Giriş
Osmanlı Devleti’nin ilk yüzyılında genelde bütün Anadolu toprakları, özelde ise Amasya, Tokat ve Sivas bölgeleri için Rum tabiri kullanılmıştır. 1413 yılında Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği’nin yanı sıra üçüncü bir idari birim olarak Rum Beylerbeyliği kurulmuştur[1]. İlk zamanlarda Tokat, Sivas ve Amasya bölgelerinin birleşmesinden meydana gelen Rum Eyaleti’ne II. Murad’ın son zamanlarında Canik ve Çorum, daha sonra da Karahisar-ı Şarkî bölgesi katılmıştır. Aynı dönemde Rum Eyaleti’nin merkez toprakları olan Amasya, Tokat ve Sivas, önemlerine binaen “Eyâlet i Rûmiyye-i Suğra" olarak adlandırılmışlardır[2]. Ayn Ali Efendi’ye göre, XVII. yüzyılın başında Rum (Sivas) Eyaleti; Sivas, Amasya, Çorum, Bozok, Divriği, Canik ve Arapkir livalarından meydana geliyordu[3].
1413-1520 yılları arasında Rum Eyaleti’nin merkezi, bazen Şehzade Sancağı Amasya bazen de Tokat oldu. 1520 yılında eyalet merkezi Sivas’a taşındı ve bu tarihten itibaren Rum beylerbeyleri Sivas’ta oturmaya başladılar. Bu yeni düzenleme ile birlikte Tokat şehri, sadece kaza merkezi olarak kaldı.
Tokat kazası, 1520’den 1600’lere kadar Merkez Nahiye (Tokat), Cincife, Gelmuğat, Kafimi, Kazabad, Komanat, Tozanlu, Venk ve Yıldız olmak üzere toplam dokuz nahiyeden oluşmaktaydı [4].
Osmanlı Devleti, XVII. yüzyılın yeni şartları içinde malî örgütlenmesinde yeni düzenlemelere gitti. Avarız vergilerini daimî hale getiren yönetim, diğer vergi gelirlerini de artırmanın çarelerini aramaya başladı. Bu amaçla vergileri daha iyi toplanmak ve hâzineye nakit girişini sağlamak amacıyla mukataa sistemi gittikçe yaygınlaştırıldı. Buna paralel olarak vergi gelirlerini toplamada esas alınan kazaların sayısı da arttırıldı. Bu gelişme kısa sürede Tokat’a da yansıdı. Kazaya bağlı bazı nahiyeler kaza statüsüne çıkarıldığından, 1620’lerde Tokat kazasının nahiye sayısı Merkez Nahiye, Cincife, Komanat, Kafimi ve Yıldız olmak üzere dörde düştü[5]. Aşağı yukarı aynı dönemlerde kaza dahilindeki padişah hasları Valide Sultan hassı olarak verilmiş ve idaresi de voyvodaya bırakılmıştır.
Tokat Voyvodalığı ihdas edilmeden önce, eyaletteki malî işlemleri “Rum Hâzinesi Defterdarlığı” yürütüyordu. Ağustos 1659 tarihinde defterdarlık kaldırılarak, “Tokat Voyvodalığı” ihdas edilmiştir. Yani Rum Eyaleti’nde Hazine Defterdarlığı'nın kaldırılarak bu eyaletteki “Havâss-ı Hümâyun"a ait gelir kaynakları, bir bütün olarak “ber-vech-i voyvodalık” iltizama verilmeye baş-lanmıştır. Devletin bu yola girmesinin altında yatan en önemli sebep, hâzineye peşin olarak akçe girişini sağlamaktı. Çünkü iltizam yoluyla vergi gelirlerinin satışı müzayedede yıllık en yüksek peşin ödemeyi taahhüt eden bir mültezime veriliyor, o da vergileri kiralamış oluyordu. Mültezim, hâzineye bir kefil gösterir ve bedelin bir kısmını da peşin öderdi. Yani Rum Hazine Defterdarlığı’nın hazine gelirlerinin tamamının iltizam yoluyla voyvodalara satılmasıyla devlet hâzinesi, vergi gelirlerini tahsil etmeden önce nakdî gelir elde etmiş olurdu[6].
1659 tarihinde Tokat Voyvodalığına bağlı ve ilk voyvoda olarak Küçük Ahmed’e iltizama verilen mukataalar şunlardı: Hasha-i Osmancık, Maden-i Gümüş, Zile ve Turhal, Hasha-i Artukabad, Gedeğere, Karayaka, Tozanlı, Hargün, Çeltük-i Niksar, Havass-ı Müteferrika, Sonisa, Akdağ ve Budaközü, Olukmanlı, Boyahâne-i Karye-i Kızoğlu, Zeytun, Tamga-i Kasaba-i Zile, Tamga-i Kasaba-i Tozanlı, Karye-i Boyalu, Karye-i Bostanobası, Kalhane, Dağdaşan, Karye-i Göle[7].
Ahmed Ağa’nın iltizamı dışında kalan Asitâne tarafından satılan mukataalar ise şunlardı: Mizân-ı Harîr-i Tokad, Hasha-i Amasya, İspençe-i Gebrân-ı Nefs-i Tokad, Niyâbet-i Kazabad, Hasha-i Çorum, Hasha-i İskilib ve Katar, Ağça Kilise, Kabâil-i Ekrâd-ı Lak, Hasha-i Kırşehri ve Keskin, Karye-i Biskeni, Beytü’l-Mal-ı Hassa, Cizye-i Gebrân-ı Artukabad, Karye-i Komanat-ı Müslim ve Zımmî, Hasha-i Hoca, Boya-i Surh-ı Tokad, Duhhâniyye-i Nefs-i Tokad, Tamga-i Boya-i Surh-ı Amasya, Bedel i Güherçile-i Eyalet-i Rum ve Memlaha-i Cedid[8].
Voyvodalar, kendilerine verilen sancaktan küçük gelir bölgelerinin hem idari yöneticileri hem de hazine gelirlerini toplayan vergi tahsildarları idiler. Kent veya kasabanın güvenliğini sağlamak, gerektiğinde asker toplayıp savaşa katılmak da görevleri arasındaydı. Sancakta mütesellimin yaptığı idari görevleri, kendilerine verilen gelirleri yüksek dar bölgede voyvodalar yapmaktaydılar[9]. Yani voyvoda, bazı yerlerde[10] malî bir birimin başı olarak görülmesine rağmen, Tokat’ta idarî ve gerektiğinde askerî bazı yükümlülükleri yerine getiren ve sancakbeyi yetkilerine haiz görevliyi İfade etmekleydi.
Tanzimat’la yapılan idarî reformlarla birlikte Tokat Voyvodalığı, “Muhassıllık”a dönüştürülerek, malî işleri idare eden bir muhassıl atanmıştır. Asayiş, güvenlik ve zaptiye işleri ise, zaptiye memuru vasıtasıyla yönetilmeye başlanmıştır[11]. Ancak başarısız olan muhassıllığın kaldırılmasından sonra, 1842 yılı Mart’ından itibaren Meclis-i Vâlâ kararı ile Tanzimat’ın uygulandığı bütün eyaletlerde kazaların müdürler tarafından yönetilmesi kabul edilmiştir[12]. Bu karar ile Tokat kazası da, müdür tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
Bu çalışma, Tanzimat öncesinde Sivas Eyaleti’ne bağlı Tokat Voyvodalığı üzerine genel bir araşurmadır. Çalışmanın ana kaynaklarını Tokat şer'iye sicilleri oluşturmaktadır. Sicillerdeki kayıtların verdiği bilgiler çerçevesinde konuyu aydınlatmaya çalıştık. Teknik olarak tırnak içinde italik olarak verilen kısımlar, belgelerden ya da çalışmalardan alınan alıntıları ihtiva etmektedir. Alıntılarda bulunan yer ve şahıs isimleri ile diğer kavramlar yazılırken, orijinal metne sadık kalınmıştır. Ancak alıntılar dışındaki kısımlardaki yazım kurallarında Türk Dil Kurumu'nun İmlâ Kılavuzu (Ankara 2000) esas alınmıştır. Meselâ, ‘Tokat” kelimesi, alıntılarda ‘Tokad” şeklinde geçmektedir. Çalışmadaki alıntılarda orijinal şekliyle Tokad olarak yazılırken, genel metin içinde ise, bugünkü kullanıldığı Türkçe’ye uyumlu şekliyle yazılmıştır. Kavramlara da bir örnek verirsek, alıntılarda “mâlikâne" şeklinde yazılırken, normal metin içinde İmla Kılavuzu’ndaki şekliyle “malikâne” olarak yazılmıştır. Tırnak içinde verilen italik olmayan kısımlar ise, kavramı vurgulamak içindir. Osmanlı döneminde kullanılan “Darbhâne-i Âmire" gibi özel terimler ise, yine alıntılar dışındaki kısımlarda da orijinal haliyle verilmiştir.
Ayrıca bu çalışma, yürütücülüğünü yaptığımız “Karadeniz Şehirlerinin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1785-1840) I: Tokat - Trabzon - Samsun” adlı Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Destekli İleri Araştırma Projesi çerçevesinde hazırlanmıştır.
I. Osmanlı Mâliyesinde Mukataa Sistemi ve Malikâne Uygulamasına Geçiş
“Mukataa" kavramı, “devlet işletmesi veya devlete ait bir gelir payının tahsili" anlamına gelmektedir. Devlet uygun gördüğü her türlü ziraî, ticarî ve sınaî kuruluşu mukataa haline getirebilir ve işi çoğunlukla özel teşebbüslere verirdi. Mukataaların başlarda “iltizam” ve “emanet” şeklinde işletilmeleri geleneksel bir uygulama idi. XVII. yüzyılın sonlarından itibaren “malikâne” sistemi de, mukataaların bir üçüncü işletme yöntemi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
İltizam, "mukataaların müteşebbisler eliyle bir bedel karşılığı işletilme-sidir". Mukataa haline getirilen işletmenin vergi tahsil işi tahvil adı verilen üç yıllık bir süre için açık artırma (müzayede) ile iltizama verilmekteydi. Daha sonraki süreçte savaş gibi durumlarda mukataaların, özellikle iltizam sistemiyle yönetilmesinde büyük zorluklar ortaya çıkmakta ve gelirlerde büyük dalgalanmalar olmaktaydı. Bir mukataanın iltizam süresi içinde bazen birkaç mültezime verilmesi, mukataa gelirlerinden faydalanmadan birçok masraflara katlanmış, harçlar ve resimler vermiş olan müteşebbisleri zora sokuyordu. Bu sebepten bazı mukataalar, rantabl olmadığından alıcısı da çıkmıyordu.
“Mukataalar, devlet eliyle bir memur kadrosu tarafından işletilebilirdi". Bu durumda işletmeyi idare eden yönetici, devlet hâzinesi tarafından görevlendirilen ve emin adı verilen bir memur oluyordu. Görevi karşılığında devletten maaş veya dirlik alırdı. Genellikle mültezimlerin ilgisini çekmeyen, kazancı az görünen işletmeler emanet yoluyla işletilirdi. Havâss-ı Hümâyun denen ve devlete nakdî gelir sağlayan toprakların önemli bir kısmının gelirleri kethüda, voyvoda ve muhassıl denen eminler tarafından toplanırdı[13].
Osmanlı mâliyesinde ömür boyu verilen iltizama “malikâne” denirdi. İlk yıllarda malikâneler, sadece toprak olarak, devlet ve askerlik işlerinde başarı sağlayanlara verilmekteydi. Bu tip malikâne, özel mülk idi. Mirasçılara intikal ederdi. XVIII. yüzyılda uygulanmaya başlayan sistem ise, mahiyet itibariyle farklıdır. XVI. ve XVII. yüzyıllarda devlet hâzinesinin artan nakit sorunu, nasıl tımarların iltizamlaşmasını ortaya çıkarmışsa, XVIII. yüzyılın hakim özel-liklerinden biri de iltizamla işletilen mukataaların malikâneleşmesi olmuştur[14].
Malikânede, mukataaların gelirlerinin birer muaccele (peşin) ve her yıl ödenecek müeccele (taksit) karşılığında özel kesime satılması söz konusudur. 1683’te Osmanlı Devleti’nin II. Viyana yenilgisiyle başlayan sorunlu yılları, devlet hâzinesini büyük malî sıkıntılarla karşı karşıya getirmiştir. Devlet malî bunalımlarına ve bütçe açıklarına çare bulabilmek amacıyla 1695 yılında yayımladığı bir fermanla, mukataaların - vezir ve hanım sultanların hasları da dahil olarak - hayat kaydı (ber-vech-i te‘bîd) şartı ile ilzam edilmelerini hayata geçirmiştir[15]. 12 Ocak 1695 yılında yayınlanan bu fermanın belirttiği gibi[16], bu sistemle öngörülen “sık sık değişen mültezimlerin mümkün olduğu kadar fazla kâr sağlamak uğruna tahrip ettiği vergi kaynağını ihya ve idame etmek üzerine değişmez bir mültezimin tasarrufuna bağlamaktı”[17]. Bu şekilde 1695’te başlayarak sonraki 100-150 yıllık malî sistem içinde bir müessese haline gelen malikâne uygulaması[18], ilk olarak Şam, Halep, Diyarbakır, Mardin, Adana, Malatya, Ayıntab ve Tokat bölgelerinde uygulamaya konuldu.
Malikâne olarak satışa çıkarılan mukataaların, yıllık net kârlarının değerleri üzerinde açık arttırma ile alınan “muaccele” (peşin satış bedeli), hâzinenin yeni gelir kaynağıydı. Yani malikâne sahibi, satın aldığı mukataanın satış tarihinde devlete temin etmekte olduğu ve “mal” adı verilen yıllık nakdî vergiyi ve bu verginin % 5 ilâ 20’si arasında kalem vs. teşkil eden harçlarını her sene üç taksit halinde ödemeyi taahhüt ediyordu[19].
Malikâne uygulamasının ilk yıllarında reayaya da malikâneci olma fırsatı verilmişti. Ancak daha sonra 1714’te bundan vazgeçildi. Çünkü malikâneye sahip olan müteşebbisin tasarruf hakkı sürekli kılınmasına rağmen, çoğu zaman reayalar, vergi konusunu korumaya dayalı siyasî güçten yoksun olduklarından, malikânelerini koruyamıyorlardı. Malikâne sisteminin en önemli sorunlarından birisi de, muaccelelerin şartlarının değişmesine karşın değişmezliği idi. Devlet bazen yeni düzenlemelerle muacceleleri artırsa da, genellikle sabit görünen bir yekûn ortaya çıkmaktaydı. Ayrıca malikâneye sahip olan müteşebbisler, malikânelerin başında durmayarak, malikâneyi kendileri iltizama vermeye başladılar. Böylelikle malikâne sisteminde de, iltizam uygulaması gittikçe yaygınlaşmaya başladı[20].
