Bu çalışmada amaç, 15. yüzyılın ikinci yarısı ve 16. yüzyıl Osmanlı tahrir defterlerine dayanarak Pljevlja'nın (Plyevlya)[1] demografik gelişimini ve söz konusu dönemde nüfusun dinsel ve üretimsel yapısını ortaya koymaktır[2].
Pljevlja, 15. yüzyılın sonlarında[3], Dubrovnik'ten İstanbul'a giden önemli ticaret yolu olan Carigrad (İstanbul) karayolunun geçtiği bölgede kurulmuştur[4]. Bu mevki onun, Ortaçağ Bosna Krallığında ve daha sonra Osmanlı Devleti'nde, Adriyatik kıyılarıyla ve Niş ve İstanbul karayolu üzerinden geniş bir ticarî merkezler yelpazesiyle milletlerarası temasını sağlamıştır. Bu şartlar, Pljevlja’ya gerek kentleşme ve gerek demografik açıdan sürekli bir olumlu gelişim olanağı tanımıştır.
Nüfusun Demografik Gelişimi ve Dinsel Yapı
Pljevlja, Osmanlı Devleti bünyesine en geç, Bosna beylerinden Herceg Stipan Kosaça'nın idaresinde olan doğu bölgelerin kesin olarak fethedildiği 1465'te girmiştir. Yeni sosyal şartlar altında bu yerleşim birimine, yeni hukuk sistemi ve onun kurallarına uygun olarak muamele edilmiştir. Hersek sancağındaki yerleşim birimlerinin ve buralardaki vergi yükümlüsü nüfusun 1468/69 tarihli bilinen en erken tahririnde[5] bu yerleşim birimi için iki isim belirmektedir: Pljevlja nâm-ı diğer Taşluca. 16. yüzyılda Osmanlı Devleti çerçevesinde Pljevlja'yı konu alan yayınlanmış bazı çalışmalar bulunmaktadır[6]. Bundan dolayı bu çalışmada söz konusu dönemde sadece nüfus ele alınacaktır.
1468/69 tarihli tahrir defterine göre bu yerleşim biriminde 72 gayrimüslim hane ve 23 mücerred bulunmaktaydı[7]. Yeni bir toplumsal sistemin kurulmasından hemen sonra kaydedilen bu nüfus miktarına bakarak, bu yerleşim biriminin oldukça iyi iskan edilmiş olduğu söylenebilir. Defter icmâl olduğundan, nüfus ile ilgili özelliklerden bahsetmek mümkün değildir. Ancak 1477 tarihli Hersek Sancağı Mufassal Tahrir Defterinde daha detaylı bilgiler bulunmaktadır ve bu bilgiler esas alınarak buradaki nüfus hakkında daha çok şey söylenebilir. Bu defterdeki kayıtlara göre Taşluca'da 101 gayrimüslim hane ve 12 mücerred bulunmaktaydı[8]. Hersek İli'ni oluşturan topraklarda Bosna Kilisesi mensuplarının yaşadıkları bilinmektedir. Bu konuda, bir zamanlar buralarda yaşamış olan Boşnan’ların mezar anıtları olan steçak (stečak)lar da şahitlik etmektedir[9]. Zaman içinde büyük ölçüde yok edilmişse de mevcut steçaklar bugün eski Bosna Krallığının hudutlarının ve bir zamanlar Boşnanların yaşadığı bölgenin simgesi halindedir. Taşluca'daki nüfusu da bu bilgi bağlamında değerlendirmek gerekir.
Ödedikleri vergilerden nüfusun tarım ve hayvancılıkla meşgul oldukları söylenebilir. Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve darı yetiştiriyorlardı. Endüstriyel bitkilerden keten yetiştiriyorlar ve ayrıca arıcılıkla ve bal üretimiyle uğraşıyorlardı. Yoğun bir pazar trafiği vardı; bunu ödedikleri 3.100 akçelik bac-ı bazar vergisi de göstermektedir[10]. Bu vergi miktarı, yeni toplumsal şartlarda da bu pazarda ticarî değişimin yoğunluğuna işaret etmektedir. Pazardaki alış-veriş yoğunluğu hakkında başkaca bilgi bulunmamaktadır, ancak yerli ziraî ve hayvansal ürünlerle yeterince ticaret yapıldığı muhakkaktır.
