Giriş
1838 yılında Sultan II. Mahmut, Meclis-i Umur-ı Nafia’ya maarifin ıslahına dair bir layiha hazırlamasını emretti. Meclis-i Umur-ı Nafia 5 Şubat 1839 tarihinde hazırladığı layihada sıbyan mektepleri üstünde sınıf-ı sani adıyla yeni mektepler açılmasına karar verdi. Layihayı Dar-ı Şura-yı Bab-ı Ali, Meclis-i Umur-ı Nafia ve Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye tekrar tekrar görüştü[1] . Sultan II. Mahmut 1839 yılında alınan kararların uygulanmasını emretti. Bu arada Kasım 1838 tarihinde Mekatib-i Rüşdiye Nezareti kurularak İmamzade Esad Efendi nazır tayin edildi[2] . İmamzade Esad Efendi, rüşdiye mekteplerinin amacı, idaresi, dersleri ve talebe kabul usulleri hakkında bir nizamname hazırladı. 11 Şubat 1839 tarihinde çıkan irade-i seniyye ile nizamname yayınlandı. Mart 1839 tarihinde Mekteb-i Maarif-i Adliyye, Sultanahmet Camisi Hünkâr Mahfili’nde, Mekteb-i Ulum-ı Edebiyye Süleymaniye Camisi Külliyesi’ndeki Taş Mektep’te açıldı[3] . Meslek okulu statüsündeki bu mekteplerle kalemlerin ihtiyaç duyduğu memurların yetiştirilmesi, mevcut memurların eğitim seviyelerinin arttırılması amaçlandı[4] . 1849 yılında Mekatib-i Rüşdiye Nazırlığı kaldırıldı. İki mektep meslek okulu statüsünü kaybederek rüşdiyeye dönüştürüldü. Ağustos 1855 tarihinde Mekteb-i Ulum-ı Edebiyye kapatıldı. Mekteb-i Maarif-i Adliye, Temmuz 1862 tarihinde Mekteb-i Maarif-i Aklam’a dönüştürüldü[5] .
Sultan Abdülmecid Devri’nde merkez marif teşkilatında önemli düzenlemeler yapılarak rüşdiye mektepleri açılmasına öncelik verildi. İstanbul’da Eylül 1847 tarihinde 2, Ocak 1848 tarihinde 5 rüşdiye mektebi açıldı[6] . İstanbul’daki rüşdiye mektebi sayısı 1852 yılında 10’a yükseldi[7] . Taşrada ilk rüşdiye mektepleri Bosna Eyaleti’nde Travnik, Yenipazar, İzvornik, Bihaç ve Banaluk’da açıldı[8] . Meclis-i Maarif-i Umumiye’de alınan karar üzerine 2 Haziran 1853 tarihinde çıkan irade-i seniyye ile Ankara, Bursa, Edirne, Erzurum, İzmir, Konya, Kastamonu, Selânik, Trabzon, Üsküp, Yanya, Vidin, Manastır, Rusçuk, Prizren ve Yenişehir-i Fener, Berat, Delvine, Filibe, Sofya, İşkodra, Şumnu, Kandiye, Midilli ve Lefkoşe’de rüşdiye mektepleri açılması emredildi[9] . Daha sonra rüşdiye mektebi açılmasına karar verilen yerlerde bazı değişiklikler yapıldı. 1855 yılında Maarif Meclisi, Mekatib-i Umumiye Nezareti muavini Vehbi Efendi’yi rüşdiye mekteplerini açmakla görevlendirdi. 1855 yılında Tekirdağ’da, 1856 yılında Yozgat, Tırhala, İşkodra, Manastır, Yenişehir, Yanya ve Delvine’de, 1857 yılında İzmir, Vidin, Hanya, Niş ve Lofça’da, 1858 yılında Rusçuk, Gelibolu, Edirne, Filibe, Sofya, Drama, Serez, Selânik ve Berat’ta, 1859 yılında Köstendil, Nevrekop ve Prizren’de, 1860 yılında Samakov ve Bursa’da, 1862 yılında Varna’da rüşdiye mektepleri açıldı[10]. Silistre, Cuma-ı Atik, Tırnova, Lom, İslimye ve Yanbolu’da da rüşdiye mektepleri faaliyete geçti. 1860 yılında rüşdiye mektebi sayısı İstanbul’da 14, Rumeli’de 28, Anadolu’da 6 olmak üzere 48’e yükseldi. 1863 yılına gelindiğinde İstanbul’da 12, Rumeli’de 45, Anadolu’da 29 rüşdiye mektebi vardı[11]. 23 Eylül 1866 tarihinde sayı 98’e çıktı[12].
