ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

İsmail Hakkı Uzunçarşılı

Anahtar Kelimeler: Fatih Sultan Mehmed, II. Mehmed, Ölümü, Dulkadiroğulları, Memlükler

CESEDİNİN KOKMASI — OĞULLARI ARASINDA İLK MÜCADELE — AMASYA VALİSİ BAYEZİD’İN SALTANATA DAVETİ — BABASININ ÖLÜMÜNÜ HABER ALAN KARAMAN VALİSİ CEM’İN HAREKETİ — AKŞEHİR’E GELEN CEM SULTANIN İLK FERMANI

Fatih’in Güneye Hareketi Esnasında Ölümü:

Dulkadır oğullarındaki beylik iktidarı meselesinden dolayı aile arasındaki rekabet ve husumet büyümüş, Memlûk sultanlarının nüfuzu altında bulunup sultanın menşuriyle intihap edilen Dulkadır Emîrine karşı, aynı aileden rakip olan diğer bir emir, ailece karabetleri olan Osmanlı devletine başvurarak anların yardımlariyle Dulkadır Beyliğini elde ediyordu.

Dulkadır ailesi arasındaki bu geçimsizliğe müdahaleden daha evvel Osmanlı devleti hacıların su sıkıntısı sebebiyle Hicaz Su, yollarına havuzlar inşası teklifinin Memlûk sultanı tarafından kabul edilmemesi yüzünden Memlûk Sultanlığı ile Osmanlı devletinin arası açılmıştı. Asıl ara açılmasının nedeni, Osmanlı Devletinin Dulkadır Emirliği ihtilâfına müdahale etmesi idi.

Tarihlerde görüldüğü üzere bu ihtilâf sebebiyle Fatih Sultan Mehmed 886 Safer 27 ve 1481 Nisan 27 de Memlûklerle harp etmek üzere güney tarafına hareket etti, Üsküdar'a geçtiği zaman rahatsız bulunuyordu, buna rağmen hareketinden yüz döndürmedi. Üsküdar'da bir kaç gün kaldı, sonra araba ile hareket etti ve Rebi-ül-evvelin dördüncü Perşenbe günü (3 Mayıs 1481) Gebze’ye yakın Tekfur çayırı ordugâhında ikindi ile akşam arası elli bir yaşında vefat etti. Ölümü hakkında çeşitli mütalealar vardır; hasta olarak İstanbul’dan çıktığı muhakkaktır.

Fatih’in Oğulları :

Fatih Sultan Mehmed II. nin hayatta iki oğlu kalmıştı. Bu iki şehzade ile taraftarları arasında için için devam eden saltanat rekabeti ümit edilmedik zamanda babalarının ölümiyle birdenbire alevlendi, o kadar ateşlendi ki, iki şehzadenin taraftarları ölüyü yüz üstü bırakarak mücadeleye girişecek kadar efendilerini saltanata getirmek için faaliyete geçtiler.

Bu saltanat taraftarlarından birinin başında veziriazam Karamanî Mehmed Paşa, diğerinin başında Fatih’in güney seferine giderken İstanbul muhafazasında bıraktığı en eski ihtiyar vezir İshak Paşa bulunuyorlardı.

Fatih Sultan Mehmed’in büyük oğlu Bayezid Amasya Valisi ve küçük oğlu Cem, Karaman Valisi idi. Cem Sultan daha evvel Kastamonu Sancak Beyi iken Karaman Valisi olan büyük biraderi Mustafa Çelebi’nin 879 H., 1474 M. de ölümü üzerine Kastamonu'dan alınarak Karaman Valiliğine naklolunmuştu.

Sultan Mehmed II öldüğü zaman iki kardeşten Bayezid otuz dört, ve Cem ise yirmi üç yaşlarında bulunuyorlardı. İki şehzade de iyi tahsil görmüştü. Bayezid daha bilgili idi; fakat meşrep ve ince ruhluluk ve şairlik itibariyle Cem, babasının daha çok sevgisini kazanmıştı, bunda herhalde yaşça küçük olmasının da tesiri vardı.

