Voynukluk ve Voynuk örgütünün, Osmanh Tarihi içinde sanıldığından daha fazla önemi olmuştur, örgüt, Osmanh Avrupasındaki en eski ve en uzun süre yaşayan kuruluşlardan biridir. Türk dönemi Güneydoğu Avrupa tarihinin daha iyi ortaya konulabilmesi için, Balkanlardaki diğer Hıristiyan kuruluşlarla birlikte Voynuk örgütünün de ciddi bir şekilde araştırılması gerekir. Böyle bir çalışma aynı zamanda, Türk toplumu ile Balkan toplumları arasındaki kültür alışverişini de aydınlatması bakımından ayrıca önemlidir. Nitekim konumuz olan Voynuk örgütünde, “baştina, voynuk, pirimkür, lagator” gibi Balkanlara özgü terimlerin yanında “voynuk beyi, çeribaşı, yamak, gönder” gibi Türkçe terimlerin de bulunması bu tür bir araştırmanın önemini göstermesi bakımından ilginç bir örnektir. Voynuklardan başka, Hıristiyan Sipahi, Eflak, Martolos, Yörük, Yaya ve Müsellem ve Derbent örgütü gibi Türk ve Türk olmayan Balkan toplumlarının birlikte oluşturdukları kuruluşların her birini ayrı ayrı araştırmadıkça, Türk dönemi Güneydoğu Avrupa tarihinin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını sağlıklı olarak ortaya koymak mümkün değildir.
Bu yazımızda Voynuk örgütünü ve sorunlarını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymak değil, Voynukluk ve Voynuk örgütü ile ilgili kaynak ve araştırmalarla, ele alınması gereken sorunlar üzerinde durmaya çalışacağız.
Voynuklar hakkında oldukça bol kaynak vardır. Bu kaynaklan birinci elden ve ikinci elden kaynaklar olarak iki ana grupta toplamak mümkündür. Birinci elden kaynakların başında tapu- tahrir defterleri gelir. Bu defterler de konumuz bakımından iki kısma ayrılabilir.
- Genel tahrir defterleri.
- Voynuk tahrir defterleri.
Prof. İnalcık “Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar” adlı eserini hazırlarken, içinde Voynuklarla ilgili kayıtlar bulunan 12 genel tahrir defteri ile iki Voynuk tahrir defterini gözden geçirmiştir[1].
Tahrir defterleri Voynukların sayılarını, Balkanlardaki yayılışını ve sosyo-ekonomik yapılarını saptamak bakımından çok önemlidir. Mesela, Fatih dönemine ait Braniçeva defterinin birinci sayfasında[2], defterin içinde bulunanlar yazılmıştır. Buna göre, tahririn başında Padişah’ın dört köy has’ı, Braniçeva Subaşılığına ait haslar, Ali Bey’e yarım çiftlik veren köyler, Müslüman Sipahilerin dinarları, Hıristiyan Sipahilerin timarları kaydedilmiş, daha sonra Samson- cu, Doğancı, Martolos ve diğer Gayrimüslimler ve en sona da Voy- nuklar eklenmiştir. Bazen bu defterlerde yazılı Voynukların sayısı bini geçmektedir.
Voynuklar için yapılmış özel tahrir defterlerinin önemi ise kendiliğinden ortadadır. Bu defterler ayrıntılı bir şekilde tutulmuştur ve zaman zaman önemli bilgiler veren derkenarlar vardır. Genellikle Voynuk Tahrir defterlerinin başına bir de Voynuk Kanunnamesi eklenmiştir.
Prof. Inalcık’ın sözünü ettiğimiz kitabındaki iki Voynuk Tahrir defterinden birisi Başbakanlık Arşivi Tapu Defterleri 21 numarada kayıtlı ve 1487 tarihli “Defter-i Esâmi-i Voy Voynugân-ı Liva-i Köstendil ve Liva-i Alacahisar”dır[3]. İkincisi ise yine aynı yerde 916 numara ile kayıtlı, aym tarihli ve aynı bölgeye ait defterdir[4]. Bu ikinci defterin numarası baskı hatası sonucu yanlış yazılmış olmalıdır, veya Arşiv kayıtlarındaki bir yanlışlıktan kaynaklanan hata vardır. Çünkü, Arşiv’dc 916 numaralı defter 1732 tarihli ve Silistre’ye ait görünmektedir. Bu takdirde Prof. Inalcık’ın adı geçen kitabında Voynuk Tahrir defteri olarak bir defter kalmaktadır. O da 1487 tarihli Köstendil ve Alacahisar Voynukları defteridir.
