Yazan : N. BELDICEANU
Çeviren: ZEKİ ARI KAN
Üstadım G. I. Bratianu’nu anısına.
Bayezid II.'in 1484’te Boğdan’a karşı yaptığı sefer, derin bir araştırma konusu olmamıştır[1]. Osmanlı askeri hazırlıkları hakkındaki açık kayıtlar, N. İorga’da olduğu gibi I. Ursu’da da eksiktir[2]. Seferin kronolojisi pek az bilinmektedir ve I. Ursu’nun verdiği tarihlerin büyük bir kısmı yanlıştır[3]. Yazar; Tursun Bey, Neşri ve Sa’d-ed-Din’in kroniklerini tanımakla birlikte, bu üç kaynağın verdiği kronolojik bilgileri yanlış bir şekilde yorumlamaktadır[4].
Padişahın giriştiği hazırlıklar ve seferin kronolojisi konusunda daha sağlam bir fikir elde etmek için biz, Romen tarihçiliğinin iyi tanımadığı veya bilmediği birçok Osmanlı kaynağını kullanıyoruz: Kıvâmî[5], Tursun Bey[6], Uruç b. Âdil[7], Âşıkpaşazade[8], Neşri[9],
Rüstem Paşa [10], Sadeddin[11], Âli [12]Solakzade [13], Kâtip Çelebi [14], F. Giese[15] tarafından yayınlanan anonim kronik, Tatarca bir kronik[16], Bayezid II. ile ilgili anonim bir kronik ve yayımlanmamış birkaç kronik [17].
Romen tarihinin bu sayfasına eğilen uzmanların başvurduğu İtalyan yazarlarının, seferin seyri konusunda açık bir bilgileri yoktur. N. İorga; bunların, iki ticaret şehrinin fetih tarihlerini karıştırdıklarını ve Bâb-ı Âli tarafından sevk edilen askerin sayısı hakkında tartışılabilir rakamlar verdiklerini göz önünde bulundurmuştu [18].
Kili ve Akkerman’ı fethetmek amacını güden Bayezid II., kuşatma araçlarıyla erzak ve mühimmatın bir kısmının naklini kolaylaştırmak ve ordunun Tuna’dan geçişim sağlamak için; kara ordusunu bir donanma şevkiyle desteklemeye karar verdi. Marco Guazzo ve Sansovino’ya göre gemilerin sayısı 350 idi [19]. Malipiero ve Sanudo yalnız 100[20] kadırga ve fosta olduğunu belirtiyorlar[21].
Mehmed II.’in saltanatının sonuna doğru (1451-1481) Osmanlı deniz kuvvetleri aşağı yukarı 500 gemiden[22] oluşuyordu. 1484’te
Bâb-ı Âli tarafından sevk edilen deniz kuvvetlerini hesaplarken, padişahın, Karadeniz'de düşman kuvvetlerinin varlığından endişe etmediğini göz önünde tutmak gerekir; Osmanlı filosu sadece yardımcı bir rol oynayacaktı: Bu da topların, erzak ve mühimmatın taşınmasıydı. Kâtip Çelebi, Türk deniz fütuhatı tarihine ilişkin yapıtında, Kili ve Akkerman seferi için toplanan donanmanın gücü ve bileşimi konusunda, alışkanlığına aykırı olarak, hiçbir belge vermiyor[23]. Rodos adasına yapılan sefer için, Mehmed II. tarafından toplanan donanma 60 kadırgadan oluşuyordu[24], öyle sanıyoruz ki, 1484’te Bayezid II.’in İstanbul ve Gelibolu’dan[25] donattığı filo az sayıda kadırga[26], birkaç düzine fosta ve taşıt gemilerinden ibaretti[27]. Toplam sayıları, büyük bir olasılıkla, yüz birimi geçmiyordu[28]. Türkler bu gemilere top, mühimmat ve erzak yüklediler[29].
Seferber edilen birlikler; yeniçeriler, azablar[30], Anadolu ve Rumeli tımarlı sipahileriyle[31 ]kapı halkıydı[32]. Bu kuvvetlere topçuları da katmak gerekir.
Tuna’yı geçtikten sonra, Eflâk Beyi Keşiş Vlad’ın emrindeki Eflâklar ve Kırım Tatarları padişahın ordusuna katıldılar[33].
Osmanlı ordusunun ve padişahın yasallarının insan gücü konusundaki bilgiler pek açık değildir. Malipicro ve Sanudo 300.000 asker[34] olduğunu belirtiyorlar; Sadeddin ve Âli’nin Eflâk kıtası[35] için verdikleri sayı 20.000’dir. Çeşitli kaynaklara göre, Kırım hanı 30.000[36], 50.000[37], veya 70.000[38] kişilik bir kuvvetle gelmiş olmalıdır. Bütün bu rakamlar bize güvenilmez görünüyor. I. Ursu, Bayezid’in ordusunun 100.000 askerden[39] fazla olduğunu sanıyor; fakat bu sayı bile, bize göre, gerçeğe oldukça uzaktır.
