ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Mübahat S. Kütükoğlu

Anahtar Kelimeler: İzmir, Temettü Sayımları, Yabancı Tebaa, Osmanlı, Tanzimat

Tanzimat devrinde maliye alanında yapılan değişiklikler arasında farklı adlarla alınan vergilerin tek bir kaleme indirilmesi de vardır. Bu yeni vergi için bütün hane reislerinin mal, mülk ve gelirlerinin tesbit edilmesi gerekmiştir. Onun için de bu sayımlar "temettü" sayımları olarak adlandırılmıştır. İlk defa 1256'da başlanan temettü sayımlarına, biraz değişikliğe uğratılarak 1261 (1845)'de devam edilmiştir[1]. Müslim ve gayr-i müslim bütün tebaa yanında yabancı tabiiyetinde bulunanlar da sayım kapsamı içine alınmıştır. Osmanlı tebaası köy köy, mahalle mahalle yazılırken yabancı tebaa tâbi oldukları devletlere göre ayrı ayrı kayd edilmişlerdir. Bu sayımlarda "an cemaatin" vergi de denilen "vergi-i mahsûs" mıkdarlarının tesbiti yanında cizye mükellefi oldukları halde bir şekilde saklanmayı başaranların tesbiti de hedeflenmiştir.

İzmir Temettü Tahrirleri

İzmir, Anadolu'nun en mühim ticârî merkezi olması dolayısiyle hayli gayr-i müslim tebaayı barındırmakta ve bunlardan imkân bulanlar cizye başta olmak üzere bazı mükellefiyetlerden kurtulmak için yabancı tabiiyetine geçmekteydiler. Yeni konulan verginin sadece Osmanlı tebaasından alınması halinde şimdiye kadar yabancı tabiiyet veya himayesine girmeyenlerin de bu yola baş vuracakları düşünülerek yabancı tebaa ve himayesine girenlerin vergi mükellefi haline konulmaları uygun bulunmuştu. Ancak, 1263 (1847)'de yabancı tebaanın ödemesi gerekli verginin 1256’dan beri tahsil edilemediği görülmüştü[2]. Yabancı tabiiyet ve himayesinde olanlar, Tanzimatın ilk yıllarında yapılan tahrirde emlâk, kira ve temettülerin doğru yazılmadığını iddia ederek vergi-i mahsûsayı ödemeyi reddediyorlardı. İzmir Muhassılı Şakir Bey, bu iddianın vergi ödememek için bir bahane olduğu görüşündeydi[3]. Ayrıca, o zamana kadar Osmanlı tabiiyetinde kalmış olanlar bakımından da hakkaniyetsizlik söz konusu oluyor; bunlar da adetâ tabiiyet değiştirmeye özendiriliyorlardı. Şakir Bey, bu konuda elinden gelen gayreti göstermiş; İzmir'deki bazı ileri gelen yabancı tebaa ile meseleyi müzâkere ederek biriken meblâğın ödenmesine sıcak bakmalarını sağlamıştı[4]. Bu husus, önce Meclis-i Vâlâ, sonra Meclis-i Hass-ı Vükelâda görüşülmüş; birikmiş olan meblâğın takside bağlanması uygun bulunurken, gerek birikenlerin, gerekse bundan böyle tahakkuk edecek vergilerin zamanında ödenmesi için İzmir'de, yabancılardan sözü dinlenir kimselerin de yer alacağı husûsî bir meclis kurulması için irade çıkmıştı[5].

Diğer yerlerde yapılanlarla birlikte 1261'dc İzmir'de de sayıma başlanmıştı. Osmanlı tebaası olan Müslüman ve gayr-i müslimlerin sayımı için Asâkir-i muntazama-yı şâhâne kaymakamlarından Hacı Raşid Bey memur edilirken yabancı tebaa ve himayesinde bulunanların sayımlarıyla Alımed Vefık Efendi (Paşa)[6]vazifelendirilmişti[7]. Ancak, Ahmed Vefik Efendi yabancı tebaanın bir mikdarını tahrir etmiş; defterleri düzenlerken İzmir'de bir yangın çıkmış[8] ve bunun için de tahrir yarım kalmıştı. Tahririn bitirilememesinin bir sebebi de binden fazla sahsa konsoloslar tarafından sahib çıkılmasını Ahmed Vefik Efendi'nin kabul etmemiş olmasıydı. Yabancı tebaaya mensub bazı kimseler ise yazılmak üzere gelmemişlerdi. Bn durumda sayıma devamı İmkânsız gören A. Vefik Efendi tamamlanan defterleri Rıf"at Paşa'ya teslim ederek şehirden ayrılmıştı[9]. Osmanlı tebaasının tahririne memur edilen Râşid Bey ise Müslüman nüfusun sayımını bitirmiş; reayanın tahririne başladığı sırada yangın çıkmıştı. Bir süre sonra Raşid Bey'in de başka bir memuriyete tayini dolayısiyle reaya tahrir olunamamıştı. Daha sonra oradaki ferikler nezaretinde bir katib tarafından reayanın tahririne başlanmışsa da bu defa da tamamlanamamıştı.

