Bronz tabletin 1986 yılında keşfi[1] ve 1988 yılında H. Otten tarafından yayımlanması ile[2], Tarḫuntašša ve Ḫulaia Nehri Ülkesi problemi konusunda pek çok sorun çözülme aşamasına gelmiştir. Buna karşılık tablette çözülemeyen bir kısım problem varlığını hâlâ devam ettirmektedir. Bu problemlerden biri de NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısıdır.
Bronz tablette I 91-101; II 1-3 (§10) satırlarda Tarḫuntašš kralı Kurunta ile ilişkili olarak, bu yapı hakkında şu bilgiler verilmektedir:
Öy. I
91 Maraššanta sözlü olarak türbe (NA4 ḫekur SAG.UŠ) meselesi ile ilgili olarak babama
92 müracaat etti[3]. (Ve şöyle söyledi): Kurunta türbeye yaklaşmasın.’
93 Babam Maraššanta için bir tablet yaptı. Ve Maraššanta ona
94-97 sahiptir (onu elinde bulunduruyor). Fakat babam Fırtına Tanrısı’nın kuntarrası (ŠADU kuntarra[4]) içerisinde türbe meselesinin nasıl yazılmış olduğunu ve gelecekte Kurunta'nın türbeye çıkmaya nasıl hakkı olmadığını bilmiyordu. Babam
98 meseleyi işitince, karan tersine çevirdi (feshetti/yürürlükten kaldırdı).
99 Ve Ben Büyük Kral Tutḫaliia kral olduğumda,
100-101 bir şahsı gönderdim. Ve o, Fırtına Tanrısı’nın kuntarra'sı üzerine yazılmış türbe meselesinin ne olduğu hakkındaki (metni) gördü.
Öy. II
1 Ve gelecekte Kurunta türbeye (çıkma) hakkını
2 Kaybetmeyecek[5]. Maraššanta (elinde) tuttuğu tableti
3 gelir ve getirirse, onu almasınlar (şimdi o hükümsüzdür[6]).
Öte yandan, bu paragraf hakkında makaleler kaleme alınarak[7], bu yapının Tarḫuntašša kralı Kurunta için neyi ifade ettiği anlaşılmaya çalışılmıştır.
R.H. Beal, ilk olarak bu paragrafta geçen Maraššanta’nin kralın sözcüsü veya elçisi olarak oynadığı rolü sorgulamıştır: “Eğer Maraššanta kralın sözcüsü ise, kral Maraššanta’ya niçin bir tablet yapmış?; ya da eğer elçisi ise, niçin Maraššanta dağıtılması gereken tableti muhafaza etmiştir? Eğer tabletin önemi az idi ise, Maraššantaa tableti hatıra olarak mı saklamıştır? Eğer tablet devlet antlaşmasında geçecek kadar önemli idi ise, niçin daha sonra ortadan kaldırılmamıştır?”[8].
Tüm bu sorularla birlikte R.H. Beal, D. Sürenhagen’in düşündüğü gibi[9], Maraššanta’nin kralın bir elçisi ya da sözcüsü değil, türbeyi yönetmekle görevli ve belki de türbenin Kurunta tarafından nasıl kullanılması gerektiği konusunda talimat alan bir kişi olduğu noktasında ikna edici kanıtlar sunmuştur. Bu amaçla da Maraššanta’ya kral buyruğunu içeren bir tablet verilmiş olduğunu kabul etmiştir[10].
Şüphesiz bu buyrukta açık olan şey, Kurunta’nın türbeye yaklaşmasının yasaklanmış olması idi. III. Ḫattušili’nin, Kurunta’nın bu yapıya yaklaşmasını yasaklamasındaki amacı, muhtemelen II. Muwattalli’nin ölü kültü törenlerini kendi elinde tutmak ve böylece kardeşinin soyundan gelenlerce bulunulabilecek her türlü taht iddiası girişimini de engellemekti.
Bu durum, Kurunta’nın ‘Büyük Krallığı’ ileride zorla ele geçirmesiyle anlaşılabilir. Çünkü o, II. Muwattalli’nin oğlu olmasından dolayı taht üzerinde hak iddia etmektedir. III. Ḫattušili bu durumu önceden sezmiş olmalı ki, NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısını ‘Büyük Krallık’ üzerinde hak talep etmemesi şartıyla Kurunta’ya verip kurtulmayı düşünmüş olmalıydı[11].
