ISSN: 0041-4255
e-ISSN: 2791-6472

Mustafa Kılıç

Anahtar Kelimeler: Kemal Paşa-Zâde, İbn-i Kemal, Şemseddin Ahmed, Osmanlı İmparatorluğu

Giriş Kemal Paşa-Zâde (873-940/1468-1534) yılları arasında Osmanlı imparatorluğunun yükselme devrinde yaşamış, o devre adını yazdırmış büyük bir ilim ve devlet adamıdır. Asıl adı şemseddin Ahmed olduğu halde dedesi Kemal Paşa'ya nisbetle, Kemal Paşa-Zade veya İbn-i Kemal diye şöhret yapmıştır. Babası Süleyman Çelebi Amasya ve Tokatta Sancak Beyliği yapmış, daha sonra İstanbula gelmiş ve burada vefat etmiştir. Doğum yeri hakkında kaynalclarda farklı görüşler vardır. Onu Tokat, Edirne ve Amasya'ya nisbet edenler olmuştur. Aslında İbn-i Kemal bu üç şehirde de bulunmuştur. Fakat Tokat menşeli olmakla beraber Edirne doğumlu olduğuna dair kanaatlar daha yaygındır. Dayısı Fatih devri alimlerinden İbn-i Küpeli münasebetiyle alim, dedesi Kemal Paşa münasebetiyle de idareci bir aileye mensub olan İbn-i Kemal şahsında ilmi ve idareciliği birleştirebilmiş müstesna bir şahsiyettir. İlk tahsilini baba ocağında yapmıştır. Kuvvetli bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Yükselme hırs ve azmi yanında ilmi kabiliyyetiyle beraber devrin meşhur alimi Molla Lutfi (900/1494)ye öğrenci oluncaya kadar, askerlik dönemi hakkında doyurucu bir bilgiye sahip değiliz. Bu arada genç bir sipalii olarak (Altı bölük sipahisi) II. Bayezid'in bazı Sefer-i Hümayununa katıldığı bilinmektedir.

Küçüklüğündenberi zamanını çok iyi değerlendirmiş ve okumak için büyük çaba sarfetmiştir. Kur'ân'ı hıfzetmiş, lügat ezberlemiş, daha sonra edebi sanatlara aid kitaplar okumuştur. Görkemli kıyafeti olmamasına rağmen, devrin alimi Molla Lutfi (900/1494)nin kumandanlar ve emirler yanında itibar görüp toplantıda başa geçmesi, Kemal Paşa-Zade'nin askerliği bırakarak ilmiyeye intisabında, yükselme arzularını tahrik eden bir hadise olmuştur. Sefer dönüşü Rumeli'den İstanbula gelirken Edirne'de rastladığı Molla Lutfi (900/1494) efendiyi görür görmez askerlikten derhal istifa edip Edirne Dârül-HactisTne girmiştir.

Molla Lutfi'den başka Kestelli namiyle bilinen Muslihıddin Mustafa (901/1495-96), Hatip-Zâde Muhyiddin Mehmet (901/1495-96), Müeyyed- Zâde Abdurrahman (922/ 1 516), Muarrif-Zâde Sinanüddin Yusuf efendilerden de okumuştur.

Fatih Sultan Mehmet (saltanat süresi 1451-1481/855-886), II Bayezid (886-918/ 48 I-15 ı 2), Yavuz Sultan Selim (9 18-926/ I 5 I 2- I 52o), KanünI Sultan Süleyman (926-974-5/1520-1566) gibi yükselme devrinin padişahlan zamanında yaşaması, Kemal Paşa-Zade'nin yetişmesinde elbette etkili olmuştur. Tabii olarak toplumsal kalkınmada ilim ve idare işbirliği zarureti açısından Kemal Paşa-Zade, Ebussüd (896-98i/1491-1573) ve daha başka alimlerle de yükselme devrinin mayası oluşmuştur. Nitekim o dev/in huküki mevzuat!~ ve sosyal düzeninin tanziminde Kemal Paşa-nde ve Ebussuüd efendilerin büyük rolleri olduğu naldedilmektedir.

Mısır seferinden dönerken atının sıçratmasiyle kaftanı kirlenen Yavuz Sultan Selim'e karşı malicub duruma düşen Kemal Paşa-Zâde için, Yavuz'un: "Bir'a limin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir. Öldüğüm zaman bu kaftanı böylece tabutumun üstüne koysunlar." diye vasiyet etmesi Kemal Paşa-nde'nin itibarını anlatan tarihi bir hadisedir.

Müderris olarak ilk resmi hizmeti i o Muharrem 909/5 Temmuz 1503 tarihinde Edirne Taşlık Medresesinde başlar. Bu görevine kadar kanaatimizce on seneye yakın bir süre ciddi bir tahsil dönemi geçirmiştir. Taşlıktan sonra görev yaptığı medreseler sırayla şunlardır: Üsküb İshak Paşa Medresesi, Edirne Halebiye (Çelebi) Medresesi 918/1512-13 Edirne Üç şerefeli Medresesi, İstanbul Semâniye, Edirne Daru'l-Hadisi 925/1519, Sultan Bayezid Medresesi, Varna, Edirne Osmaniye Medresesi. Tedris hizmeti sırasında (922/1516) Edirne kadısı olduğu kaydedilmiştir. Varna kadılığından da söz edilir. Mısır seferinden az önce 4 Cemaziyel-evvel 1922/1516 da Anadolu, Mısır dönüşü de Rumeli Kazaskerliğine atanır. Daha sonra Mısır valiliğine atanmasıyla Mısır'ın tahrir ve mülki işlerinin teşkilatlandınlmasında büyük payı olduğu da naldedilir. KazAskerlikten sonra bir süre günde yüz akçe ile emekli olan Kemal Paşa-Zâde 932/1 526 da şeyhülislam Ali Çelebi (Ali Cemali) Efendinin vefatı sonucu boşalan Şeyhülislamlığa atanmıştır. Müftilenam, Müftissakaleyn tabirleri bu görevindeki gücünü anlatan iki ünvandır.