Diğer taraftan, İzmir'de iler hangi bir devlet tebaa veya himayesinde olmadığı halde "sıfat-ı ecnebiye'de bir hayli insan mevcuddu. Çeşme, Urla ve Kuşadasi'nda da yabancı himayesinde olduğunu iddia eden hayli reaya bulunmaktaydı. Elde bir tahrir defterinin bulunmayışının başka mahzurları da vardı. Doğum ve ölümler takib edilemediğinden reayanın miktar ve durumları hakkında kesin bir bilgiye sahib bulunulmuyordu. Dolayısiyle toplanması icab eden cizyenin 2/3'ye yakıtı kısmı toplanamıyor: cizye evrakının çok büyük bir kısmı İstanbul'a iade ediliyordu. Bu durumun halli için kesinlikle yeni bir tahrire ihtiyaç olduğu açıkça görülüyordu. Ancak, tahriri yapacak şahsın lisan bilmesi de gerektiğinden Muhassıl Şakir Bey, 16 Ramazan 1263 tarihli şukkasında, yine Tercüme Odası hulefasından birinin bu işle vazifelendirilmesini taleb etmişti[10].

Şakir Bey'in yazıları üzerine Meclisi Vâlâ'da yapılan görüşmeler sonunda İzmir tahririnin bu durumda kalmasının doğru olmadığına ve bir an önce bitirilmesi İçin yine Tercüme Odası hulefasından birinin, reaya tahriri İçin ise İzmir muhassıllığınca ihtiyaç olan katiblerin tayinine karar verilmişti[11]. Yabancı tebaanın da tahrir edilecek olması Hariciye Nezâretinin devreye girmesini gerektiriyordu. Bunun İçin İstanbul'daki sefaretlerle temasa geçilip İzmir’deki konsoloslarına kurulacak özel komisyon için talimat vermeleri istendi. Komisyonun yabancı üyeleri, Tanzimatın ilk yıllarındaki tahririn kifayetsiz olduğu, oturdukları evlerin bazı odalarını kiraya verenlerin tahrir dışı kaldığı, bunun ise hakça olmadığını bir kere daha belirttiler. Neticede Avusturyalılar dışındaki üyeler yeni bir tahrir hususunda görüş birliğine vardılar. Buna göre vergilendirme, emlaki olanlar için emlak kıymetlerine göre, emlaki olmayıp zenaat ve ticaretle geçinenler İçin kazançları üzerinden hesablanacaktı[12].

Kararın I263'de alınmasına rağmen tatbiki İçin biraz zaman geçmesi gerekti. 1266'da Tercüme Odasından Ali Nihad Efendi tahrir İşiyle vazifelendirildi. Ali Efendi, İzmir'e gidip durumu mahallinde inceledi ve nasıl bir usûl takib edilmesi gerektiğini tesbit ederek iki müzekkire sundu. Tahririn nasıl yapılacağı hakkındaki müzekkirede şehrin mahallelerindeki cadde ve sokaklara isim verilmesi ve bu isimlerin sülüs hatla yazılmış levhalarının sokak ve caddelerin sağ başlarına asılması, her sokakta sağ baştan başlanarak ev, magaza, dükkanlarla, hâlî arsalara varıncaya kadar numara verilmesi; şehrin bir plânı yapılarak bu numaraların plan üzerinde de gösterilmesi; bundan sonra bu numaralar esas alınmak üzere emlakin teker teker tahriri ve her birinin, milliyet ve şöhretleri de kayd edilmek üzere sahibleri, kirada ise kiracıları ile kıymet ve gelirlerinin cetvelli bir deftere kayd edilmesi; her mahallenin emlâk, arsa vs.nin toplamının verilmesi usûlü benimsendi[13]. Frenk mahallesi isminin kaldırılması ve bu kısmın dört mahalle olarak yeniden teşkilatlandırılması kabûl edildi, o sırada Sultan Abdülmecid in İzmir'i ziyareti vuku' bulduğu ve Padişah bu caddeden de geçtiği İçin, ziyaretin hâtırasını yaşatmak üzere dörde ayrılan Frenk mahallesine Mecidiye, Sultaniye, Teşrifiye ve Mesudiye adları verildi[14].

Defterlerin hazırlanması Pâdişâhın İzmir'deki kısa ikametine yetiştirilememiş; daha sonra Ali Nillad Efendi defterler, harita ve Halil Rıfat Paşa'nın tahriratlarını hamilen İstanbul'a gitmiş, sunduğu müzekkirelerdeki teklifler uygun bulunarak kendisine gerekli talimat verilmişti[15].

Yabancılara Aid Temettü Defterleri

İzmir'de, birinci yarım kaldığı, yapılanlar ise sıhhatli olmadığı için, iki defa temettü tahriri yapıldığı anlaşılıyor. Ancak, buna rağmen Başbakanlık Arşivindeki temettü defterleri içinde İzmir'e âid olanların sayısı çok az olup bunlar da yabancı tebaaya âiddir. Dört büyük devletin (İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya) yanı sıra İtalyan devletlerinden Napoli, Sardinya, Ceneviz ve Toskana ile Danimarka, Prusya, Felemenk ve Yunan tebaaları defterleri bulunmaktadır.

Defterler, hane reisleri esas alınarak ve mahalle mahalle yazılmıştır. Frenk mahallesi 8 mahalle olarak gösterilmektedir. Bunlardan 5. Gül Mahallesi, 8. ise Hacı Karanti Mahallesi adlarını taşımaktadır. Diğerleri numara ile gösterilmişlerdir.

