla ve indirimli tarife üzerinden mültecileri İstanbul’a sevk etmiştir.

1921 Mayıs-Ağustos ayları arasında Bulgaristan’da kalan sınırlı sayıdaki Trakya mültecilerinin Lom, Rusçuk, Razgrad, Ahyoluburgaz ve Varna’dan İstanbul’a sevk edildikleri görülmektedir[132]. Askerî mültecilerin iadesinde olduğu gibi sivil mültecilerin İstanbul’a kabullerinde de yine Mütareke Komisyonunun onayına müracaat edilmiştir[133]. Örneğin Edirne’nin Budakdoğanca köyünden işgal nedeniyle Ahyoluburgaz’a iltica eden 9 hanede 40 nüfus mültecinin İstanbul’a gelişlerine 21 Haziran’da Mütareke Komisyonunca müsaade verilmiştir[134].

Bulgar Çiftçi Hükûmeti’nin, büyük kesimi çiftçi olan Trakya mültecilerini iskân ederek, tarımsal üretimi artırmak düşüncesinde olduğundan yukarıda bahsedilmişti[135]. Bu şekilde çiftliklerde iskân edilen ve tarımsal üretimde bulunan mültecilerin memleketlerine dönüşü, ancak Ağustos 1923’e gelindiğinde mümkün olmuştur. Örneğin Yunan işgali üzerine Bulgaristan’ın Pravadi kazasına bağlı Köprüköy’e (Grozdövo) iltica eden 2 hanede 7 nüfus mülteci burada üç sene kaldıktan sonra memleketleri olan Havsa’nın Oğulpaşa köyüne dönmüştür[136]. Yine Pravadi kazasına bağlı Memiş Ağa Çiftliği (Priseltsi) karyesine Bulgar Hükûmeti tarafından iskân edilmiş olan, Edirne’nin Budakdoğanca köyünden 5 hanede 27 nüfus mülteci Ağustos 1923’te köylerine dönebilmişlerdir[137].

Sonuç

Doğu Trakya’nın Temmuz 1920’de Yunan işgali altına girmesi üzerine, 1. Kolordu birlikleri tarafsız devlet olan Bulgaristan’a sığınma kararı almıştır. Bu durum, Millî Mücadele’de örneğine hiç rastlanmayan bir şekilde Müslüman nüfusun Anadolu sınırları dışında, yabancı bir ülkeye ilticası anlamına gelmektedir. Bu kararın alınmasında etkili olan faktörlerden ilki, İstanbul’un İtilaf Devletlerinin işgali altında olmasıdır. İkinci olarak başkente giden demiryolu hattının kontrolü Ocak 1919’dan itibaren zaten Yunan birliklerinin elindedir. Bir yarımada olan Doğu Trakya’da sıkışan ve tamamen imha olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kolordu Komutanı Albay Muhiddin Bey Bulgaristan’a iltica kararı almıştır. Yunan işgali sonrasında İzmir’de yaşananlardan haberdar olan ve çoğunluğu Balkan Savaşları sırasında Rumeli’den kaçarak Doğu Trakya’ya gelen Müslümanların oluşturduğu sivil ahali de yeni bir Yunan katliamı tehlikesiyle karşı karşıya kaldığından, Kolordu birliklerini takip ederek Bulgaristan’a iltica etmiştir. Bulgaristan’a iltica eden sivil ve asker mülteci miktarı konusunda kaynaklarda verilen sayılar 30 bine kadar çıksa da arşiv belgelerinden bu sayısının 10 ile 13 bin arasında olduğu anlaşılmaktadır. Tahmini olarak bu miktarın 4-5 bini asker, 7-8 bini de sivillerden oluşmaktadır.

Bulgar Hükûmeti, askerî mültecileri Eskizağra, Yenizağra, Kızanlık, Tatarpazarcık ve Yanbolu’ya; sivil mültecileri ise Vidin, Lom, Rusçuk ve Razgrad dolaylarına iskân etmiştir. Ülkedeki grev dalgası ve siyasal muhalefetle boğuşan Bulgar Çiftçi Hükûmetinin, asker ve sivil mültecilere yaptığı yardımların sınırlı olduğu görülmüştür. Özellikle askerî mültecilere, 1907 İkinci Lahey Sözleşmesine ait “V Sayılı Kara Harbinde Tarafsız Devletlerin ve Şahısların Hakları ve Vazifeleri Hakkında Sözleşme” hükümleri doğrultusunda değil; yanlış bir şekilde “IV Sayılı Kara Harbinin Kanunları ve Adetleri Hakkındaki Sözleşme” hükümlerine göre muamele eden Bulgar Hükûmeti, onlara maaş ya da tahsisat bağlamamış sadece iaşelerini temin etmiştir. Sivil mülteciler için Varna Mebusu Zümrezâde Şakir Bey başkanlığında bir komisyon kuran Bulgar Hükûmeti, memleketlerine dönmek isteyenleri tespit etmiş, bunun dışında kalmak isteyen mültecileri iskân ederek tarımsal üretim için çiftliklerde istihdam etmeye çalışmıştır.

Bulgar Hükûmetinin yaptığı yardımları kesmesiyle asker ve sivil mültecilerin oldukça sefil ve perişan bir hale düştükleri anlaşılmaktadır. Bunun üzerine Sofya, Filibe ve Ahyoluburgaz’daki Osmanlı Şehbenderliklerine, bir an önce memleketlerine dönme arzusunda olduklarını beyan eden müracaatlarda bulunmuşlardır. Askerî birliklerin iadesi için de Kolordu Komutanı Albay Muhiddin Bey’in girişimleri dikkat çekmektedir. Ancak bu sırada Osmanlı maliyesinin de sıkıntı içerisinde olması mültecilere yardımı imkânsız kıldığı gibi, Harbiye ve Hariciye Nezaretleri arasında yaşanan uzun yazışmalar bu yardımı geciktirmiştir. Mülteciler bu durumda çiftlik, maden ve fabrikalarda çalışmak suretiyle kendi geçimlerini temin ettikleri gibi memlekete dönüş için yol paralarını da biriktirmişlerdir. Hatta subaylar kendi şahsi eşyalarını satmak suretiyle yol paralarını temin etmişlerdir. Arşiv belgelerinden 1920 Ağustos ve Ekim ayları arasında, özellikle asker mültecilerin büyük kısmının bu şekilde memleketlerine ya da İstanbul’a döndükleri anlaşılmaktadır. Sivil mültecilerin memleketlerine dönüşü asıl olarak 1921 Mayıs-Ağustos ayları arasında gerçekleşmiş olsa da çiftliklerde iskân edilen bazı sivil mültecilerin dönüşü Ağustos 1923’e kadar aralıklarla devam etmiştir. Bu süreçte, Doğu Trakya’daki Müslüman nüfus yoğunluğunu azaltmaya çalışan Yunan Hükûmeti, mültecilerin memlekete dönüşüne engel olmak için Fransa nezdinde girişimde bulunmuş ve pasaportların vize edilmesine engel olarak sevkiyatı durdurmuştur. Ekim 1920’de başlayan vize sorununun Osmanlı Hükûmeti’nin İtilaf Devletleri nezdindeki teşebbüsleri neticesinde Mart 1921’de çözümlendiği görülür. Mültecilerin iadesi için mali açıdan büyük bir dar boğazda olan Osmanlı Hükümeti askerler için 3.000, sivil mülteciler için 5.000 liralık bir tahsisat ayırabilmiştir. Arşiv belgeleri dikkate alındığında mültecilerin büyük çoğunluğunun kendi çabaları ile memleketlerine dönmeyi başardığı ve çok az miktarının hükûmetin yardımından istifade ettiği görülmüştür.

Mültecilerin iadesi sürecinde Bulgar ve Osmanlı Hükûmetleri arasında bazı sorunların yaşandığı görülmektedir. Bu sorunlar, mirî hayvanları dışında şahsîihayvanlarına makbuz (raspiska) karşılığında el konulan subaylara bu bedellerinin ödenmesinde Bulgar Hükûmetince çıkarılan güçlükler, Kolorduya ait evrakların İstanbul’a sevki konusunda yaşanan sorunlar ve Bulgar Hükûmeti’nin askerlerin iaşe bedellerini Osmanlı Hükûmeti’nden tazmin talebi olarak üç başlık altında toplanmıştır. Bu sorunların çözüm süreci, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin kesik olduğu bir sırada temasın İspanya ve İsveç Sefaretleri tarafından sağlanması nedeniyle uzun sürmüştür. Satın alınan hayvanların makbuz bedellerinin ödenmesi meselesinde, Osmanlı Hükûmeti tarafından yapılan tüm müracaatlar sonuçsuz kalmıştır. Kolorduya ait evrakların İstanbul’a gönderilmesi meselenin, İspanya Sefareti ve taşıma şirketleri arasındaki iletişimsizlikten kaynaklandığı anlaşılmış ve evraklar Osmanlı Hükûmeti tarafından teslim alınmıştır. Bulgar Hükûmeti’nin mülteciler için yaptığı iaşe masraflarının ödenmesi talebine karşılık olarak Osmanlı Hükûmeti, bu masrafların Balkan Savaşları sırasında Bulgar Ordusunun neden olduğu zarara mahsup edilmesini talep etmiş ve zaten “V Sayılı Kara Harbinde Tarafsız Devletlerin ve Şahısların Hakları ve Vazifeleri Hakkında Sözleşme”nin 12. maddesinin bu masrafların ödenmesi işini barışın temin edilmesinden sonraya bıraktığı yanıtını vermiştir.

1. Kolordunun beraberinde Bulgaristan’a götürdüğü silah ve cephanenin Osmanlı Hükûmeti’ne iade edilip edilmediği konusunda kaynaklarda herhangi bir bilgiye tesadüf edilmemiş olsa da bu malzemenin iade edilmemiş olması ihtimali daha yüksektir. İade işlemi için en uygun zaman, şüphesiz Kolorduya ait evrakların iadesi idi. Ancak evraklarla birlikte bu askerî malzemenin iadesi söz konusu olmamıştır.

EKLER










KAYNAKLAR

Arşiv Kaynakları

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı, Osmanlı Arşivi (BOA)

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4631. 347280.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4646. 348388.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4646. 348436.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4648. 348530.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4648. 348592

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4649. 348628.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4650. 348716.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4656. 349132.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4659. 349367.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4659. 349355.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO). 4659. 349367.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4661. 349505.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4675. 350595.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4678. 350810.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4680. 350996.

Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4694. 351986.

Dahiliye Asayiş Kalemi (DH. EUM. AYŞ.) 30. 78.

Dahiliye Asayiş Kalemi (DH. EUM. AYŞ.) 46. 18.

Dahiliye Nezareti, Kalem-i Umumi (DH. EUM. KLU.) 14. 14

Dahiliye Nezareti, İdare-i Umumiye (DH.İ.UM.) 20.14.

Dahiliye Nezareti, Şifre Kalemi, (DH. ŞFR.) 610.120.

Hariciye Nezareti, İstanbul Murahhaslığı (HR. İM) 46. 6

Hariciye Nezareti, İstişare Odası (HR. HMŞ. İŞO.) 216. 19

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2121. 18.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2330. 49.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2330. 51.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2539. 11.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2539. 12.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2571. 1.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2571. 2.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2571. 3.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2571. 4.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2714. 2.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2723. 3.

