ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Burak Çelik

Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, Konya/TÜRKİYE

Anahtar Kelimeler: Çabi Hatun, Yuan Hanedanı, Kubilay Han, Moğol İmparatorluğu, Tibet Budizmi.

Giriş

Kubilay Han’ın ilk yılları hakkında dönemin kaynaklarında pek malumat bulunmamaktadır. Kendisi Mengü Han’ın 1251 yılında büyük han seçilmesiyle ağabeyi tarafından Çin’de yürütülen bütün faaliyetlerin tek sorumlusu olmuştur. Çin’de uzun bir süre duran Kubilay Han, 1259 yılında ağabeyinin ölümü üzerine 1260 yılında imparatorluğun büyük hanı seçilmiş ve Çin’de Song Hanedanı’nın ardılı Yuan Hanedanı’nı teşkil etmiştir. Onun dünyanın en büyük imparatorluğunun tahtını kazanmasında amcası Ögödey Han’ın on bin hanelik nüfusa sahip Şing-çov adlı bir bölgeyi kendisine vermesi ilk adım olmuştur. Kubilay kendisine tahsis edilen Şing-çov’u ilk zamanlarda Karakorum’dan idare etmiştir. Kubilay, Şing-çov’u yönetirken idari anlamda ılımlı bir idare tarzı izlemiştir. Ögödey Han, Kubilay’a bölgeyi verirken ona yardımcı olması için birçok Çinli danışman da tahsis etmiştir. Bununla birlikte Kubilay, Çinli danışmanlarının yanı sıra annesi Sorkaktani Beki’nin Uygur Türk’ü danışmanları ve devlet adamlarının bir kısmını da kendi hizmetine almıştır[1] . Onun idaresindeki Şing-çov, Kubilay’ın şahsi idari becerileri ve nitelikli danışmanları sayesinde süratle gelişmiştir. Bu yüzden bölge ve Kubilay’ın kurduğu teşkilat, Moğol-Türk savaşçıların, etkili Müslüman bürokratların ve tacirlerin ilgi odağı olmuş, anılan zümrelerden pek çok kişi onun himayesine girmiştir. Öyle ki 1240’lı yıllara gelindiğinde Kubilay’ın kırka yakın nitelikli danışmanı olmuştur. Fakat müşavirlerinin arasındaki en zeki ve nüfuzlu olan kişi, sırdaşı, rehberi ve baş hatunu Çabi olmuştur.

Kaynaklarda Çabi Hatun’un ilk yılları ve gençlik dönemi hakkında neredeyse hiç malumat yoktur. Onun hakkındaki bilgiler Kubilay ile evlendikten sonra zenginleşmeye başlıyor. Kubilay ve Çabi’nin evlendikleri yılı net olarak tayin etmek oldukça güçtür. Ancak 1225 ve 1240 yılları arasında düzenlendiğini kesin bir şekilde belirtmek mümkündür. Nitekim Kubilay ile Çabi’nin ilk oğulları Dorçi[2] , 1240 yılında dünyaya gelmiştir. Bununla birlikte Kubilay’ın yağlamışı[3] töreni 1224 ve 1225 yılları arasında yapılmıştır[4] . Bu yıllarda Kubilay 10-11 yaşlarında olup yapılan tören ile ergenlikten çıkmış, hanesinin uygun gördüğü bir kişiyle evlenebilme hakkını kazanmıştır. Moğollarda hanedan prensleri tören sonrası çok fazla bekletilmeden evlendiriliyordu. Bu bağlamda 1225 yılından birkaç yıl sonra ilk hatunu Tegülün ile evlenmiştir. Kubilay, Tegülün’ü hatun aldıktan sonra aradan epey bir süre geçmiş, 1235 ve 1240 yıllarında ikinci hatunu Çabi ile evlenmiştir. Zira Dorçi, 1240 yılında doğmuştu. Çabi ise dünyaya getirdiği çocukların sayısı göz önüne alındığında doğurgan bir kadındı. Bu bağlamda onların evlenir evlenmez çocuk yapmak amacı güttüklerini de göz önüne alarak bu yıllar arasında evlendikleri hususunun oldukça akla yatkın olduğu açıktır. Çabi’den sonraki üçüncü ve dördüncü hatunları sırasıyla Tarakan ve Bayagüçin’dir. Muasırları kaynaklarda isimleri geçen bu hatunlar hakkında malumat neredeyse bulunmamaktadır. Kubilay’ın zikredilen dört hatununun dördünün de ayrı ordo[5] ları olmuştur. Bütün bu ordoların içinde dönemin kaynaklarının ısrarla üzerinde durdukları ordo, Çabi Hatun’unki olmuştur. Çabi hakkında İran kaynaklarında, Reşîdüddin hariç, sınırlı bilgiler yer almaktadır. Moğolcada ise bazı bilgiler bulunurken, Çince yazılmış Yuanshi epey kıymetli bilgiler aktarır[6] .

“Çabi” isminin doğru formu hakkında dönemin kaynakları ve çağdaş literatürde fikir birliği yoktur. Reşîdüddin hatunu Câmiu’t-Tevârîh adlı eserinde ve Şu’ab-ı Pençgânesi’nde “Çâbûy” olarak adlandırmıştır[7] . Bununla birlikte yazar Câmiu’t-Tevârîh’in bazı bölümlerinde, bizim de yazım hatası olarak gördüğümüz şekilde, “Çâbûn” ıstılahını da kullanmıştır[8] . Ayrıca yazarı bilinmeyen Muizzü’l-Ensâb’da da Çabi, “Çâbûn” şeklinde kaydedilmiştir[9] . Bununla birlikte Muizzü’l-Ensâb’ın, Şu’ab-ı Pençgâne’yi örnek alarak yazıldığının Alan’ın eser üzerindeki detaylı çalışmasıyla ortaya çıkarıldığı bilinmektedir[10]. Bu yüzden Reşîdüddin’in eserlerinden haberdar olan Muizzü’l-Ensâb yazarı, belli ki eserinde Câmiu’t-Tevârîh’in de bazı kısımlarında yer aldığı tespiti mümkün olan Çâbûn ıstılahını kullanmayı tercih etmiştir. J. A. Boyle de Câmiu’t-Tevârîh tercümesinde Reşîdüddin’in Hatun’un ismi ile alakalı çeşitli kullanımlarından biri olan Çabuy formunu kabul etmiştir. Başka bir yazar, XVII. yüzyılın başlarında yaşamış Moğol tarihçi Sagan Seçen ise hatunu Çambuy olarak isimlendirmiştir[11]. Alman Türkolog Rybatzki ise geniş muhtevalı eserinde doğru kullanımın Çince Çabi olduğunu bildirmekle birlikte Moğolca’da Çabi sözcüğünün diğer formlarının Çibi, Çibe ve Cabi kelimeleri olduğunu aktarmaktadır[12]. Yuan Hanedanı’nın tarihini anlatan Yuanshi’de hatunu Çabi ismiyle anmaktadır. Sonuç olarak Moğolca’daki Çambuy, Farsça’daki Çabuy, Çinçe’deki Çabi formları ile karşı karşıya kalınması hatunun ismi konusunda filolojik bir problem olduğunu göstermektedir. Paul Pelliot, bu karışık filolojik problem hakkında Çabi formunun en doğru ıstılah olduğunu söyler[13].

