ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Salâhi R. Sonyel

Anahtar Kelimeler: Ermeni Meselesi, Ermeni Tehcirleri, Sevk ve İskân Kanunu, Tehcir Kanunu, I. Dünya Savaşı, Osmanlı Hükûmeti

Londra’da çıkan History of the First World War (Birinci Dünya Savaşının Tarihi)[1] adlı haftalık İngilizce derginin Eylül, 1970 sayısında, Dr. A. O. Sarkissian'ın Genocide in Turkey (Türkiye’de Cenosid) başlıklı bir yazısı yayınlandı. Bir Ermeni olan yazar, 1915 yılının sonlarına doğru 500.000 Ermeni’nin Türkler tarafından öldürüldüğünü, geriye kalanların çoğunluğunun çöllük bölgelere sürüldüğünü, orada açlık ve hastalıktan hayatlarını kaybettiklerini, “dikkatla hazırlanan bir plân gereğince” en aşağı 1.500.000 Ermeni’nin imha edildiğini; Ermeni’lere yapılan bu muameleyi örnek tutan Adolf Hitler'in, “Polonya dilini konuşan ırkın imhası” için 22 Ağustos, 1939’da direktif verdiğini cüretle ileri sürüyor.

Görünürde sansasyon yapmayı ilmî araştırmaya tercih eden, bir Ermeni olarak taraf tutan ve baltalayıcı bir yöntem izleyen Dr. Sarkissian, Ermeni tehcir ve kıtalleri konusunda tek taraflı bir yazı kaleme almış bulunuyor. Konuyla ilgili esaslı araştırma yapmadığı, İngiliz, Fransız, Rus, Türk ve hattâ Ermeni kaynaklarına dayanan en yeni eserleri okumadığı ve konuya epeyi ışık serpen Londra’da İngiliz Arşivindeki İngiltere Dışişleri Bakanlığının sayısız belgelerinden faydalanmadığı anlaşılıyor. Dr. Sarkissian, gerçeklere ve rakamlara dayanan, takdirle karşılanabilecek ilmî bir eser meydana getireceği yerde, bir propaganda yazısı kaleme almayı tercih etmiş. Tipik, çığırtkan Ermeni propagandacılarından biri olduğunu gösteriyor. Gün ışığına çıkan en son belgelere göre, Ermeni halkının başına gelen felâketlerden bizzat bu gibi Ermeni propagandacıları sorumludur.

Anadolu’da bazı tehcirlerin vuku bulduğunu, Türklerle Ermenilerin karşılıklı olarak birbirlerine kıydıklarını kimse inkâr etmiyor; fakat Dr, Sarkissian’ın iddialarına tamamen karşıt olarak bu olaylar 1915 yılının sonunda değil, ilk yarısında, en fazla Doğu İllerinde, Türk-Rus hududuna yakın yerlerde, aşağıda belirtilen nedenlerden ötürü vuku buldu. Bu karşılıklı taşkınlıkların aşamı kesinlikle bilinmiyor, çünkü bunları gösterecek istatistikler mevcut değil; dolayısıyla yapılan tahminler hayalîdir. Buna rağmen Dr. Sarkissian’ın, iki milyona yakın Ermeni’nin telef olduğuna dair iddiaları gerçek ve rakamları tamamen tahriften başka birşey değildir. Onun nazariyesine bakılacak olursa, Birinci Dünya Savaşından önce Türkiye’de iki milyonluk bir Ermeni nüfusu vardı ve bunun 1.500.000’ni telef olmuştur. Oysa ki en cömert tahminler dahi Türkiye’deki Ermenilerin nüfusunu 1.500.00 olarak tesbit ediyor[2]. (Bak: Belge No. 1). Van’daki Fransız Konsolosu M. Zarceski daha realist davranarak bu nüfusun 1.300.000 olduğunu ileri sürmüştür[3]. Ermenilerin çoğunlukta olduğu sanılan Doğu Hicrinde dahi nüfus sayıları, Müslüman/Türklerin 4.453.250 (74 %)’lik nüfusuna karşı sadece 913.875 (15 %) idi[4]. Amerika’lı Profesör Magie’nin, Amerika Barış Delegasyonu tarafından kullanılmak üzere, Birinci Dünya Savaşının başlangıcında bizzat hazırladığı[5] rakamlara göre, 1914’de Türkiye’nin Doğu İllerinde yaşayan Ermenilerin sayısı 847.000 idi. Buna, Türkiye’nin güney-doğusundaki Maraş şehrinde yaşayan 55.000 Ermeni de dahildir[6]. 1907 ydına ait Türk nüfus kayıtlarında resmen kayıtlı Ermenilerin sayısı 980.000 idi[7]. Cömertçe yapılacak tahminlere göre, Türkiye’de, tehcirlerden önceki Ermeni nüfusu 1.500.000’i aşmıyordu. Dolayısıyla, Dr. Sarkissian’ın, 1.500.000 Ermeni’nin (yani tüm nüfusun) öldürüldüğüne dair iddiaları ikna edici olmadığı gibi realiteye de uymamaktadır. Dr. Sarkissian, yeni arşiv materyallerinin ışığı altında bu nüfus istatistiklerini tekrar incelemelidir.

Türklerin tahminlerine göre, tehcirler sırasında telef olan Ermenilerin sayısı 200.000 ile 300.000 arasındadır. 1920’de Fransızlar tarafından yapılan bir soruşturmada, Türk halkı ve Ordusunun, tehcir edilenlere karşı doğru muamelede bulundukları, fakat Ermenilerin, Osmanlı Devletine karşı ayaklanarak silâh kullanmaları, Birinci Dünya Savaşına katılmaları, savaşın az gelişmiş bölgelerde sebep olduğu kıtlık, hastalık, uzun yürüyüşlerin getirdiği yorgunluk, seri iklim değişiklikleri ve çapulcuların zengin konvoylara yaptığı saldırılar sonucunda 500.000’e yaklaşık Ermeni’nin telef olduğu sonucuna vardı[8]. Fakat 1920 yılında, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John de Robeck’in İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a, bildirdiğine göre, Müslüman halk da insanca büyük zayiata uğradı[9]. Bir milyonu aşan Türk, ayni nedenlerden ötürü hayatını kaybetti.

Gerçekten telef olan Ermenilerin sayısının kesin olarak saptanamaması, hem Batı Dünyası’nm sempati ve iyiciliğini kazanmak için ilgili istatistikleri büyülten Ermeni propagandacıları hem de Osmanlı İmparatorluğundan Arap illerini Sultan-Halife aleyhine ayaklandırmak maksadıyla uydurma rakamlar kullanan Büyük Devletler, özellikle Britanya, Fransa ve Çarlık Rusyası için bir nimet olmuştur[10]. Bununla beraber, sansasyon yapan Dr. Sarkissian gibi, Ermeni felâketini Almanların Musevilere karşı uyguladığı kırım politikasıyla kıyaslamak, gerçeğin tamamen ve sefilâne tahrifinden başka birşey değildir.

