Giriş
Osmanlı İmparatorluğu’nda bütün cemaatler kendi dillerinde eğitim hakkına sahiptiler. Bu yüzden İstanbul, Selanik ve Edirne gibi şehirlerde yaşayan gayrimüslim azınlıklar kendi okullarını[1] açmışlardır. Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatleri daha önceki yüzyıllarda Edirne’ye yerleşmiş olmalarına rağmen, Bulgarlar ilk olarak 19. yüzyılın ortalarından itibaren Edirne ve civarına yerleşerek büyük bir hızla cemaatleşmeye başlamışlardır. Söz konusu dönemde Doğu’da etkinliklerini artırmaya çalışan Katolik cemaatler Rumeli’ye dolayısı ile de Bulgarlara el atmışlardır. Katolikliğin Bulgarlar arasında hızla yayılmasında Fransızlar, Katolik Ermeniler ve Polonyalılar önemli bir rol oynamışlardır.
Özellikle Polonyalılar Edirne’de yaşayan Bulgarlar arasında Katolikliğin yayılmasında önemli bir rol oynamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan bir grup Polonyalı Resüreksiyonist 1862 yılında Edirne’ye gelerek halk arasında (Polak Mektep) olarak ünlenen meşhur Polonya Azınlık Okulu’nu kurmuşlardır. Bu okul, kurucularının Polonyalı olması nedeniyle bu adla anılmıştır. Okula sadece Katolik mezhebine geçmiş Bulgarların çocukları kabul edildiğinden bu okul Avrupa’da daha çok Katolik Bulgar Okulu olarak nam salmıştır. Nitekim Edirne’nin Eğitim Tarihi adlı eserde de bu okul Özel Bulgar Katolik Okulu olarak nitelendirilmektedir. Alman arşiv belgelerine göre de, Polonya Azınlık Okulu, Almanya ve Avusturya’da Bulgar- Alman Okulu olarak tanınmaktadır. Edirne eğitim tarihi üzerine yazılmış eserlerde Polonya Azınlık Okulu adı pek geçmemektedir. Kısaca belirtmek gerekirse, yukarıda adı geçen Bulgar Katolik Okulu Polonya Azınlık Okulu’nun ta kendisidir.
Bu makalede ilkin 19. yüzyılın ortalarından Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Edirne’nin demografik yapısı üzerinde durulacaktır. Daha sonra 19. yüzyıl sonu itibarıyla Edirne’de gayrimüslim azınlıkların sahip oldukları okullar karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir. Polonya Azınlık Okulu’nun ortaya çıkışını tam olarak anlayabilmek için Edirne’de Bulgar Cemaati ve Katolik Bulgarlar üzerinde durulacaktır. Bu makalenin amacı Polonya Azınlık Okulu’nun tarihçesini aydınlatabilmektir.
19. Yüzyıldan Birinci Dünya Savaşı’na Kadar Edirne’nin Demografik Yapısı
Türkler Edirne’yi 1361 yılında aldıktan sonra şehrin nüfus yapısı izlenen devlet politikası ve savaşlar sonucunda kozmopolit bir duruma gelmiştir. Edirne’de Rumlar çok eskiden beri cemaatler halinde yaşamaktaydılar. Ermeniler Edirne’ye Türklerle birlikte yerleşmeye başlamışlardır. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim dönemlerinde Doğu Anadolu Ermenileri’nden zanaatkâr olanlar İstanbul ve Edirne’ye getirilerek bunlardan yararlanma yoluna gidilmiştir[2] . Yahudilerin bu şehre toplu olarak yerleşmeleri ise II. Beyazıt devrinde İspanya ve Portekiz’den kovulan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu’na kabul edilmesiyle başlamıştır[3] . Bu göçle gelen Yahudilerin birçoğu Selanik ve Edirne gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa topraklarına yerleşmişlerdir. Ayrıca Kanuni’nin Budin Seferi sonrası bir kısım Yahudi padişaha bu seferde sağladıkları kolaylık ve yardımlar nedeniyle Edirne’ye yerleştirilmişler ve vergi muafiyeti elde etmişlerdir. Aşağıda değinileceği gibi, Edirne dolayında yaşayan Bulgarlar buranın yerli ahalisi olmayıp bu şehre 19. yüzyılda celepçilik ve çiftçilik yapmak için gelerek yerleşmişlerdir. Bulgarlar burada zamanla çoğalarak kendi cemaat okullarını kurmuşlardır[4] .