Dubrovnik arşiv kaynakları, Pljevlja'dan gençlerin Dubrovnik'de Dubrovnikli zanaat sahiplerinden ve tüccarlarından eğitim aldıklarını ve onlarla iş anlaşmaları yaptıklarını göstermektedir. Pljevljalı Vukelja Vukçiç ve Radosav, Dubrovnikli tüccar Marko Cvyetkov Turçinoviç'den eğitim almışlar ve eğitim tamamlandığında onunla ticaret anlaşması yapmışlardır. Bu iş düzenlemesinde Pljevljalı gençler ortaya 90, ustaları olan Dubrovnikli tüccar 66 duka koymuştur[11]. Bu, Osmanlılardan önce Pljevlja ile Dubrovnik arasında geleneksel olan ticarî bağın devamlılığını gösteren örneklerden biri olarak görülebilir. Osmanlı idaresinin başlarından itibaren yerel tacirler tedricen bağımsız hale gelmektedirler. Dubrovnik noter defterlerinde daimi iş ilişkileri kayıtlıdır, nitekim Pljevljalı tacirlerin borçları 25 dukadan daha fazla değildir[12]. Bu zamana kadar ihraç ettikleri crvac (kumaş boyası olarak kullanılan kırmızı bir maden) yanında, Dubrovnikliler Pljevlja'dan deri ihraç ediyorlardı[13]. Dubrovnikli tüccar Civan Prinçinoviç'e 1475'de Pljevlja'dan 1.270 litre crvac sipariş edilmişti. Prinçinoviç'in kendisi de mal almak ve bu önemli metayı ihraç etmek üzere sık sık Pljevlja'da konaklamakta idi[14].
1477 yılında kaydedilmiş olan nüfus arasında Radica adında bir neccâr kayıtlıdır, nüfusun geri kalanının meslekleri ise yazılmamıştır.
Nüfus arasında askerî statüde iki şahıs bulunmaktadır. Bunlar Radosav ve Radivoy adında iki voynuktur. Bunlardan 23 parça toprak alınarak burada bir şehir yapmaya başlanılmış, alınan topraklarına bedel olarak kendilerine Spratna köyünde 25 parça toprak verilmiştir[15]. Büyük ihtimalle, görevleri gereği bu yerleşim biriminde yerleşmiş olan idari görevlilerin oturacakları evler bina edilmiştir. Burada voyvoda, subaşı ve nahiyenin diğer görevlileri bulunuyordu. Nitekim, muayyen bir süre için bu yerleşim birimi önemli bir kentsel gelişim yaşamamıştır.
1499 tarihli tahrir defterinde yer alan bilgilere göre Taşluca pazarında[16] 3 gayrimüslim bive, 1 müslim ve 120 gayrimüslim hane bulunmakta idi[17].
Taşluca pazarındaki nüfus ile ilgili yeni bilgiler 1519 yılına aittir. Bu tarihte Taşluca pazarında 130 gayrimüslim ve 20 Müslim hane kayıtlıdır[18]. Bu defter icmâl olduğundan kayıtlı nüfus hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır. Pljevlja'nın kuruluşu 1477 yılında başlamış olmakla birlikte, 1519 tarihli tahrir defteri kayıtları bu yerleşim yerinin varlığını hâlâ pazar statüsünde devam ettirdiğini göstermektedir.
Hersek sancağının 1530 tarihli mufassal tahrir defterine göre Taşluca pazarı nâm-ı diğer Pljevlja 5 mahalleden oluşmaktadır. Strahinya Radaşin Mahallesi'nde 29 gayrimüslim hane kayıtlıdır[19]. Adı geçen Strahinya, kendi adını taşıyan bu mahallenin sakinlerinden biri idi. Bu mahallede ve diğer mahallelerde nüfusun çoğunluğu baştine tasarruf ediyordu.
Cvitko Marko Mahallesi'nde 23 gayrimüslim ve 1 Müslim hane sakindi[20]. Adı geçen Cvitko mahallenin sakinlerinden biri idi. Bu mahalle sakinlerinden biri çift tasarruf eden Şirmerd'di.
