ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Veli Sevin, Ersin Kavaklı

1İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürü
2Müze Müdürü,

Anahtar Kelimeler: Van, Karagündüz, Erken Demir Çağı, Nekropol

Van Gölü havzasındaki arkeolojik kazıların XIX. yüzyılın ortalarına değin uzanan köklü bir geçmişi olmasına ve son 30 yıldır yapılan birçok arkeolojik çalışmaya karşın Urartu Krallığı öncesi dönem hakkında bildiklerimiz hâlâ oldukça sınırlıdır. Assur kral yıllıkları, İ.Ö. XIII. yüzyıldan beri bu yörede Ur(u)atri ve Nairi adlarıyla bir takım halkların yaşadığından ve çok sayıda kral ve krallığın varlığından söz etmekle birlikte, bugüne değin bunlarla ilişkiye sokulabilecek yeterli sayıda arkeolojik kalıntıya rastlanabilmiş değildir. Sözgelimi Urartulu Aramu ile krali kentieri ArzaSkunu ve Sugunia'nın varlığını yalnızca yazılı belgeler ile Balawat Kapısı kabartmalarından tanımaktayız (Gunther 104 vdd., lev. la, d). Materyal kültür konusundaki yetersiz bilgiler nedeniyle İ.Ö. IX yüzyılın ortalarında, Lutipri oğlu Sarduri'nin Tuşpa merkez olarak kurduğu, giderek bir imparatorluğa dönüşecek olan görkemli devletin kökeni konusu hâlâ güvenilir kaynaklarla desteklenen bir temele kavuşabilmiş değildir.

Bunun yanında, Urartu ülkesinin doğusundaki günümüz Bau İran’ında, özellikle Erken Demir Çağı'ndan başlayarak zengin nekropollerin varlığı ortaya çıkarılmıştır. Örneğin batıda, Urmiye Gölü çevresindeki Dinkha Tepe III-II (Muscarella 1968; 1974), ortada Khurvin (Vanden Berghe 1964), Sialk A-B (Ghirsman), kuzeyde, Gilan yöresindeki Marhk (Negahban) ve güneyde, Luristan bölgesindeki Bard-i Bal (Vandan Berghe 1973) bunlardan en tanınmışlarıdır. Bu nekropollerden derlenen bulgu ve buluntular yardımıyla Orta ve Batı İran Demir Çağ kültürleri konusunda doyurucu bilgiler edinilebilmiştir. Buna karşılık, bu bölgenin hemen batısındaki Van Gölü havzasında ise bugüne değin yetersiz bir biçimde incelenmiş Emiş (Ünseli) (Sevin 1987: 48, not 3; 1996) ile küçük ve biraz da geç Dilkaya (Çilingiroğlu 1985: 153 vd.; 1991: 29 vdd.) dışında, klasik Urartu dönemi öncesine ilişkin bir nekropolün varlığı belirlenebilmiş değildi. Oysa Urartular'ın İ.Ö. VIII.-VII. yüzyıllar süresince yerleşme yerlerinin yakınında büyük mezarlıklar kurdukları bilinmektedir[1].

1991 yılında Van il merkezinin 35 km. kuzeydoğusunda, 1890 m. rakımlı ve suları sodalı Erçek Gölü'nün kuzeydoğu kıyılarındaki Karagündüz köyünde bir raslantı sonucunda önemli bir Demir Çağ nekropolünün varlığı anlaşılmış ve bu alanda 1992 yılında kazılara başlanmıştır (Res. I) [2]. Kazı alanı Özalp bölgesinden kaynaklanıp doğu-bau doğrultusunda akarak sularını Erçek Gölü'ne boşaltan Memedik Çayı'nın oluşturduğu, günümüzde "Erçek Düzü" denen vadinin kuzeybatı uç kesiminde, en azından İlk Tunç Çağı'nın erken evrelerinden beri iskân edilmişbir höyüğün yakınında yer almaktadır (Burney 1958: 178 vdd.). Van Müze Müdürlüğü ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezi Müdürlüğü'nce ortaklaşa olarak başlatılan kazılara neden olan rastlantısal buluntular höyüğün 1.5 km. doğusundaki, kuzeyden güneye doğru hafif meyilli bir tarlada ele geçirilmiştir (Res. 2). Höyükten ve köyden uzakta, toprak üzerinde hiçbir izi olmayan bu yeni nekropol bölge tarih ve kültürünün oldukça karanlık bir dilimine ışık tutucu nitelikteki zengin veri ve buluntularıyla büyük bir önem taşımaktadır.

Karagündi'ız Nekropolü'nde 1992-1995 yılları arasında sürdürülen kazılarda şimdiye değin 10 mezar (Kl-10) incelenmiştir.

Mimari

Bugünkü tarla yüzeyinden 0.50-1.00 m. kadar derinde bulunan Karagündüz mezarları basit toprak bir örnek (K9) dışında dromoslu oda tütündedir. Toprağa kazılmış çukurların kaba taşlarla ve çamur harç kullanılarak örülmesi sonucu oluşturulmuşlardır. Tümü kuzeydoğu-güneybatı yönlerine bakan mezarların, bir örnek dışında (K4), güneybaudaki dar yüzleri önünde küçük bir ön giriş mekânına (dromos) yer verilmiştir (Res. 3-4). Bu ön mekân bazen toprağa kazılmış basit bir çukurdan ibaretken, bazen de etrafı taşlarla örülmüş düzenli bir görünüm arzetmektedir. Mezar odasından daha yüksek bir düzeydeki dromosun yan yüzlerinden birinde gömü odasına ulaşan alçak bir kapı bulunmaktadır (Res. 5-7). Kapının boyutları odanın genişliğiyle orantılı olup 0.65 x 0.60 m. ile 0.53 x 0.50 m. arasında değişmektedir. Yanlarında monolit dikmeler, üstte ise büyük bir lento ile örtülmüşlerdir. Gömüler yapıldıktan sonra kapılar, önlerine dik olarak yerleştirilmiş ağır sal taşı levhalarla kapatılmış, sonra da dromos, yeni bir gömü yapılana değin, taş ve toprakla doldurulmuştur (Res. 8-9).

