Giriş
Emel Esin, 1955 yılında Türkistan seyahatinde trende karşılaştığı Türklerin, ikram ettiği sigaranın üzerindeki ay yıldızı görünce sigarayı içmediklerini, mendillerine sarıp sakladıklarını söyler[1] . O dönem Sovyetler Birliği’nin idaresindeki Türkler için ay yıldızlı bir kâğıdın değeri ve çağrıştırdığı anlamlar, ürünün kendisinden daha değerli olmalıydı. Sigara kâğıdı gibi küçük boyutlu bir ürünün üzerindeki sembol, bayrak veya birkaç cümle çok şey ifade edebilir. Bu da sigara kâğıtlarının zihinleri yönlendirme fonksiyonunu ve bir propaganda aracı olarak kullanılabileceğine işaret eder.
Propaganda, grup veya toplulukların tutumlarını biçimlendirmek, kontrol altına almak veya değiştirmek amacıyla, kitle iletişim araçlarının kullanıldığı bilinçli eylemlerdir[2] . Dolayısıyla bir eylemin propaganda olabilmesi için bir grubu hedef alması ve toplumun düşüncelerini etkileyerek davranış biçimlerini değiştirecek bir sonucu amaçlaması gerekir. Bu değişiklik propagandanın niteliğine ve amaçlarına göre kısa veya uzun vadeli olabilir. Propagandanın başarısı onun sürekliliğiyle de ilişkilidir. Kitlenin maruz kaldığı fikir bombardımanının sürekliliği, tutum değişikliği ve eyleme geçişte belirleyici unsurlardan birisidir. Propaganda tek yönlü bir iletişim biçimidir. Hedef kitlenin büyüklüğü değişken olduğundan kullanılan araçların da kitlelere ulaşmayı sağlayacak çapta olması yanında amaç ve hedeflerinin önceden belirlenmiş olması gerekir. Amacı net olmayan faaliyetler kitleye ulaşamayacağı gibi başarı şansını da düşürür.
Propaganda kavramı günümüzde olumsuz bir anlama sahip olmakla birlikte bu anlamı büyük oranda son iki yüzyılda kazanmıştır. Neolitik Çağ’da zaferleri hatırlatıp düşmana gözdağı hissi veren mağara resimleri muhtemelen ilk propaganda figürleriydi. Mezopotamya ve Mısır’da tanrıların kullanılarak iktidarların çevresinde oluşturulan ruhani çember, halkın yönetilmesinde veya savaşlarda asker toplanmasında oldukça işlevsel bir rol oynamış olmalıdır[3] . Haçlı Seferleri gibi döneminin en büyük kitle hareketlerinde birçok faktör yanında propaganda da büyük rol oynamıştır. Sözlü propagandanın ve retoriğin önem taşıdığı bu süreçten sonra matbaanın icadı ve yaygınlaşması propagandanın niteliğini de değiştirecektir.
1622 yılında Roma Kilisesi’nin merkezi yapısı altında Yeni ve Eski Dünya’da kilisenin din anlayışını yaymak ve pekiştirmek amacıyla oluşturulan Sacra Congregatio de Propaganda Fide ile propaganda sözcüğü ilk kez kurumsal bir yapının isminde yer aldı[4] . Kamuoyu desteğinin önem kazandığı 19. yüzyılda propaganda artık güçlerini tanrıdan aldıklarına inanılmayan idarecilerin, kendi iktidarlarını muhafaza etmelerinde başvurdukları bir araç olarak kullanılmaya ve algılanmaya başlandı. Kitle iletişiminin geliştiği ve savaşın kitleselleştiği I. Dünya Savaşı modern propagandanın kurumsallaştığı yıllardı. Savaş sırasında sansür ve dezenformasyon olarak anılan propaganda, zamanla düşmanın maneviyatını yıkmayı amaçlayan psikolojik bir mücadele aygıtına dönüştü[5] .
Nazi Almanya’sında propaganda kitlelerin yönlendirildiği bir işleve sahipti. II. Dünya Savaşı deneyimi propagandanın her alanda her türlü araçla kullanıldığı bir dönem olarak tarihte yerini almıştır[6] . 1936 Berlin Olimpiyatlarının ihtişamı Nazi rejimine sempatiyi arttırırken afişlerden sinemaya, tarihî mitlerden posta pullarına her türlü araç Alman halkını bir sarmalın içine çekmiştir.
Propaganda çok çeşitli araçlarla yapılabilir. Bilinçli ve belirli hedeflere ulaşma amacı taşımak şartıyla matbuat, sinema[7] , kartpostal[8] , broşür, heykel, istatistik ve daha birçok şey propaganda için kullanılabilir. Basın bu araçların en yaygını olsa da herhangi bir fikri aktarma görevi görebilecek birçok materyal aynı işlevi yerine getirebilir. Yazı ve görsel kullanılabilecek bir materyal olarak sigara kâğıtları da propagandaya uygun iletişim araçları arasındadır.
Sigara kâğıtlarının siyasi amaçlarla kullanıldığı propaganda faaliyetlerini açıklamayı amaçlayan bu çalışma Osmanlı arşiv kaynakları temel alınarak hazırlanmıştır. Arşiv kaynakları propaganda ya da bu algı ile elde edilen sigara kâğıtlarından en azından bir kısmını içermektedir. Bir sigara kâğıdının tespiti, incelenmesi, yasaklanması, toplattırılması ve imha edilmesi resmî kurumlar arasındaki yazışmalardan sonra gerçekleşebildiğinden arşiv kaynakları sürecin takibine imkân vermektedir. Çalışmada belirlenen zaman aralığı büyük oranda II. Abdülhamid dönemini kapsamaktadır. II. Abdülhamid dönemi Ermeni meselesinin İstanbul’da ve taşrada silahlı çatışmaya dönüştüğü, Ermeni komitelerinin faaliyetlerinin en üst noktaya ulaştığı bir dönemdir. 93 Harbi ile yeni Balkan devletleri ortaya çıkmıştı ve Osmanlı Devleti’nin elinde kalan Makedonya sadece Yunanistan’ın değil bu devletlerin de hedefindeydi. Afrika ve Orta Doğu emperyalist yayılmacılığın tehdidi altındaydı. Bu çalışma 1890’lı yıllarda genel olarak propaganda faaliyetlerindeki artışa paralel şekilde sigara kâğıtlarının da siyasi propaganda aracı olarak etkin bir şekilde kullanıldığını göstermeyi amaçlamaktadır.
Propaganda ve Sigara Kâğıdı
Osmanlı arşivinde sigara kâğıdı adıyla geçen ürün, “rolling paper” olarak bilinen sarma kâğıdıdır. Tütünü sarmaya yarayan, düzgün bir yanma sağlayan haddelenmiş ve küçük bir kap veya pakette yer alan sigara kâğıtları 1703 yılında İspanya’da kurulan Pay-Pay ile ortaya çıkmıştır. Koalisyon Savaşları döneminde Napolyon’un, Fransız askerlerinin tütünü düzgün içmeleri için lisans vererek desteklediği Fransız Lacroix ve hâlen faaliyetini sürdüren Fransa kökenli Rizla 19. yüzyılın en büyük sigara kâğıdı üreticileriydiler[9] . 19. yüzyılda paket içinde satılan hazır sigaralar hâlen elle sarıldığından üretimleri kısıtlıydı bu sebeple sigara kâğıdı tüketimi oldukça yaygınlaştı. Artan rekabet sigara kâğıt üreticilerinin yeni satış stratejileri geliştirmelerine neden oldu. En iyi tütünü kullandıkları iddiası yanında kâğıt kapaklarına ilgi çekici resimler koymak parlak bir fikirdi. Amerikan sigara üreticisi W. Duke, Sons & Company bu açıdan öncüdür[10]. Sigara kâğıdı kapaklarına resim ve şekil eklenebilmesi, iç kısımlarının ise şiir, beyit, risale[11] hatta roman bölümleri[12] konulabilecek boyutta olması Osmanlı sigara kâğıdı üreticilerinin de bu modaya uymasına neden olmuştur.
Üreticiler için sigara kâğıtlarına konulan resimler, simgeler ve şekiller bir satış stratejisi olmakla birlikte bazı sigara kâğıtları siyasi hedeflerle belirli kitlelerin millî hislerini uyandırmada bir propaganda aracı olarak kullanılmışlardır. Sigara günlük tüketilen bir mamul olması açısından propagandanın önemli unsurlarından birine, devamlılığa sahiptir. Tekil olarak satın alınmakla birlikte paylaşıma uygundur. Sigara kâğıt ve kapları küçük boyutu sebebiyle gazete, kitap veya broşür gibi çok fazla fikir veya görseli içermez ancak kolaylıkla taşınabilir. İyi seçilmiş bir ibare veya resim ile istenen fikrin alıcıya iletilmesi için yeterli alanı sağlar ve bazı nitelikleri matbuata da benzer. Dış alanı sınırlı olmakla birlikte iç kısmına uzun yazılar konulabilir. Ücret mukabilinde satın alınması, sigara veya sigara kâğıtlarını özellikle komite ve örgütler için bir gelir kapısı hâline getirmiştir. Üretimi kolaydır ve kaçakçılığa da müsaittir. 19. yüzyıl propaganda kalıplarına bakıldığında gazete, kartpostal, dergi, el ilanı vs. sayılmakla birlikte aslında sigara kâğıdı bahsedilen özelliklerinden dolayı önemli propaganda araçlarından biridir.
Sigara kâğıtlarının farklı amaçlarla kullanılması elbette buna karşı bir mücadeleyi de beraberinde getirecektir. II. Abdülhamid döneminde, artan propaganda faaliyetlerine karşı gümrüklerde, matbaalarda ve satış noktalarında sigara kâğıdı özelinde çeşitli tedbirler alınmıştır. Dönemle özdeşleşen sansür burada da devreye girmiştir. Bu bakımdan bu makale saf propagandayı değil propaganda algısını da incelemektedir.
