1774 yılında imza edilen Kaynarca andlaşması, maddelerindeki tutarsızlık bir yana, büyük bir zaaf içinde bulunan Osmanlı İmparatorluğuna çeşitli mükellefiyetler de yüklemiş bulunuyordu. Bu andlaşmaya dayanarak İstanbul’da bulunan Rus elçileri muhtelif sebeplerle ve çeşitli tekliflerle Osmanlı hükümetini tazyik altında tutmakta idiler. Rusların bu teklif ve tazyikleri, esasen 1768- 1774 Türk-Rus savaşından perişan çıkmış, malî, idari ve sosyal yapısı bakımından yıpranmış bulunan devleti zor durumlara sokmakta idi. Osmanlı Devlet adamları Rusların çeşitli baskıları karşısında şaşırmışlar ve tekrar bir savaşa dönülmesini önlemek amacı ile Rus elçilerinin tekliflerini ister istemez kabul etmek zorunda kalmışlardı. Bu arada Rus çarlığının Akdeniz (Ege denizi) adalarında bir konsolosluk kurmak yolundaki teşebbüsleri de aynı mahiyette bir tazyik vasıtası olmuş ve Türk sorumluları meseleyi iyice tetkik etmek suretiyle bu teklifin reddedilmesi gerektiği sonucuna varmakla beraber, Rusya’nın barışı bozacağı endişesi ile Rus elçisinin teklifini istemeseler de kabul etmek mecburiyetinde kalmışlardır.
1782 yılında İstanbul’daki Rusya Büyük elçisi Akdenize gidip gelen Rus tüccar gemilerinin kontrolü için Rus çarlığının Mikenos adasında bir konsolosluk açmak niyetinde olduğunu bildirmişti. Rusya elçisi bu teklifine mesned olarak Kaynarca ahidnamesinin “Rusya devleti tarafından münasib görülecek âmme-i mevâki'de konsoloslarının ve konsolos vekillerinin tayinine Devlet-i aliyemiz canibinden ruhsat verilüb dost olan sair düvelin konsolosları itibar olundukları gibi muteber tutulurlar” fıkrasını kullanmakta idi. Rusya’nın bu teklifi Reisü’l-küttap kaleminde derhal değerlendirilmiş ve Rusların 1768-1774 Türk-Rus savaşında Akdenize donanma göndermek suretiyle bu adalarda yaşıyan ortodoks Rum tebaa üzerinde elde ettikleri müspet tesiri devam ettirmek gayesine matuf bulunduğunu bir ön raporla Paşa kapısına bildirilmişti. Bunun üzerine Sadrâzam Halil Hamid Paşa[1], Akdeniz adalarının malî ve idari durumlarının sarahaten tespit edilmesini, Kapudan-ı deryalık ile Rumeli kazaskerliği’nden istediği gibi, malî hususları da Defterhane, Başmuhasebe, Haremeyn muhasebesi, Haslar mukata’ası kalemlerinden sordurmuştu. Bu konuda Osmanlı hükümetini en çok düşündüren husus, Mikenos adasının durumu idi. Bu ada halkının gemici ve tüccar olduğu, adada ancak 200 kadar Rum’un yaşamakta bulunduğu ve subay, kadı veya nâib gibi Osmanlı memurlarından da mahrum olduğu bilinmekteydi. Rusya’nın böyle bir adayı seçmedeki maksadı meydanda olduğundan Sadrâzam, Reisü’l-küttap Mehmed Hayrı Efendi’ye[2] konsolosluk için daha büyük ve Türk idarecilerinin bulunduğu bir adayı tercih etmelerini Rus elçisine teklif ettirmişti. Rus elçisi bu karşı teklifi derhal reddetti. Bunun üzerine Reisü’l-küttap efendi, Rus elçisini Cezayir-i Garp korsanları ile korkutmak istemişti. Cezayirin Rusya ile ceng halinde bulunuşunu ileri sürerek Rus konsolosluğuna karşı korsanlarca girişilecek bir saldırı sonucunda Osmanlı hükümetinin sorumluluk kabul edemiyeceğini belirtmişti. Buna karşılık Rus elçisi “Biz cezire-i mezhurede konsolos ikametini şart-ı ahidnâme üzere isteriz. Konsolos ve tüccarımızın memâlik-i mahrusede himayeleri Devlet-i aliyenin vâcibe-i zimmet-i adaletidir. Mülk-i mahrûs-i padişahîde bu kadar düvelin konsolosları vardır. Ocaklardan zarar isabet ider ise mâni' değildir mefhumunda hangi devlet sened virmiştir ki, biz dahi virelim ahidnamelerde böyle saded yoktur.” diyerek teklifinde ısrar etmişti.
