DEDE MEZARI NEKROPOLÜ’NÜN YERİ
Yukarı Çaybelen Köyü’nün (Yukarı Maçaklı) 500 m batısındaki. Cevizli yolunun 50 m batısında ve Havuzun Başı Deresi’niıı 30 m doğusunda Koy Kalesi yerleşmesi bulunmaktadır (Harita, Çizim l). Bu yerleşme üzerinde kısmen tarım yapılmaktadır. Yerleşme kuzeybatı güneydoğu istikametinde uzanır (N. 38o50.072'; E 030o55.631’; h: 1300). Yerleşmenin kuzeybatı güneydoğu istikameti 160 m, güneybatı-kuzeydoğu yönü 110 m ve yüksekliği 21 m’dir. Burada İlk ve Orta Tunç Çağları ile Roma dönemine ait çanak-çömlek parçalarına ve taş aletlere rastlarınıaktadır[1].
Köy Kalesi yerleşmesi Dede Mezarı Nekropolü’nün 400 m kuzey batısında yer almaktadır. Burası, konumundan ve Orta Tunç Çağı’nı (OTÇ) temsil eden buluntularından anlaşıldığı kadarıyla bu mezarlığı kullanan topluluğun yerleşmesi olmalıdır. Bu durum. Dede Mezarı Nekropolü’nün kültürel olarak önemli benzerlikler gösterdiği Yanarlar ve Çavlum Nekropolleri ile farklı bir noktasını temsil etmektedir. Çünkü hem Yanarlar ve hem de Çavlum Nekropollerinin yerleşim yerleri bilinmemektedir[2]. Dede Mezarı Nekropolü, Anadolu’nun M. Ö. II. bin yılına ait yerleşim yeri dışındaki ine zarlarına bir yenisini eklemektedir[3].
Yukarı Çaybelen Köyü’nün 600 m batışımla ve Köy Kalesi yerleşmesinin 200 m güneyindeki bir yamaçta Gavur İni Önü Nekropolü yer almaktadır (Harita, Çizim 1). Burası, olasılıkla İlk Tunç Çağ (İTÇ) ve Roma döneminde kullanılmış bir mezarlıktır[4]. Köy Kalesi Yerleşmesini İTÇ ve Roma dönemlerinde iskan edenler, bu dönemlerde mezarlıklarını 200 m güneydeki Gavur İni Önü Mevkii'ne yapmışlardır. Çünkü, bu yerleşmede yaptığımız çalışmalarda İTÇ’ın 3 safhasına ait buluntular elde ettik[5]. Bu durum, Köy Kalesi’nin İTÇ, OTÇ ve Roma dönemlerinde yerleşime sahne olduğunu ve bu yerleşimcilerin mezarlıklarını farklı dönemlerde birbiriyle hemen hemen bitişik iki sırta yaptıklarını göstermektedir[6].
Yukarı Çaybelen'in 100 m batısında, Havuzun Başı Deresi’ne yaslanan sırtın üzerinde. Köy Kalesi yerleşmesinin 400 m güneydoğusunda Dede Mezarı Nekropolü bulunmaktadır (Harita. Çizim 1)[7]. Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesi başkanlığında yapılan arkeolojik kazılar sonucu burasının, şimdilik OTÇ’a ait bir nekropol alanı olduğu anlaşılmaktadır[8].
İç Batı Anadolu ve Batı Anadolu’da bu döneme tarilılenen önemli nekropol alanları bulunmaktadır. Bunların en başlıcası çalışma yaptığımız Yukarı Çaybelen Köyü’nün yaklaşık 10 km kuzeybatısında yer alan Yanarlar Nekropolü’dür[9]. Bunun yanında Eskişehir’in 16 km doğusunda yer alan Çavhım Nekropolü bu bölgenin OTÇ’nın karakteristik buluntularını vermektedir[10]. Ayrıca Afyonkarahisar’ın 45 km güneybatısındaki Kusmada da bu döneme tarihlenen bulgulara rastlanır[11].
Yanarlar, Kusura, Sarıket, Çavlum ve Dede Mezarı Nekropollerinde dönem olarak birbirleri ile önemli oranda örtüşen buluntular ele geçmiştir. Bütün bu nekropol alanları OTÇ’ını karakter ize eden ve Anadolu'nun bu kesimi için üuik sayılan buluntular vermektedir[12]. Bunların yanında yine Dede Mezarı Nekropolü çevresinde yer alan Asarcık, Bozyer, Dura Yeri, Çalışlar[13] gibi nekropol alanları ve bunların çevrelerindeki yerleşmeler İç Batı Anadolu Orta Tunç Çağ kültürleri hakkındaki bilgilerimizi daha da arttırmaktadır (Harita)[14].
Burada, Dede Mezarı bulgulan, ağırlıklı olarak kültürel açıdan önemli benzerlikler taşıdığı ve nispeten yakın bir coğrafyada bulunduğu için Yanarlar, Çavlum ve Kusura örnekleri ile karşılaştırılmaktadır. Diğer mezarlık alanları ve kültürel bulgularla ilgili değerlendirmeler ise yeri geldiğinde yapılmaktadır.
Dede Mezarı Nekropolü ile ilgili burada yaptığımız değerlendirmeler arkeolojik kazı buluntularının yanı sıra mezarlık alanının yaklaşık 1/3’lük kısmında yapılan tahribat sonucu ortaya çıkan buluntulara da dayanmaktadır. Arkeolojik kazı çalışmalarına başlamadan önce Köy Kalesi yerleşmesi. Gavur İni Önü Nekropolü ve Dede Mezarı'uda ayrıntılı bir araştırma yapılmıştır. Dede Mezarı Nekropolü’nde ise yüzey malzemesi ve kaçak kazıların verdiği bulgulardan mezarlık alanı ve buluntularla ilgili bir ön değerlendirme imkanı olmuştur.
JEODEZİ VE JEOFİZİK ÇALIŞMALARI
Dede Mezarı nekropol alanında 2005 yılında sistematik bir çalışına sürdürülmüştür. Burada öncelikle jeodezi çalışmaları yapılmış ve arkeolojik kazı yapılacak alanla ilgili karelaj çalışmaları bitirilmiştir (Çizim 1-3; Resini 3). Buradaki çalışmalar T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve Afyonkarahisar Arkeoloji Müze Müdürlüğü tarafından yapılmıştır.
Yukarı Çaybelen Köyünde kadastro çalışmaları yeni başlamış olup, henüz mülkiyet haritaları oluşturulmamıştır. Arazide topografık alım ve grid aplikasyonu çalışmalarında P.30, P.31 ve P.39 noktaları kullanılmıştır. Dede Mezarını kapsayacak şekilde proje sahasının tamamı gridlenmiştiı. Ayrıca Dede Mezarında kazı çalışmalarının belirli bir plan dahilinde yürütülebilmesi için 200m*200m'lik alanın 10m*10m plan karelerinin aplikasyonu yapılmıştır.
Jeodezi çalışmalarından sonra öncelikle arkeolojik kazı yapılması düşünülen alan üzerinde yaklaşık 1500 m2’lik bir bölgede jeofizik çalışmaları yapılmıştır (Resim 4). Bu jeofizik çalışmalarının ilk sonuçlarına göre kazı yapılacak alanla ilgili son değerlendirmeler yapılmıştır.
