I. HITIT GÜCÜNÜN YENIDEN KURULMASI Suppiluliuma:s"ın bir veliaht prens ve askeri bir lider olarak devlet işlerinde rol oynamaya başladığı zaman Hitit Devleti'nin içinde bulunduğu şartlar, bir Hitit tarihçisi tarafindan sade fakat etkileyici bir sıralama şeklinde özetlenmektedir. Tarihçi, her sınırda Hattı düşmanlarının saldırmakta olduğunu ifade etmektedir. Kuzeydeki Ka:§ka halkı esas Ham ülkesini istila etmiş ve Nenassa'yı ele geçirmiş; bizzat başkent Hattuşa'yı yakarak yerle bir etmişti. Güney Batı'da Arzawa halkı aşağı ülkeyi istila etmiş, Tuwanuwa ve LIda'yı ele geçirmişti. Doğuda Azzi'ler Yukarı Ülke'yi istilâ etmişler ve amuha'yı ele geçirmişlerdi. Arawanna'dan (Kuzey Batı'da) ve lhuwa ve Armatana'dan (Güney Doğu'da) daha küçük çapta akınlar yağma amacıyla yapılmış, bu akınlar, sırasıyla KaMiya ve Tegarasna ülkelerine ve Kizzuwadna (yani Kapadokya Comanası) şehrine ulaşmışlardı [1]. Başka bir deyişle, Hitit Krallığı dört bir yandan çok ciddi bir şekilde sıkıştırılarak asıl nüve alanına döndürülmüştü. Çevredeki Hitit Krallığma bağlı tüm vasaller-yalnız Suriye'dekiler değil, aynı zamanda Küçük Asya'dakiler de-kaybedilmişti.
Suppiluliuma.§, babası Tuthalia'ın krallığmın son döneminde, bir veliaht prens olarak mevcut duruma istikrar kazandırmıştı. Hitit Ordularını becerikli ve başarılı bir şekilde sevketmiş ve özellikle Kuzey ve Doğudaki sınırları eski haline çevirmişti[2]. Tahta çıktıktan sonra artan bir gayretle bu faaliyetlerini sürdürmüştür.
Doğudaki Azzi Ülkesinin yakından takibedilmesi gerekiyordu [3]. Bu durumda, bu ülkenin (keza Hayaia adı ile de bilinir) Hatti ülkesiyle ilişki sırf Hatti'nin menfaati için düzenlenmekle kalınmayacaktı, aynı zamanda bu iş zaten daha o sıralar prensin aklında bulunması gereken Suriye'deki Hitit etkisinin yeniden kurulmasında bir başlangıç olarak da gerekliydi. Ayrıntıları elimizde bulunmayan kralın Doğu Anadolu'daki seferi (ya da seferleri) Hayağa-Azzili Hukkanağ ve onun kabile reisleriyle antlaşma imzalanması ile neticelendi. Bu antlaşma metni bize kadar ulaşmıştır. [4].
Kaka halkı, Murğiliğ l'in oğlu Hantiliğ zamanında, Eski Krallık döneminde, ilk kez görünmelerinden itibaren, kuzey sınırı boyunca yer alan bölgeleri durmaksızın rahatsız etmiş ve az önce zikredilen metinde sıralanan düşmanların en tehlikelisi olmuştu. Bu insanlar, mutlaka Hititlere bir hayli sıkıntı vermiş olmalıdırlar. Bereket versin örgütlenmeleri oldukça gevşekti ve arasıra ifade edildiği gibi krallık kurumuna sahip değildi [5]. Bunların ekseriyeti domuz çobanı ve dokumacı olduklarından [6] Hititler tarafından küçük görülürlerdi. Bununla birlikte önemli devlet kültlerini özellikle de Nerik şehrinde, ciddi bir biçimde sekteye uğratmışlar, bu şehri başkentten koparmışlardı. Suppiluliumağ'dan yarım asır kadar önce yazılmış Arnu-wandağ I ve kraliçesi Ağmu-Nikkal'in bir duası, bunun sorumlu liderlere verdiği rahatsızlıkları ve sıkıntıları canlı bir şekilde göstermektedir[7]. Bizzat başkent Hattuğa tehlikeli sınır alanı içerisindeydi ve daha önce belirtildiği gibi uppiluliumağ hüküm sürmeye başladığı zaman henüz saldırıya uğramıştı.
Suppiluliuma:ğ'ın elimizde bulunan başarılarma ilişkin özetler, daha önce mevcut olan kuzey sınırını eski haline getirmesi için onun 20 yılını aldığını bildirmektedir [8]. Sadece bu savaşın süresi (uzunluğu) bile sarfedilmesi gereken gayreti gösterebilir. Bunların başarı ve başarısızlığın sık sık el değiştirdiği bir gerilla savaşı olduğundan hemen hemen hiç şüphemiz yoktur[9].
Suriye'de bulunan kralın uzun süre yokluğu ve bunu takibeden sürede, Hititlerin anavatanlarındaki zayıflılcları (güçsüzlükleri), durumu daha da kötüleştirmişti. Bu şartlar altında Tumanna şehrinin Kaska halkına terkedilmek zorunda kalınması ve aynı zamanda Pala'daki Hitit askerlerinin, bu eyaletin valisi Hutupiyanzd'ın idaresi altında, bulundukları yeri güç bela koruyabilmeleri şaşılacak bir şey değildi [10].