Ermeni tehcirlerine yol açan nedenleri daha açıkça gösteren yeni belgelere göre, Türkiye’nin içindeki ve dışındaki Ermeni ihtilâlcileri, Anadolu’da, özellikle Rus hududuna yakın kuzey-doğuda ve daha önce Kilikya olarak bilinen güney-doğudaki bölgede genel bir ayaklanma hazırlıyorlardı. Maksatları, Ermenilerin, nüfusun yüzde 15’den fazlasını teşkil etmediği Türk illerinde bir Ermeni imparatorluğu kurmaktı. İngiltere Dışişleri Bakanlığı Arşivinde, bu gelişmeleri tanıtlayacak birçok belgeler vardır. Oysa ki o sıralarda Osmanlı Hükümeti, bu önemli noktayı tehcirlerin başlıca nedeni olarak ileri sürdüğü zaman, düşmanlan bunu özür olarak telâkki etmişlerdi. Paris Barış Konferansındaki Ermeni Delegasyonu başkanı M. Aharonian'ın açıkladığına göre, Paris’teki Rus Büyükelçiliği Arşivi de bu konuya ışık serpmektedir. Aharonian, 26 Şubat, 1919’da, Barış Konferansı huzurunda şu açıklamada bulundu:

“.... Ulusumuz, Çarlık yönetimine karşı olan sızlantılarını savaşın başlangıcında unutarak, Bağlaşıkların davasını desteklemek amacıyla Rus bayrağı altında toplanmakla kalmamış, Türkiye’de ve dünyanın her yanındaki ırkdaşlarımız, Çar Hükümetine, şu öneride bulunmuştur: Rus erleriyle birlikte ve Rus generallerinin komutası altında çarpışacak Ermeni lejyonları kurmak ve bunların masraflarım bizzat karşılamak....”

Ulusal Ermeni Delegasyonu başkanı Bogos Nubar, daha açık olarak şunları ekledi:

“.... Türk Hükümeti, savaşın başlarında, Ermenilere bir nevi otonomi (özerklik) önerdi; karşılık olarak, Kafkasya’ya Ruslar aleyhinde kışkırtacak gönüllüler istedi. Ermeniler bu öneriyi reddederek çekinmeden Antant Devletlerinin tarafını tuttular....[11]”.

Ermenilerin kendi vatanları Türkiye’ye karşı girişmiş oldukları ve Türkler nazarında ihanet teşkil eden hareketlerden işte birkaç önemli örnek: Türkiye’nin özellikle kuzey-doğusunda ikamet eden Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı patlamazdan çok önce, Aya Stefano Andlaşmasından bu yana Ermenilerin âdeta hâmisi kesilen Çarlık Rusya’sıyla entrika çeviriyorlardı. Rusya, Ermenilerle Kürtler arasındaki gergin ilişkileri istismardan ve yerli toprak kavgalarını suistimalden asla çekinmiyordu. (Bak: Belge No. 2). Osmanlı İmparatorluğunun iç işlerine karışabilmek için, İmparatorluk içindeki Ermenilerin durumunu kötüye götürmek ve onları Osmanlı Hükümeti üstünde baskı kullanmaya zorlamak amacıyla Kürtler’i Ermeni’lere saldırarak onları katletmeye tahrik ediyordu[12]. İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Sir Louis Mallet'in 2.7.1914’de İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey’e bildirdiğine göre, Sadrazamın görüşünce, Köy’deki (Khoi) Rus Konsolosu Charkoff, Kürt aşiret reislerini, Osmanlı Hükümetine karşı ayaklanmaya kışkırtıyordu. İngiltere Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eyre Crowe, 13 Temmuz, 1914’de şu yorumda bulunuyordu: “Bu entrikalardan maksat, bir yandan Ermenilerin memnuniyetsizliklerini arttırmak, öteyandan da Türk otoritesini azaltmaktır[13]”. (Bak: Belge No. 3).

Rostov’daki sabık İngiliz Konsolos Yardımcısı vekili Francis Blyth Kirby'nin 6 Kasım, 1914’de İngiltere Hâriciyesine bildirdiğine göre, kendisi bu şehirden ayrılmadan önce, David Tchernoff adında bir Ermeni prensiyle konuşmuş, bu prens, Türklerden intikam alabilmek için Rusya ile Türkiye arasında bir savaşın patlak vermesini Ermenilerin dört gözle beklediklerini bildirmiş, şunları eklemişti: “Ermeniler, Ruslardan destek görebileceklerini anladıkları an, Ermenistan ve Türkiye’deki Ermeniler arasında genel bir ihtilâl patlak verecek[14]”. (Bak: Belge No. 4 ve 4A). Altı gün sonra, Türk Ermenilerinin lideri Bogos Nubar, 20.7.1914’den beri Kahire’de İngiliz diplomatik temsilcisi bulunan Milne Cheetham'a. şu bilgiyi veriyordu: “Kilikya Ermenileri, İskenderun, Mersin veya Adana’ya yapılması muhtemel bir çıkartmayı desteklemek için gönüllü yazılmaya hazırdırlar. Dağlık mıntakadaki Ermeniler de kıymetli yardımda bulunabilecek; silâh ve mühimmat temin edilirse, Türklere karşı ayaklanacaktır[15]”. (Bak: Belge No. 5, 5A ve 5B).

Londra’daki Rus Büyükelçisi Kont Benckendorff[16], 24 Şubat, 1915’de Rus Dışişleri Bakanı Sazonoff'un[17] şu ricasını İngiltere Dışişleri Bakanlığına iletiyordu : “Ermenilerin Türklere karşı kullanabileceği silâh ve mühimmatın İskenderun’a gönderilmesi gayretlerinde İngiltere, Fransa ile birleşmelidir”. Rus Büyükelçisi şunları ekliyordu: “Zeytunlu Ermeni milletvekilleri Mavino Huian, Michael Avardian ve Gasparian’ın Rus Kafkas Ordusu sahra kurmayına bildirdiklerine göre, Kilikya’nın her tarafında, özellikle Zeytun’da Hınçak örgütünün birçok taraftarları, Adana, Hacin, Sis, Furnuz, Maraş ve Halep’te komiteleri vardır. Başlatılacak akımın başına 1895’deki akımı yöneten ayni fertler - Tohadjian, Enidunian, Surenian, Tchakirian, lagubian ve Gasparian - geçirilebilir. Söylendiğine göre Zeytun halkı 15.000 savaşçı toplayabilir, İskenderun veya dolaylarına baskın yapmadan çok sayıda silâhı içeriye taşıyabileceklerini bildirdiler[18]”. Silâhların İskenderun’dan içeriye taşınması güçlüğü yüzünden bu teklife yaklaşmayan İngiltere Hükümeti, şu görüşü ileri sürüyordu: “Rus Hükümeti, Ermeni âsilerin Bağlaşıklara gerçekten faydalı olacağına eminse, onlara, bu gibi silâhlan Karadeniz yoluyla bizzat kendisi sağlayabilir.”[19] (Bak: Belge No. 6 ve 6 A).

