ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

İ. H. UZUNÇARŞILI

XV. asrın ikinci yansında yetişerek Osmanlı devletinin bilhassa fütuhat sahasında genişlemesine hizmet etmiş olan Gedik Ahmed Paşa’nın neden dolayı öldürülmüş olduğu hakkında bilgi vermeden evvel bu büyük vezirin başarılı ve önemli hizmetlerinden kısaca bahsetmek suretiyle değerini ortaya koymak icap eder.

Gedik Ahmed Paşa’nın hangi milletten olduğu kesin olarak bilinmemektedir; onun Arnavud veya Rum esir veya devşirmesi olduğu ve yeniçeri ocağından yetişmiş bulunduğu rivayet edilmekte ve bu suretle menşei ve Anadolu Beylerbeyliğine kadar olan hizmeti şimdilik bilinmemektedir.

865 H. (1461 M.) senesinde Fatih Sultan Mehmed’in Amasra ile Candar Beyliği ve Trabzon İmparatorluğu üzerine yaptığı seferde Gedik Ahmed Paşa’yı Beylerbeyi derecesinde olarak ilk defa görüyoruz.

Fatih Sultan Mehmed’in, Trabzon üzerine giderken yolu üzerinde bulunan Akkoyunlu devletine ait Koyunlu-Hisar'ın alınmasını emretmesi üzerine bu işe Rumeli Beylerbeyi Şarabdar Hamza Bey memur olmuş ve kaleyi muhasara etmiş ise de Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Bey’in göndermiş olduğu kuvvetlere karşı Hamza Bey muvaffak olamıyarak mağlup olmuştu; fakat Hamza Bey’e yardım etmek üzere gönderilen Gedik Ahmed Paşa Erzincan civarında Hurşid Bey kumandasındaki Akkoyunlu kuvvetlerini bozmuş ve o sırada gelen ordu ile beraber Koyunlu-Hisar alınmıştır.

Gedik Ahmed Paşa, Fatih’in maiyyetinde olarak Arnavutluk seferinde ve Karaman Beyliği işgalinde bulunarak mühim hizmeti görülmüş ve ilk defa Karaman eyaleti valiliğine tâyin edilen Şehzade Mustafa Çelebi’ye Lala (Atabey) tâyin olunmuştur. Ahmed Paşa 1470 senesinde Eğriboz seferindeki mühim gayret ve faaliyetinden dolayı vezir olmuş ve yerine Davud Paşa Anadolu Beylerbeyliğine tâyin edilmiştir.

Ahmed Paşa Alâiye (Alanya)’yi sulhen elde etmiş (1471) ve onu mütaakıp Karaman oğullarına ait İçel taraflarını ele geçirmiş, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a iltica etmiş olan Pir Ahmed ve kardeşi Kasım Bey’lerle uğraşmış, Şehzade Mustafa Çelebi ile birlikte Akkoyunlu kuvvetlerini bozarak kumandanı Uzun Hasan Bey’in kardeşi Hamza Bey oğlu Yusufca Mirza’yı bir hayh Türkmen emirleriyle beraber esir etmiştir.

Gedik Ahmed Paşa muhtelif vesilelerden faydalanarak memleketlerinde egemenliklerini muhafaza ve müdafaa etmeğe çalışan Karaman oğulları Pir Ahmed ve Kasım Beylerle sonraları da uğraşarak onların tekrar elde ettikleri İçel taraflarını geri almağa muvaffak olduğu gibi 1478 senesinde Otlukbeli muharebesinde Osmanlı ordusunun sağ kol kumandanı Şehzade Bayezid’in yanında fedakârane çalışarak karşı taraf kolundaki Uzun Hasan’ın oğlu Uğurlu Mehmed Bey kuvvetlerini bozarak harbin kazanılmasında âmil olmuştur. Rivayete göre bu muharebede kol kuvvetlerini iyice tanzim edemeyen Şehzade Bayezid’i tenkit etmesi sebebiyle Bayezid’le bozuşmuştur.

