Giriş
Likya beyleri arasındaki çekişme MÖ IV. yüzyıl ilk çeyreğinde doruk noktasına ulaşmış Limyra kökenli Doğu Likya Beyliği, Ksanthos Beyliği’nin hegemonyasına karşı mücadeleye girişmiştir. Ancak daha öncesinde MÖ 430 civarında bu iki beylik Atina’ya karşı verilen mücadelede müttefik olmuş ve Melesandros’a karşı zafer kazanmışlardır[1]. Dynast Erbbina’nın ölümünden sonra Persler, olasılıkla Perikle’nin Likya’daki yükselişinin önüne geçebilmek adına Batı Likya’da Arttumpara’yı, Doğu Likya’da Mithrapata’yı görevlendirmiş olabilirler[2].
Perikle, bir Likya Beyi’dir (fig. 1). Erbbina’nın Ksanthos’ta dynast olmasından sonra Perikle, olasılıkla babası veya kardeşi Trbbenimi[3] ile birlikte Limyra’da bir güç olarak belirmiştir[4]. Ancak Melesandros’a karşı MÖ 430/429 tarihli zaferin anlatıldığı MÖ 400 civarı tarihli Ksanthos Yazıtlı Dikmesi[5] üzerinde Trbbenimi ismi geçmektedir. Ayrıca ünlü Trysa Heroonu’nun aşağı yukarı MÖ IV yüzyıl ilk çeyreğine önerilerek Limyra Beyliği’nin üyesi Trbbenimi için yaptırılmış olduğu belirtilmektedir[6]. Dolayısıyla daha yaşlı bir kişilik olması nedeniyle Trbbenimi’nin Perikle’nin babası olabileceği fikri daha olası durmaktadır. Ancak Trysa Heroonu’nun Mithrapata’ya da ait olabileceği ve MÖ IV. yüzyılın ilk yarısı[7] ya da MÖ 380-370 yıllarına da[8] önerildiğini, bu nedenle Tyrsa Heroonu’nun tarihlemesi ve adandığı kişinin tartışmalı bir konu olduğu da belirtmek gerekir.
Trbbenimi’nin ölümünden sonra Perikle’nin tek başına askeri bir güç kurarak Likya’nın merkez ve doğusunda, Korydalla, Rhodiapolis ve Milyas Bölgesi’ni fethettiği belirtilmektedir[9]. Ayrıca Perikle’nin kumandan yardımcılarının mezarları Limyra dışında Teimiusa ve Arneia gibi yerlerde bulunmaktadır[10]. Perikle Phellos’ta da sikke basmıştır ve Limyra’da kanunları yapan kişidir. Dynastlararası mücadeleler ve coğrafyanın zorlayıcı yapısı gibi etkenler göz önüne alınırsa Perikle’nin fetih sürecinin kısa bir zamanda olmayıp uzun bir zamana yayıldığını belirtmek gerekir. Bununla beraber Perikle, olasılıkla İç Anadolu’ya uzanan ticaret yollarını güvence altına almak amacıyla Milyas (Elmalı Yöresi) Bölgesi’ni ele geçirmiştir[11].
Perikle ile Çağdaş Likya’daki Önemli Kişilikler ve Bazı İlişkileri
Perikle ile çağdaş olup, Likya için önemli bir kişilik olan Arttumpara’nın ismi, yazıtlarda “Mede” olarak da geçmektedir[12]. Arttumpara, Telmessos Dynastı olup, Pınara ve Tlos’ta bulunmuş yazıtlardan anlaşıldığına göre Likya’nın batısında hü-küm sürmüştür. Batı Likya’da yönetiminin başlama tarihi olarak genellikle MÖ 390 civarı önerilir ancak MÖ 370 yılına yani Satraplar İsyanı’ndan az önceye tarihlenebileceği de belirtilmektedir. Sardes Satrabı Autophradetes’in emrinde olduğundan Side’de görevli olarak bulunuyor olması gerekir. Bununla beraber Arttumpara, Telmessos’ta Perikle tarafından mağlup edilmiştir[13]. Perikle’nin Arttumpara'ya karşı kazandığı bu zafer için MÖ IV yüzyıl ilk yarısı da önerilir, fakat MÖ 370-360 arasında sürdüğü belirtilen Satraplar İsyanı ile birlikte Perikle'nin tarih sahnesinden çekildiği belirtilmektedir[14]. Bunun yanında Satraplar İsyanı için MÖ 362 gibi daha belirgin bir tarih önerildiği gibi MÖ 370-360 gibi daha geniş bir zaman aralığı da ileri sürülmektedir[15]. İsyanın MÖ 370-360 arasında sürdüğünün kabul edilmesi durumunda Arttumpara zaferi de dâhil olmak üzere Perikle tarafından Telmessos'un, belki bu zafer sonrası Milyas Bölgesi'nin ele geçirilmesi ile Phaselis'in kuşatılması aynı zamanda Satrap İsyanı'nın bir parçası da olarak değerlendirilebilir.
