Giriş
Antik Çağ yolları ticaret, haberleşme ve seferlerde iklimden etkilenmeden hızlı ilerleme açılarından önemlidir. Roma İmparatorluğu’na kadar doğal vadi geçitleri ve ahşap köprülerden oluşan yollar için yüzey şekillerine çok müdahale edilmemiştir. Sınırları genişleyen Roma İmparatorluğu, orduyu hızlı sevk edebilmek ve barış zamanında başkent ile eyaletler arasındaki iletişim için yol mühendisliğini önemsemiştir. Bu nedenle ordu birliklerinde köprü ve yol yapımında uzman askeri mühendisler istihdam edilmiştir. Yumuşak zeminlerde taş döşemeler ile inşaat teknolojisinin gelişmesiyle taş köprüler yapılmış ve mesafeyi gösteren mil taşları (miliaria) dikilmiştir.
Doğu Trakya'daki Ana Yollar
Küçük Asya ile Avrupa arasında geçiş noktası konumundaki Doğu Trakya, batı, kuzeybatı ve kuzeyden gelen yolların geçiş ve birleşme yeri olmuştur. Doğu Trakya’da üç ana yol ile bunlar arasında bağlantı sağlayan ara yollar bulunmakta-dır. Doğu Trakya’dan geçen ana yolar; Via Egnatia, Via Militaris / Via Traiana (Ordu Yolu), Sahil Yolu ve Kuzey Yolu’dur.
Bu yolların en ünlüsü, Adriatik Denizi (Mare Adriaticum)’nin doğu kıyısındaki Dyrrhakhion (Durres) ve Apollonia kentlerinden başlayarak doğudaki Byzan- tion/Konstantinopolis (İstanbul) kentinde sona eren ve bölgenin güneyi boyunca uzanan batı-doğu doğrultulu Via Egnatia’dır[1]. Singidunum (Belgrad)’dan başlayıp, Hadrianopolis (Edirne) üzerinden, kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bölgenin ortasından geçerek Perinthos’ta Via Egnatia ile birleşen Via Militaris veya Via Traiana (Ordu Yolu)’dır[2]. Kuzey Yolu ise, Kimmeria (Kırım)’dan başlayıp Trakya’nın Pontos Euksenos (Karadeniz) kıyısını takip ederek Apollonia Pontike (Sozopol) üzerinden Byzantion/Konstantinopolis’e ulaşan Sahil Yolu’dur[3]. Bölgenin bir diğer önemli ve bu çalışmanın konusunu oluşturan yolu ise, “Kuzey Yolu”dur[4] (Harita 1 ve 2).
Kuzey Yolu
Doğu Trakya’nın önemli yollarından biri durumundaki Kuzey Yolu’nun tam güzergâhı hakkında, Tabula Peutingeriana haritası haricinde bilgi bulunmamaktadır (Harita 2[5]). Genel olarak tanımlanacak olursa Byzantion/Konstantinopolis’den başlayan bu yol, önce kuzeybatı daha sonra ise kuzeye dönerek Astikus (Istranca/ Yıldız) Dağı’nı aşar, Pontos Euksenos kıyısını takip ederek Istros (Tuna) Nehri ve onun ilerisine Kırım (Kimmeria)’a kadar devam eder.
Kuzey Yolu’nun Roma İmparatorluk Dönemi öncesi güzergâhı hakkında ne yazık ki çok fazla arkeolojik veriye sahip değiliz. Buna karşın antik yazarların, bölgeden geçen orduların izledikleri güzergâhlar hakkında fazla detaya girmeden verdikleri bilgiler ile Roma İmparatorluk, Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerine ait yol kalıntıları, köprüler ve mil taşları sayesinde önceki dönemlerin güzergâhı hakkında bilgi sahibi olunmaktadır.
