ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Mahir Aydın

Anahtar Kelimeler: Filibe Sergisi, Bulgarlar, 1877/78 Osmanlı Rus Harbi, Ayastefanos Antlaşması

Bulgarlar, 1877/78 Osmanlı Rus Harbi'nin sonunda imzalanan Ayastefanos Andaşması ile "Büyük Bulgaristan" idealine kavuştular. Fakat bu ideal, diğer Balkan milletlerinin sahip oldukları coğrafyaya nazaran büyük bir sahayı ihtiva ettiği için uzun sürmedi ve Bulgaristan Prensliği, Berlin Andaşması'na göre, Makedonya ve Şarld Rumeli Vilayeti'ni dışarıda bırakarak, Balkan Dağlan ile Tuna Nehri arasına sıkıştı. Her şeye rağmen, Berlin'de siyasi hüviyetleri tescil olunan Bulgarlar, "Ayastefanos Bulgaristanı"nın sınırlanna yeniden ulaşabilmek için, yoğun bir çaba içerisine girdiler ve Avrupa devletlerinin arasındaki siyasi rekabetten de istifade etmek suretiyle, 1885 senesinde Şarkı Rumeli Vilayeti'ni kendi topraklarına katmayı başardılar[1]. Bu gelişmeden sonra, bir taraftan dikkatlerini Makedonya üzerinde yoğunlaştırırken, diğer taraftan, gittikçe artan bir şekilde, siyasi ve iktisadi faaliyetlerde bulundular. Bu çalışmada, Bulgarların, iktisadi bakımdan giriştikleri bu türlü teşebbüslere bir misal olmak üzere, 1892 senesinde Filibe'de tertipledikleri "Ziraat ve Sanayi Sergisi" hakkında bilgi vermek istiyoruz[2]. 3 Ağustos 1887 tarihinde kurulan Stefan Nikolof Stanbulof hükümeti ile birlikte Bulgaristan'da, ticaret ve sanayii yaygınlaştırmak, ahalinin iktisadi hayata iştirakini sağlamak, genellikle zengin toprak sahiplerinin kontrolünde bulunan ekonomiyi canlandırmak ve böylece, maddi refah seviyesini yükseltmek bakımından, yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde, Bulgaristan'ın sahip olduğu tarım, sanayi ve yerli malların durumunu tespit etmek ve memleket sathında yaygınlaşmasını sağlayabilmek için, I.E. Geşof un fikri ve M. Görgiyef in teşviki ile 1892 Ağustosu'nda Filibe'de bir sergi düzenlenmesi kararlaştırılmıştır[3].

Bu maksatla, önce Maliye Müdürü[4] G. Naçoviç'in başkanlığında olan ve M. Görgiyef, V. Atanasof, H. Fetvaciyef gibi, Bulgaristan'ın iktisadi hayatında söz sahibi şahıslardan meydana gelen, dokuz kişilik bir komisyon kurulmuştur. Gerekli hazırlıkları tespit etmek düşüncesiyle Sofya'da bir toplantı yapan bu komisyon, azalarından bir kısmını, sergi binasının inşaatı için, diğer kısmını da, sergiye konulacak malzemeyi tespit ve tedavilik için, Bulgaristan'ın köy ve kasabalarını dolaşmakla vazifelendirmiştir. Özellikle, serginin idare heyetinde bulunan V. Atanasov, Güney Bulgaristan'ı dolaşarak, halkı, sergiye katılmaları için teşvik etmiştir[5]. Sofya'da ise, şehrin bütün fabrika sahipleri, sanatkârlan ve tüccarlan, bir toplantıya davet edilerek, kendilerinden, bu sergiye katılmaları istenmiştir[6]. Böyle geniş muhtevalı bir tertibin zorluğunu hafifletmek ve idare heyetine yardımcı olmak için, her sancak ve kazada, birer özel komisyon teşkil edilmiştir. Bu komisyonlar, bölgenin mutasarrıf ve kaymakamları başkanlığında, idare meclisi azalan ile ziraat muallimlerinden meydana gelmiştir. Ayrıca, bir mimar, bir başmühendis ve bir bahçıvan ile çeşitli memurların yer aldığı bir çalışma heyeti de, hazırlık faaliyetterine iştirak etrniştir[7].

1892 senesinin Ocak ayında başlanan hafriyat çalışmaları ile metrük bir kabristan, kullanım alanı 86.000 metrekare olan bir sergi sahası haline getirilmiştir. Bu saha= 16.000 metrekaresi binalardan, 70.000 metrekaresi de bahçe, havuz ve yollardan meydana gelmiştir. inşa olunan binalar içerisinde, Bulgaristan mallarının teşhirine ayrılanlar başta olmak üzere, iki adet idarehane, birer adet polis ve yangın dairesi, beş adet ahır, makine teşhiri için dört adet sundurma, lokantalar ve hariçten iştirak eden tüccarın emtiasına tahsis olunan mahaller ile birlikte, toplam 52 bina yer almıştır. Ahşaptan yapılan ve herhangi bir mimari özelliği bulunmayan bu binalar, 50 metrekareden 2.100 metrekareye kadar değişen genişlikte olup, masrafları, Bulgaristan Emared tarafından karşılanmıştır. Diğer bir ifade ile, Avrupa'da açılmakta olan sergilerin bir türlü taklidinden ibaret bulunan ve masrafları Bulgar hükümeti tarafından karşılanan bu binaların en muntazamlarını ise, Viyana ve Paris'ten getirtilen bir kaç numûne teşkil etmiştir. Ayrıca, önemli sancaklardan Sofya, Rusçuk ve Varna gibi mahallerin eşyası için müstakil binalar inşa olunurken, masrafları, her bir sancağın kendi bütçesinden karşılanmıştır. Yine, Avusturya -Macaristan ve Çek tüccarına ait binalar bizzat kendileri tarafından inşa edilmekle birlikte, Bulgar hükümeti, bu konuda 45.000 franklık yardımda bulunmuştur. Fakat, sergiye katılan diğer yabancı ticaret mallan için ayrı daireler hazırlanmayıp, bunların, yerli mallar gibi, Bulgaristan tarafından yapılan binalarda ve ücretsiz olarak teşhir edilmeleri kararlaştırılmıştır[8].