Osmanlı Devleti’nde 1864 yılından itibaren Osmanlıcılık ve Batılılaşma siyaseti bağlamında modern mekteplerin tanzimi önemli bir gündem maddesi haline geldi. Fransız Sefareti 1867 yılında Fransa Maarif Nazırı J. Victor Duruy[13]’ın hazırladığı Osmanlı modern eğitim sistemini kapsayan nizamname taslağını Hariciye Nezareti vasıtasıyla Bab-ı Ali’ye gönderdi. Taslakla ilgili farklı kişilerden görüş alındı. Maarif-i Umumiye Nazırı Safvet Paşa, Mekatib-i Askeriye Nazırı Sadullah Paşa ve Şura-yı Devlet Maarif Dairesi Reisi Kemal Ahmet Efendi taslağın eksikliklerini giderdi. Neticede J. Victor Duruy’ın hazırladığı taslağın temelini oluşturduğu Maarif-i Umumiye Nizamnamesi 1 Eylül 1869 tarihinde yayınlandı[14]. 1913 yılına kadar küçük tadillerle yürürlükte kalan bu nizamname mekatib-i umumiyeyi sıbyaniye ve rüşdiye, idâdiye ve sultaniye, mekatib-i aliye şeklinde üç kısma ayırdı[15]. Müslim veya gayrimüslim nüfusu 500 haneye ulaşan yerlerde ayrı ayrı rüşdiye mektepleri açılmasını kararlaştırdı. Rüşdiye mekteplerinin finansmanı, personeli, müfredatı ve idaresi ile ilgili kapsamlı düzenlemeler yaptı[16]. Nizamnamenin yayınlanmasını müteakip Maarif-i Umumiye Nezareti, umumî tebligatlarla 18. madde gereği rüşdiye mektepleri açılması gerektiğini, 1872 yılında olduğu gibi vilayetlerle müstakil sancaklara sık sık hatırlattı[17]. Kısa sürede taşrada mülkî idarecilerin teşviki, ahalinin yardımıyla kaza merkezleri dahil birçok idari birimde rüşdiye mektebi açıldı. 22 Eylül 1870 tarihinde Umum Mekatib-i Rüşdiyenin Nizamname-i Dahilisi yayınlandı. Bu nizamnameyle rüşdiye mekteplerinin idaresi ve işleyişi ayrıntılı şekilde düzenlendi[18]. 1870 yılında 77’si Rumeli’de, 80’i Anadolu’da olmak üzere toplam 157 rüşdiye mektebi vardı. Rüşdiye mektebi sayısı 1874 yılında 160’ı Rumeli’de, 203’ü Anadolu’da, 14’ü İstanbul’da olmak üzere 377’ye yükseldi[19]. Bir yıl sonra İstanbul’da 20, taşrada 357 rüşdiye mektebi vardı. 1875 yılında Hüdavendigar vilayetindeki rüşdiye mektebi sayısı 25 idi[20]. 1876 yılında 390’ı vilayetlerde olmak üzere toplam 423 rüşdiye mektebi vardı[21]. 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonucunda yaşanan toprak kayıpları mektep sayısında düşüşe sebep olmakla birlikte Sultan II. Abdülhamit Devri’nde devletahali işbirliğiyle nahiye merkezleri dahil birçok yerde erkek rüşdiye mektebi açıldı. Nitekim taşrada 18 Şubat 1883 tarihinde 363 olan erkek rüşdiye mektebi sayısı 1907 yılına gelindiğinde 271’i Anadolu’da, 126’sı Rumeli’de, 42’si Arabistan’da ve 5’i Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayetinde olmak üzere 444’e yükseldi[22].