Bu durum üzerine Sadrâzam Halil Hamid Paşa, çeşitli dairelerden aldığı raporlarla Kapudan-ı derya Gazi Hasan Paşa[3], Şeyhülislâm Karahisarî İbrahim Efendi[4], Rumeli kazaskeri Mehmed Arif Efendi[5], Anadolu kazaskeri Arap zade Ataullah Efendi[6] ile Reisü’l-küttap Mehmed Hayrî Efendi’nin katıldıkları bir toplantı yaptı. Rus elçisinin direnmesinin barış şartlarını bozmak için bir vesile yaratmak gayesiyle olduğunu belirten Sadrâzam, “nakz-ı ahdi Devlet-i aliyeye isnad ittirmemeğe sây olunmak elzemdir. Heman bunda dahi muhalefet olunmayub Akdeniz cezirelerine kuzât ve nuvâb ve ehl-i İslâmdan mutemed voyvodalar ve zabitler ve neferat tayini ile muhafazalarının icabına bakılmalıdır” demek suretiyle hükümetin varmış olduğu son kararı belirtti. Bu karar toplantıda bulunanlarca da kabul edildi. Bundan sonra toplantıda bulunanlar Padişahın huzuruna çıkarak aldıkları kararı arz ettiler. Padişahtan alınan hatt-ı hümâyun gereğince Rus elçisine istediği konsolosluk beratı verilmek suretiyle mesele kapatılmış oldu[7].
İşte aşağıda sunulan metinler, Mikenos adasında açılması istenilen Rus konsolosluğu ile ilgili rapor ve vesikalardır. İstanbul Süleymaniye kütüphanesi Es’ad Efendi 3381 numarada kayıtlı bir mecmua içinde bulunan vesikalar, Es’ad Efendi[8] tarafından yazılmış ve Padişaha sunulmuştur. Elimizdeki vesikalar, Defterhâne kayıtlarına göre Ege adalarının malî ve idarî durumlarını belirtmek bakımından pek önemlidir. Üç grupta toplanan vesikalar;
a) Adaların durumu,
b) Adalar hakkında yukarıda işaret olunan bürolardan alınan bilgi ve raporların özetleri,
c) Bu adalar ve özellikle Mikenos adası hakkında alınacak tedbirler konusunda Rumeli kazaskerliği ile Defterdarlığa verilen emirleri ihtiva etmektedir.