Osmanlı taşrasında malikâne olarak satışa çıkarılan mukataaların müza-yedesinde peşin olarak yüklü bir para verilmesi söz konusu olduğundan, bu parayı ancak devlet ricalinden ve vilayet ayanlarından olanlar ödeyebilirlerdi. Bu bakımdan eyalet ve sancaklarda, açık artırmada malikâne mukataaların büyük bir kısmı, ileri gelen ayan, eşraf vb. gibi paralı kişilerin üzerinde kaldı. Böylece; has ve mukataat voyvodalıkları yoluyla bazı aileler zengin olup, zamanla nüfuz, güç ve zenginliklerini artırdılar. Bu da yeni başka sorunları beraberinde getirdi.
XVII. yüzyılın ikinci yansında ve XVIII. yüzyılın ilk yarısında mültezimlik yapan kimseler iyice zenginleşerek, mîrî mukataaları da malikâne olarak uh-delerine almaya başlamışlardır. Bu durum, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı ülkesinde bazı ailelerin daha da zenginleşmesine ve büyük güç ka-zanmalarına sebep olmuştur. Çünkü malikâneleri uzun yıllar idare eden aileler, büyük kârlar sağladıkları halde hazine bunlardan ölünceye kadar genellikle aynı vergiyi almak zorundaydı. Bunlar öldükten sonra, malikâneyi devlet bir başkasına yeniden kayd-ı hayat şartıyla satabilirdi.
XVIII. yüzyılda malikâne olarak idare edilen yerlerin sayıları devamlı artmış, bunun sonucunda Anadolu’da büyük hanedan aileler türemiştir. Bunlar güçlerini XIX. yüzyılın başlarında da devam ettirmekteydiler. Meselâ, Cabbarzâde Süleyman Bey, 1214 ilâ 1222 yılları arasında Tokat Voyvodalığı mukataasını malikâne olarak idare etmiş, bölgenin en etkin ve nüfuzlu kişisi olmuştur. Ömür boyu mukataa, sahibine hem süre güvencesi hem de kırsal ve kentsel topluluklarda saygınlık sağlayan bir vergi geliri denetim biçimi şeklinde tezahür ettiğinden[21], Cabbarzâdeler gibi Anadolu’da diğer büyük aileler de bu güçlerini kullanma eğilimi içinde olmuşlardır.
XVIII. yüzyılın son çeyreğinde ve XIX. yüzyılın başlarında Anadolu’daki çoğu eyalet ve sancak, büyük hanedan ve ayanların yönetimine geçmiştir. Tokat gibi idare edilen bölgelerde de malikâne mukataalar, aynı dönemde bölgenin ayan ve eşrafından olan voyvodalar vasıtasıyla yönetilmekteydi.
II. Genel Olarak Tokat Voyvodalığı’nın Yapısı ve Voyvodalar
18 Eylül 1659’dan itibaren voyvodalık idarî-malî birimi içine sokulmuş olan Tokat, voyvodalar vasıtasıyla yönetilmeye başlanmıştır[22]. Başlangıçta has denilen gelir bölgelerinin yönetimini sahibi adına yürüten kimseye voyvoda deniliyordu. Daha sonraları Tokat gibi bazı serbest tımarların, vali ve mutasarrıflara verilen bazı gelirlerin de voyvoda gönderilerek yönetildiği görül-mektedir. Tımar sisteminin XVII. yüzyıldan itibaren gittikçe bozulması ve iltizam usûlüne geçilmesi ve devletin para sıkıntısı çekinesi, geliri fazla bölgelerin doğrudan doğruya hâzineye bağlanarak yönetilmesine yol açmış ve böylece voyvodalık kurumunun önemi artmıştır[23]. Diğer bir ifade ile, bir sancak has olarak verilmişse, yönetimi de voyvodalığa dönüştürülür ve has sahibi voyvoda tayin ederdi. Haslar sarayın ileri gelenlerine, özellikle sultanın yakın akrabalarına verilmekte idi[24].
12 Ocak 1695 yılında yayınlanan fermanla, Osmanlı mâliyesinde mukataaların ömür boyu iltizama verilmesi süreci başlayınca, yani malikâne siste-mine geçilmesiyle birlikte, en çok malikâne satışının yapıldığı bölgelerden biri de, Tokat Voyvodalığı olmuştur. Osmanlı Devleti’nde özellikle kırsal alanlardan toplanacak vergiler, kaza ya da nahiyelerin sınırları içinde mukataalar yoluyla düzenlendiğinden, mukataalar da, o kaza ya da nahiyenin adıyla sistem içindeki yerini almıştır[25].
XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı mâliyesinde mukataaların yine malikâne satışı devam etmiştir. Bu dönemde bazı mîrî mukataaların yönetimi, Darbhâne-i Âmire’nin uhdesindeydi. Yüzyılın ikinci yarısından sonra, Osmanlı malî örgütlenmesi içinde bazı değişikliklerle önemi artan, statü ve işlevinde bazı değişiklikler olan Darbhâne, ikinci bir devlet hâzinesi gibi, devletin gelir ve giderlerinin yönetiminde görev üstlenen bir kurum durumuna gelmiştir. Özellikle 1773-74 yıllarında bir ihtiyaç hâzinesi biçiminde savaşların finansmanı için devreye sokulmuştur. 1787’den sonra Darbhâne, Hazine-i Âmire’nin giderlerine yardımcı ve ortak olmaya devam etmiş, III. Selim’in 1789'da tahta geçmesinden sonra ise, sermaye akçesi yükseltilerek güçlendirilmiştir. Daha sonra Darbhâne’nin işlevlerini daha iyi yerine getirmek için, bazı gelir kaynakları bu kuruma bağlanmıştır[26]. Bu bağlamda XVIII. yüzyılın son çeyreğinde Tokat Voyvodalığı mukataasının bazı hisseleri de, Darbhâne-i Âmire tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
1773 yılında “Tokad Voyvodalığı ve tevâbî mukâta'ası bâ-berât-ı âlî-şân mutasarrıfları tarafından şartnamesi mûcibince" Canik mukassili ve Amasya mutasarrıfı Hacı Ali Paşa’ya Muharrem gurresinden/25 Mart’tan itibaren iltizam edilmiştir[27]. Tokat şer'iyye sicillerine göre, Tokat Voyvodalığı ve tevabi' mukataası üzerine 1773-1791 tarihleri arasındaki uygulamalar için çok aydınlatıcı veriler bulamadık. Ancak 09 Cemâziyülâhır 1211/10 Aralık 1796 tarihli bir fermana göre, 1205/1790-1791 ve 1206/1791-1792 senelerine mahsuben Tokat mukataasının voyvoda Yağcızâde Mehmed Bey’e iltizam edildiğini öğ-renmekteyiz. “Suret-i defter mantûkınca ğayr-i ez havâlât ve teslimat ve zimmet-i sahibesi olan üçbin dörtyüz seksanyedi guruş Darbhâne-i Âmire’me müretteb olmağla" kaydı, adı geçen senelerde mukataa biriminin yine Darb-hâne-i Âmire ile ilişkisinin olduğunu göstermektedir[28].
14 Zilkade 1210/22 Mayıs 1796 tarihli bir fermana göre, Tokat Voyvodalığı mukataası “ber-vech-i mâlikâne" III. Selim’in kız kardeşi Beyhan Sultan’ın[29] yönetimindeydi[30]. Sultan III. Selim, "seyyidetü’l-muhaddemât ekliletü’l- muhassenât tâcü’1-mestûrât zâtü'l-ali ve's-sa'dât hemşîre-i muhteremem Beyhan Sultan dâmet ismetühâ ve zidet iffetühânın ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan Tokad mukâta'ası” ifadesiyle voyvodalık biriminin malikâne olarak kız kardeşine bağlı olduğunu belirtmekteydi[31]. Yine 04 Rebiyülâhır 1216/14 Ağustos 1801 tarihli bir başka fermanda, Tokat Voyvodalığı mukataasının “malûmü’l-mikdâr mâl ile sultân-ı müşârün-ileyhânın iştirâken ber- vech-i mâlikâne" uhdesinde olduğu kayıtlıydı. O halde mukataanın bütünü değil de, belirli hissesi Beyhan Sultan’ın yönetimindeydi[32]. Nitekim 28 Safer 1228/02 Mart 1813 tarihli bir başka fermandan, Beyhan Sultan’ın "Tokad Voyvodalığı mukâtaasından ber-vech-i mâlikâne ... rub” hissesinin bulunduğu ve müşterekleri hisseleriyle birlikte iltizama verildiği anlaşılmaktadır[33]. Beyhan Sultan’ın bu malikâne hissesi, III. Selim’in saltanatı boyunca devam etmiştir[34].
Sultan II. Mahmud yöneliminin başlarında da Beyhan Sultan, voyvodalık mukataasında malikâne hissesini tasarruf etmeyi sürdürmekteydi. Meselâ, 27 Muharrem 1223/25 Mart 1808 tarihli bir fermanda, “Voyvodalık-ı Tokad mukâta'ası ... serbestiyet üzere ... ma'lûmü'1-mikdâr mâl ve mu’accele ile sultân-ı müşârün-ileyhânın iştirâken ber-vech-i mâlikâne uhdesinde” olduğu belirtilmekteydi[35].
19 Muharrem 1224/06 Mart 1809 tarihli bir fermana göre, “mukâta' ât-ı mirîyyeden Voyvodalık-ı Tokad ve tevabi' mukâta'ası’nın, “Darbhâne-i Âmire tarafından zabt u idare” [36] edilmekte, 09 Safer 1224/26 Mart 1809 tarihli bir başka fermana göre de, Beyhan Sultan, “ber-vech-i mâlikâne", “serbestiyet üzere” voyvodalık birimindeki hissesini tasarruf etmeyi sürdürmekteydi[37].
1811, 1812 ve 1813 yıllarındaki kayıtlara göre, Tokat Voyvodalığı ve tevabi' mukataasının “nısf (1/2) hissesiyle nısf-ı südüs (yarımın 1/6’sı) hissesi” Darbhâne-i Âmire tarafından zabt ve idare edilmekteydi[38]. 23 Safer 1228/25 Şubat 1813 tarihli bir buyrulduya göre, mukataanın gerek Darbhâne hissesi ve gerek Beyhan Sultan’ın rub' (1/4) hissesi, 1813 senesine mahsuben Sivas valisi İbrahim Paşa’ya iltizam edilmiş, paşa da Hacı Yusufzâde Yusuf Ağa’yı voyvoda tayin etmiştir[39]. Yani buradan anlaşılan mukataanın asıl sahibi Vali İbrahim Paşa’dır.
29 Muharrem 1234/28 Kasım 1818 tarihli bir fermana göre, Tokat Voy-vodalığı mukataasının yarım hissesi Darbhâne-i Âmire, diğer yarım hissesi ise müşterekleri tasarrufundaydı. “Yed-i vâhidden" idare edilmek üzere, 1234 Muharremi gurresinden Zilhicce gâyetine/31 Ekim 1818 başından 19 Ekim 1819 sonuna değin bir seneliğine Voyvoda Derviş Ali’ye iltizam olunmuştur[40].
1237/1822 senesinde Tokat Voyvodalığı mukataasının yarım hissesiyle rub‘-ı südüs (çeyreğin 1/6’sı) hissesi Tokat voyvodası Hacı Ali Ağa’ya ihale edilmiş, ancak vefat ettiğinden aynı şartlar muvacehesinde voyvodalık ilti-zamı 64.271 kuruş mal, kalemiyye, harc-ı aklâm ve faiz mukabili Salih Ağa’ya iltizam olunmuştur[41]. Yine voyvodalığın yarım hissesiyle rub‘-ı südüs ve rub'-ı sümün (1/8) hissesinin, 1238/1823[42] ve 1239/1824 senelerine mahsuben 67.980 kuruş bedel-i iltizamla Salih Ağa’ya ihale edildiği görülmektedir[43].
06 Cemaziyülâhır 1240/26 Ocak 1825 tarihli bir fermandan Tokat Voy-vodalığı ve tevabi’ mukataasının yarım hissesiyle rub'-ı südüs (çeyreğin 1/6'sı) ve rub' (1/4) ve sümün (çeyreğin 1/8) hissesi aynı yıla mahsuben yine 67.980 kuruş bedel-i iltizam ile hassa silahşörlerinden Süleyman Ağa’ya ihale edilmiştir[44]. Yine aynı tarihli Darbhâne-i Âmire nazırı Hacı Yusuf tarafından yazılan bir zabıtname kaydına göre, “Darbhâne-i Âmire'de Ceyb-i Hümâyûn-ı mülûkâne tarafından zabt u idâre olman mukâta' ât-ı mîrîyyeden Tokad Voyvodalığı ve tevabi "mukâta"asının rııb' hissesinin” Süleyman Ağa’ya ihale edildiği belirtilmektedir[45].
Beyhan Sultan’ın voyvodalık mukataasında olan rub’ hissesinin voyvodaya ihalesi hususunda yazdığı son zabıtnamesi, 04 Cemâziyülâhır 1239/05 Şubat 1824 tarihlidir. Mukataanın 1239/1824 Martı başından itibaren iltizamını öngörmekledir[46]. Bu tarihten itibaren Tokat şer'iyye sicillerinde Beyhan Sultan’ın voyvodalık mukataasındaki hissesi ile ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Çünkü O, 07 Kasım 1824’de vefat ettiğinden malikâne hissesi Darbhâne tarafından nezaret edilmek üzere “Ceyb-i Hümâyûn-ı mülûkâne hazînesine” devredilmiştir[47]. Yukarıda belirtildiği gibi, 1825’de mukataanın yine “nısf hissesiyle rub'-ı südüs ve rub’ ve sümün" hissesi Mart başından itibaren, Darbhâne tarafından 67.980 kuruş[48], Beyhan Sultan'dan Ceyb-i Hümâyun’a devredilen rub' (1/4) hisse de “sabıkı misillü ellidörtbinyüz guruş bedel-i il-tizâm ile” Tokat voyvodası hassa silahşörlerinden Süleyman’a ihale olunmuştur[49].
Diğer taraftan Osmanlı Devleti’nde 1813 yılında alınan bir kararla eyalet ve sancak dahilinde bulunan tüm mukataaların artık yalnızca o bölgenin mülkî idarecilerine (vali, mutasarrıf vb.) ihale olunması ilkesi kabul edilmiş ve uygulamaya geçilmiştir[50]. Bu kararın bir göstergesi olmalıdır ki, 1813 yılında Tokat Voyvodalığı mukataası da, Sivas valisi İbrahim Paşa’ya iltizam edilmiştir[50]. 1813’den 1817’ye kadar mukataanın ihalesi Sivas valilerine ya-pılmış, bunlar da birimi yönetmek üzere buyruldu ile Tokat’a voyvoda ata-mışlardır. 1817 yılında ise, Sivas valisinin atadığı voyvoda Üveys Bey'in azliyle Tokat ahalisinin isteğine binaen merkezden Selanik Tütün Gümrüğü eski Emini Ali Ağa emaneten voyvoda atanmış, 1818[52] ve 1819[53] yıllarında ise, mukataa kendisine iltizam edilmiştir.
