Giriş
2 Ağustos 1914’te Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasında imzalanmış olan İttifak Anlaşması Almanya’nın Rusya’ya karşı savaşması halinde, Osmanlı ordusuna müttefiğine destek verme yükümlüğünü veriyordu[1] . Lakin bu yükümlülüğün bir an evvel yerine getirileceğini bekleyen Almanlar, Birinci Dünya Savaşı’nın ilk senesinde Müttefik kuvvetlerin Çanakkale Boğazı’na saldırısının Osmanlı devletinin bekası için Ruslardan daha büyük tehlike oluşturacağını ve aynı dönemde Türk ordusunun başına gelen Sarıkamış yenilgisini öngörmemişlerdi. Ancak Ocak 1916’da, son düşman birlikleri Gelibolu Yarımadası’ndan çekildiğinde, Osmanlı Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı olan Enver Paşa’nın elinde başka cephelerde kullanabileceği birkaç birlik kalmıştı. Bir yandan Filistin ve Irak Cepheleri’ndeki durum o dönemde henüz endişe verici değilken, öte yandan da, tahmin edebildiğimiz gibi, Kafkas Cephesi’nde uğradığı yenilgileri Osmanlı toplumuna unutturmak için, Enver Paşa “Büyük Turan” yolunu Galiçya üzerinden aramaya ve bu vesileyle de İttifak Anlaşması’nı yerine getirmeye karar vermişti. O cepheye gönderdiği ve daha önce Çanakkale’de savaşan 15. Kolordu[2] , 26 Temmuz 1916’da Alman Güney Ordusu bünyesine girip, 1917 Eylülüne kadar Doğu Galiçya’nın, Podwysokie köyü ve Dinyester nehrinin kuzey kolu olan Złota Lipa ile Zbruç nehri arasındaki bölgede (bugünkü batı Ukrayna’da) Ruslarla çarpışmıştı[3] . 15. Kolordu’nun bu çarpışmalarda kadrosunun yarısından fazlasını feda ederek[4] Brusilov ve Kerenski taarruzlarının püskürtülmesinde çok büyük rol oynadığını vurgulamak gerekir. Alman Güney Ordusu komutanı General Felix Kont von Bothmer’in sözlerine göre: Ne zamanki, yeni kazanılan cephenin daime mevzii olarak tutulmasına karar verildi, kolorduya öyle bir bölgeyi emniyet ettim ki, bu mevziin kilidi idi. Bütün ordunun bulunduğu hatta durabilmesi Türklerin güvenli eline verilen bu kilidin korunmasına bağlı idi[5]
Bu çarpışmalarda yaralanmış askerler tedavi görmek için, cephenin gerisinde bulunan birçok hastanelere sevk edilmişti. O zaman Avsturya-Macaristan sınırları içerisindeki bu hastaneler şimdi Ukrayna, Polonya, Çek ve Slovak Cumhuriyetleri ile Avusturya ve Macaristan topraklarında bulunmaktadır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Orta Doğu Avrupa’nın en büyüklerinden, ama aynı zamanda 1914 Aralık ayının ikinci yarısından beri savaşın sonuna kadar cephe gerisinde bulunan Krakov Müstahkem Mevkii, yaralı Osmanlı askerleri kabul edebilecek en uygun yerlerdendi. 1916 ile 1919 yılları arasında buradaki hastanelerde en az 50 Osmanlı askeri bulunmuştu[6] . 47’si, 15. Kolordu’nun subay, astsubay ve erlerinden oluşmaktaydı. Kalan üç asker ise, 1914 ile 1918 tarihleri arasında Kafkas Cephesi’nde savaşan bilriklerde görev yapmış ve muhtemelen Rus esaretinden vatanlarına Polonya üzerinden dönerek, 1919 yılında Krakov’a gelmişlerdi.