Başbakanlık Arşivinde başka Voynuk Tahrir defterleri de vardır. Bunlardan biri 1528 tarihli ve “Defter-i Voynuğân-ı Istabl-ı Âmire” kaydıyla tapu defterleri 151 numarada bulunmaktadır[5]. Bu defter, İstanbul’a gelen nöbetli Voynukların görev yerlerini ve sayılarını vermesi bakımından önemlidir, örnek için defterden şu birkaç sayıyı verelim; Enderûn atları bakımına sefer sırasında 105, hazarda ise 30 Voynuk, Bîrun atları bakımına ise 712 Voynuk ayrılmıştı. Defterin kaydına göre 1528 yılında Istabl-ı Âmire hizmetine gelen Voynukların genel toplamı 892 kişi idi.
Arşiv’de şimdilik bulabildiğimiz diğer Voynuk Tahrir defterleri şunlardır:
- 1523 tarihli Istabl-ı Âmire Voynukları defteri (Mâliyeden Müdevver belgeler arasında 81 numarada kayıtlı).
- 1576 tarihli Niğbolu ve Silistre Voynukları defteri (aynı yerde 533 numarada kayıtlı).
- 1579 tarihli başka bir Niğbolu ve Silistre Voynukları defteri (aynı yerde 546 numarada kayıtlı).
Sözünü ettiğimiz bu son Voynuk Tahrir defterleri henüz araştırıcılar tarafından kullanılmamıştır[6]. İleride, Başbakanlık Arşivi, Topkapı Sarayı Arşivi, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivleri ile Türkçe belgeler bulunan yerli ve yabancı diğer arşiv ve müzelerde yeni Voynuk defterleri veya kanunnameleri bulunabilir.
Voynuk Tahrir defterleri kadar önemli diğer bir belge’türü de kanunnamelerdir. Voynuklarla ilgili kanunnameleri üç grupta toplamak mümkündür.
- Özel Voynuk Kanunnameleri.
- İçinde Voynuklarla ilgili hükümler bulunan bölge kanunnameleri.
- İçinde Voynuklara ait bölüm bulunan, Ebussuud Efendi, Hamza Paşa ve Tevkiî Celâlzâde Kanunnameleri türündeki kanun mecmuaları.
Özel Voynuk Kanunnameleri genellikle Voynuk Tahrir defterlerinin başına kaydedilmiştir. Şimdilik saptayabildiğimiz en eski özel Voynuk Kanunnamesi Başbakanlık Arşivi Mâliyeden Müdevvcr Defterler numara 8ı’de kayıtlı Voynuk Tahrir defterinin baş tarafındaki kanunnamedir ve 17/27 Nisan 1523 tarihlidir. Voynuklar üzerinde oldukça geniş araştırmalar yapan Bulgar Türkologu Galab Galabov[7], 1943 yılında Sofya’da yayınlanan “Bulgar Tarihi Hakkında Osmanh Türkçcsiyle Kaynaklar” adlı araştırmasında[8] en eski Voynuk Kanunnamesinin XVI. yüzyılın ilk yarısında yazıldığının, kaynak göstermeden, kuşkusuz olduğunu belirtmektedir. Galabov’un bu tahmini bizim bulduğumuz bu kanunname ile kanıtlanmış bulunmaktadır.
Bazı kaynaklarda Voynuk örgütünün I. Murat döneminde kurulduğu belirtilmekte ise de Rumeli’nin henüz fcthcdildiği bir sırada örgütün kurulmuş olmasına kuşkuyla bakılabilir. Fakat II. Murat ve Fatih dönemlerinden kalma tahrir defterlerinde oldukça büyük sayılarda Voynuk kayıtlarının bulunması, örgütün II. Murat’tan önce veya en azından II. Murat döneminde kurulmuş olduğunu kesinlikle söylememiz için ycterlidir. Durum böyle olunca Voynuk Kanunnamelerinin 1523 yılından önce de var olabileceği ileri sürülebilir.