Cezâyir-i mezküre askerî rûznamesinde ne veçhile mazbuttur? Mansab, maişet ve arpalık mıdır? Askerîden görüle deyü sual olundukta. İbaresi ile başlayan rapor;
Rumeli rûznamçesi kalemine nazaran cezâyir-i mezkûreden Girid ceziresinde vâki’, Kandiye ve Hanya müstakil birer mansab ve Retimo kuzât nâibiydi. Ve cezîre-i Mora’da vâki’ Halomic ve Anaboli ve Kartine ve Kalomorte ve Arkadye ve Gördös ve Mizistre ve Benefşe ve Kalamata ve Anavarin-i cedîd ve Anavarin-i atik ve Bardonye ve Koyne ve Koron ve Londar ve Moton ve Anapatra ve Androsa müstakil birer mansab ve cezîre-i mezkûrede Trapoliçc maişet ve cezîre-i Kıbrıs’ta vâki’ Limason ve Tuzla ve Magosa ve Piskopi ve Hirsomi ve Gilan müstakillen birer mansab ve cezîre-i mezkûrcde Kokota ve Lefke ve Mesadye ve Giriniye ve Odim ve Baf her biri birer müstakil maişet ve nefs-i Rodos ve Midillü ve Eğriboz ve Yunda adası ve Taşözi ve Bozcaada ve İşkinos ve İşkipolos ve Limni her birleri müstakil birer mansab ve cezîre-i İmroz ve İstendil ve Sisam ve Nakşe ve Bare ma’a Santorine ve Minikos her birleri müstakil maişet olduğu mukayyed olup ma’adâ cezâyir müstakil kaza olmadığına binâen rûznamçede kaydı olmayup umûr-i şer’iyeleri rüyeti kangi kazaya mülhak olduğu aklamdan der kenara muhtaç ve nefs-i Lefkoşe el-ân mevleviyet ve Kuş adası ve cezîre-i Sakız ve Istanköy ve cezîre-i Midillü’de vâki’ Molova ve Kaloniya her birleri müstakil birer arpalık ve civar-ı Darü’s-saltanati’l-aliyede vâki’ Mermere ceziresi mahrûse-i Galata nevâhisinden ve Kızıl adalar dahi Kartal nevâhisi mülhakatından olduğu Rumeli Kazaskeri Ataullah Efendi ilâm etmekle,
Mevkufattan görüle deyü sual olundukta', Derûn-i ilâmda muharrer olduğu üzere Mora ve Midillü ve Rodos ve İstanköy ve Kıbrıs ve İymir Ali ve Kos adası ve Mermere cezirelerinden ma’adâ cezâyirin hâne-i avârız ve nüzül ile kaydı olmamağla umûr-i şer’iyelerinin rüyeti kangi kazaya mülhak olduğu mevkufatta dahi malûm değildir deyü derkenar olunmağla,
İşbu zikr olunan defterin zakrine; Vezîr-i mükerrem izzetin rif’atlu Kapudan Paşa hazretleri Defterhane-i âmire ve Başmu- hasebe ve Haremeyn-i şerıfeyn muhasebesi ve Haslar mukata’ası kalemlerinden ihrâc ve taraf-ı izzetlerine irsal olunan derkenarlar muceblerince Bahr-i sefîdde vâki’ bazen Kapudan Paşa hâssı ve bazen mâlikâne verilen mukata’ât ve bazen evkaftan ibaret olan adalar ve cezâyir sekenesi ehl-i zimmet ve reâyâ makulesi ve ekserisi kadi ve hâkim ve ehl-i İslam zâbitânından tehî ve ekseriya reâyâya ilzam ile zabt ittirilmekle mültezim olan reâyâlar zabitleri müslümandır denilsün deyü meramlarına muvafık bir müslümanı cezirelerine ikame ittiregeldiklcri zahir ve böyle ehl-i İslam zâbitân ve neferatmdan ve hâkimden hâlî olan cezirelere vakit vakit korsan tasallutu olageldiği ve bâhusus dost olan konsolos ve âdemlerini ol misillü korsan ve şâir eshâb-ı izrârdan muhafaza içün cezâyirin ale’t-temâm mazbût ve mahfûz olması be-her hal uhde-i müşîrîlerine lazım kazayadan olduğu emr-i bâhir olmağla birbirlerine kurb ü cevâr olup idare-i umûrları diğer cezireden rüyette sühûlet olan cezâyir-i sagîreden ikisi üçü vech-i münasibiyle bir kaza ve Mikenos ve şâir cesîm olanlara dahi müstakillen kaza itibariyle her birlerine kadi tahsisiyle kuzât-i askerîye rûznamçesine kayd ve sebt ittirilmek ve mâlikâne virilen mukata’ât-i mîrî ve Haremeyn dahi fi mâ-ba’d reâyâya ilzam olunmayup tahammüllerine göre dairelüce ve yörügân ve zâbitân tesyir hususuna maarifetiniz ile bi’l-mülahaza hüsn-i rabıta verildikten sonra Sadr-i Rum izzetlü faziletlü Efendi hazretlerine ve izzetlü Defterdar Efendiye iktiza edecek evâmir-i aliyenin ısdarım arz ve ilâm eylemeleri ve cenâb-i izzetleri dahi gerek hâssınız olan cezâyire ve adalara bu def’a ve bundan böyle be-her sene kavice ve mutemed neferât ile ehl-i islamdan zâbitân göndertmekle havâssmızdan olanlara ve gerek mukata’ât ve evkaf olan cezâyir-i sâireye irâde-i aliyye buyurulduğu üzere gereği gibi nizam verüb, verdiğiniz nizâm min ba’d bir vesile ile bozulmamak ve derya kapudanı bulunanlar daimâ adaların mahfûziyet ve emniyet-i hâlâtına dikkatte kusur itmemek içün mahallerine kayd olunmak üzere muktezâyi hâli etrafiyle mutalea birle tahrîr ve ifhâm eyliyesüz deyü.
