İlk Türk matbaasnın kurucusu, yayımcı, devlet adamı ve bir Osmanlı aydını olan İbrahim Müteferrika hakkındaki bilgilerimiz, onun ehemmiyetine rağmen oldukça eksiktir. İbrahim Müteferrika hakkında yapılan araştırmaların büyük bir bölümü seyahatnâmeler, sefâret raporları ve kroniklerde verilen bilgilere dayanmakta ve genellikle de birbirini tekrar etmektedir. Hayatı hakkında geniş bir arşiv çalışması yapılmadığı için yeni bilgilere ulaşılamamış, aynı bilgiler hemen hemen bütün araştırmalarda bazı kelime değişiklikleriyle tekrar edilmiştir.
Osmanlı Arşivi ilk matbaaya ait bazı vesikalar ile İbrahim Müteferrika'nın bazı faaliyetlerine ait bir kaç vesika[1] dışında, onun hayatı hakkında hemen hemen hiç kullanılmadığı için yeni bilgilere ulaşılamamıştır. Nitekim, 1979 yılında yapılan bir sempozyumda bu konu şöyle dile getirilmiştir; "Bugüne kadar Müteferrika hakkında verilmiş bilgiler bir hayli karanlıktır. Basılı Osmanlı kaynaklarında Müteferrika hakkında orijinal kaynaklı hiç bir bilgi yoktur, ancak arşiv vesikaları da henüz incelenmemiştir" [2]. Osmanlı tarihindeki İbrahim Müteferrika, Koçi Bey, Evliya Çelebi, Naima, Ahmed Resmi vs. gibi şahsiyetlerin[3] hayat hikayelerindeki eksikliklerin Osmanlı Arşivi'nin bilinçli olarak kullanılmasıyla doldurulacağı kanaatinde olduğumuz için bu konuda araştırmalara başladık ve sonuç aldık. Bu makalede, bugüne kadar kullanılmamış arşiv kayıtları ışığında İbrahim Müteferrika'nın Osmanlı Devleti'ndeki hayatı hakkında ulaştığımız bir çok yeni bilgiyi ortaya koymaya çalışacağız.
HAYATI HAKKINDA YENİ BİLGİLER
1670 ile 1674 arasında bir tarihte Erdel'in Koloszvar şehrinde doğduğu tahmin edilen İbrahim Müteferrika'nın müslüman olmadan önceki hayatı hakkında çok az bilgiye sahibiz[4.] Unitarius mezhebine bağlı birisi olduğu ve şu an için bilemediğimiz bazı sebeplerden dolayı XVIII. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu hizmetine girdiği anlaşılmaktadır. Evâil-i L 1100 (19- 28 Temmuz 1690) tarihli bir vesikada Thököly İmre'nin eskiden beri hizmetinde bulunan katibi İbrahim'e Çanad kalesi yakınlarındaki Morş? nehri üzerindeki değirmenlerden bir tanesinin temlik edilmesini istediği ve bu arzusunun kabul edildiği anlaşılmaktadır[5]. Berkes, bu vesikada söz konusu edilen katibin, bir Türk değil Macar olma ihtimalinin kuvvetli olduğunu, İbrahim adının Abraham karşılığı yazılmış veya bu şahsın müslümanlaşmasından dolayı ismini İbrahim şeklinde kullanmakta olabileceğini söylemektedir. Bu vesikada söz konusu edilen katip İbrahim'in, İbrahim Müteferrika olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği belirtmektedir[6]. Ancak bunu doğrulayacak başka bir bilgiye şu an için sahip değiliz.