1245/1830’dan itibaren Tokat Voyvodalığı mukataası, “Mukâta'ât Hazînesi[54] tarafından zabt u idare” edilmeye başlanmış ve aynı seneye mahsuben sekiz hisseye ayrılarak, bunun beş sümün (5/8) hissesi[55], 74.362 kuruş bedel ile Halil Ağa’ya iltizam edilmiştir. İltizamı alan voyvoda, bu defa Mukataat Hazinesi’ne borç senedi (deyn temessükü) vermekle yükümlü tutulmuştur[56]. Ancak bir müddet sonra mukataa kendisinden alınarak, yine aynı yıla mahsuben Amasya sancağı mütesellimi dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından Hafız Hasan'a ihale edilmiş, O da, dergâh-ı âlî gediklilerinden Muhammed Ağa’ya iltizam etmiştir[57]. Hafız Hasan, 1831 ve 1832 yıllarında da voyvodalık mukataasının asıl sahibi idi. 1834 yılında mukataa, Sivas valisi Hazinedarzâde Osman Paşa’ya “ber-vech-i muhassıllık" olarak verilmiştir[58]. Ancak bu uzun sürmemiş, kısa süre sonra mukataa, Amasya sancağı mütesellimi Ahmed Bey’e verilmiş[59], O da, hassa silahşörlerinden Latifzâde Hüseyin Ağa’ya iltizam etmiştir[60].
1839’da Tokat Voyvodalığı mukataasının Amasya sancağı müteselliminin yönetiminde olduğu anlaşılmaktadır. “Dergâh-ı âlî kapucubaşılarından Amasya sancağı mütesellimi ve Tokad voyvodası izzetlü ağa" ifadesi bunu teyit etmektedir[61]. Tanzimat’la birlikte “Muhassıllık" malî birimi ihdas edilerek, Tokat’a da muhassıl atanmaya başlanmıştır. Muhassıl, birimin malî işleriyle ilgili bir görevlisiydi. Yine Tanzimat’la birlikte Tokat Voyvodalığı’nın güvenlik işleri de, zaptiye memurunun yönetimine verilmiştir.
III. Tokat Voyvodalığı Mukataasının İhalesi ve Birime Bağlı Bazı Gelirler
Tokat Voyvodalığı mukataası, mîrî mukataalar arasında büyük ve önemli bir yere sahipti. Nitekim bir belgede “Tokad Voyvodalığı mukâta'ası ... mukata' ât-ı cesîme-i mîrîyyemde” ifadesi, adı geçen birimin büyüklüğünü, dolayısıyla önemini göstermektedir[62].
Her yılın Mart ayından itibaren müzayede ile ihaleye çıkarılan voyvodalık mukataasını devlet hâzinesine en yüksek yıllık vergi miktarını (muacceleyi) teklif ve tediye eden iltizama alıyor[63], o da yönetimi sağlamak için bir voyvoda atıyordu. Mukataanın ihalesi, Darbhâne-i Âmire nazırının inhası üzerine, Dîvân-ı Hümâyun’un uygun görmesi sonucunda ferman ile gerçekleştirilmekteydi[64]. Ayrıca mukataayı alan şahsa, malikâne sahibi olarak sahip olduğu hak ve salahiyetleri ihtiva eden bir berat verilirdi. Devlet bu beratla, malikâneye ait olan vergi kaynağının bulunduğu alan ve mükellefler üzerinde her türlü malî haklarla birlikte bir kısım idarî ve inzibatî hakları da malikâne sahibine devrederdi[65]. Sonra mukataada hissesi olan malikâne sahibi Beyhan Sultan da (1824’e kadar), kendi hissesini yönetmek üzere voyvodaya “mâl-ı mîrî ve kalemiyyesiyle mahallinde virilecek vezâ’ifi vakt u zemânıyla edâ ve senedâtım" teslim eylemeyi hâvî zabıtname yazmaktaydı[66].
Tokat Voyvodalığı mukataası nasıl iltizama veriliyordu? 1809 yılında ya-pılan bir iltizam fermanını inceleyerek bu soruya daha detaylı cevap bulmak mümkün olmaktadır. 19 Muharrem 1224/06 Mart 1809 tarihli bir fermana göre, Tokat Voyvodalığı ve tevâbi' mukataasının nısf hissesiyle nısf-ı südüs an sümün hissesi, 1224/1809 senesi Martından itibaren bir yıllığına “tâlib ve râgıb” olan Mehmed Behlül Bey’e, “mâl ve kalemiyye ve harc-ı aklâm ve kabz bedeli” 59.283 kuruş “bedel-i iltizâm” ile ihale edilmiştir. Behlül Bey de iltizamı aldıktan sonra, gerekli ödemeleri zamanında yapmak üzere Darbhâne-i Âmire hâzinesine sarraf kefaletiyle mühürlü “deyn temessükü” vermiştir. Bu işlemler sonucu, Darbhâne nazırı Ahmed Şakir de, voyvodalığın yönetimi için emr-i şerif verilmesini inha etmiştir. Bu inhaya istinaden ferman yazılmış ve bu iltizam anlaşması kesinlik kazanmıştır[67]. Ayrıca fermanda mukataa gelirlerine Behlül Bey dışında hiç kimsenin müdahale etmemesi ve voyvodanın ortaya çıkan “mahsûlât ve rüsûmâtı kanûn-ı kadîm ve olageldiği üzre ahz u kabz ve cem' u tahsil" etmesi de yer almaktaydı[68].
Mukatanın “mu’tedil ve re'âyâ-perver kimesnelere der'uhde ve iltizâm” olunması ve malın her sene Hazîne-i Âmire, sebeb-i tahrir ve Rûznamçe-i Hümâyun temessükâtı gereğince havale olunan mahallere ödenmesi iltizam şartlarındandı. Mukataanın fermanla verilmesinden sonra, Beyhan Sultan tarafından da kendi hissesinin ihalesine yönelik voyvodalık şartnamesini hâvi zabıtnamesi yazılmıştır[69].
Osmanlı memleketlerinde mîrî mukataaları iltizama alanlar, uhdelerinde olan mukataatın "mâl irsâliyyelerini” Hazine-i Âmire’ye göndermekle yükümlüydüler. Ayrıca istenildiğinde havale olunan mahaller ile ocaklık ve vazife sahiplerine de ücretlerini ödemek zorundaydılar. Ayrıca mukataanın iltizam süresinin bitişinden sonra, “cânib-i mîrîçün hisâblarını rü'yet ve te’diye-i zimmet eylemeleri düstûrü’l-amel tutulan şurût-ı mer'iyyeden" idi[70]. An-cak bazen bu kurala uymayan iltizam sahipleri, mîrî malın eksilmesine sebep olabilmekteydiler. Meselâ, 05 Muharrem 1229/28 Aralık 1813 tarihli Tokat voyvodasına yazılan bir fermana göre, bir süreden beri mukataa iltizam edenler, “hisâb rü’yetine riâyet itmedüklerinden ber-mücib-i kuyûdât zimmet-i sahihe ve ğayr-i sahibeleri ma'lûm" olmadığından “vezâ'ifi olan mukâta'ât mâl irsâliyyelerinde sebeb-i tahrir ahkâmı ve Rûznamçe-i Hümâyûn temessükâtı ile havale olman meblağ mikdârı zimmetimizde mâl-ı miri yokdur" deyip, havale edilmesi gereken meblağı ödemedikleri gibi, vazife sahiplerine de baskı yapmaya başlamışlardır. Bu sebepten mukalaayı iltizam eden mültezimlerin zimmetlerinde, tahminen havale edilmesi gerekli meblağlar kadar mîrî mal birikmekteydi. Yazılan fermanla, mîrî mukataalardan vazife sahiplerine ödenmesi gereken meblağın, mukataaları tasarruf edenlerin zimmetlerinden tahsil edilmesi ve “mu'temed âdemler ile” hesapların İstanbul’a bildirilmesi emredilmekteydi. Ayrıca önemli mîrî mukataalardan olan Diyarbakır, Malatya ve Tokat voyvodalıları ile Haleb Muhassıllığı ve bunlara eş değer mîrî mukataa mallarından vazife havalesi denilerek, her sene büyük miktarda akçenin mîrî maldan düşüldüğü, ancak vazife sahiplerinin kimler olduğunun anlaşılamadığı, bu sebepten mukataa malından kimlere ne kadar ödeme yapıldığı; havale olunan yerlerin adları, yazılış sebebi ve senedinin de gönderilmesi istenmekteydi. Ayrıca Tokat voyvodasına 76.531 kuruş 38 akçe mîrî malı olan Tokat Voyvodalığı ve tevabi' malından da “mesârif-i mukarrere" denilerek 4.180 kuruşun düşüldüğü, ancak bu meblağın kimlere ödendiğinin kayıtlardan anlaşılamadığı belirtilerek, geçmiş yıllardan 1228/1813 yılı sonuna kadar “yedinde olan senedât-ı mîrîyyesiyle eshâb-ı vezâ’ifden alız olman zuhurat ve sebeb-i tahrîr ahkâmını mu'temed” ederek İstanbul'a göndermesi ve hesabını da “ibrâ-yı zimmet” etmesi emredilmekteydi[71].
02 Zilkade 1210/09 Mayıs 1796 tarihli Tokat naibi ve Voyvoda Lütfullah ve Mübaşir İsmail’e hitaben yazılan bir fermandan, Tokat Voyvodalığı mukataasından hangi mahallere havalelerin yapıldığı hususlarında malumat edinmek mümkün olmaktadır. Meselâ, 1209/1794 senesine mahsuben iltizamen Lütfullah Bey’e ihale edilen Tokat Voyvodalığı mukataasının 56.500 kuruş mîrî malından, 6.000 kuruşu İpeklizâde Mustafa Paşa’nın maaşına[72], 10.000 kuruşu maaş taksiti olarak Hazine-i Âmire'ye, 10.000 kuruşu Tersâne-i Âmire masrafına, 27.971,5 kuruşu Tophâne-i Âmire kışlakları için Darbhâne-i Âmire'ye ve 2.500 kuruşu da Vidin kalesi yeniçerilerinin ihtiyaçlarına havalesi ferman gereği zorunluydu. Ancak Hazîne-i Âmire'de tetkik edilen bir defter suretine göre, bu meblağlardan Tersâne-i Âmire masrafı için Darbhâne hesabına 10.000 kuruş, Tophâne-i Âmire kışlaklarının masrafı için de 7.971,5 kuruşun havale edildiği, buna mukabil 20.000 kuruşun ve Vidin yeniçerilerine havalesi gereken 2.530 kuruşluk meblağın hiç ödenmediği anlaşılmıştır. Bu bilgiler doğrultusunda bu işin çözümü için görevlendirilen mübaşire, Tokat’a varır varmaz kalan 22.530 kuruşun Voyvoda Lütfullah'tan alınarak havale edilmesini emreden ferman yazılmıştır[73].
XIX. yüzyılın başlarında Tokat Voyvodalığı mukataası gelirlerinin hangi kalemlerden oluştuğu ve nerelere harcama yapıldığı hususunda şer'iye sicillerinde bilgiler mevcuttur. Aralık sonları 1814 tarihinde mukataa Sivas valisi Galip Mehmed Paşa’ya iltizam edilmiş, paşa da voyvodalığı emaneten yönetmek üzere hazinedarı Mehmed Ağa’yı Tokat’a voyvoda atamıştır[74]. Bu emanet görevi üç ay sürdükten sonra mukataanın ihalesi, 1815 Martından itibaren Tokatlı Üveys Bey'e yapılmıştır[75]. Sonrasında da halef-selef iki voyvoda arasında alacak-verecek ve devir teslim işlemini gösteren bir defter tertip edilmiş[76] ve hesap kapatılmıştır.
1695’te Tokat Voyvodalığı’ndan malikâne satılan kaza ve nahiyeler ile[77], XVIII. yüzyılın son çeyreği ile XIX. yüzyılın ilk yarısında (Tanzimat’a kadar) malikâne verilen birimlerin aynı olup olmadığı konusunda Tokat şer'iye si-cillerindeki belgelerde ayrıntılı bilgiler elde edemedik. Ancak Tablo I’deki Tokat Voyvodalığı mukataasının gelirleri ile ilgili veriler, Tokat kazası dahilindeki gelirleri; Tablo II’deki müfredat defterindeki bilgiler de daha çok Şarkipare, İlbeyli ve Sıraç kabilelerinin gelirleri, koyun kışlak harcı, bazı kazaların Beytülmalı vb. kapsayan gelirleri ihtiva etmektedir. O halde tablolara bakılarak, voyvodalık mukataasının voyvodalık birimi içinde daha dar bir gelir bölgesini kapsadığı anlamı çıkarılabilir. Yani Tokat Voyvodalığı mukataası, Tokat kazası ve nahiyeleri ile birlikte yakın bazı alanlarda malikâne olarak satılan mukataa gelirlerinin bir kısmını içermektedir. “Medîne-i Tokad voyvodası"[78], “nefs-i Tokad kazası ve nevâhisi ahâlileri”[79], Beyhan Sultan’ın “ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan Tokad kazâsı ve nevâhisi”[80] ifadeleri, Tokat Voyvodalığı mukataasının Tokat kazası ve nahiyelerini kapsadığını göstermektedir. Ancak “Tokad Voyvodalığı kazâlarının kadıları ve nâ’ibleri”[81] ifadesi, mukataanın sadece Tokat kazası ve nahiyeleriyle ilgili olmadığı, birime yakın bölgelerin bazı kaza gelirlerinin de bağlı olduğunu gös-termektedir. Yine “Tokat ve Sivas sancaklarında vâki' kazâların kadıları ve nâ'ibleri”[82] ifadesi de, Tokat Voyvodalığı’nın bir sancak statüsü gibi telakki edildiğini düşündürebilir[83].
O halde bilgileri toplarsak, XVIII. yüzyılın son çeyreği ile XIX. yüzyılın ilk yarısındaki Tokat Voyvodalığı’nın statüsü ile XVII. yüzyıldaki Sivas Eyaleti’nin Havâss-ı Hümâyun’a ait olan gelirlerinin yönetimi anlamına gelen ve malî bir birim olan Tokat Voyvodalığı, farklı anlamlar içermektedir. Artık XVIII. yüzyılın yeni şartları içinde Tokat Voyvodalığı mukataasından kastedilen, Tokat kazası ve nahiyeleri ile birlikte daha dar ve geliri yüksek bazı bölgelerin vergi gelirlerinin malikâne satışıdır.