Karaman valisi Şehzade Mustafa’nın 878 H. (1473 M.)’de vefatı üzerine ehemmiyetine mebni Karaman valiliğine Pâdişâhın küçük oğlu Kastamonu sancakbeyi Cem Çelebi tâyin edildiğinden Gedik Ahmed Paşa Cem’e de Lala olmuştur. Vezir-i âzam Mahmud Paşa’nın ikinci defaki sadaretten azli üzerine, onun yerine Gedik Ahmed Paşa vezir-i âzam olmuş (1474), bu vazifede iken Karadeniz’ de Cenevizlilerin sömürgelerinden olan Kefe, Menkûb ve Azak kalelerini almıştır (1475). Ertesi sene Arnavutluk'ta İşkodra'nın zabtına memur edilen Gedik Ahmed Paşa, gitmek istemediğinden makamından azl ile Rumeli hisarı'na hapsedilip yerine Pâdişâhın hocası Hızır Bey oğlu Sinan Paşa vezir-i âzam olmuştur (881 H. — 1476 Μ.).

Bir müddet sonra afvedilen Gedik Ahmed Paşa Gelibolu sancakbeyi ve donanma kumandanı (Kaptan-ı derya) tâyin olunarak muhasara edildiği halde zaptedilemeyen Limni adasını Venediklilerden almış (1477) ve ertesi sene de Yunan adalarından Zanta, Kefalonya Ayamavri (Santa Marya) adalarını zapt edip Avlonya sancakbeyliği de vazifesine ilâve kılınarak o suretle İtalya Yarımadasına yakın olan Avlonya sahiliyle rabıtasını muhafaza etmek suretiyle Napoli kırallığına ait Güney - İtalya’nın istilâsına memur edilmiştir.

Fatih Sultan Mehmed’in Karadeniz ve Akdeniz’de plânlı bir surette tatbik etmek istediği harekâtta Gedik Ahmed Paşa 1885’de hazırlıklı olarak donanma ile hareket edip Napoli kırallığının Güney - İtalya’daki Polya sahili’nde bulunan Otranto kalesini muhasara ve zapt etmiştir (11 Ağustos).

Gedik Ahmed Paşa Otranto’yu üs yapıp Avlonya ile rabıta tesisi ile daha ileri harekâta hazırlandığı sırada Fatih Sultan Mehmed vefat ederek yerine hükümdar olan II. Bayezid, saltanat dâvasına kalkan ve Bursa’yı zapt eden kardeşi Cem Sultan’a karşı İshak Paşa’nın tavsiyesiyle Gedik Paşa’yı acele davet etmişti[1]. Ahmed Paşa geldiği zaman Bayezid, Cem üzerine hareket etmiş olup Gedik Paşa Yenişehir'de orduya iltihak etmişti. Gedik Paşa’nın gelişi yapılacak harbin bir zafer başlangıcı olacağı ümidini uyandırarak sevinç hasıl olmuştu.

Gedik Ahmed Paşa evvelce Cem Sultan’ın Lalası bulunması sebebiyle Cem tarafından kendi lehine bir ümit uyanmıştı. Fakat Bayezid’e karşı sadakati hakkında teminat veren Gedik Paşa, Cem kuvvetlerini bozmuş ve onu takip etmiş ise de elde edememiş ve bu suretle Cem Sultan Suriye’ye Memlûk Sultanlığı topraklarına iltica eylemiştir. Ahmed Paşa, işgal etmiş olduğu Konya’ya Sultan Bayezid’in büyük oğlu Abdullah’ı vali bırakmıştır.