İlk Türk matbaasının kurucusu olan İbrahim Müteferrika'nın devamlı olarak adıyla birlikte kullanılan ve onunla aynileşmiş olan mesleği müteferrikalıktır. Müteferrikalar, padişahın maiyetinde bulunarak ona hizmet eden, seçme insanlardan oluşan bir gruptu. Bunlar gelirlerine göre timarlı ve ulûfeli olarak ikiye ayrılırlardı[7]. Ulufeli olanların maaşları küçük ruznâmçe kaleminden verilirdi. Timarlı olanların ise kayıtları Defterhâne-i Amire'de bulunan timar ruznâmçe defterlerinde bulunurdu. Bu noktalardan hareket edip, ilk olarak küçük ruznâmçe defterlerindeki[8] müteferrikalar içinde matbaacı İbrahim'i aramaya başladık. Onun müteferrika oluş tarihi tam olarak bilinmemekte, 1710'1u yıllarda olduğu tahmin edilmekteydi[9]. XVIII. yüzyılın ilk yarısına ait küçük ruznâmçe defterlerini taradığımız zaman, bu dönemde müteferrika olan on kadar İbrahim'e rastladık. Bu kişileri tarihi süreç içerisinde birbirleriyle mukayese ederek matbaacı İbrahim Müteferrika'yı tespit ettik. Bulduğumuz kişinin o olduğunu şunlardan anlıyoruz;
1. İbrahim'in baba adı yerinde Abdullah yazmaktadır [10]. Mühtedilerin babaları için "Abdullah" adına kullanılması tamamen genelleştirilmese de sık rastlanılan bir durumdur.
2. İbrahim b. Abdullah isimli bu kişi müteferrikalığa 18 Nisan 1716 tarihinde girmiş ve bu yılın sonunda, Osmanlı Devletine sığınan Macarların yanında görevlendirilmişti[11]. Daha sonraki tarihlerde (1718) de Macarların yanında görevli olduğu zikredilmektedir[12]. Matbaacı İbrahim Müteferrika, 1716 yılında Avusturya'ya karşı Belgrad'da toplanan Macarların yanında görevlendirilmiş[13], II. Rakoczi'nin Türkiye'ye sığınmasından sonra (1717) ise onun hizmetine verilmiştir[14].
3. İbrahim Müteferrika'nın, tercüman olarak Osmanlı hizmetinde çalıştığı malumdur. İbrahim b. Abdullah'ın maaş ödeme kayıtlarında adının üstüne zaman zaman onun kimliğini açıklayıcı "Tercümân", "Tercümân İbrahim Efendi" gibi notlar düşülmüştür[15].
4. Müteferrika İbrahim b. Abdullah 1160 (1747) yılında ölmüştür [16]. Matbaacı İbrahim Müteferrika'nın mezartaşında da, her ne kadar kabul edilmese de 1160 yılı yazılıdır[17]. Bu konu aşağıda etraflıca tartışılacaktır.
Tespit ettiğimiz müteferrika İbrahim ile matbaacı İbrahim Müteferrika'nın mukayesesi, ikisinin aynı kişi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu neticeden hareket ederek İbrahim Müteferrika'nın hayatı hakkındaki yeni tespitlerimizi belirtiyoruz.
İbrahim, 25 Rebiülâhir 1128 (18 Nisan 1716) tarihinden önce kapukulu süvarilerinin en mümtaz ve itibarlı kısmı olan sipâhların 41. bölüğünde 29 akçe yevmiye ile bulunuyordu[18]. Bu daha önce bilinmeyen bir husustur. İbrahim Müteferrika'nın Osmanlı Devleti hizmetine girmesi konusunda konusunda, Berkes'in tahmin ettiği gibi bir süreçten gelmiş olabileceği fikrini desteklemektedir[19]. Kapukulu süvarilerinin defterlerinin birçoğunun bugün mevcut olmaması , evrakının da tasniflerdeki dağınıklığı[20] sebebiyle sipâh ocağına ne zaman ve ne şekilde girdiği konusunda bir kayda rastlanılamamıştır. Osmanlı hizmetine girdiğinde direkt olarak mı sipâh zümresine mi alınmıştır? Yoksa başka görevlerde bulunduktan[21] sonra mı buraya tayin edilmiştir? Bu durum tespit edilememiştir.
İbrahim Müteferrika'nın 1710'da yazdığı Risâle-i İslâmiyye, onun Osmanlı kültürünü ve İslâmiyeti belirli bir düzeyde öğrendiğini göstermektedir. Bu duruma gelmesi için uzun yıllar Osmanlı Devleti hizmetinde bulunmuş ve eğitim görmüş olması icap eder. Berkes'in ileri sürdüğü gibi Thököly'nin yanında bulunduktan sonra, onun da desteği ile XVII. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti hizmetine girmiş olabilir[22].