1. Mektebin Açılışı
Uşak’ta rüşdiye mektebi binasının inşaatına 1871 yılında başlandı. Mali sebeplerle ara verilen mektep binasının inşası 1872 yılında tamamlandı. Kütahya Mutasarrıflığı 1872 yılında Maarif-i Umumiye Nezaretine mektep binasının inşa edildiğini, mektebe muallim-i evvel tayin edilmesi, ders kitapları gönderilmesi gerektiğini bildirdi. Talebi görüşen Maarif Meclisi[23], 12 Ekim 1872 tarihinde Uşak kazasının nüfus bakımından büyük olmasını da dikkate alarak mektebe 595 kuruş maaşla muallim-i evvel atanmasına, göreve başladığı tarihten itibaren verilmek üzere 80 kuruş maaşla mahallince bevvab tayin edilmesine, mektebin cari masrafları için Maarif Bütçesi’nden yıllık 1000 kuruş tahsis edilmesine, irade-i seniyye için Sadaret’e tezkire yazılmasına, irade-i seniyye çıktıktan sonra birinci ve ikinci sınıf talebesi için gerekli olan kitap ve risaleler, muallim-i evvelin ihtiyaç duyacağı Maarif-i Umumiye Nizamnamesi, ders cetveli, nümunesiyle 12 adet jurnal varakası gönderilmesine karar verdi[24]. Maarif-i Umumiye Nezareti 17 Ekim 1872 tarihinde Sadaret’e gereğini bildirdi[25]. Kısa süre sonra Sadaret’in Mabeyn-i Hümayun Başkitabeti’ne yazdığı arz tezkiresi üzerine gerekli olan irade-i seniyye çıktı. Sadaret, Maarif-i Umumiye Nezareti ile Maliye Nezaretine bilgi vererek gereğini yapmalarını emretti. Maarif-i Umumiye Nezareti de 11 Kasım 1872 tarihinde Hüdavendigar vilayetine bilgi vererek mektebe 80 kuruş maaşla bir bevvab atanması gerektiğini bildirdi[26].
2. Mektep Personeli
Mektebe 1872 yılında ilk muallim-i evvel, 1875 yılında ilk muallim-i sani atandı. Mektebe 1895 yılında mahallince ilk defa vekaleten mualim-i salis ve mubassır tayin edildiyse de Maarif Meclisi asaletlerini tasdik etmedi. 1904 yılında ilk defa asaleten muallim-i salis atandı. Mektepte rika/hüsn-i hatt muallimi ile bevvab da görev yaptı. 1902 yılında ilk defa ziraat muallimi tayin edildi. Ancak görevi kısa sürdü.
a. Muallim-i Evveller
Muallim-i evvel, mektep idaresi ile mektepteki nizama aykırı her türlü hal ve hareketten sorumluydu. Maarif-i Umumiye Nezaretinden izin almak şartıyla tatil zamanında izin kullanabilirdi. Haftada en az bir defa derslere girer, muallim ve talebeyi gözlemlerdi. Tutulması gereken dört defteri düzenli tutardı. Üçer aylık sürelerle mektep personeliyle talebenin devam durumlarını Maarif-i Umumiye Nezaretine bildirirdi. Mazereti sebebiyle mektebe gelemediğinde muallim-i saniye vekalet verirdi. Temmuz ayında yıl sonu imtihanlarının yapılmasını sağlar, mezuniyet hakkı kazanan talebeye Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin 155. maddesi gereğince şehadetname verirdi. Ders yılı başında aynı nizamnamenin 14. ve 154. maddeleri gereğince mektebe talebe kaydederdi[27].
Mektebe, Maarif Meclisinin 12 Ekim 1872 tarihli kararıyla Darülmuallimin Rüşdiye Şubesi’nden yeni mezun olan Hasan Hilmi Efendi 27 Ekim 1872 tarihinden itibaren 595 kuruş maaşla muallim-i evvel atandı[28]. Maarif-i Umumiye Nezareti 11 Kasım 1872 tarihinde Hüdavendigar vilayetine muallim-i evvelin İstanbul’dan Uşak’a hareket ettiğini bildirdi[29]. 1841 yılında Fatsa’da doğan[30] Hasan Hilmi Efendi, yaş haddinden emekli edildiği Ocak 1910 tarihine kadar mektepte görev yaptı. 24 Ocak 1884 tarihinde ibtida-yı hariç Edirne müderrisliği ruusu tevcih edildi[31]. Maarif-i Umumiye Nezareti 25 Mart 1884 tarihinde ruusunu Hüdavendigar vilayetine gönderdi[32]. Hasan Hilmi Efendi, görev yaptığı süre zarfında çeşitli tarihlerde ahaliden bazı kişiler tarafından şikâyete konu edildiyse[33] de herhangi bir idari ve cezai yaptırıma maruz kalmadı. 1892-1899 ve 1904-1908 yılları arasında Kaza Maarif Komisyonunda aza olarak da görev yaptı[34]. Müptela olduğu romatizma hastalığı başta olmak üzere çeşitli sebeplerle izin kullandığında muallim-i sani Hüseyin Efendi’ye vekalet verdi[35]. İlk atandığında maaşı 595 kuruştu. Mali krizler sebebiyle zamanla maaşı 472 kuruşa kadar düştü. 13 Mart 1897 tarihinden itibaren maaşına 28 kuruş zam yapıldı. Kaza İdare Meclisi 25 Ağustos 1899 tarihinde geçim sıkıntısı çektiğini gerekçe göstererek maaşına zam yapılması gerektiğine karar verdi[36]. Ancak Maarif-i Umumiye Nezareti Muhasebesi 9 Ekim 1899 tarihinde bütçenin müsait olmadığını gerekçe göstererek zam talebini uygun bulmadı[37]. Emekliye ayrıldığı Ocak 1910 tarihine kadar 500 kuruş maaş aldı[38].