Mehmed II.’in saltanatı sırasında İstanbul’da yaşayan İtalyan lacopo de Promontorio’nun nakline göre yeniçeriler, tımar erleri, kapı halkı, azab ve akıncıların[40] vb. sayısı, 1475’te bütün İmparatorlukta[41] aşağı yukarı 96.000 kişiye varıyordu. Diğer bir çağdaş kaynağa göre, asker sayısı aşağı yukarı 128.000[42] idi. İki kaynağın verdiği bilgilere göre; yeniçeriler, tımar erleri ve kapı halkının toplam sayıları arasındaki fark pek önemli değildir. Birinci kaynak aşağı yukarı 52.000, İkincisi 57.020 sayısını veriyor. Yazarlar; akıncı, azab vb. lerinin sayıları konusunda da bağdaşamıyorlar. Iacopo de Promontorio bunların sayılarını 44.000 tahmin ediyor; oysa ikinci kaynak aşağı yukarı 70.000 olarak gösteriyor. Bu sonuncu miktar bize abartılmış görünüyor. Bâb-ı Ali, XV. yüzyıl sonlarında büyük bir olasılıkla 100.000 kişilik bir kuvvetten yararlanıyordu. Buna göre, Bayezid II.’e gönderilen Eflâk ve Tatarların sayılarının çok az önemi olmalıdır. Devletin iç ve dış güvenliğini sağlamak için birtakım birliklerin yerinde bırakıldığı göz önünde bulundurulursa, Bayezid II. ve ona bağlı olanların topladığı Osmanlı, Eflâk ve Tatar kuvvetlerinin 60.000 kişiyi geçmediği anlaşılır.
Askerin kişisel donatımı üzerinde durmuyoruz[43]. Tursun Bey, ordunun elinde mancınıklar ve taş gülleler atan kuşatma topları bulunduğunu belirtmektedir[44]. Diğer yazarlar, ordunun Edirne’den hareketinde araba, çeşitli çaptaki top[45] ve el kulevrinleriyle[46 ]donatıldığını ekliyorlar. Kıvâmî, topların Kili ve Akkerman’da gemiden indirildiklerine işaret etmektedir[47]. Taşınması güç olan kuşatma gereçlerinin gemilere yüklendiğini, yalnız küçük çaplı topların karadan gönderildiğini ileri sürebiliriz. Sonuç olarak Bayezid II.’ın ordusu mancınık, çeşitli çaptaki top ve el kulevrinleriyle donatılmıştı.
Seferin çeşitli safhalarının tarihlendirilmesindeki yanlışlıklar, kaynaklardaki tutarsızlıkla ilgili olmadığı gibi, hicri tarihlerin kusurlu hesaplanmasına da bağh değildir. Tarihçiler, hicri takvimi miladi takvime çevirmek için, Selim I.’in saltanatından önce, hesaplamanın 16 Temmuz48 değil, fakat 15 Temmuz 622’den başlatılması gerektiğini gözden kaçırdılar. Hammer, L. Forrer ve I. Ursu[49] bunu hesaba katmadıkları gibi verilen tarihle günün uyuşmazlığına da dikkat etmediler [50].
Sadeddin ve Solakzade tarafından kullanılmış olan Neşri tarihi, geçerli bir kronoloji veren tek Osmanlı kaynağıdır ki, Boğdan yıllıklarınca da geniş ölçüde doğrulanmaktadır.
Bayezid II., 1483-1484 kışını İstanbul’da geçirdi. 26 Nisan 1484’e doğru (1 Rebiyülahır) ordunun, 30 Nisan Cuma günü[51] (2 Rebiyülahır) sefere çıkması emrini verdi. Bu nedenle verilen seferberlik emirlerinden biri evâil-i Rebiyülahır (27 Nisan - 6 Mayıs) tarihlidir[52]. Şu halde Osmanlı birlikleri mayıs ayı başında İstanbul’ dan Edirne’ye doğru yola koyulmuş olacaklardır. Bir yangınla harap olan bu şehirde[53], padişah birçok hayır kurumlanılın yapımı için hazırlıklara girişti[54]. Neşri, bunların inşasına başlangıç tarihi olarak
4 Rebiyülahır Salı[55] gününü veriyor; oysa 4 Rebiyülahır, padişahın İstanbul’da geçirdiği 30 Nisan Cuma gününe tesadüf etmektedir. Üstelik 889 hicri yılı Rebiyülahır ayının Sah günleri 27 Nisan, 4, 11, 18 ve 29 Mayıs 1484 tarihlerine uygun düşmektedir[56].