Şehzade Bayezid ise, İran’dan gelüp Anadolu’ya yayılan afyonkeşlerin tesiriyle Berş رش denilen afyon suyuna düşkündü. Bugünkü eroinciler gibi Berş âlemleri yapıyordu. Anın bu halini babasına bildirdikleri için Sultan Mehmed bir yazı ile kendisini tekdir etmiş, Bayezid de özür dileyerek babasının emriyle terkettiğini arz ile aşağıdaki cevabı vermişti[1].

Halledallahu subhanehu birrühu ve ihsanehu

Âsitane-i saadet âşiyane yüz sürdükten sonra mârûz-ı hendeği budur-kim sabıka def-i seman için bazı müferrihattan fil-cümle istimal olunur gibi idi, âhır zararı nef inden ziyade müşahede olunmağın tedriçle define mülâzım olup bir cüzî nesne kalmıştı; el-minnet-ü lillâh ki sultanımın yümn-i nefesiyle bil-külliyye andan halâs müyesser oldu. Amma bu hususta bazı kimesneler mübalâğalar edüp kendii şanlarına lâyık olan efa'l-i şeniadan bu canibe nisbet idüb olmaz harekât isnad ederlermiş, neûz-ü billâh min zâlike hâşâ ki vâki‘ ola, inşaallah anlara ceza cânib-i hakdan yetişe. Elhaletü hâzihi pâdişah-ı âlempenah devletinde mecmu-ı umûr ve masalih gereği gibi sûret-i intizam bulup lâlalarımdan allak razı olsun ki hıdmeilerinde kaim, olup dakika fevt etmezler. Şol-ki kemâl-i sa‘y-ü kifayettir yerine getürürler...

Ekallü'l-abd

Kemine Bayezid

Bayezid bundan sonra Berş istimâlini terketmiş ise de, babasının tam sevgisini elde edememişti. Temiz bir hayat sürdüğüne emin olduğu küçük oğlu Cem Sultan’ı babası daha çok seviyordu. Hayatının son senelerinde ve veziriazam Karamânî Mehmed Paşa zamanında tertip ettirmiş olduğu saltanat kanunnâmesinde kendisinden sonra saltanata gelecek hükümdarın nizam-ı âlem için kardeşlerini öldürmelerini bir madde halinde kanuna koydurmuş ve bunu ulemanın ekserisinin de tasvip ettiklerini beyan eylemişti.

İkinci Sultan Mehmed, oğullarından Cem sultanı çok sevdiğini imâ ile kanunnameye koydurduğu Şehzade elkabı arasında misal olarak Cem’in elkabını yazdırmıştır[2].

Saltanat kanunnamesindeki bu kayıt, Cem Sultan’ın Bayezid’e tercihini gösterdiği gibi Fatih’in ölümünü müteakip Veziriâzam Karamanı Mehmed Paşa’nın Cem Sultanı saltanata davet faaliyeti de anı teyid eylemektedir.

Pâdişâhın ölümünü veziriazam bir taraftan usulen büyük Şehzade Bayezid’e bildirdiği gibi küçük şehzade Cem Sultan’a da bildirerek anı acele davet etmişti.

Babasının kendisini sevmediğini bilen Bayezid babasından sonra hükümdar olmak için Yeniçeri ocağını elde etmiş ve eski veziri-azamlardan ihtiyar İshak Paşa’nın İstanbul muhafızı bulunması anın işini kolaylaştırmıştı. İshak Paşa, Fatih’in ölümünü resmen vezir-i âzam tarafından Amasya’ya gönderilen memurdan başka, süratle gelmesini müteaddit ulaklarla Amasya Valisi Bayezid’e bildirmiştir:

Âzzamallahü Şânehu ve evzaha ale'l-âlemîne burhanehu

(ءفلم الله شاذه و ارضح عل الدااس راذه)

