ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Gülnisa Aynakulova

Anahtar Kelimeler: Ortaçağ Fergana, Türk Boyları, Kırgızlar, Karluklar, Orta Asya

Fergana Vadisinde çok eski zamanlardan beri çeşitli ırklara mensup birçok kavmin yaşadığı bilinmektedir. Araştırmalardan Fergana bölgesinde yaşayan etnik grupların arasında Türk unsurunun daha Usunlar devrinden itibaren etnik kimliğini koruyarak gittikçe daha geniş topraklara yayıldığı anlaşılmaktadır. Bu etnik süreç IX-XII. yüzyıllarda, özellikle Karahanlılar döneminde daha yoğun bir şekle gelerek bölgenin Türkleşmesi ve Türk dilinin galebe çalmasıyla sonuçlanmıştır.

IX-XII. yüzyıllardaki Fergana Vadisinin etnik durumuna gelince vakıa şu ki, bölge ahalisinin bir kısmı Fars kökenli etnik gruplardan meydana gelmiştir. Fakat bu etnik gruplar da saf İranlılar olmayıp, çoğu uzun tarihi dönem içerisinde birbirini takip ederek bu topraklarda meydana gelen Türk hâkimiyetleri dönemlerinde yerleşmiş ve sonraları İslamiyeti kabul etmiş olan şehirli ve köylü yerleşik Müslüman Türklerden oluşmaktaydı. Burada hemen şunu belirtelim ki, Ortaçağ İslam müellifleri şehirli veya vadi halkını genel olarak İslam sancağı altında, İslam dini ve kültürü çevresi içinde bulundukları için sadece Müslümanlar olarak adlandırıyorlardı. Türk kelimesi bu dönemde daha çok gayrimüslim, gayrimedenî anlamında yani yerleşik Maveraünnehir kültürüne uygun yaşamayanlar anlamında kullanılmaktaydı. Dolayısıyla adı geçen bu iki kültür çevresini, yani Maveraünnehir ile Bozkır Türk kültürünü etnik açıdan tamamıyla birbirinden farklı bir dünya boyutunda karşılamak çok yanlış bir yaklaşım olacaktır. Öte yandan bu eski tarım bölgesi, etrafında bulunan Alay, Türkistan, Çatkal (Cidgil) vs. sıradağlarının eteklerinde yaşayan yarı göçebeyarı yerleşik Türk boylarıyla çevrili olup bu yarı göçebe Türk boyları ile yerleşik ahali arasında asırlar boyunca devam edip gelen sıkı kültürel ilişkiler mevcuttu. Fergana bölgesini fethederken Karahanlılar herhalde pek ciddi mukavemetle karşılaşmamışlardır. Çünkü X. yüzyılda sadece bazı şehirler değil, genel olarak bütün Fergana bölgesi belli süreler içinde müstakil olarak varlığını sürdürmüşlerdir[2]. Bu durum Karahanlı hükümdarlarının Fergana’yı ve Samanoğullarının diğer vilayetlerini fethetmelerini daha da kolaylaştırmıştır. İslam müelliflerinin verdiği bilgilere göre, Oş, Özkent ve Fergana’nın diğer şehirlerinde kalabalık sayıda Türk boyları yaşamaktaydı. Bu durum Fergana’nın Doğu’dan gelen istilacılar tarafından fethini hem hızlandırmış, hem kolaylaştırmıştır.

İstahri ve İbn Havkal Maveraünnehr hakkında verdikleri bilgilerde; …Taraz’dan itibaren batıya doğru Farab, Sütkend, Suğd, Semerkand ve Buhara taraflarından Harezm’e ve Harezm gölüne kadar uzanan yay halindeki çizgi üzerinde Oğuzlar ve Karluklar, kuzeyinde Fergana’nın doğu ucundan Taraz’a kadar uzanan doğru çizgi üzerinde Karluk Türkleri bulunur...[3] Maveraünnehir halkının yedikleri et Oğuzlardan, Karluklardan ve etrafındaki diğer ülkelerden getirilen hayvanların etidir. Oraya, etrafında bulunan Türklerden ihtiyaçtan fazla köle getirilir[4] demektedir.

İslam müelliflerinin zikrettiği bu Karluk boyları ne zaman ve nasıl bir şekilde Batı Tanrı Dağları bölgesine ve bilhassa Fergana Vadisine kadar ulaşabilmişlerdir? Bu soruya cevap verebilmek için yarım asır öncesi Türk tarihine geri dönmemiz icap etmektedir.

a) Karluklar

745 yılında Uygurlar Karlukların, Kırgızların ve Basmılların yardımıyla doğu Türk Kağanlığına son vermiş ve kısa bir müddet sonra eski müttefiklerini itaat altına almaya başlamışlardır. 755’te eski müttefiklerinin baskılarına karşı koyamayan Karluklar gittikçe güneye doğru ilerleyerek ve bölgedeki elverişli siyasî durumdan istifade ederek 766’da başkenti Suyab olan Türgeş topraklarını ele geçirmişlerdir. Karlukların bu göçleri hakkında ilk bilgiler Uygur Hakanı Moyun Çur’un adına yazılan kitabede zikredilmektedir[5]. Bununla birlikte Karlukların bir kısmının daha Göktürkler zamanında Türgeş topraklarına sızdıkları bilinmektedir. Karluklar, 751’deki Talas savaşında Araplar tarafını tutarak Çinlilerin ağır yenilgiye uğramasını sağlamışlardır. Tarihi bilgilere göre VIII. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Karluklar Kaşgarya’yı sonra Fergana’yı zapt etmişler ve daha sonra Sır Derya topraklarına kadar yayılmışlardır[6]. Halife Harunü’r-Reşîd devrinde (786-809) Araplar tekrar Fergana’ya sefer düzenlemek zorunda kalmışlardır. Çünkü burası artık Karluk Yabgusu’nun hâkimiyeti altında bulunmaktaydı. Bundan dolayı vali Gitrîf (791-793) Karluk Yabgusu’nun ordusunu geri püskürtmek için Amr b. Cemîl’i Fergana’ya göndermiştir[7]. Hudûdu’l-Âlem’de şöyle bilgilere rastlıyoruz: Kûh-Yâl (Kök-Yol), Atlâlıg (Otlalıg), Lûlug (Ulug); Bunlar Babarakuk (Bara-Kûh) dağının yamacında yerleşmiş bulunan çok güzel, refah seviyeleri yüksek olan üç köydür. Dihkanları Yabgu’nun kardeşleridir[8]. Uz-Kas ve Milcikas; Bara-Kuh dağının yamacında bulunan iki köydür. Refah seviyeleri yüksek ve çok güzel olan bu köyler Yabgu hükümdarlığına bağlıdır[9]. Diğer İslam kaynaklarının verdiği bilgilerde sözü geçen bu BaraKuh dağının Oş şehri yakınında bulunduğu bilinmektedir[10].