Sergide, hazırlanış itibariyle kolay ve sade, fiyat bakımından ucuz ve mahalli ihtiyaçlara en elverişli olmak gibi, tercihe şâyân özellikler taşıyan eşyaların sahiplerine, teşvik mükâfatı olarak verilmek üzere, birer diploma ile altın, gümüş ve bronz madalyalar hazırlanmıştır[9]. Hatta, bu konuda tespitlerde bulunabilmek için, bir takdir heyeti kurulmuş ve bu heyet kendi arasında, 4 kalem ve 15 şubeye ayrılmıştır. Heyetin âzâlan ise, önemli mali tesislerin müdürleri, muteber tüccar, ziraat ve sanayi erbabı olan, 85 kişiden meydana gelmiştir[10].

Diğer taraftan, sergiye konulan eşyaların taşıma ve diğer ücretleri sahipleri tarafından ödenmiş ise de, nakliyatında belirli bir kolaylık sağlamak maksadıyla, Viyana Demiryolu İdaresi'nden müsaade alınmış ve Rumeli Demiryolları Kumpanyası, bu konuda % 50 nispetinde tenzilat yapmıştır. [11] Ayrıca, yabancı tüccarın eşyasından gümrük resmi alınmamakla beraber, satılanlarından, makul nispette vergi alınması kararlaştırılmıştır[12].

Serginin açılışına bir kaç gün kala, Prens Ferdinand'ın Rila Manastırı'm ziyaret ettiği ve Başmüdür Stanbulof un eşini almak üzere Varna'ya gittiği esnada, serginin açılış merasimine katılmaları istenen kişilere davetiyeler gönderilmeye başlanmıştır[13]. Maliye Müdürü Naçoviç'in imzasını taşıyan ve Filibe Sergisi'nin "Son Altesse le Prince" emriyle tertiplendiğini belirten bu davetiyelerden bir kısmı da, 23 Ağustos 1892 tarihinde, Sadrazam Cevat Paşa ve bazı devlet ricali adına gönderilmiştir[14]. Davetiyede, açılışa icabet konusunda bir cevap istendiği halde Babıali, cevap verilmemesini daha uygun bulmuş ve bunun sebeplerini de, 26 Ağustos 1892 tarihinde Bulgaristan Kapıkethüdası'na[15] bildirmiştir[16].

Osmanlı Devleti'nin bu sergide nasıl ve kimin tarafindan temsil edileceği, 1869 senesinde Süveyş Kanalı'nın açılış merasiminde olduğu gibi, hassas bir protokol meselesi haline gelmiştir. Zira, Bulgaristan'ın hukuki bakımdan kendisine bağlı olması ve Osmanlı tüccarının iştiraki münasebetiyle, Babıali'nin temsil edilmesi gerekmektedir. Fakat serginin açılışında, Bulgaristan prensinin müstakil bir hükümdar gibi hareket etmesi veya merasim sırasında Osmanlı Devleti'nin aleyhinde sözler sarfetmesinden endişe edilmiştir. Bu yüzden mesele, Babıali'de hassasiyetle görüşülmüş ve Sultan II. Abdülhamid, bir Osmanlı memurunun, güya geçici bir vazife ile Avrupa'ya giderken, Filibe'ye de uğruyormuş intibaı ile serginin açılışına katılmasını, 11 Ağustos 1892 tarihinde kararlaştırmışur[17]. Fakat bu karardan, her halde Bulgarları gücendirmemek maksadıyla vazgeçilmiş ve ertesi günü, Ziraat Bankası ve Ziraat idaresi Umumi Müdürü Cemaleddin Beyefendi ile Ziraat-i Fenniyye Heyeti Müdürü Aram Efendi'nin doğrudan doğruya Filibe'ye gönderilmesi uygun bulunmuştur. Daha sonra, iki memurun birden gitmesine gerek olmadığı, bu konuda Cemaleddin Beyefendi'nin gönderilmesinin kafi geleceği ve Bulgaristan Komiserliği ikinci katibi Fethi Bey'in de, Filibe'de kendisine tercümanlık yapmasına karar verilmiştir[18].

Fakat bu defa da, serginin açılışı esnasında Cemaleddin Beyefendi'nin Prens Ferdinand ile "ne yolda mülakat" edebileceği ve ayrıca, açılış konuşmaları yapılırken orada bulunmamasının daha doğru olacağı hususu ortaya çıkmıştır. Bu konuda Bulgaristan Komiserliği Başkâtibi Reşid Bey, gerek Stanbulof ve gerekse Grakof ile ayrı ayrı görüşmüş ve bu görüşmeler sırasında Bulgarlar, Cemaleddin Beyefendi'nin gelişinden dolayı duydukları memnuniyeti belirttikleri gibi, Bâblâli'nin bu konudaki endişelerini de gidermeye çalışmışlardır. Mesela Stanbulof, Prens tarafından yapılacak konuşmanın, Bulgaristan'dald zirai ve sınai gelişmelere ait olacağını ve her hangi bir siyasi yönünün bulunmadığını bildirirken, Grakof da, daha inandırıcı olması için, konuşma metninin bir sûretini, Reşid Bey'e göstermiştir[19].

