Pişmiş topraktan yapılmış olan kaplar bazen ayak biçimli oluşlarıyla dikkat çekicidirler. Anadolu'da Geç Neolitik Çağ'dan beri bilinen[1] bu türde kaplar özellikle Orta Tunç Çağı'nda yaygın bir kullanım alanı bulmaya başlamış gibidir. Samsun/İkiztepe[2] İlk Tunç Çağ I ve Boğazköy'den[3] İlk Tunç Çağ III'e tarihlenen birer örneğin yanısıra M.Ö. II. binyıla ait Kültepe, Alişar ve Boğazköy'den ayakkabı biçimli kaplar bu türün en güzel örnekleri arasında sayılabilirler. Benzer durum Transkafkasya ve Doğu Anadolu bölgeleri için de geçerlidir. Bu bölgelerde Orta Tunç Çağ ile birlikte başlayan ve "VanUrmiye Boyalıları" denen boya bezemeli çanak çömlek geleneğinde ayakkabı biçimli kapların özel bir önem taşıdığı oldukça belirgindir. Aşağıda müzelerimizdeki bu türde bazı örnekler ele alınarak özellikleri üzerinde durulacaktır. Aslında bu konu çok önceleri Azarpay[4] tarafından etraflıca ele alınmakla birlikte, o tarihlerde Transkafkasya ve Doğu Anadolu yüksek yaylasının Orta ve Son Tunç Çağ kültürleri hakkında yeterli bilgiler mevcut değildi.
Transkafkasya ve Doğu Anadolu'da bugüne kadar müzelere ulaşabilmiş ayakkabı biçimli kapların hemen tamamı kaçak kazılar yoluyla gelmiştir. Sağlam durumlarından anlaşılacağı gibi, buluntu yerleri de mezarlar olmalıdır. Nitekim, bugüne kadar M.Ö. II. binyıl için oldukça önemli olan Kuzeybatı İran'da Haftavantepe ve Geoytepe, Azerbaycan'da Üzerliktepe ile Nahçıvan'daki II. Kültepe gibi tabakalı yerleşme yerlerinde yapılan kazılarda, parçalar halinde de olsa ayakkabı biçimli kaplara rastlanmamıştır.
Doğu Anadolu yüksek yaylası Orta ve Son Tunç Çağ çanak çömlek kültürlerinde ayakkabı biçimli kaplar başlıca iki tipe ayrılabilir: a- Kısa konçlu çarıklar; b- Uzunca konçlu botlar. Müzelerimize satın alma yoluyla girmiş olan bu kapların Şahtahtı örneği hariç Van Gölü'nün batısında, Ahlat, Muş, Bulanık ve Malazgirt'in yüksek yaylalarındaki yağmalanan mezarlardan geldiği anlaşılmaktadır[5].
a- Kısa konçlu çarıklar: İlk gruba giren bu kaplar kısa konçlu ve uçları yukarı doğru kalkık birer çarık biçimindedir. Ağız kenarları basittir. Van Müzesi'nde bu tipin üç güzel örneği vardır. Her üçü de müzeye satın alma yoluyla girmiş bulunan bu kapların ikisi boya (1-2), diğeri ise kazıma (3) bezemelidir.
