Giriş
Antik Isauria, Anadolu’nun güneyinde doğudan Kilikia Trakheia/Kilikia Aspera (Dağlık Kilikia), batıdan Pamphylia ve kuzeyden de Lykaonia ile sınırlanmış oldukça dağlık bir bölgedir (Harita)[1] . Bölgenin özellikle Toros dağlarının batı kesimlerinde yer alan bölümü son derece engebeli olup, akarsular tarafından parçalanmış çok sayıda vadi ve kanyondan oluşmaktadır. Bu durumunun istisnalarını ise kıyı kesimi ve Kalykadnos (Göksu) Vadisi oluşturmaktadır. Hierokles[2] ’in Isauria Eyaleti’nin metropolis Seleukeia olmak üzere 23 kentini sıraladığı listeden ve Constantinus Porphyrogenitus[3] ’un saymış olduğu Isauria dekapolisinden de açıkça anlaşıldığı üzere günümüzde olduğu gibi antik dönemde de en yoğun iskân buralarda görülmüştür. Bölge tarımsal faaliyetlere elverişli sahaları çok az olduğu için ekonomik açıdan sınırlı imkânlara sahip olmuştur. Bu nedenle daha ilk dönemlerden itibaren bölge halkının zaman zaman haydutluğa yöneldikleri ve geçimlerini bu yoldan sağladıkları görülmektedir. Bu nedenle Isauria önemli bir haydutluk merkezi haline gelmiş ve Antik kaynaklarda “Isaurialı” adı çoğu zaman haydut ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır[4] .
Isauria’da meydana gelen organize haydutluk faaliyetleri ve isyanların coğrafi, sosyal, dini ve ekonomik olmak üzere çok çeşitli nedenleri vardır. Bir başka neden olarak ise Isauria’nın henüz imparatorluk döneminden itibaren dağlı haydut şefleri tarafından yönetilen çok sayıda yarı feodal prensliğe ayrılmış siyasal yapısı gösterilmektedir[5]. Öte yandan başlangıçta yerel bir haydutluk problemi karakteri taşıyan olayların isyanlara dönüşerek bir savaş niteliği kazanmasında, Sasani kralı I. Şapur’un MS 260 yılında Akdeniz kıyılarından gelip Isauria’dan geçerek Anadolu içlerine düzenlediği seferin meydana getirdiği kaos ortamı önemli bir etken olmalıdır. Naqşi Rustem’de bulunan ve Farsça’da Ka’ba-ye Zardoşt denilen anıtın kaidesi üzerinde I. Şapur’a ait olup Partça, Avesta ve Yunanca olarak üç dilde kayda geçirilmiş bir yazıt yer almaktadır[6] . Literatürde ŠKZ (Shapur Ka’baye Zardoşt) olarak adlandırılan yazıtın 20. satırında Roma ordusuna asker ve destek sağlayan memleketler arasında Thrakia, Bithynia, Asia, Pamphylia, Lykaonia, Galatia, Lykia, Kilikia, Kappadokia, Phrygia ve Suriye ile birlikte Isauria da sayılmaktadır[7] . Yazıtın 28. satırında (ŠKZ 28) geçen Mōstinopolis šahrestān[8] ise Yunanca versiyonda Δομετιούπολιϛ (Dometiupolis)[9] olarak geçmekte olup I. Şapur’un, Isauria Eyaleti’nde Romalıları geri püskürttükten sonra ele geçirdiği kentler arasında sıralanmaktadır[10]. Nitekim söz konusu seferden çok kısa bir süre sonra İmparator Probus (MS 276 – 282) döneminde Isaurialı Palfuerius Lydius isyan ederek Pamphylia ve Pisidia’ya saldırmış, ancak Kremna’nın kuşatılması sırasında öldürülmüştür[11].
Isauria’da MS 1. yüzyıl ile MS 6. yüzyıl arasında aralıklarla rastlanan karışıklıkların en yoğun şekilde görüldüğü dönem ise hiç şüphesiz MS 4. yüzyıldır. Romanizasyon kesin bir sonuç vermeyince Isauria, MS 4. yüzyılın başlarında dâhili bir askeri bölge haline getirilmiştir[12]. Bu yüzyılın ikinci yarısında yerel ölçekli haydutluk faaliyetleri büyük isyan ve savaşlara dönüşmüş, sadece Isauria’da değil komşu eyaletlerde de huzursuzluklara neden olmuştur. Aşağıda ele alınacağı üzere 4. yüzyılda Isauria’da 353-354, 359, 367-368, 376-377 yıllarında olmak üzere dört büyük olay yaşanmıştır. Romalılar, ordularının harekat kabiliyetlerini sınırlayan ve haydutlar tarafından çok iyi tanınan bölgede kontrolü sağlamakta oldukça zorlanmışlardır. Özellikle Isauria’nın en dağlık bölümünü oluşturan ve Kalykadnos’un iki kolu (Ermenek Göksuyu ve Hadim Göksuyu) arasında kalan sahada bütün MS 4. yüzyıl boyunca kalıcı bir kontrol sağlayamamışlardır.