Dromostan daha derindeki mezar odalarına kimi örneklerde basamaklarla, kimilerinde de basamaksız olarak inilmektedir. Kabaca dikdörtgen planlı olan odalar, tabanda 2.10 x 4.20 m., 1.75/1.85 x 3.30 m., 1.30/1.50 x 3.20 m. ve 1.25/1.64/1.45 x 4.30 m. gibi boyutlardadır. Tümü çökmüş olduğundan özgün yükseklik açık olmamakla birlikte, mevcut yükseklikleri 1.50 ile 2.50 m. arasında değişmektedir.

Mezarların duvarları, ön yüzleri hafifçe düzeltilmiş taşlarla inşa edilmiş; alttan üste doğru giderek küçülen taşların örgüsünde birleştirici olarak çamur kullanılmıştır. Tavanlar daha önce Ernis-Ünseli nekropolünden bildiğimiz üzere, sahte-kemer yani aşırma-bindirme tekniğiyle örtülmüştür (Se١٢in 1987: 36 vdd.). Tümü çökmüş olmakla birlikte, kimi örneklerde konstrüksiyon günümüze iyi durumda kalabilmiştir. Örneğin bir mezarda, dik yan duvarlardan sahte kemerin ilk aşırtmah atkı taşlarına geçiş 1.95 m. yükseklikte başlatılmış, üst üste iki sıra aşırtmayla kemer kavsi 0.20 m. kadar daraltıla bilmiştir. Buna göre tavan açıklığının 1.00 m. ve daha da daralulabildiği ve sonuçta bu açıklığın ince, yassı kapak taşlarıyla örtüldüğü anlaşılmaktadır. Bu ince kapak taşları klasik Urarttı mezarlarının ağır bloklarından ayrılan en belirgin özelliktir[3] . Bunların üzerine ise küçük mıcır taşları serilerek, olasılıkla mezar odalarına yukarıdan toprak akması önlenmeye çalışılmıştır.

Mezar odalarının tabanı daima milli sert topraktır. Yan duvarlar düzdür. Yalnızca bir örnekte, güney uzun dinar üzerinde, ortaya gelecek şekilde büyük bir nişe yer verilmiştir (Res. 3,10). 1.15 X 0.95 X 0.45 m. boyutlardaki niş mezar tabanından 0.80 m. yüksektedir ve tek parçalı kıımtaşı levhadan oluşturulmuş alt tablası odanın İçine doğru 0.20 m.'lik bir çıkıntı yapmaktadır. Bu türde nişler Urartu mezar mimarisinin tipik özellikleri arasındadır (Sevin 1986 : res. 3: Sevin 1987 : res. 11).

Kaagündüz'ün dromoslu oda-mezarlan, ufak tefek farklılıklar bir yana, plan açısından klasik Urartu dönemindeki taş örgü ya da kayaya oyulmuş örneklerin adeta tam bir paralelini oluşturmaktadır.

Benzer özellikler gösteren Karagünduz mezarlartndan biri (K2) far kil karakteristik özellikleriyle ilgi çekicidif (Sevin-Kavaklı 335 vd.) Yüzeyden 1.40 m. derinlikte bulunan bu mezar ilke olarak, ötekiler gibi kuzeydoğugüneybatı yönlüdür; kısa yüzdeki giriş de batiya bakmaktadır (Res. 3, 11). Ancak, burada duvarlardikine konulmuş 0,50 ila 0,80 m. yüksekliğindeki taşlarla oluşturulmuş; bunların üzerine ise tavam örtecek kapak taşlarının rahatlıkla oturtulabilmesi amacıyla, yassı sal taşı levhalar yerleştirilmiştir. Düz ve ağır iki kapak taşıyla örtülmüş olan tavan düzdür. Dış görünüşüyle ve ilk bakışta taş-sandık özelliklerini taşıyan bu mezar, güneybatı uçtaki girişinden açıkça anlaşılacağı üzere, aslında çok İlginç ve çok ilkel bir alçak oda-mezar türüdür. 0.53 m. genişliğindeki giriş dik olarak yerleştirilmiş sal taşı bir levha ile kapatılmıştır. Tüm uzunluğu 2.50 2.70 m.'yi bulan mezar odasına, genişligi 0.53 ila 0.65 m. arasında değişen, 0.70 m. derinliğindeki koridorumsu bir geçitten girilebilmektedir. Alçak ve dar oda giderek genişlemekte ve bu genişlik doğu uçta 2.30 m.'ye ulaşmaktadır, üzerinde kapak taşr bulunmamış olan kuzeydoğu uçta, sert kilden ana toprağa oyulmuş 1.20 m. çapında ve 0.45 m. derinliğinde bir çukura yer verilmiştir. Bunun İçinde kafotaslan, iskeletler ve mezar armağanlarına, birbirlerinden temiz toprak tabakalarıyla ayrılmış en azından üç Sira halinde, rastlanmıştır. Burada adeta giderek do lan mezar odasındaki yer sorununa bu türde bir önlemle çözüm getirilmeye çalışılmış gibidir. Bu durum, daha sona kimi Urartu mezarlannda karşımıza çıkacak ve fakat işlevleri konusu açık bir biçimde anlaşılamamış olan şişe biçimli derin kuyuları anımsatmaktadır[4]. Ancak mezarın kuzeydoğu uç kesimi, ne yazık ki, bir yandan daha geç dönemde İnşa edilen bir oda-mezar (Kl),ote yandan da köylüler tarafından tahrip edilmiş olduğundan iyi bir şekilde incelenebilmiş değildir.