1858 yılında Edirne’de 35.000 Müslüman Türk yaşarken, şehirde yaşayan gayrimüslimlerin sayısı toplam olarak 59.000’dir. Yani bir başka ifadeyle gayrimüslimler Türklerin yaklaşık iki katına denk gelmektedir. 1882’ye gelindiğinde şehrin toplam nüfusunun 74.000’ne düştüğü görülmektedir. Bunun sadece 20.000’inin Müslüman olduğu göz önüne alınırsa, gayrimüslimler Müslümanların 2,5 katına yaklaşmaktadır. (Krş. Tablo 1.) Bu durumun en önemli nedeni 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Türklerin Edirne’yi terk ederek Anadolu’ya göç etmeleridir. Edirne’nin Müslüman nüfusu Balkan savaşları öncesinde bölgedeki huzursuzlukların artması nedeniyle çok az artmıştır. Edirne’de Müslüman Türklerin nüfusu tarihte ilk olarak 1918’de 47.289 kişiyle ilk sıraya yükselirken, gayrimüslimlerin toplam nüfusu 40.403 ile hemen hemen şehirdeki Müslümanların sayısına eşit durumdaydı. 1918’de Edirne’de Türklerin ve Yahudilerin nüfuslarının önemli oranda artmasının asıl nedeni, Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarında Türklerin bütün Rumeli topraklarını kaybetmesidir. Özellikle Balkanların kaybedilmesinden sonra Selanik’te yaşayan Yahudi Cemaati’nin büyük bir kısmı Edirne’ye yerleşmiştir.
Rumlar 1911 yılına kadar Edirne’de en kalabalık nüfusa sahip etnik grup olma özelliğini korumuştur. Ancak 1918’den sonra şehirde Müslüman Türklerden sonra ikinci sıraya yerleşmişlerdir. (Krş. Tablo 1.) Edirne’de Bulgarların 1858’te 5.000 olan nüfusu 1882’de 8.000’e yükselmiş ve 1911’e gelindiğinde ise hızlı bir düşüş göstererek 1.504’e gerilemiştir. Bunun temel nedeni 1908’de Bulgaristan’ın tam bağımsızlığını elde etmesidir. Edirne’nin Bulgar nüfusu 1858’de Ermenilere eşit, 1882’de bu etnik gruptan fazla 1911 ve 1918 yıllarında ise Ermenilerin nüfusundan daha azdır. (Krş. Tablo 1.) 1858’de Edirne’nin 94.000 olan toplam nüfusu peyderpey azalarak 1911’e gelindiğinde 65.454’e düşmüştür. Edirne nüfusunda 1918’de kayda değer hiçbir artış olmamıştır.
Edirne’de Gayrimüslimlere Ait Cemaat Okulları
Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer yerlerinde olduğu gibi Edirne’de de gayrimüslimler millet sistemi gereği çocuklarını kendi kurmuş oldukları okullarda eğitmişlerdir. Bu okullar içerisinde Yahudilerin kurmuş oldukları Alliance okulları[5] büyük bir üne kavuşmuştur. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk Alliance Okulu 1867’de Edirne ve Filistin’de kurulmuştur. Rum Cemaati’nin jimnaz okulları da buna benzer bir üne sahipti. Dört yıl boyunca bu okulda Fransızca ve Latince öğrenim gören öğrenciler Atina Üniversitesi’ne devam edebildikleri gibi diplomalarını Yunanistan’da onaylatmaları halinde de Paris’te öğrenim görebilme hakkına sahip oluyorlardı[6] .