Küçük Asya'nın batısını kapsayan Arzawa memleketleri -daha dar anlamda Arzawa, Mira-Kuwaliya, Hapalla, eha Nehri Ülkesi-Suppiluliumann saltanat döneminin büyük bir bölümünde bağımsızdılar. Bu en iyi şekilde, Arzawalı Tarhunda-radu'nun III. Amenofis'le yazışması ve onunla eşit krallar arasında adet olduğu üzere evlenme sorunlarını tartışabilmesi gerçeği ile açıklanabilir[11]. Şüphesiz ki bu durum, uppilulium'ın Arzawa ülkeleri üzerinde hak iddia etmeye çalışmadığı anlamına gelmez. Gerçekte de hak iddia ediyordu. Yıllıklarına göre oralara sefer yapmıştı. Muhtemelen bu seferin üssü, Hapalla'daki Tuvanuwa idi [12]. Arzawa'nın kuzey taraflarında bir ülke olan Wilu§a ile ilgili olarak Kukkunng'in idaresindeki Wilıda Suppiluliumağ'a sadık kalırken, Arzawa Ülkesinin (daha dar anlamıyla) isyan ettiği bildirilmektedir. Arzawa ülkesi itaat altına alındı [13]. Dolayısıyla Wilu§a'nın Hatti ülkesiyle ortak bir sınıra sahip olduğu açıkça anlaşılmakta ve de en azından Wilıga ile Hitit Kralı arasında ilişkileri düzenleyen bir andlaşmanın mutlaka varolduğu sanılmaktadır. Başka bir de deyişle Hititler, Kuzey batıda, Güney Doğuda olduğundan daha başarılı idiler.
Büyük kralın Hurri savaşı ile iyiden iyiye uğraştığı saltanatların sonlarına doğru, Arzawa ülkeleri yeniden başkaldırdı. Güney Arzawa kısmı o zamanlar.Aşağı Ülke'nin valisi olan Hanuttiş tarafından korunuyordu [14]. Kuzey Arzawa kısmında yine Wilu§a yükümlülüklerine sadık kalıyordu [15]. ihtimal ki o tarihte Arzawalı Uhha-zitiş -bu esnada Tarhunda-radu'nun yerine geçmiş olmalı- Ahhiyawa ülkesiyle ilişkiler içine girmişti.
Bunlardan ikincisi (Ahhiyawa), bu zamandan itibaren tekrar tekrar Hititlerin başlıca batı düşmanı olarak karşımıza çıkmakta ve bu noktada tarihte onlar ilk kez görünmektedir.
Bu ülkenin kimliğinin tartışılması çok az olumlu sonuç vermiştir [16]. Akalarla isim benzerlikleri, onların baş şehrini çoğu kez yapıldığı gibi, Miken'de aramaya yeterli neden değildir. Elimizdeki metinler Küçük Asya'nın dışında bir yer aramak için bize yeterli bir kanıt vermemektedir. O halde, eğer Ahhiyawa bir Anadolu ülkeslyse bunun yanmadanın Kuzey-Batı kısmında bir yerde olacağına dair iddialar lehte görülmektedir.
Arzawalı Uhha-zitiş, Millawanda şehrini bağımsızlığını elde etmek için girişimde bulunmaya ve aynı şekilde Ahhiyawa'nın desteğini aramaya ikna etmiştir [17]. Komşu ülke olan Mira ihtimal ki aym zamanlarda huzursuzlanmaya başladı. Mini' Maşhuiluwaş kardeşlerinin yanında isyana katılma yo-lunda bir öneriyi reddetmiş ve sonuç olarak da Hitit sarayına kaçmak zorunda kalmıştır. Orada iyi karşılanmış, kralın kızı Nuwattiş ile evlenmiş ve ülkesinde tekrar tahta geçeceği vaadini almıştı. Bununla birlikte Suppilumiumaş bu vaadi yerine getiremiyecek kadar Suriye işleri ile meşgul bulunuyordu [18].
Seha-nehri ülkesinde olaylar benzer bir şekilde gelişti. Burada Manapa-Tattaş kardeşleri tarafindan sûrgüne gönderilmiş ve Hitit gücünün koruduğu Karkişa'da bir sığınak bulmuştu [19]. En sonunda kendi ülkesine geri döndü. Miralı Maşhuiluwaş, daha sonra Suppiluliumaş'ın halefi Murşiliş tarafindan, bu kralın Küçük Asya'nın bu kısmındaki Hitit gücünü tekrardan iddia ettiği dönemde vasıta olarak kullanıldı.
Önceleri Tu§ratta'ya, sonraları da Mısırlılara, Asurlulara ve Hitit fethine direnmeye çalışan başka her kuvvete karşı, Suriye'ye yapılan sonu gelmeyen seferlerin kralın olanaklarını alabildiğine zayıflattığına şüphe yoktur. Saltanatının sonunda Suriye'nin kesin şekilde elinde olduğu aşikardı. Fakat ülkenin içişleri, gerek siyasi, gerekse dini konular çok hazin bir şekilde ihmal edilmişti. Siyasi alanda, krallığı ve kraliçeliği düzenleyen ülkenin ana tanrıçasının külderi ile bile uygun bir şekilde ilgilenilmedi [20]. Kral ölünce, çevredeki bütün ülkeler başkaldırdı. Ayaldananlarla ilgili bu listede [21] Arzawa'dan başka Kizzuwadna (Bu ilgili metnin bir başka kopyasında bu ülkenin adı silinmiştir ama aslında onun halefi bu ülkeyi sımsıkı bir şekilde mülkiyetinde tutuyordu.) ve Mitanni (yani bir kısmı Kurtiwaza'ya[22] ve onun torunlarma verilmiş olan ülke), ayrıca Küçük Asya'nın Kuzey batısındaki Arawana ve Kalaama, merkezindeki Lukka ve Pitassa ve daha da önemlisi kuzeydeki Kaska halkı bulunmaktadır.
Halefinin İmparatorluğunu güven altına alma çabalarında karşılaştığı sıkınntılardan da karar vermek gerekirse, kralın ölümündeki genel durum onun tahta geçtiği zamandaki durumdan daha az ciddi bir durum arzetmiyordu.
IL MURSİLİS'İN İDARESİNDEKİ HİTİT İMPARATORLUĞU
Suppiluliuma:a'ı hemen izleyen halefi oğlu Arnuwandaa' idi [23]. Fatihin ölümüyle meydana çıkan oldukça tehlikeli durum, yeni kralm ciddi şekilde hasta olması ve bu yüzden gerekli olan otoriteyi sağlayamaması nedeniyle daha da kötüleşmişti. Suriye -ki Hitiderin dünya liderliğine ilişkin iddiaları buranın ele geçirilmesine dayanıyordu-doğal olarak son derece kritik tehlike noktası idi. Arnuwanda:a, erkek kardeşi Piyaailia'i Karkamıa kralı olarak tanımak için ivedilikle hareket etti ve onu aynı zamanda tuhkantia (Hükümette yüksek bir makam) [24] mevkiine tayin etti. Piyaailia'in Toros'un güneyindeki eyaletlerde Hitit hakimiyetinin temel direği olduğu aşikardı ve bu tarihten itibaren bu zat, Sarre-Kusuh (Huni dilinde) ismiyle tanınmaktadır[25]. Arnuwanda:s'ın saltanatmın sadece kısa süreli olmasının bir şans olabileceği düşüncesinde biraz haklı olunabilir. Şimdi kral olan uppiluliuma'nın küçük oğlu Murailia [26] henüz çok gençti, fakat gücünün tam zirvesindeydi. Son derece muktedir ve enerjik bir idaresi olduğunu ispatlamıştı.
