ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

İ̇lhan Türkmen

Anahtar Kelimeler: Belgrad, Semendire, Osmanlı

Giriş

Belgrad Osmanlılar için jeo-stratejik konumu itibariyle önemli bir şehir ve kaledir.[1] Osmanlıların “yayılma- fetih” hem de “savunma- muhafaza” stratejilerinde önemli rol oynamıştır.[2] Osmanlı orduları için belli bir dönem ileri harekât üssü konumunda olmuştur.[3] Osmanlıların askerî açıdan zayıf düştükleri dönemlerde çok kritik hale gelen “savunma derinliği”nin nirengi noktası olmuştur. 1688 yılında Habsburglular şehri ele geçirince Balkanların içlerine kadar ilerleme fırsatı bulmuşlardır. Böğürdelen Belgrad, Semendire, Vidin’in üzerinde bulunduğu kuzey savunma hattının merkezi durumundadır.[4]

18. Yüzyılda Avusturya ve Rusya Osmanlı Devleti’nin elindeki bazı bölgeleri ele geçirerek bir Akdeniz devleti olmayı amaçlamışlardır. Avusturya Pasarofça Antlaşması (1718) ile Belgrad’ı Osmanlılardan almış olmasına rağmen İtalya karşısında başarılı olamadığından dolayı, Bosna- Hersek ve Balkanlar’a doğru ilerlemeyi kendi politikaları açısından daha uygun görmüştür.[5] Rusya ise tarihî politik emelleri doğrultusunda İstanbul’u ve boğazları ele geçirmek istemektedir.[6] Ancak Avrupa ülkeleri arasında siyasî rekabet ve çekişmeler Avusturya ve Rusya’nın amaçlarını gerçekleştirmesini engellemiştir.

Avrupa’daki siyasî gelişmeler çerçevesinde Avusturya; ezeli rakibi Fransa ve yeni gelişmekte olan Prusya’ya karşı destek aramıştır. Politik çıkarlarına çok uygun olmasa da Osmanlıları Avrupa’dan uzaklaştırarak Balkan topraklarını Rusya ile paylaşmaya razı olmuştur.[7] Bu amaçla 1726 yılında Rusya ile Avusturya Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak antlaşması imzalamışlardır.[8] Antlaşmaya göre önce Rusya daha sonra da Avusturya Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açacaktır.[9]

Osmanlı Devleti’nin İran seferleri ile meşgul olduğu sırada Rusya müttefiki Avusturya ile beraber Prut ve Edirne muahedelerinin hilafına Lehistan’a askerî müdahalede bulunmuşladır. III. Augustus’u Lehistan kralı seçtirmişlerdir. Ayrıca Ruslar’ın Azak kalesine taarruz etmesi, Don nehrine gemi çıkarmaları, Kabartay arazisinden geçerek İran’daki Osmanlı kuvvetlerine yardım götürecek olan Kırım kuvvetlerinin geçişinin engellenmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden olmuştur.[10] Kısa bir süre sonra Rus orduları Or-Kapu’yu[11] teslim aldıkları gibi Kırım ve Bahçesaray’ı da yakmışlardır.[12]

Bu sırada yeni sadrazam olmuş olan Serdâr-ı ekrem Silahdar Mehmed Paşa Osmanlı ordusu ile Baba Dağı’na gelmiştir. Kaptan-ı derya Canım Hoca ise Kırım’a ulaşmak maksadıyla donanma ile Karadeniz’e açılmıştır. Osmanlı dış siyasetinde bu gelişmeler yaşanırken Avusturya elçisi Leopold von Talman İstanbul’da Osmanlı’yı türlü sebeplerle oyalamakla meşguldür.[13] Fransa Avusturya’nın ikili siyasetinden Sadrazam Fındıklılı Mehmed Paşa’yı haberdar etmişse de bu ikaz itibar görmemiştir.[14]

Hazırlıklarını tamamlayan Avusturya üç koldan Osmanlı topraklarına saldırmıştır. (Temmuz 1737). Avusturya kuvvetlerinden bir kol Niş üzerine, Sava’yı geçen diğer kol Banyaluka ve İzvornik üzerine yürümüş, diğer kol ise Eflak üzerinden Bükreş’i zabtetmiştir. Diğer taraftan Ruslar ise Özi’yi ele geçirmişlerdir.[15] Bu esnada yeni sadrazam olan Muhsinzâde Abdullah Paşa[16] Köprülüzade Ahmet Paşa’yı Niş’in geri alınması için görevlendirmiştir. Hekimoğlu Ali Paşa’yı da Bosna’nın müdafaasına göndermiştir.[17] Ahmet Paşa Niş’i geri almayı başarmıştır.[18] Ali Paşa ise Avusturyalıları iki kere bozguna uğratmıştır. Vidin yakınlarında da İvaz Mehmed Paşa bir diğer Avusturya ordusunu yenilgiye uğratmıştır. Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa’da[19] Sebeş ve Lugoş kalelerini tazyik ederek Adakale’yi zapt etmiş ve Belgrad’a akınlar yapmıştır.[20]

Rus cephesinde ise Numan Paşa Kırım kuvvetleri ile beraber Aksu ve Dinyester boylarında Rus ilerlemesini durdurmuştur. Osmanlı donanması da Karadeniz’de Rus donanmasını saf dışı bırakmıştır.[21] Özi ve Kılburun kaleleri alınarak Ruslar karşısında da üstünlük elde edilmiştir. Bu arada Fransa’nın tavassutu ile Avusturya ve Rusya sulh yapılmasına olumlu yaklaşmıştır. Vidin seraskerliğinden sadarete getirilen İvaz Mehmed Paşa 1739 baharında ordunun başında Belgrad üzerine yürümüştür. Osmanlı orduları Belgrad önlerinde Avusturya ordularını ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Bu arada Rusya Hotin’i ele geçirmiş olsa da Avusturya’nın ittifaktan çekilmesi, Rusya’yı da sulh yapmaya mecbur bırakmıştır.[22] 18 Eylül 1739 yılında İvaz Mehmed Paşa ile Kont Neipperg arasında Belgrad Antlaşması imzalanmıştır. İki ülke arasında Tuna ve Sava nehirleri sınır olurken Belgrad yeniden Osmanlı topraklarına katılmıştır.[23] Aynı tarihte Fransa sefiri Marquis de Villeneuve’nin arabuluculuğu ile Rusya ile de 15 maddelik bir antlaşma imzalanmıştır.[24] Bu ikinci Belgrad Antlaşması ile Azak Kalesi yıkılarak tarafsız hale getirilmiş ve Kabartay bölgesi Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir.[25]

Osmanlı Devleti Belgrad Antlaşmaları ile Karlofça ve Pasarofça Antlaşmalarındaki bazı kayıplarını telâfi etmiştir. Ayırca Avusturya ve Rusya gibi devrin iki büyük devleti ile baş ederek hala güçlü olduğunu ispat etmiştir.[26] Avusturya ve Rusya ile yapılan Antlaşmalarda arabuluculuk yapan Fransa’ya verilen kapitülasyonlar daha da genişletilerek yenilenmiştir.

Belgrad’ın yeniden Osmanlı topraklarına katılmasından sonra hicrî 1154 (m.1741) yılında tahrir edildiği arşiv kaynaklarından anlaşılmaktadır.[27] Bu çalışmada Tapu Dairesi Arşivi Başkanlığı’nda Kuyûd-i Kadime Arşivi kataloğunda yer alan 18 numaralı mufassal tahrir defterinin verdiği bilgiler çerçevesinde 18. Yüzyıl Belgrad’ının idarî durumu, nüfus ve yerleşim durumu ayrıca iktisadî hayatı hakkında bilgi verilecektir.[28] 18 numaralı mufassal tahrir defterinin Belgrad’ın Avusturya’dan geri alınmasından hemen sonra yapılan bir tahrir olması da ayrıca defteri önemli kılmaktadır. Belgrad ile ilgili Osmanlı arşivlerinde 17. Yüzyıla ait bir tahrir defteri tespit edilememiştir. Bu yüzyıla ait tespit edilen tahrir defterleri tımar kayıtları ve Belgrad’a irsal olunan mühimmat listelerinin tutulduğu defterlerden oluşmaktadır. 16. Yüzyılda ise Belgrad Semendire Sancağı içerisinde tahrir edilmiştir.[29]

Belgrad’ın yeniden tahrir edilmesi için 1741 yılında defterhane-i âmire katiplerinden Sıdkı Abdurrahman ve Ali Abdi Efendiler görevlendirilmiştir.[30] Defter mufassal olarak düzenlenmiş olup bir nüshası da baş muhasabeye verilmek üzere tahrir olunmuştur.[31] Defterde kaydedilen yerleşim yerleri şunlardır: Nahiye-i Belgrad-ı dâr’ul- cihad, Nahiye-i Havale, Nahiye-i Jelejnik, Nahiye-i Pirlep, Nahiye-i Galubara, Nahiye-i Lumniçe, Nahiye-i Lefçe, Nahiye-i Lepaniçe, Nahiye-i Valyeva, Nahiye-i Morava-i Rudnik’tir. Belgrad defterde 18-75 numaralı sayfalar arasında kayıtlıdır.

