ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

HEINRICH OTTEN

İsa’dan önce ikinci binin ikinci yansında Hitit tarihi hakkındaki bilgimiz sadece kıral Šuppiluliuma’nın ismi ile sıkıca bağlı bulunmaktadır. Daha 1906’da, eski başkent Ḫattuša, şimdiki Boğazkale topraklarında bulunan yazılar onun adından bahsetmekteydi. Onun askerî ve siyasî faaliyeti Küçük Asya’da Hitit hakimiyetini kurmak (Kizzuwatna ve Ḫaiaša ile anlaşmalar), Yukarı Mezopotamya’daki Mitanni Devletini kendisine tabî kılmak ve Kuzey Suriye’yi Amurru’ya kadar fethetmek olmuştur. Böylelikle o, müteakip birbuçuk yüzyıl için Büyük Hitit İmparatorluğunun temellerini atabilmişti[1].

İlk olarak bundan 15 yıl önce, sadece Büyük İmparatorluğun kurucusunun Šuppiluliuma adını taşımadığı, bilâkis bizce bilinen Hitit kıralları sırasının sonunda da bir Šuppiluliuma/Šuppiluliiama’nın bulunduğu açıkça bilinmekteydi. İlk bilgiyi Kemal Balkan ABoT 56 (ve Önsöz s. IX) ile vermişti. Kesin açıklamayı E. Laroche RA 47, 1953’teki “Šuppiluliuma II” makalesi ile yapmıştı. Laroche burada bir çok tablet parçalarını (KUB XXVI 32 +XXIII 44 + XXXI 106) bir araya getirmek suretiyle şu metni elde etmiştir : “Sadece beyim Šuppiluliuma’nın soyunu tanıyacağını. Šuppiluliuma I. (MAḪRU) soyundan, Muršili soyundan, Muwatalli ve Tutḫaliia soyundan başka bir kimsenin tarafına geçmiyeceğim”.

1961 kazısına ait KBo XII 38 olarak yayınlanan bir Boğazköy metni bu jenealojik sırayı şöyle doğrulamaktadır : “Ben Šuppiluliuma ... Tutḫaliia’nın oğlu ... Ḫattušili’nin torunu ... Muršili’nin torununun oğlu”. Böylelikle, Šuppiluliuma II’nin Tutḫalia IV’ün oğlu olduğu faraziyesi (aşağı yukarı 1250-1220) kuvvet bulmaktadır.

Fakat, daha önceki tasvirlerde kabul edildiği gibi, gerek Šuppiluliuma I’in gerekse Šuppiluliuma II’nin selef olarak Arnuwanda adında bir kardeşinin bulunması, sadece vaktiyle Šuppiluliuma I’e ait alâkalı metinlerin yanlış sıralanmasına dayanmaktadır. E. Laroche yukarıda adı geçen makalesinde bu hususta “Šuppiluliuma I’in kardeşi ve selefi olan kıral Arnuwanda’nin .... listelerimizden çıkarılması lâzımdır” demiştir. Bütün müteakip çalışmalar ve Gurney de CAH2 fasc. 44’te ona bağlanmışlardır[2].

Ḫattušili’nin torunu, Tutḫaliia’nın oğlu Šuppiluliuma II’ye ait jenealojik malûmatta gerek çivi yazısı metinlerdeki bilgi yoluyla gerekse Nişantaştaki hiyeroglif hitit yazısının ilk satırının enterpretasyonu yoluyla sağlam bîr zemine istinat etmekteyiz. Sonuncusu için Fr. Steinherr, şimdiye kadar mevcudiyeti kabul edilen bir büyük ced Tutḫaliia’nın listeden çıkarılması gerektiğini, yazının esas metninde çok yerde Šuppiluliuma’nın babası Tutḫaliia’nın adıyla başladığım ileri sürmektedir.

ZA NF 24’teki makalemde (1967) ısbata çalıştığım üzere, oradaki kartuşun üzerinde bulunan kanatlı güneşin eğik biçimi, isim yazısındaki hiyerogliflerin şekli, hepsinden mühimi “büyük” Acdicula’nın kullanılması, yazının yazarının açık olarak Šuppiluliuma II’den bahsettiğini göstermektedir. 14. yüzyılda ve 13. yüzyılın ilk yarısında büyük kıral adlarının yazısında sadece küçük Aedicula kullanılmaktadır, halbuki Tutḫaliia IV için kendi mühründe ve Yazılıkaya kitabelerinde “büyük” Aedicula’nın kombine şekli kullanılmıştır.

