ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Veli Sevin, Aynur Özfırat, Ersin Kavaklı

1Prof. Dr. Veli Sevin: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı, ÇANAKKALE.
2Dr. Aynur özfırat: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 34459-İSTANBUL.
3Ersin Kavaklı: Van Müzesi Müdürü, VAN.

Anahtar Kelimeler: Van, Karagündüz, Höyük, Kazı, 1997

Van Gölü'nün doğu, batı ve kuzey kıyısındaki bereketli kıyı ovalarının prehistorik dönemlerden beri yerleşmelere sahne olduğu birinmektedir. Sayıları çok olmamakla birlikte, Van Ovası'nda Tilkitepe, Van Kalesi Höyüğü; Hoşap Çayı Vadisi'nde Dilkaya, İremir; kuzeye doğru, Adır Adası karşısındaki Adır Höyüğü; Muradiye Ovası'nda Ovapınar, Erciş Ovası'nda Çelebibağ ve son olarak da batı kıyıdaki Adilcevaz-Kümbethöyük höyükleri bölgenin tabakalaşma veren belli başlı yerleşme yerleri arasındadır. Havzadaki bereketli ovalardan biri de Erçek Gölü'nün doğusunda uzanan, içinden Memedik Çayı'nın aktığı Erçek Düzü'dür. Bunun kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde Karagündüz ve Hino (Baklatepe), doğu ucunda da, Özalp ilçe merkezi yakınlarındaki Aşağı Mollahasan yörenin prehistorik geçmişine tanıklık eden en dikkat çekici yerleşme yerleridir (Res. 1).

Bugün -ne yazık ki- bu höyüklerden bir bölümü (Dilkaya, Van Kalesi Höyüğü, Çelebibağ ve Karagündüz) kısmen, giderek yükselen Van ve Erçek göllerinin suları altında kalmıştır. Şimdiye değin bunlardan yalnızca Tilkitepe, Dilkaya ve Van Kalesi höyüklerinde kazılar yapılmıştır. Bütün bu çalışmalara karşın, Kalkolitik Çağ’ın erken evrelerinden itibaren yerleşmelere sahne olmuş bulunan Van Gölü havzasında bugüne değin düzenli bir stratigrafi de belirlenebirmiş değildir. Sözgelimi Tilkitepe yalnızca Kalkolitik Çağ'a ışık tutarken, Dilkaya'dan daha çok İlk Tunç Çağ ve kısmen de Erken ve Orta Demir çağlar, Van Kalesi Höyüğü'ndense yalnızca Orta Demir Çağ yani Urartu dönemi hakkında birgiler derlenmiştir. Bütün bu nedenlerle, henüz Van Gölü Havzasının kültürel dinamikleri ve sıradüzeni ile komşu bölgelerle ilişkileri gibi konular iyi bir biçimde anlaşılabirmiş değildir. Bu yüzden de özellikle höyükler üzerinde yapılacak arkeolojik incelemeler büyük bir önem taşımaktadır. Buna karşılık 1990'lı yılların ilk yansından itibaren giderek daha hızlı bir biçimde yükselmeye başlayan Van ve Erçek gölleri özellikle Van, Erciş ve Erçek gibi kıyı ovalan üzerinde bir yıkım felaketi yaşanmasına neden olmuşlardır. Bu yükselmelerden olumsuz yönde etkilenen en dikkat çekici yerlerden biri de Karagündüz yöresidir.

Karagündüz Höyüğü Van il merkezinin 35 km. kuzeydoğusunda, Van Merkez İlçeye bağlı eski Karagündüz köyündedir. Üzeri kısmen ve etekleri de tamamen bu eski köyün kerpiç evleri tarafından iskan edilmiştir. Höyük bu- gün 1.890 m. rakımlı ve sulan Van gibi sodalı Erçek Gölü'nün kuzeydoğu kıyıları üzerindedir. Şimdi daha yüksekteki yeni yerine taşınmakta olan modern köy ve höyük Van-Özalp Devlet karayolunun 28. km.'sindeki Erçek sapağından batıya doğru sapılarak, İran'a giden demiryolu aşıldıktan sonra varılan eski bucak merkezi Erçek'in 6 km. kuzeydedir. Höyük yakın bir geçmişe değin gölden kilometrelerce uzakta, tatil su kaynaklarına sahip bereketli bir ovanın İçinde yer alıyorken günümüzde bir ada haline dönüşmüştür. Varlığı 1956 yılında C.A. Burney'in (1958: 178; Russel 1980: 127. no. 203) gerçekleştirdiği yüzey araştırmalarından beri birinmektedir. Burney'e göre 75 X 50 X 5 m. kadar boyutlarındaki höyük ilk Tunç Çağından başlayarak yerleşmelere sahne olmuştur.

Karagündüz, alüvyonlu düzlükleri son derecede sınırlı olan Van bölgesinde insanoğlunun yerleşmesine en uygun köşelerden birini oluşturan olanaklara sahiptir. Denizden 2.000 m. kadar yükseklikteki ova 80 km2 kadar genişliğindedir. Doğudan batıya doğru giderek genişleyerek Erçek Gölü'nde son bulan bu üçgen biçimli ova, başta Karagündüz ve doğu uçtaki görkemli Aşağı Mollahasan höyükleri olmak üzere, güneybatıya doğru Keçanis ve son olarak da güneydoğu uçtaki Aktaş ve Hino yerleşme yerleriyle, tüm havzanın Prehistorik dönemlerden beri en yoğun olarak iskan edilmiş köşelerinden birini oluşturmuştur. Burası ayrıca Van havzasından Kuzey Urmiye kıyılarına doğru uzanan önemli bir karayolunun üzerindeki konumu nedeniyle de dikkat çekicidir.

Erçek Gölü kıyışındaki Karagündüz'deki kurtarma kazılarına 1992 yılında bir Erken Demir çağ nekropolünde başlanmıştı (Sevin, Kavaklı 1996).

Ancak bu yıllarda Erçek Gölü'nün giderek yükselip höyüğü bir ada durumuna sokması üzerine çalışmaların ağırlığının buraya kaydırılmasının uygun olacağı kararına varıldı ve Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün de uygun görmesi üzerine höyükteki çalışmalara 1994 yılında başlandı. Van Müzesi ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi'nce ortaklaşa yürütülen çalışmalar halen devam etmektedir. Çalışmalar Van Valiliği, İl Özel İdare Müdürlüğü[2], İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu[3], İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Tarih Kurumu ve Türkiye Turing ve Otomobir Kurumu'nun destekleriyle gerçekleştirilmektedir. Bu raporda genel bir tanımlamadan sonra daha çok 1997 yılı kazılarından söz edilecektir[4].

Tabakalaşma durumu

Karagündüz'ün stratigrafisini belirleme amacıyla yaptığımız çalışmalar şimdiye dek höyüğün kuzey kısmı boyunca doğu-batı doğrultusunda uzanan 10 x 10 m.'lik 4 plankarede gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle aşağıda verilen tabakalaşma durumunun yalnızca höyüğün bu kesimini yansıttığını düşünmekteyiz. İleriki yıllarda kuzey-güney doğrultusunda açmayı tasarladığımız yeni karelerle höyük stratigrafisi daha güvenilir bir biçimde öğrenilebirecektir.