ARKEOLOJİK KAZILAR
2005 yılında Dede Mezarı Nekıopolü’nde 4 açmada çalışıldı. Bunlara A (5x5 m), B (5x7 m), C (5x5 m) ve D (4.50x5 m) isimleri verildi. Aynca daha önce kaçak kazılarla tahrip olmuş iki alanda temizlik çalışmaları yapıldı. Bu alanlara da E1 ve E2 isini verildi.
Jeofizik çalışmaları yapılan alan içinde ise, anamoli çalışmalarının ışığında “A ve B açmaları" ismi verilen iki alanda çalışılmıştır (Çizim 2-3).
A açması:
Bu alan nekropolün kısmen kuzeybatısında yer almaktadır. Yüzeyde görülen bir kapak taşı (yaklaşık 180 cm uzunluğunda ve kareye yakın dikdörtgen biçiminde) ve bu kesimde yapılan jeofizik çalışmalarının verdiği anamoli sonuçları çerçevesinde bu alanda bir açmada çalışılmasına karar verilmiştir. “A açması” adı verilen açma 5x5 m boyutlarında ve EH-62 (306-307 / 282-283) plan-karesinde yer almaktadır (Çizim 2-3). Buluntu durumuna göre bu alanın güney, ban ve doğusunda küçük cepler açılmıştır (Resini 5- 6).
A açmasında 2 küp mezar ve 2 sandık mezar ortaya çıkarıldı.
A1 Sandık Mezarı:
Bunlardan A1 sandık mezarı A açnıası’nın kuzeydoğu köşesi ile orta kesimi arasında yer almaktadır (Çizim 4; Resim 5-8). Bu mezar, kuzeybatı- güneybatı yönünde uzanmaktadır. Yüzeye yakın konumda bulunan A1 sandık mezarının kapağı, olasılıkta tarımsal faaliyetlerin (ya da kaçak kazıların) yol açtığı tahribatıan dolayı bulunamamıştır. A1 mezarı, A3 sandık mezarına kabaca “T" biçiminde bitişiktir. Kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan kısım nispeten ince ve yer yer blok taşlarla yapılmıştır (Çizim 4-5; Resim 5-8). Kısa kenar ise daha küçük blok taşlarla örülüdür. Bu mezar, açmanın kuzey güney kesimine göre biraz daha yukarıda kalan bir jeolojik dolgu üzerine yapılmıştır. Yaklaşık-9 cm derinlikte mezarın uzun kenarının blok taşları ortaya çıkmaktadır. Bu alanda yer alan jeolojik dolgu çok fazla kesilmeden, düzleştirilen bir alana A1 sandık mezarı yerleştirilmiştir. Mezarın kenar taşları, doğrudan doğruya düzleştirilmiş bu ana kaya üzerine oturtulmuştur. Bu düzleştirilen alan -39 cm derinliktedir.
Bu mezarın batı köşesinde birbiri ile bitişik ve dik bir şekilde yerleştirilmiş kaideli ve basit formlu bir kase ile emzikli, dikey-tek kulplu bir çömlekçik ele geçti (Çizim 16-17; Resim 8-9, 25-26). Bu buluntuların, mezarın batısında korunaklı bir köşede yer almaları tarım ya da kaçak kazı tahribatından kurtulmalarını sağlamıştır.
Bunlardan A1-2 emzikli, dikey kulplu çömlekçisinin (Çizim 17) benzer leri Yanarlar malzemeleri arasında vardır[15]. Ayrıca, çok yakın olmasa da Çavlum[16], Beycesultan Ivb[17], Ilıca[18] ve Tel Açana[19] malzemeleri arasında bu örneğe benzer buluntular görülmektedir.
Kaideli ve basil formlu kasenin benzerlerine de Çavlum[20], Kusura[21], Ilıca[22] ve Demircihöyük-Sarıket'de[23] rastlanır[24].
Burada çok az sayıda kemik parçasına rastlandı. A1 mezarından gerekli kemik örnekleri radiokarbon taıihlemesi amacıyla alındı.
A2 Küp Mezarı:
A2 küp mezarı, A açmasının güneydoğu köşesinde yer alır (Çizim 4, 12; Resim 5, 10-11). A2 mezarı, -20 cm derinlikte ortaya çıkmaktadır. Bu mezar doğu-batı yönünde (kısmen güneydoğu-kuzeybatı) yerleştirilmiş ve yüzeye oldukça yakın olduğundan dolayı muhtemelen tarım sırasında ezilerek çökmüştür. Yine tarım faaliyetlerinden dolayı, küpün yarısı kaybolmuştur. Küçük boy bir küp olan A2 mezarının parçaları kaldırılmış ve daha sonra laboratuar ortamında onarım-koruma çalışmaları yapılmıştır (Resim 24). Bu küp yaklaşık 47.5 cm yükseklikte, karın kısmı 38 cm, ağız çapı 30.5 cm, dip ise 7 cm genişliktedir. Küp, dışa çekik ağızlı, yuvarlatılmış gövdeli ve kısmen yuvarlatılmış düz diplidir. Dudağın altında geniş bir oluk bezeme vardır[25]. Bu küp mezarının Çavlum Nekropolü[26], Beycesultan V. Tabaka’da[27] yakın örnekleri bulunmaktadır.
A2 küp mezarında bir adet tunç küpe ele geçmiştir (Resim 11, 32).
A3 Sandık Mezarı:
A3 sandık mezarı güneybatı-kuzeydoğu yönünde yerleştirilmiştir ve yüzeye yakın bir konumda bulunmuştur. Bu mezar, kareye yakın dikdörtgen biçimindedir. Bu mezarın kuzeybatı yan taşları dağılmış durumdadır. Kuzeydoğudakiler ise biraz daha belirgindir. Güneybatı-kuzeydoğu blok taşları ise insim bulunmuştur. A3 sandık mezarı Al'e göre daha büyük, daha derin ve kuzeydoğu ve güneybatısındaki iki blok yan taşları Al mezaınıdakilere göre dalıa kalındır. Çalışmanın başlangıcında bu mezarın kapağı toprak seviyesinin 15 cm üstündeydi. Güneybatıdaki blok taş ise -14 cm derinlikte ortaya çıkmıştır (Çizim 4, 5: 3; Resim 5-6, 12).
A3 mezarı da A1 gibi, jeolojik dolgunun çok fazla kesilmeden, düzleştirilen bir alana yerleştirilmiştir. Mezarın kenar taşları, doğrudan doğruya düzleştirilmiş bu ana kaya üzerine oturtulmuştur. Bu düzleştirilen alan -76 cm denliliktedir. A açmasındaki çalışmaların başlangıcı sırasında yüzeyde görülen büyük kapak taşı da muhtemelen A3 sandık mezarına aiı olmalıdır (Resim 7).
A3 sandık mezarına ait herhangi bir esere rastlanmamıştır.
A4 Küp Mezarı:
Eldeki verilerden A4 mezarının yerleştirilme şeklinin büyük oranda B1 küp mezarına benzediği anlaşılmaktadır. A4 küp mezarı A açmasının güney- ortasında yer alan jeolojik tabakanın içine açılan bir oyuğa kuzeybatı güneydoğu yönünde yerleştirilmiştir. Bu alan, kabaca 250x200 cm’lik ovala yakın dairesel bir alandır ve -94 cm derinliğe kadar inmektedir (Çizim 4; Resim 6). A4 mezarı kaçak kazılarla büyük oranda tahrip olduğundan bu mezar çevresinde çok sayıda küp parçasına rastlanmıştır. Ayrıca, taş kitlelerinin arasında dağılmış bir şekilde kemik parçalarına rastlanmakladır. Bu dağıtılan alan içinde pişmiş topraktan 1 adet boncuk ortaya çıkmıştır (Çizim 19, Resim 32).