Buna rağmen, hem Bâbıâli'nin de sergide temsil edilmesi, hem de Bulgarların gücendirilmemesi maksadıyla, Cemaleddin Beyefendi'nin, "bir münasip özür" ile açılışın ertesi günü Filibe'ye gitmesine karar verilmiştir. Memuriyeti gereği Sofya'da bulunduğu halde, Reşid Bey'in de, Cemaleddin Beyefendi ile aynı günde sergiye katılması tespit edilmiştir[20]. Bu meyanda Osmanlı Bankası da, idare memuru Edward Richard tarafından açılış merasiminde temsil edilmiştir[21].

Filibe Sergisi'nin açılış tarihi, daha önce 14 Ağustos 1892 olarak kararlaştırıldığı halde, hazırlıkların tamamlanamaması yüzünden, bir süre ertelenmiştir[22]. Bu arada Bulgarlar, bir müdürler heyetini, serginin resmini ihtiva eden bir mahfaza ile Bulgaristan mamulatından meydana gelen bazı eşyayı, padişaha takdim etmek üzere, Istanbul'a göndereceklerini komiserlik başkitabetine bildirmişlerdir. Bunun üzerine Bâbıâli, Bulgarların bu "cemile"sine bir mukabele olmak maksadıyla, gelecek olan heyetin, "nişan-ı âli" ile taltif edilmesini kararlaşurmışsa da, Sultan II. Abdülhamid, öncelikle böyle bir hareketin diğer devletler ve özellikle Rusya tarafından nasıl karşılanacağının bilinmesini istemiştir[23]. Neticede, Bulgar mebuslarından meydana gelen bir heyet, Istanbul'a gelmiş ve ziyaret süresince çeşidi ihsan ve iltifadara mazhar olmuştur. Bu teveccüh, Bulgarlan ziyadesiyle memnun ettiği içindir ki, Sofya'ya döndüklerinde, komiserhaneye gelerek, memnuniyet ve teşekkürlerini bildirmişlerdir[24].

Hazırlıkları tamamlanan Filibe Sergisi, Prens Ferdinand tarafından, 28 Ağustos 1892 tarihinde ve saat dokuz buçuk sularında açılmıştır[25]. Açılış merasiminde, önce Maliye Müdürü Naçoviç ve daha sonra Prens Ferdinad, birer konuşma yapmışlardır. Bu konuşmasında Naçoviç, Bulgaıistan'ı, sıkıntılı bir döneminde idaresini eline alan, gerekli ıslahatları yaparak memleketin gelişmesine çalışan ve bu serginin düzenlenmesinde büyük gayreder sarfeden Prens Ferdinand'a, Bulgar milleti adına teşekkür etmiştir. Ferdinand da, Bulgaristan'ın kanı ve canı pahasına elde ettiği serbest idareyi iyi kullanmak istediğini, kendisinin de elinden geldiği kadar bu maksat için çalışacağını, 15 sene gibi kısa bir zaman sonra böyle bir sergi düzenlemenin büyük bir başarı sayılmasım, Bulgaristan için yeni ve parlak bir devrin yakın olduğunu belirterek, sergiye katılan milletlere teşekkür etmiştir. Daha sonra, açılişa katılan davedilerle birlikte, sergide teşhir olunan yerli ve yabancı malların sergilendiği reyonlar gezilmiştir. Bu sırada Bulgaristan Hariciye Müdürü, Cemaleddin Beyefendi'nin ne zaman geleceğini, Fethi Bey'den sormuş ve muhtemelen bir gün sonra Filibe'de olacağını öğrenmesi üzerine, infial ve teessürünü belirtmiştir[26]. Serginin gezilmesinden sonra, davetlilere öğle yemeği verilmiş ve yemeğin sonunda, Maliye ve Dahiliye müdürleri ile Prens tarafından birer konuşma daha yapılmıştır. Konuşmacılar, bu sergiyi tertiplemenin, Bulgaristan için arzu olunan gelişmelere vesile olacağını, hükümetçe takip edilen siyasetin doğruluğuna bir delil teşkil ettiğini ve bunun, Bulgarlar için bir iftihar vesilesi olarak değerlendirilmesinin gerektiği üzerinde durmuşlardır. Açılış merasimini takip eden gazete muhabirleri de böyle bir organizasyonun, "küçük bir millet" için büyük bir başarı olduğunu ve Bulgaristan'ın pek çok şeylere layık bulunduğunu ifade ettikten sonra, asıl maksadın, Avrupa'- nın siyasi çevreleri tarafından daha iyi anlaşılmak olduğunu ve bunun da, bu sergi münasebetiyle gerçekleşebileceğini dile getirmişlerdir[27].

Ertesi gün Filibe'ye gelen Cemaleddin Beyefendi, bu konuda duyulan endişelerin hilafına, sergi komisyonu tarafından fevkalade bir şekilde karşılanmış ve kendisine ziyadesiyle saygı ve iltifat gösterilmiştir[28]. Bu sebepledir ki, Cemaleddin Beyefendi, kendisine gösterilen ilgiyi, sergiye ait birer plan, resim ve layiha ile birlikte Babıali'ye arzettiğinde, bu konuda duyulan memnuniyet, 28 Eylül 1892 tarihinde, komiserlik vasıtasıyla Bulgaristan hükümetine bildirilecektir[29].

