GİRİŞ
Antik Çağda Pamphylia Bölgesi Ord. Prof. M. A. Mansel’in tanımlamasıyla bugünkü Antalya Vilayeti’nin düzlük alanlarını kapsıyordu"[1] Bölgenin sınırlan ile ilgili bir çok tanım yapılmış olmasına karşın, Sayın Mansel’in bu tanımıyla belirlediği sınırlar hemen hiç tartışılmamıştır. Antik Çağda Pamphylia’da Olbia, Perge, Sillyon, Aspendos, Side gibi önemli kentler yer alıyordu. Bölgede kurulu bulunan kentleri birbirine ve bölgeyi kuzey, kuzey-batısındaki Pisidia’ya, kuzey doğusundaki Lycaonia’ya ve güney batısındaki Lykia’ya bağlayan antik ve sonraki çağlara ait yol güzergahlarının belirlenmesi amacıyla yaklaşık 10 yıldan bu yana yürüttüğüm araştırmalarla görülmüştür ki, genellikle nehir ve ırmakların oluşturduğu vadiler boyunca inşa edilen yollar, sahilden yükseklere çıkıldıkça daha belirgin izler vermekte ve özellikle sert, kayalık zeminlerde varlıklarını hala sürdürmektedirler. Ancak sahil şeridinde yer alan Pamphylia kentleri arasında inşa edilmiş olan yollar, hemen hemen yok olmuş durumdadırlar. Bunun en Önemli nedeni, özellikle son yüzyıl içinde iskana tabi tutulan konar-göçer aşiretlerin toprağa bağlanmalarının sağlanması amacıyla tarla açma ve daha önce yoğun orman örtüsü ile kaplı olan bölgede ormanların tahribi ile meydana gelen erozyondur.
Nitekim Evliya Çelebi o çağda “Kal’aı Teke Hisan"(?)[2] denilen Perge Kentini anlatırken “Burayı temaşa edip kıbleye doğru ormanlar içinden geçtik” demekte ve Kestros (Aksu) ırmağını on gemi ile geçtiklerini anlatarak “...Görüş adlı 200 evli köyü de geçip bir saat büyük ağaçları seyrettiklerini[3] yazmaktadır. Evliye Çelebi’nin anlattığı orman örtüsünden bugün sadece birkaç yüz metre derinliği olan küçük bir bölüm kalmıştır.
Yukanda anlattığım nedenlerle Pamphylia Düzlüğünde bulunan yol ağının izlerine henüz tanma açılmamış olan ve doğal örtüsünü koruyan alanlarda rastlamak mümkün olmuştur.
Sonuçlarını bildirilerle arkeoloji dünyasına tanıtmaya çalıştığım[4] bu uzun süreli araştırmalarımın sonucu, tesbiti yapılan ve aşağıda ayrıntılıca belirtilen yol güzergahları özlüce şunlardır:
1 — Bölgenin doğusunda Koracesium’dan (Alanya) başlayarak batıya doğru uzanan ve Şarapsa Han mevkiinden kuzeye yönelerek Güzelbağ üzerinden Gündoğmuş tlçe’si yakınlarındaki “Kemer Köprü" ile Alara Çayı’nı aşan ve Söbüçimen Yaylası yakınlarından Konya’nın Bozkır ilçe’si çevresine çıkan yol. Bu yol Şarapsa Han’dan sonra batıya devam ederek Alara Han’a ulaşmakta ve bugün sadece ayaklan kalmış bulunan bir köprüden batıya geçerek Pamphylia’ya doğru uzanmaktaydı.
2 — Side’den başlayarak Seleuceia’ya(?) (Şıhlar) ve oradan Etenna’ya (Sırtköy) uzanan ve Erymna (Ormana) üzerinden Lycaonia’ya çıkan yol. Bu yolla, Aspendos Köprüsü ile Eurymedon (Köprüçay) ırmağının doğusuna geçen ve Taşağıl, Çardak Köyleri yakınlarından geçip, Beydiğin Köyü kuzeyindeki Kargı Han’a ulaşan ve “At izi” mevkiinde birleşen yol.
3 — Eurymedon Irmağı vadisinin kuzeye doğru sağ sahilini izleyerek Başkonak Köyü kuzeyindeki “Oluk Köprü" ile ırmağın batısına geçen ve batıdan gelen bir başka hat ile birleşerek Selge’ye (Altınkaya Köyü) çıkan ve oradan batıya yönelerek Pednelissos (Hasgebe) üzerinden Perge’nin kuzeyine çıkan yol.
