ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

M. Mehdi İlhan

Anahtar Kelimeler: Sinan Paşa, Suriye, Vakıf, Osmanlı, Arap, Tarih, Batı

MUHAMMAD M. AL-ARNAVUT, Mu'tiyat'an Dımaşk ve Biladi’ş-Şam el- Cenubiyye fi Nihayeti el-Karni's-Sadis ‘Aşer, Şam 1993, 247 Sahife (Sinan Paşa ve Suriye'deki Vakifları[1])

Osman1ı-Arap tarihinin eskiden gözdesi bu gün gözyaşı olan Biladi'ş-Şam denilen Suriye bölgesi özetine gerek Arapça gerekse Türkçe pek araştırma yapılamamıştır. Buna mukabil Muhammad al-Arnavut'un belirttiği gibi araştırmalar Batililarca Veya Ban dillerinde yapılmıştır. Hutteroth-Abdulfettah'ın Historical Geography of Palestine, Transijordan and Southern Syria in the Late 16th Century, Erlangen 1977[2]Cohen-Iewis'in Population and revennue in the towns of Palestine in the Sixteenth Century, Princeton 1978; Bakhit’in The Ottoman Province of Damascus in the Sixteenth Century, Beirut 1982; Pascual'in Damas a la fin du XVIe siecle d'apre trois actes de waqfottomans, Damas 1983; ve Cohen'in Jewish Life under Islam-Jerusalem in the Sixeenth Century, Cambridge-London 1984 bazı örneklerdir. Bu eserlerin ortak yönü Arşiv malzemelerine dayanmış olmaları. Ne gariptir ki bölge üzerine Arapça yazılan çalışmalardan ilki de Batı kökenli bir Müslüman tarafından yapılmıştır. Muhammad al-Arnavut çalışmasını bir vakfiye üzerine kurmuştur. Vakfı kuran Koca Sinan Paşa Malatya. Kastamonu (bk. Hafiz Huseyin Ayvansarayı. Hadikatü'l-cevami', İstanbul 1281, cilt II, s. 21), Trablusşam (1560 öncesi) [3] ve Gazza (156O'ta) [4] ve Nablus[5] sancaklarından sancak beyliği ve Erzurum[6] ile Haleb'e (I565'te) [7] beylerbeyliği yapmıştır. Ekim I567'de Mısır'a vali tayin edilen[8] Sinan Paşa 21 Subat I568'de gö- rev yerine varır (bk. Abdu'l-kerim b. Abdu'r-rahman. Tarihi Misr, Bibliothèque Nationale de France, Paris, supplement turc 1098, IT. 12a). Burada ki göresi uzun sürmez ve nihayet ayni yıl 14 Aralık'ta Mısır'dan ayrılır (bk. Mehmed b. Yusuf b. Hallak. Tarih-i Mısır,bibliothèque Nationale de France, Paris, Supplement nirc 512, ١T. 55a). Sinan Paşa İstanbul'a döndüğünde yani 1569 yılında yedinci vezir tayin edilir (bk. Peçesi. Tarih"i Peçesi, I, İstanbul 1283, s. 485). Sinan Paşanın 25 Haziran I571'de Mısır'a ikinci defa vali tayin edildiğini görüyoruz. Ayni yıl Mekke ve Medine'yi ziyaret edip hac falizesini yerine getirir[9]. Bu defa Mısır Valiliği tam iki yıl sürer ve 20 Ocak I573'te yerine tayin edilen Diyarbekir beylerbeyi Boşnak Hüseyin Paşa nın (MD 21, 83. 29) varması üzerine kendisi 2 Mayıs I573'te Mısır'dan ayrılır (bk. CIEPO tarafından hazırlanan Prozopografi Programı). Ayni devirde yaşamış diğer Sinan Paşalardan ayırd edilmesi gereken bu Sinan Paşa ayrıca Şam'da yanlışlıkla Mimar Sinan’a ithaf edilen bir cami yaptırmıştır (pp. 1314). Hasan Keleşi'ye (Najstariji vakufski dokumuti, pp. 26&267) göre Sinan Paşa Arnavutluk'un kuzeyinde ki Prizren Kasabası’na yakın Topoyan Köyü’ndendir[10] (s. 14). Sinan Paşa bu köyde bir cami yaptırmış ve idamesi İçin vakıflar ihdas etmiştir (s. 15). Her ne kadar Sinan Paşa nın devşirme ve Hıristiyan asıllı olduğu ileri sürülmüş ise de Tahsin öz'ün yayınla- (lığı vesikalar (Topkapı Sarayı Müzesi’nde Yemen Fatihi Sinan Paşa Arşivi, Belleten X, Ankara 1946, s. 171-193) incelendiğinde bu iddia şüphe ile karşılanmaktadır[11] (s. 15). Burada Sinan Paşa'nın 976/156869 Yemen Seferinin[12]ehemmiyetini ve a kabinden Yemen fatihi olarak çağrılmasını bilhassa Arap, Türk ve Batılı tarihçiler açısından gözardı etmemek gerekir[13] (s. 1617). Tabii İspanyolları 1574 yılında Tunus ve Halkulvad'dan atması ve Tunus'ta Türk idaresini tam olarak yerleştirmesi bir diğer önemli başarılandandır (s. 1617).