A1 ve A4 mezarları arasındaki bir alanda ve A açmasının ortasından batısına doğru uzanan kesimde 3 adet kaya oygııya rastlanmıştır. Bunlardan A1 mezarının hemen güneybatısındaki oygu, oval şeklinde ve -76 cm derinliktedir. A4’ün hemen kuzeybatı yanındaki -63 cm derinlikte ve daire biçiminde; biraz daha batıdaki -83 cm derinlikte ve kabaca oval biçimlidir. Dede Mezarı’nda sadece A açmasında rastladığımız bu kaya oyguların, şimdilik kutsal bir anlam ifade etmekte okluğunu düşünmekteyiz (Çizim 4, 5: 2; Resim 6).
B açması:
A açmasının doğusunda, EH 63 EH 64 plankareleri (307-309 / 280-282) içinde ve jeofizik verileri ışığında 7x5 m ölçülerinde ikinci bir açmanın çalışmaları yapılmıştır. Bu alandaki açma, önce 10x5 m olarak planlanmış, ancak zamanın kısıtlı olmasından dolayı çalışılacak alan daraltılmışın (Çizim 6; Resim 13). Bu açma B açması olarak adlandırılmıştır.
B açmasında alanın yaklaşık ortasına gelen bir kesimde jeolojik dolgu kesilerek aşağı doğru inilıniştir. Burada, kuzeybatı-güneydoğu/kuzeydoğu- güneybatı yönünde 350x230 cm ve kabaca elips şeklinde bir alan elde edilmiştir. Bu alan içinde de kademeli bir şekilde ve kuzeybatı yönüne doğru -143 cm kadar aşağı inilıniştir. Bu alanın kuzeybatı duvarı içine, yaklaşık -92 cm seviyesinde içeriye doğru (-140 cm) giren bir oygu yapılmıştır. B1 küpü de buradaki jeolojik dolgunun altına doğru ilerleyen eğimli yuvaya güneydoğu-kuzeybatı yönünde ve 45o’lik bir açıyla itilmek suretiyle yerleştirilmiştir. B1 küpünün yerleştirilme şekli ile ilgili bir benzerlik Yanar lar 11 No.lu mezar'da gözlenmektedir[28].
B açmasındaki ana kaya tabakası A açmasına göre daha farklı bir yapı göstermektedir. Burada birbirinden farklı üst üste birkaç jeolojik tabaka görülür.
B1 küp mezarının en büyük özelliği ağız altı, yan kısımlar ve dip kısmının iri taşlarla desteklenmesi suretiyle mezarın sağlamlığının sağlanmasıdır[29]. Zaten, ana dolgu tabakası doğal koruma amaçlı olarak kullanılmıştır. Bunun dışında küpün ağız altı ve yanlarındaki destekler de sağlamlığı arttırmaktadır. Mezarın yaklaşık 50 cm güneyinde ve kabaca dörtgen şeklindeki iri düz taş parçası olasılıkla B1 küp mezarının kapak taşı olmalıdır (Çizim 6; Resim 13-15). Bu mezarın içi tarihi bilinmeyen bir dönemde tahrip edilmiştir. Bu tahribat sırasında kapak taşı açılarak küpün içindeki kemikler ile yonca ağızlı bir testi parçası dışarı atılmıştır. Ancak yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı, bu mezardaki tahribat sınırlı olmuştur. Nitekim, çalışmalarımız sonucu B1 küp mezarını sağlam bir şekilde ortaya çıkarmayı başardık.
Buradaki mezar küpü yaklaşık 130 cm yükseklikte ve gövdesinin en geniş yeri de 65 cm’dir. Ağız ve gövde bölümleri kabaca düz, ağız kısım biraz daralan bir görüntüdedir. Ağız bitimi dışa doğru bir çıkıntı yapmaktadır. Gövdenin en alt kısım daralarak 14 cm genişliğinde düz dipli bir kaide yapmaktadır. B1 küpü, çark yapımı olmasına rağmen simetrik değildiı. Ağız kısmından dip kısmının başlangıcına kadar gruplar halinde beşer sıra bant bezeme dizileri vardır. Heı dizide üçer adet paralel bantlar yet almaktadır. Bu bant sırasının ağız altındaki ilk grubunun hemen altında kabaca çivi şeklinde ve dikey yerleştirilmiş kabartmalar bulıınmaktadn (Çizim 13). B1 küpünün en yakın benzerlerini Yanarlar Mezarlığı’nda[30] ve Çavlum’da[31] görmemiz mümkündür.
B1 küpünün ağız kısmının dışında tahrip edilmiş küçük yonca ağızlı bir çömiekçiğe ait parçalara rastlanmıştır. Bu testinin tahribatı sonrası elimizde kalan 2/3 lük bölüm, daha sonra tarafımızdan tümlenmiştir (Çizim 18; resim 14, 28). Bu testi 18 cm yükseklikte, karnı kısmı 12.5 cm genişlikte ve ağzı 8 cm çapındadır. Bu testinin dip kısım hafif yuvarlatılmış sivri diplidir. Ağız altından başlayan kulp dik bir şekilde gövdeye kadar inmekledir. Ağzın hemen altında paralel yivler vardır. Bu yivlerin benzerleri boyundan dip kısmına doğru aralıklı yapılmıştır. Bu testinin Yanarlar[32] ve Çavlum[33] bulun fuları arasında benzerleri vardır[34]. Beycesultan V[35]-IVc tabakaları[36] ve Alacahöyük’te[37] tespit edilen yonca ağızlı testilerin bil bölümü, Dede Mezarı örneği ile bazı benzerlikler gösterir.
Bu mezarın dış kısmında az sayıda insan kemiği parçalarına rastlandı. B1 mezarından da radiokarbon tarihlemesi amacıyla gerekli kemik örnekleri alındı.
B açmasında, açmanın güney kesiminde münferit bir şekilde bir adet bronz bilezik ele geçmiştir (Çizim 19; Resim 32).
A ve B açmalarının güneyinde (EJ 64 Plankaresinde) kendi çalışma planımıza göre plankareye oturttuğumuz C ve D açmalarında çalıştık.
C açması:
C açması, çalışma alanımızın kabaca güney-güneybausında kalmakladır. C açması 5x5 m boyııtlarında ve EJ 64 Plan karesinde (350-351 / 322-323) yer alır. Bu alan da, diğer açmalarda gördüğümüz gibi toprak seviyesinin biraz altındaki jeolojik dolgu ile örtülüdür. C açmasının kuzey yarısında -10 Çin’den sonra bu jeolojik dolgu gelmektedir. Açmanın güneyinde, içinde C1 küpünün de bulunduğu kesimde bu dolgu tabakası yaklaşık -30 cm’ye inmektedir (Çizim 8). C1 küp mezarının kapak taşı -3 cm derinlikte ortaya çıkmıştır. Gerek mezarın konumu ve gerekse kapak taşı, bu mezarın en azından kapak kısmının toprak seviyesinin üzerinde olduğu fikrini vermektedir[38].