Çalışmada Kullanılan Arşiv Kaynaklarının Özellikleri
Söz konusu askerlere ait şaşırtıcı derecede ayrıntılı kimlik ve adres bilgilerini, birbirinden bağımsız olarak oluşturulmuş iki arşiv kaynağında bulabiliriz:
Bunların birincisi, Krakov Türkolojisinin kurucusu Prof. Tadeusz Kowalski’nin[7] Ekim 1917’de yazdığı not defteridir. “Materiały dialektologiczne tureckie, przewa˙znie niewydane” [Çoğunluğu Yayımlanmamış Türk Diyalektoloji Materyali] başlıklı bu defter, Krakov’daki Archiwum Nauki PAN i PAU [Polonya Bilim Akademisi ve Polonya Yetenek Akademisi Bilim Arşivi]’nde bulunmaktadır[8] . İkincisi ise, Archiwum Zarza˛du Cmentarzy Komunalnych w Krakowie [Krakov Belediyesi Mezarlıkları Müdürlüğü Arşivi]’nde muhafaza edilen “postmortem inceleme sertifikaları”dır. Bu iki kaynak üzerinde yapılan arşiv araştırması neticesinde, bundan böyle “Kowalski Listesi” ve “Rakowice Listesi”[9] olarak adlandırılacak iki asker listesi oluşturuldu. Her ikisi oldukça ayrıntılı kimlik ve adres bilgileri verse de, bu ayrıntılılığın derecesi listeye göre değişmektedir, çünkü çalışmamızda kullanılan kaynaklar prensip olarak apayrı amaçlarla oluşturulmuştur.
Profesör Kowalski 1917 yılında Avsturya-Macaristan Ordusu tarafından yaralı Osmanlı askerlerinin tercümanı olarak görevlendirmişti[10]. Bu vesileyi kullanarak ilgisini en çok çeken diyalektoloji çalışmalarında kullanabileceği şarkı, hikaye, bilmece gibi materyalleri karşılaştırma yapmak üzere toplamıştı[11]. Polonyalı Türkoloğun not ettiği ve Osmanlı askerlerinin Galiçya’da besteledikleri üç şarkıyı burada örnek olarak alıntıladık. Zira, sözleri başka bir kaynakta geçmemektedir.
“Kowalski Listesi”nde 5. sırada yer alan Alioğlu Mustafa’nın yazdığı şarkı:
“Galiçya dağları
Çiçek açar
Şarapnel gülle
Yağmur gibi saçar
Bozulmuş Moskof
Yel gibi kaçar
Kader kısmet böyle imiş Şefkatli Baba
Biz Türk oğluyuz
Ölmek isteriz
Bir avuc kan olsa
Dökmek isteriz
Moskoftan eski yerleri almak isteriz”
Galiçya ile ilgili bir başka şarkının yazarı, yine aynı listenin 23. sırasında bulunan İsmailoğlu Salim’dir:
“Çıktım memleketten terk eyledim bahçeyi bağı
Bindim vapura[12] geçtim dereyi dağı
Galiçyaya attılar bizi Anadolu uşağı
Dağlara vuruyor yüreğimin feryadı
Yeşil başlı ördek idim uçardım göklerde
Kanadım kırıldı kaldım çöllerde
Anasız babasız müşküldür gurbet ellerde
Kışlanın kapısı hastahaneye bakar
Doktor ilacı ta yüreğim yakar
Sılada sevdiğim yollara bakar
O sebepten arzu ederim sılayı
Galiçyada nöbet beklerim
Silahı sağ yanıma sakladım
Haftadan haftaya mektup bekledim
Ya niçin gelmedi benim mektubum”
Burada son olarak alıntıladığımız şarkı, “Kowalski Listesi”nde 17. sırada bulunan Hüseyinoğlu Mehemed’in yazdığı “Telgrafun telleri”dir[13]:
“Telgrafun telleri
Pamuk gibi elleri
Beni baştan çıkaran
İstanbolun beyleri
Nakarat:
Elifim şerifim
Ah dudu dillim
Ben yanıyorum
Aman Allah
Çok seviyorum
Bugün nadim olacaksın
Beni pek arayacaksın
Ben ah edüp ağladıkça
Sen Allahtan bulacaksın
Nakarat
İndim baktım odasına
Döşek sarmış kocasına
Beş yüz lira gicesine
Nakarat
Darıldın mı cicim bana
Bakmayorsun hiç bu yana
Gel melekim barışalım
Gumrı gibi kokuşalım
Nakarat“
Prof. Kowalski’nin konuştuğu askerlerin isim ve Türkiye’de oturdukları adreslerden başka onlara dair hemen hemen hiçbir veri not defterine yazılmamış. Çok nadiren, bir askerin adının yanına askere girmeden önce yaptığı iş veya okuma yazma bilip bilmediğine dair ek bilgiler koydu. Askerin birlik numarası, medeni hali veya savaşırken aldığı yaralar maalesef profesörün ilgisi dışında kalmıştı. Fakat bu tür bilgileri “postmortem inceleme sertifikaları”nda bulabilmekteyiz. Ne yazık ki, bu belgeler askeri doktorlar tarafından ve anlaşıldığı kadarıyla, Prof. Kowalski’nin yardımı olmadan yazıldığı için, onlarda geçen asker adları hatalarla dolu, adres bilgileri ise profesörün not defterine kıyasla çok daha az detaylıdır. Bu sebepten dolayı birkaç askerin adını veya adresini tam olarak çözemediğimizi şimdiden belirtelim.