Tunus’tan İstanbul'a donen Sinan Paşa dördüncü vezir tayin edilir ve böylece sadr-ı a'zam olma kapısı açılır. Nitekim muvaffakiyetsizligi ile sonuçlanan İran seferinin akabinden lala Mustafa Paşa nın yerine Ekim 1579'da serdar tayin edilen Sinan Paşa bilhassa 1580 yılı başlarında Gürcistan'da elde ettiği başarıyla geri dönünce 14 Receb 988/25 Nisan 1580 yılında vefat eden Ahmed Paşa'nın yerine sadr-ı a'zam tayin edilir[14]. Ancak daha sonra Gürcistan'da durumun kötüye gitmesi ve bozulması Sinan Paşa nın 20 Zi'1-ka'de 990/5 Aralık I582'de azledilmesine ve hatta ilkin Dimetoka ve daha sonra Malgara'ya sürülmesine sebep olur. Mamafih büyük bir miktarda rüşvet veren Sinan Paşa, ancak dört yıl sonra Sultan'm affına erişir ve Şam'a tali tayin edilmesini sağlar[15] (s. 18).

Şam'a varış ve Şam'dan ayrılış tarihleri üzerine ihtilaflı görüşler vardır. Ancak 994 yılı so- nunda/1586 Aralık ayından haftalarca önce Şam'a vardığı[16]ve Şam'dan ayrılıp Cemaziye’l-ahir 997/Nisan I589’da İstanbul'a ulaştığı bilinmektedir. Şam'a son derece hizmet eden, halkın sevgi ve takdirini kazanan Sinan Paşa muasır Şam tarihçileri tarafından "Sahibu'l-hayra'l -kesire ve'l- mubaratü ’l-gazire"unvanıyla anılmıştır. İstanbul'a döndüğünde Sinan Paşa, Siyavüs Paşa'nın azli üzerine ikinci defa sadr-ı a'zamliga tayin edilmiştir (997 H./1589 M.) [17] (p. 19).

Bu sard-ı a'zamlığı sırasında Sabanca Gölü ve Sakarya Nehri vasitasıyla Marmara ile Karadeniz'i bir kanal ile bağlama girişiminde bulunmuş, ancak bu arada muharebe çıkmasından dolayı bu teşebbüsünde başarıya ulaşamamıştır[18]. Sinan Paşa 11 $e١٦-al 999/2 Ağustos I591'de sadr-ı a'zamlıktan azledilmiş fakat 25 Rebi'u’s-sani 1001/29 Ocak I593'de bu göre'-ine tekrar tayin edilmeyi başarabilmiştir. 3 Şubatta Malgara'dan İstanbul'a gelerek sadaret makamına oturan Sinan Paşa bu defa 1593 ilkbaharında Macaristan'a yaptığı sefer ile başarıya ulaşmak istemiştir. Belgrad üzerinden hududa saran Sinan Paşa Pespirim (Veszprem: 6 Ekim 1593) ve Polota (14 Ekim) kalelerini fethetti. Fakat kışın yaklaşması üzerine Budin'e ve oradan da Belgrad’a dönmek mecburiyetinde kaldı. 1594 baharında Belgrad'dan tekrar ayrılan Sinan Paşa Tata Kalesi'ni (2 Temmuz), iki ay süren bir direnişten sonra da Yanık Kalesi'ni (27 Eylül) fethetti[19]. Ancak 20 Ocak I595'te 111. Murad ölmüş ve yerine III. Mehmed geçmiştir. Sultan Mehmed tahta geçtikten bir ay sonra Sinan Pasa'yı azletmiş ve ikinci defa Malgara’ya sürgüne göndermiştir. Mamafih bir kaç ay içerisinde rakibi sadr-ı A'zam Ferhad Paşa'nın ölümü üzerine Sinan Paşa İstanbul'a çağrılarak 29 Şevval lOO3'te/7 Temmuz I595'te dördüncü defa sadr-ı a'zam tayin edilmiştir. Bu defa Sinan Paşa Osmanlı ordusunun başında Eflak üzerine yürüdü, ancak Osmanlı askerleri ateşli silahların karşısında etkisiz kalınca Estergon Kalesi'nin önünden geri dönüldü. Sinan Paşa tekrar azledildi ve 16 Rebi'u’levvel 1004/19 Kasım I595'te Malgara’ya tekrar sürüldü. Ancak Sinan Paşa nın azli bu defa çok kısa sürdü. Zira sadaretinin üçüncü ve bazı kaynaklara göre de onuncu günü vefat eden lala Mehmed Paşa'nın yerine Sultan III. Mehmed 28 Kasım I595'te Sinan Pasa'yi besinci defa sadr-ı a'zam ilan etti[20]. Sinan Pasa, 80 ya- Sina girmiş olmasına rağmen bu defa da Macaristan üzerine bir sefer düzenlemek istedi, ancak ömrü buna vefa etmedi ve 4 Şa'ban 1004/3 Nisan I596'da vefat etti (s. 1920). İstanbul Parmak Kapı'da (Sofilar) gömülüdür[21]. Arkasında büyük bir senet (600.000 al tin duka. 20 sandık zeberced, 61 ölçek inci, 600 samur kürk ve 29 milyon akçe) [22] ve Yemen, Hicaz, Mısır, Şam, Anadolu ve Balkanlar'da bir çok vakıflar bırakmıştır. Her ne kadar Muhammad Al-Arnavud Sinan Paşa'nın bu zenginliğini vezirlik ve sadr-ı a'zamlık dahil 40 yıl süren idari görevine bağlamak istiyorsa da bilhassa harcamaları gözönünde bulundurulduğunda rakamları eşitlemek mümkün değildir. Bu durumda Sinan Paşa'mn kazancını başka yolla elde ettiği düşünülebilir (s. 20-21). Nitekim ikinci defa vezir-i azamlığından azlinde vezir olmadan önceki vakıflarının dışından yapmış olduğu tüm vakıflarının hazine için zapt edildiğini görüyoruz[23]. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğunun çeşitli yerlerinde Sinan Paşa'nın vakıflarına rastlıyor isek Şam'ın önemli vakıf merkezlerinden biri olarak seçilmesi Suriye’nin hac ve ticaret yolları üzerinde bulunmasından ileri gelse gerek (s. 23-24). Ayrıca Mühimme hükümlerinden anlaşıldığı kadarıyla Hükümet te bu girişimleri desteklemektedir. Sa'sa'a, ve 'Uyuna't-tüccar'da Hükümet tarafından yaptırılan binalar olduğu gibi hemen bitişiğinde Sinan Paşa tarafından yaptırılanlara da Hükümet'in hâzi­neden borç verdiği anlaşılmaktadır. Başbakanlık Arşivi'nde muhafaza edilen Sinan Paşa'nın va­kıflarına ait bazı dokümanlarda da Sa’sa’a, ‘Uyuna’t-tüccar, ve Kuteyfe menzillerinin harabe ol­duklarına ve buralarda seyahat edenlerin Bedevilerin ve Dürzülerin hücumlarına uğradıklarına işaret edildiği gibi Sinan Paşa'nın 996/1587-8 yılında buraya geldikten sonra kendi parası ile yaptırdığı vakıflar ile buraların ihya edildiği belirtilmektedir[24]. İşte Muhammad Al-arnavud'un çalışması Sinan Paşa'nın Şam'da ki vakfım ve vakfiyesini içermektedir. Ancak vakfiyenin burada incelenen nüshaları Zahiriye kütüphanesinden Al-Asad kütüphanesine nakledilen 5 ve 68 va­raklı 11213 ve 11253 nolu nüshalardır. Muhammad Al-Arnavud'un asıl dayanağı 68 varak olan 11253 nolu vakfiyedir (s. 25-26).

