2001 yılının sonbahar döneminde, Milas ile İasos arasında bulunan Pilavtepe’nin güney yamacında, şimdiye kadar bozulmamış bir oda mezarı tesadüfen bulunmuştur. Bir su kanalının kazı çalışmaları sırasında oda mezarının tavanı delinmiştir. Mezarın bulunduğu gün içinde kurtarma kazısı yapılmış ve sonlandırılmıştır[1] . Mezar buluntuları emniyet altına alınmıştır. Buluntu kayıtlarına ait eksiklikler, kurtarma kazısının, mecburiyetten ötürü kısıtlı zamanda yapılmış olmasından dolayıdır.
75 metre yüksekliğinde doğal bir tepe olan Pilavtepe, akarsu alüvyonlarının kenarında, Sodra dağ zincirinin güneybatısında ve Milas - Bodrum karayolu üzerinde bulunmaktadır (Res. 2 ve 3). Yolun batısında kalan kısmının prehistorik ve tahminen historik dönemde de Güllük körfezinin iç koyu olduğu söylenebilir. Bu koy, geçmiş dönemde körfezin doğu kıyısında, bugün Hamzabey ve Sarıçay’ın bıraktığı tortular sebebiyle dolmuştur[2] . Yaklaşık 700 metre genişliğe sahip koy, körfezin girişini kolayca kontrol edebileceği bir mevkidedir. Buna ilaveten, bir yerleşim yeri olarak Pilavtepe’ye, kuzeybatı-güneydoğu (Herakleia/Bafa gölü - Ören/Keramos) ve güneybatı-kuzeydoğu (Mindos / Müskebi / Halikarnassos – Beçin / Milas / Stratonikeia) istikametlerindeki yolların kesişme noktasında bulunmasından dolayı başka anlamlar da yüklemek mümkündür.
Bugünkü karayolu bağlantısı İasos’u, Akbük üzerinden Milet’e bağlamaktadır. Pilavtepe’den kuşuçumu 13 km uzaklıkta bulunan İasos’un Akropolis tepesi görüş mesafesi içinde kalmaktadır.
Buluntular, şimdiye kadar araştırılmamış olan bu bölgede, yerleşimin Geç Neolitik dönemde başlayıp Geç Antik dönemde bittiği yönünde izlenim vermektedir. Bir hektardan küçük ve düz olan tepenin üst kısmı, işlenmemiş taşlardan oluşan 2 m genişliğe sahip bir duvar ile çevrilmiştir. Tepe yükseltisinin yaklaşık orta kısmında, onu çevreleyen bir teras mevcuttur. Pilavtepe’nin yaklaşık 400 m güneybatı istikametinde yapılan kaçak kazıların birinde 3,5 - 4 metre, diğerinde ise 2,5 - 3,0 metre derinlikte, kuzeygüney istikametli, dikdörtgen biçimli taştan yapılmış bir savunma duvarı ortaya çıkarılmıştır[3] .
Oda mezar, güney yamacın üçte birlik kısmının altında yer almaktadır (Res. 4 ve 5). Yumuşak çökel kayaçların içine oyulan 2,30 x 2,50 metre ebatındaki dikdörtgenimsi oda mezar, 1,80 metrelik bir yüksekliğe sahiptir. Önceden de belirttiğimiz zaman darlığı sebebiyle, beklenen dromos açığa çıkartılamamış, ancak stomionun girişi açığa çıkartılabilmiştir. İşlenmemiş taştan oluşturulan stomionun 1,20 metre yüksekliğindeki tavanı, aşağıdan yukarıya doğru olmak üzere 1 metreden 0,7 metreye kadar alçalmaktadır[4] .
Mezar hediyeleri, kuzey ve batı duvarında olduğu gibi oda mezarın güneybatı köşesine de bırakılmıştır[5] . Fazlasıyla parçalanmış durumda olan kemik buluntuları mezarın batı kısmında bulunmuştur[6] . Kemiklerin iyi korunmamış olması sebebiyle, gömülmüş olanların sayı, yaş ve cinsiyetleri hakkında bilgi sahibi değiliz.