Hane reislerinin,

  1. Adı, baba adı, nereli olduğu, Yahudi ve Ermenilerde milliyeti, yaşı;
  2. Varsa oğulları ve kardeş, baba, damat, yeğen, enişte (yaşları ve çalışıyorlarsa meslekleri ile birlikte), şerik ve refikleriyle çırak ve hizmetkârları dit yazılmıştır.
  3. Bundan sonra mülklerine yer verilmiştir. Ev, dükkân, mağaza, mahzen, değirmen ve arsaların yerleri, sayıları ve kıymetleri; kayık ve pereme gibi geçim vasıtaları ile beygir ve katır gibi hayvanlar; bunlardan gelir getirenlerin yıllık gelirleri kayd edilmiştir.
  4. En alta toplam mal ve mülk kıymetleri ile o şahsın işinden ve mülkünden elde ettiği temettü yazılmıştır. Mülklerin temettüü, kıymetlerinin %1'i oranındadır ki bu, alınacak vergi olmalıdır[16].
  5. Defterlerin son sahifelerinde emlâk kıymetleri ve nüfus toplamları kayd edilmiştir. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, bu kayıdlar tam bir titizlikle tutulmuş gibi görünmemektedir. Meselâ, meslek, memleket, tebaa ve himaye hususları her zaman belirtilmemiştir. Fazla mülkü olan şahısların emlâklerinden olan temettüleri çok kere kayd edilmediği gibi kazanç getiren mesleklerde de iş temettüleri ekseriya ihmal edilmiştir. Dolayısiyle bu defterlerden kesin istatistik¡ bilgiler çıkarmak imkânsızdır. Toplamların doğru yapıldığı da söylenemez. Bilgisayarda yapılan toplamlarla defterlerde verilenler arasında bazen milyonu bulan farklılıklar tesbit edilmektedir. Elimizdeki defterlerde tanzim edenlerin isim ve mühürlerinin[17] bulunmayışı bunların sûret olduklarını düşündürmektedir ki, belki de bazı bilgilerin ihmal edilmiş olması bundan kaynaklanmıştır.

Bütün bu eksikliklere rağmen, İzmir’de yabancı tabiiyet ve himayesinde bulunan nüfusa âid temettü defterlerinin tetkiki, kesin olmamakla beraber bizi nüfus, mülk ve gelirleri hakkında bazı sonuçlara götürmektedir.

Nüfus

a. Her şeyden önce İzmirde yabancı tebaa olarak kayd edilmiş olanların tamama yakını Osmanlı tebaası olarak doğan, sonradan tabiiyet değiştiren veya himayeye girenlerden meydana gelmektedir. Bunların da büyük ekseriyeti rumdur. Yunan tebaası olanların çoğu adalardan gelmiştir. Bir kısmının kaç yıl önce geldiği veya kaç yıldır tabiiyet yahut himayede olduklarına işaret edilmiştir. En kalabalık grup İstendillilerdir (%19). Onu Andreliler (%7) takib etmektedir. İzmirliler %5'dir. %1 kadar da Yahudi vardır. Diğerleri Morali, Nakşah, Sakızlı, Rumelili ve Manyot'dur[18].

Tablo I

İzmir'deki Yunan Tebaasının Menşe’lerine Göre Dağılışı



b. Yabancı tebaanın büyük ekseriyeti Frenk mahallesinde yaşamaktadırlar. İkinci sırada Kasab Hızır mahallesi geliyor. Ermeniler genellikle Kasab Hızır'daki Ermeni mahallelerinde, Ermeni Hastanesi civarında oturmaktadırlar. Yahudiler ise İzmir'in daha ziyade Kefevî ve Cami‘-i atik mahallelerinde, daha az olarak da Pazaryeri, Hatüniye ve Haşan Hoca mahallelerinde yaşamaktadırlar.

c. Yabancı tebaa İçinde en kalabalık grup Yunan tabiiyetinde olanlardır. Yunan tebaa ve himayesinde bulunan hane reisleri sayısı 716'dır.İngiltere 671 kişi ile ikinci, Avusturya 305 kişi ile üçüncü, Fransa 297 kişi ile dördüncü ve Rusya 129 kişi ile beşinci gelmektedir. Onları, İtalyan devletlerinden sırasıyla Toskana (100), Ceneviz (96), Napoli (46) ve Sardinya (37) takib etmektedir. Felemenk (34), Danimarka (19) ve Prusya (7) tebaalarının sayılan ise 50'nin altındadır[19].

d. Yabancı tebaa yaş ortalamasına göre tasnif edildiğinde en fazla sayıda olanlar bütün gruplarda 3040 yaş arasındakilerdir. Ceneviz ve Prusya tebaalılar hariç, bunu 4049 yaş arasındakiler takib eder, üçüncü sırada ise 20-29 yaş arasındakiler gelir. Ceneviz tebaasında ikinci sırada 20-29, üçüncü sırada 40- 49 yaş grubu yer alır. Prusya tebaası içinde 40-49 yaş grubunda kimse yoktur. Zaten en az sayıdaki yabancı tebaa Prusya'dadır. Napoli tebaasında ise 20-29 ve 4049 yaş gruplarındakilerin sayılan aynıdır[20]. Tabii olarak en az sayıda yabancı tebaa 80 yaşın üzerindekilerdedir. 80-89 arasında Avusturya, Fransa, İngiltere, Toskana ve Yunan tebaalarında, 90'ın üzerinde ise sadece Yunan tebaası içinde bir kişi vardır.