Te'lif hizmeti itibariyle de emsali az bulunan bir kişidir. Hakkında "Üslüb, te'lif ve tasnifde eslaf ü eşraf ona halef olamadı." ifadesi kullanılmıştır. İzahu'l-İslah isimli eserini yazarken bizzat kendi yaptığı açıklama bu konudaki başarısını açıkça anlatmaktadır: "Bu emr i hatire başlayışım 928 dedir. Aynı senenin şevvalinde bitti (21 Eylül 1522). Üç seneden fazla bir müddetde tamamlıyacağımı düşünürken, Allahın izniyle senenin üçte birinden az bir sürede (4 ayda) bitirmek müyesser oldu." II. Bayezid'in emri üzere yazdığı Osmanlı Tarihi, sahasında önemli bir kaynaktır. Keza tefsiri lüğavi ve edebi incelikler yönünden oldukça önemli bir çalışmadır. Kemal Paşa- Zade'nin te'lifat konusunda bilinmesi gerekli bir yönü de fikir ve ideoloji sahibi bir kimse olmasıdır. Bu özelliğiyle Osmanlı Ehl-i Sünnet tefekkürünü başarıyla savunmuştur. Bu yolda bir takım eserler, makaleler kaleme almıştır. Kanuni Sultan Süleyman nezdinde de teşebbüse geçmiştir.

Bu konuda kaynaklar şöyle yazmaktadır: Çok yazmıştır. Eserlerini yaşına taksim edersek, günde bir cüz düşmektedir. Bütün Arap ve Acem alimleri, onun, eşi bulunmayan biri olduğuna kafi olmuşlardınTelif çokluğu bakımından Rüm'da bunun gibi başka kimse yoktur. Her fende bir risâle, her ilimde bir makale yazmıştır. Mecma-ı mecmıl-ı ultim ve iftihar-ı ulemâ-i vilayet-i Rüm'dur.

Ömrünü hep dine, devlete, millete, tarihe, ilme hizmetle geçiren bu müstesnâ kişi 940/1534 tarihinde vefat etmiştir. Başarı ve şeref dolu 72 sene ömür sürmüştür. Kabil Edirnekapı'dadır. Cuma günü vefat eden merhumun cenaze namazı Fatih camiinde kılınmıştır. Mekkede duyulunca gaip namazı kılmışlardır.

Seciye itibariyle nüktedan, mütvazi, gönlü bol, hazır cevap, mert ve açık sözlü olduğu kaydedilmiştir. Kazaskerler, Beylerbeyi, Vezirler ve Defterdarlar ve Niçancılann birlikte kabullenmelerine rağmen, bir konuda tek başına direnerek kanunsuzluk gerekçesiyle reddi meşhurdur. İlmi konulardaki tenkidleri de açık ve cesflranedin Ancak Çivi-Zâde diye bilinen Muhyiddin Şeyh Muhammed b. İlyas (954/1547)ln tenkidine de hiç dayanamamıştır. Tağyiru't-Tenkih isimli eserine yapılan bu tenkidden dolayı Çivi-Zâde'yi Padişah'a şikayetle hapsini sağlamış olmasına rağmen tatmin olamıyarak ölümünü istediği ve Çivi-Zâde'ye ayağını öptürerek hırsını yendiği nakledilir. Bu isranndan haksız ve yersiz tenkidcilere haddini bildirme çabasına girdiği de düşünülebilir.

Kısmen çağdaş' sayılan İmam Siiyati (911/1506-7) ve talebesi olan Ebussufld Efendi (896-981/1491-1537) ile karşılaştırmalar yapılmış her birinin farklı üstünlükleri olduğu ifade edilmiştir. Bir çok müellifler Sadettin Teftazâni (793/ ı 389) ve Seyyid Şerif Cürcâni (740/8 ı 6/ ı 340-1413) ile karşılaşurmışlar, sonuçta İbn-i Kemal'i beğenmişlerdir. Bir çok alimler kendisine müracaat ederek eserlerinin tashihini istemişlerdir. Haklı olarak Anadolunun İbn-i Sina'sı lalcabını almıştır. Tefsir, Tarih, Edebiyat, Dil, Felsefe vs. olmak üzere Dini, Edebi ve Sosyal ilimlerin hemen her dalında eser vermiş, makale yazmış, görüş beyan etmiş güçlü simalardan biridir. Kabiliyet ve ilmine idari başarısını da katarak önemli bürokrasi hizmeti de yapmıştır. Askeri, ilmi, idari ve siyasi sahalarda başarı göstererek benzeri az bilinen, bulunan güçlü bir şahsiyet ortaya koymuştur.[1]

Kemal Paşa-Zade'nin tedris hizmetleri de çok hareketli geçmiş, talebeleri arasından bir çok ilim ve idare adamı yetişmiştir. Bunlar da hocaları gibi değerli hizmetler vererek adlarını Türk Ilim ve İdare tarihine yazdırmışlardır. Muhtelif kaynaklardan tesbit edebildiklerimizi burada kısaca tanıtmakla Kültür Tarihimizin bir dönemi hakkında bilgi vermiş olacağız. Daha sonra yapılması düşünülen çalışmalarla her birini ayrı, ayrı daha derinlemesine araştırarak, yaşadıkları döneme hizmet ve katkıları ortaya konulabilir.

Kişiler ölüm tarihlerine göre sıralanmıştır. Tarihsizler ise sona alınmıştır:

I — Muhyiddin Mehmed (941/1534-35)

Sadrazam Ni Mehmet Paşa (940/1533) nın oğlu olan Muhyiddin Mehmed, Kemal Paşa-Zade'den bir sene sonra vefat etmiştir. Kemal Paşa- Zâde'nin öğrencisi olduğunu Kefevi ve Mecdi kaydetmişlerdir. Yirmi dört kişinin katılıp Muhyiddin Mehmed'in en başarılı olduğu bir imtihanda Kemal Paşa-Zade de mümeyyiz olmuştur. Istanbul Koca Mustafa Paşa Medresesiyle daha bazı medreselerde görev yapmıştır. (929/1522-23) Semâniye Karadeniz ciheti Başkurşunlu'da müderrislikten sonra Edirne kadınına geçmiş, bu görevde iken vefat etmiştir. Edirne Daru'l-Hadis bahçesine defnedilmiştir. Sairdi. Bir gece çıkan bir yangında uykudayken yanarak vefat etmiştir.[2]

2 — Şâni (941/1534-35)

Latifi (896-990/ ı 49 ı -92/ 582) ye göre Kastamonuludur. Kemal Paşa- Zâde'nin ıniMazımlarındandır[3]. Kanünrnin Bağdat seferi sırasında Kasr-ı Şirin'de (941/1534-35) vefat etmiştir. Şairdir. Ferhatnâme adlı bir eseri vardır.

