ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

F. A. TANSEL

Türkiye’mizin ilim ve tefekkür hayatında mübeşşir ve rehber, eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Fuad Köprülü’yü, 28 Haziran, 1966’danberi ebediyyen kaybettik. Böyle acı bir vesileyle, Türk Tarih Kurumu’nun değerli üyesi bu mümtaz tarih âlimimizin hayatı, şahsiyeti ve eserleri hakkında bilgi veriyoruz.

Prof. Mehmed Fuad Köprülü, sabık Dîvân-ı Hümâyûn Beylikçisi Köprülüzâde Afif Bey’in oğlu, eski Bükreş sefiri Ahmed Ziya Bey’in ortanca oğlu, Beyoğlu İkinci Cezâ Başkâtibliği’nden emekli İsmâil Fâ’iz Bey’in oğludur. Annesi, İslimiye eşrâfından ve ulemâdan Ârif Hikmet Efendi’nin kızı Hatice Hanım’dır.

Prof. Fuad Köprülü, 4 Aralık, 1890 (21 Rebl‘u’l-âhir, 1308/22 Teşrinisânî, I3o6)’da, İstanbul’da, Sultan Mahmud türbesinin karşısındaki konakta doğdu. Silsilesi, aslen Arnavud’dur. Ceddi, xvn. asrın ortasında Sultan Mehmed ıv.’e Sadr-i a'zamlık eden Köprülü Mehmed Paşa’dır ve bu âilenin ilk beşi, bu yüksek devlet mevki‘ini muhâfaza etmiş, zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu’nu, muvakkaten, yıkılmaktan kurtarmış, canlandırmştır; işte, Köprülü âilesinin bu yeni torununa, ceddinin nâmını yaşatmak için Mehmed Fuad adı verildi.

Fuad Köprülü, Ayasofya Merkez Rüşdîyesi’ni pekiyi derece ile bitirdikten sonra, 1907-1910 yılları arasında Mekteb-i Hukük’a devam etmiş, husûsî olarak Fıransızca öğrenmiştir. Hukûk tahsilini niçin tamamlamadığını kendisinden dinleyelim : “Yine, ilme olan aşkımdan, yüksek bir mektep bitirmedim. Anlatayım, İ‘dâdiye’den sonra, Hukuk’ta üç sene okudum, imtihanlarımda gayet muvaffak oldum; lâkin, Hukuk’ta, büyük bir hayâl kırıklığı ile karşılaştım. Tedrisât, son derecede fenâ idi. Benim, talebesi bulunduğum 1907 Dârü’l- Fünûnu bir âlemdi. İslâm hukukunu okutan hocalardan istifâde etmediğimi söyleyemem. Ancak, yeni Avrupa ilimlerini okutanlar lisan bilmezlerdi. Ellerine geçmiş yalan yanlış tercemelerden, eminim kendileri de birşey anlamayarak, ders verirlerdi ki, ben bu eserleri, elimde bulunan aşıtlarından okumağı tercih ederdim. Fıransızca’yı, hocalarımdan daha iyi biliyordum; hattâ bâzı dersleri, bâzı bahisleri, onlardan daha çok önce ve daha iyi öğrenmiştim. Hukuk’ta fazla kalmak, zaman kaybetmekten başka birşey değildi. Bir diploma için de bunu göze alamıyordum. Kendi başıma kendimi daha iyi yetiştireceğimi anlamıştım. Sonra, benim ihtisâsını yapmak istediğim ilim sâhasının mektebi yoktu ki, ben oradan me’zûn olabileyim.. O zamanki mektepler, ilmi müessesât çok geri idi. Bunun için, kendi kendimi yetiştirmeye karar verdim. Yoksa, niyetim mektep bitirmek olsaydı, buna, hem de fevkal'âde tarafından, muvaffak olacağıma şüphe yoktu; fakat, tek başıma kendimi yetiştirmek için işe başladığım zaman büyük müşkiller karşısında kaldım[1].”

Küçük yaşlardanberi araştırıcı zihniyetle, sürekli olarak, bilhassa edebiyat, tarih, sosyoloji ve tenkîd sahasında eserler okuyan Fuad Köprülü, onüç-ondört yaşında iken şiir yazmağa başlamıştı; 1908’de neşriyât hayatına atıldı. Hukuk tahsil ettiği sırada, 1908-1910 yılları arasında Mehâsin ve Servet-i Fünûn mecmualarında, Tanin gazetesinde şiirleri, edebiyat, san’at mes’eleleri, sosyoloji, tenkîd sahasında birçok makaleleri, Hayat-ı Fikrîye adlı te’lif, Dr. Gustave Le Bon’dan dilimize çevirdiği Rûh-i Siyâset ve Müdâfa'a-i İçtimâiye, Henri Becque’den terceme ettiği Paris Kadını adlı üç perdelik komedisi de kitap hâlinde basılmıştı.

Fuad Köprülü yirmi yaşında idi ve kendi çalışmasıyle sâhasını bulmuştu; 1910 -13 yılları arasında Mercan ve Kabataş liselerinde vekâleten edebiyat, İstanbul Lisesi’nde Türkçe ve edebiyat, Galatasaray Lisesi’nde edebiyat hocalıklarında bulundu. Bu arada, memleketimizde milliyet, türkçülük fikirlerini araştırmalara dayanarak yayma gayesiyle 1908 Aralık ayında teşekkül eden Türk Derneği’nin, 1911 Ağustos’unda kurulan Türk Yurdu Cemiyeti ile, bunun devâmı olarak 1912 Mart’ında çalışmalarına başlayan Türkocağı’nın âzâları arasında Fuad Köprülü de vardır ve sonucu teşekkülde, hars hey’etine dâhil bulunuyordu[2].

20 Aralık, 1913 (7 Aralık, 1329)’de -Hâlid Ziya Uşaklıgil’in isti'fâsıyle boşalan- İstanbul Dârü’l-Fünûnu Türk Edebiyatı Tarihi müderrisliğine ta‘yin edilen Fuad Köprülü, hem kendi ilmî çalışmaları için elverişli, hem yetiştireceği genç nesillere yol gösterme husûsunda daha verimli bir vazifeye getirilmişti. Hocalık, üniversite hocalığı, Prof. Fuad Köprülü’nün en sevdiği bir meslekti; bu sevginin tabî'î neticesi olarak, “En çok hoşlandığım şey, talebelerimden birinin iyi bir eser yazmasıdır ki, bu bana sonsuz bir saadet verir; hamdolsun, ara-sıra da olsa, bu saadete ermek nasîb oluyor.. Dünyaya yeniden gelsem, yaşamağa yeni baştan başlasam, aynı yolda yürümekte bir lâhza tereddüd etmezdim[3]” diyordu. Üniversite hocalığına başladığı 1913’de, Fıransız ilmî metodlarından, şahsî araştırma ve tecrübelerinden faydalanarak Türk Edebiyatı Tarihi'nde Usûl adlı mühim makâlesini neşretti; böylece, metodlu, ciddî çalışmaları için sağlam temeli atmış oluyordu. Otuz yıl, yol gösterdiği, asistanları ve talebeleriyle, şahsiyetinin ve bilgisinin yarattığı ilmî hava içinde mükemmel bir üniversite hocası olarak çalışmıştır.