Bu duruma göre, Šuppiluliuma II’nin jenealojisi tesbit edilmiştir, buna mukabil Šuppiluliuma I için kendi devrine ait bir çok belgeden, bilhassa devlet anlaşmalarından hiç biri her hangi bir seçere vermemektedir. H. G. Güterbock tarafından JCS X, 1956’da hazırlanan “Mannestaten des Šuppiluliuma” da metin başlangıcı her fikir önceden reddedilecek şekilde ele alınmıştır. O. R. Gurney’in son tarihî tasvirine göre (CAH2 fasc. 44) sadece iki metin ele alınmaktadır, bunlar Šuppiluliuma I’nin babasının ve büyük babasının adlarını ihtiva eden bir belge yani Šuppiluliuma’nın oğlu Muršili’nin veba duası ve Muwatalliš’in Amurru’lu Talmi-Šarruma ile anlaşmasıdır. Her iki metne daha sonra değineceğiz.

İlk olarak Šuppiluliuma I’in cedlerine ve Ḫattuša tahtındaki seleflerine ait sorunu Hitit Kıral sarayına ait kurban listelerinden çözmeye çalışalım, bunları daha önce de MDOG 83’te (1951) bilhassa E. O. Forrer tarafından Hitit tarihinin rekonstrüksiyonu ve kronolojik sırası hakkında yapılmış bulunan ilk çalışmalar münasebeti ile kullanmıştım.

Bu kurban listelerinin tablo şeklinde bir araya getirilmesi, eldeki durumda noksanlık bulunduğunu açıkça göstermekte ve böylelikle bu metin grubunun değerlendirilmesinde tam bir itimadın caiz bulunmadığını ortaya koymaktadır. Buna rağmen, Telipinu fermanının tarihî girişine karşılık müstakil bir teamüle uyarak bu listeler (bk. Tablo I) Eski İmparatorluk kırallarının ve kıraliçelerinin adlarını vermektedir. Daha sonraki istidlâllerimiz kısaca göstermiştir ki, Labarna ve Ḫattušili, kurban listelerinden edinilen kanaate göre, aynı hükümdarlar için çeşitli adlar kullanılmıştır. Telipinu fermanını biribirini takip eden iki kiralın hazırladığı sonucu çıkmaktadır. O. R. Gurney ve benim tarafımdan başka bir yerde belirtildiği üzere bunun kusuru Telipinu metnini toplayana ait bulunmaktadır, halbuki kurban listeleri kronolojik sıra bakımından itimada değer bulunmaktadırlar.

Ondan sonraki tablo II, Telipinu’nun Hitit Kırallık tahtındaki halefleri olan Orta Kırallık hanedanına ait bulunmaktadır. 1967 yılında bulunan bir metin parçası daha önceki bilgiyi doğrulamaktadır, fakat Alluwamna, Ḫantili ve Zidanta bir hanede bir arada, Tutḫaliia ile karısı Nikalmati ise ayrı olarak bulunmaktadır. Acaba bu, hanedan içinde Kıraliça Nikalmati’nin ayrı bir yeri mi olduğunu gösterir? Her halükârda üç semiz sığır ve bir koyundan ibaret bir kurban almaktadır, diğer kıral ve kıraliçeler ise daha küçük kurbanlarla yetinmektedirler.

Bu düşünce Arnuwanda ve Ašmunikal hükümdar çifti bakımından bir mühür yazısı ile ispatlanmaktadır, şöyle ki : “Tutḫaliia’nın oğlu Büyük kıral Tabarna Arnuwanda’nın mühürü .. . Tutḫalija’nın kızı Büyük Kıraliçe Nikalmati’nin Büyük kıraliçe Tawanana Ašmunikal’in mühürü”[3]. Ana tarafından nesebin sarih ifadesi “Nikalmati’nin kızı” denmekle belirtilmiş olup burada kadın tarafından tahtın menşei verilmiştir. Arnuwanda-Ašmunikal hükümdar çifti bazı metinlerde daha görünmektedir, bunlarda daha ziyade tuh(u)- kanti Tutḫaliia şeklinde geçmektedir, bunun unvanı tam sarih değildir, fakat aşağı yukarı “veliaht” gibi bir anlama gelmektedir.

