26 eylül 1974 te ülkemizde ve bilim dünyasında yalandan tanınan Dr. Franz Steinherr’i yitirdik. Yaşantısının yarıdan fazlasını, yani 42 yılını yurdumuzda geçirmiş olan Steinherr, Eski Anadolu Dillerinin araştırılıp çözülmesine büyük katkısı olan az bulunur kişilerden biriydi.
Steinherr 8 temmuz 1902 de Nürnberg yakınındaki Landshut kentinde dünyaya geldi. Burada ortaokulu bitiren Steinherr daha 17 yaşında iken çalışma hayatına atılmış, Bavyera çiftçiler sendikası, Hamburg deniz nakliyat şirketi, Bavyera birlik bankası ve Godlewsky firması gibi birbiriyle hemen hiç ilgisi olmayan iş yerlerinde çalışmıştı. Ancak, gençlik yıllarındaki bu bilimsel ortamdan uzak uğraşılarına rağmen şaşılacak bir gayretle Türkçe, Arapça, Farsça, Japonca ve Rusça gibi strüktür bakımından birbirinden tamamen farklı dilleri öğrenmeyi başarmıştı.
Bu saydığımız dillerden Türkçe’yi öğrenmiş olması, o zamanlar daha 23 yaşında olan bu gencin hayatının gidişini büyük ölçüde etkiledi. 1925 yılında Samsun-Sivas demiryolunun yapımını üzerine alan bir Alman firmasının muhasebe işlerini yürütmek için Türkçeyi iyi bilen, tecrübeli bir elemana ihtiyacı vardı. Bu görevi üstlenerek Türkiye’ye gelen Steinherr, 1967 yılına kadar Türkiye’de kaldı. Bu uzun süre içinde, 1933 yılında İstanbul Alman Hastahanesine sekreter olarak atandı. 1935 yılında “Zur Istanbuler Volks - und Gaunersprache” başlıklı Istanbul argosu üzerine yaptığı araştırmalarını yayınladı. İstanbul’da çalıştığı yıllarda, 1934 ten beri İstanbul Üniversitesinde Eski Anadolu Dilleri ve Arkeolojisi okutan Prof. Helmut Th. Bossert’le karşılaşması, Steinherr’in dil tutkusunun bu bilim dalı yönüne kanalize edilmesini sağlayacak ve Hitit, daha doğrusu, Luwi Hiyeroglif yazısı araştırmaları onun kişiliğinde yılmaz ve azimli bir araştırıcıya daha kavuşacaktı. Prof. Bossert onu dinleyici olarak derslerine davet etmiştir. Ancak Steinherr’in daha önce, eksik olan lise olgunluk sınavlarını vermesi gerekiyordu. Bunun için bir taraftan hastahanedeki memuriyetine devam ederken, diğer taraftan özel dersler alarak çalışıp 37 yaşında Münih’te olgunluk sınavını veren Steinherr, 1939 da İstanbul Üniversitesine öğrenci olarak kaydoldu ve orada Hititçe, Eski Mısır Dili, Yazı Tarihî ve Nümizmatik dersleri okudu. 1944 te Hitit Hiyeroglif yazısının okunuşu üzerindeki teziyle edebiyat doktoru unvanını aldı. 1947 den itibaren yaz tatillerinden yararlanarak hocası Bossert’le birlikte, Türk Tarih Kurumu adına Prof. Dr. U. Bahadır Alkım tarafından yürütülen Karatepe kazılarına katıldı. Bu kazılarda bulunan Hitit Hiyeroglif yazıtlarında kral Asitawandas’ın adının okunması ve Hitit Hiyeroglifleri ile Finike yazıtlarının biling olduklarının keşfedilmesinde Steinherr’in de katkısı olmuştur. 1951 yılında Ankara Alman Büyükelçiliğinin iktisat kısmına atanması, onu Hitit ülkesinin kalbine bir kat daha yaklaştırmıştır. Bundan sonra gerek araştırmalarına ve gerekse gezilerine burada devam etme fırsatını bulmuştur. Steinherr 1967 de emekli olduktan sonra Münih’e yerleşmiş ve Prof. Dr. A. Kammenhuber’in delaletiyle ölümüne kadar Münih üniversitesinde bu satırların yazarının da izlemek olanağını bulduğu Hitit Hiyeroglifleri dersleri okutmuştur. Hayatının en verimli araştırmalarını bu devrede yapmış, Boğazkale’deki Nişantaş yazıtının I. Šuppiluliuma’ya değil, II. Šuppiluliuma’ya ait olduğunu kanıtlamıştır.