Bizim sözünü ettiğimizk anunname ile Galabov’un adı geçen araştırmasında yayınladığı kanunname, metin olarak hemen hemen aynıdır. Galabov metninde [9] birkaç cümle ve kelime eksikliği ile - eğer baskı hatası değilse - oldukça çok imla yanlışlığı vardır.
Üzerinde duracağımız ikinci Voynuk Kanunnamesi, yine Başbakanlık Arşivi Mâliyeden Müdevver Defterler numara 533’de kayıtlı Niğbolu ve Silistre Voynukları Tahrir defterinin başına konulmuş bulunan kanunnamedir. 27 Temmuz 1576 tarihlidir. 1523 tarihli Kanunname ile aynı gruptan olmasına rağmen aralarında önemli farklar vardır. Sözgelişi, 1523 tarihli kanunnamede Kara-Voynuk Gönderinin üç, Cebeli-Voynuk Gönderinin dört kişiden oluştuğu açıkça belirtildiği halde, 1576 tarihli kanunnamede üstü kapalı bir şekilde “... Voynuk taifesinin bazı üçer ve bazı dörder neferi bir gönder ıtlak olunur” denilmektedir. Ayrıca, Gönder vergisi için 1523 tarihli kanunnamede açık olmayan bir kayıt vardır. Şöyle demektedir, “...Voynuk taifesi âdet-i nîze deyü bir miktar Hazine-i âmireye mal vermek kânûndur”. Oysa 1576 tarihli kanunnamede, nöbetli Voynuğun altı akçe, nöbetli olmayan Voynuğun ise beş akçe Gönder vergisi vereceği, bu verginin havass-ı hümâyûn için alınacağı ve îspençe gibi Mart ayı başında toplanacağı açık bir şekilde belirtilmektedir.
Sözünü ettiğimiz iki kanunname ile aynı yerde 546 numarada kayıtlı bir başka Niğbolu ve Silistre Voynukları Tahrir defterinin başında da Voynuk Kanunnamesi vardır. 24 Ağustos 1579 tarihlidir ve 1576 tarihli kanunname ile tamamen aynıdır. Hatta imla hataları bile benzerlik göstermektedir.
özel Voynuk Kanunnamelerinden birini Prof. Barkan “XV. ve XVI. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Zirai Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları” adlı kitabında yayınlamıştır[10]. Kanuni dönemine aittir. Yukarıda saydığımız üç kanunname grubuna girmekle birlikte çok önemli bazı değişik hükümleri de içermektedir. Ayrıca, o yıllarda dağılan 150 kadar Voynuk köyü hakkında ilginç açıklamalar vardır. Buna benzer bir diğer kanunname de Başbakanlık Arşivi Tapu- Tahrir defterleri 370 numarada kayıtlı bulunmaktadır, fakat “Kanunname-i Vilâyet-i Niğbolu” içinde bir bölüm halindedir[11].
Özel Voynuk Kanunnamelerinden başka çeşitli bölge kanunnamelerinde Voynuklarla ilgili kayıtlar bulunmaktadır. Bunlardan biri Prof Barkan’ın adı geçen eserinde aymlanan 1516 tarihli “Kanunname-! Vilâyet-i Bosna’ dır. Voynuklara bir çeşit inzibat görevi verildiğini gösteren hükümler vardır[12]. Yine aynı kitapta yayınlanan 1545 tarihli “Kanun-ı öşür ve Haraç ve sair Rüsum ve Bâc-ı Reayâ-i Liva-i Pojcga”da[13] Voynukların uçlarda alanlara katılıp bir çeşit keşif görevi[14] yaptıkları ve seferlerde savaşçı asker olarak bulundukları kayıtlıdır. Buna karşılık bütün vergilerden bağışlanmışlardır.
Üçüncü grup kanunnamelerin Ebussuud Efendi, Hamza Paşa ve Tevkiî Celalzade kanunnameleri türünde olduğunu söylemiştik. Bunların sayıları pek çoktur. Genel mahiyette kanun mecmualarıdır. Voynuklar, bu kanun mecmuaları içinde bir bölüm oluştururlar. Genellikle Voynuk faslı “yörügân” ve “Eşkinciyân” fasılları arasında yer alır.
