Altay dilleri arasındaki akrabalığın henüz münakaşa safhasında olduğu sırada benim prehistuarda, yani M. Ö. üçüncü bin yılda yeni münasebetler aramam garip görünebilir.
Bu alanda çok düşündürücü deliller olmasa böyle bir konuyu buraya getirmezdim.
Çok büyük mütebahhir bir asirolog olan rahmetli Prof. B. Landsberger 20-25 Eylül 1937 de İstanbul’da toplanan II. Türk Tarih Konferansında “Önasya Eski Tarihinin bazı Problemleri” adlı maruzesinde bizi ilgilendiren cihetler vardı:
“M. Ö. 2500 de Kuzeyden gelen Guttum veya Kutium adlı bir kavim Akad devletini çökertiyor. (Bu Gutium yahut Kutium Kavmi adının Akatça nisbet eki olan kısmını çizecek olursak Gut kalır. Eğer çok önemli olan alâmetler bizi yanıltmıyorsa, tarihimizde Türklerle en yakın bir surette münasebettar belki de ayniyet gösteren kavim budur.
Gut dilinden elimize geçen yalnız Kıral adlarıdır. Babil halkının elinde Akatçalaştırılmış olanlardan sarfınazar edecek olursak 12 ad kalır.
Bunlardan da, ait olduğu zamana, yani M. Ö. 2500 yıllarına ait vesaikde geçenleri ancak 4 tanedir, öbürleri bir kaç yüzyıl sonraki vesaikde geçtiklerinden, hatalı olmak imkânı mevcuttur.
İlkin bu adların haricî yapıtlarım mütalâa edersek, şada ahengiyle Türkçe kelime teşkili şekillerinin bunlarda muhafaza olunduğunu görürüz. Bundan başka bunların Türkçe fiilden: e-gan, a-gan -mış, -iş ekleriyle yapılmış fiilden müştak sıfatlar olduğu kolaylıkla görülür, etc...”
Gut kıral adları şunlardır:
A Gurubu: Hemasır kaynaklardan naklen gelen adlar.
1 — Yarlagan (haberveren) Orhon yazıtlarındaki yargan’ı hatırlatır.
2 — Tirigen (yardım eden) Karş. Uygur tiriga.
3 — Şarlak, Çarlak (Kanatlı ve memeli hayvan adı).
4 — Lasirap yahut laşirap.
B. Gurubu: Kırallar listesinden (takriben M. Ö. 2.000 yazılı belgelerden nakl edilmiştir).
1— El ulumuş (memleketi büyütmüş)
2 — İnine bakaş (çok şekilde izahı yapılabilir)
3 — Nikil Lakap
4 — Yarlagan
5 — Yarla (kötü bir variyent)
6 — Yarlaganda
7 — Tiriga
8 — İnkişu
9 — İge şaus (variyent: ig-auş)
10— İbatı
11 — x-y (iki işaret eksik) - nadin.
Prof. Landsberger sözlerini şu cümlelerle bitiriyor:
“Tâbi olduğu dil ailesinin bugüne kadar verdiği en eski vesikadan (Orhon anıtlarından) 3000 yıl daha eski olan bu dilden, bütün tezahürlerinin doğrudan doğruya dil şemasına uymasını, hattâ etimolojik bakımdan da kolayca anlaşılmasını beklemek doğru olmaz.
Bu malzemedeki adları, şada teşekkülü ile şekil ve kök elemanlarının Türk dil ailesi arasına girecek vaziyette olup olmadığını ve yahut Türkçenin uzak akrabası olan Altay dilleri ile mukayesesi icap edip etmediğinin takdiri ile hüküm verilmesi düşüncesiyle Türkolojiye arzediyorum”.
Ben şahsen de Prof. Landsberger’in izinde olarak Elam dili ile meşgul olurken bu kavmin dil hâzinesinde Türkçe ile şekil ve mânâ bakımından benzerlikten çok ayniyetler tespit ettim[2].
Şimdi size bir kaç örnek sunacağım:
Similarities in Vocabulary:
1. Elamic : atta, old Persian “Pitâ” (father) F. H. Weissbach p. 86 G. Hüsing, OLZ. 1901, II, p. 447.
Turkish : ata (father) Radlof I, 449,
2. Elamic : bali-be (statues of Gods) OLZ, 1901, II, p. 447.
Turkish : balbal (statue) W. Thomsen, Inscriptions de I'Orkhon, p. 129 (Hungarian “balvany” of same origin and with the same meaning).