Hariciye Nezareti, Siyasi (HR. SYS.) 2723. 8.

Hariciye Nezareti, Sofya Sefareti (HR. SFR. 04) 666. 56.

Hariciye Nezareti, Sofya Sefareti (HR. SFR. 04.) 666. 58.

Hariciye Nezareti, Sofya Sefareti (HR. SFR. 04.) 926. 42.

İrade Dosya Usulü (İ.. DUİT.) 160. 23.

Meclis-i Vükela Mazbataları (MV.) 219. 185.

Meclis-i Vükela Mazbataları (MV.) 219. 192.

Meclis-i Vükela Mazbataları (MV.) 221. 97.

Meclis-i Vükela Mazbataları (MV.) 221. 124.

Meclis-i Vükela Mazbataları (MV.) 222. 57.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi (BCA)

Toprak ve İskân Müdürlüğü, Sevkiyat (272. 0. 0. 14.) 75. 24. 7

Başbakanlık Kararlar Daire Başkanlığı (30. 18. 1. 1.) 9. 24. 11.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı (İBB), Sayısal Arşiv ve e-Kaynaklar

Bel. Mtf. 047742.

Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü (TİTE)

Klasör 72, Gömlek 17, Belge 17.

Süreli Yayınlar

İkdam

Vakit

Kaynak, Araştırma ve İnceleme Eserler

Acaroğlu, M. Türker, Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2006.

Akın, Veysi, “Cafer Tayyar Paşa’nın Esir Alınışı ve Esaret Hayatı”, İlmî Araştırmalar, S. 1, 1995, s. 31-38.

Akın, Veysi, “Yunan İşgali Döneminde Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, Belgi, S. 22 (Yaz 2021/III), s. 657-673.

Aslan, M. Yasin, “Savaş Hukukunun Temel Prensipleri”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 79 (2008), s. 235-274.

Bıyıklıoğlu, Tevfik, Trakya’da Millî Mücadele, C 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992.

Güzel, Mehmet Şükrü, “Bir Savaş Suçu Olarak Doğu Trakya’da Yunanistan Tarafından Türklere Yapılan Etnik Temizlik Harekâtı 1920-1922”, Akademik Bakış, C 8/S. 15, 2014, s. 133-159.

Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, 51, Vesika 1184, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1965.

Kamil, İbrahim, “Bulgaristan Diplomatik Belgelerine Göre Trakya’da Milli Mücadele ve Türk-Bulgar İlişkileri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C 17/S. 35, 2017, s. 85-119.

Karabulut, Umut-Bozkurt, Ersin, “Osmanlı Devleti’nde Savaş Hukukunun Oluşumu Bağlamında Lahey Konferansları ve Birinci Dünya Savaşındaki Uygulamalar”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 45, (Nisan 2019), s. 87-99.

Kayapınar, Ayşe, “Osmanlı Döneminde Rumeli’de Bir Nahiye Merkezi: Pravadi”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C XXX/S. 1, 2015, s. 121-148.

Özkan, Kenan, İmparatorluktan Ulus Devlete Geçişte Göçlerin Rolü (1918-1923) Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Eskişehir 2020.

Salmon, D. E. and others, Diseases Of The Horse, Government Printing Office, Washington 1890.

Soysal, İsmail, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2000.

Şahin, Muhammet, Milli Mücadelede Doğu Trakya, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1992.

Toker, Hülya, “Milli Mücadele Döneminde Türk-Bulgar İlişkileri ve 1 nci Kolordunun Bulgaristan’a Sığınması”, XX. Yüzyılın İlk Yarısında Türk-Bulgar AskerîSiyasî İlişkileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005, s. 123-141.

Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C II-Kısım II, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1999.

Türk İstiklal Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, 2. baskı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1989.

