Selçuklu nümizmatiği araştırmalarına büyük emeği geçen merhum hocam Prof Dr. Coşkun Alptekin (1942-1998)'in aziz hatırasına.
Selçuklu kaynakları, Dandanakan Savaşı'nı müteakiben toplanan kurultayda Tuğrul Bey'in sultan ilan edilerek hükümdarlık tahtına çıkartıldığını, ardından da takip edilecek fütûhat sistemine göre, fethedilecek memleketlerin hanedan üyeleri arasında taksim edildiğini kaydederler. Bu taksime göre, önce Nişabür daha sonra ise Rey merkez olmak üzere Irak-ı Acem Tuğrul Bey'e, Merv merkez olmak üzere Horasan'ın büyük bir kısmı Çağrı Bey'e ve Herât merkez olmak üzere Bust, Sistan ve Kabulistan Tuğrul ve Çağrı Beylerin amcaları Musa Yabgu'ya verilmiş, Çağrı Bey'in oğlu Kavurd Bey'in ise Kirman'a yönelik fütûhatta bulunması kararlaştırılmıştır. Tuğrul ve Çağrı Beylerin anne bir kardeşleri İbrahim Yınal ile Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış gibi bazı Selçuklu melikleri de Tuğrul Bey'in yanında bulunmakta idiler[1].
Dandanakan Savaşı'nı takip eden birkaç yıl içerisinde, bu taksim esas alınarak her bir hanedan üyesinin kendi hakimiyet sahasında fütuhat faaliyetine giriştiklerini ve Tuğrul Bey'in hükümdarlığını tanımak şartıyla iç işlerinde müstakil hakimiyetler tesis ettiklerini görmekteyiz.
Selçuklu kaynakları bu teşekküllerin kendi aralarındaki siyasi münasebetlere dair yeterli bilgi vermekten uzakurlar. Selçuklu hanedan üyelerinin bu tarihten sonra birbirleriyle olan siyasi hakimiyet münasebetlerine dair bilgimiz azdır. Tarih-i Sistân'da, Çağrı Beyin 25 Rebiül-âhir 448/12 Temmuz 1056 Cuma günü Sistân eyaletinde, Musa Yabgu'nun siyasi hakimiyetine bağlı yerleri kendi eline geçirdiği ve buralarda kendi adına hutbe okutup, para bastırdığı kaydedilmiştir[2]. Ancak, Musa Yabgu'nun Sultan Tuğrul Bey nezdinde yaptığı itiraz neticesinde, Çağrı Bey uyarılarak Sistân eyaletinin hakimiyeti, burada hutbe okutma ve para basma hakkıyla birlikte yeniden Musa Yabgu'ya verilmiştir[3]. Selçuklu kaynaklarının ilgi alanlarının dışında kalan Çağrı Bey, Musa Yabgu ve Kavurd Bey'in hükümranlık anlayışları ile Sultan Tuğrul Bey ve diğer hanedan üyeleriyle olan siyasi münasebetlerine dair bilgilerimiz bununla sınırlıdır. Selçukluların İran coğrafyasındaki siyasi yapılanmaları ve devlet anlayışlarını ilgilendiren bu konuda, araştırmacıların, muahhar ve hakimiyet münasebetlerine yabancı siyasi tarih kitapları yerine, mevcut nümizmatik kaynakları değerlendirmeleri daha faydalı neticeler verecektir. İşte bu makalede, siyasi tarih kitaplarının son derece suskun kaldığı, Tuğrul Bey'in ölümü (455/1063)'ne kadar, Selçuklu hanedan üyelerinin hakimiyet münasebetleri, nümizmatik kaynakların ışığında aydınlatılmaya çalışılacaktır.
* *
Selçuklu Devleti'nin kuruluş devrine ait paralar, bundan yaklaşık 25-30 yıl öncesine kadar, Tuğrul Bey'in kendi adına kestirdiği sikkelerden ibaret sanılmakta idi. Ancak son 25 yıl içerisinde Çağrı Beye ait şu paralar yayımlanmıştır.
1. 445/1053-54 tarihinde Merv'de Çağrı ve Tuğrul Bey'in adına kesilen ve ok ve yay tasvirli bir paranın tanıtımı (Alexander Morton'un özel koleksiyonundan) Richard W. Bulliet tarafından yapılarak Selçuklu tarihi için taşıdığı ehemmiyet ortaya konulmuştur[4].
2. Çağrı Bey’e ait birkaç tane gümüş paranın (Merv 445/1053-54 tarihli) tanıtımı yapılmıştır[5].
3. Çağrı Bey adına kesilmiş ve ok (ve yay?) tasvirli basım yeri ve tarihi okunamayan (Sayın Cemal Turabi Tabâtabâ'i ve Muhammed Hüseyin Medeni’nin özel koleksiyonlarından) iki para Cemal Turabi Tabâtabâ'i ve Mansure Vasık tarafından yayınlanmıştır[6].
4. Çağrı Bey adına (4)3x/ (1038-1048) tarihinde Nişâbür'da (?) [7] basılan ve Tuğrul Bey'in adının zikredilmediği ok ve yay tasvirli bir para Paris Bibliotheque National'den G. Hennequin tarafından neşredilmiştir[8].