Fuad Köprülü’nün sâhası esas bakımından Türk Edebiyatı Tarihi idi ve o, bu husustaki çalışmaları ilerledikçe, Türk tarihinin başka şûbeleri üzerinde de tedkiklerde bulunmuştur. İşte bu sebeple, üniversite hocalığı yalnız Türk Edebiyatı Tarihi Kürsüsü’ne inhisar etmez: 1924’de îlâhiyât Fakültesi’nde Türk Din Tarihi, 1923-29 arasında ve 1935’den sonra bir müddet İstanbul’da Mülkîye Mektebi’nde ve Ankara’da bunun devâmı olan Siyasal Bilgiler Okulu’nda Siyâsî Tarih, Türk Müesseseler Tarihi, Türkiye Tarihi, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Ortazaman Türk Tarihi kürsülerinde ders vermiş, 1926-29 arasında Güzel San‘atlar Akademisi (o zamanki adiyle Sanâyi‘-i Nefise Mektebi)’nde Medeniyyet Tarihi hocalağında bulunmuştur. 1923’de İstanbul Dârü’l-Fünûnu Edebiyat Fakültesi Reisliği’ne, 1934’de dekanlığa seçilen Prof. Fuad Köprülü, bir ara Maârif Vekâleti’nde de vazife almıştır; 1923’de Maârif Vekâleti Te’lif ve Terceme Hey’eti Reisliği’ne ta'yin edilmişse de bunu kabûl etmemiş, fakat 1924’de, bu vekâletin Müsteşar’ı olarak sekiz ay verimli çalışmalarda bulunduktan sonra isti ‘fâ etmiştir.

Prof. Fuad Köprülü yalnız iyi bir hoca değil, ayni zamanda iyi bir teşkilâtçı idi; bu işe, henüz onsekiz yaşında iken, 1908’de Türk Derneği âzâlığıyle başlamış, 1910’da liselerin edebiyat programları ilk def‘a onun tarafından tanzim edilmiş[4], 1911-12’de teşekkül eden Türk Yurdu Cemiyeti’nin ve Türkocağı’nın çalışkan bir üyesi olmuştu. Memleketimizde ciddî usûl ve ihtisas üzerine kurulmuş ilmî bir cereyan vücûde getirmek maksadı ile 1914’de teessüs eden Türk Bilgi Derneği’nin Türkiyat Şu'besi’nin azâ ve umûmî kâtibi idi[5]. 1915’de, Alî Emirî Efendi’nin reisliğinde teşekkül eden Âsâr-i İslâmîye ve Millîye Tedkik Encümeni nin umûmî kâtibi olarak yine Prof. Fuad Köprülü’yü görürüz[6]. Cumhuriyet’in i'lânından sonra, bilhassa Maârif sâhasındaki işlerin düzenlenmesi için bir İlmî Hey’et teşkil edilmişti; bu hey’ete seçilenler arasında Ziya Gökalp, Ağaoğlu Ahmed v.b. âzâlar arasında Prof. Fuad Köprülü de vardı ve çalışmaları 1923-24’de devam etmiştir[7]. 1924’de, kendi hazırladığı programını ciddî sûrette tatbik ettiği ve müdürü bulunduğu Türkîyât Enstitüsü’nü kurdu. 1927’de Tarih Encümeni Reisliği’ne seçilmiştir.

Prof. Fuad Köprülü, yukarıda bahsettiğimiz ilmî teşekküllerin organı olan, veyâ kendi müdürlüğü altında neşredilen mecmualardaki ciddî neşriyâtıyle kendisini tanıtmıştır: Müdürü bulunduğu mecmualar, ilk cildi 1915’de çıkan Millî Tetebbu'lar Mecmuası, Türkîyât Enstitüsü’nün organı olarak 1925’denberi neşrine devam edilen Türkiyat Mecmuası, 1931-39 arasında iki cilt hâlinde basılan Türk Hukuk ve İktisad Tarihi Mecmuası, Celâl Sâhir’in vefâtı üzerine müdürlüğüne getirildiği ve 1936 Eylûl’ünden 1941 Ağustos’una kadarki sayılarına ilmî bir hüviyyet kazandırdığı ülkü mecmuası, 1941-42 yılına âit bir cildi basılan (Ankara, 1944) Türk Hukuk Tarihi Dergisi, yalnız kendisinin değil, çevresine topladığı şahsiyetlerin de muhtelif sâhalardaki ciddî çalışmalarını içine alır. 1936’da Türk Halk Edebiyatı Ansiklopedisi'ni tek başına çıkarmıştır. Fuad Köprülü’ye gerek bunlarda, gerek Servet-i Fünûn, Türk Yurdu, Yeni Mecmua v.b. mecmualarda ve günlük gazetelerdeki yazıları az zamanda şöhret kazandırdı; Batı âlimlerinin dikkatini çeken, bilhassa, 1913’de Bilgi Mecmuası'nın ilk sayısında çıkan Türk Edebiyatı Tarihi'nde Usûl, 1915’de Milli Tetebbu'lar Mecmuası'nın birinci ve ikinci cildindeki Türk Edebiyatı'nda Aşık Tarzı’nın Menşe' ve Tekâmülü Hakkında Bir Tecrübe ile, Türk Edebiyatı'nın Menşe'i başlıklı ve üç-beş forma tutan etraftı tedkikleridir. 1919’da basılan Türk Edebiyatı'nda İlk Mutasavvıflar adlı kitabı, ona, Fıransız, Alman, Macar, Rus ilim adamları arasında haklı bir şöhret kazandırmıştır[8]; kendisi de, Avrupa ilim âlemiyle ilk temâsının bu eseriyle başladığını, ondan sonra muhtelif Avrupa ilim mecmualarında neşriyatta bulunduğunu söyler[9]. 1920-21’de Anadolu'da İslâmiyyet, Türk Edebiyatı’nın Ermeni Edebiyatı Üzerindeki Te'sirleri başlıklı mühim makaleleri, ilk iki cildini bastırdığı Türk Edebiyatı Tarihi şöhretini büsbütün artırdı; kurduğu Türkoloji sâhasının otoritesi olmuştu. İşte bu sebeple, muhtelif ilmi kongralar dolayısıyle ve muhtelif ilim müesseseleri tarafından da'vetle, memleketimizi ve Üniversite’yi onun temsil ettiğini görürüz:

1923’de, Paris’teki Dinler Tarihi Kongrası’na, memleketimiz nâmına Prof. Fuad Köprülü, Bektaşîlik,'in Menşe'lerive Eski Türkler'de Sihri Bir An'ane : Yağmur taşı adlı araştırmalarıyle iştirâk etti. 1925’de, Rus Ulûm Akademisi’nin ikiyüzüncü senesini kutlama merâsimine, 1926’da, Bakû’da Türkîyât, 1928’de Oxford’da Müsteşrıklar, 1929’da Londra’da Dinler Tarihi, Harkof’ta Müsteşrıklar Kongraları’nda hükümet ve üniversite adına murahhas olarak bulunmuş, bu münâsebetle okuduğu raporlar, kongra zabıtlarına alınmıştır. 1934’de, Firdevsî’nin doğumunun 1000’inci yıldönümünü kutlama merâsimi dolayısıyle, memleketimizi temsil etmek için Tahran’a gönderilmiştir.