Tüm buraya kadarki aktarımlara ek olarak Çabi kelimesinin etimolojisini incelediğimizde problemi biraz daha çözümlenebilir hâle getirebildiğimizi söyleyebiliriz. Şöyle ki, günümüz Çin’de, Nankin[14] olarak bilinen, fakat o dönemin kaynaklarına K’ai-ping fu olarak yansıyan şehrin kuzeydoğusunda harika bir çam ormanı yer almaktadır. Bu çam ormanına akın eden kuşlar arasında ise Çabi Şahini olarak adlandırılan bir kuş türü de bulunmaktadır. Adı geçen kuş türü bölgenin yerlisi bir hayvandır[15]. Bununla birlikte Cleaves’in de tespit ettiği üzere[16] ve Orta Çağ Türk-İslam dünyasının en büyük dilcisi Kaşgarlı Mahmud’un da eserinde Çavlı olarak adlandırdığı, genç yahut ufak bir şahin türünün (Buteo buteo) mevcut olduğu görülmüştür[17]. Cleaves’e göre Türkçe Çavlı kelimesindeki “L” harfi düşmüştür. Bu “L” harfinin düşmesi olayı gayet olağan bir durumdur. Nitekim Türkçe’de “L” harfinin kaybına Anadolu’nun pek çok bölgesinde rastlanılmaktadır. Örneğin “altmış” kelimesi İstanbul jargonunda “atmış”a, “gel” kelimesinin Ege Bölgesi’nde “ga”ya, “kalk” kelimesinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde “gak”a dönüştüğünü biliyoruz[18]. Yani “L”nin ortadan kaybolmasına yönelik yukarıda verilen örnekler ışığında, Çavlı’daki “L” harfinin Moğolca’ya geçişinden sonra yahut geçişi sırasında kaybolduğu ya da düştüğü ve ortaya Çavı kelimesinin çıktığını açıkça ifade etmek mümkündür. Bununla birlikte bilindiği üzere Türkçe’de ya da diğer dillerdeki “V” harfinin “B” harfine dönüşmesi ise Moğolca’da sıklıkla görülen bir durumdur[19]. Yani Reşîdüddin’in Farsça kullanımındaki Çâbûy’a geldiğimizde Çavlı’nın “L”sinin, “V”nin “B”ye geçişi ile “U” hâline geldiği bir Türk formunun yansıması gibi görünmektedir. Sonuç olarak Çabi, Çabuy ve Çambui’nin orijinal bir Türk Çavlı (Şahin) kelimesini yansıttığını açıkça ifade edebiliriz. Bu yüzden dönemin en yakın tanığı ve kaynağı olan Yuanshi’nin kullandığı Çabi kelimesi net bir şekilde doğru kullanım olduğunu söyleyebiliriz.

İranlı tarihçi Reşîdüddin, Yuan sarayındaki en kıdemli hatunun Kongirat Hanedanı reislerinden, Dey Seçen’in oğlu ve Börte Uçin’in kardeşi Alçi Noyan’ın kızı Çabi Hatun olduğunu zikretmiştir[20]. Bu sebeple Çabi’nin geldiği konumun onun şahsi niteliklerinden ziyade ilk olarak ailesinin meşhurluğundan ileri geldiği açıktır. Tegülün’ün de erken ölümüyle sarayda Dey Seçen ailesinden yalnızca Çabi Hatun kalmıştır. Diğer hatunlardan daha soylu olduğundan ötürü baş hatun da o olmuştur. Nitekim Reşîdüddin de eserinde Kubilay’ın toplamda on iki oğlu olduğunu, bununla birlikte on iki evlattan dördünün meşru mirasçı diğer sekiz evladının ise mirasta hakkı bulunmayan gayrimeşru evlatlar olduğunu aktarmıştır. Yazar zikredilen dört prensin yasal mirasçı olmasının nedenini Çabi Hatun’dan doğmalarına referans vererek açıklamıştır[21].

Çabi ve Kubilay’ın ilk oğlu Dorçi’dir[22]. Reşîdüddin, Dorçi’nin, hayatı boyunca kronik bir hastalıktan muzdarip olduğunu aktarmıştır. Ayrıca onun hiç evlenmediğini çok erken bir yaşta vefat ettiğini belirtmiştir[23]. Fakat aynı yazar Çingiz Hanedanı’nın şeceresini ele aldığı Şu’ab-ı Pençgâne adlı eserinde, Dorçi’nin üç tane oğlu olduğunu, ikisinin isminin bilinmediğini, diğer evladının adının da Ananes olduğunu yazmıştır[24]. Aynı müellifin kaleminden çıkan iki eserde birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması Reşîdüddin’in sehven yapmış olduğu bir hata olsa gerektir. Öyleyse Reşîdüddin, eseri Câmiu’t-Tevârîh’te bu ayrıntıyı atlamış olmalıdır. Bununla birlikte yazarı bilinmeyen Muizzü’l-Ensâb adlı eserde Dorçi’nin ismi bilinmeyen bir oğlu olduğunu, bu oğlundan ise Saruk Buka, Ayende, Taycu adında üç torunu olduğunu söylemiştir[25]. Sonuç olarak bu konuda Reşîdüddin’in Şu’ab-ı Pençgâne adlı eserinde aktardığı bilginin Moğol Tarihi hakkında sahip olduğu bilgi ve birikimi göz önünde bulundurduğumuzda daha sahih olduğundan şüphe duymuyoruz. Çabi ve Kubilay’ın ikinci oğulları Cingim[26]’dir. Boyle, eserinde bu ismin Çince olduğunu ve gerçek altın manasına geldiğini zikretmiştir. Çinçe şekli Chen-chin’dir ve aslında Marco Polo’da geçen cinchim kelimesi ile aynıdır[27]. Cingim de Dorçi gibi çok yaşamamış, erken bir yaşta ölmüş ve ardında üç oğul bırakmıştır[28]. Çabi Hatun’un ve Kubilay Han’ın üçüncü oğlu ise Mangkala[29]’dır. Reşîdüddin, onun baş eşinin Alçi Noyan’ın torunu Kutuy Hatun olduğunu aktarmış, Hint dilinde bu ismin tanrıdan doğan, tanrı doğumlu anlamlarına geldiğini eklemiştir[30]. Blochet, Kutuy isminin Hintçe’de prenses anlamına gelen putrî veya kumârî’den devşirildiğini söylemiştir[31]. Çabi ve Kubilay’ın dördüncü oğulları ise Nomogan’dır. Nomogan’ın iki kızı vardır ve isimleri bilinmemektedir[32].