İncelediğimiz yüzyıllarda Karluk boylarının Fergana bölgesinde yaşadığını gösteren diğer bilgiler ise yer, su dağ, köy adlarıyla ilgilidir. Aynı kaynaklar Halluh Dağının arkasından çıkan Uzgend ve Parak nehirlerinden söz etmektedir[11]. Hatlam (Haylam?) nehri ise Man(i)sa dağında, Halluh ve Hatlam şehrinde, Yağma (dağ) etekleri arasındaki sınırda olan uçtan çıkardı [12]. Bu dağ, şehir, köy veya nehir adları şüphesiz bu yörelerde yaşayan veya belli bir dönem içerisinde bu topraklarda bulunan kavimlerin tarihi izlerini yansıtmaktadır.

Yazılı kaynaklar IX-X. yüzyıllarda Tanrı Dağlarında ve ona yakın bölgelerde yaşayan Karluklar’dan söz etmektedir[13]. Bu bilgilere göre doğrudan doğruya Karluk adını taşıyan topluluğun yurdu Taraz, Kulan’dan başlayıp Isık Göl’ün güneydoğusundaki Uç şehrine kadar uzanmaktadır[14]. Talas vadisinin doğusunda Karlukların çadırları bulunmakta, Kasra-Bas’ta kışlık obaları bulunmaktadır. Barshan şehri onların sınırları içinde bulunmakta olup, Fergana’nın Doğu sınırlarına kadar ulaşmak için Karluk toprakları üzerinden otuz gün yürümek gerekiyordu[15].

b) Kırgızlar

IX-XII. yüzyıllarda Fergana Bölgesi’nde varlığını sürdüren diğer bir Türk boyu da Kırgızlardır. Kaynaklardan bilindiği üzere Kırgızlar eski zamanlardan beri (VI-XIV. yy.) Yenisey Irmağı’nın orta bölgelerindeki vadiden güney Sibirya’ya uzanan topraklarda yaşamaktaydılar[16]. VI. yüzyılın ikinci yarısından VIII. yüzyılın ortasına kadar Yenisey Kırgızları Birinci ve İkinci Gök Türk kağanlıkları tarafından hâkimiyetleri altına alınmışlardır. Fakat onlar kağanlığa ancak bazı zamanlarda bağlı kalmışlar ve çoğu zaman kendi siyasetlerini yürütmüşlerdir[17]. İkinci Gök Türk Kağanlığına karşı mücadele özellikle Kağan Bars Beg zamanında çok yoğunlaşmıştır. 711 yılında Kül Tegin’in ordusu Kırgız Kağanını öldürmüş ve başkentini yıkmıştır. Yaklaşık 758 senesinde Kırgızlar geçici olarak Uygur Kağanlığını tanımışlar, fakat özgürlükleri için savaşa devam etmişlerdir[18]. Bu özgürlük savaşları bilhassa IX. yüzyılın yirmili-otuzlu yıllarında çok şiddetlenmiştir. 840’ta Kırgız ordusu Uygur kağanlığını bozguna uğratmış ve Orhun’daki başkentleri Ordu-Balık’ı ele geçirmişlerdir. 840-844 yılları arasında bütün Merkezi Asya’daki siyasî iktidar Yenisey Kırgızlarının eline geçmiştir. Kırgızlar Güneydoğu’ya (Hangay, Edzin-Göl), Güneybatı’ya (Moğol Altayı, Tanrı Dağları yöresi), Batı’ya (Irtış) doğru birkaç sefer yapmışlardır. Kırgızların bir kolu, Moğolistan’dan Doğu Tanrı Dağlarına sürülmüş olan Uygurların bir kısmının peşini takip ederek 843’te Kuça, Beşbalık, Pençul (Üç Turfan) Kaşgar şehirlerine kadar ulaşmışlardır. Aynı zamanlarda Yenisey Kırgızlarının bazı grupları Isık Göl, Talas ve her halde Fergana bölgelerine kadar göç etmişlerdi[19]. Tanrı Dağları ve Fergana’ya kadar gelen bu Kırgızların bir daha geri dönmeyerek, buraları yurt edindikleri yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.

İslam coğrafyacılarından Istahrî ve İbn Havkal haberlerinde Yenisey havzasında yaşayan Kırgızlardan bahsettikleri gibi, Fergana, İlak ve Şaş’a bitişik dağları da “Kırgız Dağları” diye adlandırmışlardır[20]. “Bu dağlar -der el-Istahrî, Maveraünnehir’den başlayıp Türklerin iç bölgelerine kadar İlak (şimdiki Angren), Şaş (Taşkent) ve Kırgızlara kadar ulaşır. Bu dağlarda, baştan sonuna kadar gümüş ve altın madenleri bulunur; bunlardan en zengini Kırgız ülkesinin yakınında bulunur”[21]. Burada İlak ile Şaş’a yakın yerler olarak büyük ihtimalle Talas, Çatkal vadileri veya Tanrı Dağları’nın uzantıları düşünülmelidir. Muhammed b. Necib Bekran’ın Cihan-Name adlı eserinde, müellif aynı dağlardan bahsederken Fergana’dan doğuya doğru uzanan dağların ve bu dağların etrafında yer alan göllerin Usruşana’dan başlayıp, Fergana boyunca Kırgız topraklarına kadar uzandığını kaydetmektedir[22].