Galab Galabov “Bulgar Tarihi Hakkında Osmanlı Türkçcsiyle Kaynaklar adlı araştırmasında bu gruptan üç kanunname yayınlamış, ayrıca, bunlar dışında saptayabildiklerinin de listesini vermiştir[15]. Kanunnamelerden III ve IV numaralı olanları, Ebussuud Efendi Kanunnameleriyle hemen hemen aynıdır. Sofya Millî Kütüphanesindeki iki yazma kanun mecmuasından alınmıştır. Biri 1715, diğeri I752/I753 yıllarında istinsah edilmiştir. II numaralı kanunname ise İstanbul üniversitesi Yazma Osmanlı Kanunnameleri numara 1807’de kayıtlı bir mecmuadan alınmıştır. Tahminen 14/23 Ocak 1604 tarihlidir. Bu kanunnamenin önemi, baş tarafında diğer Ebussud Kanunnamelerinde bulunmayan bazı hükümleri içermesinden ileri gelmektedir. Kanunname, Hammer16 ve Jirecek[17] tarafından kısmen kullanılmıştır.
Bu tür kanunnamelerin ilkel şekli olduğunu sandığımız bir kanunname, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası tarafından 1911’de İstanbul’da yayınlanmıştır. Voynuklarla ilgili kısımlar “Eflaklar” bölümünde geçmektedir. Eflakların beş-on eve bir Gönder verdikleri, bunlardan birinin beş filoriye Voynuk hizmeti yapıp ihtiyatlı yerleri bekleyerek gerektiğinde akına ve sefere katılacakları kayıtlıdır[18]. Buradaki Voynuk ve Eflakların durumlarını açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. 1477/1478 tarihli “Sancak-i Vilâyet-i Hersek” defterinde de aşağı yukarı aynı durum vardır[19]. Eflakların kalabalık olduğu Scmendire’de de durum değişmemektedir[20]. 1527 tarihli “Kânûn-ı Eflakân-ı Liva-i Semendire”, Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası tarafından yayınlanan Süleyman Kanunnamesiyle tamamen aynıdır. Değişiklik sadece vergi miktarlarındadır.
Türkiye’de Ebussuud Efendi türünde kanunname ilk kez Millî Tetcbbular Mecmuasında yayınlanmıştır[21]. İçinde geçen bir tarihe dayanarak 1605 yılından sonra istinsah edildiğini sanıyoruz. Kanunnamede konular dağınıktır. Bir yerde Voynukların vergileri ile ilgili aynı hüküm iki kere geçmektedir[22]. Voynuk bölümü, kanunna nin 308-309. sayfalarındadır. Ayrıca, 108. ve 235. sayfadaki kayıtlar oldukça önemlidir. Voynuk örgütünün kuruluşu ile ilgilidir, örgütün I. Murad döneminde Rumeli Beylerbeyi limurtaş Paşa tarafından kurulduğu belirtilmektedir.
Türkiye’de yayınlanan bu grup kanunnamelerden İkincisi Ahmet Refik Bey’in “Türk İdaresinde Bulgaristan” adh eserindedir[23]. Herhangi bir özelliği yoktur.
Biraz önce belirttiğimiz, Voynuk örgütünün kuruluşu ile ilgili kayıt, bizim saptadığımız iki yazma kanunnamede daha vardır[24]. 1726/1727 yıllarında istinsah edildiğini tahmin ettiğimiz ilk kanunname ve 30 Ocak 1779 tarihli olan ikinci kanunnamede bu kayıtlar derkenar olarak sayfa kenarına yazılmışlardır.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yazma Kütüphanesinde bu iki yazmadan başka dokuz kanunname daha saptadık. Bunlar hemen hemen birbirinin aynıdır. Aradaki farklar ya istinsah veya imla hatası, yahut atlanmış bir iki maddedir. Yalnız, bunlardan tarihsiz bir kanunnamede[25] hem maddeler karışmış, hem de Yörük ve Voynuk bölümleri birlikte başlıklandırılmıştır. Ayrıca, diğer yazmalarda olmayan birkaç husus vardır, öteki kanunnamelerden üç tanesi tarihsizdir[26]. Kalan beş kanunname ise sırasıyla şu tarihleri taşımaktadır:
— Nisan/Mayıs 1673 [27].
— 9 Mart 1773 [28].
— 1777 [29].
— Şubat 1792 [30].
— 28 Temmuz 1843 [31].