Ayrıca F. Imparati ve F. P. Daddi’ye göre, bu yapı Muwattalli’nin türbesi değildi, Fırtına Tanrısı’nın kuntarra’sı idi[12]. Aslında III. Ḫattušili erkek kardeşi Muwattalli’nin nereye gömüldüğünü bilmemekteydi[13].
Sonuçta IV. Tutḫaliia NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısını, Kurunta’ya bağışlayarak bu yapıyı vergiden muaf tutmuştur :
§16 Öy. II
64 Ona tekrardan uygun bir şekilde sınırlar çizdim. NA4 ḫekur SAG.UŠ (türbe) yapısını ona
65 geri verdim. Gelecekte NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısını
66 Kurunta’nın neslinden hiç kimse (zorla) almasın.
§23 Ay. III
51 Tarḫuntašša ülkesi kralının NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısı,
52 evi (sarayı) ve (tüm) bu müstahkem şehirler için
53 luzzi ve šaḫḫan vergi yükümlülüğü yoktur.
Bilindiği üzere, burada geçen NA4 "taş, kaya” anlamlarına geldiği gibi bu malzemeden yapılan nesnelerle ilgili bir determinatif olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca NA4 ḫekur belirli bir tepe, mağara, duvar gibi bir kaya yapısı; aynı zamanda “kaya odası/kaya evi/kaya tapınağı" şeklinde çevrilmektedir[14]. SAG.UŠ kelimesi ise “sağlam, sabit, dayanıklı, devamlı, muntazam” anlamlarına gelmektedir[15].
Bronz tabletten ayrı olarak NA4 ḫekur SAG.UŠ deyimi, II. Muršili’nin tanrıya suçun bağışlanması için yaptığı yakarışlarını ve itiraflarını içeren CTH 387=KUB XXI 33 IV 23-26[16]. satırlar arasında geçmektedir[17]. Bu metinde Pirana şehrinde Tanuḫepa için sunulan mantalliia kurbanları[18] konu edilerek “[ ] NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısını aldı. [ ] tekrar götürülmüş idi." cümleleri okunabilmektedir[19].
Yine II. Šuppiluliuma dönemine ait ve Alaššiia’nın fethi ile ilgili metinde de (CFH 121=KBo XII 38 Öy. II 4-21[20]) bu deyim geçmektedir:
Öy. II
4-5 Şimdi ( babam) Tutḫaliia’nın bu heykeli [henüz inşa edilmemiş idi.]
6-10 (Böylece) Büyük Kral Muršili’nin torununun oğlu, Büyük Kral (Ḫat] tušili’nin torunu ve Büyük Kral Tutḫa[liia] ’nın oğlu, Ḫaiti Ülkesi Kralı Ben Šuppi[ luliuma] ( bunu) inşa ettim.
11 Nasıl babam Büyük Kral Tutḫaliia
12 gerçek bir kral olduysa,
13 ben de aynı şekilde
14 kahramanlıklar gösterdim.
15 Hiçbir şeyi eksik bırakmadım.
16 Keza hiçbir şey(den)i hafifletmedim (vazgeçmedim).
17 NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısı [inşa] ettim.
18 Ve (bir) heykel yaptım. Ve onu NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısına
19 soktum.
20 Onu (onunla) kuvvetlendirdim (yerleştirdim).
21 (Ve kurbanlar ile) teskin etlim.
Görüldüğü üzere burada NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısından kasıt, II. Šuppiluliuma’nın ölmüş babası için tanzim ettiği bir kült yeri olduğudur. Dolayısı ile onun heykelini burada dikmiş ve ölü kurbanları ile de onu teskin etmiştir.
Aynı eylem hiç şüphesiz Bronz tablette geçen NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısı için de geçerli olmalıdır. Ayrıca P.H.J. Houwink ten Cate NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısını, Kizzuwatna’nın sınır şehri olan ve Porsuk Höyük ile identifıye edilen Šaliia[21]’dan fazla uzakta olmayan Puḫanta (I 74) şehrinde aramaktadır[22]. Ayrıca son yıllarda bu yapının izleri kral Hartapuš yazıtlarının bulunduğu Karadağ’da görülmek istenmiştir[23].
