Büyük Millet Meclisi yönetiminin Dışişleri Bakam Yusuf Kemal (Tengirşenk)in özel kâtibi Kemal Bey'in valizinden çaldırarak İngilizlerin eline geçen gizli belgeler.
1922 yılı başlarken, Mustafa Kemal’in önderliğindeki Türk milliyetçilerinin, Anadolunun ortasında kurmuş oldukları yönetim kök salmış, sağlam temeller üzerine oturtulmuştu. Bu yönetimin başlıca amacı, 15 Mayıs 1919’dan beri Batı Anadolu’da bulunan Yunan istilâ gücünü ve Mondros Bırakışmasının imzalanmasından sonra Türkiye’nin en verimli bölgelerini ele geçiren İtilâf devletlerini[1] hudut dışı etmekti. Bu nedenle Doğu’da Afganistan, Sovyet Rusya ve peykleri Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Ukrayna[2]; Batı’da Fransa ve İtalya[3] ile çeşitli antlaşmalar imzalamış; Balkan devletleri, İslâm ülkeleri ve boyunduruk altındaki sömürgelerle ilişki kurmuş; ülkenin maddî ve manevî tüm gücünü, ulusal amaca yöneltmişti[4].
Bu amaca barış yoluyla ulaşmayı ve ülkeyi korkunç bir savaşın felâketlerinden kurtarmayı, Türk önderleri pek doğal olarak yeğ tutuyorlardı; ama yurt içindeki düşmanların ses çıkarmadan çekilip gitmelerini beklemek safdillik olurdu. Nitekim Mustafa Kemal, düşmanların Anadolu’yu kavgasız gürültüsüz bırakmıyacaklarına inanıyordu[5]. Bununla birlikte, bu inancını kanıtlamak, İtilâf devlet adamlarının içyüzlerini açıklamak, Türk tezini Batı’ya duyurmak ve o tarihlerde Yunanistan’a destek kazandırmak amacıyla Avrupa’da dolaşıp duran Yunan Başbakanı Dimitrios Gunaris başkanlığındaki kurulun ilişkilerini etkisiz bırakmak amacıyla, Avrupa’ya bir kurul göndermek için Bakanlar Kurulunda bir karar aldırıyordu[6].
Kurula, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşenk) başkanlık edecekti. Yusuf Kemal, Tevfik Paşa yönetiminin de desteğini elde eder umuduyla, İstanbul yoluyla gitmek görüşündeydi. Oysa Mustafa Kemal, Beyrut yoluyla gidilmesini dileyordu. Ama, kurulun 4 Şubat 1922 günü Meclisin onayını alması ve Misak-ı Milli’ye bağlı kalacağına dair söz vermesi üzerine, İstanbul yoluyla gidilmesini kabulleniyordu[7]. Büyük Millet Meclisi yönetimi, böyle bir kurulun Avrupa’ya gönderileceğini, daha önce, İstanbul’daki İtilâf diplomatik temsilcilerine bildirmiş; kurulun Roma, Paris ve Londra’ya gitmesi için gereken izni dilemişti[8]. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, İngiliz yönetiminin müsaadesini İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold’a bildirirken, ne vakit isterse ayrı bir temsilci gönderebileceğini Sadrazam Tevfik Paşa’ya bildirmesini buyurmuştu[9].
Kurul, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal’e ek olarak, Dışişleri Bakanlığı hukuk danışmanı Münir Bey, siyasî işler müdürü Hikmet Bey, kalem-i mahsus müdür vekili Ferit Beyle iki kâtipten oluşuyordu. Batı savaş kesimi harekât bölümü müdürü, Genelkurmay subaylarından Binbaşı Tevfik Bey de yolda kurula katıldı[10]. 7 Şubat 1922 Salı günü Ankara’dan ayrılan kurul, 15 Şubat günü İstanbul’a ulaşıyordu. Ertesi günü, kurul başkanı Yusuf Kemal, İstanbul yönetiminin Sadrazamı Tevfik Paşa ve Dışişleri Bakanı Ahmet İzzet Paşa ile görüşüyor; kukla yönetimin bu iki önderi, onu destekleyeceklerine dair söz veriyor, ama daha sonra ona oyun oynamaya yeltenerek, bir arzuhalci gibi Padişahın yanma sokuyor, zor bir durumda bırakıyorlardı. Yusuf Kemal, Padişahtan, Büyük Millet Meclisi yönetimini tanımasını dilediyse de, Vahidettin, ona karşılık vermek tenezzülünde bile bulunmadı. Yusuf Kemal’in daha sonra, “başarısızlıklarını görebilmesi için gözlüğe gereksindiğini” öne sürdüğü Vahidettin[11], Kemalistlerin en azılı düşmanıydı; dolayısıyle Yusuf Kemal’in sözleri onu hiç etkilemiyordu[12].