Asitânei devlete yüz sürmekten sonra mâruz-ı hendeği oldur ki şimdiki halde sultan'ül-berreyn ve hakan'ül-bahreyn sultan baban nevverallah-ü kabrehu dâr-ı fenadan dâr-ı bekaya rıhlet idelüden beru sultanıma yirmi otuz ulak gönderdik. Haliyâ varan ulakların biri gelüp vasıl olmadı. Bu babda hayrette kalmışuz, âlem feterata ve fesade vardı, varan ulaklara itimad olunmayup mübarek ve saadetlû zamirinizde nev'i şüphe var ise yarar adamlarınızdan hükm-ü şerifle ben kuluna gönderesiz, eğer emrederse(niz) ben kulunuz yüz sürüyü ayağınız toprağına varalum, hakikati hal ne minval üzre vaki olduğunu ilâm edüp itimad idesiz. Hiç veçhi minelvücuh tereddüt çekmeyüp mesalih-i müslimîn için saadetle beeid gelüp yetişesiz, sultanım kıbelinden bir hüküm-ı şerif biz kullarınıza irsal olunmak vacip ve lâzım idi ki devletle ne yerde geldüğünüzü ne vakit gelüp vasıl olacağınızı bilüp mazmuniyle halka istimalet olunaydı. Biz kulunuz hod bunda bin türlü müdarâ ile canımızı hıfzedeniz ki üşte Bey saadetle filân gün gelür (deyu) düzme kâğıtlar yazaruz ve düzme ulaklar düzerüz Sultanım kıbelinden ki üşte (işte) vardım deyu.

Bu minval üzere nice kere vaki olup vademize hilâf vaki oldu. Şimdiki halde gerçek sözümüze itimad etmezler oldular. Sultanıma mahfi olmıya ki şimdengeru müdara tarikiyle bunlara (yeniçerilere) istimalet etmek ayruk mecalimiz kalmadı, masalih-i müslimîn için beeid devlet ve saadetle gelmesine ziyade ikdam idesiz ki ziyade sevap hasıl edersiz. Baki ihbaratı hamil-i rik'ai ubudiyyet çaşnigîr başımız kulunuzdan istifsar oluna, ol takrir ve beyan ede ki mecmu-ı kazayalara muttalidir vesselâm. Baki ferman Der-i muallânındır ved-düa[3].

Elmuhlisü-l hakir
İshakul-fakîr

Sözümüzü burada keserek Fatih Sultan Mehmed’in ölümü üzerine meydana gelen olaylara bakalım:

Pâdişâh sefere giderken maiyyetinde Baltacılar kethüdası Kasım adında bir adamı vardı. Sefere çıkıldığı zaman kethüda Kasım, Pâdişahdan çavuşluk, rica etmiş, pâdişâh da sabreylemesini söylemiş. Tekfur çayırında Sultan Mehmed’in vefatı vaki olunca cesedi gizlice İstanbul’a saraya gönderilmiş, ordu ile beraber bulunan veziri âzam Karamanı Mehmed Paşa hükümdar olmasını arzu





ettiği Karaman Valisi Cem Sultan’a ölüm haberini ulaştırırken Hünkâr çayırı ordugâhındaki telâşta pâdişâh hamam yapmak üzere İstanbul'a, geçti denilerek askerin dağılmaması emrolunmuş ise de bir müddet gizlenen vefat olayını on bir gün sonra haber alan Yeniçeriler, kayıklarla İstanbul tarafına geçerek vezir-i âzam Mehmed Paşa’yı öldürdükten sonra bir takım yağma ve yolsuzluklar yapmışlar ve durumu İstanbul Muhafızı İshak Paşa ele alarak yatıştırmağa çalışmış ve Sultan Bayezid’in süratle gelmesini arz ile güneyden Cem’in gelmemesi için sınırları kapatarak Anadolu Beylerbeğisi Sultan Bayezid’in damadı olan Sinan Paşa’ya mektup göndermiştir.

Bu olaylar cereyan ederken ölümünü müteakip cesedi saraya nakledilmiş olan İstanbul Fatihinin naşının üzerinde üç gün üç gece mum yanmadığı Kapucular Kethüdası vasıtasiyle İstanbul Muhafızı İshak Paşa’ya bildirildiğinden Paşa’nın emri üzerine teneşirine mum yakılmıştır[4].

