ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Erdoğan Merçil

Anahtar Kelimeler: Harezm, Çağatayca, Tarih, Harezmşahlar, Orta Asya

FIRDAWS AL-IQBĀL, History of Khorezm, By Shir Muhammad Mirab Munis And Muhammad Rıza Mirab Agahi, Translated from Chaghatay and Annotated by Yuri Bregel (Şîr Muhammed Mîrâb Munis ve Muhammed Rıza Mîrâb Agahi, Firdevs el-Ikbâl, Harezm Tarihi, Çağatayca'dan tercüme eden ve notlayan Yuri Bregel), Leiden-Boston-Köln 1999 (LXXVII+718 s.- iki soy kütüğü- üç harita), Brill yayını.

İçindekiler (s.V)'den sonra eserin Giriş bölümü (Introduction, s. VH-LV) beş kısımdan oluşuyor:

1 - Ülke (The Country, s. VII-XV):

Yuri Bregel girişte önce Harezm* hakkında çeşitli bilgiler veriyor. Ona göre, ” Harezm, Orta Asya'da deltası dahil olmak üzere Amu Derya (Ceyhun)'nın aşağı vadisinde uzanan nispeten küçük bir bölgedir. Bununla beraber çeşitli zamanlarda kültürel ve siyasî sahanın etkisiyle veya idarecilerinin doğrudan otoritesiyle, batıda Hazar Denizi ve Aral Gölü arasındaki Üstyurt platosu, Kara-Kum Çölü'nün kuzey kısmı, hattâ bazı zamanlar güneye Horasan’a âit dağların kuzeyi boyunca uzanan vahalar ve kuzey-doğuda Sır-Derya (Seyhun) nehri deltasına doğru Kızıl- Kum çölü de bu bölge içindedir” (s. VII). Ayrıca gerek İslâm öncesi gerekse İslâmî dönemde Harezm resmî olmasa bile, fiilî olarak genelde siyasî bağımsızlığını devam ettirmiştir. Harezm tarihinde sadece bir kere büyük bir imparatorluğun (12. yüzyıl-13. yüzyılın başı Harezmşahlar’ın) merkezi olmuştur. Bu bölge, Moğol devrinden sonra 20. yüzyıla kadar, Orta Asya'daki Türk edebî dil ve edebiyatının gelişmesinde önemli bir rol oynadı (s. VIII). Bregel'e göre, Harezm zaman zaman çeşitli devlet ve toplulukların akın ve yağmalarını görmüştü, söz gelişi Moğollar, Timur, Şeybani Han'a bağlı Özbekler, Türkmenler ve Karakalpaklar gibi. Bregel'in tarihî olaylar hakkında verdiği bilgiler kısaca böyledir.

O, daha sonra Harezm'deki edebî faaliyetlere geçiyor; "19. yüzyılın başından itibaren Harezm sayısız şair ve yazarlar ortaya çıkarmıştır. Onların tümü Çağatayca yazıyordu. Moğol devri sırasında Harezm; Orta Asya Türk edebî dilinin gelişmesinin görüldüğü başlıca merkezlerden biri idi. ... Bu gelişmede bilhassa önemli bir rol Harezm'e âit tarih yazıcılığına âitti. Harezm'deki Özbek Hanlığı'nın tarih yazıcılığı sadece Çağatayca idi. Buna karşılık komşusu Buhara Hanlığı'nda sadece Farsça idi". Bregel'in verdiği bilgiye göre, "Harezm'de Çağatayca yazılmış meşhur ilk eser Ötemiş Hacı (1550)'nın Tarih-i Dost Sultan'ıdır. Bu eserin yazma olarak tam bir nüshası merhum (Ord. Prof. Dr.) Zeki Velidî Togan'ın kütüphanesinde muhafaza edilmektedir" (S. XIII). (Bu eser üzerinde Prof. Dr. Mustafa Kafalı çalışmıştır, bk. Altın Orda hanlığının kuruluş ve yükseliş devirleri, İstanbul 1976). "Ancak Ötemiş'in eseri görünüşte sadece Cuçi Ulusu'nun tarihini ihtiva ediyor. Bu bakımdan Hive'ye mahsus tarih yazıcılığı Ebu’l-Gazi'nin Şecere-i Türk'ü ile başlar". Öte yandan "Harezm'de Çağatay edebî geleneği, 18. yüzyılda hanlığını siyasî ve kültürel çöküşüne rağmen Ebu'l-Gazi'den sonra da devam etmiştir", (s. XIV).