Sofya’daki Ermeni Komitesi delegesi M. Varandian, 3 Mart 1915’de İngiliz Büyükelçisi Sir Bax Ironside'a[20] başvurarak Amerika ve Balkanlardaki 20.000 gönüllü Ermeni’yi “İskenderun’daki Likya” sahiline ânî bir baskın yapmada kullanmak için müsaade istedi[21], (Bak: Belge No. 7 ve 7A) fakat İngiltere Dışişleri Bakanlığı, bu plânın tatbik imkânı olmadağı sonucuna vardı[22]. Üç hafta sonra, Amerika’daki Ulusal Ermeni Savunma Komitesinin başkanı Miran Seraslan, veznedarı M. D. Manuelian ve sekreteri Y. Servart, İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey'e bir mektup göndererek, Kilikya’ya gönüllü sevketmek için gerekli hazırlıkları yapmakla meşgul olduklarını, oradaki “halkın büyük çoğunluğunun Türk yönetimine karşı isyan bayrağını açarak, Türkleri dağıtacağını ve Türklerin Mısır’a doğru ilerleyişlerine engel olacağını” bildiriyor, deniz sahilinden, “Suedian (!) ve Çokmarzavan’dan (!) Yavuzdağ yoluyla Maraş ve Fındıcık, oradan da Zeytun, Furnuz, Hacin ve Sis’e” kadar yayılacak ihtilâlin başarılı olacağı iddiasında bulunuyorlardı. Bu suretle, “Toros’lardan denize kadar uzanan bir savaş bölgesi kurulmuş olacağını” belirtiyorlardı. Bu proje, İngiltere Dışişleri Bakanlığında, eski projeye nisbeten “daha olgun” bulunmakla beraber, bunun da eski proje gibi “tatbiki imkânsız” olduğu sonucuna varılıyordu[23]. (Bak: Belge No. 8 ve 8A).

Bu arada Ermeniler, Rusların teşviki üzerine, Türkiye’nin kuzey-doğu cephesi gerisinde olay çıkarmaya başladılar. Türk halkının meskûn bulunduğu köylere saldırdılar; Karahisar’ı tamamen tahrip ederek yaktılar. Bu olaylar, İran’daki İngiliz diplomatik temsilcisi Charles Marling tarafından İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Lancelot Oliphant'a[24] özel surette bildirildiği zaman, öteki, “Karahisar olaylarıyla ilgili söylentilerin çok çirkin olduğunu” belirtiyordu[25]. Selanik’teki Fransız Konsolosluğundan temin edilen haberlere göre, katliamlar tek taraflı değildi: Van ilindeki Ermeniler de “birçok Türk temizlemişlerdi[26]”. Türk Harp Tarihi belgelerine dayanan bazı Türk tarihçileri, 90.000 Türk’ün telef olduğu Sarıkamış felâketinin suçunu, Rusların ajanı görevini gören bazı yerli Ermenilere yüklemektedirler. Türk hatları gerisinde geniş bir ihtilâl çıkarmaları ve Osmanlı Ordusunu iki ateş arasında bırakmaları ihtimalinden ötürü, Osmanlı Hükümeti, Ermenileri, düşmana yardım edebilecekleri ve saldırıya maruz kalabilecek nazik, stratejik noktalardan kaldırabilmek için Tehcir Kanununu kabul etti. Bu kanun, Ermenilerin fiilî ve silâhlı İsyan hareketinden çok sonra, Osmanlı Devletinin Ordusunu, silâhsız sivil halkını Ermeni taşkınlıklarına karşı korumak ve savaşı kazanmasına engel olacak davranışları önlemek için başvurulan bir “millî nefis müdafaası” idi[27].

1918 sonbaharında İngiliz Ordusu tarafından Filistin’de ele geçirilen gizli Türk belgeleri, Türk Hükümetinin kıtallerle ilişiği olmadığını, fakat bazı Ermeni liderlerinin sürülmesini emrettiğini gösteriyor. İngilizceden çevrilen bu belgeleri aynen yayınlıyoruz:

“Vali Celâl’den Antep Mutasarrıfına, kapalı telyazısı No. 50/627, şifre numarası 25, Halep, 28 Nisan, 1915. Şifresi zat-ı âliniz tarafından açılacak gizli mesaj.

“İçişleri Bakanlığından alman şifreli bir mesajı ilişikte gönderiyorum. Hınçak ve Taşnak Komitelerinin şubelerini derhal kapatınız. Faal lider veya üyeleri arasında tehlikeli veya zararlı olanlarını tutuklayınız, onları araştırınız, üzerlerinde bulunacak belgeleri inceleyiniz ve durumdan beni haberdar ediniz. Bu emrin esaslı surette yerine getirilmesi gerektiğinden, başgöstermesi muhtemel herhangi bir mukabil hareketi bertaraf edebilmeniz için, harekete geçmeden önce kâfi sayada kuvvet tedarik etmenizi salık veririm. Vali Celâl”. İlişik:

“Ermeni komiteleri, siyasal ve ihtilâlci teşekkülleri vasıtasıyla muhtariyet teminine çalıştıklarından; Taşnak Komitesi, savaşın patlamasından sonra, Rusya’daki Ermenileri bize karşı ayaklandırmak kararını aldığından ve Türkiye’deki Ermenilere, Türk Ordusunun bitap düşmesini beklemelerini ve sonra memleketin hayat ve geleceğine etki yapacak bir tutum izlemelerini önerdiğinden; yukarıdaki karar ve memleketin savaşla uğraştığı sırada Zeytun, Bitlis, Sivas ve Van’da vukubulan son ayaklanma hareketleri onların hainane emellerini yeniden doğruladığından; merkezleri yabancı ülkelerde bulunan ve üyelerinin gayretleriyle tam bir ihtilâl hazırlamış olan bütün Ermeni Komiteleri, gayeleri olan muhtariyeti ancak Hükümete karşı savaşmakla temin edebilecekleri görüşüne sahip olduklarından; bazıları Kayseri ve Sivas’ta meydana çıkarılan bomba ve tabancalar saklayan, çoğunluğu Türkiyeli Ermenilerden müteşekkil gönüllü taburları kurarak memleketi istilâ eden Ermeni Komiteleri, Türk Ordusunu arkadan tehdit etmek gayesini güttüğünden -ki bu onların örgüt ve yayınlarıyla tanıtlanmıştır - bizce bir ölüm kalım davası haline gelen bu gibi örgütlerin varlığına Türk Hükümeti bundan böyle gözlerini kapayamayacağından ve buna tahammül edemeyeceğinden; bir huzursuzluk kaynağı teşkil eden bu kabil Komitelerin varlığı türeye uygun sayılamayacağından ve bu kabil siyasal kuruluşların ortadan kaldırılması lüzumu ivedi ile duyulduğundan; Türk Orduları Başkomutanıyla oydaş olarak aşağıdaki kararı almış bulunuyoruz. Bu kararı, lüzumlu hazırlıkları yaptıktan sonra ivedi ile yerine getirmelisiniz: illerdeki Hınçak, Taşnak ve benzeri komitelerin şubeleri derhal kapatılmalı, bu şubelerde bulunacak bütün belgeler, yok edilme fırsatı verilmeden ele geçirilmelidir. Hükümete tehlikeli veya dokuncalı addedilecek Komitelerin bütün faal lider ve üyeleri derhal tevkif edilmelidir. Evlerinde kalmalarına itiraz ettiğiniz Ermeniler de, kaçma fırsatı verilmeden, uygun bir yerde toplanmalıdır. Şüpheli yerlerde silâh araştırması yapılmalıdır, fakat harekete geçmeden önce, mukabil herhangi bir davranışa karşı sakıntılı davranarak askerlerin başındaki komutanla ilgili arajman yapılmalıdır. Bu emri esaslı surette yerine getirmek için en titiz hazırlıklara girişilmelidir. Bulunan bütün belgeler incelenmeli ve bunun sonucu olarak tutuklanacak kimseler Askerî Mahkemeye sevkedilmelidir. Tutuklanacak şahısların sayısı ve bu emrin yerine getirilmesiyle ilgili detay devamlı surette bana bildirilmelidir. Bu emir kesin olarak Komitelerin yayılmasına karşı bir tedbir olduğundan, bunu, Müslüman ve Ermenilerin birbirlerini katletmelerine yol açacak bir şekilde uygulamaktan kaçınmalısınız”.