Perikle Dönemi'nin önemli bir başka kişiliği olan Mithrapata, yine bir Likya dynastıdır[16]. Mithrapata, Doğu ve Batı Likya'nın bazı şehirlerinde sikke bastırmış olup, doğu standardı sikkeleri ağır, batı sikkeleri ise daha hafiftir ve bunlar Likya batı standardındadır[17]. Samos'tan alınan aslan başı postu Mithrapata sikkelerinin ön yüz tipini oluşturur[18]. MÖ 390 civarına önerilip Tlos grubu içerisinde değerlendirilen Likya sikkelerinde Mithrapata’nın ismi okunmaktadır ve bu nedenle Tlos ve civarında hüküm sürdüğü düşünülür[19]. Buna ek olarak Mithrapata Tymnessos’ta da sikke basmıştır[20]. Antalya İli, Kaş İlçesi, Kalkan Beldesi’nin doğu dağlık kesimindeki Köybaşı’na önerilen Tymnessos’un Likçe ismi Tuminehi’dir[21]. Bu bağlamda Mithrapata Kalkan civarında da etkili olmalıdır. Mithrapata sikkeleri üzerindeki betimlemesi, ilk gerçekçi portre örneklerinden sayılır[22]. Bu örneklerde Mithrapata başı açık, uzun sakallı ve açık alınlı olarak tasvir edilmiştir[23] (fig. 2).
Mithrapata ismine Kherei ve Erbbina zamanında rastlanılmaktadır. Dola-yısıyla Kherei ve Erbbina ile işbirliği içinde olan yaşlı bir Mithrapata olabileceği ve bu Mithrapata ile bağlantılıysa Iran (Pers) kökenli bir aileye mensup olabileceği belirtilmektedir[24]. Bununla birlikte sikkeleri üzerindeki portrelerinde en az orta yaş ve üzeri olduğu gözlemlenen Mithrapata’nın Kherei ve Erbbina zamanına ulaşmasının doğal olduğu, dolayısıyla yaşlı ve genç iki ayrı Mithrapata’dan ziyade tek bir Mithrapata’nın olmasının daha yüksek bir ihtimal olduğunu belirtmek gerekir. Erbbina’dan sonra Persler tarafından Perikle’ye karşı Arttumpara görevlendirilince daha önceden bilinen, tanınan, ancak daha güçsüz olduğundan örneğin ikinci önemde vasal bir dynast gibi hareket eden bu Mithrapata’nın yine Persler tarafından yetkilendirilip desteklendiğini ve büyük bir dynast durumuna geldiğini düşünmek gerekir. Nitekim MÖ 546’dan bu yana Perslerin Anadolu üzerindeki hâkimiyetinin 1 asırdan daha fazla sürdüğü bir dönemde doğmuş olması gereken bir Likyalıya bir Persli ismi verilmiş de olabilir.
Mithrapata sikkeleri, Arttumpara sikkeleri ile aynı periyoda tarihlenir[25]. An-cak Mithrapata ve Aruwâtijesi’nin Likya’daki dynastik durumunun Arttumpara öncesine uzandığını da hatırlatmak gerekir.