Şiirlerinden bir beyit: Ey felek meylin eğer cahil ü nâdâne ise, Ben dahi t.:4 o kadar Icâmil ü dânâ değilen.[4]

3 — Hasan Çelebi, Aşçı-Zâde, (942/1535-36)

Gelibolu'da doğdu. Aşçı-Zâde Hasan Çelebi diye anıldı. Gürez Sey- &den mülazım oldu. Fakat asıl Kemal Paşa-Zâde'ye bağlıydı ve O'nun isteğiyle Mısır seferine katıldı. Ondan hiç ayrılmadı. Muhtelif medreselerde müderrislik ve Bursa Kadılığı yaptı. Şairlik kabiliyyetine rağmen şiirlerine gereken dikkati göstermedi. Bursa'da vefat etti. Zeyniler tekkesine defnedildi. Şu beyit O'na aiddir:

Geldikçe tir-i sineme dil mürğı şâd olur. Şâd olmasın mı herbirisi kol kanad olur.[5]

4 — Sa'di Sadullah Efendi (2 Şevval 945/1538)

Daday'da doğdu, İstanbulda vefat etti. Molla Samstınr(9 19/1513) den ders aldı, O'ndan mülâzim oldu. Ayrıca Kemal Paşa Zâde'nin de ihtisas talebesi oldu. Hasan Çelebi (942/ 1 535) bu zatın Müftilenâm, Şehülislâm, Keşşâfülmüşkilât ve hallâlülmu'dalât olduğunu kaydediyor. Medrese öğreniminden sonra İstanbulda Başçı İbrahim, Mahmut Paşa, Semâniye, Edirne'de Taşlık Medreselerinde müderrislik yaptı. On bir yıl süreyle İstanbul Kadısı oldu (1523). Tekrar müderrisliğe döndü. Sonra Şeyhulislâmlığa getirildi,(940/1533-34). Kazi Tefsirine ve Hidaye'ye olanları başta olmak üzere birçok haşiye yazmış, birçok eserin tashihini yapmıştır. Fetvaları vardır.[6]

5— Hidayetullah b. Bar Ali el-Acemi (948-9/1548-49)

Devrinin alimleri Pir Ahmed Çelebi (932/1525-26) den, Taşköprü-Zâde'nin babası Muslihıddin Mustafa b. Halil (935/1528-29)den, Muhyiddin Fenarl (954/1547) den ve İbn-i Kemal'den okudu. İstanbulda Efdaliyye ve Kalenderiyye, Bursada Sultan Bayezid ve Manastır medreselerinde, ayrıca Edirne ve İstanbul Sahn-ı Seman medreselerinde görev yaptıktan sonra Mekke kadı sı oldu. Gözlerinden rahatsız olup Mısıra geldi ve orada vefat etti. Usülde, fıkıhta alim, edib, vakfir, haltın, mütevâzt bir adamdı .[7]

6 — Muhyiddin Muhammed b. Abdullah, (950/1543)

Muhammed bey diye meşhurdur. Sultan Bayezid'in kölesi iken ilim öğrenmeye heves etti. Hocaları: Muzafferüddin el-Acemi (922/1516), Muhyiddin el-Fenari (954/1547), Pir Ahmed Çelebi (932/1525-26) ve İbn- i Keman:lir. önce İbn-i Kemare muidlik yaptıktan sonra İstanbul ve Edirne'de müderrislik yaptı. Dimağındaki rahatsızlık yüzünden ara verdi. Sonra deniz yoluyla Mısır'a gitti. Yolda esir düştü. Tekrar Istanbul'a geldi. Bursa ve Edirne'de müderrislik yaptı. Daha sonra Şam Kadısı oldu. Kadılıktan azlolunup Istanbul'a geldi. Kadı olarak tekrar Mısır'a giderken Kütahyada vefat etti. Akil ve riyazi ilimlere vâkıft1.[8]

7 — Abdullatif Efendi, Kazasker (953/1546-47)

Meşhur Zeyniyye Şeyhi Safiyüddin'in oğludur. Hakkında fazla malumat bulamadığımız Abdüllatif efendinin İbn-i Kemal'in öğrencisi olduğunu Kefevi kaydetmiştir (952/1 545-46 da 50 akçe ile Iznik Süleyman Paşa Medresesinde müderris olan Abdüllatif Efendi'nin bir sene sonra vefat ettiği kaynaklarda zikredilmiştin.[9]

8 — Kurbi (954/1547-48)

Asıl adı Emirşah'dır. İznik'de dogdu. Kemal Paşa-Zâde'nin öğrencisi daha sonra da mülâzımı oldu. Bilgili ve kültürlü bir kişi idi. Muhtelif yerlerde mutasarnflık yaptı. Farsça'dan Türkçe'ye çevirileri oldu. Şairler tezkiresinde yer almakla beraber şiirleri dikkat çekici değildir. Vefat tarihi Müstakim- Zâde'de 956 dır.[10]

9 — Abdülkerim Vizeli (961/1554)

Zamanın alimlerinden okuduktan sonra İbn-i Kemal'in yanına geldi. İbn-i Kemal bu sırada müftü idi. Mülâzemetle Balı kesir, Bursa ve Çorlu'da müderrislik yaptıktan sonra Manisa'ya evvela Kadı sonradan Hatûniye medresesine müderris oldu. Müderris iken vefat etti. Bir imtihan münasebetiyle şu beyti söylemişti:

Lev i vasliyyeyi şartiyye sandı,
Bu gün bu imtihanda iki levlii.[11]

10 — Derviş Mehmed (962/1554-55) Annesi, Alim Sinan Paşa (891/1486)nın kızıdır. Devrim ulamâsından okuduktan sonra İbn-i Kemare geldi, hizmetinde bulunup istifade ettikden sonra çeşitli yerlerde müderrislik yaptı. Daha sonra Edirne Uç Şerefeli Medresesi Müderrisi iken vefat etti.[12]

11— Muhyiddin Muhammed b. Abdülkadir, Mala', (963/1555-56)

Malû1 diye meşhur olan bu zat devrin alimlerinden Muhyiddin Fenân (954/1547), Kemal Paşa-Zâde, Hüsam Çelebi ve Molla Nureddin'den okudu. Padişahın hocası Molla Hayreddin (950/1543) in hizmetinde bulundu. Bursa ve İstanbulda müderrislik, Mısırda Kadılık yaptıkdan sonra Anadolu Kazaskerliğine yükseldi. Ayağındaki rahatsızlığı yüzünden aynldı. Günlük yüzelli dirhemle tekaüd oldu ve vefat etti. Kefevi bu zat için "Osmanlı memleketinde bu günkü Nakib'in babasıdır." demektedir. [13]