Dipnotlar

  1. Millî Mücadele yıllarında işgallerin neden olduğu Müslüman nüfus hareketliliği üzerine yapılan ayrıntılı bir çalışma için bk. Kenan Özkan, İmparatorluktan Ulus Devlete Geçişte Göçlerin Rolü (1918-1923), Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Eskişehir 2020.
  2. İstanbul-Edirne bağlantısını sağlayan Uzunköprü-Sirkeci hattı üzerindeki demiryolu istasyonları önce Kasım 1918’de Fransızlar, kısa bir süre sonra Yunan birlikleri tarafından işgal edilmiştir. Demiryolunun Yunan askerleri tarafından işgali hakkında bk. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi, (BOA). Dahiliye, Şifre Kalemi (DH. ŞFR.) 610.120.
  3. Hülya Toker, “Milli Mücadele Döneminde Türk-Bulgar İlişkileri ve 1nci Kolordunun Bulgaristan’a Sığınması”, XX. Yüzyılın İlk Yarısında Türk-Bulgar Askerî-Siyasî İlişkileri, Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005, s. 123-141.
  4. Veysi Akın, “Yunan İşgali Döneminde Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, Belgi, S. 22 (Yaz 2021/III), s. 657-673.
  5. Albay Muhiddin (Kurtiş) hakkında bk. Türk İstiklal Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, Genelkurmay Basımevi, 2. baskı, Ankara 1989, s. 74-76.
  6. Cafer Tayyar Eğilmez hakkında bk. Türk İstiklal Harbine Katılan Tümen…, s. 143-145.
  7. Bu sırada Cafer Tayyar Bey, 24 Temmuz sabahı Havsa’ya bağlı Bostanlı Köyü yakınlarında Yunan askerleri ile çatışmaya girmiş ve sonrasında yaralanarak esir düşmüştür. “Trakya’da Vaziyet, Cafer Tayyar’ın Henüz Ne Olduğu Malum Değildir”, Vakit, 28 Temmuz 1920, No. 948, s. 1. “Cafer Tayyar Esir Edilmiş”, Vakit, 30 Temmuz 1336, No. 950, s. 1. “Edirne’nin İşgali Haberi Tahakkuk Etti”, İkdam, 28 Temmuz 1336, No. 8414, s. 1. Cafer Tayyar Bey’in esareti hakkında ayrıca bk. Veysi Akın, “Cafer Tayyar Paşa’nın Esir Alınışı ve Esaret Hayatı”, İlmî Araştırmalar, S. 1 1995, s. 31-35.
  8. Yunan Ordusunun işgali ve 1. Kolordu birliklerinin muharebeleri hakkında bk. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, C II-Kısım II, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1999, s. 369-381. Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya’da Millî Mücadele, C 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992, s. 350-366. Toker, agm., s. 131-132. Muhammet Şahin, Milli Mücadelede Doğu Trakya, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1992, s. 91-92.
  9. Böylece Bulgar sınırının hangi noktalardan geçileceği belirlenmiş ve bu noktalar 24 Temmuz akşamı birliklere tebliğ edilmiştir. Bu doğrultuda 25 Temmuz günü birliklerin Taşlımüsellim noktasından Büyükderbent’e ve Doğanca üzerinden Mustafapaşa’ya geçmeleri emri verilmiştir. Yapılan görüşmelerden sonra kolordu birlikleri 25 Temmuz’da sınırı geçmeye başlamıştır. Doğu’daki birliklerin Taşlımüsellim üzerinden Büyükderbent’e, 60. Tümenin Hanlıyenice üzerinden Büyükderbent’e ve 49. Tümenin Doğanca üzerinden Mustafapaşa’ya geçmesi emri verilmiştir. Çekilme emri 49. Tümene ulaşmamış olduğundan 49. Tümen Mustafapaşa yerine Lalapaşa-Hanlıyenice üzerinden Büyükderbent’e gelmiştir. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, s. 382-383. Bıyıklıoğlu, age., s. 367. Toker, agm., s. 132.
  10. Bıyıklıoğlu, age., s. 368. Şahin, agt., s. 92. Toker, agm., s. 135, dipnot 54’te gösterilen yer. 30 Aralık 1920 tarihli karar gereğince Trakya’daki harekât neticesinde “inhilal eden Birinci Kolordu 1 Ağustos 1336 tarihinden itibaren mülga addolunmuştur.” Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Yıl: 14/S. 51, Mart 1965, Vesika 1184. “Birinci Kolordunun Lağvı”, Vakit, 5 Kanunisani 1337, No. 1104, s. 1.
  11. Kaymakam Hakkı Bey 1920 Eylül ayı başında İstanbul’a dönmüştür. “Bulgaristan’daki Memurin”, Vakit, 4 Eylül 1336, No. 983, s. 2. “Bulgaristan’a İltica Eden Memurlarımız”, İkdam, 3 Eylül 1336, No. 8443, s. 2. Hakkı Bey 29 Ağustos 1920 tarihli bu raporunu Dâhiliye Nezaretine sunmuştur. Kaymakam Hakkı Bey, bu mülteciler arasında Kırkkilise ve Edirne merkez livaları eşraf ve ileri gelenlerinin bulunduğunu da ifade etmiştir. Arşiv belgelerinde mültecilerin Bulgar sınırına giriş noktasına ilişkin farklı yer isimlerine yer verildiği görülmektedir. Lalapaşa kazasına bağlı “Çalıköy” sınır kapısının ismi “Çalıbekir” hudut sınır kapısı olarak da yer almıştır. BOA. HR. SYS. 2571.1/24. BOA. DH.İ.UM. 20.14. Toker ise Askeri Tarih Daire Başkanlığı belgeleri ışığında birliklerin ve ahalinin, Lalapaşa kazasındaki “Çiftlikköy” sınır kapısından Bulgaristan’a girdiğini aktarmaktadır. Toker, agm, s. 132.
  12. Toker, kaynaklardaki farklılığın nedeni olarak özellikle bu duruma işaret etmektedir. Toker, agm, s. 132.
  13. Bıyıklıoğlu, 10 bin kadar sivil mültecinin yanında 200 civarında sivil devlet memurunun varlığına da işaret etmektedir. Askeri personelden 700’ünü subay ve askerî memur, 4.000’ini ise er olarak vermektedir. Bıyıklıoğlu, age., s. 368-369. “Türk İstiklal Harbi” adlı eserde de aynı miktar tekrar edilmiştir. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, s. 382-384.
  14. Bu miktarın 40’ı üst subay, 600’ü subay ve 5.102’si erlerden oluşmaktadır. Toker, agm, s. 134. Toker, yukarıda işaret ettiğimiz üzere sınırı geçerken yaşanan dağınıklık ve birlikler arasındaki irtibatsızlık nedeniyle ATASE belgelerindeki sayıların da farklılıklar gösterdiğine dikkat çeker. Toker, agm, s. 133, dip not 45,46 ve 47’de gösterilen yer.
  15. Toker, agm., s. 135, dip not 54’te gösterilen yer.
  16. Toker, agm., s. 136. Veysi Akın da asker miktarı hakkında Toker’in verdiği sayıları tekrar etmiş, bunun yanında 10 bin sivil mülteci ve 200 kadar sivil devlet memurunun Bulgaristan’a geçtiğini yazmıştır. Akın, “Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, s. 660.
  17. İbrahim Kamil, “Türk İstiklal Harbi” isimli kaynağa atıfta bulunarak Türk askerî kaynakları ile Bulgar kaynakları arasındaki farklılığa temas etmektedir. İbrahim Kamil, “Bulgaristan Diplomatik Belgelerine Göre Trakya’da Milli Mücadele ve Türk-Bulgar İlişkileri”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C 17/S. 35, 2017, s. 89-90.
  18. Hakkı Bey’in hazırladığı bu rapor, Varna mebusu Zümrezâde Şakir Bey’in riyasetindeki komisyon tarafından hazırlanmış istatistike dayanmaktadır. Hakkı Bey’in raporunda yer alan 10 bin mülteciden 3.000’i asker, geri kalanları ise sivil olarak gösterilmiştir. Hakkı Bey memur miktarını ise 300 olarak vermektedir. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Hariciye Siyasi (HR. SYS.) 2571.1/24. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Dahiliye İdare-i Umumîye (DH. İ. UM.) 20.14. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Bâb-ı Âlî Evrak Odası (BEO.) 4650. 348716.
  19. Bunun 4.000’i subay ve asker, 600’ü memur ve öğretmen geri kalan 8.000’i de sivil mültecidir. Nihat Bey’in 30 Ocak 1921 tarihli raporu için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/35.
  20. Mülteci sayısına ilişkin en fazla miktarı veren isim Güzel olmuştur. Mehmet Şükrü Güzel, “Bir Savaş Suçu Olarak Doğu Trakya’da Yunanistan Tarafından Türklere Yapılan Etnik Temizlik Harekâtı 1920-1922”, Akademik Bakış, C 8/S. 15, 2014, s. 156.
  21. Mülteci miktarlarına ilişkin basındaki haberlere bakıldığında farklı istatistiklere tesadüf edilmekte ve mülteci miktarının 8 bin ile 17 bin arasında değiştiği görülmektedir. Vakit gazetesi 1.000 askerle 2.000 civarında sivilin Bulgaristan’a geçtiği bilgisini vermiştir. “Trakya’dan Bulgaristan’a İltica Edenler”, Vakit, 15 Ağustos 1336, No. 966, s. 3. Gazetenin bir başka haberinde ise iltica eden asker sayısı 3.000 kişi olarak verilmiştir. “Bulgaristan’a İltica Edenler”, Vakit, 21 Ağustos 1336, No. 972, s. 4. “İkdam” gazetesi ise “Cafer Tayyar kıtaatından” 12 bin kişinin Bulgaristan’a iltica ettiğini duyurmuştur. “Trakya Harekât-ı İşgaliyesi Hitam Buluyor”, İkdam, 29 Temmuz 1336, No. 8415, s. 1. “Yine Muhaceret Meselesi”, İkdam, 10 Ağustos 1336, No. 8427, s. 1. “İkdam” birkaç gün sonra Bulgaristan’a göç eden mülteci miktarını 17 binolarak aktarmıştır. “Trakya Muhacirlerinin Avdeti”, İkdam, 15 Ağustos 1336, No. 8433, s. 1. Yunan işgalinin Doğu Trakya’da neden olduğu göç, bununla sınırlı kalmamış ve işgal sonrasında Müslüman nüfus Doğu Trakya’yı terk ederek İstanbul’a gelmiştir. Temmuz-Ağustos 1920’de başlayan İstanbul’a yönelik bu göç dalgası Millî Mücadele yılları boyunca devam etmiştir. “Muhacirin Akını Devam Ediyor”, Vakit, 11 Ağustos 1336, No. 962, s. 3. “Trakya Muhacereti Devam Ediyor”, Vakit, 19 Teşrinisani 1336, No. 1059, s. 2. “Trakya’dan Elan Muhacir Geliyor”, Vakit, 7 Teşrinievvel 1337, No. 1374, s. 1. Yunan işgali söylentilerinin sıklaşması üzerine yalnız Müslümanlar değil, Edirne Museviler de göçe başlamıştır. Bk. BOA. BEO. 4639. 347867. Mehmet Şükrü Güzel, Yunan zulmü nedeniyle Millî Mücadele boyunca Doğu Trakya’dan 60 bin Müslümanın İstanbul’a göç etmek zorunda kaldığını yazmıştır. Güzel, agm., s. 156. Ancak 1921 Londra Konferansı’nda Müttefiklere sunulmak üzere hazırlanan resmî bir istatistik çalışmasına göre Trakya’dan İstanbul’a göç eden Müslüman muhacir miktarı 30 bin kişi olarak verilmiştir. “Tehcir İstatistiki”, İkdam, 13 Mart 1337, No. 8620, s. 1. İşgalin gerçekleştiği sırada 1. Kolordu Komutanı Albay Muhiddin Bey olsa da İstanbul basınında 1. Kolordu için “Cafer Tayyar Kıtaatı” ya da “Tayyarcılar” ifadesi tercih edilmiştir. 1. Kolordu Komutanlığına Albay Muhiddin Bey’in tayini hakkında bk. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) İrade Dosya Usulü (İ.. DUİT.) 160. 23. BOA. BEO. 4631. 347280.