Hudûdu’l-Âlem’de Kırgızlar hakkında çok ilginç bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilere göre Kırgızlar Toğuzguzlar’ın kuzey komşuları olarak gösterildiği gibi batı komşuları olarak da gösterilmektedir. Toğuzguzlar’ın doğusunda Çin ülkesi, güneyde Tibet ve Halluh ülkesinin bazı kısımları, batısında Kırgızların bir kısmının bulunduğu belirtilirken Toğuzguzlar’ın kuzeyi boyunca boydan boya yine Kırgız ülkesi ile komşu oldukları [23] belirtilmektedir. Ayrıca “Pençul Halluh ülkesinde bulunmaktadır (Bartold’a göre Pençul şimdiki Üç Turfan’dır[24]). Fakat daha önceleri buranın hâkimi Toğuzguzlar adına hükmederdi. Şimdi Kırgızlar tarafından ele geçirilmiştir”[25] denmektedir. Daha sonra aynı müellif Yedisu halkları olan Çiğil ve Tuhsıların ülkelerini tasvir ederken Kırgızları da onların komşuları olarak göstermektedir[26]. Bu sıralarda Çiğiller’in Isık Göl’ün kuzeyinde, Tuhsılar’ın da Çu vadisinde yaşadıkları bellidir[27].

XVI. yüzyılda Molla Seyfü’d-Din Aksikendî tarafından yazılan Mecmaü’tTevarih adlı eserde Selçuklu Sultanı Sancar’ın hâkimiyet döneminde Hocend dağlarında Kırk Oğuzdan meydana gelen Kırgız halkı hakkında bir efsane bulunmaktadır[28]. Şecerelerde Kara Hıtaylar’ın istilası ve 1127’de Fergana ile Tanrı Dağları’nda Kara Hıtaylara karşı yapılan mücadelelerin başında İmam İbrahim’in bulunduğu belirtilmektedir. Bu manevi öndere Oñ (Sağ) Kanat ve Sol Kanat olmak üzere Kırgız kabileler birliğini kurduğu isnat edilmektedir. Adı geçen efsane hakkında V. A. Romodin şöyle bir tespitte bulunmuştur: “Bu bilgiyi ve 1127 tarihini tam olarak kabul etmek doğru değildir. Bilgilerin diğer kaynaklar tarafından da doğrulanması gerekmektedir. Fakat Kırgızları daha Moğollardan önceki devirlerde Fergana ve Tanrı Dağları ile bağlayan bir efsanenin bulunduğu vakıasını tarihçiler şimdiden kabul etmeleri gerekmektedir”[29].

Bildiğimiz gibi Selçuklular Karahanlıları hâkimiyetleri altına aldıktan sonra Tanrı Dağlarının halklarıyla siyasî ve ekonomik ilişkilerde bulunmuşlardır. Eğer Kırgızlar söz konusu dönemlerde Tanrı Dağları’ndan çok uzaklarda yaşamış olsalardı böyle bir efsanenin ortaya çıkması imkansızdı. Bundan dolayı biz de Romodin’in iddiasının doğru olduğu kanaatindeyiz. Aksikendî’nin bu efsanesi Kırgızlar’ın bir kısmının eskiden beri Tanrı Dağları’nda yaşadığını doğrulamaktadır.

Tanrı Dağları’na kadar ilerleyen Kırgızlar Müslüman Karahanlılar’ın topraklarında ve onların Kuzeydoğu hudutlarında yerleşmişlerdir. Karahanlı Türklerinin medeni ve etnik karışımlarıyla gelişen ortak kültürün tesiri altında IX-XI. yüzyıllarda Kırgızların gelenekleri, örf ve adetleri de giderek değişmeye başlamıştır. XI. yüzyıl Fars müellifi Gerdizî, Zeynü’l-Ahbar adlı eserinde VIII. yüzyıla ait Abdullah b. El-Mukaffa’nın Kırgızlar hakkındaki bilgilerine yer vermiştir. Bu bilgilere göre Kırgızlar Hindular gibi ölülerini yakarlar, ateşin nesnelerin en temizi olduğuna, ateşe düşen her şeyin temizleneceğine, ateşin ölüyü pislik ve günahlardan temizleyeceğine inanırlarmış[30]. VIII. yüzyıl müellifinden farklı olarak XII. yüzyıl müellifi Tahir Mervezî, 1120’de yazdığı Tabâyiü’l-Hayavan adlı eserinde Kırgızlardan söz ederken Kırgızların yaşadıkları bölgeyi tespit ettikten sonra Kırgızların “ülkelerinin yazlık olan doğu ülkesi ile kuzey ülkesi arasında olduğunu, kuzeylerinde Kimakların, batılarında Yağma ile Karlukların bulunduğunu, Kuça ve Erklerin ise kışlak olan batı ile güney arasında bulunduğunu” belirtmiş ve Kırgızların bazı adetleri hakkında bilgiler aktarmıştır. Buna göre “Kırgızların adetlerinden biri ölülerini yakmalarıdır. Kırgızlar ateşin ölüleri temizlediğini ve günahlardan arıttığını sanırlar. Bu yakma âdeti onlar arasında eskiden beri varmış. Fakat Müslümanlarla komşu olduktan sonra ölülerini gömmeye başlamışlar”[31]. Elbette Mervezî’nin burada zikrettiği Kırgızlar Karahanlılara komşu yaşayan Tanrı Dağlı Kırgızlarından başkaları değildir. Bu bilgilerden de anlaşıldığı üzere, Kırgızların bir bölüğü X. yüzyıldan itibaren İslamî çevreye girmeye, hatta eski geleneklerini değiştirmeye başlamışlardır. Mervezî’nin bu bilgileri Kırgızların bir kısmının İslam dinini Moğol istilasından önce kabul ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Kaşgarlı Mahmud eserinde Kırgızların oturduğu bölgeyi göstermemiştir. Fakat o Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının şarlarını, çöllerini baştanbaşa dolaştığını, dillerini, kafiyelerini öğrendiğini yazmıştır[32]. Bu Türk boylarının hepsi Kırgızlar haricinde XI. yüzyılın ilk yarısında günümüzdeki Orta Asya (Maveraünnehir), Yedisu, Güney Kazakistan ve Türkmenistan’ın güneybatı taraflarında yaşamaktaydı. Kaşgarlı’nın bu bölgeleri gezdiği şüphesizdir. Çünkü Kırgızlar adı geçen boyların arasında, üstelik Çiğil ve Yağma boylarının yanında komşu olarak gösterilmektedir. Yenisey taraflarında bulunmadığı anlaşılan Mahmud Kaşgarî Zeki V. Togan’ın dediği gibi Kırgız lehçesini işte bu Tanrı Dağlı Kırgızlarından öğrenmiş olmalıdır[33].