Vakıf, vakf ve vakfiye hakkında bilgi verdikten sonra Muhammad Al-Arnavud vakfiyelerin topografik, kültürel, ekonomik ve sosyal açıdan önemlerini ve bunun Güney Suriye bölgesine ne şekilde yansıdığını işlemektedir (s. 35).

Muhammad Al-Arnavud'a göre vakfiyeler bu asrın başında yayınlanmaya başlanmışlardır. Halil Merdum Beg, Vezir Lala Mustafa Paşa'mn Vakfiyesi’nin[25] 1925’te, ve Salahaddin Al- Muncid Kadı 'Osman b. Es'ad al-Munecca'nın Vakfiye'sini[26] 1949'da yayınladılar. Salahaddin Al- Muncid'in vakfiyelerin tabiiyetleri itibari ile sunduktan topografik detayları üzerinde durdu­ğunu ve aynı yıl Şam'ın topografyasını inceleyen bir eser yayınladığını görüyoruz[27] (s. 36).

Suriye anlamına kullanılan Şam'ın hudutlarını çizmek oldukça zor bir iştir. Zira Suriye üzerine kaleme alınmış bir çok kaynak eserlerin değişik bilgiler verdiklerini görüyoruz. Ancak Muhammad Al-Arnavud bu kaynaklarda ki bilgileri incelediği vakfiyenin topografik açıdan kapsadığı bölgenin Çam şehrinin kuzeyinden Remle'ye kadar uzandığını gözönünde bulundurarak bu bölgeyi Güney Suriye (Biladi'ş-Şam el-Cenubiyye) olarak tanımlamıştır (s. 37).

Yazar topografik açıdan geriye donuk (11-15. asırlar) ve ileriye donuk (17-19. asırlar) olarak bazı seyyah ve coğrafyacıların eserlerine başvurarak bazı köylerin mezre'alara ve bazı mezre'alann köylere dönüştüklerini belirtmektedir, örneğin El-Nasiriyye. El-Hasibe, ve El- Reyhaniyye’nin 16. asrin sonlarında sadece birer mezre'a oldukları anlaşılmaktadır (s. 37-40). Mamafih bunları Tapu tahrir defterlerine başvurmak suretiyle tespit etmemiz mümkündür. Ayni şekilde yazar vakfiyenin yeni tesis edilen köylerini ve köylerin hudutlarım ve zirai faaliyetleri tesbit etme açısından yararlandığım belirtmektedir (s. 4043). Köylerin sosyal, ekonomik, zenaat ve ticaret açısından gelişip birer kasaba veya şehire dönüşmelerine İşaret etmektedir (s. 4344).

Osmanlılar, toprağa ve ticarete çok önem verdikleri bir donemde (16. asır), Suriye'yi feth ettiler. Bu fethin neticesinde Osmanlı İmparatorluğunun diğer vilayetlerinde olduğu gibi Suriye'de de toprak ve ticarette, dolayısıyla yerleşik hayatta gelişmeler oldu: terkedilmiş köyler ihya edildi ve yeni köyler kuruldu. Sam ve Haleb gibi şehirler büyüdü. Şehirlerde bir çok mescid, cami, medrese, han ve hamamlar İnşa edildi (s. 4951).