C1 küp mezarının bulunduğu kesim, C açmasının güneydoğu kesimine yerleştirilmiştir (Çizim 8). Bu geniş açma alanında başka bir mezar yer al-mamaktadır. Bu dolgunun arasında yaklaşık 50o’lik bir açıyla C1 küp mezarı yer almaktadır (Çizim 9). Bu mezar da jeolojik dolgu tabakasının kesilmesiyle elde edilen alana yapılmıştır. Güneydoğu kuzeybatı yönünde yerleştirilen mezar, B1 küp mezarı gibi irili ufaklı taşlarla desteklenmiş, küpün her iki tarafına büyük ve dik iki blok taş yerleştirilmiştir. C1 mezarı, özellikle bu taş örgüsü bakımından dikkat çekicidir. Bu mezar küpü yerleştirildikten sonra her iki tarafı yassı ve kalın iki taş ile adeta çivilenmiştir. Bu taşlar, alt, yan ve üst kısımdaki taşlarla da kuvvetlendirilmiştir (Çizim 8; Resim 18-19). Bu küpün kırık olan dip kısmı ise düz bir taşla kapatılmıştır[39].
C1 orta boy bir küptür (Çizim 14; Resim 29). Yaklaşık 74 cm yükseklikte olan bu küpün karın kısmı 48 cm genişlikte, ağzı 39.5 cm, dip kısmı ise 9 cm’dir. Bu küp, kapalı ağızlı, yuvarlatılmış gövdeli ve düz diplidir. Gövde ile omurga arasında iki adet dikey ve simetrik kulp bulunmaktadır. Bu küpün Çavlum Nekropolü[40] ve Beycesultan V. Tabaka[41] ve Beşiktepe küpleri[42] arasında bazı benzerleri bulunmaktadır.
C1 küpünün güneyinde destek taşlarının arasında omurgalı, halka kaideli, çift dikey kulplu küçük boy bir küpe ait kırık parçalar yerleştirilmiştir (Çizim 15; Resim 18, 30-31)[43]. Bu küçük küpün ancak 1/10'luk kışını bulunamamıştır. Bulunan diğer parçalardan küpün tümlenmesi kolay bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu küp (Cl-1), yaklaşık 43 cm yükseklikte, 32.5 cm ağız çaplı ve 16 cm kaide genişliğine sahiptir. Keskin omurga yaklaşık 45 cm genişliktedir. Kapalı ağızlı küpün dudak kısmı dışa doğru kalınlaştırılarak çıkıntı yapmaktadır. Ağız kısmının hemen altından kulp kısmına kadar olan kesimde, paralel 6 sıra oluk bezeme yer almaktadır. Bu bezemelerin bitim noktasında ve iki kulpun tam ortasında, omurgaya kadar inen hayat ağacı motifi olarak nitelenebilecek tek bir motif yer almaktadır. Bu motif, 9 cm uzunluktaki dikey bir çentiğin sol ve sağına iç içe açılı bezemelerden oluşmaktadır (Çizim 15, Resim 30). Bu bezemeler sağ tarafta 8, sol tarafta 7 adettir. Cl-1 küpünün en yakın benzerleri Yanarlar[44], Çavlum[45] ve Beşiktepe’de[46] görülmektedir.
C1 küp mezarı, bu çalışma döneminde en çok buluntu veren örnektir. Burada kemik parçaları ile beraber bir adet küpe ve iki adet tunç bilezik ele geçmiştir. Bu bileziklerden bilisi kırık durumdadır (Çizim 19; Resim 20-21, 32). C1 mezarından da radio karbon tarihlemesi için gerekli kemik örnekleri alınmıştır.
D açması:
C açmasının 50 cm güneyinde 4.50x5 m boyutlarında ve EJ 64 Plankaresinde (350-351 / 322-323) D açması ismi verilen bir açma açılmıştır (Çizim 2- 3; Resim 16). D açmasında jeolojik dolgunun içinde her hangi bu buluntuya rastlanmamıştır. Bu açına, çalışma alanımızın en güneyinde yer almaktadır. Bu durum. Dede Mezarı Nekropolü’nün sınırlarını belirlememizde bize yardımcı olacaktır.
E1 Açması:
E1 Açması, F.E 61-62 ve EF 61 Plankareleri arasında (263-261 / 241-242; 241-242 / 221-222; 240-241 / 222 223) yer almaktadır (Çizim 2-3). Bu alanda muhtemelen kısa bir süre önce yapılan kaçak kazılarla, yüzeye yakın bir ko-numda bulunan 2 sandık mezar ortaya çıkarılmıştır. 2005 yılı kazı çalışmalarının sonlarına doğru, Nekropol alanındaki sandık mezar tipleri konusunda fikir edinilebilmek amacıyla bu alanda bir temizlik çalışması yapılmıştır.
E1'deki mezarlar 1 no’lu ve 2 no’lu sandık mezar olarak isimlendirilmiştir (Çizim 3, 9-10; Resini 22-23). Bunlardan 1 no’lu sandık mezar, 2 no’lunun 2 m kadar güneybatısında yer alır. 1 no’lu mezar güneydoğu-kuzey batı yönünde yerleştirimiştir. Bu mezarda dağıtılmış bir şekilde OTÇ’a ait bant bezemeli çömlek parçaları ve kemik parçalarına rastlanmıştır. Güneydoğu-kuzeybatı yönümle yerleştirilen 2 no’lu mezarda ise herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Her iki mezarda da zemin ana kayanın tesviye edilmesi sonucu elde edilen kesime oturmaklaydı. Bu mezarların dört tarafındaki taşlar tek ve iri bloklar halindedir ve 1 no’lu mezarın taşları bütünüyle sağlam bir şekilde ortaya çıkarılmıştır.
E2 Açması:
E2, bir küp mezara aittir. Bu mezar El 64 Plankaresinin (322-323/308- 309) kuzeydoğu köşesinde (309) 2x2 m.'lik bir alanda açılmıştır. Bu mezar kaçak kazılarla büyük oranda tahrip edilmiştir. Kazı çalışmaları sırasında, bu mezar küpünün yerleştirilme şekli ve durumu hakkında bilgi edinebilmek için burada kısa süreli bir temizlik çalışması yapılmıştır. Bu mezar güneydoğu-kuzeybatı yönünde yerleştirilmiştir. Bu mezarın ağız kısmı ve yanları taşla kapatılmış, omuz kısım düz bir taşla desteklenmiştir. Bu mezar da B1 mezarı gibi jeolojik bir kist tabakasının kazılması sonucu elde edilen alana oturtulmuş ve küpün büyük kısmı jeolojik tabakanın altında elde edilen oyuğa itilmek suretiyle yerleştirilmiştir. Yaptığımız kısa çalışmada, bu mezardaki tahribat kalıntıları dışında herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır.
Ortaya çıkarılan küplerin hamur ve astar renkleri köyün kuzey ve kuzeybatısında bulunan kil yataklarındaki renkle uygunluk göstermektedir (örnek B1 küp mezarı astarı kırmızımsı kahverengi). Söz konusu kil yataklarından örnekler alınarak incelendiği zaman ilaha ayrıntılı sonuçlara ulaşılacaktır. Günümüzde modern köy evlerindeki sıvalar da bu kil yataklarından sağlanmakladır.