Bir kaç tanesi kırık olmak üzere toplam 30 kap bulunmuştur ve bunlar GH IIIA2 ile IIIC erken dönemleri arasına tarihlenmekteler. Buna göre, oda mezarının kullanımı en fazla 200 yıl ile sınırlıdır. M.Ö. 1375’den 1130’a kadar[7] . Keramik buluntular ışığında yapılan ilk tahminlere göre en az üç, ancak muhtemelen de daha fazla gömünün bulunduğu söylenebilir[8] . Form ve bezeme açısından Miken oda mezarlarında tipik olarak bulunan objeler, burada da mevcutturlar[9] . Kapalı kapların, açık kaplardan 17:10[10] oranında daha fazla olduğu görülür (Res. 6-7). Kap yüzeyinin işlenişi ve bezemesi bakımından beş grup oluşmaktadır:
• Perdahlanmış kap ve kap parçaları (Res. 6.3, küçük gri fincan, Env. Nr. 2839; Res. 6.8, açık yeşil-gri kylix ayak parçası, “kapak” Env. Nr. Verilmemiştir[11]).
• İç ve dış monokrom, siyah-kahverengi çizgili ve cilalı iki kap yani kap parçaları (Res. 6.4, büyük fincan, Env. Nr. 2853; Res. 6.5, kulbundan kaseye kadar çepeçevre dikey yiv bezeli kyliks[12], Env. Nr. 2846; Res. 6.9, kyliks ayak parçası, “kapak” Env. Nr. verilmemiştir.).
• Çizgi ve/veya şerit, dolayısıyla tek merkezli çemberler ile taban kısmı boyanmış üç kap yani kap parçası (Res. 6.10, kyliks ayak parçası “kapak” Env. Nr. verilmemiştir; Res. 7.10 iki kulplu, omuzlu alabastron. Env. Nr. 2847; Res. 7.4, üzengi kulplu kap, Env. Nr. 2832).
• Çizgi ve/veya şerit süslemelerine ilave olarak figürlü olmayan dekorlarla işlenmiş onaltı kap (Res. 6.11, içte ve dışta şeritler ve altta da spirallerle süslü kulpsuz çanak, Env. Nr. 2838; Res. 6.13, içte ve dışta şeritler ve altta da spirallerle süslü kulpsuz çanak, Env. Nr. 2836 Resim 6.1, şerit ve dalgalı çizgilerle süslenmiş skyphos, Env. Nr. 2844; Res. 6.2, antitetik spiral işlemesiyle skyphos, Env. Nr. 2837; Res. 6.7, kısa kaidedi, N-Band bezemeli kylix, Env. Nr.2835, Res. 6.12, yüksek kaidesi üzerinde büyük krater, üç kulplu ve kulplar arasında uçları sonunda birleşen iki dalgalı şerit bulunmakta, Env. Nr. 2854; Res. 7.1 çift dalgalı şeritli küçük testi Env. Nr. verilmemiş; Res. 7.14, çepeçevre çizgi şeritli amphoriskos, Env. Nr. 2851; Res. 7.16, kulplar arasında S-desenli amphoriskos Env. Nr. 2840; Res. 7.17, üç kulp arasında çeşitli omuz süslemeli, yan yana sıralanmış dalga çizgili ve yay desenli amphora Env. Nr. 2848; Res. 7.11, üç kulplu “Rock Pattern”li alabastron, Env. Nr. 2834; Res. 7.7, iki kulplu, omuzlu, tekli ve çift dalga desenli alabastron, Env. Nr. 2842; Res. 7.9, iki kulplu, omuzlu, şeritler arasında dikey çizgi gruplu alabastron Env. Nr. verilmemiş; Res. 7.8, üç kulplu, omuzlu, iç içe geçmiş üçgen bezemeli alabastron Env. Nr. 2852; Res. 7.5, yuvarlak formlu, omuzu açı desenli üzengi kulplu kap, Env. Nr. 2831; Res. 7.2, iki tarafta da tek merkezli çemberler, sırt kısmı dalgalı matara, Env. Nr. 2850).
• İlave olarak, çizgi ve/veya şerit dekorlu figürleri gösteren beş kap (Res. 6.6, Oktopuskyliks, Env. Nr. 2845; Res. 7.3, kuvvetlice stilize edilmiş, yan duran triton salyangozlu küçük testi, Env. Nr. 2841; Res. 7.15, omzunda çok basitleştirilmiş natilus desenli dolayısıyla spiral desenli, üç kulplu amphora, Env. Nr. 2849; Res. 7.13, papirüs çiçekleriyle bezenmiş, üç kulplu amphora, Env. Nr. 2855; Res. 7.6, yassı, basık formlu, omzunda triton salyangozlu üzengi kulplu kap, Env. Nr. 2833).