Bu güzergâh hakkında ilk bilgiyi Herodotos’dan almaktayız. Herodotos, Pers Kralı I. Dareios’un MÖ 513 yılındaki İskit Seferi’ni anlatırken kralın geçtiği güzergâh hakkında genel bilgi vermiştir[6]. Bosphoros Thrakios (İstanbul Boğazı)’dan Doğu Trakya’ya geçen I. Dareios, Astikus Dağları’nın güney etekleri boyunca bölgenin içinde ilerlemiş; daha sonra Astikus’un yükseltisinin azalmaya başladığı batıdan, Tanzos (Tunca) Vadisi’ni izleyerek kuzeye doğru, İstros Nehri’ne doğru seferine devam etmiştir. Herodotos, I. Dareios’un Trakya topraklarına girdikten sonra Tearos Nehri’nin[7] kaynaklarında üç gün dinlendiğini, şifalı sıcak ve soğuk su kaynaklarının bulunduğu bu yeri beğenen kralın buraya bir sütun diktirdiğini de belirtir[8]. Herodotos, aynı seferden bahsederken Pontos Euksenos kıyısındaki Apollonia Pontike ile Propontis (Marmara) Denizi kıyısında ve Perinthos (Marmara Ereğlisi) yakınlarındaki Heraion (Karaevlialtı) kentinin tam ortasında, her iki kente de iki günlük mesafede olduğu bilgisini verir[9].
Kesin bilgilere ulaşılamasa da bu güzergâhı kullanan bir diğer kişinin Ma- kedonia Kralı II. Philippos olduğu düşünülmektedir. II. Philippos, Perinthos ve Byzantion’u uzun süredir kuşatırken MÖ 339 yılında krallığının kuzeydoğusunda, Istros Nehri’nin Pontos Euksenos’a döküldüğü yerde bulunan Iskitler’in sorun çıkarmaları üzerine bu iki kent üzerindeki kuşatmayı kaldırmış ve buradan doğrudan kuzeye, Iskitler üzerine sefere çıkmıştır[10]. Kaynaklar, II. Philippos’un sefer güzergâhı hakkında bilgi vermemelerine karşın, Perinthos ve Byzantion’dan kuzeye doğru hareket eden kral, olasılıkla Pers Kralı I. Dareios’un gittiği yolu izle-miştir[11]. Daha sonra ise Hellenistik Dönem’in önemli krallarından ve Doğu Trak-ya’da hüküm süren Lysimakhos, MÖ 313/2 yılında kendisine isyan eden Pontos Euksenos’un batı kıyısındaki Kallatis (Mankalya), Istros (Istria) ve Odessos (Varna) gibi kentler üzerine yaptığı seferlerde de Astikus Dağı’nı aşmak için bu güzergâhı kullanmış olmalıdır[12].
Büyük askeri seferler vasıtasıyla genel olarak bildiğimiz bu güzergâh, ancak Roma Imparatorluk Dönemi’nde tam anlamıyla bir yol halini almıştır. Roma Imparatorluk Dönemi’nde güzergâhı netleşmeye başlayan Kuzey Yolu, Tabula Peutingeriana’ya işlenmiştir. Böylece Kuzey Yolu üzerinde konaklama yerleri ve olasılıkla mesafe gösteren miltaşlarının yerleştirildiği bir yol haline gelmiştir.
Tabula Peutingeriana’da görüldüğü üzere, Istros Nehri’nin Pontos Euksenos’a döküldüğü yerin güneyindeki Salsovia’dan başlayan yol, kıyıyı izleyerek Ad Stoma, Histriopolis, Tomis (Köstence), Callatis, Trissa, Bizone, Dyosinopoli, Odessos, Erite, Templo Iovis, Mesembria (Nesebar), Ancialis (Pomorie)’ye gelir. Ancialis’den sonra kıyıdan ayrılan yol iç kısımdaki Pvdizo’ya ulaşır. Haritaya göre, Pvdizo’dan sonra olasılıkla Ergienes (Ergene) Nehri’ni geçen yol, güneydoğuya doğru Vt Svrgas/Utsurgae, Perinthos’dan gelen ara yol ile birleşme noktası olan Cenopvrio/Caenophrurium’a gelir. Buradan Küçükçekmece Gölü’nün kuzeyindeki bu yol güzergâhının son istasyonu Melantiana’dan geçerek Rhegion (Küçükçekmece) yerleşimi civarında Via Egnatia ile birleşerek doğuya doğru devam eder ve Konstantinopolis'de sona erer (Harita 2).
Yol mühendisliği ve teknolojisi Roma İmparatorluğu Dönemi'nden sonra Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorlukları dönemlerinde de çok fazla değişmediğinden, güzergâhlar hemen hemen aynı kalmıştır[13]. Roma İmparatorluğu Dönemi'ndeki Kuzey Yolu'nun güzergâhı, daha sonraki dönemlerde de hiç değişmeden kullanılmış olmalıdır.