Buna karşılık, Karagündüz mezarlarında yer darlığı sorununu çözümlemeye yönelik kimi girişimlerde bulunulduğu gerçek oda-mezarlardan da anlaşılmaktadır, örneğin bunlardan birinde (KlO) arka kısa duvann ortaSina ve zemin seviyesine açılan, niş görünümlü küçük bir pencere yardımıyla oyulabilen basit toprak hücreye, kimi hediyelerle birlikte, 7 kafatasının yer leştirildiği saptanmıştır. Bu türde girişimleri çok odalı Urartu örneklerinin proto-tipleri olarak nitelemek pek yanlış sayılmasa gerektir. Nitekim çok odalı Urartu kaya mezarlarında karşılaşılan ve ana gömü mekanlarından kaba işçilikleriyle kolaylıkla ayrılabilen kimi odaların işlevsel açıdan fazla sayıdaki iskelet ve armağanları depolama amacına yönelik oldukları söylenebilir. Van Kalesi'ndeki Neft Kuyu, iç Kale ve Doğu Odaları kaya mezar amtlarının yan mekanları (Sevin 1987: res. 11-13), Varto/Kayalıdere'nin 4 no'lıı mekânı (Burney 1966: res. 22), Palu III mezarının 2. odası (Sevin 1994: res. 7) ve KuzeybaU İran'da, Maku yakınındaki Sangar Kaya mezarının "D" odası (Kleiss 1968: 5 vd., res. 6-7) bu türde depo mekanları olmalıdır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz Karagündüz mezan (K2) gerek mimari ve gerekse buluntular yönünden arkaik bir görünüm sergilemektedir. Aslında oda-mezar olarak kullanılmış olmalda birlikte, taş-sandık ve oda-mezar araSinda bir geçiş dönemini temsil eden bu yapının dalla küçük boyudu ve biraz farklı bir benzerine Van/Dilkaya Nekropolü'nde (No. 1) rastlanmıştık[5]. Açılir kapanu' kapı düzenleri nedeniyle oda-mezar özelliği taşıyan bu örnekler, çok alçak oluşları ve üzerlerinin de iri taş levhalarla örtülü olması yüzünden taş-sandık özelliklerine de sahiptirler. Bu iki farklı örneği sandık-mezarlardan oda-mezarlara geçişi temsil eden türler olarak kabul etmek olasıdır.

Dalla önce de belirtildiği üzere, Karagündüz’dekilere yakın ve hemen liemen çağdaş oda-mezarlara şimdiye değin yalnızca Van havzasındaki Ernis (Unseli) ve Dilkaya'da rastlanmıştır.

Demir çağının erken aşamalarından başlayarak Van Gölü havzasında beliren dromoslu oda-mezar anlayışının kökeni konusunda açık bilgiler yoktur. Biz, sahte kemerli oda-mezar anlayışının bu yöreye yabancı olduğunu düşünmekteyiz (Sevin 1987: 43 vd.). Ancak burada bu geniş kapsamlı sorunun tartışılması için hiçbir yeni girişimde bulunmayacağız.

Gömüler

Karagündüz oda-mezarlannda daima çok sayıda ceset bulunmaktadır (Res. 12). Bunlar sayı olarak biraz mezarın boyudanyla oran till olup bu sayı 20'den 8O'e değin değişebilmektedir. Bununla birlikte, ayni oda İçine gomülmüş, ayni kültürden, kadınlı erkekli cesetler arasındaki İlişki konusunda fazla biey söylenemez. Bu yüzden de -hiç olmazsa şimdilik bunların birer aile-sülale mezarı mi, yoksa başka özellikleri nedeniyle bir araya gömülmüş kişilere ait mezarlar mi oldukları konusuna açık bir yamt verilemez. Cesetler mezara ayaklar karna çekik olarak yani hoker durumunda ve belli bir yön anlayışı olmaksızın, bir yanlan üzerine gelecek şekilde yatırılmışlardır (Res. 13 14) [6]. Her yeni ceset geldiğinde eskiler geriye doğru itilerek ya da toplanarak (Res. 15) odada yer açılmış, bunun sonucunda da eski iskeletler odaların arka duvarlarında zamanla bir yığın haline gelmişlerdir. Böylelikle her mezarda yalnızca en son gömünün orijinal durumu korunabilmiştir (Res. 4, 16). Bu, klasik Urartu oda mezarlarından tanıdığımız bir gömü özelliği olup[7], ayni tür adet Assur oda-mezarlannda Orta Assur Dönemi'nden beri uygulama alam bulmuştur[8] Yukarıda da değinildiği üzere, bazı mezar odala rina bitişik olarak toprağa oyulan hücrelere fazla kafataslan ve kimi arma ğaııların bırakıldığı saptanmıştır. Bunu, daha sonra Urartu Krallığı Döııemi'nde karşımıza çıkacak olan çok odalı mezar anlayışının ilk örnekleri olarak nitelemek pek yanlış sayılmasa gerek.

Bunların yanında, kimi mezar odalarında, dalla az sayıda olmakla birlikte, yakılarak gömülmüş kişilere ilişkin parçalara da rastlanmaktadır. Sözgelimi bir mezarda (K5) yakılan cesetlerden arta kalan kemik parçalan oda11111 kuzeybatı köşesinde, tabanın hemen üzerinde toplu olarak ele geçirilmiştir. Burada, kremasyona uğramış kemikler arasında iki adet çocuk dişi bulunmaktadır. Bu durum kremasyonun olasılıkla yalnızca küçük çocuklara uygulanmış olabileceğine İşaret etmektedir[9]. Nitekim şimdiye değin saptanan yüzlerce iskeletten hiçbirinin çocuklara ait olmaması da bu görüşe destek olmaktadır. Yakılan cesetlerin kül ve kemik parçalarının, Urartu örneklerindeki gibi, urnelere yerleştirildiğine ilişkin bir iz yoktur.

Ayni mezarda yakma ve normal gömünün yan yana olması Urartu mezarlarından tanıdığımız başka bir özelliktir (öğün 19783: 660 vd.; 197862 :لأ vd.).

iskeletler üzerinde yapılan antropolojik incemelerden erkekler ve kadınlann ayni odalara gömüldükleri ve aralarında, gomme biçimi açısından cinse dayalı bir fark gozetilmediği anlaşılmaktadır.

Gömü toreni sırasında karanlık oda-mezan aydınlatmak amacıyla pişmiş topraktan kandiller kullanılmıştır (Res.17). Akitacakli sığ bir Çanak türündeki bu kandiller, Urartulann daha çok sevdiği çift hazneli türden farklıdırlar[10].

Bir kumaşa sarılı ya da giyimli olarak gömüldüğü sanılan cesetlerle birlikte mezara çeşitli armağanlar bırakılmıştır. Bunlar arasında değişmeyenler, her ceset için bir set oluşturacak türdeki, pişmiş topraktan açık ağızlı bir çanak ile dar ağızlı ve yüksek ya da alçak boyunlu bir çomlektir (Res. 23-24). Bunlardan ilkinde çoğu kez kuzuoğlak türii hayranlara ait omurga parçalan ele geçirilmiş (Res. 23/1-3) [11], diğerine ise SIVI konduğu anlaşılmıştır. Daha çok cesedin baş tarafına gelecek şekilde konumlandırılan kapların mezar odasına yerleştirilişi sırasında, içinde sıvı olan çömleğin ağzının, içinde katı yiyecek bulunan çanak tarafından bir kapak gibi örtülmesine özen gösterilmiştir. Bir mezarda (K6-7) ise kaplara konmuş yiyeceklerle birlikte, koyunoğlak türü hayvanlara ait alt çene parçalarına da rastlanmıştır.

