ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Hayrunnisa Alan

Anahtar Kelimeler: Mirza Şahruh, 1405-1447, Orta Asya, Türk Tarihi, Timurlular

İsmail Aka, Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447), Ankara 1994, XXIII 260+bir Secere.

Son yıllarda Sovyetler Birligin'deki gelişmeler bütün dünya ile beraber Türkiye'de de dikkatleri Orta Asya'ya çevirmiştir. Orta Asya tarihi genel olarak dünya tarihinin önemli bir kısmını teşkil etmesinin ötesinde Türk tarihinin de belkemiğini oluşturur. Şarkiyat araştırmaları çerçevesinde Asya tarihinin hemen her donemi batılı araştırıcılar nezdinde ilgi görmüş ve pek çok çalışmaya konu oluşturmuştur. Bu şekilde XIV. asrin ortalarından XVI. asrin başlarına kadar Maveraünnehr e Horasan başta olmak üzere Asya tarihinde çok önemli bir yer tutan Timurlular ile alakalı pek çok araştırma yapılmıştır. Timurlu rönesansı olarak adlandırılan bir devre imza atan, Azeri e Osmanlı saltası dışındaki Türklerin dili haline gelen Çağatayca'yı geliştiren bu hanedan, tarihteki mevkiine oranla yeteri kadar bilinmemektedir. Bu devreyi aydınlatacak kaynak eserlerin yazma kütüphanelerimizde bol olmasına rağmen Türkiye'de Timurlular ile ilgili bilgimizin eksik olması esef vericidir.

Timurlular ile alakalı çeşitli makale ve kitapları bulunan sayın Aka'nın çalışmaları hem bu konuya alaka duyan araştırıcıların yollarını aydınlatmakta, hem de son zamanlarda tekrar popüler hale gelen Orta Asya tarihine dair malumat edinmek isteyen okurların ihtiyacına cevap vermektedir. Yukarıda künyesini verdiğimiz Mirza Şahruh ve Zaman adil eseri de bu konudaki çalışmalardan biridir.

Eserin Önsöz ve kısaltmalar listesinden sonra yer alan "Kaynaklara Dair" başlığı taşıyan kısımda (s.XIII-XXVIII) konu ile alakalı malzeme tasnif edilerek değerlendirilmiştir. Bu bolüm müellifin sahaya ve kaynaklara vukufunu sergilemenin ötesinde Timurlular üzerinde çalışmak isteyen araştırmacılara yol göstermesi bakımından da kıymetlidir. Saha ile ilgili kaynaklar kitabeler, meskukat, vakfiyeler, resmi vesikalar, vekayinameler (Farsça, Arapça. Türkçe ve diğer diller), tetkikler alt başlıkları altında değerlendirilmiştir.

Eserin "Giriş" kısmında (s.l-31) Timur'un ortaya ؛!kışından hemen once Orta Asya’daki durumdan itibaren Timur’un ortaya çıkışı ve onun ölümüne kadar yaptığı seferleri kısaca anlaolmaktadır.

Eserin "Timur'un ölümünden Halil Sultan'in ölümüne Kadar Taht Mücadeleleri" başlığını taşıyan birinci bolümü (s.33-97) Emir Timur'un ölümünden sonra yaklaşık altı yıl devam eden fetret destindeki olaylara ayrılmıştır. Bu nisbeten kısa sayılabilecek donemde .Azerbaycan'dan Maveraünnehr'e kadar Timur'un tasarrufundaki yerlerde bir saltanat mücadelesi yaşanmıştır. Dolayısıyla bu donem kısalığına rağmen çok yogim ve karmaşık bir manzara arz etmektedir. Bu bölümde önce "Timur'un ölümünden sonra Maveraünnehr ve Horasan" alt başligi altında (s.33-42) Timur'un ölümü ile ordugahta yaşananlara ve Halil Sultan'ının Maveraünnehr'de saltanatım ilanına yer verilmiştir. Daha sonra (s.4355) Azerbaycan, lrak-ı Acem ve Irak-1 Arab'daki gelişmeler ile Timur'un buraları idaresine tevdi ettiği Mirza Omer, Miranşah ve Ebu Bekir'in yaptıkları, bunların birbirleriyle ve Karakoyunlular ile mücadeleleri anlatılmıştır. Bunu takiben Fars, Kirman ve Huzistan bölgelerinde yaşanan hakimiyet mücadelelerine yer verilmiştir (s.56-62). Bu yörede faaliyet gösteren ve Timur'un Omer Şeyh'den torunları olan Pir Muhammed. Rüstem ile İskender'in mücadelelerinin yanı sıra esas hakimiyet sahası Azerbaycan ve Irakeyn olan Miraıışah'ın ogulları Ebu Bekir ve Ömer'in bölgelerinde tutunamayarak Fars taraflarına gelişlerine de yer verilmiştir. Arkasından "Halil Sultan'111 Semerkaııd'ı ele geçirmesinden sonra Maveraunnehr ve Horasarr" başlığı altında tekrar Maveraünnelıre dönlerek Timur'un ölümünden sonra burada cereyan eden hadiseler anlatılmıştır. Bunlar arasında Timur'un varisi Pir Muhammed'in Maveraünnehr'e gelişi, Halil Sultan ile mücadelesi, Şahruh'un ve büyük emirlerin tararları gibi konular anlatılmıştır. Birinci bölüm Timur'un varisi Pir Muhammed'in öldürülmesi, Halil Sultan'm faaliyetleri ve Emir Hinduke tarafından tutsak alınması, Sahruh'un Semerkand'r ele geçirmesi. Emir Şeyh Nureddin'in isyant ve bertaraf edilmesi gibi mevzular anlatılarak sona ermektedir. Bu hadiseler sonucunda Sahruh, Timur'un kurduğu devletin merkezi olan Semerkand ve Maveraünnehr'e hakim olmuştu.