Fatih Sultan Mehmed’in gasl edilmesi de elemli olmuştur. Yazın sıcağında on günden ziyade elbisesi ile kapalı kalan ceset koktuğundan yanına kimse gidememiş, Baltacılar Kethüdası Kasım ile anın usta dediği tahnit memuru ölüyü beraber soyup dahilî ahşasını çıkartmak suretiyle mumyaladıktan sonra kefenlemişler[5] ve sonra da merasimle defnedilmiştir.

***

İshak Paşa, Anadolu Valisi Sinan Paşa’ya İstanbul'daki durumu ve saltanata davet edilen Sultan Bayezid’in geleceği yolları gözlemesini ve güneyden yani Konya tarafından gafil olmamasını tavsiye vesair hususlar hakkında aşağıdaki mektubu göndermiştir[6].

Ferzend-i aziz bâ'de eda-i ed'iyetü'l-vâfire, hazretinize malûm olaki şimdiki halde Mehmed Paşa'nın (veziri âzam) ve bir nice müfsitlerin başları kesilüp tamam kaptı halkı Sultan Bayezid'in vücudı şerifine muntazırdırlar. Kamusu muti' ve münkâd olmuşlardır. İmdi siz dahi dairenizde olan Sancak Beyleriyle yolları onat hıfzidüp ve Sultan Bayezid'i gözliyesiz, geldüğü gibi karşulayup ale't-tâ'cil yetiştirmek ardınca olasız. Bu bahta gereği gibi ihtimam edüp sa'y babında şol ki elden gelür nesnedir yerine yetişe, merdaneliğin demidir, onat mukayyet olasız ve öte taraftan (Konya ve Cem tarafından) dahi gafil olmayup olbabta tedarik ne ise öyle idesiz. Er gibi olup kuşağı on yerden kuşanup şol ki mümkündür, kendü âdemlerinüz salmağla ve etrafınızdaki Sancak Beylerini bu bahta zahir idinüp yolları bekliyesiz. Bihamdillâh bu taraf için hiç teşvişlenmiyesiz, temam merammızca bilesiz. Bu hususta sîzlere ziyade tekit lâzım olmaya.

İshak Elfakîr

Yeniçerilerin, Sultan Bayezid’i istemekte ısrar etmeleri İshak Paşa’nın durumu Amasya'ya Bayezid’e bildirmesi ve Bayezid’in tereddüt edüp hareket etmemesi İshak Paşa’yı pek sıkmıştır, yukarıki mektubundan da anlaşılacağı üzere, (geliyor, falan yere geldi) diye bir takım oyalayıcı sözlerin aslı çıkmaması nedeniyle Ocaklının İshak Paşa’nın sözüne de inanmadıkları anlaşılıyor.

Sultan Bayezid de bir suikasde uğramaktan korkarak derhal Amasya'dan hareket edememişti, hattâ Bayezid’in Amasya'da yerli hanedandan ve en çok itimad ettiği adamlarından Hamza Bey Zade Mustafa Paşa tarafından Anadolu Beylerbeyisi Sinan Paşa’ya olan mektupta[7] Cem Sultan’ı İstanbul'a doğru geçirmemek için geçit mahallerinin tutulması beyan edildikten sonra “imdi malûmunuz ola kim bizim sözümüz, Sultan Bayezid sözüdür, devlete lâyık budur ki berü tarafa gelmeyüp ol yerde durup cemi'i asker halkını cemedüp etraflara âdemler gönderüp Cem Sultan kangı tarafdan gelürse sizi âgâh edeler ki nâgâh gafil bulunup üstünüze gelmiye ve illâ eğer gelecek olursa ittifakî beyler ağzından bir mektup yazup irsal idesiz ki beru tarafa gelüp geçmiyesizki Anadolu askeri hazır durmuştur, sizi bu tarafa geçürmeziz deyu.

