ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Vehbi Günay

Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Klâsik Dönem, Kent Tarihçiliği, XVI. Yüzyıl, Ankara, Konya

OZER ERGENÇ, Osmanlı Klâsik Donemi Kent Tarihçiliğine Katkı. XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya, Ankara Enstitüsü Vakfı Yayınları: 1, Ankara 1995, ISBN 975-95848-D-8, 247 s.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan Türk tarihi çalışmaları arasında özellikle Anadolu'daki yerleşim birimleri monografilerinin sayıca fazlalığı ve bu konulara ilginin yoğunluğu dikkati çekerken. sonraki yıllarda bu tur çalışmaların azaldığı da gözden kaçmamaktadır. Ancak arşivlerimizin araştırmacıların hizmetine girmesi ve üniversitelerimizde bu sahalarla ilgili tezlerin yapılması şehir tarihi çalışmalarına eski önemini kazandırmıştır.

Tanıtmaya çalışacağımız kitap da ülkemizde bu sahada yapılmış ilk çalışma örnekleri arasında gelmektedir. Eser, yazarın "1580-1596 Yılları Arasında Ankara ve Konya Şehirlerinin Mukayeseli incelenmesi Yoluyla Osmanlı Şehirlerinin Kurumlan ve Sosyo-Ekonomik Yapısı Üzerine Bir Deneme", (A.Ü.D.T.C.F., Ankara 1973) başlıklı doktora tezi ile sonraki yıllarda ayni konularda yaptığı araştırma ve yayınlarına dayanmaktadır. Yazar yayında çalışmanın ilk haline pek müdahale etmediğini belirtmektedir (s. 11).

Osmanlı Devleti'nin siyasi ve ekonomik tarihi konularında yapılan çalışmaları şehir ölçeğinde ele alarak ülkenin genel durumu hakkında bilgi sahibi olunabileceğini belirten yazar. XV. yüzyıldan itibaren İslam dünyâsının tek temsilcisi olan Osmanlı Devleti dönemi şehir çalışmalarının sayıca azlığına dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmada zaman olarak XVI. yüzyılın ikinci yarısının seçilmesinin nedeni mevcut malzeme ve dönemin özelliğiyle ilgilidir. Sosyo-ekonomik çalışmaların vazgeçilmez kaynaklarından olan şer’iye sicillerinin en eskisi Ankara için 15834 (991-2). Konya İçin ise 1562-3 (970-71) tarihlidir. Kanuni'den sonraki bu dönemde, bozukluk ve şikayetlerle ilgili kayıtların yanında arşiv belgelerine yansıyan "kadimden olıgeleni" de yakalamak mümkündür. Ayni coğrafi koşullardaki Ankara ve Konya'nın idari sistem içerisinde şehzade sancağı gibi ayrıcalıklarının bulunmaması, timar rejiminin uygulandığı eyaletler İçinde sancak merkezi statüsünde bulunmaları, ayrıca ulaşım ve ticaret yollan üzerindeki bu şehirlerin iktisadi ilaya tının canlılığı karşılaştırmalar için uygun zemini hazırlamışın. Ankara'nın 15834 ile 1627, Konya'nın 1562-3 ile 1647 Yılları arası dönemine ait onar şer’iye sicil defteri çalışmanın ana kaynağını teşkil etmektedir. Yazar bu defterler üzerinde yoğun ve çok yönlü incelemeler yapmıştır. Bunun yanısıra tahrir defterleri, maliye kayıtlan, vakıf defterleri gibi arşiv malzemesi değerlendirilerek, seyahatnameler ve mevcut araştırma eserlerindeki bilgiler de gözönünde bulundurulmak suretiyle derinlemesine bir çalışma yoluna gidilmiştir.

İçindekiler (s. 58). önsöz (s. 11) ve giriş (s. 12-14, kısımlarının ardından birinci bölüm Şehrin Fiziksel Yapısı (s. 1551) başlığını taşımaktadır.

İlk bölümde Ankara şehri ele alınarak (s. 1531) şehrin, genel görünümü ve esas yol sistemi içindeki yeri tespit edilmiş, seyyahların verdikleri bilgilerin ışığında doğu-batı ve kuzey-güney arasında yapılan ticarette yolların geçiş noktası üzerinde bulunduğu vurgulanmıştır. Topografik yapının ardından sicil kayıtlan ve seyahatnamelere göre şehrin suru ve kapılan belirtilmiştir. Ankara'nın sanat ve ticaret yerleri olarak bedestenler, hanlar, esnaf çarşıları ve pazar yerlerinin şer’iye sicilleri, seyahatnameler ve arşiv vesikalarından elde edilen bilgilere dayanılarak banileri ve özellikleri belirtilerek bugünkü yerleriyle birlikte incelenmiştir. Ankara'da yönetim örgütlerinin toplandığı yerler arasında sayılan hisar, sancakbeyi sarayı ve mahkeme binası üzerinde durulmuştur. Dini ve sosyal yap dar arasındaki cami, mescid. medrese, sibyan mektepleri ve hamamlar sicillerden tespit edilebildiği kadarıyla isimleri, yapılış tarihleri ve bugünkü yerleriyle birlikte listelenmişlerdir. 1601 tarihli bir tahrire göre şehirde tespit edilen 85 mahalle avarızhaneleri ile birlikte verilmiştir.