c) Ezgişler

Söz konusu yüzyıllarda Fergana vadisinde yaşayan Türk boylarından biri de Ezgişlerdir. Kaşgarlı Mahmud’un bilgilerine göre Ezgişler XI. yüzyılda Özkent şehrinde yaşıyorlardı [34]. Ezgiş adına İbn Hurdadbih’in adı geçen eserinde de rastlanmaktadır. Fakat müellif onlar hakkında fazla bilgi vermemiş, sadece Türk boylarını sayarken Ezgişlerden de söz etmiştir[35]. Özkent şehrinin dışındaki Ezgişler hakkında daha geniş bilgiyi El-İdrisî’nin coğrafya eserinden almak mümkündür. Ona göre “Ezgişlerin ülkesinin batısında Oğuzların ve onların obalarının ülkeleri yer alır, doğusunda Ye’cûc ve Me’cûc ülkeleri bulunurdu. Ezgişlerin dolaştığı kalelerin ve yurtların bulunduğu ülkeler mümbit, bol hayvanın yetiştiği yerlerdi...”[36]. Özkent şehrinde zikredilen Ezgişlerin bir kısmının sadece adlarının kaydedilmiş olması, Reşat Genç’in çok doğru olarak belirttiği gibi onların Karahanlı devletinde pek varlık göstermediğine işaret etmektedir[37]. Herhalde bu Ezgişler ancak Karahanlı topraklarına göç etmiş veya göç ettirilmiş Ezgişlerin bir kolu olmalıdır.

d) Yabakular

Yazılı belgelerde XI. yüzyıldan önceki Yabakular hakkında bilgilere rastlanmamaktadır. Gardizi’nin eserinden Yabakuların menşei hakkında şunları öğrenmekteyiz: “Halluh’un bir hizmetçisi Toğuzguz ülkesine kaçmış. Onu sert bozkırda iki parça keçenin altında iken bulmuşlar ve ona Yabagu adını vermişler[38]. Toguzguzlar’ın hakanı kendi topraklarındaki Hallukları toplamış ve sonra bu yabancıyı onların reisi olarak tayin etmiştir. Hakan ona Yabaku-Halluh adını vermiştir[39].

Yazarın burada Yabakular’ın menşeini Karluklar’a bağladığı görülmektedir. Kaşgarlı Mahmud’a göre Yabakular’ın ana kütlesi Yedisu’nun kuzeydoğusunda bulunmaktaydı. Aynı yazar Yabaku bozkırından da söz etmektedir; burada YamarSuwı (suyu) akarmış40. Kaşgarlının verdiği diğer bir malumat çok büyük önem taşımaktadır. Ona göre Yabaku-Suwı nehirdir. Kaşgar dağlarından çıkarak Fergana ile Özkent’e akarmış41. İ. Umnyakov’a göre bu nehir Kara Derya’dır[42]. Yabaku Suwı hakkındaki bilgiler Minorskiy’e göre, Yabakuların bazı kısmının Batıya doğru göç ettiğini doğrulamaktadır[43].

e) Yimekler

Kaşgarlı’nın verdiği bilgiler arasında en ilginç konu da müellifin Yimek kavminin bazı kısımlarını Özkent şehrinin dolaylarında yerleştirmesidir. Bunu müellif adı geçen eserinde Irtış nehri hakkında bilgi verirken “Irtış Yimek kırlarında bulunan bir ırmağın adıdır” diyerek onların XI. yüzyılda nerede yaşadıklarını da açıkça göstermektedir[44].

Yimekler XI. yüzyılın ortalarında Irtış’tan güneye doğru göç etmeye devam ediyorlardı. Ö. Karayev’e göre Yimekler bu dönemlerde artık Ala Göl ile Balhaş göllerine ulaşmış olmalıdır[45]. Karahanlılar kuzeyde diğer Türk boylarıyla yaptığı gibi Yimek boylarıyla da savaşlar yapmışlardır. Özkent şehrinin etrafında bulunduğu zikredilen Yimekler büyük ihtimalle savaş sırasında Karahanlılar tarafından devlet sınırları içine göçürülmüş Yimeklerin bir kısmı olmalıdır.

f) Yağmalar

İncelediğimiz dönemler için birçok tarihçinin ilgisini çeken konulardan biri de “Toğuzguz” terimi olmuştur. İslam müelliflerinin eserlerinde Toğuzguz terimi çoğu zaman Merkezi Tanrı Dağları’nın doğusunda yaşayan Türklerin ortak adı olarak verilmektedir. IX. ve XIII. yüzyıllarda Merkezî Asya’daki etnik durum üzerine araştırmalar yapan tarihçilerden T. K. Çorotegin’in bu konuda yaptığı açıklamalar çok büyük önem arz etmektedir[46]. Bu konuyla ilgili Tabari’nin (839-923) verdiği bilgiler esas olarak alınmaktadır. Ona göre 820’den sonra Usruşana’yı (Fergana’nın güneybatı sınırıdır) Toğuzguzlar istilâ etmişlerdir. Taberi, 820-821 olaylarını tasvir ederken arada şöyle bir bilgi geçmektedir: “O sene... Toğuzguzlar Usruşana’ya saldırdılar”[47]. Vaktiyle V. Bartold bu bilgiye dayanarak İslam topraklarına komşu bulunan diğer kavimlerin de aynı dönemlerde Toğuzguz olarak adlandırıldığı sonucuna varmıştır[48]. Toğuzguzlar’ın bu grupları şüphesiz o zamanlarda başlıca olarak Moğolistan’da yaşayan Uygurlar değildir.