Dede Mezarı Nekropolü, eğimli bir sırt üzerine ve bu sırtın kuzey eteklerinde konumlanmaktadır. 2005 yılında bu alanın üst kısımları ve kuzey eteklere uzanan (E1 Açması) bir alanda çalışmalar yürütüldü. Bu alanın jeolojik özelliğinden dolayı, mezarların yüzeye yakın bir konumda ortaya çıkuğı gözlendi. Açmalarımızda yüzeyden en derin nokta B1 küp mezarının dip kısmının çıktığı 180 cm derinlik idi. Bu küpün ağız kısım -92 cm derinlikte ortaya çıktı. Bunun dışında A4 mezarının kabaca en derin kısmı -94 Çin'de, C1 küpünün en derin noktası -31 cm ve E2-1 152 ve E1-2 -132 cm derinlikte ortaya çıktı.
Bunun yanında, A3 sandık mezarında olduğu gibi mezarların bir kısmı yüzeyin üzerinde, büyük çoğunluğu ise yüzeye çok vakın bir konumda oı taya çıkarıldı. Örneğin Al 9 cm, A3 kapak taşı -14 cm, A2 -20 cm, C1 -3 cm. E1 mezarları ise yaklaşık -15 cm derinlikte ortaya çıkarıldı. Bu durum, şimdiye kadar çalıştığımız alanın darlığıyla ilgili de olabilir. Ancak, mezarlık alanının güney ve güneydoğusunda yapılan kaçak kazıları incelediğimizde, bu özelliğin bütün Dede Mezarı Nekropolü mezarları için geçerli olabileceğini düşünmekteyiz. Bu mezarlık kültürleri ile birçok yönden benzerlik gösteren Çavlum Nekropolü mezarlarına baktığımızda bunların (-300)-(-400) cm aralarında değişen derinlikte olduğu gözlenmektedir[47]. Bu durumu, şimdilik Dede Mezarlığının konumu ve bu alandaki erozyon ile ilgili görmekteyiz.
Dede Mezarı’nı Yanarlar ve Çavlum’dan ayıran önemli bir özellik de, burada küp ve taş-sandık mezarlara birlikte ve belirli bir oranda rastlanmasıdır. Bilindiği gibi Yanarlar Nekropolü, bütünüyle küp mezarlardan oluşmaktadır[48]. Çavlum Nekropolü nde ise sadece bir adet taş-sandık mezar tespit edilmiştir[49]. Bu yönü ile Dede Mezarı Kusura[50], Gordion[51] ve Sarıket Mezarlığı’na[52] benzer görülmektedir.
K. Emre, Yanarlar Mezarlığı ile ilgili olarak: “Mezarlık alanında, mezarların yerlerini belirleyen bazı yüzeysel işarederin varlığını kabul etmek gerektiğini" belirtmektedir. Çünkü, derinlikleri aynı olan komşu mezarlardan hiç biri diğerini bozmamıştır[53]. Bu durum. Dede Mezarı için de aynı olmalıdır. Burada da, yaptığımız kısa dönemli çalışmada böyle bir tahribata henüz rastlanmamıştır.
Yanarlar Mezarlığında olduğu gibi[54] Dede Mezarı’nda da mezar açıldığında sağlam iskelete rastlanmamıştır. Ancak, Dede Mezarı ile ilgili tahrip edilmemiş örneklerimizin azlığı bu konuda şimdi yapılacak değerlendirmelerin erken olabileceğini düşündürmektedir. Buna rağmen elimizdeki en iyi örnek olan ve hiçbir tahribata uğramamış C1 mezarındaki durum Yanarlar örneklerini andırmaktadır. Burada, birkaç uzun kemik parçası dışında başka kemiğe rastlanmamaktadır. A1, A4 ve E1 mezarlarındaki kemik bulguların azlığı da bu durumu göstermektedir. Biz, özellikle -180 cm kadar derinliğe indiğimiz B1 mezarında gördüğümüz yoğun nemliliğin bu çürümede etkili olduğunu düşünmekleyiz. Buna, olasılıkla toprağın yapısı da etki etmiş olmalıdır.
T. Özgüç: “Mezarlığın şehrin belirli bir yönüne kurulması, mezarların şehre doğru istikametlenmesi veya merasimlerin tekerrürü, ölülerle yaşayanların bağını kesmemiş ve ölünün Öbür Dünya'da da yalnız kalmamasını sağlamıştır” demektedir[55]. Bu durum, Afyonkarahisar çevresinde araştırdığımız hemen hemen bütün Orta Tunç Çağ yerleşim/mezarlıkları için de geçerli sayılabilir. Aynı ilişkinin Dede Mezarı Nekropolü ve Köy Kalesi yerleşmesi arasında da olduğu düşünülebilir. Dede Mezarı Nekropolü Köy Kalesi yerleşmesinin 400 m güneydoğusunda bulunmaktadır (Harita, Çizim 1). Bu kesimdeki İTÇ ve Roma dönemi mezarlığı olan Gavur İni Önü Nekropolü ise Köy Kalesi yerleşmesinin 200 m güneyindeki bir yamaçta yer almaktadır. Dede Mezarı ve Gavur İni Önü Nekropolleri ile Köy Kalesi Yerleşmesi’ni birlikte İncelediğimizde Köy Kalesi’ndeki yerleşimcilerinin İTÇ ve OTÇ’da yerleşmelerine yakın ve yerleşim yerinden görülebilen uygun bir alanı seçtikleri anlaşılmaktadır (Çizim 1-2). Amaç, ölülerinden uzak olmamak ve en uygun yakınlıktaki bir yere onları defnetmek olmalıdır. Nitekim, Dede Mezarı nekropol alanının üzerinde bulunduğu eğimli alanın. Köy Kalesi yerleşmesinden görülmesi güç olan güney yamaçlarına yapılan mezarların çok az olması, bunun göstergesi gibidir. Mezarlar, genelde bu eğimli alanın üst kısmına ve eğimli kuzey kesimine doğru yapılmıştır. Aynı durum, bu kesimdeki İTÇ mezarlığı olan Gavur İni Önü Nekropolü için de geçerlidir[56].
T. Özgüç, Anadolu mezarlıkları ve yerleşmeleri arasındaki ilişkiyi mezarların yerleşmelerine göre konumlan bakımından da değerlendirmektedir. T. Özgüç Kusura mezarlığının şehrin batısında, VI. Troia’nın mezarlığının şehrin güneşinde olduğunu bildirir. Bu mezarların yönleri de kimi zaman şehre doğru ve çoğu zaman da muhtelif yönlere bakmaktadır[57]. Dede Mezarı Nekropolü mezarlarının yönleri ile ilgili ayrıntılı değerlendirmeler içinse şimdilik erken olabileceğini düşünmekteyiz.