Edirne’deki cemaat okulları içerisinde Rumlar toplam öğrenci sayısı bakımından 16 okulda 2.631 öğrenci ile başı çekerken, bunu 7 okulda 1.830 öğrenci ile Yahudiler, 12 okulda 686 öğrenci mevcutla Bulgarlar takip etmektedir. Son sırada ise altı okulda toplam 524 öğrenciyle Ermeniler gelmektedir. (Krş. Tablo 2.) Cemaatlerin eğitim durumlarını sahip oldukları okul ve öğrenci sayısına bakarak açıklamaya çalışmak ilk bakışta yanıltıcı olmaktadır. Toplam öğrenci sayıları cemaatlerin nüfuslarına oranladığında daha net bir tablo ortaya çıkmaktadır. Rumlar okul ve öğrenci sayısı bakımından ilk sırada yer almalarına rağmen, nüfuslarına göre okula gidenlerin oranı % 9 ile Bulgarların hemen önünde gitmektedir. Bulgarlar şehirde 12 okulla başı çekmelerine karşılık, % 6,9’luk okula gitme oranıyla gayrimüslim cemaatler arasında en son sırada yer almaktadır. Yahudilerde okula gitme % 20,3 ile ilk sırada gelmektedir. Yani Yahudiler nüfuslarına göre diğer cemaatlere nazaran en yüksek eğitim seviyesine sahiptir. Yahudilerin hemen ardından %13,8 ile Ermeniler gelmektedir. Rumlar ve Bulgarlarda kız öğrencilerin sayısı daha fazla iken, Ermeni ve Yahudilerde erkek öğrenciler çoğunluktadır. Örneğin, Yahudilerde erkek öğrencilerin sayısı kızlardan 370 daha fazladır.
Katolikliğin Rumeli’de Bulgarlar Arasında Yayılması
1854’te Bulgar milliyetçiliği propagandası yapmak isteyen Dragan Tsankov adında bir Bulgar matbaa kurmak amacıyla İstanbul’a gelmiştir. Osmanlı makamlarından resmi izin alamayan Tsankov St. Benoit Koleji[8] içinde söz konusu matbaayı faaliyete geçirdikten beş ay sonra Katolik mezhebine geçmiştir. Haftalık Bulgariya Gazetesi’ni çıkarmaya başlayan Tsankov eski Bulgar Patrikhanesi’nin Rum Patrikhanesi’nce yok edilmek istendiği konusunu işlemeye başlar. Bu gazete İstanbul’da yaşayan Macar ve Polonyalı[9] göçmenler tarafından da desteklenmiştir. Daha sonra Bulgarların Katolik mezhebine geçmelerini sağlamak için “Bulgar Birliği” komitesi kurulmuştur. Bu harekete mali yardım sağlamak isteyen komitenin içinde Bulgarlardan başka Polonyalı Adam Czartoryski de bulunmuştur. Esasen Katolik inancının Bulgarlar arasında yayılmasında Fransa, Katolik Ermeniler ve Polonyalılar büyük bir rol oynamışlardır. Ayrıca Fransa ve Katolik Ermeniler bu harekete büyük bir maddi destek vermişlerdir. Her şeyden önce İstanbul’da kurulan Katolik Kilisesi’nin yanında Bulgar çocukları için yatılı bir okul oluşturulmuştur. Dinî eğitimde gelecek vaat eden öğrenciler Roma, Krakov ve Beyrut gibi şehirlerde bulunan seminerlere gönderilerek eğitilmişlerdir. Lakin bunların büyük kısmı daha sonra yeniden Ortodoksluğa geçmişlerdir. 1860’lardan itibaren Fransız ve Polonyalı misyonerler Bulgar bağımsızlık mücadelesini desteklemeye başlamışlardır. Polonyalıların bu desteği vermelerinin en önemli nedeni Bulgaristan’da Rus etkisini kırmak istemeleridir. Aşağıda görüleceği gibi, Polonya Azınlık Okulu’nun kurulması da aynı amaca hizmet etmek içindir. Bu amaçla Polonyalılar tarafından kurulmuş olan Katolik bir okuldur. Edirne’de Katolik Bulgarların örgütlenmesinde Peter Arabaciyski, Polonyalı Franz Malçinski ile birlikte çalışmıştır[10].