Kapudan Paşa hazretlerine buyuruldu-i âlî sâdır olmaktan nâşi şu veçhile takrir ider ki; İmtisâlen li’l-emri’l-âlî husus-i mezbûrun suret-i nizâmı ilâm olunmak içün etrafiyle mutalea ve mülahaza olundukta havâss-i çâkerîden olan cezâyir-i Bahr-i sefîdde Işkanos ve Işkilos cezireleri kuzât-i askerîye rûznamçesinde mukayyed olan müstakil kazalar olup Büyük Çamlıca ve Belilce ve İşkiros cezireleri dahi sâlifü’z-zikr cezîre-i îşkanos kazasına tâbilerdir. Ve Mırtad ve Termiye ve Sifinos ve Serifos cezireleri dahi Kızılhisar kazası nahiyesi olup Mırtad adası cesîm ve bazı düvel konsolosları mukîm ve korsandan mahfûz olduğundan kazâ-i mezbûrdan tayin olunan nâibler Mırtad adasında ikamet iderler ve İyne ve Fiklori ve Yoros cezireleri dahi Mora dahilinde vâki’ Gördös kazasına ve Çamlıca-i sagîr ve Sulica cezireleri dahi yine Mora sahilinde olan Anaboli kazasına ve Bctinos ve İstropalya cezireleri îstanköy kazasına ve Çoban adası Rodos kazasına ve İpsara ceziresi Sakız kazasına tâbidirler. Ve tevâbiât-i mezkûrenin cümlesine kazaları tarafından bazen nüvâb çıkup gezüp yine avdet iderler ve Nakşe ve Bare ve Andebare ve Büyük Değirmenlik ve Küçük Değirmenlik ve Polikandros ve Mikinos ve înoz ve Santoron ve Anafiya ve Omorgos ve Sekinos nam on iki ada dahi Kapudan Paşa imamlarına maişet olmak üzere kuzât-i askerîye rûznamçesinde müsbet ve mukayyedtir ve lâkin gerek işbu on iki adalara ve gerek sâlifü’z-zikr tevâbiât ve nevâhi-i sâirede kadîmden tereke tahrîr olunmadığından cesîmi başka ve sagîrlerinden bir kaçı başka birer kaza itibariyle müceddeden kuzât-i askerîye rûznamçesine kayd ve hükkâm tayin olunmağa tahammülleri olmadığından kat’ı nazar cezâyir-i merkumeye ber minvâl-i muharrer hükkâm ve zâbitân-i ehl-i İslam tayin olunmak lazım gelse sekeneleri reayanın kadimden göregelmedikleri mesârif-i hükkâm ve zabıtandan rencîde-hatır olacakları zahir ve hükkâm ve zâbitân-i merkumeye hiyn-i tayininde her ne kadar tenbih olunsa dahî teaddileri olmamak gayr-i kabil olup müsâlehadan berü istimâlet ile muamele ve iltimaslarına müsaâde olunarak cümlesi isticlâb ve her dürlü rahet ve emniyet iktisap etmişler iken bâis-i vahşet ve bir iki seneye varmaz mucib-i perişaniyet olacağı ve o misillü vahşet ve nefret vuku’ı asker lazım olan düşmene serrişte olup cezire-i Mikenos’ta mevzu’ Rusya konsolosu Osmanlu sizi bu rencişe dahi girİftâr eyledi diyerek