Sadece bir listede (nüsha C) bu son olarak zikredilen hükümdar çiftinden bahsedilmekte ve bunlar Arnuwanda’nin oğlu Ašmi-Šarruma ve Mannini ile birlikte zikredilmektedir, bunların her ikisi de hükümdar olmayıp hanedanın prensleridir ve daha küçük kurban (bir koyun) bahis konusu olmaktadır. Metnin daha aşağıdaki kısmında, Šuppiluliuma I’in kıraliçeleri olarak tanıdığımız Daduḫepa ile Ḫinti’nin adları açıkça geçmektedir.

Bu adları hemen takiben her kıraliçenin Güneş Tanrıçaları zikredilmekte ve —bir istisna ile— Walanni, Nikalmati, Ašmunikal, Daduḫepa, Ḫinti ve Tawananna yer almaktadır[4]. Bunlardan birinci isim hakkında sarih bir ifade yoktur. Sonda zikredilen üç isim Šuppiluliuma I’in kıraliçelerini göstermektedir, bunlardan sonuncusu bir Babil kıralı kızı olup kocasının ölümünden sonra yaşamıştır ve Muršili II. devrinde Tawanana’nın itibarı azamî haddini bulmuştur[5].

Zaman sırasına göre tesbit edebildiğimiz kıral isimleri Tutḫaliia, Arnuwanda ve Šuppiluliuma’dır. Böylelikle, C kurban listesinde belirtilen aynı sıra verilmiş olmaktadır ki her iki netice biribirinden ayrı olarak alınmıştır.

Bir başka belge, bu defa bir arkeolojik anıt grubu da dinî merasim metinleri ile bu neticeyi doğrulamaktadır. Bunlar hülleler üzerindeki mühür baskılarından ibaret olup, bir grubu “Tabarna mühürü” olarak bir araya getirilmiş, Tabarna, Alluwamna ve Ḫuzziia adlarını (veya unvanlarını) belirtmektedir, bunlar da büyük bir ihtimalle Orta İmparatorluk denilen devreye ait kıratlardır. “Tawananna mühürü” nün bütün gruplan stil bakımından biribirine çok benzemektedir[6]; en eski tarihlisi Ašmunikal’dan bahsetmekte, en yeni tarihlisi Tawananna’nin ismini belirtmektedir, bu da Šuppiluliuma’nın yukarıda bahsi geçen üçüncü kıraliçesinden başkası olamaz. H. G. Güterbock da “Siegel aus Boğazköy” de bundan otuz yıl önce bir tabletin açıklanmasında, yukarıda varılan neticeye kat’i olarak varmış, bir taraftan Arnuwanda-Ašmunikal’in ve diğer taraftan Šuppiluliuma’nın irtibatı bakımından mühürleri ele almıştır.

Bu şartlar altında veba duasının ifadesine ağırlık verilmiştir[7], burada Muršili II. babası Šuppiluliuma’nın zamanı hakkında şöyle demektedir : “Ve Hatti ülkesi uzun süre düzensiz olduğundan Genç Tutḫaliia, Tutḫaliia’nın oğlu için, tutumu hakkında, sorumlu olarak, tanrı katında dilekte bulundum. [Ve] Genç Tutḫaliia’nın tutumu tanrı katınca da tesbit edildi. Fakat Genç Tut[ḫaliia] Hatti ülkesinde efendisi olduğundan, kıral oğulları, beyler, binbaşılar, yüksek (ve) alt rütbeli subaylar ve kıtalar (ve) Ḫattuša’nın arabalı savaşçıları hepsi yemin ettiler, babam da ona yemin etti. [Fakat babam] Tutḫaliia’yı cezalandırdığı zaman [kıral oğulları, beyler], binbaşılar, Ḫattuša’nın yüksek subayları, babamın [tarafı]nı tuttular ve Tutḫaliia’yı yemin tanrıları [yakaladılar]. Bunlar [Tutḫaliia’yı] öldürdüler; ve ona [yardım etmiş] olan kardeşlerini de öldürdüler”.