Osmanlı Hükümeti’nin 11 Mart 1870 tarihinde yayınladığı bir fermanla Bulgar Eksarhanesi’ni[11] kurması ve 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların Türklere ağır bir darbe vurması Bulgarlar arasında Katolikliğin itibarını önemli ölçüde sarsmıştır. Bunun üzerine daha önce Katolik olmuş Bulgarlar tekrar Ortodoksluğa geçmişlerdir. Katolikliğin Bulgarlar arasında yayılmasındaki başarısızlığın nedenlerinin başında hareketi kontrol eden Paris merkezli Polonyalıların Rus korkusunu öne çıkarmaları gelmektedir. Çünkü söz konusu korku Bulgarları gerçek bir dini inanca yöneltmekten çok Rus karşıtlığına dayanan bir milliyetçiliğe yönlendirmiştir. Bu gelişmenin sorumluluğu M. Sadık Paşa’ya yüklenmiştir. Katolik Bulgarlar, Assompsiyonist[12] Resüreksiyonist[13] ve Lazarist[14] kongregasyonların[15] himayesine girmişlerdir. Polonyalı Resüreksiyonistlerin başrahibi Kasciewich topluluğunu Doğu geleneğine yönlendirir. İşte Edirne’de Polonya Azınlık Okulu’nu kuran bu Resüreksiyonistlerdir[16].
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk Bulgar okulu 1835’te Burgaz’da, 1839’da Selanik’te ve bu tarihten bir yıl sonra da İstanbul’da açılmıştır. İşte Bulgarlar Osmanlı İmparatorluğu’nda bir cemaat olarak ağırlıklarını da tam bu dönemde hissettirmeye başlamışlardır. Bu bağlamda Polonyalıların Edirne’de kurmuş oldukları Polonya Azınlık Okulu nam-ı diğer Katolik Bulgar Okulu önemli bir rol oynamıştır. Bağımsız bir Bulgar Kilisesi kurma girişimleri Rumeli’de Bulgar okullarının yayılmasıyla el ele gitmiştir. Bu girişimlere özellikle Bulgar din adamları ve aydınlar öncülük etmişlerdir[17]. Bulgarların Edirne’de okul kurma faaliyetleri Birinci Balkan Savaşı’ndan sonra da devam etmiştir. Bu tarihten sonra Bulgar milliyetçileri Edirne’de eğitim faaliyetlerine özel bir ilgi duymaya başlamışlardır. Nitekim, Bulgar milliyetçilerinden Dr. Pethar Beron 1912’de Edirne’de bir Bulgar İlkokulu’nun yapımını finanse etmiştir[18].
Edirne Bulgar Cemaati
Bulgarlar Edirne’de daha çok Kıyık gibi kenar mahallelerde yaşamaktaydılar. Yani şehrin merkezinde Bulgar nüfusu neredeyse yok denecek kadar azdı. Örneğin 1911’de Edirne merkezde sadece 300 Bulgar yaşarken, şehrin kenar mahallelerinde 1.204 Bulgar ikamet etmekteydi[19]. Edirne vilayetine[20] Bulgarların yerleşmesi üç şekilde meydana gelmiştir: Birincisi Edirne ve Dedeağaç gibi büyük şehir merkezlerinde cemaatler kurmak amacıyla Bulgar kolonileri oluşturulmuştur. İkincisi kırsal bölgelerde okullar kurulmuştur. Üçüncüsü Bulgar Prensliği’nden gelen tarım işçilerinin çiftliklere yerleştirilmesi suretiyle olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu zayıf olan milleti güçlü olana karşı koruma ilkesiyle hareket ettiğinden, Trakya’daki Bulgar girişimlerine hoşgörüyle yaklaşmıştır. Önceleri sayıları az olduğu için kendilerine ait özel bir semtte oturamayan Bulgarlar 1875 yılında Kirişhane ve Kıyık’a yerleşmişlerdir. Sahip oldukları iki kilise de bu semtlerde bulunmaktaydı[21].
19. yüzyılın son çeyreğinde Rumeli bölgesinde Slav dili konuşan halkların büyük bir kısmını yanlarına çekmeyi başarabilen Bulgarlar Edirne Vilayeti’nde toplam 123 okul açarak faaliyete sokmuşlardır. Bulgarların Rumeli’de nüfuz kurma faaliyetlerine sıfırdan başladıkları göz önüne alındığında bu hiç de küçümsenemeyecek bir başarıdır. Bu etnik grubun eğitim politikası Bulgarcanın etkinlik alanını genişletmeye dayanmaktaydı. Bulgarlar bunu gerçekleştirmek için Makedonya ve Trakya kırsalında Slavca konuşulan bölgelerde karşılıksız eğitim veren ilkokullar kurmuşlardır. Bu bağlamda öncelik kız okulları, çocuk bahçeleri ve halk kantinleri açılmasına verilmiştir. Çünkü bu okullar her şeyden önce Bulgarcanın kadınlar ve çocuklar arasında yayılmasına yol açmıştır[22].