II. Abdülhamid döneminde gümrüklerde ülkeye giren matbuat yanında sigara mamullerinin de incelemeye tabi olduğu bir kontrol mekanizması bulunmaktaydı. Zira sigara kâğıtlarının ülkenin sosyal ve siyasal yapısına uygun olup olmadığı, öncelikle bu uygunluğu tespit edecek yapının olmasına bağlıdır. II. Abdülhamid döneminde bu yapı oluşmuştur. Gümrük memurları sigara kâğıtlarını inceleyerek Dâhiliye Nezaretine “...üzerindeki tasvirlerden dolayı sigara kâğıdının imrarında yaşanan tereddüt…” şeklinde başlayan yazılar göndermekteydiler. İdare de bu uyarılara çoğunlukla bir milleti veya Müslümanları ihama (şüpheye düşürme) sevk edecek muzır sigara kâğıtlarının ithalinin katiyen münasip olamayacağı şeklinde cevap vermiştir.
Kaçak sigara üretimi ve satışı yasaktı[13]. İthal sigaralar gümrüğe geldiğinde bandrol yapıştırılıyordu[14]. 9 Temmuz 1875 tarihli Memalik-i Ecnebiye Mahsulü Sarma Sigara ile Ağız Tütünü ve Enfiyenin Paket ve Kapları Üzerine Alamet-i Mahsusa Vaz’ Olunması Hakkında Kararname ile gümrüğe gelen yabancı kökenli sigaralara bandrol yapıştırılması esası yürürlüğe girmişti[15]. Kararnamede, sigara kâğıt veya paketleri üzerindeki ibare ve resimlerden bahsedilmemektedir ancak bandrol sebebiyle sigaraların incelemeye tabi tutulması zararlı ibare ve resimlerin tespitini de kolaylaştırmıştır. Dolayısıyla resmî yollarla, nizama uygun olarak gümrüğe gelen sigaralar gümrük memurları tarafından incelenerek, üzerlerindeki ibare ve resimlerden dolayı bir şüphe duyulduğunda alıkonularak Dâhiliye Nezareti ve Ticaret Nezareti veya Bâbıâli’yle yürütülen haberleşme neticesinde, sahibine iade edilerek üretim mahallerine gönderilmekte veya mümkünse üzerlerindeki resim ve ibareler kazınmak suretiyle ülkeye girişine izin verilmekte ya da imha edilmekteydi. Ayrıca markasını tescil ettirmek isteyen bir üretici Ticaret Nezaretine başvurmak durumundaydı. II. Abdülhamid döneminde sigara kâğıtlarının propaganda amacıyla kullanılmasında görülen artış nedeniyle Ticaret Nezareti, Marka Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan “tescil ettirilmek istenen markanın adap, ahlak ve asayişe aykırı olmama” şartına dayanarak, resim ve şüpheli yazı ihtiva eden marka başvurularını Zabtiye Nezaretinde kurulan bir nevi teftiş komisyonuna göndermekteydi[16]. Bu komisyon mahzurlu bulduğu resim ve ibarelerin düzeltilmesini talep etmekte veya doğrudan reddetmekteydi. II. Abdülhamid döneminde yine dükkân, mağaza ya da aktar gibi sigara satış yerlerini düzenli kolaçan eden polis ve hafiyeler görevlerini dikkatlice yerine getirmekteydi.
Zabtiye Nezareti matbaalar yanında sigara satışı yapılan dükkân, aktar, mağaza, seyyar satıcı gibi mekânları denetlemekteydi. Yasaklanan birçok sigara paket ve kâğıtları zaptiyenin gerçekleştirdiği dükkân ve matbaa aramalarında tespit edilmiştir. Ancak merdiven altı tabir edilen kaçak matbaalar da faaliyet gösteriyordu ve bunların denetimi oldukça zordu. Kaçak matbaalar tescilli ve herhangi muzır ibare ve resim ihtiva etmeyen sigara kâğıtları gibi yasaklanan sigaraların da taklitlerini basabiliyordu. Dolayısıyla muzır olarak ifade edilen, üzerinde ibare veya resimler bulunan sigara mamulleri ülke içerisinde rahatlıkla basılabilirdi. Bu bakımdan matbuat gibi görece kolay denetlenebilecek bir sektör değildi.
II. Abdülhamid döneminde propagandaya karşı mücadelenin neferleri gümrük memurlarından, polislere hatta hassasiyet gösteren halka kadar geniş bir yelpazeyi temsil ederdi. Dolayısıyla II. Abdülhamid döneminde sigara mamulleri kullanılarak yapılan propaganda faaliyetleri gibi bu faaliyetlere karşı geliştirilen refleks ve hız da öncesi ve sonrasındaki dönemlere göre farklılıklar gösterir. Bu farklılıkta elbette sansürün de etkisi bulunmaktadır.
Siyasi Propaganda Faaliyetlerinde Sigara Paket ve Kâğıtları
Sigara kâğıtları, kutuları, tabakaları ve muhafazalarının siyasi amaçlarla kullanılması II. Abdülhamid döneminde oldukça yaygınlaşmıştır. Ancak ilk örneklerine Abdülaziz döneminde rastlanılmaktadır. 1863 yılında Galata gümrüğünde üzerinde hükümdar tasvirleri ve çirkin bir manzara resmi bulunan bir sigara tabakasına el konulmuştur[17]. 1873 yılında Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayetinde Yunanistan’dan ithal edilen ve üzerinde muzır yazılar bulunan sigara kâğıtları tespit edilmiştir. Yazıların içeriği hakkında bilgi verilmemişse de bu gibi emtianın dikkatlice teftiş edilip, zararlı olabilecek yazılar ihtiva edenlerinin ülkeye sokulmamasına dair 23 Eylül 1863 tarihinde gümrüklere bir emir verildiği hatırlatılmaktadır[18]. II. Abdülhamid döneminde ise sigara kâğıtlarının propaganda amacıyla kullanılması daha yaygın ve tehlikeli bir boyut kazanmıştır. Propaganda faaliyetleri hedef kitle bakımından kategorize edilebilir.
Ermeni Propagandası
Çok milletli bir yapıya sahip Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılın ilk yarısına kadar belki de en uyumlu iki millet Türkler ve Ermeniler idi. Millet-i sadıka terimi elbette bir anlam ifade etmekteydi. 93 Harbi akabinde imzalanan Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi Doğu Anadolu’da Ermenilerin meskûn olduğu mahallerde ıslahatlar yapılmasını öngörüyordu. Böylelikle Ermeni meselesi millet-i sadıka teriminin yerini alırken uluslararası bir mahiyet kazandı[19].
Ermeniler Osmanlı Devleti’nin doğu vilayetlerini kapsayacak bağımsız bir Ermeni devleti kurmak amacıyla örgütlenerek silahlı cemiyetler kurdular. Avrupa ve Amerika kamuoyu desteğini alabilmek için yoğun propaganda faaliyetlerine başladılar[20]. Bu süreçte Osmanlı ve Ermeni toplumu arasındaki bağlar da kopmaya başladı. 1890’lı yıllardan itibaren İstanbul ve taşrada meydana gelen hadiseler ayaklanma ve çatışmalara dönüştü.
Ermeni örgütleri bağımsız Ermenistan’ın kurulmasının dış müdahaleden geçtiğini kavramışlardır. Türklerin Ermenilere zulmettiği propagandası Avrupa müdahalesinin hızlandırılması bakımından büyük öneme sahipti. Ayaklanma ve eylemler de propagandanın başlıca unsurları idi. Ermenilerin propaganda faaliyetleri ağırlıklı olarak ayaklanmalar ve baskınlar ile bunların Avrupa medyasındaki sunuluşlarıyla kamuoyu oluşturarak maddi manevi destek elde etmekten ibaretti. İçeride ise Anadolu’daki Ermenilerin motivasyonunun yükseltilmesi ve davanın süreklilik arz ettiğinin beyanı için çeşitli iletişim araçları kullanılmıştır. Sigara kâğıtları da bu amaçlara belirli ölçüde hizmet etmiştir.
1890 yılında Marsilya’da imal ettirilerek Osmanlı Devleti’ne ithal edilen ve ülkeye girişi hemen menedilen Vatan sigara kâğıdı, sigara kâğıdının propaganda amacıyla kullanılmasında dikkat çekici bir örnektir. Osmanlı makamlarına göre sigara kâğıdının daha önce Van’daki faaliyetleri nedeniyle sürgün edilen Mıgırdıç Portakalyan tarafından imal ettirilerek Osmanlı Devleti’ne gönderilme ihtimali vardı[21]. Ancak bu bilgi Osmanlı makamlarınca da teyit ettirilememiştir. Portakalyan, Ermeni ihtilalci cemiyetler içinde siyasi parti kimliğindeki ilk siyasi örgüt Armenakan Partisi’nin fikri altyapısını hazırlayan kişidir. Bağımsız bir Ermenistan kurulması amacıyla kan dökmek ve isyanlar tertip etme gibi yöntemleri benimseyen Portakalyan sürgün akabinde faaliyetlerine Marsilya’da devam etmiştir. Propaganda amacıyla çıkardığı Armenia gazetesinde, gazetenin dört hedefi açıklanmıştı:
1. Dünyanın dikkatini Türkiye’deki Ermenilere çekmek.
2. Diasporadan Osmanlı Ermenilerine yardım sağlamak.
3. Fikirlerini Ermeniler arasında yaymak.
4. Kendi tecrübelerini Ermeni ihtilalcilerin faydasına kullanmak[22].
Armenekan cemiyetinin metotları arasında da ihtilal fikirlerini edebi ve sözlü propagandayla, sürekli bir şekilde yaymak bulunuyordu[23].
Osmanlı Devleti’ne girişi yasaklanan ve görüldüğü yerde toplattırılma kararı alınan Vatan sigara kâğıdının üzerinde Marsilya ve şimal kelimeleri, hiçbir devlet armasına benzemeyen bir arma, bir asker üniforması ve bir nota tespit edilmiştir[24]. Fransa’nın İstanbul Sefaretinin sigaraların Osmanlı Devleti’ne ithal edilmesi yönündeki talebine rağmen sigara paketlerindeki şekil ve ibareler gerekçe gösterilerek bu talep reddedilmiştir[25].