“Kowalski” ile “Rakowice” listelerinin birbirine uymadıklarını vurgulamak gerekir. Bu da, Krakov’da ölen askerlerin sağlık durumlarının ilk başta çok ağır olmasından dolayı tıbbi olmayan herhangi bir temasa (Prof. Kowalski’nin diyalektoloji materiyeli derlemesi de dahil olmak üzere) müsaade verilmediğini tahmin edebilmemizi sağlıyor. Prof. Kowalski’nin yaralı Osmanlı askerleriyle ancak Ekim 1917’de, yani 15. Kolordu’nun son birliklerinin İstanbul’a dönmesinden sonra konuşmuş olması da dikkate değer bir meseledir (not defterindeki ilk kaydın tarihi 11 Ekim’dir). Bunu gözönüne alarak Krakov hastanelerinde yatan Osmanlı askerlerinin 50’den fazla olduğunu büyük bir olasılıkla kabul edebiliriz, çünkü onların bir kısmı Prof. Kowalski diyalektoloji araştırmalarına başlamadan sağlıklarına kavuşup ya cepheye ya da direkt memleketlerine dönmüş olabilirler. Bu tahminlerimizi “postmortem inceleme sertifikaları” da kuşkuya yer bırakmayacak şekilde doğrulamaktadır. Zira onlar sayesinde ilk yaralı Türklerin daha 1916 Eylül ayının ilk yarısında, yani 15. Kolordu’nun Doğu Galiçya Cephesine gelmesinden ancak birkaç hafta sonra Krakov’a getirilmeye başlandığını öğrenilmektedir.
Osmanlı Askerlerinin Yattıkları Krakov Hastaneleri
Söz konusu kaynaklarda, Osmanlı askerlerinin Krakov Müstahkem Mevkii’nde şifa gördükleri hastanelerle ilgili bilgiler de bulabiliriz. Türklerin yattığı binalar şunlar olmalıdır: Garnizon Hastanesi No: 15/I ve 15/II (Krakov, Wrocławska Sok. No: 1-3 – bugünkü 5. Askeri Hastane Polikliniği), Epidemiyolojik Hastane No: 1 (Krakov-Łagiewniki, Merhametli Meryemana Kadın Manastırı), Epidemiyolojik Hastane No: 2 (Krakov-Łobzów), Krakov Yedek Hastaneleri No: 1 ve 3 ile Krakov Personel Hastanesi No: 2. “Postmortem inceleme sertifikaları” ve Prof. Kowalski’nin not defterinden yaralı Türklerin çoğunun Garnizon Hastanesi No: 15’te yattıklarını anlaşılmaktadır. Daha önce bahsedildiği gibi, bu hastanede askerlerin tedavilerine bakan doktorlar arasında profesörün eşi doktor Zofia Kowalska bulunuyordu[14].
Rakowicki Mezarlığı’nda Medfun Osmanlı Şehitleri
Krakov Rakowicki Mezarlığı’nda medfun tüm 15. Kolordu şehitlerinin 20. Tümen alaylarında görev yaptıklarına dikkat çekmekte fayda var. Sadece İdilbey (?) İsmail Osman adlı askere ait belgede birlik numarası yazılmamıştır. Kendisinin “postmortem inceleme sertifikası”nda yalnızca “Podwysokie yöresinde bulunan bir Türk piyade alayından” olduğuna dair bir not bulunmaktadır[15]. Podwysokie ise Osmanlı 20. Tümen tarafından savunulan cephe hattına çok yakın bir tren istasyonu olduğu için, adı geçen şehidin de bu tümenin bir kıtasında savaştığını kabul edebiliriz. Bu da, Krakov’a sadece 20. Tümen yaralılarının yollandığını tahmin etmemizi sağlamaktadır.