Gedik Ahmed Paşa’nın, Cem Sultan’ı, yakalamaması veya yakalayamaması onun hakkında -evvelce lalası olması sebebiyle- Cem taraftan olup kasden Cem’in kaçmasını temin eylediği hakkında Bayezid’i şüpheye düşürmüşlerdir. Bunun üzerine Sultan Bayezid Konya Ereğlisi’nde bulunduğu sırada Gedik Ahmed Paşa’yı İstanbul’a çağırarak gelir gelmez sarayda hapis edip öldürmek istemiş ise de vezir-i âzam İshak Paşa ile Hersek-zade Ahmed Paşa’nın kefaletiyle afvetmiştir. Bayezid’i, Gedik Paşa aleyhine tahrik eden, pâdişâhın büyük itimadını haiz Hamza Bey - zade Mustafa Paşa olmuştur.

Bu sırada Karaman oğlu Kasım Bey fırsat bularak tedarik ettiği aşiret kuvvetleriyle İçel taraflarına gelip Konya valisi Şehzade Abdullah’ı kaçırmış ve şehri muhasara etmiştir. Bu durum üzerine Gedik Ahmed Paşa, Kasım Bey üzerine memur oldu. Fakat hasmı Mustafa Paşa’yı kati ettirmedikçe gitmedi. Gedik Paşa’nın hiyanetinden endişe eden Sultan Bayezid, onu gönderirken rehin olarak oğlunu saraya aldırmıştı.

Kasım Bey, Ahmed Paşa’nın gelmekte olduğunu haber alınca kaçtı. Gedik Paşa, İçel taraflarını geri aldıktan başka Varsak türkmenlerini iyice tedip etti. Kasım Bey faaliyetten vaz geçmedi. Kahire'de bulunan Cem Sultan’a mektuplar yazarak ekseriyetin kendisine taraftar olduklarını bildirerek onu Anadolu'ya, davet ettiği gibi Gedik Ahmed Paşa’yı da kendisine (yani Cem’e) taraftar göstermişti.

Bu davet üzerine Cem Sultan geldi. Gedik Ahmed Paşa’nın maiyyetindeki ümera ve askerden bazıları Cem tarafına geçtiler; bu hal Gedik Ahmed Paşa hakkındaki şüpheyi arttırdı.

Konya'ya doğru gelen Cem’e karşı Padişah bizzat hareket etti. Gedik Ahmed Paşa’ya da Şehzade Abdullah’ı Afyon Karahisar'a bırakarak kendisinin yanına gelmesini bildirdiğinden Ahmed Paşa o suretle hareket edip Seyid Gazi’ye gelmiş olan Pâdişâh ordusuna iltihak etti.

Tarihlerde malûm olduğu üzere Cem Sultan mağlup olarak Rodos şövalyelerine iltica etti. Cem işinde şövalyelerle anlaşan Sultan Bayezid, bu defa hakkında şüphe ettiği Gedik Ahmed Paşa’dan da kurtulmak istedi.

Fatih Sultan Mehmed’in kanunnâmesinde tahta geçen hükümdarın kardeşlerini öldürmesi hakkındaki maddenin sarahatine rağmen Cem Sultan’ın, babası zamanında sünnet olmak üzere İstanbul saray'ına gelip sünnetten sonra Bayezid’in bazı oğullariyle beraber sarayda kalmış olan oğlu Oğuz Han Çelebi’nin hayatına dokunulmamıştı. Bu da anlaşıldığına göre Sultan Bayezid’in, Gedik Ahmed Paşa’dan çekinerek Oğuz Çelebi’nin hayatına dokunamamasından dolayı idi. Bu çocuk büyüyünce herhangi bir tahrik ile saltanat iddiasına kalkabilirdi; bu şehzadeyi bertaraf etmek için Gedik Ahmed Paşa’nın ortadan kalkması zaruri idi.

Gedik Ahmed Paşa gibi tuttuğunu koparan, zaferden zafere koşmuş olan orduda, bilhassa yeniçeriler arasında sevilen, ünlü bir vezirin katli kolay değildi. Asker onun hayranı idi. Bunun için Sultan Bayezid, Cem hâdisesinden sonra 14 Kasım 1482’de vezirler ve maiyyeti ile Edirne'ye gitti. Ramazan ayı ve üç gün bayram bittikten sonra ve 6 Şevval 887 (18 Aralık 1482)’de pazartesi gecesi Edirne'deki Yenisaray'da bir ziyafet tertip ettirdi. Ziyafetin sonunda vezirlere hil’atler giydirilirken ağır sözlerle itham ettiği Gedik Ahmed Paşa’ ya da ölüm alâmeti olarak siyah ketenden kaftan giydirildi ve öldürüldü. Kabri Edirne'de Sarıca Paşa camii yanındadır.