Bu belge, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Dairesi Konsoloslarından W. S. Edmonds tarafından 16.1.1920’de şöyle yorumlandı: “Bu belgede, kıtallerle ilgili ithamları takviye edecek kâfi derecede delil yok”. Doğu Dairesi memurlarından D. G. Osborne şu görüşleri ekledi: “Bilâkis, İçişleri Bakanının emirnamesinin son paragrafı, kıtallere yol açabilecek tedbirlerden kaçınılmasını kesinlikle öneriyor[28]”.

Bu arada tutuklanarak sürülmesi emredilen Ermenilerden müteşekkil konvoylar, Türk halkı cephelerde dış düşmanlara karşı çarpışmakla uğraştığından ve adam azlığı yüzünden, asker olmayan kimselerin, özellikle zindanlardan bu maksatla serbest bırakılmış mahkûmların ve Ermenilerle eski ayrılıkları olan[29] yerli Kürtlerin emrine veriliyordu. Tehcirler, Kürtlere, işledikleri ihanetleri yüzünden Osmanlı Hükümetinin gözünden düşen Ermenilere sert muamelede bulunmak fırsatını veriyordu[30]. Kıtalleri Osmanlı Hükümetinin plânladığını gösterecek herhangi bir delil yoktur. Tehcirlere gelince bunlar, etkili olmak için Osmanlı Hükümeti tarafından esaslı surette plânlanmıştı, çünkü Osmanlı devlet adamları gerçekten bir Ermeni ayaklanmasının büyük tehlikesi içinde yaşıyor, bu tehlikeyi azaltmak hedefini güdüyorlardı. Bu davranışını 1916 Şubatında savunan Osmanlı Hükümeti, bir ihtilâl ve ayaklanma teşvik eden Ermenilerin kan dökülmesine sebep olduğunu ileri sürüyor, şu demeçte bulunuyordu: “Rus saldırısı başladığı sırada Türk askerleri ihanete uğradı.... Askerî nedenlerden ötürü, Ermenilerin bazı bölgelerden kaldırılması icap etmiştir[31]”. Vukubulan olaylardan tüm Türk halkı sorumlu tutulamaz. Eldeki belgeler, bu olayların anî ve oldukça büyük tahrikler sonucunda vukubulduğunu gösteriyor.

Dr. Sarkissian’ın deyimine göre, “Türkiye’de diğer toplumlara nisbeten müreffeh bir Hıristiyan azınlığı olan[32]” Ermeni halkı, Osmanlı sosyal düzeni içinde baskı altında yaşayan bir topluluk değildi. Bilâkis, Osmanlı Hükümetine en azdan bir Dışişleri Bakanı, yedi diğer bakan, birçok senatör, milletvekili, büyükelçi, yargıç ve yönetici yetiştiren ve diğer toplumlara nisbeten müreffeh bir azınlıktı[33]. Buna rağmen Ermeniler, Büyük Devletlerin, örneğin Çarlık Rusyası, Fransa ve Britanya’nın toprak ihtiraslarının, arsız, muhteris, dar görüşlü Ermeni siyasî liderlerinin ve Hınçak, Armenagan Ram-gavar ve en hunhar örgüt olan Taşnaksutium gibi sorumsuz tedhiş organlarının kurbanı oldular. 1915 Şubatında Tiflis’de düzenlenen ve bütün Ermenileri kapsıyan Ulusal Ermeni Kongresinin açıkladığına göre, Taşnak örgütü, Türkiye’deki Ermenileri silâhlandırmak ve uygun bir zamanda onları ayaklandırmaya kışkırtmak amacıyla Rus Hükümetinden 200.000 ruble yardım almıştı[34].

10.9.1913’ten beri Van’da İngiliz Viz-Konsolosu bulunan Teğmen Ian M. Smith'in 10.1.1914’de bildirdiğine göre, oradaki Taşnak Partisinin etkisi, izlediği daha faal ve daha aşın politika yüzünden, diğer iki Ermeni partisinin etkisinden daha yaygındı. Viz-Konsolos şunları ekledi:

“İyice örgütlenmiştir; ianelerden elde edilmiş muntazam geliri ve ildeki Ermeni köylerinde ajanları vardır. Yandaki Merkez Komitesiyle temas halinde olan bu ajanlar parti için çalışır. Parti, son yıl zarfında gizlice silâh ithali ve bunların kendi taraftarları arasında dağıtılmasıyla ilgilendi... Van’da söylendiğine göre Ermeniler şimdi Kürtlerden daha iyi silâhlıdırlar.... maksatları, ildeki Ermenileri icabı halinde Müslümanlara karşı koyabilecek bir duruma getirmektir[35]”.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası memurlarından R. McDonell'ın bildirdiğine göre Taşnak örgütü, “kendi halkı arasında tedhiş hareketlerine başvurarak para topluyor, silâh ve mühimmat satın alımına çok para sarfediyor.. .. Müslümanlar aleyhinde nefret duyguları tahrik ediyordu”. Taşnaklara göre fetihsiz barış olamazdı; onları hiçbir karar memnun etmiyordu; gayeleri, Erivan’dan Akdeniz’e kadar uzanacak bir Ermenistan kurmaktı[36]. Taşnaksutium, bir parti olarak, büyük sorumluluk taşımaktadır, çünkü çoğu defalar kıtaller irtikâp edecek çetelerin örgütlenmesinde ve birçok Müslüman köylerinin sakinlerinin tamamen imhasında başlıca rolü oynuyordu[37].