IV. Tokat Voyvodalarının Atanma ve Azilleri
XVIII. yüzyılın sonları ile XIX. yüzyılın başlarında Tokat Voyvodalığı mukataası, yukarıda da belirtildiği üzere, Darbhâne-i Âmire tarafından zabt ve idare edilmekteydi. Mukataa “yed-i vâhidden” Darbhâne tarafından iltizama verilebildiği gibi, Sivas valileri gibi devlet görevlilerine ihale olunduğunda, valiler adı geçen birimi “emaneten” yönetmek üzere buyruldu ile de bir voyvoda atayabilir ya da ikinci bir kişiye iltizam edebilirlerdi.
İncelediğimiz dönemde Tokat voyvodaları, mukataayı genellikle yed-i vâhidden, yani birinci elden iltizama almaktaydılar. Bunun yanında emaneten idare de söz konusu olmaktaydı. Meselâ, mukataa 1224/1809’da Mehmed Behlül Bey’e[84] 1225/1810’da Ali Ağa’ya[85], 1227/1812[86] ve 1228/1813’de[87] Mehmed Salih Ağa’ya, 1234/1819’da Derviş Ali Ağa’ya “yedi vâhidden zabt u idare olınmak üzere” iltizam olunmuştur[88].
Tokat Voyvodalığı mukataasının emanede yönetilmesi işlemi konusunda da birkaç örnek verilebilir: Meselâ, 1222/1807’te Tokat Voyvodalığı mukataası Bozok mutasarrıfı Cabbarzâde Süleyman Bey’e ihale olunmuştur. Mutasarrıf da, “tarafından” İlbaşıoğlu Ahmed Ağa’yı “voyvoda nasb u ta'yîn" etmiştir[89]. 1228/1813 yılına mahsuben voyvodalık mukataası, Sivas valisi İbrahim Paşa’ya ihale edilmiş, vali de buyruldu ile Erzurumlu Hacı Yusuf’u voyvoda atamıştır[90]. Yine 1815 yılında voyvodalık mukataası, Sivas valisi Galip Mehmed Paşa’ya ihale edilmiş, O da, hazinedarı Mehmed Ali Ağa’yı Tokat’a “ber-vech-i emânet” voyvoda atamıştır[91]. 1231/1816 ve 1232/1817 yıllarında Tokat Voyvodalığı mukataası, bu defa Sivas valisi Osman Paşa’ya ihale edilmiş, O da, 1816 yılı için emaneten Abdüllatifzâde Hüseyin Ağa’yı voyvoda atamıştır[92].
Şimdi Tokat voyvodalarının atanma ve azilleri ile ilgili daha detaylı bilgiler vermek için, belgeleri incelemek istiyoruz:
Tokat Voyvodalığı ve tevabi' mukataasını iltizama alan mültezim, anlaşma şartlarına aykırı herhangi bir kanunsuzluğa sebep olduğunda, iltizam mukavelesi feshedilerek, aynı şartlarda başka birine ihale söz konusu olurdu. Meselâ, 1222/1807 senesine mahsuben “Tokad Voyvodalığı mukâta'ası" Abdülcabbarzâde (Cabbarzâde) Süleyman Bey’e iltizam olunmuş, O da, mukataayı yönetmek üzere İlbaşıoğlu Küçük Ahmed Ağa’yı voyvoda atamıştır. Ancak voyvodanın “memleketi tecrîm iderek külliyetlü şey ahz eylediği ahâli tarafından" arzuhal, mahzar ve ilâmla İstanbul’a bildirilince, “mukâta'a-i merkum iltizâmı mûmâ-ileyhin uhdesinden fekk" olunmuştur. Daha sonra voyvodalık mukataası, “mâl-ı mîrî ve kalemiyyeleri ve ashâb-ı malikânenin fâ’izlerini mahallerine” zamanında ödemek şartıyla Mehmed Metin'in “uhdesine ihalesi tanzim” olunmuş, eski mültezim Süleyman Bey’in de mukataa malından aynı yıl için bir akçe talep etmemesi hususunda anlaşma sağlanmıştır. Ancak Süleyman Bey, “sene-i mezkûreye mahsuben ba'zı mahallere ubûdiyyet ve ava’id nâmıyla virdiği akçeyi halefi voyvoda-i mûmâ-ileyh- den mütâlebe ve tazyik" edince, bu davranışın “şurût-ı mu'âhedenin hilafı" olduğu, bu sebepten “akçe mütâlebesiyle vâki' olan müdâhalenin men' ü def içün" Beyhan Sultan’ın kethüdası Ahmed Azmi Efendi emr-i şerif verilmesini istemiştir[93].
Sorunun halli için başmuhasebe kayıtlarına başvurulmuştur. Yapılan araştırmada “voyvodalık-ı mezbûrın mûmâ-ileyh Mehmed Metin zide mecduhûnın uhdesine ihâle vü iltizâm" olunduğu anlaşılmıştır. Bu bilgi ve kethüdanın inhasına istinaden Tokat naibine 09 Safer 1223/06 Nisan 1808 ta-rihinde bu ferman yazılarak, Süleyman Bey’in müdahalesinin önlenmesi ve emirlere aykırı hareketlerden kaçınılması emredilmiştir. Ayrıca Voyvoda Mehmed Metin’e de şu emirler verilmiştir: “Sen ki voyvoda-i mûmâ-ileyhsin tarafından o makûle avâ’id nâmı ve nâm-ı ahar ile mûmâ-ileyh canibine nesne virilmesi iktizâ itmemekle o makûle ta' addisine havale sem‘i ve i'tibâr olınmayup hemen mûcib-i ta'ahhüdün üzre mâl-ı mirî ve kalemiyye ve ashâb- i malikânenin fâ'izlerini edâ ve himâyet-i fukarâ husûsına dikkat ü itinâ eylemek bâbında fermân-ı âli-şânım sâdır olmışdur”[94]. O halde Tokat mukataası iltizamını uhdelerine alan mültezimler, ihale şartlarına aykırı hareket ettiklerinde ya da halka zulüm yaptıklarında anlaşmaları feshedilerek, aynı şartlarda bir başkasına ihale söz konusu oluyordu.
Tokat Voyvodalığı mukataasını uhdesine alan mültezim, vefat ettiğinde voyvodalık yine aynı şartlarda bir başkasına ihale edilebilirdi. Meselâ, 25 Receb 1223/16 Eylül 1808 tarihli bir fermana göre, aynı yıl için “Tokad Voyvo-dalığı mukâta'ası... iltizâmen uhdesine ihale olman silahşörân Mehmed Metin bu esnâda vefat" ettiğinden, mukataa müddetini tamamlamak ve adı geçen senenin Şubatı sonuna değin “mukâta'a-i mezbûrın kâffe-i â’îdât u mük- tesâbâtını cem' u tahsil ve sene hitâmına dek ne hâsıl olur ise mümzâ ve malı tüm defterini irsâl eylemek üzere Tokad voyvodası mûmâ-ileyh Mustafa” Ağa’ya ihale olunmuştur[95].
Tokat Voyvodalığı mukataası iltizamı, bazı durumlarda hiçbir sebep gös-terilmeden sahibinden alınarak bir başkasına verilebilirdi. Meselâ, 22 Safer 1228/24 Şubat 1813 tarihli bir belgeye göre, Tokat Voyvodalığı ve tevabi' mukataasının yarım hissesiyle nısf-ı südüs hissesi, 1813 senesine mahsuben Mehmed Salih Ağa’ya iltizam olunmuş ve bu hususta emr-i şerif yazılmıştır. Ancak “hasbe'1-iktizâ” adı geçen mültezimden alınarak, 1813 senesi Martından itibaren Erzurumlu Hacı Yusufzâde Yusuf a 64.000 kuruş bedel-i iltizam ile verilmiştir[96].
Yine bu iltizama yönelik Sivas valisi İbrahim Paşa, İstanbul’a yazdığı bir takriri ile Beyhan Sultan’ın Tokat Voyvodalığı mukataasında olan “rub‘ hissesiyle şürekâ-i sâ’ire hisseleri yed-i vâhidden zabt u idâre olınmak üzere” 1813 senesine mahsuben Beyhan Sultan’ın verdiği şartnameye istinaden kendisine iltizam olunduğunu, kendisinin de mukataayı yönetmek üzere Erzurumlu Yusuf Ağa’yı buyruldu[97] ile voyvoda atadığını belirtmiştir. “Bedel-i iltizâmlar içûn iktizâ iden mebâliğ vakt u zamâniyle edâ itmek üzere voyvoda- i mûmâ-ileyhin" İstanbul’da olan sarrafının kefaletiyle sultana temessük verildiğini de belirten Paşa, “sultân-ı müşârün-ileyhâ ve şürekâ-i sâ’irelerin” yönetimine kimsenin müdahale etmemesini belirten hasseten bir emr-i şerif verilmesini istemiştir. Bu takrire istinaden 28 Safer 1228/30 Şubat 1813 tarihinde “sultân-ı müşârün-ileyhânın uhdesinde olan rub' hissesiyle şürekâ-i sâ’irelerinin hisselerini sene-i mezbür Martı ihtidasından Şubatı gayetine değin bir sene-i kâmile yed-i vâhidden voyvoda-i mûmâ-ileyh tarafından zabt u rabt" olunmasını belirten ferman yazılmıştır[98].
Yusuf Ağa bir yıl sonra voyvodalıktan azledilmiştir. Sivas valisi İbrahim Paşa, Tokat ileri gelenlerine 13 Safer 1229/14 Şubat 1814 tarihli bir buyruldusu ile “eyâlet-i Sivas dâhilinde beldeniz voyvodası hâssa silahşörânından Yusuf Ağa' nın azl olınup yerine ra' iyye-perver ve munsif ve mu’tedil ve kâr âşinâ voyvoda nasb u ta’yîn olınmasını” halkın kendisinden rica ettiklerini, bu istekler çerçevesinde kapı halkı eski emekdarlarından silahdarı Gürcüzâde Mehmed Ağa’yı voyvoda atadığını bildirmiştir. Paşa, atama işleminden sonra, Mehmed Ağa’ya görevini doğru dürüst bir biçimde yapması, halkı koruması ve aykırı hareketlerde bulunmaması konusunda ayrıca uyarılarda bulunmuştur[99].
27 Rebiyülevvel 1230/09 Mart 1815 tarihli bir buyrulduya göre, Tokat Voyvodalığı mukataası bu defa Sivas valisi Mehmed Galip Paşa’ya ihale olunmuş, paşa da Mart sonuna değin mukataayı “ber-vech-i emânet” yönetmek üzere hazinedarı Mehmed Ali Ağa’yı Tokat voyvodası tayin etmiştir[100]. Ancak Galip Paşa[101], voyvodalığa atadığı hazinedarını “hasbe’l-maslahat mahall-i âhara” başka bir göreve atadığından, mukataayı "Tokad hânedânından" Seyyid Hacı Üveys Bey’e iltizam etmiştir[102]. Ancak mukatanın asıl sahibi, Sivas valisi Mehmed Galip Paşa’dır.
Yine voyvodalık mukataasının emanetle yönetimine bir örnek için, 21 Rebiyülâhır 1231/21 Mart 1816 tarihli buyrulduyu incelemek gerekir. 1816 yılında Tokat Voyvodalığı mukataası, “bâ-şartnâme” Sivas valisi Osman Paşa’ya ihale olunmuştur. Ancak eyalet, bu dönemde paşanın atadığı mütesellim Hüseyin Ağa tarafından yönetilmektedir. “Voyvodası hîn-i vûrûdına değin”, voyvodalığa “â’id ve râci' îrâd ve tayyârâtı bi’l-emâne veya defter-i hıfz ve himaye ve ahz u kabz”ını yürütmek üzere, Sivas mütesellimi tarafından, “Tokad eşref hanedanından ve evsâf-ı mezkûrelerle mevsûf" Abdüllatifzâde Hüseyin Ağa voyvoda atanmıştır[103].
Tokat Voyvodalığı mukataasını yöneten voyvodalar, eğer görevlerinde başarılı iseler ya da halkla iyi geçinmişlerse, daha sonraki yıllarda da bu göreve getirilebilirlerdi[104]. Meselâ, 05 Zilkade 1231/29 Eylül 1816 tarihli bir belgeye göre, Tokat Voyvodalığı mukataası, yukarıda da ifade edildiği gibi, Sivas valisi Osman Paşa’ya[105] ihale olunmuştur. Paşa da mukataaya sahip olduktan sonra, birimi kendi adına emanetle yöneten Hüseyin Ağa’nın yerine Üveys Bey’e iltizama vermiştir. Osman Paşa; Tokat naibi, Voyvoda Üveys Bey ve ileri gelenlere yazdığı buyrulduda, mukataanın “umûr-ı voyvodalığına müdir ve muktedir ve munsif birinin voyvoda nasbi lâ-büdd" olduğunu belirterek, “öteden berü kâr-güzâr ve fukara ve re'âyâ-perver” olması nedeniyle Üveys Bey’i voyvodalığa atadığını bildirmiştir[106]. Osman Paşa, Voyvoda Üveys Bey’den memnun olmalıdır ki, 11 Rebiyülâhır 1232/28 Şubat 1817 tarihli bir başka buyruldusuyla, mukatanın yönetimini 1817 senesine mahsuben de Voyvoda Üveys Bey’de bırakmıştır. Nitekim buyruldusunda “Tokadın hanedan ve hânmân-ı kadîmi" olan Üveys Bey’in voyvodalığı süresince “umûr-ı in eh âmin rü’yetiyle sıdk-ı istikâmeti zâhir olmış ve ahâli ile hüsn-i imtizaç iderek vedfa-i cenâb-ı kibriyâ olan fukarâ-yı ra'iyyeti sıyânet idegeldigi”ni be-lirten Paşa, “haklarında hüsn-i teveccüh-i kâmilemiz” malumdur diyerek bu atamayı yaptığını belirtmiştir. Atama işleminden sonra Osman Paşa; Tokad kadısı, ağalar, zabitler ve iş erlerine “mır-i mûmâ-ileyhi voyvoda bilüp her bir re'y ve irâdesine mutâva'at ve umûr-ı voyvodalığına efrâd-ı efrîdeden hiç bir ferd müdâhale eylemeyüp merâsim-i ittifâkiyye mübâderet ve hüsn-i mu'âşerete" uyulmasını, voyvodaya “kendüni voyvoda bilüp işbu sene-i merkuma mahsuben zabt u rabt re rüsûmât-ı kadîmini cem' ü tahsil eyleyüp her bir etvâr ve harekâtınızı nehc-i şer'-i şerif ve kânûn-ı münife tatbik eyleyerek def’ ü ref’ erbâb-ı şurûr u mefsedet ve derûn-ı beldede vukû‘ bulan mevâddan ifâdesi lâ-büdd ve müktezi olan husûsâtm bâ-i’lâm-ı şer'iyye” tarafına yazılmasını, “eşkıyâya ruhsat ve meydân” verilmemesini, halkın emniyet ve rahatının sağlanmasını emretmiştir. Paşa, ayrıca voyvodalığını tebrik etmek için, Üveys Bey’e voyvodalık nişanesi olarak “bedîa samûr ferve" elbise göndermiştir[107].