Çabi Hatun’un doğurduğu dört çocuğu da genç yaşlarda ölmüştür. Bunlardan bilhassa Dorçi’nin, çok genç yaşta öldüğünü belirtmiştik. Yukarıda açıkladığımız üzere Dorçi, bilinmeyen kronik bir rahatsızlığa yakalanmış ve ölmüştür. Çabi’nin ikinci oğlu Cimgim de bilinmeyen bir rahatsızlığa yakalanmış ve kırk üç yaşında ölmüştür. Cimgim’in ardında bıraktığı evlatlarının da çeşitli hastalıklara sahip oldukları bilinmektedir. Nitekim onun oğullarından Kamala kırk, Darmabala yirmi dokuz, Ölceytü Temür ise kırk iki yaşında ölmüştür[33]. Kubilay’ın diğer eşlerinden doğan oğullarının daha uzun yaşamalarına rağmen Çabi Hatun’dan doğan çocukların ve onların neslinden gelenlerin kısa ömürlü olmaları, Çabi Hatun’dan ya da ailesinden kaynaklanan genetik bir rahatsızlığın var olduğunu düşündürtmektedir.

Çok erken dönemlerde Çabi Hatun’un, Kubilay’ın dinî görüşlerine büyük oranda etki ettiğini anlıyoruz. Bu etki hanedanın kurulması ve baş hatun olmasıyla birlikte iyice güçlenmiştir. Netice olarak Kubilay’ı bu konuda etkilemesiyle Moğol istilasının ardından Çin’deki Tibet Budizmi onun büyük emekleriyle hızla yayılmıştır[34]. Çabi Hatun, Moğol toplumunun inanç sistemi göz önünde bulundurulduğunda doğuştan Budist değildi. Zira Dey Seçen ailesi tipik bir Moğol kabilesi idi ve ekseriyetle Şamanist’tiler. Çabi Hatun, Kubilay ile Çin’de daha sağlam bir idare kurabilmek için Moğolistan’dan ayrılmadan önce bu dine intisap etmiştir. Çin’de yerleştikleri sırada ise Çabi Hatun, fanatik bir Buda savunucusu hâline gelmiş Tibet Budizmi kolunun takipçisi olmuştur. Yuanshi, hatunun yaşamı hakkında kısa bir biyografi sunmasına karşın dinî görüşleri hakkında hiçbir bilgi aktarmamaktadır[35]. Çabi’nin Kubilay’ı hangi tarihte ve ne şekilde Budizme teşvik ettiği bilinmemektedir. Fakat ilk çocukları Dorçi’ye Tibetçe bir isim koymaları Tibet Budizmi’nin 1240 yılından önce ailenin dinî hayatında etkin olduğunu göstermektedir[36]. Kubilay’ın Çin’deki ilk yıllarında Çabi’nin, kendi adına bazı Buda manastırlarına değerli mücevherler bağışlamasıyla açıktan açığa Tibet Budizmi’nin ailenin dinî hayatındaki temelleri atılmıştır[37]. Nihayetinde Çabi Hatun, Kubilay’a Tibet Budizmi’ni iyiden iyiye sevdirmiş ve bu dine güçlü bir destek sağlamıştır. Bu durum Çin’deki meşruiyetini sağlamlaştırma çabalarında bulunan Kubilay için önem arz etmiştir. Din üzerinden meşruiyet sağlama çabalarına ilk önce o sıra Moğol başkentinde yaşayan meşhur Tibet Budası Sa-skya Pandita’yı kendi tarafına çekmeye çalışmakla başlamıştır. Ancak Pandita, Kubilay’ın çağrısını reddetmiş ve bir süre sonra 1253 yılında ölmüştür. Kubilay bu kez de Pandita’nın öğrencilerinden Phags-pa’yı 1255 yılında sarayına davet etmiş ve onun manastır yeminini almıştır. Kubilay Han, yaklaşık üç yıl sonra başkent Kayping’de kendi huzurunda Budistler ve Taocular arasında bir tartışma düzenlettirmiştir. Mücadeleyi Budistleri kazanmış ve bu tarihten itibaren Çinli Taocular, Kubilay Han tarafından Budizm’i karalamak sebebiyle suçlu bulunmuşlardır[38]. Budizm’in Taoculara karşı bu zaferinin ardından aynı sene Kubilay ve Çabi, Phags-pa’dan hocası Sa-skya’nın düzenlediği üç Tantrik Hevajra[39] töreninden ilkini almışlardır. Çabi Hatun, Kubilay’ın taç giyme töreninden önce oğullarını da Phags-pa’nın icra ettiği Budist törenlerine göndermiştir[40]. Ancak bir müddet sonra Phags-pa Kubilay Han tarafından el üstünde tutulmak istenmiş ve bu gerçekleştiği sürece sarayda kalıp ona destek vereceğini belirtmiştir. Nitekim Phags-pa, Budacı bir keşiş olarak kendini dünyevi bütün hükümdarların üstünde görmüştür. Buna karşılık Kubilay Han da şahsını toprakları üzerinde yaşayan herkesten üstün görmüştür. Bu noktada Çabi Hatun iki ayrı iktidarı barıştırmayı başarmış ve birlikte koordine hareket etmelerini sağlamıştır. Anlaşmaya göre yeni durumda Phags-pa Lama, ruhani ve dinî konularda son sözün sahibi olmuş, Kubilay da dünyevi konuları üstlenmiştir. Kubilay, özel dinî nasihatler aldığı vakit Tibetli rahipten daha alçakta oturma kararı almıştır. Ancak aynı şekilde Kubilay Han da halkın önünde kamu işleri icra ederken Phags-pa’dan yüksekte oturma kararı almıştır[41]. Phags-pa birkaç yıl sonra, Kubilay’ın büyük han seçildiği 1260 yılında, resmî olarak imparatorluğun dini lideri olarak atanmış, 14 Haziran 1261 tarihinde ise kendi mührüne sahip olmuştur[42]. Böylelikle o hem imparatorun kişisel rahibi hem de bütün Moğol Hanlığı’ndaki Budist rahiplerin reisi unvanını kazanmıştır[43]. Bu yıllardan sonra artık Şamanizm daha çok Moğol orta tabaka halka özgü bir din olarak kalırken, Tibet Budizmi Moğol seçkinler arasında yayılmış ve iyi bir şekilde temsil edilmiştir. Bunun sonucunda belirgin bir biçimde ortaya Tibet Budizmi’ne dayanan, ancak yerel tanrılara ve ritüelleri de ihmal etmeyen Moğol Budizmi şeklinde bir sentez ortaya çıkmıştır[44]. Böylece Phags-pa, Çabi Hatun’un büyük destekleri ile meşhur Şaman Teb Tengeri kadar büyük bir üne kavuşmuştur[45]. Bununla birlikte İran’da Kubilay’ın kardeşi Hülegü’nün Budistlere sağladığı himaye de, Çabi’nin Tibet tapınaklarının inşası için destek verdiği dönemle neredeyse aynıdır. Ancak Hülegü Han’ın din politikasında ağabeyi Kubilay ve Çabi’nin dinî politikasının etkili olup olmadığı Çabi Hatun ile Hülegü Han arasındaki irtibatın ne kadar güçlü olduğu bilinmemektedir[46].