Sigara kâğıdının iç kısmında Fransızca bir beyit bulunuyordu:
Lion’un Paris ve Londra’daki fabrikasında imal olunan vatan nam sigara kâğıdı.
Hakiki vatanperverler, bundan böyle yeni sigara kâğıdı istimal edeceğiz “vatan” aliyy-ül’âlâ bir hasılat, halis neyl veyahud yol “hiçbir muzır işe devam olunmayarak takdim olunan defterin her bir sahifesinde Rojet Lizli’nin Marsilya şarkıları bulunur, sözler ve musika:
(Marsilyalı Rojet Lizli tarafından)
Haydin girelim! Vatanın çocukları! Şeref günleri vürud etmiştir! Bizim zalim hükümdarlar aleyhine! Kanlı eyaletlerin şimal rüzgârı kalkmıştır! İşitiyor musunuz bizim memleketlerde vahşi askerler böğürüyor! Onlar sizin kolunuza kadar geldiler sizin evlad ve arkadaşlarınızı boğuyorlar.
Vatandaş askerlere muharebeyi teşkil ediyor musunuz, yürüyelim şimal cihetine ki kötü kan ıslatmıştır bizim tarlalarımızı, biz gideceğiz at koşturma meydanına çünkü biz büyüdüğümüz yerde artık duramayacağız biz şimaldekilerin fazliyet eserini bulacağız vefat edenlerin yerlerine geçerek onların tabutlarını himaye etmek çok az tembelliktir, biz onların yerlerine geçerek intikamlarını almakla pek büyük mağrur olacağız.
(Vatandaş Askerler)
Mukaddes vatanın muhabbeti birdenbire bizim kolumuza intikam hareketi ettiriyor “serbest” serbest! Merhamet muharebesinin şimal müdafileriyle. Bizim muzafferiyet bayraklarımızın altında koşuyorsunuz kuvvetli fena sedalar bana ve senin can çekiştirici olan düşmanların görüyorlar senin muzafferiyetini ve bizim şerefimizi (vatandaş askerler)[26].
Sigara kâğıdı içerisinde yer alan metinde intikam vurgusu ön plana çıkarılmaktadır. Sadece vatana duyulan özlem değil sonunda eyleme geçecek bir davranış biçimini, mücadeleyi ve savaşı önermektedir. Bu vurgu Portakalyan’ın gazetesi Armenia’da da ön plana çıkarılan bir ifadeydi[27].
Aynı üreticinin 1889 yılında hasmane ifadeler yanında Romanyalı bir asker ve onun şehitliği ile ilgili fesat kelimelerden dolayı Galata gümrüğüne gelen sigara paketi sandığına el konulmuştu. Sigaralar daha sonra teminat ile ithalat mahalline iade edilmek üzere mal sahibine teslim edilmiştir[28].
Gümrüklerde ele geçirilenler yanında propaganda amaçlı sigara kâğıtları çeşitli vilayetlerde imal edilmekteydi. 1894 yılında Kayseri’de imal edilerek kentte satılan bir sigaranın üzerindeki resim ve yazılar hayli ilgi çekicidir. Üzerinde beş parmağını gösteren ata binmiş bir İngiliz yaveri resmi, 5 ve 34 numaralar ile Yedi Balyan Biraderler yazılı sigaralar Ankara Valisi’nin Kayseri’ye gönderdiği Hakkı Efendi adlı memur tarafından tespit edilmiştir. Ankara Valisi’nin Dâhiliye Nezaretine gönderdiği yazıda, Hakkı Efendi’ye göre yedi bela denilen şahıs iki sene önce Kayseri’de Ermeni olaylarına karıştığından dolayı Trablusgarp’a sürgün edilen Alaca Ciyan Karabet’in kayınbiraderinin ismiydi. Resimdeki beş parmak ve 5 numara, bir süre önce Ankara’da yakalanan beş Ermeni teröristini ima etmekteydi[29] (Resim 1).
Kayseri’deki bu sigaraların toplattırılmasına başlanmıştı, Ankara Valisi’ne göre Ermeni fesatçılar kolaylıkla tedavüle sokulabilen ve üzerlerindeki sembol veya resimlerin bir fikir verebileceği sigara kaplarını fesat aleti olarak kullanmaktaydı. İlgili sigara kâğıtlarının toplattırılarak imha edilmesi emri Zabtiye Nezaretine ve vilayetlere bildirilmiştir[31].
1895 yılında yine Kayseri’de üretilip Gürün’de ele geçirilen, bir elinde baş şeklinde bir şey, diğer elinde baston tutan mektep elbiseli kişiyi tasvir eden kâğıtlar “maksad-ı hainaneye müstenid bir tertib” görülerek toplattırılarak yakılmıştır[32].
Anadolu’ya uzak vilayetlerde de propaganda amacı taşıdığı düşünülen sigara kâğıtlarına rastlanılmaktaydı. 1892 yılında Trablusgarp’ta ele geçirilen Ermenistan Kokusu bir örnektir. Belirsiz bazı ifadeler taşıyan sigara kâğıtları yakıldığında güzel bir koku yayıyordu. Kâğıtlara el konulması İstanbul’dan emredilmiştir[33].
Ermeni propaganda faaliyetleri Meşrutiyeti izleyen yıllarda devam etmiştir. Temmuz 1909’da Mersin’de el konulan sigara kâğıtlarının bazılarında yine propaganda yazıları tespit edilmiştir. Aynı yıl Ermeni arması ve bazı tasvirler bulunan sigara kâğıtlarının Abacyan tarafından Adana üzerinden Anadolu’ya sevk edildiği tespit edilmişti[34]. Adana Kuvve-i Mürettebe Kumandanlığı konu hakkında Harbiye Nezaretini bilgilendirmiştir. Ele geçirilen sigara kâğıtlarındaki ibareler Ermenilerin maneviyatını yükseltme amacı taşıyordu[35].
Sigara Kâğıdının Kabı Üzerinde: Ermenistan Arması
İç tarafındaki yazı:
Ermeni milletinin resmî armasını havi olan şu sigara kâğıdını her Ermeni’nin kalbinde hissettiği hamiyet-i vataniyyesine karşı isti’mal etmesi milletin hamiyeti namına olsun. Gayet güzel kâğıdı, âlâ cinstendir. Loskiyan Kirecciyan [36].
Meşrutiyet akabinde sigara kâğıtlarıyla propaganda faaliyetleri devam ediyordu ancak II. Abdülhamid dönemine kıyasla, bu faaliyetlere bakış açısında bazı farklılıklar gözlemlenmektedir. 1909 yılında Adana’da Kozan’a tabi Kars’ta ve bazı vilayetlerde Ermeni kralı ismiyle ve melek tasvirleri ile yaşasın komita efradı kelimelerini ihtiva eden sigara kâğıtlarının satıldığı haber alınmıştır. Adana Valisi ve Kozan Kaymakamı bu tür mamullerin vilayet dâhilinde satılmasının uygun olmadığı ve suçluların bulunması yolunda araştırma yapmak üzere Dâhiliye Nezaretini bilgilendirmiştir. Nezaret tarihî tasvir olması sebebiyle Ermeni kralı ifadesini ehemmiyetsiz bulmuştur. Adı geçen sigara paketlerinin İstanbul’da Divan Yolu’nda da uzun bir süredir satılmasına izin verildiği dolayısıyla İstanbul’da satılabilen bir ürünün Adana’da satışının engellenmesinin ne derece doğru olduğunun kestirilemediğini ve serbest ticareti öne sürmüştür. Şûrâ-yı Devlet ise ticaret serbestliğinin efkâr-ı umumiyeyi galeyana getirebilecek ürünleri kapsamadığını ifade ederek, belirtilen resim ve kelimeleri ihtiva eden mamullerin her türlü tehlikeden arındırıldıktan sonra satılabileceği kararını vermiştir[37]. Şûrâyı Devlet’e göre bu sigara paketinin satışına izin verilmesi, “…dâhilen ittifak-ı anasır-ı maksad-ı mühimmini ihlal…” anlamına gelirdi. Bu görüş neticesinde sigara kâğıdının ülkeye girişi ve satışı tamamen yasaklanmıştır[38]. II. Abdülhamid devrinde en ufak hatta yerli yersiz şüpheyle çok kısa sürede tedavülden çekilen sigara kâğıtlarına bakışın Meşrutiyet’in ilanıyla kısmen değiştiği görülmektedir. En azından Dâhiliye Nezaretinin görüşleri bunu göstermektedir. II. Abdülhamid döneminde çok daha zararsız ibarelerden dolayı birçok sigara kâğıdının ülkeye girişi engellenirken Dâhiliye Nezaretinin yaşasın komita efradı kelimelerini ihtiva eden sigara paketlerinin satılmasında bir mahzur olmadığı iması ve bunların Divan Yolu’nda satılmasına müsaade edilmesi, zihniyet değişimini açıklaması bakımından dikkat çekicidir. Adana Valisi Mustafa Bey, belki de bu umursamazlık sebebiyle 20 Temmuz 1909 tarihli yazısında adı geçen sigaranın İstanbul’da Divan Yolu’nda külliyetli miktarda satılmakta olduğu hâlde “…kimsenin vazife etmediği beyanıyla buraca elde edilmesi cihetine gidilmesi…” gereğini ifade etmişti[39].
Yukarıdaki bakış açısını yansıtan başka bir sigara kâğıdı Ermeni Yadigarı’dır (Resim 2). Adı geçen sigara kâğıdı idarede de bazı tartışmalara neden olmuştur.