1. Belgrad’da İdarî Durum

Belgrad, 16. Yüzyıl tahrir defterlerinde Semendire Sancağı’na bağlı olarak tahrir edilmiştir. 16. Yüzyılda bir kaza olarak teşkilatlanmıştır.[32] Aynı durumun 18. Yüzyılda da devam ettiği anlaşılmaktadır. Semendire Sancağı’na bağlı bir kaza olarak teşkilatlandığı anlaşılmaktadır. Fakat incelenen defterde Belgrad’ın kaza olarak değil nahiye olarak kaydedildiği görülmektedir.[33] Yüzyılın sonlarına doğru da aynı durumun devam ettiği ve Belgrad’ın nahiye olarak kaydedildiği anlaşılmaktadır.[34] Köy ve mezraa gibi küçük birimlerin idarî ve coğrafî sınırlarla çevrili bölgelere taksim olunmasıyla tesis edilen nahiyeler umumiyetle kazanın bir parçasını oluştururlar. Ancak her bölge için her zaman bu geçerli değildir.[35] Taşra teşkilatında livâ (sancak) adıyla bilinen askerî ve idarî birimlerin alt bölümünü ifade eden bir anlam kazanması XV. Yüzyılda görülür. İdarî bakımdan bir sancak beyinin yönetiminde bulunan livalarla bir kadının yetki sahasına inhisar eden kazalar idarî ve coğrafî açıdan içinde muhtelif sayıda köy, mezraa ve aşiret gruplarının bulunduğu bölgelere taksim edilmekte ve bu bölgeler genelde nahiye olarak adlandırılmaktaydı. Nahiyeler esas itibariyle tımar sistemi çerçevesinde ortaya çıkan ve coğrafî bir bütünlük gösteren bölgelerdi. Bu bakımdan nahiye ve kaza birimleri biri askerî diğeri hukukî anlamda birbirini tamamlayıcı özellik gösteriyordu. Kadının hukukî yetki alanı olan kaza bölgesi içerisinde askerî ünite durumundaki nahiyeler bulunabilirdi. Sancaklara ait tahrir defterleri tımar sistemini ortaya koymak için hazırlandığından bu tür defterlerde kaza birimi değil nahiye esas alınıyordu. Dolayısıyla kaza birimi bazen nahiye olarak gösteriliyordu.[36] Belgrad Kazası ile ilgili de aynı durum geçerlidir. Bu durumun nedeni nahiyeler idarî, askerî ve coğrafî fonksiyonları itibariyle Osmanlı taşra teşkilatında daha belirgin bir hiyerarşik yapılanma içine girmiş olmasından kaynaklanmaktadır.[37] 16. Yüzyıl Belgrad tahrir kayıtlarında bakıldığında köyler kaydedilirken “nahiye” mahalleler kaydedilirken genelde “kaza” tabiri kullanılmıştır. 1527 tarihli defterde köyler kaydedilirken “nahiye-i Belgrad” şeklinde kaydedilmiştir.[38] İncelenen 1741 tarihli defterde ise kaza yerine nahiye kullanılmıştır.[39] Osmanlı’nın taşra idarî yapısında kazalar kadılıkla idare edilmektedir. Belgrad’da bir kaza olarak teşkilatlandığından idarî yapısı kadılıktır. Belgrad kadısı “mevleviyet” payeli bir kadılıktır. Mevleviyet payeli kadılar Osmanlı teşkilat yapısı içerisinde büyük şehirlere atanmaktadır.[40] Evliya Çelebi Belgrad kadılığı için “500 akçelik mevliyete sahip” demektedir.[41] Bu şekli ile bakıldığında Belgrad Kadılığı en yüksek mevliyete sahip bir kadılıktır. Mevliyet konumundaki kadılara “molla” da denilmektedir. Mollalar kendilerine bağlı kaza veya nahiyelere “nâip”ler gönderebilirler. Belgrad kadısına da bir kayıtta “molla” şeklinde hitap edilmesi, Belgrad kadılığının “mevleviyet” konumunda olduğunu göstermektedir.[42]

2. Nüfus ve Yerleşme

a. Şehir Merkezi Nüfus ve Yerleşme

1741 tarihinde Belgrad’ın nüfusu şehir ve köy nüfusu olarak tasnif edilerek ele alınacaktır. İncelenen defterde şehir nüfusu “Nefs-i Belgrad-ı Dâr’ul- Cihad”[43] başlığı altında verilmiştir. 1739’da Belgrad’ın geri alınmasından sonra yapılan bir tahrir olduğundan dolayı Müslüman nüfusun fazla gayr-i müslim nüfus (gebran) ise azdır. Bunun en önemli nedeni savaştan dolayı gayr-i Müslim nüfusun şehri terk etmesidir. Ayrıca 16. yüzyıl sonlarında defterlerde kayıtlı olan mahallerin pek çoğu 1741 yılındaki tahrirde yoktur.[44] 1741 tahrirde bazı mahallelerin savaştan dolayı tahrip olduğu ve tamir edildiği anlaşılmaktadır. Mahallenin kim tarafından tamir edildiği mahalle isminin yanına yazılmıştır.[45] Mahallede oturanların isimlerinin altına statü veya durumunu belirtir herhangi bir kayıtta düşülmemiştir. Bu sebeple mahallelerdeki tahminî nüfus hesaplanırken herkesi müzevvec hane olarak kabul edip hesaplama yapılmıştır. Mahallelerdeki mücerred nüfus veya vergiden muaf olduklarını bildiğimiz imam, hatip veya pîri fânilere kayıtlarda rastlanılmamaktadır.

Gayr-i müslim mahalleler 16. Yüzyıl sonlarında Belgrad’da 7 iken 1741 yılında sadece bir gayr-i müslim mahalle kaydı vardır.[46] Bunun dışında gayr-i müslim nüfus cemaat olarak kaydedilmiştir.[47] Mahallelerin Belgrad’ın hangi tarafında olduğu konusu da kayıtlarda mevcut değildir. Müslüman mahallelerden Bayram Bey Mahallesi 16. Yüzyıl tahrirlerinde de geçmektedir. Bu kayıtlarda Bayram Bey mahallesinin yeri Belgrad varoşudur.[48]

Defterde nefs-i Belgrad başlığı altında kayıtlı ilk mahalle Turgud Bey mahallesidir.[49] Bu mahalle 54 hanedir. Müslüman bir mahalledir. Tahminî nüfusu 270’dir.[50] Diğer bir mahalle Abdi Paşazade Ali Paşa mahallesidir.[51] Mahallede 198 vergiye tâbi hane kayıtlıdır. Tahminî nüfusu 990’dur. Kayıtlardaki Müslüman mahallelerden bir diğeri Hacı Pîri mahallesidir.[52] 1741 tarihinde Belgrad’daki en kalabalık mahalledir. 726 hane kayıtlıdır. Mahalle 1739’da Belgrad Avusturya’dan geri alındıktan sonra Belgrad defterdarı Ahmed Efendi tarafından tamir edilmiştir. Mahallenin tahmini nüfusu 3.630’dur. Kayıtlarda yer alan bir diğer mahalle Bayram Bey mahallesidir. 16. Yüzyıl tahrir kayıtlarda bu mahalle mevcuttur. Hacı Pîri mahallesinden sonraki en kalabalık ikinci mahalledir. 714 hane kaydı vardır. Tahmini nüfusu 3.570’dir. Bayram Bey mahallesi 1739 savaşından sonra Atik Mustafa Efendi tarafından tamir ettirilmiştir.[53] Belgrad’a kayıtlı bir diğer mahalle Kayayaran (?) mahallesidir. Müslüman bir mahalle olup 228 hanedir. Tahminî nüfusu 1.140’dır. Kayayaran mahallesi Katip Mustafa Efendi tarafından tamir ettirilmiştir.[54] Tabahane mahallesi kayıttaki son Müslüman mahallesidir. Mahallenin savaştan dolayı yıkılan yerleri mîriden tamir edilmiştir. 109 hane olup tahminî nüfusu 545’tir.[55]

Gayr-i müslim mahalle kaydı defterde bir tane olup Sava mahallesidir. Mahallenin isminin yanına oturanların gayr-i müslim (gebrân) olduklarına dair kayıt düşülmüştür. Mahallede vergiye tâbi hane sayısı 5’tir. Tahminî nüfusu 25’tir. Kayıtlarda diğer gayr-i müslim unsurlar cemaat olarak kaydedilmiştir. Bu cemaatler Yahudi, kıptî ve gebran olarak deftere yazılmıştır. Cemaatler içerisinde en kalabalık olanı 45 hane ile Yahudilerdir. Kayıttan Belgrad varoşund a oturdukları anlaşılmaktadır.[56] Kıptî cemaati[57] 2, “cemaat-i gebrân der- varoş” şeklinde kaydedilen gayr-i müslim hane ise 3’tür.[58] Belgrad’da şehir merkezine Müslüman olmayan hane sayısı 55’tir. Tahminî nüfus 275’tir.

b. Köy Nüfusu ve Yerleşme

Belgrad’da köy nüfusunda şehir nüfusunda olduğu gibi yazılan isimlerin müzevvec veya mücerred olup olmadıkları belirtilmemiştir. Bu sebeple tahmini köy nüfusu çıkarılırken tüm isimlerin bir haneye karşılık geldiği kabul edilmiştir. Boş olan köylerin fazlalığı dikkat çekicidir. Bunun nedeni savaşın etkisi ile bu köylerin boşalmış olmasından kaynaklanmaktadır. Kayıtlarda geçen 64 köyden 14 köy boşalmış köy durumundadır.[59] Boşalmış (hâli) köyler dışında mezraa olarak kaydedilen yerler de kayıtlarda vardır. Bunlar genelde yazıldığı köyün ekinliği olarak kaydedilmiştir. Dolna Ostrujniçe köyünün iki mezraası vardır. Bu mezraalar Dolna Ostrujniçe köyünün ekinliği olarak yazılmıştır.[60] Bazı köylerde kıptîlerin de yaşadığı tespit edilmiştir. Bu köyler Dolna Ostrujniçe[61] ve Vişiniçe[62] köyleridir. Ayrıca Çağlan köyünde kaydedilmiş dört kişi Velika köyünde oturmaktadır.[63] En kalabalık köy 54 hane ile Vişiniçe[64] köyüdür. Dolna İslaniç[65] 32 hane ile en kalabalık ikinci köydür. Geliri en fazla olan 22.600 akçe ile Vişiniçe köyüdür. 20.800 akçe ile de Vinçe köyü en fazla geliri olan ikinci köydür. Vinçe köyünün hane sayısı 26’dır. 16. Yüzyıl tahrir defterlerinde Belgrad köylerinde “baştina” çiftliklerinin fazlalığı dikkat çekmektedir. Fakat 1741 yılındaki bu tahrirde ise baştina kaydı tespit edilememiştir.