12 — Hasan b. Zeyneddin Muhammed b. Muhammed Şah el-Fenâri (964/1566)

Dedesi meşhur Molla Fenâri (834/1430-30, babası Zeyneddin Çelebi (926/1520) dir. Kemal Paşa-Zâde ölünceye kadar onunla beraber bulundu, ondan okudu. İlk defa otuz akçe ile Edirne'de müderris, daha sonra Selanik ve muhtelif yerlerde Kadı oldu, müfettişlik yapdı. Rüstem Paşa (906-969/ 500- 56 ) dan iltifat gördü. [14]

13 — Muslihıddin Mustafa b. Molla Seydi, Menteşevi (964/15-56-57)

Ayı Seydi (933/1526-27) denilmekle meşhur olan Seydi efendinin oğludur. Zamanın alimlerinden okuduktan sonra İbn-i Kemal'e intisab etmiş ve onun mülazımı olmuştur. Muhtelif medreselerde görev yaptıkdan sonra Edirne üç şerefeli Medresesi'nin birinde müderris iken vefat etti. [15]

14. — Yahya Çelebi b. Emin Nureddin, Emin zade, (892-964/1487- 1 556-57)

İstanbulda doğdu. Babası (Imeradandı r. Bursa civarında büyüdü. Okumaga heveslendi. Müeyyed-Zade (922-1516) ve Kemal Paşa Zade'den okudu. Daha sonra Müftü Ali Cemali (932/1525-26) Efendinin hizmetine girdi. Ondan istifade etti. Bayezid Medresesindeki derslerinde O'na muid. [16] oldu. Daha sonra 25 akçe ile Bursa'da başlayan müderrisliği terfi ederek İstanbul, Çorlu, Edirne, tekrar Bursa ve İstanbulda devam etti. Bağdat kadılı- Ondan emekli olduktan sonra Padişah Kanüni Sultan Süleyman (900-974/ 1494-95-1566-67) O'nu İstanbulda Yaptı rdığı Daru-l'Hadis'e müderris olarak tayin etti (964/1556-57) de günde ı oo akçe ile (dirhem ile) bu göreve başladı. Bu esnada iade satmak töhmetiyle azlolundu. Atarnin Yahya b. Nureddin Hamza el Emin başlığıyla takdim ettiği Yahya Çelebi, Emin Kösesi diye de meşhurdur. Babası Nureddin Hamza Il. Bayezid (852-918/ 1448-1512) in Ihracat-ı Hassa Emini idi. Vefat tarihini Taşköprülü şakayı kda 964 derken, Karaçelebi-Zade 967, AM ise 968 Muharremi olarak göstermiştir. Son ikisi arasında senelerin sonu-başı alakası vardır'[17].

ı 5 — Muhyiddin Muhammed b. Hüsameddin, Hicri, (965/1558)

Çoğunluk Bursalı olduğunu, Ahdi (?) ise Kastamonulu olduğunu söyler. Asıl adı Mehmed olup Karaçelebi diye bilindiğini söyleyen çoğunluğa karşı Faizi (1027/1618) Karaçelebi-Zade olarak kaydetmiştir. Taşköprü-Zâde'nin babası Muslihıddin Mustafa b. Halil (935/1528-29), Molla Hılsameddin (?), Fenad Muhyiddin Çelebi (954/1547) ve İbn-i Kemarden mülazim olarak ders aldı. Edirne Sultan Bayezid Medresesinde İbn-i Kemal'in muidi oldu. Bursa, Kütahya, Tire, Amasya, Çorlu, tekrar Bursa, Manisa ve Edirnede Müderrislik yaptı. Şam kadılığından sonra Bursa'da peşpeşe kadılık, müderrislik, kadılık yaptı. Aynca Edirne ve İstanbul kadılıklarında görev aldı. İstanbulda Kadı iken vefat etti. Mezarı Edirnekapı dışında Emir Buhalf Tekkesi yalonındadır. Hicri mahlasıyla şiir yazdı ve beğenildi. Tarihe de kabiliyetli idi. [18]

16 — Dursun b. Hacı Murad (966/1558)

Önce Sa'di Efendi (945/1538-39) den okuduktan sonra Kemal Paşa- Zâde'ye intisab etti. Dokuz sene okuduktan sonra Mülâzım oldu. 942/ 1535-36 da 30 akçe ile Edirne Beylerbeyi Medresesinde başlayan müderrisliği, İstanbul Kadı Hüsam ve Kasım' Paşa (939/1532-3) Mihrimah Sultan (986/1578) ve Semâniye Medreselerinden birinde görev aldı. [19]

17 — Muhyiddin Muhammed b. İbrahim (969/ ı 561-62?)

Karesi (Balıkesir)li bir köylü olan Muhyiddin önce bir süre devrin alimlerinden okuduktan sonra İbn-i Kemare intisab etti. İbn-i Kemal 932/ 1525-26 da Şeyhulislam olduğu sırada Muhyiddin Muhammed Mülâzimi idi. İlk defa 20 akçe ile Hasköy medresesinde başlayan müderrisliği Dimetoka ve Edirne Taşlık Medreselerinde devam etti. Daha sonra Rumeli ve Anadolu'da valilik yaptı. İlmiyle ve fazhyla anılan bir kişi idi. [20]

18 — Abdılvehhâb b. Abdurrahman... Ali Siyavuş b. Evran el Müeyyedi (970/1562-63)

Devrin alimlerinden, bu arada EbussuCıd Efendi (896-981/1491-1573) den ders aldı. Daha sonra Şeyhülislâm Kemal-Paşa-Zâde'ye geldi. Hoca-Zâde (893/1488)nin Tehafütûnü okudu. Müderris olarak atanması için Kemal Paşa-Zâde Sadrazam Ibrahim Paşa (899-943/1493-1536) ya "Bu benim oğlum, Müeyyed-Zâde merhum (922/ı 516)un ciğer köşesidir. Size bize riayet lazımdır." diyerek ilgilendi. İlk defa 30 akçe ile Istanbul'da İbrahim Paşa Medresesinde başlayan müderrisliği, Edirne Halebiyye, İznik Orhan Gazi, Edirne Dârül-Hadis, Sahn-ı Semân, en son 6o akçe ile Bursa Muradiye Medreselerinde devam etti. [21]