Polonya Azınlık Okulu
Polonyalı Resüreksiyonistler 1862’de Edirne’de Katolik Bulgar Okulu’nu kurmuşlardır. Polonya Azınlık Okulu’nun[23] kurucuları Rusya’dan kovulan Yanski, Kaysiewicz, Semenenko, Yelowicki, Kalinska, Kaczanowski, Zbyszewski, Procwlocki, Grabowski, Bakanowski, Pawlicki, Wronowski, Kobrzynski ve Smolikowski’dir. Bu yüzden bu okul kuruluşunu müteakiben bütün Edirne’de Polonya Azınlık Okulu (Polak Mektep) olarak tanınmıştır. Diğer yandan aynı okul Almanya ve Avusturya’da da “Bulgar-Alman Okulu” olarak tanınmıştır. 1867 yılında Kale’ye taşınan okulun bir bölümü 1874’e gelindiğinde seminer şekline getirilmiştir. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kapanan okul, 1882-83 yılında tekrar açılmıştır[24]. Bu tarihten tam on yıl sonra yani 1893’te okul aynı yerde yeniden inşa edilmiştir. Polonya Azınlık Okulu Edirne’de başka okulların yapımını da teşvik edici bir rol oynamıştır. Örneğin, zamanın Edirne Tabur Komutanı Binbaşı Rafet Bey Meşrutiyetin ilanından sonra günümüzde Ticaret Lisesi olarak kullanılan binayı Polonya Azınlık Okulu’na karşılık olmak üzere yaptırmıştır[25].
Balkan Savaşı’nda hastane olarak kullanılan Polonya Azınlık Okulu’na 1914 yılında İttihat ve Terakki yönetimi el koymuştur. Okula ait kilise ve matbaa da kapatılmıştır[26]. Polonya Azınlık Okulu’nun yerinde 1915-16 senesinde zamanın Milli Eğitim Müdürü Servet Bey’in öncülüğünde Edirne’de ilk “Kız Öğretmen Okulu” açılmıştır[27]. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar açılan okul 1918 ilâ 1927 yılları arasında ikinci kez Polonya Azınlık Okulu olarak hizmet vermiştir. Edirne’de Resüreksiyonistlerin varlığı 1928 yılında sona ermiştir.
Yukarıda belirtildiği gibi, Polonya Azınlık Okulu’nun Birinci Dünya Savaşı ile birlikte kapatılması üzerine, Erzberger bu okulun tekrar açılması için Enver Paşa’ya bir mektup yazmış ve okulun açılmasının Almanya ve Avusturya’da büyük bir sevinç uyandıracağını dile getirmiştir. Erzberger, okulun öğretmenlerinin tamamının Polonyalı olması nedeniyle okulun tekrar açılmasının Osmanlı İmparatorluğu açısından bir sorun teşkil etmeyeceğini vurgulamıştır[28].
Polonya Azınlık Okulu diğer Avrupa devletlerinde ise “Katolik Bulgar Okulu” olarak nam salmıştır. Edirne’deki bütün Katolikler bu okulda eğitim görmüşlerdir. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda bu okulun sahibi Resüreksiyonist Polonyalılar binlerce yaralı Müslüman Türk askerini tedavi etmişler ve evlerinde barındırmışlardır. Bu feragat ve yardımseverliklerinden dolayı II. Abdülhamid tarafından madalya ile taltif edilmişlerdir. Erzberger mektubunun sonunda Birinci Dünya Savaşı’nda Polonyalıların evsiz barksız kaldıklarını, aç ve perişan olduklarını da dile getirmiştir[29].
Michel Mirov’un verdiği bilgilere göre Polonyalı Resüreksiyonistler bu okulu Bulgaristan’da Rus etkisini ve nüfuzunu kırmak için kurmuşlardır. Çünkü Polonyalılar biliyorlardı ki, Ruslar Türkleri boyunduruk altına alabilmek için Bulgarları araç olarak kullanmaktaydılar. Polonyalıların bu okulu kurmak için Edirne’yi merkez olarak seçmeleri tesadüf değildi. Çünkü bu şehirde Ruslara karşı çalışmak daha kolaydı. Polonyalılar Rus esareti altında yaşamanın zorluklarını çok iyi bilmekteydiler. M. Mirov bu bağlamda Polonyalı Resüreksiyonistlerin amaçlarına ulaştıklarını ifade etmektedir. Polonya Azınlık Okulu’ndan mezun olan öğrencilerin bazıları Bulgar Meclisi’nde (Sobranje) milletvekili olurken, bir kısmı da devlet kademelerinde yüksek memur veya konsolos olmuşlardır. Örneğin söz konusu dönemde Bulgaristan’ın Viyana Büyükelçisi Polonya Azınlık Okulu’nu bitiren öğrencilerden biriydi.