Çabi Hatun’un ruhani konulardaki görüşleri ve bunun imparatorluğa yansımalarının yanı sıra çok ilginç bir şekilde Kubilay’ın askerî teşkilatında da etkindi. Onun geniş çaplı sağlam bir casusluk ağı vardı. Zira Kubilay Han’ın da eşinin bu faaliyetlerinden haberdar olduğunu net bir şekilde ifade edebiliriz. Hatta kesin olmamakla birlikte destekliyor bile olabilirdi. Çabi’nin casusluk faaliyetlerini Arık Buka’nın Mönge Han’ın ölümünün ardından Kubilay’a isyan etmesi olayında açıkça görürüz. Möngke Han ölmeden birkaç yıl önce 1258’li yıllarda kardeşinin Güney Song Seferi için birlikleriyle birlikte Nangiyas[47] yönünde ilerlemesini istemişti. Nangiyas’ın büyük nehrine varıldığında Kubilay’a, Möngke Han’ın Oçu Kuşatması esnasında öldüğü ile ilgili bazı istihbaratlar gelmiştir[48]. Ancak Kubilay, konuyu Mukali Guy-Ong’un torunu Bagatur ile müzakere ettiğinde ağabeyinin öldüğüne dair bilgilere itibar etmemiş ve harekâtına devam etmiştir. Kubilay, Barulaslı Bulkan Kalça ve Erke noyanları daha önce planlamış oldukları mevkiye öncü olarak göndermiş ve kendisi de kuvvetleri ile onları takip etmiştir. Kubilay savaşçıları ile Möngke’nin öldüğü Oçu Kasabası’na geldiği sırada Çabi Hatun’un elçileri Tokan ve Ebügen, ordosunun emirlerinden Tayçiğutay ve Yekü noyanlar Kubilay’ın huzuruna varmışlar ve Möngke Han’ın ölümü haberini getirmişlerdir. Kubilay Han bu istihbarat ile birlikte Möngke’nin ölümüne tamamen inanmıştır. Kubilay, Çabi’den gelen haberden sonra Reşîdüddin’in ifadesiyle epey kederlenmiş ve orduyu orada bırakarak ayrılmıştır[49]. Görüldüğü üzere Kubilay, kendi istihbarat ağından gelen ölüm haberlerine itibar etmemiş, buna karşılık baş eşi Çabi Hatun’dan aldığı bilgileri makbul görmüştür.

Çabi Hatun ayrıca saygın bir kişi ve iyi de bir siyasetçiydi. Möngke Han’ın ailesi ile iyi bir iletişimi olup Karakorum’daki saray nazarında muteberdi. Onun sarayla olan bağlantıları Kubilay’ın Şing-çov valiliği görevinden Möngke tarafından Çin’in ele geçirilmesi görevine getirilmesinde büyük etkisi olduğu açıktır. Çabi Hatun’un, sarayla olan yakın ilişkilerinin güçlü olduğuna dair en büyük delil Möngke’nin ölüm töreni sırasında yaşananlardır. Nitekim Möngke Han ölünce oğlu Asutay Oğul ordudaki vazifesini Kundukay Noyan’a bırakarak babasının cenazesini Karakorum’a getirmiştir. Uzun zamandır Moğollarda ve Türklerde uygulanan Şamanist gelenek gereğince önemli bir kişinin ölümünün ardından ağıt törenleri düzenlenmekteydi. Bu ağıtlar genelde ölen kişinin birinci derece yakınlarının ordolarında yapılırdı. Möngke Han’ın ölümü için de dört farklı ordoda yas töreni icra edildi. İlk gün Kutuktay Hatun’un ordosunda, ikinci gün Kotay Hatun’un ordosunda, üçüncü gün Çabi Hatun’un ordosunda ve dördüncü gün ise Kisa Hatun’un ordosunda ağıt yakılmıştır. Her gün bir ordoda ağıtlar yakılıp kederlenildikten sonra Möngke’yi, Yeke-Koruk olarak adlandırılan Burkan-Kaldun Dağı’na babası Toluy ve dedesi Çingiz Han’ın yanına gömmüşlerdir[50]. Zikredildiği gibi normal şartlarda bu yas törenleri yalnızca çekirdek aile içinde düzenlenen ve akrabaların katıldığı merasimler şeklinde yapılırdı. Çabi Hatun, aile dışından biri olarak, üstüne üstlük Möngke’nin hatunu Kisa’dan önce merasim icra etmiş olması onun aile tarafından epey muteber bulunduğunu gösterir.

Möngke’nin ölümü ve onun için düzenlenen yas törenlerinden bir müddet sonra, ortaya önemli bir taht krizi çıktı. Arık Buka alelacele iktidar iddiasında bulundu ve yanına çok nüfuzlu destekçiler çekti. Destekçilerinin en önemlileri Möngke Han’ın baş hatunu ile öz oğulları Asutay ve Ürüng Taş’tı. Arık Buka ayrıca Ögödey’in torunu Dorçi, Cuci’nin torunu Kurumşi ve Çağatay’ın oğlu Algu’nun da desteğini aldı. Arık Buka Kubilay’ın aksine geleneksel bir Moğol İmparatorluğu’nu ediyordu. Bu nedenle Moğolistan içinde ve dışında bulunan bozkır tabanlı bölgelerde önemli bir destek elde etti. Arık Buka Alemdar ve Dorçi‘yi ordunun başına geçirdi ve hızla adam toplamalarını adam toplamaları emretti. Hazırlıklar bittikten sonra Dorçi, Pekin üzerine Alemdar ise Kubilay’ın başkenti Kayping üzerine harekete geçti. Bunlar yaşanırken Kubilay Möngke Han’ın ölümü ile kesintiye uğramış Oçu Kuşatması’nı sürdürmekle meşguldü. Kubilay, Oçu Kuşatması’nda bulunduğu sırada Çabi Hatun da Kayping’de bulunmaktaydı. Arık Buka’nın faaliyetlerinden haberdar olan ve birtakım girişimlerde bulunan ilk kişi de oydu. Çabi Hatun ilk olarak Alemdar liderliğinde başkente yürüyen orduyu diplomatik girişimleri ile yavaşlatmaya çalıştı. Kubilay Han’a zaman kazandırmaya çalışan Çabi Hatun kardeşini ve nüfuzunu önemsemeyen eşini adamları Yekü ve Tayçiğutay yoluyla tertiplenen saldırıyı ona bildirdi ve onu bu meseleye yönlendirmeye çalıştı[51]. Kubilay Çabi’den gelen bu haberle işi ciddiye aldı ve onun tavsiyesiyle Batur Noyan adlı birini kuşatma komutanı atayarak oradan ayrıldı. Öncelikle Arık Buka’ya ulaklar gönderdi. İşlerini gizli bir şekilde yürütmeye çalışan Arık Buka, Kubilay’a karşı uzlaşmacı bir tavra büründü fakat yeterli olmadı. Kubilay, Kayping’teki sarayına döndü ve Hatun’un tavsiyesine uyarak burada yeni bir ulu kağan seçmek için kurultay topladı. Kayping’de şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş -Moğolistan dışında- bir seçim icra edildi ve Kubilay, yeni büyük han seçildi[52]. Çabi Hatun ile birlikte 1260 yılında imparatorluğun imparatoriçesi ilan edildi[53].