Kendisini tamâmıyle ilme veren, eserleri Doğu ve Batı’da tanınan Prof. Fuad Köprülü’nün, çevresindeki bâzı kimselerin kıskançlıkları yüzünden, bir ara, baremin tatbiki sırasında —yüksek mektep me’zûnu olmadığı ileri sürülerek— yerine Edebiyat Fakültesi Reisliği için bir başkası seçildiğini, Dârü’l-Fünûn Dîvânı’nca, beşinci derece müderrisliğe indirildiğini görüyoruz; fakat, bir müddet sonra hak yerini bularak, 1933’de Ordinaryüs Profesör olmuştur. Devamlı, ciddi çalışmalarının Avrupa üniversiteleri tarafından nasıl takdirle karşılandığını kendisine verilen şu doktorluk payeleri, Haberleşme ve Şeref âzâlıklan isbât eder: 1927’de Heidelberg, 1937’de Atina Üniversitesi, fahrî doktorluk pâyesini vermiştir; bu arada 1934’de, Sorbonne Üniversitesi tarafından dâvet edildi. Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşu hakkında Sorbonne’da verdiği üç konferans, 1935’de Paris’te Fıransızca olarak basıldı ve 1939 Kasım’ında ayni üniversite tarafından kendisine fahrî doktorluk ünvânı verildi; Prof. Köprülü bu münâsebetle, “Bu, benim ilim hayatımın en değerli mükâfâtı oldu. Sorbonne üstünde Türk Bayrağı dalgalanırken, Üniversite’ye Fıransız Reisicumhuru girmişti. Kendilerine, beni, Türk Âlimi diye takdim ettiler. Elimi sıktı, gayet nazikâne tebrik etti. Bilcümle milletlerarası sahâdaki akisler, takdirler insanı çalışmak, daha büyük işler, daha büyük muvaffakıyyetler yaratmak için âdetâ arakasından iten bir sâîk olur. Dünyanın her tarafında ilmin bir tek ölçüsü, bir tek kantarı vardır; o da, milletlerarası ölçü, milletlerarası kantardır. Bu ölçüye vurulup kıymeti takdir edilmeyen bir eserin, müsâadenizle, ilmî mâhiyyeti hakkında hiçbir şey söylenemez ve emin olunuz ki, yeryüzünün hangi bucağında çıkarsa çıksın, kıymetli bir eser derhâl milletlerarası dünyanın dikkatini üzerinde toplar. Belki, umûmî olmayan lisânlardaki edebiyat eserleri biraz kendilerini geç gösterirler; fakat onların da dikkati celbetmemeleri imkânsızdır” diyor[10].

Yabancı memleketlerin birçok ilim müesseseleri, Prof. Fuad Köprülü’yü Haberleşme ve Şeref âzâlıklarına seçmişlerdir. Sovyet İlimler Akademisi’nin 5 Kasım, 1925 tarihindeki celsesinde Haberleşme âzâlığına seçildiği, kendisine 20 Kasım, 1925 tarihli takdirkâr mektupla bildirilmiştir. Macar Şark Tedkikleri İlim Cemiyeti’nin Haberleşme âzâlığı’na seçilmesi de bu sıralardadır ve kendisine 10 Ocak, 1926’da haber verilmiş, daha sonra diploma da gönderilmiştir; fakat, Türkiye topraklarının büyük kısmının Sovyet Gürcistanı’na verilmesi hakkında komünist Gürcü bilginlerinin propaganda mâhiyyetindeki yazılarına verdiği sert, susturucu cevaplar yüzünden[11], 1948’de, Sovyet İlimler Akademisi evvelce verdiği bu âzâlığı geri aldı. 1929’da Çekoslovak Şark Cemiyeti, Alman İmparatorluğu Arkeoloji Enstitüsü, 1939’da Macar İlimler Akademisi Muhâbir âzâlığı’na seçildi; 1947’de Amerikan Şark Cemiyeti (American Oriental Society) tarafından Şeref üyeliği verildi. Prof. Fuad Köprülü, Ford vakfının ve Harvard Üniversitesi’nin müşterek programı gereğince ve bu üniversitede Türk tarih ve edebiyatı üzerinde araştırmalarda bulunmak için davet edildi; 13 Eylül, 1958-2 Temmuz, 1959 arasında Amerika’da tedkilerde bulunmuş, Harvard’da ve Columbia Üniversitesi’ne bağlı Yakın ve Orta-Şark Dilleri (Near and Middle East Languages) Enstitüsü’nde konferanslar vermiş, yine 1959’da, kendisine, Amerikan Tarih Cemiyeti tarafından şeref üyeliği tevcih olunmuştur. 25 Kasım, 1964’de Ankara’da Macar Sefâreti’nde, yetiştirmiş olduğu ve çoğu üniversite tedris hey’etine mensup talebelerinin de bulunduğu samimî toplantıda, kendisine Macar Sefiri Imre Kutas vâsıtasiyle, Macar İlimler Akademisi’nin 1939’da tevcih ettiği Haberlerşme âzâlığı’nın bu def'a Şeref üyeliği’ne çevrildiğini bildiren diploma verilmiştir. Yine 1964’de, Londra’daki Şark ve Afrika Tedkikleri Mektebi (School of Oriental and African Studies)’nin Heberleşme üyeliği’ne seçildi. Yukarıda verilen bilgiden anlaşılacağı üzre, üç Avrupa üniversitesinden fahrî doktorluk, yabancı sekiz ilim müessesesinden Haberleşme ve Şeref âzâlığı verilmiş, memleketimizde de bir takdir nişânesi olarak İstanbul Üniversite Edebiyat Fakültesi tarafından, 4 Mart, 1939’da, Köprülü’nün tedris hayatının yirmibeşinci yılını doldurması münâsebetiyle bir merasim tertip edilmiş, eserleri hakkında Bibliyografya'lar, doğumunun altmışıncı yılı münâsebetiyle iki Armağan basılmıştır (Bk., bu yazımızdaki 13-15’inci notlar).

