ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

İsmail Hakkı Uzunçarşılı

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Tarihi, Gizli Kalmış Olaylar, Çandarlı-zâde Halil Paşa'nın Katli, Kabakulak İbrahim Paşa'nın Azli, Koca Ragıp Paşa

Özet

Devletin nüfuz ve kudretine, Padişahın otoritesinin derecesine yine hükümdarın ahlak ve karakterine, devleti idare eden vezir-i azamın (sadr-ı azamın) zekâ ve kiyasetine ve padişahın mukarrib ve musahiplerinin tesir ve oyunlarına göre birçok dikkate şayan mühim hâdiselerin değişik şekilde tarihe aksettirildiği belgelerin incelenmelerinde meydana çıkmaktadır. İşte bu sebeple vak'a-nüvis tarihlerinde gördüğümüz belgelerin siyasi kısım hariç bir kısmının hakikate uymadığı ve hattâ bir kısım ferman-ı hümayunların olaya aykırı bulunduğu görülmektedir. Bilindiği gibi Osmanlı idaresinde ferman padişahın mührünü (tuğrasını) havi emri demektir; fakat bu emir cereyan eden şekline göre Divan-ı Hümayundan yazılan ve nişancı tarafından tuğralanan sadr-ı azamın bilgisi ile yazılmış yazıdır. Bu yazı, olayın şekline ve muhatabının şahsiyetine gerek sadr-ı âzam, gerek sarayda padişahın mukarriblerinin telkin ve tesirlerine ve nihayet padişahın bunlardan birini kabul edip etmemesine bağlıdır. Sadr-ı âzam çok kuvvetli, otoriter ise padişah ona itimaden Divan-ı Hümayundan yazılan fermanı kabul eder, eğer hükümdarın çevresindeki en nüfuzlu ve sevimli olanlar - mesela silâhdar, çuhadar, musahip gibi - tesiri altında ise onun telkini üzere ferman yazılırdı. Bu hususa ait vesikalar çoktur. Bilhassa padişah bizzat alâkadar olmayıp Divan-ı Hümayundan gelen fermanı kabul eden fermanlar görülür. Padişah herhangi bir mesele hakkında olayı takip etmekte ise, onun vereceği emirle ferman yazdın