4 — Perge’den başlayarak Kestros (Aksu) Irmağı vadisinin kuzeyindeki Adada (Karabavlu Köyü) üzerinden Eğirdir Gölü doğusuna ve oradan Pisidia Antiocheia’ya (Yalvaç) çıkan yol.
5 — Attaleia’nın (Antalya) hemen kuzey doğusunda yer alan bugünkü Varsak Köyü yakınlarından Kepez Üstü’ne çıkan, buradan Döşeme Boğazı yolu ile Pisidia’ya ulaşan yol
6— Güney batı yönünden, Lykia’dan gelerek Olbia (Hurma Köyü) ve Attalia’ya ulaşan yol.
I. KORACESİUM/IKONÎUM (ALANYA/KONYA) HATTI
Koracesium’u (Alanya) kuzey batısındaki Pamphylia’ya ve kuzeyindeki Lycaonia’ya bağlayan bu yolda ilk durak kentin yaklaşık 15 km batısındaki “Şarapsa Han’dır. Han “Alâiyye-Konya yolu üzerinde denizi gören hafif bir tepenin üstüne ...”[5] inşa edilmiştir. Yol, Şarapsa Han yakınlarında ikiye ayrılır; batıya gidildiğinde ikinci durak olan Alara Han’a ulaşılın Bugün sadece iki yakasında ayak kalıntıları bulunan köprüden Alara Çayı’nın batısına geçen yol, oradan Pamphylia’ya doğru uzanır. Kuzeye yönelen hat ise, Güzelbağ’ı geçtikten sonra Alara Vadi’sinin doğusunu takip ederek Antalya’nın Gündoğmuş İlçe’sinin yaklaşık 20 km güney doğusundaki “Kemer Köprü” ile Alara Çayı’nın batısına geçer (Resim 1). Bu noktadan sonra irtifa alarak Narağacı Köyü’ne ulaşır. Kemer Köprü’den sonra kısa bir mesafe içinde irtifa alması zorunluluğu nedeniyle oluşan problem, yola kısa aralıklarla dönüş verilerek ve basamak tekniği kullanılarak giderilmiş ve belliki bu yüzden bu kesimine yöre insanınca “Kırk Dönmeler” adı verilmiştir (Resim 2).
Narağacı Köyü’nden sonra Pembelik Köyü’nden geçen yol, yaklaşık 1600 metre irtifada bulunan Gündoğmuşlulann yaylası, Gelesandra’ya varır. Buradan Boğaz Han ve Baş Han güzergahını izliyerek Susam Beli’ne ulaşır. Bu yörede ikiye ayrılan yolun kuzeye devam eden kolu, 2000 metrede “Demir Kapı” geçidini (Resim 3) aşıp Gücen Boğazı yolu ile bugünkü Bozkır İlçe’si üzerinden Ikonium’a (Konya) inmekteydi.
Bu yol günümüzde de yaylacılık geleneğini sürdüren Alanya-Manavgat arasındaki köylüler tarafından yayla yolu olarak kullanılmaktadır.
Yol, sert zeminlerde fazla büyük olmayan ve düzensiz biçimde döşenmiş taşlarla inşa edilmiştir, öte yandan bölgede tesbitini yaptığımız diğer yollara göre daha dar olan yolun genişliği, 1 ile 1.5 metre arasında değişmektedir. Ancak geçit yerlerinde iyice daralarak -örneğin Demir Kapı geçidinde- yol genişliği 0.60 metreye kadar inmektedir. Günümüze kadar kalmışlığını ve hala kullanılır oluşunu, yöre halkının zaman zaman yaptığı onanmlara borçludur[6].
II. SİDE - ERYMNA (ORMANA) HATTI; KESİK BELİ YOLU
Bir liman kenti olarak Side, Antik Çağ boyunca bölgenin en önemli kentlerinden biri olma özelliğini hep korumuştur. Bu nedenle de güney- kuzey bağlantılı yolların en önemli giriş çıkış yeri olmuştur.