Yukarıdaki resimde yer alan Ermeni Yadigârı sigara kâğıdı geçmişteki kudrete atıf yanında düşmanlık hissinin pekiştirilmesi bakımından etkileyici bir örnektir. Ermeni Yadigarı isimli sigara kâğıdı 1909 yılında İstanbul’da tespit edilmiştir. Yasaklama talebinde bulunan Makriköy Jandarma Kumandanı Yüzbaşı Mehmed Efendi bir de açıklama ekleme gereği duymuştur. Jandarma Kumandanına göre tasvir bir marka işareti olarak gösterilmişti fakat ortada duran kız resmi Ermenistan’ı temsil etmekteydi. Harap mahallerdeki Van, Harput, Diyarbakır gibi vilayetler Ermenistan memleketi olarak gösterilmiştir. Bu tasvirler ve vilayet isimleri güya Ermeni milletini ve fikirlerini etkilemek amacıyla tertip edilmiş bir fesat varakası idi. Bu görüşler Emniyet-i Umumiye Müdürlüğüne sunulmuştur[41].
Ancak aynı sigara kâğıtları İstanbul’da Divan Yolu’nda da satılmaktaydı. Emniyetin yürüttüğü soruşturmada sigara kâğıtlarında Dersaadet’te Bahçekapu’da Şabcı Hanında Kirecciyan imzası tespit edilmiştir. Kirecciyan’ın sorgusunda, resmî ruhsata haiz sigara kâğıtlarının Beşiktaş’ta Pekmezyan matbaasında bastırıldığı öğrenilmiştir. Kâğıtların üzerindeki resimlerin Ermenistan arması olduğu ve iç tarafında “Ermeni milletinin resmî armasını havi olan şu kâğıdını her Ermeni’nin kalbinde hissettiği hamiyyet-i vataniyesine karşı isti’mal etmesi tavsiyesinden” yazdığını beyan etmiştir[42]. Matbuat Müdürüne göre mevzu bahis sigara kâğıtları kabındaki Ermeni milleti, silahlarını atmış müsterih ve sakin bir kadın şeklinde gösterildiğinden resmin mahzurlu addedilmesine mahal yoktu. Ermeni milletinin resmî arması ve devamındaki ifadeler ise uygun değildi. Ermeni milleti Osmanlı olduğundan onların arması da Osmanlı armasıydı. Bu hâliyle resmî ruhsat verilmemesi gerekmekte ve Osmanlı ittihadını tehdit eden ibarelerin değiştirilmesi zaruriydi. Kirecciyan’a da bu şekilde anlatılarak “Ermeni milleti resmî arması” ibaresinin yeni imal edilecek kâğıtlara konulmaması tembih edilmiştir[43].
İstanbul Valisi’nin, 7 Eylül 1909’da Dâhiliye Nezaretine yazdığı yazıda ise eski Ermeni krallığının yok oluşunu resimleyen suretin Ermeni milletinin efkârına etki ettiği, tabiiyet hissiyatına ve Osmanlı ittihadı fikrini olumsuz etkilediği görüşünün Polis Müdürlüğü’ne ait olduğu vurgulanmıştır. Ermeni krallığının çöküşünü tasvir eden bir levhanın Ermenilerden bazılarının heyecanlanmasına neden olsa da yasaklamanın tarihî tasvirlere ve hayal mahsulü resimlere kadar uzanması ve zaptiye memurlarına takdir hakkı verilmesi açıklanmaya muhtaç bir uygulama idi. Yasaklama kararı için de tatbik edilecek bir kanun maddesi mevcut değildi[44].
Şûrâ-yı Devlet’in, sigara kâğıtları ve benzer emtianın tedavülünün Osmanlı unsurlarının birliğine zarar vereceğinden caiz olamayacağı ve bunların gümrüklerden geçirilmesine ruhsat verilemeyeceğine dair kararı 14 Eylül 1909’da vilayetlere tebliğ edilmişti[45]. Dolayısıyla bu karara istinaden adı geçen sigara kâğıdının yasaklandığı sonucuna varılabilir. Dâhiliye Nezareti de ilgili Şûrâ-yı Devlet kararının uygulanması için Emniyet Müdürlüğü’ne bir yazı göndermiştir. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında 19 Nisan 1915’te Ermenistan Yadigarı ibareli ve aynı resimleri ihtiva eden sigara kâğıdı tüm vilayetlerde yeniden yasaklanmıştır[46].Muhtemelen bu sigara kâğıdı 1915 yılında yeniden tedavüle sokulmuştur.
Gerek II. Abdülhamid devrinde gerekse akabinde ele geçirilen Ermeni propaganda sigara kâğıtlarında bazı ortak özellikler bulunmaktadır. Tarihe ve çekilen acılara vurgu, Ermenistan arması olarak nitelendirilen simgeler Ermeni ortak tarihini ve millî birliği ön plana çıkarmaktadır. Ortak değerler etrafında birleşme ve bağımsızlık vurgusu belirgindir. Diğer taraftan propagandanın amaçlarından biri olan tutum değişikliğinin fiiliyata evirilmesi için intikam da ön plana çıkarılan bir diğer vurgudur.
Yunan Propagandası
Yunanistan veya Osmanlı topraklarında imal edilen ve siyasi unsurlar içeren sigara kâğıtları çoğunlukla Yunan emelleriyle ilgilidir. Dönemin şartları gereği Yunanistan’a dair ibareler taşıyan sigara kâğıtları II. Abdülhamid devrinde sıkı denetim altındaydı ve bu kâğıtların dolaşımına müsaade edilmemiştir.
Yunanistan imalı sigara kâğıtlarında en çok rastlanan görseller Yunanistan bayrak ve resmî simgelerini taşıyanlar idi. Mayıs 1890 tarihinde Yunanistan bandırası ve bir aslan resmi ihtiva eden sigara kâğıtları ele geçirilmiştir. İlgili mamulün ülkeye girişinin yasaklanması Aydın vilayetine bildirilmiştir. Münasebetsiz olarak ifade edilen resimleri taşıyan aynı sigara kâğıtlarının diğer gümrüklere gelmesi durumunda onlara da el konulması Rüsumat Emanetine yazılmıştır[47]. Trieste’de basılan adı geçen sigara kâğıtları yalnız İzmir’de satılmaktaydı ve İzmir’de Stambacı Mihal matbaasında, bu sigara kâğıtları taklit edilerek aynı resimlerle piyasaya sürülmekteydi. Matbaacının taş destgâhlarına el konulmuştur[48].Gümrüğe gelenlerinin ise resimlerinin sökülerek sahibine iadesine, mal sahibinin bunu kabul etmediği takdirde sigaralara el konulması emredilmiştir[49].
Osmanlı Devleti, Osmanlı armasını ön plana çıkarttığı gibi rakip devletlerin simgelerini daha az görünür kılmaya çalıştı. II. Abdülhamid özellikle komşu Balkan devletlerinin resmî simgelerinin Osmanlı topraklarında dolaşmasından pek hoşnut değildi. Bu sadece sigara kâğıtlarına da özel değildi. Ambalaj, etiket vb. üzerinde bulunan devlet arma, bayrak veya simgelerini genel olarak yasaklama eğilimindeydi[50].
1889’da İzmir’de üzerinde o sırada Osmanlı sınırları dâhilindeki Preveze Limanı haritası bulunan Yunan sigaraları ele geçirilmiş ve satışları yasaklanmıştır. Sigaralar gümrükten ruhsat verilerek geçirilmişti[52]. 1890 yılında da Trieste’de üretilen, tacir Atnaşola tarafından ithal edilen ve İzmir gümrüğünde el konulan, üzerinde Osmanlı Devleti’nin bazı Akdeniz adalarının haritası bulunan sigara kâğıtlarının ülkeye girmesi ve satışı yasaklanmıştır[53].
1890 yılında yine Trieste’de üretilen ve Dedeağaç’a ithal edilen Yunan sigaralarının bir tanesinin üzerinde Yunan armaları, yerel kıyafetli bir Yunan, paketin arka kısmında ise İttifak Sigara Kâğıdı ibaresi tespit edilmiştir. Usul gereği kapların yakılması gerekiyorsa da mal sahibi bunu kabul etmemiştir ve sigaralar Trieste’ye iade edilmiştir[54].
1900 yılında üzerinde Yunan bandırası bulunan iki sandık sigara kâğıdına el konulmuştur. Ürünlerin sahibi Samuel, sigaraların resmî ruhsatnamesini sunarak ithalata izin verilmesini istemiştir. Ticaret ve Nafia Nezareti, yaptığı araştırmada resimlere ruhsat verildiğini tespit etmiştir ancak gümrükte el konulan ve Yunan bandırasına benzetilen resimlerde kuş resmi olmasına karşın Yunan bandırasında haç olduğu hatırlatılarak gümrükteki engellemenin hatalı olduğu bildirilmiştir[55]. Bu hadiseden sonra gümrüklerde sigara kâğıtları sebebiyle tereddüt yaşanmaması için incelemenin Ticaret ve Nafia Nezareti bünyesinde oluşturulacak bir heyet tarafından icra edilmesine karar verilmiştir[56].
II. Meşrutiyet’in ilanından sonraki süreçte Yunan propagandaları devam etmiştir. 1910 yılında Ayasofya Camii, Yunan kralının ve bazı hükümdarların resimleri, papaz tasvirleri, Yunan bandırası ile bazı işaretleri içeren ve Ezine postanesine gelen sigara kâğıdı olduğu anlaşılan bazı resimlerin ülkeye girişine izin verilip verilemeyeceği Maliye Nezaretine sorulmuştur. Aydın Valisi ayrıca Yunan kralı ve Yunan donanması tasvirlerini satanlar hakkında bir ceza uygulanmasını da talep etmiştir. Sadrazama sunulan ve Meclis-i Vükelâ’daki görüşmeler neticesinde bu gibi resimler hakkında Matbuat Kanunu’nda bir madde bulunmadığı, Yunan kralı vesair hükümdar tasvirlerinin ithalinin men edilmesine lüzum görülmediği ancak Girit meselesinin de gündemde olduğu bir zamanda Osmanlı vatandaşı Rumların fikir ve hissiyatına kötü etkide bulunabilecek, Yunanlılığı tahrik etmek için tertip edildiği bilinen bu girişimlere karşı Matbuat Kanunu’nun 7. maddesinde belirtilen sair evrak-ı matbuatın da matbuat hükümlerine tabi olduğu yazdığından, bu gibi resimlerin girişi yasaklanmıştır[57].