Dr. Franz Steinherr özel yaşantısında çok alçak gönüllü bir insandı. Bilimsel araştırma ve çalışmalarını çok güç şartlar altında yürütebilmiştir. Anadolumuzu, eski, yeni kültür ve dilleriyle çok iyi tanıyan ve bilen Steinherr samimî bir Türk dostuydu. Ölümüyle arkasında doldurulması güç büyük bir boşluk bıraktı.
Steinherr’in yayınlarının listesi:
1 — Zur Istanbuler Volks-und Gaunersprache .— Islamica 1935.
2 — Hittite Hieroglyphic ‘all, every, whole’ .— Oriens I, Leiden 1948, 198-207.
3 — Proposal for a new reading of the hieroglyphic ‘tar’ .— Oriens II, Leiden 1949, 129-148.
4 — Karatepe, the key to the Hittite Hieroglyphs. . — Archaeology 2/4, New York 1949, 177-180.
5 — Zu den neuen karise hen Inschriften .— Jahrbuch für kleinasiatische Forschung I, Heidelberg 1951, 328-336.
6 — Die Bleibriefe aus Assur — Nachtrag .— Bibliotheca Orientalis VIII, Leiden 1951, 131-136.
7 — Zu einer neuen hieroglyphenhethitischen Studie .— Orientalia XX, Roma 1951, 107-119.
8 — Minoisch und Hieroglyphenhethitisch. — Minos III, Salamanca 1954, 30-54
9 — Zum hieroglyphenhethitischen Dorn. — Archiv Orientaln· XXIII/4, Prag 1955, 545-556.
10 — Der karische Apollon. — Die Welt des Orients II, 1955, 184-193.
11 — Überlegungen für eine ‘ki’—Lesung des hh Zeichens Mer. 214. — Die Welt des Orients 1957, 360-368 (Tf. 10).
12 — Die urartaeischen Bronzen von Altıntepe. — Anatolia III, Ankara 1958, 97-102.
13 — Die hieroglyphenhethitische Inschrift des Reliefs Karabel.— Istanbuler Mitteilungen 15, Tübingen 1965, 17-23 (Tf. 1)
14 — Das bildhethitische Relativpronomen u. a. — Jahrbuch für kleinasiatische Forschung II, Istanbul 1965, 463-470.
15 — Das hieroglyphenhethitische Wort für Löwe. — Die Welt des Orients IV, 1968, 320-325.
16 — Zu einigen Problemen von Karatepe. — Die Welt des Orients VI, 1971, 166-182.
17 — Ein hieroglyphen-luwisches Siegel aus der römischen Kaiserzeit? Münchener Studien zur Sprachwissenschaft, Heft, 30, 1972, I55-161.
18 —Die Grosskönigsinschrift von Nişantaş (Boğazkale). — Istanbuler Mitteilungen 22, 1972, 1-13 (Tf. 1-5).
19 — Eine neue hieroglyphen-Luwische Inschrift: Samsat 3 — Revue Hittite et Asianique XXX, 1972, 81-84.
20 — Die phönizisch-hethitischen Bilinguen vom Karatepe. — Münchener Studien zur Sprachwissenschaft, Heft 32, 1974, 103-148.
21 — Hieroglyphcn-luwischc Siegel und Siegelabdrücke aus verschiedenen Privatsammlungen und Museen. — Münchener Studien zur Sprachwissenschaft, Heft 32, 149-158.
22 — Zu den Felsinschriften Taşçı I und II. — Istanbuler Mitteilungen 25, 1975, 313-317.