Bu bölümde kısaca mezarda bulunan keramik buluntularının karakteristik özelliklerine dikkat çekilecektir. Figürlü süslemelere sahip bu beşli grupta “Deniz Stili” hakimdir. Deniz Stili ile birlikte “Bitki Stili” güneydoğu Ege için GH IIIA2 ile IIIB dönemleri arasında karakteristiktir. Küçük testinin omuz kısmına yan yerleştirilmiş, sadece çizgilerden ve baş kısmındaki Sfigürü ile stilize edilen triton salyangozu, şimdiye kadar görülmemiş bir şekildir (Res. 7.3). Böylece bu desene yeni bir varyasyon ilave edilmiştir (FM 23). Aynı durum, amforanın üzerindeki papirüs çiçeği için de geçerlidir (Res. 7.13).
Burada kısaca iki kap formundan bahsedilecektir[13]: Birincisi kulpsuz kaplar (Res. 6.11 ve 13), ikincisi ise üç kulplu krater (Res. 6.12). Burada gösterilen kulpsuz kapların, şekil ve bezeme bakımından karşılaştırma imkanı sunan örneklerine Milet’in Miken tabakalarında rastlanmıştır[14]. Şimdiye kadar ne Yunan anakarasında ne de Ege adalarında karşılaştırma imkanı sunan parçalar bulunmamıştır. Buna karşın Levant bölgesinde (Kuzey Suriye), kulpsuz kaplar bilinmektedir. Bu kaplar bölgede GH IIIC ile Submiken döneme tarihlendirilmektedir, ve bizim örneklerimizden daha geç döneme aittirler. Bu zamansal farklılık Levant örneklerinin nisbeten daha yüksek ve hem içte hem de dışta basit çizgisel bezemeler ile alt kısımda spiral süslemelere sahip olmaları ile anlaşılmaktadır[15].
Krater’in (Res. 6.12) form ve bezeme bakımından nerdeyse aynısı Astypalias’ın kuzey sahilinden, Synkairos’dan bilinmektedir[16]. Bir Miken oda mezarına ait olan bu kap ile birlikte başka Miken kapları ve kurşun ağ ağırlıkları bulunmuştur. Bunların yanında başka bir kap daha bulunmaktadır. Bu kap şekil bakımından bizim örneklere benzerlik gösterse de yapılış itibariyle minyan kaplarını çağrıştırmaktadır. İki krater de, Miken yerleşimleri olmayan Troya VI (orta–geç) ile Beycesultan II yerleşimlerinden bilinen yüksek kaideli keskin kenarlı kraterlerle form açısından benzerliğe sahiptir[17].
Diğer keramikler için karşılaştırma malzemesi en çok Müskebi, Kos ve Rodos Nekropollerindendir[18]. Şekil ve bezeme bakımından bizim Oktopuskylix‘e (Res. 6.6) benzerlik gösteren kap, Rodos’ta, Vati köyünün batısındaki Passia nekropolündeki 1 nolu mezardan çıkarılmıştır[19]. Bu kapların aynı atölyeden geldiklerini düşünmek mümkündür.
Diğer mezar hediyeleri olan araç, gereç ve takılar burada gömülü olanların cinsiyetleri hakkında ipucu ve ailelerinin sosyo–ekonomik statüleri ile ilgili bilgi vermektedir. Burada sadece şekil ve/veya işlev ile malzeme açısından özellik gösteren buluntular ile meşgul olunacaktır.
Kil ve taştan yapılmış araç–gereç olarak; altı adet kil ve üç adet taş ip ağırşağı; bir bileği taşı (Res. 8.1), uzunlamasına delinmiş, üzerinde dört nokta işlenmiş, köşelerden ve kenarlarından yuvarlatılmış dörtgen biçimli prizma[20] (Res. 8.4); üç adet mühür bulunmuştur (Res. 8.3). Ağırlık için karşılaştırma malzemesi şimdiye kadar bulunmamıştır.