Diğer bir İslam müellifi olan Mes’udi, Toğuzguz ülkesini Horasan ve as-Sin arasında yerleştirmektedir[49]. T. Çorotegin’e göre eğer burada Maveraünnehr’in Horasan ile birlikte bir idarî bölgeye birleştirildiği dönemden söz ediliyor olsa bile, Toğuzguz ülkesi olarak IX-X. yüzyıllarda Uygurlar dâhil çeşitli kavimlerin yaşadığı geniş bir bölge kabul edilmektedir.

Toğuzguz adının evvelce Uygurlara değil, Şa-To Türklerine verildiğinin en açık göstergesi, IX. yüzyılda Çin’de ortaya çıkan bir ayaklanmayı Çin imparatorunun Mes’udî’nin rivayetine göre Toğuzguzların yardımıyla, Çin kaynaklarına göre Şa-To Türklerinin yardımı ile bastırmış olduğu vakadır. Hem Çin kaynaklarında hem de Arap kaynaklarında bahsedilmesi itibariyle ender sayılan bu olayı Çinliler Şa-To Türklerine atfederek bilgi verdikleri halde, Araplar Toğuzguzlara atfen vermişlerdir.

Cahiz’in verdiği bilgilere göre, Uygurlar’ın Doğu Türkistan’a göçlerinden önce oralarda Toguzguzlar yaşamaktaydı. Uygurlar’ın Doğu Türkistan’a göçleri Cahiz’in ölümünden üç yıl önce olduğu halde, Cahiz diğer Arapların söylediği gibi, Toguzguzlar’ın burada pek çok yaşadıklarını ve batı komşuları olan Karluklar’la çok savaş yaptıklarından söz etmektedir[50]. Cahiz’in verdiği bu malumat önceki bilgiler ile birlikte araştırmacılar için Toğuzguzların batı kısmını Uygurlar’dan da, Karluklar’dan da ayrı düşünmesi gerektiği fikrini ortaya atmıştır.

İslam kaynaklarında Orhon ve Turfan Uygurlarının batısında yaşayan Toğuzguz gruplarının etnik kadrosu hakkında daha açık bilgi verebilecek parça parça bilgiler bulunmaktadır[51]. Bu eserleri ve özellikle Gardizi’nin verdiği bilgileri Çin kaynakları ile Şine-Usu Uygur kitabesindeki materyallerle karşılaştırarak araştırmacılar, Uygurlar’ın riyaseti altında canlandırılmakta olan kağanlıkta Karluklar dışında daha iki tane merkezkaç güçlerin bulunduğunu kaydetmektedirler. Bunlar Toğuz Oğuzlardan Bayırku kabilesi ve Yağmalar idi[52]. Bu eski Toğuzguz konfederasyonundan ayrılmış bölükler ile birlikte Yağmalar Orta Asya’nın batı taraflarına, yani Batı Türk Kağanlığı’ın (Türgeşlerin) doğu topraklarına göç etmişlerdir. Burada VIII. yüzyılın altmışlı, yetmişli yıllarında üstünlük tamamen Karluklar’ın eline, batı kısmı ise Oğuzların, Kuzey tarafı Kimeklerin eline geçmiştir.

Yukarıda gördüğümüz gibi 766’dan X. yüzyıla kadar Yedisu ve Tanrı Dağlarının Kuzey yarısında Karluklar hâkim durumda idi. Isık Göl vadisi IX. yüzyılda Çiğillerin elindeydi. Yağmalar esas olarak Tanrı Dağlarının batı ve güneybatı kısımlarında yaşıyorlardı. Bu bilgilerden dolayı yukarıda sözü edilen yaklaşık 820’deki Usruşana’ya yapılan hücumun, büyük ihtimalle Tanrı Dağlı Türklerin esas kuvvetleri olan savaşçı Yağmaların olduğu ileri sürülmektedir[53]. Çorotegin’e göre Taberi, Toğuzguz kelimesini Çiğiller ve Karluklar’dan farklı olarak Tanrı Dağları’nın batı kısmında yaşayan Yağma kavmi için kullanmıştır. Çünkü Uygur ordusunun Merkezi Asya’nın derinlerinden çıkıp çok kısa süren bu savaş için buraya kadar geldiğini kabul etmek zordur. Ayrıca, bu dönemlerde Uygur Kağanlığı Orta Asya toprakları için savaş yapacak durumda değildi[54].

Bu cümleden olarak şunu söyleyebiliriz ki, Tanrı Dağları’nın Batı ve Güneybatı kısımlarında yaşayan Yağmalar Alay Dağları’nın etekleri ve Usruşana’ya (yani Güney Fergana’ya) kadarki toprakları da nüfuzları altında tutmuşlar ve icabında vadinin iç bölgelerine kadar seferler düzenlemişlerdir.

