REYCHMAN, JAN, Zycie Polskie w Stambule w XVIII wieku (= XVIII. yüzyılda İstanbul'da Leh hayatı), Warszawa 1959, orta boyda, 300 S. metin içinde birçok resim, ciltli, fiyatı, 30 Zl.
Varşova Üniversitesi profesörlerinden J. R.’ιη eski Osmanlı tarihi ile meşgul okluğu ve bu sahada şimdiye kadar kitap ve makale halinde birçok yayın yaptığı bilinir[1]. Ankara’da 1959’da toplanan Birinci Milletlerarası Türk sanatları Kongresinde Polonya'da bulunan ve Türkler ile İstanbul hakkında şimdiye kadar hiç bilinmiyen bilgiler veren kaynak ve gravürlere dâir ilgi çekici bir tebliğ okuyan[2] J. R. bu güzel baskılı kitabı ile Türk - Polonya münasebetlerinin tarihi hakkında toplu bir araştırma ortaya koymaktadır. Bir taraftan yazarın Polonyalı olması ve böylece hemen hemen bizce tamamen meçhul Polonya kaynaklarına hâkim bir durumda bulunması, diğer taraftan ise Türk dilini bilmesi, Osmanlı devri için çok önemli olan Türk - Polonya münasebetleri üzerinde çalışabilecek bir araştırıcı olduğunu göstermektedir. Bu güzel kitap Polonya dili gibi az yaygın bir dilde yazılmış olduğundan ve içinde bilinen büyük Batı dillerinden herhangi biri ile yazılmış bir özet de bulunmadığından, maalesef istifade edilmesi oldukça zor bir mahiyet arzediyor. Biz de ne yazık ki bu kitabın muhtevası hakkında burada fazla bir şey söyleyebilecek durumda değiliz. Gayemiz, İstanbul ve Türk tarihini çok yakından ilgilendiren bu önemli eserin sadece üzerine dikkati çekmekten ibaret kalacaktır.
Kitap, sekiz büyük bahis ile s. 265’den 285'e kadar devam eden bibliyografya notlarından, kısa bir lügatçe ve tafsilâtlı bir indeksden meydana gelmiştir. Metni süsliyen bol sayıdaki resimlerden bir kısmı bilinen “harcıâlem” gravürlerin reprodüksiyonları (meselâ : s. 9, 10, 15, 47, 83, 141, 163, 181, 250’deki gravürler) olmakla beraber, arada hayli çok sayıda, az tanınmış veya şimdiye kadar hiç bilinmiyen bir takım resimlerin kopyalarına da rastlanır. Bunların içinde şüphesiz en dikkate değer olanları, Polonyalılar tarafından çizilenlerdir. Bu gravürlerden bir kaçı E. Raczinski’nin kitabından alınmıştır (s. 13, Atmeydanı’nda cirit oyunu; s. 25, Tarabya önlerinde Boğaziçi’nin görünüşü). Aslı 1821'de basılmış olmakla beraber 1814 ’de Osmanlı İmparatorluğu’na yapılan bir seyahatin hâtıratı olan bu kitap birkaç yıl sonra almancaya da çevrilerek basılmıştır. J. R.’ın zengin bibliyografyasına herhalde bu almanca baskının da eklenmesi faydalı olacaktır[3]. Buna karşılık, s. 18’de bir elçilik heyetine yemek ikram edilmesi (aslı, Krakowie’de Muzeum Crartoryskich’de) veya, s. 21’deki gibi Sultanın huzurunda bir elçilik, heyeti (aslı, Varşova Üniversitesinde) ve s. 51’de Jan Chrzciciel’in huzura kabulu (aslı, Krakowie’de) gibi resimler, sayıları hayli çok sayıda olan huzurda yabancı heyetler tabloları serisinin yeni üç örneğidir.[4] Böylece, Osmanlı, sarayında kabul törenleri tasvirleri hakkında bir çalışma yapacaklar için yeni malzeme ortaya konulmuş olmaktadır. Varşova Üniversitesi’ndeki eski resimler arasında, s. 69'daki Numan Bey’in portresi veya, s. 37’deki Saray’da Kubbealtında bir kabul töreni, s. 101’deki İkinci avluda, Bab-üs saade (veya Akağalar, veya Arz kapısı) önünde bir bayram töreni resmi ilgi çekicidir. Bilhassa bu sonuncu resim törenin cereyan edişi bakımından, şimdi Topkapı sarayında bulunan Selim III (1789-1807) devrine âit yağlıboya tabloyu andırmakla beraber, arka plânda görülen mimari detaylar bakımından değişiktir.