“Postmortem inceleme sertifikaları”nı karşılaştırırken, Krakov Rakowicki Mezarlığı’nda yatan bütün Osmanlı askerlerin vefatlarından iki veya üç gün sonra, yani İslamiyetin öngördüğü defin zamanını en az 24 saat aşarak gömülmüş oldukları görülmektedir. Fakat haksızlık etmemek için şunu da belirtelim ki, Başkent-Krallık Krakov Belediyesi’nin 26 Haziran 1915 tarihli ve l. 55966/1915 I.a. numaralı yazısı Krakov’da vefat etmiş Müslümanların Belediye Mezarlığı’nda özellikle onlar için oluşturulacak bir bölüme, beraberce ve Müslümanlara mahsus bir vaziyette, yani yüzü Doğuya dönük şekilde gömülmesini öneriyordu[16].
İlk iki Türk şehidi, XXIII nolu adanın bir kısmı olan ve “1. Müslüman Parseli” denilen bir yere gömülmüştü. Oraya çoğunlukla Avusturya-Macaristan ordusunda görev yapmış Boşnak askerleri ve Müslüman olan Rus esirleri defnedilmişti. Osmanlı şehitlerinin çoğu ise XXVI nolu adaya dahil bulunan ve “2. Müslüman Parseli” olarak bilinen bir bölüme gömülmüştü. Sadece tek bir Türk, başka din ve milletten askerlerle birlikte, XXVIII nolu adada yatmaktadır[17]. Maalesef, bu en son bahsettiğimiz mezar hariç bütün Osmanlı Şehitlerinin mezarlarının bugün biçimsiz olması ve eskiden bulunduğu yerleri gösteren haritalar kalmamasından dolayı, ekshümasyon[18] yapılmadan, içinde bir Türk yattığından emin olabildiğimiz herhangi bir mezarın halihazırda mevcut olmadığını belirtmeliyiz.
Bugün XXIII nolu ada toplu bir mezarın özelliklerini taşır. Ortasında Şeref Anıtı (1919-1920 Polonya-Rusya Savaşı anısına), etrafında da dünya harpleri arasındaki dönemde kurulmuş tek tük birkaç mezar bulunmaktadır. Adanın Kuzey-Doğu tarafında 1916-1917 yılları arasında Galiçya Cephesi’nde şehit düşen Türk askerlerinin anısına yaptırılmış sembolik bir mezartaşı durur. Açılışı 9 Mayıs 1997’de o zamanki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından yapılmıştı[19]. Tespit olunduğu üzere, 1972 ile 1974 yılları arasında XXIII nolu adanın kenarlarında bulunan mezar sıraları kazılarak yerlerine sivil mezarlar yapılmasına izin verilmişti. O dönemde yapılmış ekshümasyon sırasında çıkarılmış Birinci Dünya Harbi askerlerinin kemikleri XXIII nolu adanın içinde bulunan bir toplu mezara gömülmüştü. Ancak, o zaman taşınan cenazeler arasında Tüklerin de olup olmadığını tespit etmek imkansızdır[20].
1959 Ocak ayında, T.C. Varşova Büyükelçiliği’nin bir notasını takiben, Polonya Halk Cumhuriyeti Beledi İdare Bakanlığı ile Krakov Belediyesi Milli Meclisi arasında yapılan yazışmadan XXVIb[21] nolu adanın Kuzey kenarında 1, 2, 5, 10, 13 ve 17 numaralı altı toprak mezarın daha o zaman mevcut olduğunu öğreniyoruz. İçlerinde toplam sekiz Türk şehidi yatıyordu[22]. Bu mezarların hali “düzensiz/biçimsiz” olarak belirtilmişti. XXVIb nolu adanın kuzey kenarında birkaç tane biçimsiz mezar bugün de mevcuttur. Onların bir kısmının konumu yukarıda sözedilen 1959 tarihli yazıda gösterilen yerlere aşağı yukarı uymaktadır, fakat yine, ekshümasyon yapmadan içlerinde Türk şehitlerinin yatıp yatmadığını söylemek mümkün değildir. Krakov Belediyesi Mezarlıkları Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan belgelerde görebildiğimiz ve XXVI nolu adadaki Türk mezarlarının konumuyla ilgili tutarsızlık da işimizi oldukça zorlaştırmaktadır[23].