2 - Yazarlar (The authors, s. XV-XXV);

Eserin Özbek yazarlarından birisi Kongrat hanedanının ilk tarihçisi Munis idi. Bregel onun hayat hikâyesi hakkında kısaca özetleyeceğimiz şu bilgileri veriyor; Munis'in tam ismi. Şîr Muhammed el-mulakkab bi’l-Munis İbn Emir 'Avaz Biy Mirâb'dır. Doğum tarihi köpek yılı, 1192/1778’e tekabül etmektedir. Onun ne tür bir eğilim aldığını söylemek zorsa da, her halükârda Farsça ve Arapça'yı iyi bildiği, gençliğinden itibaren şiir ve tarihe yöneldiği anlaşılıyor. Munis 31 Temmuz 1806'da, atalarının beş nesil sürdürdüğü bir göreve, mîrablığa tayin edildi. Mîrâblar, devletin bir görevlisi olarak, ülkenin sulama sistemine, bu sistemin yapımına, muhafazasına ve tamirine nezaret etmekteydiler. Bu görevinin dışında, askerî seferlerde ve hükümdarın av partilerinde hana refakat etme hizmetini görmekteydiler.

Onun hükümdar hâmileri edebî kabiliyetini taktir etmişlerdi. Nitekim El-Tüzer (veya İl- Tüzer, 1804-1806) Han 1805 yılı ortalarında ondan hanedanın tarihini yazmasını istemişti. O, Firdevs el-Ikbâl başlığını taşıyan bu eser ile El-Tüzer Hanin ölümüne kadar meşgul oldu. Görünüşte mîrâb görevine tayin edilmesine kadar süren bir fasıladan sonra yeni han Muhammed Rahim (1806-1825)'in emriyle eserini özetledi. Fakat aynı han tarafından Mirhand'ın Raızat es- Safa sim Türkçe'ye tercüme etmesi emrinin verilmesiyle 1819 yılı ortasında Firdevs el-İkbâl üzerindeki çalışmayı bir kere daha terketmek zorunda kaldı. Muhammed Rahim Hanin ölümüyle başa geçen Allah-Kulı (1825-1842) Munis'den tercümeye devam etmesini istedi. Munis o kadar çok meşgul idi ki, bir daha Firdeıs el-İkbâfe dönmeğe muvaffak olamadı.

Munis Haziran 1829 sonunda Allah Kulı Han'ın ordusuyla çıktığı Horasan seferlerinin birinde öldü. Ordu Lutfâbâd kasabası civarında iken bir kolera salgını başladı ve Munis Harezm'e dönüş yolunda ölenler arasında idi. Böylece o, her iki eseri Firdevs el-İkbâl ve Ravzât es-Safa'yı bitiremeden ölmüştü.

Bu her iki esere devam işi. Agahî müstear ismini kullanan yeğenine kalmıştı. Bregel'in verdiği bilgilere göre; Bu Özbek tarihçisinin tam ismi Muhammed Rıza b. Er Niyaz Beg idi. Munis'in ölümünden sonra Agahî de mîrâblık görevine tayin edilmişti. Muhammed, Emir Han'ın devrinde hastalığı sebebiyle görevinden çekildi (13 Kasım 1851) ve hayaunın geri kalan kısmını edebî çalışmalara ayırdı. Agahî, Rusların Hive'yi zabtetmesinden bir yıl sonra 1874'de öldü. Onun şiirleri Ta’viz el-'âşıkîn başlıklı bir dîvânda toplanmıştır. Agahî Farsça'dan Çağatayca'ya bir mütercim olarak çok verimli idi. Dîvânına yazdığı önsözünde tercümelerinin toplam sayısını 19 (bunlardan biri Osmanlı Türkçesi'nden) olarak veriyor. Agahî 1839-1840'da Firdevs el-İkbâfi tamamlamak için Allah Kuh'dan bir emir aldı. Görünüşte kısa sürede bu eseri tamamladı. Çünkü aynı han ona kendi devrinin de bir tarihini yazmasını emretmişti. Agahî birbirini takiben Rahim Kulı Han (1843-1846), Muhammad Emin Han (1846-1855), Abdullah Han (1855). Kutluğ Murad Han (1855-1856). Seyyid Muhammed Han (1856-1864) ve Seyyid Muhammed Rahim Han (1864-1872)'m tarihlerini yazdı. Bu eserlerin tümü, Rusya istilâsına kadar Kongrat hanedanının idaresindeki Hive Hanlığı’nın kesintisiz bir tarihidir. Firdevs el-İkbâl bu tarihler zincirinin başlangıçındadır ve bu eserlerin en büyüğüdür.