19— Leali (972/ 1565)

Saruhan (Manisa)lı meşhur bir kadıdı r. Kemal Paşa-Zâdenin Mülazımı olup fetvâ katipliğini yapmıştır. Ferâize dair kitabı vardır. [22]

20 — Celâl-Zâde Salih Çelebi (973/1565-66) Nişancı Koca Mustafa Çelebi (975/1470-71) nin kardeşidir. İlk öğreniminden sonra Edirne'de Kemal Paşa-Zâde'nin himaye ve meclisine girdi, derslerine katıldı. Kemal Paşa-Zâde'nin eserlerini temize çekecek kadar yakınlık sağladı. ilerde Muslihıddin Bostan tanıtılırken görüleceği üzere devrinin seçkin talebelerindendir. Daha sonra KanürnYnin hocası Hayreddin Efendi (950/1543-44) den mülazim oldu, ders aldı. Padişah'ın Belgrad, Rodos, Budin vs. kuşatmalarma katıldı ve bunları kaleme aldı. Bu çalışmalarına karşılık olarak ilk defa 25 akçe ile Edirne Saraciye Medresesi olmak üzere, İstanbul Murad Paşa (879/1474-75), Atik Ali Paşa (917/151 -12), Semâniye Çifte Akkurşunlu, Edirne II. Bayezid (852-918/1448-1512) Medreselerinde müderrislik yaptı. Buradan kazaya ayrılan Celal-Zâde Halep, Şam ve Kahire Kadılıklarında bulundu. Kahire'de valilik de yaptığı naldedilir. Bilahere emekliye ayrılarak Istanbul'a döndü. Eyub Medresesinde tekrar müderris oldu.

Kemal Paşa-Zâde'nin İslah ve İzahı'na ve Seyyid Şerif (740-816/1340-1413)in Şerhu'l-Miftâh'ına haşiyeleri vardır. Tarih, Fıkıh ve Belâğat adair eserleri vardır,Şiir de yazmıştır. Gazelinden alınan beyitler:

Ahir oldu ömür, çün geçti heva şimden gerü,
Nideyim el verdiğim dünya bana şimden ğerû.

Ben cihan sevdalarından çekdim el ey müddei,
Ser be ser ğavğa yı dehri al sana şimden gerû.

Bir gün âgâh olmadın düş gibi geçdi ma medâ,
Saliha halin nolur, bari ona şimden geru[23]

21 — Taceddin İbrahim (Zırva Taceddin Efendi) (973-74/1565-66)

Devrin alimleri Cürcân (969/1561-62) ve Sa'di (945/1538-39) Efendilerden okudukdan sonra Kemal Paşa-Zâde'nin hizmetine girdi ve mülâzım oldu. Edirne, Adana, Bursa, Manisa, İstanbul ve Şam'da müderrislik yapdı. Ramazanoğlu Pir Mehmed Paşa (976/1568-69) nın yaptırdığı medreseye Adana'da ilk defa günlük 50 akçe ile Taceddin İbrahim tayin edildi.

Adıgeçen medreselerdeki müderrislik hizmetlerinde de paşanın desteği olmuştur. Şam'da (Kanflni) Süleyman Han Medresesinde günlük 80 akçe ile müderrisken şam Müftüsü oldu. Müftü iken bir sene sonra vefat etti. [24]

22 — Molla Muhammed (973/1565-66)

Kemal Paşa-Zade'den okudu. Günlük 20 akçe ile Kütahya'da başlayan müderrislik görevi terfi ederek İnegöl ve Yıldınm medreselerinde, ayrıca Istanbul'da muhtelif medreselerde devam etti. 959/1551-52 de Haleb Kadısı oldu. 972/1564 da Amasya Mûftülüğüne ve Amasya Sultan Bayezid Medresesinde Müderris tayin olundu. Türkçeleştirdiği bazı gramer kitapları yanında Kkli Beydavi Tefsirine hâşiye yazmıştır. [25]

23 — Alâeddin Ali Manavgadi (974/1566-67) Dayısı Ebü'l-Leys (944/1537) Efendi'nin yanında yetişti. Kemal Paşa- Zade'nin yanında Mülâzım oldu. Bazı medreselerde müderrislikten sonra 30 akçe günlük ile İnegöl İshak Paşa, (945/1538-39) da 40 la Dâvut Paşa (904/1498-99) medreselerinde görev aldı. Daha sonra Trabzon ve Manisa Sultaniyelerinde müderris, arkasına Manisa Müftüsü oldu. 958/1551 de Semâniye'den Çifte Akkurşunlu Medrese'ye, üç sene sonra Ayasofya Medrese'sine müderris oldu. 964/1556-57 de Bağdat Kadısı oldu. 969/1561-62 de ma'zülen emekli oldu ve ölünceye kadar 80 akçe maaşla yaşadı. [26]

24 — Muhammed b. Muhyiddin b. eş-Şeyh Tavrud (975/1567-68)

Kemal Paşa-Zâde'nin yanında uzun süre kaldı. O'ndan mülâzım oldu. 950/1543 civarında Bursa Hançeriyye, 955/1548 Manastır 956/1549 Rodos, 958/1551 Salm ve 960/1553 de Şeyh-Zade medreselerinde görev yaptı. 961/1554 de Bağdat Kadısı oldu. 967/1560 da Mekke Kadısı olarak atandığı halde istemezlerinin gammazlaması ile kararname yoldayken durduruldu.Bilvesile HaLc yapıp döndü ve emekli oldu. [27]

25 — Muhammed b. Abdeıvehhab b. Abdülkerim (975/1567-68)

Dedesi Abdûlkerim Fatih Sultan Mehmed (936-886/ 432-33/ 48 ) devrinde kadı, babası Abdülvehhab ise Yavuz Sultan Selim (875-927/1470- 71/1520) devrinde Defterdar idi. Hocaları Isrâfil Zade (943/1 536-37) ve Çivi-Zade (954/1547-48) dir. Bir müddet Ebusseıd ve Kemal Paşa-Zade ile çalıştı. Gelibolu, Edirne, Istanbul, Iznik, tekrar Istanbul'da müderrislik yapdı. Halep ve Şam Kadılıklarında bulundu. Sonra kısa bir süre Mısır Kadılı- Ondan Şam Kadılığına, oradan da Anadolu Kazaskerliğine getirildi. Yaşı altmışa yaklaşmişu ki vefat etti. [28]

26 — Mehmed b. Abdülvehhab (975/ 567-68)