İbrahim'in ne zaman ve ne şekilde müteferrika olduğu bilinmiyordu[23]. Arşiv kayıtları bu hususu aydınlatmaktadır. İbrahim, sipâh bölüğünde iken Avusturya seferinde yaptığı hizmetlerden dolayı 25 Rebiülâhir 1128 (18 Nisan 1716)'de, önceki ulüfesi (29 akçe) ile dergâh-ı âli müteferrikalığına tayin edilmiştir[24]. Müteferrikalık'ta ulüfesi 1721-1723 yılları arasında 40 akçeye[25], 26 Rebiülâhir 1136 (23 Ocak 1724)'da 50 akçeye[26], 29 Muharrem 1138 (7 Ekim 1725)'de 54 akçeye[27], 27 Şevval 1141 (26 Mayıs 1729)'de 100 akçeye yükselmiştir[28]. Bu tarihten itibaren ulüfeli müteferrikalar içerisinde en fazla yevmiyeyi alan kişidir. Daha sonra adaşı olan bir başka müteferrika (İbrahim Ser-güğüm) da terakki alarak 100 akçe yevmiyeye ulaşmıştır[29]. Ancak İbrahim Müteferrika'nın yevmiyesinin 5 Şevvâl 1149 (6 Şubat 1737)'da 120 akçeye yükseltilmesi, onun tekrar bu grup içerisinde ölümüne kadar en yüksek maaşı alan kişi olmasını sağlamıştır[30]. İbrahim Müteferrika bu tarihten sonra yaklaşık on yıl aynı ulûfeyi almıştır[31]. Müteferrikalığında aldığı terakkilerin sebepleri açıkca belirtilmeyip, "emekdâr ve müstehak" olduğu zikredilmektedir.
İbrahim Müteferrika'nın 1715'de Prens Eugen'e Mora meselesini görüşmek üzere elçi olarak gittiğinden hemen hemen her araştırmada bahsedilmektedir[32]. 1714 yılının sonlarında Prens Eugen'e gönderilmiş müteferrika İbrahim Ağa isimli bir elçi vardır[33]. Ancak yukarıda gösterildiği üzre İbrahim'in müteferrika olması bu tarihten yaklaşık bir buçuk yıl sonra, 18 Nisan 1716'dadır. Bu takdirde buraya gönderilen kişinin -müteferrikalık paye olarak verilmediyse[34]- aynı kişi olmadığı açıktır.
İbrahim'i müteferrika olduktan sonra da, 1716 yılının sonunda Avusturya seferinde görev yaparken görüyoruz. Bu sırada Osmanlı Devletine sığınan Macarların yanında görevlendirilmiştir. Müteferrika kaydının yanına Macarların yanında görevlendirilmiş olduğuna dair Defterdâr Elhâc Mehmed Paşa'nın telhis verdiği notu düşülmüştür[35]. 1717 yılında ise Türkiye'ye davet edilen II. Ferenc Rakoczi'nin yanına tercüman ve mihmandar olarak tayin edilmiştir. Önce Edirne ve İstanbul'da daha sonra Tekirdağ'da ikâmet eden Rakoczi'nin hizmetinde görevlendirilen İbrahim Müteferrika'ya ulûfesi dışında günlük 50 akçe "nafaka-bahâ" verilmiştir[36]. 1735'de Rakoczi ölene kadar, onun hizmetinde bulunmuş, bu arada matbaacılık faaliyetleri ile diğer verilen görevleri de yapmıştır. Rakoczi'nin yanındaki hizmeti, ondan takdir görmüş ve Sadrazam Ali Paşa'ya hitaben yazdığı bir mektupta "... hassaten sadık tercümanım İbrahim Efendi'yi, padişahın lütf u inâyetine tevdi ederim" demiştir[37]. Rakoczi'nin ölümünden sonra, İbrahim Müteferrika'nın Türkiye'de kalan diğer Macar soylularına İstanbulda hizmet ettiğini görüyoruz[38].
1731'de Osmanlı'ya sığınan ve Selanik'te ikâmet ettirilen İran şehzâdesi Mirza Safi’nin yanında bir süre mihmandarlık yaptığı kabul edilmektedir[39]. Ancak bu bilgi henüz kesin bir doğruluk taşımamaktadır. Çünkü bu dönemde İbrahim isminde başka müteferrikalar da bulunmaktadır[40].