Bu yetmiyormuş gibi, Vahidettin, İstanbul yönetimi üzerinde etkisini kullanarak, bu yönetimi Avrupa’da resmen temsil etme yetkisini Yusuf Kemal’e verdirmedi[13]. İstanbul yönetimi, Ahmet İzzet Paşa başkanlığında Avrupa’ya ayrı bir kurul göndermek kararını aldı. Böylece, siyasal durum karışık bir biçime getiriliyor; Yusuf Kemal’in görevi güçleştiriliyor ve Türkiye’nin düşmanlarına, bu ikilikten yararlanma fırsatı veriliyordu[14].
Tevfik ve Ahmet İzzet Paşaların ortaklığı biçimine gelen kukla İstanbul yönetiminin, ulusal soruna zararlı davranışlarına ek olarak, kurtuluş mücadelesine en büyük darbeyi indiren Vahidettin olmuştur. İngiltere’nin İstanbul’daki diplomotik temsilcisi Sir Horace Rumbold’un, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a 7 Mart 1922 tarihinde gönderdiği 232 sayılı gizli bir yazıdan anlaşıldığına göre, Vahidettin, Yusuf Kemal kurulu üyelerinden özel kâtip Kemal Bey’in, kayınpederinin evinde bulunan valizini, kâtibin iki günlük gaybubetinden yararlanarak ajanlarına açtırmış; içindeki altı gizli belgenin fotokopilerini çektirerek, belgelerin gene valize yerleştirilmelerini buyurmuş; foto-kopileri, 6 Mart 1922 günü, emektar bir mabeyincisiyle, İngiltere Yüksek Komiserliği baş tercümanına göndermişti.
Çalınan Belgeler :[15]
Belge A : Batı Savaş Kesimi Komutanı General İsmet Paşa’dan Yusuf Kemal’e mektup
1 Şubat 1338 (1922)
“Kardeşim Yusuf Kemal Bey,
Bazı sorunların Bakanlar Kurulunda görüşülmesini doğru bulmadım. Sizin sükûtu sürdürmeniz çok iyi oldu. Kanaatımca, Avrupa gezisinden tek amaç, Misak-ı Milli’nin gerçekleşmesini sağlamak olmakla birlikte, Fransızların ahmakça kucaklarına düşmekten kaçınmalıyız. Birçok kereler belirttiğim gibi, Asya’dan başka koruyucu ve melce bulamayız. Tanrı göstermesin, Rusların canını sıkarsak, bu, çökmemize neden olabilir. Gözönünde bulundurduğumuz amaç uğruna, Paris’e varışınızda, Bonillon’un[16] düzenlerine kapılmayıp, ulusal şanımızı arttıracağınıza dair verdiğiniz demeçten çok memnun oldum. Geziniz sırasında tutumunuzu saptayacağınızdan, size biraz cesaret vermek için bu birkaç satırı yazıyorum. Paris’den mektubunuzu beklerim. Dönüşünüzde herhalde bizi yine düşmanla boğuşur bulacaksınız. Tanrı sizlere ve bizlere başarı sağlasın, imza: İsmet”.
Belge B : Yusuf Kemal Kuruluna rehber olmak üzere kaleme alınan yönerge
“Dışişleri Bakanlığı, No. 21 — İzmir sorunu. Ulusal dileğimizin İzmir’in boşaltılmasıyla yerine getirileceğini Poincaré’ye anlatmalı[17].
Ruslarla yapılan antlaşmaların metinlerini anlatmalı ve mümkünse yanlış (!) bilgi vermeli.