Höyükteki tabakalaşma durumu şöyledir[5]:

  1. yapı katı: Ortaçağ mezarlığı
  2. yapı katı: Ortaçağ
  3. yapı katı: Geç Demir Çağ

  4. 4c yapı katı: Orta Demir Çağ- post-Urartu, "Med"
    4b yapı kan: Orta Demir Çağ- Urartu
    4a yapı katı: Orta Demir Çağ- Urartu
  5. yapı katı: Erken Demir Çağ
  6. yapı katı: Orta-Son Tunç Çağ
  7. yapı katı: Erken Transkafkasya Dönemi

Karagündüz kazıları şimdiye değin höyüğün kuzey yamaçları boyunca uzanan 4 plankarede sürdürülmüştür. I997'de, A, E, F ve G açmalarına ek olarak, E açmasının güneyinde 10 X 10 m. boyutlarında H tanesinin açılmasıyla alan biraz daha genişletilmiştir (Res. 2).

Ortaçağ

Höyüğün özellikle bati kesimi yüzeye yakın bir mezarlık tarafından kap- lanmıştır. Bu mezarlık, günümüzden 50 yıl önceye kadar höyüğün kuzeybatıdaki en yüksek noktasında yükseldiği birinen Ermeni kilisesinin etrafında gelişmiştir. Buraya XIX. yüzyılın sonlarında gelen C.F. Lehmann-Haupt günümüze temel izleri bire kalmamış olan kiliseyi ziyaretini anlatır[6].

Karagündüz Höyüğü'ndeki kazılarda 1994 yılından başlayarak bir mezarlığın temizlenmesi üzerinde durulmuştur. Ortaçağ'ın son evresine (1. yapı katı) ait olan mezarlık şimdiye dek A, E, F ve G açmalarında incelenmiş ve yüzey toprağının hemen altında 350 kadar mezar açığa çıkarılmıştır (Res. 3). 1997 yılında kazmaya başladığımız H açmasında söz konusu nekropolün güney uzantısı da belirlenmiştir. Bu yeni plankaredeki çalışmalar sırasında, 0.20 m. kalınlığındaki yüzey toprağının kaldırılmasından sonra 51 adet yeni mezar bulunmuştur. Böylece mezarlıktaki gömü sayısı 400’ü bulmuştur, önceki yıllarda olduğu gibi, burada da mezarlar basit toprak tülündedir. Cesetler baş batıya gelecek şekilde batı-doğu yönünde sırt üstü yatırılmışlardır. Eller genel olarak kadınlarda göğüsleri kapatır şekilde, erkeklerde ise karin üzerinde birleştirilmiştir (Res. 4-5)[7]. Mezar çukurları üstten alta doğru genişle- yen oval plânlıdır; üzerlerinin nasıl kapatıldığına ilişkin hiç bir iz yoktur (Sevin, Kavaklı, Özfırat 1997: 574, res. 2-3). Cesetlerin beyaz renkli bir kumaşa sarılarak gömüldüğü anlaşılmaktadır. Hıristiyan geleneklerine göre düzenlenen bu mezarlıktaki kimi mezarların kaba taşlardan baş şahideleri olduğu, bunlardan bazılarında da Ermenice yazıtlara yer verildiği saptanmıştır.

Kimi yetişkin ve özellikle de genç çocuk mezarlarında cesetleri süs eşyalarıyla birlikte gömülmüştür. En sik rastlanan süs eşyası, iskeletlerin boyunlarında ele geçirilen, küçük boncuklardan yapılmış kolyelerdir (Res. 6, 8/4-8, 9). Bunlar büyük çoğunlukla mavi, yeşil, san, siyah, krem, mor ve turuncu renkli cam ile kemik, frit, kornalin ve tunçtandır. El bileklerinde ya dövülerek yassılaştırılmış tunçtan (Res. 8/9) ya da kolyeler gibi çeşitli boncuklardan yapılmış bilezikler (Res. 7) bulunmuştur. Boncuk dizilerinden oluşturulmuş halhallar; tunçtan çoğu kez taşlı yüzükler, sarkaçlar, bilezikler ve küpeler ile camdan bilezikler (Res. 8/11-12) diğer dikkat çekici buluntular arasındadır.

Karagündüz'deki 2. yapı katı yine Ortaçağ'a ilişkindir. Ortaçağ mezarlarının hemen altındaki bu yapı katı çok sayıda tandırla temsil olunur ve çoğu kez mezarlar tarafından tahrip edilmiştir. Ortaçağ'ın bu erken evresinde höyüğün üst kısmı büyük çapta açık bir pişirme alanı olarak kullanılmıştır. Yuvarlak planlı ve havalandırma bacalı tandırlardan çoğu gayet basit silindirik bir plan gösterir. 1997 yılında bir önceki dönem G karesinde saptanmış olan üzeri sundurmalı büyük tandır daha ayrıntılı olarak incelenmiştir. Erken Transkafkasya Dönemi tabakalarının içine açılan 1.60 m. çapındaki bir çukura inşa edilmiş bulunan bu tandırın dışa doğru aşırı derecede kalınlaştırılmış düz ağız kenarları, hamur yaşken yapılmış parmak baskılarıyla bezelidir. Buna benzer başka büyük bir tandıra önceki yıllarda F karesinde de rastlanmıştır. Bu yapı katında 1996 yılı kazıları sırasında ele geçirilen tunçtan bir anonim Bizans sikkesi ile sgrafitto türü keramik parçaları söz konusu tabakanın 11. yüzyıl sonlarına tarihlenebileceğine işaret eder. Bunların yanında, genellikle camdan burmalı bilezikler (Res. 8/10) ve çanaklara (Res. 8/1-2) ait parçalara da sık rastlanır. Ayrıca tunç bilezik parçası (Res. 8/9) ve kölye sarkacı (Res. 8/13) bu yapı katının buluntuları arasındadır.

Geç Demir Çağ

Ortaçağ'ın 2. yapı katının altından, uzun süreli bir hiatus'u izleyerek, Geç Demir Çağı tabakası (3. yapı katı) gelir. Bu, Karagündüz'ün en ilginç dönemlerinden biridir. Çünkü Urartu Krallığı'nın yıkılışından sonraki dönemleri kapsayan bu süreç yalnızca Van Gölü havzası değil ve fakat Kuzeybatı İran ve Doğu Anadolu'da da çok az birinmektedir (Sevin1998); ancak yüzeye yakın olan bu yapı katı bir yandan 1. yapı katı mezarları, bir yandan da Ortaçağ ve modern çukurlar tarafından oldukça tahrip edilmiş olup hayli karışık ve zayıftır. Çanak çömleklerden bir bölümü bu tabaka içine açılmış tahıl ambarı niteliğinde, dar yuvarlak ağızlı, geniş dipli çukurlardan elde edilmiştir. Adeta bir şişeyi andıran bu çukurların kimilerinde çukurun tabanı ve yan yüzleri özenli bir biçimde çamur sıvalıdır (Res. 10). Kimileri oldukça derin olan bu çukurlarda tabanlar zaman zaman yüzeyden -3.00, bazen de 4.00 m. derinliğe değin uzanmaktadır. Zaman zaman içlerinden çanak çömlek parçaları da bulunmakla birlikte bu derin çukurlar alttaki daha erken dönem yapı katlarının büyük çapta tahribine neden olmuştur. 1997 yılı kazıları sırasında da yeni çukurlar açılmış olmakla bitlikte, şimdiye kadar bu evreye ait hiçbir mimarlık kalıntısına rastlanmamıştır[8] . Öyle anlaşılıyor ki, Geç Demir Çağ'ında hiç olmazsa höyüğün bu kesimi açık bir depo alam olarak kullanılmıştır. Bu buluntu durumu Kuzeybatı İran'da, Urmiye Golü'nün doğu- sundaki Yanıktepe'dekinin tam bir paralelidir (Burney 1962: 147).