1736 yılı Aralık ayının sonunda ise sınır anlaşmazlıklarının giderilmesi ve iki devlet arasındaki anlaşmanın yenilenmesi için Leh Başhatmanı 'na nâme götürmek üzere İstanbul'dan ayrılmıştır[41]. Hammer, İbrahim Müteferrika'nın, Lehistan'dan tatmin edici bir cevap getirmeden geri döndüğü için bütün görevlerinden alınarak, Kasım 1737'de sürgüne gönderildiğini iddia etmektedir [42]. Ancak bu konuda başka bir malumâta rastlanılamadığı gibi, aşağıda bahsedileceği üzere 2 Şubat 1738'de hacegânlığa terfi ederek, top arabacıları kâtibi yapılması sürgün cezasına çarptırılmasının tersine mükâfatlandırıldığını göstermektedir.
1737-1739 Osmanlı-Avusturya-Rus Savaşı'nda onu Türk-Fransız menfaatlerini korumaya çalışırken görüyoruz[43]. Bu savaş sırasında, Osmanlı saflarına katılan Macar askerlerinin yazımını üstlenmiş[44] ve Orşova kalesinin vire ile Osmanlı Devletine teslimi için yapılan görüşmeleri idare etmiştir[45].
İbrahim Müteferrika'nın, 1738 yılında top arabacıları katibi olduğu bilinmekteydi[46]. Ancak bu göreve tam olarak hangi tarihte tayin edildiği ve ne kadar süre burada bulunduğu bilinmeyen bir husustu. Müteferrika, bu göreve 12 Şevvâl 1150 (2 Şubat 1738)'de tayin edilmiş[47] ve böylece divân-ı hümâyun hacegânı olmuştur. Bundan sonra 1151, 1152, 1153, 1154 ve 1155 yıllarında yapılan mutad Şevvâl tevcihâtlarında[48] bu görevinde ibka edilmiştir[49]. Top arabacıları kâtipliğinden ayrılma tarihi ise 7 Ramazan 1156 (25 Ekim 1743)'dır.[50].
1743 yılının sonlarında İbrahim adlı bir müteferrikanın Kaytak Hanlığı'na Asmay Ahmed'in tayin beratını Dağıstan'a götürdüğüne dair Subhi Tarihi’nde bir kayıt vardır [51].Ancak bu görevi yapanın matbaacı İbrahim Müteferrika olup-olmadığını açıkca belli edecek bir bilgi bulunmamaktadır. Bu iş için görevlendirilen İbrahim adlı bir müteferrikadır ve daha önce belirttiğimiz gibi aynı adı taşıyan başka müteferrikalar da vardır. Onlardan birisi de olabilir. Ancak Ahmed Han’ın tayin tarihi (Evâhir-i Receb 1156/9-19 ekim 1743)[52] ile İbrahim Müteferrika'nın top arabacıları kâtipliğinden ayrılma tarihi (25 Ekim 1743) arasında beş-on günlük bir fark vardır. Şevvâl tevcihâtından 1 ay önce hastalık veya azli gerektirecek bir sebep olmadan hacegânlıktan ayrılmasının bir manası bulunmamaktadır. Ayrılmasında bunlar gibi bir sebep olduğuna dair de yeni top arabacılar kâtibinin tayininde bir kayıt düşülmemiştir. 1156 Şevvâl tevcihâtından kısa bir süre önce bu görevinden ayrılmasının sebebi, muhtemelen Dağıstan'a onun gönderilmesinden dolayı olmalıdır. Bu seyahatin yetmiş yaşlarındaki İbrahim Müteferrika'yı oldukça yorduğu yorumu yapılmaktadır[53]. Bu yorumun sebebi herhangi bir kaynak değil, yaşından dolayı yapılan tahminlerdir.
Araştırmalarda İbrahim Müteferrika'nın Dağıstan dönüşünden sonra yeni bir görev üstlenip-üstlenmediği konusunda bir bilgi verilmemekte ve İstanbula dönüşünden kısa bir süre sonra öldüğü tahmin edilmektedir. Halbuki, Müteferrika bu yolculuktan döndükten sonra başka bir hacegânlık görevine, divân-ı hümâyun tarihçiliğine 8 şevvâ1 1158 (14 Kasım 1744) tarihinde tayin olmuştur. Bu görevi şimdiye kadar hiçbir yerde zikredilmemiştir. Divân-ı hümâyun tarihçiliğinde, ertesi yılki mutad Sevvâl tevcihâtına (12 Sevvâl 1158/7 Kasım 1745) kadar bir yıl kalmıştır[54].