Aruwâtijesi, Perikle çağının önde gelen kişiliklerinden bir başkasıdır. Aruwâtijesi doğu standardında sikke basmıştır ve bunlar dynastik döneminin erken yıllarına ait olabilir[26]. Ayrıca batı standardında da sikke darp etmiştir[27]. Aruwâtijesi’nin Yazıtlı Dikme’de “stratt” kelimesi ile anılması onun komutan vasfına işaret ediyor olabilir. Ayrıca isminin yanındaki “Zag” lejantı, Zagaba Kenti'nde sikke bastığını belgeler[28]. Aruwâtijesi sikkelerinde görülen Zagaba Kenti, Orta Likya'daki Avşar Tepesi üzerindeki yerleşim olmalıdır[29]. Zagaba Dağ Yerleşimi, en geç MÖ VII. yüzyılın ilk yarısından itibaren yeniden kentsel yaşam bulmaya başlamış ve MÖ V. yüzyıl ile MÖ IV. yüzyıl ortası süreçte yoğun yapılaşma görmüş olduğu önerilmiştir[30]. Zagaba MÖ IV. yüzyılda terk edilmiştir, fakat talan edilmemesi nedeniyle Geç Arkaik ile Klasik Dönem biçimini büyük oranda korumuştur. Zagaba, kapladığı alan bakımından Ksanthos, Limyra ve Telmessos'tan sonra dördüncü büyük hanedan yerleşimidir. Deniz kıyısından birkaç kilometre uzakta bir tepenin üzerinde, denizden gelebilecek ani baskınlara karşı güvenli ve ekilebilir arazilere yakın bir konumdadır. Güçlü sur duvarları ile çevrili bir akropolü vardır ve bu topografik özellikleri ve yerleşim yapısıyla Likya hanedan yerleşimi karakteristiğindedir[31].
Perikle'nin Arttumpara'yı mağlup etmesinden sonra, Mithrapata ile Aruwâtijesi'yi Orta Likya'nın dışına sürmüş olduğu düşünülmektedir[32]. Buna karşın “Yunus” veya “Hermes başı”[33] gibi ortak sembolleri kullanmalarına bakılarak Mithrapata ile Perikle arasında savaşmanın aksine işbirliğinin olabileceği öne sürülmüştür[34]. Ancak Likya birliğini kurmayı ülkü edinen ve bu uğurda fetih hareketlerinden çekinmeyen Perikle gibi birinin karşısında, hükmettiği toprakları ve dolayısıyla gücünü koruması gerektiğinden Mithrapata’nın doğal olarak Perikle ile eninde sonunda ve mutlak surette savaşmak zorunda olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca, Aruwâtijesi ile yakın ilişkisi bulunan Avşar Tepesi’nin yani Zagaba’nın MÖ IV. yüzyıl ilk yarısında terk edilişinin Perikle yenilgisiyle ilgisi olabilir. Bu bağlamda Perikle’nin baskısıyla Zagaba’nın MÖ 370 civarında terkedilmiş olabileceğini düşünmek gerekir. Nitekim Zagaba sakinlerinin MÖ 370-360 civarında Perikle tarafından sürgün edilmiş olabileceği de belirtilmektedir[35].
Mithrapata ve Aruwâtijesi’ye ait sikkeler Podalia Definesi’nde de görülür. Bu define genel olarak MÖ 390-360 yılları arasına tarihlendirilmekle birlikte Wekhssere, Zagaba ve Aruwâtijesi’nin diğerlerinden biraz daha erken olabileceği ve ayrıca Podalia Definesi’nin gömülme zamanının MÖ 375-370 gibi olabileceği önerilmiştir[36]. Bu definenin tespit edilebilen bölümü içerisinde en fazla sikke Trbbenimi’ye, ikinci olarak Perikle, üçüncü olarak ise Mithrapata’ya aittir ve sonra sırasıyla Zagaba, Wekhssere ve Aruwâtijesi gelmektedir.