Mirov, Polonya Azınlık Okulu’nu bitiren öğrencilerin Rusya’nın amansız düşmanı, Türkiye’nin ise sadık dostu olduğunu vurgulamaktadır. Bu öğrenciler kendilerini Resüreksiyonist papazlar diye adlandıran idealist Polonyalılar tarafından yetiştirilmiştir. Bu okullarda yetiştirilen öğrenciler Bulgaristan’ın Rusya’ya yabancılaşmasında ve hatta Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye ile Bulgaristan’ın ittifak yapmasında önemli bir rol oynamışlardır. Mirov’a göre sadece bu sebep dahi Resüreksiyonistlerin okullarının tekrar açılması için yeterli bir sebeptir. Mirov, Edirne Valiliği’nin Resüreksiyonistlerin amacını ve 1862’den beri Osmanlı İmparatorluğu için yaptıklarının değerini anlamadığını şayet bunu anlasaydı Resüreksiyonistlere eziyet etmeyeceğini söylemektedir. Bu insanlar ne Polonya ve Bulgaristan’a ne de Türkiye’ye karşı bir kötülükte bulunmuşlardır. Mirov bu mektubunda Enver Paşa’ya kendisi de dahil bütün Polonya Azınlık Okulu öğrencilerinin ve çalışanlarının Türkiye’nin en sadık dostu olduklarını ve bu ülkeyi kendi anavatanları gibi sevdiklerini ifade etmiştir. Mirov, mektubunun sonunda Enver Paşa’ya dürüst ve sadık Polonyalıların gözyaşlarını dindirebileceğini, bunu yaptığı takdirde ise Bulgarların ve Polonyalıların sempatisini kazanabileceğini dile getirmektedir. Mirov Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bütün yabancı okullar kapatılsa dahi sadece bir tane olan Katolik Bulgar Okulu’nun açık tutulması gerektiğini ifade etmiştir. Mirov’a göre bu okulun Türkiye, Polonya ve Bulgaristan yararına çalışabilmesi için açık tutulması gerekmektedir[30].
Resüreksiyonist Papazlar
Fransa’nın Edirne Konsolosu Laffon’a göre Resüreksiyonistlerin arasında sadece bir tane Fransız misyoner bulunmaktadır. Bu kongregasyonun gerisi Polonyalılardan oluşmaktadır. Resüreksiyonistler okullarında Bulgarca öğretmektedirler. İşte bu nedenledir ki, Katolik Bulgar Okulu olarak tanınmışlardır. Laffon’un bildirdiğine göre Resüreksiyonistler AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’ndan maddi yardım almaktadırlar. Bu yüzden Fransız diplomatlar Resüreksiyonistlerin desteklenmesine fazla sıcak bakmamaktadırlar[31]. Laffon’un 10 Ekim 1882 tarihli raporuna göre, Thomas Brzeska’nın idaresindeki Resüreksiyonistler 100 öğrencisi ve bir matbaası olan bir seminere sahiptirler. Fransız Konsolosa göre burada öğretilen Fransızcanın hem kalitesi düşük hem de saat sayısı yetersizdir. Resüreksiyonistler Fransa’dan yıllık 2-3 bin Frank yardım almışlardır[32].