g) Çiğiller

Çiğiller’in (veya Cikiller’in) aslında Karluk boylarından biri olduğu yukarıda görülmüştür. X. yüzyılda bu akrabalık bilinmekle beraber Çiğiller artık müstakil bir kavim sayılmaktaydı [55]. Hudûdu’l-Âlem’de verilen bilgilere göre Çiğiller’in büyük kısmı Isık Göl’ün kuzeyinde, Taraz’da[56], sonraları Kuyaş ve Kaşgar yörelerinde yaşamışlardır. İbnü’l-Esir’e göre XI. yüzyılda Çiğiller Maveraünnehir’deki Karahanlı ordusunun çekirdeğini teşkil ediyorlardı [57]. Nizamü’l-Mülk Sultan Melikşah’ın 1089-1090’da yaptığı Semerkant ve Özkent seferlerini anlatırken Çiğiller ile Maveraünnehir halkından yerli halk olarak zikretmiştir. Buradan anlaşılıyor ki, XI. yüzyılın ikinci yarısında Çiğiller’den bir grup artık Maveraünnehir topraklarında da yaşamakta olup Karahanlı Devletinin bünyesinde çok önemli bir yer tutmaktaydı. Oğuzlar Ceyhun’dan Çin’e kadar uzanan yerlerdeki Türklerin hepsine Çiğil dediklerine[58] göre Çiğiller XI. yüzyılda çok önemli bir teşekkül haline gelmişlerdir. Fakat durumun böyle olmasına rağmen ne Kaşgarlı Mahmud, ne de diğer İslam müellifleri, bize Fergana’da yaşayan Çiğiller hakkında hiçbir bilgi bırakmamışlardır. Çiğillerin bir dönemlerde bu bölgede bulunduğuna işaret eden tek şey günümüze kadar ulaşan “Çatkal” yer ve nehir adıdır. Orta asırlarda Çidgil küresi olarak zikredilen toprakların o zaman Fergana içinde kabul edilen Çatkal vadisine tekabül ettiği açıktır[59]. Ayrıca İslam müelliflerinin şimdiki Narın nehrine de Cidgil (Cikil) dedikleri bellidir[60] (Haritaya bakınız). Bu yer ve nehir adı fikrimizce bir zamanlarda Fergana etrafında yaşayan kalabalık ve kuvvetli bir Türk boyunun tarihi izleri ve varlığını yansıtmaktadır. XII. yüzyıldan itibaren hiçbir kaynakta Çigil adı geçmemektedir. Bu durum, onların ezici çoğunluğunun yerleşik hayata geçerek Maveraünnehir halkıyla karıştığını göstermektedir.

h) İlâklar

Diğer bir Türk boyunun yaşadığı bölgeyi gösteren başka bir coğrafya adı da İlak’tır[61]. Bu bölgenin daha XI. yüzyılda Türkleştiği anlaşılmaktadır[62]. İlâk Türkleri şimdiki Taşkent civarında yaşayan ahalinin doğrudan doğruya ataları olmuştur. İlâklar da Barsgan ve Çiğiller’le beraber Türk grubunun başlıca kabilelerinden sayılmışlardır. İlak küresi Fergana Vilayeti’nin sınırları içinde değildir. Fakat Fergana vadisini Açlık Stepleri’yle bağlayan tek geçit üzerinde bulunmaktaydı. Yani, buraya yakın bir mesafede bulunmasıyla Fergana halkıyla en eski zamanlardan beri çok sıkı siyasî, etnik, kültürel ve ekonomik münasebetlerde bulunarak bölünmez bir bütünlük teşkil etmiştir. İlâk olarak şimdiki Angren nehri vadisi (Ortaçağlarda İlâk nehri) kabul edilmektedir[63].

Elde ettiğimiz bilgilerden anlaşılan şu ki, bu bölgedeki Kırgız, Yimek, Ezgiş, Yabaku, Yağma, Çigil, İlâk boyları diğer Fars kökenli etnik gruplar ile birlikte Fergana ahalisini etnik terkibini oluşturmuşlardır. Fakat Fergana’daki siyasî hâkimiyet, etnik ve kültürel üstünlük Karluklar’ın elinde bulunmaktaydı. Görüldüğü gibi Maveraünnehr’in her tarafında, bilhassa bölgenin doğu kısmını oluşturan Fergana, Şaş, İlâk ve Usrûşana’da Türkler İran menşeli kavimlerle karışık durumda ve çoğunlukta idi. Bu durum doğal olarak bölgenin Kara Hanlılar tarafından fethini daha da kolaylaştırmış ve dil, kültür itibariyle tamamen Türkleşmesini sağlamıştır.