Belgrad’ın toplam 64 köyünde 443 hane bulunmaktadır. Toplam tahmini nüfusu 2.215 kişidir.[66] Şehir nüfusuna kıyasladığımızda kır nüfusunun çok az olduğu anlaşılmaktadır. Bunun en önemli nedeni savaştan dolayı köylerde can ve mal güvenliğinin kalmamasıdır. Köy halkı bundan dolayı kendi güvenliğini sağlayabilmek için şehir merkezine veya savaştan uzak olan bölgelere göç etmiştir. Köylerle ilgili bir diğer husus hiç Müslüman köy kaydının olamamasıdır. Kayda göre; Müslüman nüfusun tamamı şehir merkezindedir. Şehir merkezi ve köylerde toplam gayr-i müslim hane sayısı 498’tir. Bu haliyle tahmini gayr-i müslim nüfus 2.490’dır. Gayr-i müslim nüfusun 2.215’i köylerde ikamet etmektedir. Şehir merkezinde Müslüman hane sayısı 2.029’dur. Bu şekliyle tahmini Müslüman nüfus 10.145’tir.[67] Gayr-i müslim nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranı %20’dir. Belgrad’ın Avusturya’dan iki yıl önce alındığı düşünülürse şehir merkezine ciddi bir mülüman nüfus gelmiş olmalıdır. Ayrıca gayr-i müslim nüfus Müslüman nüfusa göre çok azdır. Belgrad ve civarının gayr-i Müslimlerin yoğun yaşadığı bir yer olduğu düşünülürse, savaşın gayr-i müslim nüfusun azalmasında önemli bir etken olduğu söylenebilir.

3. İktisadî Durum

Belgrad’ın iktisadî yapısına bakıldığında şehir merkezinde de tarımsal faaliyetlerin yapıldığı anlaşılmaktadır.[68] Ayrıca şehrin civarındaki bağlarda bağcılık faaliyetleri yapılmaktadır. Şehir civarındaki bağlardan bir kısmının askerlere verildiği kayıtlardan anlaşılmaktadır.[69] Şehir merkezinde alınan mukataa gelirlerine de bakılırsa sınaî üretim kolları da 1741 yılında Belgrad’da yaygındır.[70]

a. Mukataalar

1741 tarihinde Belgrad’da en fazla gelir getiren mukataa[71] Belgrad İskelesi’ndeki gümrüktür.[72] Gümrükten yıllık 1741 yılında 720.000 akçe gelir elde edilmektedir.[73] Belgrad bir tarafı ile Sava diğer tarafı ile Tuna nehrine bakan yüksekçe bir tepe üzerinde kurulmuş bir şehirdir. İki büyük nehrin kıyısında kurulmuş olmasından dolayı askerî ve sivil taşımacılığın yapıldığı önemli bir limana sahiptir.[74] Bu liman üzerinde kurulmuş olan gümrükten gelen giden her türlü mal ve diğer nesnelerden vergi alınmaktadır. İskele ve gümrük gelirleri toplam mukataa gelirleri içerisinde %46’lık bir paya sahiptir. Mukataa gelirlerinden ikinci büyük geliri tahmîs (kahve) mukataası oluşturmaktadır.[75] Belgrad’ın bir geçiş güzergâhı olması bu mukataa türünün yüksek olmasında etkili olmuştur. Doğudan veya Afrika taraflarından gelen kahvenin Tuna üzerinden Avrupa’ya sevk edilmesi sırasında Belgrad’da ki limanında kullanılması bu mukataanın önemini artırmıştır.[76] Tahmîs mukataası Belgrad mukataa gelirleri içerisinde %27’lik bir orana sahiptir.

1741 tarihinde Belgrad’daki diğer mukataa gelirleri bazargân mukataası[77] , şemhane (mumhane) mukataası[78], bâc-ı siyah ve bâc-ı pazar mukataası[79], ihtisap mukataası[80], kantar[81] ve kapan mukataası[82], boyahane[83] ve mahsul-i mâhî-i Tuna[84] mukataasıdır.[85] 1741 tarihinde Belgrad mukataalarından elde edilen toplam gelir 1.573.200 akçedir. Mukataa gelirleri Belgrad gelirleri içerisinde en büyük paya sahiptir. Şemhane ve boyahane gibi mukataaların olması Belgrad’da sınaî faaliyetlerin de icra edildiğinin kanıtıdır. Ayrıca nehirlerde yapılan balıkçılık faaliyetlerinin de mukataa gelirleri içerisinde önemli bir paya sahip olduğu görülmektedir. Balıkçılık ile ilgili nehirlerden alınan mukataa gelirleri Belgrad mukataa gelirleri içerisinde %8’lik paya sahiptir. Mukataa-i kantar ve bâc-ı siyah ve bâc-ı pazar mukataaları da yine %8’lik bir orana sahiptir.

b. Ziraî Üretim ve Öşür Durumları

Hububat Öşür ve Üretim Durumları

Belgrad köylerinde ve şehir merkezi civarlarında yoğun olarak tarımsal faaliyetler yapılmaktadır. Tarımsal faaliyetler içerinde en fazla üretim hububattadır. Hububat ürünleri içerisinde üretimi en çok olan gendum yani buğdaydır. 1741 tarihinde Belgrad’da toplam 30.000 kile (726.450 kg) buğday üretimi yapılmıştır. 3.750 kile buğdaydan öşür alınırken bunun akçe olarak tutarı 26.950 akçedir.[86] Buğday üretiminde Dolna İslaniç ve Vinçe köyleri 32.545 kg üretim ile en fazla üretim gerçekleştiren köylerdir. Belgrad merkezinde de 54.242 kg’lık üretim gerçekleşmiştir. Belgrad merkezin buğday üretimi kırsaldaki hiçbir köyde gerçekleşmemiştir. Bu da Belgrad ve civarında kayda değer bir tarımsal üretimin olduğunu göstermektedir. Vişiniçe, Velikasele, Gorna Moştaniç ve Sirmiç 27.121 kg üretimde en fazla üretim yapan diğer köylerdir. (Liste:2)

Buğdaydan sonra üretimi en çok yapılan hububat şair (arpa)’dir. 1741 yılında Belgrad’da 22.400 (542.416 kg) kile üretim gerçekleşmiştir. Belgrad merkezin üretimi 38.744 kg’dır. Köyler içerisinde Dolan İslaniç ve Vinçe 23.246 kg ile en fazla üretimi olan köydür. Kumodrag, Vişiniçe, Velikasele, Gorna Moştaniç köylerinin üretimi aynı olup 19.372 kg’dır. Şair üretimi Belgrad’da çok yaygındır. Köylerden şair üretimi olamayan köy yoktur. Şairden öşür olarak 2.800 kile alınmış olup bunun nakdî bedeli 19.030 akçedir. (Liste:2)

Çavdarın üretimi 1741 tarihinde Belgrad’da 13.168 kile (318.363 kg)’dir. Belgrad şehir merkezinin çavdar üretimi 23.246 kg’dır. Çavdardan alınan öşür miktarı 1.646 kile (13.168 kg)’dir. Toplam çavdardan elde edilen gelir 11.552 akçedir. 13.948 kg ile en fazla üretim yapan köy Dolna İslaniç’tir. Kumodrag ve Vinçe, Vişiniçe ve Velikasele diğer en fazla üretim yapan köylerdir. (Liste:2)

Erzen üretimi 1741 yılında toplamda 4.400 kile (106.546 kg)’dir. Toplam erzenden alınan öşür miktarı 550 kiledir. Toplam elde edilen 3.386 akçedir. Belgrad merkezin erzen üretimi 7.749 akçedir. Erzen Belgrad’da yaygın şekilde üretimi yapılan bir üründür. Üretim yapmayan köy yoktur. Erzen üretiminde de en çok üretimi Dolna İslaniç ve Vinçe köyleri yapmıştır. Her iki köyünde üretim miktarı aynı olup, 4.649 kg’dır. (Liste:2)

18 numaralı mufassal tahrir defterinde “hınta-i mısrî maa fasulye” şeklinde bir ürün kaydı daha bulunmaktadır. Hınta-i mısrînin tam olarak hangi ürünü karşıladığı tespit edilememiştir. Fasulye ise baklagiller grubunun önemli bir ürünüdür. Bu ürün grubu deftere sadece öşür miktarı olarak kaydedilmiştir. Yani bu ürünlerden ne kadarlık bir üretim yapıldığı tespit edilememektedir. Hınta-i mısrî maa fasulyeden 1741 tarihinde 42.334 akçe gelir elde edilmiştir. Belgrad merkezde de üretimi yapılan bu üründen 3.000 akçe öşür alınmıştır. Dolan İslaniç ve Vinçe köyleri en fazla öşür alınan köylerdir. Her iki köyden de toplam 1.800 akçe öşür alınmıştır. (Liste:3)

Şıra Üretimi ve Bağcılık

Belgrad’da şıra üretimi oldukça yaygındır. 1741 tarihli mufassal tahrir defterinde tespit edilen 64 köyden 12 tanesinde bağcılık yapılmayıp şıra üretimi de mevcut değildir.[87] Diğer köylerin tamamında bağcılık ve şıra üretimi yapılmaktadır. Bölgenin gayr-i müslim olmasından dolayı halk şıra üretimini daha çok şarap yapımında kullanmaktadır. Bu sebeple bağcılık bölgede yoğun olarak yapılmıştır. Eldeki defterin verdiği bilgilerin çok kısıtlı olmasından dolayı bağ başına ne kadar vergi alındığı tespit edilememektedir. Fakat şıradan alınan öşür ve üretim miktarını tespit etme imkânımız vardır. Belgrad şehir merkezinin civarında da bağcılığın yaygın olduğu tespit edilmiştir. Şehir merkezinin civarındaki bağlardan bazıları askerî görevlilere verilmiştir. Bu bağlardan bazılarının yeri de defterde ayrıca belirtilmiştir. Şehir merkezi yakınlarındaki bazı bağların da gayr-i müslimler tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir. 1741 tarihinde Belgrad’da 242.000 medre (13.629.440 kg) üretim gerçekleşmiştir. Öşür olarak alınan şıra miktarı 24.200 medredir. Toplam şıradan alınan öşür miktarı ise 123.250 akçedir. Köyler içerisinde en fazla üretimi 1.098.240 kg ile Vişniçe köyü gerçekleştirmiştir. İkinci en fazla üretim Boraka ve Vinçe köylerine aittir. Boraka’nın üretimi 760.320 kg’dır. Belgrad merkezin şıra üretimi ise 1.267.200 kg’dır. (Liste:2 ve Çizelge:6)