Sergi için, Bulgaristan'ın diğer şehirlerinden 26.000 ve yabancı devletlerden de 7.000 kişi gelmiş ve böylece 34.000 olan Filibe'nin nüfusu, 67.000'e yükselmiştir[30]. Sergiye giriş ücreti olarak, kişi başına, ilk iki gün 1 frank alınmış ve bu ücret, üçüncü günden itibaren 50 ve daha sonra da 20 santime tenzil edilmiştir. Haftada bir gün için, ziyaretçilerden giriş ücreti alınmayarak, herkesin sergiyi görebilmesine imkan sağlanmıştır[31]. Serginin açılmasından 15 gün sonra dahi, ziyaretçi miktarının, günde 150 ila 200 kişi arasında değiştiğini görebiliriyoruz[32].

İdare heyetinin aldığı bir karara göre, sergide görev alan erkek ve kadın Bulgarlar, milli elbiselerini giyerek, her ne kadar bazı yabancı tüccarın iştiraki söz konusu ise de, serginin "milli" olma karakterini vurgulamaya çalışmışlardır[33].

Sergide teşhir olunan eşyalar; ziraat, sanayi, hayvancılık ve güzel sanatlar olmak üzere başlıca dört gruba ayrılmıştır. Çeşitli alt şubelerden meydana gelen bu grupların, Bulgaristan'a ait olanlarını yerli, diğerlerini de yabancı olarak adlandırmak mümkündür. Bulgaristan'ın toplam 23 sancağına ait tarım ürünleri ve fabrika mamulatı, 13 ayrı şubede teşhir olunmuştur[34].

Sergiye davet edilen ve Avusturya-Macaristan, İtalya, Almanya, Belçika, Hollanda ve Osmanlı Devleti tebasından olan tûccardan bir kısmı, eşyalarını karma olarak sergilerken[35], bazıları da, Avusturya ve Çek Şubeleri[36], Macar Şubesi, Rumeli Şimendöfer Kumpanyası Şubesi ve Vakaro Şubesi gibi, ayrı bölümler halinde teşhir etmişlerdir[37].

Yukarıda belirtilen şubeler haricinde, bazı şirketler de sergiye iştirak etmişlerdir. Sayılan fazla olmamakla birlikte, bu grubun en önemlilerini, her türlü ziraat makineleri ile Almanya'nın Frankfurt şehrindeki Mayfart, Magdeburg'daki Wolf ve Kolonya'daki Mayer firmaları; dikiş makineleri ile Amerika'nın Singer firması; triko ürünlerini sergileyen Manchester'in İngiliz fabrikatörleri ve yağ makinelerini teşhire sunan Belçika'nın Veroye'deki Fetvayis fabrikası meydana getirmiştir[38].

Bulgarların, daha sergi hazırlıklarına başladığı günlerde, Bulgaristan Komiserliği Kâtibi Nebil Bey, serginin bir plânını ve Osmanlı Devleti'nin bu sergiye katılmasının ticari bakımdan büyük faydalar sağlayacağı konusundaki mütalaasını, 27 Ocak 1892 tarihinde Bâblâli'ye göndermiştir[39]. Babial'i tarafından müspet karşılanan bu teklif üzerine, sergiye katılmaları için başlangıçta, sadece Bulgaristan Emareti'ne sının bulunan Edirne ve Selanik vilayetlerinin ahalisine müsaade edilmiş, fakat daha sonra, bu konudaki tahdid kaldırılmıştır. Bununla birlikte, gerek Filibe'ye gidecek tüccarın, gerekse bunların beraberlerinde götûrecekleri eşyanın, defterler halinde tespit olunarak sadarete bildirilmesini istemiştir. Bu maksatla mesele, Bulgaristan Komiserliği İkinci Kâtibi Fethi Bey ile görülşülmüş ve Osmanlı tüccarının, kendi vilayetlerinin vali, mutasarrıf ya da kaimmakamlarından alacakları bir tezkireyi, Filibe'ye vardıklarında, "isbât-ı vücud" için komiserhanede ibraz ve kaydettirmeleri kararlaştırılmıştır[40].

Osmanlı tüccarına ait eşya, nakliyat sırasında müştereken hareket etmek ve devletin imkânlarından faydalanmak için, Numunehane-i Osmani vasıtasıyla Filibe'ye gönderilmiştir. Bu maksatla, herhangi bir suistimale meydan vermemek için Rüsumat Emaneti'nce görevlendirilen iki memur tarafından, sergiye gidecek eşya hususi bir deftere yazılmış ve bu defter, delil olmak üzere Bâbıâli'de muhafaza edilmiştir. Neticede Osmanlı tüccarı, Rumeli Demiryolu Kumpanyası'nın nakliyat tarifelerinde yaptığı geçici tenzilattan faydalandığ'-1 gibi, Nafia Nezareti'nden Bâbıâli'ye yapılan ve kabul gören bir teklif ile, eşyanın gümrükten çıkışı ve geri dönüşü sırasında, ihracat ve ithalat vergisinin alınmamasına dair muafiyetten de istifade etmiştir'[41].

Filibe Sergisi'ne iştirak eden Osmanlı tüccarının, az sayıda olduklarını ve İstanbul, Bursa, Kırklareli, Dedeağaç, Üsküp, Ohri, Midilli, Razlık ve Ahiçelebi vilayetleri ahalisinden meydana geldiklerini görüyoruz. Tamamı gayrimüslim olan bu tüccarın teşhir ettikleri eşyalar, daha ziyade halı, kilim ve kumaşlar; kundura, pabuç ve fotinler; şarap ve rakılar; lokum, muhtelif şekerleme ve tatlılar; koza, ipek böceği, zeytin yağı ve salamura balık; çeşitli masa ve iskemleler; çalar saat, debbağ ve doğramacılık aletlerinden meydana gelmiştir[42].