Anlatılan hadiseler açık görülmektedir. Šuppiluliuma tanrı katında kabul edilen yeminin bozulması bahasına veliaht olarak tayin edilen bir Tutḫaliia’ya karşı saray ve ordunun kuvvetli çevrelerinin yardımı ile başarı sağlamıştır. Bu hemen değil, fakat yine de Šuppiluliuma hayatta iken, kehanet sebebini ve duanın esasını teşkil eden her “Veba” da vuku bulmuştur.

Šuppiluliuma’nın her rakibi ile akrabalık durumu sarih değildir, mamafih ileri sürülen delillerden müphem bir bilgi edinilmektedir, ancak veba duasının bu “genç Tutḫaliia” sında tuh(u)kanti Tutḫaliia’yı teşhis etmekteyiz, bu husus Arnuwanda-Ašmunikal hükümdar çiftine ait çağdaş belgelerde de belirtilmektedir, bunlar tarafından da Tutḫaliia’nın (ve Nikalmati’nin) çocukları olarak gösterilmektedir. Buna göre, Arnuwanda, Šuppiluliuma’nın doğrudan doğruya selefi, muhtemelen babası olmaktadır.

Bu son bilgi sadece hanedan sırasına en yakın bir çözüm getirmekle kalmamaktadır. Arnuwanda’nın söylediğine göre, kendi zamanında Gaškalılar başkent Ḫattuša’ya kadar ilerliyebilmişlerdir, diğer taraftan Muršili II’nin bu hususta belirttiğine göre, babası Šuppiluliuma zamanında Gaškalıların memleketin geniş bir kısmını zapdetmeleri, Hattuša’yı bile yağma etmeleri mümkün olmuştur, böylelikle her iki hadisenin mutabakatı düşünülebilir. Hitit inhitat devresi zarfında Ḫattuša’nın müteessir olduğu bir tek Gaška yağması düşünülemez ve bu kazı sonuçlarına da uygun düşmektedir, kaldı ki inhitattan ve Gaškalıların devamlı tehdidinden bir yüzyıl sonra büyük Hitit imparatorluğunun birdenbire zuhuru hakikate uygun düşmemektedir[8].

İlmî literatürde Šuppiluliuma I’in büyükbabası olarak Ḫattušili II tanınmaktadır. Esasında bu tahmin, Talmi-Šarruma Anlaşmasının başlangıcında bir Hitit kıralı Ḫattušili’den bahsedilmesine istinat etmektedir[9]. Bu anlaşma şöyle başlamaktadır : “Daha Önce Ḫalap ülkesinin kıralları Büyük kırallığı işgal etmişlerdi. Fakat kırallığı Hatti ülkesinden büyük kıral Ḫattušili yaptı. Hatti ülkesinden kıral Ḫattušili’den sonra, büyük kıral Ḫattušili’nin torunu büyük kıral Muršili Halap ülkesi kırallığını ve Halap ülkesini tahrip etti. O zaman büyük kıral Tutḫaliia kırallık tahtına çıktı…..”.

Ḫalpa ile ilişkilerin genel bir görünüşünün verildiği bu kısımda, bahsi geçen Hitit kıralları konusunda ya tahta çıkış açıkça belirtilmiş ya da hükümdar ismi “büyük kıral” unvanı ile birlikte gösterilmiştir. Bunların her ikisi de kesin olarak, Hitit tarihinin başında yer alan Ḫattušili I ile Babil fatihi Muršili I (İ. Ö. 1595/1531) dir.

Daha sonra Ḫattušili ismi, bu defa “büyük kıral” unvanı olmaksızın geçtiğinde, sadece isimlerin sathî bir sıralanması bile bir kıral Ḫattušili II’den bahsedildiğini göstermektedir; daha önce görüldüğü üzere Ḫattušili, Tutḫaliia, Šuppiluliuma I soy gelişi de başka bir dayanağa ihtiyaç göstermemektedir.