Radica veled-i Stefin Mahallesi'nde 24 gayrimüslim ve 2 Müslim hane kayıtlıdır[21]. Müslim hanelerin reisleri Yusuf, doşlac, Ferhad veled-i Yusuf ve Mehmed veled-i Todor idi. Bunlar baştine değil, sadece hisse-i çift tasarruf ediyorlardı ve 9 akçe değerinde indirim yapılmış bir yekun ödüyorlardı.
Vukiç veled-i Pribil Mahallesi'nde 28 Gayrimüslim ve 1 Müslim hane sakindi[22]. Bojidar'ın baştinesini, bive Olivera, Radonye'nin baştinesini kızları Marica ve Mana, Vukiç'in baştinesini bive Cvitava tasarruf ediyorlardı. Bunlar şer'î hukuka uygun olarak hak sahibi idiler ve kendilerine hane reisleri olarak muamele ediliyordu[23]. Müslüman hanenin reisi Mehmed veled-i Ali idi[24].
Radivoy veled-i Radonye Mahallesi'nde 22 gayrimüslim hane kayıtlı idi[25].
Yerleşimde toplam 131 hane vardı. Bunun 126'sı gayrimüslim ve 5'i Müslim hane idi. Toplam vergi miktarı 12.202 akçe idi. Daha önceki döneme nazaran bu yerleşimdeki demografik harekette durgunluk görmekteyiz. Bu durumun sebebi kesin olarak söylenemez. Muhtemelen Sultan I. Süleyman'ın (1520-1566) saltanatının ilk on yılında Osmanlı Devleti'nin sınırlarının genişlemesi ve yeni şehir yerleşimlerinin kurulmasıyla, önceden kurulmuş olan şehir yerleşimlerindeki zanaat sahibi Müslüman nüfus, yeni yerleşimlerde ekonominin temelinin atılması ve bu anlamda yerli nüfusun eğitilmesi amacıyla oralara göçmüş ve yerleşmiştir.
Pazar ile ilgili vergi kalemlerinden nüfusun başlıca uğraşının ziraî üretim ve sonra yerel ham ve üretilmiş maddelere dayalı ticaret olduğu görülmektedir. En büyük vergi kalemini 5.800 akçe ile niyabet ve bac-ı bazar geliri oluşturmaktaydı. Kovan, arpa, yulaf, çavdar ve kapluca gelirinin toplam yekunu 1.942 akçe idi. Ayrıca bostandan 258 akçe, baldan 90 akçe, 6 asiyab ve 1 dokuma tezgahından 195 akçe ve ketenden 163 akçe gelir kaydedilmiştir[26]. Evlerde yapılan yün ve keten üretimi yerel ihtiyaçları karşılıyordu ve aynı zamanda bölgesel alanın dışındaki diğer yerleşimlere de ticarî bir meta olarak ihraç ediliyordu.
Pljevlja'nın nüfusu hakkında yeni bilgiler 16. yüzyılın 70'li yıllarından gelmektedir. Osmanlı Devleti, Taşluca'yı Hersek sancağının idarî merkezi olarak yerleştirme eğilimini çoktan göstermiştir. Bu amaçla, Hersek sancağı beği Hüseyin Bey, 1567 Martından 1569 Martına kadar süren görevi sırasında burada bir cami ve aynı zamanda bir yerleşim birimine İslâmî- şarkî tipte kent yerleşimi karakteri ve görüntüsü veren bir dizi başka binalar yaptırmıştır[27]. Caminin yapılması ve Müslüman mahallelerin kurulmasıyla bir pazar yerleşimi olan Taşluca, daha üst seviyede bir yerleşime geçmek, kasaba statüsüne erişmek için gerekli şartları elde etmiştir[28]. Taşluca'nın kasaba statüsünde bir yerleşim olmasıyla birlikte, buradaki nüfus da muaf kategorisine ulaşmış oldu, böylece raiyyet rüsumu ödemiyecekti. Şehir nüfusu, raiyyet rüsumu ödemiyordu, çünkü zanaat ve ticaret gibi kentsel üretim faaliyetleri ile meşguldü ve gerektiğinde askerî seferlere katılıyordu. Kasaba ahalisi toprak ektiği takdirde, Osmanlı Devleti'nin diğer kasabalarında olduğu gibi toprak mutasarrıfına kanunla öngörülmüş bir miktar vergi ödüyordu. Taşluca'yı kasaba statüsüne yükselten ve ahalisini muaf statüsüne eriştiren bu hukukî düzenleme 1570 tarihli mufassal tahrir defterinde kısaca kaydedilmiştir[29].