RADİOKARBON TARİHLEMESİ
Yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sırasında Al, B1 ve C1 mezarlarında insan kemiklerine ait üç parça örnek alınmıştır. Bunlarla ilgili analiz çalışmaları Beta Analytic Radiocarbon Dating Laboratory’de yapılmıştır[58]. Buna göre DM05-A1 örneği yak. M. Ö. 1620-1520 (ortalama M. Ö. 1530), DM05-B1 örneği yak. M. Ö. 1950-1880 (ortalama M. Ö. 1910) ve DM05-C1 örneği yak. M. Ö. 1880-1750 (ortalama M. Ö. 1770) yıllarına tarihlenmektedir. Bu örneklerle ilgili elde edilen radiokarbon sonuçları, arkeolojik malzeme üzerinde yapılan değerlendirme ile uyum göstermektedir*. Önümüzdeki yıllarda kemik dışında, ahşap, metal vb. buluntular üzerinde yapmayı planladığımız radiokarbon çalışmaları ile bu konuda daha çok örnekleme imkanımız olacaktır.
DM05-A1, DM05-B1, DM05-C1 KEMİK ÖRNEKLERİ İÇİN BETA ANALYTIC RADIOCARBON DATING LABORATORY TARAFINDAN GÖNDERİLEN RADİOKARBON TARİHLEME SONUÇLARI[59]:
Ekte üç tane radiokarbon tarihleme sonucu vardır. Bu örneklerin her biri, tanı ölçüm için gerekli olan, yeteri miktarda karbonu vermiştir ve analiz esnasında sorun çıkmamıştır. Rapor belgesinde; kullanılan metod, materyal tipi, istenen ön-işlem ve iki sigmalı listenin kalibrasyon ölçümü de verilmektedir.
Bazı uygun olmayan materyal tipleri hariç, bütün sonuçlar, yani 20000 BP yılından az olan ve 250 BP yılından çok olanlar, bu kalibrasyon liste sayfasını içerir. Kalıbı asyonlar yeni (1998) Kalibrasyon veritabaınm kullanarak hesaplanmıştır, referanslar ise kaynakça kısmında yer almaktadır. Farklı olasılık içeren ölçümler, bazı yerlerde görülür. Bu da atmosferik C14 içeriğimle bazı zamanlarda görülen kısa süreli değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Kalibrasyon grafiğinin incelenmesi bu durumu anlamamızda yardımcı olacaktır.
Bu örnekler temel önceliklerine göre analiz edilmiştir[60]:
Report of Radiocarbon Dating Analyses*
(Report Date: 01.06.2006)
Calibration of Radiocarbon Age to Calendar Years (A1 cist grave)
Calibration of Radiocarbon Age to Calendar Years B1 pithos grave)
Calibration of Radiocarbon Age to Calendar Years (C1 pithos grave)
SONUÇ
Afyonkarahisar ve çevresinde Assur Ticaret Kolonileri ve Eski Hitit dönemlerine ait yerleşmelerin lokalizasyonn ve bu döneme ait kültürlerin varlığı ile ilgili birçok problem halen açıklığa kavuşturulamamıştır. Dede Mezarı, bu bölgede son yıllarda arkeolojik kazılarla sayısı artan nekropol buluntularına bir yenisini eklemektedir.
Çalışma yaptığımız Dede Mezarı Nekropolü’nün bulunduğu alan kabaca Paşadağ silsilesi üzerinde yer almaktadır. Bölgedeki OTÇ nekropol alanlarının, buralardaki malzemelerin ve coğrafi dokunun benzerlikleri en azından bu dağlık kesim ve çevresinde birbirine çok benzeyen bir kültür grubunu açıkça ortaya koymaktadır. Kazı çalışmalarında elde ettiğimiz bulgular bu durumu desteklemektedir.
Yaptığımız ilk çalışmalar, Dede Mezarı Nekropolü’nde taş-sandık ve küp mezarların karışık bir şekilde yerleştirildiğini düşündürmektedir. Bu durum A açmasındaki iki taş-sandık ve iki küp mezar örneği ile desteklenmektedir. Bu yönüyle, Dede Mezarı daha çok Gordion ve Sarıket nekropolleri ile benzerlik göstermektedir.
Buradaki küp ve taş-sandık mezarların önemli bir kısmı ya ana toprak seviyesinde ya da bu seviyenin biraz altında/üstünde ortaya çıkarılmıştır. Örneğin C1 küp mezarının kapak taşları -5 cm derinlikte ortaya çıkmıştır.
Bl, A4 ve E2 küp mezarları diğerlerine göre farklılık gösterir. Bunlardan Bl, jeolojik dolgunun -150 cm kadar açılması sonucu elde edilen boşluğa yerleştirilmiştir. Elde ettiğimiz verilerden yola çıkarak, tahrip edilmesine rağmen A4 mezarının da Bl gibi derin bir oygunun içine yerleştirildiği anlaşılmaktadır (-94 cm). Bu iki mezar ve mezarlık alanındaki kaçak kazılar (E2 gibi), Dede Mezarı Nekropolü’ndeki küp gömülerden bir kısmının jeolojik dolgu tabakasının kesilmesi sonrası elde edilen alana yapıldığını göstermektedir. Bu jeolojik alanlar, aşağı doğru düz bir şekilde kesilmekle kalmamış, belli bir noktadan sonra jeolojik dolgunun altına inilmiş ve küpler bu alana adeta gizlenmiştir. Bu küp mezarların ağız kısımları kapak taşlarıyla, kendileri destek taşlarıyla korunmuştur. Ancak, bu kapak taşlarının, kendi dönemlerinde dışarıdan görülüp görülmediği açık değildir. Nitekim, Bl küpünün ağız seviyesinin en üst noktasının -92 cm derinlikte olduğu görülür. Bu alanın toprak seviyesinin günümüzdekine yakın olduğu da düşünülecek olursa, bu küpün kapak taşlarının toprağın altında olduğu söylenebilir.
Ancak, yine B1 örneğinde gördüğümüz gibi, bu küp için açılan alanın, kendi döneminde toprakla kaplı olmadığı da düşünülebilir. Yani, B1 küpünü yerleştirenler önce kabaca 300x200 cm genişlikte bir alanı kazmış ve elde edilen alanda yüzeye paralel bir şekilde -150 cm kadar bir derinliğe inmişlerdir. Daha sonra, bu kazılan alanın kuzeybatısındaki duvara yaklaşık -150 cm derinlikte bir oygu yapmış ve küpü bu oyguya yerleştirmişlerdir (Bu oygu da toprak seviyesinden -180 cm derinliğe kadar inmektedir). Bu küpe, kapak ve destek taşlarını yerleştirdikten sonra bu alanı toprakla örtmeden bırakmışlardır. Ancak bu ihtimal zayıf görülmektedir. Çünkü, bir küp için böyle bir jeolojik dolgu alanını açmaya çalışmak ve adeta gizler gibi, küpü dolgu tabakasının aluna yerleştirmekteki amaç, olasılıkla onun korunması ve zayıf da olsa gizlenmesini düşündürmektedir.
Dede Mezarı Nekropolü’nde B1 gibi, C1 küp mezarının yerleştirilmesinde de benzer bir ayrıntı göze çarpmaktadır. Bu da, C1 mezarının da özenle ve koruma amaçlı olarak yerleştirilmesidir. Bu durum, daha derine yerleştirilen B1 mezarının yanı sıra hemen toprak altında ortaya çıkan C1 mezarında da aynıdır. Ancak, yukarıda söz ettiğimiz gibi mezarların yerlerini belirleyen bazı yüzeysel izlerin olması (tümsek gibi) Dede Mezarı için de düşünülebilir.
B1 ve C1 küp mezarlarında görüldüğü gibi, küplerin dip kısımları düz bir taşın tam üzerine oturtularak destek sağlanmaya çalışılmıştır.