Burası, Talmi-Šarruma Anlaşmasının yeni enterpretasyonu hakkında tafsilât vermenin yeri değildir, ancak şu kadar bahsedilebilir ki her iki devletin münasebetindeki hukukî durumu belirten Ḫalpa kayıtlarının ince bir tetkikinde de tarihî önsözdeki aynı adların tekrar geçtiği görülmektedir.

Burada Ḫattušili I Muršili I, Tutḫaliia ve son olarak Šuppiluliuma zikredilmektedir ki bunlar aynı zamanda Alakšanduš Anlaşmasında da zikredilen kırallardır[10], bunun ön tarihi Labarna (=Ḫattušili) ile başlayıp Tutḫaliia üzerinden Šuppiluliuma’ya kadar devam etmektedir. Bu devrede sadece Tutḫaliia adında bir kıral tanıdığımızdan, Nikalmati’nin kocasının bahis konusu olması lâzımdır, bu da Arnuwanda-Ašmunikal için verilen şecereye göre Šuppiluliuma’nın büyükbabası olabilir.

Anlaşmaların tarihî önsözlerinde bu kıral adlarının belirtilmesi 13. yüzyıl kıralları hakkında jenealojik bilgi vermektedir, böylece Ḫattušili III, Muršili’nin oğlu, Šuppiluliuma’nın torunu, Ḫattušili’nin soyundan olarak veya Tutḫaliia IV, Ḫattušili’nin oğlu, Muršili’nin torunu, Tutḫaliia’nın soyundan olarak gösterilmiştir.

Bu hanedan ananesi dinî merasimde de kendini göstermektedir, zira Ḫattušili, Tutḫaliia ve Šuppiluliuma’nın heykellerine zaman zaman Muršili’nin adının ilâvesi suretiyle kurban edilmektedir (bk. Tablo III). Burada da metnin girişindeki aynı adlar görünmektedir : Hitit Devletinin kurucusu Ḫattušili ve Yeni İmparatorluk hanedanının ilk ceddi olarak Tutḫaliia.

Tarihî kaynaklarımızın bu çok taraflı uygunluğu ile açık bir netice ortaya çıkmaktadır. Hitit tarihine, bilhassa İsa’dan önce 15. yüzyıl ve 14, yüzyıl başlangıcı hakkındaki vukufumuz konusunda Tablo IV’te kısaca hülâsa edildiği üzre kazanç sağlanmıştır. Hitit kıralları sırasındaki bu aydınlanma Eski Doğu Kronolojisi bakımından da ehemmiyet arzetmektedir.

Bundan başka, Babil ve Asur kaynaklarının kronolojik bir sıra bakımından noksan bilgi verdiği İsa’dan önceki ikinci binyılın ortasındaki karanlık devre meselesi mevcuttur. Çok defa araştırmada bilhassa üç zaman başlangıcı münakaşa konusu olmaktadır. Bunlar da uzun, orta ve kısa kronoloji olarak gösterilmektedir. Bunlara göre Babil hanedanının sonu 1651 yahut 1595 veya 1531 olarak (daima Ammişaduqa’nın Venüs tarihleri dikkate alınarak) tesbit edilmiştir.

Gerek tanınmış eski doğu mütehassısı A. Götze gerekse bu sene içinde ölümüyle bizleri üzmüş bulunan B. Landsberger, Hitit kıratları sırasında uzun kronolojiye itibar göstermişlerdir, buna göre birinci Babil hanedanının sonu ve dolayısıyla Muršili I’in idare devri 17. yüzyılın ortası olarak tesbit edilmektedir.

Şimdiye kadar kabul edilen Hitit kıratları sırasından Šuppiluliuma’nın büyükbabası Tutḫaliia (III) ve Ḫattušili (II) ile Šuppiluliuma’nın yukarıda bahsi geçen kardeşi ve selefi Arnuwanda’yı çıkaracak olursak, tesbit edilen 16 kıraldan sadece 13’ü tarihî bakımdan büyük kıral olarak kalmaktadır. Bu durumda uzun kronoloji kabul edildiğinde 16. ve 15. yüzyıldaki her kirala 25 senelik bir hükümdarlık süresi isabet etmektedir. Biliyoruz ki bu da muhakkak uzun bir süredir. 13. yüzyılda 6 kıral (Muwatalli, Muršili III, Ḫattušili III, Tutḫaliia IV, Arnuwanda III. ve Šuppiluliuma II) tesbit edilmiştir, her biri için çok farklı bir durum arzetse dahi, bunların ortalama hükümdarlık süresi aşağı yukarı 15 sene tutmaktadır.