Oldukça silik mimari kalıntılarına karşılık, Geç Demir Çağ yapı katı çanak çömlek malzemesi yönünden tam tersine zengindir. 1997 yılı kazılan sırasında koleksiyonu zenginleştiren çok sayıda yeni malzeme elde edilmiştir. Bulundukları fiziksel ortamın tam aksine yüksek bir teknik ve artistik işçiliğin ürünü olan, özelliklerinden daha önce de söz etmiş olduğumuz (Sevin 1998) bu kap kaçağın biçim repertuvarı oldukça sınırlıdır, çömleklere kıyasla çanaklar daha sevilerek kullanılmıştır. Bunlarda en sik rastlanan formlar, ağız kenarının üzeri düzleştirilmiş olanlardır (Res. 12/4-5, 7-9). Literatürde çoğukez "tulip bowl"denen omphalos'lu pihale türünde çok ince mallar az değildir. Bunlardan kimilerinde, karınları üzerinde adeta içten vurularak yapılmış yani repoussé tekniği duygusunu uyandıran kabartmalara yer verilmiştir (Res. 12/3). Hamurlan daima pembe, kızılımsı kiremit ve pembemsi kahve gibi renklerdeki bu kaplar aynı renkte astarlı ve iyi açkılıdırlar. Yüzeylerine metalik bir parlaklık verilmeye çalışılmıştır. Daima bezemesizdirler. Buna karşılık çanak ve çömleklerin büyük bir bölümünde kiremit renkli hamur üzerine beyazımsı-krem bir astar uygulanmıştır ki, Orta Demir Çağı'nda hiç rastlanmayan bu özellik Doğu Anadolu'da Geç Demir Çağı'nın ayırdedici özelliklerinden biridir (Sevin 1998: 716). Bu gruptaki kimi kapların yüzeyi boya ile bezelidir. Bezemeler açık zemin üzerine ya yalnızca kırmızı-kiremit ya da kahverenginde boya ile ya da siyah ve kırmızı-kahverengiyle yapılmıştır. En sik rastlanan bezeme öğelerinden biri çanakların düzleştirilmiş ağız kenarlarının üzerine uygulanmış kalın bant dizileri, zig zag ve paralel ya da eğik çizgi kümeleridir (Sevin 1988: lev. 2; Serin, Kavaklı 1995: res. 7/8-11; Serin, Kavaklı, Özfırat 1997: res. 4/8) (Res. 12/45, 8). 1997 yılı kazılan sırasında bu türe giren yeni parçalar elde edilmiş, hatta bu bezeme türünün basit ağız kenarı içe çekik, düz dipli ve derince çanak türlerine de uygulandığı saptanmıştır (Res. 12/11).

3. yapı katında öncüsüz olarak birden bire ortaya çıkan boya bezemeli kaplardan en yaygın olanı dışa çekik ağız kenarlı, keskin karınlı, yuvarlak gövdeli ve çoğu kez omphaloslu çanaklardır. Doğu Anadolu ve Kuzeybatı İran'dan tanınan (Sevin 1998) bu yaygın bezeme anlayışında çanakların geniş ağız kenarlarının iç yüzü yan yana üçgenlerle dekore edilmiştir. Sık sık siyah ve kahverengiyle bikrom olarak yapılmış olan bu üçgenler bazen diagonal hatlarla taranmış, bazen de boyanarak doldurulmuştur. "Triangle ware"olarak adlandırılan bu türde bezemeli kapların sayısı her sezon daha da artmaktadır.

Boya bezemeler arasında üçüncü bir gurup daha vardır. Çoğu kez şişkin karınlı çömlekler üzerinde karşılaşılan bu türde bezemede kapların kahverengi ya da pembemsi tonlardaki hamurları üzerine krem renkte kalınca bir astar sürülmüş, bezemeler de bunun üzerine bazen tek renkle (kızıl kiremit), genellikle de çift (siyah ve kiremit, siyah ve kahve vb.) renkle uygulanmıştır. Yatay dalgalı hatlar, fistolar[9], girlantlar ve çömleklerin omuzları üzerinden sarkan üçgenlerin yanında hayvan motifleri de kullanım alanı bulmuştur. Küçük parçalar halindeki bu figürlerde hayvanın konturları kızıl kahve bir çizgiyle belirlenmiş, iç kısım ise açık kiremit renkte boya ile doldurulmuştur. Henüz sağlıklı bir stratigrafik düzen içinde ele geçirilememiş olan bu sonuncu gurubun diğerleriyle ilişkisi de açık değildir; ancak Karagündüz'de Geç Demir Çağ türünde boyalı çanak çömlek veren birden fazla tabaka olmadığını -hiç olmazsa kazılan alanlar için- söyleyebilecek durumdayız[10]. Genel görünümüyle bu yapı katının Hasanlu IHA ile çağdaş olduğu anlaşılmaktadır.

Henüz Karagündüz'de 3. yapı katı hakkında kesin bir tarih yoksa da, Hasanlu IIIA'ya ait 3 adet kalibrasyonlu C 14 tarihi İÖ. 400 yılı civarında guruplaşmıştır .(Dyson, Muscarella 1989: 4, 8). Eğer bir tarih doğruysa ve Karagündüz için de geçerli olabilecekse boyalı malların Urartu'nun yıkılışından uzun bir süre sonra ortaya çıktığı ve arada önemli bir boşluk bulunduğu anlaşılır. Nitekim Geç Demir Çağı nın 3. ve Orta Demir Çağı'nın-Urartu- 4b yapı katları arasında böyle bir kesintiyi düşündürecek kanıtlar vardır. Örneğin iki dönem arasında materyal kültür, yerleşme biçimi, sosyal ekonomik düzenleri açısından fazla bir İlişki söz konusu değildir.

Her yıl giderek daha da zengin bir koleksiyon haline gelmeye başlayan GeçDemir Çağ çanak çömlekleri şimdiye dek İnandırıcı kanıtlarıyla açıklananamış olan Kuzeybatı Iran ve Doğu Anadolu Geç Demir Çağ sorununa ve hatta bu boyalı malzemenin kökeni problemine yepyeni ışıklar saçacak türdedir.