Kemal Paşa-Zade'ye talebe olduktan sonra, Mülazemetle 25 akçe ile Gelibolu'da Sarıca Paşa (857/1453) Medresesinde mûderrisliğe başlayıp, 30 akçe ile Edirne Taşlık, 951/1544-45 de 40 akçe ile Istanbul Kalenderhane, 953/1546-47 de 50 akçe ile Iznik Süleyman Paşa (76 t/ 359-60), bir sene sonra Semâniye Ayaldcurşunlu, 957/1550 de Yavuz Selim-i Kadim Medresesine müderris oldu. Daha sonra Halep, Şam, Mekke, tekrar Şam ve Bursa Kadılıklarında bulunduktan sonra Anadolu Kazaskeri oldu. Hocası Kemal Paşa-Zâde'nin türbesi yanına defnedilmiştir. [29]

27 — Mustafa b. Ali (Muhammed), Muslihıddin Bostan diye meşhur (904-977/1498-99-1569)

Adi başlıkta Mustafa b. Ali metinde (b. Muhammed) olarak göstermiştir. Tire'de doğdu ve küçük yaşta Hafız oldu. Muhyiddin Fenâri (954/ 1547-48) ve Molla ştica' (?) dan okudu. Salun Müderrisi Karabalfde Muid oldu. Carullah (?) Efendi ve Zeyrek-Zade Rükneddin (939/1532-33) Efendilerden istifade etti. Sonra İbn-i Kemal'e geldi. Onda okuduktan sonra Kanünfnin hocası Molla Hayreddin (950/1543-44) e Mülazım oldu. Adi, Tekmile 248-49 da Kantin? 927/1520-21 de tahta geçince Molla Hayreddin'in seçkin medrese ve müderrislerinin en başarılı talebelerini toplayıp Padişaha takdim, ve Belgrad Seferini teşrifden 927/1521 sonra da bunlara mülâzemet verdiği kayıdıdır. Bu seçkin talebelerden ikisi bu Bostan-Zâde ile Celâl-Zâde Salih Çelebidir. O zaman bunlar Edirne Dâru'l-Hadis'inde İbn-i Kemal'in gözde talebeleri idi.

Bostan-Zâde Bursa'da müderris oldu Kasaba Kadılıklan yaptı, Sultan Süleyman'ın hanımı ile tanıştı. Haseki Sultan (965/1557-58) Istanbul'da yaptırdığı medresesinde O'na müderrislik verdi.Daha sonra Bursa, Edirne ve İstanbul Kadılıklannda bulundu. Sahn ı Semân müderrisi oldu. Anadolu Kazaskeri oldukdan on gün sonra Çivi-Zâde (954/1547-48) nin vefatiyle boşalan Rumeli KazAskerliğine terfi etti. 150 dirhemle Kazaskerlik'ten ayrıldı. Taşköprü-Zâde Kadir Gecesi defnolunduğunu kaydetmişdir. Namazını Ebussuüd 'aldırmış olup Edirne Kapı dışında Emir Buhaıt Türbesine defnedilmiştir. Beydavi'nin bazı yerlerine yaptığı haşiyeler müsvedde olarak kalmıştır, Her hafta namazda hatim yaptığı nakledilir. Elli seneden beri sabah namazını kazaya bırakmadığmı söylemiştin Kemal Paşa-Zâde'nin İstanbul Müftülüğü sırasında Çivi-Zâde arasında meydana gelen imtihan hadisesinde Hocasının yanında mülâzim idi[30].

28 — Molla Bâli (Uzun Bak) Efendi (901-977/ ı 496-1569)

Bir süre değişik yer ve kişilerde okudukdan sonra Kemal Paşa-Zâde'ye bağlandı, Mülazemede ilk defa 20 akçe ile Edirne Hasköy'de Mahmut Paşa (879/1474) Medresesinde müderris oldu. Daha sonra kadılığa ayrıldı. Yevmi 130 akçe ile Budin Kadılığma tayin edilmişken yolda Çorlu'da vefat etti. Hocasının bir çok eserlerini yazıp tashih etti. İslak ve İzâh'a ve Ferâiz'e ta'lik a yazmıştır. Riyâzıye ve Kelâma aid çalışmaları da vardır? [31]

29 — Şeyh Hasan Zarlfi (977/1569)

Aslen Sirozludur. Zarifi mahlasını kullanmıştır. Kemal Paşa-Zade'ye dânişmend (öğrenci veya muavin) iken tasavvufa intisab etti. Hacca giderken Mısır'da Ibrahim Gülşeniye vanp Uşşâki halkasına girdi. Istanbul'da muhtelif tekkelerde irşad görevi yapdı. Vefat edince Rumeli Hisar', Kabalar denen yerde defnedilmiştir. Buraya Durmuş Dede Tekkesi de denmiştir. Sadrazam ,Rüstem Paşa (906-969/1500-156i) İstanbul tarafindan bir Halife bulundurması için ricada bulunmuş ve Zaıifi'ye intisab ederek Langa Mahallesinde yaptırdığı bir zâvlyeyi ihsan buyurmuştur. Vahdet-i Vücüd görüşünden ötürü tarikat arkadaşı Karamanlı Vahdet'in 957 de öldürülmesinden zan altında kalmıştır. 102 sene yaşadı. [32]

30 — Ebussuüd b. Şeyh Muhyiddin Mustafa el-Imadi, el-İskilibi (896-981/ İstanbul 1491-1573)

Bazı kaynaklara göre İbn-i Kemal'in tilmiz-i haslan olarak tahsilini tamamlayan Ebussuüd Mehmed Efendi XVI. asn şereflendiren büyük alimlerdendir. İskilipli olduğu naldedilmekle beraber ihtilaflıdır. İstanbul yakınında Direkli diye anılan bir köyden olduğu da nakledilirsede bu köyün nerede olduğu da bilinememektedir. Bu yüzden de İmadi (Direkli) lakabıyla anılmıştır.