Kimmeria (Kırım)'dan başlayıp Pontos Euksenos'un batı kıyısını takip ederek Tomis (Köstence), Odessos (Varna), Ancialis, Apollonia Pontike ve Burgaz Körfezi'nin güneybatısında bulunan Pudizo'da diğer yollar ile birleşir. Buradan güneye doğru ve Ut Surgas (olasılıkla Malko Tarnova) yerleşimlerini geçtikten sonra Rezerve Deresi'ni[14] ve Astikus Dağı'nı aşarak Doğu Trakya Bölgesi'ne girer. Buradan Herakleia (Kırk-Kilise/ Kırklareli) civarından[15] güneydoğuya doğru Gehenna (Kaynarca), Brysis (Pınarhisar), Bizye (Vize), Utsurgae, Strantza (Binkılıç), Makra Teiche (Gümüşpınar), Ad Statuas (olasılıkla İnceğiz[16]), Cenopurio (Küçüksinekli), Melantiada (Yanmburgaz[17])'dan sonra Via Egnatia ile birleşir ve sonra doğuya doğru devam ederek Byzantion/Konstan- tinopolis’e ulaşır[18].
Astikus Dağları üzerinden geçen bu yol ile ilgili ikinci bir güzergâh ise, dağın batısından, Tanzos Vadisi boyunca devam eden yoldur. Bu güzergâh, Ancialis’den batıya doğru Aqvis Calidis (Banevo) üzerinden devam eder, Cabilis (Kabile/Yanbol)’de ikiye ayrılır. Güneye doğru devam eden yol, Astikus Dağı’nın yükseltisinin azaldığı ve Tanzos Nehri’nin oluşturduğu doğal geçitten geçer. Astikus Dağı’nı aştıktan sonra bu yolda biri güneye Hadrianopolis’e doğru, diğeri ise doğuya doğru iki kola ayrılır. Doğuya doğru ayrılan yol, Skopelos/Polos (Yoğuntaş[19]) ve Petra (Kayalı[20]) üzerinden geçerek Herakleia civarında Ut Surgas’dan gelen yol ile bir-leşir[21] (Harita 3).
Kurtdere Köprüsü ve Yol Kalıntısı
Yukarıda da belirtildiği üzere Kuzey Yolu için, Tabula Peutingeriana ile daha sonraki Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerine ait yerleşim ve kaynaklara göre güzergâh verilmeye çalışılmıştır. Astikus Dağı’nın güney eteklerinde yer alan Brysis, Bizye, Skopelos/Polos gibi kale kalıntıları bu gü-zergâhın oluşturulmasında belirleyici olmuştur. Ancak yol güzergâhını net şekilde gösteren köprü ve yol kalıntısı gibi arkeolojik veriler çok fazla karşımıza çıkmamaktadır. Bu nedenle Kırklareli Merkez İlçe ile Pınarhisar ilçelerinin birleştiği, Üsküp Beldesi’ nin sınırları içerisindeki Kurtdere Mevkii’nde bulunan köprü ayrı bir önem taşımaktadır (Harita 3).
Kurtdere Köprüsü, kuzey-güney istikametinde akan, ancak yazın kuruyan Kurt Deresi üzerinde inşa edilmiştir[22] (Resim 1). Doğu-batı yönlü, tek kemerli köprünün inşa yeri kayalık olduğundan, kemer ayakları için temel açılmamış, ayakları oluşturan taş bloklar, doğrudan anakaya üzerine açılmış yuvalara oturtulmuştur (Resim 2). Bu nedenle doğudaki ayak, batıdakinden daha aşağıya doğru inmektedir. Blok taşlarla kemer yan duvarları yapıldıktan sonra, bu kısmın içi moloz taş ve kireç harcı karışımından oluşan opus caementicium ile doldurulmuştur. Blok taşların birbirleriyle bağlantısında sadece kireç harcı kullanılmıştır. Köprünün güney tarafında kemer bütünlüğü korunurken, kuzey tarafı define arayıcıları tarafından tahrip edilmiştir[23].