Tahta çıktığı zaman Aşağı Ülkeler, yani Arzawa topraklarına doğru nın kkoorruuyyaann Anadolu platosu üzerindeki eyalet, Hanuttia tarafından idare ediliyordu [27]. Maalesef Murailia'in tahta çıluşından hemen sonra o da ölmüştü. Bu (durum), sınır üzerinde de tehlikeli bir durumun oluşumuyla sonuçlandı; Yeni valiye (adı hala bilinmemektedir) [28] takviye kuvvetler gönderilmesiyle bu duruma karşı, harekete geçildi.
Suriye'de Asurlular tarafından yapılacak bir müdahaleden korkuluyordu. Asur-uballit'in bir saldırı için tarz değiştirmeyi yeğleyeceği beklenebilirdi. Uygunsuz herhangi bir gelişmenin önüne geçmek için Murşiliş Karka-mı kralı olan kardeşi Sarre-Kuşuh'un bulunduğu tarafi güçlendirdi. Nu-wanzann komutasında bir başka orduyu ona tahsis etti [29]. Asur saldırısı gerçekleşmedi. Fakat şüphesiz, daha önce Kurtiwaza'ya geri verilmiş olan Mitanni devleti Asurlulann eline düştü. Mur-Uballit'in subarrulann (yani Mitanni'lerin) [30] çok geniş ülkesinin ordularını dağıttığı iddiası oldukça haklı görülmektedir. Onun büyük kral ünvanına hak kazanması bu fetihten dolayıydı[31].
Mısır, Hititler İçin bu durumu daha da sıkıntılı bir duruma sokmuş olabilirdi. Oysa ki, Mısır hiç bir zaman stratejik bir tablo içine ciddi bir şekilde girmemişti. Mısır'ın, IV. Amenofis'den sonra gelişen iç çekişmelerden ve Horemheb idaresi altındaki restorasyon döneminden sonra dahi henüz yeterince kendisini toparlayamadığmı tahmin etmek daha doğrudur.
Mur§ilinn ilk on yılının çabaları, Hitit gücünün esas olarak Küçük Asya'da tekrardan pekiştirilmesi üzerinde yoğunlaşmıştı. Onun (Mur§ili§) başlıca hedefi, Arzawa'yı (Güney-Batı Küçük Asya) dize getirmekti. Fakat kendisini bu büyük göreve adayamadan önce arka cephesini güven altına alma-sı gerekiyordu. Başka bir deyişle, önce asi ve serkeş Kaşka halkını [32] cezalandırması gerekiyordu. Bu iş, saltanatının ilk iki yılı esnasında başanldı ve hatta hiikümranlığının üçüncü yılının bir kısmı da bu iş için hasredildi. Ancak o zaman Murşiliş Arzawa üzerine bir saldın için yeterince hazırlıklı olduğunu hissetti [33].
Onun başlıca düşmanı Arzawalı Uhha-zitiş idi; diğer Arzawa devletlerinin eksetisini kendi yanına almıştı: Hapalla, Mira, Kuwaliya ve eha Nehri ülkesi. Anlaşıldığma göre, tıpkı Suppiluliuma:ş'ın zamanında olduğu gibi birkere daha Wiluşa Büyük ICral'a sadık kaldı. Fakat Uhha-zitik daha önceleri Millawanda (belli ki önemli bir merkezdi) şehrini, Hititleri terkederek Ahhiyawa kralının koruyuculuğuna başvurması için ikna etmişti. Dolayısıyla Murşili§ş tarafından atılan ilk adım Milawanda'ya karşı bir seferdi; Bu da başarılı bir şekilde sonuçlandırılmıştı.
Esas askeri sefer ancak, üçüncü yılda (Askeri harekat) başlayabildi. Bu sefer için, Karkamış kralı Sarre-Kukth Suriye'den bir kolorduyla Murşiliş'e katıldı. Karşı güç Arzawa halkı, Uhha-ziti§'in oğlu tarafından yönetiliyordu; Uhha-zitg komutayı Piyama-Inara:s'a emanet etmişti. Çünkü kendisinin sağlık durumu iyi değildi. Murşiliş onu Mtarpa nehri üzerinde Walwa'ya yakın bir muharebede mağlup etti. Kaçan düşmanları kovalayan Murşiliş Arzawa'nın başşehri olan Apaa'ya girdi. Fakat, Uhha-ziti§'in denizin öbür tarafına kaçmış olduğunu anladı.
Bu durum, Mudili§'e uğraşılması gereken iki direnen merkez bırakmış oluyordu. Bunlar, Arinnanda ve Puranda dağ kaleleri idi. Birincisi saltanatının üçüncü yılı sona ermeden zaptedilmişti. İkincisi de bir sonraki yıla kalmak zorunluluğunu doğurmuştu. Şimdilik Hitit Kralı Mtarpa nehrine geri çekildi ve orada kışlamak için ordugah kurdu. Anlaşıldığına göre Suriye kitaları vatanına dönmüştü.