Mezarlardaki bu hayvan kemiklerinin, yalnızca öteki dünyaya uğurlanan ölüye bırakılan bir yolluk ya da kesilen kurbandan çok, yaşayanları da kapsayan bir ölü yemeği ile ilgili olduğunu sanıyoruz. Nitekim bazı mezar odalarının (K3, K5) yanında tandır ve ocakların bulunuşu son derecede ilginçür[12]. Bu durum cenaze töreni sırasında kesilen küçük baş hayvanların mezarlıkta pişirilmiş olabileceğine işaret etmektedir.

Mezar armağanları

Mezarlara çanak çömleklerle birlikte çok sayıda armağan bırakılmışur. Ancak, daha sonraki Urartu mezarlarında normal duruma girmiş olanın aksine, bunlardan hiçbiri kırılıp bükülerek kullanılmaz duruma sokulmuş değildir. Aynı şekilde, klasik örneklerden farklı olarak odalara mobilya konduğuna ilişkin en küçük bir iz yoktur[13]. Buna karşılık hemen her mezarda demir ve tunçtan süs eşyaları ve silahlarla, akik, kornalin, dağ kristali, tunç, fırit, cam ve fayanstan çok sayıda boncuk (Res. 12-20), fayans ve cam ağırşaklar (Res.21/4) ile altından bir küpe ve iki taş mühür ele geçirilmiştir.

Mezar armağanları arasında en ilgincini demirden süs eşyaları ile törensel silahlar oluşturur (Res. 21/1-3, 5-6). Bunlar arasında tümü dö١Tne tekniğinde yapılmış bilezikler, balballar ve yüzükler, gözlü süs iğneleri ile hançerler, mızrak uçları (Res. 21/6), irili ufaklı bıçaklar (Res. 21/5; 22/7) ve bir topuz (?) ile zincir ve olasılıkla kılıç olarak nitelendirilebilecek uzun demir parçaları sayılabilir.

Demir bileziklerin yuvarlak kesidi ya da dövülerek ince bir şerit haline getirilmiş iki türü bulunmaktadır. Bunlardan ilk tüldekiler (Res. 21/3; 22/12) Bau İran ve Kafkasya'da İ.Ö. X. yüzyıldan IX. yüzyılın başlarına değin kullamm görmüşlerdi (Se١^n 1987: 39, not 11, res. 5/10, 14; 6/5-6). Şimdilik yalnızca Kaıagündüz'e özgü görünen ikinci gnrnptaki şerit biçimli bileziklerin ince ١'e kaim olarak iki türü bulunmaktadır (Res.21/1-2; 22/34). Bunlarin tunçtan ve biraz farklı olanlarına Hasanlu IV ve Dinklra Tepe 11'de rastlanmıştır (Muscarella 1974: res. 45/1020; 1988: 33, res. 1415). Ayni özellik yüzükler İçin de geçeridir (Res. 22/8-10). Bunlardan üç spiralli olanlar teknik açıdan özellikle dikkat çekicidir[14]. Süs iğneleri çokça kullanılan mezar armağanlardandır (Res. 22/6). Burada önce yuvarlak bir çubuk Iraline geil ilmiş olan iğnenin üst tarafı dövülerek yassılaştırılmış ve sonra da buraya bir delik açılmıştır. Bu türün yakın benzerleri Ernis (Sevin 1987: 39, res. 5/5) ve Dilkaya'da (çilingiroglu 1985: 154; 1991: 30) bulunmuştur. Bir örnekte ise iğnenin baş kısmına büyük bir akik taş yerleştirilmiştir (Res. 22/5) [15].

Kabzası, dövülerek konveks bir şerit haline getirilmiş iki ayn parçadan oluşturulmuş, sapdemirsiz ve namlusu tek omurgalı hançer benzersizdir[16]. Namlusunun geniş üst kısmında iki delik bulunan sap-demirsiz örneklerin benzerleri Kuzey İran'da Gilan bölgesi Erken Demir Çağında (Haerinck 69, lev. 61/9) görülebilir. Yalnızca K2 mezarında ele geçirilmiş olan demii' zincir kümelerinin benzerlerine Hasanlu IV (Lamberg-Karlovsky 291. lev. XXIV), Dinkha Tepe II (Muscarella 1974: res. 45/1034-35, 1041) ve Sialk B (Gliirsman 80, lev. LXXV/924, XXV/1) nekropollei'inde rastlanmış; Iğdn-'da kremasyon gömülerle birlikte bulunduğu rapor edilmiştir (Barnett 159).

ister meteorik, ister izabe edilmiş olsun, demirin başlangıçta süs ve olasılıkla simgesel önem taşıyan değerli bir metal olduğu bilinmektedir. Karagündüz oda-mezarlarınm demir madeninin yalnızca törensel silalr ve ziynet eşyası olarak, kullanıldığı erken bir doneme ait oldukları kuşkusuzdur[17]. Nitekim yukarıda sunduğumuz karşılaştırmalar nekropoldeki erken mezarlarını Hasanlu IV ve Dinkha Tepe 11'nin başlarıyla çağdaş olabileceğine İşaret etmektedirler. Bu donem, Anadolu arkeolojisinde kullanılan biçimiyle "Erken Demir çağ"; Dyson'm Kuzeybatı İran terminolojisiyle de "Demir II" (İ.ö. 1000 800) olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, Karagünduz Mezarlığı Ura tu Krallığı'nın, Tuşpa başkent olarak kuruluşundan (İ.ö. IX. yüzyı1111 ortalan) onceye giden bir doneme aittir.

Karagündüz’deki tunç eserler demire kıyasla son derecede azdır ve daha çok gelişkin dromoslu oda-mezarlarda görülürler. Küçük bir disk, mekik biçimli tel sargı boncuk, fıçı biçimli boncuklar, firit boncuklu bir çift küpe ve çeşidi türde yüzüklerin yanında en İlginç buluntular süs iğneleridir. Başlan haşhaş, Sirt Sirta vermiş çift horoz ya da kartal (Res. 21/7) veya tomurcuklu olan bu iğnelerin paralellerine Urartu Krallığı döneminde sıkça rastlanılmaktadır[18].