Kaynaklar

  • KULLANILAN EDEBİYAT
  • Ağacanov, S. G., Oçerk İstorii Oğuzov i Turkmen Sredney Azii v IX-XIII vv. Aşhabad, 1969.
  • Babur-Name (Zapiski Babura), Red. Azimcanova S. A., İnstitut Vostokovedeniya AN Respubliki Uzbekistan, Taşkent, 1993.
  • Bartold, V. V., İstoriya Turkistana / Bartold, V. V., Soçineniya, T. II, (1), İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963.
  • Bartold, V. V., Kirgizı. İstoriçeskiy Oçerk / Bartold V. V., Soçineniya, T. II, (1), İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963.
  • Bartold, V. V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Hazırlayan H. D. Yıldız, TTK, Ankara, 1990.
  • Bartold, V. V., Oçerk İstorii Semireçya / Bartold, V. V., Soçineniya, T. II, (1), İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963.
  • Bartold, V. V., Oçerk İstorii Turkmenskogo Naroda / Bartold, V. V., Soçineniya, T. II, (1), İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963.
  • Bartold, V. V., Oçerk Kulturnoy Jizni Turkistana / Bartold, V. V., Soçineniya, T. II, (1), İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1963.
  • Bartold, V. V., Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Hazırlayan Kopraman K. Y., Aka A. İ., Ankara, 1975.
  • Bartold, V. V., İzvleçeniya iz Soçineniya Gardizi “Zayn al-Ahbar” / Bartold V. V., Soçineniya, T. VIII, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, Moskva, 1973.
  • Baytur, A., Kırgız Tarıhının Lektsiyaları, T. I, Bişkek, 1992.
  • Çorotegin, T. K., Etniçeskiye Situatsii v Tyurkskih Regionah Tsentralnoy Azii Domongolskogo Vremeni, Fond Sorosa, Bişkek, 1995.
  • Davidoviç, Ye. A., Numizmatiçeskiye Materialı Dlya İstorii Razvitiya Feodalnıh Otnoşeniy v Sredney Azii Pri Samanidah, Trudı İnstituta İstorii, Arheologii i Etnografii AN Tadjikskoi SSR, T. XXVII, 1954.
  • El-Istahrî Ebu İshak el-Farisi, Surat al-Ard (Viae Regnorum), Ed. M. J. De Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967. BGA, I, 348 p.
  • El-Mukaddasî Şemseddin Ebu Abdallah, Ahsan al-Takâsim fi Marifat al-Akâlim (Descriptio İmperii Moslemici), Ed. M. J. De Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967, BGA, III, 498 p.
  • Gafurov B. G., İstoria Tadjikskogo Naroda v Kratkom İzlojenii (S Drevneyşih Vremen do Velikoy Oktyabrskoy Sotsialistiçeskoy Revolyutsii 1917 g.), Pod Red. İ. Braginskogo, T. I, Gosudarstvennoe İzdatelstvo Politiçeskoy Literaturı, Moskva, 1949.
  • Genç, R., Kaşgarlı Mahmud’a Göre XI. Yüzyılda Türk Dünyası, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1997.
  • Hudûd al-Alam. The Regions of the World, A Persian Geography 372 A.H. - 982 A.D. Translated and Explained by V. Minorsky with the Preface by V. V. Barthold, Translated from the Russian, London, 1937.
  • Hudyakov, Yu. S., Voorujeniye Tsentralnoaziatskih Koçevnikov v Epohu Rannego i Razvitogo Srednevekovya, Novosibirsk, Nauka, 1991.
  • Hurdadbih, Kitab al-Masalik va’l-Mamalik, Ed. M. J. Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967, BGA, VI, Edito-1889.
  • İbn Havkal Ebu’l-Kasım el-Nasibi, Surat al-Ard (Opus Geographicum), Ed. M. J. De Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967, BGA, II, 528 p.
  • Karayev, O., İstoriya Karahanidskogo Kaganata (X-naçalo XII vv.), İlim, Frunze, 1983.
  • Kaşgarlı Mahmud, Divanu Luğati’t-Türk, Çeviren Besim Atalay, Ankara, TDK, III, 1941.
  • Kaşgarlı Mahmud, Divanu Luğati’t-Türk, Çeviren Besim Atalay, Ankara, TDK, I, 1939.
  • Klyaştornıy, S. G., Terhinskaya Nadpis, ST, III, 1980.
  • Le Strange, The Lands of the Eastern Caliphate, Cambridge, 1930.
  • Materialı po İstorii Kirgizov i Kirgizii, Otv. Red. V. A. Romodin, Vıp. 1, Nauka, Moskva, 1973.
  • Minorskiy, V., Sharaf al-Zaman Marvazi on China, the Turks and India, Translated and comment. by Minorsky, London, 1942, IX.
  • Negmatov, N. N., Gosudarstvo Samanidov (Maverannahr i Horasan v IX-X vv.), Duşanbe, 1977.
  • Roux, Jean-Paul, Orta Asya, Tarih ve Uygarlık, Çeviren Lale Arslan, İstanbul, 2001.
  • Sümer, F., Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, İstanbul, 1992.
  • Şeşen, R., İbn Fazlan Seyahat-Namesi, İstanbul, 1995.
  • Şeşen, R., İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara, 1985.
  • Togan, Z. V., Bugünkü Türkili, Batı ve Kuzey Türkistan, I, İstanbul, 1942.
  • Umnyakov, İ. İ., Samaya Staraya Turetskaya Karta Mira (XIV) / Trudı Samakandskogo Pedagogiçeskogo İnstituta im A. M. Gorkogo, I, 1940.
  • Urstanbekov, B. U., Çoroyev, T. K., Kırgız Tarıhı (Kıskaça Entsiklopediyalık Sözdük), Frunze, 1990.