V. Tokat Voyvodalarının Görev ve Yetkileri
Tokat voyvodaları, hem Tokat Voyvodalığı ve tevabi' mukataasından so-rumlu malî bir tahsildar, hem de sancakbeyi yetkilerine haiz idarî, askerî, inzibatî vs. görevleri uhdesinde toplayan bir görevliydi. Tokat voyvodalarının yetki ve sorumluluklarına bakıldığında bu durum daha açık bir biçimde ortaya çıkar.
Tokat voyvodaları; Tokat kazası, nahiyeleri ve köylerindeki voyvodalık mukataasına bağlı gelirleri yönetirlerken, ortaya çıkan güvenlik sorunlarında ve ya da reayaya karşı tasallut ve rencide ortaya çıktığında, Tokat kadısı ya da naipleri ile birlikte suçluları cezalandırırlardı. Cezalandırma, “voyvodalarının ma'rûf olan tezkeresi ve hâkîm-i beldenin mürâselesi ile icra” olunmakta idi. Voyvodaların tezkeresi olmadıkça sadece hakim mürâselesiyle suçluların cezalandırılmaları söz konusu değildi[108].
Tokat’ta, İslâmî uygulamalara aykırı durumlar ortaya çıktığından bunu önlemek, diğer görevlilerle birlikte voyvodaların da görevleri arasındaydı. Meselâ, 11 Safer 1224/28 Mart 1809 tarihli bir emirnameye göre, sadrazamlığa atanan Yusuf Ziya Paşa, görevi devralmak için İstanbul’a giderken Tokat’tan geçmiş ve bazı İslam ahalinin, kiracısı zımmîler ile beraber bir hanede oturduğunu haber almıştır. Sadrazam, bu durumun önlenmesi için, Tokat kadısı, voyvodası, vücûh-ı memleket, yeniçeri serdarı ve ocaklı ağavâtına “o makûle ehl-i İslâm ile bir hanede mütemekkin olan zımmî tâ’ifelerini teftiş ve taharri eyleyerek marifeti şer'-i şerif ve voyvodası ağa ve sâ'ir muhatabım ma'rifeüeriyle ihrâc ve zımmiyâna mahsûs olan hanelerde iskân” ettirilmelerini emretmiştir[109]. Burada görüldüğü gibi, voyvodalar, dinî ve sosyal bir görevin yerine getirilmesinden de sorumluydu.
Öte yandan gayr-i Müslimler tarafından ibadet yerlerinin tamiri konusunda İstanbul’a arzuhal yazıldığında, mahallinde emredilen işlemleri yerine getirme işlemleri yine kadı ve voyvodanın nezaretinde yapılmaktaydı. Meselâ, Evasıt-ı Zilkade 1219/Şubat ortaları 1805 tarihli bir fermana göre, Tokat’ta Yahudiler, Rikâb-ı Hümâyun’a arzuhal yazarak Sinadnik’lerinin tamire muhtaç olduğunu ve buna izin verilmesini istemişlerdir. İstanbul’dan Tokat naibi ve voyvodasına, eğer ibadet mekanı ve civarı harabe ise, asliyesine göre ek bir ilave olmaksızın tamir ettirilmesi, bu bahane ile ilgililerden hiçbir akçe alınmaması emredilmiştir[110].
Rusûm-ı zecriyye gibi vergi konusunda ortaya çıkan sorunlarda da voy-vodaya görev verilebilmekteydi. Meselâ, 26 Safer 1224/12 Nisan 1809 tarihli bir fermana göre, Tokat kazasının rûsûm-ı zecriyyesi 3.000 kuruş idi ve her sene Ağustos ayı başında ödenmekteydi. Ancak 1808, yılına mahsuben bu meblağ ödenmemiş ve reayanın zimmetlerinde kalmıştır. Bu meblağın, 300 kuruş tutan mübaşir ücreti ile birlikte toplanması ve hâzineye gönderilmek üzere mübaşire teslimi görevi; vücûh-ı memleket, iş erleri ile birlikte Tokat voyvodasına verilmiştir[111]. Yine aynı konudaki bir başka fermana göre, voyvodaya hitaben “sen ki voyvoda-i mümâ-ileyhsin ... sene-i merkuma mahsuben mukayyed olan mârü’z-zikr üçbin guruş rüsûm-ı zecriyyesi ma'rifetin ve kâdi-i mûmâ-ileyh ve mübâşir-i merkum mâ’rifetleriyle yerlü yerinden ve icâb ve iktizâ idenlerden temâmen ve kamilen tahsil ve kabzına me'mûr mübaşirine" teslim etmesi emredilmekteydi[112].
Tokat voyvodaları, Tokat kazasının asayişinden de sorumlu idiler. Kazada suç işleyen kişilerin cezalarının mahkeme vasıtasıyla verilmesinden sonra, yerine getirilmesi için voyvodaya mahkemeden mürâseleler yazılmaktaydı. Meselâ, 1806 yılında Tokat kazasından bazılarına galiz küfürler eden Mustafa Alemdarınoğlu Seyyid Mehmed’in, mahkemece verilen cezasını çekmek için kaleye intikali[113], hırsızlık hususunda mahkemenin verdiği karara göre suçluyu “te’dib” etmek[114] ve Seyyid Ahmed ile dört arkadaşının avret kapısına gittiklerinden mahkemece verilen “ta'zîr” cezasının zabitleri vasıtasıyla yerine getirilmesi[115] hususunda Tokat voyvodası Seyyid Ahmed Ağa’ya mürâseleler yazılmış ve görevleri yerine getirmesi istenmiştir.
Tokat voyvodası, kendisine verilen askerî görevleri de yerine getirirdi. Meselâ, Evasıt-ı Safer 1223/Nisan ortaları 1808 tarihinde gönderilen bir fermana göre, Rusya ile ortaya çıkan savaş sebebiyle daha önce Tokat kazasından başbuğları maiyyetinde yüz elli adet asker istendiği, ancak bu askerlerin henüz gönderilmediği, tehir edilmeyerek acilen askerin ordu-yı hümâyûna ulaştırılması istenmektedir. Bu askerlerin tertip edilmesi ve gönderilmesi emri Tokat naibi ve voyvodaya hitaben yazılmıştır[116].
Tokat menzilhanesinin devamlı surette nizam ve intizam içinde bulunması, gelip giden ulakların görevlerinin düzenli bir biçimde gerçekleştirmelerine yardımcı olmaları hususunda Sivas'tan gelen buyrulduların muhataplarından birisi de, Tokat voyvodası idi. Yani, gerek Payitaht ve gerekse diğer eyalet ve sancaklarla haberleşmenin sağlanmasını kolaylaştıracak önlemleri alma da, Tokat voyvodasının görevleri arasındaydı[117].
Sonuç olarak söylemek gerekirse, Tokat voyvodalarının sadece Tokat Voyvodalığı mukataasındaki malî işlemleri yürüten bir görevli olmadığı, idari, askerî sosyal ve inzibatî işlerle ilgili görevler de üstlendiği ortaya çıkmaktadır.
VI. Tokat Voyvodalığı Mukataasına Müdahaleler
Beyhan Sultan’ın “ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan voyvodalık-ı Tokad mukâta'ası öteden berü serbestiyet üzere zabt u rabt” olunduğundan, voyvoda dışında "kimesne tarafından müdâhale ve ta'arruz iktizâ itmez” idi[118]. Ancak bu nizama rağmen, voyvodalık mukataasına birçok defalar vali, mütesellim, mutasarrıf vb. gibi ehl-i örf mensuplarının müdahaleleri eksik olmamıştır. Meselâ, Kasım 1803 tarihli bir fermana göre, Beyhan Sultan'ın malikânesi olan Tokat ve bağlı yerler mukataasına Sivas valisi müdahalelerde bulunarak, halktan kaftan-bahâ, ikramiye, devriye vb. adlar altında fazla para talep etmekte ve halkı zor duruma sokmaktaydı. Bu sorunun çözümü için bölgeye mübaşir gönderilmiş ve kanunlara aykırı olarak mukataaya bağlı halktan talep edilen akçe, emtia vb. şeylerin, hak sahiplerine iade edilmesi istenmiştir. Ayrıca emirlere karşı gelen, kanun ve uygulamalar dışında hareket eden görevlilere şiddetli uyarılar yapılarak, kanunsuzluğa tevessül etmemeleri emredilmiştir[119].
27 Muharrem 1223/25 Mart 1808 tarihli bir fermana göre, bir süreden beri bazı kimseler Tokat Voyvodalığı’nın “umurına müdâhale kaydında ol-duklarından" mukataa malının eksilmesine ve zarar görmesine sebep olmuşlardır. Bu durum üzerine Beyhan Sultan'ın kethüdası Ahmed Azmi Efendi, yazdığı bir takririyle müdahalenin önlenmesi için emr-i şerif yazılmasını talep etmiştir. Hazine-i Âmire’deki başmuhasebc defterlerinin incelenmesinden sonra, Tokat Voyvodalığı mukataasının “ma'lümü’l-mikdâr mâl ve mu'accele ile sultân-ı mümâ-ileyhânın iştirâken ber-vech-i mâlikâne uhdesinde oldığı" bu sebepten "bu makule mâlikâne virilen mukâta'ât ve maktü'ât ve kurâ ve müzâri’ vüzerâ ve mîr-i miran ve mütesellimler ve sâ’ir ehl-i örf tâ’ifesi taraflarından dahl u ta'arruz olunmayup ederi olur ise men' u def" olunması,[120] ayrıca voyvodalık mukataası “mefrûzü'l-kalem ve maktû'ü’l-kıdem min külli'l-vücûh serbestiyet veçhile hayatda olduklarında te'biden ber-vech-i mâlikâne" berât-ı âlî-şân ile “mutasarrıf olmaları düsturü’l-amel tutulan meşrut-ı mefiyyeden idügi", gerektiğinde Tokat Voyvodalığı mukataası reayalarının "meclîs-i şefe ihzân ve hukük-ı şer'iyye tahsili ve lede’l-iktizâ ahz u habs ve lâzım gelen te'diblerinin icrâsı voyvodaları ma'rifetiyle rü'yet" olunması hususunda daha önce Evâil-i Rebiyülâhır 1216/Ağustos ortaları 1801 senesinde fermanın yazıldığı kayıtlardan anlaşılmıştır[121]. Hem Ahmed Azmi’nin takririne ve hem de bu fermana istinaden Tokat naibine 1808 tarihli hasseten bu ferman yazılmıştır. Ferman şu ifadelerle sonuçlanır: “Sen ki nâ’ib-i mûmâ-ileyhsün bâlâda bast u beyân ve tasrih u ayân kılındığı üzre mukâta'a-i mezbürenin şirâze-i nizâm ve varidatı tatrik-i halelden sıyânet ve re'âyâsı dahi mezâlim u ta'addiyatdan himâyet ve şurüt-ı serbestiyetlerine ke-mâ yenbaği ri‘âyet-i lâzımeden idügi ma'lümın oldukda voyvodalık-ı mezkûr mukaddemden berü ne veçhile zabt u idâre olunagelmiş ise bundan böyle dahi bermûcib-i şurût serbestiyetde re'âyası mezâlim ve ta' addiyandan himâyet olınarak yine voyvoda-i mezbûr tarafımdan zabt u idâre olınup voyvodalık umûrına taraf-ı ahardan müdâhale itdirülmemesine bezl-i makderet ve bilâf-ı şurût-ı serbestiyetde ve muğâyir-i kadim hareket ile vâridât-ı mukâta'anın kesr u tedennisine mûcib olur hâlâta tasaddi idenlerin vâki' olan ta'addilerinin ma‘rifet-i şer'le def ü refine ihtimam u dikkat ve mütenebbih olmayanlarınun li-ecli’ t-te’ dib isim ve şöhretleriyle keyfiyetlerini Der-i Sa'âdetime i'lâma müsâra'at eylememiz babında fermân-ı âli-şânım sâdır olmışdur”[122].
Diğer taraftan Tokat Voyvodalığı mukataası dahilinde ikâmet eden “vedi’atullah" olan reaya fukarasına zulmeden eşkıya ve hazelenin rencideleri ve uygunsuz hareketleri meydana geldiğinde “iktizâ iden te'dibleri voyvodalarının ma'rûf olan tezkeresi ve hâkim-i beldenin mürâselesiyle icra" olunmaktaydı. Ancak bazen voyvodaların tezkeresi olmaksızın, yalnızca naip mürâselesiyle nizama aykırı olarak cezalandırma işlemine başvurulurdu. Meselâ, 04 Safer 1223/01 Nisan 1808 tarihli bir fermana göre, bir süredir Tokat ahalisinden bazıları birbirlerine olan düşmanlıklarından dolayı voyvodalarının haberi olmayarak suçsuz bazı kimseleri “yalnız hâkimü’ş-şer' mürâselesiyle ahz ve vaz'-ı kal'a etdirdüklerinden bu keyfiyyet voyvodalarının kesr u nüfuzuna bâdi ve Tokad gibi belde-i azimenin ihtilâl-i nizâmını mü'eddi" olmuştur. Ahmed Azmi Efendi, “eşkıyâ makûlesinden birisimin te’dibi lâzım geldükde âdet-i kadîme-i belde üzre voyvodalarının tezkeresi olmadukca yalnız hâkim-i beldenin mürâselesiyle vaz'-ı kal'a itdirülmemek üzere” emr-i şerif verilmesini takririyle bildinniştir. Bu takrire istinaden Tokat naibi, voyvodası ve kale dizdarına hitaben eşkıya ve yaramaz taifesinden olanların cezalandırılmak üzere kaleye gönderilmeleri gerektiğinde “voyvodalarının tezkeresi olmadukca yalnız mürâsele ile icrâ-yı te’diblerine mücâseret olunmayup kadimi ve olageldiği veçhile bu makûle umûrın tanzim ve temşiti ve mükte- zâsmın icrâsı voyvoda-i mümâ-ileyh ile bi’l-ittifâk görülüp nizâm ve intizâmı muhafazaya kemâl-i dikkat u ihtimam" olunmasını emreden ferman yazılmıştır[123].