Kendir Kelem ve Piyaz Üretimi ve Öşrü

1741 tarihli mufassal tahrir defterinde bu üç ürün beraber kaydedilmiştir. Ayrıca öşür miktarı para olarak deftere kaydedildiğinden üretim miktarı da hesaplanamamıştır. Bu ürünleri tüm köyler üretmektedir. Köyler içerisinde en fazla öşür miktarı Dolna İslaniç, Kumodrag ve Vinçe köylerine aittir. Dolna İslaniç’ten 840, Vinçe’den 740, Kumodrag’dan 700 akçe alınmıştır. Belgrad merkezinden ise 1400 akçe alınmıştır. Kendir, kelem ve piyazdan toplam alınan öşür miktarı 19.308 alçedir. (Liste:3)

Bostan, Hîme ve Kettan Üretimi ve Öşrü

Bu ürünlerde deftere beraber olarak kaydedilmişlerdir. Belgrad’da bostan, hîme ve kettân öşrü olarak toplam 9.794 akçe öşür alınmıştır. Köylerde en fazla üretim yapan köylerden Dolna İslaniç’ten ve Vinçe köylerinden 480 akçe; Kumodrag, Velikasele, Gorna Moştaniç, Sirmiç köylerinde de 400 akçe öşür alınmıştır. (Liste:3-4)

Meyve Üretimi ve Öşrü

Belgrad’da meyve üretimi kaydına tüm köylerde rastlanılmamıştır. Tespit edilen 64 köyden 24 tanesinde meyve üretimi vardır. Deftere meyve “öşr-ü meyve” şeklinde kaydedilmiştir.[88] Deftere kaydedildiği şekliyle bakıldığında Belgrad’da ne kadarlık bir meyve üretimi yapıldığı ve alınan öşrün ne kadarlık bir üretimin karşılığı olduğu konusu çözülememektedir. Çünkü meyve üretimi ile ilgili deftere sadece alınan öşür miktarı kaydedilmiştir. Bir diğer husus tüm meyvelerin bir kalem altında “öşr-ü meyve” şeklinde verilmesidir. Bundan dolayı meyve cinsleri de tespit edilememektedir. Belgrad’da 1741 yılında alınan tüm meyve öşrü 1.459 akçedir. Belgrad merkezden alınan meyve öşrü 300 akçedir. Köyler içerisinde ise en fazla meyve öşrü alınan yerler Boraka[89], Ruşan[90], Vinçe[91], Rakofça[92]’dır. Boraka’dan 160 akçe diğer köylerden ise 120 akçe öşür alınmıştır. (Çizelge:3-4)

Bal Üretimi

1741 tarihli mufassal tahrir defterinde Belgrad’a bağlı tüm köylerde arıcılık faaliyetinin yapıldığı görülmektedir. Çünkü tüm köylerde bal üretimi vardır. Bal üretimi de deftere kaydedilirken alınan öşür miktarı kaydedilmiştir. Dolayısıyla gerçek üretim miktarını hesaplama imkanı yoktur. Belgrad’ın tamamından alınan bal öşrü miktarı 16.308 akçedir. Köyler içerisinde en fazla öşür alınan 760 akçe ile Dolna İslaniç[93] köyüdür. Vinçe[94] köyünün verdiği öşür miktarı 720 akçedir. Vişiniçe[95] , Kumodrag[96], Velikasele[97] ve Gorna Moştaniç[98] köyleri ise 600 akçe öşür vermektedirler. En az üretim yapan köy 28 akçe öşür veren Dirlupe köyüdür. Dolna İslaniç köyünde üretim en fazla iken Gorna İslaniç[99] köyündeki üretim ise en az üretim yapan ikinci köydür. Gorna İslaniç köyünden alınan bal öşür 40 akçedir. (Çizelge:3-4)

c. Belgrad’da Alınan Diğer Vergiler

İncelenen 1741 tarihli mufassal tahrir defterinde şahsa bağlı alınan vergilerden ilki ispenç resmidir. İspenç resmi veya “kapu resmi” diye zikredilen bu resim zımmî (Hristiyan, Yahudi vs.) reayadan alınan vergidir.[100] Birçok yerde evli olup olmadığına bakılmaksızın alındığı gibi bazı yerlerde sadece evli gayr-i Müslimlerden alınmıştır.[101] Bir gayr-i müslimin ispenç resmini verebilmesi için reâyanın cizye verebilme kabiliyetine sahip olması yani en az 300 akçelik malı olması gerekmektedir.[102] Hatta ispenç resmi ile cizye bazı bölgelerde tek bir vergiyi ifade etmekte olup ayrı ayrı toplanmamaktadır. İncelenen tahrir defterinde bu duruma benzer bir durum söz konusudur. Gayr-i müslim reayadan resm-i ispenç alınmışken, kayıtlarda cizye vergisine rastlanılmamıştır.[103] 1741 tarihinde Belgrad’ın merkezi de dahil olmak üzere alınan toplam ispenç resmi 12.375 akçedir. Kişi başı 25 akçe alınmıştır. Belgrad’da alınan ispenç resminde mücerred müzevvec ayrımı kayıtlarda mevcut değildir. Dolayısıyla kayıtlarda mücerred varsa bile tespit etme imkanı yoktur. Alınan ispenç resmi mücerred, müzevvec herkesten 25 akçe olarak alınmıştır.[104] (Çizelge:3-4)

1741 tarihinde Belgrad’da alınan bir diğer vergi hayvancılıkla ilgili olan “bid’atı maa pojik” vergisidir. Bu bazı defterlerde “bid’at-ı hınzır” yani domuz vergisi olarak da geçmektedir.[105] Pojik (bujik) domuz salhanesi yani kasaphanesi anlamındadır.[106] Aynı zamanda pojik özellikle Balkan Hristiyanlarında Hz.İsa’nın doğumu olarak kutlanılan bir bayramdır.[107] Bu vergiye pojik denmesinin sebebi bu verginin pojik vaktinde yani yılbaşında alınmasından dolayı olsa gerektir. Belgrad’da hem boğazlanan hem de beslenen hınzırdan vergi alınmaktaydı.[108] 1741 tarihinde Belgrad’da alınan hınzır vergisi 12.043 akçedir. Belgrad merkezden alınan hınzır vergisi 1.529 akçedir. Vinçe[109] köyü 695, Kumodrag[110] köyü 600 akçe hınzır vergisi vermektedir.[111] (Çizelge:3-4)

Belgrad’da 1741 tarihli mufassal tahrir defterinde kaydedilen bir vergide “mahsul-i göl” vergisidir. Üretilen veya avlanan balıktan alınan vergidir. Belgrad’ın iki tarafının nehir olması bazı köylerin nehir kenarında bulunmasına rağmen balıkçılık çok yaygın gözükmemektedir. Bu vergi sadece Belgrad merkezde ve Velikasele[112] köyünden alınmıştır. Her iki yerde de alınan vergi öşrü 100 akçedir. (Çizelge:3-4)

Belgrad’da otluk, Yoncalık ve çayırlık alanlar hayvansal etkinliklerde kullanılmaktadır. Bu sebeple de bu araziler belirli oranlarda vergiye tâbidirler. Hayvanlarını otlatmak için çayırlardan istifade etmek isteyenler çayır vergisi vermektedir. 1741 tarihli mufassal tahrir defterinde de çayır vergisi (resm-i çayır, mahsul-i çayır) adları altında alınmıştır. Belgrad merkezi dahil toplam 32 köyde çayır vergisi alınmıştır. Toplam alınan çayır vergisi 4.069 akçedir. Köyler içerisinde en çok çayır vergisini 600 akçe ile Beline[113] köyü daha sonrada 500 akçe ile Homeska[114] köyü vermektedir. Resm-i çayırla aynı doğrultuda kullanılan bir diğer vergi kalemi “mahsul-i bellût” vergisidir. Bazı defterlerde “mahsul-i koru” olarak da geçmektedir. Kopan Sancağı’nda bu vergi otlatılmaya götürülen her baş domuzdan alınmaktadır.[115] Bellût vergisi 1741 tarihinde Belgrad’da 11 köyden alınmıştır. Toplamda 1.254 akçe bu vergiden gelir elde edilmiştir. (Çizelge:3-4)

Osmanlı’da su veya yel ile dönen un değirmenlerinden alınan vergiye resmi âsiyâb denir.[116] Bu verginin miktarı muhtelif zamanlarda ve yerlerde farklılık göstermiştir. Bazı yerlerde hububat üzerinden alınırken bazı yerlerde ayda 5 akçe üzerinden yılda kaç ay dönerse o miktarda vergi tahsili yapılmaktadır. Miktar yine bölgelere göre farklılık göstermektedir.[117] Tam yıl yürüyen değirmenden 60 akçe, 6 ay yürüyen değirmenden 30 akçe alınmaktadır.[118] Üç ay dönerse 15 akçe alınırdı.[119] 1741 tarihinde Belgrad’daki değirmenler altı ay yürüyen değirmenlerdir. Çünkü değirmenlerin bâb sayıları da verilmiş ve bâb başı 30 akçe alınmıştır. En büyük değirmen Belgrad merkezdedir. 10 bâblı olan bu değirmenden 300 akçe vergi alınmaktadır. Mislotin[120] ve İstoynik[121] köylerinde ikişer değirmen vardır. Benu Sava[122] köyünde 3 bâblı 90 akçelik bir değirmen bulunmaktadır. Velikasele[123] köyünde 4 bâblı 120 akçe vergi veren bir değirmen mevcuttur. Belgrad’da alınan toplam değirmen vergisi 1.320 akçedir. (Çizelge:3-4)