1-2: Boya bezemeli örnekler 15.5 cm. uzunluğunda ve 10.5 cm. yüksekliğindedir; ağız çapları 4.5 ve 5.5 cm. dir. Bu iki kap adeta bir çift gibidir ve müzeye de beraberce getirilmişlerdir (Env. no: 74. 17. 229; res. 1/1-2; 2). Oldukça küt formdaki kapların tabanları tümüyle yere basmaktadır. Ayağın burnundaki yukarı kalkık uç, kabın bu kısmına sonradan yapıştırılan bir eklentiyle sağlanmıştır. Bir ayağın gerçek anatomisini dışa vuran hiçbir özelliğe sahip değillerdir. Her ikisinin de orta derecedeki kum katkılı hamurları kahverengindedir. Hamurunun renginde astarlı olan kaplar orta derecede pişirilmiştir. Üst kısımlarına krem renginde ikinci bir astar sürülerek bunun üzerine motifler siyah ve kiremit renkte boya ile yapılmıştır. Kapların alt kısmında, tabana yakın bölümde, topuktan ayak ucuna değin kiremit renginde yatay bir bant yer alır. Krem astar ve diğer boyalar bu bandın üst kısmından başlayarak sürülmüştür. Ancak başparmak uçlarındaki kalkık kısımlar astar renginde yani kiremit renginde bırakılmıştır. Bu yatay bant çarığın üstteki yumuşak saya bölümü ile buna dikili alttaki sert deriden taban bölümünü ayıran çizgi olmalıdır. Biri biraz daha bozulmakla birlikte her iki kabın yüzeyi de siyah renkli çizgilerle konturlanmıştır. Bunlar belki de çarığın sayası üzerindeki dikişlerin birer yansıması olabilir. Çünkü bağcıklı olduklarına işaret eden herhangi bir iz yok gibidir. Bununla birlikte bileğin ön kısmına rastlayan kesimde görülen kiremit renkli iki nokta belki de ayağa giyildikten sonra çarığın ağzını büzmeye yarayan kaytan uçlarını ifade etmiş olabilir.
3 - Bu grubun son temsilcisi, diğerlerine kıyasla proporsiyon açısından daha ince, uzun ve gerçekçidir (Env. no: 2. 106. 78; res. 1/3; 2). 18 cm. uzunluğunda ve 12.5 cm. yüksekliğindedir; ağız çapı 5.5 cm. dir. Basit ağız kenarlı olan kabın tabanı tümüyle düz olmayıp uca doğru kalkıktır. Böylelikle ilk iki örneğin aksine, yumuşak deri malzemenin ifadesinde başarı sağlanmıştır. Burun kısmındaki yukarı kalkık uç ayrıca bir çıkıntıyla gösterilmiştir. Kaba kum katkılı hamuru kahverengindedir. Hamurunun renginde astarlı ve orta derecede pişirilmiştir; açkılanarak parlatılmış olan yüzeyi fırın ısısındaki düzensizlik nedeniyle siyah renkte alacalı ve kazıma çizgilerle bezelidir. Paralel hatlar arasına, içleri taranmış üçgenlerden oluşan bezeme ayakkabının bilek kısmı ile her iki yandan ön kısmını süslemektedir.
b- Uzunca konçlu botlar: Her ikisi de boyalı (4-5) olan bu kaplar ilk gruptakilerden ayak bileğinin üzerine çıkan uzun konçlarıyla kolaylıkla ayrılabilir. Tabanları, yukarıdaki boyalı iki örnek gibi tümüyle yere basmaktadır. Yine aynı şekilde ayağın burnundaki yukarı kalkık uç, kabın bu kısmına sonradan yapıştırılan bir eklentiyle oluşturulmuştur. Bu grubun ortak özelliği ayağın üzerindeki konç bölümünün silindir biçiminde oluşudur. Daha sonra Assur ve Urartu uygarlıklarında görülecek olan yukarı doğru genişleyen konçlar henüz bu dönemde görülmez, gerçek bir çizme denilebilecek bu sonuncu tür daha çok M.Ö. I. binyılın ilk yüzyıllarından sonra ortaya çıkmış gibidir[6]
4- Bu grubun içine aldığımız ve elimizdeki ayakkabı biçimli kapların en güzel örneği bugün Van Müzesi'nde (Env. no: 26. 1. 96; res. 1/4; 3) sergilenmektedir. Nahçıvan'da, Aras kıyısındaki Şahtahtı Nekropolü'nde köylülerce bulunmuştur. Uzunluğu 11 cm., yüksekliği 10.5 cm., ağız çapı 3.5 cm. dir. Her iki tarafta yer alan yumrular bilekteki çıkıntılı kemikleri betimliyor olabilir. Konçun ucunda küçük bir delik yer alır. Diğer taraf kırık olmakla birlikte burada da bir deliğe yer verilmiş olduğu söylenebilir. Bu küçük delikler ip geçirmek amacıyla yapılmış olmalıdır. Orta derecedeki kum katkılı hamuru açık kahverengindedir. Hamurunun renginde astarlı olan kap iyi pişirilmiştir. Bilekten buruna kadar siyah ve kiremit renkte boya ile bezeme yapılmıştır. Bu bezemeyle sanki bilekten bağlanan bir çarık betimlenmiştir. Arka topuğu tümüyle saran kiremit kısım bileğin önünde incelir ve uçtaki çıkıntıdan başlayarak devam eden çarpraz iple birleşir. Kiremit bant burundaki çıkıntıyı da içine alarak kabı çepeçevre kuşatır, ortadaki boşluk ise siyahla doldurulmuştur. Bu siyahlık başka bir malzemeyi veya farklı renkte bir deriyi ifade ediyor olabilir.