3- Eser (The Work, s. XXV-L):

Bregel’e göre Munise eseri yazma enirinin verilmesi muhtemelen 14 Temmuz 1805 tarihindedir. Bundan sonra yukarda da belirtildiği üzere zaman zaman eserin yazımında inkıtalar olmuştur ve Agahî tarafından tamamlanmıştır. Bregel Munis'in önsözündeki plânı da şöyle açıklıyor," Eser bir giriş (mukaddime), beş bölüm (bâb) ve bir sonuç (hâtime)a ayrılmıştır. Birinci bölüm, Adem’den Nuh'un çocuklarına kadarki tarihi; ikinci bölüm Yâfes'deıı Kongrat koluna kadar Moğol hükümdarlarının tarihini, üçüncü bölüm Kuralas ahfadından Ebu'l-Gazi Han b. Yadigar Han'a kadar hükümdarların tarihini; dördüncü bölüm El-Tüzer Han'ın Kongrat atalarının tarihini; beşinci bölüm doğuşundan eserin tamamlanmasına kadar El-Tüzer Han'ın tarihini ihtiva edecekti... Eserin tamamlanmasının gecikmesi ve El-Tüzer Han'ın ölümü son bölümün ihtivasının değişmesiyle sonuçlandı... Hatime asla yazılmadı ve Agahı eseri Muhammed Rahim Han'ın ölümüyle ilgili bilgiyle tamamladı". Bregel'e göre. Munis eserinin iki farklı bölümü için çeşitli kaynaklar kullandı. Ebu’l-Gazi'nin ölümüne kadar olan kısım (bk. s. 31-47) hemen hemen tamamen öteki eserlere dayanan bir kompilasyondur. Sonraki büyük kısım ise orjinal malzemeye dayanmaktadır. Munis, orjinal olmayan bölümde birçok yazılı kaynaktan faydalandı. Bunların en önemlileri Ravzat es-Safâ ve Şecere-i Türk'dür. Munis kendisinin yaşadığı dö-nemdeki olayların birçoğunda görgü şahididir, bunları tasvir eder veya en azından öteki görgü şahitlerinden duymuştur veya bu olayların bilgilerini birinci elden okumuştur. Öte yandan Agahı arşiv malzemelerini daha fazla kullanmış olmalıdır.

Bregel eserdeki bir konuya da dikkat çekiyor. Bu da tarihleme konusudur. O dönemdeki Orta Asya tarih yazıcılığında tarihleme için çeşidi sistemler kullanılmıştır; Hicrî takvim, hayvan takvimi yılları, İran'a âit güneş takviminin hayvani ayları. Öte yandan Hicrî takvimde de bir mesele gözükmektedir. Çünkü Harezmliler Hicrî takvim için iki başlangıç günü kabul etmektedirler. Bu bakımdan Hicrî tarihlerin Miladîye çevrilmesine dikkat edilmelidir.

Bregel'e göre, Munis kaynaklarını şuursuzca kullanmamakta, mümkün olduğu yerde onları tenkidi olarak mukayeseyi denemektedir. Ayrıca her iki müellifin bu eseri bütünüyle tarafsız değildir. Açıkça ifade edildiği üzere bu müelliflerin eğilimleri el-Tüzer Han ile Muhammed Rahim Han ve onların atalarını yüceltmektir. Üslûp bakımından ise Munis'in ifadesi süslü, şiirsel ve can sıkıcıdır. Eserde uzunlu-kısah 767 şiirsel parça bulunmaktadır. Munis tarafından zikredi-lenler arasında Mulla Seyyide-yi Buharî, Nizamî, Sa'di, Firdevsî gibi şairler bulunmaktadır. Eserde mevcut şiirlerin çoğu savaşlar, avlar, bayramlar, hanların tahta geçiş ve ölümleri gibi konularla ilgilidir.