[5] Polonya’daki resimde, ikinci avlu revakları muntazam dizi halinde uzanmakta ve ortada bugün görülen ve geç bir devirde yapıldığı bilinen geniş saçaklı sundurma henüz bulunmamaktadır. S. 107’deki oynayan çengiler resmi, bir Türk enteriyörünü tasvir etmesi bakımından değerlidir, s. 108’de biraz minyatür üslûbunda bir Türk evinin dış görünüşünü aksettiren bir resim bulunmaktadır. Gene Varşova Üniversitesi koleksiyonuna ait, bir paravana arkasında çeşitli sazları ile bir çalgı âlemini aksettiren Türk çalgıcıları kompozisyonu da öyle zannediyoruz ki, eski Türk musikisi tarihi ile uğraşanları ilgilendirecek değerdedir. Bu çalgıcıların arkasındaki paravanın kenarında görülen Avrupalı kıyafetindeki bir şahısdan ve geride duvardaki taçlı bir armadan bu saz âleminin o devirde bir yabancı elçilikde verildiğine ihtimal verilebilir. Aslı Varşova Üniversitesinde olan büyük bir İstanbul manzarası (s. 136-137) de kanaatimizce değerli bir eserdir. Beyoğlunda Alman elçiliğinden Galata’nın ve uzaktan İstanbul’un görünüşünü aksettiren bu tabloda ön plânda klâsik üslûbda bir Türk çeşmesi ile birkaç Türk mezarı farkedilmektedir. Daha aşağıda büyük bir sefaret binası daha aşağılarda ise Tophane bölgesindeki eski evler ile Tophane’nin kubbeleri ve Kılıç Ali Paşa camii kubbesi ve minaresi görülmektedir. İstanbul manzaraları serisi içinde önemle yer alması gereken bir eserin böylece Varşova’da bulunduğu tesbit olunmaktadır. Razcinsky’den alınan ve s. 229’da basılan Polonya dilinde izahlı İstanbul ve Boğaziçi haritasını da önemli bulduğumuza burada işaret etmek isteriz. Bu devirde birbirinin benzeri olarak basılan İstanbul Boğaziçi haritalarının yeni bir örneği olan bu harita diğerlerinden pek farklı olmamakla beraber, Trakya cihetinde hayli geniş bir sahayı da çerçevesi içine alması bakımından belki bir dereceye kadar diğerlerinden ayrılmaktadır. Herhalde bu harita da üzerinde durulması gerekli bir vesikadır.
Kitap, çeşitli temsilciler, tercüman ve Polonyalı tercüman namzetleri (jeunes de langues), sanatkârlar, harem, tüccarlar, mülteciler vs. hakkındaki bahisleri ihtiva etmekte ve son bahsi ise, İstanbul’da bir Polonya elçiliğinin eskiden bulunup bulunmadığı hakkındaki araştırma kaplamaktadır.[6] Yazar, s. 265-284’ü dolduran zengin bibliyografya referanslarında birçok yayına işaret etmekte, böylece bu kitapta ele alınan konulara dair şimdiye kadar yapılmış olan yayınları ve bu arada bilhassa Polonya dilinde olanları da tanıtmaktadır[7]. Yazar ayrıca Doğu Avrupa memleketlerinde eskiden basılmış ve hemen hemen bizlerce meçhul kalmış bazı yayınları da bu bibliyografya notlarında araştırıcılara sunmaktadır.[8]
Vaktiyle İslâm - Polonya münasebetlerine dair topluca bir özet halinde fransızca olarak basılan bir kitaptan sonra[9], İslâm, Doğu ve Türk âlemi ile Polonya arasındaki çeşitli temaslar hakkında yeni yeni bir çok araştırmanın basılması şüphesiz çok memnuniyet vericidir. Ne yazık ki bunların hepsi de Polonya dili gibi, pek yaygın sayılamıyacak bir dilde yayınlandıklarından bizim için erişilmesi güç bir durumda kalmaktadırlar. Vaktiyle, 1936’da basılan Prof. Wl. Konopczynski’nin Polonya ve Türkiye (1683-1732) adlı 300 küsur sahifelik büyük araştırmasını burada hatırlatmak isteriz.[10] Diğer taraftan gene son yıllarda yayınlanan, T. Mankowski’nin Doğu ve Polonya’da sanat kültürü adlı bol resimli güzel etüdü de, bu çeşit kitaplardan biridir.[11] Bunlara gene son yıllarda basılan, Z. Abrahamowicz’in Türk vesikaları hakkındaki 362 sahifelik kitabını da eklemek kabildir.[12] Görülüyor ki, J. R. ’nin eseri Türk - Polonya tarihi münasebetlerini araştıran etüdlerin içinde özel bir yere sahiptir. Polonya ilim adamları ve bu arada J. R. bu konuları çeşitli cephelerden incelemekte ve yeni yeni güzel ve çok faydalı kitaplar ortaya koymaktadırlar. Bütün temennimiz, bunların hiç değilse daha kolay istifade edilebilir dillerde birer özete sahip olmalarıdır. İkinci bir temennimiz ise, J. R.’nın, bu eserinde işaret ettiği, ve çok daha fazla olduğunu anladığımız, Polonya arşiv ve koleksiyonlarındaki resim vesikalarını gerekli açıklamalar ile ayrıca tanıtmasıdır. Her şeye rağmen, istifadesindeki güçlüğe rağmen, J. R.’nin eseri, Türk - Polonya münasebetlerinin bir cephesini ortaya koyması bakımından büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Yazarı bu bakımdan tebrik etmek bir borçtur.
DOÇENT DR. SEMAVİ EYİCE