Edirne’den Boğdan’a hareket tarihini bilmiyoruz, fakat birçok kaynaklar 26 Haziran Sah günü (2 Cemaziyülahır)[57] Tuna’dan İshakçı’ya geçildiğini belirtiyorlar. Kanuni Süleyman’ın Prens Petru Rareş’e karşı açtığı seferde, aynı mesafeyi katetmek için koyduğu zamanın Bayezid II.’in Edirne’den İshakçı’ya yürüyüşü süresinden pek farklı olamayacağını farz ederek padişahın Edirne’den hareket tarihini yaklaşık olarak saptayabiliriz. Kanuni Sultan Süleyman Edirne’den 26 Temmuz 1538’de [58] hareket ederek 18[59] veya 25 Ağustos 1538’de[60 ]İshakçı’ya vardı. O halde Bayezid II., 26 Haziran 1484 Sah günü İshakçı’ya varmak için mayıs ayının son günlerinde Edirne’den ayrılmış olmalıdır. Osmanlı birlikleri donanmanın yardımıyla[61] Tuna’yı geçtiler; padişah erzak getiren ve memleketin içinde kılavuzluk yapmaya hazır Keşiş Vlad’ın Eflâk ordusu ile buluştu[62].
Birkaç günlük bir yürüyüşten sonra Türkler, 5 Temmuz 1484 Pazartesi (11 Cemaziyülahır) günü Kili’yi kuşattılar [63]Boğdan kaynaklarının da[64] doğruladığı gibi 14 Temmuz 1484 Çarşamba günü (20 Cemaziyülahır) kale, kapılarını padişaha açtı. Kili’nin fethinden üç gün sonra yani 16 Temmuz 1484 Cuma günü Bayezid II., bu zaferinden ötürü Tanrıya şükretmek amacıyla ibadet etti[65].
19 Temmuz 1484 Pazartesi günü (25 Cemaziyülahır)[66] ordu Akkerman yönünde yürüyüşe koyuldu ve Kırım’dan gelen Tatarlarla birleşti[67]. Osmanlı kuvvetleri, Tatarlar ve Eflâklar Kili’den Akkerman’a dört günlük[68] yürüyüşleri süresince su sıkıntılarını gidermek için kuzeyde oldukça uzaktaki durgun su birikintilerine ve Boğdan’ın güneyindeki göllere kadar ilerlemek zorunda kaldılar[69]. Padişah, (22 Temmuz Perşembe)[70] Dinyester nehrinin ağzına kurulmuş olan kalenin surları önüne vardı. Kuşatma çok şiddetli oldu. Topçu bataryaları 15 gün süreyle[71] Akkerman’ı bombaladılar. Lağımcılar, yaya askerlerinin saldırılarım kolaylaştırmak için siperler kazdılar ve kalenin hendeklerini doldurdular [72]. Osmanlı kaynaklarının[73] önemli bir an olarak belirttikleri savaşın on beşinci günü (5 Ağustos Perşembe), birçok Boğdan kroniği tarafından Akkerman’ın teslim tarihi olarak gösterilmiştir[74]. Birkaç Osmanlı kaynağı (Pazar) 8 Ağustos 1484 (16 Receb)[75] doğru tarihini vermektedir. Boğdan- Alman kroniği, olayı 7 Ağustosa yerleştirmektedir[76]. Osmanlı kronikleriyle Boğdan kaynağı arasındaki uyuşmazlık Malipiero’nun eserinde belirtilmiştir. Padişah, şehir halkının boyun eğmesinden sonra, Akkerman’ı teslim almak üzere 100 kişilik bir yeniçeri garnizonu gönderdi. Şehrin işgaline ancak ertesi günü girişti[77]. Birkaç Boğdan kroniğinin kuşatma günü olarak gösterdikleri 5 Ağustos, öyle sanıyoruz ki, bir ateşkesin sağlanması için yapılan görüşmelerin başlangıç tarihidir. Türk istekleri karşısında garnizon savaşa devam etti. Birkaç gün sonra, kale kumandanlarından ikisinin ölümü üzerine şehrin sakinleri, kaleyi padişaha teslim etmek için bir heyeti Türk karargâhına gönderdiler [78].
Padişah, birkaç gün dinlendikten ve fethedilen iki şehrin yönetimini düzene koyduktan sonra orduyu 14 Ağustos Cumartesi günü (22 Receb) topladı ve Tuna’ya doğru harekete geçti[79]. Türklerin İshakçı’dan Kili’ye ve Kili’den Akkerman’a varmak için geçirdikleri süre hesaba katılırsa Bayezid II.’in herhalde 1484 Ağustos ayı sonunda[80] Tuna’dan İshakçı’ya geçtiği kabul edilir. Edirne’ye doğru yola koyulan padişah, Babadağı’nda San Saltık[81] türbesi önünde konakladı.