Orta Demir Çağ (Post-Urartu, "Med")

Yukarıda da belirtildiği gibi Karagündüz'de klasik Urartu Çağı ile boya bezemeli çanak çömleklerle dikkatı çeken Geç Demir Çağ tabakaları arasında uzunca bir zaman geçtiğini düşündüren kanıtlar bulunmaktadır. Nitekim höyükte son yıllarda geliştirilen çalışmalar 3 ve 4b yapı katlan arasında zayıf bir tabakanın (4c yapı katı) bulunduğuna ilişkin kanıtlar sağlamıştır. örneğin 1995 yılı kazıları sırasında F açmasında Urartu yapısının yıkıntıları üzerine yapılmış 3 adet mezar ortaya çıkarılmıştır (Sevin, Kavaklı, Özfırat 1997: 577) (Res. 11, 13). Bunlardan ikisi basit toprak, biri de küp içi gömü tarzındadır, ikisi küçük çocuklara ait olan bu mezarlarda ölüler daima hoker durumundadır. Birinin üzeri iri depo kaplarının kırıklarıyla örtülmüştür (Res. 11). Süt dişleri yeni çıkmış bebeklerden bir¡ ise boyunsuz bir çöm- leğin içine gömülmüştür (Res. 14). Yanlarına armağan bırakılmamış, yalnızca bir mezarda ceset, Urartular'ın kullandıklarından çok farklı, küçük taşlardan birkaç sıralı bir kölye ile gömülmüştür (Res. 15).

Karagündüz'de kazıları alanlarda iyi temsil edilmediği belirlenen, şimdilik yalnızca F açmasındaki 3 toprak mezardan tanınan 4c yapı katının mezarlarında tarihlemeye yarayacak armağan niteliğinde çanak çömlek malzeme bulunmuş değildir. Bununla birlikte strataigrafik durum Urartu yapısının sona erişini izleyen yıllarda kullanıldıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Aynı türde ve aynı stratigrafik düzen içindeki inhumasyonlara Van Kalesi Höyüğü'nde de rastlanmıştır (Tarhan, Sevin 1992: 410: 1994: 848). Bunlardan birinde (no. 140) cesedin başının arkasında ele geçirilen çift kulplu kadeh (Tarhan, Sevin 1994: res. 11-12/2) ile devrik ağızlı çanak(Tarhan, Sevin 1994: res. 12/4) biçim ve mal türü açısından Urartu sonrası doneme İşaret etmektedir.

Gerek Van Kalesi ve gerekse Karagündüz höyükleri Van Gölü havzasında Urartu Devleti'nin yıkılışıyla belirlenen Orta Demir Çağı'nın sonu ile boya bezeme ve krem renkte astarla belirlenen Geç Demir Çağr'nın başlangıcı arasında bir geçiş döneminin varlığına İşaret eder. Bu Kroll'un (1979) Bastam İçin önerdiği "Med" dönemi, daha İhtiyadı bir şekilde post-Urartu Çağı ile çağdaş olabilir (Sevin 1998: not 3)[11]. Şimdilik yalnızca Van Kalesi Höyüğü ve Karagündüz'deki birkaç toprak mezarla temsil olunan bu evreye ait çok sayıda malzemeye sahip değiliz. 1997 yılı kazılarında bu tabakaya ilişkin herhangi bir kalıntıya rastlanılmamıştır.

Orta Demir Çağ (Urartu)

Karagündüz kazılan aynen Van Kalesi Höyüğü'nde olduğu gibi, klasik Urartu Krallığı döneminin burada da esaslı bir biçimde temsil edildiğini ortaya koymuştur, şimdi 4b olarak adlandırılan bu tabaka Ortaçağ ve Geç Demir Çağ silo çukurları yüzünden büyük yıkım görmüş olmakla birlikte, kazılan alanlarda Urartu yapısının dikkat çekici bir mimari kompleks halinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Kuzeydoğu-güneybatı yönlerinde uzanan bu yapı kompleksi 1.40 ila 1.00 m. kadar kalınlıkta taştan temel duvarlarına sahiptir: kısmen ya da tamamen taş kaplamalı açık bir avlusu ile kapalı bölümleri bulunur (Res. 16). Henüz plânının ayrıntılarım anlayamamışsak da, daha şimdiden en azından 400 m2'lik bir alana yayılan bu yapının, Urartu'nun klasik kapalı avlulu büyük konutlarıyla ilişkili olduğu söylenebi- lir[12].1997 yılı kazıları sırasında A, E ve F karalerine yayılmış olan bu büyük yapı kompleksinin güneydeki H plankaresine doğru uzanmadığı belirlenmiş, F açmasında ise yapının toprak tabanı ortaya çıkarılmıştır. Bu kesimde pişmiş topraktan ağırşak, kornalin ve mavi renkte boncuklar, tunçtan yüzük ve halkalar ile yine tunçtan bir levha ele geçirilmiştir. Giyimli adak levhaları türündeki bu son parçanın üzerinde cepheden bir insan yüzü betimlenmiştir. Çanak çömlekler arasında parlak kırmızı cilalı yonca ağızlı testileri, yüksek ayaklı kaplara ait parçalar, basit ağız kenarlı (Res. 18/1-2) veya dışa kalınlaştırılmış ağız kenarlı (Res. 18/3-6) çanaklar dikkat çekicidir. içe dönük ağız kenarlı, düz dipli çanaklar, şişkin karınlı, dışa çekik ağız kenarlı ve boyunsuz çömlekler yoğunluktadır. Bunlardan bazılarının dibe yakın bölümlerinde Urartu çömlekçiliğinden tanıdığımız işaretlere yer verilmiştir. Çok fazla yıkım geçirmişse de bu konjleks Uratularin büyük kaleler dışında, höyükler üzerine kurdukları yerleşmeleri tanımamız açısından önem taşır. Bununla birlikte henüz yapının İşlemi konusunda açık bir bilgi edinebilmiş değiliz. Aynı şekilde, kral İspuini ve oğlu Minua'nın, orijinal buluntu yeri ve durumu açık olmayan yazıtlı bazalt steli ile herhangi bir ilişkisinin bulunup bulunmadığını da bilemiyoruz. 1996 yılında bulunmuş olan, biri tunçtan, biri de siyah taştan (diorit) iki mühür yapının Urartulu karakterini iyiden iyiye belirler (Sevin, Kavaklı, Özfırat 1997: 577). Bunlardan, baskı mühür formundaki ilki çan biçimlidir ve baskı yüzünde, arkalıklı tahta oturmuş bir figüre (tanrı ?) yer verilmiştir (Res. 18/7). Kırık olan ikinci mühür ise baskı-silindir türündedir. Kırık olan baskı yüzünde bir atın (?) baş kısmı görülebilmektedir: yan yüzde ise stilize bir kutsal ağaç motifi yet alır (Res. 18/8).