  22. Bıyıklıoğlu’nun verdiği bilgilere göre kolordunun elinde bulunan çeşitli çap ve özelliklere sahip toplam 53 toptan sadece 27’si, bunun dışında 3.000 tüfek, 30 makinalı tüfek kurtarılarak Bulgaristan’a götürülmüştür. Bıyıklıoğlu, age., s. 368-369. Diğer kaynaklar da bu rakamları kullanmaktadır. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, s. 384. Akın, “Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, s. 659. Kamil, agm., s. 90. Şahin, agt., s. 93. Vakit gazetesine yer alan bir haberde Cafer Tayyar birliklerinden 1.590 silah, 3 top ve 3 araba alındığı bilgisi yer almaktadır. “Bulgaristan’a İltica Edenler”, Vakit, 21 Ağustos 1336, No. 972, s. 4.
  23. Toker, ATASE belgelerinde yer alan hayvan ve araba miktarları hakkındaki bilgilerin de farklılık arz ettiğine dikkat çekmiştir. Buna göre farklı tarihlerdeki üç belgede hayvan için 188, 385 ve 36 sayıları verilirken; araba için 41, 58 ve 18 sayıları yer almaktadır. Toker, agm., s. 133-134. “Türk İstiklal Harbi” isimli kaynakta Bulgaristan’a geçirilen hayvan ve araba miktarı da aktarılmış ve 1.147 hayvanın yanı sıra bir miktar arabadan bahsedilmiştir. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, s. 384. Şahin ve Akın da bu miktarı vermektedir. Şahin, agt., s. 93. Akın, “Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, s. 659.
  24. BOA, HR. SYS. 2571.1/24. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, s. 383. Bıyıklıoğlu, age., s. 370. Toker, agm., s. 132. Bulgar sınırına geçen 49. Tümen birliklerinin silah ve toplarını Bulgar makamlarına teslim ettiği hakkında bk. “49’uncu Fırkanın Bulgaristan’a İlticası”, Vakit, 30 Temmuz 1336, No. 950, s. 1. “Bulgaristan’a Geçen Cafer Tayyar Kuvvetleri”, İkdam, 30 Temmuz 1336, No. 8416, s. 1.
  25. “Edirne’nin İşgali Haberi Tahkik Etti”, İkdam, 28 Temmuz 1338, No. 8414, s. 1. Silahların toplanması konusu Bulgar ve Yunan Hükûmetlerini karşı karşıya getirmiştir. “Bulgaristan’a Gidenler”, Vakit, 5 Ağustos 1336, No. 956, s. 1. Kamil, agm., s. 90, dip not 28’de gösterilen yer. Bulgar Başbakanı Stambolyski, silahların toplanması işinde ancak Bulgar memurlarının sayısı kâfi gelmezse Yunan kuvvetlerinin Bulgar arazisine girmesine izin verilebileceğini söylemiştir. İkdam, 1 Ağustos 1336, No. 8418, s. 1.
  26. Asker ve sivil mülteciler Dedeağaç’a bağlı Sofulu kazasının Büyükderbent ile Tatarköy köprülerinden geçerek Bulgaristan’a girmişlerdir. BOA, HR. SYS. 2571.1/24. BOA, DH. İ. UM. 20.14. İkdam mültecilerin ilk ulaştıkları yerler arasında Tırnova’yı da saymaktadır. “Bulgaristan’daki Türk Eserleri”, İkdam, 9 Ağustos 1336, No. 8426, s. 1. “Bulgaristan Ahvali”, Vakit, 28 Teşrinievvel 1336, No. 1037, s. 1. Kamil, agm., s. 89.
  27. Birlikler Almanlardan kalan barakalara yerleştirilmişlerdir. Yanbolu’da toplanan askerî birliklerden taburlar oluşturulmuş ve başlarına sorumlu subay tayin edilmiştir. Bıyıklıoğlu, age., s. 370.
  28. Buna göre Kolordu karargâhı Eskizağra’ya (Stara Zagora), 55. Tümen Kızanlık civarındaki Çakmakçı barakalarına yerleşmiş, subaylar buraya bağlı olan Kızanlık’ta iskân edilmiştir. 60. Tümenin tüm piyade erleri Yenizağra’ya (Nova Zagora), topçu kıtası ise Yanbolu’ya yerleştirilmiştir. 49. Tümen ise Tatarpazarcık’a sevk edilmiştir. Birliklerin beşe bölünmesi 2 Ağustos’tan itibaren gerçekleşmiştir. Toker, agm., s. 134. Bıyıklıoğlu, age., s. 370. Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, s. 383. “Trakya’dan Bulgaristan’a İltica Edenler”, Vakit, 15 Ağustos 1336, No. 966, s. 3. “Bulgaristan’a İltica Eden Cafer Tayyar Kuvvetleri”, Vakit, 23 Eylül 1336, No. 1002, s. 2. Askerî birliklerin Bulgaristan’da iskân edildikleri mahaller hakkında bk. Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü (TİTE), Klasör 72, Gömlek 17, Belge 17. Bk. Ek-I
  29. Cengiz Hakov, “Atatürk ve Bulgaristan ile Türkiye Arasında Yeni Siyasal-Diplomatik Münasebetler”, Uluslararası İkinci Atatürk Sempozyumu, 5-11 Eylül 1991, C 2, ATAM Yayınları, Ankara 1996, s. 1272’den aktaran Akın, “Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, s. 665. İkdam’a göre sivil mültecilerin bir kısmı Filibe, Sofya ve az da olsa Yanbolu’da iskân edilmiştir. “Bulgaristan’daki Mülteciler”, İkdam, 10 Eylül 1336, No. 8450, s. 1.
  30. Stambolyski Hükûmeti, bir taraftan İtilaf Devletleri ile iyi ilişkiler kurarak antlaşma şartlarının iyileştirilmesi siyasetini takip ederken, diğer taraftan da ülkede güçlenen Bolşevik hareket ve grev dalgası ile mücadele etmek durumunda kalmıştır. “Bulgaristan’ın Bî-taraflığı”, Vakit, 14 Ağustos 1336, No. 965, s. 4. “Bulgaristan’ın Bî-taraflığı”, İkdam, 14 Ağustos 1336, No. 8431, s. 1. “Bulgaristan Muahedesinde Tadilat Talebi”, Vakit, 13 Teşrinievvel 1336, No. 1022, s. 1. “Neuilly Muahedesinin Tadili Talebi”, Vakit, 15 Kanunievvel 1336, No. 1083, s. 1. Grevciler ve onları destekleyen Bolşeviklerin anarşi ve sabotaj eylemleri ülkedeki nakliyatı aksatmış, tedarik zinciri kırıldığı için gıda ve tarım ürünlerinde çok yüksek fiyat artışı yaşanmıştır. Grev, Bulgaristan’a toplamda 45-60 milyon frank değerinde bir maddi zarara neden olmuştur. Grev dalgası ve siyasal muhalefetle başa çıkmak için Stambolyski Hükûmeti sıkıyönetim ilan etmiştir. Şubat 1920 itibarıyla Bulgaristan’daki iç karışıklıkları aktaran 516. Hudut Tabur Komutanı İhsan Bey’in raporu için bk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı (İBB), Sayısal Arşiv ve e-Kaynaklar, Bel. Mtf. 047742. Ülkedeki sıkıyönetimle ilgili olarak ayrıca bk. BOA. HR. SYS. 2330. 51. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Dahiliye Asayiş Kalemi (DH. EUM. AYŞ.) 30. 78. “Bulgaristan’da İktisadî Buhran”, Vakit, 17 Kanunisani 1337, No. 1116, s. 2. “Bulgaristan Ahvali”, Vakit, 3 Ağustos 1336, No. 954, s. 1. “Bulgaristan’da Hükûmet Mücadelesi”, Vakit, 25 Eylül 1336, No. 1004, s. 1. “Bulgaristan Ahvali”, Vakit, 28 Teşrinievvel 1336, No. 1037, s. 1. Grev dalgasının yaşandığı şehirler arasında Türk mültecilerin yerleştirildiği şehirler de yer almaktadır. Sofya, Filibe, Varna, Eskizağra ve Yanbolu’daki grevde hükûmetin müdahalesine karşılık olarak muhaliflerin gerçekleştirdiği bombalı eylemde 800’den fazla insanın hayatını kaybettiği hakkında bk. BOA. HR. SYS. 2330. 49. “Bulgaristan’da Müsademeler”, Vakit, 31 Ağustos 1336, No. 979, s. 2. Bununla birlikte Bulgaristan’a dair istihbarat raporlarında Bulgar kamuoyunun Türklere karşı mümâşatkâr; Rumlara aleyhtar olduğu bilgisine de yer verilmiştir. BOA. DH. EUM. AYŞ. 30. 78.
  31. Sofya’nın kuzeybatısında yer alan “Pernik” maden kömürü ocaklarında çalışmak zorunda kalan bir başçavuş, dört onbaşı ve altı nefer hakkında bk. BOA. HR. SYS. 2571. 3/71. Kolordu tarafından 17 Ağustos tarihiyle yayınlanan emirde kendilerine gösterilen yerlerde kalmak istemeyen subayların, Bulgar makamlarının onayı ile garnizon haricinde ikamet edebilecekleri duyurulmuştur. Toker, agm., s. 135, dip not 54’te gösterilen yer.
  32. Bulgar Hükûmetinin yardımları konusunda Toker ve Bıyıklıoğlu farklı görüştedirler. Toker’e göre Bulgar Hükûmeti, Kolorduya bağlı birliklerin barınma ve iaşelerini karşılamıştır. Toker, agm., s. 135. Ancak Bıyıklıoğlu, Bulgaristan’a iltica eden subay ve erlere Bulgar Hükûmetince uluslararası teamüllere göre muamele edilmediği, iaşenin sadece ilk zamanlara mahsus olup devamının gelmediğini ve sonuçta Türk askerlerin zor şartlar altında yaşamak mecburiyetinde kaldıkları görüşündedir. Bıyıklıoğlu, age., s. 371.
  33. Eskizağra’da Kolordu Karargâhı, Yenizağra’da 60. Tümen, İslimiye’de 55. Tümen ve Yanbolu’da 49. Tümen birlikleri ile Topçu Alayı iskân edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/24. “Cafer Tayyar’ın Erkân-ı Harbiyesi Eskizağra’da”, İkdam, 15 Ağustos 1336, No. 8433, s. 1.
  34. İkdam gazetesi mültecilerin orada kalmak yerine “mevâ-yı kadîmelerine” dönmelerinin Osmanlı Hükûmetince teminin istemiştir. “Yine Muhaceret Meselesi”, İkdam, 10 Ağustos 1336, No. 8427, s. 1.
  35. BOA. HR. SYS. 2571. 1/24. BOA. DH. İ. UM. 20. 14. BOA. BEO. 4650. 348716. Bulgar Hükûmeti ve bilhassa Çiftçi Partisi tarafından Türk mültecilere oldukça ilgi gösterildiği ve yardımda bulunulduğu basında yer almıştır. Hükûmet tarafından bunlar için 1 milyon leva tahsisat ayrıldığı ve nüfus başına da ikişer leva tahsis edildiği yazılır. “Bulgaristan’daki Mülteciler”, İkdam, 10 Eylül 1336, No. 8450, s. 1. İbrahim Kamil ve Veysi Akın, Bulgar kaynaklarına atıfla Bulgar Hükûmetinin mülteciler için 2 milyon levalık bir bütçe ayırmış olduğu bilgisini paylaşırlar. Akın, “Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, s. 660. Kamil, agm., s. 89.
  36. Hükûmete düşen bir vazife-i acile vardır ki, o da derhal muhacir ve mültecilerin ve firarilerin mukadderatıyla ciddi olarak meşgul olmak ve onları hicret sefaletinden bir an evvel tahlise çalışmaktır. “Yine Muhaceret Meselesi”, İkdam, 10 Ağustos 1336, No. 8427, s. 1.
  37. Bulgaristan, 29 Eylül 1918 tarihinde imzaladığı Selânik Ateşkesi gereği Osmanlı Devleti ile ilişkilerini kesmiş ve İtilaf Devletlerinin baskısı sonucunda Osmanlı Devleti de Bulgaristan’la ilişkilerini noktalamıştır. İstanbul Hükûmetinin 29 Kasım 1918 tarihli notasıyla İstanbul’daki Bulgar elçisi Kolişev’in görevi sonlandırılmış, İzmir ve Edirne’deki Bulgar Konsoloslukları kapatılmıştır. Karşılığında 17 Aralık 1918’de Bulgar Hükûmeti de İstanbul Hükûmetine bir nota vermiş, Sofya’daki Osmanlı elçisi Sefa Bey ve Bulgaristan’daki Osmanlı diplomatları sınır dışı edilmiştir. Bu nedenle Mütareke Döneminde, Bulgaristan’ı Osmanlı Devleti nezdinde İstanbul’daki İsveç Elçiliği; Osmanlı Devleti’ni de Bulgaristan nezdinde Sofya’daki İspanya Elçiliği temsil etmiştir. Kamil, agm., s. 86. İspanya’nın Sofya elçisi Jose de Romero Dusmin’in Bulgar Hükûmeti nezdinde Osmanlı Hükûmeti’nin menfaatlerini korumakla yetkilendirildiği hakkında bk. BOA. HR. SYS. 2121. 18.