1. Isauria Eyaleti’nin Kuruluşu, MS 4. Yüzyıl Olaylarına Kadar Yönetimi ve Yöneticileri
Isauria Eyaleti adlandırması, ilk defa Karaman’ın batısında Hacıbaba Dağı’nın kuzey eteğinde yer alan Losta’da (Akarköy) bulunan ve 1886’da yayını yapılan Latince bir yazıtta[13] provincia Isauria olarak geçmesiyle kullanılmaya başlanmıştır. MS 238-244 yılları arasına tarihlenen ve Isauria Eyaleti’nin imparator Gordianus’a ithaf ettiği yazıt, Isauria’nın III. Gordianus tarafından Kilikia’dan ayrıldığını göstermektedir.
Öte yandan İmparator Diocletianus’un eyaletlerin yeniden düzenlenmesine yönelik olarak yapmış olduğu reformlar[14], Isauria tarihi için de büyük önem taşımaktadır. Söz konusu reformlar çerçevesinde Diocletianus, Probus’un yönetimi altında meydana gelen şiddetli iç karışıklıklar ve ayaklanmaların ardından Isaurialıları daha iyi kontrol edebilmek amacıyla III. Gordianus’tan beri mevcut olan Isauria’yı Dağlık Kilikia ile birleştirmiş, Seleukeia (Silifke) başkent olmak üzere Doğu diocesliği içerisinde bağımsız Isauria Eyaleti’ni kurmuştur[15]. Yeni kurulan bu eyalet, batıda Korakesion’dan (Alanya) doğuda Lamos Irmağı’na (Limonlu Çayı) kadar uzanıyor ve kuzeyde Lykaonia ile sınırlanıyordu[16]. MS 4. yüzyılın başlarında Isauria Eyaleti’ni başkent Seleukeia’da oturan atlı sınıfından yöneticiler idare etmekteydiler. Antik edebi kaynaklardan ve epigrafik belgelerden söz konusu idarecilerin 353 yılı olaylarına kadar praeses Isauriae unvanıyla sivil bir yetki kullanmış oldukları anlaşılmaktadır[17].
Isauria Eyaleti’nin MS 4. yüzyıl başlarında bilinen ilk yöneticisi Lucilius Crispus idi. Seleukeia kentinden ele geçen iki Latince yazıttan Lucilius Crispus’un 306-309 yılları arasında[18] Isauria praeses’i (praeses Isauriae) olduğu bilinmektedir. Lucilius Crispus, praeses Isauriae olarak Seleukeia’da Caesar Flavius Valerius Constantinus[19] (306-337)’a ve büyük olasılıkla Caesar Maximinus Daia’ya[20] (308-313) ithafta bulunmuştur. Bu iki Latince ithaf yazıtının tarihlemesine göre Lucilius Crispus’un 306-309 yılları arasında Isauria’nın praeses’i olarak görev yaptığı kabul edilmektedir[21]. Ancyra’da ele geçen bir başka ithaf yazıtından[22] anlaşıldığına göre Lucilius Crispus, Isauria’daki görevinden kısa bir süre sonra Pontus Eyaleti’ne vicarius praefectus praetorio olarak atanmıştır[23]. Lucilius Crispus’un Isauria’daki görevinden önce ve Pontus’taki görevinden sonraki mesleki kariyeri hakkkında ise ne yazık ki bilgi sahibi değiliz.
Lucilius Crispus’tan sonra praeses Isauriae görevine Flavius Severianus atanmıştır. Augustus Severus (306-307)’un oğlu olan Flavius Severianus[24] Seleukeia’da Maximinus Daia[25] ve Galerius Valerius Maximianus[26] için birer ithafta bulunmuştur. Latince kaleme alınmış bu iki ithaf yazıtının yapılan tarihlemelerine göre Flavius Severianus’un 309-313 yılları arasında praeses Isauriae olduğu anlaşılmaktadır[27]. Augustus Severus’un evlatlığı Flavius Severianus’un etnik kökeni hakkında bir şey söylemek zor olmakla birlikte Severus’un evlatlığı olması dolayısıyla Severianus adını aldığı anlaşılmaktadır[28].
Flavius Severianus’tan sonra 313-324 arası dönemde praeses Isauriae olarak Aurelius Fortunatus adı geçmektedir. Fortunatus’un praeses Isauriae olarak Augustus Flavius Constantinius’a Latince kaleme alınmış bir ithafı bilinmektedir[29]. Seleukeia’da ele geçen bu ithaf, ilk önce İmparator Licinius’a (308-324) yapılmıştı. Tetrarkhia yönetiminin de sonu olan 324 yılında I. Constantinus, Licinius’a karşı yürüttüğü mücadeleyi kazandı. Büyük olasılıkla bu olay üzerine aynı yılda söz konusu ithaftan Licinius’un adı silinerek yerine I. Constantinus’un ismi kazınmıştır. Bu ithaf yazıtı, Fortunatus’un 324 yılı dolaylarında Isauria yöneticiliği yaptığını göstermektedir. 324 yılı Fortunatus’un yöneticiliğinin son yılı olsa bile kendisinden bir önceki Isauria yöneticisi Severius’tan hemen sonra bu göreve getirilmiş olması pek olası görünmemektedir. Zira Isauria’daki diğer yönetim süreleri dikkate alındığında ortalama dört yıl gibi bir süre görev yaptıkları görülmektedir. Buna dayanarak Flavius Severianus ile Aurelius Fortunatus arasında henüz belgelenmemiş yöneticilerin olması gerektiği düşünülebilir[30].