İbrahim Müteferrika ömrünün son yıllarında Yalova'da bir kâğıd fabrikası kurmaya teşebbüs etmiş ve Lehistan'dan ustalar getirtmiştir[55]. Araştırmacılar, aşağıda izah edileceği üzere ölüm tarihini yanlış tespit ettikleri ve divân-ı hümâyun tarihçiliği görevini de bilmedikleri için onun bu teşebbüsünün neticesini göremediğini söylerler[56]. Halbuki, o divân-ı hümâyun tarihçisi iken faaliyete geçen imalathâne, onun nezareti altında çalışmaya başlamıştır[57].
ÖLÜM TARİHİ MESELESİ
İbrahim Müteferrika'nın mezartaşında[58] ölüm tarihi 1160 (1746-1747) olarak yazılmışsada, hemen hemen bütün araştırmacılar tarafından kitâbedeki şair Nevres'in onun "Basmacı" lakabından kinâye olarak "Basdı İbrahim Efendi sahn-ı firdevse kadem" mısrasında düşürdüğü tarih olan 1158 (1745) ölüm yılı olarak kabul edilmiş, 1160 yılının ise mezarının yapım yılı olduğu ileri sürülmüştür[59]. Oysa mezartaşına ölüm yılının değil de mezarın yapıldığı tarihin yazılmasının bir manası yoktur. Tarih düşürülen mısrada bir yanlışlık yapılmış olmalıdır. Daha önce yayınlanmış olan matbaanın Müteferrika'nın ölümü üzerine devredilmesi ile ilgili verilen ferman, Evâhir-i Muharrem 1160 (2-11 Şubat 1747) tarihli[60] iken buna dikkat edilmemiştir. Bu kayıt matbaanın işletmesinin İbrahim Müteferrika'nın ölümünden hemen sonra verildiğini gösterir. Müteferrika'nın ölümü eğer iddia edildiği gibi 1158 yılı olsaydı, matbaanın devri iki yıl sonra olmuş olacaktı.
Bizim yeni tespit ettiğimiz arşiv kayıtlarında ölüm tarihi 25 Muharrem 1160 (6 Şubat 1747) olarak görülmektedir[61]. Bu tarih mezartaşında yazılı olan 1160 yılının onun ölüm tarihi olduğunu açıkca ortaya çıkarmaktadır. Ulüfe kaydının üzerine yazılan müteveffâ ibaresinin yanında bu tarih yer aldığı gibi, aynı tarihte yevmiyesi mahlülden başkalarına verilmiştir[62]. Yalnız bu tarih gün olarak tam ölüm tarihini değil de ulüfesinin mahlülden başkalarına verildiği tarihi gösteriyor olabilir. Eğer böyle ise onun bu tarihten bir kaç gün önce ölmüş olabileceğini tahmin edebiliriz. Müteferrika ölümünden sonra Aynalı kavak Kabristanı'na defnedilmiş, 1942'de ise buradan Galata Mevlevihanesi haziresine nakledilmiştir[63].
Müteferrika'nın ölümünden sonra matbaanın işletme izni Rumeli kadılarından İbrahim Efendi ile Anadolu kadılarından Ahmed Efendi'ye müştereken verilmiştir[64]. Hammer, Müteferrika'nın İbrahim adında bir oğlunun olduğunu ve babasının ölümünden sonra matbaanın amiri olduğunu belirtir[65]. Hammer, muhtemelen onun yanında çalışan ve ölümünden sonra matbaayı devr alan ve onun yetiştirmesi olan Kadı İbrahim Efendi'yi oğlu olarak yorumlamıştır. Ancak Müteferrika'nın İbrahim adında bir oğlunun[66] olduğuna başka bir kaynakta tesadüf edemedik. Matbaanın işletmesinin Kadı İbrahim'e verilmesi ile ilgili hükümde onun Müteferrika'nın oğlu olduğundan bahsedilmemektedir. İbrahim Müteferrikanın ölümünden sonra müteferrikalığı ve ulüfesi başkalarına verilmiş olup, bu işlem yapılırken çocuklarıyla ilgili herhangi bir hususdan söz edilmemiştir[67].