1910 yılında II. Abdülhamid devrinde pek olumlu bakılmayan harita görsellerinden biri üstelik Girit haritası, İstanbul Yeni Han’da mukim Osmanlı vatandaşı H. Dragonos’un marka tescil talebi üzerine uygun bulunmuştur. Ticaret Nezareti Girit’in mevcut durumdan dolayı tereddüt yaşamışsa da Girit, Osmanlı adalarından biri olarak sayıldığından tescil edilerek ruhsat verilmiştir[58].
Sigara kâğıdı ticaretiyle uğraşan Çavuşoğlu biraderler 1910 yılında üzerinde Yunan bandırası bulunan bir sigara kâğıdı piyasaya sürmüşlerdir. Sigara kâğıdı, üzerinde uygunsuz bulunan resimlerden dolayı Şûrâ-yı Devlet tarafından yasaklanmış ve her türlü mahzur ortadan kaldırılmadıkça tedavüle müsaade edilmemesi kararı alınmıştır. İlgili karar Dâhiliye Nezareti tarafından Polis Müdürlüğüne bildirilmiştir. Çavuşoğlu’nun Osmanlı vatandaşı olması ve bir Osmanlı vatandaşının Yunan bandıralı bir markayı tescil ettirmek istemesinde iyi niyet bulunamayacağı gerekçesiyle tescil talebi de reddedilmiş ve resimlerin değiştirilmesi istenmiştir[59]. 8 Ağustos 1909 tarihli Şûrâ-yı Devlet kararında, “… sigara kâğıtlarının her türlü mahzurdan tecrid edilmedikçe füruhtuna müsaade edilmemesi lüzumu…” belirtilmiş olup ayrıca Alamet-i Farika Nizamnamesi’nin 2. maddesinde belirtilen asayiş, adap ve ahlaka aykırı olmama şartı, bir Osmanlı vatandaşının Yunan bandırası markasını kullanması, adab-ı tabiiyetine yani bir bakıma vatandaşlık bağlarına aykırı bulunmuştur[60]. Çavuşoğlu biraderlerin 1904 yılında “Türkiye” ibaresi ihtiva eden bir sigara kâğıdını marka olarak tescil ettirmek istediklerinde de Zabtiye Nezareti, Türkiye ibaresinin Osmanlı olarak değiştirilmesini istemişti[61].
Yukarıdaki örnekte Yunan bayrağı taşıdığı gerekçesiyle yasaklanan bir sigara kâğıdı yer almaktadır. Propagandada simgeler önemli yere sahiptir. Sözcük ve sloganlar yanında bayraklar, üniformalar, amblemler propagandada en çok kullanılan araçlar olmuşlardır[63]. Ayrıca hanedanlara ait görseller belirli bir topluluğu etkilemesi bakımından incelemeye tabi tutulmaktaydı. Örneğin İstanbul’dan Trabzon gümrüğüne 1913 yılında getirilen N.C. markalı 79 sigara kâğıdının 19’unun kapakları üzerinde Yunan kraliyet ailesi, Ayasofya Camii ile bazı şüpheli kâğıtlar tespit edilmiş ve gümrükte alıkonulmuşlardır[64]. Dâhili Ticaret Talimatnamesi’ne göre, yurt içinde alım satımı yapılan emtianın, çıkış gümrüğünde incelenmesi gerekiyordu. İstanbul gümrüğünde bunların incelenmemesi veya gözden kaçması sebebiyle kâğıtlar Trabzon’a gelmişti. Dâhiliye Nezareti, oluşabilecek maddi zararı göz önünde bulundurarak Trabzon Valiliği’ne bir defaya mahsus olarak kâğıtların Trabzon’a girebileceğini ancak Osmanlı hissiyatına tesir edecek tasvirler ihtiva eden kâğıtların girişine müsaade edilemeyeceğinin mal sahibine tebliğ edilmesini bildirmiştir. Ancak Meclis-i Vükelâ ilgili kâğıtların kapaklarının sökülerek vilayete alınması ya da sahibine iade edilmesine karar vermiştir. Dâhiliye Nezareti, tasvirlerle ilgili yine Matbuat Kanunu’nda bir madde olmadığı ve hükümdar tasvirlerini ihtiva eden sigara kâğıtlarının engellenmesinin de icap etmediği fikrindeydi ancak Girit hassasiyeti gündemde idi. Osmanlı vatandaşı Rumların fikir ve hislerini karıştıracak, Yunan temayülünü tahrik için basılan kâğıtların 9 Şubat 1912 tarihinde marka tescili icra edildiği ve İstanbul’da imal edildiği tespit edilmiştir. Dâhiliye Nezareti Osmanlı hissiyatını olumsuz etkileyebilecek bu gibi tasvirlerin marka olarak tescil edilmemesi ve gümrüklerde de itina gösterilmesi için Rüsumat Emanetine tebliğde bulunmuştur[65]. İstanbul’da üretildikleri tespit edilen kâğıtların sahibine iade edilmesi veya imha edilmesi için Trabzon vilayetine bilgi verilmiş, numuneler de İstanbul’a gönderilmiştir[66]. Tahtakale’de Mair de Botton’un imal ettiği sigara kâğıtları, üreticinin ifadesine göre Erzurum ve daha birçok vilayette herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmadan satılmaktaydı. Ancak kendisi Trabzon gümrüğünde maruz kaldığı uygulamadan dolayı büyük zarara uğramıştı.
Botton’la yapılan görüşmede, yeni basılacak kâğıtlar için marka tasvirinin değiştirilmesi kabul edilmiş ve Ayasofya markadan çıkarılmıştır. Gümrükteki kâğıtları da alarak transit surette yurtdışında satması önerilmiştir. Sigara kâğıtlarının 2-3 ay zarfında gümrükten alınarak Rusya’da satılması, Rusya’da Ayasofya resimli markalar bulunduğundan mümkün olamamıştır. Botton’un istediği 2-3 ay üzerinden de 9 ay geçmesine karşın kâğıtlar hâlen Trabzon gümrüğündeydi ve uğradığı zararın telafisi için sadece Trabzon’da satılmak üzere kâğıtların gümrükten geçişine izin verilmesini talep eden 23 Aralık 1914 tarihli bir dilekçe vermiştir[67]. Ancak kâğıtların akıbeti tespit edilememiştir.
Mayıs 1914’te Osmanlı tebaası olduğu düşünülerek İstanbul’da Sabuncu Hanı’ndaki imalathane ve mağazalarındaki arama sırasında Osmanlı hissiyatını rencide edici iki denk sigara kâğıdı elde edilen Yunan vatandaşı Serafim Çavuş’un Divan-ı Harb’e sevk edilmesine karar verilmiştir. Yunan Sefareti, Yunan bayrağı ihtiva eden sigara kâğıtlarının Osmanlı hissiyatını rencide edici bir yanı olmadığını, ayrıca sigaraların İstanbul’da satılmayarak Yunanistan’a gönderildiğini ifade etmiştir. Bunun yanında bir Yunan vatandaşının dükkânının da konsolosluk haberdar edilmeksizin aranmasının anlaşmalara aykırı olduğunu belirterek Divan-ı Harb’e sevk için bir neden olmadığı bildirilmiştir[68].
Özellikle 1910 yılından sonra Yunanistan’ı ima eden veya doğrudan Yunanistan’ın resmî sembollerini taşıyan sigara kâğıtlarına daha fazla rastlanıldığı söylenebilir. Aralık 1913’te İttihat ve Terakki Cemiyeti İzmir Vilayet Merkezi tarafından Merkez-i Umumi Heyeti’ne İzmir ve çevresinde Levros (Midilli) isimli bir sigara kâğıdının satıldığı bildirilmiştir. Sigara kâğıdı, Yunanistan’ın inşa ettirdiği Levros zırhlısı menfaatine olarak Midilli’nin Hristiyan ahalisi tarafından çıkarılmaktaydı. Kâğıtta Rumca:
Lesvos Sigara kâğıdı
Mandera Frankia Fabrikasında i’mal olunmakta olan ve menfaati Midilli Adası ismine izafetle Levros isminde mezkûr ada ahalisinin anayurdu olan Yunanistan’a ihda edecekleri işbu sigara kâğıtlarını almağa şitab ediniz. Beher kutusu 1,65 drahmi yahud 8 kuruştur.
8 Teşrinisani 1912 (kâğıdı Fransa’nın birinci nev’indendir)[69].
ifadeleri ile Yunan Kralı ile Venizelos’un fotoğrafları yanında Midilli’nin Yunanlılarca işgal tarihi olan 8 Ekim 1912 tarihi yazılıydı. İTC’nin İzmir Vilayet Merkezi, genel merkezden, İzmir vilayetinde tedavülü yasaklanan sigara kâğıtlarının, diğer vilayetlerde de satışa çıkarılacağı düşüncesiyle tüm vilayetlerde yasaklanmasını istemiştir.
1916 yılında I. Dünya Savaşı sırasında ise Dâhiliye Nezareti tarafından, marka makamında bulunan, Yunan bandırası ihtiva eden sigara kâğıtlarının ülke içerisinde satışı yasaklanmıştır[70].
Yunanistan veya Osmanlı’da üretilen Yunan vurgulu sigara kâğıtları genel olarak Rum vatandaşlarının yoğun olduğu Batı Anadolu ve İstanbul’da görülmekteydi. Bu bölgelerdeki Rumlardaki Yunanlılık hissiyatının hatırlatılması ve yükseltilmesi amacı ön plana çıkmaktadır. Yunan hedefindeki bölgelerde propaganda faaliyetlerinin yoğunlaşması bunu göstermektedir. Bir yönüyle, Ermeniler geçmiş vurgusu yaparken Yunan propaganda sigara kâğıtları gelecek vurgusu yapmaktadır.