4 - Firdevs el-İkbâl üzerine çalışmalar (The Study of the Firdaws al-İqbâl, s. L-LVIII):

Bregel'in bu konuda yazdıklarını özetlersek; Munis ve Agahî hakkında Batı'ya ilk bilgi 1863'de Hive'de bulunan H. Vambery tarafından aktarılmıştır. Fakat o. Munis ve Agahî'nin orijinal tarihî eserleri hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Bu eserlerin mevcudiyetini öğrenen ilk Batılı bilgin (Alman menşeli) bir Rus şarkiyatçı A.L. Kun (Kuhn)'dur. O 1873'de Hive’nin Rusların hâkimiyetine geçtiği askerî sefere katılmıştı. Kuhn bu eseri Turkestanskie Vedomosti başlıklı bir Taşkent gazetesinde zikretti. Ancak o yazmayı görmesine rağmen tam olarak zeyli yazanın kim olduğunu öğrenememişti. Daha sonra N. I. Veselovskii ve Howorth da Kuhn'un makalesinin Almancasını kullandılar. Kuhn ölene kadar Munis ve Agahî'nin eserlerini özel mülkiyetinde muhafaza etti. Onun yazma koleksiyonu 1890'da Peterburg'daki Asya Müzesi tarafından saun alındı. Bundan sonra C. Salemann ve A. Amirkhan'iaııts eser üzerinde çalışma yaptılar. Munis ve Agahî'nin tarihî eserleri üzerinde lâyıkıyla çalışan ilk bilgin Barto'ld oldu. Çeşitli yazılarında söz gelişi El'daki "Khwarizm/Harizm" maddesinde kullandı. Hattâ eserin bir kısmını yayına hazırladı ise de, nedense daha sonra bundan vazgeçti.

Türkiye'de eser üzerinde iki Türk bilgin Necip Asım 1909'da ve Abdülkadir İnan 1933'te Munis ve eseri hakkında kısa makaleler yayımladılar. Ancak eser üzerinde başka ciddî çalışma olmadı.

Bundan sonra da Rusya'da Firdevs el-İkbâl üzerine çalışmalar devam etti. 1961'de Q. Munirov; Munis, Agahî ve Beyanî'nin tarihî yazılarının bir analizi üzerine Özbekçe bir kitap yayımladı. 1969'da Alma-Ata'daki Kazak İlimler Akademisi Kazaklar'ın tarihi üzerine Farsça ve Türkçe kaynaklanıl Rusça tercümelerinin bir cildini yayınladı. Bu cilde, N. N. Mingulov tarafından yapılan Firdevs el-İkbâl parçalarından bir tercüme dahil edilmiştir. Bütün bu yayınlar, Munis ve Agahî'nin isimlerinin Türkologlar ve Orta Asya tarihçileri tarafından tanınmasına yol açtı. Aruk onlar hakkında Türkçe literatür üzerindeki genel tetkikler ve elkitaplarında bilgi bulunmaktadır. Bunların içinde en önemlilerinden biri M. F. Köprülü tarafından yazılmıştır (Çağatay edebiyatı mad., İA. III cild, s. 321).

5. - Yazmalar, Metin kritiği ve tercüme (The manuscripts, the text edition and the translation, LVIII-LXV).

Bregel bu kısımda daha çok eser üzerinde yapağı çalışmaları açıklıyor. O, 1972-1978 yıllan arasında Firdevs el-İkbâl’in tenkidli bir metin neşrini hazırladı. Bu eser 10 yıl sonra 1988'de Leiden'de basıldı. Bregel'e göre, "Munis ve Agahî'nin eserinin tercümesinde klâsik İran ve Çağatay metinlerini tercüme etmede karşılaşılan güçlükler vardır. Ayrıca bu eserin hükümdarlara ithaf edilmesi süslü bir üslûbla yazılmasına neden olmuştur. Bu sebeble modern bir batı diline tercümesi güçlükle mümkündür. Bu bakımdan tek alternatif, tarihî önemdeki herşeyi muhafaza etmeği deneyerek bir özet veya açıklamalı bir tercümedir. Daha fazla bilgi isteyenler orjinal Çağatayca metni kullanmalıdırlar." Ancak Bregel’in destek için müracaat ettiği müessese (NEH) en azından orjinal üslüp açısından fazla bir ödün vermeden kısaltma yapmasını şart koşmuştur. Bregel tercümede kullanılan işareder hakkında bilgi verdikten sonra "17-19. yüzyıllardaki Hive Hanlığı'nın tarihi üzerinde yeterli ölçüde çalışılmadığından ve Firdevs el-İkbâl’de şahsî ve coğrafî isimler çok olduğundan bunları ilâve araştırma olmadan tanımlamak kolay değildir" diyor. Bu bakımdan notların hazırlanmasında Buhara'ya âit İranlı ve Rus kaynaklan kullanılmıştır. Bregel yer isimleri için kullandığı haritalarla ilgili bilgi de veriyor. Ancak yine de Firdevs el-ikbâl 'de zikr edilen bütün yerler tespit edilememiştir. Hicrî tarihleri milâdiye çevirmede ise Münih'den Dr. Gerhard Behrems’in kompüter programını kullanmıştır. Eserin tercümesi 1982'de başlamış, fakat çeşitli zamanlardaki inkıtalar ile ancak 1989’da tamamlanmıştır. Notlann hazırlanması ise iki yıl sürmüştür. Bregel son olarak tercümeyi okuyan ve kendisine bir çok konularda yardımcı olan öğretim üyelerine teşekkür etmektedir.