Belgrad’da alınan bir diğer vergi türü de arızî vergilerdir. Bu vergiler zuhurata tâbi vergilerdendir. Yani ne zaman tahakkuk edip tahsil edileceği belli olmayan vergilerdir. Bu yüzden tahmini olarak deftere yazılabilirler. Ayrıca tahrir defterlerinde “tayyârât” adıyla da geçmektedir.[124] Bu vergilere bâd-ı hevâ türü vergiler denilmektedir. 1741 tarihinde bâd-ı hevâ türü vergiler 18 numaralı mufassal tahrir defterinde “bâd-ı hevâ ve resm-i arus ve resm-i fuçı ve cürm-i cinayet” şeklinde kaydedilmiştir.[125] Yani bâd-ı hevâ türü vergiler tek tek verilmeyip topluca verilmiştir. Bâd-ı hevâ türünden vergiler 1741 yılında Belgrad’ın toplamında 29.390 akçe toplanmıştır. Köyler içerisinde Bariç[126], Kumodrag[127], Gorna Moştaniç[128], Velikasele[129] , Vişiniçe[130], Sirmiç[131] ve Çağlan[132] köyleri 1.000 akçe üzerinde bâd-ı hevâ türü vergi alan köylerdir. Belgrad merkezde ise bu vergi türü 2.000 akçe olarak alınmıştır. (Çizelge:3-4)

Adet-i deştbâni vergisi “cerâim-i hayvanat” olarak da bilinir. [133] Herhangi bir şahsın at veya davarı başka bir kişinin ekinine girdiğinde ödediği cerîme yani para cezasıdır. Zarar gören ekin sahibine hayvan sahibi tazminat ödediği gibi hayvanlarına sahip olamayarak başkasının malına zarar verdiğinden dolayı kendisine “beşer ağaç dahi” vurulması da emredilmiştir.[134] 1741 yılında deştbâni vergisi incelenen defterde Belgrad için kaydedilmiştir. Belgrad’ın toplamında adet-i deştbâni vergisi olarak 3.231 akçe vergi tahsil edilmiştir. (Çizelge:3-4)

Bir şehre gelen ve yerleşik olarak oturmayan ve bir yerden bir yere gezen bir nev’i göçebe hayat yaşayan insanlardan mahsul-i haymengâh (konar- göçerler- çadırlılar) vergisi alınmıştır. İncelenen 1741 tarihli mufassal tahrir defterinde de haymengâh vergisi kaydedilmiştir. Tespit edilen köyler içerisinde toplamda dokuz köyde bu vergi türü alınmıştır. Resnik köyü[135], Bele- virele köyü[136], Banu- Sava köyü[137] , Belo-Potik köyü[138], Ripeşte köyü[139] 30 akçe, Edinova köyü[140] 100 akçe, Kumograd köyü[141] 50 akçe, Yayinçe köyü[142] 40 akçe mahsul-i haymengâh vergisi vermiştir. 1741 yılında bu vergi Belgrad toplamında 340 akçe olarak tahsil edilmiştir. Göçebelerden yerleştikleri yerlerde ziraat yapan olursa onlardan da tapu resmi alınmaktadır. Bunun haricinde çiftlik tasarruf eden reaya sipahisine resm-i tapu adı altında miktarı mahalline göre değişen bir defaya mahsus olmak üzere bir resim ödemek zorundadır. Bu çoğunlukla arazinin bir yıllık mahsulatı olarak telakki edilmiştir. Tapuyu ödeyen reaya ölünceye kadar çiftliğini tasarruf eder sonra oğluna bırakabilir. Ölenin oğlu sipahiye tekrar tapu resmi vermez. Ölen reayanın oğlu yoksa çiftlik kardeşlerine paylaştırılırdı. Bu durumda kardeşler sipahiye tapu resmi verirler. Tapu resmini ödeyen toprağın mülkiyetini değil yalnızca tasarruf hakkını elde etmiştir.[143] 1741 yılında Belgrad’da Gorna İslançe[144], Süha-Jelejnik[145], Dolna Dolan[146] ve Manastır-ı Vavdine[147] dışındaki tüm köylerde tapu resmi alınmıştır. Toplamda alınan tapu resmi miktarı 27.140 akçedir. (Çizelge:3-4)

Belgrad’da üretiminden öşr-ü şıra” bağcılık yapılan tarladan da resm-i âveng adı altında vergi alınmaktadır. Bağ üretimi neticesi öşrünü veren raiyyet ayrıca bağı için 2 akçe âveng vergisi verir. Bu vergi dönüm başı verilmektedir.[148] Bu vergi 1741 yılında Belgrad’da dokuz köyden alınmıştır. Bu köylerden en fazla resm-i âveng veren Rozaniç[149] köyüdür. Rozaniç köyü 120 akçe âveng resmi vermiştir. Belo- Potik[150] köyü ise 60 akçe, Resnik[151], Kumodrag[152], Yayinçe[153], Bele- Virele[154], Ripeşte[155], Benu- Sava[156] köyleri ise 20 akçe resm-i âveng vermişlerdir. Toplamda 300 akçe âveng vergisi toplanmıştır. (Çizelge: 3-4)

1741 yılında Belgrad’da arızî vergiler içerisinde değerlendirilen ve deftere “Beytü’l-mâl ve mâl-i gâib ve mâl-i mefkûd ve yave ve kaçgun ve avalak” adı altında vergi toplanılmıştır. Bu vergiden 1741 tarihinde Belgrad’da 115.535 akçe toplanmıştır. Mirasçısı bulunmayan tereke beyt’ül-mâlden sayılır, vâris üç aya kadar ortaya çıkmazsa mirasa hazine el koyar. Ancak mirasçı, tereke hazinede de olsa mirasçılığını ispatlarsa bunu almaya hak kazanır. Mirasçı ülke içinde ise mâl-i gâib, başka ülkede olup yeri bilinmezse mâl-i mefkûd hükmüne girer. Tereke, beytü’l-mâlciye bu durumda bir sene bekletildikten sonra verilir.[157] Bir tımar arazisinde başı boş olarak tutulan hayvan demektir.[158] Böyle hayvanlar bir ay bekletildikten sonra sahibi çıkmazsa bulana ait olur ve ondan resm-i yave veya resm-i kaçgun adında bir vergi alınır.[159] Belgrad merkezde beytü’l-mâl vergisi 50.000 akçe toplanmıştır. Dolna İslaniç ve Vinçe köyleri 3.000 akçe, Kumodrag, Velikasele, Vişiniçe, Gorna Moştaniç ve Sirmiç köyleri ise 2.500 akçe beytü’l-mâl vergisi toplamışlardır.[160] (Çizelge:3-4)

1741 tarihinde Belgrad’da mukataa gelirlerinden elde edilen miktar 1.573.200 akçedir. Şehir merkezinden gelen gelir ise 83.000 akçedir. Köylerden alınan vergi miktarı 393.800 akçedir. Belgrad’ın 1741 yılındaki toplam geliri mukataa gelirleri dahil 2.050.000 akçedir. Mukataa gelirleri hariç Belgrad merkez ve köylerinin geliri ise; 476.800 akçedir. Mukataa gelirleri hariç tutulduğunda Belgrad merkezi ve köylerden elde edilen 476.800 akçelik gelir içerisinde en fazla pay alan şıra üretimidir. Şıra öşrü 123.250 akçedir. Toplam gelir içerisindeki payı %25,4’tür. Gelir içindeki en fazla gelir getiren diğer vergi beytü’l-mâl türü vergilerdir. Beytü’l-mâl türü vergilerden elde edilen toplam gelir 115.535 akçe olup toplam gelir içerisindeki oranı %23,8’tir. Zarurî tüketim ürünlerinden olmasına rağmen buğdayın üretimi hem az hem de toplam gelir içerisindeki payı düşüktür. Buğdaydan alınan 26.950 akçe gelirle toplam gelir içerisindeki oranı %5.6’tır. Hububat ürünleri içerisinde “hınta-i mısrî maa fasulye” üretiminin fazla olması da dikkat çekicidir. Hınta-i mısrî maa fasulyenin toplam gelir içindeki payı %8,7’dir. Elde edilen gelir ise 42.334 akçedir. Köylerden ve Belgrad merkezinden elde edilen 476.800 akçelik (mukataalar hariç) gelirin %17’lik kısmı Belgrad şehir merkezinden %83’lük kısmının ise köylerden elde gelir oluşturmaktadır. Mukataalar Belgrad gelirleri içerisinde en fazla olan gelir kalemidir. Belgrad merkezinden ve köylerinden elde edilen 476.800 akçe gelir mukataa gelirlerinin ancak %31’lik bir kısmına tekabül etmektedir. Dolayısıyla mukataa gelirleri Belgrad açısından büyük önem arz etmektedir. Üretimin düşük olmasında savaştan yeni çıkılmış olmasından dolayı bazı köylerin boşalmış olması ve halkın köylerden daha güvenli yerlere göç etmiş olması da etkilidir. (Çizelge: 3-4)


Sonuç

1739 yılında imzalanan Belgrad anlaşmasıyla Belgrad yeniden Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Belgrad’ın alınmasından sonra kale ve çevresinin tamir ve imar işleri yapıldığı gibi, aynı zamanda Belgrad ve civarındaki köylerle ilgili tahrir çalışması da yapılmıştır. 18. Yüzyıl sonlarına doğru Osmanlı tahrir geleneğinin sona ermeye başladığı düşünülürse, makalede bahse konu tahrirlerin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Üretimde en fazla gelir elde edilen kalem şıradır. Belgrad’ın Hristiyan olması, halkın üzüm şırasını şarap yapımında kullanması şıra üretiminin fazla olmasında etkili olmuştur. Ayrıca alınan vergi kalemlerinde en fazla pay beytü’l-mâl vergisidir. Fakat üretimin Belgrad’da savaştan dolayı düşük olduğu düşünülmektedir. Halkın en önemli tüketim ürünlerinden birisi olan buğdayın toplam üretim içindeki payı %5,6’dır. Halbuki 16. Yüzyılda Belgrad’da en fazla üretimi yapılan ürün Buğdaydır. Üretimdeki azalmanın nedeni uzun süren Osmanlı- Avusurya savaşları ve can güvenliğinden dolayı halkın köylerini terk etmesidir. 1740 tarihinde Belgrad’ın gelirlerinde mukataalar en önemli gelir kalemi olmuştur. Mukataa gelirleri içerisinde “Gümrük ve İskele” mukataası 720.000 akçe ile en büyük paya sahiptir. 16. Yüzyıl tahrir kayıtlarında tespit edilemeyen “Tahmis” (Kahve) mukataası 1740 tarihli tahrir defterinde kaydedilmiştir. Mukataa gelirleri içerisinde gümrük ve iskele mukataasından sonra 432.000 akçe ile en fazla gelir elde edilen ikinci kalemdir.