Dr. Sarkissian, tehcirlere ve onların sonucu olan Ermeni aleyhtarı taşkınlıklara yol açan nedenlerden hiç söz etmiyor. Çığırtkan Ermeni propagandası, gerçekleri tamamen örtbas etti. Bu propaganda Batı Dünyasını, özellikle Birleşik Amerika’yı altüst etti. Amerika’daki Ermeni teşekkülleri, Türk ulusuna karşı bir çekiştirme, lekeleme ve küfür kampanyası açmış bulunuyor. Haddinden fazla muhteris Ermeni liderlerinin izlediği miyop ve dar görüşlü politikanın sebep olduğu sonuçlardan Türk ulusunu sorumlu gösteriyorlar. Propaganda maksatları için birçok masraflarda bulunan bu çığırtkan vc sansasyon heveslisi Ermeni liderleri[38], gerçekte Türkiye ile olan anlaşmazlıklarım halletmek niyetinde değillerdi. 1896’da yaptıkları gibi, 1919 yalından sonra da, çığırtkanlıklarıyla Avrupa’nın dikkatini çekmek gayesini güden eski politikalarında devam ettiler[39]. Binlerce Ermeninin 1920 Şubatında Türkler tarafından Kilikya’da katledildiğini ileri sürerek gürültü kopardılar[40]. Oysaki İstanbul’daki Amerika Yüksek Komiseri Amiral A. L. Bristol (1886-1942), Washingtont gönderdiği bir raporda, Kilikya olaylarının, Türkiye’yi parçalamak gayesini güden Bağlaşıkların plânlarının bir kısmını teşkil edecek bağımsız bir Ermenistan kurmak gayretlerine yardımcı olmak üzere siyasî nedenlerden ötürü mübalâğalı bir şekilde aksettirildiğini bildiriyordu[41]. Kilikya’da katledilen ve Ermeni intikam birlikleri tarafından köyleri yağma edilerek yakılan Türklerdi. Suriye’deki Fransız Başkomutanı ve Yüksek Komiseri General Gouraud'un., 25.11.1920 tarihli bir raporunda açıklandığına göre Ermeniler, Türk sakinlere karşı kıtal, yağma ve yangın dahil, bir intikam mücadelesi açtılar. Bu açıklama, İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden R. McDonell'i şu yorumda bulunmaya şevketti: “Ne yazık ki bu açıklama daha önce yapılmadı”. D. G. Osborne şunları ekledi : “Evet, Ermeni sempatizanlarının taşrada yaymış oldukları diğer hikâyeleri düzeltmek için vakit çok geç[42]”. Bu arada Bâbıâli, Kilikya olaylarını incelemek amacıyla karma bir komisyon kurulmasını önerdiyse de, İngiliz Hâriciyesi bunu onaylamadı, çünkü Fransızlar, kendi lehlerinde olmıyacak bir soruşturmayı herhalde kabul etmiyeceklerdi. Oysa ki D. G. Osborne, Fransızlar tarafından bazı Türk köylerine gönderilen Ermeni intikam ekipleri hakkında daha fazla bilgi toplamayı arzuluyordu[43].

Bu arada, Tiflis’teki İngiliz diplomatik temsilcisi O. Wardrop, Ermenilerin Gürcistan’daki diplomatik temsilcisi M. Evangulov tarafından gönderilen bir notayı Hâriciyeye iletiyordu. Bu notada, Ermeni halkının güvenliğini sağlamak için İngiliz Hükümeti tarafından ne gibi tedbirler alındığı soruluyor, “kıtallerden sorumlu olanların” cezalandırılması talep ediliyordu. Bu talep karşısında, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası memurlarından D. G. Osborne, 7.4.1920’de şu yorumda bulundu:

“Ermeni makamlarının, Erivan Cumhuriyetindeki Müslümanları görünürde imha etmek kararının, M. Evangulov'la. müzakere edebileceği daha uygun bir konu olduğunu Mr. Wardrop'a bildirmeliyiz”.

Dışişleri Bakanlığı Daimî Müsteşarı Sir Eyre Crowe, 8.4.1920’de şu yorumu ekledi:

“Türklerin Ermeniler aleyhinde başlatmış oldukları haçlı seferden hiç şüphesiz en çok Ermenilerin kendileri sorumludur.... Evangulov'a. vereceğimiz yegâne cevap şu olmalıdır: Wardrop'un bize gönderdiği ve Müslüman halkın şikâyetlerini yansıtan dilekçenin bir suretini ona göndermeli ve Ermenilerin Müslümanlara karşı girişmiş oldukları takibatın, Bağlaşıkların, Ermenilere yardım etme gayretlerini ne kadar güçleştirdiğine işaret etmeliyiz[44]”.

Ermeni propagandası o kadar yaygın bir hale geldi ki, 1920 Haziranının sonuna doğru Amiral Bristol, Birleşik Amerika Hükümetine, bu propagandaya karşı tutumlu davranmasını önerdi[45]. 9 Kasım, 1920’de İngiliz Hâriciyesi, Ermeni propagandasının bizzat Ermeni gayelerini mağlûp ettiğini Taşnak liderlerinden M. Aharonian'a bildirmek kararını aldı. Ermenilerin, bir hayır teşekkülü imiş gibi İngiliz Hükümetine devamlı müracaatta bulunmaları, İngilizlerin canını sıkıyordu. İngilizlere göre Ermeniler, devamlı surette merhamet ve yardım dilenecekleri yerde, Ermenistan’da kendi kendilerine güvenebildiklerini ve siyasal kabiliyetleri olduğunu göstermeliydiler. D. G. Osborne şu yorumda bulundu: “.... propaganda ve dilenciliğe dayanan tamamen haricî bir politika yerine, biraz da olsa, içeride yapıcı ve yönetici kabiliyetin kesin delillerini görmek istiyoruz[46]”.

Dört gün sonra Osborne, Ermeni Taşnak liderlerinden Aharonian’la konuşurken, Hacin’de 10.000 Etmeninin öldürüldüğüne dair Ermeni kaynaklarından alınan haberlerin tamemen asılsız olduğunu beyan etti. Bu görüşmeyi Osborne anlatıyor:

“Özellikle mübalâğa olan ve gerçeği tahrif eden bu kabil devamlı yardım dileklerinin bizzat kendi gayelerini mağlûp ettiğini, çoğu defalar ‘kurt geliyor’ diye haykırdıklarını, şimdi de felâket hakikaten başgösterdiği sırada halkın ilgi veya sempatisini tahrik edemediklerini kendisine bildirdim. Ermeni propagandacılarının hevesli davranışlarını kınamada benimle oydaş olduğunu söyledi[47]”. (Bak Belge No. 9 ve 9 A).

Şurası kayda değer: Bizzat Aharonian, Kilikya Ermenilerinden aldığı ve Türkler tarafından orada 7.000 Ermeni’nin katledildiğini iddia eden bir yazıyı Paris’teki İngiliz Büyükelçisine gönderdiği bir mektuba iliştirmişti[48].

İngiltere Dışişleri Bakam Lord Curzon’a, göre, Erivan Ermenilerinin liderleri “değersiz kimselerdi[49]” (Bak: Belge No. 10 ve 10A). 11 Mart, 1920’de Lordlar Kamarasında yapılan müzakereler sırasında, Kilikya’da birçok Ermenilerin katledildiğini iddia eden Ermeni hamisi Lord Bryce'a[50] cevaben, Lord Curzon, Ermenilerin, bazı şahısların kolayca tahmin edeceği gibi “masum kuzular olmadıklarını” kesinlikle belirtti ve şöyle dedi: “Onların, anlaşılan tahrik altında, oldukça vahşiyane ve kanara birçok saldırılarda bulunduklarını gösterecek belgelere sahip bulunuyorum. ... [51]” İngiliz Intelicens Servisi mensuplarından Leslie Urquhart'ın bildirdiğine göre, 1918 Temmuzunda Ermeni âsileri Bakû’da 8.000’den fazla ve Elizabetopol ilçesinde 18.000’den fazla silâhsız Tatar’ı “gaddarca katlettiler[52]”. (Bak: Belge No. 11). “Kafkasya’nın güney-batısında, Kars, Ardahan, Oltu, Kağman, Batum, Eyindir, Kemerli, Nahcivan, Ordunabad ve civarında yaşayan üç milyon Müslüman adına” 1919 Martında, İngiltere Kıralına uzun bir telyazısı gönderen Kars Şûrası Başkanı İbrahim, “Ermenilerin 1.000’den fazla Müslüman köyünü tamamen tahrip ettiklerini ve 100.000’den fazla masum Müslüman kadın ve çocuklarının kanını dökerek, dokunulmadık ve tahrip edilmedik haysiyet ve mülk bırakmadıklarını” bildirdi. Bu sızlantı üzerine İngiltere Dışişleri Bakanlığı, bu konuyla ilgili olarak Askerî Intelicens Şefinden mufassal bir rapor istedi[53]. Askerî İntelicens Şefi, altı gün sonra şu cevabı verdi: “Türkler önünden kaçarken Ermenilerin kıtaller düzenlemiş olması muhtemelen gerçek olabilir[54]”.