Fatih devrinin büyük ve muvaffak kumandanı olan Gedik Ahmed Paşa’nın katli Edirne'de bir isyana sebep olmuştur. Ahmed Paşa tab’an sert ve haşin, inatçı ve kindar idi; ordu ve bilhassa yeniçeriler üzerinde büyük bir nüfuzu vardı. Kanaatinden fedakârlık yapmaz, icabında pâdişâha bile kafa tutardı ; bu aksi tabiatını bilen Fatih Sultan Mehmed onun bu haline katlanmış, hizmetini takdir etmiş, hayatına dokunmamıştı.

Aşağıda neşrettiğimiz vesikadan anlaşılacağı üzere şehzadeliği zamanında lalası bulunduğu Cem Sultan’a meyli olduğu veya hiç olmazsa eski efendisine karşı müsamahalı bulunduğu istidlâl olunuyor. Afyon Karahisar’da 879 H. (1474 M.) tarihli vakfiyesiyle cami, medrese, imaret ve kütüphanesi vardır[2]. İstanbul’da namına mensup semti ve bir de hamamı ve vakıf dükkân odaları olduğu vakfiyesinde görülüyor.

Sultan II. Bayezid’in hiç sevmeyip îtimad etmediği ve Cem Sultan taraftan olduğuna kati olarak inandığı Gedik Ahmed Paşa ile kendisinin saltanata geçmesine hizmet eden ve Gedik Ahmed Paşa’nın kayın pederi olan vezir-i âzam ihtiyar İshak Paşa’dan artık kurtulmak zamam geldiğini kararlaştırarak yukarıda söylediğimiz gibi Cem Sultan’ın şövalyelere ilticasından sonra Edirne'deki toplantıda Gedik Ahmed Paşa’yı öldürtüp İshak Paşa’yı da vezir-i âzamlıktan azl ile Selânik’te oturmak üzere tekaüd etmişti[3].

Sultan Bayezid, Gedik Ahmed Paşa’yı katlettikten sonra İstanbul muhafızı İskender Paşa’ya bir emir göndererek Gedik’i öldürdüğünü ve kendisinin de İstanbul sarayı’ndaki Cem Sultan’ın oğlu Oğuz Han Çelebi’yi boğmak suretiyle sessizce öldürmesini yazmıştır. 887 Şevval sonu (1482 Aralık) tarihini taşıyan Bayezid’in tuğrasını havi mektup aynen şöyledir[4].

Bayezid bin Mehmed Han Muzaffer Daima

(tuğra)

Kulum İskender, biti sana vâsıl olduğu gibi bilesin ki
Gediğ’i depeledim. Gerektir ki sen de Cem’in oğlunu
mecal vermeyip boğdurasın ki gayet mühimdir, ama bir ahad
vâkıf olmaya. Şöyle bilesin alâmet-i
şerife üzere îtimad kılasın. Tahriren fî evahir-i şehr-i şevval sene seb’a ve semânîne ve semâne mie

Bi-makam-i
Edirne

Bitide adı geçen Karaman valisi Cem’in oğlu Oğuz Han Çelebi büyük babası zamanında ve 885 H. (1480 M.)’de sünnet edilmek üzere Amasya valisi Bayezid’in bir kısım oğullariyle beraber İstanbul’a getirtilmiş ve geri babasının yanına gönderilmeyerek Bayezid’in oğlu Korkud Çelebi ile beraber sarayda alıkonulmuştu.