Numunehane-i Osmarri' den gönderilen eşyalar içerisinde, serginin "ziraat ve sanayi" karakteri ile pek telif kabul etmeyecek eşyalar yer almıştır. Bu eşyalar içerisinde, daha ziyade, kürk, altın çalar saat, altın sigara kutusu, elmas yelpaze, mineli el aynası, gümüş kaşı k, kristal şerbet kadehi, mineli gümüş yazı masası, çeşitli porselen eşyalar, ipekli peştemal ve kuşaklar, seccade, hah ve havlular görüyoruz[43]. Bu arada, Osmanlı vilayetlerinden gelen eşyanın bulunduğu kısmı süslemek için, sergi idaresinin talebi üzerine, 17 adet Osmanlı sancağı da Filibe'ye gönderilmiştir[44].

Sergi esnasında Bulgarlar, bileti bir franktan satılan ve 1 adet 20.000, 5 adet 1.000, 100 adet 50 ve 1.000 adet 10 frank ikramiye veren, bir piyango tertipleyerek, gelir elde etmeye çalışmışlardı r[45]. Bu piyangonun en büyük ikramiyesi olan 20.000 frank, Istanimaka'da Gül Fabrikası sahibi Istaviridis Steris'e çıkacaktır[46].

Ayrıca, serginin ilk günlerinde, gösteri mahiyetinde olmak üzere, bir kaç defa balon uçurtulmuştur. Bunların birinde, baloncu Godar ile mühendis Mayer, sergi bahçesinden havalanarak bir süre yükselmişler ve daha sonra aşağı inerlerken, balonu bağlayan ip kopmuştur. Serbest kalan balon tekrar yükselmiş ve seyircilerin heyecan ve telaşh bakışları arasında, bir kaç dakika içinde gözden kaybolmuştur. 9 Eylül 1892 tarihinde bulunan balonun, Filibe'ye üç kilometre mesafede ve Tatarpazarcığı'nın kuzey-batısındaki bir mahalle düştüğü görülmüştür[47].

Bulgarlar bu sergiyi, kendi ziraat ve sanayilerinin gelişmesi için iyi bir fırsat olarak değerlendirmişlerdir. Mesela Tselina Gazetesi'nde, bu konuda kaleme alınan bir yazıda: Her üreticinin sergiyi dikkatlice gezmesi, kendi konusuna uygun olan yararlı ve ucuz eşyayı iyice incelemesi, özellikle yabancı meslektaşları ile fikir teâtisinde bulunması ve evine döndüğünde, kendi mahsulünü aynı seviyeye çıkarması tavsiye edilmiştir[48]. Ziyaretçi bakımından, sergiye gösterilen ilginin bir hayli fazla olduğunu, ilk 20 gün içerisinde 31.266 kişinin gezdiğini[49], aynı ilginin, serginin kapanmasına kadar devam ettiğini[50] ve sergiyi ziyaret edenler içerisinde Yunanistan'ın Sofya Konsolosu Arkidopulos'un bulunduğunu da tespit edebiliyoruz[51].

Nihayet, 28 Ağustos 1892 tarihinde başlayan Filibe Sergisi, 79 gün açık kaldıktan sonra, 14 Kasım 1892 tarihinde kapanmıştır. Kapanış merasimi, 500 kişilik bir ziyafetle, Prens Ferdinand başta olmak üzere, umumi müdürler, Sobranya mebusları, Sofya'da bulunan İngiltere, Avusturya ve Romanya'nın siyasi temsilcileri ve Filibe'deki konsolosların iştiraki ile yapılmıştır. Merasim münasebetiyle, önce Maliye Müdürü Naçoviç tarafından yapılan bir konuşmada, Bulgaristan'daki refah seviyesinin, Prens Ferdinand sayesinde yükseldiği, ziraat ve ticaretin geliştiği ve dolayısıyla, sergi tertip edebilecek derecelere gelindiği, sitayişle dile getirilmiştir. Daha sonra söze başlayan Prens Ferdinand ise, bu icraatın gerçekleşmesinde kendisine yardımcı olan müdürler heyetine ve Bulgar milletine teşekkür borçlu olduğunu, şahsına duyulan güvene karşılık, kendisinin de, memleket ve ahalinin mutluluğunu temine çalıştığını ifade etmiş ve bu sergi münasebetiyle, Bulgarların Avrupa devletleri tarafından tamamen tanınmış olacağını belirtmiştir. Ayrıca, küçük bir millet için büyük bir başarı olan bu sergi sayesinde, Bulgarların manen pek çok menfaatler elde edeceklerini dile getirerek, serginin kapanışım ilan etmiştir[52].

Bu konuşmalardan sonra, sergi bahçesinde tertiplenen ziyafette de, gerek Prens Ferdinand ve gerekse İstanbulof tarafından, siyasi konulardan uzak, istikbalde Bulgaristan için tatbiki düşünülen planlar hakkındaki temenniler dile getirilmiştir. Prensin ayrılmasından sonra, ısrarla söz isteyen ve bu talebi kabul olunmadığı halde, kendiliğinden söze başlayan Sofya Temyiz Mahkemesi Başkanı Hıristo Ostoyanoviç, sarhoş olmasının da tesiriyle, siyasi bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmasında, Balkanların eskiden Bulgar, Sırp ve Yunan milletlerine ait olduğunu, bu topraklara yeniden sahip olabilmek için, bu üç milletin aralarında ittifak yapmaları gerektiğini belirten Ostoyanoviç, bu düşüncesi ile, 1912 Balkan Harbi'ne esas teşkil edecek olan siyaseti, 20 sene öncesinde dile getirmiştir. Fakat, gerek sergi münasebetiyle meydana gelen "müspet imaj"a gölge düşürmemek ve gerekse Babıali'yi gücendirmemek maksadıyla olacak ki, bu konuşmaya kimse itibar etmemiş ve hatta, Stanbulof ve Garafof, ceviz kırmak bahanesiyle, yemek masasının üzerine şiddetle vurarak, Hıristo Ostoyanoviç'in sesini bastırmaya çalışmışlardır[53].