Ve devlete lâyık maslahat budur ki evvel boğazları hıfz idesiz, beru tarafa geçmiyesiz ve geçüp giden ulakların karşı tutup koyuvermiyesiz ki cemi' kapu halkı Sultan Bayezid’i beklemişlerdir. Malûmunuz ola”. Bu hususlarda Hamza Bey Zade’nin Sinan Paşa’yı uyaracak daha bazı tavsiyeleri vardır. Sultan Bayezid tahta geçinceye kadar boğazların kapalı kalmasını beyan ediyor.

Bu mektuptan anlaşılacağı üzere Cem Sultan, babasının ölümünü duyarak faaliyete geçmiş ve İstanbul'a gelmek üzere Konya’dan ayrılmış olduğu anlaşılup geçeceği yerlerin ve geçitlerin tutulması ve güneye kimsenin gönderilmeyüp tevkif olunmaları ehemmiyetle tavsiye olunmaktadır.

***

Böyle fevkalâde olayda Bayezid’in İstanbul'a gelmemesi ocaklının isyan halinde ayak diremeleri üzerine İshak Paşa muvakkat bir tedbirle isyanı yatıştırdı. Fatih Sultan Mehmed’in, oğullarından îsteyüp İstanbul sarayı'na getirttiği Bayezid’in oğlu Korkut ile Cem’in oğlu Oğuzhan’dan Korkut’u babası gelinceye kadar hükümdar yaptı ve bu suretle şöyle böyle taşkınlığı durdurdu.

Sultan Bayezid’in Amasya'dan hareket etmekte tereddüt etmesinde hakkı vardı. O da İstanbul'dan başka Anadolu’nun bazı yerlerinden ve bilhassa damadı olup Kütahya'da bulunan Sinan Paşa’dan aldığı haberde Cem Sultan’ın İstanbul'a, gelmek üzere Konya’dan çıkarak Akşehir’e geldiğini öğrenmişti.

İstanbul’da Cem Sultan’ın hükümdar olmasını isteyen ve bekleyen bir zümre taraftarı vardı. Fakat bunlar Bayezid’i isteyen Ocaklıya karşı duracak durumda olmadıklarından ses çıkaramayorlardı. Lâkin devlet merkezi dışında Anadolu bölgesinde durum kritikti. Bayezid’in acele devlet merkezine gelmeyerek tereddütle hareketini geciktirmesi Anadolu’da Cem Sultan’a karşı temayül hasıl ediyordu. İshak Paşa’nın bütün gayreti Cem Sultan’ı Karaman eyaletinden ileri geçirmemekti.

Halbuki babasının ölümünü duyar duymaz İstanbul’daki ilk durumdan haberi olmayan Cem Sultan derhal harekete geçerek bir hamlede 886 Rebi’ül-evvelin ortalarında Akşehir'e gelerek Anadolu Sancak beylerine ve Anadolu kadılarına hitaben tuğralı ferman göndererek mal tahsil memurlarının ellerinde ne kadar akçe varsa tahsildarlarla beraber akçeleri gönderdiği süvariye teslim etmeleri emrolunmuştu. Cem Sultan’ın evasıt-ı Rebi’ül-evvel 886 (Mayıs 1481) tarihli tuğralı bu ilk fermanın sureti aynen aşağıya yazılarak fotokopisi makalenin sonuna konmuştur[8].

Tuğra

Cem B. Mehmed Muzaffer daima

Mefahir-ül Ümrail-kiram zahr’ül-küberail-fiham elmahsus biinayetil- lâhi'l-melik-il allan Anadolu sancağı bejleri dâme izzühüm ve mefahirul- kuzat-ı vel'hükkâm muinül eramil-ü Vel’eytam Mevlânâ Anadolu kadıları dâme fazluhüm tevkî-i hümayun vâsıl olıcak dârendei misal-i şerif fahr'ül-fersan'i gönderdim ve buyurdum ki merhum mağfurün-leh Hüdavendigâra müteallik mâl-i ummal kimde varise gerektir ki ol âmilleri ve elinde olan akçeleri alup getüre. İmdi gerektir ki her hanginizin kabzai hükümetinde bulunursa âmilleri ve ellerinde bulunan akçelerini mütesllim-i mezkûre teslim idesiz Erkili bir dürlü dahi etmiyesiz yoksa müstehakk-ı ıkab ve itab olursuz. Şöyle hilesiz biti (yi) tahkik hilüp îtimad kılasız tahriren fi evasıt-ı Rebi'ul-evvel sene sitti ve semanine ve semanemie.