*

Prof. Fuad Köprülü, 1935'de siyâsî hayata atılarak Kars’tan Millet Vekili seçildi; 1943’e kadar İstanbul ve Ankara üniversitelerindeki hocalıklarını da bırakmayarak siyâsî hizmetlerde bulundu. Türkiye’nin ikinci Cihan Harbi’ne kadarki siyâsetine uygun olarak, Alman ve Japonlar’a karşı açılan savaşa girmemek husûsunda verilen takrire iştirâkle bu fikri, Millet Meclisi’nin gizli celsesinde harâretle müdâfaa etti (23 Şubat, 1945). Türkiye’nin tek parti siyâsetiyle idâre edilemeyeceği alâmetleri belirmişti. Fuad Köprülü, 19 Eylül, 1945 tarihli Vatan gazetesinde çıkan Demokrasi Rûhu başlıklı makalesinde totaliter rejimlerin yaşayamayacağı, memleketimizde demokrasi rûhu yaratmak için, siyâsî ve başka sâhalarda yapılması lâzım gelen şeyler üzerinde durduğundan, bilhassa bu ve daha önceki siyâsî neşriyâtından dolayı C.H.P.’den ihrâc edildi. 1946’da İstanbul’dan Millet Vekili seçilmişti; 7 Ocak, 1946’da ayni fikirde olan üç arkadaşıyle Demokrat Parti’yi kurdu; Partisi, 14 Mayıs, 1950 seçimlerini süpürücü ekseriyetle kazandı. Bunda, Prof. Fuad Köprülü’nün 1945-50 arasında gerek Meclis kürsüsünden serbestçe tenkidlerinin, gerek muhtelif günlük gazetelerde basılan tek parti rejimi aleyhindeki neşriyâtının da mühim te’siri olmuştur.

Prof. Fuad Köprülü, 22 Mayıs, 1950’de Dışişleri Bakanlığı’na seçildi. Yeni hükümetin dış siyâseti, onun liderliğinde, Türkiye’ye şerefli bir yer kazandırdı. Millet Meclisi’nin 19 Aralık, 1951’deki toplantısında, siyâsetinin dayandığı temelleri bildirmişti: “Sulh ve emniyyetin muhâfazası, doğru yoldaki bütün milletlere hürmet, istiklâl ve diğer halkların, memleketlerinin tamâmiyyeti.... ve bunlara düşman olanlara karşı şiddetli, cesûrâne vaz'iyyet almak...”. İş başına gelir gelmez, Garb demokrasisine uygun siyâsetiyle Şark’ın başlıca tabyası demek olan Türkiye’nin Atlantik Paktı teşkilâtına alınması için, bu teşkilâta mensup devletlerle siyâsî münâsebetlere girişti. Selefi Necmeddin Sadak tarafından ilk adım atılmıştı; “Amerika’nın Türkiye’ye alâka duyması için acı bir imtihan” diye vasıflandırdığı ve Meclis kürsüsünde kendisinin de müdâfaa ettiği üzre Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Askerî Kuvvetleri’ne Kore’de yardımı çok te’sirli olmuştu. 1951 Mayıs’ında Amerika, derhâl, Türkiye’nin Atlantik Paktı teşkilâtına alınmasını tasvip etti; Temmuz’da Büyük Britanya buna râzı oldu ve bu yılın Eylûl’ünde, Atlantik Paktı Konseyi, Ottawa’da, Türkiye’nin, Şimâlî Atlantik Paktı Teşkilâtı’na alınması için ittifakla karâr verdi. Fuad Köprülü’nün bundan sonraki hedefi, Balkan memleketlerinin emniyyete alınması için askerî bir teşkilâtın kurulmasıydı; Yunanistan ve Yugoslavya ile devamlı temas ve çalışmaları sonunda, 25 Şubat, 1953'de Üçlü Pakt, Atina’da ilk şeklini aldı ve bu üç devletin Dışişleri Bakanları, 28 Şubat’ta, Ankara’da, beş yıllık ittifak ve yardım paktını imzâladı; bu arada Türk- Yugoslav ticâret anlaşması da, yine Ankara’da imzâlanmıştır. Köprülü, gelecekteki siyâsetini de zımnen anlatmıştı: İtalya için kapı açıktı.

Köprülü, iktidâra geçtikten iki-üç yıl sonra vaadlarını unutan, programını tatbik etmeyen kendi partisini, ta’kîb ettiği siyâsetten uzaklaştırma husûsundaki gayret ve mücâdelelerden sonra, 5 Temmuz, 1957’de Demokrat Parti’den resmen isti'fâ ile siyâsî fikir ve tenkidlerini günlük gazetelerde, makäleleri vâsıtasiyle neşretmeğe başladı. Yine 1957’ de Hürriyet Partisi’ndc de bir müddet çalışmıştır.

Prof. Fuad Köprülü, 27 Ağustos, 1960’da, en sevdiği varlık olan annesi Hatice Hanım’ı kaybetmişti. Bu acı hâdiseden hemen az sonra, en derin iztiraplar içinde yaşadığı o günlerde, 6-7 Eylül hâdiselerinde suçlu görüldüğü bahanesiyle tevkif ve Yassıada’ya sevkedildi. Bu münâsebetle, Amerika’nın muhtelif üniversitelerine mensup dokuz Profesör’ün, Harvard’dan H.A.R. Gibb, Columbia’dan T. Halasi-Kun, D. R. Rustow, J. Schacht, Utah’dan F. R. Latimer, Washington’dan N. N. Poppe, Michigan’dan J. Steward-Robinson, California’dan A. Tietze, Princcton’dan W. Thomas’ın imzâsıyle, Cemal Gürsel’e —birer kopyası Ankara ve İstanbul gazetelerinin hepsine— 14 Ekim, 1960 tarihli bir mektup gönderilmişti. Bunda, “Türk kânunlarının adâleti yerine getireceğinden şüphe etmeyerek, dünya çapında meşhur, doğruluğu inkâr götürmez, devlet idâresinde mâhir ve Türkiye’nin Şimâlî Atlantik Paktı Teşkilâtı’na girmesini te’min eden şerefli arkadaşları Prof. Fuad Köprülü hakkında, acele olarak Millî Birlik Komitesi’nin dikkatini çekmek istediklerini” bildirmişlerdir. 1961 Ocak ayı başında, suçlu görülmediğinden serbest bırakıldıysa da, bu dört aylık mevkufluk, onda, rûhen ve bedenen sarsıntı yapmamış değildir.

Prof. Fuad Köprülü, 18 Aralık, 1961’de, bâzı arkadaşlarıyle birlikte, Demokrat Parti gibi liberal bir program ta'kib edecek olan Hür Demokrat Parti’yi resmen kurdu, ismindeki “Demokrat Parti” kelimesinden dolayı ta'kibî, levhasının indirilmek istenilmesi, 1962 Mart’ında savcılıkça kapatılmak teşebbüsü, Köprülü’nün ifâdesinin alınması v.b. hâdise ve mücâdeleler, bu partinin teşkilâtını genişletip yaşamasına imkân vermedi. Köprülü’nün, kurduğu Hür Demokrat Parti’nin arması olan Kırat’ı, Adâlet Partisi teşkilâtının isteği ile, 10 Ekim seçimlerinde bu parti’nin amblemi olarak kullanılmasına 1965 Temmuz’unda izin vermesi, kendisinin sanki artık siyâsî hayattan çekileceğini bildiren bir beyannâmesi idi.