Filibe Sergisi'ni tertip etmek, Bulgarlara, takriben 900.000 franka mal olmuştur. Bu beyanda, binaların inşası için 245.000 frank; bahçenin tanzimi için 100.000 frank; gece aydınlatmasında kullanılan 22 adet büyük ve 60 adet küçük elektrik lambası için 20.000 frank; sergi süresince birkaç defa uçurtulan balon için 33.000 frank ve sergi görevlilerinin maaşları ile diğer masraflar için toplam 500.000 frank, Bulgaristan tarafından harcanmıştır. Geriye kalan 400.000 frankın 250.000'i, ayrı daireleri bulunan sancak ve kazaların bütçesi ve 150.000'i de, sergi süresince zaruri olarak yapılan masraflara ait olmak üzere, yine Bulgar hükümeti tarafından ödenmiştir. Ayrıca, yerli ve yabancı tüccarın, eşya teşhiri konusunda yaptığı masraflar ile lokantalar için harcanan para, bu yekuna dahil değildir[54].

Bu masraflara mukabil, düzenlenen piyango ve giriş ücretinden, yaklaşık 200.000 franklık bir gelir elde edilmiştir[55]. Ayrıca, sergi süresince satılan eşyadan makul nispette vergi alındığından, bir miktar gelir de, bu şekilde elde edilmiştir. Fakat, Bulgar hükümetinin maksadı, maddi menfaatten ziyade, siyasi avantajlar elde etmek olduğu için, Filibe Sergisi'nin nasıl bir mali bilanço ile kapandığı fazla önemli değildir. Bu düşünce ile ki Bulgaristan, sergi için büyük miktarda dış borçlanmaya gittiği halde, iştirakçi yabancı devletlerin tüccarrına, hem bazı muafiyetler tanımış, hem de bir kısım masraflarını karşılamıştır[56].

Filibe Sergisi hakkında bir değerlendirme yapmak gerekirse, şu noktalara işaret etmek gerekecektir: Ziraat, sanayi, hayvanat ve güzel sanatlar olarak dört kısımdan meydana gelen serginin en muntazam kısmını, sınai emtia ile güzel sanatlar meydana getirmiştir. Müspet taraflarının yanı sıra, teknik gelişmelerin tam manasıyla aksettirilememesi, ziraat makinelerinin fazla yer almaması, yağ, peynir ve diğer tarım ürünlerinin dağınık bir şekilde teşhir edilmesi ile sebze ve meyveler şubesinin içerisine hiçbir şey konulmaması, dikkati çeken hususlar olmuştur. Bu sergide yer alan mallara göre, Bulgaristan mamulatının; çuka, şayak, aba, iplik, gaytan, sabun, tuğla, kiremit, çimentodan mamul mermer taklitleri, meşin, şarap, konyak, ispirto, ipek, mısır, patates, mısır buğdayı, arpa ve diğer hububat çeşitlerinden ibaret olduğunu söyleyebiliriz[57].

Bu sergi sayesinde, Bulgarların milli servederi açığa çıkmış ve daha önce mahalli bir çerçeve içerisinde kalan bazı ürün ve mamulatın, bütün memleket çapında yaygınlaşmasına imkan hazırlanmıştır. Teşhire konulan eşyanın kontrolü esnasında, hazır bulunan davetliler tarafından yapılan takdir, her sınıf erbabını, mesleğinde ilerlemek bakımından teşvik etmiştir. Ayrıca, gerek sergiyi gezen yabancı ziyaretçiler, gerekse siyasi temsilciler, Bulgaristan'ın bu konuda gösterdiği gayretten, sitayişle söz etmişlerdir. Filibe'de bulunan Avrupa gazetelerinin muhabirleri de, bu başarıdan bahisle, Bulgaristan'ı, Balkan Yarımadası'nda yer alan hükümetlerin en kuvvetlisi olarak değerlendirmişlerdir[58]. Yine bu türlü değerlendirmelerden olmak üzere, Prens Ferdinand'ın, sergiye katıldıkları için Avusturya İmparatoru'na bir teşekkür telgrafı göndermesi üzerine, imparator, Filibe Sergisi'nin Bulgaristan'a büyük menfaatler sağladığını, istikbaldeki yeni gelişmelerden ümitli bulunduğunu ve Avusturya ile Bulgaristan arasındaki ticari münasebetlerin daha iyi olmasını istediğini, belirtmiştir[59].

Bulgarlar, Filibe Sergisi'nin kapanmasından iki hafta sonra, meydana gelen müspet kamuoyundan da istifade ile sanayilerinin gelişmesine yardımcı olacak konuları Sobranya'da görüşmüşler ve neticesini, bir layiha halinde tespit etmişlerdir. Buna göre[60]:

1) Yerli sanayi için yatırım yapacak müteşebbislerin, on sene süresince bütün vergilerden muaf tutulması,

2) Hammadde ile makinelerin hiçbir vergiye tabi tutulmadan, serbestçe ülkeye ithal edilmesi, 3) Yerli imalatın nakli için taşıma ücretinin tenzil edilmesi,

4) Fabrika inşası için lazım olan arazinin, zorla da olsa istimlak edilebilmesi,

5) Bulgaristan'da imal edilen eşyaya, dışarıdan gelen eşyanın fiyatına nispetle % 10 fazla verilerek satın alınması konusunda, ülkedeki fabrika sahipleriyle kontrato yapılması,

6) Bu imtiyazlardan istifade etmek isteyen fabrika sahiplerinin, en az 20.000 frank sermaye koyması ve hiç olmazsa 20 işçi çalıştırması kararlaştırılmıştır.