Eylül 1909 tarihinde teftiş için Uşak’a gelen Hüdavendigar vilayeti Valisi Azmi Bey, yetmiş yaşını geçtiği için Hasan Hilmi Efendi’nin muallimlik yapacak iktidarı kalmadığını müşahede etti[39]. 22 Eylül 1909 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine Tensikat Kanunu gereğince tekaüde sevk edilmesi, yerine muktedir bir muallim-i evvel atanması gerektiğini bildirdi[40]. Maarif-i Umumiye Nezaretinin emri üzerine Vilayet Tensik Komisyonu, Tensikat Kanunu’nun 12. maddesi gereğince yaş haddinden emekliye sevk etti. Bu arada Kaza İdare Meclisi, Hasan Hilmi Efendi’nin yerine Uşak Nümune-i Edeb Hususî Mektebi Müdürü Hacı Hüseyin Remzi Efendi’nin[41] atanmasına dair karar aldı. Kararı Hüdavendigar Vilayeti Maarif-i Umumiye Nezaretine bildirdi. Evrakı görüşen Mekatib-i Rüşdiye İdaresi, Hasan Hilmi Efendi emekliye ayrılmadan yerine başkasının atanamayacağına, emeklilik işlemleri sonuçlanıncaya kadar muvafakatı ve yarım maaşla yerine vekil tayin edilmesi gerektiğine karar verdi[42]. Neticede emeklilik işlemleri tamamlandı. 5 Ocak 1910 tarihinde görevinden ayrıldı. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 10 Ocak 1910 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine bilgi verdi. Hasan Hilmi Efendi’nin yerine Bolvadin Erkek Rüşdiye Mektebi muallim-i evveli Hüseyin Hilmi Efendi’nin terfien atadığını bildirdi[43]. Yeni muallim-i evvel Hüseyin Hilmi Efendi 22 Ocak 1910 tarihinde mektepte görevine başladı. Maaşı Bolvadin’de 400 kuruş olduğu hâlde terfien atandığı için Uşak’ta 500 kuruş maaş aldı[44]. Hüseyin Hilmi Efendi, Uşak’ta Mülkî İdâdî Mektebinin açılması üzerine erkek rüşdiye mektebinin kapatıldığı Eylül 1914 tarihine kadar muallim-i evvellik görevine devam etti.
1. Balkan Harbi sebebiyle yaşanan işgal sebebiyle İstanbul’a gelmek zorunda kalan Malkara Erkek Rüşdiye Mektebi Muallim-i Evveli Hafız Zekeriya Efendi 27 Şubat 1913 tarihinde kararnameyle 500 kuruş maaşla mektebe muallim-i evvel muavini olarak atandı[45]. Ancak Uşak’taki görevi kısa sürdü. 13 Ekim 1913 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine, boş bulunan Hayrabolu Erkek Rüşdiye Mektebi Muallim-i Evvelliğine atanmak istediğini telgrafla bildirdi. Maarif-i Umumiye Nezareti 20 Ekim 1913 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne muallimlerin atama yetkisi maarif müdürlerine verildiği için Hafız Zekeriya Efendi’nin Edirne Vilayeti Maarif Müdürlüğüne başvurması gerektiğini bildirdi[46]. Neticede Hafız Zekeriya Efendi tayini sebebiyle 1914 yılında Uşak’taki görevinden ayrıldı[47].