Söz konusu kaynağa göre Taşluca kasabasında, bu tahririn yapılışı sırasında Diyarbekir sancak beğliği görevini ifa etmekte olan Hüseyin Paşa'nın camisi yanında “Mahalle-i Hüseyin Paşa mir-mirân-ı Vilâyet-i Diyarbekir” adıyla bir mahalle oluşmuştur[30]. Bu mahallede 52 hane meskûndur. Mahallede ilk sırada söz konusu caminin görevlileri kaydedilmiştir: Mevlana Cafer veled-i Hasan, hatib ve imam, Hüdaverdi veled-i Abdullah, müezzin ve Kâtib Pervana veled-i Haydar[31]. Mahallede Musa adında bir de sûfî kayıtlıdır. Babasının adı Abdullah'dır, bu da onun yerli nüfus ahfadından olduğunu düşündürmektedir. Cami görevlilerinden biri olup olmadığını bilmiyoruz. İslâmî mimarî kurallarına ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak caminin yanında veya caminin bulunduğu alana ilk eğitimin verildiği bir müessese) mekteb yapılırdı. Daha sonraki dönemden bir bilgi, bu cami ile beraber böyle bir müessesenin bina edilmiş olduğunu ve ilk andan itibaren bu müessesenin faaliyet gösterdiğini söylemektedir.
Bu ve diğer mahallelerdeki nüfus kendi isimleri ve babalarının isimleriyle belirtilmektedir. Bu bilgiler çerçevesinde Hüseyin Paşa Mahallesi’ndeki bazı kimselerin ilk nesil Müslümanlar oldukları farkedilmektedir. Babalarının isimleri Gayrimüslim isimlerdir ya da Abdullah ismi ile ifade edilmiştir. Misal: Hasan veled-i Milaşin, Pervane veled-i Biluş, İlyas Tuliç ya da İbrahim veled-i Abdullah[32]. Bu mahallede baba ismi Abdullah olan 5 hane reisi kayıtlıdır.
Bazı isimlerin yanında meslekleri de yazılmıştır. Bu mahallede 2 terzi, 9 tabbak, 4 neccar, 2 tacir, 1 serraç, 1 mutabcı ve 4 kâtib kaydedilmiştir. Kâtiplerden birinin Hüseyin Paşa Vakfı'nın kâtibi olduğu anlaşılmaktadır. Diğerlerinin çalıştıkları yerlerden ise emin değiliz. Ancak bunların, okuma yazma bilmeyenlerin çeşitli yazışmalarını yapmak üzere özel dükkanlarda faaliyet gösterme olasılıkları bulunmaktadır. Bu, bugün noterlerin ve tercüme bürolarının üstlenmiş oldukları türden bir faaliyettir.
Söz konusu zamana kadar Taşluca'da kurulmuş olan diğer mahalle, Hüseyin Paşa Vakfı'nın mütevellisi Mustafa Bey'in adını taşıyan mahalledir. Mustafa Bey, bu kasabanın tahriri zamanında kendi adını taşıyan mahallenin sakinlerinden biri idi. Mahallenin etrafında geliştiği bir cami yaptırdı. Caminin yakınında, Müslüman çocukların din, okuma yazma ve ahlak dersleri aldıkları bir de mektep yaptırdı. Hüseyin Paşa Camii'nin vakıfnamesi gibi bu caminin vakıfnamesinin de şimdiye kadar bulunmamış olması sebebiyle bunların ne içeriğini biliyoruz ve ne de bu ilk eğitim müesseselerinde eğitim programlarının içeriği hakkında konuşabiliriz. Sadece söz konusu defterde bulunan bu özet bilgiler onların varlığına işaret ediyor. Burada, bu bölgelere Osmanlıların getirmiş oldukları bir eğitim müessesesi olan muallimhane ya da mekteb vardı. Ailelerinin mal varlığında bakılmaksızın tüm Müslüman çocuklar burada ücretsiz ilk okul eğitimi alıyordu. Bu eğitim düzeyi vakfa ve vakıf şartlarına dayanıyordu.