5- Adana Müzesi'ndeki (Env. no: 29. 5. 1972; res. 1/5)bu kabın uzunluğu 16 cm., yükseklik 13 cm., ağız çapı 4 cm. dir[7]. İlk gruptaki boyalı örnekler gibi bezemeler krem astar üzerine yapılmıştır. Kahve ve kızıl kiremit renkte yapılmış motifler, içi kafes motifiyle doldurulmuş üçgenler ve baklavalardan oluşur. Her iki yanda yer alan üçgenlerin uçları ortadan geçen bir hatta birleşir. Baklavalar ise bilek kısmında kalınca bir bant halinde dizilmiştir.
Bu türde kapların boyalı yada boyasız Anadolu'daki en yakın benzerlerine şimdiye kadar yalnızca Alişar II ve IV[8], Kültepe II[9] ile Boğazköy'ün[10] Assur Ticaret Kolonileri ve Hitit İmparatorluk Çağı tabakalarında rastlanmıştır. Ayrıca Eski Hitit Dönemi'nin Bitik vazosunda[11] ve Orta Tunç Çağı'nın gümüş Karaşamb (Ermenistan) kadehi üzerindeki figürlerde [12], Erken Demir Çağ'ına tarihlenen Hakkari Stelleri'nde[13] ve Assur'da M.Ö. IX. yüzyılın ortalarına ait kabartmalarda aynı türde ayakkabılar vardır [14]. Hasanlu'nun Demir Çağ tabakalarında da bu türde kaplar görülür[15].
İncelediğimiz ayakkabı biçimli kaplar Transkafkasya ve Doğu Anadolu yüksek yaylası Orta ve Son Tunç Çağ boyalıları türündedir. Bu kültür genel bir sınırlamayla, kuzeyde Kafkas Dağları'nın güney etekleri, doğuda Hazar Denizi, güneyde Urmiye Gölü'nün batı kıyıları ile -araştırmalarımıza göreHakkari [16] yöresini de içine alarak Van Gölü havzasına, batıda ise Muş, Erzurum ve Artvin arasına çekilecek bir hat içine yayılmıştır. Tarafımızdan "Aras Boyalıları" olarak adlandırılan[17] söz konusu kültür kendi içinde, ortak özellikler taşımakla birlikte çeşitli alt kültür gruplarına ayrılmıştır[18]. Bu geniş bölge içinde ayakkabı biçimli kaplara bugüne değin yalnızca Van Gölü havzası ile Nahçıvan'da Şahtahtı, biraz daha geç olmakla birlikte Ermenistan'da David-Beka[19] ve Ltsen[20], Nahçıvan'da Çulfa[21] ve Kızılvank[22] ile Azerbaycan'da Mingeçayır'da [23] rastlanmıştır. Farklı alt kültür grubuna dahil olan Trialeti kurganlarında ve Ermenistan'daki kazı yapılan bir çok merkezde tek bir parça dahi ele geçirilmiş değildir. Bu yüzden ayakkabı biçimli kapların bugünkü verilere göre, Orta Tunç Çağı için, daha çok "Aras Boyalıları" nın bir alt grubu olan ve Nahçıvan, Van-Erzurum ve Urmiye Gölü'nün batı kıyılarını içine alan "Van-Urmiye Kültürü"ne özgü olduğu söylenebilir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, Transkafkasya'da bazı nekropollerde ayakkabı biçimli kaplara rastlanmıştır. Bunların ortak özelliği ise ayakkabıların oldukça uzun konçlarıyla artık gerçek bir çizme formunu almış olmalarıdır. Bu özellikleriyle de "çarık" denilebilecek Orta Tunç Çağ örneklerinden çok Demir Çağı'nın yüksek konçlu çizmeleriyle karşılaştırılabilirler. Son Tunç Çağ ve Erken Demir Çağı'na tarihlenen David-Beka, Ltsen ve Mingeçayır kapları birbirine çok