Eser'de bundan sonra tercüme metninde kullanılan transkripsion işaretleri veriliyor (s. LXVI). Bibliyografya ise LXVII-LXXVII sayfalan arasında yer alıyor. Firdevs el-İkbâl’in tercümesi (Translation) ise s. 1-539 arasındadır. Tercümeye ait notlar ise s. 543-659 gibi eserde geniş bir yer tutmaktadır. Bundan sonraki sayfa, dizinin nasıl kullanılacağı hakkında bilgi veriyor. Dizin ise üç kısımda yapılmıştır; Şahıs adlan dizini (Index of Personal Names, s. 663-697), Yer isimleri dizini (Index of Geographical names, s. 698-713), Etnik isimler dizini (Index of Ethnic Names, s. 714-718).

Yukarıda da belirtildiği üzere eserin sonunda iki soy kütüğü cetveli bulunmaktadır. Bunlardan birisi, Cingizlere bağlı Harezmli Arabşahîler'in soy kütüğü (Geneological tree of the Arabshahids of Khorezm, with related Chingizids), ikinci ise Harezmli Kongratların soy kütüğü / 14-20. yüzyıllar (Genealogical tree of the Qpngrats of Khorezm / 14th, 2Oth centuries)dür.

Eserdeki üç haritadan birincisi Orta Asya (Central Asia), İkincisi Harezm, Buhara, Horasan (Khorezm, Bukhara, Khorasan). üçüncüsü ise 17 ve erken 19. yüzyıllardaki Harezm (Khorezm in the 17th - early 19th centuries) ile ilgilidir.

Daha önce de belirtildiği gibi, Firdevs el-İkbâl 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başı Harezm tarihi ve Hive Hanlığı için çok önemli bir eserdir. Bregel’in girişte ortaçağda bölgede hüküm süren Türk hanedanlar Gazneliler, Selçuklular ve özellikle Harezmşahlar (1097-1231) ile ilgili olarak biraz bilgi vermesi kanaatimce isabetli olurdu. Böylece sonraki dönemler ile tarihî bağlantı daha kolay sağlanırdı. Öte yandan rahmedi hocam Z. Velidî Togan (Tarihte Usul, İstanbul 1962", s. 224) da Munis in eserini zikrederek bir yazma nüshasının İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar N. 82 olduğunu belirtiyor. Ayrıca Agahî'nin eserleriyle ilgili bilgi veriyor. Ord. Prof. Togan Harizm mad., İA. s. 254 ve 257'de Munis ve Agahî'nin eserlerini kullanmıştır. Ancak merhum hocamız Firdevs el-İkbâl’i Agahî'nin tamamladığını tespit edememiştir.

Sonuç olarak Prof. Dr. Bregel Firdevs el-İkbâl’in İngilizceye çevirisini yaparken; giriş, esere ilâve ettiği notlar ve bibliyografya ile, bir İlmî çalışmanın nasıl olması gerektiği hususunda güzel bir örnek ortaya koymuştur. Bu bakımdan 18. ve 19. yüzyıl Harezm ve Orta Asya tarihi konusunda araştırma yapacakların Firdevs el-İkbâl’in bu İngilizce tercümesini muhakkak görmesi gerekecektir.

ERDOĞAN MERÇİL

* Her ne kadar Bregel bu kelimeyi "Horezm” olarak okumuşsa da, Türkçede "Harezm" kullanıldığından bu şekli tercih ettik.