Ebussuud Efendi Kanunnamesi grubunda söyleyeceğimiz son iki yazmadan birisi özel kütüphanemizdedir ve Ekim 1802 tarihlidir. İkincisi ise IV. Murat dönemine aittir ve Süleymaniye Kütüphanesindedir [32].
Bu üç grup kanunname arasına sokamadığımız iki kanunname daha vardır. Birisi Ali Çavuş[33], diğeri Avni Ömer Efendi Kanunnamesidir[34]. Her iki kanunnamede de özellikle Baştina konusunda ilgi çekici kayıtlar bulunmaktadır.
Birinci elden kaynaklar arasında sözünü edeceğimiz son belgeler ferman ve hüküm suretleri ile Mühimine Defterleri ve Şer’iyye Sicilleri kayıtları gibi münferit belgelerdir, özellikle, Voynuklann kalabalık oldukları bölgelere ait Şer’iyye Sicilleri’nin önemi açıktır. Şer’iyye Sicilleri gibi Mühimme Defterlerinde de Voynuklarla ilgili oldukça çok kayıt vardır. Bunlardan 19 tanesini Ahmet Refik Bey sözünü ettiğimiz kitabında yayınlamıştır. Ayrıca, Prof. Uzunçarşıh “Osmanh Devletinin Saray Teşkilatı” adlı kitabının “Has Ahır” bölümünde bu tür belgelerden söz etmektedir. Türkiye dışında ise Galabov, yukarıda sözünü ettiğimiz eserlerinde, özellikle Duda’nın yayınladığı Sofya Şer’iyye Sicilinde benzer belgeler yayınlamıştır.
Konuyla ilgili olarak, daha çok Bulgaristan ve Yugoslavya’da yapılan çalışmaları, çeşitli nedenlerle tanıma ve tanıtma olanağımız olmadı. Bunlar özellikle son yıllarda yapılan çalışmalardır ve bir örnek olarak Yugoslav araştırıcı Milan Vasic gösterilebilir.
İkinci elden kaynaklara gelince, bunlarda ilk sırayı Osmanh kronikleri almaktadır. Voynuklarla ilgili kayıtlar dört kronikte vardır. Maalesef verilen bilgiler birkaç satırı geçmediği gibi, yalnız Voynuk örgütünün kuruluşu ile ilgilidir[35]. Bunlardan sadece İdris-i Bitlisî’nin “Heşt-bihişt” adlı eserinde zikre değer bir kayıt vardır[36]. O da Voynuklann “kadîm sipahi” olduklarıyla ilgilidir.
Batı kaynağı sayabileceğimiz Hammer ve D’Ohsson’da da Voynuklarla ilgili bilgiler bir-iki sayfayı geçmemektedir. Bunların dışında herhangi bir batı kaynağı saptamak bizim için mümkün olmadı. Bu imkânsızlığa, özellikle Kiril alfabesiyle yazılan Balkan dillerindeki yetersizliğimiz ve başka nedenler yol açtı. Bu önemli eksikliği, yazımız yayınlandıktan sonra, Balkan ülkelerinde konu üzerinde çalışan araştırıcıların tamamlaması dileğimizdir.
Voynuklarla ilgili araştırmalara gelince, bu konuda ilk araştırmalar batıda başlamıştır. İlki Constantin Jirecek’in 1876’da Prag’da basılan “Bulgar Tarihi” adlı eseridir[37]. Eser Fazıl Işıközlü tarafından
Türkçe’ye de çevrilmiştir[38]. Burada kısa da olsa Voynuklar hakkında bilgi verilmiştir.
Voynuklar hakkındaki ilk ciddi çalışmalar Bulgar tarihçisi Galab Galabov’a aittir. Galabov, 1938’dcn itibaren yayınladığı çeşitli yazı ve kitaplarda Voynuklar hakkında oldukça çok belge yayınlamış ve bilgi yermiştir. Bunların başhcaları yukarıda belirttiğimiz üç eserdir. İkisi, Sofya Üniversitesi Tarih-Filoloji Fakültesi yıllığının XXXIV. ve XXXIX. ciltlerinde çıkan “Bulgar Tarihi Hakkında Osmanlı Türkçesiyle Belgeler” adlı araştırmalardır. Ayrıca, Sofya Şer’iyyc Sicillerinden birini yayına hazırlamış ve eser daha önce belirttiğimiz gibi Duda tarafından 1960 yılında Münih’de yayınlanmıştı[39]. Eserde Voynuklarla ilgili 40 kayıt vardır ve bu da Şer’iyyc Sicillerinin Voynuklar için taşıdığı önemi göstermesi bakımından yeterlidir.