Devrin meşhur alimleri Müeyyed-Zâde (922/1 516), İbn-i Kemal (940/ 1533-34) ve Mevlana Karamâni (923/1517) den tahsilini tamamladı.11. Bayezid'in iltifatiyle, bu dönemde kendisine 30 akçe Çelebi ülüfesi bağlandı. icazetini İbn-i Kemal verdi. İnegöl, İstanbul, Gebze ve Bursa medreselerinde müderris oldu. İstanbul ve Bursa kadılıklannda bulundu. Rumeli Kazaskeri oldu. 952/ 1 545-46 da Şeyhulislam olan Ebussuüd Efendi, Hoca Sadeddin (1008/ ı 599- I 600), Baki (1008/1599- 600), Kınalı-Zade Hasan Çelebi (101 2/1603-4) gibi bir çok değerli alim ve edil), şair yetişdirdi. İstanbul'da mektep ve hamam, İskilip'de cami olmak üzere hayır müesseseleri inşa ettirdi. Büyük bir devlet adamı olan Ebussuüd, bir çok dalda yazmış olduğu eser ve makaleleri ile de haklı şöhrete ulaşmıştır. Bunlar arasında İrşadül- Aklı's-Selim... isimli Tefsiri ile Sultanül-Müfessirin ünvanına layık görüldü. Müteahhirin ordusunun öncüsü vs. gibi yüceliğini anlatan bir hayli ifade kullanılmıştır. [33]

31 — Perviz Efendi (Molla Perviz) (987/1579)

Ümeradan Nişancı Abdi Bey'in oğlu olup, Anadolu Kazaskerliğine kadar yükselmiş bir ilim adamıdır. Kemal Paşa-Zade'den Mülazemetle ilk defa 30 akçe ile İstanbul'da Eski İbrahim Paşa, 939/1532 de Mahmut Paşa, 942/ 1 535 de Edirne Daru'l-Hadis, 945/1538 de Semaniye'den Akdeniz cihetindeki Çifte Akkurşunlu Medreselerine müderris oldu. 950/1543 de azlolundukdan bir müddet sonra Semâniye'nin Karadeniz ciheti ikinci medresesi olan Çifte Başkurşunlu'ya müderris oldu.955/1548-49 da Bağdatta başlayan kadılığı Halep, Şam, Kahire, Edirne ve 968/1560-61 de İstanbul Kadılığı ile devam etti. 971/1563-64 de Anadolu Kazaskeıri olan Perviz Efendi 974/1566-63 de resmi görevden azlolundu. Ancak 984/1576-37 de yeniden Kazaya intisabla Mekke Kadısı iken vefat etti. ilmi, fazlı ve ibadetiyle anıldı. Iskilipli Şeyh Muhammed'e intisab etti. Muhtelif tellüs, talik ve risaleleri vardır. Istanbul Fatih'de bu gün yeri bilinemiyen bir medrese yaptırmıştır. Şu beyit onundur:

Kadrini, zülâl i hoş güvar-ı lutfun,
Germâye i kahra girmeyen bilmez. [34]
Ölüm Tarihi Tesbit Edilemiyenler:

32 — Sihri

Edirnelidir. Adı Mehmeddir. Divdest oğlu diye tanındı. Kemal Paşa-Zâde Edirne Kadısı (922-1516 iken katipliğini yapmıştır. Daha sonra vergi toplama görevinde bulunmuştur. Eskilerden birçok şiir ezberlemiştir. Geçmişe aid hikayeler, latifeler ve sohbetler yazdı. [35]

33 — Zuhüri

Aslen Manastırlı Dülbend-Zâde'lerdendir. Kemal Paşa Zâde'den mülâzim olup 40 akçe ile Icadı olmuş ve Manastırda vefat etmiştir. Şairdir. Şiirleri sade ve incedir. Hafif meşrep mısralar da işlemiştir:

Sever gönlüm şu dildârı cerasın olsun olmasın Kabulettim cefâsın verası olsun olmasın. Zuhürl hacrine tenhâ gelirse ol melek alma Öp ağzın, dudağın em, rizası olsun olmasın. [36]

34 — Selmân

Aydında doğdu. Kemal Paşa-Zâde'den Mülâzim oldu. Sahın'da müderrislik, bazı yerlerde ve Birgi'de Kadılı k yaptı. Kanüni dönemi ortalarında öldü. Divanı vardır. [37]

35 — Cevâni

Aslen Turhal'dandır. Kadı-Zâde lakabiyle anıldı. Genç yaşta ilme heveslenen civâni Kemal Paşa-Zâde'ye intisâb etti, ve O'ndan Mülâzim oldu. Daha sonra Vize'de (Tire'de) Kadı iken öldü.

İki Beyit:

Goncaya ol la'l-i dür püşi nice teşbih edem, Gonca ancak bir dehendir kim anın dendânı yok. Aşık olan şem'den görmek gerekdir yanmağı, Yüreği yanar, yaşı akar, veli efğânı yok. [38]

36 — Mısır Kadısı Mehmet Bey

Hadikatül-Cevâmr, 181 de Kemal Paşa-Zâde'nin mezarından bahsedilirken: "Şâkirdanından Mısır Kadı sı Mehmet Bey, etrafında taşdan parmaklık yaptırmıştır." denilmekle beraber Mehmet Beyin kim olduğu açıklanmamıştır.

KISALTMALAR
A : Ahdi, Gülşen-i şuara
AÇ :Aşık Çelebi, Meşâ'üru-ş-şuarâ
B : Beyâni Tezkiresi
E : Enisül-Müsamirin
F : Fâizi, Zülıdetül-Eş'âr
HÇ : Hasan Çelebi, Tezkiresi
K : Künhül-Ahbar
L : Latifi Tezkiresi
R : Riyâzi Tezkiresi
S : Sehi Tezkiresi