Hanedanlığın annesi sıfatını da kazanan Çabi Hatun, Çin kültürüne ayak uydurmaya, Moğolların bozkır yasalarının Yuan Sarayı’ndaki nüfuzunu azaltmaya çalışmıştır. Yuanshi’deki bir kayıtta bunun açık bir örneğine rastlamaktayız. Yuanshi’ye göre Kubilay Han’ın hanlık döneminin hangi devrine denk geldiği bilinmeyen bir zamanda dört tane keşig muhafızı onun huzuruna gelerek kendisini etkilemek amacıyla başkent civarındaki toprakların, atlar ve sürüler için otlağa dönüştürülmesi hakkında bir önerge sunmuşlardır[54]. İmparatorluk muhafızlarının Kubilay Han’a sundukları bu fikir geleneksel Moğol ekonomisi için son derece uygun bir modeldir. Ancak Çin’de, özellikle Yuan Hanedanı’nın etkili olduğu Kuzey Çin’de tarım ekonomisi ülkenin bel kemiği niteliğindeydi[55]. Keşig muhafızlarının Kubilay’a böyle bir önerge sunmalarının nedeni Moğol bozkır gelenekselliğinin yok olmaya yüz tutmuş olmasıdır. Nitekim Çin kültürüyle bütünleşmeye çalışan Yuan Sarayı’nda buna karşı gelenekçi bir hizip oluşmuş, keşigler de bu yöndeki harekete dâhil olmuşlardır. Esasen keşig muhafızları çok iyi bir eğitimden geçen kimselerdi ve yıllardır kaldıkları bu bölgedeki askerî harekâtlarda birincil derecede rol oynamaktalardı. Bundan dolayı Kuzey Çin coğrafyasını ve sarayın dayandığı ekonomik dinamikleri bilmekteydiler. Ancak anlaşıldığı kadarıyla bozkır geleneklerini unutamamışlar bu yüzden böyle bir girişimde bulunmuşlardır. Yuanshi’ye göre Kubilay bu talepten oldukça memnun kalmış ve kabul etmiştir. Keşigler, bir müddet sonra kabul edilen önergelerinin uygulama planını Kubilay Han’a getirmişler ve ona anlatmışlardır. Önerge sunulduğu sırada Kubilay’ın yanında danışmanlarından Kuzey Çinli Liu Ping-Çung da vardı[56]. Anlaşılan keşigler onu da kendi yanlarına çekmişler ya da zorlamışlardı. Sonuç olarak Ping-Çung da önergenin kabulüne destek olanlar arasına girdi. Yuanshi’ye göre bu hadiseyi duyan Çabi, görüşme salonuna aniden gelmiş ve uygulanmak üzere olan önergeye karşı yeni bir tartışma başlatmıştır. Çabi Hatun’un oğullarına Konfüçyüsçü bir eğitim vermiş olduğunu ve bir imparatoriçe olarak Konfüçyusçü memurları desteklediğini biliyoruz[57]. Orada bulunan ve aynı zamanda Konfüçyusçü bir devlet adamı olan Liu Ping-Çung’a: Eğer sen zeki bir Kuzey Çinli olarak imparatora konuşşan, o seni dinler. Neden itiraz etmiyorsun?. Liu Ping-Çung’un bu söylenene sessiz kalması üzerine Çabi ona bir hayli gücenmiştir. Nitekim Çabi, ardından Kubilay’a hitaben bu işe karşı çıkma sebebini açıklamıştır. Nitekim ona göre sunulan önerge Çin’de kurdukları devletin temel dinamiklerine zarar verecektir. Nitekim Kayping’i başkent yaptıklarında Moğol yönetimi şehir halkının malını ve mülkünü ellerinden almamış ve önceki statükoyu devam ettirmişti. Başkent civarındaki toprakların, atlar ve sürüler için otlağa dönüştürülmesi önergesi bu statükoyu bozacak ve halkın elde ettiği haklar geri alınmış olacaktır. Zira Çabi bu noktada uygulamamanın zalimane olduğunu ve sosyal açıdan devleti zora sokacağını düşünmüştür. Eşi Çabi’nin konu hakkındaki fikirlerinden etkilenen Kubilay Han, keşiglerin kendisine sundukları önergeyi reddetme kararı almıştır[58]. Böylece Moğol soyluları başkent çevresinde yaşayan Çinli çiftçilerin ve yerel halkın topraklarına el uzatma iznini alamamışlardır. Bu durum açıkça Çabi Hatun’un merhamet ve adalet yönünden de ileri düzeyde hasletlere sahip bir karakter olduğunu gösterir. Çabi Hatun, Moğol yönetimi altında ezilen halkın bir de yerleşim yerlerinden göç ettirilmek istenmesine karşı çıkarak vatanlarında huzur içinde yaşamalarına olanak sağlamıştır. Sonuç olarak Çabi Hatun, Moğol bozkır yasaları ve Moğol elitlerinin endişeleri ile Yuan başkenti yakınında yaşayan yerleşik halkın ihtiyaçları çatıştığında bozkır yasalarını bir kenara bırakmıştır. Nitekim Çabi Hatun, bu hareketleri ile imparatorun adil bir hükümdar olarak itibarını güçlendirmeye hizmet etmiştir[59].

Çabi Hatun’un Yuanshi’de anlatılan bir diğer özelliği de aşırı tutumlu ve çalışkan bir karaktere sahip olmasıdır. Yine yıllıklardan aktarılanlara göre Yuan Sarayı’nda mevcut pahada değersiz her şeyden yeni bir şeyler üretir, sarayın ihtiyaçlarını karşılarmış. Saray kadınlarına giysi diktirme hadisesi bunun tipik bir örneğini oluşturur. Nitekim o devirde ıskartaya çıkan kullanılmış, bozulmuş, eski askerî yayların saraya getirilmelerini emretmiştir. Saray hanımlarına bu yayların kirişlerini toplatmış, ip yaptırmış ve kumaş dokutmuştur. Çabi Hatun’un çabasıyla dokunan kumaştan üretilen giysiler saray kadınları tarafından giyilmeye, böylece dışarıdan para ile özel ihtiyaç giderilememeye başlanmıştır. Hatunun ürettirdiği bu giysilerin kalitesi Yuanshi’ye göre Şam kumaşından dikilen giysiler ile kıyaslanabilir derecede kaliteli ürünler olmuştur. Onun tutumluluğuna bir diğer örnek ise sarayın kilimlerini diktirmesi olmuştur. Şöyle ki sarayın gıda işleri ile ilgilenen imparatorluk mutfağında koyun kürek kemiklerinin derileri bir kenara atılır ve kullanılmazmış. Bunu duyan Çabi Hatun, bu derileri toplatmış ve saray kadınlarına bunların yünlerinden kilim dokutmaya başlamıştır. O günden itibaren sarayda bu kilimler kullanılmaya başlanmıştır. Yuanshi’ye göre bunlar onun tutumluluk ve çalışkanlığına dair sayısız pek çok işinden yalnızca birkaçıdır[60]. Çabi Hatun’un tutumlu davranışlarını yalnızca saray çevresinde değil aynı zamanda saray dışı sahalarda, örneğin askerî teşkilatta da görmekteyiz. Nitekim Kubilay Han’ın, Kuzey Çin’i ele geçirmek için çıktığı sefer boyunca ordudaki askerler siperi olmayan şapkalar takmakta ve uzun kollu zırhlar kuşanmaktaydı. Kubilay Han bir sefer esnasında çadırından askerlerin giydiği siperliksiz bir şapka ile çıkmış, güneş altında ne kadar zor durulduğunu, güneşin gözü epey kamaştırdığını fark etmiştir. Böylece aynı durumu askerlerin de yaşadığını düşünen Kubilay Han, bu konuyu Çabi Hatun’a anlatmıştır. Hatun ilk olarak saray kadınlarına siperlikli bir şapka modeli hazırlatmış ve Han’ın kullanımına sunmuştur. Bu şapkanın daha rahatlatıcı olduğunu fark eden Kubilay, askerlerinin hepsine bu siperlikli şapkalardan diktirmiştir. Ayrıca Kubilay Han’ın kuvvetleri yakalı ve uzun kollu zırhlar takmakta, savaşlara böyle iştirak etmektelerdi. Bu zırhlar şiddetli sıcak altında onları epey etkilemekteydi. Bu konuda da Kubilay Han eşine danışmıştır. Nitekim bu rica üzerine Çabi Hatun, askerler için yensiz ve kısa kollu bir savaşçı zırhı tasarlamıştır. Bu hareketten de memnun kalan Kubilay bu modelin bütün orduda kullanılması emrini vermiştir[61].