Bi makam-ı

Akşehir

Cem Sultan Akşehir’den sonra Kuzeye doğru yürüyerek mukavemet edecek kuvvetlere rastlamadığından Anadolu Beylerbeğisi merkezi olan Kütahya'ya gelmiş, Beylerbeyi Sinan Paşa İstanbul'a. kaçtığından Cem, kaleyi muhasara edüp tazyik etmesi üzerine Sinan Paşa’nın zevcesi Ayşe Sultan kale hazînesinde devlete ait yirmi beş bin akçeyi kale dizdarından alup Cem Sultan’a karşı kaleyi müdafaa eden muhafızlara sarfettiğinden bu sayede Kütahya kal’ası alınamamış Sultan Cem buradan Bursa üzerine yürümüştür.

Ayşe Sultan bu suretle amcası Cem Sultan’a karşı Kütahya kalesini müdafaa ile anı sokmamış ve daha sonraki senelerde Cem Sultan gailesi tamamen bertaraf olduktan sonra zevci Sinan Paşa’nın Gelibolu'da. Kapdan-ı derya bulunduğu sırada Kütahya kalesindeki hükümet kasasından alup sarfettiği yirmi beş bin akçeyi maliye, kale dizdarından istemiş o da Sultanın emriyle kale muhafızlarına sarf ettiğini beyan ederek keyfiyeti Ayşe Sultan’a bildirdiğinden bu sefer Maliye, Ayşe Sultan’ın yakasına yapışmış. Sultan da bu hususta geçen hâdiseyi bir arıza ile babası Sultan Bayezid’e arzederek borcuna mukabil büyük babası Fatih Sultan Mehmed’in kendisine ihsan ettiği üsküfü Gelibolu'da satmağa müşteri bulunmadığından ve rehin dahi kimse kabul etmediğinden borcuna mukabil üsküfü takdim eylediğini bildirmiştir[9].