Yabancı tebaada bulunanların bir kısmının yaşlan kayd edilmemiştir. En fazla kayıtsız Fransız tebaasındadır. Onu Yunan, Avusturya ve Rusya tebaası içindekiler takib eder.

Tablo II

İzmir'deki Yabana Tebaanın Yaş gruplarına Göre Dağılışı



e. Şehirdeki yabancı tebaanın erkek nüfusunun hesaplanabilmesi için defterlerde adlan kayıtlı hane reislerinin yanlarında yaşayan veya aynı evi paylaşan sadece evlad değil baba, kardeş, torun, yeğen, damat, kuzen, uşak, hizmetkar, çırak, besleme gibi kimselerin de ilâve edilmesi gerekir ki bunların sayısı 66'dır. Defterlerde kayıtlı 2.465 kişiden 252'si bekar olduğuna göre hane sayısı 2.213 demektir. Erkek evlad (2.340) ve aynı yerde birlikte yazılan yakınlar (514) katıldığında sayı 5.O67'yi bulur. Her evde bir eş ve en azından bir de kız evlad olduğu düşünülürse yabana tebaanın aileleriyle birlikte sayıları en aşağı 9.500 - 10.000 raddelerine varır[21].

f. Çocuk sahibi olanlar içindeen çok rastlanan sayı "1'dir. İngiltere, Avusturya, Rusya, Yunanistan, Ceneviz, Sardinya, Danimarka ve Felemenk tebaası olan aileler içinde en kalabalık grup tek çocuklu olanlardır. Onu hemen arkadan iki çocuklar takib etmektedir. Fransa, Toskana ve Napoli tebaaları aileler içinde ise iki çocuğa sahib olanların sayısı daha fazladır.

g. Aile sayısı ile çocuk sayısı genellikle ters orantılıdır. Tek çocuklu yabancı tebaa, toplam çocuklu âileler (-ki, 1197 ailedir-) içinde %43 gibi yüksek bir orana ulaşmaktadır.Onu %31 ile iki çocuklular takib etmektedir. Üç çocuklu âileler %14,5 iken dört çocuktan itibaren oran sür'atle düşmektedir. 8 çocuklu âile sadece İngiliz ve Ceneviz; 9 çocuklu aile ise Felemenk tebaası arasında bulunmakta ve oran 0.08'e inmektedir[22]. Devletler tebaaları ayrı ayrı incelendikte durum toplamın seyriyle hemen hemen paralellik arz etmektedir. Sadece Fransa, Napoli ve Toskana tebaasının iki çocuklu olanlarının dışında ters orantı geçerliliğini korumaktadır. Tablo III’de de görüleceği gibi babalarının yanında yaşayan erkek evlâdların sayısı 2.377’yi bulmaktadır.

Tablo III

İzmir'deki Yabancı Tebaaların Erkek Evlâd Sayılarına Göre Dağılışları



Meslekler

Bazı gruplarda bazı mesleklerin ağır basıyor olması da dikkat çekicidir. Meselâ Yunanistan tebaa ve himayesinde olanlar içinde en fazla rastlanan zenaat kunduracılıktır. Âile reislerinin %17'si kunduracılık, %2'si pabuççuluktan hayatlarını kazanmaktadırlar. İkinci sırada gelen yapıcıların oranının %6; 3. sıradaki doğramacıların %4 olduğu düşünülürse bu hayli yüksek bir orandır. Kunduracılar da "kunduracı" (satıcı olmalı), "kunduracı ustası", "kunduracı kalfası" ve "kunduracı çırağı" olarak belirtilmişlerdir. Bunlar içinde en büyük grupu satıcılar oluşturmakta, ondan sonra sırasıyla "kalfa", "usta" ve "çırak"lar gelmektedir.

Tablo IV

Yunan Tebaası İçindeki Kunduracılar



Fransız tebaası arasında en fazla rastlanan meslek simsarlıktır. Toplam âile reislerinin %12'si simsardır. 2. sırada %6 ile bazirgânlar gelmektedir. Rusya tebaası içinde önde gelen meslek yemişçiliktir. Onu tüccarlar takib etmektedir. Toskana (%25) , Ceneviz (%17) ve Avusturya (%6) tebaaları içinde yine simsarlar önde gelmekte; onları Ceneviz'de frenk terzileri (%10) ve tüccarlar (%7); Toskana'da hahamlar (%21) ve bazirgânlar (%10); Avusturya'da tüccar (%5) ve hekimlerle hizmetçiler (%4) takib etmektedir. Bu tebaa içinde mesleği kayd edilmediği için belirsizler olarak adlandırılan gruba sokulanların sayıları hayli yüksek olup %31'i bulmaktadır. Toskana tebaası arasında haham sayısının fazla oluşu şaşırtıcı değildir. Zira bütün gruplar içinde en fazla musevî bunlar arasında olup grup içinde ekseriyettedirler[23]. İngiliz tebaası içinde en fazla rastlanan meslek terzilik ve kayıkçılıktır. %17'nin mesleği ise kayd edilmemiş olan bu grup içinde çok çeşitli meslek gruplarına rastlanması dolayısiyle en çok icra edilen mesleğin oranı bile %5'te kalmıştır[24].