Savaşın yeniden başlaması için mevsim elverişli bir duruma gelince Pu-randa'ya karşı olan nihai saldırı başlatıldı. Kış mevsimi esnasında Arzawalı Uhha-ziti'S ölmüştü. Fakat oğullanndan bir diğeri olan Tapalazanauli§, di-renmeyi organize etmişti. Teslim olması istendiği zaman reddetti ve bir sal-dırı başlatıldı. Bu saldırı çok geçmeden kalenin düşmesiyle sonuçlandı. Tapalazanauliş kaçtı ve Ahhiyawa Kralfna sığındı. Anlaşıldığına göre, Mudili§ kaçağın geri verilmesi için talepte bulundu ve bu talebi yerine getirildi. Eğer gerçek durum böyle ise, Hinder ve Ahhiyawa arasında kaçakların iade edilmesini ön gören maddeleri (şartları) içeren bir andlaşmanın mevcut olduğunu kabul etmeliyiz.
Böylece Mur§ili§ Arzawa'ya karşı muzaffer olarak çıktı. Diğer Arzawa devletlerinin beyleri çabuçak bu sonucu değerlendirdiler ve başkaca bir direnme göstermeksizin teslim oldular. Gerek Hapallalı Targasnalliş gerekse Seha nehri ülkeli Manapa-Tattaş cömertce muamele gördüler ve Hitit vasalleri olarak ülkeleri kendilerine geri verildi. Uzun zamandır ilgilenilemiyen Mira meseleleri de Mursiliş vatana dönerken buradan geçtiği sırada halledilmişti. Buranın yeni yöneticisi Suppiluliama:s'a iltica ettiğinden bu yana Hititlerle birlikte savaşmış olan Mashuiluwas olacaktı [34]. O sırada Manapa-Tatta.; [35] ve Targa§nalli§[36] ile imzalanan andlaşmalar elimizde bulunmak-tadır. Asıl, Arzawa ülkesiyle ne gibi maddeler (şartlar) konduğu bilinmemektedir. Daha sonra bu ülke Hititler tarafinda bulunduğu için, Arzawa sülalesinden istekli bir üyenin Mursiliş'e bir sadakat yemini ettiği yolundaki varsayım doğru görülmektedir.
Beşinci, altıncı ve muhtemelen aynı şekilde yedinci yıllar Kaika sınırında kralın mevcudiyetini gerektirdi [37]. Yedinci yılın başlamasıyla birlikte harekat, Anadolu'nun Uzak-Doğu bölgesindeki Azzi-HayaSa'ya kaydınldı [38]. Orada kral olan Aniya ile kesin bir şekilde uğraşılmadan önce, ciddi karışıklıklar ortaya çıkmıştı. Saltanatının 9. yılının [39] başında Suriye'den dehşet verici haberler geliyordu. Nuha ülkeleri ve Kinza başkaldırmıştı. Şimdi Horemheb'in idaresi altında ciddi bir şekilde yeniden organize edilen Mısır'ın bu başkaldıranlarm arkasında olduğuna dair haklı şüpheler vardı. Suriye'de Hititlerin valisi olan arre-Ku§uh, Ugarit'li Nigrnaddu ile yapılan antlaşmayı canlandırmak ve ondan askeri yardım istemek zorunda kaldı [40]. Aynı zamanda Hayaialı düşman, Yukarı ülke'yi istila etmişti. 1ştitina kasabasını almış ve Kannuwara'yı kuşatmıştı. Muffilg'in bizzat kendisi, uzun zamandır geciken dini görevleri yerine getirebilmek için Kummanni'ye git-mek zorunda kaldı. Sarre-Ku§uh Suriye'deki düzeni tatmin edici şekilde restore etmeye muaffak oldu. öyleki, orayı bırakıp Kummanni'deki kardeşi büyük krala katılabildi. Bununla birlikte, orada hastalandı ve beklenmedik bir şekilde öldü. Onun ölümüyle Mur§ili§ en güçlü yardımcısını kaybetti. Aynı zamanda, tabii olarak Suriye'nin korunması işini üzerine alan bu adam da elinden çıkmış oluyordu.
Onun ölümü (kardeşinin) Suriye'de yeni karışıklıklarm bir işareti oluyordu. Bundan da daha ciddi olan şey, bu olay (kardeşinin ölümü) Asurluları Kargamı§ üzerine saldırmak üzere harekete geçirdi. Böylece Mudili§ askeri alanda ağır kararlar vermekle karşı karşıya kalmıştı. Niheyet Nuwan-za's' adlı generali Hayasa cephesinde idareyi ele almak üzere gönderdi ve Inaraş adlı diğer bir generali Kinza ve Nuhas topraklarıyla uğraşmak üzere görevlendirdi. Bizzat kendisi, Fırat üzerindeki Ağtata'ya gitti ve Inara'a dönüşünde kendisiyle buluşması için emir verildi. Buluştukları zaman ikisi birlikte Halep ve Kargamıa gideceklerdi [41] .
Olaylar, plana göre cereyan etti. Suriye'li asiler cezalandırıldı. İşte Suppiluliumaş döneminde [42] Suriye meselelerinde rol oynamış olan Kinzalı Ai-takama bu zamanda öldürülmüş oldu. Anlaşıldığma göre, o bağımsızlığını kazanmak için bir firsat mümkün gördüğünden başkaldırmıştı. Mamafih oğlu Ari-Te§ub (NIG.BA-Teşşub) babasının girişimine karşı çıktı ve onu katlettirdi. Ari-Te§up galip general tarafından bu sırada Aştata'ya varmış olan Mursildle karşı karşıya gelmek üzere geri çağrıldı. Ari-Tesup Kin-za'nın prensi olarak büyük kral tarafından tekrar tahta getirildi [43]. Daha sonra Mursili§ Karkamış'a gitti ve orada da, ölen kardeşi arre-ktduh'un oğlu ...] -Sarruma'yı tahta yerleştirdi. Aynı zamanda, Telipinuş'un bir oğlu Talmi-Sarruma Halep'te kral yapılmıştı[44] İkincisi ile imzalanan antlaşma elimizdedir. Dikkate değer olan nokta şudur ki, o zaman Kargamd Açıkca Suriye'deki Hitit gücünün en önemli merkezi olarak Halep'i ele geçirmişti. Kargamış kralı adeta bir Suriye valisi gibi rol oynamıştı[45].
İhtimal ki, Mursild'in Ugarit kralı Niqmepa'nın makamını onaylaması bu zamanlardaydı. Murili, babası Suppiluliumaş'In Niqmepa'nın babası Niqmaddu ile imzalamış olduğu antlaşmayı şimdi Niqmepa ile tekrardan yeniledi. Yeni andlaşma Ugarit ile Mukiş arasındaki sınırın detaylı bir tarifini içeriyordu [46].