  38. Albay Muhiddin Bey, 706 subayın iki aydır maaş alamadığını ve bir aydır Bulgaristan’da bulundukları halde Bulgar makamlarının sadece bu konunun arzına müsaade ettikleri hususuna da dikkat çekmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/50. BOA. BEO. 4656. 349132/5. Bıyıklıoğlu, age., s. 371.
  39. 26 Ağustos’ta İslimiye’den gönderilen bu mektup 21 Eylül’de ise Osmanlı Hariciye Nezaretine ancak ulaşmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 1/47-48.
  40. Heyette Albay Hüseyin Hakkı, Binbaşı Tahsin ve Neyir Bey yer almaktadır. HR. SYS. 2571. 1/31-37-41-51. “Bulgaristan’daki Mülteciler”, İkdam, 18 Eylül 1336, No. 8458, s. 3. “Bulgaristan’da Bulunan Memur ve Muhacirler”, Vakit, 24 Eylül 1336, No. 1003, s. 2.
  41. Sofya Şehbenderliği Kançıları Nahit Bey de birkaç ay zarfında mültecilerin büyük kısmının kendi imkanları ile memleketlerine dönmeyi başardığını, sadece 40-50 civarında subay ile 700 civarında askerin Bulgaristan’ın farklı yerlerinde kalmış olduğu bilgisini aktarmaktadır. BOA. HR. SYS. 2571. 2/35. Bu sırada subayların kendi imkanları ile çeşitli yollardan İstanbul’a gelmeye başladıklarına ilişkin bk. BOA. BEO. 4648. 348592 ve BOA. BEO. 4659. 349355. “Bulgaristan’daki Mülteci Askerler”, İkdam, 20 Ağustos 1336, No. 8437, s. 1. “Bulgaristan’daki Osmanlı Zabitanı”, Vakit, 20 Ağustos 1336, No. 971, s. 3. “Bulgaristan’daki Mülteciler İçin” Vakit, 25 Ağustos 1336, No. 976, s. 2. “Bulgaristan’daki Âsâkir-i Osmaniye”, İkdam, 22 Teşrinievvel 1336, No. 8487, s. 2.
  42. BOA. HR. SYS. 2571. 1/59. BOA. BEO. 4656. 349132/7. Mektup, 13 Ekim’de Harbiye Nazırı Hüseyin Hüsnü Paşa imzasıyla Hariciye Nezaretine, 17 Ekim’de ise Sadaret makamına iletmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/56-57.
  43. Bulgar Hükûmeti, Osmanlı Hükûmeti’ne ilettiği 9 Ekim 1920 tarihli notada Bulgaristan’daki Tayyar Bey ordusuna ait görevlilerin ve askerlerin durumunun, nihayetinde sefil ve çaresiz bir hale geldiğini ifade etmiş ve bunların ihtiyaçlarının temini hususunu Osmanlı Hükûmeti’nden acilen talep etmiştir. BOA. HR. SYS. 2571.1/53-54.
  44. Harbiye Nazırı, Muhiddin Bey’in ilk mektubunu 27 Eylül’de Sadaret makamına göndermiştir. BOA. BEO. 4656. 349132/9. Sadaret ise gerekli işlemlerin yapılması talimatını 30 Eylül’de Maliye Nezaretine vermiştir. BOA. BEO. 4656. 349132/1.
  45. BOA. BEO. 4659. 349367/3. Karar, 14 Ekim’de Harbiye Nezaretine iletilir. BOA. BEO. 4659. 349367/1. Albay Muhiddin Bey’in ilk mektubuna ilişkin bu kararın alındığı sırada, ikinci mektup 19 Ekim’de Sadaret makamına ulaşmıştır. BOA. BEO. 4656. 349132/3.
  46. BOA. HR. SYS. 2571.1/70-83.
  47. Hariciye Nezareti asker miktarından önce yol masraflarının tespit edilmesi düşüncesindedir. Hariciye Nezaretinin 6 Kasım tarihli yanıtında zabitan ve efrâd-ı mezkurenin müzayaka içinde bırakılmaları tecviz edilemeyeceğine işaret edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/68. Harbiye Nezareti’nin 16 Kasım tarihli yanıtında, yol masraflarının tespiti ve hükûmetçe karşılanması hususunun para tedarikinden daha uzun bir süre alacağı, para konusun asıl olarak siyasi girişimler tamamlandıktan sonra gündeme gelmesi gerektiği noktasına temas edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/134.
  48. 23 Kasım 1920 tarihli mektup için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 1/103. Mülazım-ı evvel (Üsteğmen) Mehmet, İstanbul’a dönmeyi başaran arkadaşlarından birine Sofya’dan gönderdiği 4 Ocak 1921 tarihli mektupta vize krizinden bahsetmiş ve 35 gündür Sofya’da bulunduğunu, bugün, yarın diye diye Bulgar makamlarınca oyalandığını ve artık yemek içmek için para bulmakta son derece güçlük çektiğini aktarmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 2/42.
  49. Şemseddin Efendi, Yunan Hükûmeti’nin müdahalesinden sonra sevkiyatın 20 gündür aksamış olduğunu ve 400-500 civarındaki Anadolulu neferin Ahyoluburgaz iskelesinde perişan bir halde beklediği bilgisini aktarmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 1/67.
  50. “Bulgaristan’daki Mülteciler”, Vakit, 15 Teşrinisani 1336, No. 1055, s. 2. “Bulgaristan’daki Müslüman Mülteciler”, İkdam, 26 Teşrinisani 1336, No. 8520, s. 2.
  51. “Bulgaristan’daki Müslüman Muhacirler”, Vakit, 8 Kanunievvel 1336, No. 1076, s. 1.
  52. Harbiye Nazırı imzasıyla gönderilen 1 Aralık 1920 tarihli yazı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 1/104. Hariciye Nezaretinden verilen 20 Aralık tarihli yanıtta mültecilerin miktarıyla, yol masraflarının ne kadar olduğunun bildirilmesine ilişkin İspanya Sefaretinden yanıt alınması halinde harekete geçileceği bilgisi paylaşılmıştır. BOA. HR. SYS. 2571.1/102.
  53. Bulgar Hükûmeti’nin notasında asker mültecilerin kaderleriyle ilgilenmesi ve ülkelerine geri gönderilmesi konusunda gerekli yardımın yapılması için Osmanlı Hükûmeti göreve davet edilmiştir. Notada ayrıca Karada vuku bulan bir savaşta tarafsızların hak ve görevleriyle ilgili olarak İkinci Lahey Konferansında akdedilen sözleşme gereği Bulgaristan topraklarına çekilen ve Bulgar Hükûmeti tarafından savaş esiri muamelesi gören Türk ordusu askerleri ifadesine yer verilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 2/6.
  54. BOA. HR. SYS. 2571. 2/46.
  55. Dahiliye Nezaretinden gönderilen 3 Ocak 1921 tarihli yazı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/1.
  56. Hariciye Nezaretinden gönderilen 11 Ocak 1921 tarihli yazıda, vize sorununun çözülmesi ve mültecilerin iadesi için Hariciye, Dahiliye ve Harbiye Nezaretlerinin iş birliği gerekli görülmüştür. BOA. HR. SYS. 2571. 2/3. BOA. HR. SYS. 2571. 2/5.
  57. İstanbul Fransız Fevkalade Komiserliği tarafından, Yunan Fevkalade Komiserliğine ve Bulgaristan’daki Fransa Sefaretine yapılan 2 Ocak 1921 tarihli tebligatta, mültecilerin dönüşünde zorluk çıkarılmaması istenmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/110. BOA. HR. SYS. 2723. 3/2. Memlekete dönüş için pasaportlarının Fransız makamlarınca vize edilmesini bekleyen 179 askeri personelin isim listesi için bk., BOA. HR. SYS. 2723. 3/7.
  58. BOA. HR. SYS. 2571. 2/44.
  59. Dahiliye Nezareti bu teklifin kabul edilmesi halinde daha az masrafla mültecilerin iadesinin mümkün olacağını, reddi hâlinde Hariciye Nezaretince ne gibi bir yolun düşünüldüğünü 17 Ocak tarihli yazı ile sormuştur. BOA. HR. SYS. 2571. 2/46.
  60. BOA. HR. SYS. 2571. 2/47.
  61. Nahit Bey’e göre, Şakir Bey gazetelere verdiği beyanatlarda Bulgaristan’da kalan mülteci miktarını 14.000 olarak açıklamıştır. Mülteci miktarını abartan Şakir Efendi, devletimizi şu zamanda fazla bir masrafa duçar ettiği gibi gazetelerdeki mülakatları da Düvel-i Mütelifenin nazar-ı dikkatini ehemmiyetle celp etmiş olduğundandır ki, buradaki mültecimizin avdetlerini imkân haricinde bırakmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 2/35-36.
  62. 830 kişiden 180’i Varna, 150’si Ahyoluburgaz, 200’ü Şumnu ve Lom, 300’ü İslimiye, Kızanlık ve Eskizağra’da bulunmaktadır. Bu bilgilerden, askerî mültecilerin başlangıçta iskân edildikleri yerlerin dışında, Bulgaristan’ın çok farklı yerlerine dağılmış oldukları anlaşılmaktadır. BOA. HR. SYS. 2571. 2/54. BOA. HR. SYS. 2571. 2/55.
  63. Harbiye Nezaretinden gönderilen 21 Şubat 1921 tarihli yazı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/49. Böylece Hükûmetin, Dahiliye Nezaretinin 17 Ocak 1920 tarihli teklifini kabul ettiği anlaşılmaktadır. 17 Ocak 1920 tarihli yazı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/46. Pasaportları vize edilmediği için beklemekte olan mülteci askerlerden bir kısmı, özellikle de Anadolulu erler, Cuma-yı Bâlâ Müftülüğü aracılığıyla yardım talebinde bulunmuşlardır. “Bulgaristan’daki Esirlerimiz”, Vakit, 10 Mart 1337, No. 1168, s. 2. “Bulgaristan’daki Anadolulu Efrad”, İkdam, 9 Mart 1337, No. 8616, s. 3. Cuma-yı Bâlâ, Selânik’in Serez Sancağına bağlı bir kaza iken daha sonra Bulgaristan’a bırakılmıştır. Bugünkü “Blagoevgrad” şehridir.
  64. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Meclis-i Vükelâ Mazbataları (MV.) 221. 97. “Bulgaristan’daki Türk Mülteciler”, İkdam, 23 Şubat 1337, No. 8604, s. 3. “Bulgaristan’a İltica Eden Zabitlerimiz”, İkdam, 25 Şubat 1337, No. 8606, s. 3. “Bulgaristan’daki Mülteci ve Muhacirler”, İkdam, 11 Mart 1337, No. 8618, s. 3. “Bulgaristan’daki Efradımız”, Vakit, 24 Mart 1337, No. 1181, s. 3.
  65. BOA. BEO. 4678. 350810/1-3.
  66. “Kyril” vapuruyla Bulgaristan’dan gelen 150 kişi Yunanlılarca tutuklanıp Pire limanına götürülmüşlerdir. “Kyril Vapuruyla Gelen Esirlerimiz”, Vakit, 25 Nisan 1337, No. 1214, s. 2. Osmanlı Hükûmeti, Londra Elçisi Mustafa Reşid Paşa vasıtasıyla İngiltere Hükûmeti ile temas kurarak bunların iadesini temin etmiş ise de Haziran 1921 sonlarına gelindiğinde bu esirlerin hala İstanbul’a ulaşmadıkları anlaşılmaktadır. “Bulgaristan’dan Gelen Esirlerimiz”, Vakit, 2 Haziran 1337, No. 1252, s. 3. “Yunanistan’daki Esirlerimiz”, Vakit, 26 Haziran 1337, No. 2174, s. 2.
  67. BOA. MV. 222. 57. BOA. BEO. 4694. 351986/1-4.