Karagüııdüz Nekropolü’nde çok sayıda çanak çömlek ele geçirilmiştir. Bunlar teknik, biçim ve bezeme anlayışları açısından iki büyük guruba aynlabilirler. Sayıca daha fazla ornekle temsil edilen ilk guruptakiler çoğunlukla pembe, azınlıkla da kahverengi ve kiremit renk hamurludurlar. çoğullukla çarkta, daha az olarak da elde yapılmış olan kapların astarlı yüzeylerinde, firin ısısının dengesiz dağılımı nedeniyle alacalanma görülür ki, bu en belirgin teknik özellik durumundadır. En sevilen formlar, içe çekik ağız kenarlı, ağız kenannın alt! yatay oluk bezemeli, keskin profilli ve tutamağı dikey delikli çanaklar (Res. 23/5, 7; 25/1-4) ile dışa çekik ağız kenarlarının İçinde çoğu kez birer oluk bulunan, basık gövdeli, s profilli ve düz dipli küçük çöm!eklerdir (Res. 24/3-5: 25/9-12). Bunların yanında, basit ağız kenarlı, keskin profilli, tu tam akli ya da tutamaksız ve düz dipli çanaklar (Res. 23/1,8; 25/5 8) ile ve dar ve yüksek boyunlu vazolar (Res. 24/1-2) da dikkat çekicidir, çomleklerin omuzlan üzerinde dekorasyon öğesi olarak küçük kabarcıklara sik rastlanır (Res. 24/4,6; 25/12). Kimi kaplar kazıma (Res. 23/4), çok az sayıda parça da baskı tekniğinde (Res. 24/4) yapılmış motiflerle dekore edilmiştir.

Genel olarak ele alındığında, ağır donen bir çarkta ve liatta kısmen elde biçimlendirilmiş, çoğu kez hamur yaşken yapılmış kazıma diagonal çizgiler ya da ağız kenarlarının altındaki yatay oluklarla bezenmiş olan bu grup çanak çömleklerin gerek teknik ve gerekse biçim açısından, batida ElazgBingol yöresinden doğuda Urmiye Gölü'nün bati kıyılarına değin yayılmış Demir Çağ mallarıyla ayni gruba girdikleri söylenebilir (Sevin 1991; 1994b: 222, res. 21.5; Pecorella, Salvini, res. 24, 26, 30, 33, 62; krş. Summers 246). Ancak en yakın akrabalar, tümü Van Gölü havzasındaki Ernis (Setin 1996), Alılat (Ozfırat 362, res. 7, çizim 3), Van Kalesi Höyüğü (Setin 1994b: 222, res. 21.5) ve biraz daha geç olmakla birlikte Dilkaya Nekropolü'nde (Çilingiroğlu 1992: 475 vd., res. 12-17) goriilmektedir.

ikinci gruba giren kaplar ilkine kıyasla daha az sayıdadır. Tümü çarkta biçimlendirilmiştir. En dikkat çekici özellik, yüzeylerinin kalın ve parlak cilalı kıı-mızı-kalıverengi bir astarla kaplanmış oluşudur. En setilen biçimler basit ağız kenai’lan dışa çekik, omurgalı Çanaklar (Res. 23/6) ile keskin silmeli, kimilei'i basit kanallı halka ve düz dipli çömlekçiklerdir. ince kulplu ve omuzlan kabarık silmeli yonca ağızlı testiler de bu guruba dalrildir (Res. 26 27). Bunlar, basık ve kalın boyunları, bodur gövdeleri ve maden örneklerin upa tip taklidi denilebilecek kulplarıyla türünün en erken temsilcileri durumundadır. Küresel gövdeli ve zarif boyunlu bir örnek biçimsel açıdan bu türün klasik Urartu'dakilere en yakın olanıdır (Res. 27). Anlaşılacağı üzere maden prototiplerle ilişkileri gayet belirgin olan bu gruptaki kaplann tümü, gerek teknik ve gerekse biçim açısından klasik Urartu seramiğinden tanınan özellikleri yansıtmaktadırlar, ilk guruptaki geniş bir bölgeye yayılmış mallarin aksine. Ernis (üııseli) Mezarlığı'ııdan da tanınan parlak kırmızı cilalı seramiğin Erken Demir Çağında yani Urartu Krallığı öncesinde yalnızca Van havzasına özgü olduğu söylenebilir (Serin 1996).

Karagündüz deki dromoslu oda-mezarlar gerek mimari, gerek ölü gömme tarzı ve gerekse kimi armağanlar açısından Urartularmkine oldukça yakın özellikler gösterir. Ayrıntıları iyi bilinmemekle birlikte, benzer durumun Ernis (üııseli) İçin de geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Böylelikle Urartu Krallığı öncesi dönemde Erçek Gölü ile Van Gölü'nün kuzey, hatta doğu ve bati kıyıları arasında bir kül tülbirliğinin varlığı, yani materyal kültür açısın dan söz konusu havzanın ortak bir bölgenin sıııırlai'i İçinde olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık aynı dönemde Batı ve Güney Urmiye bölgesinde oldukça farklı bir kültür sürecinin yaşandığı belirgindir. Sözgelimi, Van havzasının kalabalık grup mezarlarına karşılık, Kuzeybatı İran'da, üst üste gömü içeren Geoy Tepe K (Burton-Brown 142 vdd.; Dyson 196) ve Dinkha Tepe ٢V (Rubinson 1991) mezarları dışında, daima tek kişilik inhumasyonlar söz konusudur (Muscarella 1968: 189 vdd., 194; 1974). Batı İran Demir Çağı'nın erken aşamaları için çok sevilen gri mal ve bununla ilgili biçim repertuvanna Van Gölü havzasında hiç rasdanmaz.

Bütün bunlardan sonra şunu rahatlıkla belirtebiliriz ki, Ernis ve Karagündüz nekropol kültürleri büyük çapta Urartu kültürünün öncüleridir, bir başka deyişle klasik Urartu kültürünün kökeni Van bölgesinde aranmalıdır.


KATALOG[*]

Resim :17

  1. Çap: 13 cm., açık kahverengi (5YR 5/6) hamurlu, kiremit (10R 4/6) astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, el yapımı, açkılı, akıtacağı isli. Env. No:

Kİ.1/92.1.