Netice olarak Bulgarlar, Filibe Sergisi ile, hem iktisadi gelişmesini tamamlamak, hem de siyasi itibar kazanmak ve böylece, diğer Balkan milletleri gibi, bağımsızlığa layık olduklarını, Avrupa kamuoyuna anlatmak gibi, iki önemli maksadı temine çalışmışlardır. Bu konuda beklenen neticenin, büyük ölçüde elde edildiğini söyleyebilmek mümkündür. Zira Avrupa kamuoyunda, Bulgaristan'ın bir çok bakımdan gelişmesini tamamladığı ve sıranın artık siyasi başarılara geldiği ifade edilerek, "siyasetin sırlarına vakıf oldukça" bunun da mümkün olacağı şeklinde, değerlendirmeler yapılmaya başlanmıştır. Nitekim Bulgaristan, kısa bir zaman sonra, 5 Ekim 1908 tarihinde bağımsızlığına kavuşacak ve Balkan devletleri arasındaki yerini alacaktır[61].

Dipnotlar

  1. Bu konuda teferruath malumat için bk. Mahir Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, Ankara 1992.
  2. Osmanlı topraklarında açılan ilk sergi, 1863 İstanbul Sergisi'dir. Milletlerarası yabancı sergiler olarak da, I. Londra (1851), New York (1853), I. Paris (1855), II. Londra (1862), II. Paris (1867) sergilerini görüyoruz. Bu konuda daha tefemıath malumat için bk. Rifat önsoy, "Osmanh İmparatorluğu'nun Katıldığı İlk Uluslararası Sergiler ve Sergi-i Umümi-i Osmani" (1863 İstanbul Sergisi), Belleten (1984), XLVIII/198, s. 195-235.
  3. Dobrin D. Miçev; "Birinci Bulgar Tanm ve Sanayi Sergisi ve Tarım-Sanayi Panayın, Fılibe 1892", Istoriceski Pregled 11 (1955), c. V.s. 62.
  4. Bulgar hükümetinin âzâlarını, bağımsız bir devlet idaresinde olduğu gibi, "nânr" şeklinde değil de, Osmanlı Devleti'ne bağlı bir prenslik olmasından dolayı, arşiv vesikalarımn değerlendirmesi ile, "müdür" olarak adlandirıyoruz.
  5. Osmanlı Arşivi, Yıldız Sadaret Husus! (YSH), nr. 264/212, lef 3; Dobrin Miçev, Aynı makale, s. 58.
  6. Dobrin Miçev, Aynı makale, s. 58.
  7. SH, nr. 264/212, lef 3.
  8. YSH, nr. 264/212, lef 3.
  9. Bronz madalyalar, biri 5, diğeri 2 frank ve üçüncüsü de 50 santimlik madeni para ebadında olmak üzere, üç şekilde hazırlanmıştır (Bk. Sabah Gazetesi, 10 Ramazan 1309, sayı 943).
  10. YSH, nr. 264/212, lef 3.
  11. Sabah Gazetesi, 9 Ramazan 1309, sayı 942.
  12. YSH, nr. 264/212, lef 3.
  13. Sabah Gazeesi, 2 Safer 1310, sayı 1070.
  14. Klişesi Ek 5'de yer alan bn davetiye için bk. Bulgaristan irade (Bi), nr. 998, lef 1.
  15. Prenslik idaresine kavuşması nda I sonra, Culsaristnıı ile Ba•bıali arasındaki ilişkilerde vasıta olması için iki teşkilat kurulmuştu'. Bunlardan biri, Sofya'da bulunan ve Osmanlı memurlarının görev aldıkları "Bulgaristan Komiserliği", diğeri de, Istanbul'da bulunan ve bir Bulgar memurun görevlendirildiği "Bulgaristan Kapıkethüdalığı"dır.
  16. Bİ, nr. 998; YSH, nr. 263/119.
  17. Bİ, nr. 991. Bâbıâli'nin bu husustaki hassasiyeti, sadece bir "gurur ve istiskal meselesi" nden ibaret değildir. Zira bir taraftan Bulgaristan'ın, sergiye tekaddüm eden günlerde, 2. Filibe ve 5. Ruscuk firkalarına ait 28.000 ihtiyat askerini, 21 günlük süre için silah altına alması ve diğer taraftan Sırbistan'ın Bulgaristan sınırına askeri yığınak yapması söz konusudur (Bk. Bİ, nr. 989; YSH, nr. 263/76, lef 2).
  18. Bİ, nr. 996; YSH, nr. 263/71.
  19. Bi, nr. 999, lef 1.
  20. Bİ, nr. 999; 1SH, nr. 263/112; YSH, nr. 264/9.
  21. Sabah Gazetesi, 3 Safer 1310, sayı 1071.
  22. SH. nr. 263/76. lef 2.
  23. YSH, nr. 306/78.
  24. SH, nr. 310/89, lef 1.