İskender Paşa, bir hâdise çıkmasından endişe etmiş olacak ki Oğuz Han’ın boğulması tarafına gidemiyerek şehzadenin başka suretle (zehirlenmek suretiyle) hastalanarak ölümü için tedbir almış ve ancak iki buçuk ay sonra takdim ettiği arîzada Oğuz Han Çelebi’nin 888 Muharrem ayının dokuzuncu gününde (17 Şubat 1483) oğlan hastalığına tutulup ifakat bulmadığı ve ölmek üzere olduğunu Muharrem ayının on dördünde (22 Şubat) bir raporla tesbit olunarak arz etmiş ve raporun sonunda da vefat edecek olursa şehzadenin nereye gömüleceğinin bildirilmesi de yazılmıştır.

İskender Paşa’nın takdim ettiği mektubun sureti aynen şöyle olup fotoğrafileri makaleye konmuştur[5].

Gıbbiddua arza-i bende-i hakir budur ki karındaşın oğlu
Oğuz Çelebi(yi) Muharrem ayının dokuzuncu gününde
oğlan hastalığı tuttu, hiç asla ve kat’a ifakat
vaki olmadı; âhirete intikali meczum olduğu cihetten
mezkûr ayın on dördünde kaziye tafsiliyle ketb
olunub devletlû sultanıma arz olundu. Baki emir
sultanımındır. Eğer intikal vâki olursa makberesi
yeri tâyin oluna. Baki devlet ve saadet müstahkem bâd

Abdühû el-fakir
İskender el-hakir

Cem Sultan 27 Safer 864 (Aralık 1459) Cumartesi günü Edirne'de. doğmuş olup babası öldüğü zaman yirmi üç yaşında bulunuyordu. Büyük oğlu olması muhtemel olan Oğuz Han’ın doğum tarihi belli değildir. Büyük babası zamanında 885 H. (1480 M.) ’de sünnet edildiğine göre en yukarı beş-altı yaşında olacaktır. Oğuz Han Çelebi’nin öldükten sonra defnedilmek üzere Bursa'ya mı gönderildiği yoksa İstanbul'da mı defnedilmiş olduğu şimdilik malûm değildir.


Dipnotlar

  1. Gedik Ahmed Paşa ’nın avdetinden sonra Napoli kıralı Ferdinand Otranto’yu sulhen alarak taahhüdü hilâfına oradaki muhafız askeri serbest bırakmayıp esir telâkki etmişti. Cem Sultan’ın Rodos şövalyelerine ilticasından sonra dahilî durumu düzelten Sultan Bayezid, Napoli kiralına Arnavud Belgradlı (Beratlı) Oğuz oğlu Kasım Bey’i göndererek Otran- to’da alınan toplarla esirleri istemiş ve bunun için elçiler gidip gelmiş ve Kıral Ferdinand bu hususta tavassutta bulunması için Gedik Ahmed Paşa’ya da mektup göndermiştir. Bu hususta cereyan eden muhabereye dair bk. Belleten (1961), XXV, 100.
  2. Vakıflar Umum Müdürlüğü eski kayıtlar dairesi mücedded Anadolu defteri, 9, s. 28.
  3. İshak Paşa b. İbrahim, II. Murad zamanında hazinedar başılıktan vezir olmuş, Fatih zamanında vezirliği muhafaza ile vezir-i âzam olmuş ve Fatih’in son seferinde İstanbul muhafızı olarak hizmete tâyin olunmuş ise de Fatih’in ölümü ve yeniçeriler tarafından vezir-i âzam Karamanı Mehmed Paşa’nın öldürülmesi üzerine saltanata davet ettiği Bayezid’in ilk vezir-i âzami olmuş ve 1482’de vezir-i âzamlıktan azlolunup Selanik sancağiyle tekaüd edilmiş, 892 H. (1487 M.)’de vefat ederek İnegöl'de ismine mensup camiinin av-lusuna defnedilmiştir.
  4. Topkapı Sarayı Arşivi, Nr. 11983 A.
  5. Topkapı Sarayı Arşivi, Nr. 11983 B.

Şekil ve Tablolar