*

XX. Asır Türkiyesi’nin gerek siyâsî, gerek ilmî ve fikrî inkişâfında çok mühim te’siri bulunan Fuad Köprülü, orta boylu ve zayıf, beyaz, siyah saçlı, uzun kirpikli yeşil gözlü, bıyıklı idi. Halk, bilhassa hakîkî münevverler tarafından çok sevilen ve sayılan bir şahsiyyettir. Keskin zekâsı dolayısıyle her çevreye kolaylıkla intibak eder, çocukla çocuk, büyükle büyük olur, nüktedânlığı, hoşsohbetliği ile, muhitinde neş’e ve huzur verici bir hava yaratırdı. Ketûm, insan gücünün üstünde mütehammil ve sabırlıydı; lâyık gördüklerine karşı yardım-severdi. Kimseye muhtaç olmamak endişesiyle muktesit davranmış, israftan dâimâ kaçınarak mütevâz? bir hayat sürmüştür. Şahsî ve ilmî haysiyyetini hiçbir zaman kendi menfaatlerine fedâ etmeyen Köprülü, Maârif Vekâleti Müsteşarlığı esnâsında vazife icâbı sık-sık İstanbul’a gidip-geldiği hâlde, evim orada diyerek harc-i râh almağı reddetmişti; Dışişleri Bakanı iken, muhtelif Avrupa seyahatleri dolayısiyle almış olduğu tahsisattan artan kısmı, yurda döner-dönmez iâde ettiğinden, birçok kimseler takdirle bahsederdi. Şahsî çıkarlarını millî menfaatlere üstün tutanlar, Devlet hâzinesinden faydalanmağı meslek edinenler; ilmi, birtakım riyâkârlıklara, sahtekârlıklara âlet edenler en çok nefret duyduğu, hattâ kin beslediği kimselerdi ve bu gibi şeyleri haber almak husûsunda çok mütecessisti. Bir bakıma çok mütevazı' olan Fuad Köprülü, bir bakıma çok mağrurdu; samîmiyyetine inandıklarından şefkatini, bildiklerini öğretmeği, rehberliği esirgememiş, fakat ulemâ-yi rusûm diye istihzâ ettiği ilim sahtekârlarına karşı dâimâ mağrur, kibirli bir tavır takınmıştır, ilmin, siyâsetin, hattâ san'atm ahlâk zaaflarıyle bağdaşamayacağı kanaatine samîmiyyetle bağlı olan vatan-sever Fuad Köprülü’nün hayatı, işte bu yüzden başlangıcından sonuna kadar, âdetâ, memleketimizi içinden kemiren ve gittikçe istilâ sâhasını genişleten mânevi bir düşman ordusuyle bitip-tükenmez mücâdelelerle doludur.

“Bir ilim kitabı alabilmek için ne ferâgatlere, ne fedâkârlıklara katlanmadım. Kendime istediğim gibi bir hüviyyet verebilmek için çok didindim; lâkin, Sorbonne’un üzerine Türk bayrağı çekildiği zaman, bunların hepsini unuttum. Bütün çektiklerim, karşılaştığım bütün müşkiller gözümün önünden silindi. O dakikada bütün dünya gözüme kırmızı bir bayrak şeklinde görünüyordu. Bu benim için hayatımın en büyük mükâfatlarından biri oldu” diyen[12] Prof. Fuad Köprülü, son derece milliyetperverdi; eserlerinde, dâimâ, nasıl eski bir mâzîye sâhib olduğumuzu, Türkler’in başka milletler üzerindeki te’şirini, manevî zenginliklerini aydınlatmıştır. Acı bir vesileyle, onun hayatını ana çizgileriyle canlandırdığımız bu yazımızda, eserleri, ülûbu ve husûsiyetleri üzerinde durmağa imkân göremiyoruz. Hepsi başka cephelerden kıymet ifâde eden yazıları hakkındaki bibliyografiler, Batı’da da eşine pek rastlanmayan bu büyük, ciddî ilim adamının, ömrü boyunca yorulmaksızın nasıl çalıştığına dâir kısmen fikir verebilir: Muhtelif sâhadaki neşriyâtının 1913-34’e kadarki sayısı 289, 1912-40 arasındakiler 325’dir[13]. 1950’de tertipedilen bibliyografyada 1304 yazısı tesbit edilmiştir[14]. 1912-1950 yılları arasındaki yalnız ilmî yazılarını içine alan bibliyografyada 406 eseri mevcuttur[15] ve bahsettiğimiz bu bibliyografyalarda, kaydedilmeyen yazılan da bulunduğunu söyleyebiliriz. Mevzûlarını tam bir vuzuhla kavrayan ve ifâde eden, ciddiyetiyle birlikte sürükleyici ve câzip bir üslûba sahip bu mümtaz şahsiyyetin — msl., İslâm Ansiklopedisi’ndeki Çağatay Edebiyatı, Azerî Edebiyatı, Arûz, Bayrak maddeleri gibi — öyle makaleleri vardır ki, beş-altı formalık ayrı birer eser teşkil edebilir. Prof. Fuad Köprülü, 1950’den sonra da, eskisi kadar çok olmamakla berâber, yine neşriyâtta bulunmuştur; ilmî eserlerinin mühim kısmı, daha önce basılan kitaplarının düzeltme ve ilâvelerle ikinci baskılarıdır. Şimdi, yukarıda sözü geçen bibliyografyalarda bulunamayan 950’den sonraki yazılarının listesini veriyoruz :

1. Dünya Sulhu ve Türkiye'nin Dış Siyâseti, American International News Service, 19 A. A. Buradan naklen Hürriyet gazetesi, 20 Ağustos, 1950.

2. Turkey’s Foreign Relations in 1952, Turkish Information Office, 1952, 19 sayfa (Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü’nün Konuşması, Aralık, 1951).

3. 1952'de İstanbul'da toplanan xxu. Müsteşrıklar Kongrası'nın Afiş Nutku, İslâm Tedkikleri Enstitüsü Dergisi, c. 1., İst., 1953 ve ayrı basım.

4. Alcune Osservazioni Interno all'infulenza delle Istituzioni Bizantine sütle istituzioni Ottomane, Publicazioni Dell’istituto Per ’Oriente, Nr. 50, Roma, 1953, 174 sayfa.

5. 1945' den 1957'ye.. Ne İdi, Ne Oldu? Vatan gazetesi, 6 Ekim, 1957 (Yeni Gün gazetesi tarafından iktibâs edilmiştir).

6. Programını Unutan Demokrat Parti, Vatan, 10 Ekim, 1957.

7. Bizde Siyâsi Ahlâk, Vatan, 13 Ekim, 1957.

8. Demokrat Parti’nin Kapalı Beyân-nâmesi, Vatan, 17 Ekim, 1957.

9. Seçimlere Girerken, Vatan, 21 Ekim, 1957.

10. 1957 Seçimleri, Vatan, 4 Kasım, 1957.