Bu çalışma döneminde üzerinde durduğumuz konulardan birisi, bu nekropol alanının büyüklüğü sorunudur. Bu nekropol kuzeydoğu güneybatı doğrultusunda uzanan eğimli bir sırt üzerinde yer almaktadır. Burada yaptığımız ilk jeofizik çalışmaları ve yapılan kaçak kazı izlerinin gösterdiği kadarıyla mezarlık alanının kuzeydoğu-güneybatı yönünde yaklaşık 90 m, kuzeybatı-güney doğu yönünde ise 50 m uzunluğunda olduğunu düşünmekteyiz. Bu yıl yaptığımız çalışmalarda, nekropolün en azından güney sınırı konusunda bir fikir edinme imkanımız oldu. Nitekim, C açmasında bir adet küp mezara rastlanması, D açmasında ise herhangi bir buluntuya rastlan maması bu iki açmanın bulunduğu kesimin. Dede Mezarı Nekropolü’nün güney sınırını oluşturduğunu düşünmemize neden olmaktadır. Ancak, önümüzdeki yıllarda mezarlık alanında yapacağımız yeni jeofizik çalışmaları ve bu kesimde yapacağımız bazı sondajlar bu durumu daha açık bil şekilde anlamamızı sağlayacaktır.
Dede Mezarı Nekropolü’ndeki farklı unsurlardan birisi sadece A açmasında rasdadığımız dairesel ya da ovale yakın dikdörtgen biçimli kaya oygulardır. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, -63, -76, -83 cm derinliklerde yapılan bu oyguların, şimdilik kutsal bir anlam ifade ettiğini düşünmekteyiz.
Dede Mezarı Nekropolü’nde ele geçen çanak-çömlek parçaları ise kendi içerisinde homojen bir grup oluşturmaktadır. Bu durum hamur, aslar ve form özellikleri ile kendini gösterir. Hamurda kahverengi-kırmızı ve tonları, astarda ise daha çok kırmızı ve tonları hakimdir. Bu nekropol buluntuları doğal olarak çoğunlukla küp parçalarıdır. Bu parçalardaki bezemeler ise daha çok oluk ve yiv bezemelidir. Buradaki çanak-çömleklerin bir kısmında gövdede görülen yiv bezemeler, bölgedeki İTÇ özelliklerinin devamı gibi görülebilir. Ancak bölgede yaptığımız yüzey araştırmaları, Afyonkarahisaı’ın özellikle doğu-kuzeydoğu kesiminde ITÇ’da yiv bezeme geleneğinin yoğun olmadığım ortaya koymaktadır.
Arkeolojik malzeme, radiokarbon tarihlemesi ile paralel değerlendirilmekledir. Örneğin Al taş-sandık mezarı kemik bulgularından elde edilen M. Ö. 1620-1520 yılları (ortalama M. Ö. 1530), Al-2 eınzikli/dikey kulplu çömlekçiği ve Al-3 kaideli ve basit formlu kasenin tarihlenmesinde önemli bir unsur olmuştur. Nitekim, yukarıda da belirttiğimiz gibi bu çömlekçik ve kasenin yakın benzerleri Beycesultan IVb (M. Ö. 1650-1550) ve IVa (M. Ö. 1550-1450) buluntuları arasında görülür.
Dede Mezarı yakınlarında Asarcık, Bozyeı, Dura Yeri, Çalışlar ve Yanarlar Nekropolü gibi OTÇ nekropolleri bulunmaktadır. Ayııca bu kesimde bu nekropollere ait olan Söğütlüpınar Yerleşmesi, Asarcık Höyük, Köy Kalesi, Çalışlar, İnlerönü, Çayır Mevkii 1 ve muhtemelen Bolvadin Höyük/Üçhöyük gibi yerleşmeler vardır. Bu durum Afyonkarahisar çevresinde OTÇ kültürlerinin varlığını kanıtlamaktadır. Batı/kuzeybatıda Kütahya ve Eskişehir kesimine kadar uzanan alanda rastlanan ve benzer kültür buluntularını veren malzemeler Orta Anadolu’dan Batı Anadolu’ya uzanan bir alanda olasılıkla ortak değerlere sahip bir kültür bölgesinin varlığına işaret etmektedir. Bu durum, kendisini gömü tipleri ve mezar hediyeleri başta ol mak üzere birçok kültürel unsurla belli etmektedir.
Bu bölge dağlık bir alanda yer aldığı için, buradaki kaplar daha çok yerel özellikler göstermektedir. Yine, bu kültür unsurlarının Kütahya ve Eskişehir örneklerinde olduğu gibi geniş bir alana kadar yayıldığı anlaşılmaktadır. Buluntulardan yola çıkarak biz. Dede Mezarı Nekropolü'ne en yakın örneklerin, şimdilik Yanarlar, Çavlum, Ağızören ve Sarıket Nekropollerinde olduğunu düşünmekteyiz.
Nitekim Dede Mezarı küp mezarlarından küçük buluntularına kadar, bütün malzemelerin hemen hemen en yakın benzerlerini Yanaılaı Nekropolü’nde görmek mümkündür. Bu durum, aralarında yaklaşık 10 km mesafe bulunan bu iki nekropolün, çağdaş olduğunun da bir kanıtı olmalıdır.
Bölgedeki OTÇ nekropolleri ve yerleşmeleri, Bolvadin kesiminden Dişli Kasabası’na, oradan da Yukarı Çaybelen, Şeydiler, Asarcık ve Mallıca üzerinden Eskişehir/Han kesimine uzanan bir dağ yolunun varlığını göstermektedir. Bu konu İle ilgili ayrıntılı değerlendirmeler bölgede yapılacak yeni çalışmalarla daha kesin temeller üzerine oturtulacaktır.
K. Emre, Yanaılaı Nekropolü’nün Asur Ticaret Kolonilerinin Geç Evresi ve Eski Hitit Krallığı Çağı (Beycesultan V’in sonu IV) arasında kullanıldığım belirtmektedir[61]. Dede Mezarı buluntuları ve kemik bulgular üzerinde yapılan ilk değerlendirmeler ise, bu alanın M. Ö. XX. yüzyıl sonları ve XVI. yüzyılın son çeyreği arasında (Karum II- Beycesultan IVa) kullanılmış olabileceğini düşündürmekledir[62]. Ancak, diğer değerlendirmelerimizde olduğu gibi, bu konudaki en genel sonuçların da, gelecek yıllarda yapılacak çalışmalarla ortaya konacağı bilinmelidir.
K. Emre, Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın Geç evresinde Kayseri Ovası’nın etkisinin yoğun bir biçimde Ankara-Sakarya bölgesinde görüldüğünü ifade eder. K. Emre’nin yapuğı ilk değerlendirmelere göre Kusura buluntuları (C Evresi- Kültepe Ib), Assıır Koloni kaplarının batıdaki Af- yoııkarahisar’a kadar ulaşmış olduğunu göstermektedir[63].
T. Özgüç ise, Emirdağ-Bolvadin-Çay kesiminde incelediği bil grup kap ile ilgili değerlendirme yaparken, bunların Orta Anadolu kaplan ile ilintili olduğunu bildirmektedir. T. Özgüy e göre, bunlar Asm Ticaret Kolonilerinin son evresi olan Ib ile çağdaşiır[64].