b. Muallim-i Saniler
Muallim-i sani, muayyen günlerde açılışından kapanışına kadar mektepte hazır bulunurdu. Derse başlamadan öğrencilerin yoklamasını yapar, gelmeyen talebenin isimini esame defterine işaretlerdi. Derse başlamadan önce bir önceki dersle ilgili talebeye sorular sorar, verdikleri cevapların derecesine göre jurnaldeki isimlerinin karşısına âlâ, evsat ve edna olarak işaret koyardı. Muallim-i evvelin mazereti sebebiyle mektebe gelemediği zamanda kendisine vekalet ederdi[48].
Hüdavendigar vilayeti 1873 yılında Maarif-i Umumiye Nezaretine mektepteki talebe sayısının elliyi geçtiğini, mektebin muallim-i evvelle idaresinin imkânsız hale geldiğini, muallim-i sani atanması gerektiğini bildirdi. Talebi görüşen Maarif Meclisi, mektebin 1872 yılında açıldığı, muallim-i sani tayininin sınıf sayısının artmasına bağlı olduğu gerekçeleriyle muallim-i evvelle idare edilmesi gerektiğine karar verdi. Maarif-i Umumiye Nezareti 24 Eylül 1873 tarihinde Hüdavendigar vilayetine konuyla ilgili bilgi verdi[49]. Böylece mektebe muallim-i sani atanmasına yönelik ilk teşebbüs akamete uğradı. Hüdavendigar vilayeti Ocak 1876 tarihinde ise Maarif-i Umumiye Nezaretine mektepteki talebe sayısının arttığını, mektebin muallim-i evvelle idaresinin mümkün olmadığını, yapılan imtihanda ehliyet ve liyakati anlaşılan Hüseyin Hüsnü Efendi’nin 13 Kasım 1875 tarihinden itibaren vekaleten mektebe muallim-i sani atandığını, maaş tahsis edilerek asaletinin tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Evrakı görüşen Maarif Meclisi 13 Kasım 1875 tarihinden itibaren Hüseyin Hüsnü Efendi’nin asaletinin tasdik edilmesine, Maarif Bütçesi’nden 310 kuruş maaş tahsis edilmesi gerektiğine karar verdi. Maarif-i Umumiye Nezareti 10 Şubat 1876 tarihinde gereğini Sadaret’e bildirdi. Sadaret’in 20 Şubat 1876 tarihinde Mabeyn-i Hümayun Başkitabeti’ne yazdığı arz tezkiresi üzerine 21 Şubat 1876 tarihinde gerekli olan irade-i seniyye çıktı[50]. Sadaret 28 Şubat 1876 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti ile Maliye Nezaretine gereğini yapmalarını emretti[51]. Mektebe atanan ilk muallim-i sani olan Hüseyin Hüsnü Efendi medrese mezunuydu. Denizli Sancağı’nın Çal kazasındaki Sırıklı köyünde 1838 yılında doğdu[52]. Bu sebeple Sırıklızade lakabıyla da tanındı. Uşak’ta görev yaptığı süre zarfında Hacı Hızır Mahallesi’nde ikamet etti[53]. Mali krizler sebebiyle zamanla maaşı düştü. Emeklilik işlemlerinin devam ettiği 5 Aralık 1909 tarihinde maaşı 200 kuruştu[54].