3. Elamic : la-gitta (old Persian “ashiyavam” I went) F. H. Weissbach, p. 44.
Turkish : Kit-mek (git-mek): to go away, Radlof II, 1374; Kashgari, 111, 36, 15.
4. Elamic : Ike (brother) G. Hüsing, Altelamische Texte, 1916, p. 84, 60; Elamic igi: (brother) H. Hüsing OLZ, II, p. 449.
Turkish : eke (elder brother) P.D.C. 28, Budagof, Kirgiz 70.
5. Elamic : kitti (to be lucky) F. Borck, Elamische Studien, 1933, p. 18. The old form in Elamic was kut.
Turkish : kut (luck) Radlof II, 990; Kashgari II, 97,
6. I. Elamic : kit-ti (to hide), F. Borck, ibid., 1933, p. 19, 16..
Turkish : kiz-lemek (to hide), Radlof, II, 1399; Kashgari I, 92, 12.
7. Elamic : Korpi (hand), F. Borck, ibid p. 13.
Turkish : Kar (upper part of arm), W Bang - A. von Gabain: Analytischer Index, p. 35; also in Hungarian kar arm.
8. Elamic : Kukki (sky) G. Hüsing, Altelamische Texte, 1916, p. 65 (In cuneiform writing it is spelt as Kuk-ki in two syllables.)
Turkish : kuk, gök (sky) Radlof, II, 1218; Kashgari, I, 46,8.
9. Elamic : kulla or kula (to beg, to pray), G. Hüsing, p. 47; F. Borck, p. 31.
Turkish : kol (to beg) Tarama dergisi, I, 659; Kashgari I, I. 335-3 (to wish) R. II. 584. In Hungarian koldos: beggar.
10. Elamic : Kut (to bring) G. Hüsing, IV, OLZ, 1902, p. 45. also means “to take under his protection”.
Turkish : Köt-ürmek (to transport) Radlof II, 1279; Kashgari 1.429 13 (to lift) W. Bang-A. von Gabain, Analvtischer Index. Kazan dialect uses it in the sence of “to lift”.
11. Elamic : pari, paru (to go away, to march) F. H. Weissbach, p. 48.
Turkish : bar-mak (to go), Radlof, IV, 1474; Kashgari II, 5,17. In Uygur: war (to go Analytischer Index, p, 13, Southern Turkish dialect: varmak.
12. Elamic : Shak (son), G. Hüsing, Altelamische Texte, 1916, p. 41.
Turkish : Chağa (son) bala chaga. H. Z. Koşay-İshak Refet, Anadilden Derlemeler.
13. Elamic : te-en (to hear) F. Borck 31, Qu. 54.
Turkish : tin-lamak (to hear) Radlof III. 1309; Kashgari III, 298.1 in present-day Turkish, dinlemek.
14. Elamic : tikka (to plant, to place). G. Hüsing, p. 57,31.
Turkish : tikmek, dikmek (to plant) W. Bang-A. von Gabain, Analytischer Index, p. 46.
15. Elamic : tu-un (soul, life) F. Borck.
Turkish : tin (soul, can, cevher, nefes) Tarama Dergisi II, p. 1226, Tin-lig (being, man) Analytischer Index.
16. Elamic : ukku-nina (above) Jensen, ZDMG, 1908 N. II, p. 515.
Turkish : uk-ari (above) Çağatayca Büyük Türk Lügati I, p. 410 (See: Mongolian: yuge (above) R.D. 13. K, Shirattori.
17. Elamic : utta - (we crossed) Tiğranlake utta: we crossed the Tigris, G. Hüsing, OLZ. 10p, 384.
Turkish : Utmek (to go through, to cross), Radlof I, 1260. Idilni uttiler: they crossed the Volga.
Benzerlik yalnız söz hâzinesinde olmayıp gramerde de mevcuttur;
1 — Iteration
2 — İzafet (possessive) şekli
3 — Genetive
4 — Dative
5 — Present perfect
6 — ahengi telâffuz (vowel harmony) etc[3].