Öte taraftan “Tokat Voyvodalığı mukâta'ası kazası ve nevâhisi ahâlileri” Sivas valileri için “eyâlet-i Sivas'dan ta'yîn olman imdâd-ı hazariyyeden ve seferler vukû'mda imdâd-ı seferiyyeden hisselerine isabet” eden miktarı şartlar muvacehesinde vaktinde ödemekteydiler. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi, Sivas vali veya mütesellinden çeşitli adlarla kanunlara aykırı ve fermanlara muhalif olarak, halktan fazla akçe talep etmekteydiler. Hatta bünyele-rinde bulunan delil ve tüfekçilerden 20 ve 30’şar kişiyi mübaşirler ile kaza ve nahiyelere göndererek, zahire bahâ, ikramiye, kaftan ve devriye baha vb. isteklerle rencide etmekteydiler. Bu durumdan “ahâli ve fukarâ-yı memleket muzdaribü’l-yâl ve perîşânü'l-hâl" olduğundan, mezalim ve baskıların ön-lenmesini hâvi emr-i şerif isteği mahallinden arzuhal ve ilâmlarla İstanbul’a bildirilmiştir[124].
Sorunun kendisine ulaşması üzerine Sultan II. Mahmud Beyhan Sultan’ın malikâne uhdesinde olan Tokat mukataasına bağlı ahali ve reayanın baskı ve sıkıntılardan emin, rahat olmaları ve bu hususlara vali ve hakimlerin dikkat etmeleri gerekliyken, reayaya baskı yapılmasına rıza gösteremeyeceğini ve kanunlara aykırı davranışlara girişenlere müsaade edilmeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca mukataa ve bağlı yerlere müdahalelerin olmamasına yönelik III. Selim tarafından da daha önce ferman yazıldığını belirten Sultan,[125] “ahâlî vü fukarâya bir vechile zulm ve gadr vukû'ma kat'a rızâ-yı aliyyem olmayup” diyerek, Tokat voyvodası ve naibine hitaben ahali ve fukaranın ödemesi mecburi vergi dışında herhangi bir taleple baskıya maruz kalmamalarını emreden ferman göndermiştir[126].
Aynı konuda 25 Safer 1230/06 Şubat 1815 tarihinde Sivas valisi İbrahim Paşa da bir buyruldu yazmıştır. Paşa, Tokat naibi ve voyvodasına Beyhan Sultan’ın havâssından olan Tokat Voyvodalığı mukataası “ahâlîsine ve gerek ehli zimmet re'âyâsma” baskı yapılmaması hususunda emirler olmasına rağmen, bunlara uyulmayarak aykırı hareketlerde bulunulduğunun mahallinden bildirildiğini hatırlatarak, “merkum ahâlî vû re'âyânm yedlerinde olan evâmir-i aliyyenin infaz ve icrasına ale'd-devâm dikkat ve vedia olan fukara ve zu'afânın himâyet ü sıyâneti ile perişanlığı mûcib ve ihtilâl-i nizâm-ı mukâta'ayı müstevcib-i halâtdan ittikâ vü mübâ'adet" olunmasını emretmekteydi[127].
1819 yılında da Tokat Voyvodalığına çeşidi müdahaleler devam etmiştir. Meselâ, 13 Şaban 1234/07 Haziran 1819 tarihli bir fermana göre, Beyhan Sultan’ın kethüdası Ahmed Azmi Efendi mukataa şartlarına aykırı olarak Tokat Voyvodalığı malına ve voyvodalarına bazı kimselerin baskılarının devam ettiğini, bu durumun mukataa gelirlerinin azalmasına sebep olduğunu belirterek, müdahalelerin önlenmesi hususunda bir fermanın yazılmasını talep etmiştir. Hazine-i Âmire kayıtlarında yapılan inceleme sonrasında “voyvodalık-ı mezkûrun kâffe-i â’idât ve hâsılat ve serbesüyetini kadîmden olageldiği veçhile zabt u rabtıçün” fermanın ve ayrıca “Tokad ve nevâhisi ahâlîleri imdâd-ı hazariyyelerini vaki u zeminiyle te’diye eylediklerine binâ'en vâli vü mütesellim taraflarından sâ'ir bahâne ile zulm ve ta'addî olunmamak üzere" 1225/1810 tarihinde bir fermanın yazıldığını Darbhâne-i Âmire nazırı Abdurrahman Sabit Efendi belirtmiştir. Bu bilgiler çerçevesinde voyvodaların serbest oldukları, vali ve mütesellim taraflarından baskı yapılmamasını hâvi bu ferman yazılmıştır[128].
Tokat voyvodaları kuvvet ve iktidarlarını bir sebeple kaybettiklerinde, mukataa mallarına etraftan müdahaleler daha fazla söz konusu olmaktaydı. Böyle durumlarda hem bölgeden arzuhal ve mahzarlar hem de Sivas valisi tarafından tahriratlarla sorun İstanbul’a bildirilirdi. Örneğin, 15 Safer 1240/09 Ekim 1824 tarihli bir fermana göre, Tokat voyvodası Salih Ağa’nın “umur ve iktidârı olmadığundan ... ahâliden ba'zı eşhâs makülesinin re’yine münâsebeti hasebiyle” ahali nezdinde nüfüzunun kalmadığı, azledilerek yerine muktedir birinin atanması hususu Sivas valisi Mehmed Paşa tarafından İstanbul’a yazılmıştır. Ayrıca Mehmed Paşa kaimesinde, 200'den fazla kişinin Sivas’a gelip, hesaplarının görülmesi için İstanbul’a gideceklerini belirttiklerini, bunun kendisi tarafından engellendiğini, ellerine buyruldu ve yanlarına mübaşir verilerek kazalarına geri gönderildiklerini belirtmekteydi. Aynı konuda Tokat ahalisi de yazdıkları ilam ve mahzarında, kazadaki çarşı halkından İslam ve reaya 10 kişinin kazaya nefret salarak vilayet işlerini kendilerine ihale ettirmek istediklerini, bu amaçlarına ulaşmak için bazı halkı tahrik ederek yedi senelik vilayet masrafının muhasebesinin görülmesine yönelik isteklerde bulunduklarını, valinin de hesap işlerinin görülmesi için buyruldu ile mübaşir gönderdiğini, halbuki kaza masrafının şehir kethüdası vasıtasıyla görüldüğünü, her salyane döneminde mahkemece hesabın görülerek masraf defteri hazırlandığını, bu sebepten masraf konusunda kimsenin “şekk ü şübhesi" olmadığını, ancak adı geçen 12 kişinin[129] kazanın işlerine “müdâhale ile memleketi fesada vermiş oldukları”nı belirterek “voyvodaları mümâ-ileyh Salih zîde mecduhû ile kazâ-i mezbûr müftîsi el-Hâc Mehmed Efendi’den bi’l-cümle hoşnûd ve razı olarak haklarında bir güne inhâ ve iş- tikâ' vukû' gelür ise havale sem'i ve i'tibâr buyırılmamasını” istirham etmişlerdir. Bu bilgiler muvacehesinde Mehmed Paşa’ya, iddiacıların ortaya koyduğu muhasebe maddesinin oldukça fazla olduğu, muhasebe konusunun ferman ile açığa çıkması gerektiği, kendi bilgileri ile halkın bildirdiklerinin kıyaslanarak sorunun Darbhâne tarafından atanacak bir mübaşir ile yerinde doğru dürüst ahali ve reayaya sorularak araştırılması ve durumun İstanbul’a yazılması, ancak ondan sonra gerekenin yapılacağı bildirilmiştir[130]. Bu fermandan iki gün sonra, 17 Safer 1240/11 Ekim 1824 tarihinde bu defa Tokat kadısı ve bilcümle ileri gelenlere aynı konu ile ilgili Darbhâne-i Âmire tarafından bir buyruldu yazılmıştır. Buyrulduda konunun yerinde araştırılması için Ömer Vecdi’nin mübaşir atandığı, sorunun ahali ve reayadan sorularak doğruca tahkik edilmesi ve İstanbul’a yazılması istenmekteydi. Buyruldu şöyle sonuçlanmaktadır, “Voyvoda-i mûmâ-ileyhin hâl ü keyfiyyeti ve iddi'â olman muhasebe maddesinün keyfiyyetini cümle ma'rifetiyle ahâlî vü re'ayadan garaz u nefretden â'rî veçhile tahkîk-birle keyfiyyetin Der-i sa'âdefe arz ve iş'ânna mezîd ihtimâm u dikkat eylememiz içün Darbhâne-i Âmire'den işbu buyruldı tahrîr ve tesyîr olunmışdur”[131]. Daha sonra bu işlemin ne şekilde sonuçlandığına dair bir belge bulamadık.
VII. Voyvoda Yolsuzlukları ve Servetlerinin Kaynağı: Katıroğlu Üveys Bey Örneği
Tokat Voyvodalığı mukataası malına değişik zamanlarda vali, mütesellim ve naip gibi devlet görevlilerinin yanında halk, eşkıya vb. taraflarından sebepsiz yere müdahalelerin olduğu ve gereğinden fazla akçe talep edildiği yukarıda açıklanmıştı. Bunun yanında çoğu zaman Tokat mukataasını yöneten voyvodalar da yolsuzluk yapmakta, zimmetlerine fazla akçe geçirmekte ve ahaliye baskı uygulamaktaydılar. Yani voyvodalar, kanunlara aykırı olarak, kendi nam ve hesaplarına fazla vergi salmakta ve tevzi' defterlerine de akçe koydurmaktaydılar. Şer'iye sicillerindeki ferman ya da buyruldularda, voyvodalığa atanan kişiler, genellikle işin ehli, ahali ve reaya koruyucu olarak nite-lendirilmelerine rağmen, çoğu zaman azledilmeleri de, yine halka yaptıkları yolsuzluk ve haksızlıklarla olmaktaydı. Meselâ, 1815-16 yıllarında iki sene Tokat Voyvodalığı kendisine ihale olunan Sivas valisi Osman Paşa, mukataayı Tokadı Katıroğlu Üveys Bey’e iltizam etmiştir. Ancak bir müddet sonra işlerin ve ilişkilerin iyi gitmediği ve sorunların ortaya çıktığı görülmüştür. Belgelere göre, hem ihalenin asıl sahibi Sivas valisi Osman Paşa, hem de voyvodası Üveys Bey mukataa dahilindeki gelirlerden fazlaca akçe almaya başlamışlardır. Bunların “gerek dâhil ve gerek hâriç ez-defter” bir senede tahsil ettiği meblağın miktarı 1.275 kîseye (637.500 kuruş) ulaşmıştır. Ayrıca Sivas valilerinin oturdukları sarayın tamiri için ferman ile karara bağlanan 75.000 kuruşluk masraftan, Tokat kazası hissesine 5.005 kuruş[132] isabet etmesine rağmen, Voyvoda Üveys Bey, kanunlara ve uygulamalara aykırı olarak 22.750 kuruş tahsil etmiştir. Tokat kazası ahalileri keyfi olarak akçe talebinin perişanlıklarına sebep olduğu, voyvodanın elde ettiği meblağın kendilerine iade edilmesi, görevden azledilip, Tokat’tan ihraç edilmesi ve başka bir voyvodanın tayin edilmesini İstanbul’a arzuhal, ilâm, mahzar ve defter takdim ederek bildirmişlerdir[133].
Sorun, daha detaylı bilgi için Darbhâne-i Âmire nazırı Abdurrahman’a havale edilmiş ve bilgi istenmiştir. Nazır, hem bir dizi evrakları tetkik ederek, hem de Tokat ahalilerini mahallinde sorguya çektirerek, Osman Paşa’nın deftere kayıtlı ya da defter dışı olarak ikramiye, faiz-i mukataa vb. adlarla 160.700 kuruş, voyvodası Üveys Bey’in de geri dönüşü olmayan 91.474 kuruş aldığı bilgisine ulaşmıştır. Mukataanın çeyrek hissesi Beyhan Sultan’ın olduğundan, kethüdası Ahmed Azmi Efendi ile de muhabere de bulunulmuş, O da, voyvodanın gereğinden fazla meblağ aldığının tespit edildiğini bildirmiştir. Ayrıca durum İstanbul’a gelmiş olan birkaç Tokatldan da soruşturulmuş, onlar da voyvodanın mezalim ve baskısını beyan etmişlerdir. Diğer taraftan Sivas’taki saray tamiri için sonradan 110.250 kuruşa ulaşmış olan meblağın tahsili için emr-i şerif verilmiş olduğu, buna Sivas Eyaleti’nin toplam hazariy- yesinden 15.000 kuruş kadar meblağın ayrılacağı, Tokat’ın hissesine ise aynı miktarda hazariyyenin isabet etmeyeceği, ancak 8.000 kuruş vermeleri lazım geleceği, saray tamiri masrafı namıyla da Osman Paşa’nın takriben üç yük 40.000 (340.000) kuruşa kadar akçe tahsil etmesi gerektiğini ifade eden nazır, bu konuda Tokat kazasına ne kadar hisse tevzi' olacağının belli olmadığı, ancak “zâlimiyye olarak ahâliden ol mikdâr mebâliğ alındığı vâki' midür değil midür" mahallinde “mevsûkü' l-kelîm" kimselerden araştırmaya ihtiyaç olduğunu ve mübaşir tayiniyle durumun mahallinden araştırılması gerektiğini, ancak ondan sonra etraflı bir karar verilebileceğini ilâm etmiştir[134].
Bu ilâma istinaden Evâsıt-ı Receb 1232/Haziran ortaları 1817 tarihinde Tokat naibi, bu iş için görevlendirilen Dîvân-ı Hümâyun’dan eski sipahiler katibi mübaşir Mehmed Remzi, bilcümle ahali ve iş erlerine hitaben ferman yazılmıştır. Fermanın sonunda mübaşire ayrıca “zâlimiyye olarak ahâliden ol mikdâr mebâliğ alındığı vâki' midür değil midür serren ve alenen mevsûkü’l- kelîm kimesnelerden etrâfıyla su'âl ve tahkik ve ma'rifet-i şer' ve cümle ma' rifetiyle rü’ yet-i muhâsebe olınarak ba'dehû iktizâsına bakılmak içün keyfîyyeti şekk u şübhe kalmayacak vechile ala vukû'ihî” İstanbul’a yazması ve “hatır ve gönüle riâyetiyle vak'anın hilâli kal u kaleme alınmak câ'iz olmadığı" hatırlatılmıştır[135].