Krakov Hastanelerinde Yatan Osmanlı Askerlerinin Listeleri
Bu bilgiler ışığında aşağıda, 1916 ile 1919 yılları arasında Krakov hastanelerinde yatan 50 Osmanlı askerine ait kimlik bilgileri bulunmaktadır. “Kowalski Listesi” bir tablo şeklinde alfabetik sıralanmış olmasının yanısıra Krakov’da tedavi gördükten sonra cepheye veya doğrudan Türkiye’ye dönmüş olan askerlerin verilerini içermektedir. “Rakowice Listesi”nde ise sadece Krakov Rakowice Mezarlığı’nda medfun şehitlere dair bilgiler bulunmaktadır. Bu liste askerlerin ölüm tarihlerine göre kronolojik olarak düzenlenmiştir. “Kowalski Listesi”ne nazaran çok daha ayrıntılı ve her askere mahsus özel bilgiler içerdiği için, okunaklılığa zarar verebileceği için, bilgileri tablo halinde değil, liste halinde buraya alıyoruz.
“Rakowice Listesi”nde bulunan ikisi astsubay biri er olan üç şehidin (İsmail Hasan, Ali Osman ile Yusuf Şaban Bekir) 1914-1918 yılları arasında Kafkas Cephesinde savaşan birliklerden olduklarına ve Krakov’da 1919 yılında veremden öldüklerine dikkat çekelim. Büyük olasılıkla her üçü bu hastalığa daha Rus esir kampındayken yakalanıp Türkiye’ye Polonya üzerinden kendi imkan ve inisiyatifleriyle dönüyorlardı. Memleketine bu kadar dolambaçlı dönüş yoluyla gitmek zorunda kalan şüphesiz sadece onlar değildi. Zira o zaman Rusya’da iç savaş hala sürmüş ve 14 Şubat 1919’da Polonya-Rusya Savaşı başlamıştı.
“Rakowice Listesi”
1. İdilbey (?) İsmail Osman
Rütbesi: er
Birliği: Podwysokie yöresinde bir Türk piyade alayı
Ölüm tarihi ve yeri: 11 Eylül 1916, hastane treni No: 8
Ölüm nedeni: göğsünde kurşun yarası, göğüs zarı hematomu, zatürree (Vuln. sclop. thoracis, Haemothorax sui., Bronchopneumonia)
Gömülme tarihi ve yeri: 13 Eylül 1916, XXIII nolu ada – Batı, “1. Müslüman Parseli” mezar No: 33[24]
2. Hüseyin Rasif
Rütbesi: onbaşı
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 63. piyade alayı, 7. bölük
Ölüm tarihi ve yeri: 12 Eylül 1916, Krakov Garnizon Hastanesi No: 15/I
Ölüm nedeni: göğüsünde kurşun yarası, göğüs zarı amfizemi (Vuln. sclop. thoracis, mediastinitis posterior iclrorosa (?), Pyopneumothorax)
Gömülme tarihi ve yeri: 14 Eylül 1916, XXIII nolu ada – Batı, “1. Müslüman Parseli” mezar No: 33[25]
3. Abdurrahman Ahmed
Rütbesi: er
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 61. piyade alayı, 1. bölük
Yaşı: 23
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Kudüs
Medeni hali: evli
Ölüm tarihi ve yeri: 24 Eylül 1916, Epidemiyolojik Hastane No: 1 (Krakov – Łagiewniki)
Ölüm nedeni: omurgasında kurşun yarası, böbrek iltihabı (vuln. sclop. column. vertebralis, Cystopyelonephritis purulenta)
Gömülme tarihi ve yeri: 27 Eylül 1916, XXVI nolu ada – Kuzey, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 1[26]
4. Mehmed İsmail Hakkı
Rütbesi: üsteğmen
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 61. piyade alayı, 4. bölük
Yaşı: 22
Doğum tarihi ve Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: 1894, Konya, Seydişehir
Medeni hali: bekar
Mesleği: tüccar