Side’yi İç Anadolu’ya bağlayan bu yol, Manavgat Irmağı’na batıdan kavuşan Naras Suyu üzerindeki “Naras Köprüsü”nü aşarak, Şıhlar Köyü’nün hemen üstündeki antik Seleuceia(?) kentine ulaşıyordu. Buradan Etenna’ya (Sırt Köy) uzanan yol, “At İzi” mevkiinde Aspendos Erymna hattı ile birleşiyordu. Bu kavşak noktası yaklaşık 7 metre yüksekliğinde bir kaya kütlesi dik ve yatay şekilde açılarak geçilmiştir. Yolun burada blok kaya zemininden oluşmasının nedeni budur. Yük hayvanlarıyla yapılan ulaşımı zorlaştıran bu kaya zemini daha rahat aşabilmek amacıyla hayvanların basması için birbirini takip eden küçük çukurlar açılmıştır. Bu oluşumu ile yöre insanı bu sarp geçide “At İzi" adını vermiştir (Resim 4)-
At îzi’nden sonra “Çaltılı”dan geçilerek 1500 metre yükseltideki “Ali Kesiği”ne ulaşılır (Resim 5). Yine bir kaya kütlesinin açılmasıyla geçit verilen yolun bu kesiminde yaya ve yük hayvanı için adeta bir yol ağı oluşturulmuş ve uzunca bir bölümü tamamen taş döşeli olarak inşa edilmiştir.
Ali Kesiği’nden sonra Akdağ’ın doğru uzantısındaki bir tepenin doğu yamacı izlenerek “Eynif Ovanı”na inilir. Bu iniş sırasında Ali Kesiği’nden yaklaşık t km uzaklıkta yolun sol tarafında bulunan bir kayaya oyulmuş durumda -büyük olasılıkla- stel ya da mil taşı olarak açıklanabilecek bir “yol işaret noktasının” önünden geçilir. Bugünkü durumuyla üst tarafı kopmuş bir sütun görüntüsündeki bu taşa yöre in sanınca “Kız Taşı” denilmekte (Resim 6), bu isimleme belli ki göçer kız ve kadınlarının doğum ya da evlilik gibi sorunlarında çözüm olur umuduyla gelip geçişlerinde bez-, çaput bağlıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Nitekim çalışmalanınız sırasında kimbilir hangi göçer kadının henüz bağladığı bir bez parçası ile karşılaştık; ve yola binlerce yıl önce şu yada bu şekilde emeği geçmiş ve belliki hep anılsın istemiş bir Anadolu’lunun bu bez bağlama geleneği ile dileğinin bir başka boyutta yerine geldiğini düşündük.
Kesik Beli Yolu, Kız Taşı ve “Bahadın Oluğu” denilen çeşmeyi geçtikten sonra Eynif Ovası’nın güney-doğu ucundaki “Tol Han’a ulaşmaktadır (Resim 7). “Hakkında aynntılı hiç bir yayın bulunmayan”[7] ve ancak bir bölümü ile ayakta olan Tol Han, Beydiğin köyü yakınlarındaki “Kargı Han”dan sonra kuzeydeki ilk handır. Tol Han’dan sonra yol, sınırlı olarak iz verir ve Başlar, Ormana, İbradı hattının batısından Gembos Ovası üzerinden Beyşehir Gölü’nün güney ucuna ulaşır.
Batıdan, Aspendos’tan gelen ve Eurymedon (Köprüçay) Irmağı’nı As- pendos Köprüsü ile doğuya geçen hattan yukarda giriş bölümünde bahsetmiştik. Bu yol Taşağıl, Çardak köylerini geçerek Beydiğin Köyü’nün yaklaşık 3 km kuzeyindeki “Kargı Hanı’na ulaşmakta (Resim 8), buradan Murt Beli’ni geçerek -yukarda belirtilen- At İzi mevkiinde Kesik Beli Yolu ile birleşmekteydi.
III. SİDE - ASPENDOS - SELGE HATTI
Bu yol yine Side’den başlar. Eurymedon Irmağı’nın doğu sahilini izleyerek kuzeye çıkar ve ırmağın batı sahilini izleyen bir başka yolla birleşerek Selge (Atmkaya) antik kentine varır.
Doğu sahilini takip eden yolun ilk izini küçük bir köprü verir (Resim g). Kuzeye doğru Sağarin Köyü’nü geçtikten sonra bugünkü karayolunun hemen kenarındaki bu köprüye gelen yol, bu noktadan sonra ırmağın kıyısını takip ederek Başkonak Köyü’ne ulaşmakta ve köyün 7 km kuzeyindeki Köprülü Kanyon’un üstünde bulunan ve Roma Çağından bu yana kullanılır durumda olan “Oluk Köprü” ile ırmağın batısına geçmektedir.
İrmağın batı sahilinden gelen yol ise Karabük Köyü’nü güneyine alarak Oluk Köprü’ye çok yakın biryerde Gökçesu üzerindeki”[8] “Büğrüm Köprü”yü geçer. Sonunda iki yol birleşerek Selge’ye varır.