1997 yılı kazıları sırasında A açmasında Urartu kompleksinin altına inilerek, bu kesimde yine aynı dönemden 10'dan fazla tahıl çukurunun varlığı ortaya konmuştur. Geç demirlerdeki ağır yıkım nedeniyle bunlardan kaçının 4b yapı katı öncesine uzandığı kesinlikle saptanamamıştır. Bununla birlikte, özellikle taş döşemeli taban altından çıkarılan bazılarının Urartu yapı kompleksinin inşaasından daha önceye uzandığı (4a yapı katı) anlaşılmaktadır. Böylelikle klasik Urartu Çağı mimari kompleksinden daha da erkene giden zayıf da olsa- bir Urartu yerleşmesi olduğu belirlenmiştir. A açmasının ban yüzü önünde ortaya çıkarılan ve fakat 4a ve 4b yapı katlarından hangisine ait olduğu açıkça saptanamayan 1.40 m. çapındaki bir çukurda çok sayıda Urartu çanak çömlek parçasıyla birlikte, tunçtan bir halka (yüzük), demirden bir bıçak ve yine tunçtan bir mızrak bulunmuştur. Bunlardan sonuncusu 73.5 cm. uzunluğunda bir sapa sahiptir. Söğüt yaprağı formundaki mızıağın yuvarlak kesitli sapı uç kısmında dörtgendir (Res. 18/9). Şimdilik Urartu İçin ünik bir biçim olan bu parça simgesel bir işlev yüklenmiş olabilir.

Erken Demir Çağ

1997 yılı kazılarının en İlginç sonuçlarından biri, Urartu tabakasının altında Erken Demir Çağı'na ait, günümüze çok silik olarak ulaşabilmiş bir yapı katının (5. yapı katı) varlığının iyiden iyiye belirlenmiş oluşudur. 4b yapı katının geniş kapsamlı inşaatları sırasında büyük çapta tahrip edildiği anlaşılan bu tabaka Karagündüz Erken Demir Çağ Nekropolü ile çağdaştır. Kazılan alanlarda henüz herhangi bir düzenli mimari kalıntı ile temsil olunmayan bu tabakaya ilişkin kimi tahıl çukurlarına A, F ve G açmalarında, 4b yapı katma ait Urartu mekânının sökülerek kaldırılması sırasında rastlanmıştır. Tabanlarında saman izleri saptanan bu çukurlardan birinin etrafı kerpiç bloklarla çevrilidir. F açmasında bir tabanla ilişkili olarak, yüzeyden -2.84 m. derinlikte belirlenen bu çukur 1.25 m. çapındadır.

5. yapı katı çanak çömlekleri büyük bir çoğunlukla çark yapımıdır. Kaplar hemen daima pembe-kiremit renkte hamurlu, hamurunun renginde astarlı ve açkılıdır. Orta ve iyi derecede pişirilmiş olan kapların yüzeyi çoğu kez, fırın ısısının iyi ayarlanmamış olması yüzünden alacalıdır. En sevilen form içe dönük basit ağız kenarlarının altı birkaç sıra oluklu çanaklardır. Bunlardan bazılarında ağız kenarına kulakçıklar oturtulmuştur. Basit ağız kenarı dışa çekik, basık gövdeli ve s profilli çömlekler yaygındır. Madeni kapları taklit eden yonca ağızlı testi parçalarına da rastlanmıştır. Bu teknik ve biçim özellikleri Van Gölü havzasındaki Erken Demir Çağı nekropollerinde ele geçirilen çanak çömleklerin tümüyle aynıdır (Sevin 1996: 441; Setin, Kavaklı 1995: 345,1-es. 15; 1996: 44 vdd.)

Kalıntıları günümüze iyi bir biçimde gelmemiş olmakla birlikte, Erken Demir Çağı'nın höyükte bir yapı katı ile temsil olunması son derecede önemlidir. Bu, Van Gölü havzasında IÖ. II. binyıl başlarından beri sürüp giden pastoral yaşantının Urartu Krallığı öncesi dönemde son bulmaya başladığına ve giderek yerleşik düzene geçildiğine ilişkin ilk kanıtı oluşturur ve Assur belgelerinde İÖ. XIII. yüzyılın ortalarından beri verilmeye başlanan yerleşme yerleriyle ilgili bilgileri de doğrular.

Orta-Son Tunç Çağı

Höyüğün kazılan kuzey bölümündeki 6. yapı katı Orta-Son Tunç Çağlarına ilişkindir. Yüzey buluntuları ve önceki kazılardan varlığı bilinen bu dönemin son derecede silik bir durumda olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim şimdiye değin çalışılan 400 m2'lik alanda (A.E-G plankareleri), büyük çapta sökülüp kaldırılan Urartu mimari kompleksinin altında İÖ. II. binyıla ait dikkat çekici her hangi bir kalıntıya rastlayabilmiş değiliz, öyle anlaşılıyor ki, bu dönem, hemen hemen tüm (Nahçıvan'da Üzerliktepe, II. Kültepe ve Şahtahtı: Kuzeybatı İran'da Haftavantepe ve Geoytepe dışında) Transkafkasya ve Kuzeybatı İran höyüklerinde olduğu gibi Van Gölü havza- sında da çok zayıf tabakalarla temsil olunmaktadır. Nitekim gerek Dilkaya ve gerekse Van Kalesi Höyüğü kazıları sırasında Orta Tunç Çağı ile ilk Tunç Çağı arasında zengin bir Orta-Son Tunç tabakasının varlığı konusunda en küçük bir iz belirlenebilmiş değildir, ilk Tunç Çağı boyunca süregiden yerleşik yaşam adeta kesintiye uğramış gibidir. Bugün Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Nahivan ve Kuzeybatı İran'ın dahil olduğu bu geniş bölgede söz konusu döneme ait daha çok, otlak açısından zengin yaylalarda yer alan ve yüzlerce mezarı kapsayan büyük nekropoller söz konusudur. Bunlar arasında Trialeti, Mesheti, Verin Naver, Ariç, Metsamor, Şahtahtı ve Kızıl Vank sayılabilir. Bu verilerden yola çıkılarak İÖ. III. binyılın sonlarında yerleşik kültürlerin son bulduğu ve daha çok pastoral bir yaşama geçildiği görüşü genellikle kabul edilir[13].

Bilindiği üzere bu dönemin en belirgin özelliği. Erken Transkafkasya Dönemi'ndekilerden tümüyle farklı boya bezemeli çanak çömlekleridir. 1997 yılı kazılarında bir tabakaya bağlı olmaksızın ele geçirilen ve hemen tümü Van-Urmiye kümesi içine sokulabilecek olan parçalar sayıca çok azdır. Kiremit-kahverengi hamurlu, hamurunun renginde ya da koyu kiremit renkte astarlı olan bu parçalar monokrom ve polikrom türde boyalıdır. Bunlardan ilkinde motifler siyah renkte, doğrudan kabın kendi astarının üzerine, zigzag ve kafes motifiyle yapılmıştır (Res. 17/2-3). İkinci gurubu oluşturan polikrom boyalılarda ise bezemeli kısım açık krem bir astarla bir kez daha kaplanmış ve motifler bu zemin üzerine bazen tek, çoğunlukla da siyah ve kiremit olmak üzere çift renkte uygulanmıştır. Bu motifler de, alışılmış şekilde kafes ve düz ya da dalgalı hatlardır. Bir parça üzerinde, karşılıklı durumda iki dağ keçisi görülmektedir (Res. 17/1, 19). Karagündüz'de bu döneme ait boyasız tek bir parça vardır (Res. 17/4). Karagündüz'de şimdiye değin yalnızca 1996 yılında saptanmış bir tahıl çukuruyla temsil edilen bu döneme ait karışık çanak çömlek malzemesi her yıl biraz daha zenginleşmektedir.