2. Ana Hatlarıyla MS 4. Yüzyıl Isauria Olayları
Diocletianus’un yapmış olduğu düzenlemelerin sonucu olarak Isauria’da MS 4. yüzyılın ikinci yarısına kadar kayda değer herhangi bir olay yaşanmamış, bu tarihte yeniden karışıklıklar görülmeye başlamıştır. MS 4. yüzyıl Isauria isyanları için temel kaynak olan Ammianus Marcellinus, 353-354 yılı olaylarından ayrıntılı olarak söz etmektedir[31]. MS 353-354 yılı isyanının sebebi olarak bazı Isaurialıların haksız yere suçlanıp Ikonium’daki anfitiyatroda vahşi hayvanlara atılması gösterilmektedir[32]. Ancak Isaurialıların ilk saldırılarını tahıl taşıyan deniz filolarına karşı tam tersi yönde Güney sahillerine ve Kıbrıs’a düzenlemiş olmaları ve geniş çiftliklere bağlı köyler olan viciler üzerine saldırmaları gerçek nedenin ekonomik sorunlar ve kıtlık olduğunu düşündürmektedir[33]. Güney sahilleri ve Kıbrıs arasındaki ulaşımı engelledikten sonra Pamphylia kentlerine saldıran haydutlar, Melas Çayı’nı geçmişler ancak Side’de magna praesidia adı verilen garnizonlarda konuşlandırılmış birliklere yenilmişlerdir[34]. Daha sonra Laranda’ya kadar çekilen haydut çeteleri, üzerlerine gönderilen askerlerin üstesinden gelebilmek için Lykaonia sınırında yol keserek eyalet sakinlerini ve yolcuları soymuş ve huzursuzluklar çıkarmışlardır[35]. Lykaonia sınırındaki küçük yerleşimlere ve kalelere yerleştirilen birlikler haydutlar, karşısında başarı elde edememişlerdir. Bu başarısızlıkta Romalı askerlerin deneyimsizlikleri ve Isaurialıların sayısal üstünlüğü yanında en önemli etken bölgenin topografik yapısı olmalıdır. Nitekim Ammianus Marcellinus, Isaurialıların dağların yalçın yamaçlarında ve karmaşık geçitlerinde yetişmiş olduklarını ve buralara sanki düz ovalarmış gibi hükmettiklerini kaydetmektedir[36]. Bu coğrafya şartlarına alışkın olan ve araziyi çok iyi tanıyan haydutlar, Romalılar karşısında oldukça etkili olmuşlardır.
Haydutlar, daha sonra Dağlık Kilikia kıyılarına inerek erzak ihtiyaçlarını karşılamak için burada buğday deposu olarak kullanılan Palaia[37] limanına ve yük gemilerine saldırmışlardır. Muhtemelen düzenli birliklerle sıkı şekilde korunan Palaia’yı ele geçiremeyen haydut çeteleri, bölgenin metropolisi olan Seleukeia’ya saldırmışlardır. Ancak burada comes Castricius[38]’un sorumluluğundaki üç lejyon ile karşılaşmışlardır[39]. Castricius, izlediği yanlış strateji ve taktik nedeniyle Isaurialıları yenmeyi başaramamıştır. Zira onun şehir surlarının arkasına çekilmesiyle Isaurialılar Kalykadnos’ta erzak taşıyan gemileri ele geçirmişler, durum erzak sıkıntısı nedeniyle açlık tehlikesi yaşayan lejyonların aleyhine dönmüştür. Ancak Castricius’un imdadına comes Nebridius’un komutasındaki askeri birlikler yetişmiş ve bu sayede Isaurialıları yenmeyi başarabilmiştir[40].
MS 353-354 olaylarının üzerinden fazla bir zaman geçmeden muhtemelen uygulanan ağır yaptırımlar nedeniyle Isaurialılar, MS 359’da yeniden isyan etmişlerdir. Nitekim Ammianus Marcellinus, haydutluk yapmaya devam eden Isaurialıların ikinci bir isyanından söz etmektedir[41]. Roma güçlerinin Isaurialılarla mücadelelerinde Anemurium’dan (Anamur) başlayarak Germanikopolis[42]’e (Ermenek), oradan da Antiokheia (Nunu Kalesi) ve Laranda’ya (Karaman) ulaşan güney-kuzey yolu stratejik açıdan oldukça önemli idi. Söz konusu yolun aynı zamanda isyancılara karşı verilen mücadelede bir savunma hattı oluşturduğu[43], MS 355 – 359 yılları arasında comes et praeses Aurelius Iustus[44]’un bu yol üzerinde Ketis Bölgesi[45]’nin bir dağ yerleşimi olan Eirenopolis’i[46] surla çevirmesinden anlaşılmaktadır[47].