Mahalle-i Mustafa Beğ'de cami görevlileri Mehmed Halife, müezzin ve Timur veled-i Yusuf, kayyum kayıtlıdır. Ali veled-i Mehmed mektebhanede halife idi[33].
İdarî görevliler arasında zaim Cafer Beğ veled-i Mahmud, Çavuş Pervane veled-i Ali, Sipahi Mustafa, daha önce adı geçen mütevelli ve Ali veled-i Mehmed Subaşı'nın adları zikredilmektedir.
Zanaat sahipleri arasında 1 kasab, 1 çizmeci, 1 serraç, 2 bina ustası ve 1 hallaç yazılmıştır. Mahmud veled-i Abdullah, kâtip olarak zikredilmektedir. Muhtemelen söz konusu caminin vakfının kâtibidir. Yusuf veled-i Abdullah’ın nev Müslim olduğu kayıtlıdır. Bu mahallede dört hane reisinin baba isimleri daha Abdullah'tır, bu da bunların ilk nesilden muhtediler olduğu anlamına gelmektedir.
Taşluca kasabasında diğer bir mahalle, Mahalle-i Muslihuddin Serbazar'dı[34]. Bu Muslihuddin veled-i Abdullah, Taşluca kasabasının ser-bazarı ya da kethüda-yı kasaba idi ve tahrir sırasında mahallenin sakinlerinden biri idi[35]. Babasının adı dikkate alındığında Muslihuddin yerel halktandı. Yerel idare yapısında önemli bir pozisyona sahipti[36]. Bu mahallede 31 hane bulunuyordu. Bazı sakinlerin isimlerinin yanında meşgul oldukları meslekler de yazılıdır. Buna göre mahallede 6 tabbak kayıtlıdır, Hasan veled-i Vukac terzi idi, Mehmed veled-i Ahmed ve Hüseyin veled-i Yusuf demircilerdi, Pervane veled-i İskender serraçtı ve Mustafa veled-i İskender muhzır görevini üstlenmişti. Taşluca ahalisine mahkeme kararlarını getiriyordu, bu da her ne kadar söz konusu yılda Taşluca'dan bağımsız bir kadılık olarak bahsedilmese de burada başta kadının bulunduğu bir mahkeme organizasyonun bulunduğunu göstermektedir. Bu tarihte Taşluca, Priyepolye (Prijepolje) kadılığına tâbi olarak zikredilmektedir, ancak Taşluca'da muhtemelen kadının naibi bulunuyordu ve kendisine verilen yargı görevini yerine getiriyordu.
Kasaba ahalisi kendi ihtiyaçları için toprak ektikleri taktirde toprak mutasarrıfına öşr ödüyor ve ayrıca 6 akçe değerinde resm-i duhan veriyorlardı[37].
Çehotina ve Vrh Breznica nehirlerinde Taşluca ahalisinden bazısının asiyabları ve battaniye ve kaba kumaş dokuma tezgahları vardı. Bunların kullanımı için kanunla belirlenmiş bir vergi ödemekteydiler[38].
Taşluca kasabasının yakınında Çaşnigir İsmail'in zemininden bir parça zemin, yaylak ve kışlaklarıyla, çayır, orman ve Vrh Breznica nehrindeki asiyablarıyla Vrh Breznica adında bir çiftlik Hüseyin Paşa'nın tasarrufunda idi[39]. Hüseyin Paşa vakfının yakınında Dobrali Lug adıyla bir mezraa, Kobaşka nehrinde, mutasarrıfına maktu vergi belirlenen değirmenler bulunuyordu[40]. Kasaba civarında kale mustahfızları bir kısım arazi ve Çehotine ve Vrh Breznica nehirlerinde değirmenler tasarruf ediyorlardı.
Taşluca kasabasının gayrimüslim nüfusu, Cemaat-i Knez Kara Petar veled-i Radosav mevkinde meskûndular. Bu cemaatte 5'i Müslüman 58 hane kayıtlıdır[41]. Hepsi baştine tasarruf ediyorlardı. Bu Gayrimüslim cemaat içinde primiçur Radosav veled-i Cure bulunuyordu. Knez Petar ise aile fertleriyle birlikte başka bir yerde yaşıyordu. Onun söz konusu primiçur Radosav'ın oğlu olması muhtemeldir.