İlk Tunç Çağı/Erken Transkafkasya Dönemi

Karagündüz Höyüğü'nün en kalın tabakaları Erken Transkafkasya Dönemi'ne ilişkindir. Yaklaşık 8-9 m. yüksekliğindeki höyüğün en üstteki sekiz yapı katının toplam kalınlığı ancak 2.50 m.'yi biraz aşmaktadır; geri kalan 6 - 7 m. kalınlığındaki kültür tabakaları ise -eğer Kalkolitik Çağ iskanı yoksa- tümüyle İÖ. III. binyıldandır. 1997 yılında bu döneme ait çalışmalar A, E, F ve G açmalarında sürdürülmüştür. 7. yapı katı olarak adlandırdığımız en geç evrede taş temelsiz, tümüyle kerpiç duvarlı yapılardan bir mimari ortaya çıkarılmaya başlamıştır. Tüm açmalara yayılan bu mimari düzenli bir plan gösterir. Olasılıkla bir sokağa bakan birbirine paralel mekanların oluşturduğu bu mimaride duvarların kalınlığı 0.32, 0.45, 0.60 ve 0.70 m. arasında değişmektedir (Res. 20-21). Mekan boyutları ise 2.50 x 2.00 m., 3.00 x 2.75 m., 3.50 x 2.08 m., 3.10 x 1.50 m., 4.60 x 2.40 m., ve 4.50 x 1.95 m. kadardır. Kimilerinde duvara bitişik olarak yan yana iki ocak bulunmuştur (Res. 22); bir odanın köşesinde de, parlak siyah açkılı iri bir depo kabı durmaktadır (Res. 23). Sokağa ya da birbirine geçit vermeyen bu mekanlara giriş tavandan yapılmış olabirir. Henüz yalnızca E ve G açmalarının doğu kesiminde, tümüyle kerpiç bloklardan yuvarlak bir yapının varlığı belirlenmiştir (Res. 21, 24). Bu yapı en azından 7.5 m. kadar çapındadır. Şimdilik çok küçük bir parçası açılabilmiş bulunan bu büyük ve merkezi yapı hakkında birşey söyleyebilecek durumda değiliz.

Erken Transkafkasya Donemi çanak çömlekleri biçim ve teknik açısından Doğu Anadolu ve Kür-Aras bölgelerinden çok iyi tanınan örneklerin adeta birer kopyasıdır. En sevilen biçim s profilli, boynu üzerinde bir yiv bulunan, çoğu kez yuvarlak ve kimi zaman da düz dipli çömlek ve çömlekçiklerdir (Res. 25-26). Bunlarda en sevilen motifi, kabin omuz ve karin kısmı üzerine frontal olarak yerleştirilmiş çiftli spiral bezeme oluşturur. Kimi kapların üst kısımları daha ince çizgili motiflerle dekore edilmiştir. Kabartmalarla bezeli kaplar enderdir (Res. 7). Burada özellikle oluk ve kazı bezemeli kaplara büyük bir eğilim olduğu açıktır. Karagündüz bu özelliğiyle Van bölgesinin Ernis ve Dilkaya gibi merkezlerinden farklılık gösterir. Karagündüz Höyüğü Erken Transkafkasya Donemi tabakaları oldukça zengin görünmektedir. Bu sayede III. binyılda Van Gülü havzasında ortaya çıkan gelişmeler daha iyi bir şekilde anlaşılabilecektir.

BİBLİYOGRAFYA

BURNEY, C.A., 1958. "Eastern Anatolia in the Chalcolithic and Early Bronze Age", Anatolian Studies VIII: 158209.

1962. "The Excavations at Yanik Tepe, Azerbaijan, 1961", Iraq XXIV: 134-152.

DJAPARIDZE, O.M., 1969. Archaeological Excavations in Trialeti: On the History of Georgian Tribes in tire Second Millennium B.C.. ق١\٦١١.

DYSON, R.H., MUSCARELLA, O.W., 1989. "Constructing the Chronology and Historical Implications of Hasanlu IV", Iran XXXVII: 1-27.

EDWARDS, M., 1986. "Urmia Ware and its Distribittion in North-Western Iran", ban XXIV: 57-77.

FORBES, T.B., 1983. Urartian Architecture , BAR Int. Series 170, Oxford.

KHANZADYAN, E.V., 1995. Metsamor 2, La Necropole: Les Tombes dll Bronze Moyen et Recent 1, Neuchatel-Paris.

KROLL, s., 1979. "Meder in Bastam", w. Kleis, Bastam I٠• Ausgrabungen in den urartaischen Alllagen 1972-1975 , Berlin.

KUÇNAREVA, K.K., 1993. Yujmy Kavkaz V IXII (Tis.do N.E.), Sankt- Petersburg.

LEVINE, L.D., "The Iron Age", The Archaeology of Western Iran (yay.haz. F. Hole), Washington D.C.: 229-250.

LORDKIPANIDZE, o., 1991. Archäologie in Georgien Von der Altsteinzeit zum Mittelalter, Weinheim.

RUSSEL, H., 1980. Pre-Classical Pottery of Eastern Anatolia , Oxford.

SEVIN, V., 1985. "Van Bölgesi Yüzey Araştırması, 1984", III. Araştırma Sonuçları Toplantısı: 287-295.

——, 1996. "Van/Ernis (ünseli) Nekropolü Erken Demir Çağ çanak çömlekleri", Anadolu Araştırmaları XIV. Prof. Dr. Afif Erzen'e Armağan: 439-467.

———, 1998. "Van/Karagündüz Kazılarının Işığında Doğu Anadolu GeçDemir Çağ Çanak Çömleği", Karatepe'deki Işık. Halet Çambel'e Sunulan Yazılar (yay. haz. G. Arsebtk ve dig.) İstanbul: 715-726.

SEVIN, V., KAVAKLI, E., 1995. "Karagündüz Höyüğü ve Nekropolü 1994 Yılı Kurtarma Kazıları", XVII. Kazı Sonuçlan Toplantısı I: 337-361.

——, 1996. Bir Erken Demir Çağ Nekropolü٠• Karagündüz , İstanbul.

SEVİN, V., KAVAKLI, E., OZFIRAT, A., 1997. "Karagündüz Höyüğü ve Nekropolü 1995-1996 Yılı Kurtarma Kazıları"XIX. Kazı Sonuçları Toplantısı I: 571-589.

SIMONYAN, A.E., 1995. "Vor-und Frühgeschichtliche Funde auf dem Gebiet Armeniens", Armenien 5000Jahre Kunst und Kultur , Tübingen: 41- 48.

TARHAN, M.T., SEVİN, V., 1992. ''Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazılan", XIV. Kaz, Sonuçlan Toplantısı I: 407429.

——, 1994. "Van Kalesi ve Eski Van Şehri Kazılan 1990 Yılı çalışmaları" , Belleten 220: 843-862

KATALOG

Res. 6: 195 no'lu mezardan. Cam boncuklardan 2 dizi kolye; toplam 83 boncuk: 10 mavi, 38 beyaz, 1 siyah, 24 kahverengi. Env. no. Kg. Höy. 498/95.37; müze env. no. 10.37.95.