11. Demokrasi Yolunda, 1945-1950: I— Dün, Bugün, Vatan, 12 Kasım, 1957.

12. Demokrasi Yolunda, 1945-50: II— İkinci Dünya Harbi'ne Kadar, Vatan, 14 Kasım, 1957.

13. Demokrasi Yolunda, 1945-50: III— Harb Sonunda Dünya ve Türkiye, Vatan, 17 Kasım, 1957.

14. Demokrasi Yolunda, 1945-50: iv— Türkiye'de Demokrasi, Vatan, 19 Kasım, 1957·

15. Demokrasi Yolunda, 1945-50: v— C.H.P. İçinde İlk Hareketler, Vatan, 21 Kasım, 1957.

16. Demokrasi Yolunda, 1945-50: vı— Dörtlü Takrir, Vatan, 23 Kasım 1957.

17. Demokrasi Yolunda, 1945-50: vıı— Takrir’in Gurub’ta Müzâkeresi, 4'e Karşı 400 Kişi, Vatan, 25 Kasım, 1957.

18. Demokrasi Yolunda, 1945-50: vııı— Meclis’te Bir Hâdise, Vatan, 27 Kasım, 1957.

19. Demokrasi Yolunda, 1945-50: ıx— C.H.P.’den Çıkarılışımız, Vatan, 2 Aralık, 1957.

20. Demokrasi Yolunda, 1945-50:x— Demokrat Parti Kumlana Kadar, Vatan, 4 Aralık, 1957.

21. Demokrasi Yolunda, 1945-50: xı— Demokrat Parti'nin Kuruluşu, Vatan, 6 Aralık, 1957.

22. Demokrasi Yolunda, 1945-50: xıı— Demokrat Parti Programı, Vatan, 9 Aralık, 1957.

23. Demokrasi Yolunda, 1945-50: xııı— 1946 Seçimleri'ne Kadar, Vatan, 19 Aralık, 1957.

24. Demokrasi Yolunda, 1945-50: xıv— 1946 Seçimleri, Vatan, 22 Aralık, 1957.

25 “Amerika’nın Sesi Radyosu Bilgi Ufukları Programı: Tanınmış siyâset ve ilim adamı Prof. Köprülü, istikbâl ve milletlerarası mes'eleler hakkında görüşünü izah etti”, Dostluk, c. 1., nu. 10, 17 Nisan, 1957.

26. Yüz Yıllık Bir Dâvâ : Türkiye'de Hürriyet Mücâdeleleri, Vatan, 1 Mayıs, 1958.

27. Hangisi Üstün: Parti Menfaati mi, Memleket Menfaati mi? Vatan, 19 Mayıs, 1958·

28. Yeni Zamlar Karşısında : İktisâdi Buhranın Son Safhaları, Vatan, 17 Haziran, 1958.

29. Harvard'da Bir Konferans·. Türk Milleti’nin Hedefleri, Cumhuriyet, 4 ve 5 Kasım, 1959.

30. Bir Nutuk Münâsebetiyle, Vatan, 9 Kasım, 1959.

31. Maârifimizin Bugünkü Durumu, Vatan, 23 Kasım, 1959.

32. Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınlarından, vııı. Seri. —Sayı 3, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1959, xıv + 124 sayfa [Müellifimizin, Les Origines de L'Empire Ottoman (Paris. E.de Boccard, 1935) adlı eserinin tercemesidir. Bu mühim eserin, 1955’de Saray-Bosna’da basılan ve Prof. Nedim Filipoviç’in müellifimiz hakkında mukaddimesini içine alan Porijeklo Osmanske Carevine adiyle Sırb-Hırvatça tercemesi de vardır].

33. Namık Kemal, Renan Müdâfaanâmesi (İslâmiyet ve Maârif), Yayınlayan: Ord. Prof. M. Fuad Köprülü, Millî Kültür Yayınları— Dinî Kültür Serisi, Nu.l., Ankara, Güven Matbaası, 1962, 78 sayfa.

34. Türk Sazşâirleri, ı.— Türk Edebiyatı’nda Âşık Tarzı’nın Menşe’ ve Tekâmülü, XVI. ve XVII. Asır Sazşâirleri, Millî Kültür Yayınları, Türk Dili ve Edebiyatı Serisi, Nu. 1., Ankara, Güven Basımevi, 1962, s. 1-182.

35. Türk Sazşâirleri, 11.— XVII. Asır Sazşâirleri, Millî Kültür Yayınları, Türk Dili ve Edebiyatı Serisi, Nu. 2, Ankara, Güven Basımevi, 1962, s. 183-378.

36. Türk Sazşâirleri, ııı.— XVIII. Asır, Millî Kültür Yayınları, Türk Dili ve Edebiyatı Serisi, Nu. 3, Ankara, Güven Basımevi, 1962, s. 379-518.

37. İslâm Medeniyeti Tarihi, Prof. Dr. W. Barthold’dan terceme, Başlangıç'la, İzah ve Düzeltmeler kısmı ilâve edilmiştir; Geniş İzah, Düzeltme ve İlâveler’le, İkinci Basım, Diyânet İşleri Başkanlığı Neşri, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1963, xxıv 4-368 sayfa.

38. Dış Politika Nasıl olmalıdır; Türkiye'nin Siyâsetinde Değişecek Birşey Yoktur (Beyanât), Cumhuriyet gazetesi, 11 Ekim, 1964.

39. Türk Sazşâirleri, rv.— xıx. Asır Sazşâirleri, Millî Kültür Yayınları, Türk Dili ve Edebiyatı Serisi, Nu. 4, Ankara, Güven Basımevi, 1964, s. 519-700.

40. Demokrasi Yolunda (On the Way to Democracy), Tibor Halasi-Kun Neşri, Mouton and Co., London-THE HAGUE - Paris, 1964, xxxıı + 928 sayfa (Bu kitapta, müellifimizin 1945-50 yılları arasında muhtelif gazetelerde çıkan 283 siyâsî makalesi toplanmıştır. Amerika, İngiltere üniversitelerinde, Şarkiyat sahasında çalışan talebelere, Türkçe’nin güzel bir örneği olarak ve fikren gelişmeleri için okutulmakta, tavsiye olunmaktadır)[16].

41. Orta-Asya Türk Dervişliği Hakkında Notlar, Türkîyât Mecmuası, c. xıv., 1964,3. 259-62.

42. Türk Sazşâirleri, v.— xrx. Asır Saz Şâirleri, Millî Kültür Yayınları, Türk Dili ve Edebiyatı Serisi, Nu. 5, Ankara, Güven Basımevi, 1965, s. 701-826.

43. Tunus Emre’nin Mezarı, Meydan mec., nu. 20, Haziran, 1965.

44. Edebiyat Araştırmaları, Türk Tarih Kurumu Yayınları’ndan VII. Seri—Sayı: 47, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1966, xvı + 472 sayfa.

45. Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar, İkinci Basım, Diyânet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1966, xıv 4-376 4-16 şayia.

*

Prof. Dr. Fuad Köprülü, 15 Ekim, 1966 tarihine rastlayan Cuma günü, Ankara’da, saat 18.30-19 arasında, Türk Tarih Kurumu’ndan evine yürüyerek gittiği sırada trafik kazası geçirmiş ve sol bacağı kalçanın biraz altından kırılmıştı. Bu pek de mühim olmamakla beraber, uzun süre alçıda ve yatakta kalması, 1964’de teşhis konulan şeker ve damar sertliği hastalıklarının şiddetlenmesine yol açtığından, 28 Haziran, 1966’da, Salı günü, saat 12.40’da, İstanbul’da Baltalimanı Hastahânesi’nde hayata gözlerini yummuştur[17]. Cenazesi, 1 Temmuz Cuma günü, namazı Bayezid Câmi'i’nde kılındıktan ve İstanbul Üniversitesi’ndeki merâsimden sonra, eller üzerinde, Çenberlitaş’ta Köprülü Mescidi’ne bitişik âile kabristanına nakledilmiştir; bu mescidin hemen penceresi önündeki ilk kabirde —babası Fâ’iz Köprülü ile aynı kabirde— gömülüdür.