Azerbaycan Dışişleri Bakanı Caferof, 1919 Eylülünde Erivan Hükümeti Dışişleri Bakanına gönderdiği bir notada, Erivan Ermenilerinin, 1918 Ocak ayı başlangıcından Türklerin muvasalatına kadar, 300’den fazla Müslüman köyünü tahrip ettiklerini ve nüfusun çoğunluğunu katlettiklerini bildirdi. Azerbaycan Dışişleri Bakanına göre, Müslüman Tatarlara karşı irtikâp edilen kıtaller anlatılmaz derecede korkunç idi: “Kadınların ırzına geçilmiş, Erivan ilçesine bağlı Şahab köyünde birçok çocuklar fırınlarda yakılmıştı”. Bu azgınlıklara maruz kalan köyler şunlardı: Kadilu, Şagablu, Karakaç, Dohnaz, Karabekliar, Agasıbekli; Millî-Darası bölgesi köyleri, Novobayezitski ilçesinde Basargeçerski bölgesi köyleri; Kızivan, Subatan, Zagalu, Şahab köyleri; Ehmiatzin ve Sürmelin ilçeleri. Bu korkunç vahşet, Ermeni Parlâmentosunun bazı üyelerini, özellikle Sosyalist-İhtilâlciler Partisine mensup milletvekillerini gazaba getirerek harekete geçirdi. Ehmiatzin ilçesinde Paşakent, Takarlı, Kuru-Gün, Ulalıkof, Tayışürük, Can-feda, Kerim-Arç, Agcar, Igdalu, Karhun, Kelam-Aroltk köyleriyle diğer köylerdeki Tatarlara karşı girişilen kıtal hareketleriyle ilgili olarak Parlâmentoda, İçişleri Bakanına sorular sordular, şu açıklamada bulundular:

“Yerli Ermeni halkı, bu soygunculuk ve kıtal hareketlerine engel olmak şunda dursun, bilâkis bunlara kendileri de katıldılar”.

Azerbaycan Hükümeti, bu taşkınlıklara karşı Ermeni Hükümetini şiddetle protesto ediyor, onu sorumlu gösteriyordu[55]. (Bak: Belge No. 12). İran Dışişleri Bakanı Etela-ül-Mülk de, 21 Ekim, 1919’da İngiltere’nin Tahran’daki Büyükelçisi Sir Percy Cox'a[56] verdiği benzer bir notada, Ermenilerin Erivan, Nahcivan ve Kars ilçesiyle İran- Ermenistan hududu boyunca Müslüman halka karşı giriştikleri kıtal hareketlerinden ötürü şiddetli protestoda bulunuyordu[57]. (Bak: Belge No. 13 ve 13A). Bu arada, Osmanlı Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri İsmail Cenani de, Ermenilerin Sarıkamış, Kızıl Hamam, Kağızman ve diğer köylerdeki Müslümanlara saldırışlarını 4 Eylül, 1919’da protesto etmişti. Bu protestolar üzerine, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası yetkililerinden N. D. Peterson, 9 Ekim, 1919’da şu yorumda bulundu:

“Bu raporlar, Ermenileri çok kötü gösteriyor. Bunları Bayan Emily Robinson ve Ermenilerin kurbanlık masumlar olduklarına inananlar okusun[58]”.

Durum o kadar tehlikeli bir kerteye geldi ki, Tiflis’teki İngiliz diplomatik temsilcisi O. Wardrop, 4 Mart, 1920 tarihinde İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a şunları bildirdi:

“Hiç tereddüt etmeden diyebilirim ki, Müslümanların can ve mallarını Taşnakçı bir Ermeni Hükümetine emanet etmek, insanlık açısından bence kabili tavsiye değildir. Ermenilerin Müslüman yönetimi altında daha salim olacaklarına, fakat Müslümanların Taşnak Ermeni yönetimi altında asla emniyette olmayacaklarına inanıyorum[59]”.

Bu raporlardan müteessir olan Lord Curzon, Nubar, Aharonian ve Erivan Piskoposundan müteşekkil bir Ermeni delegasyonuna, vatandaşlarının hareketlerinin “çılgınca ve savunulmaz” olduğunu söyledi; Ermeniler bu kadar “istikrarsızlık ve iğtişaş sevdası” gösterdikleri takdirde, kimsenin Ermenistan’a bakmayacağını ihtar etti[60]. Ermeni liderleri, kıtalleri inkâra ve suçu Tatarlara yüklemeye kalkıştılarsa da başarı sağlayamadılar[61]. (Bak: Belge No. 14, 14A ve 14B).

Askerî İntelicens Şubesi Şefi, Tüm-General W. Thwaites, 1920 Eylülünde, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Daimî Müsteşarı Lord Hardinge'e gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu:

“.... Ermenilerin tatmin edici müttefikler olduklarını veya hak iddia ettikleri bütün sempatiye lâyik olduklarını sanmak abestir...,[62]”. (Bak: Belge No 15, 15A ve 15B).

Bir Amerikan askerî hey’etinin başkanı sıfatıyla Ermenistan ve Türkiye’yi ziyaret eden Tüm-General James G. Harbord (1886-1947), Amerikan Senatosu için hazırladığı raporunda şunları beyan etti:

“Ermeni, kan akıtılmasında suçsuz değildir. Kürtler, İmparatorluk çöktükten sonra Rus ordusu parçalanınca, Rus Bolşeviklerine refakat eden Ermeni milis kuvvetlerinin birçok Kürt’ü gayet gaddarca katlettiklerini ileri sürüyorlar. Erzurum halkı da, yüzlerce Türk’ün içinde telef olduğu yanık binaları göstererek ayni iddiada bulunuyorlar[63]”.

Amerikan eksperlerinden, Ermenistan’daki Amerikan Misyonuna mensup Dr. Pratt ve Erivan’da yardım işleriyle uğraşan Amerikan Yüksek Komiseri Albay Haskell, Ermeni halkı ve liderlerini çok aşağı sayıyorlardı. Dr. Pratt, Ermenilerin “hırsız, aldatıcı ve çılgın” olduklarını, Albay Haskell, “meslek itibariyle dilenci, hırsız ve yalancı” olduklarını, “tamamen alçaldıklarını, birbirlerine yardım edecek kabiliyet ve isteğe sahip olmadıklarını ve minnettarlıktan ari bulunduklarını” ileri sürdü[64]. (Bak: Belge No. 16, 16A ve 16B).

Bu kadar kötü meziyetlerine rağmen Ermeni halkı, dışarıdan tahrik edilmediğinde, yüzyıllar boyunca Türk halkıyla birlikte beraber yaşayabildi[65]. Kan dökmekten hoşlanan, memleket dışındaki bazı tedhişçi, menfaat düşkünü, maceraperest Ermeni liderleri, bu halkı kendi entrikalarında kullanmaya karar vermeden önce Ermeniler, Osmanlı toplumunun en iyi meyvalarından faydalanıyordu. Fakat bu liderler, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak emelinde olan İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusyası gibi büyük devletlerin, gizli maksat ve çıkarları için Ermeni halkını kullanmalarına müsaade ettiler. Dolayısıyla, Ermeni felâketinden bütün Türk ulusunu sorumlu tutmak ve asıl suçlu olan bu devletlerle bazı Ermeni liderlerinin sorumsuz davranışlarını görmemezlikten gelmek, adaletin tahrifinden başka birşey değildir.