reâyâ-yi saltanat-i seniyeyi hifyeten iğfâl ve celb ve idlâl ideceği ve Rusyalunun konsolos vaz’ında cezîre-i mezbureyi ihtiyarı böyle bir hiylelerinden nâşi idüğü baîd mülahaza olmadığı ve ale’l-husus Maltalu ve Rusyalunun tahriki ve eğer korsanlıkları lâzimesince kendülükleriyle ol cânibten bağteten korsan tekneleri zuhur ve istilâ itseler hükkâm ve zâbitân ve ehl-i İslam bi-lâ kal’a müdafaalarına kadir olamamaları ve maaz’Allah gireft-i kayd-i esr olmaları mülahazâtı azâm-i mahzûrâttan olup li-ecli’l-muhâfaza cezâyir-i merkumeden birbirleriyle mâbeynleri baîd olanlarının her birine başka başka ve karîb olanlarının iki veya üçüne başka donanma sefinesi tayini iktiza ettiği surette cânib-i mirîye külli hasâret âid olacağı ve bu tertibat adaların mazbût ve mahfuz olmasiyle dost olan düvelin konsolos muhafazası zımnında ise o makule konsolos ve âdemlerinin teminleriyçün Venedüklüye tâbi Çuka adasından berüsüne Garb ocakları ve Ülgünlü korsanları gelmemek anlara taraf-i çâkerânemden tahrîr ve tenbih olunmuş olduğu ve reâyâ fukaraları dahi ber minvâl-i muharrer telif ve istimâlet ve iltimaslarına riâyet olunarak sinîn-i çendînden berü taht-i zâbıtaya idhal olunmuşlar olup şimdiki halde sâye-i adalet-vâye-i şâhânede mazbût ve mahfûz oldukları ve mütebâdir-i hâtır olan mahzûr ber minvâl-i mezkûr-i cedîd tahtında melhûz ve sâlifü’z-zikr on iki aded adalardan cesîmi olan ancak Mikenos ceziresine bir hâkim ve ehl-i İslam zabiti vaz’ ve tayini cezîre-i merkumeye bu defa Rusya konsolosu mevzu’ olduğu içün iktizâyi halden idüğü ve Minikos ve ol havali muhafazası içün sâliyânelü miri fİrkatelcrden bir kıt’a intihab ve ifraz ve havâli-i merkume muhafazasına tahsîsen tayin ve ib’âsı kâfi olduğu malûm-i âlîleri buyuruldukta havâss-i çâkerânemden hâriç cezâyir-i şâire dahi ne veçhile irâde-i aliyye buyurulur ise emr ü ferman devletlü saâdetlü Sultanım hazretlerinindir.
Kapudan Paşanın işbu takriri bâlâsına yazılan buyuruldunun suretidir. Kapudan-i derya vezîr-i mükerrem izzetlü rif’atlü Gazi Hasan Paşa hazretleri havâssınızdan hâriç olanlar izzetlü Defterdar Efendiye ve kuzât ve nüvâb maddeleri dahi izzetlü faziletlü Sadr-i Rum Efendi hazretlerine havâle olunmağla ilâmlarında mestûr olduğu üzere taraflarından rüyeti lazım gelen maddelere dahi be-gayet ihtimâm ve suret-i nizâmını ba’de’l-hitâm ilâm eyleyeler deyü... fi 19 Receb sene 197.