Eserin ikinci bölümü "Şahrııh Zamanında Timurlu Devletinin Sıvası".Durumu"başlığını taşımaktadır (s.99-185). Bu bölümde Şahruh'un Timur'un yerine tahta geçtiğinin delili olan Mirza Halil Sultan b. Miıaıışa 11'111 kendisine teslim olması ve Maveraünnehr’İ ele geçirmesinden (1409) başlayarak, onun isyan eden torunu Muhammed'in üzerine yürüdüğü sırada Rey'de vefatına (1447) kadar Timurlu tahtını meşgul eden hadiselere yer verilmiştir. Bu hadiseler Halil Sultan'ın Acem Irak'ına gönderilmesinden itibaren, Ömer Çeyh'inoğullan Rüstem, İskender, Baykara ile Pir Muhammed'in birbirleri ve Şahruh ile olan mücadeleleri (s.99-106) ile başlamaktadır. Şahruh'un saltanatı boyunca onu meşgul eden en önemli meseleler olarak doğuda ve kuzeyde Moğollar ve Ozbekler, banda ise Karakoyunlular dikkat çekmektedir. Bunlardan Öz bekler ve Moğollarla mücadeleler daha ziyade Maveraünnehr'in idaresine getirilen Uluğ Bey'iıı hakimiyet bölgesinde cereyan etmiş ve Şahruh da ona destek olmuştur. Bu konular eserin II. bölümünde birkaç alt başlık alunda (Moğollar; s. 109, 111-113, 128135, özbekler; s.lll-112. 135138. 146-147, 159-160) anlatılmıştır. Yine Şahruh'un saltanatı boyunca Timurlu tahtını ziyadesiyle meşgul eden Karakoyunlular ve bunlar üzerine düzenlenen üç sefer ikinci bolümde anlatılan hadiselerdendir (I. sefer S.115125, II. Azerbaycan seferi s.140145, III. sefer s.149-157). Eserde belli başlı olaylar dışmda müteferrik hadiselerde alt başlıklar İçinde incelenmiştir. Mesela, Mirza İbrahim'in Huzistan Seferi (s.126), Uluğ Bey'in Herat'a gelişi (s.126127), Hurufiler'in Şahruh'u öldürme teşebbüsü (s.138140). Herat'ta Salgın Hastalığın Başgöstermesi (s.153). Mirza Kaçar'ınn Kabil ve Gazilin Hakimliğine Tayini, Hükümdar'ın Serahs Tarafında Avlanması (s.159) gibi. Eserin II. bölümü Çin (s.172-174) ve Memlukler (s.174182) ile münasebetler ve Şahruh'un şahsiyeti (s.182-185) alt başlıkları ile sona ermektedir, Çin ile münasebetler kısmında Timur devrinden başlayarak taraflar arasındaki ilişkilere elçilerin geliş gidişlerine değinilmiştir. Memlulder ile münasebetler mevzusu Şahruh ile sınırlı tutulmayıp daha önce tarafların durumuna da kısaca temas edilmiştir. Daha sonra taraflar arasındaki ilişkilere ve elçi teatilerine yer verilmiştir. Eserin ikinci bölümünde son olarak Şahruh'un şahsiyeti üzerinde durulmuştur. Son derece barışçıl bir insan olan Şahruh'un dindar kişiliğinin yanısıra töreyi de ihmal etmediği vurgulanmış, tefsir, hadis, fıkıh ve tatili kitapları okuduğu, özellikle tarihte geniş malumat sahibi olduğu belirtilmiştir. Onun alim ve sanatkarları himaye ettiği ifade edilmiş e saltanatı Şırasında liyakatli beyleri görevde tutmak konusunda başarılı olduğuna değinilmiştir.