Yine 20 Rebiyülâhır 1232/09 Mart 1817 tarihinde aynı konuyla ilgili Sadrazam tarafından da bir mektup yazılmıştır. Sadrazam, Tokat voyvodası Üveys Bey ile ahalinin hesaplarının görülmesi, voyvodanın “ehl-i İslâm ve re'âyânın ba' zısından karz süreti ve cürmiyye nâmıyla aldığı mebâliğden başka", mevcudu olmayarak “nefsiçün almış olduğu" 63.082 kuruşun ahaliye geri ödenmesi irade buyrulursa, voyvodanın Tokat’ta olan emlakının satılmasıyla bu paranın sahiplerine ödenmesi gerekeceğini belirtmiştir. Voyvodanın “her ne kadar kudreti der-kâr ise de terkib olduğu tama' cihetiyle muhâlefet” ederse, buna bakılmamasını da isteyen sadrazam, halka yaptığı mezalimden vazgeçmesi hususunda Üveys Bey’e, Cabbarzâde Süleyman tarafından da uyarılarda bulunulmasına rağmen, bunlara aldırmadığını "kendüden emniyet-i ahâlî zâ’il olarak” voyvodalıktan azledilip, yerine bir başka voyvodanın atanmasını Tokat ahalisinin de istediğini bildirmiştir[136].
Diğer taraftan voyvodanın usulsüzlüklerine meydan veren eski Sivas valisi Osman Paşa da aynı hukuksuz yollara tevessül etmiştir. İkramiye ve diğer adlar altında gereğinden fazla akçe almış, bazı suçsuz kişileri de “tecrim ve tekdir etmiş”tir. Tokat kalesi imamını da bahsederek 7 (3.500 kuruş) kîse cûrmiyye akçesi almıştır. Bu usulsüzlükleri sultana aktardığını da mektubunda belirten sadrazam, voyvodanın aldığı meblağın kendisinden alınması ve sahiplerine iade edilmesi, muhalefet ederse bütün emlak, akar ve hanesinin satılarak akçenin iadesi, Osman Paşa’nın da imamdan cûrmiyye adıyla meblağ almış ise, bunun da geri ödenmesi ve voyvodanın azledilerek, Kütahya’ya sürgüne gönderilmesi hususlarında emr-i şerifin irsal olunduğunu belirtmiştir [137].
Sadrazamın mektubuna istinaden Evâhir-i Ramazan 1232/Ağustos başları 1817’de Üveys Bey’in emval ve emlakının satılması için Tokat naibi, mübaşir Mehmed Remzi, vücûh-ı ahâli ve bilcümle iş erlerine ferman yazılmıştır. Fermanda Sivas valisi tarafından iki senedir Tokat Voyvodalığı iltizamen uhdesine verilmiş olan Katıroğlu Üveys Bey’in deftere kayıtlı ve kayıtsız 1.275 kîse akçe tahsil ettiği, Sivas’taki sarayın tamiri için Tokat kazası hissesine 5.500 kuruş isabet etmesine rağmen, 22.750 kuruş almış olduğunun İstanbul’a iletildiği ve bu hususta mübaşir gönderildiği tekrar hatırlatılmıştır. Ayrıca voyvodanın ahalinin bazısından karz ve cûrmiyye olarak aldığı meblağdan başka, kendi şahsı için aldığı 63.082 kuruşun da çoğunu ikrar ettiği, bu meblağın kendisinden alınması, muhalefetine bakılmaması, diğer taraftan imamdan meblağ alınmışsa geri ödenmesi, vermek istemezse emval, akar ve hanesinin satılması ve fazla alınan meblağın sahiplerine ödenmesi emredilmiştir[138].
Hem ferman hem de sadrazam mektubundaki bilgiler muvacehesinde araştırma yapan mübaşir Mehmed Remzi, Üveys Bey ile Tokat ahalisi arasındaki münasebetler ve alacak-verecek sorunları ile ilgili İstanbul’a yazdığı bir dizi yazıda, voyvodanın zulüm ve baskı yaptığını bildirmiş, voyvodalıktan azledilerek yerine başka birinin voyvoda atanmasını inha etmiştir. Ayrıca Darbhâne-i Âmire nazırı Abdurrahman Bey de, 1232/1817 senesine mahsuben Tokat Voyvodalığı mukataasının eski Sivas valisi Osman Paşa’ya ihale edildiğini, ancak Paşa’nın Sivas Eyaleti valiliğinden azl ve idam edilerek, bütün ınuhallefatının devletçe zapt edilmiş okluğundan voyvodalık umurunun da boş kaldığını belirtmiştir[139]. Voyvodalığın 1232/1817 senesine mahsuben geri kalan aylardaki yönetimini "ber-vech-i emânet" sağlamak ve 1233/1818 senesinde de "bir kavi sarraf ta' ahhüdüyle sabıkı üzere iltizâmen ana der'uhde olmak şartıyla tanzimi münâsib mülâhaza olınarak şart-ı mezkûr üzere” Tokat Voyvodalığı için bir voyvoda atanmasının zorunlu hale geldiğini belirten nazır, voyvodalık için birkaç aday ismi ilâmı ile bildirmiştir. Bu adaylardan Selanik Tülün Gümrüğü eski Emini Derviş Ali’nin geçmişte "ba'zı hayrı iltizâmlarda bıılunmış rızâlarınca idâre etmiş mu'tedil âdem olduğunu”n[140] tarafına bildirildiğini de belirten nazır, isimlerini verdiği kimselerden hangisi voyvoda atanırsa, voyvodalığın 1232/1817 senesi bakiyesini emaneten, 1233/1818 senesini de eski usûllerde iltizâmen verilmesini belirtmiştir. Bu ilâma istinaden Tokat Voyvodalığı mukataasının iltizamı 19 Zilkade 1232/30 Eylül 1817 tarihli bir fermanla Derviş Ali’ye verilmiştir[141].
Tokat Voyvodalığı mukataasını uhdesine alan Voyvoda Derviş Ali, aynı zamanda Osman Paşa’nın borçlarını ödeme yükümlülüğünü de üstlenmiştir. Meselâ, 14 Rebiyülâhır 1233/21 Şubat 1818 tarihli bir fermana göre, sarraflardan Hüdavirdioğlu Nazâret zımmi Dîvân-ı Hümâyun’a bir dilekçe sunmuş ve eski Sivas valisi Osman Paşa’nın zimmetinde olan 2 yük 98.896 kuruş (298.896 kuruş) alacağının kendisine ödenmesini talep etmiştir. Dilekçe muvacehesinde alacağın, Osman Paşa’nın Sivas’ta olan bakaya ve Tokat Voyvodalığı hasılatından tahsil edilmesi ve sarrafa ödenmesi konusunda daha önce bir ferman yazılmıştır. Ayrıca kayıtlardan da 1232/21817 senesi sonuna değin voyvodalık hasılatını Voyvoda Derviş Ali toplayacağından, voyvodalığın sene sonuna kadar hasılatı, Tokat’ta olan bütün zimemat ve bakayasının tahsili babında voyvodaya emr-i şerif yazıldığı, voyvodalığın "hâsılâtı her neye baliğ olur ise sarrâf-ı mersûm tarafından kabzına me’mûra teslim ve yedinden makbuz senedi ahz" olunması istenmiş ve ayrıca "mersûmın küsur kalan matlûbunun Sivas tarafında olan bakâya ve zimemâtından tahsili babında" Sivas valisi Ali Paşa’ya da emirler verildiği anlaşılmıştır. Şimdi hasseten verilen bu ferman, yukarıdaki açıklamaları kapsayacak şekilde Derviş Ali’ye hitaben aşağıdaki emirlerle sona ermektedir: “Voyvodalık-ı mezkûrın senesi hitâmına değin hâsılatı her neye baliğ olur ise Tokad’da olan zimemâtıyla ma'ân ma'rifet-i şer’re ma'rifetinle mersûm tarafından kabzına me’mûra teslim ve yedinden makbûz senedi ahz-birle mukaddem sudûr iden emr-i şerifim mûcibince mukâta'a-i mezbûrın sene-i mezkûre ibtidâsından Şubatı gayetine değin hâsılatı her ne ise hisâbı rü’yet olınmak üzere memhûr ve mümzâ defterinin der i Sa'âdetime irsâli hususına mübâderet eyleyesün"[142].
Bu fermana istinaden Tokat voyvodası, İstanbul’da Han-ı Cedid’de oturan Hüdavirdioğlu Hoca Nazâret tarafına Osman Paşa bakayasından 20.000 kuruş, yine saray tamiri akçesinden de 22.754 kuruş olmak üzere “Tokad ve nevâhisü kazası ahâlileründen" toplam 42.754 kuruş toplayarak göndermiş, ahaliye de “vakt-i hacette ibrâz" etmek üzere senet vermiştir[143].
Sonuç
Tokat Voyvodalığı ve tevâbi' mukataası, III. Selim ve II. Mahmud dö-nemlerinde Darbhâne-i Âmire tarafından yönetilmekte ve ihaleye verilmekteydi. Aynı dönemde mukataada Sultan III. Selim’in kız kardeşi Beyhan Sultan’ın da hisseleri bulunmaktaydı. Beyhan Sultan’ın mukataada olan rub' hissesi ber-vech-i mâlikâne olarak ölümüne kadar devam etmiştir. Ölümü ile birlikte hisse, Ceyb-i Hümâyun hâzinesine devredilmiştir. 1830’dan sonra voyvodalık mukataası, Mukataât Hazinesi’ne bağlanmıştır. Tanzimat’la birlikte voyvodalık birimi yeni düzenlemelerle birlikte muhassıllığa dönüştürülmüştür.
Yıllık olarak iltizama verilen mukataayı yönetmek üzere bir voyvoda tayin olunurdu. Voyvoda, sancakbeyi yetkisine haiz idi. Malî işlerle birlikte askerî, idarî vb. yükümlülükleri de vardı. Voyvodalık mukataası ilk elden iltizama verildiği gibi, ihaleyi alan Sivas valileri vb. memurlar da bir başkasına iltizama verebilmekteydi.
Mukataa serbestiyet üzere yönetildiğinden, voyvoda dışındaki ehl-i örf mensupları müdahalede bulunamazlardı. Kanunlarla tespit edilmiş vergiler dışında keyfî olarak hiçbir talepte bulunulamazdı. Mukataa, yılın Martından itibaren takip eden yılın Şubatına değin, yani bir malî yıl için iltizama verilmekteydi. Gerekli görüldüğünde iltizam süresi uzatılabilirdi. İltizam sahibi, gerekli ödemeleri yapacağına dair Darbhâne-i Âmire'ye sarraf kefaletiyle bir deyn temessükü vermekteydi. İltizam sözleşmesinin bitiminde de devir-teslim işlemi gerçekleştirilir ve hesap kapatılırdı.
İncelediğimiz dönemde Tokat Voyvodalığı mukataasına gerek Sivas valileri ve gerekse halktan bazı kimselerin müdahalesi eksik olmamıştır. Bazen voyvodalar da halktan gereğinden fazla vergi talep etmiş ve yolsuzluk yapmış-lardır. Mukataa malına zarar gelmemesi, uygunsuz hareketlerden kaçınılması hususlarında İstanbul’dan devamlı surette bölgeye fermanlar gönderilmesine rağmen, sorunlar devam etmiştir.
EKLER
Belge: 1
Tokat Şer'iyye Sicili, Defter No. 11, Sayfa No: 90, Belge No: 1
Voyvodaların Nüfuzlarına Halel Gelmemesi ve Ahaliye Zulmedilmemesini Hâvi Fermân-ı Hümâyûn
Kıdvetü’n-nüvvâbi’l-müteşerri'în Tokat nâ’ibi mevlânâ zîde ilmuhû ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a'yân Tokat voyvodası Metin Mehmed zîde mecduhû ve kıdvetü’s-sıkati’l-müstahfizîn Tokat dizdarı zîde hıfzuhû tevki’-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma'lûm ola ki,
Seyyidetü’l-muhaddemât ekliletü’l-ınuhassenât tâcü’l-mestûrât zâtü’l-alî ve’s-sa'dât emmizâdem Beyhân Sultan dâmet ismetühâ ve zîdet iffetühanın ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan Tokad Voyvodalığı mukâta'ası külliyetlü mâl ile mukayyed vâridât-ı cesîme-i mîrîyyemden olup öteden berü mefrû- zü’l-kalem ve maktû'ü’l-kıdem min külli’1-vücûh serbestiyyet üzre zabt ıı tasarruf olınarak vedî'atullâh olan re'âyâsının mezâlim ve ta'addiyâtdan vikâyesi ve voyvodalarına mufavvaz ve eşkıya ve hazele makülelerinin re’âya fukarâsına tasallut ve rencideleri ve ba'zı nâ-hemvâre hareketleri zuhûnnda iktizâ iden te’dîbleri voyvodalarının ma’rûf olan tezkeresi ve hâkim-i beldenin mürâselesiyle icrâ olınmak iküzâ ider iken bir müddetden berü bu kâ'ideye ri'âyet olunmadığından ahâliden ba'zıları birbirlerine olan nefsâniyyederini icrâ zımnında voyvodalarının ma'lûmı olmayarak bi-lâ-cürm ba'zı kimesneleri yalnız hâkim-i şer' mürâselesiyle ahz ve vaz'-ı kal'a itdirdüklerinden bu keyfıyyet voyvodalarının kesr-i nüfuzuna bâdı ve Tokad gibi belde-i azîmenin ihtilâl-i nizâmını mü’cddî olduğun beyân-birle ba'd-ez-în belde-i merkümeyi ihtilâlden sıyânete voyvodaların nüfûzını kesr ve ibdâlden vikaye cşkıyâ makülesinden birisinün te’dîbi lâzım geldükde âdet-i kadîme-i belde üzre voyvodalarının tezkeresi olmadukca yalnız hâkim-i beldenin mürâselesiyle vaz‘-ı kal'a itdirülmemek üzere emr-i şerifim sudûrını müşârün-ileyhânın kethüdâsı iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim Ahmed Azmi dâme mecduhû bâ-takrîr inhâ itmekden nâşî mûcibince amel ve hareket olınmak fermanım olmağın hasseten işbu emr-i şerifim ısdar ve ile irsâl ohmmışdur. İmdi vusulünde sen ki nâ’ib-i mûmâ-ileyhsün bâlâda bast-ı beyân olduğu üzre mukâta'a-i mezbûre mukâta'a-i cesîme-i mîrîyyemden olup ez-kadîm serbestiyyet üzre voyvodalar tarafından zabt u rabt olunagelmekle bundan böyle dahi kâ‘ide-i kadîme ve âdet-i beldeye ri'âyet ve mûcib-i ihtilâl-i nizâm olur harekât-ı nâbe-câdan hazer u mûcânebet ve asâyiş-i emn ü rahat-ı fukara esbabını istihsâle sarf-ı makderet olınmak müktezâsı irâde-i aliyyemden oldıgı ma'lûmm oldukda fî-mâ-ba‘d o makûle eşkıyâ ve hazelenin iktizâ iden te’dîbleri ve kal'aya vaz'ı lâzım geldükde voyvodalarınun tezkeresi olmadukca yalnız mü- râsele ile icrâ-yı te’dîblerine mücâseret ohnmayup kadîmi ve ola geldigi veçhile bu makûle umûnn tanzim ve temşîti ve müktezâsının icrası voyvoda-i mûmâ-ileyh ile bi’l-ittifâk görülüp nizâm ve intizâm-ı muhâfazaya kemâl-i dikkat ve ihtimâm eyleyesün ve sen ki voyvoda-i mûmâ-ileyhsün sen dahi bu misillü umûrı ma‘rifet-i şer'le oldığı veçhile rü’yet garez ü nefsaniyyet ve edeblerine zehâb ile hilâf-ı rızâ-yı şâhânemden müretteb hâlet ve hareketi tecvizden tevakki vü mübâ'adet ve sen ki dizdâr-ı merkûmsın sen dahi mûcib-i emr-i şerifimle amel ü hareket eylemenüz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmışdur. Buyurdum ki hükm-i şerifimle vardukda bu bâbda vech-i meşrûh üzre şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celilü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımû’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi-birle âmil olasız. Şöyle bilesüz alâınet-i şerife i'timâd kılasız. Tahriren el-yevmi’r-râbi’ Safer li-sene selase iş- rîn ve mi’eteyn ve elf.