Çağrı Bey'e ait bu paralardan başka, oğulları Kavurd (Kara Arslan) ve Alp-Arslan tarafından henüz Çağrı Bey'in sağlığında darbedilen paralar da konumuz açısından dikkate değer noktalar taşımaktadır. Bir kısmı henüz yayımlanmamış olan bu paralar kronolojik sıraya göre şöyledir:
1. 444/1052-53 tarihinde Berdesir ve Ciruft'ta Kavurd (Kara Arslan) Bey adı na bası lan ve Çağrı Bey'in adını n zikredildiği paralar[9]: "al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek"; "al-Malik al-Mulük Çağri Bek," ilk para bir yüzünde ok ve yayın sade, diğer yüzünde ise süslü bir tasviri ile birlikte “figür 1” ikinci para sade bir ok ve yay tasviri ile “figür 2”
2. 446/1054-55 tarihinde basım yeri okunamayan, Kavurd Bey adına kesilen ve Çağrı Bey'in adının zikredildiği para[10]): " al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek "; "al-Malik al-Mulük Çağrı Bek" bir yüzünde ok ve yayın sade, diğer yüzünde ise süslü bir tasviri ile “figür 3”
3. 447/1055-56 ve 448/1056-57 tarihlerinde Ciruft'ta Kavurd (Kara Arslan) Bey adına basılan ve Çağrı Beyin adının zikredildiği para[11]: " al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek ", "al-Malik al-Mulük Çağri Bek", bir yüzünde ok ve yayın sade , diğer yüzünde ise süslü bir tasviri ile “figür 4”
4. 44x tarihli para ile basım yeri ve tarihi okunamayan Kavurd (Kara Arslan) Bey adı na darbedilen Çağrı Bey'in adının zikredildiği para[12]: "Kara Arslan Bek"; [al-Malik al-Mulük]k Çağri Bek", bir yüzünde ok ve yayın sade, diğer yüzünde ise süslü bir tasviri ile “figür 5”
5. 450/1058-59 tarihinde Berdesir ve Bern'de Kavurd (Kara Arslan) Bey adına basılan ve Çağrı Bey'in adının zikredildiği üç para[13]: " al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek "; "al-Malik al-Muluk Çağri Bek", bir yüzünde ok ve yayın sade , diğer yüzünde ise süslü bir tasviri ile “figür 6”
6. 451/1059-60 tarihinde Berdesir'de Kavurd Bey adına kesilen Çağrı Bey'in adının zikredildiği para[14]; " al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek " ; "al-Malik al-Muluk Çağri Bek", sade bir ok ve yay tasviri ile birlikte “figür 7”
7. 451/1059-60, 453/1061, 457 (9?)/1065(1067?) tarihlerinde Bem'de [15]; 454/1062, 456/1064 tarihlerinde Şirâz'da[16]ve 451/1059-60, 453/1061-62, 456/1064, 457/1065, 462/1069-70, 465/1072-73 ve 467/1079 75 tarihlerinde Berdesır'de [17]Kavurd Bey adına basılan paralarda, ölmüş olması dolayısıyla, artık Çağrı Beyin adı na rastlanmaz: " al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek " veya "al-Malik al Mu'azzam Kara Arsla'n Bek" unvanlan ve ok ve yay tasvirleri ile “figür 8” Kavurd Bey bu paralarında "al-Malik al-Ādil" unvanından başka " 'İmad al-Davla" elkabını kullanmıştır.
8. 450/1058-59 tarihinde Herât’ta Alp-Arslan adına kesilen ve Çağrı Bey'in adının zikredildiği para [18]: "Alp-Arslan"; "Çağrı Bek", bir yüzünde yay tasviri ile birlikte “figür 9”
9. 453/1061-62 tarihinde Alp-Arslan'ın Merv'de[19] ve 455/1063 tarihinde Herât’ta[20] kendi adına kestirdiği paralar:" 'Azud al-Davla va Tac al-Amma". Kendisinden başka hiç bir isim zikredilmeden ve ok ve yay tasviri kullanılmadan.
10. 455/1063 tarihinde Kavurd Bey'in Şirâz'da bastırdığı parada[21] ve Alp-Arslan'ın basım tarihi ve yeri okunamayan bir parasında[22] Tuğrul Bey'in ismi zikredilmiştir: " al-Malik al-‘Ādil Kara Arslan Bek 'İmad al-Davla " ve "al-Sultan al- Mu'azzam Tuğrul Bek Rukn al-Din"; "al-Amir al-Acall Alp-Arslan", "al Sultan al-Mu'azzam Tuğrul Bek" her iki para da ok ve yay tasviri ile “figür 10”
Bu paraların hepsinde; Çağrı Beyin isminin, onun sağlığında oğulları tarafından "al-Malik al-Muluk" unvanıyla zikredilmiş olduğu, ok ve yay motiflerinin muhtelif şekillerinden “figür 11” istifade edildiği ve Tuğrul Beyin adının, 455/1063 tarihli para ve tarihi okunamayan bir başka para istisna sayılırsa hiç zikredilmediği görülmektedir.
Hanedanın diğer kolu Musa Yabgu adına Herât’ta 439/1047-48 ve Sicistan'da da 443/1051-52 tarihlerinde[23], oğlu Hasan Yabgu adına ise yine Herat'ta 443/1051-52 ve 446/1054-55 tarihlerinde basılan paralar mevcuttur[24].
Yine İbrahim Yınal adına 441 tarihinde Hemedân'da basılan bir paranın varlığı bilinmektedir. İbrahim Yınal bu parada Tuğrul Bey'in adını zikretmezken kendisi için "İbrahim b. İnanc Yabgü" ve "Sayf al-Davla ve Kahf al-Amma" unvanlarını kullanmıştır [25]. Bunlardan başka yine elimizde (4)x4 tarihinde Hemedan'da[26]ve 455/1063 tarihinde Istahr'da[27] Tuğrul ve Çağrı Beylerin amca oğulları ve Kutalmış Bey'in kardeşi Resul Tegin adına basılmış paralar mevcuttur: İlk parada Resul Tegin için unvan kullanılmazken Tuğrul Bey; "al-Sultan al-Mu'azzam Şahanşah" unvanlarıyla zikredilmiştir. İkinci parada ise Resul Tegin kendisi için; "al-Amir al-Acall Husam al-Din Abu Şuca Rasül Tagin b. Mu'izz al-Davla" (kenar: "Şaraf al-Davla") unvanlarını [28] kullanırken Tuğrul Beyin adı zikredilmemiştir. Paralarda ok ve yay tasviri kullanılmıştır[29].
Bu paraların ortak özellikleri ve Selçuklu tarihi için taşıdığı manalar aşağıda tek tek incelenecektir.
* * *
Bundan yaklaşık yirmi beş yıl kadar önce Ebu'l-Feth Kahramani tarafından, İran'da neşredilen "Huner u Merdom" dergisinde yayınlanan bir makalede, Tahran'da "Muze-yi Bank-ı Sepah"ta Çağrı Bey ve Bigu (Musa Yabgu)'ya ait bazı paraların bulunduğundan bahsedilmişti[30]. Tahran'da bazı özel ve resmi müzelerde 1996-97 kışında yaptığımız incelemelerde, Selçuklu Devleti'nin kuruluş devriyle ilgili Kavurd Bey'in yukarıda zikrettiğimiz beş yeni parasından başka, üçü Çağrı Bey, ikisi Musa Yabgu ve biri de İbrahim Yınal'a ait altı yeni para daha tespit ettik. Maalesef bir takım güçlüklerden dolayı fotoğraflarını almaya muvaffak olamadığımız ve kuruluş devri Selçuklu hâkimiyeti münasebetleri açısından çok önemli olduğuna inandığımız bu paraları burada aynen yayımlıyoruz:
1. Musa Yabgu adına 435/1043-44 tarihinde Herât'ta basılmış altın para[31] (ok ve yay ile) “figür 12”
Önyüz: “figür 13”
Arka Yüz: “figür 14”
2. Musa Yabgu adına 435/1043-44 tarihinde Herât'ta basılmış altın para[32] (ok ve yay ile): “figür 15”
Önyüz: “figür 16”
Arka Yüz: “figür 17”
3. Çağrı Bey adına 435/1043-44 tarihinde Herât'ta basılan altın para [33](ok ve üç çiçek tasviri “figür 18”
Önyüz: “figür 19”
Arka Yüz: “figür 20”
4. Çağrı Bey adına 445/1053-54 tarihinde Merv'de basılan altın para[34] (ok ve yay tasviri ile “figür 21”
Önyüz: “figür 22”
Çevre: Kuran, IX, 33.