Karadağ, Konya Ovası’nın 63 km. güneyinde ve Karaman’ın kuzeyinde yer alan bir dağ kitlesidir. Bu dağ üzerindeki bir Bizans Kilisesi’nin hemen aşağısında
1 Bu bölgedeki[24] Göğün Fırtına Tanrısı, Büyük Dağ Tanrısı (ve) Tüm Tanrılar
2 Bütün ülkeleri fetheden Büyük Kral Majeste Ḫartapuš (
3 Göğün Fırtına Tanrısı ve tanrı (lar)([25]
şeklinde okunan Karadağ 1 yazıtı ve bu yazıtın hemen yanındaki Karadağ 2 yazıtında çok silik bir şekilde muhafaza edilmiş “Büyük Kral Ḫartapuš” ifadesi geçmektedir[26].
Ancak bilindiği gibi, Karadağ ve Kızıldağ’daki yazıtların tarihlendirilmesi hâlâ bir çözüme kavuşturulamamıştır. Kızıldağ 1 yazıtı üzerindeki taht kabartması[27] genellikle M.Ö. 10-8. yy’lara tarihlendirilirken[28]; hiyeroglif yazıtlar ise Geç Hitit Çağı[29] ya da M.Ö. 10 yy.’a[30] tarihlendirilmektedir. Ancak son yıllarda J.D. Hawkins bu hiyeroglif yazıtları M.Ö. 12. yy’ın erken dönemlerine ait olabileceği üzerinde durmuştur[31]. Şüphesiz onun bu tarihlendirmesi yazıtlardaki üslup benzerlikleri yanında bazı hiyeroglif unsurların benzer kullanılışlarına dayanmaktadır[32].
Öte yandan, 1994 yılından itibaren Konya Bölgesinde H. Bahar başkan-lığındaki araştırmalar kapsamı içinde Kızıldağ ve Karadağ’da yaptığımız in-celemelerde M.Ö. II. bine tarihlendirebileceğimiz seramik parçalarına, K. Bittel’in Geç Bronz Çağı’na tarihlendirdiği iki seramik parçası bulmasına rağmen[33], rastlamadık. Genellikle burada bulduğumuz seramik parçaları Demir Çağı’nın karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır.
Ayrıca Kızıldağ ve Karadağ ile Karaman yol hatu üzerinde M.Ö. II. bin seramiği veren Eğilmez[34], Süleymanhacı[35], Kaşoba[36], İslihisar-Gavur Höyük[37], Mandasun[38] ve Eminler[39] gibi bazı höyüklerin Karadağ ve Kızıldağ'ın çevresini sarmasına rağmen (Resim 1), burada M.Ö. II. bine tarihlendirebileceğimiz malzemenin yok denecek kadar az olması dikkat çekicidir.
Tüm bunlara rağmen, Ereğli Müzesinde yaptığımız araştırmalar sırasında Karadağ’dan müzeye satın alma yoluyla gelmiş, bir kaide üzerinde duran, fakat sadece ayakları korunmuş ve Hitit özelliği gösteren bir figürün parçasını burada anmak gerekmektedir (Resim 10A-B).
Öte yandan NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısının Karadağ’da aramak istemek şimdilik erken olsa gerektir. Ancak son yıllarda Konya-Hatıp’ta keşfedilen[40] (Resim 8 B) ve kendisini “Büyük Kral” olarak nitelendiren Kurunta yazımım bulunduğu alan Hitit başkentine benzer bir topografik yapı göstermesi yanında, bu amun bulunduğu kısmın;
a- Kayalık ve uçurum olması yanında tapınak özelliği gösteren iki odanın bulunması (Resim 8 A, Resim 9 A ),
b- Dönemin karakteristik özelliğini yansıtan bir kalenin bulunması (Resim 6-7[41], Resim 9 B),
c- Aynı zamanda kalede, Hitit imparatorluk Döneminin sonlarına tarihlendirilen seramik parçalarının[42] bol miktarda ele geçmiş olması (Resim 2-4),
d- Eflatunpınar, Fasıllar ve bölgedeki diğer anıtlar yanında M.Ö. II. binin karakteristik özelliklerini gösteren Hatunsaray (Zoldra, Zoldere, Lystra[43]), Seçme[44] ve Alibeyhöyük[45] gibi höyükler ile de yol bağlantılarının olması (Resim 1),
e- Burada bir su kaynağının bugün Konya çevresi için de hâlâ önemini korumasından,
biz de NA4 ḫekur SAG.UŠ yapısını Hatip kayalıklarında aramak düşüncesindeyiz.