Tablo V

Bazı Yabana Tebaanın Mesleklerine Göre Dağılışı



Emlâk ve Gedik Tasarrufu

Yabancı tebaanın sahib olduğu emlâk hiç de küçümsenecek gibi değildir. Pek çok kimse oturduğu evin sahibi olmalıdır. Ancak bunların tam olarak tesbiti mümkün değildir. Zîrâ,

a. Gelir getiren mülkü olanlar yazılmış olmakla birlikte sadece oturduğu eve sahib olanlar ihmal edilmiş gibi görünüyor. Odalarından bir kısmı kiraya verilen evler mutlaka kayd edilmiştir. Kiracı olanlar "filâncanın müsteciri" şeklinde, han odalarında ve dükkânlarda yaşayan bekârlar da bu özellikleri belirtilerek yazılmış olmakla birlikte bütün bunların toplamları nüfusun tamamını vermemektedir[25]. Muhtemelen aradaki farkın bir kısmını oturduğu evden başka mülkü olmayanlar meydana getirmektedir. Fakat bunun ne kadarının sadece kendisinin oturduğu bir evi bulunan, ne kadarının ise hiç mülkü olmayanlardan meydana geldiğini tesbit etmek mümkün değildir.

b. Pek çok kimsenin, özellikle oturduğu etinden başka mülkü ve fazla geliri olmayan orta halli kimselerin, evlerinin fazla odalarını kiraya vermek suretiyle gelir sağladıkları görülmektedir. Nitekim bu husus, idarecilerin de gözünden kaçmamış ve vergi tarhında haksızlık olduğu kanaatinin uyanmasına sebeb olmuştur. Hane numaralarının yazıldığı defterlerde birkaç âilenin aynı numarada oturması da bunu ispatlamaktadır. Az olmakla beraber, kendisi mülk sahibi olduğu halde kirada oturanlara da rastlanmaktadır.

c. Çeşitli devletler tebaalarının toplam mülk kıymetleri, nüfusla orantılı değildir. Nüfus olarak ikinci gelen İngiltere tebaası sahib oldukları emlâkin değeri bakımından ilk sırada yer almaktadır. Nüfus bakımından üçüncü sırada olan Avusturya tebaası emlâk bakımından İngiltere tebaasından sonra ikinci sıradadır. Onu takib eden Fransa ve Rusya tebaaları nüfus ve emlâklarının sıralanmasında paralellik göstermektedir. En fazla haneye sahib Yunan tebaası ise pek zengin görünmüyor. Ancak beşinci sırada gelmekte ve İngiltere tebaası mülklerinin ancak %19'una ulaşabilmektedir[26]. Buna da sebeb, Yunan tebaasından olanların ekserisinin daha az gelir sağlayan esnaflıkla uğraşmalarıdır. Halbuki dört büyük devlet tebaası simsarlık, tüccarlık gibi daha yüksek geliri olan meslekleri icra etmektedirler. Nüfus bakımından 6. sırada gelen Toskana tebaası da fazla zengin görünmüyor ve mülk kıymetinde 9. sıraya düşüyor. Nüfus bakımından 10. sırada yer alan Felemenk tebaası ise emlâk bakımından 6. sıraya yerleşiyor. Nüfus ve emlâk bakımından aynı sırada gelen iki devlet tebaası 7. sıradaki Ceneviz ve 11. sıradaki Danimarka’dır.

Tablo VI

İzmir'de Yaşayan Yabancı Tebaadan Mülk Sahibi ve Kiracı Olanlarla Mülklerin Toplam Kıymeti ve Temettüleri



d. Sahib oldukları emlâk bakımından âile reisleri gruplandırıldığında en büyük grubu 5.000 kuruşa kadar olan emlâk sahihleri meydana getirmektedir. Danimarka tebaası içinde 50.000; Yunan ve Toskana tebaaları içinde 60.000 kuruş kıymetin üstünde emlâk tasarruf eden yoktur. Rus ve Fransız tebaaları ise bunlara nazaran hayli zengindir. Rus tebaasından emlâki bulunanlardan altı kişi (%13) 100.000 - 400.000 kuruş kıymeti olan emlâke sahipdir. Ancak bu altı kişiden beşininkinin kıymetleri 150.000 kuruşun altında, sadece bir kişi 300.000 kuruşun üstündedir. Fransız tebaası arasında Rus tebaasına nazaran daha zengin olanlar da vardır. 100.000 - 400.000 arasında emlâk tasarruf eden 7 kişi mevcud olup bunlar, toplam emlâk sahihlerinin %8'ini meydana getirmektedir. İki kişi 200.000, bir kişi 300.000 kuruşun üstünde emlâke sahipdir. Avusturya ve İngiliz tebaalarının %30'u emlâk sahibi olarak görünmektedir. Avusturya tebaası içinde 300.000 kuruşun üzerinde kıymete sahib emlâk tasarruf eden sadece bir kişi, 200.000'in üzerinde iki kişi, 100.000 üzerinde ise altı kişi vardır. İngiliz tebaasına gelince: Eski İngiliz konsolosu John [Cartwright ?], sadece 1.000.000 kuruşun üzerinde kıymeti olan mülke sahib yegâne İngiliz tebaası değil, yegâne yabancı tebaa olma özelliğine de sahipdir. İngiliz tebaasından bir aile 300.000, bir bazırgan 200.000, yedi kişi ise 100.000 kuruşun üzerinde kıymeti olan mülk tasarruf esnektedirler. Felemenk ve Sardinya tebaaları içinde birer kişi 100.000 kuruşun üzerinde emlâk sahibidirler.