Mur§ild, Suriye'de iken Kuzeydeki Nuwanza§ görevini başarmıştı. Yukarı Ülke'yi istila etmiş olan Hayata kralı geri çekilmeye zorlanmış ve Kanwuara kuşatması kaldırılmıştı. Böylece Hayaşa'ya karşı seferin yolu açılmıştı. Bununla birlikte, bu dağlık bölgede herhangi bir ciddi seferin başlaması için mevsim çok geçti. Dolayısıyla, sadece küçük alanlar yapılmıştı ve daha geniş bir sefer gelecek ilkbahar için hazırlandı [47]. Kıralın 10. yılı Hayaşa dize getirilmeden geçmişti [48]. Her ne kadar Hayaşa'nın fiilen boyun eğmesi 11. yılından önce vuku bulmamışsa da Büyük Kral yeniden otoritesini sağlama görevini 10. yılın sonunda tamamlamış olarak sayabilirdi. "10 yıllık anneller" diye bilinen yazılar, olayları bu şekilde tanımlamaktadır [49].
Murşilirin kazanmış olduğu mevkii sürdürmek için saltanatının geri kalan süresi boyunca fasılasız çabalar sarfetmekten kurtulduğunu sanmak yanlış olacaktır. Aslında saltanatının 12. yılında Arzawa ülkelerinde yeni bir ayaklanmanın ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu ayaklanma E. GALKUR (Hititçe okunuşu bilinmemektedir) [50] adlı bir kişi tarafından başlatılmıştır. Bu kişi hakkında herhangi fazla bir şey bilinmemektedir. Fakat pekala bu kişi, Piyama-Inaraş ve Uhha-Zitirin bir halefi olabilirdi. Mira-Kuwaliyalı Maşhu-iluwarın bu işte payı olduğu görüldü ve Murşiliş cezalandıncı seferi bizzat üzerine aldığında ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Babasının ilk derebeyliği münasebetiyle veliaht prens olarak atanmış olan evlatlığı Kupanta-Inara.§ onun halefi oldu. Onunla imzalanan antlaşmanın metni bilinmektedir[51].
Büyük bir ihtimalle, yine burada daha önce olduğu gibi [52] Ahhiyawa kralı bu işlerin arka planında sinsi bir rol oynamıştı. Kesin olan bir şey vardı o da Hattı ülkesinin büyük kralına kendisini eşit gibi sayıyordu. Şu da gözden uzak tutulamazdı ki Ahhiyawa'nın gücü gittikçe kuvvetlenmekteydi. Bu durum genel manzaranın anlaşılması için önemlidir. Çünkü bu tarih-ten itibaren Hitit krallan batıda da gelişmelere karşı tetikte olmak zorunda olduklarını göstermektedir. Sanki Mısır ve Asur ülkeleri üzerinde gözlerinin devamlı bulunması yetmiyormuş gibi bir de bu sıkıntı çıkmıştı!
Fırat sınırı yatışmış olmaktan uzaktı. Asurlardan gelen baskı devam ediyordu ve onların eski Mitanni bölgesinin büyük bir kısmını fethetme teşebbüsleri hafiflemeden devam ediyordu. Mursflis'in daha önce babasının giriştiği dünya politikasındaki rolünü devam ettirmekten başka çaresi yoktu. Eskiden olduğu gibi, bu iş için gerekli olan sorumluluğun büyük bir kısmı şimdi, Karkarnırın idarecisi olarak arre-ku§uh'un diğer bir oğlu olan Sahurunuwas'a düşüyordu.
Sadakatlanndan tamamiyle emin olmadığı için Büyük Kral'ın Suriye'deki vasallerinin gücünü sanki birazcık kısmaya meyli olduğu farkediliyordu. Nigmepa'nın kontrolünde olan toprakları yarıya bölen, Siyannfnin Ugarieten aynlışı, Hitit Halcanı tarafından tanındı ve Siyanni Kargamırtan denetim altına alındı [53]. Bargalı Abirattas Nuhas Ülkesine karşı Yaruwanda şehrine ilişkin eski isteklerini tekrardan ileri sürdüğünde durum, bir öncekinin lehinde çözümlendi. Bu suretle Bargalı Abirattas, Nuhas Nuharın Hitit kralına karşı ayaklandığı zaman krala yaptığı destekten dolayı mükafatlandırılmıştı [54]. Hititler fırsatlar doğduğu zaman parçala ve yönet politikasına sıkıca bağlıydılar.
Ülkenin daha da güneyinde Amurru, Hitit hakimiyetinin baş temsilcisi haline gelmişti. Aslında, bir zamanlar zaptedilmez bir kişi olan Aziru şimdi yaşca epeyce ilerlemiş ve Nuhas ve Kinza isyan ettiği zaman sadakat yeminine [55] bağlı kalmıştı. Bu gerçek, Mursilis için bir tatmin kaynağı teşkil et-miş olmalıdır. Mudilis Amurru ile olan dostluğunu Aziru'nun oğlu °U-Tesup'u Aziru'nun halefi olarak yerleştirmekle yenilemiş ve bundan da hemen sonra torunu Tuppi-Tesup'u halef olarak kabul etmişti 56.