Bulgar Propagandası
Bulgaristan Berlin Antlaşması ile üç kısma ayrılmıştı, bağımsız bir Bulgar devleti hukuki bakımdan mevcut değildi. Prenslik dışında Osmanlı topraklarında önemli bir Bulgar nüfusu bulunuyordu ve Bulgar komitaları ayrılıkçı terör faaliyetleri yürütüyordu. Bu sebeplerden propaganda büyük oranda üç ana hat üzerinden yürütülmüştür. Bulgarlar arasında tarih bilincinin arttırılarak millî kimliğin güçlenmesi, mevcut prensliğe bir devlet algısı kazandırarak bu devletin sınırlarını vurgulamak ve komita faaliyetlerini desteklemek. Örnekler de bu minvaldedir. Bulgar komitalarının faaliyetleri, bağımsızlık hareketleri ve beklentisi, propaganda faaliyetlerine Osmanlı tepkisinin de ölçüsünü belirlemiştir. Osmanlı makamları, üzerinde Bulgar iması bulunan hemen her sigara kâğıdını yasaklama yoluna gitmiştir.
Bulgarlar millî kimliği güçlendirmek ve devletlerinin varlığına işaret etmek amacıyla sigara kâğıtlarını propaganda amacıyla kullanmışlardır. Bulgarların Osmanlı topraklarında hak iddia etmeleri yanında Berlin Antlaşması’yla Osmanlı Devleti’ne hukuki bağlılıklarının devam etmesi, Osmanlı Devleti açısından Bulgar propagandalarını daha hassas bir hâle getirmiştir.
1889 yılında Dedeağaç’ta üzerinde Bulgaristan Prensi Ferdinand’ın resimlerinin olduğu sigara kâğıtlarına el konulmuştur ve Edirne’ye ithali yasaklanmıştır[71]. 1887 yılında Bulgar Prensliği’ne atanan Ferdinand, Coburg hanedanındandı. 1908 yılında Bulgaristan bağımsızlığıyla ilk Bulgar Çarı ünvanı da alacaktır.
1902 yılında Trieste’den gelen ve Edirne’de el konulan bazı sigara kâğıtlarının üzerinde Bulgar Kralı Krum’un resmi tespit edilmiş ve paketlere gümrükte el konularak satışı yasaklanmıştır[72]. Krum dönemi (804-812), Tuna Bulgar Devleti’nin en parlak dönemi olması yanında onun döneminde Edirne ele geçirilmiş, İstanbul kuşatılmıştır[73]. Propagandada seslenilen kitle genişledikçe, kitledeki çelişkilerin artmasından dolayı kitleyi yönlendirmek için seçilecek temalar da karmaşıklaşır. Bu durumda dayandığı noktalar çok daha geniş olan irrasyonel propaganda devreye girer. Bir toplumun derin eğilimlerini ortaya koyan tarihî, dinî ve kahramanlık mitleri propagandanın da yaslandığı dayanaklardan biri olur[74]. Bu örnekte Krum ve onun etrafında toplanan kahraman Bulgar kimliği ve miti millî kimlik inşasında propaganda ve tarihten yararlanmanın iyi bir örneğidir.
Yukarıdaki sigara kâğıdında Bulgar propagandalarında en çok kullanılan türlerden biri olarak ülke arması ve Prens Aleksandr (iktidarı 1879-1886) görülmektedir. Aleksandr’ın bir hükümdar gibi sunulduğu kâğıtta Bulgaristan’ın üç renkli bayrağına da vurgu, Bulgar arması ve altındaki Deus No Biscum (tanrı bizimle) ibaresi yer almaktadır. Trabzon’da ele geçirilmiştir ve satışı yasaklanmıştır.
Osmanlı yönetiminin üretim ve satışının engellenmesi için uğraştığı sigara kâğıtlarından biri de ehl-i kıyam’dır (Resim 6). 1903 yılında Varna’da Musevi milletinden Grasiyani’nin işlettiği sigara fabrikasında imal edilen ehl-i kıyam, Edirne vilayetinde satılmak üzere Bergos’a geçirilmiştir. Sigara kâğıtlarının gelirinin yarısı Bulgar komitalarına aitti. Varna mutasarrıflığı 1902 yılında yazılı olarak, birkaç defa da sözlü olarak komitalara hasılat sağlayan bu tür mamullerin satışına mâni olunması konusunda uyarılmıştı ancak yeterli sonuç elde edilememişti. Yürütülen araştırmada ise gerek Edirne’de gerek Bergos’ta adı geçen sigara paketleri tespit edilememiştir[76].
Daha sonra Bulgaristan Komiserliği’nden sigara kâğıtlarının bir haylisinin Edirne vilayeti köylerinde sattırılmak üzere Varna’dan gönderildiği haberi alınmıştır. Bu sırada Grasiyani’nin bağlantıları da araştırılarak İstanbul’da yine aynı sektörde faaliyet gösteren Yakoel adlı ortağı tespit edilmiştir[77].
Ehl-i Kıyam
Yüzde 50’si Makedonya-Edirne’nin hâlâsı hakkında olan komitenin menfaatinedir. Fabrika ile mün’akid kontrato mucebince bu sigara kâğıtları füruhtundan hasıl olan meblağı fatura etmek doğrudan doğruya Varna’daki Makedonya-Edirne komitesine aittir.
Hürriyet için muharebede düşen ölmez.
S. İ. Grasiyani
Sigara derunundaki mektubun tercümesi
Stoyan Mihaylovski’nin riyasetinde bulunan Makedonya-Edirne merkez komitesine muavenât-ı mübremede bulunacağınızı nazar-ı dikkate alarak yalnız bu sigara kâğıtlarından alınız komite tarafından ba-mukavele sipariş olunan sigara kâğıtlarının zarfı üzerinde S. İ. Grasiyani imzasını haiz olmayanlar sahtedirler[79].
Ehl-i kıyam sigara kâğıdının Bulgar komiteleri menfaatine üretilmesi Osmanlı Devleti’nin bunu, İngiltere’de bir propaganda aracı olarak kullanmasına da neden olacaktır. Osmanlı Devleti’nin Londra Sefiri’ne konu hakkında bilgi verilmiş ve bu faaliyetin Londra’da Bulgar propagandalarına karşı kullanılması istenmiştir[80].
Selânik propaganda hedefi şehirlerden biriydi 1891 yılında Selânik’te basıldığı tahmin edilen, üzerinde Kombaret Selânik; Selânik muharebesi veya hücumu olarak çevrilen yazı ve bazı tasvirleri ihtiva eden sigara kâğıtları toplattırılarak yasaklanmıştır[81]. Aynı yıllarda Beran sancağına tabi Loşne kazasında ele geçirilen “Selânik’teki Bulgar Mekâtibi Menfaatine” ibareli ve iç kısmında aslan resimli sigara paketlerine el konularak satışı yasaklanmıştır[82]. 1891 yılında dış kabında Selânik, Makedonya ibareleri ile çifte kılıç, sancak, top ve bir öküz kafası ile ay yıldız resimleri bulunan sigara kağıtları Üsküp’te ele geçirilmiştir. Selânik’te basıldıkları düşünülen sigara paketlerine el konulmuştur ve asla ithal edilmemesi hususunda tüm vilayetler uyarılmıştır[83].
1895 yılında İstanbul gümrüğüne gelen, üzerinde bir asker resmi ve Bulgar arması bulunan sigara kâğıtlarının ülkeye girişine, Dâhiliye Nezaretinin emri doğrultusunda izin verilmemiştir[84].
1904 yılında, daha önce Ticaret Nezaretinden ruhsat almasına karşın Mair de Botton’un Selânik’te üretilen sigara kâğıtlarına el konulmuş ve piyasada bulunanlar toplattırılmıştır. Sigara kâğıtları üzerinde M & B (Latin karşılığı V) harfleri ile iki aslan bulunmaktaydı (Resim 7). Üreticisinin toplattırma kararına itirazı üzerine Maarif Nezareti, çifte aslan resmi ve Bulgaristan emaretine mahsus arma içerisinde Bulgarca M, V harflerinin Makedonya ihtilali anlamına geldiğini, toplattırma kararının da buna dayandığını açıklamıştır. Bu yorumlama Osmanlı makamlarına aitti ancak daha sonra bu harflerin işletme sahibi Mair de Botton isminin baş harflerini teşkil eden Latin harfleri olduklarının anlaşılmasıyla sigaralar iade edilerek, satışlarına izin verilmiştir[85]. Yine de bu sigara markası farklı bölgelerde tevkife uğramaya devam edecektir. M & B sigara kâğıtları muzır olduğu gerekçesiyle İpek kazasında ve Berat’da yerel hükûmet tarafından toplattırılmıştır. İlgili üreticinin benzer şekil ve yazılar ihtiva eden çok sayıda markaya sahip olması (Resim 8) marka isminden dolayı zorluklar yaşamasına neden olacaktır[86].
II. Meşrutiyet’in ilanıyla gümrüklerdeki uygulamalarda bazı değişikliklere gidilmişti. En başta gümrüklerde Osmanlı asayiş, adap ve ahlakına aykırı mamul ve ibare, işaret vesaireleri inceleyen sansür uygulamasına son verilmiştir. Gümrükte herhangi bir mamul, marka ve etiketin engellenmesi hususu artık Meclis-i Vükelâ kararına tabiydi.[89] Bu durum uygulamada bazı boşluklara neden olmuştur. Mayıs 1911’de Kosova’da bazı sigara kâğıtlarında Hristo Botef (Resim 10), Şıbka Manastırı (Resim 9) ve bazı propaganda yazıları tespit edilmesiyle bunların ithalatının menedilmesi vilayetten talep edilmiştir. Meclis-i Vükelâ, yasaklama kararıyla ilgili bir kanun olmaması sebebiyle Matbuat Kanunu’nun 7. maddesinde belirtilen sair evrak-ı matbuanın da matbuat kanunundaki ceraim-i matbuat hükümlerine tabi olacağı ifadesinden su-i niyet üzerine mürettep tasvirlerin ecnebi memleketlerde neşredilen gazeteler gibi Osmanlı Devleti’ne girişlerinin menedilmesine dair 7 Temmuz 1910 tarihli Meclis-i Vükelâ kararına dayandırmıştır[90].