Bu ikinci Isauria isyanı da kısa bir zamanda bölgenin bütününü etkisi altına almış olmalıdır. Çünkü isyanın bastırılması için Isauria’ya comes et praeses olarak Bassidius Lauricius[48] görevlendirilmiştir. Antiokheia (Nunu) Kalesi’ndeki kayalığın güneyinde yer alan ve MS 359 yılına tarihlenen Latince yazıt[49]tan, Lauricius’un Isauria’daki isyanı bastırdığı ve uzun zamandan beri haydutların elinde olan kaleyi ele geçirdiği anlaşılmaktadır. Bassidius Lauricius, bu kaleye bölgenin güvenliğinin sağlanabilmesi için bir garnizon yerleştirmiş ve adını da Antiokheia’ya dönüştürmüştür[50]. Kalenin konumu ve buradaki Latince yazıttan söz konusu kalenin stratejik açıdan çok büyük bir önem taşıdığı anlaşılmaktadır. Roma ve Isaurialılar arasındaki mücadelede bütün Isauria’yı baştanbaşa kateden güney-kuzey yolu üzerindeki dar bir geçitte yer alan kalenin kontrolü her iki taraf açısından da son derece önemlidir. Burasını kontrol altında tutan taraf, bütün Isauria’yı kontrolü altında bulundurmaktadır[51]. O halde imparatorluk güçleri, bu stratejik yolu yeniden ele geçirerek dağlık bölgenin kontrolünü sağlamayı amaçlamış olmalıdırlar. Bassidius Lauricius, şiddet kullanmak yerine tehditle düzeni sağlamayı başarmış ve bölgede yaklaşık on yıl kayda değer bir sorun yaşanmamıştır. Nitekim Expositio Totius Mundi adlı anonim eserde Isaurialıların tamamen kontrol altına alındığı belirtilmektedir[52]. Ancak kişiye bağlı bir başarının sonucu ortaya çıkan bu sessizlik durumunun uzun sürmediği ve bölgeye sürekli bir barış getirmediği, Bassidius Lauricius’un yöneticiliğinin üzerinden uzun bir zaman geçmeden 367-368 yılı olaylarının çıkmış olmasından anlaşılmaktadır.
Nitekim Ammianus Marcellinus, 367-368 yılında ortaya çıkmış üçüncü bir isyandan bahsetmektedir[53]. İmparator Valens zamanında doğuda Sasaniler ve batıda Gotlarla yapılan savaşlar ile Prokopius isyanı yüzünden bölgedeki birliklerin sayısındaki azalmayı fırsata çevirmeyi düşünen Isaurialılar MS 367 yılında yeniden harekete geçmişlerdir[54]. Daha önceki isyanlarda olduğu gibi Isaurialı haydut çeteleri, bu kez de Kilikia ve Pamphylia kentlerine saldırmışlar, şehirleri ve arazileri talan etmişler ve neredeyse hiçbir müdahale ile de karşılaşmamışlardır. Bu karışıklıklara son vermek üzere bölgeye Asia Eyaleti’nin vicariusu ve aynı zamanda Pamphylia’nın yönetiminden de sorumlu olan Musonius görevlendirilmiş, Sardes’ten diogmitae olarak adlandırılan hafif piyade askerlerinden oluşmuş bir kuvvetle harekete geçmiştir. Kendisine tuzak kurulmuş olan Musonius başta olmak üzere komutası altındaki askerlerden bazıları haydut çeteleri tarafından öldürülmüş ve askerlerin bir kısmı da esir alınmıştır[55]. Ancak bölgeye sevk edilen Roma birlikleri karşısında zor anlar yaşayan haydutlar, daha güvenli gördükleri dağlara çekilmek zorunda kalmışlardır. Zor durumda kalan haydut çeteleri, rehineler vererek Roma güçlerinden barış isteğinde bulunmuşlardır. Haydut çeteleriyle Romalılar arasında arabuluculuk rolünü Germanikopolis kenti üstlenmiştir[56]. Germanikopolis’in arabulucu olması, o tarihlerde çok gelişmiş ve bölgenin saygın bir kenti[57] olmasının yanı sıra, haydut çetelerinin barındığı iç Isauria’daki dağlık alan ile Romalı güçlerin kontrolünde olan daha güneydeki bölge arasındaki konumundan ileri geliyor olmalıdır[58]. Germanikopolis’in haydutlarla Romalılar arasında arabuluculuk yaptığı 368 yılı olayları sonucunda, barışın sağlanması için esirlerin değişimi de söz konusu olmuştur. Bu çerçevede Eirenopolisli soylu bir aileye mensup Bassiane adında bir kadın, rehine olarak Seleukeia’daki Azize Thekla tapınağına gönderilmiştir[59].
Ammianus Marcellinus’un aktardığı ve yukarıda sözü edilen üç büyük isyandan sonuncusu olan 368 olaylarından sonra muhtemelen önceki isyanlardan bazı dersler çıkaran Roma, bölgede güvenlik tedbirlerini artırmış ve daha önce meydana gelen isyanların yaralarını sarmaya çalışmıştır[60]. Bu çerçevede Seleukeia’daki Azize Thekla kutsal alanının yanı sıra Gökburç, Titiopolis (Kalınören), Korasion (Susanoğlu) yerleşimleri, imparatorlar Valentinianus, Valens ve Gratianus dönemlerinde Isaurialı yağmacılara karşı surla çevrilmiştir[61].