Şam'ın, vakfiyeden anlaşılacağı üzere, güneye doğru yani hac yolu uzantısında büyümesi, Osmanlı fethini müteakip hacıların büyük kafileler halinde buradan geçişlerinin bir emaresidir. Nitekim buralarda her yıl 2060 bin haçının toplandığı anlaşılmaktadır[28]. Tabiiki bu hacılar Anadolu ve Balkanlar'dan Sam ve Hicaz'a, Sam ve Hicaz’dan Anadolu ve Balkanlar'a ticaret malları taşıyorlardı. Bu durum ayrıca beraberinde siyasi sorunlar getirmiş bilhassa Sam yolunun Kudüs ve Kahire'ye uzanması Osmanlıların buraya siyasi açıdan son derece önem vermesini gerektirmiştir. Bu yollar üzerinde yapılan gerek hacılara gerekse diğer yolculara hizmet veren hanlar kervansaraylar siyasi yapılaşma ve kültürel gelişme açısından son derece önem taşımaktadırlar. Nureddin Zengi'nin Şam'da ki hastahanesinin vakfi olan Kutayfe köyünde yaptırdığı han. Evliya Ceiebi'ye göre 100.000 kişinin atları ile girebilecekleri kadar geniş idi[29]. Bu hanin daha sonra Sinan Paşa tarafından ihya edilmesi Osmanlı'nın da bölgeye, dolayısıyla hac yoluna ver- digi önemin ufak örneklerinden biridir. Yan harabe halde Şam'ı teslim alan Yavuz Sultan Selim'in şehre verdiği önem ve vakfiyede belirtildiği gibi Sinan Paşa'nın hacıların şehre giriş ve çıkış mahallerinde yaptırdığı cami, medrese, çeşme,hamam , 34 hücresi ve 74 dükkânı olan bir çarşı yaptırması hac yoluna verilen önemin bir diğer örneğidir (s. 58). Ayni zamanda Osmanlıların Şam'ın civar köylerini ve hatta terkedilmiş olanlarım ihya ettikleri anlaşılmaktadır. ibn el-Ci"an'ın[30] I477'de bir köy olduğunu belirttiği Sa'sa'a’nın 1545 yılında terkedilmiş bir mekan ve 1580 yılında da Bederllerin kamp yeri olduğunu kaynaklardan anlıyoruz. Ancak bu mekan Sultan III. Murad'm emri üzerine ihya edilmiş[31] ve o esnada sadr-ı a'zam olan Sinan Paşa buraya bir cami, tekke, yolcuları barındıracak evler, dükkanlar, bir hamam, ve bir değirmen vakıflarının bir parçası olarak yaptırmıştır (s. 59-61). Yapılan bu hizmetlerin neticesinde bu köy gelişmiş ve Osmanlılar'ın son zamanlarında kaza daha sonra da şehir olmuştur (s. 61). Ancak Osmanlıları'ın çabalarına rağmen bu gelişme bölgede ki diğer köylere nasib olmamıştır. Sinan Paşanın ayni yapılan İnşa ettirdiği 'Uyun el-Tuccar (Han elTrccar) koyu gibi bölgede ve bil- hassa Ürdün de[32] yüzlerce koyun Osmanlıların zayıfladığı bir dönemde otorite boşluğundan faydalanan Bedeviler tarafından tahrip edildikleri görülmektedir (s. 6165). Diğer taraftan Sinan Paşa'nın vakıf yapılan ile donatılan Safed ve Akka son derece gelişmiş ve birer şehir haline gelmişlerdir. Avrupa'nın ve bilhassa İspanya'nın zulmünden kaçan Yahudilerden bir grubun Safed'e yerleştirildikleri ve buranın gelişmesinde rol oynadıkları anlaşılmaktadır (s. 65-67). Muhammed el-Arnavud vakfiyenin ayni zamanda ekonomik açıdan bilgiler içerdiğini belirtmektedir. Vakfiyeden bilhassa Çam bölgesinde toprağın zirai yapısı hakkında bilgi edinmemiz mümkündür. Bölgede yetişen hububat, sebze ve meyve tinleri, küçük ve büyükbaş hayvanlar ve dolayısıyla alman vergilerin nevileri hakkında vakfiyeden bilgi edinebilmekteyiz.

Ayrıca vakfiyeden bölgede irili ufaklı 25 civarında nehrin bulunduğu (Şeri'atu'l-üdün, Yezid, Suvar. Akraba ve El-Sağur nehirleri gibi) ve bu nehirlerden takriben sadece Çam bölgesinde bulunan onunun (örneğin El-Anbat, El-Milkon. El-Şirak, Ebi 'lyan nehirleri gibi) zaman İçinde kurudukları anlaşılmaktadır (s. 80).

Ticaret yollarının çok eski zamanlardan beri Çam bölgesinden geçtiğini biliyoruz. Bu ticaret yollarının Çam bölgesinde hangi kasabalara ulaştığı ve buralarda ki dükkanlar, mahzenler, hanlar ve çarşılar hakkında vakfiyeler önemli bilgiler içermektedir. Osmanlı'nın yükseliş döneminde Çam'da bina edilen Sipahi pazarı ve El-Bezuriyye çarşısı dikkati çekmektedir. El-Bezuriyye çarşısında Sinan Paşa 39 mahzen ve büyük bir ahin İçeren bir ticaret merkezi İnşa ettirmiştir (s. 85). Sinan Paşa ayrıca Çam ın Hicaz ve Kahire ticaret yollarına açılan El-Cabiye kapışında 85 dükkan, bir mahzen ve avlu ihtiva eden büyük bir çarşı İnşa ettirmiştir. Bu çarşıda üç sabbag dükkânının bulunduğu ve dükkanlarda dokumacılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Aslında vakfiyeden Çam'da geniş çapta dokumacılığı!! bulunduğunu saptamamız mümkündür. Bilhassa İspanya'dan kaçan Yahudilerin Çam bölgesinde yerleştirilmeleri ile on altıncı asırda battaniye yapımına başlanmıştır. Kelimenin İspanyolca'dan gelmesi bunun bir kanıtıdır. Ayrıca Memluklar zamanından beri devam eden sabun yapımına yeni sabunhanelerin açılmasıyla daha da hız verilmiştir. Bu da beraberinde zeytinyağı imalatını getirmiştir. Zeytinyağı değirmenlerinin yanında buğday değirmenlerini de unutmamak gerekir. Bu değirmenler iki, üç veya dört taş ile ve genellikle su gücü ile döndürülüyorlardı (s. 8587).