Dipnotlar

  1. Topkapı Sarayı Arşivi 6366/1
  2. Cem Sultan’ın elkabı “Ferzend-i ercümend-i es'ad ü emced varis-i mülk-ü Süleymanî nûr-ı hadaka-i sultanî Tâc-ı rusüs-salâtin sahib’ülizzü ve’t-temkin mahz-ı lûtfullahü'l-kiram oğlum Sultan Cem edam-ullahu bekahü”. / Sultan Bayezid’in elkabı: / Ferzend-i esa'd-i erşed ü ercümend nur-ı hadaka-i saltanat nevr-i hadika-i memleket nur-üd-devlet-ü ved-din oğlum Bayezid tâl-e bekahü (Kanunname Tarihi Osmant Encümeni Mecmuası s. 32).
  3. Topkapı Sarayı Arşivi No: 1408
  4. Baltacılar Kethüdası Kasım’ın, Sultan İkinci Bayezid’e arîzasından: “... Ol halde Hünkâr müteveffa oldu üzerinde üç gün üç gece mum yanmadı, Vardım Kapucular Kethüdasına söyledim. Ol dahi İshak Paşa’ya söyledi, emreylediler, mum yaktılar. Rayihası ucundan kimse yanma varmadı. Ben fakir usta ile hilece içini ayırtladım. Bu zikr olan sözleri kethüdamız dahi bilür...” Topkapı Sarayı Arşivi 735/21.
  5. Osmanlı padişahlarından Osman Gazi, Murad Hüdavendigâr, Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmed, İkinci Murad’ın cesetleri muhtelif sebeplerle mumyalıdır. Emir Süleyman Çelebi ile Musa Çelebi’nin Kanuni Sultan Süleyman’ın cesetleri de mumyalıdır.
  6. Topkapı Sarayı 8973.
  7. Topkapı Sarayı arşivi 6071/3 Hamza Bey Zade Mustafa Paşa’nın mektubundan : / “... Maruz-ı muhibba ne budur ki bundan evvel yaylak kulunuzu hazretinize göndermiş idük ki ol tarafın boğazlarını hıfz ettirmek ardınca olasız deyu. İmdi şimdiki halde hazretiniz ol boğazları koyup beru tarafa müteveccih = اولمثكز اوذلز olmuşsuz. İmdi malûmunuz ola kim bizim sözümüz Sultan Bayezid sözüdür. Devlete lâyık budur ki beru tarafa gelmeyüp ol yerde durup cemi’ asker halkını cem edüp etraflara âdemler gönderüp Cem Sultan kangı taraftan gelürse sizi agâh ideler ki nâgâh gafil bulunup üstünüze gelmiye ve illâ eğer gelecek olursa ittifakî beyler ağzından bir mektup yazılup irsal idesiz ki beru tarafa gelüp geçmeyesiz ki Anadolu askeri hazır durmuştur. Sizi beru tarafa geçürmezüz deyu. Devlete lâyık maslahat budur ki ol boğazları hıfz edesiz, beru tarafa geçmiyesiz ve geçüp giden ulakların karşu tutup koyuvermiyesiz ki cemi'i kapu halkı Sultan Bayezidi beklemişlerdir malûmunuz ola ve şimdiki hinde Hamid ili beyi Ahmed Beyi Mudanya boğazını hıfzetmeğe göndermişiz, biz muhibbiniz katında vech görülmeyüp hazretiniz beru tarafa geçtügi istima‘ oluncak varmanız tehir olundu. Şimdiki zamanda bir âdemi on âdem eyliyecek zamandır malûmunuz ola. Şimdi Hmid ili Beyi beru tarafa gönderilecek anda karıcak asker halkı dahi kaçınup varmaz oldu ve bazı Sancak Beyleri Bursa’da gezüp yürürler, imdi anlara mektup gönderesiz ki yanınıza cem‘ olalar. Biz muhibbiniz katında maslahat budur ki Sultan Bayezid tahta geçinceye dek ol boğazlar hıfzoluna. Bakisini hazretiniz bilür. Veddüa. / Muhibbülmuhlis / Mustafa Elhakir
  8. Topkapı Sarayı Arşivi (Henüz tasnif numarası konmamış, sonradan bulunmuş vesika).
  9. Ayşe Sultanın babasına arîzası (Topkapı Sarayı Arşivi No. 5455). / “... Mâruz-ı cariyei fakire budur ki ; bundan evvel bu cariyeniz tnahrusai Kütahya’da ikne Cem feterati vaki olup gelüp mezkûr, Kütahya kalesini hisar edüp eğritmeğe tedbir idicek bu zaifeniz yanında harçlık bulunmayup ve hclallum (zevci) kulunuz dahi Sultan babam devletle lslambol'a şuru‘ idicek istikbale vardığı sebepten âciz ve furumanda olup zarurî Kütahya kalesinden Sultan babam hazretlerine ait yirmi beş bin akçe bulup yiğit yikile hare eyledim. Şimdiki halde ol kale dizdarından talep olunmağın ol dahi gelüp bu cariyenizden talep eyledi. Öyle olsa şimdi dahi takatimiz olmadığı sebepten merhum ve mağfur, said-i şehid dedem Sultan Mehmed Han tâbe serah ول اج، لثراه bir üsküf îta eylemiş idi; bunda Gelibolu’da satmağa müşteri bulunmayup ve rehine dahi kimesne kabul eylemedüği sebepten zarurî olup ayniyle Sultan babam dergâhı muallâsına isal olundu. Baki ferman Sultan babam hazretlerinin âlî emirlerine ve vüfur-ı şefkatlerine mütealliktir kİ der-i devlet ebedî ve saadet-i sermedi dâim ve kâim bâd. / Cariyeniz / Zaife Ayşe / Erfakire

Şekil ve Tablolar