Hüseyin Hüsnü Efendi Maarif Meclisinin 8 Haziran 1905 tarihli kararıyla Eskişehir Erkek Rüşdiye Mektebine 250 kuruş maaş ve becayişle tayin edildi. Bu becayiş, Hüseyin Hüsnü Efendi’den ziyade Eskişehir Erkek Rüşdiye Mektebindeki muallim-i saninin muallim-i evvel ile yaşadığı sorunlardan kaynaklandı. Ancak itirazı üzerine Maarif Meclisinin 16 Ekim 1905 tarihli kararıyla Eskişehir’e tayininden vaz geçildi[55]. Yaş haddinden emekli edildiği Ocak 1910 tarihine kadar Uşak’ta muallim-i sani olarak çalıştı. Tekaüde sevk edilmesinde Hüdavendigar Vilayeti Valisi Azmi Bey’in idari tasarruf ve talebi etkili oldu. Azmi Bey, ileri yaşı sebebiyle Tensikat Kanunu’nun 12. maddesi gereğince emekli edilmesi gerektiğini 22 Eylül 1909 tarihinde telgrafla Maarif-i Umumiye Nezaretine bildirdi.[56] Bu esnada Uşak ahalisinden Alaiyelizade Ali Rıza Efendi de 16 Ekim 1909 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine ileri yaşı sebebiyle yerine muktedir bir muallim-i sani atanması gerektiğini bildirdi.[57] Neticede Hüdavendigar vilayeti Tensik Komisyonu, Hüseyin Hüsnü Efendi’yi Tensikat Kanunu’nun 12. maddesi gereğince emekliye sevk etti.[58] Ocak 1910 tarihinde mektepteki görevinden ayrıldı. Yerine Mehmet Hilmi Efendi muallim-i sani atandı[59]. Mehmet Hilmi Efendi 8 Temmuz 1913 tarihinde mektepteki görevine hala devam etmekteydi[60].
c. Muallim-i Salisler
Muallim-i salis, mektepteki talebe sayısının artmasına bağlı olarak tayin edilir, muallim-i sani gibi derse girerdi. Diğer muallimler gibi yıl sonu imtihanlarında heyet-i mümeyyize azası olarak yer alırdı. 1894 yılında mektepteki talebe sayısı arttı. Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi ve Muallim-i Sani Hüseyin Hüsnü Efendi tedrisata yetişememeye başladı. Bu sebeple Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi Uşak Kaymakamlığına mektepte muallim-i salise ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Kaymakamlık evrakı gereği yapılmak üzere Kaza Maarif Komisyonuna havale etti. Bu arada Uşak Erkek Rüşdiye Mektebinden 1879 yılında mezun olan Sırıklızade Mehmet Şükrü Efendi muallim-i salis atanmak için müracaatta bulundu. İmtihanı 13 Ocak 1895 tarihinde Uşak’ta yapıldı. Yapılan imtihanda Arapça, Arapça tercüme, Farsça, Farsça tercüme, hesap, coğrafya, hendese, tarih-i umumî ve Osmanî, yazı derslerinden tam puan almayı başardı[61]. Uşak Kaymakamlığı 13 Ocak 1895 tarihinde kendisini vekaleten muallim-i salis atayarak mektepte göreve başlattı. Kaza İdare Meclisi mazbatası ile imtihan evrakını Kütahya Mutasarrıflığı vasıtasıyla Hüdavendigar vilayetine gönderdi. Hüdavendigar vilayetinde evrakta bazı eksiklikler tespit edildi. Bu sebeple evrak Kütahya Mutasarrıflığına iade edildi. Kısa süre sonra Kütahya Mutasarrıflığı evraktaki eksiklikleri gidererek tekrar Hüdavendigar vilayetine gönderdi. İlaveten Sırıklızade Mehmet Şükrü Efendi’ye 240 kuruş maaş tahsis edilmesine Kaza Maarif Komisyonunda karar verildiğini, işe başlama tarihinden itibaren maaşının ödenmesi gerektiğini Hüdavendigar vilayetine bildirdi. Hüdavendigar Vilayeti 4 Temmuz 1895 tarihinde evrakı Maarif-i Umumiye Nezaretine göndererek gereğinin yapılmasını istedi. Evrakın havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 29 Temmuz 1895 tarihinde 1893 yılından itibaren imtihan-ı umumî cetvelleri gönderilmediği için mektepteki talebe sayısının bilinemediğini, mektepte muallim-i evvel, muallim-i sani ve hüsn-i hatt muallimi görev yaptığını, muallim-i salis tayinine ihtiyaç olmadığını, mevcut muallimlerle eğitim-öğretime devam edilmesine dair Hüdavendigar vilayetine bilgi verilmesi gerektiğini belirtti. Maarif-i Umumiye Nezareti 20 Ağustos 1895 tarihinde Hüdavendigar vilayetine konuyla ilgili bilgi verdi[62]. Kısaca Sırıklızade Mehmet Şükrü Efendi’nin asaleti nezaretçe tasdik edilmedi[63]. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra Kütahya Mutasarrıflığı, Hüdavendigar vilayetine, nezaretçe 13 Mart 1897 tarihinden itibaren mektebe 150 kuruş maaşla muallim-i salis tayin edilmesine karar verilerek Uşak Ziraat Bankası’na tahsisat gönderildiğini, Sırıklızade Mehmet Şükrü Efendi’nin muallim-i salis atanması gerektiğini tekrar bildirdi. Bunun üzerine Hüdavendigar Vilayeti 6 Haziran 1897 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine bilgi verdi. Evrakın havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 24 Haziran 1897 tarihinde 20 Ağustos 1895 tarihli tahriratta bulunması gereken imtihan evrakını iade etmesini Evrak Kalemine bildirdi[64]. Ancak kısa süre sonra mektep talebe sayısı dikkate alınarak Mehmet Şükrü Efendi’nin asaleten muallim-i salis tayini ikinci kez uygun bulunmadı. Mektepteki talebe sayısı arttığında muallim-i salis atanmasına karar verildi. Nitekim 1904 yılında mektepteki talebe sayısı arttığı için muallim-i salisliğe Bursa’da yapılan imtihanda talipler arasında başarılı bulunan Haşim Efendi vekaleten atandı. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 10 Mart 1904 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine Haşim Efendi’nin Uşak’a gönderildiğini, asaletinin tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Evrakın havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 10 Mart 1904 tarihinde mektep muallim-i salisliği için 150 kuruş muhassas maaş bulunduğunu, imtihan evrakına göre Haşim Efendi’nin iktidarı yeterli görüldüğü takdirde asaletinin tasdik edilmesi için evrakın Maarif Meclisine gönderilmesi gerektiğini belirtti[65]. Kısa süre sonra Maarif Meclisi Haşim Efendi’nin muallim-i salisliğe 150 kuruş maaşla asaleten atanmasına karar verdi. Haşim Efendi 1907 yılına kadar mektepte görev yaptı[66]. Bu arada 1904 yılı içinde Tensikat Kararnamesi ile taşra rüşdiye mekteplerindeki muallim-i salislikler kaldırıldı. Görevdeki muallim-i salislerin maaşlarının görevleri sona erdiğinde kesilmesine karar verildi[67]. Bu sebeple Haşim Efendi’den sonra mektebe başka muallim-i salis atanmadı.
d. Rika/Sülüs/Hüsn-i Hatt/Hutut/Yazı Muallimleri
Sülüs ve rika yazılarını talim ettirmek maharet ve kabiliyet gerektirdiği için rüşdiye mekteplerine ayrıca sülüs ve rika (hüsn-i hatt) muallimleri atandı. Hüsn-i hatt muallimleri, elyazısı örnekleri Maarif-i Umumiye Nezaretinde elverişli bulunduğu takdirde asaleten atandı. Sülüs ve rika dersleri, elyazısı örnekleri yeterli görülen muallim-i evvellerle saniler ya da kaza tahrirat kâtipleri/refikleri tarafından ilave memuriyet olarak verildi. Mektebe atanan ilk rika muallimi İsmail Hakkı Efendi idi. İsmail Hakkı Efendi Temmuz 1874 tarihine kadar görev yaptı[68]. Hüdavendigar Vilayeti Ağustos 1874 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine 80 kuruş maaşla Mehmet Sadık Efendi’nin vekaleten rika muallimi tayin edildiğini, asaletinin tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Evrakın havale edildiği Maarif Meclisi kısa süre sonra Mehmet Sadık Efendi’nin asaletini tasdik etti[69]. Mehmet Sadık Efendi mektepte yaklaşık bir buçuk yıl görev yaptı. 13 Ocak 1876 tarihinden itibaren yerine vekaleten Hüseyin Efendi atandı. Hüdavendigar vilayeti Hüseyin Efendi’nin elyazısı örneğini 19 Haziran 1876 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine gönderdi. Evrakını müzakere eden Maarif Meclisi asaletini tasdik etti[70]. Ancak Hüseyin Efendi kısa süre sonra görevinden istifa etti. 13 Temmuz 1876 tarihinden itibaren yerine Abdurrahman Efendi vekaleten atandı. Hüdavendigar vilayeti 29 Ekim 1876 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine Abdurrahman Efendi’nin elyazısı örneğini göndererek asaletinin tasdik edilmesini istedi. Evrakın havale edildiği Maarif Meclisi elyazısı örneğini temeşşüke elverişli buldu. 