Resim : 23

  1. Çap: 24 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, gri-kiremit alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: K6-7.68/93.76.
  2. Çap: 9 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, kiremit (10R 4/6) alacalı astarlı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, el yapımı, açkılı, isli. Env. No: K8.40/93.92.
  3. Çap: 19.5 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: K7.73/93.75.
  4. Çap: 8.8 cm., pembe (5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, kiremit (10R 4/8) renkte ikinci bir boya astar vurulmuş, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı. Env. No: K5.44/93.73.
  5. Çap: 25 cm., kiremit (2.5YR 5/6) renkte hamurlu, hamurunun renginde astarlı, gri-kiremit alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: K6.18/93.33.
  6. Çap: 9.5 cm., açık kahverengi (5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, kiremit (10R 4/8) renkte ikinci bir boya astar vurulmuş, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkılı. Env. No: K5.18/93.17.

  1. Çap: 25 cm., açık kahverengi (2.5YR 5/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, krem-kiremit alacalı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: K6.9/93.37.
  2. Çap: 12.2 cm., açık kahverengi (5YR 5/6) hamurlu, kiremit (10R 4/6) renkte alacalı astarlı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: K8.4/93.101.

Resim : 24

  1. Çap: 7 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, hamurun renginde astarlı, gri-kiremit alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, el yapımı. Env. No: K6.61/93.68.
  2. Çap: 6 cm., pembe (10R 6/6) hamurlu, hamurun renginde astarlı, gri-kiremit alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, el yapımı. Env. No: K7.98/93.85.
  3. Çap: 8.2 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, kızıl kiremit (10R 4/8) astarlı, alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, el yapımı, açkıh. Env. No:

K8.14/93.98.

  1. Çap: 8 cm., açık kahve (5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, gri-kiremit alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: K7.75/93.67.
  2. Çap: 8.2 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, gri alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş. Env. No: K7.96/93.82.
  3. Çap: 11.5 cm., açık kahverengi (5١R 5/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, kiremit-siyah alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, dışı isli, el yapımı, nemliyken sıvazlanmış, açkıh. Env. No: K5.16/93.30.

Resim ; 25

  1. Çap: 14.5 cm., kiremit (10R 3/4) renkte hamurlu, hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş. Env. No: Kg.25.
  2. Çap: 19 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarh, yüzey siyah alacalı, orta kum katkılı, kötü pişirilmiş. Env. No:
  3. Çap: 20 cm., kiremit (10R 4/8) renkte hamurlu, hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı. Env. No: Kg.20 (Müze Env. No: 8.6.92).
  4. Çap: 21 cm., kahverengi (5YR 4/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, dışı hafif alacalı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş. Env. No: Kg.17 (Müze Env. No: 8.4.92).
  5. Çap: 11 cm., açık kahverengi (5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkılı. Env. No: Kg.l (Müze Env. No: 8.11.92).
  6. Çap: 13 cm., açık kahverengi (5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, dışı alacalı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş. Env. No: Kg.2 (Müze Env. No: 8.10.92).
  7. Çap: 15 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, alacalı, orta kum katkılı. Env. No: Kg.6 (Müze Env. No: 8.8.92).
  8. Çap: 22 cm., pembe (2.5YR 6/8) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, alacalı, orta kum katkılı, iyi pişirilmiş. Env. No: Kg.18 (Müze Env. No: 8.5.92).
  9. Çap: 11 cm., kahverengi (5YR 4/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, dışı siyahlaşmış, kaba kum katkılı, kötü pişirilmiş, el yapımı, açkılı. Env. No: Kg.8.108/93.86.
  10. Çap: 13 cm., açık kahverengi (5YR 6/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş. Env. No: Kg. 13 (Müze Env. No: 8.12.92).
  11. Çap: 11.5 cm., açık kahverengi (5YR 5/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş. Env. No: Kg. 12 (Müze Env. No: 8.13.92).
  12. Çap: 9.5 cm., kahverengi (5YR5/6) hamurlu, hamurunun renginde astarlı, alt kısmı alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, nemliyken sıvazlanmış. Env. No: Kg.21.

Resim : 26

Yük: 16 cm., kızılkahve (2.5YR 5/6) hamurlu, kızıl kiremit (10R 5/6) astarlı, alacalı, ince kum katkılı, iyi pişirilmiş, açkıh. Env. No: K3-2/93.64 (Müze Env. No: 3.64.93).

Resim : 27

Yük: 25 cm., pembe (2.5YR 6/6) hamurlu, ağzının içi ve dışı kiremit (10R 4/8) astarlı, alacalı, orta kum katkılı, orta pişirilmiş, açkıh. Env. No: K94/94.108.


bibliyografya

BARNETT, RD.

"The Urartian Cemetery at Igdyr", Anatolian Studies 13, 1963: 153198.

BAGELEN, N.

"Celikli Kaya Mezan üzerine Gözlemler", Arkeolojire Sanat34-35, 1986: 21-24.

BISCIONE, R.

"Recent Urartian Discoveries in Armenia: The Columbarium of Erevan",

Stildi Micenei ed Egeo-Anatolici xxxrv, 1994: 115135.

BURNEY, c A.

1958 "Eastern Anatolia in the Chalcolithic and Early Bronze Age", Anatolian Studies 8: 157-209.

1966 "A First Season of Excavations at the Urartian Citadel of Kayalidere", Anatolian Studies XVI, 1966: 55111.

BURTON-BROWN, T. B.

Excavations in Azerbaijan, 1948, London 1951.

CİLİNGİROĞLU, A.

  1. "Van Dilkaya Höyüğü 1984 Kaztlan", VII. Kazi Sonuçları Toplantısı,Ankara: 151-162.
  2. "Van Dilkaya Höyüğü Kazılan, 1985", VIII. Kazi Sonuçları ToplantısıI, Ankara: 81-94.
  3. "Van Dilkaya Höyüğü Kazısı", IX. Kazi Sonuçlan Toplantısı,Ankara: 229-247.
  4. "The Early Iron Age at Dilkaya", (yay.haz. A. Cihngiroglu, D. French) Anatolian Iron Ages II, Oxford: 29-38.
  5. "Van Dilkaya Höyüğü Kazilarr Kapanış", XIV Kazi Sonuçlan Toplanusi I, Ankara: 469491.