Podalia Definesi’nin tarihlenmesinde ana bölümü teşkil eden Trbbenimi, Perikle ve Mithrapata gibi üç büyük dynastın beylik dönemlerinin çakıştığı tarih önemli olmalıdır. Öncelikle üç büyük dynast dışında diğerlerinin de bu dynastik sikkeleri bir arada bulundu diye hepsinin aynı tarihte basıldığı anlamı çıkarılmamalıdır. Özellikle Perikle’nin babası olabileceği düşüncesine yakın olduğumuz Trbbenimi sikkelerinin, Perikle sikkeleri ile çok yoğun bir şekilde bir arada oluşu, iki ayrı dynast olduklarından aynı zamanda sikke darp ettikleri bağlamında Trbbenimi’nin Perikle’nin babası olduğu düşüncesine muhalif gibi görünebilir, fakat ya Trbbenimi’nin artık yaşlanınca varisi olacağı kesinleşen oğlu Perikle’ye sikke basma hakkı tanımış olduğu söylenebilir veya Perikle başa geçse bile ölmüş babasının yani Trbbenimi sikkelerinin eskiden olduğu gibi kullanımına izin vermiş olabilir ya da ikisinin döneminde yaşayan biri tarafından bu sikkelerin biriktirilmesi de mümkündür. Dolayısıyla bu kadar yoğun bir şekilde Podalia Dehnesi içerisinde ikisinin sikkelerinin bulunması doğal karşılanabilir. Ayrıca gümüş değerli bir maden olduğundan bu sikkeler de değerini kendi üzerinde taşımaktadır, dolayısıyla illa babası bile olmasına gerek olmaksızın, bir başka dynast ölse veya beylikten düşse dahi bastırdığı sikkeler bir müddet daha kullanımda kalmış veya deüneyi biriktiren tarafından saklanmış olabilir. Bu bağlamda Kherei tarafından alt edilen Wekhssere’ye ait sikkelerin Podalia Deünesi içinde bulunması onun bu döneme kadar yaşadığı anlamına gelmemelidir, aksine sikkelerinin örneğin 20 yıl veya biraz üzerinde gibi bir zaman daha tedavülde kalmasının olasılık dâhilinde olduğunu belirtmek gerekir. Aruwâtijesi’nin sikkelerinin azlığı ise belki Mithrapa- ta’nın yanında daha ikinci önemde yani bir vasal dynast olmasıyla açıklanabilir. Kaldı ki Podalia Deünesi Perikle’nin kontrolünde değildir, örneğin yukarıda ima edildiği gibi Likya ve Pamhlya dolaylarında çok uzun zaman ticaret yapan bir tüccar tarafından da biriktirilmiş ve bu nedenle geniş bir zaman aralığında çeşitlilik arz ediyor olabilir.
Limyra Tebursseli Mezarı
Perikle’nin Likya’daki fetih hareketlerinin belirli bir tarihe önerilebilmesi bağlamında Perikle-Arttumpara Savaşı kilit noktadır ve bu savaşın tarihlenmesi açısından Limyra Tebursseli Mezarı son derece önemlidir. Likya dilindeki mezar yazıtının Günther Neumann tarafından yapılan çevirisinde;
“Bu mezarı Tebursseli yaptırdı, Zzaja’nın babası, Perikle’nin krallığında, Lysander’in kız kardeşini ve Xntabura’nınkini gömdü, Tebursseli Lysander’in ve kralın onuruna (bunu) kurdu (veya vakfetti). Zafer kazanan Tebursseli, Perikle ile birlikte Arttumpara’yı ve Mpara ordusunu yok ettiğinde, bunu yaptırdı” denilmektedir[37].
Öncelikle mezarın yapıldığı dönem, Perikle’nin Arttumpara’ya karşı kazandığı zaferden sonra ve halen Perikle’nin Limyra Kralı olduğu ve Satrap İsyanı yani Perikle’nin Autophradates’e yenilip infaz edilmesinden[38] önceki bir dönemdendir. Dolayısıyla Tebursseli Mezarı öncelikli olarak MÖ 362’den önceki bir zamana tarihlenebilir. Yazıtta “Arttumpara’yı ve Mpara ordusunu yok ettiğinde, bunu yaptırdı”[39] denilmektedir. Geçmiş zaman dilindeki anlatımı yazıtın biraz daha geç yazıldığını, belki Teburrseli’nin vasiyeti gereği öldüğü sırada yazıldığını düşündürtmektedir. Çünkü “Lysander’in kız kardeşini ve Xntabura’nmkini gömdü” denilmekte olup, olasılıkla Lysander’in kız kardeşi, Tebursseli’nin eşidir, dolayısıyla Lysander, aynı zamanda kayınbiraderi olur. Ayrıca “Xntabura’nmkini gömdü” ifadesi Tebursseli’nin bu kez Xn- tabura’nın kız kardeşiyle de evli olabileceğini, yani belki iki eşinin olduğunu, dolayısıyla Xntabura’nın da Tebursseli’nin kayınbiraderi olabileceği sonucuna ulaşılır. Ayrıca, belki tek eşi vardır, gömülen bu kadının önünde ve arkasında Lysander ve Xntabura’nın adının anılmasıyla bunlar kardeşleri olabilirler ve dolayısıyla Lysan-der ve Xntabura da kardeş olabilirler. Eğer durum böyleyse Arttumpara’ya karşı kazanılan zafer ile Tebursseli’nin öldüğü zaman aralığında bir ya da iki kadın ölmüş ve bunlar mezara gömülmüş olup, olasılıkla en son Tebursseli ölünce yazıt yazılmıştır. Geçmiş zaman dilindeki anlatımı ve bu gömülme süreci birlikte düşü-nüldüğünde sanki en az 5-10 yıl gibi bir zamanı içermesi gereklidir. Dolayısıyla Arttumpara zaferi ve Perikle’nin halen kral olarak tanımlanması nedeniyle mezarın yapımı ve yazıtının tamamlanması MÖ 370-362 arası civarında gerçekleşmiş olmalıdır. Bu durumda Perikle’nin Arttumpara zaferini, doğal olarak neredeyse mecburen MÖ 370/365 civarına tarihlendirmek durumunda kalınmaktadır.