Resüreksiyonistlerin başrahibi Peter Semenenko, 1882’de göreve başladıktan sonra Fransız Konsolos Laffon’dan daha fazla para ve personel yardımı istemiş o da bunun sadece Fransa yararına çalışmalarıyla mümkün olacağını söylemiştir. Laffon Resüreksiyonistlerin yıllık ödeneklerinin 4 bin Franka çıkarılmasını talep ettiği halde verilen meblağda bir artış olmamıştır. Bunun üzerine Resüreksiyonistler Bulgarlara cazip gelecek bir yol aramış ve okullarında Doğu ritini uygulamaya başlamışlardır. 1883’te göreve başlayan başrahip Przivalski Paris’e giderek ödeneklerinin artırılmasını talep etmiştir. Ancak yıllık ödenek bu isteğin aksine bin Franka düşürülmüştür. 1887’de Bulgaristan Prensliği’ne Rusya’nın adayı Mingelski yerine Avusturya’nın adayı Ferdinand’ın seçilmesi Resüreksiyonistlerin Edirne’deki konumlarını oldukça güçlendirmiştir[33].
Sonuç
Bulgarlar Rumeli’ye yerleştikten sonra Slavlara karşı mücadeleye başlamışlardır. Bir diğer ifadeyle Slavcaya karşı Bulgarcanın etkinliğini artırmak için savaşmışlardır. Bu bağlamda Bulgarlar Edirne Vilayeti’nde 123 tane okul kurmuşlardır. Yahudiler ve Ermeniler Türklerin Edirne’yi almasıyla birlikte bu şehre yerleşmeye başlamışlar, buna karşılık Bulgarlar ancak 19. yüzyılın ortalarından itibaren şehirde bir cemaat olarak varlıklarını hissettirmişlerdir. Bulgarlar Edirne’ye yerleştikten sonra tıpkı şehirdeki diğer cemaatlerin yaptığı gibi kendi okullarını kurmaya başlamışlardır. Bulgarlar Tablo 1.’de gösterildiği gibi değişik dönemlerde Edirne’de nüfus olarak ya üçüncü ya da dördüncü sıralarda yer almışlardır. Edirne’de bulunan cemaat okullarına giden öğrenci sayısı bu grupların nüfuslarına oranlandığında Bulgarların % 6,9’la en son sırada geldiği görülmektedir.
Edirne’de kurulan Bulgar okulları içerisinde 1862 yılında kurulan Polonya Azınlık Okulu’nun ayrı bir yeri vardır. Çünkü bu okul Rusya’dan kovulan Polonyalı mülteciler tarafından “Katolik Bulgar Okulu” olarak kurulmuş ve Rus Ortodoksluğu’na karşı yapılan mücadelenin ana üssü durumuna gelmiştir. Görüldüğü gibi Polonyalılardaki Rus karşıtlığı o kadar ileri gitmiştir ki M. Czajkowski 1853’te Kırım Savaşı’nda özel Kozak birliklerinin başında Türklerin yanında Ruslara karşı savaşmıştır. Polonya Azınlık Okulu’nun kurucusu Katolik papazlar 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Türk yaralılara bakıp barındırdıkları için II. Abdülhamit tarafından madalya ile ödüllendirilmişlerdir. Polonya Azınlık Okulu’nu bitiren kişilerden bazıları daha sonraları Bulgaristan’da milletvekili, diplomat vb. olmuşlardır.
Katolikliğin Assompsiyonist, Resüreksiyonist ve Lazarist kongregasyonlar tarafından yayılması da Bulgarlar arasında Polonyalıların etkisini artırmıştır. Polonya Azınlık Okulu Resüreksiyonistler tarafından kurulmuş ve aşırı bir Rus aleyhtarlığını temel aldığından Bulgarlar arasında Katolik inancından ziyade Bulgar milliyetçiliğinin kökleşmesine neden olmuştur. Bu durumdan M. Czajkowski sorumlu tutulmuştur. Polonyalılardan başka Fransa ve Katolik Ermeniler de Bulgarlar arasında Katolikliğin yayılmasına katkı yapmışlardır. Rumeli’de okulların yaygınlaşmasında esasında dini amaçla kurulan misyoner okullarının önemli bir etkisi olmuştur.
Polonya Azınlık Okulu, öğrenime Katolik Bulgar öğrenciler kabul edildiğinden dolayı Avrupa’da Katolik Bulgar Okulu, öğretmenlerinin Polonya asıllı Resüreksiyonistler olması nedeniyle Polonya Azınlık Okulu, okulda Almancanın da yabancı dil olarak öğretilmesinden dolayı da Bulgar-Alman Okulu olarak tanınmıştır. Sonuçta bu nitelendirmelerin hepsi Polonya Azınlık Okulu (Polak Mektep) kavramıyla eş anlamlı olarak kullanılmıştır.