Romalılar, bir taraftan bu olaylara karşı Isauria’da savunma sistemlerini güçlendirirken, diğer taraftan da imar faaliyetlerinde bulunmuşlardır. 1958 yılında S. Hall tarafından bulunan ve bugün kayıp olan yazıttan[62], Isaura Nova (Zengibar Kalesi) yakınlarındaki Yazdamı’nda bulunan bir binanın, comes Isauriae Valerius Valentinianus[63]’un emri ile tamir ettirildiği anlaşılmaktadır. Roma yönetiminin Isauria’da kontrolü sağlamak için sık sık idari düzenlemeler yaptığı, eyaletin yönetimini kolaylaştırmak ve sorunlara daha hızlı müdahale edebilmek için sınırlarının küçültüldüğü de anlaşılmaktadır. Bu çerçevede imparator Valens tarafından bağımsız Lykaonia Eyaleti oluşturulmuş ve Isauria Bölgesi’nin büyük bir bölümü yeni oluşturulan eyalete dâhil edilmiştir. 370’li yıllarda yapılan bu düzenleme ile başkent Isaura’nın kuzeyinden başlayarak Doğu Pisidia ve Güney Galatia’nın yeni oluşturulan Lykaonia Eyaleti’ne bağlanması sonucu Isauria Eyaleti küçülmüştür[64]. Yeni Isauria Eyaleti, kuzeyde Isauropolis’ten Laranda’ya, doğuda Pisidia ve güneyde Galatia’dan yeni kurulmuş olan Lykaonia Eyaleti’ne kadar uzanan bir bölgeyi kapsamaktaydı[65].
Ancak öyle anlaşılıyor ki bütün bu düzenlemeler Isaurialıların yeniden isyan etmelerine engel olamamış olmalı ki MS 375 yıllarında Isauria’da yeni bir ayaklanma meydana geldiği bilinmektedir[66]. Bütün 4. yüzyıl isyanlarında olduğu gibi Isaurialılar, yine ilk olarak Pamphylia ve Lykia’ya saldırmışlardır. Daha sonra hiç bir engelle karşılaşmaksızın Kaisareia ve Konstantinopolis’e ulaşımı engelleyecek kadar kuzeye ilerlemişler[67], nihayet Antiokheia’da bulunan imparator Valens tarafından geri püskürtülmüşlerdir[68]. İsyancılar, özellikle güney kıyılarında sürekli bir tehdit oluşturmayı sürdürmüş olmalıdırlar. Zira MS 382-383 yılında Anemurium kentinin surunun burada konuşlanan I. Armeniaca lejyonunun komutanı comes Isauriae Matronianus[69]’un emri ile onarıldığı bilinmektedir[70].
3. MS 4. Yüzyıl Olayları Çerçevesinde Isauria Eyaleti’nin İdari Yapısı ve Yöneticileri
Yukarıda da sözü edildiği üzere, MS 4. yüzyıl başlarında Isauria Eyaleti’nin Romalı yöneticileri olan Lucilius Crispus, Flavius Severianus ve Aurelius Fortunatus birer praeses Isauriae idiler. Isauria Eyaleti’nin praeses ünvanlı bu yöneticileri sadece sivil yetkilere sahip olarak bu görevleri yerine getirmekteydiler. Fortunatus’tan sonra 324-354 yılları arasındaki 30 yıllık zaman dilimindeki Isauria yöneticileri ise henüz belgelenmemiştir. MS 4. yüzyılın ikinci çeyreğindeki yöneticilerin praeses mi yoksa comes olarak mı görev aldıkları da doğal olarak bilinmemektedir. Ancak Isaurialı yöneticilerin kullanmış oldukları praeses ünvanı sadece sivil bir yetkiyi ifade ettiğinden ve 324-354 yılları arasında Isauria’da askeri anlamda müdahaleyi gerektirecek kayda değer bir olay bilinmediğinden, bu 30 yıllık süredeki yöneticilerin de praeses olarak hizmet ettikleri düşünülebilir.
Bununla birlikte Ammianus Marcellinus’tan 354 yılında Castricius’un comes Isauriae olduğu bilinmektedir[71]. Öyle anlaşılıyor ki MS 4. yüzyılın başlarında Isauria Eyaleti, Diocletianus’un reformlarına uygun olarak sadece sivil fonksiyonlara sahip olan bir praeses tarafından yönetilirken, aynı yüzyılın ortalarında Isaurialı kabileler ayaklanınca valilerin yetkilerinde bir takım değişikliklere gidildiği görülmektedir. MS 4. yüzyılın ikinci yarısındaki büyük Isauria olaylarından önce praeses ünvanı ile temsil edilen sivil ve normalde dux tarafından uygulanmakta olan askeri kuvvet birbirinden ayrılmıştı[72]. Bu durumda Seleukeia’da konuşlandırılmış lejyonların komutanı Castricius’un aynı zamanda eyaletin sivil yöneticisi olan bir praeses olması gerekir[73]. Ancak MS 4. yüzyılın ikinci yarısında Isaurialıların saldırılarının ortaya çıkardığı tehlike ve bunlarla daha etkin bir mücadele yapabilmek adına Isauria’nın yöneticisi özel askeri yetkilerle donatılmış, comes rei militaris olmuştur[74]. Bu şekilde askeri ve sivil yetki birleştirilerek aynı kişide toplanmış, Isauria’nın yöneticisine comes et praeses olarak birleştirilmiş askeri ve sivil yetki verilmiştir[75]. Ancak iki yetkinin kesin birleştirilme tarihi maalesef bilinmemektedir. Bununla birlikte comes Castricius’un ardılı olan Aurelius Iustus’un comes et praeses ünvanına sahip olduğu ve bu görevini MS 355-359 yılları arasında yaptığı bilinmektedir[76]. O halde sivil ve askeri yetkilerin birleştirilmesi, Seleukeia’nın kuşatılması ve işgal edilmesinden sonra MS 354 yıllarında olmuş olmalıdır[77].