Kesitte düz paralel kenar olan mühür üzerine noktalar, çizgiler ve tek merkezli yaylardan oluşturulan simetrik figürlerin iki ayna görüntüsü yerleştirilmiştir. Bu iki mercimek formlu mühür için de, kullanılan hammadde muhtemelen steatitti. Bu madde cam macunu kıvamına gelinceye kadar eritilmiş ve tahminen bunun ardından şekil verilmiştir. Büyük mühür üzerinde otlayan bir yaban keçisi görülmektedir. Uzun boynuzları belirgin olmasa da, varlığı bilinmektedir. Daha küçük olan, mercimek biçimli mührün, mühür yüzeyinde delinmeye çalışılması sırasında kırıldığı ve kenarın zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Cepheden bakıldığında badem şekilli bir göz açıkça görülmektedir. Mühür üzerindeki bu gözün, ne şeklinden, ne pozisyonundan, ne de büyüklüğünden bir insana ya da bir hayvan başına ait olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Cepheden ya da profilden bakılması da bu durumu değiştirmemektedir.
Bronz alet olarak bir keski, bir oymacı kalemi, bir spatül[21] ve küçük bir bıçak (Res. 8.2) bulunmuştur. Bu aletler, en azından spatül tıbbi kullanımı düşündürmektedir[22].
Takı buluntuları çok parçalı bir durumdadır. (Res. 10.1-6). Bronz buluntular içinde en çok dikkati çeken büyük ilmik delikli, gövdesi altınla kaplı ve burmalı uzun iğnedir. Bir ilmik deliğinin iki parçası benzer bir iğneye ait olabilir. Bu tip iğneler için karşılaştırma malzemesi bulunmamaktadır. Diğer bronz buluntular, bir kıvrık başlı iğne ve bir spiral halkadır (Res. 10.1).
Fayans takı, (Res. 10.2) miken fayans boncuk için bilinen şekilleri göstermektedir: sekiz yapraklı gül deseni, papirüs çiçeği, kakule çekirdeği, bir kilit, mercimek biçimli değişik ve küresel boncuklar ile çok sayıda sarı, maviyeşil ve beyaz-gri renkli yassı biçimli inciler. Çok renkli cam aplikasyonu ile işlenmiş bir fayans boncuk, Levant bölgesinden bilinen minyatür başları hatırlatmaktadır (Res. 10.3)[23].
Tartışmalara açık olan, dört kıvrımlı granulat süslemeli altın çerçeve içinde sekiz granüllü gül yaprağıdır (Res. 10.4). Delinmiş ve muhtemelen benzer gül yapraklarından oluşmuş bir zincirin parçasıdır. Karşılaştırma malzemesi bildiğim kadarıyla mevcut değildir.
Aynı durum, üç kemerli ve iki kulptan delinmiş yuvarlak levha için de geçerlidir (Res. 10.5). Bu, sadece erken bronz döneminde, boyun zinciri olarak gördüğümüz bir altın süsleme elemanıdır. Troya’daki A define buluntusu ile Peloponnes’deki[24] Thyreatis altın buluntusu buna örnektir. Bu süsleme elemanına ait Erken Bronz Dönemi’nden başka örnekler ise Girit’te (Archane, Tholos C) ve Kiklad’da bulunmuştur[25].
Oda mezarının tekrar kullanıma hazırlanması sırasında, kıymetli eşyaların alınmış olabileceği ihtimalini göz ardı etmek istemiyorum. Altın süslerin gözden kaçtığı ya da ölüye duyulan saygıdan dolayı mezarda bırakıldığı açık değildir.
Taş ve yarı kıymetli taşlardan yapılan boncukların yanında, üç adet amber boncuğu da bulunmuştur. Bir boncuk sağlam olarak bulunmuştur (Res. 10.6). Bunlar; Anadolu’da bir Miken oda mezarında bulunan ilk amber boncuklarıdır[26].
Özetleyecek olursak, buluntulara göre mezarın birçok kez, zengin ve önemli bir aile tarafından kullanıldığını söyleyebiliriz. İki önemli bölgenin kesişme noktasında ve denize açılan bir mevkide bulunan Pilavtepe’nin, Karya çevresinde merkezi bir anlam ifade ettiği görülmektedir. Bu oda mezarın kullanım müddeti, zengin süs eşyaları ve kısmen parçaları bulunmuş olmakla birlikte kıymetli ve prestij göstergesi olan mezar hediyeleri dikkate alındığında, bu mezarın Batı Anadolu’da Mikenlerin varlığının araştırılmasında büyük öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Görsel Malzemeye Ait Kaynakça
Res. 5’teki fotoğraf Milas Müzesi‘nden alınmıştır; bütün diğer fotoğraflar ve çizimler M. Benter tarafından yapılmıştır; Res. 2’de Ruslar tarafından yapılmış Harita yer almaktadır 1: 50 000 (Batı Türkiye 1986).