Muhammad Al-Arnavud yaşam şartlarım ve hayat seviyesini belirten görevleri tablolandırmıştır (s. 87). Tabiiki bunlar din görevlileri ve vakfa hizmet veren diğer kişilerdir. Çam Emevi Camii'nde 11 müezzinin görevlendirilmiş olmaları dikkatimizi çekmektedir.

SİNAN PAŞA VAKFI NIN İDARİ HİZMETLİLERİ

Hizmetlinin

 

Günlüğü

unvanı ve adedi

Görevinin nevi

(akçe)

Mütevelli (1)

Vakfın tüm işlerinden birinci derecede mesul

50

Kaymakam (I)

Uyunu’t-Tüccar’da Mütevelli Kaymakamı

25

Birinci Katip (1)

Vakfın gelir ١'e giderlerini kontrol eder

25

İkinci Katip (1)

Vakfın gelir ve giderlerinin defterini tutar

10

Han٠ı Tüccann 1.

Vakfın hesap defterini tutar

4

Katibi (1)

 

 

Cabi (2)

Vakfın gelirlerini toplar ve tahsil ederler

3

İmaret şeyhi (3)

Yemekleri ve yemek yapanları teftiş eder

3

İmaretin harcvekili

Gıda ve yiyecek malzemelerini satın ahr

3

Kilardar (3)

Saun alınan bu malzemeyi saklarlar

3

Müşrif (1)

Vakfı (ve mütevelliyi) denetier

2.5

İmaret Şeyhi

Şeyhin vekili

2.5

Nakibi (3)

 

 

Mihmandar (3)

Misafirleri en iyi şekilde karşılar

2

Murakıb-ı 'Am (3)

Vakiin hizmetlerini kontrol eder

2

Anbari (3)

Anbara konan hububau muhafaza eder

1.5

Kilardar mu'a١in (3)

Muhafaza edilen hububatın kontrolünü yapar

1.5

Nadil (3)

Misafirlere yemek servisi yaparlar

1.5

Nazır-ı 'Am (1)

Vakfin işlerine bakarlar

1


SİNAN PAŞAVAKFİ'NIN DİNİ HİZMETLİLERİ

Hizmetlinin

 

Günlümü

unvanı ve adedi

Görevinin nevi

(akçe)

Şam Camii Vaizi (1)

Haftada dört gün va'z eder

25

Hatib ve imam (4)

Cuma günleri hutbe okur ve imamlık yaparlar

5

Şam Camii Hatibi (1)

Cuma ve bayramlarda hutbe okur

3

İmam (4)

Vakit namazlarını kıldırırlar

3

Muvakkit ve müezzinler

Müezzinleri ve namaz ١٦ıkiderini kontrol eder

3

reisi (1)

 

 

Şam Camii müezzinleri

Nöbedeşe müezzinlik yaparlar

2.5

(11)

 

 

Şam dışındaki müezzinler

Ezan okurlar

2

(4)

 

 

Şam kurra’ murakıbları

Kur’an cüzlerini kurra’ arasında paylaştırırlar

2

(5)

 

 

Kurra’ reisi (')

Kur’an bilgisi (ve kıraau) en iyi olan

1.5

Şam dışı kurra’ murakıb-

Belirli vakiderde Kur’an ayederini okurlar

1

lan (5)

 

 

Mu'arrif (1)

Tarif hizmederi veren

1

Meddah (1)

Peygamber Efendimizi öven (Salat-u-salavat getiren)

1

Murakki (1)

Hatibi minbere çağıran

1

Mühellel (25)

Her gün öğle namazından sonra tehlil (La ilahe

1

 

illa’l-lah) yaparlar

 


SİNAN PAŞAVAKFI'NIN EĞİTİM HİZMETLİLERİ

Hizme elinin unvanı ve adedi

Görevinin nevi

Günlüğü (akçe)

Mu'allim (5)

Müslümanların çocuklarına ders verirler

2
Mu'id (5) Öğrencilere yardımcı olurlar
1

SİNAN PAŞAVAKFI'NIN FENNİ HİZMETLİLERİ

Hizmetlinin

 

Günlüğü

unvanı ve adedi

Görevinin nevi

(akçe)

Habbaz (3)

Vakfa gelenlere ekmek yaparlar

4

Tabbah (3)

Vakfa gelenlere yemek yaparlar

4

Neccar (1)

Şam’da vakfın marangozluk işlerini yapar

2.5

Müremmi’s-sukuf (1)

Vakıf imaretinin ve camisinin tavanlarını ve odalarını tamir eder

2.5

 

 