Kaynaklar

  • Arşiv Kaynakları
  • <em>Kuyûd-i Kadime Arşivi</em>
  • Numaralı Mufassal Tahrir Defteri
  • Numaralı Mufassal Tahrir Defteri
  • Numaralı Mufassal Tahrir Defteri
  • <em>Başbakanlık Osmanlı Arşivi</em>
  • Numaralı Mufassal Tahrir Defteri
  • Numaralı Mufassal Tahrir Defteri
  • Numaralı Mühimme Defteri
  • Numaralı Mühimme Defteri
  • <em>Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi</em>
  • Numaralı Evkaf Defteri (11. Sayfa, 13. Sıra)
  • Kitaplar
  • Akdağ, Mustafa, Türkiye’nin İktisâdî ve İçtimâî Tarihi, c.1, Ankara, 1999.
  • Akgündüz, Ahmet, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukukî Tahlilleri, c.5, İstanbul, 1992.
  • Emecen, Feridun, XVI. Asırda Manisa Kazası, Ankara 1989.
  • Gürsel, Haluk F., Tarih Boyunca Türk Rus İlişkileri, İstanbul 1968.
  • İlgürel, Mücteba, “I. Mahmud” Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.11, Çağ Yayınları, 1989.
  • İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.1, Eren Yayıncılık 2000.
  • Jorga, Nicolea, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.4, Yeditepe Yayınları, 2012.
  • Kankal, Ahmet, 16. Yüzyılda Çankırı Sancağı, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1993 (Yayınlanmamış Doktora Tezi).
  • Kanunname-i Ali Osman, haz: Abdülkadir Özcan İstanbul 2007.
  • Karagöz, Hakan, 1737- 1739 Osmanlı- Avusturya Harbi ve Belgrad’ın Geri Alınması, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta 2008.
  • Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya, TTK, Ankara, 1990.
  • Kurt, Yılmaz, XVI. Yüzyılda Adana Tarihi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), 1992.
  • Özen, Şükrü, “Abdullah Paşa (Muhsinzade)” Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.1, Yapı Kredi Kültür Yayınları, 1999.
  • Roider, Karl, Austria’s Eastern Question 1700- 1790, New Jersey, 1982.
  • Sami ve Şakir ve Suphi; Tarih, İstanbul, 1198.
  • Şem’dânizâde Fındıklılı Süleyman Efendi, Tarih-i Mür’it- Tevârih, (Neşr. M. Münir Aktepe), C.I, İstanbul 1976.
  • Toksoy, Cemal, “Mehmed Paşa (Yeğen)” Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi, C.2, Yapı Kredi Kültür Yayınları, 1999.
  • Türkmen, İlhan, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2014.
  • Ünal, Mehmet Ali, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), TTK, 1989.
  • Zinkeisen Johann, Wilhelm, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.5, Yeditepe Yayınları, 2011.
  • Makaleler
  • Altun, Erman, “Tekirdağ Adetlerinde Bocuk Gecesi ve Sedenka” Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, Prof. Dr. Şükrü Elçin Armağanı, Y.29/1-2, Ankara 1993, s.34-51.
  • Aslantaş, Selim, “Belgrad-ı Dâr’ul-Cihad” Türkiyat Araştırmaları, Hacettepe Üniversitesi, Sayı.15, Güz 2011.
  • Barkan, Ömer L., “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi”, Türkiyat Mecmuası TM,X, 1951- 1953, s.1-26.
  • Bulduk, Üçler, “16. Yüzyılda Çorum Sancağı’nın İdarî Yapısı” Türk Kültür Tarihi İçerisinde Çorum Sempozyumu, Çorum 1998, s.19-41.
  • Çoban, Erdal, “Kopan Sancağı’nın (Macaristan) 16. Yüzyıldaki Ekonomik Gelişmesi Üzerine” OTAM, Sayı:17, Ankara 2005, s.125-140.
  • Gökbilgin, M. Tayyip, “Nahiye” İslam Ansiklopedisi, C. IX, s.37-39.
  • Kallek, Cengiz, “Kile” TDVİA, C.25, 568- 571.
  • Genç, Mehmet, “Mukataa”, TDVİA, C.31, s.129-132.
  • N. Çağatay, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Reâyadan Alınan Vergi ve Resimler” AÜDTCFD, V/5, 1947, s.483-511.
  • Sahillioğlu Halil, “Bâd-ı Hevâ” TDVİA, C.4, 1991, s.416-418.
  • Sevinç, Tahir, “Belgrad Kalesi’nde Tamir ve İmar Faaliyetleri (1740-1743)”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 32, Ağustos 2014.
  • Şahin, İlhan, “Nahiye” TDVİA, C.32, 2006, s.306-308.
  • Taşkın, Ünal, “Osmanlı Devleti’nde Hayvanlardan Alınan Vergiler”, I. Ulusal Veteriner Hekimliği Tarihi ve Mesleki Etik Sempozyumu Bildirileri 30 Mart-1 Nisan 2006, (edt: Abdullah Özen), Elazığ 2006, s.231-240.
  • Taşkın, Ünal, “Rüsum-ı Örfiye”, Tarih Okulu, 14, 2013, s.55-73.
  • Türkmen, İlhan, “16. Yüzyılda İskilip Kazası”, Dünü Bugünü ve Yarını İle İskilip Sempozyumu, 9-11 Ekim 2014 (Basımda).