Çabi Hatun ayrıca merhametiyle, şefkatiyle ve tevazuu ile de öne çıkan bir karakter olmuştur. Nitekim Yuanshi’de anlatıldığına göre Song İmparatorluğu ile yapılan savaşlar sonucunda dul Kraliçe Şie ve Kraliçe Cüen, Pekin’de ikamet etmek zorunda bırakılmışlardır. Bununla birlikte Kubilay, savaşlardan elde ettiği yüklü miktarda kıymetli hazineden faydalanması için eşi Çabi’yi çağırmış ve bu değerli parçalardan dilediğini almasını istemiştir. Fakat Çabi Hatun, bu hazinelere yüz çevirerek Song halkına ait hazineden tek bir parça dahi alamayacağını belirterek tepkili bir şekilde oradan ayrılmıştır. Bahsedilen olaylardan bir müddet sonra kraliçelerinin Pekin’de esir tutulmalarını bir hakaret ve aşağılama olarak gören yardımcıları Cu ve Çın adlı şahıslar utançlarından kendilerini asmışlardır. Kubilay bu intiharlara epey kızarak onları Şie ve Cüen’i yaşadıkları yerde sallandırmıştır. Çabi Hatun eşinin bu davranışı karşısında ona epey hiddetlenmiş ve bu vahşiliğin sonlandırılmasını kraliçelerin memleketlerine yani Güney Çin’e geri gönderilmelerini talep etmiştir. Sözü edilen bu kadınlar ayrıca Pekin’in ikliminden dolayı çok hastalanıyordu. Kubilay Han, eşinin bu talebini olumsuz bularak ona böyle bir hareketin güney bölgelerdeki sadık Çinlilerin tepkisini çekeceğini ve gerginlik yaratabileceğini söylemiştir. Ancak Kubilay, Çabi’nin bu tepkisine karşılık olarak onlara iyi davranacağı sözünü vermiştir. Çabi, Kubilay’ın bu sözünden sonra ölene dek kraliçelerin ihtiyaçları ile ilgilenmiş ve onlarla iyi ilişkiler kurmuştur[62]. Çabi Hatun, ömrünün son yıllarında yeğeni Nanbuy’u kendisine halef ilan ederek Kubilay ile evlenmesini sağlamış ve 1281 yılında vefat etmiştir[63].

Sonuç

Bu çalışmanın odağı Çabi Hatun gerek eşi Kubilay’ın han seçilmesinde gerekse Moğolların Güney Çin’de kesin bir hâkimiyet kurarak buraya yerleşmesinde birinci dereceden rol oynamış ve bunun sonucunda dünya tarihinin en güçlü ve iktidar sahibi kadınları arasına girmiştir. Kavrayışı yüksek olan Hatun, kocası Kubilay’ın henüz Şing-çov’daki valiliğinin ilk günlerinden itibaren ona dinî tesirlerde bulunmuş, Budizm’e meyline teşvik etmiş ve ileride hükümdarı olacağı Çin’deki yapıyı ve halkı daha iyi anlamasını sağlamıştır.

Kubilay’ın yükselişi nispetinde büyük bir casus ağı kuran Hatun, bu sayede eşine karşı tertiplenen her durumdan onu haberdar etmiş ve Kubilay’da bu doğrultuda hareket ederek önemli kazanımlar elde etmiştir. Bunu bilhassa Arık Buka İsyanı’nda rahatlıkla görebiliyoruz. Nitekim Çabi Hatun’un bu tertipten haberi olmasaydı Kubilay büyük bir çıkmaza girecekti. Çabi Hatun, 1260’lı yıllarda başlayan Kubilay idaresinin yerli kültüre ayak uydurup Çin’deki varlığını korumasında en önemli amillerden biri olmuştur. Nitekim bu konuda erken yaşlarda kabul ettiği Tibet Budizmi’ni eşinin temellerini attığı Yuan İmparatorluğu’nun resmî dinî hâline getirmiştir. Çünkü İç Asya steplerinin Şamanist kültürü hem hayat tarzı hem de bakış açısı itibariyle Çin’in yerli halkını idare etmeye müsait değildir. Merhameti, tutumluluğu ve çalışkanlığına dair ortaya koyduğumuz verilerle de birlikte Çabi Hatun sonuç olarak Yuan İmparatorluğu’nun annesi ve dünya tarihindeki en önemli kadınlardan biri olarak tarihteki yerini almıştır.

KAYNAKLAR

Alaaddin Ata Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan Güşa, çev. Mürsel Öztürk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2013.

Alan, Hayrunnisa, “Muizzü’l-Ensab’ın Timurlu Teşkilat Tarihi Bakımından Değeri”, Belleten, C 78/S. 282, 2014, s. 527-546.

Anonim, Muızz al-Ansb f Šarat al-Ansb, Bibliothèque nationale de France. Département des Manuscripts, Persan 67.

Atwood, Christopher P., Encyclopedia of Mongolia and the Mongol Empire, Fact On File Inc., New York 2004.

Buell, Paul D., Historical Dictionary of the Mongol World Empire, The Scarecrow Press, Lanham, Maryland and Oxford 2003.

Cleaves, Francis Woodman, “Aldar cab ~ Cab aldar,” HJAS 18, nos. 1-2 (June, 1955), s. 221-233.

Cleaves, Francis Woodman, “The Biography of the Empress Cabi in the Yuan shih”, Harvard Ukranian Studies, C 3/S. 4, 1979-1980, s. 138-150.

Durak, Neslihan, “Çingizli Hatunları I: Sorgaktani Beki”, Turkish Studies, C 3/S. 1, (2008), s. 251-258.

Chimeddorj, Ganjıdmaa, 17. Yüzyıl Moğol Müverrihi Sagan Seçen’in, “Had-un Ündüsün-ü Erdeni-yin Tobçı” (Hanların Menşei Hakkında Hazınelerının Tarıhı) IV. Bölüm Eserının Tercümesı ve Değerlendırmesı”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2017.