Bu cemaatin ahalisi Taşluca kasabasının hemen yakınında ekilebilir topraklara sahipti: Otlak ve çayırla Mezra-i Savar, orman ve otlak ile AnMezra-i Bara, kasaba sınırlarında bulunan Sveta Mariya Kilisesi yakınlarında bir zemin[42].
Taşluca kasabası sınırları dahilinde Gorna Pença adında bir mezraa bulunuyordu. Bu mezrada 9 gayrimüslim ve 1 Müslim toplam 10 hane meskûndu[43]. Hepsi baştine tasarruf ediyordu.
Taşluca kasabası yakınında Sveta Troyica Manastırı bulunuyordu. Bu manastır, ilk defa 1570 yılında Pljevlja bazarını içeren tahrir defterlerinde zikr edilmektedir[44]. Kilise görevlilerinin kendi toprakları vardı ve Osmanlı devletine herhangi bir vergi ödemiyorlardı[45]. Manastırın başı Stipan ve adı geçen kilisenin diğer din adamları Moçevine mezrasında bir zemin, sonra Crvişte ve Lotar mezralarında yazlık ve kışlık otlaklar, çayır ve ormanla birlikte bir kısım arazi tasarruf ediyorlardı[46]. Bu arazide baştine tasarruf eden 5 hane kaydedilmiştir. Bu baştine sahiplerinden biri Taşluca'nın gayrimüslim ahalisi ve Osmanlı Devleti'nin idarî organları arasında mümessil görevi üstlenen Knez Kara Petar veled-i Radosav idi[47]. Kasaba'nın kethüdası ile benzer bir role sahipti. Burada ayrıca Radosav'ın diğer oğulları Yure Stipan ve Branko ile Ivan veled-i Stipan ve Petar veled-i Bulaşin kayıtlı idi. Bu kayıtlar, bu toprakları geniş anlamda bir ailenin, oğulları ve torunlarıyla bir babanın tasarruf ettiği intibaını bırakmaktadır.
Taşluca kasabası dahilinde iki kilisenin bulunduğu görülmektedir: Sveta Mariya ve Sveta Trojica kiliseleri. Bunların topraklarını Knez Petar cemaati tasarruf etmektedir[48].
Taşluca kasabasında kayıtlı gayrimüslim nüfusun isimleri genellikle hayvan isimleri ile bağlantılıdır: Vuk veled-i Vukosav, Vukila, Ivan veled-i Vukdrag, Radosav veled-i Vuk, Dobrovac veled-i Vukac. Ya da bugün Katolik nüfusun kullandığı isimlerdir: Ivan veled-i Stipan, Radivoy veled-i Marinko, Ivan Matiyaş, Paval veled-i Radivoy, Yuro Stipan, Vuk veled-i Vladislav vb...
16. yüzyılın 90'lı yıllarında Taşluca kasabasında sadece 3 mahalle kayıtlıdır: Mahalle-i Cami-i Şerif-i Hüseyin-Paşa[49], Mahalle-i Ahmed veled-i İlyas ve Cemaat-i Gebran[50].
Mahalle-i Cami-i Şerif-i Hüseyin-Paşa'da 79 hane kayıtlıdır. İlk olarak cami görevlileri ve sonra mektep muallimi ile onun yardımcısı kaydedilmiştir: Muslihuddin Halife hatib idi, Mehmed müezzin ve Hacı Kasım kayyumdu[51]. Hoca Nezir veled-i Osman ve Hoca Nezir veled-i Sefer bu mahallede yaşıyorlardı.
Kethüda Mustafa veled-i Abdullah bu mahallede sakindi[52]. Bu çalışmada kullandığımız kaynaklar, şehir idaresinin başında her zaman bu yerleşimin yerli halkından birilerinin, dolayısıyla şehrin doğasını ve ihtiyaçlarını en iyi bilen kimselerin bulunduğunu göstermektedir.
Mahalledeki bazı hanelerin isimlerinin yanına meslekleri de kaydedilmiştir. Buna göre 4 bina ustası bulunmaktadır: 3 dülger ve 1 neccar. Diğer meslekler şöyledir: 2 tabbak, 2 tüccar, 1 serraç, 1 kürkçü, 1 mutabcı, 2 demirci ve 1 çizmeci.