Belleten c. LX, 2 ÇİLİNGİROĞLU, A., derin,z.

1991 "Vaii-Dilkaya Kazısı, 1990". XIII. Kail Sonuçlan Toplanası I, çanakkale : 403422.

DWN, R.H.Jr.

1965 "Problems of Protohistoric Iran as seen from Hasanlu", Journal of Near Eastern Studies 24: 193217.

ESEJAN, S.A., et.al.

BiajnskajaGrobrca V Erevane (Arkheologiceskie Pamjatniki Armenii, 15 Urartskie Pamjatniki), Erevan 1991 (Tekst Rusça, Ermenice ve ingilizce ozet).

GHIRSHMAN, R.

Fouilles de SialkII, Paris 1939.

GUNTHER, A.

"Presentations of Urartian and Western Iranian Fortress Architecture in the Assyrian Reliefs", Iran XX, 1982: 103-112.

HAERINCK, E.

"The Iron Age in Guilan-Proposal for a Chronology", Bronzeworking Centers of Western Asia c. 1000-539 B.c. (yay.haz. J. Curtis) London, New York 1988: 6378.

KLEISS, w.

1968 "Urartaische Platze in Iranisch-Azerbaidjan", Istanbuler Mitteilungen18: 144.

1974 "Planaufnahmen urartaischer Burgen und Neufunde urartaisclier Anlagen in Iranisch-Azerbaidjan im Jahre 1973", Archäologische Mitteilungen aus Iran NF 7: 79-106.

KROLL, s.

Keramik urartäischer Festungen in Iran, Berlin 1976.


LAMBERG-KARLOVSKY, c.c.

The Development of a Metallurgical Technology, Documented Early Finds of Metalsin the Near East and the Evidence from Hasanlu, Iran, University Microfilms, Inc., Ann Arbor, Michigan 1965.

MUSGARELIA., o.w.

1968 "Excavations at Dinkha Tepe", Bulletin of the Metropolitan Museum of Art: 187-196.

1974 "The Iron Age at Dinkha Tepe, Iran", Metropolitan Museum .Journal 9: 35-90.

  1. Bronze and Iron. Ancient Near Eastern Artifacts in the Metropolitan Museum ofArt, New York.

NEGAHBAN, E.

A Preliminary Report on Marlik Excavation, Teheran 1964.

ÖĞÜN, B.

1978* "Urartaische Bestattungsbrauche", Studien zur Religion und Kultur Kleinasiens, Fetschrift fiir F.K. Domer: 639-678.

1978٥ "Die urartaischen Graber in der gegend von Adilcevaz und Patnos", Proceedings of the Xth International Congress of Classical Archaeology, Ankara: 6167.

1982 "Die urartaischen Palaste und die Bestattungsbrauche del’ Urartaer". Palast und Hiitte, Mainz am Rhein : 217-236.

ÖZFIRAT, A.

"M.ö. II. Binyil Doğu Anadolu Boyah Seramik Kültürleri üzerine Araçtii’malar", Xi. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara 1993: 359-377.

ÖZGÜç, T.

Altin tepe II, Ankara 1969.

PECORELLA, P.E., SALVINI, M.

Tra Lo Zagros E !'Urmia,Roma 1984.

RUBINSON, K.S.

"A Mid-Second Millennium Tomb at Dinkha Tepe", American nal of Archaeology 95,1991: 373-394.

SEVİN, V.

  1. "Urartu Mezar Mimarisine Yeni Katkılar", Anadolu Araştırmaları X: 329-340.
  2. "Urartu Oda-Mezar Mimarisinin Kokeni üzerine Bazr Gözlemler" (yay. haz. A. çilingiroglu) Anadolu Demir Çağlan I: 35-55.

1991 "The Early Iron Age in the Elazığ Region and tha Problem of Mushkians", Anatolian Studies XLI: 87-97.

19943 "Three Urartian Rock-Cut Tombs from Palu", Te/Alil'21: 58-67.

1994لأ"The Excavations at Van Castle Mound", Anatolian Iron Ages 3 (yay. haz. A. çilingiroglu. D.H. French) Ankara: 221-228.

1996 "Van/Ernis (Unseli) Nekropolu Erken Demir çağ Çanak çomlekleri", Anadolu Araştırmalan, Afif Erzen Armağanı (baskıda).

SEVİNV.-KAVAKLI, E.

"Van-Karagfindüz Erken Demir çağı Nekropolu Kurtarma Kazılan 19921993", XVI. Kaz, Sonuçlan Toplantısı I, Ankara 1994: 331-350.

SUMMERS, G.D.

"Grey Ware and the Eastern Limits of Phrygia", Anatolian Iron Ages 3 (yay. haz. A. çilingiroğlu, D.H. French) Ankara 1994: 241-252.

VANDEN BERGHE, L.

1964 Le Nécropolede Khurvin, Istanbul.

1973 "Recherches Archéologiques dans le Luristan", Iranica Antiqua X: 1-79.

YILDIRIM, R.

Urartu iğneleri,Ankara 1989.

 




