Arkayüz: “figür 23”
İç çevre: “figür 24”
Dış Çevre: Kuran,XXX, 4.
(genişlik: 23mm.)
5. Çağrı Bey adına 45x tarihinde kesilen ve basım yeri okunamayan altın para[35]: “figür 25”
Önyüz: “figür 26”
Çevre: “figür 27”
Arka yüz: “figür 28”
İç Çevre: “figür 29”
Dış Çevre: Kuran, IX, 33.
(genişlik: 23mm.)
6. İbrahim Yınal adına 439/1047-48 tarihinde kesilen ve basım yeri silinmis olan gümüş para [36](ok ve yay ile “figür 30”
Önyüz: “figür 31”
Çevre:? (yazılar sekiz köşeli bir yıldız içerisinde)
Arka yaz: “figür 32”
Çevre: “figür 33”
(yazılar altıgen içerisinde, her iki yanda kılıç tasviri ile)
(genişlik: 22mm.)
* * *
Bu paralardan Musa Yabgu'ya ait iki paranın ve Çağrı Bey'e ait bir paranın (nr. 3) Herât'ta 435/1043-44 tarihinde bastırılmış olması ilginçtir. Esasen yukarıda bahsedildiği gibi Dandanakan Savaşı'ndan sonra Herât, Musa Yabgu'nun hâkimiyetine bırakılmıştı[37]. Paralardan anlaşıldığına göre, Herât şehrinin hâkimiyeti bu tarihte iki kez el değiştirmiş olmalıdır. Kanaatimize göre, ilk para 435/1043-44 tarihinde Musa Yabgu tarafından Herât'ta basılmış (nr. 1), ardından Herât'ın hakimiyeti el değiştirmiş ve Çağrı Bey "al-Malik al-Manşur" unvanıyla aynı tarih içerisinde Herât'taki ikinci parayı bastırmış (nr.3), bu paradan sonra Herât şehrinin hâldmiyeti yeniden el değiştirerek Musa Yabgu tarafından bu şehirde aynı tarihteki üçüncü para bastırılmıştır (nr.2). Bu parada görülen 'fath" (zafer) kelimesi, belki de Musa Yabgu'nun elde ettiği böyle bir başarı üzerine paralara yazılmış olmalıdır.
Şu halde, Dandanakan Savaşı'ndan daha birkaç yıl sonra Çağrı Bey'in, Musa Yabgu’nun hâkimiyet sahasında bulunan Herât şehrinde kendi adına para bastırmış olması, Musa Yabgu'nun hâkimiyetine dehalet anlamına gelmektedir ve bize, Herât üzerine bu iki hanedan üyesi arasında bir mücadele yaşanmış olduğunu gösterir. Esasen, Tarih-i Sistân'ın olaylara çağdaş müellifinin verdiği bilgiye göre, Selçuklu hanedanı içerisinde benzer bir anlaşmazlık da Sistân üzerinde yaşanmış, bu anlaşmazlık büyüyerek savaşa kadar gitmişti. Musa Yabgu, Sistân hâkimiyeti için önce Ertaş ve Çağrı 'Bey'in oğlu Yakuti ile mücadeleye girişmiş, daha sonra da bölgeye Çağrı Bey'in bizzat kendisinin dehaletiyle karşılaşmıştır[38]. Çağrı Bey'in Sistân'a hâkim olması ve hutbe ile parayı kendi adına çevirmesi üzerine Musa Yabgu, Tuğrul Bey'e başvurarak ona geçmişteki sözlerini hatırlatmış ve Çağrı Bey'i kendisine şikâyet etmiştir. Bu durumda Tuğrul Bey, Sistân hâkimiyetini bir mektup ile Musa Yabgu'ya vererek orada kendi adına dinar ve dirhem bastırabileceğini bildiren bir menşür göndermiş ve mektubunda Çağrı Bey'e "bir daha böyle bir saygısızlık yapmaması gerektiği’ni yazdığını bildirmiştir. Yine Tuğrul Bey'in mektubunda geçen bir cümle dikkate değerdir: "Eğer Çağrı (Bey'in) ordusu o tarafa gelirse ona itaat etmeyin" [39].
Bundan da anlaşıldığı gibi, Sistân hakimiyeti için Musa Yabgu ile, önce Ertaş sonra Yakuti ve nihayet de Çağrı Bey arasında bir rekabet yaşanmıştır. Şimdi elimizde Herât'ta darbedilen üç farklı para benzer bir rekabetin Herât üzerinde Musa Yabgu ile Çağrı Bey arasında yaşanmış olduğunu ortaya koymaktadır. Selçuklu kaynakları böyle bir anlaşmazlık hakkında sessiz kalmaktadırlar[40].
Bu durumda, Musa Yabgu'nun Dandanakan Savaşı'ndan sonra toplanan kurultaya göre fetih hakkı olarak kendi payına düşen Herât'ta da -Sistân'da 448/1056-57 tarihinde olduğu gibi- daha 435/1043-44 tarihinde Çağrı Bey'in askeri-siyasi tecavüzü ile karşılaştığını düşünmek gerekecektir. Ancak, kaynakların bu konuda sessiz kalmasından dolayı bu buhranın gelişimi ve neticelenmesiyle ilgili kati delillere sahip değiliz. Elimizdeki mevcut nümizmatik kaynaklar ve tarihi verilerin ışığında bu şehrin 430 ve 440'11 yıllarda Musa Yabgu'nun elinde bulunduğu anlaşılmaktadır[41]. Bu da 435/1043-44'te yaşanan mücadelenin Musa Yabgu lehine sonuçlanmış olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Ancak, 450'li yılların başında Herât'ta Alp-Arslan adına kesilen paralar[42] bu şehrin hâkimiyetinin yeniden el değiştirdiğini göstermektedir.