Köprünün doğu tarafında, köprüden başlayarak yer yer tahrip olmasına karşın taş döşeli yaklaşık 3-3,5 m genişliğindeki yol Hacıfaklı-Kaynarca yol ayrımına kadar devam etmektedir (Resim 3). Bu yol ve köprünün batısındaki yol günümüzde köylüler tarafından Kaynarca-Üsküp arasında kullanılmaya devam edilmektedir. Yol, iki yerleşim arasında yaklaşık olarak 10 km’lik bir güzergâh oluş-turmaktadır.
Kurtdere Köprüsü, inşaat tekniği, kullanılan malzeme ve kemer tekniğine göre Roma İmparatorluk Dönemi’nde inşa edilmiştir. Hâlâ bütünlüğünü koruyan köprü son yıllara kadar işlevini sürdürmüştür.
Erenler Yol Kalıntısı
Pınarhisar’a bağlı Erenler Köyü’nün ve Tavşantepe Kalesi şeklinde adlandı-rılan tepenin kuzeybatısında, kayalık alanda yaklaşık 120 cm’lik dingil genişliğine sahip, izlere göre en az dört farklı kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu teker izlerine rastlanmıştır[24] (Harita 3, Resim 4). Antik Çağ’da yol güzergâhında, çamurda araçların saplanmaması için imkânlar dâhilinde kayalık alanlar tercih edilmesinden dolayı Erenler yolu, tepenin güneyindeki toprak alan yerine zemini sert olması dolayısıyla kayalık kuzeyinden geçirilmiştir.
Uçmakdere Köprüsü
Kuzey Yolu güzergâhındaki bir diğer köprü ise, Uçmakdere Köprüsü’dür. Köprü, Vize kent merkezinin yaklaşık 2 km kadar kuzeybatısında Uçmakdere Mevkii’nde, modern Vize-Kırklareli karayolunun yaklaşık 60 m kadar kuzeydoğusunda yer alır[25] (Harita 3).
Köprü, kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu akan Uçmakdere üzerinde, kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu olarak inşa edilmiştir. Kesme taşlardan yapılan köprünün iç kısmı moloz taş ve harç karışımı ile doldurulmuştur. Kemer başlangıcı (kemer yastığı) kısmından itibaren kemer kısmı yıkılan köprünün daha sonra üzerine demir profiller döşenerek düz şekilde 1960’lı yıllara kadar kullanımına devam edilmiştir[26] (Resim 5).
Köprü, taş işçiliği ve yapım tekniğine göre Geç Roma İmparatorluğu veya Osmanlı İmparatorluğu dönemlerine ait olmalıdır. Ancak Kuzey yolu ana arteri düşünüldüğünde, bu köprünün ilk kez Roma İmparatorluğu Dönemi’nde inşa edildiği ve daha sonrasında Geç Roma İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde onarıldığı veya tekrar yapılarak kullanımına devam edildiği tahmin edilmektedir[27].
Kuzey Yolu ile Via Mîlîtarîs’î Birleştiren Ara Yollar
Doğu Trakya’yı güneydoğu-kuzeybatı şeklinde kat eden Kuzey Yolu, bölgeden geçen diğer yollar, Via Militaris ve çevresindeki kentlerle de ara yollar vasıtasıyla bağlantılıdır.
Edirne’nin kuzeyinde iki adet mil taşı bulunmuş ve Edirne Arkeoloji Müzesi’nde korumaya alınmıştır. Hasanağa ile Sinanköy (Pravadi) arasında bulunan mil taşı MS 194-209 yıllarına, Süloğlu Barajı’nda bulunmuş mil taşı ise MS 337-350 yıllarına tarihlenmiştir[28]. Bu mil taşı, Hadrianopolis’den Tanzos Vadisi boyunca kuzeye giden yolu göstermesi açısından oldukça önemlidir[29] (Harita 3).
Kırklareli merkezi ile Babaeski arasında, Şeytan Deresi Vadisi’ndeki Değirmencik Köyü’nün kuzeyinde, Dutlubahçe Mevkii’ndeki Hamam Deresi üzerinde tek kemerli Eski Lefeci Köprüsü bulunmaktadır[30]. Olasılıkla Roma İmparatorluk Dönemi’nde yapılan köprü, sonraki dönemlerde tadilat görerek günümüze kadar kullanıla gelmiştir (Resim 6). Bu köprü, Kuzey Yolu ve Via Militaris’i Kırklareli ile Babaeski (Burtudizon) hattında kuzey-güney yönlü olarak birleştiren yol üzerinde olmalıdır[31] (Harita 3).