Res. 7: 20 no'lu mezardan. Cam boncuklardan birezik; toplam 406 borr- cuk: 172 mavi, 56 açık mavi, 128 siyah, 20 beyaz, 9 yeşil, 21 eflatun. Env. no. Kg. Höy. 434/95.4; müze env. no. 10.4.95.

Res. 8:

  1. Kahverengi cam çanakp. Çiz. no. Kg. Höy. 756.
  2. Yeşil cam çanak p. Çiz. no. Kg. Höy. 757.
  3. 373 no'lu mezardan. Tunç kolye boncuğu, deliğinde ipliğiyle birlikte bulunmuştur, Çiz. no. Kg. Höy. 999.
  4. 272 no'lu mezardan. Cam boncuklardan kolye; toplam 111 boncuk: 2 sari, 28 mavi, 40 lacivert, 41 siyah. Env. no. Kg. Höy. 1225/97.23; müze env. no. 13.23.97.
  5. 335 no'lu mezardan. Akik, Tunçve cam boncuklardan kolye; toplam 64 boncuk: 5 akik, 2 tunç, 3 mavi, 2 sari ve 52 siyah cam. Env. no. Kg. Höy. 988/97.7; müze env. no. 13.7.97.
  6. 331 no'lu mezardan. Kemik ve cam boncuklardan kolye; toplam 87 boncuk: 16 kemik, 47 mavi,13 yeşil, 4 sari ve 7 siyah cam. Env. no. Kg. Höy. 970/97.3; müze env. no 13.3.97.
  7. 221 no'lu mezardan. Cam boncuklardan kolye; toplam 87 boncuk: 39 beyaz, 48 siyah. Env. no. Kg. Höy. 755/96.5; müze env. no. 18.5.96.
  8. 349 no'lu mezardan. Cam ve Tunç boncuklardan kolye; toplam 14 boncuk: 1 tunç,5 yeşil, 5 sari ve 3 krem cam. Etüd no. Kg. Höy. 981 (97.1).
  9. Tunç bilezik p. Çiz. no. Kg. Höy. 1114.
  10. Yeşil cam bilezik p. Çiz. no. Kg. Höy. 1078.
  11. B açması, 33 no'lu mezardan. Siyah cam bilezik p. Çiz. no. Kg. Höy. 1079.
  12. 53 no'lu mezardan. Siyah cam bilezik p. Çiz. no. Kg. Höy. 1077.
  13. Tunç kolye sarkacı, Çiz. no. Kg. Höy. 1000.

Res. 9: 60 no’lu mezardan. Cam ve akik boncuklardan kolye; toplam 519 boncuk: 13 mavi, 261 siyalı, 27 beyaz, 96 yeşil, 102 eflatun ve 20 san cam, 1 akik: env. no. Kg. Höy. 475/95.22; müze env. no. 10.22.95.

Res. 12:

  1. çanak p.; açık kahve (5 YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, pişme nedeniyle griye doğru renk değişimi, ince kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı, bezeme kahverengi (5 ١R 5/6). Çiz. no. Kg. Höy. 1126.
  2. çanak p.; pembemsi kahve (5 YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, pişme nedeniyle krem alacalı, çok ince kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı. Çark yapımı; Çiz. no. Kg. Höy. 1070.
  3. çanak p.; pembemsi kahve (5 YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, çok ince kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1064.
  4. çanak p.; koyu krem (7.5 YR 7/4) Hamurlu, hamurunun renginde astarlı, çok ince kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı, bezeme bordomsu kiremit (10 R 3/6). Çiz. no. Kg. Höy. 1052.
  5. çanakp.; pembe hamurlu (10 R 6/4), açık krem (10 YR 8/3) astarlı, ince kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı, çark yapımı, bezeme kızıl kiremit (10 R 4/6). Çiz. no. Kg. Höy. 1198.
  6. çanak p.; kızılımsı pembe hamurlu (10 R 5/8) hamurlu, açık krem (10 YR 8/2) astarlı, pişme nedeniyle kiremit ve gri alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, hafif açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1157.
  7. çanak p.; kahvemsi pembe (2.5 YR 6/4) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, pişme nedeniyle krem ve gri alacalar, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı, Çiz. no. Kg. Höy. 1046.
  8. Çanak p.; pembe (10 R 6/6) hamurlu, beyazımsı krem (10 ١٦٦٠ 8/2) astarlı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1150.
  9. Çanak p.; pembe (10 R 6/6) hamurlu, beyazımsı krem (10 ١R 8/2) astarlı, pişme nedeniyle krem ve gri alacalı, ince kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1104.
  10. Çanak p.; pembemsi kahve (5 YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, pişme nedeniyle hafif siyah alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1028.
  11. Çanak p.; koyu krem (5 ١٦٦٠ 6/4) hamurlu, açık krem (10 YR 8/3) astarlı, ince kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1103.
  12. Çömlek p.; kiremit (2.5 YR 5/6) hamurlu, içi hamurunun renginde dışı ise krem (5 YR 7/4) astarlı, siyah alacalı ve dışı isli, orta kum katkılı, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1170.
  13. Çömlek p.; pembemsi kahve (5 YR 6/6) hamurlu, içi hamurunun renginde ağzının içi ve dışı ise kahvemsi gri (5 YR 4/2) astarlı, çok ince kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1151.

Res. 15: Cam, akik, frit ve kornalin boncuklardan kolye; toplam 513 boncuk: 1 kornalin, 1 akik, 1 frit, 1 yeşil, 11 mavi, 60 lacivert, 4 krem, 28 sarı, 8 kiremit ve 277 siyah cam boncuk, orijinal rengini kaybetmiş 171 boncuk. Env. no. Kg. Höy. 751/96.1; müze env. no. 18.1.96.

Rcs. 17:

  1. Çömlek p.; pembemsi kahve (5 YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde bezemeli kısım ise açık krem (10 YR 8/4) astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı, çark yapımı, bezeme kahvemsi kiremit (2.5 ١R 4/6) ve siyah (10 R 2.5/1). Çiz. no. Kg. Höy. 946.
  2. Gövde p.; kiremit (10 R 4/8) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, hafif açkılı, çark yapımı, bezeme siyah (10 R 2.5/1). Çiz. no. Kg. Höy. 1030.
  3. Göl’de p.; pembemsi kiremit (10 R 5/6) hamurlu, koyu kiremit (10 R 4/6) astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı, çark yapımı, bezeme siyah (10 R 2,5/1). Çiz. no. Rg. Höy. 957.
  4. Çanak p.; siyalı (7.5 ١R N2/) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, kötü pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 954.