benzer. Erken dönemin çarıklarıyla farklılık mal ve bezemede kendini göstermektedir. Örneğin Mingeçayır örneklerinde bezeme, beyaz enkrüstasyon tekniğiyle gerçekleştirilmiştir. Bu türde bezeme söz konusu kültürün kuzeyinde karşımıza çıkan Son Tunç Çağı'nın en belirgin özelliğidir. Çulfa çizmesi polikrom türde boyalı ise de Nahçıvan'da Orta Tunç Çağı boyalı çanak çömlek geleneğinin Son Tunç ve Erken Demir Çağı'nda da devam ettiği bilinmektedir. Ermenistan ve Azerbaycan mezarlarındaki yüksek konçlu çizmelerin birer kulba sahip olmaları ve Çulfa örneğindeki emzik te bu kronolojik farklılığı destekler. Gerçekten de bu örneklerin Son Tunç ve Erken Demir Çağı'na ait olabilecekleri söylenebilir[24].
Doğu Anadolu yüksek yaylası ve Transkafkasya ayakkabı biçimli kapları alçak çarıklardan başlayarak, önce yüksek konçlu çarık ve son olarak da üst kısmı giderek genişleyen çizmeye doğru bir gelişim çizgisi izlemiş gibidir. Bu sonuncu örneklerin Urartular'ın çizme biçimli kaplarıyla bir ilişkisi olması hiç de olanaksız değildir. Özellikle Karmir-Blur'dan[25] bulunmuş boya bezemeli bir çizme ve Van Müzesi'ndeki Urartu Dönemi'ne ait pişmiş toprak ayakkabı biçimli kaplar (bkz. res. 4) bu görüşü desteklemektedir. Ayakkabıların parmak ucundaki çıkıntı ise hem sözünü ettiğimiz Transkafkasya örneklerinde hem de incelediğimiz kapların hepsinde vardır. Kültepe, Alişar, Hakkari Stelleri ve Hasanlu'da gördüğümüz kıvrık uçlar Transkafkasya ve Doğu Anadolu kaplarında yoktur. Bununla birlikte pişmiş toprak örneklerde görülmese de Karaşamb kadehi üzerindeki kabartmalarda bu türde kıvrık uçlu çarıklar vardır.
Daima mezarlarda bulunan M.Ö. II. binyıla ait ayakkabı biçimli kapların birer içki kadehinden çok özel bir mezar hediyesi olarak kullanılmış olmaları mümkündür. Bunlar belki de ölünün öteki dünyada giymesi içindir, çünkü ritona benzer akıtacak veya tutamaklar yoktur. Azarpay[26] tarafından belirtildiği gibi, birer amulet işlevi görüp görmedikleri konusu ise açık değildir. Çulfa kabı form olarak diğerlerinden farklıdır, üstü çaydanlık alt kısmı ise ayakkabı biçimindedir. Çaydanlık kısmındaki emziğin ucunun isli olması nedeniyle dini ayinlerde kandil olarak kullanıldığı düşünülür[27].
Çoğu kez polikrom boya bezemeli olan ayakkabı biçimli kapların kronolojisinin belirlenmesi kolay değildir. Bugüne kadar Doğu Anadolu ve Transkafkasya'da bu türde kapların Erken Transkafkasya kültürlerinde var olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt elde edilebilmiş değildir. Öyle anlaşılıyor ki ortaya çıkış tarihleri daha çok Orta Tunç Çağ olmalıdır. Bu dönemin ne zaman başladığı konusunda, Kuzeybatı İran'da Haftavantepe ve Dinkhatepe, Kuzey Ermenistan'da Horom ve Doğu Anadolu'da Sos Höyüğü gibi nisbeten düzenli stratigrafik malzeme sağlayan merkezlere ağırlık vererek bazı sonuçlar elde edilebilir.