Eserin üçüncü bölümü "Şahruh Zamanında Devletin idari, iktisadi r e Kültürel Durumuna Umumi Bir Bakış" başlığını taşımaktadır (s.187-216). Bu bölümde önce "Devlet Teşkilâtı" alt başlığı (s.187-193) alanda Hükümdar Ailesi (s.187-188). Ordu (s.188189). Maliye (s.189-192), Hakim-Daruga (s.192). Diğer Memuriyetler (s.192-193), arabaşlıkları altında devlet yapısı tamtılmaya çalışılmıştır. Daha sonra "imar Faaliyetleri" (s.193200) alt başlığı yer alil. Burada verilen malumattan da anlaşılacağı üzere Timur'dan itibaren hanedan üyeleri, hanımlar ve beyler adeta medrese, hankah '-s. yapma konusunda birbirleri ile yarışmışlardır. Tine iktisadi-zirai Faaliyetler ve Halkın Durumu (s.200-208) bahsinde de ticaretin teşvik edilmesi, kanallar açılması, savaşlar dolayısıyla harap olan yerlerin iman gibi konulara yer verilmiştir, üçüncü bölümün bir diğer ara başlığı "Dini hareketler" (s.208211)dir. Eserin üçüncü bölümü Çağatay Edebiyat! (s.211-213), Resim, Süsleme (s.213-214) ve Musikî (s.214-216) alt başlıkları ile sona ermektedir. Bu başlıklar alanda da genel olarak Timur e Şahruh devirleri kültür hayatım yansıtan malumadar verilmiştir. Fakat yazarın önsözde de belirttiği gibi konular ayrıntılarıyla ele alınmaktan ziyade, devrin bazı özelliklerine temas edilmiştir. Ancak bu kadarı bile Timurlu devrinin ne kadar parlak olduğunu sergilemeye yeterlidir.

Eserde IH. bölümden sonra "Sonuç" (s.217-218) başlığı alanda Şahruh devrinin bir değerlendirmesi yapılmıştır. Burada Karakoyunlular'ın ve Özbekler’in faaliyetlerine rağmen Şahruh'un uzun süren saltanaanın başarılı olduğuna hükmedilebileceği, zira hakimiyetini kabul ettirdiği fakat fiilen Türkmenlerin denetiminde olan Azerbaycan ve Arap Irak'ı hariç babasının elde ettiği ülkeleri hemen hemen elde tutmayı başardığı gibi, iç mücadelelere son verdiği, devletin kırk yıl daha şaşaalı bir şekilde devamını sağladığı belirtilmektedir. Yine bu kısımda sünni tarikatların Şahruh'un şahsında kuvvetli bir hami buldukları, ancak sünni din adamlarının Osmanlı devletinde olduğu gibi göçebeler arasına gitmeyip şehirlerde yaşamalarının şiîlik cereyanının ku vetlenmesine ve halk arasında büyük çauşmaların çıkmasına yol açağı belirülmiş ve neticede mutaasıp taraftarlarından sağladığı askerî güçle şiîliğin, dinî görüşlerini birleştirerek Safevı devletinin doğmasına sebep olduğu gibi daha sonraları Türkistan'daki öteki Türk-Islam devletleri ile Osmanlılar arasındaki münasebetlerin kesilmesine de yol açuğı ifade edilmiştir.

Eser zengin bir bibliyografya (s.221-231), indeks (s.233-260), Timur ve oğullarına ait soykütüğü ile sona ermektedir.

Mirza Şahruh ve Zamanı Zeki Velidi Togan'ın henüz neşredilmemiş olan ve Timur monografisi şeklindeki "13-15. asırlar Tarihi" adlı çalışması sayılmazsa Barthold'un Uluğ Bey ve Zamanı adlı eserinden sonra Timurlular devrini aydınlatan ikinci ve Şahruh devrine dair de ilk ve tek monografidir. Bir dönemin bütün yönleriyle tek eserde ayrıntılı olarak tasvir edilmesi imkânsızdır. Dolayısıyla Timurlular devrinin çeşitli yönleri ile alakalı muhtelif eserler kaleme alınmışsa da yerli ve yabancı literatürde Şahruh ve zamanına ait müstakil ve bu hacimde bir eser yoktur. Eser bu boşluğu doldurması ve Türk okurlarını kolay malumat edinemeyecekleri bu sahada bilgilendirmesi bakımından da önemlidir. Bu kıymetli çalışmaya bir harita ilave edilseydi İran ve Maveraünnehr'deki yer adlarına fazla âşinâ olmayan okurlar hadiseleri daha kolay takip edebilirlerdi.

HAYRUNNISA ALAN