Gömeç, Saadettin Yağmur, “Çingiz-Nâmeler Üzerine Bir İnceleme: Çingiz Han’ın Soyu ve Mogol Tarihinin İlk Devirleri”, Belleten, C 82/S. 294, 2018, s. 407-481.

Howort, Henry H. History of the Mongols From the 9th to the 19th Century Part III the Mongols of Persia, Yale University Press, New York 1888.

Jing, Anning, “The Portraits of Khubilai Khan and Chabi by Anige (1245-1306), a Nepali Artist at the Yuan Court”, Artibus Asiae, C 54/S. 1-2, 1994, s. 40-86.

Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu Lugâti’t-Türk Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, haz. Ahmet B. Ercilasun-Ziyat Akkoyunlu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2015.

Khamidova, CH. I., “Rashid al-Din, Shu’ab-i Panjganah. 2. The Mongols and Turks (3)”. Zolotoordynskoe obozrenie=Golden Horde Review, Vol. 5/No. 4, (2017), s. 846-861

Lao, Yan-shuan, The Chung-t’ang shih-chi of Wang Yün: An Annotated Translation with an Introduction, Harvard University, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Cambridge 1962.

May, Timothy, The Mongol Empire A Historical Encyclopedia Volume I, ed. Timothy May, ABC-CLIO, Santa Barbara 2017.

Nanjing (NJ), “The Foundations Laid in the Six Dynsties” http://english. nanjing.gov.cn/gynj/history/201403/t20140325_1946038.html. (Erişim Tarihi:11/08/2020).

Nicola, Bruno de, Women in Mongol İran The Khatuns, 1206-1335, Edinburgh University Press, Edinburgh 2017.

Ögel, Bahaeddin, Sino Turcıca, Çingiz Han’ın Türk Müşavirleri, IQ Kültürsanat Yayınları, İstanbul 2002.

Pelliot, Paul, Notes on Marco Polo I, Impimerie Nationale Librairie AdrienMaisonneuve, Paris 1959.

Räsänen, Martti, Materialien zur Lautgeschichte der Türkischen Sprachen, Studia Orientalia, Helsinki 1949.

Reşîdu’d-din Fazlullâh Hemedanî, Câmi’u’t-Tevârîh Cildi Sevvom, neşr. Muhammed Rûşen-Mustafâ Mûsevî, I-IV, Neşr-i Elburz, Tahran (1373/1994).

Reşîduddin Fazlullah Hemedanî, The Successors of Genghis Khan, trans. John Boyle, Columbia University Press, New York and London 1971.

Reşîdüddin Fazlullah Hemedanî, Şu’ab-ı Pençgâne Kitâb-i Nesebnâme-i Mülük, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III. Ahmed, Yazma nr. 2937.

Rossabi, Morris, Kubilay Han, çev. Özgür Özol, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2015.

Roux, Jean Paul, Türklerin ve Moğolların Eski Dini, çev. Aykut Kazancıgil, İşaret Yayınları, İstanbul 1998.

Rybatzki, Volker, Die Personennamen und Titel der Mittelmongolischen Dokumente, Eine lexikalische Untersuchung, Publications of the Institute for Asian and African Studies 8, Helsinki 2006.

Topaloğlu, Murat, Din ve Siyaset İlişkisi Bağlamında Çin’de Tibet Budizmi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2018.

Zhao, George Qingzhi, Marriage as Political Strategy and Cultural Expression, Mongolian Royal Marriages from World Empire to Yuan Dynasty, Peter Lang Publishing, New York 2008.