Dipnotlar

  1. Geniş bilgi için bakımı.:
  2. A-] Prof. Dr. Şerafettin Turan, Tarilı-i Al-i Osman, VIL Defter, Ankara, 1970.
  3. b-] Dr. Mustafa Kılıç, İbn-i Kemal, Hayatı ve Tefsire dair Eserleri ve Tefsirindeki Metodu, Doktora Tezi, Islami filmler Fakültesi, Erzurum, 1982.
  4. c-] Şeyhulislam İbn-i Kemal Sempozyumu Tebliğleri, Türkiye Diyanet Vakıfi Yayınları, Ankara, 1986.
  5. Taşköprü-Zade, Ahmed b. Mustafa b. Halil, eş-Şakayıku'n-Nu'mâniyye, 273, Beyrut, 1 395/1975; Mecd1, Mehmed Efendi, Hadaik'ş-Şakayik, s. 458 Basınla Hazırlayan Doç. Dr. Abdülkader Özcan, Çağrı Yayınları, Istanbul, 1989 m./1409h,; Kefevt, Mahmud b. Süleyman (990/1582), Ketaib-i Alaml-Ahyar, Süleymaniye Kütüphanesi, yazma, Hal« EL 630, Reisülküttab, 690; Baltacı, Cahid, XV, XVL Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 283, 370, Istanbul, 1970.
  6. Mülâmm: ilmiye ısulâhında, medrese tahsilini bitirip icâwt alanlar hakkında kullanılan bir terimdir. Mülâzımlık süresi yedi senedir. Bu süre sonunda ruüs imtihanı denilen bir imtihan kazananlar özellikle müderrislik ikinci derecede kadılık görevlerine atanırlar. M.Z. Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü; 2, 612.
  7. lpekten, Doç. Dr. Halük ve ekibi, Tezkirelere göre Divan Edebiyatı Sözlüğü, s. 467, L., HÇ., K., B.,Kültür ve Turizm bakanlığı Yayınları, Ankara, 1988; Müstakim-Zâcle, S. S., Mecelletü'n- Nisab , Sül., Hâlet Ef., No. 628, v. 269/b.
  8. Kefevi, a.g.y.; Mecdi, a.g.e., 457; Baltacı, a.g.e., 365; İpekten, a.g.e., 185-6, S., L., AÇ., B., R., F., (R. Küttab, 690, v. 3896).
  9. Uzunçarşılı, Ismail Hakkı, Osmanlı Devletinin Ilmiye teşkilatı, c. II, s. 666, Ankara, 1960; Ipekten, 405, S., L., AÇ., HÇ., B., R., F.
  10. Taşköpri-Zade, a.g.e., 297; Kefevi; a.g.y.
  11. Taşköpri-Zade, a.g.e., 294; Mecdi; a.g.e., 491.
  12. Kefevi, a.g.y.; Atai, Nevi-Zade Ataullah b. Yahya, (1045/1635), Hadayıku'l-Hakayı k fi Tekmileti'ş-Şakayık, s. 76, Basıma hazırlayan, Doç. Dr. Abdülkadir Özcan, Çağrı Yayınları, İst., 1989 mi1409h.; Baltacı, a.g.e., 430.
  13. Ipekten, a.g.e., 256, S., L., AC, HÇ., R., Müstakim-nde, a.g.e., v. 350b.
  14. Taşköpri-nde, a.g.e., 302; Mecdi, a.g.e., 501; Baltacı, a.g.e., 238.
  15. Taşköpri-nde, a.g.e., 307; Meccli; a.g.e., 509.
  16. Taşköpri-Zâde, a.g.e., 289; Kefevi, a.g.e., Halet Ef., 630, v. 485b; Mecdi, a.g.e., 484.
  17. Atâi, a.g.e., 13.
  18. Tasköpri-nde, a.g.e., 307; Mecdi, a.g.e., 509; Baltacı, a.g.e., 455.
  19. Medreselerde müzakerecilik edenler ve müderris muavini mertebesinde bulunanlar hakkında kullanılan bir tabirdir. Gibi için bak, M.Z. Pakalı n a.g.e., 2, 573,
  20. Taşköpri-nde, a.g.e., 313; Mecdi, a.g.e., 516, Atâi, a.g.e., 18; Baltacı, a.g.e., 602.
  21. Taşköpri-nde, a.g.e., 297; Kefevi, a.g.e., Halet Ef., 630, 485b; Mecdi, a.g.e., 495; Ipekten, a.g.e., 208, A., AÇ., HÇ., B., K.R., F., GD.
  22. Atm", a.g.e., 15; Baltacı. a.g.e., 347.
  23. Ataii a.g.e., 30; Baltacı, a.g.e., 447.
  24. Atâi, a.g.e., 31; Baltacı , a.g.e., 512.
  25. Atii, a.g.e., 44; lpekten, a.g.e., 262, AÇ., HÇ., R., F.
  26. Atâi, a.g.e., 47 vd.; Uzunçarşılı, a.g.e., 234; lpekten, a.g.e., 421, L., A., AÇ., HÇ., B., R., F.; Baltacı, a.g.e., 203.'P.
  27. Taşköpri-Zâde, a.g.e., 371; Atal, a.g.e., 110; Baltacı , a.g.e., 535.
  28. Atâi, a.g.e., 51; vd.
  29. Ali b. Wali, el lkdül-Manzüm, 382, sakâyık'ı n zeyli olarak birlikte basılmış; Atâi, a.g.e., 109; Baltacı , a.g.e., 478.'P.
  30. Atâi, a.g.e., 112.
  31. Taşköpri-Z:ade, a.g.e., 386; Kefevi, a.g.e., Halet Ef., 630, v. 485b; Atâi, a.g.e., 114.
  32. Kefevi, a.g.e., Reisülküttab, 690, v. 309b; Atki, a.g.y.; Baltacı , a.g.e., 537.
  33. Taşköpri-Zâde, eş-sakâyı k, 395; Kefevi, a.g.e., a.g.e., 129, 248, 9; Baltacı, a.g.e., 391.
  34. Atâi, age., 134; Baltacı , a.g.e.., 121.
  35. Atai, a.g.e., 201; Müstakim-Zade, S.S., a.g.e., v., 306b.
  36. Atai, a.g.e., 183-88; Bursalı, M. Tahir, Osmanlı Müellifieri, 1, 306, Ist., 1976; Uzunçarşılı, a.g.e., 235 ve Osmanlı Tarihi, II, 677, Anlc., 1977; Serkis, Yusuf Ilyas, Mu'cemül- MatbCıatil-Arabiyye ve'l-Muarraba, I-1V, Kahire, 1346, 1928; Bilmen, Ömer NasCıh1, Istılahat-ı Fıkhiyye Kamılsu, I, 357, Ist.; Evliya Çelebi, Seyahatnarne, ı, 173; Aydemir, Dr. Abdullah, EbussuCıd ve Tefsirdeki Metodu, Diyanet Yayınları, no. 195, Ank., Tarihsiz, bu zat hakkında Önemli çalışma.
  37. Atâi, a.g.e., 253 vd; Baltacı , a.g.e., 334; İ pekten, a.g.e., 338, A.
  38. lpekten, a.g.e., 448, AÇ., HÇ., K., E.
  39. Mnstakim-Zade, a.g.e.; İ pekten, a.g.e., 554, L., AÇ., HÇ., B.
  40. Ipekıen, ıt.g.e., 435, AÇ., HÇ., E.
  41. Mı:ıstakim-Zâde, a.g.e., 175a; 1pekten, a.g.e., 93, S., HÇ., E.