  25. Rılmi takvim ile Mılâdi takvim arasında, bu dönem için geçerli olan 12 günlük fark dikkate ahnmadığı takdirde, yapılan tarih tespitleri baştan yanhştır. Ayrıca, Sadrazam Cevat Paşa'ya gönderilen davetiyede, serginin açıhş tarihi 27 Ağustos 1892 olarak verilmekte ise de (bk. Bi, nr. 998, lef 1 veya Ek 5), aglışa bizzat katılan Bulgaristan Komiserliği İkinci Kâtibi Fethi Bey'in, "Filibe'de tertib edilen Ziriat ve Sınâat Sergisi'nin bu gün zevki saat dokuz buçuk raddelerinde Prens Ferdinand tarafından resm-i kilşâdunn icra edildiği..." ifadesi ile başlayan tahriri, Rümi 16 Ağustos 1308 tarihli yâni, Milâdi 28 Ağustos 1892 tarihini taşımaktadır (bk. SRI-1, nr. 264/42, lef 2). Fethi Bey'in tahriri bir sûret şeklinde olmayıp, kendi mührünü taşıdığı için, bu konudaki ki tereddüderimizi izale ederek, davetiyede yer alan tarihin, önceden tespit edilmiş bir "protokol tarihi" olduğunu ve serginin, 28 Ağustos 1892 tarihinde açıldığını ortaya koymaktadır.
  26. 51-L nr. 264/42, lef 2.
  27. YSH, nr. 264/42; Sabah Gazetesi, 5 Safer 1310, sayı 1073.
  28. Sabah Gazetesi, 8 Safer 1310, sayı 1086.
  29. YSH, nr. 264/212, lef 1, 2; YSH, nr. 264/195.
  30. Sabah Gazetesi, 8 Safer 1310, sayı 1086.
  31. YSH, nr. 264/212, lef 3; Sabah Gazetesi, 20 Safer 1310, sayı 1098.
  32. Sabah Gazetesi, 8 Safer 1310, sayı 1098.
  33. Tercüman-ı Hakikat Gazetesi, 10 Ramazan 1309, sayı 4116.
  34. YSH, nr. 264/212, lef 3; Dobrin Miçev, Aynı makale, s. 60-61. Bu şubeler hakkında daha teferruath bilgi için bk. Ek 1.
  35. Dobrin Miçev, Aynı makale s 60
  36. YSH, nr. 264/212, lef 3.
  37. YSH, nr. 264/42, lef 2; YSH, nr. 264/212, lef 3; Vakaro Şubesi, ismini, Italyan tetıaasından bir tüccar olan Vakaro'dan almaktadır. Bu şubelerde teşhir olunan eşyalar hakkında daha teferruadı bilgi için bk. Ek 2.
  38. YSH, nr. 264/212, lef 3.
  39. Bi, tır. 957, lef 1.
  40. Bi, nr. 989; YSII, nr. 263/76, lef 2. Bu uygulamayı, başka misallerini de gördüğümüz, II. Abdülhamid döneminde yurt dışına çıkmanın, pek hoş karışlanmayışma ve bu konudaki taleplerin çok sıkı kontrol edilişine küçük bir delil olarak da sayabiliriz.
  41. Sabah Gazetesi, 4 Rebiülevvel 1310, sayı 1112. Sergiye gönderilen ya da satılamayıp geri gelen eşya, dikkatli bir şekilde defterlere kaydedilmiş ve her defasında Bâblüli'ye sunulmuştur. Bu konuda bk. YSH, nr. 264/17, lef 1, 3; 264/27, lef 1, 3; 264/37, lef 1; 264/102, lef 1, 3; 264/119; 264/204, lef 1, 3; 265/31; 265/86; 265/121, lef 1, 2; 266/94, lef 1, 3; 266/158, lef 1, 2; 304/19, lef 1.
  42. YSH, nr. 264/17, lef 2; 264/39, lef 2; 264/102, lef 2; 264/204, lef 2; 265/121, lef 3; 266/94, lef 2. Osmanlı taccarmın eşyası için bk. Ek 3.
  43. YSH, nr. 264/42, lef 2; 304/19, lef 2. Numünehane-i Osmani'den gönderilen eşyaların teferruath bir listesi için bk. Ek 4, 6.
  44. YSH, nr. 264/87; 265/126; 304/19, lef 2.
  45. YSII, ur. 264/212, lef 3; Sabah Gazetesi, 8 Safer 1310, sayı 1086.
  46. Sabah Gazetesi, 4 Cinnadelülâ 1310, sayı 1172.
  47. Sabah Gazetesi, 17 Safer 1310, sayı 1095.
  48. Dobrin Miçev, Aynı makale, s. 56.
  49. Sabah Gazetesi, 27 Safer 1310, sayı 1095
  50. Sabah Gazetesi, 6 Rebiiilahir 1310, sayı 1144.
  51. Sabah Gazetesi, 25 Rebiülewel 1310, sayı 1133.
  52. YSH, nr. 266/161, lef 2.
  53. YSH, nr. 266/161, lef 2.
  54. YSH, 'ir. 264/212, lef 3.
  55. Sabah Gazetesi, 20 Safer 1310, sayı 1098.
  56. Sabah Gazetesi, 2 Ramazan 1309, sayı 935.
  57. YSH, 'ir. 264/212, lef 3; Dobrin Miçev, Aynı makale, s. 61.
  58. YSH, nr. 264/42, lef 2.
  59. YSH, nr. 264/172.
  60. Sabah Gazetesi, 9 Ciımadelülâ 1310, sayı 1177.
  61. Serginin kapanmasından önce Istanbul'a dönen Cemaleddin Beyefendi, bu konudaki teferruath bir değerlendirmesini, 21 Eylül 1892 tarihinde Bâbıâli'ye takdim etmiştir (YSH, nr. 264/212, lef 3). Ayrıca Bulgarların ziraat konusunda giriştikleri teşebbüsleri de, bir rapor halinde kaleme almıştır (YSH, nr. 264/212, lef 2). özellikle, biri Ruscuk'ta ve diğeri Filibe civarı ndaki Sadova'da bulunan Ziraat Mektebi hakkında verdiği malumat, Bulgaristan'dald mektepler üzerinde çalışacak araşnrıcıların dikkate almalarını gerektirecek derecededir.

Şekil ve Tablolar