Aurelius Iustus’un halefi comes et praeses Isauriae v(ir) c(larissimus) olan Bassidius Lauricius’tur. Lauricius, MS 357 yılında Roma için daima sorunlu bir bölge olan Armenia’da dux Armeniae olarak hizmet etmiştir[78]. MS 358 yılında ise muhtemelen Kıbrıs’ta görev yapmıştır[79]. Lauricius’un Isauria’ya atanmasında son görev yerinin yakınlığı yanında parlak askeri kariyeri de önemli rol oynamış olmalıdır. Isauria’da karışıklık olduğu için imparator mükemmel bir askeri kariyere sahip olan Bassidius Lauricius’u, askeri ve sivil yetkilerle donatarak Isauria’ya yollamıştır. Lauricius’un eski Armenia duxu görevi ve yeni eklenmiş comes ünvanı onun aynı anda Seleukeia’daki birliklere de komuta ettiğini göstermektedir[80]. Bassidius Lauricius’un Armenia’da dux iken terfi ettirilerek Isauria birliklerinin komutanlığı ve yöneticisi mevkiine yükseltilmesi, Isauria’nın Romalı yöneticilerin mevkilerinin onlara verilen görevlerin önemine göre arttığını ve Isauria eyalet yöneticiliğinin onların kariyerlerinde önemli bir basamak oluşturduğunu göstermektedir[81]. Ayrıca comes et praeses ünvanlı Bassidius Lauricius, MS 359 yılı Eylül ayı sonunda comes Leonas ile beraber Seleukeia konsiline katılmıştır[82].
Lauricius’un halefi ve MS 363-365 arasında eyaletin yöneticisi olan Olympius Palladius comes rei militares görevinde bulunmamış olup, sadece praeses ünvanına sahiptir[83]. Kilikia-Isauria kenti Korasium’dan (Susanoğlu) ele geçen yazıttan[84] Isauria yöneticisi Flavius Uranius’un (MS 366 – 367) burada imar faaliyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine söz konusu yazıttan anlaşıldığına göre Falavius Uranius, MS 366-367 yıllarında Isauria’da büyük olasılıkla praeses olarak görev yapmıştır. Bu iki yöneticinin dönemleri, MS 4. yüzyıl Isauria’sının en sakin olduğu dönemlerdendir. Sivil bir yetki kullanımını gösteren praeses unvanı, söz konusu yöneticiler döneminde eyalette herhangi bir karışıklığın yaşanmamış olduğunun en somut göstergesidir. Ancak Isauria, sakin dönemlerinde kariyer beklentisi içerisinde olan Romalı yöneticiler için cazibesini kaybetmektedir. Nitekim Olympius Palladius’u MS 370-371 yıllarında Roma için diğer stratejik bir öneme sahip olan Praefectıs Aegypti (Mısır Eyaleti Valisi) görevini icra ederken görmekteyiz[85].
Isauria Eyaleti’nin 375-377 yılları arasında comes et praeses Isauriae olarak hizmette bulunmuş olan yöneticisi Flavius Saturninus[86]’tur. MS 382 yılında çıkartılan kanunlarla Natalis ve Matronianus adındaki yöneticilere dux et praeses Isauriae ünvanları verilmiştir[87]. Libanius’un yazmış olduğu bir mektuba dayanılarak yönetici Matronianus’un muhtemel halefinin Demonicus olduğu varsayılmaktadır[88]. MS 4. yüzyılın sonunda Isauria’da sürekli konuşlandırılmış manevra ordu birlikleri olmayıp, MS 382’de yönetici comes değil dux unvanı taşımaktadır. O halde bu tarihte normal olarak bir duxun otoritesi altında olan limitaneiler yeterli geliyor ve bir comes rei militarisin bulunmasına ihtiyaç duyulmuyordu[89].
Antik edebi kaynaklarda Isauria ile ilgili olarak geçen yöneticilerden bir diğeri de Flavius Fravitta’dır[90]. Flavius Fravitta, 395/6-400 yılları arasında magister militum per Orientem olarak hizmette bulunmuştur[91]. Bu tarihlerde Isaurialılar muhtemelen Hunlar ve Gotların da desteğiyle büyük bir saldırıya geçmişler, Kilikia’dan Fenike ve Filistin’e kadar bütün bölgeyi yağmaladıktan sonra Mezopotamya üzerinden Isauria’ya geri dönmüşlerdir[92]. Daha sonra ise Pamphylia ve Lykia’ya yürümüşler Kıbrıs’ı ele geçirerek Lykaonia, Pisidia, Kappadokia ve Pontus’a saldırmışlardır[93]. Doğu’nun komutanı olarak bilinen Flavius Fravitta, Kilikia’dan Fenike ve Filistin’e kadar bütün bölgeyi haydutların yağmalamasından kurtarmakla görevlendirilmiştir. MS 400 yılında Magister Militum Per Orientum olan Flavius Fravitta sonunda Isaurialıları durdurabilmiştir[94]. Flavius Fravitta’nın, magister militum per Orientem olarak atanmasından önceki askeri kariyeri bilinmemekle birlikte, magister militum per Orientem görevinden önce Isauria’da bir isyanı bastırdığı sonucu çıkarılmakta ve bu sırada comes Isauriae olarak görev yaptığı düşünülmektedir[95]. MS 400 yılında Gainas’ın isyanını bastırmakla görevlendirilen[96] Flavius Fravitta, büyük olasılıkla bu başarısına karşılık 401 yılında consul seçilmiştir[97].