Tablo VII

İzmir'deki Yabana Tebaanın Sahib Oldukları Gayr-i Menkullerinin



Kıymetlerine Göre Dağılışı

e. En fazla kira geliri olan yabancı tebaa İngilizlerdir. Onu Avusturya, Fransa, Rusya ve Yunan tebaaları takib etmektedir[27]. Kira gelirleriyle mülk kıymetleri arasında büyük bir paralellik vardır. Yıllık kira miktarları, genellikle mülk kıymetlerinin 1/10'i kadardır.

f. İzmir'deki yabancı tebaanın çok çeşitli gayr-i menkul edindiği görülmektedir. Gayr-i menkulün mülk veya gedik[28], yahut da hem mülk hem de gediğine sahipdirler. Bu âilelerin sayısı toplam 698'i bulmaktadır. 356 aile oturdukları mülk, 14 âile gedik evlerinin bir veya birkaç odasını kiraya vererek gelir temin etmektedirler. Kendi oturdukları evlerden başka ev sahibi olanların sayısı da az değildir. 295 mülk, 14 gedik ve 8 mülk ve gedik kira evi mevcuddur. Bu grupta da İngiliz tebaası 76 mülk kira esiyle ilk sırada yer almakta; onu Avusturya (55), Fransa (51), Rusya (35) ve Yunanistan tebaası (29) takib etmektedir. Bir Avusturya, iki de Fransız tebaası mülk yalı, bir Felemenk tebaası ise mülk ve gedik yalı sahibidir. Rusya ve Toskana tebaalarından birer kişinin mülk yazlıkları vardır. Avusturya tebaasından bir kişi frenkhane gediği, İngiltere ve Yunanistan tebaalarından birer kişi rumhane mülkü, Avusturya tebaasından bir kişi de rumhane gediği sahibidir. Yahudhane mülk ve gediği sahihlerinin sayısı biraz daha yüksektir. Üç Fransız tebaasının mülk yahudhanesi; iki İngiliz tebaasının, biri 1/5, biri 3/5, iki Toskana tebaasının ise birer tam yahudhane gedikleri; bir Avusturya tebaasının ise mülk ve gediği kendisinin olmak üzere yahudhanesi vardır.

Felemenk konsoloshanesince kullanılan konak konsoloshanenin malıdır. Yabancı tebaa arasında han, han odası ve handa menzil sahihleri de bulunmaktadır. İkisi Fransa, sekizi İngiltere, ikisi Rusya, biri de Yunanistan tebaasına âid olmak üzere toplam 13 mülk han; İngiliz tebaasından iki kişinin ise 2 han gediği vardır. 25 mülk, 5 gediği İngiliz tebaasına âid olmak üzere yabancı tebaa toplam 45 mülk, 9 gedik han odasına sahipdir. Bir Fransız, bir İngiliz hastahanesi, bir İngiliz mektebi mevcuddur.

g. Yabancı tebaanın, mülk ve gedik olarak çeşitli zenaatların icra edildiği dükkânları vardır. Bunların bir kısmı sadece dükkân olarak kayd edildikleri halde büyük kısmının hangi zenaat veya ticaret koluna âid oldukları belirtilmiştir. Yabancı tebaanın gerek mülk, gerekse gedik olarak sahib bulundukları dükkân sayısı bakımından İngiltere tebaası yine ilk sırada yer almakta, onu Avusturya, Rusya, Yunanistan ve Fransa tebaaları takib etmektedir.

İngiliz tebaasının mülk dükkânlar içindeki payı, 115,5 dükkân ile %31'e ulaşmaktadır. Onu %23 ile Avusturya, %14 ile Rusya, %9 ile Fransa ve Yunanistan tebaaları takib etmektedir. En düşük pay 3 dükkân (%1) ile Napoli'ye âiddir[29].

Tablo VIII

Yabancı Tebaanın Sahib Olduktan Dükkânların Mülk ve Gedik Sayılan



Yabancı tebaa "71" değişik zenaat veya ticaretin icra edildiği dükkâna sahihtir. Ancak toplam sayıları "10"un üzerinde olan "8" dal vardır. Bunlar içinde de en fazla sayıda olan "koltuk" tabir edilen ve "mevcud ve muayyen dükkânlardan fazla olarak aynı çarşıda veyahut esnafın toplu olarak bulunmadığı diğer bir mahalde[30] ; başka bir ifadeyle mahalle aralarında, "köşede bucakta" açılan dükkânlardır[31]. Koltuklar hem mülk, hem de gedik olarak ilk sırada gelmektedir. Bu da, hiç olmazsa yabancı tebaa elindeki dükkânların en büyük kısmının mahalle aralarında bulunduğunu göstermektedir. Koltuk dükkânlarını kunduracı ve bakkallar takib etmektedir. Attar ve tütüncü dükkânları ile doğramacı ve manifaturacı mülk dükkânlarının sayıları aynıdır. Gedik sayılarında koltuktan sonra doğramacı ve bakkallar gelmektedir.