Mu’avin-i habbaz (3)

Ekmek yapana yardımcı olurlar

2

Mu’avin-i tabbah (6)

Vakıf imaretinin ve binalarının yıkılıp dökülen yer­

1.5

 

lerini tamir ederler

 

Şavi (1)

Su yollarını açar ve temizler

1


SINAN PAŞAVAKFI'NIN BAKIM VE TEMİZLİK HİZMETLİLERİ

Hizme ilinin

 

Günlüğü

unvanı vr adedi

Görevinin nevi

(akçe)

Şam şamdancısı [33] (2)

Camide kandilleri yakarlar

3

Sakka’(2)

Şam’da Müslümanlara su dağıtırlar

3

Bevvabhan (3)

Yılmadan ve yorulmadan hanın kapısını açar ve ka­

3

 

patırlar

 

Kennashan (3)

Durmaksızın çöpleri toplarlar

2.5

Bevvabı cami' (4)

Camiye hizmet ederler

2

Kennası cami' (4)

Camiyi süpürür ve temizliğini yaparlar

2

Bevvab-ferraş (1)

Mescidin temizliğini yapar, kapısını açar ve kapatır

2

Şam dışı şamdancısı (4)

Geceleri kandilleri yakarlar

2

Kennas (5)

Tuvaletleri temizlerler

2

Bustani (1)

Cami civarındaki bostanlara bakar

1.5

Bulaşıkçı (3)

Bulaşıktan yıkarlar

1.5

Nakkaruz-bevvab (3)

Pirinç ayıklar ve kapıcılık yaparlar

1.5

Dakkaki hin te (3)

Buğday öğütürler

1.5

Şam camii Mubahharı (1)

Cuma günleri cemaata koku dağıtır ve mihrabın ya-­

1

 

nında ki iki buhurdanı yakar

 


Merc٠i Dabık savaşı (1516) akabinden tümü Osmanlıların yönetimine geçen Suriye'de Sultan Selim, Abbasilerden beri süregelen kendini hamisi olarak gördüğü bir İslam kültür ve organizasyonunu devr aldığından, bölgede köklü bir değişime gerek görmedi. Aslında bu Osmanlı yönetim politikasının bir gereği idi. Dolayısıyla bölgenin idari yapısı büyük bir ihti­malle Memluklardan olduğu gibi Osmanlılara geçti. Hatta eski mahalli yöneticiler yerlerinde bırakıldılar 1518 yılında Canberdi Gazali Memluk döneminde olduğu gibi Şam naipliğine tayin edildi. Bölge Memluklu idari yapısından pek farklılık göstermeyen Osmanlı idari yapısı içine yerleştirildi. Vakfiyede serilen bilgiler bu idari yapıyı yansıtmaktadır (s. 95-97).

Bölgede kullanılan ağırlık ve uzunluk ölçülerinin de Osmanlılar tarafından değiştirilme­dikleri göze çarpmaktadır (s. 97-99). Dr. Al-Arnavut’un ölçülerini tespit edebildiği ağırlık ve uzunluk ölçülerini şöyle sıralayabiliriz:

AĞIRLIK ÖLÇÜLERİ:

Dirhem (Dımaşki): 3082 gram

Dirhem (el-Şer'i): 3125 gram

Rıd (el-Şami): 600 dirhem

Kantar (Dımaşki)-: 185 kilogram

UZUNLUK ÖLÇÜLERİ:

Asba' el-zira' el-er'i: 2078 santimetre

Asb.T el-zira’ el-sevda': 2252 santimetre

Zira' el-hadid: 28 asba'

Zira' el-sevda’: 24 asba'

Eğitime önem seren Osmanlı, mevcut eğitim merkezlerine eklemeler yapmış ve halkın devam ettiği, kültür faaliyetlerini sürdürdükleri kahveleri ihmal etmemiştir.

Eğitimin iki katagoride değerlendirildiğini görüyoruz

  1. İlkokullar veya Okullar
  2. Orta ve Yüksek dereceli okullar veya Medreseler

İlkokullarda Kur'anı Kerim, Orta ve Yüksek dereceli okullarda Dil dersleri (Nahiv, Sarf, Belağat) ve Din dersleri (Tefsir, Hadis, Fıkıh) okutuluyordu.

Sinan Paşa'nın Şam ve Akka’da; Kuteyfe, Sa'sa'a ve 'Uyun al-Tüccar’da; ve camisinin ya­nına Kur'anı Kerim öğretilmesi için okullar inşa ettirdiği anlaşılmaktadır. Buralarda görevlendi­rilen mu'allimlere günde ikişer akçe ve mu'idlere ise birer akçe veriliyordu.

On altıncı asırda Şam'dan İstanbul ve Balkanlar'a ve Suriye’nin diğer bölgelerine yayılan kahvehaneler ilim adanılan ve şairlerin biraraya gelip münakaşa ve münazaralarda bulunduktan yerlerdi. Arap kaynaklarında "Hasanit (tekil Hanut) al-Kahve” ve vakfiyede "Beytü'l-kahve" (Osmanlı tabiriyle "Kahvehane") olarak geçen kahvehanelere Sinan Paşa'nın da önem verdiği ve Şam'da "Suk al-Sinaniye" ve "Suk al-Tmare”de inşa ettirdiği iki kahvehane (s. 102-103 vr. 9b- 10a) günümüze kadar gelmişlerdir. Sinan Paşa ayrıca "Han-ı 'Uyunu’t-Tücar"da da bir kahve­hane inşa ettirmiştir.