  68. Geçimlerini sağlamak için kömür madenlerinden çalışmak zorunda kalan bir başçavuş, dört onbaşı ve altı neferin İstanbul’a iadeleri için 6.000 levaya ihtiyaç duyulduğu Sofya İspanya Sefareti Refakat Memuru Şehbender Sami Bey tarafından 1 Mart 1922’de Hariciye Nezaretine yazılmış ve söz konusu miktar Nisan 1920’de Osmanlı Bankası aracılığıyla Sofya’ya gönderilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 3/70-90. İçine düştükleri sefaletten yakınan ve Hükûmetin acil yardımını talep eden Edirne, Yozgat, Konya ve Afyon doğumlu 1. Kolorduya mensup 3 çavuş ile 4 er, 25 Ağustos 1922 tarihinde Sofya Osmanlı Sefaretine yaptıkları müracaatta vatan ve milletin giriştiği mücahedeye bir an önce katılmak amacıyla ülkeye dönmek istedikleri için Varna Şehbenderliğine yaptıkları müracaatların tahsisatın bulunmayışı gerekçesiyle reddedildiğinden bu konuda Sofya Şehbenderliğinin yardımını talep etmişlerdir. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Hariciye Sofya Sefareti (HR. SFR. 04.). 666. 58/2 ve BOA. HR. SFR. 04. 926. 42. Bk. Ek-II. Mütareke Komisyonu tarafından İstanbul’a dönüşlerine izin verilen askerî mültecilere ait 24 Mart, 19 Nisan ve 9 Mayıs 1921 tarihli ve sırasıyla 71, 134, 131 ve 246 kişilik isim listeleri için bk. BOA. HR. SYS. 2714. 2/97. BOA. HR. SYS. 2714. 2/99. BOA. HR. SYS. 2714. 2/100. BOA. HR. SYS. 2714. 2/103.
  69. Biri 183 ve diğeri 153 olmak üzere toplamda 336 Osmanlı askerinin isimlerini içeren iki listeye 14 Şubat 1921 tarihinde Mütareke Komisyonu tarafından onay verilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 2/93-95. Listeler için bk. BOA. HR. SYS. 2714. 2/89-96. Ek-III-IV.
  70. Esaretten dönenlere maaşlarının ödenebilmesine kadar geçecek sürede temel ihtiyaçları için avans olarak subaylara 5, ümeraya ise 10 lira verilmesi kararlaştırılmıştır. “Esaretten Dönen Zabitana Avans”, İkdam, 12 Teşrinievvel 1336, No. 8477, s. 2. Bunun dışında esaretten dönenlere Âlî Satış Komisyonu vasıtasıyla 3 metre don, 6 metre elbiselik ve kaputluk kumaş ile bir çift ayakkabı verilmesi hakkında karar uygulamaya sokulmuştur. BOA. BEO. 4661. 349505. “Zabitana Kumaş Tevzi”, İkdam, 29 Teşrinievvel 1336, No. 8492, s. 1. “Esaretten Gelen Zabitan”, İkdam, 31 Teşrinievvel 1336, No. 8494, s. 2.
  71. Maliye Nezaretinden gönderilen 6 Şubat 1921 tarihli yazı için bk. BOA. BEO. 4680. 350996/3.
  72. 26 Nisan 1921 tarihli karar için bk. BOA. MV. 221. 124.
  73. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Yıl 14, S. 51, Mart 1965, Vesika 1184. Hükûmet, İstanbul’a dönen 587 Trakyalı neferin memleketlerine sevkleri için de yardımda bulunmuş, tren ücretleri ve kumanya masrafları temin edilerek iadeleri sağlanmıştır. “Trakyalı Efrad Memleketlerine Gönderiliyor”, İkdam, 18 Kanunisani 1337, No. 8568, s. 3.
  74. “Bulgaristan’dan Gelen Mülteciler”, İkdam, 25 Teşrinisani 1336, No. 8490, s. 1. “Bulgaristan Ahvali”, Vakit, 28 Teşrinievvel 1336, No. 1037, s. 1.
  75. BOA. DH. EUM. AYŞ. 46. 18.
  76. “Bulgaristan ve Yunanistan’dan Gelen Zabitan”, İkdam, 17 Kanunievvel 1336, No. 8540, s. 2. “Avdet Eden Zabitan Hakkında”, Vakit, 6 Kanunisani 1337, No. 1105, s. 1. “Bulgaristan ve Arazi-i Meşguleden Gelen Ümera ve Zabitan Hakkında Tahkikat”, İkdam, 6 Kanunisani 1337, No. 8556, s. 2. “Bulgaristan ve Yunanistan’dan Gelen Zabitan”, İkdam, 17 Kanunievvel 1336, No. 8540, s. 2. “Avdet Eden Zabitan Hakkında”, Vakit, 6 Kanunisani 1337, No. 1105, s. 1. “Bulgaristan ve Arazi-i Meşguleden Gelen Ümera ve Zabitan Hakkında Tahkikat”, İkdam, 6 Kanunisani 1337, No. 8556, s. 2.
  77. BOA. HR. SYS. 2571. 2/6. Kara savaşlarını düzenleyen 19 Temmuz 1899 tarihli Lahey Sözleşmesine, Osmanlı Devleti de taraf olmuş, 10-18 Ekim 1907 tarihli İkinci Lahey Sözleşmelerinin hazırlık ve imza aşamasında Osmanlı Devleti, Turhan Paşa başkanlığındaki bir delegasyon ile hazır bulunmuşsa da 1911’de çıkan Trablusgarp Savaşı nedeniyle bu sözleşmeleri onaylamamıştır. Toplam 12 sözleşme içeren 1907 tarihli İkinci Lahey Sözleşmelerinin “IV No’lu Kara Savaşı Kuralları Sözleşmesi” ve V No’lu Kara Savaşında Tarafsızların Hak ve Yetkilerine Dair Sözleşme konu açısından önemlidir. M. Yasin Aslan, “Savaş Hukukunun Temel Prensipleri”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 79, 2008, s. 238-240. Umut Karabulut - Ersin Bozkurt, “Osmanlı Devleti’nde Savaş Hukukunun Oluşumu Bağlamında Lahey Konferansları ve Birinci Dünya Savaşındaki Uygulamalar”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 45 (Nisan 2019), s. 89-90. Türkiye Cumhuriyeti tarafından da onaylanmayan 1907 tarihli Lahey Sözleşmelerine Türkiye taraf değildir. Türkiye, Lahey Sözleşmelerine taraf olmamakla birlikte imzalamış olduğu uluslararası antlaşmalarda bu belgeye sıklıkla atıf yapmış ve kabul etmiştir. Örnek için bk. İsmail Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2. baskı, Ankara 2000, s. 355, 384, 396.
  78. BOA. HR. SYS. 2571. 2/74.
  79. Bâb-ı Âlî Hukuk Müşavirliğinin 29 Ocak 1921 tarihli değerlendirmesi için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/74. 11. Madde: Muharip ordulara ait birlikleri toprağına kabul eden tarafsız devlet, onları mümkün olduğu kadar harp sahasından uzak bir yerde gözaltına alacaktır. Tarafsız devlet, onları kamplarda saklayabilecek ve hatta kalelerde yahut bu gayeye uygun yerlerde kapatabilecektir. Tarafsız devlet, toprakları izinsiz terk etmeme taahhüdünü söz üzerine almak suretiyle subayların serbest bırakılıp, bırakılmayacağına karar verir. 12. madde: Özel bir sözleşmenin mevcut olmaması halinde tarafsız devlet gözaltına alınanlara yiyecek, elbise ve insaniyetin gerektirdiği yardımları tedarik edecektir. Gözaltındaki sürede yapılan masrafların ödenmesi barış zamanında yapılacaktır.
  80. Hukuk Müşavirliğinin değerlendirmesinde, Balkan Savaşları sonrası iki hükûmet arasında gerçekleşen 10 Ekim 1914 tarihli yazışma neticesinde Bulgar Hükûmeti’nin, Osmanlı Hükûmeti’ne ödeme yapma taahhüdünde bulunduğu halde henüz bunu yerine getirmediği hatırlatılmış, askerlerin iaşesi için Bulgar Hükûmeti’ne ödenecek meblağın bu tazminattan düşülmesi tavsiye edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Hariciye İstişare Odası (HR. HMŞ. İŞO.) 216. 19/1-2. BOA. HR. SYS. 2571. 2/74.
  81. BOA. HR. HMŞ. İŞO. 216. 19/1-2. BOA. HR. SYS. 2571. 2/71.
  82. 20 Şubat 1921 tarihli karar için bk. BOA. BEO. 4675. 350595/1-3. Bu konuda Bulgar Hükûmetine verilmek üzere hazırlanan nota taslağı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/75-76 ve BOA. HR. SYS. 2571. 2/83-84.
  83. 28 Şubat 1921 tarihli karar için bk. BOA. MV. 221. 68. Kararın altında, Bulgar Hükûmeti’nin bir kere daha benzer taleplerle gelmesi hâlinde hazırlanmış olan nota taslağı doğrultusunda hareket edilmesi, Bulgar Hükûmetince bu konuda herhangi hamle yapılmaması durumunda Hariciye Nezaretinin de herhangi bir teklifte bulunmaması, görüş beyan etmemesi istenmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 2/90. BOA. HR. SYS. 2571. 3/22. BOA. HR. HMŞ. İŞO. 216. 41.
  84. Bu sırada Üsteğmen Celal Efendi’nin el konulan atının bedelini Bulgar makamlarından talep etmesi, Osmanlı Hükûmetinin 2 Nisan 1921 tarihli notayı göndermesine fırsat vermiştir. Osmanlı Hükûmeti notasında, Bulgar Hükûmetinin mülteciler subaylar hakkında uyguladığı IV Sayılı Sözleşmenin bile ordu malı atlar, askerî malzeme ve silahlar dışında özel mülkiyeti dokunulamayacağı hususunu garanti altına aldığı ifade edildikten sonra, Bulgar Hükûmeti’nin, subayların özel mülkiyeti olan atların bedelini ödemeden ya da muadilini temin etmeden elinden alma yetkisine sahip olmadığı hatırlatılmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 3/52.
  85. 55. Tümenden Üsteğmen Celal Efendi’nin 26 Aralık 1920 ve 60. Tümenden Teğmen Ahmet Cemaleddin Efendi’nin 7 Şubat 1921 tarihinde Harbiye Nezaretine yaptığı müracaatlardan, komisyonun çalışmaları hakkında bilgi edinmek mümkündür. Teğmen Celal Efendi, Yanbolu’da bulunduğu sırada hayvanata ve eşya-yı mirîyeye Bulgar Hükûmetince vaz’-ı yed muamelesi yapıldığını ve 1. Kolorduya Serbaytarı ile Bulgar askerî baytarının bulunduğu bir Hayvan Mübayaa Komisyonu oluşturularak, şahsî binek hayvanlarının bu komisyonca takdir edilen fiyat üzerinden Bulgar Hükûmeti adına satın alındığı, karşılığında da bir makbuz verildiği bilgisini aktarmaktadır. BOA. HR. SYS. 2571. 2/18 ve BOA. HR. SYS. 2571. 3/5. Komisyonca verilmiş bir makbuz örneği için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/17. Ek-V. 86 Ayrıca muayene neticesinde “Malleus humidis” yani bulaşıcı “Ruam” hastalığı tespit edilen atlar, tutanak düzenlenmek suretiyle itlaf edilmiş ve sahiplerine para yardımında bulunulmuştur. BOA. HR. SYS. 2571. 3/20. Arşiv belgelerinden Doğu Trakya’da ruam hastalığının at ve katır cinsi hayvanlarda oldukça sık görüldüğü anlaşılmaktadır. Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, CA. (31. 18. 1. 1.) 9. 24. 11. Ruam hastalığı için bk. D. E. Salmon and others, Diseases Of The Horse, Government Printing Office, Washington, 1890, s. 514-515.
  86. Örneğin, firaren 15 Ağustos 1920’de Bulgaristan’dan İstanbul’a gelen ve bu nedenle Bulgar Hükûmetinden 4.500 Bulgar levası olan hayvan bedelini tahsil edemediğini, ancak Bulgaristan’da kalan arkadaşlarının bu bedeli tahsil edebildiklerini Harbiye’ye yazan Üsteğmen Celal Efendi için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/18. 60. Tümen İstihkam Subayı Teğmen Muhsin Efendi de Komisyon tarafından hayvanının 4.500 levalık makbuz karşılığında satın alındığını, ancak hastalığı nedeniyle İstanbul’a döndüğünden parasını tahsil edememekle birlikte orada kalan arkadaşlarının ise paralarını alabildiklerini yazmıştır. BOA. BEO. HR. SYS. 2571. 2/80. Teğmen Ahmet Cemaleddin Efendi ise şahsi hayvanına komisyon tarafından biçilen 8.000 levayı tüm müracaatlarına rağmen Bulgar Hükûmetinden tahsil edemediğini, bu nedenle Bulgaristan’da sefalet ve açlık içerisinde kaldığını, arkadaşlarından borç alarak İstanbul’a dönebildiğini aktarmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 3/5.