Dipnotlar

  1. Bahaeddin Ögel, Sino Turcıca, Çingiz Han’ın Türk Müşavirleri, IQ Kültürsanat Yayınları, İstanbul 2002, s. 161-164.
  2. Sagan Seçen de “Dorci”. Ganjıdmaa Chimeddorj, 17. Yüzyıl Moğol Müverrihi Sagan Seçen’in, “Hadun Ündüsün-ü Erdeni-yin Tobçı” (Hanların Menşei Hakkında Hazınelerının Tarıhı) IV. Bölüm Eserının Tercümesı ve Değerlendırmesı”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2017, s. 47.
  3. Bozkır toplumunda ilk av olarak da bilinen ve bir ile üç gün arası süren ve şenlik şeklinde yapılan bu tören ile artık çocuk, isim alabilme, bir kadınla evlenebilme ve savaşlara katılabilme haklarını elde etmekteydi. Jean Paul Roux, Türklerin ve Moğolların Eski Dini, çev. Aykut Kazancıgil, İşaret Yayınları, İstanbul 1998, s. 175-176.
  4. 224-25 yıllarında Hülegü ve ağabeyi Kubilay, ilk kez müstakil bir şekilde ava çıkmışlar, sonrasında seferden dönmekte olan dedeleri Çingiz Han’ı, İmil Nehri kenarında vurdukları avları ile karşılamışlardır. Detaylı bilgi için bk. Henry H. Howorth, History of the Mongols From the 9th to the 19th Century Part III the Mongols of Persia, Yale University Press, New York 1888, s. 90.
  5. Hordu, horda ve orda da denilen ordo kelimesi, Moğol soylu ve aristokratlarının özel çadırdan oluşturulmuş merkezi saraylarını ifade etmektedir. Soylular için ordalar, çekirdek güçlerinin bulunduğu yer, bütün yönetimsel organizasyonlarının merkeziydi. Christopher P. Atwood, Encyclopedia of Mongolia and the Mongol Empire, Fact On File Inc., New York 2004, s. 426; Paul D. Buell, Historical Dictionary of the Mongol World Empire, The Scarecrow Press, Lanham, Maryland and Oxford 2003, s. 207.
  6. Morris Rossabi, Kubilay Han, çev. Özgür Özol, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2015, s. 16.
  7. Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedanî, Câmiʿu’t-Tevârîh Cild-i Sevvom, nşr. Muhammed Rûşen-Mustafa Mûsevî, Çâphâne-i Ketibe, Tahran 1373, s. 853; Reşîdüddin Fazlullah Hemedanî, Şu’ab-ı Pençgâne Kitâb-i Nesebnâme-i Mülük, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III. Ahmed, Yazma nr. 2937, vr. 133; Rashiduddin Fazlullah Hamadani, The Successors of Genghis Khan, trans. John Boyle, Columbia University Press, New York and London 1971, s. 228.
  8. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 865; Rashiduddin, Successors, s. 242.
  9. Muızz al-Ansb f Šarat al-Ansb, vr. 53.
  10. Muizzü’l-Ensab üzerine detaylı bilgi için bk. Hayrunnisa Alan, “Muizzü’l-Ensab’ın Timurlu Teşkilat Tarihi Bakımından Değeri”, Belleten, C 78/S. 282, 2014, s. 527-546.
  11. Sagan Seçen, Erdeni-yin Tobçı, s. 45.
  12. Volker Rybatzki, Die Personennamen und Titel der Mittelmongolischen Dokumente, Eine lexikalische Untersuchung, Publications of the Institute for Asian and African Studies 8, Helsinki 2006, s. 274.
  13. Paul Pelliot, Notes on Marco Polo I, Impimerie Nationale Librairie Adrien-Maisonneuve, Paris 1959, s. 567- 568.
  14. Şangay’a üç yüz km uzaklıkta ve Yangtze Nehri’nde konumlanan Nankin Şehri, kısaca Ning olarak adlandırılır. Günümüzde Doğu Çin’deki Jiangsu Eyaleti’nin başkentidir. Nanjing (NJ), “The Foundations Laid in the Six Dynsties” http://english.nanjing.gov.cn/gynj/history/201403/ t20140325_1946038.html. (Erişim Tarihi:11/08/2020)
  15. Detaylı bilgi için bk. Yan-shuan Lao, The Chung-t’ang shih-chi of Wang Yün: An Annotated Translation with an Introduction, Harvard University, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Cambridge 1962, s. 102, dp. 405.
  16. Francis Woodman Cleaves, “The Biography of the Empress Cabi in the Yuan shih”, Harvard Ukranian Studies, C 3/S.4, 1979-1980, s. 140, dp. 3.
  17. Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu Lugâti’t-Türk Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, haz. Ahmet B. ErcilasunZiyat Akkoyunlu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2015, s. 186.
  18. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 140-141, dp. 3; Ayrıca detaylı bilgi için bk. Martti Räsänen, Materialien zur Lautgeschichte der Türkischen Sprachen, Studia Orientalia, Helsinki, 1949, s. 211-212.
  19. Detaylı bilgi için bk. Francis Woodman Cleaves, “Aldar cab ~ Cab aldar,” HJAS 18, nos. 1-2 (June, 1955), s. 221-233.
  20. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 865; Rashiduddin, Successors, s. 241; Atwood, “Chabui”, s. 82; May, “Chabi”, s. 136; Bruno de Nicola, Women in Mongol İran The Khatuns, 1206-1335, Edinburgh University Press, Edinburgh 2017, s. 135.
  21. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 865; Rashiduddin, Successors, s. 242.
  22. Boyle onun ismini Dorçi, Rûşen ve Mûsevî ise Tûrçî şeklinde çevirmiştir. Reşîdüddin, Câmi’u’tTevârîh, s. 865; Rashiduddin, Successors, s. 242; İsmin doğru kullanımını Rybatzki bize sunmuştur. Dorçi kelimesi değerli taş, mücevher, elmas gibi anlamlara gelmektedir. İkincil olarak da İndra’nın (Hinduizm’de savaş tanrısı) yıldırım silahı gibi bir anlama gelmektedir. Rybatzki, Mittelmongolischen, s. 417.
  23. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 865; Rashiduddin, Successors, s. 242.
  24. Reşîdüddin, Şu’ab-ı Pençgâne, vr. 134.
  25. Muızz al-Ansb f Šarat al-Ansb, vr. 55.
  26. Sagan Seçen de “Çingim”. Sagan Seçen, Erdeni-yin Tobçı, s. 47.
  27. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 865-866; Rashiduddin, Successors, s. 242.
  28. Onun üç oğlunun ismi Kamala, Tarmabala ve Temür Kağan’dır. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 865-866; Rashiduddin, Successors, s. 242.
  29. Sagan Seçen de “Mangala”. Sagan Seçen, Erdeni-yin Tobçı, s. 47.
  30. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 866; Rashiduddin, Successors, s. 243.
  31. Rashiduddin, Successors, s. 243, dp. 8.
  32. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 866; Rashiduddin, Successors, s. 243.
  33. George Qingzhi Zhao, Marriage as Political Strategy and Cultural Expression, Mongolian Royal Marriages from World Empire to Yuan Dynasty, Peter Lang Publishing, New York 2008, s. 20.
  34. Buell, Historical Dictionary of the Mongol, s. 130.
  35. S. Bira, “Qubilai Qa’an and ’Phags-Pa Bla-Ma”, ed. Amitai and D. O. Morgan, The Mongol Empire and its Legacy, Leiden 1999, p. 242; Nicola, Women in Mongol İran, s. 188-189, 200.
  36. May, “Chabi Khatun”, s. 136; Buell, Historical Dictionary of the Mongol, s. 203.
  37. Rossabi, Kubilay Han, s. 16.
  38. Atwood, “Qubilai Khan”, s. 458.
  39. Diğer adıyla Hevajra Tantra. VIII. yüzyılda ortaya çıktığı tahmin edilen ve 20 bölümden oluşan Budist bir metindir. Sakya okulunun en önemli metinlerinden biridir. Drogmi (992-1072) tarafından Tibetçe’ye çevrilmiş, böylelikle Tibet Budizmi’nin güçlenmesi amaçlanmıştır. Öğretinin özünde samsara ve nirvanayı tam olarak anlamak vardır. Murat Topaloğlu, Din ve Siyaset İlişkisi Bağlamında Çin’de Tibet Budizmi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2018, s. 53.
  40. Atwood, “Chabui”, s. 82; Anning Jing, “The Portraits of Khubilai Khan and Chabi by Anige (1245-1306), a Nepali Artist at the Yuan Court”, Artibus Asiae, C 54/S. 1-2, 1994, s. 41.
  41. Sagan Seçen, Erdeni-yin Tobçı, s. 45-46; Rossabi, Kubilay Han, s. 39.
  42. Sagan Seçen, Erdeni-yin Tobçı, s. 46-47; Jing, “The Portraits of Khubilai”, s. 42
  43. Atwood, “’Phags-pa Lama”, s. 437.
  44. May, “Chabi Khatun”, s. 136-137.
  45. Nicola, Women in Mongol İran, s. 49.
  46. Nicola, Women in Mongol İran, s. 215.
  47. Güney Çin Ülkesi, Çinçe’de Nan-Çia yani güney halkı olarak geçmektedir. Rashiduddin, Successors, s. 22, dp. 43.
  48. Kubilay Han’a bu haberi üvey kardeşlerinden Möge getirmiş ve büyük han seçimine katılmasını tavsiye etmiştir. Kubilay ise Güneye inmem için kağandan emir aldım. Yerine getirmeden nasıl dönerim? demiştir. Reşîdüddin de bu olay sadece bir söylenti olarak aktarılır ve Kubilay’ın bu söylentiye kulak asmadığı belirtilir. Rossabi, Kubilay Han, s. 46-47.
  49. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 853-854; Rashiduddin, Successors, s. 229-230.
  50. Reşîdüddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 853; Rashiduddin, Successors, s. 228.
  51. Rashiduddin, Câmi’u’t-Tevârîh, s. 872; Rashiduddin, Successors, s. 248; May, Khubilai Becomes Khan (May 5, 1260), s. 20; Zhao, Marriage as Political Strategy, s. 67.
  52. Rossabi, Kubilay Han, s. 48-49.
  53. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 142.
  54. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 142.
  55. Rossabi, Kubilay Han, s. 64.
  56. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 142.
  57. Atwood, “Chabui”, s. 82.
  58. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 142-143.
  59. May, “Chabi Khatun”, s. 136.
  60. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 143-144; Rossabi, Kubilay Han, s. 65.
  61. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 145; Rossabi, Kubilay Han, s. 65; May, “Clothes”, s. 128-129.
  62. Yuanshi, “Empress Cabi”, s. 144-145; Rossabi, Kubilay Han, s. 88-89; May, “Chabi Khatun”, s. 137; Atwood, “Chabui”, s. 82.
  63. Rossabi, Kubilay Han, s. 218.