Tablo IX

Yabancı tebaanın onun üzerinde dükkana sahib olduklan meslekler



Diğer iş kollarındaki dükkanlar ise abacı, aşçı, bardaki, berber, boyacı, çakıcı, çanakçı, çerçi (ufak tefek eşya ve bunları satan), çilingir, çubukçu, çukaçı, doğramacı, eskici, eyerci, fenerci, francalacı, hekim. hırdavatçı, horasancı, hurdacı, incici, iplikçi, iskemleci, İspençyaı (eczacı), kalaycı, kanaviçeci, kasab, katmerci, kazzaz, kömürcü, kuşçu, kuyumcu, kürkçü, makarnacı, manav, marangoz, mısırcı, pabuççu, piştovcu (tabancacı), saatçi, sahtiyancı, sandıkçı, sardalyacı, sarraf, sigaracı, simci (gümüşçü), sütçü, şapkacı, şekerlemeci, şerbetçi, şişeci, taşçı, tenekeci, terzi, tuhafçı (tuhafiyeci), tülbentçi, uncu, urgancı, varilci, yemişçi, yorgancı ve zahirecidir. Bu dükkanların büyük kısmı birer veya ikişer tanedir.

Mağaza ve m alizen sayılan da hayli kabarıktır. "64" mülk, "46" gedik, "4" mülk ve gedik mağaza vardır. Gerek mülk (20) gerekse gedik (13) olarak en fazla sayıda mağazaya sahib olanlar Rusya tebaasıdır, ikinci sırada mülkde Fransa (12), gedikte İngiltere(10) tebaaları gelmektedir.

Yabancı tebaanın sahib olduğu mahzen sayısı da hayli yüksektir. 270 mülk, 78,5 gedik, 13 mülk ve gedik mahzen vardır. Mülk mahzenlerde Avusturya (87),İngiltere(78,5), Rusya (52) ve Fransa (30); gediklerde ise Avusturya (30), Fransa (20) ve Rusya (11,5) tebaaları ilk sıralardadır.

Meyhane, kahvehane, fırın, lokanta ve yazıhaneler de yabancı tebaanın sahib oldukları gayr-i menkullerdendir. 27,5 mülk kahvehaneden 11'i frenk kahvehanesidir. Fırınlar da ekmekçi, francalacı, börekçi, katmerci ve peksimet fırınları olarak yazılmışlardır. Bir kısmında ise ne fırını olduğuna İşaret edilmemiştir ki, bunlar, düzenlemede ekmekçi fırını olarak kabul edilmişlerdir. Toplanı 16,5 fırın yabancı tebaanın mülkiyetindedir. Ayrıca, "5" gedik ve "2" mülk ve gedik fırın tesbit edilmektedir.

"2"si frenk lokantası olmak üzere "7" mülk lokanta, "28" de yazıhane vardır.

Yabancı tebaanın tekne ve hayvan sahihlerine de rastlanmaktadır. "43" kayık (-ki bunlardan biri ığrıp, biri taş, ikisi kortiya kayığıdır-), "3" mavna, "14" pereme, "10" korina; "32" beygir, "3" katır, "2" de merkeb sahibi sayılmaktadır.

Sonuç

Aslında bu defterlerdeki bilgiler eksiksiz olarak yazılmış bulunsaydı XIX. yy. ortalarında İzmir'deki yabancı tebaa ve himayesindeki nüfusu ve bunlara âid özellikleri mükemmel bir şekilde tesbit edebilecektik. Ne yazık ki, eldeki defterlerde zaman zaman meslekler, yaş, temettü veya vergi gibi hususların tam yazılmamış olması bize bu imkânı vermiyor. Bununla birlikte hiç de küçümsenmeyecek bilgiler edinebiliyoruz. Eğer ileride Osmanlı tebaasına âid defterler de bulunabilirse -ki meselâ reaya nüfusuna âid tahrir defterlerinin olduğu yabancı tebaa defterlerindeki bazı kayıtlardan, Müslüman nüfusun tahririnin yapıldığı ise belgelerden anlaşılmaktadır- İzmir nüfusu ve şehirdeki ev, han, dükkân, vs. gayr-i menkullerini bütün olarak görmek ve şehrin sosyal ve İktisâdi yapısı üzerinde oldukça doğru sonuçlar çıkarmak mümkün olabilecektir. Temennimiz, bugün ulaşılamayan defterlerin bir an önce bulunup tasnif edilerek araştırmacıların incelemelerine sunulmasıdır.