Ancak, Prof. İnalcık ın da belirttiği gibi Galabov’un çalışmaları yalnızca Bulgaristan Voynukları üzerine ve XVI. yüzyıldan sonrası içindir[40]. Yazar, Voynukluğu en genel batlarıyla vermiş ve bazı konularda da yanılgıya düşmüştür[41]. Bunlardan biri, “Voynuk Beyi” ile “Voynuk Sancakbcyi”nin ayrı kişiler sanılması ve Voynuk Sancakbeyinin, Voynuk Beyine göre daha alt rütbede olduğunun ileri sürülmesidir. Buna benzer bir yanılgıya Prof. Uzunçarşılı da düşmüştür[42], üzunçarşılı, Galabov un aksine Voynuk Beyini, Çeribaşı düzeyinde bir görevli olarak kabul etmektedir. Gerçekte, Voynuk Beyi ile Voynuk Sancakbeyi aynı kişidir ve imparatorlukta bir tek Voynuk Sancağı vardır.
Diğer yanlış bir görüş, Pirimkür ve Lagatorlann “Istabl-ı Âmire” de bir kişiye hizmetle yükümlü oldukları savıdır. Lagator ve Pirimkürler, Çcribaşılardan sonra gelen Voynuk görevlileridir ve nöbetleri geldiğinde diğer Voynuklar gibi göreve giderler.
Galabov, Lagator teriminin ilk kez 1550 yıllarına ait iki belgede geçtiğini ileri sürmektedir. Oysa yukarıda belirttiğimiz 1523 tarihli Voynuk Kanunnamesinde Lagator terimi geçmektedir.
Üzerinde durulması gereken diğer iddia, Voynukların öteki kitleler içinde vergi bağışıklığına sahip olmadıkları förüşüdür. Voynuklar, Baştina adı verilen topraklan için vergi vermezlerdi. Baştina dışında tasarruf ettikleri topraklar için bir kısım vergi verirlerdi. Ayrıca, yılda 16 akçe Gönder vergisi, 100 başdan fazla koyunları için vergi, şarap, domuz, arı kovanı (bal) ve değirmenleri varsa onlar için vergi verirlerdi ki bunlar da Baştina ile ilgili olmayan konulardı. Vergi durumunda ve verginin miktarında zamanla bazı değişiklikler olmuştur. Bu değişiklikler kanunnamelerde ve münferit belgelerde açıkça kaydedilmiştir. Elbette Voynuklar bütün vergilerden sonuna kadar muaf ve müsellem olmamışlardır. Ancak, hiçbir zaman normal bir Osmanh vatandaşı kadar da vergi ödememişlerdir. Bazı vergilerden tamamen, bazılarından ise kısmen bağışlanmışlardır ve bu durumda belgelerde açıkça belirtilmiştir.
Sözünü ettiğimiz araştırmada, Voynukların özerkliklerinin olmadığı ileri sürülmektedir. Galabov’un hangi ölçüler içinde ve nasıl bir özerklik amaçladığını ortaya koyacak gerekli açıklama olmadığından bu konuyu şimdilik eleştirmeyeceğiz.
Voynukların ödedikleri vergiler konusunda, batılı araştırıcılardan Boris Christoff Nedkoff da yanılgıya düşmüştür[43]. Nedkoff, yazısının bir yerinde kaynak göstermeksizin[44], bir yerinde de Hammer’e rağmen bir berat kaydına dayanarak[45] Voynukların cizye ödediklerini ileri sürmektedir ki kanımızca bu durum kanunnamelerdeki açık ifadelerden sonra eleştirmeye bile değmez. Ayrıca, sözü edilen beratda Voynuk veya Voynukluğu ifade bir kelime geçmemektedir. Genel ifadeler kullanılmıştır.
Türkiye dışında, son yıllarda yayınlanan ve görebildiğimiz eserlerde, Voynuk konusunda Hammer, D’Ohsson ve özellikle Galabov ve Inalcık’a başvurulmakta, orijinal bir araştırma ortaya konulmamaktadır [46].