Yolcuları ve yoksulları barındıran ve doyuran tekyeler (,Imare) Sinan Paşa’nın vakıflarının birer parçası idiler, Sinan Paşa dolayısıyla El-Kuteyfe, Sa'sa'a ve 'Uyuntu't-Tüccar'da birer tekye inşa ettirmiştir (s. 105).

Ayrıca yolcuları ve tüccarları barındırmak için Sinan Paşa Kuteyfe'de bir, Sa'sa'a ve Hanı’t- Tûccar’da ikişer han (kervansaray veya Arapçası ribat) inşa ettirmiştir. Ayrıca Sinan Paşa Şam'da El-Bezuriyye çarşısında bir ticaret merkezi olarak iki katlı Dehinatiyye Hanı'nı (Suki Dehinatiyyin) yaptırmıştır, (s. 108).

Muhammad Al-Arnavut'un bu girişin ardından vakfiyenin Arapça transkripsiyonunu ve as­lından bir kaç sahife örnek vermiştir. Vakfiyenin transkripsiyonuna notlar da ekleyen yazarımız maalesef vakfiyenin varak numaralarını belirtmemiştir. Eserin sonunda Sinan Paşa'nın bir por­tresi. vakıflarından bazılarının fotoğrafları ve üç harita yer almaktadır. Bibliyografyada daha zi­yade Arapça, İngilizce ve Arnavutça kaynaklara yer vermiştir.