Dipnotlar

  1. Çoğu defineciler ve köyhilerce talan edilen bu mezarhklardan yalnızca birkaçında küçük çaplı kazılar gerçekleştirilebilmiştir. Bk.z. öğün 1978b; öğün 1978a; öğün 1982; Sevin 1986.
  2. Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün sağladığı izinle gerçekleştirdiğimiz kazıya Van Valiliği İ l özel İdare Müdürlüğü büyük çapta destek olmaktadır. Ayrıca bu çahşma İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu'nca desteklenmiştir. Proje No. 613/210494.
  3. Dilkaya'da bulunan ve plan açısından Karagündüz'dekilerin tam paralelini oluşturan oda-mezarlardan 1 No'lusu ağır kapak taslarıyla (Çilingiroğlu 1986: 84, plan 5; 1991: 30) daha geç bir döneme işaret etmektedir.
  4. Bu türde kuyular klasik Urartu kaya mezar anıtlanndan Varto / Kayalıdere (Burney 1966: 107 vdd., res. 22), Palu I No'lu mezar (Sevin 1994a: res. 5) ve Kuzeybatı Iran'da Hodar Kale'den (Kleiss 1974: 97, res. 18) tanınmaktadır.
  5. Yanlışlıkla "cist-grave" olarak nitelenen bu örnek için bkz. Çilingiroglu 1985: 153 vd., res. 4-5, plan 4; 1991, 30, res. 03.1.
  6. Birkaç örnekte (K2, K5) cesetler başlar kuzeye gelecek şekilde ve kuzey-güney doğrultusunda yaurılmışlardır. Hoker gömü Dilkaya I (Çilingiroğlu 1985: 154; 1991: 30) ve Aluntepe III No'lu (Özgüç 21 vd.) mezardan da bilinir. Tüm ancropolojik malzeme Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Cografya Fakültesi'nden Prof. Dr. Erksin Güleç ve ekibi tarafından değerlendirilmektedir.
  7. Öğün. 1978a: 661; 1978b: 62 vd., res. 2. Dilkaya'da bulunmuş Erken Demir Çağı'ndan küçük çaplı bir örnek için bkz. Çilingiroglu 1985: 153 vd., res. 4-5, plan 4; 1991: 30, res. 03.1.
  8. A.T. Olmstead, Histoly of Assyria, 1975: 625; B. Hrouda, "Nachtrag", A. Haller, Die Grüber und Grüfte von Assur, WVDOG 65, 1954: 185; A. Haller, aynı eser, 102, res. 136a; M. Mallowan, Nimrud and its Remains I, 1966: 190.
  9. Sesin-Kavaklı 340. Yakılarak ve fakat büyüklerden ayrı olarak taş-sandı k mezarlar ya da urneler içinde gömülmüş çocuk diş ve iskelet kalintılanna Dilkaya ve Dinkha Tepe II nekropollerinde de rastlanmıştır: Çilingiroğlu 1985: 154, res. 6. plan 5; 1987: 232 vd., res. 16; 1991: 30, lev. 03.1, res. 03.4; Çilingiroğlu, Derin 410; Muscarella 1974: 75 vd.
  10. Kroll 142, Typ. 74-73. Mezar kandillerine Adilcevaz'daki oda-mezarlarda da rastlanmıştır: öğün 1978a: 662, res. 31-32. Çift hazneli klasik Urartu kandilleri için ayrıca bkz. R. Merhav, Urartu. A Metalworking Center in the First Millennium B.C.E. (yay. haz. R. Merhav)1991, 204, res. 14-15.
  11. Kuzeybatı irandalti Dinkha Tepenin Demir I-II dönemlerine ait Dinkha III ve II nekropollerinde koyun/keçi kemiklerinden yiyecek kalıntılarına rastlandığn bildirilmekle birlikte, yiyeceklerin durumları hakkında ayrı ntılı bilgi verilmiş değildir; yalnızca bir mezarda koyun/ keçi kemiklerinin cesedin ayaklarında bulunduğu rapor edilmiştir. Aynı yerde sıvı yiyeceklerin kapalı ağızlı kaplara konulmuş olmasının mümkün bulunduğu bildirilmiştir: Muscarella 1974: 38, 48, 59, 63. Benzer bir durum Hasanlu V dönemi mezarlan için de geçerlidir: Dyson 1965: 196. Marlık'ta ise hayvan ve kuş kemiklerine çanak çömlekler içinde rastlanmıştır: Negahban 15. İçinde yiyecek kalmulan olan kaplar İğdır mezarlarında da bulunmuştur: Barnett 159.
  12. Sevin-Kavaklı 340. Nekropol alanı içinde bir ocağa Dilkaya'da da rastlamlmışur.
  13. Urartu mezarlanndaki mobilyalar içir bkz. Burney 1966: 108 vd., res. 23/1-6; Özgüç 13, 22 vdd., res. 18, Lev.XIX-XIII Ögün 1978a; 1978b: 63, res.18-19, 21; 1982: 221, res. 26/a-c; Esejan 36, res.XV/17-19; Biscione 124, res. 10/17-20.
  14. Dinkha Tepe ildeki benzerler için bkz. Muscarella 1974: res. 26/413, 419, 36/426, 48/218. Van/Toprakkale'den bulunduğu bildirilen ve fakat aslında Karagündüz türünde daha erken bir mezardan çıkarılmış olması olası, Berlide satın alma yoluyla giden demir bir yüzük için bkz. R.-B. Wartke, Toprakkale-Untersuchungen zu den Metallobjekten im Vorderasiatischen Museum zu Berlin, 1990: 118, res.27/e.
  15. Biraz daha farklı olmakla birlikte, Hasanlu IV ve Geoy Tepeden biraz daha erken, akik başlı birer örnek için: Muscarella 1988: 40, No. 39; H. Crawford, Banica Antiqua XI, 1975: 13, res. 3c.
  16. Çok farklı teknikte olmakla birlikte, bizim örneğimizi andıran Hasanlu IVten kimi örnekler için bkz.: Lamberg-Karlovsky 297, lev. 1/1-2.
  17. R. Pleiner, Annals of the IN.Uptstek Museum, 6, 1967: 16 vdd.; R. Pleiner, J.K. Bjorkman, Proceedings of the American Philosophical Society 118/3, 1974, 283; P.R.S. Moorey, Archaeologica Iranica et Orientalis. Miscallanea in Honorem L. Vanden Berghe, 1989: 277 vd.
  18. Öğün 1978b: res. 17; Burney 1966: lev. XIc. Yıldırım (34 vdd., lev. 11/17-27) bu türde tunç iğneleri genel olarak İ.Ö. VII, yüzyıla tarihlemekle birlikte, Karagündüz'deki mezarların bu denli geç bir tarihe değin kullanıldığına işaret eden en ufak bir kanıt yoktur.
  19. * Katalog burada yayınlanan Karagiindilz Mezarhgı çanak çöınleklerini kapsamaktadır. Katalogda elde yapılmış olduğu belirtilenler dışında kalanlar çark yapımıdır. Kum içindeki taneler 1 mm3'den küçükse "ince"; 1-2 mm3 kadarsa "orta"; 2 mm3'den büyükse "kaba" kum katkılı; kap çeperiııiıı iç ve dış yü' zleri kiremit, ortası siyah renkteyse "orta"; tümüyle kiremit rengindeyse "iyi"; siyahsa "kötü" pişirilmiş terimleri kullanılmıştır. Renkler için Munsell Soil Coloı- Charts (Baltimore 1975) skalasmdan yararlanılmıştır.

Figure and Tables