İkinci önemli husus, Arttumpara’nın Perikle’ye karşı bir müttefikinin olduğunun kesin bir şekilde anlaşılmasıdır. Bu dönemde ona müttefik olabilecek denklikte öncelikli kişilik Mithrapata gibi durmaktadır. Ayrıca, buradaki “Mpara” kelimesi “Mithrapata” ismini çağrıştırmaktadır, dolayısıyla “Mpara ordusu” Mithrapata’nın ordusuna işaret edebilir[40]. Nitekim Likya’da başkaca yerlerde ve Mithrapata ve Aruwâtijesi (Musa Dağı?) Definesi içindeki sikkelerde dahi “Mithrapata” yerine farklı telaffuz veya söyleniş biçimleri görülür[41]. Bunun yanında, yaklaşık yüzyıl önce yani MÖ 480-470 yılına tarihlendirilen Dynast Kybernis sikkelerinde “KUB” kısaltması şeklinde kullanım da bilinmektedir[42]. Benzer durum burada Mithrapata için de uygulanarak “Mpara” kısaltması kullanılmış olabilir. Buna ek olarak belirtildiği şekilde Aruwâtijesi gibi beyler belki Mithrapata’nın ordusu içinde olduğundan doğrudan Mithrapata yerine Mithrapata’nın müttefiklerinin bulunduğu ordu kastedilerek “Mpara ordusu” tabiri tercih edilmiş de olabilir.
Eğer Perikle’nin düşmanları Arttumpara ve müttefiki Mpara ordusuna yani belki Mithrapata-Aruwâtijesi ile başkalarından da oluşan ittifaka karşı kazandığı ve gerçek anlamda kendisine Likya Krallığı yolunu açan zafer MÖ 370/365 civarı kabul edilirse bu tarihten önce yani MÖ 390/380-370/365 arası Perikle Beyliği’nin Limyra, Rhodiapolis, Erentepe, Trysa ve Phellos gibi nispeten yakın merkezi alanlarda hâkim olduğu düşünülebilir. Çünkü savaş öncesinde batıda Arttumpara’nın bulunduğu, Mithrapata’nın Tlos, Tymnessos, Podalia ve Aruwâtijesi’nin ise Zagaba’da etkin olduğu sikkeler yoluyla anlaşılmaktadır. Buna ek olarak Mithrapata ve Aruwâtijesi (Musa Dağı?) Definesi ile dynastik dönem yerleşimi olma olasılığı beliren Yukarı Olympos’ta Mithrapata ve Aruwâtijesi’nin etkinliğinin bulunabileceğini gösteren sikkelerin varlığı göz önüne alınırsa Perikle’nin Art- tumpara ve müttefikleri ile yaptığı büyük savaş öncesi beylik sınırlarının batıdan, kuzeyden ve Yukarı Olympos’a inerek kuzeydoğudan çevrelendiğini mecburen düşündürmektedir (fig. 3). Bu bağlamda MÖ 370/365 civarında Perikle batıya yönelip, Arttumpara’yı ve müttefiki Mithrapata-Aruwâtijesi’yi yenip Telmessos’u ele geçirdiğinden en azından bir süreliğine karşısında onu durduracak bir güç kalmamış olmalıdır. MÖ 362 yılında Perikle’nin Phaselis’i kuşattığı[43] önerisi uygun kabul edilirse, bu kez Phaselis kuşatmanın ön hazırlıklarıyla beraber MÖ 363-362 gibi yapılması akla uygun gelmektedir. Bu durumda Perikle’nin Milyas’ı fethet-mesi de MÖ 370/365-363 gibi olmalıdır. Çünkü Perikle’nin Milyas Bölgesi’ne girip ele geçirebilmesi için Podalia gibi