Kırklareli Arkeoloji Müzesi’nde, Vize’nin yaklaşık 7 km kadar güneyindeki Hasbuğa Köyü’nde bulunmuş mil taşı parçaları korunmaktadır. Bu mil taşının çok küçük bir parçası korunduğundan üzerindeki yazıttan anlamlı bir cümle çıkartılamamaktadır (Resim 7). Ancak harf karakterine göre olasılıkla Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlendirilen[32] parçalar, Kuzey Yolu üzerinde bulunan Bizye ile Via Militaris yolu üzerinde bulunan Druzipara (Büyükkarıştıran civarında) arasındaki bağlantı yolunu göstermesi açısından önemlidir (Harita 3).
Kuzey Yolu ile Kuzeyindeki Yerleşimlerle Bağlantı Sağlayan Ara Yollar
Vize’ye bağlı Akpınar Köyü’nün yaklaşık 3,5 km kadar kuzey doğusunda, Vize-Balaban yolunun kuzey kenarında “Yoltarla” olarak adlandırılan mevkiide anakaya üzerinde 120 cm ölçüsünde dingil genişliğinde kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu iki yol izi ile kenarlarında defineciler tarafından tahrip edilmiş kaya mezarları bulunmaktadır[33] (Resim 8). Yine bu yolun doğusunda Vize-Balkaya yolunun 250-400 m kadar güneyinde Küpler Mevkii’nde doğu-batı doğrultulu, dingil açıklığı 120 cm ölçüsünde bir yol bulunmuştur[34] (Resim 9). Bu yolun devamı tespit edilememiş olmakla birlikte, Vize-Balkaya-Aksicim üzerinden Kıyıköy’e ulaşan bugünkü köy yoluyla aynı güzergâhta olduğu açıktır. Bu tespit edilen yol kalıntıları, Kuzey Yolu’na bağlantılı Bizye ile Salmydessos (Medeia/Midye/Kıyıköy) arasındaki yol olmalıdır (Harita 3). Bu yol aynı zamanda iç bölge ile bir liman kenti Salmydessos’u iç bölgeye bağlayan güzergâhta bulunmaktadır.
Geç Antik Çağ’da daha çok kullanıldığı düşünülen İslambeyli Demirköy yolu karşımıza çıkmaktadır. İslambeyli Köyü’nün kuzeyindeki Çilingir Deresi’nin üzerindeki köprü, tek kemerli sadece kuzey ve güneyde bulunan ayak kısımları korunmuş taş ve kireç harcı kullanılarak yapılmıştır[35]. Köprü olasılıkla Doğu Roma İmparatorluğu veya Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde inşa edilmiş olmalıdır. Muhtemelen Poyralı civarından, Kuzey Yolundan ayrılan bu yol, İslambeyli Köyü’ndeki köprü geçilerek, Demirköy[36] üzerinden Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’ne tarihlenen Volçan Köprüsü[37] de düşünülecek olursa, bu hat Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde Astikus Dağı’nın kuzeyindeki Agathopolis (Ahtopol) ve Apollonia Pontike gibi yerleşimlere ulaşımı sağlayan kara yolu olmalıdır.
Sonuç
Bu makalede Kuzey Yolu üzerindeki Kurtderesi ve Uçmakdere Köprüleri, Erenler yol kalıntısı; bu yolun tali yollarındaki Eski Lefeci ve İslambeyli köprüleri, Hasbuğa ve Hasanağa mil taşları ile Akpınar Köyü’ndeki yol izleri arkeolojik veri olarak ilk kez değerlendirmiştir. Kuzey Yolu, deniz yolu alternatifi bulunması nedeniyle Doğu Trakya’dan geçen üç ana yolun diğer ikisi kadar bilinmez. Buna karşın, MÖ 6. yüzyıldan MS 19. yüzyıla kadar tüm orduların kuzey (İstros veya Kimmeria’ya) veya ters yöndeki seferlerinde tek seçenekleri olmuştur. I. Konstantin’in Byzantion’u imarı ve ticaret yoluyla verimli Karadeniz’in kuzeyinden tarım ürünlerinin yeni başkent Konstantinopolis’e ulaşması bu yolun önem kazanmasının başlıca nedenlerindendir.
EKLER