Şu halde rahmetli M. A. Köymen'in, Musa Yabgu'nun, Selçuklu Devleti'nin kuruluş devrinde siyasi yönden Çağrı Bey’e bağlı olduğuna dair yorumunun[43] da gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıkmaktadır. Zirâ, Musa Yabgu'nun 435/1043-44 tarihinde bastırdığı paralarda Çağrı Bey'in adı geçmezken, 448 tarihinde de Sistân hâkimiyeti yüzünden Çağrı Bey'le savaşa girişmişti.
Yine, Musa Yabgu'nun paralarında kullanılan unvan ve lakaplar da dikkate değerdir. Musa Yabgu paraları nda "al-Malik al-‘Ādil” ve "Nâsır al-Din" unvanlarını kullanmaktadır ki, bu unvanlar siyasi tarih kaynaklarınca zikredilmemiştir[44]. "al-Malik al-'Ādil" unvanının Kirmân'da Kavurd Bey tarafından paralarda düzenli bir şekilde kullanıldığını yukarıda zikretmiştik. Bu yönde Musa Yabgu ile Kavurd Bey arasında görülen tek fark, Kavurd Bey babası Çağrı Bey'in adını "al-Malik al-Mulük" unvanıyla kendisine medya olarak zikrederken, Musa Yabgu'nun sadece kendi ismini ve unvanlarını kullanmış olmasıdır. Yine, Musa Yabgu'nun paralarında, onun adının Musa yazılmaksızın "Yabğu" (veya Bigü-Paygu[45]) şeklinde kaydedilmiş olduğu görülmektedir. Çağrı Bey'in 435/1043-44 tarihinde Herât'ta (nr. 3) bastırmış olduğu paradaki unvan da dikkate değerdir: "al-Malik al-Manşur". Biz bu unvana Çağrı Bey'in diğer paralarında rastlayamamaktayız. Bu durum, unvanın, Çağrı Bey ile Musa Yabgu arasındaki mücadele ve Çağrı Bey'in ilk başarısıyla ilgili olabileceğini akla getirmektedir.
Yayımladığımız dördüncü para Çağrı Bey tarafından 445/1053-54 tarihinde Merv'de bastırılmıştır (nr.4). Bu özelliğiyle, Çağrı Bey tarafından aynı tarihte bastırılan ve elimize ulaşan üçüncü parayı oluşturmaktadır. Tuğrul Bey'in ismi bu parada zikredilmemiştir. Diğer iki parada olduğu gibi bu parada da ok ve yay tasviri görülmektedir. Çağrı Bey'in kendi adını hiçbir unvan kullanmaksızın zikretmiş olması dikkate değerdir.
Yayımladığımız beşinci paranın basım tarihinin son rakamı okunamamakla birlikte 450'li yıllarda basıldığı kesindir (45x). Eğer, Çağrı Bey'in 451/1059 tarihinde vefat ettiği düşünülürse[46], bu paranın tarihinin de 450 veya 451 olması gerekir. Dolayısıyla üzerindeki ibareler Çağrı Bey'in hâkimiyet döneminin sonlarındaki siyasi durumuyla ilgili kabul edilmelidir. Para üzerindeki bazı tasvir “figür 34” siilinmelerden dolayı tam olarak değerlendirilememektedir. Tuğrul Bey'in adı bu parada da zikredilmemiştir. Çağrı Bey, diğer paralarında olduğu gibi bu parada da kendi adını hiçbir unvan kullanmadan sade bir şekilde zikretmiştir.
İbrahim Yınal'a ait para (nr. 6), Selçuklu hanedanında hâkimiyet münasebetlerinin bir diğer halkasını teşkil etmektedir. Selçuklu kaynaklarında Tuğrul ve Çağrı Bey'lerin anne bir kardeşleri ve aynı zamanda amcaları Yusuf İnanç'ın oğlu olan İbrahim Yınal'ın siyasi faliyetlerine dair bilgiler Çağrı Bey ve Musa Yabgu'ya nazaran daha fazladır. Buna rağmen hiçbir kaynakta İbrahim Yınal'ı n kendi adına para bastırdığına dair bir kayda raslanılmamıştır. Ancak, onun üç kez isyan ettiği ve bu isyanlardan sonuncusunun onun katliyle neticelendiği bilinmektedir[47]. Bu parada da dikkate değer nokta, diğer Selçuklu paralarında olduğu gibi, Tuğrul Bey'in adının hiç zikredilmemiş olması ve ok ve yay tasvirlerinin kullanılmasıdır. İbrahim Yınal kendisi için "al-Amir al-Acall" unvanını kullanmıştır. Aynı unvan bu paradan yaklaşık 2-3 yıl öncesine kadar Tuğrul Bey ve 15-16 yıl kadar sonra da Alp-Arslan, Resul Tegin ve Böri Tegin gibi Selçuklu şehzadeleri tarafından da kullanılmıştır. Bu arada İbrahim Yınal'ın "al-Amir al-Acall" unvanını, "Abu İshak" künyesini, "Husam al-Din" ve "Sayf al-Davla" elkabını kullandığı[48] kendisini de "İbrâhim b. Yusuf İnânç" şeklinde zikrettiği görülmektedir. Bazı siyasi tarih kitabları tarafından İbrahim Yınal'ın babası olarak zikredilen[49] Yusuf İnanç'ın ismi bu para tarafından da doğrulanmaktadır. Paranın ön yüzünün her iki tarafında görülen kılıç tasviri de dikkate değerdir.
Tuğrul Bey'in Dandanakan Zaferi'ni müteakiben sultan ilân edilerek hakimiyet tahtına oturtulduğu, bu tarihten sonra da bütün hanedan üyeleri ve yerli vassallar tarafından hükümdar olarak tanındığı gözönünde bulundurulursa, şu sorulara cevap aramak gerekecektir: Selçuklu hanedan üyeleriyle Tuğrul Bey'in siyasi münasebetleri hangi meşrü-hukuki temellere dayanmakta idi? İlk devir Selçuklu paralarının büyük bir kısmında görülen ok ve yay tasvirinin siyasi-hukuki manası ne idi? Çağrı Bey'in oğulları Kavurd ve Alp-Arslan paralarında niçin Sultan Tuğrul Bey'in değil de babaları Çağrı Bey'in adını zikrediyorlardı? Selçuklu hanedan üyeleriyle Tuğrul Bey arasındaki siyasi-hukuki münasebetlerin İranlı yerel hâkimlerle Tuğrul Bey'in münasebederinden farkı ne idi?