  87. Üsteğmen Celal Efendi ile Teğmen Ahmet Cemaleddin Efendinin’nin müracaatı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/20. BOA. HR. SYS. 2571. 3/6.
  88. 8 Ocak ve 28 Nisan 1921 tarihiyle gönderilen notalar için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 2/21 ve BOA. HR. SYS. 2571. 3/4. İstanbul’daki Bulgar makamlarının şahsen değil, Hariciye Nezareti aracılığıyla yapılacak müracaatlara yanıt verileceğini duyurmaları üzerine, nezaretin yaptığı müracaatlar da Bulgar Hükûmetince cevaplanmamıştır. Örneğin Teğmen Muhsin Efendi, 7 Şubat 1921 tarihiyle Hariciye Nezaretine müracaat etmiş ve müracaatı 4 Haziran 1921’de Bulgar Hükûmetine iletilse de yanıt alamamıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 2/80-85.
  89. 55. Tümen Alay Katiplerinden Muhittin Efendi ile Binbaşı Rıfat Beylerin bu konuda TBMM Hariciye Vekaletine müracaatları için bk. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Hariciye İstanbul Murahhaslığı (HR. İM.) 46. 6/11-16. Hariciye Vekaleti, İstanbul Murahhaslığı’na gönderdiği 5 Şubat 1923 tarihli yazıda, Mülga Hariciye Nezaretinden kalan evrakların incelenerek konu hakkında ne işlem yapılmış olduğunu sormuş ve İspanya Elçiliği vasıtasıyla Bulgar Hükûmeti nezdinde teşebbüste bulunulmasını istemiştir. BOA. HR. İM. 46. 6/17. İstanbul Murahhaslığı’ndan alınan 25 Şubat tarihli yanıtta mevcut yazışmaların incelendiği ve Bulgar Hükûmeti’nin 22 Ocak 1922 tarihli notasına ulaşıldığı aktarıldıktan sonra, söz konusu notada Bulgaristan’a mürur eden kolorduda bulunan bütün hayvanatla, zabitan tarafından zatlarına ait olduğu beyan edilen hayvanatın vesait-i harbîyeden addedilmesine mebni 1907 tarihli Beşinci Lahey Mukavelenamesi mucibince tevkif olunduğu ve Bulgar Hükûmetinin iş bu nokta-yı nazardan rücu’ edemeyeceği ifadesinin okunduğu bilgisi verilmiştir. BOA. HR. İM. 46. 6/10-15.
  90. Toker ve Bıyıklıoğlu, birliklerin sınırı geçişi sırasında kolordu harekâtına ilişkin belgelerin imha edildiğini söylerlerken diğer evraklardan söz etmemektedirler. Akın ise faklı olarak kasa defterleri ile yazışmaların Bulgaristan’a geçirildiğini yazmıştır. Toker, agm., s. 132. Bıyıklıoğlu, age., s. 370. Akın, “Edirne’den Bulgaristan’a Sığınan Askerî Okul İdareci ve Öğrencileri”, s. 660. Kolordunun Edirne’de kalan evrakları ise İstanbul’a getirilmiştir. “Edirne’deki Kuyudat-ı Askerîye”, İkdam, 19 Eylül 1336, No. 8459, s. 2. “Edirne’de Bulunan Kuyudat-ı Askerîye”, Vakit, 19 Eylül 1336, No. 998, s. 2. BOA. HR. SYS. 2540. 7.
  91. Harbiye Nezareti tarafından 13 Kasım’da Hariciye’ye gönderilen yazıda birliklere ait evrakların Sofya’daki Osmanlı Elçiliği ile Ahyoluburgaz’daki Şehbenderliğe teslim edildiği aktarılmış ve bunların iadesi için teşebbüste bulunulması talep edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/1. Harbiye Nezaretinin 1. Kolorduyu lağveden 30 Aralık 1920 tarihli tamiminde de Kolorduya ait evrakların şehbenderliklere teslim edildiği anlaşıldığından bu evrakların Erkân-ı Harbiye-i Umumîye Dairesince iadesine çalışılacağı duyurulmuştur. Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Yıl: 14/S. 51, Mart 1965, Vesika 1184. Hariciye Nezareti 14 Aralık tarihli notasıyla söz konusu belgelerin İstanbul’a nakilleri konusunda İspanya Elçiliğinin yardımını istemiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/6. BOA. HR. SYS. 2571. 2/10. Harbiye Nezareti, 6 Ocak ve 1 Şubat 1921 tarihinde Hariciye Nezareti nezdindeki müracaatlarını yenilemiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 2/12. BOA. HR. SYS 2571. 2/59.
  92. Bu notadaki bilgilerin, Sofya Osmanlı Şehbenderliği Kançıları Nihat Bey’den alındığı ifade edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/9. İspanya Sefaretinin bu notası hakkında 7 Şubat’ta Harbiye Nezaretine bilgi verilir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/7.
  93. Hamit Bey’in raporu için bk. BOA. HR. SYS. 2723. 8/1. BOA. HR. SYS. 2571. 4/20.
  94. 29 Nisan 1921 tarihli nota için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 4/12. Harbiye Nezareti 17 Mayıs’ta konu hakkında bilgilendirilmekle birlikte konşimentolar da havale edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/11.
  95. Sandıkların gönderildiği bilgisini veren 25 Mayıs tarihli nota BOA. HR. SYS. 2571. 4/16. BOA. HR. SYS. 2571. 4/53. Hariciye Nezareti de 5 Haziran’da nota içeriğini ve konşimentoları Harbiye Nezaretine teslim etmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/15.
  96. Ahyoluburgaz Şehbenderliği Kâtibi Hamit Bey, 31 Mayıs’ta Hariciye Nazırı Safa Bey’e gönderdiği yazıda, 10 sandığın nakliye ücreti olan 109 Frank’ın henüz ödenmediğinden eşyanın İstanbul Limanında teslim alınamadığını ve nakliye ücretinin “Lloyd Triestiono” acentesi tarafından talep edildiği bilgisini paylaşmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 4/20.
  97. BOA. HR. SYS. 2571. 4/24-25.
  98. “Lloyd Triestino”ya 109 frank ve “Schenker” şirketine 2.120 levalık ödeme yapılması gerekmektedir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/27.
  99. Harbiye Nezareti’ne bağlı Umum Tedkik ve Tevhid-i Hesabat Komisyonundan bir memurun görevlendirilmesi kararlaştırılır. BOA. HR. SYS. 2571. 3/67-68.
  100. Bu süreçte kargo masraflarının ödenerek sandıkların teslim alınması konusunda şirketlerin ve İstanbul İspanya Sefaretinin Osmanlı Hükûmeti’ne yaptıkları müracaatlar devam etmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/23.
  101. Schenker Şirketinin, İstanbul İspanya Sefaretine yaptığı şikayetlerin devamı üzerine sefaret, Osmanlı Hükûmetinin nakliye ücretini ödeyerek sandıkları teslim almasını isteyen 3 Aralık 1921 tarihli notayı göndermiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/32. Hariciye Nezareti, Schenker Şirketi tarafından yapılan müracaatların verdiği rahatsızlıktan bahsederek bir an önce gerekli adımların atılmasını 4 Şubat 1922’de Harbiye Nezaretinden istemiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/35. BOA. HR. SYS. 2571. 4/40.
  102. 20 Mart 1922 tarihli nota için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 4/38.
  103. BOA. HR. SYS. 2571. 4/32. Bu bilgi 25 Mayıs’ta Harbiye Nezareti ile paylaşılmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 4/43.
  104. BOA. HR. SYS. 2571. 4/53. Filibe Şehbenderliğinin 21 Mayıs 1922 tarihli bu yazısı, Sofya İspanya Sefareti Refakat Memuru Şehbender Sami imzasıyla 1 Haziran’da Hariciye Nezaretine gönderilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 4/51.
  105. BOA. HR. SYS. 2571. 4/55-57.
  106. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA. 272. 0. 0. 14. 75. 24. 7/1.
  107. “Yine Muhaceret Meselesi”, İkdam, 10 Ağustos 1336, No. 8427, s. 1.
  108. Edirne Vilayetine gönderilen 29 Ağustos 1920 tarihli yazıda, Edirne’de kalanların sefil ve perişan bir halde bırakılmaları caiz olmayacağından öncelikli olarak bunlara yardım edilmesi, Bulgaristan’a geçtikleri bildirilen memur ve ailelerinin iadelerinin sonraya ertelenmesi gerektiği ifade edilmiştir. BOA. HR. SYS. 2539. 11/28. Doğu Trakya’nın işgaline paralel olarak Yunan Ordusunun Batı Anadolu’daki işgal sahalarını genişletmesi 1920 yaz aylarında bu bölgeden İstanbul’a yönelik büyük bir göç dalgasını tetiklemiştir. Doğu Trakya’daki ahalinin de dahil olmasıyla birlikte, Ağustos 1920’de İstanbul’a gelen muhacir sayısı 20 bine ulaşmıştır. Bunların 1/3’i doğrudan hükûmetin yardımına muhtaç haldedir. Özkan, agt., s. 398-400.
  109. Edirne Müftüsü ve Cemaat-i İslamiye Reisi Hilmi Efendi, Edirne’de kalan ailelere yardım edilmesi konusunda Hükûmete yaptığı müracaat sonrasında 8 Ağustos 1920 tarihli Meclis-i Vükela kararıyla muhtaç ailelere masraf-ı gayri melhuza ödeneğinden yardımda bulunulması kabul edilmiştir. BOA. MV. 219. 185. BOA. BEO. 4646. 348388. 12 Ağustos 1920 tarihli Meclis-i Vükela kararında ise 15.000 liranın Hilal-i Ahmer’den alınarak muhtaçlara dağıtılması ve sonrasında “masraf-ı gayri melhuza” ödeneğinden Hilal-i Ahmer’e ödenmesi kararlaştırılmıştır. BOA. MV. 219. 192. BOA. BEO. 4646. 348436/1.
  110. BOA. HR. SYS. 2539. 12/11.
  111. Maliye Nezaretinden Sadarete gönderilen 18 Ağustos 1920 tarihli yazıda muhtaç ahalinin ihtiyaçları mahallince tehvin edildiği ve ailelerin İstanbul’a gelmeye başladıkları için paranın gönderilmesine lüzum kalmadığı bildirilmiştir. BOA. BEO. 4646. 348436/3. Bulgaristan’a iltica eden memur ya da askerler, Hükûmete yaptıkları müracaatlarda İstanbul’a gelen ya da Edirne’de kalan aile fertlerine kendi maaşlarından mahsup edilmek üzere yardımda bulunulmasını talep etmişlerdir. Hükûmet tarafından kabul edilen talep üzerine Maliye Nezaretine bu ailelere maaş tahsisi için emir verilir. BOA. BEO. 4648. 348530.
  112. Edirne Müftüsü Hilmi Efendi 29 Ağustos tarihli müracaatında Yunan Hükûmeti’nin bu yardımı borç karşılığı olarak yaptığını hatırlatmış, şimdiye kadar borç olarak alınan paranın Yunan işgal idaresine ödenmesi ve muhtaç ailelerin sefaletten kurtarılması noktasına dikkat çekmiştir. BOA. BEO. 4649. 348628/12.
