16. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa Ticari İlişkilerine ‘Yusufça Defnesi’ Örneğinde Bir Bakış
Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Eskişehir/TÜRKİYE,
Anahtar Kelimeler: Sikke Defnesi, Kandıra, Ticaret, Sultani, Düka, Para Dolaşımı.
Özet
Bu makalenin konusunu Kocaeli’nin Kandıra İlçesi Yusufça Köyü’nde bulunmuş olan ve “Yusufça” olarak adlandırılmış defne oluşturmaktadır. Defnede toplam 154 adet altın, 2 adet gümüş sikke bulunur. Altın sikkelerin 98’si Osmanlı diğer 56’sı ise Avrupa sikkelerinden oluşmaktadır. Avrupa sikkeleri ile Osmanlı padişahlarının sikkeleri çağdaştır. Defne kabaca 1462-1622 yılları arasına tarihlenen sikkelerden oluşan yaklaşık 160 yıllık bir birikimi göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, 16. yüzyıla tarihlenen defne ışığında söz konusu yüzyılda varlık göstermiş İmparatorluk/devletler/ beyliklerin ticari faaliyetleri/ilişkileri üzerinden para dolaşımını tartışmaktadır. Bu nedenle de önce 16. yüzyıl Osmanlı dünyasında ekonomi, pazar, ticaret, tüccar ve para konuları üzerinde durularak defnede yer alan sikkeler tarihsel, bölgesel ve darphane işleyişleri ile birlikte ele alınmak istenmiştir. Makalede 16. yüzyıla tarihlenen, Osmanlı ve Avrupa sikkelerinden oluşan 154 altın 2 gümüş sikke içeren Yusufça Defnesi örneğinden yola çıkarak, 16. yüzyılda uzun mesafeli ticarette altın sikkelerin yeri/ dolaşımı, birikimin sahibi ve mesleği tartışılmıştır. Defnedeki yabancı paraların temsil ettiği devletlere, altın paralarına ve darphanelerine değinilmiş, söz konusu devletler ve Osmanlı İmparatorluğu arasında ilişkiler ve bu iki devletin sikkeleri tartışılmış, Yusufça Defnesi, Anadolu ve Anadolu dışındaki çağdaş benzer defne örnekleri ile karşılaştırılarak ayrıca değerlendirilmiştir. Şehirlerde ya da kırsalda daha büyük madeni paraların bir parçası olarak toprağa gömülü bulunan değerli madenden paralar; paraların bulunduğu yerleri, nasıl kullanılmış olabileceğini, madeni para üretimi ve insanların para kazanma düzeylerini açıklayabileceği ilişkin ipuçlarından yola çıkarak, altın paranın nasıl ve kim tarafından kullanıldığı, defne sahibi ve birikimi tartışılmıştır.