Tuğrul Bey ile Selçuklu hanedan üyeleri arasındaki hâkimiyet münasebetlerini daha iyi anlayabilmek için Tuğrul Bey'in yerel hanedanlarla olan hâkimiyet münasebetlerine ve Selçuklu Devleti'nin kuruluş devri için karakteristik ve hususi bir mana ifade eden ok ve yay tasvirlerine dikkat etmek gerekecektir. Bu konuda Kâkûye hanedanından Isfahân'ın yerel hâkimi Ferâmurz b. Muhammed b. Duşmanzâr (veya Duşmanziyâr)'a ait bir kaç para işimize yarayacaktır[50]. 430 ve 440'lı yıllarda Isfahân' da bastırıldıkları anlaşılan bu paralarda Tuğrul Bey'in ismi "al-Sultân al-Mu'azzam Tuğrul Bek" olarak zikredilmiş ve parada ok ve yay tasvirleri kullanılmıştır. Vassal kendi adını "al-Amir Farâmurz" veya bir parada da[51] sadece "Farâmurz" şeklinde unvansız olarak zikretmiştir. Paralar, Tuğrul Bey'in henüz Isfahân'a siyasi hâkimiyetinden önceki bir devre ait oldukları için vassal-metbû münasebetleri açısından dikkate değer noktalar taşımaktadır. Burada Selçuklu hanedanından olmayan Ferâmurz'un Tuğrul Bey'i "al-Sultân al-Mu'azzam" unvanı ile zikretmesi, diğer Selçuklu hanedan üyelerinin durumuna aykırıdır. Yine Ferâmurz'un paralarında kullanılan "ok ve yay" tasviri bize Selçuklu paralarında görülen bu motifin hâkimiyet alâmeti olarak da kullanıldığını göstermektedir. Zirâ, ok ve yay Selçuklu öncesi hiçbir Kakuye parasında görülmemektedir.
Yine, ikinci bir örnek olarak, basım yeri ve tarihi okunamayan, ancak Türk asıllı olduğu anlaşılan Tuğrul Bey'in vassalı Beg-Arslana ait parayı [52]göstermek mümkündür. Beg-Arslan metbü'unu "al-Sultân al-Mu'azzam şâhanşâh Tuğrul Bek Abü Tâlib" olarak zikrederken kendisi için "al-Amir al-Acall" unvanını kullanmıştır. Paranın her iki yüzünde de ok ve yay tasviri görülür.
Bu durumda, Selçuklu paralarında görülen ok ve yay motifinin kimi ya da neyi nitelemiş olduğu üzerine düşünmek gerekecektir. Selçuklu devri için çok karekteristik bir özellik taşıyan, Selçuklu paralarının yanı sıra madalyonlarda[53] ve devrin resmi muhaberatının başında tugra olarak kullanıldığı anlaşılan[54] ve Türkiye Selçukluları vasıtasıyla da Anadolu'ya giren [55] ok ve yay, siyasi önemine binaen birçok kaynak tarafından zikredilmiştir[56]. Kaynaklarda sık bir şekilde zikredilen bu motif Selçuklu tarihi araştırmacıları tarafından açıklanmaya çalışılmıştır. Buna göre; ok ve yayın eski Türk tarihinden beri hususi ve hukuki bir mana taşıdığı, ilkinin tâbiyi ikincisinin ise hâkimi ve hâkimiyet anlayışını temsil ettiği ve Selçuklular devrinde "tamga" olarak kullanıldığı O. Turan ve Cl. Cahen tarafından ortaya konulmuştur[57]. F. Köprülü ise, okun Kınık boyunun tamgası olduğunu ifade etmiştir[58]. Ok ve yayın Tuğrul Bey'in siyasi hâkimiyet ifade eden şahsi tamgası olduğuna dair bir başka görüş ise R. Bulliet tarafından ileri sürülmüştür[59].
Tuğrul Bey'in Nişâbür'da bastırdığı paralar istisna edilirse diğer bütün paralarında ve onun yanı sıra Selçuklu hanedan üyeleri ve vassallarının paralarında görülen bu tamganın, bizim şahsi kanaatimize göre belki de Dukak'ın demir yaylı lakabına kadar uzanan bir geçmişte, Tuğrul Bey'in şahsi iktidarını aşarak, bütün Selçuk ailesine teşmil olacak bir şekilde, hukuki bir sembol olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Ok ve yaya hemen hemen bütün Selçuklu hanedan üyelerinin parasında rastlanılması ve bu tamganın Tuğrul Bey'in ölümünden sonra da diğer hanedan üyeleri tarafından kullanılması bunu doğrular. Burada, ok ve yay motifleri, henüz İran coğrafyasına yeni dahil olan Oğuzlar için sembolik olarak siyasi kudret ve hâkimiyeti temsil etmiş olmalıdır. Okuma yazma bilmeyen bir Oğuz'un, bu tasvir üzerinden siyasi hâkim veya paranın sahibini anlaması mümkün gözükmektedir[60]. Çağrı Bey'in paralarında görülen ok-yay veya sadece ok ile Kavurd Bey'in paralarında bir süre göze çarpan ve kuşu andıran süslü bir ok ve yay motifinin [61] de aynı şekilde tamga olarak bu kimseler tarafından kullanılmış olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla da, Çağrı Bey'e ait elimizdeki son para -belki de silinmeler sebebiyle- istisna sayılı rsa, takriben bütün Selçuklu paraları nda "ok ve yay"ın ya da bunlardan sadece birisinin tamga olarak kullanıldığı görülmektedir.
Şu halde, ailenin hâkimiyet alâmeti olan ok ve yay tamgasını kullanmak, yerel vassallar için Selçuklu hâkimiyetini tanımak demek olan bir zorunluluk iken, Selçuklu hanedan üyeleri için, Selçuk ailesinin hâkimiyetini ifade eden bir sembol olmalıdır. Buna rağmen, yerel hakimler sadece "tamga" ile Selçuklu hakimiyetini tanımakla kalmamış, paralarında metbularının adını da zikretmişlerdir. Selçuklu hanedan üyeleri ise, kendi siyasi konumlarına göre, Tuğrul Bey'in adını, 4x4 tarihinde Resul Tegin'in sikkesinde olduğu gibi paralarında zikretmekte, ya da İbrahim Yınal ve Musa Yabgu örneğinde olduğu gibi zikretmemekte idiler. Burada şu soruya cevap aramak gerekmektedir; Acaba, Tuğrul Bey'in adının Selçuklu paralarında zikredilmesi ya da zikredilmemesi hangi siyasi-idari geleneğe dayanmakta idi ve Selçuklu hanedan üyelerinin Tuğrul Bey'le olan münasebetlerinde hangi siyasi teamüller geçerli idi?