Res. 18:

  1. Çanak p.: kahve (5 ١R 5/6) hamurlu, kırmızımsı kiremit (10 R 4/6) astarlı, ince kum katkılı, kötü pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 623
  2. Çanak p.: kaine (5 YR 5/6) hamurlu, kırmızımsı kiremit (10 R 4/6) astarlı, ince kum katkılı, kötü pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1005.
  3. Çanak p.; kaine (5 YR 5/4) hamurlu, koyu kahve (5 YR 5/6) astarlı, orta krrm katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı, çarkyapmu. Çiz. no. Kg. Höy. 897.
  4. Çanak p.; kahve (5 YR 4/6) Hamurlu, kırmızımsı kiremit (10 R 4/6) astarlı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 906.
  5. Çanak p.; kahve (2.5 YR 4/6) hamurlu, kırmızımsı kiremit (10 R 4/6) astarlı, ince kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 544.
  6. Çanak p.: açık kahve (5 YR 5/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, ince kum katkılı, iyi pişir ilmiş, açkılı, çark yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 537.
  7. Siyalı taş mühür. Env, no. Kg. Höy. 824/97.1; müze env. no. 13.1.97.
  8. Siyalı taş mühür. Etüd no. Kg. Höy. 768 /97 (1).
  9. Tunç mızrak. Env. no. Kg. Höy. 1117/97.8; müze env. no. 13.8.97.
Res. 25:

Çömlek; siyah (7.5 YR N2/) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, kaba kum katkılı, kötü pişirilmiş, açkılı, el yapımı. Env. no. Kg. Höy. 1116/98.3.

Res. 26:

Çömlek; siyah (7.5 YR N2/) hamurlu, içi gri dışı ise hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, kötü pişirilmiş, açkılı, el yapımı. Env. no. Kg. Höy. 1216/97.14.

Res. 27:

Çömlek; kiremit (10 R 5/6) hamurlu, içi hamurunun renginde dışı ise siyah astarlı, pişme nedeniyle dış yüzde kahverengi alacalı, kaba kum katkılı, kötü pişirilmiş, açkılı, el yapımı. Çiz. no. Kg. Höy. 1204.




























Dipnotlar

  1. Prof. Dr. Veli Sevin: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı, ÇANAKKALE. <br>Dr. Aynur Özfırat: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 34459-İSTANBUL. <br>Ersin Kavaklı: Van Müzesi Müdürü, VAN.<br>
  2. Kazılarımızın gerçekleştirilmesine katkıda bulunan başta Van Valisi Savın Abdülkadir Sarı olmak üzere, İl Özel İdaresi Müdürlüğü'ne teşekkürü bir borç biliriz
  3. Bu çalışma İstanbul Üniversitesi Araştırına Fonunca desteklenmiştir. Proje No. 613/210494.
  4. Çalışmalara bu satırların yazarlarından başka, arazi sorumlusu olarak Erciyes Üniversitesi'nden Araş. Gör. (M A.) Hakan Sivas, Kahire Üniversitesi'nden arkeobotanist Dr. Hala Barakat, Van Müzesinden Arkeolog Hanifı Biber, Tübingen Üniversitesi'nden doktoram Jale Velibeyoğlu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden doktoram Margaret Payne ile yüksek lisans öğrencileri Erkan Koııyar. Z. Nilüfer Aydın ve Süreyya Algül, Sanat Tarihçisi Nuray Kavgaz, İstanbul Teknik Üniversitesi yüksek lisansiyeri Sabiha Akman, Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü lisansiyerlerinden Semra Aldoğaıı ve Davut Paşaviğit katılmıştır. Konservasyon çalışmalarının bir kışını İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi. Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma Bölümü öğrencisi Eftal Kiraz tarafından yürütülmüştür. Kazı ekibimizde, antropolog olarak Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Paleoantropoloji Bölümü’nden Zehra Satar görev almıştır. Fotoğrafların bir bölümü İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneğinden Firdevs Sayılan tarafından çekilmiştir. Arkeobotani çalışmalarına İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinden Zeycan Kaya yardımcı olmuştur.
  5. Şimdiye dek birkaç kez yayınlanmış olan Karagündüz Höyüğü stratigrafisi birbirinden ufak tefek farklılıklar gösterir (Sev'in, Kavaklı. özfrrat 1997: 573; Sesin 1998: 715). Bu. höyüğün en t'ıst kısmındaki, kalınlığı ortalama 2.50 m.'yi bulan Erken Transkafkasya Dönemi öncesi tabakaların çok karışık ve birbirini çok talrt'ip etmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Burada sunulan yeni tabakalaşma dıırırmu 1998 yılı kazı sonuçları gözönünde bulundurularak yapılmıştır.
  6. Bkz. Corpus Iııscıiptionıım Cliiddicarum . Berlin. Leipzig 1928: 35, No. 15: Aııııtnien Einst undjetzt 11/1, BerlinLeipzig 1926: 37. Karagündi'ız yaşlıları kilisenin küçüklüklerinde ayakta olduğunu ve sonradan taşlarının sökülerek köy camimin yapımında kullanıldığını ifade etmektedirler
  7. Kazıda çıkan insan iskeletleri Ankara Ünhersitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Paleoantropoloji Auabilim Dalı ndan Prof. Dr. Erksin Güleç ve ekibince İncelenmektedir. Bu konuda yayınlanan ilk rapor için bkz. İ. Özer, A. Serim ve diğ., "Karagündüz Kazısı'ndan Çıkarılan İskeletlerin Paleoantropolojik Analizi", XIV. Aıkeomeui Sonuçlan Toplanası, 1998: 75 vdd.
  8. Biz 1994 yılı raporunda ( Serili, Kavaklı 1995: 340) Geç Dmir Çağ tabakasının "güçlü bir mimari ile birlikte" temsil olunduğuna İşaret etmiştik. Oysa 19951997 yılı kazılan bu güçlü mimarinin Geç Demir Çagı'na degil, 4b yapı katina yani Orta Demir Çag'ına (Urartu) ilişkin olduğunu göstermiştir. Bu stratigrafik durum Van Kalesi Höyüğü'ndekine benzemektedir (Serin 1988: Serin, Kar-akli, özfırat 1997: 575.
  9. Van Kalesi Höyüğü'nden üzeri bu türde fistolarla bezeli benzer bir kap için bkz. Tarhan, Sesin 1992: res. 16.
  10. Hasanlu'da Urartu dönemine tarihlenen IIIB tabakasının iki esreli olduğu, bunun geç esresinde "classical triangle ware"denen boyalı malların az sayıda örnekle ortaya çıktığı belirtilmekle birlikte (Leşine 1987: 234; Dyson, Muscarella 1989: 4) Van Gölü haspasındaki Van Kalesi Höyüğü s٠e özellikle de Karagündüz kazıları bu görüşe destek sağlamış değildir.
  11. II Biz daha önce Yeşilalıç II kalesi çanak çöneklerine dayanarak klasik Urartu ile "triangle ware"ile karakterize olunan Geç Demir Çağ arasında bir geçer esTesinin varlığına değinlilik: Serin 1985: 291. Şimdilik Hasanlu Höyiığü'nde böyle bir evre görünnıez. Bu nedenle Hasanlu UIB '-e IHA yapı katlan arasında bil- boşluk olmalı. Nitekim iler iki yapı katina ilişkin C14 tarilileri de böyle bir boşluğa İşaret etmektedir: Bkz. Dyson. Muscarella 1989: Tablo 1.
  12. Bu türde avlulu Urartu konutları için bkz. Forbes 1983: 115 vdd.. yıg. 63. 67, 72
  13. Djaparidze 1969: 274; Edwards 1986: 73; Lordkipanidze 1991: 55. 69 vd.; Kıışiârev-a 1993: 92 vdd.; Khanzadyan 1995: 5; Simonyan 1995: 43 v-d.

Şekil ve Tablolar