Araştırmalar sırasında Selge’nin kuzey batısında ve yaklaşık 30 dakika uzaklıkta düzgün blok taşlarla inşa edilmiş 20 metre uzunluğunda bir yol parçasına rastlandı. Yol 3 saat uzaklıktaki “Yel Değirmeni” mevkiinde yeniden iz vererek batıya yönelmekteydi. Bu yol büyük bir olasılıkla Bozburun Dağı’nın güney eteğinden batıya doğru devam ederek antik Pednelissos (Hasgebe Köyü) üzerinden Kestros (Aksu) Vadisine ulaşıyordu.
Büyük İskender’e bölgede bulunduğu sırada Selge’liler “bir elçi heyeti yollayarak, dost bir ülke sıfatıyla emirlerini kabul edeceklerini bildirdiler”[9]. M. özsait, Selge’li elçilerin İskender’i ziyaret edebilmelerini bölge kentlerinin iyi yada kötü bir yol şebesine sahip olduklarının kanıtı sayar[10].
Selge’li elçileri, İskender’e ulaştıran bu yol kanımca Selge’yi Pednelissos üzerinden Kestros (Aksu) Vadisine bağlıyan yoldur.
IV. PERGE - ADADA - ANTİOCHEİA (YALVAÇ) HATTI (AZİZPAULOS YOLU)
Perge’yi Antiocheia’ya (Yalvaç) Kestros (Aksu) Irmağı vadisinden geçerek bağlıyan yol güzergahının[11], bu iki merkez arasındaki ulaşımı en kısa sürede sağlayan güzergah olduğu anlaşılmaktadır.
Yol, Perge’den kuzeye doğru uzanarak yaklaşık 20 km sonra Kestros’un (Aksu) doğu sahiline geçiyordu. Bu geçiş noktası bugünkü “Çatallar” köyünün yakınlarındadır. Anadolu’da Çatallar isimlemesinin genellikle yol kavşağı ya da kavşak çevresinde kurulu bulanan yerleşmeler için kullanıldığı hatırlanırsa, bugün bu yerin adı da bölgeyi doğu-batı doğrultusunda Döşeme Boğazı’na ve kuzey-güney doğrultusunda Adada (Kara- bavlu) üzerinden Antiocheia’ya bağlayan yollann kavşak noktası olduğu ile açıklanabilir.
Çatallar’dan yaklaşık 15 km kuzeyde bir köprüye rastlanır. Yöre insanının “Bülüç Uçuran Köprüsü” dediği bu köprünün yol genişliği 1.50 metre, ayak açıklığı ve yüksekliği 3.50 metredir (Resim 10). Kestros’a doğudan kavuşan kollarından biri üzerinde kurulmuş bulunan bu küçük köprüden sonra yol, vadi tabanı boyunca akarsu yatağını bazen doğusuna bazen batısına alarak kuzeye doğru devam eder. Bu sık geçişler yüzünden olmalıki bu yolu kullanarak yaylaya çıkan göçerler, yolun bu kesimine “Kırk Geçitler” adını vermişler. Yolun vadi tabanı boyunca uzandığı havadan yaptığımız tesbitlerde gördüğümüz bordür taşlan ile anlaşılmıştır.
Kestros (Aksu) Irmağı, İsparta’nın Sütçüler İlçe’si yakınlannda “Göksu” olarak bilinir, tlçe’nin Çandır Bucağı’nda Göksu, tek gözlü sivri kemerli bir köprü ile aşılarak antik Adada (Karabavlu) kentine vanlır (Resim 11). Yolun, kentin kurulduğu tepenin güney yamacında yaklaşık 600 metre uzunluğunda oldukça sağlam kalan bir kesimi, büyük blok taşlarla inşa edilmiştir (Resim 12). Yöre insanı, yolun bu kesimine “Kral Yolu”der. Adada’dan sonra, Kovada Gölü’nün kuzey doğu ucuna ulaşılır. Buradan Eğirdir Gölü’nün güney doğu ucuna çıkan yol, Gelendost İlçe’si yakınlarından geçerek Antiocheia’ya (Yalvaç) varmaktadır.