  113. Sadaret Makamından Edirne Müftüsü ve Cemaat-i İslamiye Reisi Hilmi Efendi’ye gönderilen 30 Ağustos 1920 tarihli yanıt için bk. BOA. BEO. 4649. 348628/1. Bu yanıt üzerine Hilmi Efendi, Sadarete ikinci bir telgraf göndererek, yardım yapılmaması halinde yaklaşan kış günlerinde sefaletin had safhaya ulaşacağını ve bunun da İstanbul’a yönelik büyük bir göç akınına neden olacağını hatırlatmıştır. Hilmi Efendi’nin 1 Eylül 1920 tarihli ikinci telgrafı için bk. BOA. BEO. 4649. 348628/10.
  114. Adil Bey, 29 Temmuz’da Şumnu’dan gönderdiği telgrafında, iltica eden mülkiye memurlarının iadelerini talep etmiş, ayrıca Edirne’de kalanların işgalden kurtarılarak İstanbul’a iadeleri için hükûmetin yardımını istemiştir. BOA. HR. SYS. 2539. 11/28-30. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA.) Dahiliye Kalem-i Umumî (DH. EUM. KLU.) 14. 14. Yardım çağrılarına örnek olarak Ahmet Lütfi Efendi, “40 polis memuru adına” Ahyoluburgaz’dan 29 Temmuz’da gönderdiği telgrafı için bk. BOA. HR. SYS. 2571. 1/4. 29 Temmuz tarihli bu telgraf, İspanya Sefaretinin 12 Ağustos tarihli notasıyla Hükûmete iletilmiştir. Notada, 5 bin Osmanlı tebaası ile 20 memur ve çok sayıda askerin tüm kaynaklardan mahrum bir şekilde Bulgaristan’da olduğu bilgisine de yer verilmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1. Yine 29 Temmuz tarihiyle Şumnu’dan Defterdar Adil Bey’in gönderdiği, memurların İstanbul’a iadelerine ilişkin yardım talebi için bk. BOA. HR. SYS. 2539. 11/30. 55. Tümen subaylarından Üsteğmen Hüseyin Ferit Efendi, 7 Ağustos tarihli müracaatında Tekirdağ’ın işgali üzerine ailesini kasabada bırakarak vazifesi başına gittiğini, ailesinin ise işgale müteakiben Kolorduyla Bulgaristan’a iltica ettiğini belirtmiş, büyük ihtimalle Yanbolu’da olan ailesinin acilen İstanbul’a getirilmesi konusunda yardım talep etmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/10.
  115. Nahit Bey; Sofya, Rusçuk, Filibe ve Varna’daki Osmanlı ileri gelenlerini mültecilere yardımda bulunmak için bir fon oluşturmaya davet etmiş, Sofya Müftülüğü aracılığıyla Bulgar Hükûmeti nezdinde girişimlerde bulunularak Bulgar Müslümanları arasında yardım toplamaya çalışmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 1.
  116. Varna mebusu Zümrezâde Şakir Bey’in başkanlığında oluşturulan üç kişilik komisyonun çalışmalarından yukarıda söz edilmişti. BOA. HR. SYS. 2571. 1/24. İkdam gazetesinin haberinde Bulgaristan’a iltica eden Müslüman ahali için Bulgaristan’ın her yerinde komisyonlar oluşturulduğu ve şimdiye kadar 2 milyon Frank civarında bir yardım toplandığı bilgisine yer verilmiştir. “Bulgaristan Müslümanlarına Himmet”, İkdam, 14 Ağustos 1336, No. 8431, s. 1.
  117. 29 Ağustos 1920 tarihli raporunda bu bilgileri paylaşan Uzunköprü Kaymakamı Hakkı Bey ayrıca, Bulgar ve Yunan Hükûmetlerinin çeşitli propagandaları neticesinde bazı sivil mültecilerin hareket tarzını tespit edemeyerek memlekete dönme konusunda tereddüte düştüklerini ifade etmiştir. Ayrıca mültecilerin memleketlerine dönmesinin, Edirne Vilayeti dahilindeki İslam nüfus çoğunluğunun muhafazası açısından önemine de değinmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 1/24. BOA. DH. İ. UM. 20. 14. BOA. BEO. 4650. 348716. “Bulgaristan’dan Avdet Eden Muhacirler”, Vakit, 1 Eylül 1336, No. 980, s. 2. Basında geri dönen sivil mültecilere dair sayılara rastlamak mümkündür. İkdam gazetesi şimdiye kadar Bulgaristan’a iltica edenlerden 100 nüfusun döndüğünü yazmış ancak, Rum Proodos gazetesinin verdiği abartılı sayıları da aktarmıştır. Proodos’a göre Bulgaristan’a iltica eden 17 bin Müslüman’dan şimdiye kadar 4000 kadarı yerlerine dönmüştür. “Bulgaristan’a İltica Eden Muhacirin”, İkdam, 2 Eylül 1336, No. 8442, s. 3. “Trakya Muhacirlerinin Avdeti”, İkdam, 15 Ağustos 1336, No. 8433, s. 1.
  118. Bulgaristan’a iltica eden 4 ailenin Varna’dan hareketle İstanbul’a geldiği ve bunun dışında 8 ailenin Trakya’dan İstanbul’a göç ettiği hakkında bk. “Muhacirin Haberleri”, Vakit, 24 Eylül 1336, No. 1003, s. 2. Varna’dan 50 nüfus mültecinin İstanbul’a gelerek Muhacirin Müdüriyeti tarafından Aksaray civarına yerleştirildikleri hakkında bk. “Varna’dan Gelen Muhacirler”, Vakit, 2 Teşrinievvel 1336, No. 1011, s. 2.
  119. “Varna’dan Gelen Muhacirler”, Vakit, 2 Teşrinievvel 1336, No. 1011, s. 2. “Bulgaristan’daki Mülteciler”, Vakit, 15 Teşrinisani 1336, No. 1055, s. 2.
  120. Dedeağaç Şehbenderliği Kâtibi Şemseddin Efendi, 26 Kasım’da Filibe’den gönderdiği telgrafında Mustafapaşa’da toplanan 350 hane mültecinin, Edirne’nin nüfus yapısını değiştirmek isteyen Yunan Hükûmetince kabul edilmeyip karlar üzerinde beklemekte oldukları bilgisini paylaşmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 1/67-75.
  121. Mehmet İzzet Bey, mültecilerin iaşeleri için Bulgar Hükûmeti’nin 1 milyon leva verdiğini ve Bulgaristan’daki Cemaat-i İslamiye tarafından yarım milyon leva yardım toplandığını, ancak bu yardımların tamamının kullanılıp elde para kalmadığından, acil para gönderilmesini talep etmiştir. BCA. 272. 0. 0. 14. 75. 24. 7/1-2.
  122. BCA. 272. 0. 0. 14. 75. 24. 7/2. BOA. HR. SYS. 2571. 1/81. BOA. BEO. 4665. 349856/3. “Bulgaristan’daki Müslüman Mülteciler”, İkdam, 26 Teşrinisani 1336, No. 8520, s. 2.
  123. 27 Kasım tarihli bu kararın yanı sıra, vize krizinin çözülmesi için İtilaf Devletleri nezdinde teşebbüslerin artırılması da kararlaştırılmıştır. BOA. MV. 220. 247. Bk. Ek-VI. Bu karar, 29 Kasım’da Maliye, Hariciye ve Dahiliye Nezaretlerine iletilmiştir. BOA. BEO. 4665. 349856/1-3 ve BOA. HR. SYS. 2571. 1/88.
  124. 7 Aralık tarihli karar için bk. BOA. MV. 220. 254. Bu karar aynı gün Maliye ve Dahiliye Nezaretine tebliğ edilir. BOA. BEO. 4666. 349927/1. Hükûmetin, acil olarak 1.500 liranın gönderilmesi kararını almasında Dahiliye Nezaretine bağlı Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesinin 5 Aralık tarihli ve sivillerin iadesine kadar geçecek süre zarfında, hiç değilse Mustafapaşa, Ahyoluburgaz ve Varna’da bekleyen mültecilerin ölümden kurtarılması gerektiği görüşü etkili olmuştur. BOA. BEO. 4666. 349927/2.
  125. “Bulgaristan’daki Müslüman Muhacirler”, Vakit, 8 Kanunievvel 1336, No. 1076, s. 1. Sabri Bey’in beraberinde mültecilere tıbbî yardım için 7,5 kilo sülfat götürmesi kararlaştırılmış ve bunun gümrükten geçişinde sorun yaşanmaması için Bulgar Hükûmeti’nden müsaade alınmıştır. BOA. HR. SYS. 2571. 1/96-100. BOA. HR. SYS. 2571. 2/51-52.
  126. Sabri Bey’in raporuna göre mülteciler için şimdiye kadar 1 milyon leva harcayan Bulgar Hükûmeti, yaşadığı mali sıkıntılar nedeniyle bu yardım kestiğinden, Varna, Ahyoluburgaz ve Mustafapaşa’da toplanmış bulunan mülteciler, ağır kış koşullarında perişan bir hâlde memleketlerine iade edilmek için beklemektedirler. BOA. HR. SYS. 2571. 2. BOA. HR. SYS. 2571. 2/46. “Bulgaristan’daki Muhacirler Hakkında”, İkdam, 11 Kanunisani 1337, No. 8561, s. 3. “Bulgaristan’daki Mülteciler”, Vakit, 23 Kanunisani 1337, No. 1122, s. 1.
  127. BOA. HR. SYS. 2571. 1/110 ve BOA. HR. SYS. 2571. 2.
  128. BOA. MV. 221. 997 ve BOA. BEO. 4678. 350810/1.
  129. Hamit Bey, 15 Mart tarihli raporunda sivil mültecileri şimdiye kadar İstanbul’a sevk etmeyi başardığını, subayların tamamının dönmekle birlikte Ahyoluburgaz’da sadece 75 nefer bulunduğunu yazmıştır. Bunlardan 30’unu Şehbenderhanede iskân ve Sabri Bey’in yardımlarıyla, ancak hasta olanlarına ekmek parası temin edebildiğini ifade etmektedir. 15 Mart 1921 tarihli rapor için bk. BOA. HR. SYS. 2723. 8/1.
  130. BOA. HR. SYS. 2571. 4/20.
  131. Lom, Rusçuk ve Razgrad’daki toplam 282 mülteci ile Varna’daki 7 mültecinin İstanbul’a dönüşlerine Mütareke Komisyonunca izin verildiğine dair bk. BOA. HR. SYS. 2571. 3/31-32. BOA. HR. SYS. 2571. 3/37-38. BOA. HR. SYS. 2571. 3/63.
  132. 31 ve 246 Trakya mültecisinin İstanbul’a dönüşüne izin veren 24 Nisan ve 17 Mayıs 1921 tarihli Mütareke Komisyonu evrakına dair bk. BOA. HR. SYS. 2571. 3/1-3. BOA. HR. SYS. 2571. 3/15-16.
  133. Dahiliye Nezareti, bu mültecilerin iadeleri konusunda Hariciye Nezaretine yaptığı müracaatta Budakdoğanca köyünün sınır üzerinde bulunup ve şu an boş olması nedeniyle bunların, büyük bir muhaceret seli ile doyma noktasına gelmiş İstanbul’a sevkleri yerine, doğrudan köylerine iadelerini talep etmiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 3/35. Hariciye Nezaretinin, Mütareke Komisyonuna müracaatı bu şekilde yapılmış olsa da Komisyon bunun aksine, söz konusu mültecilerin İstanbul’a gelmelerine mahzur olmadığı şerhini düşerek sevklerine onay vermiştir. BOA. HR. SYS. 2571. 3/34. BOA. HR. SFR. 04. 666. 56/1.
  134. “Yine Muhaceret Meselesi”, İkdam, 10 Ağustos 1336, No. 8427, s. 1.
  135. Köprü Köyü İmamı tarafından hazırlanan 7 mültecinin isim listesinde, bunların son derece yardıma muhtaç bir halde oldukları ifade edilmiş ve bir de son derece ender rastlanacak şekilde fotoğraflarına yer verilmiştir. Bk. BOA. HR. SFR. 04. 666. 56/8-9. Bk. Ek-VII. Pravadi için bk. Ayşe Kayapınar, “Osmanlı Döneminde Rumeli’de Bir Nahiye Merkezi: Pravadi”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C XXX/S.1, 2015, s. 121-148. Köprüköy için bk. M. Türker Acaroğlu, Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları Kılavuzu, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2006, s. 636.
  136. Bu mültecilere ait isim listesi ve fotoğraflar için bk. BOA. HR. SFR. 04. 666. 56/10. Bk. Ek-VIII. Memiş Ağa Çiftliği (Priseltsi) karyesi günümüzde Varna’ya bağlıdır. Acaroğlu, age., s. 721.

Şekil ve Tablolar