Bahis konusu edeceğimiz Arpaçay - Çaycı köyü dolmenleri 1941 yılında Dr. Kâmil Hüdadat Arran tarafından bulunmuş ve bu buluntu hakkında bilgiler bir mektupla bana bildirilmişti.
Sayın Dr. 29. VIII. 1941 tarihli mektubunda :
“.... Bu mektubumda size bulduğum dolmenler hakkında yazacağım. Krokide gösterdiğim ve haritada kolay bulabileceğiniz Arpaçay kazasının 5-8 kilometre şimali - garbisinde Çaycı köyü adındaki köyün deresinde 8 adet dolmen buldum. Bunların önünden çay akıyor, arkası yüksek dağlar, hepsinin ağzı (kapısı) çaya nazırdır. Yüksek dağlardan gelen taşlar bunların bir kısmını yıkmış, bir kısmını da doldurmuştur. Bunlara rağmen halen 2-3 tanesi sağlam ve hususiyetini muhafaza etmiştir.
Tetkik ettiğim dolmen hakkında izahat, fotoğraf (Foto: 1) ve diğer iki şema da mevcuttur”.
Dr. Kâmil H. Arran bulduğu bu dolmenlerden bir tanesi üzerinde yaptığı araştırmayı mektubuna eklediği açıklamada aşağıdaki şekilde özetlemiştir :
“dolmenin giriş yeri yahut kapısı fotoğrafta gösterilen yer olmakla beraber, fazla topraklı olduğundan arasından girmek zordur. Biz (resim I’de) gösterildiği veçhile iki büyük tavan kaya aralığı olan A fürcesinden girdik ve (Resim II’de) gösterilen zeminden C noktasına indik, içerisi 5 kişiden fazla alacak kadar geniştir. Fotoğrafta gösterilen giriş noktasından yâni (Resim II’de) P. O koridoru 433 cm. dir. Genişliği ağzında (Resim I) 100 cm. yüksekliği 50 ve 60 cm.’dir. Bundan başka 40 cm. tahtelarzdır. Yâni kapının genişliği 100 ve irtifaı
eskiden 90-100 cm. imiş. P. O koridoru bazan dar bazı yerinde genişledikten sonra (Resim II’de) olduğu gibi 120 cm. genişliğinde F N battile odaya (dolmen) girer.
İçerisi büyük taş ve kaya parçalarından yapılmış. Tavan duvarı muntazamdır. Şimdiki irtifa 1,5 metredir, fakat 42 cm. tahtelarz kaldığına göre yapıldığı zaman dolmenin dahilî irtifaı 190-200 cm. olduğu anlaşılıyor. Bazı yerinde yaptığımız sondajdan kırık küp parçaları ve fazla kömür çıktı. Bunlar 1 /2 m. kazdıktan sonra görüldü.”
Arpaçay ilçesinin 5-8 kilometre kuzey - batısında Çaycı köyünde 1941 yılında Dr. Kâmil H. Arran tarafından tesbit edilen, bizim şimdi yayınladığımız bu galerili dolmenle (dolmen à galerie) daha sonra 1944 yılında, Çıldır gölünde Akçakale adasında Dr. Kılıç Kökten’in haber verdiği dolmenler (Bk : Belleten, cilt: VIII. sayı 32. s: 659-674. 1944.) ve diğer taraftan 1963 yılında Trakya’da tarafımızdan tesbit edilen Edirnenin Lalapaşa - Büyünlü dolmenleriyle (Bk. Belleten, cilt: XXVII. sayı 107. s. 491-497 1963.) Türkiye’nin Megalithe “Ulu Taş” anıtlar bakımından doğu ve batı sınırlarında zengin olduğunu ve ilerideki araştırmalar sayesinde bu anıtların Türkiye çapında coğrafik bir yayılış haritasının da ortaya konulabileceği kanısındayız.