Dipnotlar

  1. İlhan Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2014, (Yayınlanmamış doktora tezi) s. 312-313.
  2. Selim Aslantaş, “Belgrad-ı Dâr’ul-Cihad” Türkiyat Araştırmaları, Hacettepe Üniversitesi, Sayı.15, Güz 2011, s. 13 .
  3. Türkmen, Belgrad Kazası, s. 314.
  4. Aslantaş, “Belgrad” s. 32.
  5. Hakan Karagöz, 1737- 1739 Osmanlı- Avusturya Harbi ve Belgrad’ın Geri Alınması, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta 2008, s. 14.
  6. Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, TTK, Ankara, 1990, s. 21; Haluk F. Gürsel, Tarih Boyunca Türk Rus İlişkileri, İstanbul 1968, s. 55; Karagöz, Belgrad’ın Geri Alınması, s. 14.
  7. Karl Roider, Austria’s Eastern Question 1700- 1790, New Jersey, 1982, s. 6.
  8. Karagöz, Belgrad’ın Geri Alınması, s. 14.
  9. Mücteba İlgürel, “I. Mahmud” Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.11, Çağ Yayınları, 1989, s. 140.
  10. Johann Wilhelm Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.5, Yeditepe Yayınları, 2011, s. 462; İlgürel, “I. Mahmud” s. 139.
  11. Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.5, s.474; Nicolea Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.4, Yeditepe Yayınları, 2012, s. 348.
  12. Şem’dânizâde Fındıklılı Süleyman Efendi, Tarih-i Mür’it- Tevârih, (Neşr. M. Münir Aktepe), C.I, İstanbul 1976, s. 63-64.
  13. Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C. 5, s. 469-470.
  14. Sami ve Şakir ve Suphi; Tarih, İstanbul, 1198, s. 93, 95.
  15. Tarih-i Mür’it- Tevârih, I, s. 67-68.
  16. Bkz: Şükrü Özen, “Abdullah Paşa (Muhsinzade)” Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.1, Yapı Kredi Kültür Yayınları, 1999, s. 29.
  17. Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.4, s. 353-354.
  18. Niş’in düşmesi Avusturya tarafında ciddi endişelere yol açmıştır. Niş’in düşmesinden sorumlu tutulan General Doksat ve Niş Muhafız subayları Belgrad’a gelince hemen tutuklanmışlardır. Savaş mahkemesinde yargılanan General Doksat idam edilmiş ve servetine el konulmuştur. Bkz: Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.5, s. 507.
  19. Bkz: Cemal Toksoy, “Mehmed Paşa (Yeğen)” Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi, C.2, Yapı Kredi Kültür Yayınları, 1999, s. 173-174.
  20. İlgürel, “I. Mahmud” s. 140.
  21. Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.4, s. 357.
  22. Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.4, s. 364.
  23. Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.5, s. 548.
  24. Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.5, s. 568-570.
  25. Tarih-i Mür’it- Tevârih, I, s. 93-94.
  26. Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C.4, s. 365-366.
  27. Belgrad’ın tekrar Osmanlı hakimiyetine alınmasından sonra Belgrad tahrir edildiği gibi aynı zamanda savaştan dolayı hasar gören Belgrad Kalesi’de tamir edilmiştir. Bu husus Tahir Sevinç’in makalesinde işlendiği için burada tekrar konu edilmemiştir. Savaştan sonra Belgrad Kalesi’nin tamiri ve kalenin tamiri için vazife alan hizmet erbabı için bkz: Tahir Sevinç; “Belgrad Kalesi’nde Tamir ve İmar Faaliyetleri” SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 32, Ağustos 2014, s. 111-130.
  28. 6. ve 17. Yüzyıllarda Semendire Sancağı içerisinde kaza olarak tahrir edilmiştir. 18. Yüzyılda da durum farklı değildir. Aynı yıl Semendire ve diğer kazalarının da tahrir edildiği tespit edilmiştir. İlgili tahrir Kuyûd-i Kadime arşivinde 17 numaralı mufassal tahrir defteridir. Bu defterde Belgrad ile ilgili bilgiler mevcut değildir. Belgrad 18 numaralı mufassal tahrir defterinde kaydedilmiştir. 17 numaralı mufassal tahrir defterinde kaydedilen yerleşim birimleri şunlardır: Nahiye-i Resava, Nahiye-i Pojarefçe (Luçiçe), Nahiye-i Omol, Nahiye-i Boreçe, Nahiye-i Milava, Nahiye-i İzvizd, Nahiye-i Güvercinlik, Nahiye-i Hram’dır. Bkz: TADB. TTD (Tapu Arşivi Dairesi Başkanlığı), 17, s. 1-7.
  29. Belgrad ile ilgili tahrir defterleri hakkında bilgi için bkz: Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 1-9
  30. TADB. TTD, 18, s. 2.
  31. “Bir sureti liecli’t-te’yîd ba’de’l-kayd Baş Muhasebeye dahi kezâlik kayd içün Divândan ilmü haber olmak üzere aynı bir sureti muhasebe-i merkûmeye virilmek fermân-ı âlî buyuruldığı işbu defter-i mufassalla sebt olundı tahriren fi’lyevmü’s-sânî ve’l-işrîn min şehr-i Cemaziyelevvel sene erbaa ve hamsîn ve miete ve elf ” (hicri 1154) (m.6 Ağustos 1741). Bkz: TADB. TTD, 18, s. 3.
  32. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 41 vd.
  33. Defterde “Nahiye-i Belgrad-ı Dâr’ul-Cihad” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 4.
  34. “Derdest-i Liva-i Semendire, Nahiye-i Belgrad” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 417, s. 1.
  35. Feridun Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazası, Ankara 1989, s. 110; Üçler Bulduk, “16. Yüzyılda Çorum Sancağı’nın İdarî Yapısı” Türk Kültür Tarihi İçerisinde Çorum Sempozyumu, Çorum 1998 s.23; M. Tayyip Gökbilgin, “Nahiye” İslam Ansiklopedisi, C. IX, s.36-37; İlhan Türkmen, “16. Yüzyılda İskilip Kazası”, Dünü Bugünü ve Yarını İle İskilip Sempozyumu, 9-11 Ekim 2014, İskilip, s. 2.
  36. İlhan Şahin, “Nahiye” TDVİA, c.32, 2006, s. 307.
  37. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 42.
  38. BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi), TT, 978, s. 881.
  39. TADB. TTD, 18, s. 4.
  40. Kanunname-i Ali Osman, haz: Abdülkadir Özcan İstanbul 2007, s. 11.
  41. Mevleviyetin en düşüğü Devriye Mevleviyeti idi ki; Maraş, Anteb, Bosna, Sofya, Belgrad, Bağdad bu tür mevleviyetlerden bir kaçıydı. Dolayısıyla Belgrad’daki kadı mevleviyet payesinde olup Mevleviyetin en alt pâyesi olan Devriye Mevleviyeti pâyesinde idi. Bunlara bağlı ayrıca kazalar vardı ki, “molla” durumundaki büyük kadılar buralara “nâipler” gönderirler idi. Bkz. Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisâdî ve İçtimâî Tarihi, c.1, Ankara, 1999 , s. 96.
  42. “Belgrad Monlasına ve Budin Eyaletindeki kadılara hüküm ki” Bkz. BOA. MD, 82, hk:206 (M.1618) ayrıca Bkz. BOA. MD, 93, h: 245.
  43. TADB. TTD, 18, s. 18.
  44. 585 tarihinde Belgrad’da 25 müslüman mahallesi, 7 gayr-i müslim mahallesi kaydı vardır. Bkz: TDAB. TTD, 184, s. 192a vd.
  45. “Mahalle-i Cami-i Şerif Bayram Bey tamiriyesine Atik Mustafa Efendi” Bkz: TADB. TTD, 18, s. 28; “Mahalle-i Cami-i Şerif Hacı Pîri Belgrad Defterdarı Ahmed Efendi ta’mir etmiştir” Bkz: TADB. TTD, 18, s. 21.
  46. “Mahalle-i Sava cemaat-i gebrân” şeklindedir. Bu mahallede 5 hane kayıtlıdır. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 39.
  47. Bu cemaatler defterde şunlardır: “Cemaat-i kıptiyân (2 hane), Cemaat-i gebrân der varoş (3 hane), Cemaat-i yahudiyân der varoş-ı Belgrad (45 hane)” TADB. TTD, 18, s. 38-39.
  48. “Mahalle-i Cami-i Şerif Merhum Bayram Bey der Varoş” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 184, s. 190b.
  49. “Mahalle-i Cami-i Şerif Turgud Bey Ağa-i Dâr’us-saade” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD. 18, s. 18.
  50. Barkan’ın bir hâne için teklif ettiği 5 çarpanı Belgrad Kazası’nın nüfusunu tahmini olarak tespit etmemizde de kullanılmıştır. Buna göre haneler 5 ile çarpılmış ve varsa mücerred nüfus buna ilave edilmiştir. Bkz: Ömer L. Barkan, “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi”, Türkiyat Mecmuası TM,X, 1951- 1953, s. 11-12.
  51. “Mahalle-i Cami-i Şerif Abdi Paşazade Ali Paşa” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 19.
  52. “Mahalle-i Cami-i Şerif Hacı Pîri Belgrad defterdarı Ahmed Efendi tamir etmiştir” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 21.
  53. TADB. TTD, 18, s. 28.
  54. “Mahalle-i Cami-i Şerif Kayayaran dest-i el-Küttâb Mustafa Efendi tamir etmiştir” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 35.
  55. “Mahalle-i Cami-i Şerif Tabahane hal-i taraf-ı mîriden tamir olmuştur” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 37.
  56. “Cemaat-i Yahudiyân der- Varoş-ı Belgrad” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 38-39.
  57. “Cemaat-i Kıptiyân” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 39.
  58. TADB. TTD, 18, s. 39.
  59. Boşalmış olan köyler Zetun, Suha- Jelejnik, Ustublene, Homeska, Brusnik, Gorna İslaniçe, Hüseyinofça, Sokolok, Vidokoyça, Modavaç, Dolan Dolan, Gorna Dolan, Direnevaç ayrıca birde Vavdine adındaki manastır 1500 akçe gelire sahip olsa da boş olarak kaydedilmiştir. Bkz: Liste:1.
  60. “Mezraa-i Zeman karye-i mezburenin ekinliğidir 20” “Mezraa-i Tumak (?) karye-i mezburenin ekinliğidir 20” Bkz: TADB. TTD, 18, s. 61.
  61. Toplam 16 haneden 4 hane kıptîdir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 61.
  62. Toplam 54 haneden 2 hane kıptîdir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 62.
  63. TADB. TTD, 18, s. 63.
  64. TADB. TTD, 18, s. 62.
  65. TADB. TTD, 18, s. 66.
  66. Bkz: Liste:1.
  67. Bkz: Çizelge:1.
  68. Şehir civarında buğday, şair, çavdar, alaf, erzen, fasulye, kendir, kelem, piyaz, balcılık, meyve, bostan üretimi yapılmaktadır. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 40.