Yukarıda söz ettiğimiz gibi, Afyonkarahisar’ın doğusunda, İçinde Yanarlar ve Dede Mezarı nekropollerinin bulunduğu Paşadağ ve çevresinde başka birçok OTÇ ııekropolü ve yerleşmesi bulunmakladır. Bunun dışında. Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesi’ne bu çevreden ve bu dönemlere ait çok sayıda buluntu geldiği de bilinmektedir. Bu durum, bölgenin OTÇ’da sanıldığının aksine belli bir yerleşim yoğunluğuna sahip olduğunu ve bu kesimin OTÇ ile ilgili bilgilerimizin sınırlı olmasının araştırmaların yetersizliğinden kay naklandığını ortaya koymaktadır.
Bütün bu değerlendirmelerin sonucunda, bu kesimdeki OTÇ kültürlerinin açık bir şekilde anlaşılması için başlıca bir yerleşmede arkeolojik bir kazı yapılmasının gerekli olduğunu söyleyebiliriz. Biz, bölgede Çayır Mevkii 1, Bolvadin/ Üçhöyük veya Dede Mezarı Nekropolü’nün yerleşmesi olduğunu düşündüğümüz Köy Kalesi yerleşmelerinden birisinde yapılacak arkeolojik bir kazının bu problemleri açıklığa kavuştırabileceğini ummaktayız.
ENVANTER LİSTESİ*
Çizim No :12
Envanter No : DM05-A2
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı: Küçük boy küp
Ağız Çapı : 30.6 Yükseklik: 47.6 Gövde Çapı: 38.2
Dip/Kaide Çapı : 7 Kalınlık : 0.8-1
Hamur Rengi : Açık kahverengi
Hamur Katkısı : İnce kumlu, bol mika, kireç, taşçık katkılı
Astar Rengi : Kahverengi
Yüzey Dokusu : Açkısız
Bezeme : Ağız altından omurgaya kadar paralel ve çok ince yiv bezemeli
Pişme Durumu : Orta
Yapım Tekniği : Çark
Form : Dışa kıvrık dudaklı, yuvarlatılmış gövdeli, düz dipli küp
Dönemi : OTÇ
Çizim No : 13
Envanter No : DM05-B1
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı:Büyük boy küp
Ağız Çapı :56.5 Yükseklik:130 Gövde Çapı:65.5
Dip/Kaide Çapı :14 Kalınlık:2-3
Hamur Rengi :Açık kahverengi
Hamur Katkısı :Orta-kaba kum, mika, taşcık, kireç, saman
Astar Rengi : Kırmızımsı kahverengi
Yüzey Dokusu :Hafif pürüzlü
Bezeme : Ağız altında paralel üç bant bezeme var. Bu bezemenin altında çivi şeklinde, dikey ve sıralı kabartmalar var. Göydeden dip kısmına doğru aynı bant bezeme dizisinden dört sıra daha var.
Pişme Durumu : Orta
Yapım Tekniği : Çark
Form : Kapalı ağızlı , dışa kıvrık dudaklı , yuvarlatılmış gövdeli, düz kaide dipli küp
Dönemi : OTÇ
Çizim No : 14
Envanter No : DM05-C1
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı:Orta boy küp
Ağız Çapı :37 Yükseklik:74 Gövde Çapı:48.5
Dip/Kaide Çapı :7.5 Kalınlık:: 1.5-1.7
Hamur Rengi :Açık kahverengi
Hamur Katkısı :Orta-kaba kum, mika, taşcık, kireç, saman
Astar Rengi : Açık kahverengi
Yüzey Dokusu :Hafif pürüzlü
Bezeme : -
Pişme Durumu : Orta
Yapım Tekniği : Çark
Form : Kapalı ağızlı , dışa kıvrık dudaklı , yuvarlatılmış gövdeli, düz dipli, gövdede dikey çift kulplu küp
Dönemi : OTÇ
Çizim No : 15
Envanter No : DM05-C2
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı:Küçük boy küp
Ağız Çapı :32.8 Yükseklik:43.2 Gövde Çapı:44.4
Dip/Kaide Çapı :14.4 Kalınlık:: 0.8-1.6
Hamur Rengi :Açık kahverengi
Hamur Katkısı :Orta-kaba kum, mika, taşcık, kireç, saman
Astar Rengi : Kahverengi
Yüzey Dokusu :Hafif pürüzlü
Bezeme : Ağızın altından kulba kadar 6 sıra paralel oluk bezemeli, iki kulbun tam ortasında ve paralel oluk bezemelerin en altındaki ile keskin omurga arasında "hayat ağacı" motifli
Pişme Durumu : Orta
Yapım Tekniği : Çark
Form : Kapalı ağızlı , dışa kıvrık dudaklı , keskin omurgalı , kaideli, gövdede dikey çift kulplu küp
Dönemi : OTÇ
Çizim No : 16
Envanter No : DM05-A1.1
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı:Küçük kase
Ağız Çapı :7.9 Yükseklik:3 Gövde Çapı:6.5
Dip/Kaide Çapı :2 Kalınlık:: 0.3-0.4
Hamur Rengi :Kiremit
Hamur Katkısı :İnce kumlu, yoğun mika, taşcık, kireç, saman
Astar Rengi : Kırmızımsı kahverengi
Yüzey Dokusu :Hafif pürüzlü
Bezeme : -
Pişme Durumu : İyi
Yapım Tekniği : Çark
Form : Dışa dönük ağızlı , kaideli ve basit formlu küçük kase
Dönemi : OTÇ
Çizim No : 17
Envanter No : DM05-A1-2
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı:Küçük çömlek
Ağız Çapı :3.7 Yükseklik:8.2 Gövde Çapı:8.3
Dip/Kaide Çapı :4.3 Kalınlık:: 02-03
Hamur Rengi :Kahverengi
Hamur Katkısı :İnce kumlu, yoğun mika,kireç ve taşcık katkılı
Astar Rengi : Koyu kül rengi
Yüzey Dokusu :Çok silik açkılı
Bezeme : -
Pişme Durumu : İyi
Yapım Tekniği : Çark
Form : Emzikli, düz dipli, dışa dönük dudaklı , dikey tek kulplu küçük çömlek
Dönemi : OTÇ
Çizim No : 18
Envanter No : DM05-B1-1
Buluntu Merkezi : Dede Mezarı Nekropolü, Bayat, Afyonkarahisar
Buluntu Adı:Küçük testi
Ağız Çapı :7.6 Yükseklik:18 Gövde Çapı:12.5
Dip/Kaide Çapı :- Kalınlık:: 0.5-0.8
Hamur Rengi :Açık kahverengi
Hamur Katkısı :İnce kumlu, yoğun mika,kireç ve taşcık katkılı
Astar Rengi : Açık kahverengi
Yüzey Dokusu :Çok silik açkı izleri var
Bezeme : Ağzın hemen altında 2 paralel oluk bezeme, omuz kısmından omurgaya kadar derin olmayan paralel oluklar, dip kısmında çok ince paralel yiv bezeme ve yonca ağzın akıtacak kısmında-dışta 3 adet çentik bezeme
Pişme Durumu : İyi
Yapım Tekniği : Çark
Form : Yonca ağızlı , sivri dipli, yuvarlatılmış gövdeli, dikey tek kulplu testi
Dönemi : OTÇ