Bu tarihlerde görev yapmış bir diğer Isauria yöneticisi de Flavius Leontios’tur[98]. Diokaesareia’nın (Uzuncaburç) kuzey kapısında, Honorius ve Arcadius’un ortak yönetimi dönemine (MS 396-408) ait bir yazıt[99], MS 5. yüzyılın başında Flavius Leontius’un comes primi ordinis et dux Isauriae ünvanını kullandığını belgelemektedir. Bu da onun sivil ve askeri olmak üzere iki görevi birlikte icra ettiğini göstermektedir[100].
Isauria’nın en karışık dönemlerinde görev yapmış bu son yöneticilerin Flavius ismi taşımaları da dikkat çekici bir husutur. MS 4. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren ancak imparatora yakın olan yöneticiler ile yüksek rütbeli askerlerin Flavius gentilicumunu onursal bir isim olarak taşıyabildikleri bilinmektedir[101]. Isauria’da 4. yüzyıldaki Flavius Severianus, Flavius Uranius, Flavius Saturninus, Flavius Fravitta ve Flavius Leontius gibi yöneticilerin bu ismi taşımış olmaları, söz konusu kişilerin kariyerleri konusunda bir fikir verdiği gibi, bu nitelikte yöneticilerin Isauria’da görevlendirilmiş olması bölgenin yönetiminin Roma açısından önemine de işaret eder.
Bütün bunlar göstermektedir ki Geç Antik çağın sonunda Isauria Eyaleti, askeri önemi son derece artmış bir sınır eyaleti niteliği kazanmıştı. Romalılar, Isauria Eyaleti’nde sürekli konuşlandırılmış lejyonlar yanında haydutlardan gelebilecek tehditlere karşı Toros dağlarının stratejik noktalarında müstahkem mevkiler (limes) oluşturarak bir iç savunma sistemi geliştirmişlerdi[102]. Isauria Eyaleti’nin tanımlanan bu durumunu en iyi ortaya koyan belge ise Notitia Dignitatum’dur. Batı Roma ve Doğu Roma’nın askeri ve idari makamlarını listeleyen resmi bir belge[103] niteliği taşıyan ve muhtemelen MS 395-413 yılları arasında yazılmış olan[104] Notitia Dignitatum, bazı eyaletlerin öne çıkan özelliklerini tanıtmaktadır. Söz konusu eserin Isauria ile ilgili görselinde ise bölgeyi tanıtan coğrafi ve mimari özelliklere yer verilmiştir (Resim 1)[105]. Isauria ile ilgili çizimin üst tarafında deniz, sağ üst tarafında Tarsus kenti, sol tarafında yer alan masanın üzerinde ise Liber Mandatorum (Yasa kitabı) bulunmaktadır. Görselin ortasında çizilmiş olan Toros dağlarının etekleri zirvelerine paralel uzanan bir çizgi tarafından kesilmiş ve bu çizginin üst tarafında beş adet mimari yapıya yer verilmiştir. Çizimin alt tarafında ise iki adet altıgen şekilde sembolize edilmiş yapı bulunmaktadır. Görselde Toros dağlarında dolayı sadece arka kısmı görünen ancak kedigillerden olduğu anlaşılan bir hayvan ile bir geyik de yer almaktadır.
Notitia Dignitatum’daki görsel planlı bir harita özelliği taşımayıp, burada bölgenin öne çıkan coğrafi özellikleri basit bir şekilde biçimlendirilmiş olmalıdır[106]. Buradaki mavi renkli örtüye sahip masanın üzerindeki Liber Mandatorum şahsında askeri ve sivil yetkilerin birleştirilmiş olduğu[107] memuriyetin comes per Isauriam ünvanlı yöneticiye sağladığı yetki ve gücü temsil etmektedir[108].
Görselin altında yer alan ve isimlendirilmemiş iki mimari yapı kentleri değil de askeri yerleşimleri sembolize ediyor olmalıdır[109]. Zira kentleri simgelemesi durumunda bunların da Tarsus’ta olduğu gibi isimleriyle verilmeleri beklenirdi. Bu iki askeri yerleşim ise çok büyük olasılıkla II. Isaura ve III. Isaura lejyonlarının karargâhları olmalıdır[110]. Ammianus Marcellinus[111]’tan bilindiği üzere MS 354 yılında Seleukeia’da konuşlandırılmış garnizona bağlı üç lejyon bulunmaktaydı. Notitia Dignitatum’da II. ve III. Isaura lejyonları comes per Isauriam altında listelenmekte, I. Isaura sagittaria lejyonu pseudocomitatensis olarak magister militum per Orientem altında verilmektedir[112]. Buradan anlaşıldığı üzere Notitia Dignitatum’un yazıldığı tarihte II. Isaura ve III. Isaura bu bölgede konuşlanıyordu. I. Isaura ise pseudocomitatensis (mobilize birlik) olarak Isauria dışında bir bölgede idi[113]. Buradan MS 353’te her üç lejyonun da Isauria’da bulunduğu ancak I. Isaura sagittaria’nın 353’ten sonraki bilinmeyen bir tarihte başka bir yere gönderildiği anlaşılmaktadır[114].