Esasen elimizdeki mevcut paralardan, Musa Yabgu, Çağrı Bey, Kavurd Bey ve İbrahim Yınal gibi devletin kuruluşunda ilk fütuhatı yürütmüş olan Selçuklu hanedan üyelerinin paralarında Tuğrul Bey'in adını zikretmeye gerek duymadıkları anlaşılmaktadır. Bu durum kuşkusuz, fetih hakkına dayanan ve ülkeyi hanedan üyelerinin müşterek mesuliyetinde addeden Eski Türk devlet geleneği ile, Dandanakan Savaşı'nı müteakib toplanan kurultayda alınan kararlara bağlılığın tabii bir sonucu olsa gerektir. Buna göre, her bir hanedan üyesi, Dandanakan Savaşı sonrası yapılan taksimde payına düşen coğrafyada kendi adına hutbe okutma ve para bastırma hakkına sahip olmuştur. Bu durumda, hanedan üyeleri Tuğrul Bey'in hakimiyetini tanımakla birlikte paralarında onun adını zikretmek mecburiyetinde kalmamışlardır. Ancak, 455/1063 tarihinde Siraz'da Kavurd Bey adına basılan para ile [62] Alp-Arslan'ın basım tarihi ve yeri okunamayan bir, parasında[63] Tuğrul Bey'in ismi zikredilme yoluna gidilmiştir. Kanaatimize göre bu durum, daha önce kendilerine metbu olarak babalarını tanıyan ve paralarında onun adını zikreden Kavurd Bey ve Alp-Arslan'a, muhtemelen daha merkezi bir sisteme geçmek isteyen Tuğrul Bey'in telkiniyle gerçekleşmiştir. Ancak, Tuğrul Bey'in hayatının son yıllarında gerçekleştirmek istediği bu teşebbüsün onun ölümüyle birlikte terk edildiği anlaşılmaktadır. Alp-Arslan, Tuğrul Bey'in yerine hükümdarlık tahtına çıkarken, kardeşi Kavurd Bey de, fetih hakkına göre kendi payına düşmüş olan Kirman'da bastırdığı paralarda, yeniden, sadece kendi adını "Malik al-'Adil" unvanı ile zikretmeye başlamış ve hükümdarlığını zahiren kabul etmekle birlikte Alp-Arslan'ın adını paralarına koymamıştır.
Bu durum Selçuklu hükümdarlarının, devletin kuruluşunda yapılan taksime, -daha merkezi bir devlet anlayışına geçme temayüllerine rağmen- sonraki tarihlerde de riayet ettiklerini gösterir. Alp-Arslan ve Melikşah devrinden itibaren Selçuklu hanedan üyelerinin, kestirdikleri paralarda hükümdarın adını zikretmelerine rağmen, Kavurd Bey ve oğullarının idaresinde bulunan Kirmân'da basılan paralarda Selçuklu Sultanının adına raslanılmaması da bunu gösterir.
Kutalmış, Resul Tegin, Ertaş ve Yakuti gibi Dandanakan Savaşı sonrası yapılan taksimde ülkede muayyen bir mıntıkanın idaresini üstlenmeyen hanedan üyelerinin merkez ile olan hâkimiyet münasebetlerine dair bilgimiz daha azdır. Anlaşıldığına göre, bu hanedan üyelerinin Tuğrul Bey ile olan münasebetleri daha sıkı esaslara bağlı bulunmakta idi. Nitekim, Resul Tegin adına kesilen bir parada[64] -diğer hanedan üyelerinin hilafına- Sultan Tuğrul Bey'in adının zikredilmiş olması bunu göstermektedir. Buna rağmen elimizde diğer hanedan üyelerine ait paralar bulunmaması, bu konuda daha fazla yorum yapmamızı engellemektedir.
O halde ilk devir Selçuklu paralarından şu neticeleri çıkartmak gerekecektir:
1. Çağrı Bey'in oğulları Kavurd Bey ve Alp-Arslan, babalarının sağlığında paralarında kendileri için Melik ve Emir unvanlarını kullanmakta (al-Malik al-‘Adil, al-Amir al-Acall) ve kendilerine "al-Malik al-Mulük" unvanıyla babalarını metbü tanımakta idiler. Tuğrul Bey'in adını paralarında. zikretmiyorlardı. Paralardan anlaşıldığına göre, Alp-Arslan daha Çağrı Bey'in sağlığında Merv ve Herât şehirlerinin hâkimiydi ve babasının yerine veliaht konumunda bulunmaktaydı. Çağrı Bey'in vefatından sonra (451/1059), Kavurd Bey paralarında ok ve yay tasviri ile sadece kendi adını ve unvanlarını zikretmekte idi. ("al-Malik al-Adil" veya "al-Malik al-Mu'azzam"). Kavurd Bey ve Alp Arslan ilk defa muhtemelen 454/1062 veya 455/1063 tarihlerinde, Tuğrul Bey'in ismini de paralarında zikretmeye başlamışlardır. Ancak aynı yıl Tuğrul Bey'in vefatıyla bu uygulama sona ermiştir. Bu tarihten sonra Kavurd Bey'in paralarında ok ve yay tasviri, kendi adı ve unvanından başka hiçbir kimsenin ismi geçmemiştir. Alp-Arslan bazı paralarında kendisi için" 'Azud al-Davla Tac al-Amma" elkabını kullanırken Kavurd Bey'i 'İmad al-Davla" elkabından istifade etmiştir.
2. Çağrı Bey, paralarında, 435/1043-44 tarihinde bir kez kullandığı "al-Malik al-Mansür" istisna sayılırsa kendisi için hiçbir unvan kullanmıyor ve kendi adını son derece sade bir şekilde zikrediyordu: 'Çağrı Bek Davüd". Paralarında Tuğrul Bey'in adını sadece bir kez -istisnai bir şekilde- zikretmiştir. Paralarında umumiyetle tamga olarak ok ve yayı kullanmıştır. Kendisi için unvan kullanmamakla birlikte oğullarının onun için kullandıkları "al-Malik al-Mulük" unvanını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Onun paralardaki siyasi statüsü, "Sultan" Tuğrul Bey'in altında, Melik veya Emir unvanlarını taşıyan Musa Yabgu, İbrahim Yınal, Resul Tegin gibi diğer hanedan üyelerinin üzerindedir. Kendisi için bir unvan kullanmaması belki de konumuna uygun bir unvan bulunmamasından olmalıdır. Hâkimiyetinin asıl merkezi Merv olmasına rağmen, Sistân eyaleti ile Herât şehrinin de zaman zaman onun idaresine girdiği anlaşılmaktadır. Yine paralar, daha önce ortaya konulduğu gibi [65], Kavurd Bey'in idaresinde bulunan Kirmân'ın Çağrı Bey'e bağlı tabi devlet konumunda bulunduğunu göstermektedir.