EK I
İbtidâ mevâcib-i İbrahim Abdullah ki an-sipâhiyân âmed K [Bölük] 41. Yevm: 29 akçe ki be-cemâ'at-i müteferrikagân-ı dergâh-ı âli ilhâk şüden fermûde. Ez-ân sebeb ki vâki` şüden be-sefer-i hümâyûn külli hidmeteş sebkat kerde ve mahall-i merhamet bûde, arz-ı hâl dâde ve inâyet rica kerde. Bâulüfe-i hod tamâmen nakl şüden fermüde. B.-ruûs-ı hümâyûrı ve bâ-derkenâr-ı mukabele-i süvâri. Fi 25 R 1128.
Bâ-ulûfe-i -hod. Fi yevm: 29.
Mukaddemâ mutasarrıf olduğu yevmi yirmi dokuz akçe ile nakl olmuşdur [Küçük Rûznâmçe Kaleminin işareti].
Üst taraf: Lezez sene 127.
Masar ve Recec sene 128.
Reşen sene 128.
Lezez sene 128 beher fi... der-sefer.
Yan taraf: Kayd şüd. Ez-ân sebeb ki der-nezd-i macarhâ ta’yin şüd. Esâme-eş şüden fermûde bâ-telhis-i vezir-i mükerrem Elhâc Mehmed Paşa defterdâr-ı evvel ber-mûceb-i fermân-ı âli. Fi 8 Za sene 1128.
(BOA, KK, nr. 3451, s. 17).
EK II
An-cemâ'at-i müteferrikagân-ı dergâh-ı âli
İbrahim Abdullah
an-sipâhiyân âmed
120
Müteveffâ fi 25 M sene 160.
Üstte: Dâde ber-vech-i ibtidâ be-Hacı Ahmed veled-i
Hacı Hasan emekdâr. Yevm: 60 akçe. An-CM ber-vech-i
ibtidâ tevcih şüden bâ-ruûs-ı hümâyûn. Fi 25 M sene 1160.
Fi yevm: 60.
Minhâ dâde ber-vech-i ibtidâ be-Mehmed veled-i
Mehmed emekdâr. Yevm: 60 akçe. An-CM ber-vech-i
ibtidâ tevcih şüden fermüde bâ-ruus-ı hümâyum. Fi 25 M sene 1160.
Fi yevm: 60.
(BOA, KK, nr. 3476, s. 9).
EK III
Kitâbet-i Arabacıyân-ı Top
Cağı? Süleymân Efendi üzerinde kalmışdır. Gurre-i Z sene 131.
Hâlâ piyâde mukâbelesi kisedârı Mustafa Efendi'ye verilmişdir. 4 B sene 132.
Mi'mâr-ı sâbık İbrâhim Efendi'ye verilmişdir. 15 L sene 141.
Kitâbet-i mezbür Süleymân Efendi'ye tevcih olunup ruus verilmişdir. 14 L sene 142.
Hâlâ mutasarrıfı Süleymân Efendi'ye ibkâ olunmuşdur. 15 L sene 143.
Divân-ı hümâyün kâtibleri emekdârlarından kitâbet-i mezbür Rumi? Osmân Efendi'ye verilmişdir. 6 C sene 144.
Mektübi-isadr-ı âli hulefâsından İsmail Efendi'ye verilmişdir. 7 S sene 145.
Gırık Mustafa Efendizâde Abdullah Efendi'ye verilmişdir. 28 L sene 145.
Sâbıkâ sergi nâzırı Süleymân Efendi'ye verilmişdir. 15 L sene 146.
Sâbıkâ târihci Kefere? Ahmed Efendi'ye verilmişdir. 20 L sene 147.
Sâbıkâ. İstanbul mukâta'acısı İbrâhim Beyzâde Mehmed Efendi'ye (verilmişdir). 12 L sene 148.
Basmacı İbrahim Efendi'ye verilmişdir. 12 L sene 150.
Mutasarrıfi İbrâhim Efendi 'ye ibka olunmuşdur. 5 L sene 151.
Mutasarrıfi İbrahim Efendi 'ye kemâkân ibka ve mukarrer kılınmışdır. 17 L sene 152.
Hâlâ mutasarrıfi Basmacı İbrâhim Efendi 'ye kemâkân ibka olunmuşdur. 12 L sene 153.