Bu iki misalden de görülüyor ki ilerdeki araştırmalar daha bir çok sürprizler hazırlamaktadır. Bu düşüncemi teyit için zamanımızdan bir misal sunacağım:
Üzerinde çok konuşulduğu, yazıldığı halde Fransa ve İspanya’da yaşayan Bask dilinin menşei sorusu hâlâ çözülmemiştir. Ona şeytan dili olarak bakılmış yahut paleolitik çağdan kalan insanların dili olarak defter kapatılmıştır. Şimdi hep beraber aşağıdaki Baskça sözlüklerden alınan kelimeleri gözden geçirelim. Görülecektir ki bu dil Türkçeye yakındır. Bask sorusu ancak türkoloji ve ural-altaistik ile çözülebilir:
Çobanlık Devri
Bask : sokor - bir veya daha fazla yaşta buzağı
Türk : sığır - yakın mana kayması ile
Bask : biga (taure = buğa)
Türk : buğa
Bask : ziriko “mouton” = koyun
Türk : sarık (Kazan ve Kırgız Türk lehçelerinde) bir çeşit koyun
Bask : elhi “troupeau” = sürü
Türk : yılki, ilki, at sürüsü
Bask : zuta “lait” = süt
Türk : süt
Bu sözler çok eski hayvan yetiştirme çağında Türklerin Basklarla hiç olmazsa komşu olduklarına delâlet eder.
Bask : eremu “bois, forêt”
Türk : (Kazan lehçesi) : ereme çalılık, alçak ağaçlı orman
Bask : gona “Peltz”, robe vêtment de femme”
Türk : gön “peau tanné” debağ edilmiş deri (İlk giyimler deridendir)
Bask : puka “crapaud” kur-bağa
Türk (Çağatay) : baka (kurbağa, kaplumbağa;
Bask : ibai “nehir, ırmak”
Türk (Anadolu, Ilgın, İshaklı (Afyon v.b.): îba “çiğ, nem”
Bask : aita “pere”
Türk : ata
Bask : anai “frere” = kardeş
Türk : ini (Küçük kardeş)
Bask : apa “büyük hemşire”
Türk : (Kazan - Kırgız) : apa (Büyük hemşire)
Bask : apun “baiser” = öpmek
Türk : öp-mek
Bask : argokia “masculin = erkek”
Türk : Erkek
Bask : ar “mâle = erkek”
Türk : er, ir (aynı mânada)
Bask : begi “oeil = göz”
Türk : bak - mak (görmek, göz ile ilgili olabilir.)
Bask : buruko “Coiffure de femme, béret”
Türk : börük
Bask : dei “action d’appeler”
Türk : di-mek
Bask : dündü - “obscure” = karanlık
Türk : dün, tün (gece)
Bask : egaşi “femme, maîtresse”
Türk (Çağatay): ağaçe (zevce, kadın)
Bask : egaşo “chef, maître”
Türk ağa
Bask : egun “jour, aujoud’hui” = bugün
Türk : gün, kün
Bask : erdi “moitié” = yarım
Türk (Kazan, Karayım) : yartı, Türkiye yarı
Bask : ereka “misseau, canal”
Türk : arık, su arkı
Bask : giza “homme” = kişi
Türk : kişi; Yakut: kişi; Sümer: giş (insan)
Bask : hel “arriver” = muvasalat
Türk : gel-mek
Bask : herén “belle - fille, bru”
Türk : gelin (r, 1 semi - vokal değişmesi)
Bask : il “mourir” = ölmek
Türk : öl - mek, ul + mek (kazan)
Bask : iliki “cadavre” = ölü
Türk : ölü aynı manada ulik = ceset (Kazan)
Bask : Khabara “tumeur”
Türk : kabar - mak, kabarcık
Bask : kızkın “renfrogné, de mauvaise humeur”
Türk : kızgın, kız – mak
Bask : sogır “sourd, qui n’entend pas” — eşilmeyen
Türk : sağır
Bask : zori “gelb, jaune” sarı
Türk : sarı
Bu örneklerin hepsi baskça sözlüklerden alınmıştır. Dergide fazla yer tutacağı için kısaltma zarureti hasıl olmuştur.
Bu niçin böyle oluyor. Çünkü salahiyetli Türkologlar dolayısiyle Ural-Altaistler bu konulara her nedense eğilmemişler, âdeta çekinmişler ve serap arkasından koşanların zümresine katılmaktan ürkmüşlerdir.
Ural-Altaylı kavimlerin de protohistuarı ve prehistuan vardır. Ana dava bunun aydınlatılmasıdır.
Bu hususta antropolog, etnolog ve linguist birlikte çalışacaktır.