Her ne kadar, özel bir şekilde kanıtlanmamışsa da Mursilis'in bizzat kendisinin Kuzey Mezopotamya'da bir başka sefere çıktığı veya en azından generallerinden birini oraya gönderdiği oldukça ihtimal dahilindedir. Onun Hitit tahtında halefi olan Muwatalli, Mitanni'yi yasal ülkelerinden biri olarak saymaktadır. Bu ülkenin daha önceki saltanat zamanında, Asurlulardan tekrardan kazanıldığı anlaşılmaktadır. Mudili§'in daha sonraki yıllanyla ilgili elimizde bulunan yıllıkarı-ne yazık ki tam değildir [57], herhangi bir yerde büyük çapta askeri bir harekattan bahsetmez. Bu kayıtlar bitmek tükenmek bilmeyen Kaska sınırı üzerine yapılan gerilla savaşlarını oldukça detaylı bir şekilde anlatmaktadır. Bu sefener kral için alışıla gelmiş cinsteydi ve aslında polisiye hareketler olarak özellik taşıyorlardı. Şayet kraliyet annellerinde bunlara oldukça fazla yer verilmişse bunun sebebi rapor edilecek daha önemi haiz bir şeyin olmadığını göstermektedir. Daha sonra tüm Kaska sınırı boyunca sıkı bir askeri kontrolün tesis edildiğini görüyoruz. Bu gerçek bir limes oluyordu[58]. Bunu ilk önce kimin yaptığını bilmiyoruz fakat Mursilis'in zamanından itibaren, ileriye doğru bu plan oldukça başarılı bir şekilde çalışmış olduğu için bundan da bu işi başlatanın Mursilis olduğu anlamını çıkarabiliriz.
Musilis, uzun saltanatı boyunca babasından miras aldığı imparatorluğu sağlam bir şekilde organize etmeyi başarmıştır. Suppiluliuma.Çın zamanında olduğu gibi, ülke güneyde Lübnan ve Fırat'tan tutunuz, kuzeyde Pontus dağlarına ve batıda küçük Asya'ya kadar ulaşıyordu. Aslında tam anlamıyla bu bir kıtasal güçtü ve tabiri caizse denize tesadüfen ulaşmıştı ve kesinlikle bundan da öteye uzanmamıştı. Olumsuz bir gerçek olarak vurgulanması gereken nokta ise, Kıbrıs Adası'nın -o zaman Alasiyas[59] olarak biliniyordu-Hitit krallığının bir parçasını oluşturmamasıydı. Kıbrıs krallar] IV. Amenofis ile bağımsız yöneticiler olarak yazışmışlardı ve burası, hayatları tehlikede olduğunda ana karadan kaçmak zorunda kalanlar için sığınacakları bir merci haline gelmişti.
Mursilisin idaresi altındaki Hitit imparatorluğunun iç işleri hakkında pek az bilgiye sahibiz. Kayda değer bir nokta uppilulium'ın son kraliçesi Tawannanna4 ile zıtlaşmasıdır. Bu kraliçe, kocasının ölümünden sonra da yaşamıştı ve izleyen saltanatın ilk döneminde de kraliçe olarak saltanat sürüyordu. Bu kraliçe çeşitli suçlarla itham ediliyordu, özellikle de, genç kralın karısının kara büyü ile öldürülmesine neden olmakla suçlanıyordu. Bu olay, tanrısal öfkenin ve bunun sebep olduğu felaketlerin nedenlerini ortaya çıkarmayı isteyen dualarda zikredilmektedir[60]. Tawannannas'a karşı alınan tedbirlerin tamamiyle hukuki olup olmadığına dair bir takım şüpheler olduğu anlaşılmaktadır. Bu olayın bir takım politik oyunları vardı. Çünkü Tawannannas aslında bir Babil prensesiydi[61].
Mudilg'in saltanatının kronolojisi hakkında söylenecek bir söz daha vardır. Bu idarenin başlangıcı, aşağı yukarı onun babası Suppiluliumas'ın ölümü ile başlamaktadır. Bu ölüm olayı da Tutankhaınun (c. 13,52)'un ölümünden birkaç yıl sonra, yani aşağı yukarı 1346 yılında meydana gelmişti [62]. m r§ili§'in annallerinin elimizde kalan kısımları, onun saltanatının 22 yıldan daha fazla ve herhalde bundan çok fazlasını değil kapsadığı tahmini haklı çıkarmaktadır. Şayet, bu idarenin 25 yıl kadar bir süre devam ettiğini tahmin edersek, onun bitimi olarak aşağı yukarı 1320'lere ya da bundan bir kaç yıl öncesine ulaşırız. Firavun Sethos l'in Suriye seferi, MursilWin saltanatının tam sonlarına ya da oğlu Muwatallg'in az önce halef olduğu zamana tesadüf edebilir.
III. MUWATALIS'IN HAKİMİYETI ALTINDA KÜÇÜK ASYA
Muvvatalli'in saltanatı zamanına ait elimizde bulunan kaynaklar oldukça azdır. Üstelik bunların çoğu krala karşı tarafsız değildir. Bildiğimiz çok az şeyin büyük kısmı küçük kardeşi ve rakibi olan Hattu§slis'in metin-lerinden denenmesi gerekmektedir[63]. Bu metinler Hattuillis'in, kardeşinin sahip olduğu mevidi ile bağdaşamayacak kadar şahsi hırsları olduğunun çok açık bir delilidir. Böylece, derlenen bilgiler Muwatalli;'e karşı adil olmayacaktır. En azından kralın başarılarmı küçümseyen ve küçük kardeşin başarılarmı gereksiz şekilde vurgulayan tek yönlü bir tablo çizmektedir.
Başlangıçta kardeşler arasındaki ilişkiler samimiydi. Muwatalli; kral olur olmaz kardeşini başkumandan (GAL MESS.E-DI) tayin etmekle kalmayıp aynı zamanda Hitit Ordularının maraşali yaptı. Ayrıca onu önemli samuha kasabasını da içine alan Yukarı Ülke'nin Valisi tayin etmiştir. Bu görevi ile Hattusiffi" bir önceki başkumandan olan Zida'In oğlu eski kralın kuzeni Arma-Tattas'ın yerini almış oluyordu. Prensin emrine verilen yetkiler normalin oldukça üstündeydi. Bu durumda, düşmanlarının özellikle Arma-Tatta:s' ve arkadaşlarını kıskançlıklarnın artması ve onu kralın gözünde küçük düşürmeleri hayret edilecek bir şey değildir. Bu düşmanlar, Hattu§i-li§'in ihtiraslı planlar hazırladığını, gerçekte de Hattı ülkesinde kendisini kral yapmak için emeller beslediğini iddia ettiler. Bu gibi suçlamalardan gerçek payı ne olursa olsun Muwatallis kardeşine güvendi ve bu iddiaları, kötü niyetli iftiralar olarak reddetti.