Fransızları, ilkbaharda yapılması kararlaştırılan savaşta kullanılacak mühimmatı göndermeye inandırmalı.
Franklin-Bouillon’u, maddî ve manevî araçlarla kazanmaya çalışmalı; bunda başarı sağladıktan sonra, Londra’ya yapılacak öneriler konusunda kendisiyle danışmalarda bulunmalı.
Paris’de başarı sağlandıktan sonra, Londra’ya hareket edilmeli. Aksi durumda, İngilizlere yaltaklanmaktan (!) kaçınmalı”.
Belge C : Asya'daki İslâm devletleriyle yapılan anlaşmalar; Ruslara ve Fransızlara maden işletmeleriyle ilgili olarak verilecek ayrıcalık hakları
“Son öneriler. Dışişleri Bakanlığı, No. 17 (gizli dosya), Yusuf Kemal Bey’de.
(a) Asya’daki İslâm yönetimleriyle yapılan anlaşmalar, Misak-ı Millî’ye tümüyle uymuyor. Bu anlaşmaların hazırlanması sırasında bir Sovyet delegesinin hazır bulunması, ulusal şeref için bir lekedir. Anadolu yönetiminin bu anlaşmalardan siyasal veya askerî her hangi bir yarar elde ettiğini sanmak gülünçtür. Batı’lı yönetimlerle bir anlaşmaya varmak, bu anlaşmaların iptalini gerektiriyorsa, bunun mümkün olabileceğini sezdirmeli, ama yapılacak anlaşma, Misak-ı Millî’nin çizdiği sınırları esas tutmalıdır[18].
(b) Demir madenlerini işletme imtiyazı için Rusların Çiçerin[19] aracılığıyla önerdikleri yıllık beş buçuk milyon altın rubleye karşılık, bu imtiyaz Fransızlara verilirse, onların ne kadar ek imtiyaz bedeli ödeyeceklerini gizlice öğrenmeli.
(c) Çiçerin’in 11.1.1922 tarihinde Büyük Millet Meclisi Başkanına gönderdiği notada sözünü ettiği madenler konusunu Franklin- Bouillon ile görüşmeli; bu sorunu en geç 20 Marta kadar çözüme bağlamalı ve vereceği karşılığı gizlice Mustafa Kemal Paşa’ya bildirmeli”.
Belge D : Dışişleri Bakanlığı kalem-i mahsus müdür vekili Ferit Bey'in İzzet Paşa’ya gönderdiği mektup
‘‘Dışişleri Bakanlığı, 29.1.1338 (1922), şifre.
Misak-ı Millî’yi gerçekleştirmek için yakında İstanbul’a hareket edeceğiz. Roma’ya gitmemiz daha önce kararlaştırılmış olduğu halde, orada durum çok karışık olduğundan, İstanbul’da dört gün kaldıktan sonra Paris’e hareket etmemizi daha uygun gördük. Paris’deki temsilcimiz Ferit Bey’le Bouillon, daha önce sözünü ettiğimiz belgeyi ivedilikle hazırlayarak tamamlamamız için bize telyazısı gönderdiler. Sevr Antlaşması ve son 40 yıl zarfında verilen kapitülâsyon ve ayrıcalık haklarının İngilizleri ilgilendiren madde ve bölümlerini kapsıyan belgelerden oluşan dosyaları gizlice hazırlamanızı dileriz. Kurulumuz, İstanbulda etkili ve Fransızların güvendiği bir kişinin yardımından yararlanmayı, siyasal nedenlerden ötürü gerekli görüyor”.
Belge E : İki zarf üzerindeki adresler
“Bay Albay Welch,
İstanbul’da İngiliz İşgal Ordusu Komutanı, kişisel”.
Ankara: M. A., 27.1.1922.
Naile Sultan, Ankara: Halide Edip.
“İstanbul’da resmî hükümet daireleri ve devlet adamlarıyla ilişki kurmaktan kaçınmalı; ama belgelerle ilgili olarak İzzet Paşa’yla görüşmeli. Ekselans Mustafa Kemal Paşa, Roma’ya gitmeden önce Paris’e hareket etmenizi doğru bulur. Yarın gece bizimle birlikte...”