Haftavantepe Orta Tunç Çağı için M.Ö. 2200-1450 (VIC: M.Ö. 2200-2000, Erken VIB: M.Ö. 1900-1550, Geç VIB: M.Ö. 1600-1450) yılları kabul edilir[28]. Dinkhatepe'de ise IVD'nin polikrom boyalı parçaları M.Ö. 1600-1450/1400 tarihleri arasına yerleştirilir[29]. Kuzey Ermenistan'daki Horom kazılarındaki bir sondajda, herhangi bir mimariye bağlı olmaksızın, Erken Demir Çağ tabakasının altından bazı Orta Tunç Çağ boyalı parçaları ele geçirilmiştir. Buradan alınan tek C14 örneği ise M.Ö. 1887-1693 yıllarını vermiştir [30]. Boyalı çanak çömlek bulunmamakla birlikte Sos Höyük Orta Tunç (IV) ve Son Tunç Çağ (III) tabakalarının tarihleri ise çok sayıdaki C14 örneğine göre şöyledir [31]: IVA, M.Ö. 2200-2000; IVB, M.Ö. 2000-1500; III, M.Ö. 1500-1100. Bugünkü bilgilerimizin ışığında Orta Tunç Çağ boyalılarının kesin başlangıç tarihini belirlemek oldukça güçtür. Ancak eldeki verilere göre, Erken Transkafkasya Dönemi'nin sonu ve Orta Tunç Çağ boyalılarının başlangıcı için kabul edilebilecek ortalama tarihin, genel olarak M.Ö. 2000 yılları civarı olduğunu kabul edebiliriz[32].
Boyalı çanak çömlek kültürlerinin sonu için de Erken Demir Çağı'nın başlangıcına ilişkin bazı tarihler yardımda bulunabilirler. Kuzeybatı İran ve Nahçıvan malzemesiyle tam bir paralellik içindeki "Van-Urmiye Boyalıları"nı Çilingiroğlu[33] Transkafkasya ve özellikle Haftavantepe ile yaptığı karşılaştırmalar sonucunda, M.Ö. 1900-1400 yılları arasına tarihlemiş ve bu tür çanak çömleklerin Van bölgesinde Erken Demir Çağı göç dalgasına, M.Ö. 1300-1200 yıllarına değin kullanılmış olabileceğini önermiştir. Doğu Anadolu yüksek yaylası Erken Demir Çağı için henüz Sos Höyük'ten[34] iki örneğin dışında (M.Ö. 1520-1215, 1675-1395) C14 tarihlerine sahip değiliz. Kuzey Ermenistan'daki Horom'dan elde edilen C14 tarihi ise M.Ö. 1290-1050 veya 1370-1010 yıllarını vermiştir[35]. İran Azerbaycanı'nda Demir Çağı'nın başlangıcı Hasanlu V'in yeni kalibrasyonlu C14 tarihlerine göre M.Ö. II. binyılın üçüncü çeyreği içinde bir yerlerdedir (M.Ö. 1491, 1496, 1386, 1293)[36]. Kordlartepe'nin beş evreli Demir Çağ yerleşiminin dördüncü evresinden bir C14 tarihi M.Ö. 1380-1280 yıllarını göstermiştir[37]. Dinkhatepe III'ten kimi örnekler de bunları desteklemektedir[38]. Ancak Erken Demir Çağı'nda Doğu Anadolu yüksek yaylası Urmiye yöresinden daha farklı bir gelişim izlemiş gibidir [39], bu nedenle de boyalı çanak çömleğin sonu için önerilen M.Ö. 1450 tarihi biraz daha yukarı çekilerek M.Ö. 14-13. yüzyıllar kabul edilebilir[40].
Sonuç olarak şunu belirtebiliriz ki, Doğu Anadolu ve Transkafkasy a ' n ı n ayakkabı biçimli kapları en erken M.Ö. II. binyılın ilk yarısı içinde ortaya çıkmış ve kullanımı gitgide gelişip değişerek Urartu Krallığı Dönemi'nin içlerine değin sürmüştür.