Konumuzla ilgili olarak Türkiye’de yapılan yayın ve araştırmalara gelince, bunlardan en eskisi daha önce sözünü ettiğimiz Ahmet Refik Bey’e aittir. Ancak eser, yalnız belgeleri vermekte, yorum yapmamaktadır. Daha sonra Prof. Uzunçarşılı bu konuya değinmiştir. Uzunçarşılı’nın Voynuklar hakkında yazdığı da dört sayfayı geçmemektedir.
Voynuklar[47] konusundaki en iyi çalışma Prof. İnalcık tarafından yapılmıştır. İnalcık, “Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar” adlı kitabının IV. Bölümünde, Balkanlardaki Hıtistiyan askerî grupları ele alırken Voynuklar üzerinde de durmuştur. Voynukların kökeni, askerilik durumları, Balkanlardaki yayılışlarını ortaya koymuş, özellikle bugüne kadar kimsenin üzerinde durmadığı Bulgaristan dışındaki Voynuklara da değinmiştir. Kanımızca bu eserin, ortaya koyduğu sonuçlar bakımından eleştirilecek bir yanı yoktur. Sadece, Fatih dönemine münhasır kalması nedeniyle konu yarım kalmıştır.
Türkiye’de yayınlanan ve Voynuklardan söz eden diğer eserler, genellikle Uzunçarşılı veya înalcık’ı tekrar etmişlerdir.
Sonuç olarak, iki ciddi araştırmadan Inalcık’ın eseri Fatih dönemiyle sınırlı, Galabov’un çalışmaları ise Bulgaristan Voynukları ile sınırlıdır. Başlangıcından sonuna kadar imparatorluk içindeki bütün Voynuklardan her yönüyle söz eden bir araştırma yoktur. Doçentlik tezimizde konu özellikle bu yönden ele alınmış ve ayrıntılı bir araştırma yapılmaya çalışılmıştır.
Bu yazımızda, Voynuklarla ilgili kaynak ve araştırmalardan söz ederken, yeri geldikçe sorunları ve tartışmalı noktaları da ortaya koymaya çalıştık. Anlatmak istediğimizi daha açık gösterebilmek için şöyle bir tablo yapılabilir:
-KAYNAKLAR
(Birinci elden)
A) Tapu-Tahrir Defterleri.- — Genel Tahrir Defterleri.
- — Voynuk Tahrir Defterleri.
- — özel Voynuk Kanunnameleri.
- — Bölgesel Kanunnamelerde Voynuklarla îlgili Hükümler.
- - Ebussuud Efendi, Hamza Paşa ve Tevkiî Celâlzâde Kanun Mecmuaları Türündeki Kanunnamelerde Bulunan Voynuklarla İlgili Bölümler.
C) Ferman ve Hüküm Gibi Münferit Belgeler.
D) Mühimme Defteri ve Şer’iyye Sicillerindeki Kayıtlar.
E) Türk ve Türkçe Kaynaklar Dışındaki Yerel Kaynaklar.
KAYNAKLAR
(ikinci elden)
A) Osmanlı Kronikleri.- - Hoca Saadettin Efendi: Tâcü’t-tevârih, İstanbul 1279.
- -Karaçelebizâde Abdülaziz: Tarih-i Ravzatü’l-ebrâr, Kahire 1248.
- - Solakzade Mehmet: Tarih-i Solakzâde, İstanbul 1297.
- - îdris-i Bitlisi: Heşt-Bihişt (yazma).
- - Hammer.
- - D’Ohsson.
- - (Jirecek burada da ele alınabilir).
ARAŞTIRMALAR
A) Türkiye’de.
- - Ahmet Refik: Türk idaresinde Bulgaristan.
- - İsmail Hakkı Uzunçarşıh: Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı.
- - Halil İnalcık: Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar.
- - Diğerleri.
B) Türkiye Dışında (Yazarların eserleri metinde gösterilmişti).
- - Constantin Jirecek.
- - Galab D. Galabov.
- - Herbert W. Duda.
- - Josef Kabrda.
- - Boris Christofî NedkofT.
- - H.A.R. Gibb ve Bovven.
- - Uriel Heyd.
- - Milan Vasic.
- - Diğerleri.