Ankara şehri İçin uygulanan yöntem aynen Konya (s. 32-51) ¡؛in de kullanılmış, şehrin genel görünümü, yol şebekeleri içindeki yeri, suru ve oniki kapısı bugünkü yerleriyle sicil kayıtlarından çıkartılmıştır. Ticaret ve sanat merkezleri içinde bedestenler, hanlar, esnaf çarşıları ve pazar yerleri incelenerek. Evliya Çelebi'ye göre XVII. yüzyıl ortalarında bedesteni ile birlikte 1.900 dükkânı olan şehrin ticari hayatinin genel bir görünümü çizilmeye çalışılmıştır. Yönetim örgütlerinin toplandığı yerler olarak hisar ve onun bölümleri olan iç, dış ve zindan kale ile beylerbeyi sarayı ve mahkeme binası hakkında bilgi verilerek cami, mescid. medrese ve hamamların özellikleri günümüzdeki yerleriyle birlikte belirtilmiştir. Çalışmaya konu olan dönemde 119 mahallesi olan Konya'da 3.654 vergi yükümlüsünün bulunduğu hesaplanmıştır. Son olarak Osmanlı şehirlerinin fiziki yapısı incelenerek, fiziki görünüme tesir eden temel unsurlar üzerinde durulmuş ve İslam şehri ile Orta Asya Türk şehir tipinin özellikleri, Ankara ve Konya örneğinde elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilmiştir.

II. bölüm. Şehrin Demografik Durumu (s. 5260) konusuna ayrılmıştır. Bu dönemde iki şehir toplam nüfusu, şehir nüfusunun mahallelere dağılışı ve yoğunlaşma noktaları ile toplam içinde dini ve etnik grupların oram tespit edilmiştir, ilk olarak Ankara'nın toplam nüfus ve beslenme imkanları üzerinde durulmuş, 1522 tarihli Ankara sancağı mufassal tahririne göre (BA.. TD. 117) 13.203 olarak tespit edilen nüfusun XVI. yüzyıl sonu ile XVII. yüzyıl başlarında avarızhanesi, cizye ve ispençe kayıtlarına dayanarak 23 ile 25 bin arasında olduğu hesaplanmıştır. Bu nüfus yoğun olarak kalede oturmaktadır ve diğer kalabalık mahalleler şehrin sanat ve ticaret merkezleri yakınındadır. Toplam nüfusa oranla % 1315'lik bir kısım gayri müslim vardır ki bunlar arasında Ermeliler, Rum ve Yahudilere göre daha kalabalıktı . Nüfusun çeşitli zümreler açısından analizi yapılmış ancak yeterli verilerin elde edilememesi sebebiyle askeri sınıfın şehir nüfusunun yaklaşık % 1315'ini oluşturduğu tahmininde bulunularak reaya arasında 51 dalda üretim yapan sanatkârlar zümresi tespit edilmiştir. Konya'nın nüfus seyri ise yıllara nazaran; 1520-30 tarihlerinde 6.185; 1571-80 arasında 15.356; I584'de 18.491 olarak hesaplanmıştır. Nüfusun mahallelere göre dağılımında 119 mahallenin küçük birimler halinde olduğu, az nüfus barındırdığı ve bunlardan birinin 16 vergi yükümlüsüyle Hıristiyan mahallesi olduğu belirtilmiştir.

