DR. M. COSMOS MEGALOMMATİS, Tuıkish-Greek Re lan ons and the Balkans - A Historian 's Eıaluation ofToday's Problems, İstanbul, Cyprus Foundation, 1995 (?), 50 sayfa.
Sanırız, kitabın kendisi kadar yazarı da ilginç bir kişi olarak görünmektedir. Bu sebeple, kitabı hakkında bilgi sermeden önce, yazarın kısa biyografisinden söz etmek daha yararlı olacaktır.
Yazar bir Yunan satandaşı olmakla beraber, ailesi aslen Kastamonuludur. Kendisi 1956 yılında Atina’da doğmuş ve Atina Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını, Paris, Brüksel, Munster, Şam, Kudüs ve Bağdat üniversitelerinde yapmış. Çalışmaları antik diller, tarih, felsefe, arkeoloji, din ve edebiyat alanlarını kapsamakta ve kendisinin belirtüğine göre, Yunanca’dan başka, İngilizce, Fransızca, Almanca. Rusça, İtalyanca, İspanyolca, Arapça, Farsça, Modern İbranice ve Türkçe bilmektedir. Yazar Türkiye'de de bulunmuş ve 1986 yılında Abdi İpekçi Gazetecilik Ödülü'nü almıştır.
Yazar, 1993 yılında Kahire’deki el-Ezher Üniversitesi'nde iken Müslüman olmuş ve “resmî Yunan ideolojisini" eleştirdiği için de, görevli bulunduğu Pantheon Üniversitesi nden azledilmiştir.
Yazar, Yunanistanı ve Yunan dış politikasını yerden yere ١٦ırduğu 50 sayfalık kitapçığını iki bölüme ayırmış. Birinci bölümde, Yunan devlet ve toplumunun Türkiye düşmanlığını ve ikinci bölümde de Yunanistan’ın Balkan ülkeleri ile olan münasebetlerini incelemektedir.
Yazar Megalommatis, Yunanistan'daki Türk düşmanlığının kökenini Ortodoks Kilisesi’ne bağlamakta ve bir “Yunan kültürü"nün mevcut olmadığını, esasında Yunan kültürü denen şeyin bir “Ortodoks kültürü’nden ibaret bulunduğunu belirterek, Yunan Ortodoks kilisesinin, eğitimin en alt kademesinden başlayarak, hükümet ve parlâmentoya kadar bütün ١ünaıı toplumunu etki ve kontrolü altında tuttuğunu. Yunan Anayasası'nın bile Allah'ın adı ile başladığını, parlâmentonun açılışının papazlar tarafından yapıldığını söylemektedir. Üniversitelerde bile, sosyal bilimlerin öğreüminde Ortodoks kilisesinin egemen olduğunu, bu sebeple de Yunan üniversitelerinde sosyal bilimler öğretiminin, Bau üniversitelerinin hiçbiri ile mukayese edilemeyecek kadar düşük kalitede olduğunu, “doktora” yapmak için hiçbir kur ve seminer yapılmadığını, sadece bir profesörün takdirinin yetüğini ileri sürmektedir. Yazar, lise diploması olmayanların bile “tarihçi” geçindiğini söylemektedir.
Ortodoks kilisesinin bu durumu dolayısıyla. Yunan ideolojisi “İslâm’a ve Türklere düşman olup, Yunanlıların, kendilerini Avrupa'nın “kurucusu" saydıklarını, halbuki bugünkü Yunan ın eski Yunan ile hiçbir ilgisi olmadığını, kaldı ki antik Yunan felsefesinin kaynaklarının da. Türk. Arap ve Fars kaynaklarına dayandığını belirtmektedir.
Yine Yunanlılara göre “Europe” yani “Avrupa" kelimesi “E١Topi” kelimesinden gelmekte imiş. Yazara göre, “Avrupa" kelimesinin menşei Asurlular ve Finikelilerdir. Asurlularda “Erebu” ve Finikelilerden ise “Erebi” kelimesi, batıya dönük, bauya bakan anlamına gelmektedir. Yunan- hlar tarihi tahrif ederek, Avrupa uygarlığının menşeinin kendileri olduğu propagandasını yapmaktadırlar.
Avrupa konusundaki bu görüşleri dolayısıyla. Yunanlılar, Türkiye’yi ve Türkleri Avrupa dışında bırakmaya ve Avrupa'dan izole etmeye çalışmaktadırlar.
Bu arada yazar, Yunanlıların Osnıanlı Devleti'ni ve Türk tarihini kötülemeye çalıştıklarını, bunun için de, hem cehaletleri ve hem de kötü niyetleri sebebiyle, tarihi tahrif ettiklerini belirtmekte ve gerek Osmanlı Devleti'ni, gerekse Türkleri savunmaktadır.
Kıbrıs konusuna da değinen yazar, bildiklerimizin dışında, eski Kıbrıs'ın Yunanistan ve Yunanlılıkla hiçbir ilgisi bulunmadığını, tarihî delillerle ispadamaktadır.
Kitabın ikinci bölümünde yazar, Yunanistan'ın, teker teker Balkan devletleriyle olan münasebetlerini özederken de, Yunanistan'ın Balkanlarda tam bir “emperyalist" politika izlediğini ve neredeyse bütün Balkan topraklarını tarihten kendi malı sayarak, buralara göz diktiğini açıklamaya çalışmaktadır. Bu arada, bugünkü Bosna sorununa da değinerek Yunanistan ile Sırbistan arasındaki emperyalist işbirliğini de vurgulamaktadır. Keza, Yunanistan'ın Balkan politikasının da Türkiye'yi Balkanlar a sokmama amacına yönelik olduğunu ve Türkiye aleyhine bir nitelik taşıdığını belirtmektedir.
Kısacası, yazar, tâbir caizse, bugünkü Yunanistan’ı yerden yere sormaktadır. Eleştirileri belgeli ve mantıklı, fakat bir hayli sert ve şiddetidir. Yazarın ifadelerinden çıkan bir sonuç da, Yunanistan'ın bugün Avrupa'da hiç itibarı olmadığıdır ki, bu görüşün gerçeklere uyduğunu söylemek, herhalde kolay olmasa gerek. Şüphesiz, yazarın yazdıklarının ve söylediklerinin büyük çoğunluğu tarihin ve günümüzün gerçeklerini aynen yansıtmaktadır. Fakat, bazı eleştirilerinde şiddetin dozunu artırdığı ve bazı abartmalardan kendisini kurtaramadığı da gözden kaçmamaktadır.
Bununla beraber, kitabın bir Yunanlı tarafından yazılmış olması, elbetteki çok ilginçtir. Bu sebeple biz, bu kitabın Türkiye'de değil de, AsTupa veya Amerika'da ve hatta bir Arap ülkesinde bile yayınlanmasını tercih ederdik. Bilindiği gibi, Arap dünyası, günümüzde, Türkiye'ye değil Yunanistan'a destek vermeyi tercih etmektedir. Bu sebeple bu kitap bu ülkelerde yayınlanmış olsaydı, etkisi o zaman daha fazla olacağı gibi, bazı abartmalardan da kaçınma imkânını elde ederek, yazdıklarının etki ve objektivitesini daha fazla takviye etmiş olurdu.
Fakat her şeye rağmen, Dr. Megalommatis'in kitabı, gayet ilginç olup her bakımdan okunmaya değer niteliktedir.
Prof. Dr. FAHİR ARMAOGLU