Aziz Paulos ve arkadaştan yaklaşık 45 yıllannda[12] “... Pamphylia’nın Perge’sine geldiler: Yuhanna ise, onlardan aynlıp Yerusalime döndü[13]." Perge’de bir gün kalan Paulos ve arkadaşı Kestros (Aksu) Irmağı yoluna çıktılar ve Toros engelini aşarak Eğirdir Gölü’ne ulaştılar[14]. İki arkadaş Paulos ve Bamabas dört gün dört gece çavlanlar boyunca dağlara tırmandılar[15] ve Pisidia Antiocheiasına geldiler[16].
Öte yandan Aziz’in, dönüş yolculuğunda uğradığı yerleşme merkezlerinin sırası bilinmektedir. “... Pisidya’dan geçip Pamfilya’ya geldiler. Ve Perge’de sözü söyledikten sonra Attaleia’ya indiler”[17]. Bu bilgi Aziz Paulus’un gidiş yolculuğunda olduğu gibi, dönüşte de Kestros Yolu’nu kullanmış olma olasılığının, örneğin “Döşeme Boğazı” yolunu kullanmış olma olasılığından daha fazla olduğunu göstermektedir.
Aziz Paulos’un ilk misyonunu yerine getirirken izlediği ve bugüne kadar belirlenip isimlendirilemeyen bu kutsal yol, Perge’yi, Kestros Vadisi’ni takip ederek Adada üzerinden Antiocheia’ya bağlayan yol olmalıdır. Yolculuk süresinin ve güzergahın kaynaklarda belirtilen verilerle tam bir uyum içinde olması, savımızın doğru olduğunu göstermektedir. Hıristiyanlık tarihi ve ülke turizmimize sağlıyacağı yararlar dikkate alındığında bu saptamamızın önemi bellidir.
V. ATTALEİA - DÖŞEME DERBENTİ - KREMNA HATTI
Attaleia’nın (Antalya) hemen kuzey doğusundaki Varsak Köyü’nden kuzeye çıkarak Kepez Üstü’ne ulaşan ve kuzeye devam eden bu hattın Döşemealtı Düzlüğü’ndeki bölümlerinin tesbitinde sarnıçlar belirleyici olmuş, sonuçta yola ulaşılmıştır. Varsak Samıcı’ndan (Resim 13) sonra ilk yol izi Başköy’ün 3 km kuzeyinde karşımıza çıkar; düzlük alanda olmasına karşın maki örtüsü ile kaplı bir araziden geçmesi nedeniyle henüz bozulmamış olun uzunca bir bölümü ile izini sürdürür. Yöre insanınca “Nal Döken" denilen bu bölgede yol genişliği 2 metreyi yer yer aşmaktadır (Resim 14). Bu özelliğine karşın döşeme malzemenin doğadan sağlandığı gibi kullanıldığı, çekiçten geçirilip düzeltilmediği dikkat çekmektedir. Bu yüzden olmalıki yol yüzeyinde yer yer kaymalar ve buna bağlı olarak bozulmalar söz konusudur. Nal Döken mevkiinden sonra yol, Kovanlık Köyü’nün 3 km kuzeyinde “Döşeme Ağzı’na varır”[18]. Burada Perge, Adada, Antiocheia hattı verilirken değindiğim Çatallardan batıya uzanan ve Karataş, Kirişçiler, Kızıl köylerinden geçen hatla birleşir. Döşeme Ağzı’ndan sonra yol, yerin hemen batısındaki “Döşeme Derbenti” ni (Resim 15) aşarak “Döşeme Boğazı”na girer.
Döşeme Derbenti’nde antik yapılara ait olduğu anlaşılan duvarlar, kapı girişleri, lahit kırıklan gibi kalıntılar ile sonraki devirlere ait olduklan belli olan kalıntılannın iç içe bulunması buranın Antik Çağ’dan beri belki de aynı amaçla kullanıldığının kanıtı sayılabilir [19].
Döşeme Boğazı boyunca yol iyi durumdadır. Yer yer basamak verilerek ve arazi yapısına uygun olarak sık sık döndürülerek inşa edilmiş olan yol, yükselti alarak devam eder ve içinde-bugün de faal olan bir sarnıç ve yapı kalıntılannın olduğu geçiş yerinin bir hayli daraldığı bir yere ulaşır. Bu noktada yolun içinden geçtiği anlaşılan kapının(?) kalıntılan görülebilmektedir. Farklı dönemlere ait olduklan belli olan yoğun yapı kalıntılan, buranın Pamphylia’dan Pisidia’ya geçiş noktası olma olasılığını akla getirmektedir.