Not: Bu yazıdaki belgelerin foto-kopileri, Londra’daki İngiliz Arşivi Genel Müdürünün müsaadeleriyle yayınlanmıştır.































Dipnotlar

  1. History of the First World War, C. 3, No. 16, Eylül, 1970, Londra; imparatorluk Savaş Müzesi (Imperial War Museum) ile iibirliği yapan BPC Publishing Ltd. tarafından yayınlanır ; ss. 1321- 1327.
  2. General Zalenyi, Zapiski, C. XVIII, Tiflis, 1896, bak iktibasen Ahmed Emin, Turkey in the World War, New Haven, 1930, s. 213; PRO., FO. 371/4229/86552; kısaca (PRO) Public Record Office (İngiliz Arşivi) FO. 371: İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın 371’inci sınıfdaki siyasal belgeleri. Yazıda bu kısaltmalar kullanılacaktır.
  3. Revue de Paris, 15.4.1914. Tournebize’e göre (1901), Türkiye’deki Ermeni nüfusu 1.158.000; Kevork Arslanian’a göre (1914) 1.800.000 idi. Dr. Lepsius, Ermeni nüfusunu 1.600,000 olarak; 1897 yılı Fransız Sarı Kitabı 1.475.000; Francis de Pressence (1895), 1.200.000 olarak gösteriyor; ayrıca bak, Sadi Koçaş, Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk-Ermeni İlişkileri, Ankara, 1967, s. 257.
  4. Ahmed Emin, op. cit., s. 212; PRO., FO. 371/4229/86552, İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’dan İngiltere Dışişleri Bakanı Vekili Lord Curzon’a yazı No. 839 / M. 1954, İstanbul, 24.5.1919 ; ayrıca bak Livre Jaune, 1897 ; Vital Guinet, Turquie d'Asie, Paris, 1892; Encyclopaedia Britannica, 1919 ; Sadi Koçaş, op. cit., s. 258.
  5. PRO., FO. 371/4239/E 160318, Siyasal Intelicens Departmanı, Coğrafya Bölümü Raporu, 10.2.1920.
  6. PRO., FO. 371/4162/E 13585.
  7. Ahmed Emin, op. cit., ss. 212-213.
  8. Commandant M. Larcher, La guerre turque dans la guerre mondiale, Paris, 1926, s. 396; Ahmed Emin, op. cit., s. 221.
  9. PRO., FO. 371/5044/E 2310, Amiral de Robeck’ten Curzon'a yazı, Istanbul, 17.3.1920. Earl Curzon of Kedleston, 29.10.1919’da İngiltere Dışişleri Bakanı atanmıştı ; bak Foreign Office List, Londra, 1920 ; ayrıca bak, Sadi Koçaş, op. cit., s. 289.
  10. Bak: Hüseyin-McMahon yazışması, PRO., FO. 371/2768/76954, İngiltere Dışişleri Bakanlığından Sir H. McMahon’a kapalı telyazısı No. 339, Londra, 27.4.1916 ibid., 83296, Dışişleri Bakanlığından ayni şahsiyete, kapalı telyazısı No. 322, 2.5.1916 PRO., FO. 371/3384/183770, Siyasal Intelicens Departmanı gizli muhtırası, tahminen 5.11.1918; PRO., FO. 371/4185/153432. İbn Ali Hüseyin’le ilgili olarak bak, J. Morris, The Hashemite Kings, 1959. Hicaz kıralı Hüseyin (1916-1924), modem Arab Haşemi sülâlesinin kurucusudur. 1908’den 1916’ya kadar Mekke Emirliğinde bulunmuş, 1916’da Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklanarak Antant Devletleriyle birleşmiş, 1924'de Hicaz'ın ilk kıralı olarak görevinden çekilerek Kıbrıs'a yerleşmiş, daha sonra Amman’da vefat etmiştir.
  11. PRO., FO. 371 /4376/P.I.D. 206, Paris Konferansı, 26.2.1919. Antant Devletleri, özellikle Britanya, Fransa, İtalya ve Rusya’dan mürekkepti. Bu Devletler, Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğuna karşı cephe almışlardı.
  12. PRO., FO. 371/2130/15735, Alman Büyükelçisinden İngiltere Dışişleri Bakanlığına yazı- Londra’da alınış tarihi 9.4.1914; ayrıca bak Sadi Koçaş, op. cit., ss. 76, 83-84.
  13. PRO., FO. 371/2130/31341, Sir Louis Mallet’ten Sir Edward Grey’e yazı No. 477, İstanbul, 2.7.1914. Sir Louis Mallet, 10.10.1913’den Birinci Dünya Savaşının başlangıcına kadar İngiltere’nin İstanbul büyükelçisi idi. Bak Foreign Office List, Londra, 1914. Sir Eyre Crowe, 11.1.1912’de İngiltere Dışişleri Bakanlığına Müsteşar Yardımcısı olarak atanmış, 27.11.1920’de Müsteşarlığa terfi etmişti. Bak Foreign Office List, 1913 ve 1921.
  14. PRO., FO. 371/a146/68443.
  15. PRO., FO. 371/2146/70404, Cheetham’dan Grey’e, kapalı telyazısı No. 257, Kahire, 12.11.1914. PRO., FO. 371, dosya No. 2485, Türkiye’nin özellikle nazik ve stratejik bölgelerinde isyan çıkarmaya çalıjan Ermenilerin ilgili birçok plânlarını ihtiva eder.
  16. Kont Alexander Benckendorff (1849-1917), Rusya’nın 1903’ten beri Londra Büyükelçisi idi.
  17. Sergius Dmitrievilch Sazonoff (1861-1927), Rus devlet adamı ve diplomat.
  18. PRO., FO. 371/2484/46942, Rus Büyükelçisinden İngiltere Dışişleri Bakanlığına yazı. Londra, 17.4.1915.
  19. PRO..FO. 371/2484/22083, Kont Benckendorff’tan yazı, Londra 24.2.1915.
  20. Sir Bax Ironside, 9.10.1907’de büyükelçi atanmıştı; bak Foreign Office List, Londra, 1908.
  21. PRO., FO. 371/2484/25167, Sir H. Bax Ironside’dan Dışişleri Bakanlığına kapalı telyazısı No. 75, Sofya, 3.3.1915; ibid., 37609, Ironside’dan Grey’e, gizli yazı No. 20, Sofya, 6.3.1915.
  22. PRO., FO. 371/2484/28172, Dışişleri Bakanlığından Sir Bax Ironside’a kapalı telyazısı No. 52, Londra, 12.3.1915.
  23. PRO., FO. 371/2485/41444, Ulusal Ermeni Savunma Komitesinden Sir Edward Grey’e yazı, Boston, 23.3.1915.
  24. Sir Lancelot Oliphant, 25.8.1915’de küçük bir memur olarak Hâriciyeye atanmış, 1.3.1936'da Müsteşar Yardımcılığına terfi etmişti, bak Foreign Office List, 1937.