Tanrı rahmet eylesin; nûr içinde yatsın!

Dipnotlar

  1. Hikmet Feridun Es, Şarbon Üniversitesi'ne Türk Bayrağını Çektiren Adam, Yedigün mec., 5 Aralık, 1939. — Kandemir, Prof. Fuad Köprülü Diyor ki, Son Saat gazetesi, 4 Şubat, 1951.
  2. Türk Yılı, toplayan: Yusuf Akçura, İst., Yeni Matbaa, 1928, s. 436. v.d.
  3. Kandemir, ayn. mülâkat.
  4. Prof. Fuad Köprülü, Orta Tedrisat'ta Edebiyat Programı Mes'elesi, Hayat mec., c. 11., nu. 37, 11 Ağustos, 1927.
  5. Türk Bilgi Derneği, Bilgi Mecmuası, c. 1., yıl - 1, nu. 6, Nisan, 1330/1914, s. 646. v.d., s. 658.
  6. Türk Yurdu mec., c. vnı., 2 Nisan, 1331 /15 Nisan, 1915, s. 3.
  7. Osman Ergin, Türkiye Maârif Tarihi, c.v., 1943, s. 162 v.d.— Hâkimiyyet-i Millîye gazetesi, nu. 867, 17 Temmuz, 1923.
  8. Prof. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar, Diyânet İşleri Başkanlığı Yayınları, İkinci Basım, Ankara, Üniversite Basımevi, 1966, Önsöz, s. XVI-XX.— Nihad Sâmî Banarlı, Avrupalı Âlimler ve Fuad Köprülü, Meydan mec., nu. 82, 83, 84; 9, 16 ve 22 Ağustos, 1966.
  9. Kandemir, ayn. mülakat. 1921’den başlayarak, Avrupa’nın muhtelif mecmualarında Fıransızca, Almanca birçok makaleleri basılmıştır.
  10. Bk., bu yazıdaki not – 1.
  11. Prof. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı'nda İlk Mutasavvıflar, İkinci Basım, 1966, Önsöz, s. XIX, not – 10.
  12. H.F., Profesör Fuad Köprülü Paris’ten Döndü, Akşam gazetesi, nu. 7573, 21 Ekim, 1939.
  13. Şerif Hulûs! Sayman, O. Prof. Dr. Fuad Köprülü'nün Yazdan İçin Bir Bibliyografya, 1913-1934, İst, Burhâneddin Matbaası, 1935. —Ayn. müellif, O. Profesör Dr. Fuad Köprülünün Yazıları İçin Bir Bibliyografya, 1912-1940, İst., Muallim Ahmed Hâlid Kitabevi, 1940.
  14. Türk Dili ve Tarihi Hakkında Araştırmalar— 1., Doğumunun 60. yıldönümünü kutlamak için Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu tarafından çıkarılmıştır. Toplayanlar: H. Eren — T. Halasi-Kun, Türk Tarih Kurumu Yayınları’ndan, vn. Seri, Sayı : 20, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1950. / Sami Özerdim, bu Armağan'daki, F. Köprülü'nün Yazıları: 1908-1950 başlıklı araştırmasında bulunan eksiklerden bazılarını tesbit etmiş ve bunlan not hâlinde Türk Tarih Kurumu’na vermiştir. Bu notları aynen neşr ve kendisine teşekkür ediyoruz : / Tekâzâ-yi, Hayâl, Musavver Muhit, nu. 1, 22, 16 Mart, 1909, s. 34 (Şiir). —Hicret Türküleri, Türk Duygusu, nu. 3, 23 Mayıs, 1913, s. 30 (Şiir).—Edîb ve Mütefekkir Ziyaretlerine Zeyl: Münşî-i zarâfet-mu'tâd Süleyman Nazif Beyefendi’ye, Vakit, 6 Şubat, 1918, s. 2. —Azeri Edebiyatı Tarihi, Türk Dünyâsı, nu. i., 6 Eylül, 1919 [Bu sayı görülemedi. Bu sayıda başlayacağı 5 Eylül günki gazetede bildiriliyor]; nu. 2, 3, 4; 19, 20 ve 23 Eylül, nu. 5, 6; 22 ve 23 Ekim [Tamamlanmış olmalıdır. Gördüğümüz 2-93’üncü sayılarda başka tefrika yoktur.], s. 2 [Gazetenin edebi ilâve’lerinde de yazıları bulunduğu anlaşılıyor. Bu ı’Zare’leri göremedik. Ancak, 27 Ağustos tarihli gazetede, 1 Eylûl’de çıkacak gazetede yazısı bulunduğu; 3 Eylül gününe âit nüshada 4 Eylûl’de verilecek ilâve’de Bakî hakkında bir incelemesi bulunacağı bildiriliyor. 12 ve 19 Eylûl’de çıkacak ilâve’lerde neler bulunacağı kaydedilmemiştir. 24 Eylül ve 1 Ekim günki gazetelerde 25 Eylül ve 2 Ekim’de verilecek ilâve’de yazısı bulunduğu bildirilmiştir. 10 Ekim tarihinde çıkacak ilâve’de neler bulunacağı bildirilmemiş, bundan sonraki sayılarda ilâve’den söz edilmemiştir]. — Cumhuriyet Arması Münâsebetiyle : Türk Tarih Encümeni'nden Bir Sual, Akşam, 30 Kasım, 1925, s. 2 [Amasyalı Husâ- meddin (Yazar)’in 5 ve 21 Kasım tarihli gazetede cevapları çıkmıştır]. —Nîr 'Ali-Şir Nevâ’i— Doğumunun 500’üncü yıldönümü münâsebetiyle, Yeni Ses, 25 Haziran, 1926, s. 3 .—Asrilik ve Vatanperverlik, Yeni Ses, 9 Eylül, 1926, s. 2.—Milli Lisân ve Ehemmiyyeti, Yeni Ses, 16 Eylül, 1926, s. 2. — Milliyet ve İlim, Yeni Ses, 23 Eylül, 1926. s. 2. — Münevverlerin Vazifesi, Yılmaz, 15 Ocak, 1931, s. 4.—Okumak İhtiyâcı, Mekteb, nu. 11,7 Mart, 1932, s. 1-2. —Ortazaman Türk Hukuk Müesseseleri, Kurun, 24 ve 25 Eylül, 1937,5. 2 [Belleten, c. n., nu. 5 ile, ikinci Türk Tarih Kongrası’nda çıkan yazının eksik yayını] .—Sinan’ın .Monografisi, Yücel, c. vn., nu. 39, Mayıs, s. 96 [1937’de yayınlanan Sinan, Hayatı, Eseri’nden]. —Partimiz ve İdeolojimiz, Tan, 30 Mayıs, 1939, s. 5. —Yıldönümünde Düşünceler : Türk Milleti'nin Birlik Manzarası, Cumhuriyet, 10 Kasım, 1941, s. 3. ANKETLERE CEVAPLAR, KONUŞMALAR: Mülkiyyet-i edebiye hakkındaki fikirleri, Dergâh, c. ıv., nu. 42,5 Ocak, 1923, s. 90. —Bir Mülakat: Türk Tarihi Nereden Başlar, Milli mec., nu. 31, 15 Şubat, 1925, s. 498-99. —Âhiret'e İnanır mısınız? Köprülüzâde Fuad Bey: Ben istikbâl ile alâkadar değilim, Resimli Ay, c. rv., nu. 31 /1, Mart, 1927, s. 43. —Akademi Mes’elesi Hakkında Anketimiz, Hayat, c. n., nu. 48, 27 Ekim, 1927, s. 6 (426). —İntihal Dedikodusu Etrafında, Meş'ale, nu., 2, 15 Temmuz, 1928, s. 3 .