Hitit Ordularının başkumandanı olarak HattuWi§, kardeşi adına, çoğu hem savunma hem de saldırı nitelikli sayısız seferler yönettiğini iddia etmektedir. Bu askeri faaliyetler hakkında özel hiç bir şey bilinmemektedir. Fakat görebildiğimiz kadarıyla bunlar Hattu§ilinn Vali olarak bulunduğu kuzey sınır sahasıyla smırlanmıştır. Daha sonra, Muwatallin saltanatı sırasında, büyük kral bizzat kendisi Arzawa Ülkelerine bir sefer düzenlediği sıralarda, kardeşi çabalarını Kaka halkı üzerinde yoğunlaştırmak zorunda kaldı. Tahmin edilebileceği gibi, kralın yokluğu KaMcilları ciddi akınlar yapmaları için Icışkırttı. Hattu§ili§ yapmak zorunda kaldığı on yıllık savaştan bahsetmektedir. Her ne kadar aynı anda etkilenen bölge her zaman küçük çapta kalmış ise de, asi komşuların sonu gelmeyen saldırılarına devam ettiklerine inanmamıza her türlü sebep vardır. Kaska Savaşı diye bilinen bu savaş bir dizi rahatsız edici küçük çaplı akınlar ile karşı akınlardan başka bir şey olamaz.
Arzawa'ya karşı, kralın seferi hakkındaki aynnulardan da bilgimiz yoktur. Fakat en azından bunun sonuçlarından birazını bilebiliriz [64] O zamanlar, Arzawa ülkeleri tabiri 4 prensliği kapsıyordu. Esas Arzawa, Mira-Kuwaliya, Hapalla ve Wilusa. Sonunda, onların dördünün de Hititlere bağımlı olarak kaldıkları, yöneticilerinin de büyük kralın vasalleri oldukları anlaşılmaktadır[65]. Arzawa kralı, Piyama-Inara§, muhtemelen ya Mursilis'e karşı savaşan aynı şahısdır ya da aynı sülalenin daha genç bir üyesidir. Mira-Kuwaliya'da krallık hala, Murkli tarafından tahta getirilmiş olan Kupanta-Inararın elindeydi. Hapalla'da Ura-Hattu§a:s' adlı bir idareci görmekteyiz. Wilu- sa'da ise, Muwataili tahta Alaldandu§'u getirmişti. O zaman yazılan geleneksel antlaşma bize kadar ulaşmıştır[66]. Seha nehri ülkesi artık bir Arzawa ülkesi olarak sayılmamaktadır. Onun hukuki statüsü bu sırada değişmiş olmalıydı. Mursilis'in bir yasal' olan Manapa-Tattas, Muwatallis kral olduğu zaman burada kontrolü elinde bulundurmaktaydı. O, öldüğü zaman, oğlu Makuris onun yerini aldı ve büyük kral luzkardeşini onunla evlendirdi[67]. Böylece, Hitit topraklarına komşu olan en önemli ülkelerin hakimiyeti tamamlandı.
Kuzey sınınnda, hatta Arzawa seferinin başarılı bir şekilde sonuçlandınlmasından sonra bile meseleler halledilmiş sayılmıyordu. Kaska, tehlikeli saldırılar yapmış olmalıydı. Çünkü, askeri güçlerden boşaltılmış olmasına rağmen Hattuklis'in Kaska halkı üzerinde önemli bir zafer kazandığını iddia ettiği Kahha epey güneyde yer almaktadır. Onun ifadesine göre, Pishuru kasabasından gelen (başlatılan) tehlikeli bir saldırıyı püskürtmeye muaffak oldu. [68]
Bütün bunlar devam ederken Muwatallis, Suriye üzerine büyük bir savaş için hazırlanmaya başladı. Daha sonra işaret edileceği gibi[69] 19. sülale Firavunlan tarafından yeniden organize edilen Mısır bu yerlerdeki geleneksel hakimiyet politikasını yeniden tekrarlayınca güneyde savaş kaçınılmaz hale geldi. Bu sınavın hayati bir sınav olduğunu Muwatallis önceden görmüştü. Akıllı bir stratejist olan bu kişi, dolayısıyla mümkün olduğu kadar çok askeri gücü toplamak zorunda kaldı. Kafasında bu gaye ile Ka:§ka sınırı boyunca halen mevcut olan geniş tahkimat sisteminin kuvvetlendirilmesi gereğini gördü. Bunun sonucunda askerlerinin çoğunu bu bölgeden geriye çekebilirdi. Bir ihtiyat tedbiri olarak başşehrini sınıra çok yakın olarak görülen Hattu§a'dan Tattasa'ya nakletti. Devlet tanrılarını ve aynı zamanda kraliyet ailesinin atalarının ruhlannı güvenlik maksadıyla buraya getirtti. Kuzeyde Hattu§ili§ kumandan olarak bırakıldı. Hattu§ili§'in şimdiye kadar yönetmiş olduğu topraklara Pala ve Tumanna'yı da içine alan tüm sınır bölgesi burası büyük ölçüde tahrip edilmiş ve halkı boşaltılmıştı ilave edildi. Bundan başka, önemli bir kült merkezi olan Zippalanda'nın dahil olduğu Hakpi§ bölgesinde kral yapıldı. Zippalanda, Arinna'nın Güneş Tannçasının oğlu olarak çok saygı gören (kutsanan) bir firtma tannsı için kutsal bir kasaba idi. Evvelce de çok önemli olan Hattusilis'in gücü, bu şekilde şimdi daha da artmıştı. Ve şüphesiz Hatti ülkesinde şimdi en güçlü bir insandı ve bizzat kraldan sonra ikinci adam oluyordu. Suriye seferinden sonra burada Hattusilis bu olay için kendi eyaletinden toplanmış olan ordunun askeri kumandanı olarak görev aldı-Lawazantiya'nın yerli kralı Bentib§arre'nin kızı Pudu-Heba ile evlenmesiyle prestili daha da arttı[70].
Hattusilis şüphesiz hırslı bir kişi idi. Uhdesinde topladığı güçler daha küçük çapta bir adamı kötü şeyler yapmaya cezbedebilirdi. Böylece, hemen sonra iç çekişmelere yol açan bir durum yaratılmış oluyordu.