  25. PRO., FO. 371/2488/127223, Marling’ten Grey’e yazı No. 108, Gulahak, İran, 13.8.1915.
  26. PRO., FO. 371/3488/58350, A. N. rümuzlu yorum, 10.5.1915. Bu yorum, Londra’daki Fransız Büyükelçisi M. Aime Jos. de Flcuriau (1870-1938)’un sunduğu notayla ilgili idi.
  27. Sadi Koçaş, op. cit., ss. 174 ve 178.
  28. PRO., FO. 371/4241/170751, Amiral de Robeck'ten Curzon’a, yazı No. 2423/5035/A/76, İstanbul, 29.12.1919.
  29. PRO., FO. 371/2130/11985, Van’daki İngiliz Viz-Konsolosu Ian M. Smith’ten Sir Louis Mallet’e (İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi) yazı, 14.2.1914.
  30. PRO., FO. 371/2488/108070, Viscount Bryce’ın 28.7.1915’de Lordlar Kamarasında yaptığı konuşma; Sir Telford Waugh, Turkey Yesterday, Today and Tomorrow, Londra, 1930, s. 30.
  31. PRO., FO. 371/2768/39517, New York’ta yayınlanan Sun gazetesi, 16.2.1916.
  32. Ayrıca bak Firuz Kazemzadeh, The Struggle for Transcaucasia, 1917-1921, New York, 1951, s. 8, ve Sadi Koçaş, op. cit., ss. 58-59.
  33. Sadi Koçaş, op. cit., ss. 94-112.
  34. B. A. Borian, Armenia mezhdunarodnaia diplomatia i SSSR., Moskova, 1928, C. I, ss. 360-362; iktibasen Firuz Kazemzadeh, op. cit., s. 26 ve Sadi Koçaş, op. cit., s. 189.
  35. PRO., FO. 371/2130/5748, Ian M. Smith’ten Sir Louis Mallet’e yazt, Van, 10.1.1914.
  36. PRO., FO. 371/4162/E 13585, McDonell muhtırası, 29.10.1920.
  37. I.I Vorontsov-Dashkov, Vsepaddonneishai zapıska po upravlenİiu kavkazkim kraem general.... 1907, ss. 13-14; Zhizn Natsionalnoslei, No. 25 (33), 6.7.1919; iktibasen Firuz Kazemzadch, op. cit., ss. 19 ve 74.
  38. Loris Melikov, La revolution russe...., Paris, 1920, s. 160.
  39. Firuz Kazemzadeh, op. cit., s. 214.
  40. PRO., FO. 371/5042/E 692.
  41. Bristol’un İstanbul’dan gönderdiği telyazısı No. 122, 10.1.1920, bak Laurence Evans, United States Policy and the Partition of Turkey, Baltimore, 1965, s. 258.
  42. PRO., FO. 371/5211/E 15253, General Gouraud’un, Fransa'nın Ermenistan’daki politikasıyla ilgili raporu, Paris, 25.11.1920; Bristol’un İstanbul’dan gönderdiği 167 ve 170 sayılı telyazıları, 4/6.3.1920, bak Laurence Evans, op. cit., s. 259.
  43. PRO., FO. 371 /5045/E 2809, Robeck’ten Curzon’a yazı No. 406/M/2418/2, İstanbul, 25.3.1920 ve Dışişleri Bakanlığından Robeck’e kapalı telyazısı No. 316, Londra, 12.4.1920.
  44. PRO., FO. 371/5045/E 2736, Wardrop’tan Dışişleri Bakanlığına yazı No. 94, Tiflis, 11.3.1920.
  45. Bristol’un İstanbul’dan gönderdiği 388 sayılı telyazısı, 30.6.1920. bak, Laurence Evans, op. cit., s. 286.
  46. PRO., FO. 371/4962/E 14033, Osborne yorumu, 9.11.1920.
  47. PRO., FO. 371/4963/E 14103, Osborne yorumu, 13.11.1920.
  48. PRO., FO. 371/5041/E 357, Aharonian’ın mektubu, 17.2.1920.
  49. PRO., FO. 371/4965/E 15131, Curzon yorumu, 5.12.1920.
  50. First Viscount Bryce (1838-1922) İngiliz devlet adamı ve hukukçu; 1907- 1913’e kadar İngiltere’yi Amerika’da büyükelçi olarak temsil etti.
  51. PRO., FO. 371/5043/E 1714, Lordlar Kamarası müzakereleri, 11.3.1920.
  52. PRO., FO. 371/3404/158226, Askerî Intelicens Şefinden Dışişleri Bakanlığına yazı No. 495 (M. I. 2), 16.9.1918.
  53. PRO., FO. 371/3658/42884, Dışişleri Bakanlığından Askerî întelicens Şefine yazı, 22.3.1919.
  54. PRO., FO. 371/3658/50074, Askerî întelicens Şefinden Dışişleri Bakanlığına yazı B. I/2819 (M. I. 2), 29.3.1919.
  55. PRO., FO. 371/3660/144753, Caferof’un notası No. 3253, 22.9.1919.
  56. Sir Percy Cox (1864-1937), İngiltere’nin 1918-1920 Tahran Büyükelçisi, bak P. Graves, Life of Sir Percy Cox, 1941.
  57. PRO., FO. 371/3660/154951, Etela ül Mülk’ten Cox’a nota, Tahran, 20.10.1919; ibid., 157887, Wardrop’tan Dışişleri Bakanlığına yazı No. 69, Tiflis, 2.11.1919 (Ermenilerin Kars ilinde Müslümanlara karşı giriştikleri kıtal hareketleriyle ilgili). Ermenilerin Kafkaslardaki taşkınlıklarıyla ilgili olarak bak PRO., FO. 371/4954/E 2739 Yüzbaşı G. F. Gracey’den O. Wardrop’a yazı No. 12, Erivan 8.3.1920.
  58. PRO., FO. 371/4159/137901, Robeck’ten Curzon’a yazı No. 1750/M/2136, İstanbul, 25.9.1919.
  59. PRO., FO. 371/4954/E 2775, Wardrop’tan Curzon’a yazı No. 81, Tiflis, oldukça mahrem, 4.3.1920.
  60. PRO., FO. 371/4954/E 3070, Curzon’dan Wardrop’a kapalı telyazısı No. 156, 11.4.1920.
  61. PRO., FO. 371/4956/E 4673, Aharonian’dan Curzon’a mektup, Paris, 8.5.1920.
  62. PRO., FO. 371/3411/158228, Thwailes mektubu, 16.9.1920.
  63. PRO., FO. 371/5108/E 4203, Harbord Raporu, Senato Belgesi No. 266, 26.10.1919.
  64. PRO., FO. 371/4161/E 173267, Gizli Intelicens Raporu No. 47, 18.12.1920 ve FO. 371/4960/E 12174, Haskell’in Osborne’la yaptığı konuşma, 29.9.1920; aynı konuşmayla ilgili olarak Lord Hardinge şu yorumda bulundu: “Ermenilerin karakterini bildiğim için bu tarifden hiç hayret duymuyorum”.
  65. PRO., FO. 371/5108/E 4203, Harbord Raporu, op. cit., s. 10; Sadi Koçaş, op. cit., s. 61.

Şekil ve Tablolar