Ölüm tarihi, saati ve yeri: 6 Ekim 1916, saat 19:30, Krakov Garnizon Hastanesi No: 15/II, 38 nolu koğuş
Ölüm nedeni: sağ kalçasında kurşun yarası, sepsis (vuln. sclop. femoris dextri, Sepsis)
Gömülme tarihi ve yeri: 8 Ekim 1916, XXVI nolu ada – Kuzey, “2. Müslüman Parseli”[27]
5. Raşid Mehmed
Rütbesi: onbaşı
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 61. piyade alayı, 4. Bölük
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Kula
Ölüm tarihi ve yeri: 16 Ekim 1916, Krakov Garnizon Hastanesi No: 15/II
Ölüm nedeni: sağ kalçasında kurşun yarası, kangren, sepsis (Vuln. sclop. femoris dextri. Gangraena femoris. Sepsis)
Gömülme tarihi ve yeri: 18 Ekim 1916, XXVI nolu ada, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 1[28]
6. Ahmedoğlu Ahmed
Rütbesi: er
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 62. piyade alayı, 1. tabur, 1. bölük
Yaşı: 32
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Edirne
Medeni hali: evli
Mesleği: değirmenci
Ölüm tarihi, saati ve yeri: 8 Mart 1917, saat 15:45, Krakov Yedek Hastane No: 1
Ölüm nedeni: verem (Tbc pulmonum, intestinorum)
Gömülme tarihi ve yeri: 10 Mart 1917, XXVI nolu ada, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 5[29]
7. Mustafaoğlu Ahmed / Ahmedoğlu Mustafa[30]
Rütbesi: er
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 61. piyade alayı, 3. tabur, 15. bölük
Yaşı: 25
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Balıkesir
Medeni hali: bekar
Ölüm tarihi, saati ve yeri: 5 Temmuz 1917, saat 11:00, Krakov Yedek Hastane No: 1
Ölüm nedeni: göğüsünde kurşun yarası, sepsis (vuln. sclop. penetrans thoracis, Pyothorax, Sepsis)
Gömülme tarihi ve yeri: 7 Temmuz 1917, XXVI nolu ada, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 10[31]
8. Abduloğlu Mustafa
Rütbesi: er
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 62. piyade alayı, 2. bölük
Yaşı: 19
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Kastamonu
Ölüm tarihi ve yeri: 18 Ağustos 1917, Krakov Garnizon Hastanesi No: 15/II
Ölüm nedeni: göğüsü ve omurgasında kurşun yarası, karınzarı iltihabı (vuln. sclop. penetrans thoracis et columnae vertebralis, Peritonitis et cystitide)
Gömülme tarihi ve yeri: 20 Ağustos 1917, XXVI nolu ada, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 13[32]
9. Mehmedoğlu Ömer
Rütbesi: er
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 63. piyade alayı, 3. bölük
Yaşı: 26
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Ankara
Ölüm tarihi ve yeri: 20 Eylül 1917, Krakov Garnizon Hastanesi No: 15/II
Ölüm nedeni: omurgasında kurşun yarası, piyemi (Vuln. sclop. columnae vertebralis, Pyaemia)
Gömülme tarihi ve yeri: 22 Eylül 1917, XXVI nolu ada, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 13[33]
10. Nazımoğlu İsmail
Rütbesi: er
Birliği: 15. Kolordu, 20. Tümen, 62. piyade alayı
Yaşı: 46
Doğum tarihi ve Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: 1872, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 17 Ağustos 1918, Krakov Yedek Hastane No: 1
Ölüm nedeni: Malteus (?)