bir yerden Mithrapata-Aruwâtijesi’nin gücü ya da etkisinin çekilmesi gerekir. Ayrıca belki Yukarı Olympos gibi hâkim bir noktadan yine Mithrapata-Aruwâtijesi’nin gücü zaten çekildiği için Phaselis kuşatmasının önü açılmış ve böylelikle Perikle, Phaselis’i kuşatmış olabilir. Nitekim Limyra Beyliği’nin doğu uç kalesi Erentepe’nin stratejik ve tahkimatlı yapısı[44] düşünüldüğünde hemen kuzey-kuzeydoğu bitişiğinde veya ardında en azından MÖ 370/365 öncesi kuvvetli bir yapılanmanın varlığının bulunması gerekir. Ayrıca Olympos Antik Kenti yakınlarındaki Asartaş Tepesi’nde bulunan Topal Gavur gibi mezarlar MÖ 4. yüzyıl ortalarına tarihlendirilmiş olup, bölgedeki dynastik geçmişin belgesi niteliğindedir[45]. Erentepe’ye karşı kuvvetli yapılanmanın varlığı konusundaki bu kayıp halkayı, Mithrapata ve Aruwâtijesi (Musa Dağı?) Dehnesi bağlamında Mithrapata-Aruwâtijesi ile ilişkili dynastik dönem yerleşim olma özelliği taşıyan ve hem denize hem de Erentepe ile arasındaki araziye hâkim bir noktada bulunarak kontrol imkânı sağlayan Yukarı Olympos Yerleşimi tamamlıyor olabilir[46], fakat bu önerinin ancak gelecekte yapılacak kazılar ile kesinleşebileceğini belirtmek gerekir. Özetlenecek olursa, Perikle MÖ 370/365 civarında büyük savaşta Arttumpara ve müttehklerini yendikten sonra öncelikle MÖ 370/365-363 arası Milyas Bölgesi’ni ele geçirmiş, daha sonra bu kez doğuya yönelerek alt edilip tarih sahnesinden çekilmesinden hemen önce yani MÖ 363-362 gibi bu kez Phaselis’i kuşatmış olabilir.
Sonuç
Trbbenimi daha erken yaşamış olabileceğinden Perikle’nin babası olabilir. Perikle’ye Likya Krallığı yolunu açan savaşta düşmanı Arttumpara’nın müttefiki olarak belirtilen “Mpara ordusu” Mithrapata ve onunla hareket eden özellikle Aruwâtijesi’ye işaret edebilir. Bu bağlamda Perikle; Arttumpara, Mithrapata ve Aruwâtijesi’ye karşı bu büyük savaşı kazanmış olabilir. Limyra Tebursseli Mezar yazıtı göz önüne alınarak bu savaşa MÖ 370/365 tarihi önerisi getirilebilir. Bu doğrultuda savaş öncesi Perikle’nin beylik sınırlarının Limyra ve yakın civarlarını kapsadığı, savaşla birlikte Telmessos’un ele geçirilip Arttumpara’nın müttefikleri olabilecek Mithrapata ve Aruwâtijesi’nin de bertaraf edilmesiyle Perikle’nin önündeki engellerin kalktığı ve öncelikle Milyas Bölgesi’ni MÖ 370/365-363 gibi ele geçirilebildiği, daha sonra ise bu kez Mithrapata ve Aruwâtijesi (Musa Dağı?) Dehnesi bağlamında dynastik dönem yerleşimi olabilecek Yukarı Olympos ve civarından yine Mithrapata ve Aruwâtijesi’nin gücünün zaten çekilmiş olmasından dolayı Perikle’nin dynastik döneminin sonuna doğru yani MÖ 363-362 gibi Phaselis’i kuşatmış olabileceği önerilebilir.