Araştırmalarımızın sonuçlarını aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:
Bâb-ı Âli’nin hazırladığı donanma az sayıda galeriyi, birkaç düzine fostayı ve çeşitli taşıt gemilerini kapsıyordu; sayısı 100 birimi geçmiyordu.
Padişahın topladığı kuvvetler Eflâk ve Tatar kıtaları dahil, 60.000 kişiyi aşmıyordu. Ordu mancınık, çeşitli çapta top ve el kulevrinleriyle donatılmıştı.
Seferin kronolojisi aşağıdaki şekilde olmalıdır:
26 Nisana doğru, padişahın seferberlik karan alması.
30 Nisan Cuma, Osmanlı kuvvetlerinin İstanbul’da toplanması için saptanan gün.
Mayıs ayının son günleri, Edirne’den Boğdan’a hareket.
26 Haziran Cumartesi, padişahın İshakçı’ya varması, Boğdan’da Tuna’yı geçmesi ve orada Eflâk ordusuyla buluşması.
5 Temmuz Pazartesi, padişahın Kili’yı kuşatması.
14 Temmuz Çarşamba, Kili’nin fethi.
16 Temmuz Cuma, Kili zaferinden ötürü Tanrıya şükredilmesi.
19 Temmuz Pazartesi, Kili’den Akkerman’a hareket ve Tatar kuvvetleriyle birleşme.
22 Temmuz Perşembe, Akkerman kuşatmasının başlaması.
5 Ağustos Perşembe, savaşın on beşinci günü.
Cumartesi 7 - Pazar 8 Ağustos, Akkerman'ın İşgali.
14 Ağustos Cumartesi, Akkerman'dan hareket. Ağustos sonu, Tuna’dan Dobruca'ya geçilmesi.
Paris, Mayıs 1959.
ÇEVİRENİN NOTU
Yukarıda çevirisini sunduğumuz makale, aşağıdaki dergide yayımlanmış ve Profesör N. Beldiceanu bu çeviriyi gözden geçirdikten sonra bize gönderdiği 24 Ekim 1975 tarihli mektupla basılmasına izin vermiştir:
1 İ. N. beldiceanu,La capmagne ottomane de 1484: ses préparatifs militaires et sa chronologie, Revue des études roumaines, 1957- 1958 (Paris, 1960), c.V-VI, s. 67-77.
Profesör N. Beldiceanu, çeşitli araştırmalarında zaman zaman aynı konuya eğilmiş, fetihten sonra Kili ve Akkerman gibi iki önemli ticaret şehrinin durumları hakkında, Osmanlı kaynaklarından da yararlanarak değerli incelemelerde bulunmuştur. Biz burada, Bayezid II.’in Boğdan seferi, Eflak-Boğdan'daki Osmanlı düzeni; öte yandan yukarıdaki makalede sik sik kendilerinden söz edilen Eflakların sosyal ve ekonomik yapılarına ilişkin N. Beldiceanu’nun yaptığı araştırmaları topluca belirtmeyi yararlı buluyoruz:
2 N. BELDICEANU, la conquête des cites marchandes de Kilia et de Cetatea Alba par Bdyezld II, Sudost-Forschungen, Munich 1964, c. XXIII, s. 36-90.
3. N. BELDICEANU, Kilia et Cetatea Alba a travers les documents ottomans, Revue des études islamiques. Paris 1968, c. XXXVI/s, s. 215-262.
4 N. BELDICEANU, Sur les Valaques des Balkans slaves à l'époque ottomane (1450-1550), Revue des études islamiques. Année 1966 (Paris 1967), c. XXXIV s. 83-132, metin dışında XI levha.
5. N. BELDICEANU, La Moldavie ottomane a la ؛in du XV* siècle et au début du XVI siècle. Revue des études islamiques, Paris 1969 , c. XXXVII/2, s. 239-266.
6 N. BELDICEANU - Irne BELDICEANU STEINHERR, De'portation et peche â Kilia entre 1484 et 1508, Bulletin of the School of Oriental and African Studies, London 1975, c. XXXVIII/2 , s. 40-54.
7 N. BELDICEANU, Recherche sur la ville ottomane au XV° siecle: Etude et actes, Paris 1973, S. 121-141, 163-176, 182-185.
8 N. BELDICEANU, Les Valaques de Bosnie â la fm n du XVe siecle et leurs institutions, Turcica, VII( 1975), s. 122- I 34.