Sadr-i Rum Efendi hazretlerine buyuruldu-i âlî
Bahr-i sefîdde vâki’ adalar ve cezâyir sekenesi ehl-i zimmet reâyâ makulesi ve ekseriya kadi ve hâkim ve ehl-i İslam zâbitârundan tehî olduğuna binâen böyle ehl-i İslam zâbitân ve neferatından ve hâkimden hâlî olan cezirelere vakit vakit korsan tasallutu ve bâhusus dost olan düvelin konsolos ve âdemlerine o misillü korsan ve şâir ashâb-i izrâr taraflarından tecâvüz vuku’ı bâhir olmaktan nâşi bu makule mahzurların indifa’ı maslahatına mebni cezâyirin ale’d-devam mazbût ve mahfûz olması lâzimeden olmağla imdi kuzât-i askerîye ruznâmçesi tetebbü ittirülüb Bahr-i sefîdde vâki’ cezâyirden müstakil kaza itibariyle mansab tevcih olunan her kangileri ise mansab sahibi olan kuzâtı yerine nâib göndermeyüb bi’n-nefs mansabını zabt itmek ve o makuleler mansablarına hiyn-i azimetlerinde nizâm-ı hâl ile gidüb umûr-i şer’iyesi kendüye müfevvez olan cezire reâyâsın himâyet ve sıyânetlerine ihtimâm ve dikkat eylemek ve bazen maişet olanlar dahi maişet sahibi taraflarından nâ-ehil nevâibe tefviz olunmayub mütedeyyin ve rüşd ve dirâyet sahibi dairelüce bir kimesneye inâbe ve ihâle olmak üzere cezâyir-i bahr-i sefîdin hâkim ve kadiden hâlî kalmaması hususunun emr ü nizâmına bi’n-nefs tarafınızdan nezâret ve dikkat ve maişet sahibi olanlara dahi bu veçhile tenbih ve tekide mübâderet ve vezîr-i mükerrem izzetlü Kapudan Paşa hazretlerinin havâssından olup Kapudan Paşa âdemlerine maişet olan Mikenos ceziresine sahib-i maişet tarafından mütedeyyin ve perhizkâr nâib nasb ve tayin olunmak üzere ruznâmçeye kayd ve nizamına dikkat birle fi mâ-ba’d işbu nizâm düstûrü’l-amel tutulmak içün ruznâmçeye kayd ittirilüb keyfiyeti ilâm eyliyeler.
Defterdar Efendiye Buyuruldv-i âlî:
Haremeyn Evkafı Müfettişlerine dahi başka.
Bahr-i sefîdde vâki’ bazen malikâne verilen mukata’ât ve bazen evkaftan ibaret olan adalar ve cezâyir sekenesi ehl-i zimmet reâyâ makulesi ve ekserisi kadi ve hâkim ve ehl-i İslam zâbitâmndan tehî ve ekseriya reâyâya iltizam ile zabt ittirilmekle mültezim olan reâyâlar zabitleri müslümandur denilsün deyü meramlarına muvafık bir müslüman cezirelerine ikamet ittiregeldikleri zahir ve böyle ehl-i İslam zâbitân ve neferatından ve hâkimden hâli olan cezirelerde vakit vakit korsan tasallutu veyahud dost olan düvelin konsolos ve âdemlerine o misüllü korsan ve şâir erbâb-i zarar taraflarından tecâvüz vuku’ı bâhir olmaktan nâşi bu makule mahzûrların indifa’ı maslahatına mebni cezâyirin ale’d-devam mazbût ve malıfûz olması lâzimeden olduğuna binâen mâlikâne verilen mukata’ât-ı miri ve haremeyn fi mâ-ba’d reâyâya ilzam olunmayub tahammüllerine göre dairelüce ve yörügân ve zâbitân tesyir olunmak hususuna irâde-i aliye taalluk itmekle imdi Bahr-i sefîdde vâki’ adalar ve cezâyirden mirî ve haremeyn mukata’alarının mâlikâne mutasarrıflarına fermân-ı âlîye irâeten ve fî mâ-ba’d mukata’alarmı reâyâya ilzam itmeyüb ashab-i rüşd ve dirayetten dairelü etba’ sahibi kavi ve mutemed birer kimesnelere ilzam ve iltizam iden voyvodalar dahi taraflarından yalnız zabt içün birer âdem irsâli veyahud yine reâyâdan birine ihâle suretlerinden mübâadet idüb bi’n-nefs kendüleri dairelüce hareket ve mukata’ayı bi’n-nefs zabt itmek vesâyasını her birine tenbih ve tekîd idüb fî mâ-ba’d hilâfına hareket olunmamak ve işbu nizâm düstûrü’l-amel tutulmak içün mâlikâne defterlerine kayd birle keyfiyeti huzurumuza ilâm eyliyesüz.
Defterhane-i âmire ve Başmuhasebe ve Haremeyn muhasebesi ve Hâslar mukata’ası kalemlerinden ihrâc olunan dört kıt’a defterde muharrer ve mezkûr olan cezirelerin müfredatını mübeyyin defterdir. Fî 9 Muharrem sene 197.