I
Çiviyazılı Boğazköy belgelerinde geçen, bir vücut uzvu olan uzu huhur- ti- için ilk olarak Sayce, RA 24 (1927), s. 123-126’da yayınlanan ‘T'he Names of the Parts of the Body in Hittite” adlı makalesinde soru işaretiyle “throat” (=boğaz, gırtlak) anlamını vermiştir[1]. Friedrich sözlüğünde aynı şekilde göstermiştir [2].1957’de Alp tarafından Anatolia H’de yayınlanan “Zu den Körperteilnamen im Hethitischen” adlı geniş çalışmada Sayce’ın fikrine karşı bu kelime için “Lufthröhre” (=soluk borusu) anlamını haklı nedenlere dayanarak vermektedir[3]. Friedrich bunu bir soru işaretiyle sözlüğünün 2. ekinde vermiştir [4]. Daha sonra yine Friedrich sözlüğünün 3. ekinde Otten’dan aldığını belirterek huhurti-için kesin olarak “Kehle” (=boğaz, gırtlak) anlamını vermiştir [5].
Bu arada Sayce ve Otten’ın fikirleri doğrultusunda huhurti-için “boğaz” yada “gırtlak” anlamını benimseyen araştırmacılar şunlardır:
H. G. Güterbock, Or. NS. (1956), s. 129 : “gorge”
H. Hoffner, RHA 80 (1957). s. 88 : “throat"
H. Berman, The Stem Formation of Hittite Nouns and Adjectives, (1972) s. 14 : “throat”
Söz konusu sözcüğün çok nadir geçen diğer bir yazılışı huuahharti’ dir.
huhurti-’ninKUB VII 1 III 3 vd.'da “ağız, dil, huhurti-, yemek borusu" sırasıyla geçmesi [6]bilim adamlarının "boğaz, gırtlak" fikrinde ısrarlarına neden olmuştur. Ancak Alp'in fikri göz önünde tutulursa ağız ve dilden sonra gelen iki şeyden biri yemek borusu diğeri huhurti-, yani “soluk borusu" olmalıdır.
Kelimemiz muhtemelen onomatopoik bir yapıya sahiptir. Gerçektende insan ağzından biraz sık soluk alırsa söz konusu kelimenin fonetiğine uyan bir ses çıkartmaktadır.
Çİviyazılı Boğazköy belgelerinde sadece üç, Ugarit metinlerinde bir defa geçen huhurtalla- yukarıda sözünü ettiğimiz huhurti-,den -ala- son ekiyle türetilmiş nomina instrumenti'dir. Aslında bu ek ile nomina actoris türetilmektedir [7]. ancak kontext'e göre nomina instrumenti olarak kullanıl- dığı anlaşılmaktadır.
huhurti-'nin “boğaz, gırtlak" olduğunu savunan bilim adamları doğal olarak huhurtalla- İçin de "necklace"(-gerdanlık) anlamım kullanıyorlar [8]. Ancak Hititçede “gerdanlık” konkret'ini karşılayan, vücut uzvu adi olan “kuttar-” (-boyun)dan türetilmiş “kuttanalli-” (-gerdanlık) bulunmaktadır[9].
huhurtalla-, Boğazköy'den yayınlanmamış [10]bir envanter metni olan Bo 2853 1’9' da altından, KBo XVIII 170 4'// (KUB XLII 43 öy. 5'-ıo') da altından, KUB XLII 69 öy. 20'de (metin kırık olduğu İçin neden yapıldığı belli değildir) geçmektedir. Bu yerler envanter metni niteliğinde olduğundan objenin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Ugarit'ten [11]RS 25. 421 öy. 24'te “GI!. DUR؛-as-ma-as hu-uh-hur-ta-al-la-a[s]şeklinde geçmektedir. Laroche, SL, 85, 444; CAD lb, 203, sipattu maddesini göstererek Gl. DUR 5-as için “bir cins kamış?” demektedir [12]. ilk sözcüğün analizini yapmak gerekirse; bilindiği gibi -ma- “fakat” anlamına gelen enklitik partikel, -as Nom. c. Sg. enklitik personal pronomen’dır. Bu durumda söz konusu objenin kamıştan yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Laroche bu metin yerinde huhurtalla- için “pandantif” karşılığını kullanmaktadır [13]. Filolojik ve arkeolojik verileri göz önünde tutarak Hititlerin “su kamışından” gerdanlık yada pandantif yapacak ve takacak kadar primativ oldukları kanısında değiliz. KUB XV 23 öy.’de kelimemiz değişik şekilde ve gllossenkeil ile yazılmaktadır. İlgili metin yeri şöyledir:
Friedrich bu metin yerini “Altın çelenkten gerdanlık" olarak çevirmektedir[15]. Fakat bizce böyle çevirmenin zorlayıcı bir nedeni yoktur, “Borudan altın baş çelengi” olarak çevrilebilir.
huhurtalla-’ nın arkeolojik karşılığı olabilecek, 2. bin yılma ait pek çok boru şeklinde malzeme mevcuttur. En belirgin örnek olarak Alacahöyük
II. mimari tabakasında bulunan boru (Al.c. 342) [16]gösterilebilir.
II
Çiviyazılı metinlerde geçen genel anlamda “boru" olarak adlandırılan [17] GIS/ URUDU PlSÂN’ın bilinen, Hititçe fonetik komplementleri ile yazılışları şunlardır:
H. Kronasser bir yanlış okuma sonucu KUB XXIX ٠4 III 22’nin ilk sözcüğünü Sg. Abl. (GisPISÂN-pa-az: ” olarak transkribe etmiş [19], Friedrich bunu aynı şekilde sözlüğüne almıştır [20]. Kronasser sözcüğü -(a)pa+az şeklin analiz etmiş -pa- gövdeli olduğunu belirtmiştir [21]. Fakat H. Otten, StBoT 17 s. 17'de Kronasser tarafından PİSÂN olarak okunan işaretin aslında “dup” işareti olduğunu ortaya koymuş ve dolayısıyla sözü edilen yerin GIS dup-pa-az" olarak okunması gerektiğini göstermiştir. Böylece I. kışımda idantifiye etmeye çalıştığımız huhurtalla-'ya PISÂN'ın komplementlerinin isim gövdesi olarak uygunluğunu önleyecek tek fiolojik zorluk da ortadan kalmış bulunuyor. H. Otten'da PISÂN'ın Hititçesinin gövdeli olduğunu belirterek savımızı kuvvetlendirmektedir[ 22].
SONUÇ
huhurtalla-'nin bilinen tüm çiviyazılı belgelerde sadece dört defa geçmesi indentifikasyonu güçlendirmek beraber, yukarıda sözünü ettiğimiz bizce geçerli nedenlerle, aksini düşündürecek bir metin yeri çıkmadığı takdirde Hititçe “huhurtalla-''i Sümerce “PISÂN”—Türkçe “boru" eşitliğine inanıyoruz.