Dipnotlar

  1. Temettü defterleri için bk. Mübahat S. Kütükoğlu, "Osmanlı Sosyal ١e İktisâdi Tarihi Kaynaklarından Temettü Defterleri". Belleten. LIX/225 (Ankara 1995), 395-412.
  2. İzmir’deki müstemenlerin 1256-1262 yıllarına âid ödemeleri gereken vergi-i ma/ısüsaları şöyle idi: <br>Yıl Vergi miktarı 1256 345.858 <br>1257 368.958 <br>1258 379.692 <br>1259 383.000 <br>1260 383.000<br> 1261 383.000 <br>1262 383.000 <br>1263 383.000 <br>(Başbakanlık Osmanh Arşivi(BOA), irade tasnifi-Meclisı Vâlâ (Irade-MV), nr. 2345/4).
  3. Şakir Bey'in 29 Şa'ban 1263 (12 Ağustos 1847) tarihli şukkası: Irade-MV, nr. 2345/2.
  4. Şakir Bey'in 16 Ramazan 1263 tarihli diğer şukkası: Irade-MV, nr. 2345/1.
  5. 20 Şevval 1263 (1 Ekim 1847) tarihli arz tezkiresi hamişine ayni tarihli irade: İıade-MV, nr. 2345.
  6. Diyanet İslâm Ansiklopedisindeki "Alımed Vefik Paşa" maddesinde Prof. Faruk Aklin, 1842-49 yıllarında Hariciye Tercüme Odası birinci sınıf hıılefalığında bulunan Alımed Vefik Paşa'ııın I843'de "İzmir'de tabiiyet meselesinin halli İŞİ" ile vazifelendirdiğinden bahs etmektedir (II, İstanbul 1989, s. 144).
  7. İzmir Muhassih Şakir Bey'in 16 Ramazan 1263 (28 Ağustos 1847) tarihli şııkkası: irade- MV. nr. 2379/1.
  8. Bu yangın 29 Cemazryelahır 1261 (5 Temmuz 1845) günü Peştemalcılarbaşı'ndaki Imamoğlu Hanı'ndan çıkmış ve kısa sürede yayılarak Ermeni Mahallesinin %95'den fazlasını, Rum ve Frenk mahallelerindeki yapıların 1/3'ini, Müslüman Malıallesinde 200-300 ev ile Yahudi Mahallesindeki evler ve Rum ve Ermeni kiliselerini yakmıştı. Yangından ancakç arşı ve gümriikler ile bazı Müslümanların mahalleleri ye Frenk Mahallelinin sahil tarafi kurtulabilmişti, tafsilat'İçin bk. Kemalettin Kuzucu, "1825 izmii' Y’angını", Toplumsal Talih, sayı 62 (İstanbul Şubat 1999), s. 20 vd.
  9. Irade-MV, lir. 2379/1.
  10. Irade-MV. lir. 2379/1.
  11. 9 Şevval 1263 (20 Eyliil 1847) tarilıli Meclis-¡ lâlâ niazhatası: Irade-MV, lir. 2379/2. Bil konudaki irade Selh-İ Şevval 1263 (10 Ekim 1847) tarihlidir. İrade-MV, nr. 2379.
  12. 9 Receb 1265 (31 Mayıs 1849) tarilıli İzmir Meclisi mazbatası: lrade-MV, nr. 4104/2 ve binimi kabilli makamında olan 10 Şa'ban 1265 (1 Temmuz 1849) tarihli Meclis-i Vâlâ mazbatası: İrade-MV, 111'. 4104/1.
  13. Ali Nillad Efeııdi'niıı bend bend kaleme aldığı mıizekkiresi ve her birinin i'ızeriııde komisyonca verilmiş karan ihtiva eden belge: İıade-MV, 111'. 58/55/4.
  14. Zilka'de 126(5 (24 Ekim 1850) tai'ilıli komisyon raporu (İrade-MV, 111'. 5865/2) ve buna dayanan 21 Mıılıari'em 1267 (26 Kasım 1850) talilıli Meclisi Vâlâ mazbatası (İrade-MV. ur. 5865/1.
  15. Sadrazamın 3 Safer 12(57 (8 Aralık 1850) tarihli arz tezkil'esi hamişinde Pâdişâhın 5 Safer (10 Aıalık) tarihli ¡iadesi: Irade-MV, nr.58(55.
  16. Osmanlı tebaasının temettü sayımlarına âid 1256 tarihli ilk defterlerde sadece kıymet. 1261'dekilerde ise sadece gelir kaydı edilmiştir (Bk. M.S. Kütükoğlu, a.g.m.). Halbuki İzmir'deki yabancı tebaa için tutulan temettü defterlerinde bunların ikisine birden yer serilmiştir
  17. Temettü defterleri serisinin diğer mahallere âid orijinallerinde defterlerin sonunda daima tanzim edenlerin makam mühürleri bulunmaktadır.
  18. Bk. Şekil 1.
  19. Bk. Şekil 2.
  20. Bk. Şekil 3.
  21. 2213 hane reisi 2377 erkek evlad 4426 eş ve kız evlad (tahmini) 514 baba, torun, kardeş, vs. 9530
  22. Bk. Şekil 4.
  23. Bunlar "yahud taifesi" şeklinde belirtilmiş olmakla beraber işaret edilmeyenler arasında da MUSeVi isimlerinin bulunması kesin sayı verilmesini imkânsız kılmaktadır. Bk. Tablo V.
  24. Bk. Şekil 5
  25. Bk. Tablo VI.
  26. Bk. Şekil 6.
  27. Yabancı tebaanın mülklerinden elde ettikleri gelirler için bk. Şekil 7.
  28. Gedik, bir zenaatIn icrast İçin gerekli aletler ve o zenaatı icrasr selahiyetidir. Gedik salribi olmayart kimse dükkan acamadtğr gibi esnaflık da yapamazdı. Bir gedik hangi esnaf koluna tahsis edilmişse salrib olait ancak o dalda esnaflık yapabilirdi. Gediğin şekil değiştirmesi ancak ihtiyac lıaliltde ve resmi miısaadeyle olurdu. Gedikler, alınıp satılır, borç alınmasında ipotek edilebilinirdi. Tam. yarim, 1/4, 1/8 gibi hisselerle de gediğe sahib olunabilinirdi. Tafsilat İçin bk. Sidkr, Gedikler, İstanbul 1325 ve M. s. Kûtükoğlu, "OsmanlI iktisadi Yapısı", Osmanh Devleti r e Medeniyeti Tarihi, 1, İstanbul 1994, s. 611
  29. Bk. Şekil 8.
  30. Osman Nuri [Ergin], Mecelle-i Umur-i Belediye, İstanbul 1922, I, 302.
  31. a.g.e, I, 653, n. 1.

Şekil ve Tablolar