Muzır kabul edilen adı geçen sigara kâğıtlarının Bulgaristan’da imal edilerek Osmanlı topraklarına sokulduğu tespit edilmiştir. Bir tarafında Şıpka Manastırı resmi bulunan sigara kâğıdının diğer yüzündeki yazılar:
Hatıra: Bulgar milleti şehr-i ayin ve meserret icra edecek. Şıbka’da yapılacak olan bu muazzam şehr-i ayinde Ruslar da isbat-ı vücud edecek. Mes’ud olan Bulgarya feda olan Rus askerlerinin kahraman mir-alay ve generalleri nam ve şerefine hatıra olarak yapılmıştır.
Har olan Bulgaristan bununla iftihar ediyor ve bu mukaddes sözlere herkes meclub ve ihata ediyor. Herkes mağrurane olarak Rus hatırası olan bu kiliseye yaşasın diye söylesin[91].
Diğer sigara kâğıdında:
Bulgaristan’ın en meşhur komitelerinden (Hristo Botev, Bulgar bahadırı) ve hürriyet veya (…) (kâğıdın o kısmı kesilmiştir, muhtemelen ölüm)[93].
Hristo Botev, Bulgar ayaklanmalarında edebî kimliği yanında komitacılık faaliyetleriyle de ön plana çıkan bir isimdi. 1848’de Kalofer’de dünyaya gelmiştir. Henüz küçük yaşta iken Bulgar milliyetçiliği ve Rus hayranlığından etkilendi. Rusya’nın sağladığı bursla Odesa’da lise öğrenimini sürdürürken nihilist düşüncelerinden dolayı okuldan atıldı. Memleketine döndükten sonra çeşitli yayın faaliyetlerinde bulundu ve 1874’te Bulgar Devrimci Merkez Komitesi’ne üye oldu. 1876 yılında Osmanlı Devleti’ne karşı tertip edilen, Bulgarlar açısından başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen siyasi etkileriyle İstanbul Konferansı’na giden yolu aralayan Nisan Ayaklanması’na katılmak üzere 180 kişilik bir çete kurdu. Çetesinin büyük bölümü Osmanlı kuvvetleri tarafından etkisiz hâle getirilirken kendisinin çete içindeki bir anlaşmazlıkta öldürüldüğü sanılmaktadır[95]. Şair kimliğiyle dönemin Bulgar edebiyatı ve matbuatında derin izler bırakan Botev daha sonra bir halk kahramanına dönüşmüştür. Şiirlerinde çoğunlukla Osmanlı yönetimini hedef almış, Bulgaristan’ın tam bağımsızlığını savunmuştur.
Ağlama ana, üzülme, asi bir haydut oldum diye
haydut ve hatta isyancı
ve seni ilk evladının hasretiyle
yanıp tutuşman için sefil
bıraktım! Bizi genç yaşta yad ele kovan bu kara Türk sürgününe lanet oku, anam[96].
“Vedalaşırken” şiirinden bir dörtlükte Botev, Türk idaresine karşı tavrını göstermekle birlikte Türk köylüsü hakkındaki fikirleri o derece düşmanca değildi. Özellikle Nisan Ayaklanması sırasında öldürülmesi onu uluslararası çapta millî bir önder ve kahramana dönüştürmüştür. Fikirlerinin hedefindeki Osmanlı yönetimi, onun hatırasını ve taşıdığı anlamlarla mücadele için sigara kâğıdını da yasaklamıştır.
Yukarıda sıralandığı gibi sigara kâğıtları üzerinden yürütülen Bulgar propagandası ağırlıklı olarak Bulgar millî kimliğinin ön plana çıkarılması ve birlikteliğin sağlanması amacını taşımaktaydı.
Sansür mü Propaganda mı?
II. Abdülhamid döneminde içinde bulunulan koşullar basın üzerinde mevcut düzenden daha sıkı denetimleri beraberinde getirmiştir[97]. Bu dönemde propaganda amaçlı olması sebebiyle ithali yasaklanan sigara kâğıtlarının en yaygınları çevre ülkelerin bayrak, arma veya idarecilerini ihtiva edenleridir. Osmanlı üreticilerinin padişah tasvirlerini sigaralara basması yasaktı ancak diğer ülke hükümdarları sıklıkla sigara kâğıtları üzerinde görülebilmekteydi. Selânik’te faaliyet gösteren Avusturya vatandaşı Modiano’nun 1888’de Avusturya’dan ithal ederek Trabzon’da Sandalisi isimli tacire satılmak üzere gönderdiği sigara kâğıtları buna örnek verilebilir. Üretici; Yunan, Bulgar ve Romen simge ve hükümdar resimleri ihtiva eden sigara kâğıtlarını aynı anda Trabzon’a göndermişti. Mahzurlu bulunarak gümrükten geçirilmeyen mamuller için Avusturya Sefareti’nin devreye girmesi de yasaklama kararını değiştirmemiştir[98].
Ancak bunlar gerçekten propaganda amaçlı mıdır? Bu da bizi Qualter’in propaganda tanımındaki bilinçli girişim kavramına getirmektedir. Bir eylemin propaganda olabilmesi için bilinçli olarak, hedef kitlenin tutum ve davranışlarının değiştirilmeye çalışılması gerekmektedir. Bununla birlikte sigara kâğıdı üreticileri için bunların gerçekten propaganda amacıyla basılıp satıldığını ispatlayacak deliller de yoktur. 1880’lerden sonra Amerikan Duke Company’nin Rulers, Flags, and Coats of Arms serisi ile birçok ülkenin idareci, arma ve bayrakları sigara kâğıtlarına konulmaya başlanmıştır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin ithalatını yasakladığı örnekler Duke Company’nin satış stratejisinin birer taklidi gibi gözükmektedir ve bu ürünlerde propaganda amacı üretici için belirsizdir. Ancak Osmanlı makamları için bunlar muzır neşriyat sınıfındaydı ve ülkeye alınmamaları daha uygundu.
Modiano’nun üretimi olup Trabzon’a gönderilen sigara kâğıtları ayrı ayrı Balkan uluslarıyla ilişkili olsa da kâğıtlar aynı anda Avusturya’da üretilerek yine oradan ithal edilmişlerdir. Aşağıda gösterilen sigara kâğıdıyla aynı sandıklarda ele geçirilmiş ve yasaklanmıştır.
Yukarıdaki resimde gösterilen Fransa’nın Tunus’u işgalinde Fransız taraftarlığı gösteren Mustafa bin İsmail’in portresi ve Fas armasını andıran bir işareti andıran sigara kâğıdı yine Trabzon’da Modiano’nun sevkiyatında yasaklanmıştır. Üreticinin propaganda amacı taşıyıp taşımadığı belirsizse de Osmanlı Devleti’nin henüz 7 yıl önce kaybettiği Tunus’un 1878-1881 yılları arasındaki baş vezirinin resminin pek hoş karşılanmadığı anlaşılmaktadır.
Sınırlı bir bölgede olsa da satışı engellenen sigara kâğıtlarının biri de İtalya’ya aitti. 1889 yılında “İtalya’nın Afrika Müstemlekâtı” isimli ve üzerinde Eritre’deki Massava haritası bulunan sigara tablalarının satıldığı II. Abdülhamid’e bildirilmiştir. Gümrük memurlarının dikkatsizliği sebebiyle ülkede satılan bu kapların girişinin ve satışının yasaklanması emri tüm vilayetlere gönderilmiştir. Sultan Abdülhamid bu gibi küçük şeylerin bile padişaha bırakılmasının son bulmasını istemiştir[101].
Yukarıdaki sigara kâğıdı propaganda teknikleri bakımından hedef kitle için oldukça vurucudur. Üniformasındaki çapraz kumaştan Sırp askeri olduğu anlaşılan asker, kahraman olarak nitelendirilerek olumlu algı yaratılırken yanı başında saz çalıp oyun oynayan geleneksel Boşnak kıyafetli kadın ve erkek Müslüman imgesi karşıtlık olarak sunulmuştur. Arka plandaki cami kutsal değerler ile ilgili olumsuz bağlantı kurmayı da sağlamaktadır. Sırp hedefindeki Mostar ve Saraybosna, herhangi bir gizlemeye gerek duyulmayacak şekilde hedef gösterilmektedir. Bu bakımdan açık bir propagandadır.
Sigara kâğıtlarının ithali ve satışı yasaklanan bir diğer sigara kâğıdı Fransız Sefareti’nin de sürece müdahil olduğu Marsilya üretimi Passe Partout sigara kâğıdıdır. Arşiv belgelerinde görseline yer verilmemişse de Passe Partout sigara kâğıdı Fransa bayrağı, Mısır ihramı ve adının Osmanlı gümrüğünce çevirisi olarak da “her yere girer” ibaresini taşıyordu. Marsilya menşeili, Samuel Roses adlı üreticinin adı geçen sigara kâğıtlarına Beyrut gümrüğünce 1895 yılında el konulmuştur. Rüsumat Emaneti tarafından Dâhiliye Nezaretine gönderilen numunelere istinaden de sigaranın ithalinin menedilmesi gerektiği kararı alınarak Beyrut gümrük idaresine karar tebliğ edilmiştir[103]. Karar üzerine Fransa Sefareti 13 Mart 1895 tarihinde Hariciye Nezaretine bir itiraz yazısı göndermiştir. Yazıda Fransa’nın bayrak renklerini taşıdığı için bir sigaranın yasaklanması kararının garip, anlaşmalara aykırı ve iki devlet arasındaki iyi ilişkilere zarar vereceği belirtilerek yasak kararının kaldırılması talep edilmiştir[104].