Bu mahalle de 11 Abdullah oğlu kayıtlıdır ki bu da onların ilk nesil Müslümanlar olduğunu göstermektedir.
Mahalle-i Ahmed veled-i İlyas'da 40 hane kayıtlıdır[53]. Ahmed veled-i İlyas, adını taşıyan bu mahallenin sakinlerinden biri idi. Muhtemelen idarî organlara karşı mahallenin temsilcisi idi. Mahallede 1 tabbakdan başka meslek kayıtlı değildir.
Mahalle-i Gebran'da 56 hane meskûndu[54]. 50 hane Gayrimüslim ve 6 hane Müslimdi. Hepsi baştine tasarruf ediyordu. Buradaki sakinlerden biri kuyumcu Mihaylo veled-i Pavko idi[55]. Nitekim, Taşluca'nın bu bölgesinde nüfusun başlıca uğraşı tarım ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği idi. Daha önce bahsettiğimiz tahıl ürünlerini yetiştiriyorlardı.
Bir önceki dönemden kayıtlı isimleri takip ettiğimizde bu bölgeye yeni ahalinin geldiği anlaşılmaktadır.
Bu bölgede Hüseyin Paşa Vakfı'nın bazı toprak parselleri bulunuyordu[56]. Burada Troyica Kilisesi'nin din adamları kaba kumaş dokumak için iki tezgah tasarruf ediyorlardı ve Andriya ve Paval evlad-ı Radosav'ın iki değirmeni vardı.
Bu kasabadan toplam vergi geliri 6.375 akçe idi[57]. 2.500 akçe ile en büyük miktarı oluşturan vergi kalemleri bac-ı bazar, resm-i arus, bad-ı heva ve resm-i agnam idi. Bu vergiler bir arada hesaplandığından bunların münferit olarak değerlerini söylemek mümkün değildir.
Kasabanın adı geçen mahallelerinin toplam nüfusu 175 hanedir. Zikredilen bilgiler Taşluca hakkında sıkıntılı bir tasvir sunmaktadırlar. Bir önceki döneme göre nüfusta bir düşüş hissedilmektedir. Bunun sebebi muhtemelen 1582, 1584 ve 1585 yıllarında Hersek sancağında büyük miktarda insan ölümlerine sebep olan vebadır[58]. Bu durum sadece nüfusun önemli ölçüde azalmasına değil, aynı zamanda muayyen bir zaman her alanda gelişimin yavaşlamasına sepep olmuştur. Bu durum Hersek sancağının diğer yerleşim birimlerinde de farkedilmektedir. Bu yerleşim birimi ve nüfusu için istikrarın sağlanması ve daha önceki gelişim düzeyinin yeniden kurulması için zamana ihtiyaç vardı. Pljevlja geniş bir coğrafî bölgenin idarî merkezi olduğundan bu iyileşme ve düzelme faaliyetleri hızlanacaktır.
Taşluca'nın, Hersek sancağının idarî merkezi Foça'dan buraya taşındığı 16. yüzyılın son on yıllarında hızlı bir ekonomik ve demografik gelişim yaşaması beklenebilirse de, kaynaklardaki bilgiler daha farklı bir tasvirden ve daha farklı bir ekonomik ve demografik gelişimden bahsetmektedirler[59].
Demografik gelişim söz konusu olduğunda, yukarıdaki rakamlar, belirtilmiş zaman aralığında, Taşluca nüfusunun gerçek sayısını vermez. Bu sayı sadece vergi yükümlüsü nüfusu vermektedir, devlete karşı böyle bir sorumluluğu olmayanlar bu rakam içinde yer almazlar. Velhasıl, Taşluca nüfusunun gerçek sayısı, kayıtlı olan sayının verdiğinden çok daha büyük olmalıydı.
Sonuç olarak coğrafî konumu ve doğal olanakları göz önüne alındığında Taşluca'nın önemli bir kentsel, demografik ve ekonomik gelişim yaşamadığı söylenebilir. Hersek sancağının idarî merkezi olmasına rağmen Taşluca, 16. yüzyılın sonuna kadar mütevazi bir kent ve ortalama bir nüfusa sahip küçük bir kasaba idi.