Sir Horace Rumbold’un bu belgeyle ilgili mektubunun altıncı paragrafında yazdığı yorum :
“Belge E — iki zarf üzerinde yazılı adresler ve görünüşte İstanbul’da yapılacak işlerle ilgili özel yönergenin bir bölümü. Söylendiğine göre, Yusuf Kemal kurulu, Albay Welch’e verilmek üzere bir tavsiye mektubu taşıyordu. Kurul, İngiliz işgal gücüne mensup olan Albay Welch’den, İngiltere’deki kişilere ve Lord Lamington’a verilecek tavsiye mektupları almayı umud ediyordu. Halide Edip Hanım, Milliyetçilerden yana ve Mustafa Kemal’in ordusunda onbaşı olarak görev aldığı söylenen İstanbul’la meşhur bir hanımdır”.
Belge F : Ferit Bey’den İzzet Paşa’ya Mektup
“Kapalı, 30.1.1338 (1922)
Uçakla yapılan araştırma sonunda, Yunanlıların Eskişehir savaş kesiminde gene harekete geçtikleri anlaşıldı. Elde ettiğimiz bilgiye göre, ilkbahar harekâtıyla ilgili plânlar ve kararlar, birkaç güne kadar İzmir’de hazırlanacak ve İngiliz Kurmay subaylarının da hazır bulunacakları gizli bir askerî konseyde görüşülecek. Savaş kesimlerinde görülen bazı olaylar, bu haberleri doğrulamakla birlikte, Ekselânsınızdan bu konuda hiçbir bilgi alınmadı. Avrupa’ya yapacağımız gezinin esasları yarın gece Ekselâns Mustafa Kemal Paşa’yla saptanacağından, bu konuyla ilgili soruşturmanın sonucu, İstanbul’daki siyasal çevrelerin görüşleri ve oradaki Rumların ne dereceye kadar harekete geçip faaliyet gösterebilecekleri konularında, Ekselânsınızca gizlice soruşturma yapılmasını dilemek cesaretinde bulunuyoruz”.
İngiliz diplomatik temsilcisi, bu gizli belgelerle ilgili yazısının son paragrafını şöyle bitiriyordu :
“Bu belgelerin mevsuk olup olmadıkları konusunda size güvence veremem; ama bana mevsuk görünüyorlar” (Bkz. Belge No. 2 ve 2A).
Belgeler, İngiltere Dışişleri Bakanlığında büyük bir ilgiyle izlenmiş; Doğu Masası yetkililerinden D. G. Osborne, 14.3.1922 tarihinde şu derkenarı kaleme almıştı :
“... Belge B ve C’deki işaretli pasajlar ilgi çekicidir. Padişah, Yusuf Kemal’in valizinden çalman belgelerin suretlerini bize göndermekle, aralarındaki ilişkilerin durumunu en iyi biçimde gösteriyor. Rusların Anadolu’da neden maden imtiyazları istediklerini anlıyamıyorum. Kendi ülkeleri işlenmemiş maden kaynaklarıyle doludur. Herhalde Türkiye üzerindeki kıskaçlarını daraltmak ve bizi içeriye sokmamak için olsa gerek...” (Bkz. Belge No. 3)[20].
Görüldüğü gibi, İngilizler, bu belgelerin mevsuk olduklarına inanıyorlar. Belgeler mevsuk olsun olmasın; son Osmanlı padişahı Vahidettin bunları gerçekten çaldırarak, Türkiye’yi işgalinde bulunduran düşman bir ulusun diplomatik temsilcisine göndermişse, ulusal akıma ve yurdu kurtarma çabalarına hıyanet etmiştir.
Belgeler
Belge No. 1: Vahidettin’in çaldırdığı söylenen belgelerin metinlerini kapsıyan dosyanın ön sayfası.
Belge No. 2 ve 2A : İngiltere’nin İstanbul’daki Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold’un, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a belgelerle ilgili olarak gönderdiği gizli mektup.
Belge No. 3: İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası yetkililerinden D.G. Osborne’un belgelerle ilgili derkenarı.
NOT : Bu yazıdaki belgelerin foto-kopileri, Londra’daki İngiliz Devlet Arşivi Genel Müdürünün müsaadesiyle yayımlanmıştır.