3. Tuğrul ve Çağrı Beylerin amcaları Musa Yabgu kendisi için "al-Malik al-' Adil" unvanını kullanmakta idi. Paraları ndan anlaşıldığına göre, 435/1043-44 tarihinde Herât hakimiyeti için Çağrı Bey'le mücadele halinde idi. 430 ve 440'lı yıllarda Herât hakimi olduğu anlaşılmaktaysa da, 450'li yılların başında bu şehirde Alp-Arslan adına kesilen paralar şehrin hâkimiyetinin el değiştirmiş olduğunu göstermektedir.
4. Tuğrul ve Çağrı Beylerin anne bir kardeşleri İbrahim Yınal kendisi için "al-Amir al-Acall" [66] unvanını kullanmakta ve ok ve yay tasviri ile Tuğrul Bey'in hakimiyetini tanıdığını göstermekteydi. Bunlardan başka, babası Yusuf İnanç'ın ismini de parasına getiriyor ve "Abu İshak" künyesiyle "Sayf al-Davla" elkabı nı kullanıyordu[67]. Siyasi konumu Çağrı Bey'in altındadır ve daha çok Kavurd ve Alp-Arslan’a benzemektedir. Ancak hâkim olarak parasında kimsenin adını zikretmemiştir.
5. Selçuklu hanedanın bir diğer üyesi Resul Tegin'in, mevcut paralara göre (4)x4 tarihinde Hemedân ve 455/1063 tarihinde Fars eyaletinde bulunan Istahr'ın hâkimi olduğu anlaşılmaktadır. İlk parada Tuğrul Beyin adını "al-Sultan al-Mu'azzam Şahanşah Tuğrul Bek" şeklinde zikrederken, ikinci parada kendi adından başka hiçbir isim zikretmemiştir. Onun paralarında kendisi için; "al-Amir al-Acall" unvanını, "Abu Şuca” künyesini ve "Husam al-Din" elkabını kullandığı anlaşılmaktadır.
6. Türk asıllı Beg Arslan paralarında ok ve yay ile metbu'u Tuğrul Bey'in adını tam bir şekilde zikrederken kendisi için "al-Amir al-Acall" unvanını kullanmakta idi. Selçuklu hanedan üyeleri tarafından da kullanılmakta olan bu unvan onun önemini göstermektedir.
7. Kâküye hanedanınından Isfahân'ın yerel hâkimi Ferâmurz, paralarında hem Tuğrul Beyin adını hem de ok ve yay tasvirlerini kullanmakta idi. Kendisi için ise, ya "al-Amir" unvanını kullanıyor ya da adını unvansız zikrediyordu. Siyasi konumu, Selçuklu hanedan üyelerinin altında gözükmektedir.
Paralara göre Selçuklu hanedan üyeleri ve vassalların hiyerarşik yapısı:
I-TUĞRUL BEY
433-437 al-Amir al-Acall, al-Amir al-Sayyid
437-455 al-Sultan al-Mu'azzam
- Çağrı Bey Davud
435- al-Malik al-Mansür
445- - -
45x - -
III- Kavurd Bey
444-451 al-Malik al-‘Adil
451 al-Malik al-Mu'azzam
451-467 al-Malik al-'Adil 'İmad al-Davla
III - Alp-Arslan
450 al-Amir al-Acall
453 'Azud al-Davla Tac al-Amma
455
III - İbrahim Yınal
439 al-Amir al-Acall
Sayf al-Davla
Abü İshak
441 Abu İshak
III- Musa Yabgu
435 al-Malik al-‘Adil
Naşır al-Din
IV - Resul Tegin
4X4 Husam al-Din
455 al-Amir al-Acall
Husam al-Din
V - Beg Arslan
4XX al-Amir al-Acall
VI – Ferâmurz
434, 435, 438, 442 al-Amir
44X - (Farâmurz)
Hanedan üyelerine ait bu paralar, aynı zamanda Dandanakan Savaşı'nı müteakiben toplanan kurultayda alınan kararlara binaen siyasi yapılanmasını gerçekleştiren Selçuklu hanedan üyelerinin, kendi fütûhat hakkına dayanan bölgelerde adem-i merkezi bir şekilde yapılanmaya girdiklerini ve savaşı takibeden 15-20 yıl zarfında da -Musa Yabgu'nun hâkimiyet sahası istisna sayılırsa- kurultayda alınan kararlara azami ölçüde riayet ettiklerini göstermektedir.
Ne yazık ki, elimizde şu anda daha fazla yoruma elverişli para bulunmaması bu münasebetlerin her yönüyle aydınlatılmasını engellemektedir. Ancak, şu ana kadar, Selçuklu Devleti'nin siyasi yapılanmasını gerçekleştirdiği İran coğrafyasındaki zengin para kolleksiyonlarının henüz envanterlerinin dahi çıkartılmamış olması, bu yöndeki ümitlerimizi taze tutmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA
a-Yayımlanmamış Paralar:
Muze-yi İran-bastan, (Tahran), nr.403.
Muze-yi İran-bastan, (Tahran), nr.405.
Muze-yi İran-bastan, (Tahran), nr.397.
Muze-yi İran-bastan, nr.1282, nr.1284.
Muze-yi Sikke-yi Melik, (Tahran), nr. 284.
Muze-yi Sikke-yi Melik, (Tahran), nr. 283.
Muze-yi Sikke-yi Melik, (Tahran), nr. 286.
Muze-yi Bank-ı Sepah, (Tahran) ,Vitrin IV, nr.2.
Muze-yi Bank-ı Sepah, (Tahran) ,Vitrin IV, nr.1 .
Abdullah Akıli Bey'in Özel Kolleksiyonu (Tahran) nr.27,33,35,47.
b- Kaynak ve Araştırmalar:
ABDULLAH KUÇANİ , Tarih-i Hukkâm-i Nişâbûr be-İstinad-i Sikkeha, Basılmamış Y. Lisans Tezi, Pejuheşgah-ı Ulum-ı İnsani ve Mutala'at-ı Ferhengi, Tahran 1375hş/1997.
AGADSHANOV S.G., Der Staat der Seldschukiden und Mittelasien im 11.-12. Jahrhundert, Alm. terc. R. Schletzer, Berlin 1994.