Böylece Hitit kaynaklarına göre uzun kronoloji artık kabule şayan değildir ve münakaşa konusu olmaktan çıkarılmalıdır. Diğer iki imkân arasında da Hititoloji tarafından her hangi açık bir karara varılamamaktadır. Muršili’nin Babil’i alışı tarihini 1595 olarak gösteren orta kronoloji, soy gelişinin hesaplanması bakımından daha çok imkân arzetmektedir. Tarihî bilgilerin değerlendirilmesi, bilhassa Muršili I ile Telipinu arasındaki akis bırakan hadiselerin dikkate alınması, Muršili’nin Babil’i alış tarihini 1531 olarak tesbit eden kısa kronolojinin daha kabule şayan bulunduğunu göstermektedir, buna göre Telipinu’nun takriben 1500-1475 arasında, yukarıda bahsi geçen Orta İmparatorluk kırallarının 1475-1415 arasında bulunduğunun tahmini gerekmektedir, böylelikle takriben 1375’te tahta çıkan ve bizim Büyük Hitit imparatorluğu olarak bildiğimiz devri sürdüren I. Šuppiluliuma’nın her ikisi de selefi bulunan Tutḫaliia-Nikalmati ve Arnuwanda-Ašmunikal hükümdar çiftleri için takriben 40 senelik bir süre kalmaktadır.




* 17 Ekim 1968’dc T.T.K.’da verdiğim bir konferansın Türkçe metnidir. Bu, Abhandlungen der Geistes und Sozialwissenschaftlichen Klasse der Akademie der Wissenschaften und der Literatur zu Mainz, Jahrgang 1968, Nr. 3’te yayınlanan “Die hethitischen historischen Quellen und die altorientalische Chronologie” adlı neşriyatıma dayanmaktadır. / Altnotlar sonradan eklenmiştir.

Dipnotlar

  1. Bu hususta son olarak yazar, Fischer’in Weltgeschichte adlı eserinin III. cilt, 1966 s. 136 V. d.
  2. A. Kammenhuber, Die Arier im Vorderen Orient, 1968, s. 41 v. d. burada kayda değmez, zira onun senkronik olarak genel bakışı tarihî bir dayanaktan mahrum bulunmaktadır.
  3. Arazi vakıf tableti KBo V 7, Th. Beratı, Die hethitisehe Glyptik von Boğazköy I 1967, ( — WVDOG 76)’da nr. 152’ye göre tamamlanıyor.
  4. Metinler, E. Laroche, Catalogue des Textes Hittites Nr. 529, 1’de Fêtes célébrées par la reine olarak gösterilmişlerdir. KBo XIII 229 bu gruba dahildir.
  5. Krş. E. Laroche, Ugaritica III, 1956 s. 101.
  6. Krş. Th. Beran, Die hethitisehe Glyptik von Boğazköy I, 1967 ( = WVDOG 76) s. 66 V. d.
  7. A. Götze’nin metin çevirisi ve çalışması Kleinasiatische Forschungen I, 1930 s. 161 v. d. (165-167).
  8. Bu bakımdan tarihî tasvir E. von Schuler, Die Kaskäer 1965’te tekrar gözden geçirilmiştir.
  9. E. F. Weidner’in çalışması BoSt 8, 1923, s. 80 v. d.; A. Götze, MAOG 4, 1928, s. 59 v. d. Bu anlaşmanın tarihî girişi hakkında yeni bîr fragman H. Klengel tarafından ZA NF 22, 1964, s. 213 v. d. da neşredilmiş ve üzerinde tartışılmıştır.
  10. J. Friedrichen çalışması Staatsverträge des Hatti-Reiches II 1930 (= MVAeG 34,1) s. 50 dev.

Şekil ve Tablolar