Mumâ-ileyhe ibka şüd. 12 L sene 154.
Mezküra ibka. şüd. 19 L sene 155.
Kağıd-ı enderûn emânetinden ma`zül Bozzâde Feyzullah Efendi'ye verilmişdir. 7 N sene 156.
İstanbul mukata'asından ma`zül Hafız Süleyman Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 8 L sene 157.
Sabıka yeniçeri kalemi baş halifesi İbrahim Efendi'ye müceddeden tevcih olunmuşdur. 12 L sene 158.
Sabıkı Hafız Süleyman Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 9 L sene 159.
Mutasarrıfı muma-ileyhe ibka (olunmuşdur). 8 L sene 160.
Tekrar ibka olunmuşdur. 10 L sene 161.
Tekrar muma-ileyh Hafız Süleyman Efendi'ye ibka olunmuşdur. 8 L sene 162.
Sabıka küçük kal’a tezkirecisi Çelebizade Ali Efendi'ye tevcih ve ilbas-ı hil'at olunmuşdur. 6 L sene 163.
Sabıkı Hafız Süleyman Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 7 L sene 164.
Sabıka Ordu’da reis vekili Musaffâ Mehmed Efendi'ye müceddeden tevcih olunmuşdur. 9 L sene 165.
Süleyman Efendizade Elhac Mustafa Efendi'ye müceddeden tevcih (olunmuşdur). 10 L sene 166.
Sabıka Avlonya mukata'acısı Nur Efendizâde Feyzullah Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 7 L sene 167.
Hala kağıd-ı enderûn emini, sabıkı Hafız Süleyman Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 7 L sene 168.
Sabıka Kefe mukata'acısı İbrahim Efendizade Mehmed Emin Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 8 L sene 169
Ulüfeciyan-ı yemin kitabetinden ma’zul Musazade hafidi Mehmed Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 5 L sene 170.
İstanbul mukata'ası payesi olan İbrahim Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 3 L sene 171.
Sabıka ulüfeciyan-ı yemin katibi Seyyid Mehmed Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 4 L sene 172.
Sâbıka Haremeyn mukata’acısı olan... Hüseyin Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 4 L sene 173.
Sâbıkı İbrâhim Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 10 L sene 174.
(BOA, A.RSK, nr. 1571, s. 25; KK, nr. 261/6, s. 11).
EK IV
Târihcilik-i Divân-ı Hümâyun
Sabıka mutasarrıfı olan Çelebizâde Ali Efendi'ye tevcih olunmuşdur. Müceddeden. 12 L sene 153.
Büyük elcilik ile Rusya'ya me'mûr Emni Mehmed Paşa birâderi İbrâhim Bey'e tevcih olunmuşdur. 12 L sene 154.
Seyyid Mehmed Hıfzı Efendi'ye verilmişdir. 19 L sene 155.
İstanbul mukkaasından mazül mektubi hulefasından Abdullah Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 7 N sene 156.
Sâbıkâ top arabacilar kâtibi Basmacı İbrâhim Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 8 L sene 157.
Kâğıd-ı birun emânetinden ma’zul Çelebizâde Ali Efendi'ye verilmişdir. 12 L sene 158.
Avlonya mukat’asından ma’zul sâhib-i ayâr Ali Efendi'ye verilmişdir. 9 L sene 159
Sâbıkı Çelebizâde Ali Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 8 L sene 160.
Sâbıka haslar mukata’acısı Üsküdâri Salih Efendi'ye verilmişdir. 10 L sene 161.
Çavuşzade Mehmed Said Efendi'ye müceddeden tevcih olunmuşdur. 8 L sene 162.
Sâbıka baş mukata’acı Resmi Elhâc Ahmed Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 6 L sene 163.
Sâbıka baş mukata’acı Elçi Paşazâde Mustafa Beyefendi'ye tevcih (olunmuşdur). 7 L sene164.
Sâbıkâ İstanbul mukata’acı Atinalizâde Es-seyyid Ahmed Efendi'ye tevcih (olunmuşdur). 9 L sene165.
Sâbıkâ sergi nâzırı İvaz Paşa divân efendisi Ahmed Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 10 L sene 166.
Sâbıkı Atinalizâde Seyyid Ahmed Efendi'ye tevcih olunmuşdur. 7 L sene 167.
(BOA, A.RSK, nr. 1570, s. 23).