ALPTEKİN, C., "Selçuklu Paraları", SAD, III, Ankara 1971.
ANONİM, Tevârih-i Al-i Selçuk, neşr. F.N. Uzluk, Ankara 1952.
BULLİET, R.W., "Numismatic Evidence for the Relationship between Tughril Beg and Chaghri Beg", Near Eastern Numismatics, Iconography, Epigraphy and History. Studies in Honor of George C. Miles, Ed. A. Kouymjian, Beirut 1974.
BOSWORTH, C.E., The History of the Sallarids of Sistan and the Maliks of Nimruz 247/861-949/1542-43, California-New York 1994.
BOSWORTH, C.E., "Paygu", E/2,VIII, s. 288.
BOSWORTH, C.E., "Saldjukids", E/2, VIII, s. 940.
BUNDARİ , İrak ve Horasan Selçulcluları Tarihi, T. terc. K. Burslan, Ankara 1943.
CAHEN, CI., "La Tugra Seljukide", JA, CCXXXIV , (1943-45).
The Coinage of Islam, Collection of William Kazan, Beirut 1983.
DİVİTÇİOĞLU, S., Oğuz'dan Selçuklu'ya (Boy, Konat ve Devlet), İstanbul 1994.
Doğu ile Batı Arasında Bir Gök Kuşağı -2, Selçuklu Sikkeleri, Yapı Kredi Bankası Yayı nları, İstanbul 1994.
EBU’l -HASAN EL-BEYHAKİ , Tarih-i Beyhaki, neşr. A. Ekber Feyyaz, Tahran 1375/1996.
EBU'L-FETH KAHRAMANİ, "Sikke; Nişân-ı Kaymiyet ve Azâdegi", Huner u Merdom, sayı 104, Tahran 1350hş.
ERKİLETLİOĞLU, H.- GÜLER, O.; Türkiye Selçuklu Sultanları ve Sikkeleri, Kayseri 1996.
HENNEQUİN, G., Catalogue des Monnaies Musulmanes de la Bibliotuque Nationale, Asie Pre Mongole, Les Salğuqs et Leurs Successeurs, Paris 1985.
HOCANİYAZOV, T., Deneinoe obraS?eniye v gosudarstve Velikih Serdzukov, (Po Dannım Numizmatiki), Aşkabad 1977.
İBNÜ'L-ESİR, el-Kamil fi't-Tarih, T. terc. A. Özaydın, IX, İstanbul 1987.
KAFESOĞLU, İ., "Selçuk'un oğulları ve torunları", Türkiyat Mecmuası , XIII, İstanbul 1958.
KÖPRÜLÜ, F., Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, İstanbul 1981.
KÖYMEN, M. A., Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara 1993.
LANE-POOLE, ST. ; Catalogue of Oriental Coins in the British Museum, III, Bologna 1967.
LOWİCK, N.M., "Fars'daki Selçuklu hakimi Resul Tegin'in bir altın sikkesi", T. terc. E. Merçil, Tarih Dergisi, Sayı 28-29, İstanbul 1975.
LOWİCK, N.M., "Seljuk Coins", Numismatic Chronicle, Seventh Series, X, 1970.
MERÇİL, E., Kirman Selçulclulart, Ankara 1989.
MİLES, G.C., "Another Kakwayhid Note", The American Numismatic, Society, Museum Notes, 18, 1972.
MUCMELÜ'T-TEVARİH VE 'L-KISAS, neşr. Melikü'ş-Şu'arâ Bahâr, Tahran (tarihsiz).
MUHAMMED B. MUHAMMED EL-H USEYNİ, el-Urâza fi Hikâyeti's-Selçtlklyye, neşr. K. Süssheim, Leiden 1909.
MUHAMMED B. M UNEVVER B. SA 'D MEYHENİ, Esrârü't-Tevhid, neşr. Zebihullah Safi, Tahran 1354.
MUHAMMED B. ALİ B. MUHAMMED ŞEBANKAREİ, Mecma VI-Ensâb, neşr. Mir Haşim Muhaddis, Tahran 1363hş.
MUHAMMED BAKIR EL-HÜSEYNİ, "Derasetü tahliliyye ve ihsaiyyeti lil elkabu İslamiyye -2-", Sumer,XXVIII/1-2, Bağdad 1972.
MÜLAYİM, S., "Selçuklu Sikkelerinde Yazı-Dışı Unsurlar," Antalya V. Selçuklu Semineri, Antalya 1998.
Nasır-I HUSREV, Sefer-nâme, neşr. M. Debir-Siyaki, Tahran 1375.
NECMCD-DİN KUMMİ , Tarihü'l-Vuzerâ, neşr. Muhammed Taki Dâneşpejüh, Tahran 1363.
RAVENDİ, Ral ıatü's-Sudûr ve Ayetü's-Surür, neşr. M. Iqbal, London 1921.
REŞİDÜ'D-DİN FAZLULLAH, Câmiü't-Tevârih, II/5, Selçuklular Tarihi, neşr. Ahmed Ateş, Ankara 1960.
ZAHİRÜ'D-DİN N İŞABÜRİ , Selçtlik-nâme, neşr. M. İsmail Han Afşar, Tahran 1332hş.
SOURDEL, D.; "Un tresor de dinars Ğaznawides et Salğuqides decouvert en Afganistan", Bulletin dEtudes Orientales de l'Institut Français de Damas, XVIII, (1963-64).
Ş. Ş ERİK EMİN, Ferheng-i Istılahat-ı Devre-yi Mogol, Tahran 1357hş.
Tarih-i Sistân, neşr. Melikü'ş-Şu'arâ Bahâr, Tahran 1314hş.
TURABİ TABÂTABA'İ, C., Sikkeha-yı şahan-ı İran, Tebriz 1350hş.
TURABİ TABÂTABA'İ, C. -VASIK, M., Sikkeha-yı İslâmi-yı İran, Tebriz 1373hş.
TURAN, O., Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara 1988.
TURAN, O., "Eski Türklerde okun hukuki bir sembol olarak kullanı lması," Belleten, IX/35, Ankara 1945.
TURAN, O., Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Ankara 1965.
YINANÇ, M.H., "Çağrı Bey" mad. İA., c.II, s. 327.
Spink-Zürich, Coins of the Islamic World in Gold, Silver and Copper, Auction, 31, 20 June 1989, s. 69.
ALBUM, S., A Checldist of Islamic Coins, Santa Rosa 1998.
A. AZZAVİ , "İbn Hassul'un Türkler Hakkında Bir Eseri", T. tere. Ş. Yaltkaya, Belle ten, IV /14-15, Ankara 1940.