Gömülme tarihi ve yeri: 19 Ağustos 1918, XXVI nolu ada, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 17[34]
11. İsmail Hasa(n)
Rütbesi: onbaşı
Birliği: 3. Ordu, 2. Kafkas Kolordusu, 5. Tümen, 9. piyade alayı, 10. Bölük
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 14 Nisan 1919, Epidemiyolojik Hastane No: 2 (Krakov – Łobzów)
Ölüm nedeni: verem (Tbc universalis)
Gömülme tarihi ve yeri: 16 Nisan 1919, XXVI nolu ada – Batı, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 11[35]
12. Ali Osman
Rütbesi: plutonowy[36]
Birliği: Kafkas İslam Ordusu, 1. Azerbaycan Kolordusu[37], 1. Tümen, 3. piyade alayı, 1. Bölük
Yaşı: 34
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Erzurum, Narman
Ölüm tarihi ve yeri: 27 mayıs 1919, Krakov Personel Hastanesi No: 2
Ölüm nedeni: verem (Tbc universalis)
Gömülme tarihi ve yeri: 29 Mayıs 1919, XXVIII nolu ada, sıra 1, mezar No: 18[38]
13. Yusuf Şaban Bekir
Rütbesi: er
Birliği: 3. Ordu, 1. Kafkas Kolordusu, 10. Kafkas Tümeni, 31. piyade alayı
Yaşı: 33
Osmanlı İmparatorluğu’nda oturduğu yer: Sivas
Medeni hali: evli
Ölüm tarihi ve yeri: 28 Eylül 1919, Krakov Yedek Hastane No: 3
Ölüm nedeni: verem (Tbc universalis)
Gömülme tarihi ve yeri: 1 Ekim 1919, XXVI nolu ada – Doğu, “2. Müslüman Parseli”, mezar No: 1[39]
Sonuç
Birinci Dünya Harbi dönemine ait Krakov Müstahkem Mevkii hastanelerinin tıbbi kayıtları korunmadığı için, Krakov’da iyileşmiş Osmanlı askerlerinin hepsi değilse de mutlaka büyük kısmının kimliklerini yegane kaynak olan prof. Kowalski’nin not defteri sayesinde öğrenebildiğimizi vurgulamak gerekir. Galiçya Cephesi’ndeki sağlık hizmetlerini araştıran Oya Dağlar Macar, çok kapsamlı ve büyük bilimsel değeri olan makalesinde[40], Krakov’dan sadece bir kere bahsedip o şehirde yatmış Osmanlı askerlerinin toplam sayısını bile veremedi[41]. Ayrıca şuna da dikkat çekmek gerekir ki, konuyla ilgili kaynaklar hastanelerde yatıp iyileşen askerlerin kimlik bilgilerini vermez. Bu insanlardan kitap ve makalelerde okurlara sadece rakamlar olarak bahsedilir. Bu açıdan da Kowalski’nin çalışması istisnai bir kaynak olarak sayılmalıdır.
Benzer, paha biçilmez önemi yukarıda bahsedilen “Postmortem inceleme sertifikaları” da taşımaktadır. O belgelere dayanarak hazırlanan “Rakowice Listesi”ni son yıllarda (üstelik internette) yayımlanan Çanakkale ve diğer cephelerin şehit listeleriyle kıyasladığımızda çok daha ayrıntılı bilgiler vermekte olduğunu oldukça net görebiliriz. Örneğin, T.C. Savunma Bakanlığı resmi web sitesinde bulunan “Şehitler Listesi” başlıklı arama motoru[42] Krakov’da medfun hiçbir Osmanlı şehidini göstermemektedir. Başka cephelere ait veriler ise genellikle askerin isim, savaştığı cephe, ölüm tarihi ve bazen de yaş ile sınırlıdır. Krakov Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan “Postmortem inceleme sertifikaları” ise bu temel kimlik ve adres bilgileri yanı sıra ölüm nedeni, yeri ve hatta saati ile şehidin medeni hali ve asker olmadan önce yaptığı meslek hakkında bilgi verir. Galiçya Cephesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm Birinci Dünya Harbi cephelerinin en az araştırılan cephelerinden biri olduğu için, hem bu makalenin yazarı hem de Türk tarihçileri tarafından ileride yapılacak arşiv araştırmaları neticesinde daha ayrıntılı bilgiler ortaya çıkacağını umut edelim. Zira, yukarıda yazıldığı gibi, Eylül 1916 ile Ekim 1917 tarihleri arasında Krakov hastanelerinde tedavi gördükten sonra cepheye dönen Osmanlı subay ve askerlerinin sayısı ve kimlikleri hala bilimnemektedir.