Dipnotlar

  1. -----------
  2. N. N. Negmatov, Gosudarstvo Samanidov (Maverannahr i Horasan v IX-X vv.), Duşanbe, 1977; B.G. Gafurov, İstoria Tadjikskogo Naroda v Kratkom İzlojenii (S Drevneyşih Vremen do Velikoy Oktyabrskoy Sotsialistiçeskoy Revolyutsii 1917 g.), Pod Red. İ. Braginskogo, T. I, Gosudarstvennoe İzdatelstvo Politiçeskoy Literaturı, Moskva, 1949, s. 206; Ye. A. Davidoviç, Numizmatiçeskiye Materialı Dlya İstorii Razvitiya Feodalnıh Otnoşeniy v Sredney Azii Pri Samanidah, Trudı İnstituta İstorii, Arheologii i Etnografii AN Tadjikskoi SSR, 1954, T. XXVII, s. 99-117.
  3. Istahrî, Surat al-Ard (Viae Regnorum), Ed. M. J. De Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967. BGA, I, s. 286-287; Havkal, Surat al-Ard (Opus Geographicum), Ed. M. J. De Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967, BGA, II, s. 387; R. Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara, 1985, s. 207, 161, 171.
  4. Havkal, a.g.e., s. 464; Istahrî, a.g.e., s. 288; Şeşen, a.g.e., s. 161, 208.
  5. S. G. Klyaştornıy, Terhinskaya Nadpis, ST, 1980, III, s. 94.
  6. O. Karayev, İstoriya Karahanidskogo Kaganata (X-naçalo XII vv.), Frunze, İlim, 1983, s. 60.
  7. V. V. Bartold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Hazırlayan H. D. Yıldız, Ankara, TTK, 1990, s. 218.
  8. Hudûd al-Alam. The Regions of the World, A Persian Geography 372 A.H. - 982 A.D. Translated and Explained by V. Minorsky with the Preface by V. V. Barthold, Translated from the Russian, London, 1937, (p. 18a); Şeşen, a.g.e., s. 65.
  9. Hudûd, (p. 18a); Şeşen, a.g.e., s. 65.
  10. Materialı po İstorii Kirgizov i Kirgizii, Otv. Red. V. A. Romodin, Vıp. 1, Moskva, Nauka, 1973, s. 266; Babur-Name (Zapiski Babura), Red. Azimcanova S. A., İnstitut Vostokovedeniya AN Respubliki Uzbekistan, Taşkent, 1993, s. 34.
  11. Hudûd, (p. 9b).
  12. Hudûd, (p. 9b).
  13. Havkal, a.g.e., s. 464; Istahrî, a.g.e., s. 286-287, 288; Mukaddasî, Ahsan al-Takâsim fi Marifat al-Akâlim (Descriptio İmperii Moslemici), Ed. M. J. De Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967, BGA, III, s. 273, 275; Hudûd (p. 9b).
  14. F. Sümer, Oğuzlar, İstanbul, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, 1992, s. 35.
  15. Bartold, Oçerk İstorii Semireçya / Bartold, Soçineniya, T. II, (1), Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı,1963, s. 36, 38, 39; Bartold, İstoriya Turkistana / Bartold, Soçineniya, T. II, (1), Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1963, s. 125; Bartold, Oçerk Kulturnoy Jizni Turkistana / Bartold V. V., Soçineniya, T. II, (1), Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1963, s. 242, 243.
  16. Jean-Paul, Roux, Orta Asya, Tarih ve Uygarlık, Çev. Lale Arslan, İstanbul, 2001, s. 206.
  17. Bartold, Kirgizı. İstoriçeskiy Oçerk / Bartold, Soçineniya, T. II, (1), Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1963, s. 484.
  18. Bartold, a.g.e., 485.
  19. B. U. Urstanbekov ve T. K. Çoroyev, Kırgız Tarıhı (Kıskaça Entsiklopediyalık Sözdük), Frunze, 1990, s. 205.
  20. Istahrî, a.g.e., s. 281; Havkal, a.g.e., s. 488; Şeşen, a.g.e., s. 224; Z. V. Togan, Bugünkü Türkili, Batı ve Kuzey Türkistan, İstanbul, 1942, I, s. 69.
  21. Materialı, s. 17; Şeşen, a.g.e., s. 171.
  22. Materialı, s. 48.
  23. Hudûd, (p. 16b)
  24. Bartold, Kirgizı. İstoriçeskiy Oçerk / Bartold, Soçineniya, T. II, (1), Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1963, s. 492
  25. Hudûd, (p. 18a).
  26. Hudûd, (p. 18a)
  27. Bartold, a.g.e., s. 492.
  28. Materialı, s. 205; Bartold, a.g.e., s. 513.
  29. Materialı, s. 202.
  30. Bartold, İzvleçeniya iz Soçineniya Gardizi “Zayn al-Ahbar” / Bartold, Soçineniya, T. VIII. Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1973, s. 48.
  31. V. Minorskiy, Sharaf al-Zaman Marvazi on China, the Turks and India, Transl. and comment. by Minorsky, London, 1942, IX, p. 30; R. Şeşen, İbn Fazlan Seyahat – Namesi, İstanbul, 1995, s. 102-103.
  32. Kaşgarlı Mahmud, Divanu Luğati’t-Türk, Çev. Besim Atalay, Ankara, TDK, 1939, I, s. 4, 30.
  33. Togan, a.g.e., s. 69.
  34. Kaşgarlı Mahmud-Besim Atalay, a.g.e., 1939, I, s. 96.
  35. Hurdadbih, Kitab al-Masalik va’l-Mamalik, Ed. M. J. Goeje, Lugduni Batavorum apud E. J. Brill, 1967, BGA, VI, Edito - 1889, s. 31; Sümer, a.g.e., s. 22.
  36. Şeşen, İslam Coğrafyacıları… s. 115-117.
  37. R. Genç, Kaşgarlı Mahmud’a Göre XI. Yüzyılda Türk Dünyası, Ankara, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1997, s. 36.
  38. Kaşgarlının eserinde de Yabaku sözü aynı zamanda yün ve yapağı yoluntusu anlamına gelmektedir. Kaşgarlı Mahmud-Besim Atalay, a.g.e., 1941, III, s. 36.
  39. Bartold, İzvleçeniya… s. 42-43; Şeşen R., a.g.e., s. 72.
  40. Kaşgarlı Mahmud, a.g.e., 1941, III, s. 28.
  41. Kaşgarlı Mahmud, a.g.e., 1943, III, s. 36.
  42. İ. İ. Umnyakov, Samaya Staraya Turetskaya Karta Mira (XIV) / Trudı Samakand. Ped. İnst. İm A. M. Gorkogo, 1940, I, s. 113-114.
  43. Hudûd, İzahlar, s. 288-289; Genç, a.g.e., s. 46.
  44. Kaşgarlı Mahmud, a.g.e., 1939, I, s. 97.
  45. Karayev, a.g.e., s. 106.
  46. T.K. Çorotegin, Etniçeskiye Situatsii v Tyurkskih Regionah Tsentralnoy Azii Domongolskogo Vremeni. Bişkek, Fond Sorosa, 1995, s. 22.
  47. Çorotegin, a.y.
  48. V.V. Bartold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Haz. Kopraman K. Y., Aka A. İ., Ankara, 1975, s. 69.
  49. Şeşen, a.g.e., s. 44.
  50. Bartold, a.g.e., s. 68-71.
  51. Bartold, a.y., S.G. Ağacanov, Oçerk İstorii Oğuzov i Turkmen Sredney Azii v IX-XIII vv. Aşhabad, 1969, s. 127.
  52. Çorotegin, a.g.e., s. 25.
  53. Çorotegin, a.g.e., s. 26.
  54. Yu. S. Hudyakov, Voorujeniye Tsentralnoaziatskih Koçevnikov v Epohu Rannego i Razvitogo Srednevekovya, Novosibirsk, 1991, s. 155-157; A. Baytur, Kırgız Tarıhının Lektsiyaları, Bişkek, 1992, I, s. 90-91.
  55. Sümer, a.g.e., s. 36; Bartold, Oçerk İstorii Semireçya / Bartold, Soçineniya, T. II, (1), Moskva, İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1963, s. 37.
  56. Hudûd, a.y.
  57. Materialı, s. 62.
  58. Kaşgarlı Mahmud, a.g.e., 1939, I, s. 393-394.
  59. Bartold, Moğol İstilasına Kadar…, s. 177.
  60. Le Strange, The Lands of the Eastern Caliphate, Cambridge, 1930, s. 476; Havkal, a.g.e., s. 512.
  61. Le Strange, a.g.e., s. 477, 482, 483; Togan, a.g.e., s. 55.
  62. Bartold, Oçerk İstorii Turkmenskogo Naroda / Bartold, Soçineniya, T. II, (1), İzdatelstvo Vostoçnoy Literaturı, 1963, s. 579.
  63. Bartold, Moğol İstilasına Kadar…, s. 183; Le Strange, a.g.e., s. 482.