Konstantiniyye-i mahrüse
Belge: 2
Tokat Şer'iyye Sicili: 12, 47/1
Voyvodalık Şartnâmesini İhtiva Eden Zabıtnâme
Voyvodalık şartnâmesi
Bâ‘is-i tahrîr-i hurûf budur ki,
Serbestiyyet üzere mâlikâne uhdemizde olan Tokad mukâta'asını işbu bin ikiyüz yigirmidört senesi Martı ibtidâsından sene-i merküme Şubatı gâyetine varınca bir sene kâmile zabt ve iktizâ iden mâl-ı mîrî ve kalemiyyesiyle mahallinde virilecek vezâyifi vakt u zemâniyle edâ ve senedâtını tarafımuza teslim eylemek şartıyla dârende-i temessük şilahşörân-ı hazret-i cihândârîn- den Mehmed Behlül Bey’e iltizâm ve tefviz olunmağla imdi mukâta'a-i mez- bûre sene-i merkûmeye mahsûben mûmâ-ileyh tarafından zabt u rabt ve icâb iden a‘şâr-ı şer'iyye ve rüsûmât ve tevcîhât-ı sâ’iresi kadîmden olageldiği üzre ahz u kabz olınup tarafımuzdan ve taraf-ı ahardan müdahale ve mühâlefet olunmaması içün işbu zabıt-nâme ketb ve i'tâ olundı.
Beyhan Sultân hissehâ-i mukâta‘a-i mezbûr
Belge: 3
Tokat Şer’iyye Sicili: 12, 72
Ahaliye İyi Davranılması ve Zulüm Yapılmaması Konusunda Ferman-ı Hümâyun
Kıdvetü’n-nüvvâbi’l-müteşerri'în Tokad kazası nâibi mevlânâ zîde ilmuhû ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Tokad voyvodası zîde mecduhû tevkî‘-i refi‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma'lûm ola ki,
Taht-ı âlî-baht-ı Osmânî üzre cülûs-ı hümâyûn-ı sa'âdet-makrûnım vâki' olup umûmen tecdîd-i ahkâm-ı fermânım olmağın seyyidetü’l-muhaddemât ekliletü’l-ınuhassenât tâcü’l-mesturât Beyhan Sultan dâmet ismetühâ ve zîdet iffetühânın ber-vech-i mâlikâne uhdesinde olan Tokad mukâta ası kazâsı ve nevâhisi ahâlileri üzerlerine edası lâzım gelen Sivâs vâlîleriçün eyâlet-i Sivas’dan ta'yîn olman imdâd-ı hazariyyeden ve seferler vukû'ında imdâd-ı sefe- riyyeden hisselerine isâbet ideni şurûu üzre vakt u zemâniyle mahalline edada kusûrları olmayup vali ve mütesellimler taraflarından ikrâmiyye ve kaftân ve devriyye bahâ nâmı ve sâ’ir bida‘ ve mezâlim ve ta'addiyât ile bir vechle rencide olınmaları icâb itmez iken bir müddctden berü Sivas vâlîleri ve mütesellimler taraflarından ziyâde akçe talebi ve hilâf-ı rızâ ve muğâyir-i emr-i âlî zahîre bahâ ve ikrâmiyye ve kaftan bahâ ve şâir bida‘ ve mezâlim ile ta'addî olduklarından nıâ'adâ bi-lâ-mûcib-i müsvedde ile tüfenkçİ ve delil tâ- 'ifelerinden yirmişer ve otuzar nefer ile mübâşirler vurûd ve bayrak akçesi ve nâm-ı diğer ile fukarâyı darb iderek hilâf-ı şer‘ ve bi-lâ murâfa'a cebren mebâliğ-i kesîre alız eyledüklerinden ahâli ve fukarâ-yı memleket muzdaribü’l-yâl ve perîşânü’l-hâl olduklarından bahisle vâki' olan mezâlim ve ta'addiyânın men' ü defi bâbında emr-i şerifim sudûrı mukaddemâ bâ-i‘lâm ve tahrîrât inhâ olunmış mukâta‘a-i merküme-i müşârün-ileyhânın mâlikâne uhdesinde olup ahâli ve re‘ayasının vücûh-ı mezâlimden vikâyeleriyle âsûd- nîşîn müzelle-i emn ve rahat olmalarına vülâl ve hükkâm taraflarından kemâl-i ihtimâm ü dikkat olınmak lâzımeden iken ol veçhile ta addîye ibtidâr olunması bi’l-vücûh rızâ-yı hümâyûnımın ınuğâyiri olup fî-mâ-ba‘d külliyen def ve murâd ve merâsim-i i‘tiyâd-ı mülûkânem olmakdan nâşî müktezâ-yı dîvân-ı hümâyûnundan lede’s-su'âl Sivas vâlîleriçün senede iki taksit ile tertîb-i hazariyyeden Tokad ve nevâhîsinün sicilde mukayyed hisse-i hazariyyelerini ve seferler vuku'inda hisse-i seferiyyelerini vaki u zemâniyle mahalline tamâmen edâ eylcdüklet inden sonra ziyâde akçe talebi ve mübâşiriyye ve zahire bahâ ve kaftan bahâ ve devriyye nâmı ve sâ’ir bida' ve mezâlim ile ta'addî ve müsvedde ile bi-lâ-mûcib ve bi-lâ-fermân külliyetlü mübaşir irsali ile tecrîm itdirülmemek içün eınr-i şerifim i'tâsı iktizâ eylediği tahrîr olın- mağla vech-i ıneşrûh üzre amel ve nizâm-ı kaviye rabıta ile hilafından mübâ'adet olınmak babında ikiyüz onsekiz senesi Evâsıt-ı Cemâziye’l-evvelinde hüdâvendigâr-ı esbâk merhûın ve mağfûrun-leh Sultan Selim Hân tâb-ı serâhu zamanında mûcibince amel oluna deyü bâlâsı hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ile müzeyyen virilen emr-i şerifi ibrâz ve tecdidi niyaz olunmağla vech-i ıneşrûh üzre amel olınmak fermânım olmağın imdi zamân-ı sâ’ir-i ik- tirân-ı şahanemde ahâli vü fukaraya bir vechle zulm ü gadr vukû'ına kafa rızâ-yı aliyyem olmayup vücûh-ı mezâlim ve ta'addiyâtdan şikâyetleriyle refah ve râhatları matlûb-ı şahanem idügi ve ba'de’l-yevm ınuğâyir-i emr u rızâ hareketine mütecâsir olanlar mazhar-atâb olacakları ma'lûmınuz oldukda ber-vech-i muharrer Sivas vâlîleriçün iki taksit ile müretteb hazariyyeden Tokad ve nevâhisinün sicilde mukayyed hazariyyelerini ve seferler vukû'ında dahi hisse-i seferiyyelerini şurûtı mûcibince tamâmen vakt u zemâniyle mahalline edâ eyledüklerinden sonra ziyâde talebi ve mübâşiriyye ve zahire bahâ ve kaftan bahâ ve devriyye nâmı ve sâ’ir bida' ve mezâlim ile ta'addî ve müsvedde ile bi-lâ-mûcib külliyetlü mübaşir irsâliyle tecrîm olunmamaları husûsinin ma'rifetinüz ile geregi gibi nizâma râbıta ve hilâf-ı hareket vukû'a gelmemek içün sicile kayd ile ale’d-devâm icrâsına ihtimam u dikkat ve hilâf-ı ferman ve münâfı-i rızâ ve rnen'-i tecvizden tevakki ve mübâ'adet olınmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmışdur. Buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzre şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ' ve lâzımü’l-imtisâlimin mazınûn-ı itâ'at-makrûmyla amel ü hareket ve hilâfından hazer ü mücânebet eyleyesüz. Şöyle bilesüz alâmet-i şerife i'timâd kılasız. Tahriren fî Evâhir-i Rebî'i’l-evvel sene erba'a ve işrîn ve mi’eteyn ve elf.
Konstantiniyyeü’l-Mahrûse
Belge: 4
Tokat Şer'iyye Sicili: 17, 29/1
Sivas valisi İbrahim Paşa’run buyruldusu
Şerî’at-şi‘âr Tokat kadısı fazîletlü efendi zîde fazluhû ve mefâhirü’l-emâsil ve’l-akrân a'yân ve zâbitân ve iş erleri zîde kadruhum inhâ olunur ki,
Bâ-hatt-ı hûmâyûn-ı şevket-makrûn Darbhâne-i Amircm tarafından zabt u idâre olman mukâta‘ât-ı mîrîyyeden Tokat Voyvodalığı ve tevâbi'i mukâta' asının gerek Darbhâne-i Âmireın hissesi ve gerek devletlü isnıetlü Beyhân Sultân aliyyetü’ş-şân hazretlerinin uhde-i aliyyelerinde olan hissesi binikiyüz yigirmisekiz senesine mahsuben tarafımuza ihale ile ve taraflımızdan dahi bi’l-intihâb voyvoda nasb olunması irâde-i seniyye müktezâsından olmakdan nâşî sene-i mezkûre Maru ibtidâsından Şubaü gâyetine varınca bir sene-i kâmile zabt u rabt eylemek üzere Erzurumlu Hacı Yusufzâde Yusuf Ağa tarafımızdan bi’l-intihâb Tokat voyvodası nasb u ta’yîn ile sene-i merkuma mahsûben mukâta‘a-i mezbûnn mûmâ-ileyhin zabt u rabt ve vâki’ olan rüsûmât ve mahsûlaün kanûn-ı kadîm ve olageldiği üzre ahz u kabz ve himâyet ve re’âyâya taraf-ı âhardan müdâhale ve ta’arruz ohnmamak bâ- bında emr-i âlî dahi sâdır olmağla imdi siz ki efendi-i mûmâ-ileyh ve muhâ- tabûn-ı sâ’irsüz mukâta’a-i mezbûr öteden berü zabt u rabt ve kabz ve ne veçhile rüsûmât ve mahsûlâun kanûn-ı kadîm ve olageldiği üzre ahz u kabz ve himâyet-i re’âyâ ol veçhile mûmâ-ileyhin dahi zabt u rabüna mu’âvenet hilâf-ı nzâ ve muğâyir-i emr-i âlî-şân ve ahâli-i fukârâ-yı ra'iyyete zulm u ta’addî gelmemesine dikkat eylemek içûn tarafımuzdan dahi işbu buyruldu tahrîr ve ile irsâl olunmışdur. Bi-mennihî te’âlâ vusûlünde mazmûn emr-i âlî ve mûcib buyruldı ile amel ve hareket ve hilâfından tehâşi vû mücânebet eyleyesüz deyü.
23 Safer 1228.
Belge: 5
Tokat Şer'iyye Sicili: 18, 79/1
Voyvoda Atama ve Azledilme Buyruldusu
Şerî'at-me'âb Tokat nâ’ibi zîde fazluhû ve me’zûn-ı bi’l-iftâ fekahatlû efendi zîde takvâhu ve kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Mehmed Ağa zîde kadruhû ve fahrü’ş-şeref nakîbü’l-eşrâf vekili ve serdârı ağalar ve sâ’ir iş erleri ve er- bâb-ı sühân zîdet mukâdirehum inha olunur ki,
Eyâlet-i Sivas dahilinde beldeniz voyvodası hassa silahşörânından Yusuf Ağa’nın azl olınub yerine bir ra'iyyet-perver munsif ve mu'tedil ve kâr âşinâ voyvoda nasb ve ta'yîn ohnmasını taraflımıza akdemce niyaz û iltimas ve recâ olunmış olmak hasebiyle bu defa dâiremiz müntehâbâtmdan ve emekdâr-ı kadîmimizden bâlâda merkûınü’l-ism Gürcûzâde Silahdânm Mehmed Ağa’nın merkuma voyvoda nasb u ta'yîn ve irsâl olunmışdur. Gerekdir ki kâffe-i voyvodalığa dâ’ir umûr ve husûsında dirîne-i kadîm ve gayret-i müstedîm üzre mûmâ-ileyh tarafına inkıyâd ve mütcyabi'at ve ibrâz-ı nakdiye-i gayret eylemelerinüz matlûb idügi ve sen ki voyvoda-i mûmâ-ileyhsin sen dahi mük- tezâ-yı isti‘dâd-ı zâtın üzere âsâyiş-i hâl-i fukarâ ve ârâmiş-i bâl-ı zu'afâ te’dîb ve gûşmâl-i erâzil ve eşkıyâ ve emanetullâh-ı sukkân-ı memleketi pester-i râhatda ganûde-i âsâyiş itdürmemek ve cânîb-i hazret-i şehinşâhî ve tarafımuz içün isticlâb-ı da‘vât-ı hayriyye zeylinde teşmîl-i şân ve gayret ve sarfen mâhasal ve sa'y ü miknet ve ibrâz-ı nakdîne-i liyâkat olınmak matlûb idügini hâvi dîvân-ı Sivas ve meştâ-yı Malatya'dan işbu buyuruldı tahrîr ü ısdâr ve voyvoda- i mûmâ-ileyhe i'tâen irsâl ve tisyâr olunmışdur. İnşâ'a’llâhû te'âlâ vusûlünde gerekdür ki bâlâda bast u beyân ve şerh-i ayân olundığı üzre teşmîr-i şân-ı gayret ve ber-mûcib-i buyruldı âmil ve hareket ve muğâyir-i vaz' u hareketden gâyet ittikâ ve mübâ'adet eyleyesüz deyü. Fî 13 Safer 1229.