—Fikret Âdil, Edebi Mülâkatlar-ıı., Köprülüzâde ile ve Edebiyat Günü, Cumhuriyet, 3 Kasım, 1928, s. 4. —Müderrislik, Siyâset-Köprülüzâde Fuad Bey Ne Fikirde, Cumhuriyet, 16 Ekim, 1930 [Ayrıca, bu gazetenin 19, 20, 21 Ekim, 7 Kasım tarihli sayılarına bakınız], —Matbû'ât Kânunu Nasıl Olmalı— Köprülüzâde Fuad Bey'in Fikirleri, Yeni Gün, 11 Temmuz, 1931, s. 1, 2. —Nedim Heykeli Yayılmalı mı - Köprülüzâde Fuad.. .Beyler' in Fikirleri, Yeni Gün, 19 Ağustos, 1931, s. 1.11. —Köprülüzâde'ye Göre Dil İnkılâbında Tekâmül İddi'âsi, Vakit, 15 Ekim, 1932, s. 1,9. —Dil Anketi-Dil Anketimize Köprülüzâde Fuad Bey Ne Diyor, Milliyet, 28 Mart, 1933, s. 1, 5. —Türk Fıransız Dostluğu-Fuad Köprülü ile Paris’te Bir Konuşma, Kurun, 15 Haziran, 1935, s. 3. —Kandemir, Fuad Köprülü Yeni Gün'e Anlatıyor, c. vn., nu. 160, 1 Nisan, 1936, s. 18, 21. —Abdülhak Hâmid, Varlık, c. iv., nu. 92, 1 Mayıs, 1936, s. 305 (ihtisaslar). —Millî Bir Edebiyat Yaratabilir miyiz [Nusrat Safa Coşkun’un bu isimli kitabında ( İst., İnkılap Kitabevi, 4 ), Köprülü'nün cevâbı], —Harf İnkılâbı Bayramı, Cumhuriyet, 10 Ağustos, 1938, s. 9. —Hasan Bedreddin Ülgen, Fuad Köprülü- Yarın yirmibeş senelik çalışması tesbit edilecek olan Profesör’le kısa mülakat, Vakit, 3 Mart, 1939, s. 3. —Hikmet Feridun (Es), Sorbon Üniversitesi’ne Türk Bayrağını Çektiren Adam-Fuad Köprülü, Yedigün, c. xn., nu. 352, 5 Aralık, 1939, s. 10-11, 27. —Servet-i Fünûncular Anlatıyor, Servet-i Fünûn mec., c. XXXVII., nu. 2275, 28 Mart, 1940, s. 300 (Mektup). —Ahmed İhsan ve Servet-i Fünûn - Neler Dediler, Servet-i Fünûn, c. xcm., nu. 2421, 14 Ocak, 1943, s. 110 [önceki yazının aynıdır]. —Edebî Anketimiz: Konuşan, Şinâsî özdenoğlu, Prof. Dr. Fuad Köprülü'nün Cevâbı, Varlık, c. xıv., nu. 242, 1 Ağustos, 1943, s. 25-7 [Şinâsî özdenoğlu, Edebiyatımızın Beş Ana Mes’elesi, 1st. İnkılâp Kitabevi, 1949, s. 68-71]. Not. Fuad Köprülü’nün çeşitli İlmî ve terbiyevî mevzûlar üzerinde demeçleri, politika konuşmaları vardır. Prof. Yûsuf özer’le münâkaşaları için Cumhuriyet ve Milliyet'in Nisan ve Mayıs sayılarına, yine Milliyet'in 1928 yılı Ağustos, Eylül sayılarına bakılmalıdır. Karşılıklı münâkaşalarda gazetelere akseden haber ve demeçler, bibliyografimizin dışmda kalmıştır. —Fuad Köprülü'nün Yazıları başlıklı bibliyografyamızın (1950), 167’nci sayfasında, 8’inci satırda verilen Hıyâbân-ı Elem adlı şiir (Serveti Fünûn. c. XLII., S. 510), başka bir Mehmed Fuad’a âit olmalıdır. Dergide yayınlandığında, altındaki imzâ sâdece, Mehmed Fuad’dır.
  15. 60. Doğum Yılı Münâsebetiyle Fuad Köprülü Armağanı (Mélanges Fuad Köprülü), Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi tarafından neşredilmiştir; İst., Osman Yalçın Matbaası, 1953. Bu bibliyografya, Prof. Osman Turan tarafından hazırlanmış ve onun imzâsıyle olan Mukaddime'ye ek olarak basılmıştır ( S. XXV-L. ) ; öncekilerden daha iyi tarafı, ayni araştırmanın Türkçe ve yabancı dildeki neşirlerinin birlikte kaydedilmesidir.
  16. Bu eser hakkında bibliyografya makalesi için bk., B. Lewis, Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London, vol., xxvııı., part- 2, 1965, s· 453· — Mihin Eren, Belleten, c. xxx, nu. 118, Nisan, 1966.
  17. Hâltercemesi ve eserleri hakkında kısaca bilgi edinmek için bk., (1) İbnü’l- Emin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şâirleri, c. m., İst., Öztürk Matbaası, 1932, s. 437-440. (2) Encyclopédie Biyographique de Turquie, 1930-1933. (3) İbrahim Alâeddin Gövsa, Türk Meşhurları, s. 223. (4) Nihad Sâmî Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İst., Tedigün neşri, s. 361-364. (5) Hocalık hayatının yirmibeşinci yıldönümünün kutlanması münâsebetiyle basılan broşür., İst., 1939. (6) Jean Deny, Voix de Turquie, Les Nouvelles Littéraires, nr. 907, 2. Mart, 1940 [Terccmesi için bk., Peyâmî Erman, Bir Ankete Cevab, Ülkü mec., c. xvi., nu. 87, Mayıs, 1940, s. 258-60]. (6) Brockhaus. (7) Rus Edebiyatı Ansiklopedisi. (8) World Biyography, 1948. (9) international Who's Who, 1952. (10) Current Biyography, c. 14, nu. 6, Haziran, 1953; s· 36-38 (Bu sonuncuda, bilhassa siyâsî hayatı, Dışişleri Bakanlığı sırasındaki çalışmaları ve ta‘kip ettiği siyâsete dâir geniş bilgi verilmiştir).

Şekil ve Tablolar