  69. “Bağ, Mehmet, Kethüda-i Dizdar, 7 Vukiyye” “Bağ, Ali Ağa, Ser- Barutciyan-ı Yerlüyan, 12 vukiyye”, “Bağ, İbrahim, Miralay-ı Varad, Kaya Burç, 4 vukiyye” Bkz: TADB. TTD, 18, s. 39.
  70. TADB. TTD, 18, s. 40.
  71. Mukataa XV. Yüzyılın ortalarından başlayarak XIX. Yüzyılın ortalarına kadar geçerli olan mukataa terimi; devlete ait bir kısım vergi ve resimlerin belirli bir meblağ karşılığında iltizama verilmesidir. Özellikle XVI. Yüzyılda mukataa devlete ait çeşitli gelir gruplarının özel şahıslar ya da kurumlar eliyle belli bir zaman dilimi ve meblağ mukabilinde toplanması ve devlet hazinesine teslimini ifade eder. Bkz: Mehmet Genç, “Mukataa”, TDVİA, C.31, s. 129; Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 232-233.
  72. 741 (.h.1153) tarihli Ahmed Efendi İbn-i İbrahim Efendi Vakfı’na ait Belgrad İskelesi’nde gümrük binaları olarak kullanılan dükkan ve han bulunmaktadır. Vakfiye’de “…mahruse-i Belgrad’ın birun varoşunda vaki’etraf-ı erba’ası lede’l-ahali ve’l-ciran ma’lümu’l-hudud kırk bir aded fevkânî oda ve on beş bab mağazalı dükkân ve otuz aded sade dükkân ve bir kahvehane ve bir kebir ahır ve bir sağır ahuru müştemil gümrük hanı demekle ma’ruf bir kıt’a mülk hanımı ve yine mahrusa-i mezburede vaki’ birun varoşunda Nehr-i Tuna canibinde etraf-ı erba’ası lede’l-ehali ve’l-ciran ma’lumu’l-hudud halen gümrük olan sekiz bab tahtanî oda ve dört matbah ve vasatında dört bab oda ve ittisalinde dört bab fevkanî oda ve iki tahtanî oda ve iki matbah ve mukabilinde Nehr-i Tuna’ya varınca…” şeklinde geçer. Bkz: VGMA, 731, sayfa 11, sıra 13.
  73. “Mukataa-i Gümrük-i İskele-i Belgrad fî sene kıymet 720.000” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 40
  74. İncelenen 1741 tarihli tahrir defterinde Tuna’dan ve Sava’dan öte yakaya geçişlerde ne kadarlık bir vergi alınacağı hususu kaydedilmemiştir. Fakat 1536 tarihli tahrir defterindeki kanunnamede “Engürüs vilayetinden gemi ile su yüzünden meta’ gelse ve gitse…” denilerek her türlü geliş ve gidişte vergi alınacağı kaydedilmiştir. Bkz: BOA. TT, 187, s. 3; Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad, s. 239.
  75. “Mukataa-i Tahmîs fî sene kıymet 432.000” şeklindedir. Bkz: TADB. TTD, 18, s. 40.
  76. 6. Yüzyıl tahrir defterlerinde Belgrad mukataaları arasında tahmîs geçmemektedir.
  77. “Mukataa-i Bazargân fî sene kıymet 12.000” şeklindedir.
  78. “Mukataa-i Şemhane fî sene kıymet 24.000” şeklindedir.
  79. “Mukataa-i bâc-ı siyah ve bâc-ı Pazar fî sene kıymet 120.000” şeklindedir.
  80. “Mukataa-i ihtisab ve eczâiye fî sene kıymet 12.000” şeklindedir.
  81. “Mukataa-i Kantar fî sene kıymet 120.000” şeklindedir.
  82. “Mukataa-i Kapan fî sene kıymet 12.000” şeklindedir.
  83. “Mukataa-i Boyahane fî sene kıymet 1.200” şeklindedir.
  84. “Mukataa-i mahsul-i mâhî-i Tuna-i Belgrad’da Tekürdelen ile nehr-i Pojeça’da dörtte bir alınur fî sene kıymet 120.000” şeklindedir.
  85. Mukataa türleri ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz: Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad, s. 232-245.
  86. 471 tarihli tahrir defterinde ürünlerden alınacak öşür miktarı belirtilmemiştir. Bundan dolayı daha önceki tahrir defterlerine müracaat edilmiştir. 1561 tarihli mufassal tahrir defterinde Belgrad’daki hububat öşrü ile ilgili olarak “bir raiyyet yazıldığı karyede ziraat eylese buğdayda ve darıda ve arpada ve çavdarda yedide veya sekizde bir öşür verir” demektedir. Şayet köylü bağcılık yapıyorsa ve şıra öşrü verecekse aynı defterde “bir raiyyet yazıldığı köyde bağ dikse on medrede bir medre öşür verüb…” demektedir. Bkz: BOA. TT, 361, s.3-4. Buna göre hububat üretiminde 1/8, şıra üretiminde 1/10 öşür alınmıştır. 1741 tarihli mufassal defterde öşrün hangi oranlarda alındığı kaydedilmediğinden dolayı bu çalışmada hububat ürünleri için 1/8, şıra üretimi için 1/10 öşür miktarı olarak kabul edilmiştir. 1741 Tarihli mufassal tahrir defterinde öşür miktarları kile olarak, şıra ise medre olarak alınmıştır. 16. Yüzyıl tahrir defterinde Belgrad için kullanılan öşür ölçütü loknadır. 18. Yüzyılda ise bu ölçütün değiştiği görülmektedir. Fakat defterde Belgrad’da (Semendire Sancağı) kullanılan kilenin kaç İstanbul kilesine denk geldiği kaydedilmiştir. Fakat 15 ve 16. Yüzyıllarda Semendire kilesi İstanbul kilesine eşittir. Bkz: Cengiz Kallek, “Kile” TDVİA, C.25, s.569. İstanbul kilesi de 18 okka, 350 dirhem= 24,215 kg’a denk gelmektedir. Bkz: Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.1, Eren Yayıncılık 2000. İlgili çalışmada bu sebeple hububatta üretim hesaplanırken İstanbul kilesi kullanılmıştır. Şıra öşründe kullanılan bir medre= 10 pinte= 44 okka= 56,32 kg’dır. Bkz: Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, C. 5, s. 354.
  87. Şıra üretimi yapılmayan köyler; Zetun, Suha-Jelejnik, Ustublene, Homeska, Gorna İslaniçe, Brusnik, Hüseyinofça, Sokolok, Vidokoyça, Modavaç, Dolna Dolan ve Manastır-ı Vavdine.
  88. TADB. TTD, 18, s. 40.
  89. TADB. TTD, 18, s. 46.
  90. TADB. TTD, 18, s. 45.
  91. TADB. TTD, 18, s. 67.
  92. TADB. TTD, 18, s. 69.
  93. TADB. TTD, 18, s. 66.
  94. TADB. TTD, 18, s. 67.
  95. TADB. TTD, 18, s. 62.
  96. TADB. TTD, 18, s. 41.
  97. TADB. TTD, 18, s. 65.
  98. TADB. TTD, 18, s. 72.
  99. TADB. TTD, 18, s. 66.
  100. N. Çağatay, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Reâyadan Alınan Vergi ve Resimler” AÜDTCFD, V/5, 1947, s. 507.
  101. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 215.
  102. N. Çağatay, “Osmanlılarda Reayadan Alınan Vergiler” s. 507.
  103. Bu durum Belgrad’a ait 16. Yüzyıl tahrir defterlerinde de aynıdır. Gayr-i Müslim reayadan resm-i ispenç alınmıştır fakat ilgili kayıtlarda cizye resmine rastlanılmamıştır. Bkz: Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 215 vd.
  104. İncelenen 18 numaralı mufassal tahrir defterinde köylerde Müslüman kaydına rastlanılmamıştır. Bu sebeple de resm-i çift kaydı defterde yoktur. Ayrıca defterde mücerred ve bennak kaydına da rastlanılmamıştır.
  105. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 224.
  106. N. Çağatay, “Osmanlılarda Reayadan Alınan Vergiler” s. 493.
  107. Erman Altun, “Tekirdağ Adetlerinde Bocuk Gecesi ve Sedenka” Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, Prof. Dr. Şükrü Elçin Armağanı, Y.29/1-2, Ankara 1993, s. 34-35.
  108. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 224.
  109. TADB. TTD, 18, s. 67.
  110. TADB. TTD, 18, s. 41.
  111. İncelenen 18 numaralı mufassal tahrir defterinde koyun vergisi olarak da bilinen adet-i ağnam vergisine hiç rastlanılmamıştır. Belgrad’da halkın çoğunluğunun gayr-i müslim olmasından dolayı hınzır besiciliği çok yaygındır.
  112. TADB. TTD, 18, s. 65.
  113. TADB. TTD, 18, s. 48.
  114. TADB. TTD, 18, s. 60.
  115. Erdal Çoban, “Kopan Sancağı’nın (Macaristan) 16. Yüzyıldaki Ekonomik Gelişmesi Üzerine” OTAM, Sayı:17, Ankara 2005, s. 9.
  116. Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), TTK, 1989, s. 141.
  117. N. Çağatay, “Osmanlılarda Reayadan Alınan Vergiler” s. 503-504.
  118. Yılmaz Kurt, XVI. Yüzyılda Adana Tarihi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), 1992, s. 175.
  119. Ahmet Kankal, 16. Yüzyılda Çankırı Sancağı, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1993 (Yayınlanmamış Doktora Tezi), s. 201.
  120. TADB. TTD, 18, s. 69.
  121. TADB. TTD, 18, s. 49.
  122. TADB. TTD, 18, s. 44.
  123. TADB. TTD, 18, s. 65.
  124. Halil Sahillioğlu, “Bâd-ı Hevâ” TDVİA, C.4, 1991, s. 417-418.
  125. TADB. TTD, 18, s. 43.
  126. TADB. TTD, 18, s. 47.
  127. TADB. TTD, 18, s. 41.
  128. TADB. TTD, 18, s. 72.
  129. TADB. TTD, 18, s. 65.
  130. TADB. TTD, 18, s. 62.
  131. TADB. TTD, 18, s. 74.
  132. TADB. TTD, 18, s. 63.
  133. N. Çağatay, “Osmanlılarda Reâyadan Alınan Vergiler” s. 488-489.
  134. Yılmaz Kurt, Adana Tarihi, s. 175.
  135. TADB. TTD, 18, s. 40.
  136. TADB. TTD, 18, s. 42.
  137. TADB. TTD, 18, s. 44.
  138. TADB. TTD, 18, s. 43.
  139. TADB. TTD, 18, s. 43.
  140. TADB. TTD, 18, s. 47.
  141. TADB. TTD, 18, s. 41.
  142. TADB. TTD, 18, s. 42.
  143. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 248.
  144. TADB. TTD, 18, s. 63.
  145. TADB. TTD, 18, s. 48.
  146. TADB. TTD, 18, s. 72.
  147. TADB. TTD, 18, s. 67.
  148. Türkmen, XVI. Yüzyılda Belgrad Kazası, s. 196.
  149. TADB. TTD, 18, s. 54.
  150. TADB. TTD, 18, s. 43.
  151. TADB. TTD, 18, s. 40.
  152. TADB. TTD, 18, s. 41.
  153. TADB. TTD, 18, s. 42.
  154. TADB. TTD, 18, s. 42.
  155. TADB. TTD, 18, s. 43.
  156. TADB. TTD, 18, s. 44.
  157. Sahillioğlu, “Bâd-ı Hevâ” s. 417.
  158. Ünal Taşkın, “Rüsum-ı Örfiye”, Tarih Okulu, 14, 2013, s. 68-69.
  159. Ünal Taşkın, “Osmanlı Devleti’nde Hayvanlardan Alınan Vergiler”, I. Ulusal Veteriner Hekimliği Tarihi ve Mesleki Etik Sempozyumu Bildirileri 30 Mart-1 Nisan 2006, (edt: Abdullah Özen), Elazığ 2006, s. 239.
  160. Bu vergilerin dışında sadece Belgrad’ın merkezinde “resm-i dönüm-i bagat-ı müslümanân” toplanmıştır. 1741 tarihinde Belgrad’da bu vergi 298 akçe olarak alınmıştır. TADB. TTD, 18, s. 40.

Figure and Tables