BİBLİYOGRAFYA
G. GENEL
- Berlin, Staatliche Museen, Vorderasiatische Abteilung. Keilschnfturkunden aus Boghazköi I-XXXII. Berlin, 1921-42.
- Deutsche Orient-Gesellschaft. Keilschn:fttexte aus Baghazköi (K.Bo.): 1-IV — Wissenschaftliche Veröffendichung 30. Leipzig, 1916-23; V-VI— idem 36, Leipzig, 1921; VII-XII, XIV — idem 68-70, 72, 73, 77, 79, Berlin, ı 954-63.
- Götze, A. Verstreute Boghazköi-Texte (V.Bo.T.). Marburg/Lahn, 193o.
- Knudtzon, J.A. Die El-Amama Tafeln (V.A.B.2). 2 vols. Leipzig, 1915.
- Messerschmidt, L and Schroeder, O. Keilschrifttexte aus Assıır historischenInhalts, 2. vols, Leipzig, 19 I 1-22.
- Pritchard, J.B. (ed.). Ancient Near Easter!) Texts Relating to the Old Testament(Ed.2). Princeton, 1955.
I. HITIT GÜCÜNÜN YENIDEN KURULMASI
- Friedrich, J. Staatsvertröge des Hatti-Reiches in hethitischer Sprache. 2 vols. (M.V. Al. G. 31 and 34/1). Leipzig, 1926 and 1930.
- Goetze; A. Kizzuwatna and the Problem of Hittite Geography (yas. Researches,vol. 22). New Haven, Conn., 1940.
- Gurney, O.R. Hittite Prayers of Mursili Il. In Ann. Arch. Anthr. 27(1940).
- Güterbock, H.G. The Deeds of Suppiluliuma as told by his son, MursiliIL" In F.C.S. to (1956), 41 fE, 107 ff.
- Rost, L. Die ausserhalb von Boğazköy gefundenen hethitischen Briefe.'In Mitt. Inst. Or. 4 (1956), 328 ff.
- Cavaignac, E. l'affaire de laruvatta'. In R.H.A. fasc. 6 ( t 932), 189 ff.
- Ebeling, E., Meissner, B. and Weidner, E. F. Die Inschnfieb de altassyrischenKönige (Altorientalische Bibliothek, l). Leipzig, 1926.
- Forrer, E. Forschungen 1/1,1/2, II/I. Erkner bei Berlin, 1926-9.
- Friedrich, J. Aus dem hethitischen Schrifttum, I (Alte Or.24/3). Leipzig,1925.
- Götze, A. Die Annalen des Mursilis (M.V. Ae. G.38). Leipzig, 1933.
- Güterbock, H.G. Siegel aus Bogazköy, I, II. Arch. f Or. Beihefte 5 (1940)and 7 (1942).
- Klengel, H. Der Schiedsspruch des Mur§ili II. hinsichtlich Barga....' InOr. n.s. 32 (1963), 32 ff.
- Laroche, E. Documents hieroglyphiques hitites provenants du palaisd'Ugarit'. In Ugaritica, III (— Mission de Ras Shamra, VIII) (1956), 97ff.
- Nougayrol, J. Textes accadiens de Archives sud (Le palais royal d'Ugarit, IV= Mission de Ras Shamra, IX). Paris, 1956.
- Schuler, E. von. Hethitische Dienstanweisungen fiir höhere Hof-und Staatsbeamte,Arch. I Or. Beiheft io (1957).
- Weidner, E.F. Politische Dokumente aus Kleinasien (Bo. Stu.. 8). Leipzig,1923.
- Götze, A. Hattusilis. Der Bericht über seine Thronbesteigung nebst den Paralleltexten(M.V. At. G. 1924/3). Leipzig, 1925.
- Götze, A. Neue Bruchstücke zum Grossen Text des Hattusilis und den Paralleltexten(M V. At. G. 1929/2). Leipzig, 1930.
- Szemerenyi, O. 'Vertrag des Hethiterkönigs Tudhalija IV mit Istarmuwavon Amurru (K.U.B.XX///, /). In Acta Soc. Hungaricae Orientalis, 9(1945), 113 ff.
- Forrer, E. Die Griechen in den Boghazköi-Texten'. In 0.L.Z. 1924, I 13ff.
- Forrer, E. Worhomerische Griechen in den Keilschrifttexten von Boghazköy,In M.D.O.G. 63 (1924), I ff.
- Friedrich, J. "Werden in den hethitischen Keilschrifttexten die Griechenerlint?' In K.F. I (1927), 87 ff.
- Forrer, E. Für die Griechen in den Boghazköi-Inschriften.' In K.F. I(1929), 252 ff.
- Sommer, F. Die Ahhijava-Urkunden (Abh. München, n. F. 6). München,1932.
- Sommer, F. Ahhijavafrage und Sprachwissenschafts (Abh. München, n. F.9). München, 1934.
- Götze, A. Review of Sommer, Die Ahhijava-Urkunden.(1934), 1 77 ff:
- Schacherrneyer, F. Hethiter und Achüer (M.A.O.G. lx,1935.
- Güterbock, H.G. Neue Ahhijava-Texte'. In Z.A. 43 (1936), 321 ff.
- Sommer, F. `Ahhijava und kem n Ende'. In Indogerm. Forsch. 55 (1937), ı 69 ff.
- Cavaignac, E. 'La question hittite-achenne d'apr6 les dernires publi-cations.' In B.C.H. 70 (1946), 58 ff.
- Volkl, K. `Achchijawa'. In N.C. 4 (1952), 329 ff.
- Dussaud, R. PrOydiens, Hittites et Achiens. Paris, 1953.
- Schachermeyr, F. `Zur Frage der Lokalisierung von Achiawa'. In Minoi-ca-Festschnft Sundwall (1958), 365 ff
- Garstang, John and Gurney, O.R. The Geography of the Hittite Empire. Occasional Publications of the British Institute of Archacologyat Anka-ra, no. 5. London, 1959.
- Huxley, G. Achatans and Hittites. Oxford, ı 96o.
- Page, D.L. History and the Homeric Riad. Berkeley, 1959; Cambridge, 1963.