M. MEHDİ İLHAN

Dipnotlar

  1. Bu Türkçe başlık kitabin adının çevirisi olmayıp tanıtmanın İçeriğine dikkat çekmek İçin atılmıştır
  2. Bu eserin Almanca versiyonunun tarafimdan yapılan tanıtımı İçin bakiniz 'Hutteroth, Wolf Dieter. "16. Asırda Filistin ve Ürdün ötesi. OsmanlI Tapu Tahrir Defterlerine Göre Kırsal Yerleşim Bölgelerinin Ekonomik Yapısı". Erdem, 5/3 (1989). Ankara 1990, s. 259-261.
  3. MD3. 666. (4 Rebiü'l-es٦’el 967/4 Aralık 1559).
  4. MD3. 929, (12 Receb 967/8 Nisan 1560).
  5. İsmail Hakki Uzunçarşılı, OsmanlI Tarihi, III. Cilt. 2. Kasim, 2. Baskı, Ankara 1977, s. 240
  6. MD6, 21. (28 RebiyuT-esvel 972/3 Kasim 1564)
  7. M. Mehdi ilhan. The Ottoman Archives and their Importance for Historical Studies: with special reference to Arab prosinces". Belleten, LV/213, Ankara 1991, s. 456; MD6, 1165, (16Şes٦al 972/17Mayis 1565)
  8. Şerafeddin Turan, "Sinan Paşa, Koca". در
  9. Serafeddin Turan, "Sinan Paşa, Koca". ¡.A.
  10. Arnavut asıllı ve ilbasan'h olduğunu ileri süren İsmail Hakki Uzunçarşılı (a.g.e., s. 340) 994 H./1586 M. tarihli vakfiyesinde babasının adının Ali olduğunun görüldüğünü belirtmektedir (Sinan Paşa'nın telhisleri, Topkapı Sarayı Arşivi Revan odası kitapları No. 1943).
  11. " Sinan Paşa'nın 1520 yihnda doğduğunu belirten Serafeddin Turan, ("Sinan Paşa, Koca". İ.A.) küçük yaşta devşirme olup enderana intisap ettiğini ve haremde yetişen ağabeyi Ayas Paşa ıım yardımıyla kısa zamanda bir çok merhaleler katettigini ve Kanuni Sultan Süleyman'ın çaşnigir başlığına kadar yükseldiğini ileri sürmektedir
  12. '21 ؛ Safer 976/15 Agustos I568'de (MD7, 1907. 1922) Yemen serdarı (Serafeddin Turan, "Sinan Paşa, Koca". İ.A)
  13. Kutb al-Din al-Makki'nin Sinan Paşa'nın İsteği üzerine kaleme aldığı "al-Baik al-yarnani n'1-fath al-'Osmam'" adında ki eserini ona ithaf etmiştir. (D. Lopez tarafindan Portekizce çevirisi ile bitlikte I892'de lizbon'da yayınlanan bu eser aynca Riyad'da yayınlanmıştır).
  14. i. H. Uzunçarşılı'ya gore (a.g.e., s. 340) üçüncü vezir iken Lala Mustafa Paşa nm yerine Iran serdarlıgma tayin edilen Sinan Paşa daha orada iken vezir-i a'zam tayin edilir (988 Rebiyülevvel/Nisan 1580 M). Serafeddin Turan, ("Sinan Paşa. Koca", (.A.) 31 Temmuz 158O'de sadr-ı a'zam olduğunu yazar.
  15. i. H. Uzıınarşılı (a.g.e., s. 341) "Harem-¡ hümayun kadınlarına ve harem agalarma vermiş olduğu yüz bin al tin sayesinde evvela Sam valiliğine ve oradan da tekrar veziri a'zamliga getirilmiştir" diye belirtir.
  16. Şerafeddin Tuaıı'a göre ("Sinan Pasa. Koca", وداAralık I586'da Sam beylerbeyliğine tayin edilmiştir.
  17. Şerafeddin Turan ("Sinan Paşa Koca", LA) bu tarihi 14 Nisan 1588 olarak yazmaktadır.
  18. Bu kanal hakkında detay için baluruz Safvet, "Karadeniz-Izmit Körfezi Kanalı" TOEM, c. II, sayı 15, s. 948-956, İstanbul 1328; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, "Sakarya Nehri'nin Izmit Körfezi'ne akıulmasıyla Marmara ve Karadeniz'in Birleştirilmesi Hakkında Vesikalar ve....", Belleten, c. TV, sayı 14-15, Ankara 1940, s. 150-157.
  19. Şerafeddin Turan, "Sinan Paşa, Koca", LA
  20. İ.H. Uzunçarşıll'ya (a.g.e., s. 341) göre ise "yerine vezir-i azam olan Lala Mehmed Paşa'nın on gün sonra vefatma mebni taraftarlaruun gayretiyle beşinci defa vezir-i a`zam tayin edilmiştir (1004 Rebi'idahlr/1595 Arahk)".
  21. İ.H. Uzunçarşıll'ya (a.g.e., s. 341) göre "II!. Mehmed'i bizzat sefere götürmek üzere hazırlık yaparken dört ay sonra doksan yaşını (Selaniki sekseni geçkin diyor) geçmiş olduğu halde Su-i kınyeden (ishal) vefat etmiştir (4 Şaban 1004/3 Nisan 1596). Kabri Divanyolu'nda Sedefciler Çorlulu Ali Paşa Medresesi yakınındaki tılrbesindedir; orada bir medresesi ile Mimar Davut tarafından yapılmış bir sebili vardır". Şerafeddin Turan ("Sinan Paşa, Koca", I.A.) vefat ettiğinde yetmişbeş yaşında olduğunu ileri sürmektedir
  22. Şerafeddin Turan, "Sinan Paşa, Koca" İ.A.
  23. İ.H. Uzunçarşılfrun (a.g.e., s. 341) naklettiği Mühimme hükmü dikkate değer: "Nişancı Paşa'ya hüküm ki Sabıka vezir-i azam olan Sinan Paşa ceddim ve babam zamanlarında vakfedip vezir olmazdan mukaddem alıp tayin ettiği evkafına dahil olunmayıp ondan maada vezir olduktan sonra Şam ve Safed ve Üsküp ve Dokakin ve Anadolu ve Erzurum vilayederinde Havass-ı hümayunundan ve züama ve erbab-ı umardan olub istibdat tariki ile ve ahar veçhile alup vakfettiği karyeler ceman alınup havass-ı hümayunum içün zaptolunmasın emredilüp buyurdum ki... Zilkade sene 998". (Mühimme defteri No. 68, s. 7).
  24. Uriel Heyd, Ottoman Documents on Palestine 1552-1615, Oxford 1960, s. 114, 187-189; MD46, 375 ve 379, (11 Şevval 989/8 Kasım 1581).
  25. Halil b. Ahmed merdum Beg (yay.), Kitabı Vakfı-Vazir Lala Mustafa Paşa ve yelihi Kitab- i Vakfı Fatime Hatun, Vakfı 'Ali, Şam 1925.
  26. Salahaddin Al Muncid, Kitab-ı Vakfı'1-Kadi 'Osman b. Es'ad b. Al-Munacca al-Hanbali, Şam 1949.
  27. Salahaddin Al-Muncid, Hutut-i Dımaşk, Nusus iv Deras't fi Tarih-i Dımaşk al-Topogra- fiyye ١٣ Asaruha al-Kadime, Beyrut 1949.
  28. Bk. Can (John) Sofaciye (?) Dumaşk el-Şam, Arapça'ya çeviren Fuad Efram el-Bustani. Sam 1989: Abdulkerim Rafik. "Kafiletu'l-Hac el-Sami ve Ehemmiyetuha fı'l-'Asri'l-'Osmani", Derasat Tarihiyye, 6, Sam 1981, s. 5-28; Karl K. Barbir. Ottoman rule in Damascus 1708^758, Princeton 1980; M. A Al-Bakhit. The Ottoman Province ofDamascus in the Sixteenth Century, Beriut 1982, s. 107; Sureiya Faroqhi, Pilgrims and Sultans: the Hajj under the Ottomans. London 1996.
  29. Burada Muhammad Al-Arnavud Evliya Çelebi den ziyade Arapça bir eseri referans olarak göstermiştir: Ahmed Vasfi Zekeriya, Cevle Eseriyye fi Ba di Biladi’ş-Şamiyye, Dımaşk 1934.
  30. ibn el-Ci'aıı Bedre d-din Ebıı'l-Beka'Muhammed b. Y’ahya b. Çakir b. ’Abu'1-ğani, El-Kavl el-Mustazrif e!-Eşref veya Rihleti Kayttbay ila Biladi’ş-Şam 882 H./1477 Af., ed. Dr. 'Omer Abdu's-Selam Tedmiri. Trablus 1984, s. 89.
  31. Bk. Uriel Heyd. a.g.e., s. 101. MD31. 294 (20 Cemaziye'l-evvel 985/5 Ağustos 1577).
  32. D.H.K. Amiran, "The Pattern of Settlements in Palestine I” Israel Exploration Journal, 3/2. Jerusalem 1953, s. 6875; Wolf Dieter Hutteroth. "The Pattern of Settlement in Palestine in the Sixteenth Century", Studies on Palestine during the Ottoman Period, ed Moshe Ma'oz QDAP, VI/1-2, s. 11.
  33. Yazar bunu "Sirac fi Dimaşk" olarak belirtmiştir.