Notitia Dignitatum’daki Isauria’ya görselinde yer alan beş mimari sembol ise bölgedeki kale ve gözetleme kulelerini göstermektedir[115]. Ne yazık ki bugüne kadar söz konusu kale yerleşimlerinin kesin lokalizeleri yapılabilmiş değildir. Ancak Geç Antik çağda Roma güçleri ve haydutlar arasında yaşanan olayların ağırlık noktasını Nunu Kalesi’nin de içerisinde bulunduğu Yukarı Göksu Vadisi oluşturmaktadır. Ayrıca bu çevrede Aşağı Akın köyünün doğusunda Hisartepe denilen mevkide sur kalıntılarının hala görülebildiği oldukça korunaklı bir kale kalıntısı bulunmaktadır[116]. Yukarıda söz edildiği üzere MS 368 yılında Germanikopolis’in Roma ve haydutlar arasında arabuluculuk yapmış olması, aynı zamanda iki taraf arasında bir sınır teşkil ettiği anlamını da taşır. Ayrıca kuzeyde Hacıbaba Dağlık alanındaki birisi lejyon komutanı olmak üzere çok sayıdaki asker yazıtı[117] ile Latince isimler[118] buralarda bir Roma kontrolünün ve belli ölçüde de olsa bir Romalılaştırmanın varlığına işaret etmektedir. Aynı şekilde Hadim Göksuyu’nun kaynağına yakın bir noktada yer alan Artanada[119]’da Isauria Bölgesi’nin en fazla asker yazıtı ele geçmiş yerleşimlerinden birisidir. Bütün bunlar, Roma’nın kontrolünde olmayan ve haydutluk faaliyetlerinin yoğun olarak görüldüğü sahaların Kalykadnos’un her iki kolu arasını kapsadığını ortaya koymaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Isauria, özellikle coğrafi ve sosyo-ekonomik şartları nedeniyle bütün Roma yönetimi boyunca sorunlu bir bölge karakterini taşımıştır. Ancak MS 4. yüzyıl, bölgede haydutluk faaliyetlerinin ve isyanların en yoğun görüldüğü dönemlerden birisi olmuştur. Söz konusu yüzyılın ilk yarısında Diocletianus’un yapmış olduğu reformların da etkisiyle nispeten sakin bir dönem yaşayan bölge, yüzyılın ikinci yarısında belirli aralıklarla büyük olaylara sahne olmuştur. Bütün bunların sonucu olarak Diocletianus tarafından kurulan Isauria Eyaleti askeri bir karakter kazanmıştır. Isauria ayaklanmalarına bir önlem olarak yönetim prensiplerinde bir takım değişikliklere gidildiği anlaşılmaktadır. MS 4. yüzyılda bölgede görülen haydutluk faaliyetleri ve isyanların şiddeti ile Roma’nın Isauria’da uyguladığı yönetim ve yöneticilere verilmiş olan yetkiler arasında bir ilişkinin olduğu da anlaşılmaktadır. Yöneticilerin 4. yüzyılın birinci yarısındaki sakin dönemde praeses ünvanı ile sivil yetkiler kullanırken, aynı yüzyılın ikinci yarısında olayların şiddeti ile bağlantılı olarak askeri yetkileri yüksek comes veya comes et praeses ünvanlarını kullandıkları görülmektedir.
Roma yönetimi, haydutluk faaliyetlerine karşı bir taraftan eyalete kalıcı lejyonlar yerleştirirken, diğer taraftan da Isauria’nın Roma’nın nüfuz edemediği ya da etmekte zorlandığı stratejik noktalarına kale veya gözetleme kuleleri yapmıştır. Isauria Eyaleti’nin tanımlanan bu durumunu en iyi ortaya koyan belge ise muhtemelen yüzyılın sonlarında yazılmış olan Notitia Dignitatum’dur. Bu belgede yer alan görseldeki iki mimari yapı büyük olasılıkla buradaki iki lejyon karargâhını tanımlamalıdır. Toros dağlarını ayıran çizginin üst tarafındaki beş adet mimari yapı ise bölgedeki kale ve kuleleri işaret etmelidir. Bunlardan ikisi çok büyük ihtimalle söz konusu yüzyılda Isauria isyanlarının yoğunlaştığı alanın kuzeydoğu sınırında bulunan Nunu (Antiokheia) ve Aşağı Akın kaleleri olmalıdır. Bu durumda Notitia Dignitatum’da sayıları beş olarak gösterilen ancak bölgenin küçük vadilerle parçalanmış topografik yapısı göz önüne alındığında daha fazla olması da muhtemel olan diğer kaleler de yakın çevrede aranmalıdır.
Ne yazık ki Isaurialı yöneticilerin çoğunun mesleki kariyerleri bir bütün olarak takip edilememektedir. Ancak Bassidius Lauricius ve Flavius Satirninus’un comes et praeses Isauriae görevine getirilmelerinde daha önceki askeri kariyerleri ve başarıları en önemli etken olmalıdır. Ayrıca MS 4. yüzyıl yöneticileri arasında geçen beş Flavius isimli görevli de muhtemelen bu yöneticilerin gelecek vadeden parlak kariyerleri nedeniyle Roma yönetimine yakın kişilerden seçildiğini göstermektedir. Söz konusu yöneticilerden mesleki kariyerleri tam olarak takip edilebilenlerin Isauria’daki görevlerinden sonra açıkça terfi ederek consulluk dâhil olmak üzere en üst makamlarda görev aldıkları anlaşılmaktadır. Bu açıdan Isauria Eyaleti Romalı yöneticilerin mesleki kariyerlerinde önemli bir basamak oluşturmuş olmalıdır.