III. bölüm. Toplumsal ilişkiler Bakımından Osmanlı Şehri (Yönetim-Ekonomi-Sosyal Hayat) (s. 61-157) ne ayrılmıştır. Yönetim (s. 61-88) incelenirken her iki şehrin idari sistem içindeki yeri ile kaza dairesinde bulunan nahiye, köy, mezraa, çiftlik ve yörük cemaatlerine ait timarlar üzerinde durulmuştur. Şehirde sancakbeyi başta olmak üzere subaşı, yatakçı (ases), kethüda yeri, kalede bulunan dizdar, kethüda ve kadı hakkında genel ve konuyu ilgilendiren sicil kayıtlarından örnekli bilgiler verilmiştir. Ekonomi (s. 89125) kısmında sınaî ve ticari lıayatı yoğun olan şehirlerin dahili ticari yapılanmaları ele alınarak, esnaf örgütü, sicillerdeki bilgilerin yardımıyla değerlendirilmiş ve esnaf gruplan hakkında açıklamalar yapılmıştır. Sanayi ve ticareti düzenleyen ve kontrol eden ihtisab müessesesi ve ilgili kavramlara örneklerle açıklama getirilmiştir. Ankara'nın sof ticareti ile bu ticaretle uğraşan Venedikli, Lehli ve İngilizler sicil kayıtlarına göre incelenerek, sof ticareti İçin geçerli mukataa kayıtlan üzerinde durulmuştur. Dönemin para meselelerinin anlaşılabilmesi için 1585 ve 1600 yılı devalüasyonları açıklanarak, 1583-1600 Yılları arasında Ankara'da paranın durumu sicillere göre tablo halinde düzenlenmiştir. Sosyal Hayat (s. 125157) bahsinde sosyal tabakalanmaya dikkat çekilerek, askeri sınıf içinde yer alan ümerâ ve ilmiye mensubu olan ulema ile ilgili kayıtlardan elde edilen bilgiler ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Şehirdeki reâyâ içinde büyük tüccar ve esnaf takımıyla eşraf ve âyân üzerinde durulmuş ayrıca çelebi unvanı hakkında açıklayıcı bilgiler verilmiştir. Şehrin sos­yal yerleri ve günlük hayattan bahsedilirken sosyal bir birim olan mahallelerden müteşekkil şeh­rin zımmîlerle birlikte bir bütün teşkil ettiği, şehirde temel yönetim birimi olan ve bir cami veya mescidin cemaati olup birbirlerine müteselsilen kefil olan mahallelinin de dayanışma içerisinde mahalle avarız akçası vakfı gibi sosyal yardım fonlarına sahip oldukları vurgulanmıştır. Cami, mescid gibi dinî yapılarla, bozahane, kahvehane, meyhane, hamam gibi sosyal yapıları, mesire ve bayram yerleri hakkında bilgiler verilmiştir. Dinî bayramlar, evlenme törenleri, mahallî eğ­lenti günleri ve esnaf şenlikleri ile ilgili sicillerde rastlanan kayıtlara da yer verilmiştir. Kısaca aile üzerinde de durulduktan sonra suç ve suçlularla ilgili kadı mahkemesine yansıyan belgeler­den söz konusu dönemde Ankara ve Konya'daki asayiş problemleri ortaya konulmuştur.

Sonuç (s. 158-162) bölümünde elde edilen bulgular ana başlıklar halinde vurgulanmıştır. Bölümlere ait dipnotlar kitabın arkasında notlar (s. 163-224) kısmında verilmiştir. Çalışmada kullanılan malzeme, kaynaklar ve incelemeler başlıkları altında bibliyografya (s. 225-231) da gösterilmiştir. Kitaba son olarak kişi, yer adları ve konulara göre düzenlenmiş dizin (s. 232-247) eklenmiştir.

Görüldüğü üzere, Ankara ve Konya örneğinde Osmanlı klâsik döneminin 'kent tipolojisi 'ne ilişkin belirlemeler yapmayı amaçlayan yazar, kaynaklardan derlenmiş bilgilere dayanarak ortaya koyduğu çalışmasıyla, Osmanlı şehrinin özelliklerini belirlemeye yönelik çalışma yapan araştırmacıların ilkleri arasına girmiştir. Çalışmada Ankara'ya ilişkin ayrıntılı belge taramasının yapılmış olması, ağırlıklı olarak Ankara’nın XVI. yüzyıl sonlarındaki durumunun değişik yönle­riyle incelenmesi, yazarın belirttiği gibi esere 'Ankara Tarihi' hüviyetini de kazandırmaktadır. Kitapta atıflar olmasına rağmen (meselâ s. 29, 32, 44) elde edilen bilgilerin gösterildiği plân ve haritaların ilâve edilmediği görülmektedir. Eserin, XVI. yy. sonu ve XVII. yy. başları Osmanlı Devleti tarihinin iki şehir ölçeğinde karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği geniş kapsamlı tarih çalışmaları içerisindeki yerinin önemi tartışılmazdır. Bu bakımdan yoğun bir emek neticesinde ortaya çıkan çalışmanın konuyla ilgilenenlerle, yaşadığı şehrin tarihini merak eden Ankara ve Konyakların dikkatinden kaçmayacağı kanaatindeyiz.

VEHBİ GÜNAY