Roses’in avukatı tarafından yapılan itirazda, zararlı kabul edilen Passe Portout markasının çok az değişikliklerle taklidi bir sigara kâğıdının Ticaret ve Nafia Nezareti tarafından 7 Nisan 1891 tarihinde kabul edilerek tescil edildiği iddia edilmiştir. Vekile göre Osmanlı Devleti’nde üretilen taklit sigara kâğıdı Osmanlı piyasasında yer alırken Fransa bayrağı taşıyan orijinal sigara kâğıdı, Fransa menşeili olduğu için piyasadan çıkarılmaktaydı. Passe Partout sigarasının Osmanlı Devleti için bir tehlike arz ettiği düşüncesi abesle iştigal olduğu gibi Rüsumat Emaneti’nin yasaklama gibi şiddetli bir tedbiri Bâbıâli’de düzeltileceği ümidi de boşa çıkmıştır. Fransa Sefareti, yasaklama kararını şiddetle protesto ederek kararın iptalini talep etmiştir. Passe Partout sigarası gerek Fransa’da gerek Mısır’da tescil edilmiş bir marka iken bu sigaranın taklitleri Osmanlı Devleti’nde tedavüldeydi. Osmanlı Devleti, marka işaretleri benzeyen taklit sigara kâğıtlarını tehlikeli görmezken Fransa’dan ithal edilince bir “istila” nazarıyla tehlikeli kabul edilmesine bir mana verememekteydi ve anlaşmalara aykırı kararın bir an önce kaldırılacağı ümit edilmekteydi[105].
Yukarıda bahsedilen istila fikri meseleye Osmanlı makamlarının bakış açısını yansıtması bakımından önemlidir. Sefaretin 20 Nisan 1895 tarihli bir itirazında da “…mezkûr sigara kâğıtlarının idhali güya Fransa tarafından Osmanlı Devleti’nin işgali için bir teşebbüs makamında telakki olunduğu gibi Osmanlı Hükûmeti Fransa’yı bu teşebbüsten men’e muktedir değildir gibi görünmekte imiş…” ifadesinde Osmanlı Devleti’nin düşüncesi anlatılmıştır. Sefaret, Rüsumat Emaneti’ni “…pek münasebetsiz denilecek birtakım bahanelerle Fransız ticaretinin serbest-i icrasına…” engel olmakla suçlamış, Fransız üreticinin uğrayacağı zararlar ve alıcılarla yapılan mukavelelerden dolayı ortaya çıkacak davalarda, Osmanlı Hükûmeti’nin yasaklama kararının sebebini ilan etmek durumunda kalacağı tehdidini savurmuştur. Üstelik hangi sebepten olursa olsun bir yasaklama kararı sigaranın itibarını dolayısıyla da müşterisini azaltacaktı[106]. Daha sonra Passe Partout sigarasının ithali ve satışının yasaklanması kararı itirazlar nedeniyle kaldırılmış ve gümrükten geçişine izin verilmiştir[107].
Sansürü akla getirecek başka bir örnekte Ankara’da 1894 yılında, esnaf dükkânlarında bir sigara paketi tespit edilmiştir. Herhangi bir resim içermeyen ve zararlı bir unsuru bulunmayan sigara paketlerinin iç kısmında bazı rumuzlar yazılıydı. Sigaranın satışının yasaklanmasından sonra başlatılan araştırmada sigaraların İstanbul’da Boyacı Hanı’nda imal edilip Mehmed Paşa Hanı’nda Sobyaroğlu Paskal ve Marpuccular’da Mahmud Paşa Hanı’nda Avram Mahini mağazalarından vilayete gönderilmekte olduğu tespit edilmiştir[108]. Sigara kâğıtları ticari amaçlarla bu şekilde piyasaya sürülmüşse de manevi bir ilannameye cüret etmek demek olacağından ve sigaralar üzerinde Türkçe ve Ermenice nasihatler yazılı olsa da az çok vehme düşürecek tabirler olabileceği düşünülerek kati surette satış ve imali menedilmiştir[109].
Sigara kâğıtlarındaki yazılardan bazıları:
İcrasız adalet güzel fakat kör kıza benzer.
Âkil olan yaptığını söylemediği gibi söyleyeceğini yapmaz.
Lafzen âkil bulunmayup fiilen isbat-ı fetanet (zihin açıklığı) etmeli.
Bin âlim bir cahilin sualine cevap veremez.
Cehaletini size çalışan cahil, ma’lumat satan âlimden efzadır[110].
II. Abdülhamid döneminde Osmanlı makamlarının “ittihat, ittifak” gibi kelimelere olumsuz bir tutumları vardı ve sansür mekanizması, bu kelimeye karşı hızla işletiliyordu. Örneğin 1893 yılında Bandırma’da Ermeni aktar dükkânlarında bir Amerikan sigarası tespit edilmiştir. Sigaraların bir tarafında yıldızlı bir bayrak ve bir kız resmi diğer tarafında Union Paper “İttifak kâğıdı” ibaresi yer almaktaydı (Resim 14). Sigaraların muzır sayılanlar arasında olabileceği şüphesiyle, paketlere el konularak toplattırılması ve verilecek karara kadar uygun bir yerde muhafaza edilmesi kararı alınmıştır. Dâhiliye Nezareti de vilayete, toplattırılan sigara paketlerinin yok edilmesini emrettiği gibi gümrüklere de ilgili sigaraların girişinin yasaklandığını bildirmiştir[111]. 1898 yılında da bir şekilde Şam’a sokularak satılan, üzerinde Fransızca “ittihat kuvvet yapar” ibareli sigara paketleri toplatılarak imha edilmiştir[112].
1895 yılında Kayseri’de Damlamiyan’ın mağazasında ele geçirilen sigara paketleri yine union paper ifadesinin ittihat olarak çevrilmesiyle ve “nazar-ı celb-i ehemmiyet” olmasından dolayı yasaklanmıştır[114].
1898 yılında Bartın gümrüğüne gelen ve üzerinde “emniyet” yazan kâğıtlar, gümrüğün suali üzerine Dâhiliye Nezareti tarafından “su-i telakkiye müsaid” olduğundan sahibinin rızası var ise ibarenin sökülerek gümrükten geçirilmesi, rızası yok ise kendisine iade edilmesi kararı çıkmıştır[115]. 1906 yılında Ayvalık gümrüğünce girişine izin verilmeyen Viyana’dan ithal edilen Şenabol üretimi “Enternasyonal” markalı sigaralardan doğacak zarar ziyanın Avusturya Sefaret tarafından Hariciye Nezaretine tebliğiyle kâğıtların girişine izin verilmesi emri Ayvalık gümrüğüne bildirilmiştir[116]. Dolayısıyla sigara kâğıtları siyasi propaganda amaçlarıyla kullanıldığı gibi birçok sigara kâğıdı da sansüre kurban gitmiş gözükmektedir.
Sonuç
II. Abdülhamid döneminden I. Dünya Savaşı yıllarına kadar siyasi propaganda ve karşı propaganda, kaynaklarının çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Sigara kâğıtlarının da siyasi propaganda faaliyetlerine malzeme edilmesi bakımından bu dönem emsalsizdir. Sigara kâğıtları ucuz, ulaşılabilir ve pratik bir kitle iletişim aracıydı. Günlük tüketildiğinden sürekliliğe sahiptir ve okuma yazma bilmeyenlere ulaşmak için cazip bir araçtır. Basından en önemli farkı da esasında budur. İncelediğimiz dönem açısından sınıf ayrımının ve eğitim seviyesinin muhtemelen en az önemli olduğu propaganda aracıdır.
Sigara kâğıtları aracılığıyla yapılan propagandanın içerikleri Osmanlı Devleti’nde genellikle gayrimüslim unsurların kendi millî kimlik duygularının geliştirilmesi amacını taşıyordu. Ermeni, Bulgar ve Yunan milletleri propagandada ön plana çıkmaktaydılar. Millî duyguların canlandırılmasında, örgütlerin kendi varlıklarını göstermelerinde ve gelir elde etmelerinde sigara kâğıtları kullanılmıştır. Diğer taraftan bu tür sigara kâğıtlarının kâr oranı da daha yüksek olmalıdır. Dolayısıyla herhangi bir kitleyi hedefleyebilecek şekilde hazırlanmış sigara kâğıtlarının sadece kâr amacı güttüğü de iddia edilebilir. Burada da devreye propaganda algısı girmektedir.
II. Abdülhamid döneminde bir yandan sigara mamullerinin propaganda amacıyla kullanımı yaygınlaşırken diğer taraftan bununla mücadele de sertleşmiştir. II. Abdülhamid simgesel boyutta özdeşleştiği Yıldız Sarayı’nda hem propagandanın ana hedefi hem de mücadelenin ana unsuruydu. Birçok sigara kâğıdı padişahın direktifleriyle yasaklanmış ya da toplatılarak imha edilmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra gümrükte veya Adana’da bir dükkânda ele geçirilen bir propaganda sigarasının hangi kanuna dayandırılarak iptal edileceği veya memurların bu konulardaki söz hakkı tartışmaları yaşanırken II. Abdülhamid taşradaki en düşük seviye memurun ifadesine dayanarak bir sigara kâğıdını piyasadan silebiliyordu. Bu durum elbette sansür mekanizmasının etkili çalıştırılmasıyla da ilgilidir.
Sigara kâğıtları siyasi hedefler doğrultusunda coğrafi özellikler de göstermiştir. Ermenilerin yasaklanan sigaraları Anadolu’nun güney ve doğu tarafında; Bulgarların sigaraları Makedonya ve Rumeli’de; Yunan sigaraları ise yoğun olarak İzmir ve İstanbul’da ele geçirilmiştir. Emperyalist devletlerin propaganda sigaraları da hedeflenen coğrafyalarda satılmıştır. İtalyan sigaralarının Afrika’da; Fransız sigaralarının Suriye coğrafyasında ele geçirilmesi herhâlde tesadüf değildir.
Salt sigara kâğıtlarıyla yapılan propagandanın etki oranının tespiti, propaganda araçlarının çeşitliliği sebebiyle pek mümkün değildir. Bununla birlikte sigara kâğıtlarının satılması sebebiyle komitelere gelir sağlanmış olabilir. Günlük tüketim mamulü olduğu için mesaj bombardımanına elverişlidir. Özellikle okuma yazma oranının düşük olduğu toplum ve gruplarda matbuata göre daha etkili olmuştur. Ancak etki oranından çok, sigara kâğıtlarının etkili bir şekilde kullanılması dikkate alındığında Ermeni ve Bulgar üreticilerin propagandanın unsurlarını kullanarak kitleleri harekete geçirmede daha başarılı oldukları söylenebilir.