Yoğun yapı kalıntılannın bulunduğu geçiş noktasından sonra 150 metre uzunluğundaki yol parçası son derece iyi durumdadır. Bu kesimde yol genişliği 2 metreye yaklaşmakta, bordür taşlan ile yontulup şekil verilerek yol zeminine döşenen taşlann farklı büyüklükte oluşlan dikkati çekmektedir. Daha büyük olarak seçilen bordür taşlan zeminde kullanılan daha küçük döşeme malzemenin zamanla kaymasını önlediği ve bu yüzden yolun hiç bozulmadan kalmasını sağladığı görülmektedir.
Yol zemininde rastlanan ve alışılmış döşeme malzemesinden farklı şekil ve boyutlarda olan ve yol zeminine düzensiz olarak yayılmış bulunan sütun parçalan, lahit kırıklan, yolda zaman zaman onanmlann yapıldığını göstermektedir. Buna karşın bu yol parçası bölgede tesbit ettiğim belki de en iyi korunmuş yol parçasıdır.
Yol, bu noktadan sonra “Döşeme Orta Ovası” denilen düzlük bir alandan geçer. Bu düzlük alanda tekerlek izleri saptanmıştır (Resim 17). Bu izler bazı tek bazı çift olarak kalıntı vermektedir. Arazinin eğimine uygun olarak yeniden yükselen yol, kayalık zeminlerde 1 metreye yakın açmalar verilerek geçirilmiş ve Dağ Bucağı’nın “Çevrik” mevkiinde Bucak Ovası yükseltisine çıkartılmıştır. Çevrik’te bir sarnıç ve biraz batısında -yapımında antik lahit parçalarının kullanıldığı- küçük bir mezarlık yer almaktadır.
Belliki yol Çevrik’te ikiye ayrılmakta, batıya uzanan koluyla yakında konumlanan antik Ariassos’a giderken, kuzeye dönen kol, “Susuz Han” yakınlarından geçip Burdur’un Bucak tlçe’sinin 15 km doğusundaki antik Kremna’ya ulaşmaktaydı (Resim 18).
Pisidia Yol şebekesinin esasını M.Ö 6. yılda yapımına başlanan Anti- ocheia (Yalvaç) köşe noktası olmak üzere Pisidia üçgenini güney-batı ve güney-doğu istikametlerinde kat eden Via Sebaste yolu teşkil etmektedir[20]. Ve doğal olarak bu yol, ayrıca birtakım kollarla Lycaonia, Isavria, Pamphylia, Frigia yol şebekelerine bağlanmaktadır[21].
Via Sebaste’nin, Pisidia’nın güney-batı ucuna yakın yerde konumlanan Comama’ya (Ürküttü Köyü, Burdur/Bucak) kadar tesbiti yapıldığını biliyoruz[22]. Bu bilgiye göre olası ki Via Sebaste, Comama’dan sonra, Yukarda verilen Çevrik Mevkiinde Döşeme Boğazı’na girerek Pamphylia yol şebekesine bağlanıyordu[23].
VI. PHASELİS - OLBİA - ATTALEİA HATTI
Lykia’yı Pamphylia’ya sahilden bağlayan[24] bu güzergahta eski ve yeni yollar hemen hemen aynı hattı takip etmektedir[25]. Yol, Piri Reis’in “Güvercin Adası”[26] olarak andığı, Attaleia’nın yaklaşık 10 km güney batısındaki “Sıçan Adası” karşısında belirgin şekilde iz verir. Yolun bundan sonraki izine, bugünkü Hurma Köyü’ne lokalize edilen antik “Olbia” kentinin hemen güneyinde rastlanır (Resim 19). Olbia’ya girmeden ikiye ayrılarak doğuya yönelen kolu Konyaaltı sahil bandının üstündeki falezde sahile paralel olarak devam edip[27], Attaleia’ya ulaşırken, diğer kol, kuzeye yönelip Olbia Kenti kalıntıları arasında -bugün bile sapasağlam duran-antik köprüyü (Resim 20) kullanarak Ahatlı Köyü’nün batısından geçip belliki Yenice, Çubuk, Döşeme Boğazlarına bağlanarak Pisidia’ya ulaşıyordu.
SONUÇ
Yukarda 6 hat halinde vermeye çalıştığım bölge yollan ve çevre bağlantılarının tesbit edilebilmesi, uzun yıllar ve yorucu çalışmaların sonunda mümkün olmuştur[28]. Bununla; şimdiye kadar pek incelenmeyen bir alana ilgi uyandırmayı amaçladım. Konuya karşı öteden beri duyduğum heyacanın belki de tek nedeni araştırmacılara yararlı olabileceğim düşüncesidir.