13 Temmuz 1876 tarihinden itibaren asaletini tasdik etti[71]. Abdurrahman Efendi mektepteki görevine 1881 yılına kadar devam etti[72]. 1881 yılında rika muallimliğine kaza tahrirat kâtibi refiki İsa Talat Efendi asaleten tayin edildi[73]. 1890 yılında İsa Talat Efendi başka kazaya atandı. Bu sebeple yerine 7 Ağustos 1890 tarihinde kaza tahrirat kâtibi refiki Ali Muzaffer Efendi vekaleten tayin edildi[74]. Uşak Kaymakamlığı, evrakını asaletinin tasdik edilmesi için Kütahya Mutasarrıflığı vasıtasıyla Hüdavendigar vilayetine gönderdi. Hüdavendigar vilayeti de 19 Ekim 1890 tarihinde gereğini Maarif-i Umumiye Nezaretine bildirdi. Ancak evrakın havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 27 Ekim 1890 tarihinde Ali Muzaffer Efendi’nin elyazısı örneğini temeşşüke elverişli bulmadı. Mektep muallimleri ile hattları güzel diğer taliplerin tasdikli elyazısı örneklerini göndermesine dair Hüdavendigar vilayetine tahrirat yazılması gerektiğini belirtti[75]. Bu arada rika muallimliğine mahallince tekrar Uşak’a dönen İsa Talat Efendi atandı[76]. İsa Talat Efendi 1895 yılında işlerinin yoğunluğunu gerekçe göstererek görevinden ayrıldı. Bu sebeple Kaza İdare Meclisi, yerine iktidarı imtihanla yeterli görülen tahrirat kâtibi refiki Abdullah Vecdi Efendi’yi seçti. Elyazısı örneğini 8 Mayıs 1895 tarihinde tasdik etti. Hüdavendigar Vilayeti 1 Temmuz 1895 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine evrakını gönderdi. Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 9 Temmuz 1895 tarihinde Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi’nin rika hattı bulunduğu takdirde ilaveten rika muallimliği yapmasının uygun olduğunu, tasdikli elyazısı örneğini göndermesine dair Hüdavendigar vilayetine emirname yazılması gerektiğini belirtti. Maarif-i Umumiye Nezareti 30 Temmuz 1895 tarihinde gereğini Hüdavendigar vilayetine bildirdi[77]. Ancak Hasan Hilmi Efendi’nin elyazısı örneği yeterli görülmediği için ataması yapılamadı. Bu sebeple rika muallimliğine İsa Talat Efendi tekrar tayin edildi[78]. 13 Mart 1897 tarihinden itibaren rika ve sülüs muallimlikleri birleştirildi. İsa Talat Efendi’nin rika hattının aksine sülüs hattında mahareti olmadığı görüldü. Yarım maaşla rika muallimliğine devam etmesine, sülüs muallimliğine başkasının atanmasına karar verildi. Ancak bu esnada İsa Talat Efendi, Gediz Mal Müdürlüğü Muavinliği’ne atanması sebebiyle Uşak’tan ayrıldı. Rika muallimliği tekrar açıkta kaldı. Bunun üzerine rika ve sülüs hattlarında mahareti olduğu anlaşılan Hamidzade Abdurrahman Efendi 27 Mayıs 1897 tarihinden itibaren vekaleten hüsn-i hatt muallimi atandı. Uşak Kaymakamlığı, elyazısı örneklerini Kütahya Mutasarrıflığı vasıtasıyla Hüdavendigar vilayetine gönderdi. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 29 Temmuz 1897 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine asaletinin tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Evrakın havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 11 Ağustos 1897 tarihinde mektepte hüsn-i hatt muallimi olarak İsa Talat Efendi’nin göründüğünü, öncelikle İsa Talat Efendi’nin görevinden ayrılma sebebini bildirmesine dair Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne tahrirat yazılması gerektiğini beyan etti. Maarif-i Umumiye Nezareti 21 Ağustos 1897 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne gereğini emretti[79]. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü Maarif-i Umumiye Nezaretine İsa Talat Efendi tayinle Gediz’e gittiği için hüsn-i hatt muallimliğine Hamidzade Abdurrahman Efendi’nin vekaleten atandığını, görevine yarım maaşla devam ettiğini, asaletinin tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Bu esnada İsa Talat Efendi Gediz’den tekrar Uşak’a tayin edildi. Bunun üzerine İsa Talat Efendi 2 Temmuz 1898 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine takdim ettiği arzuhalle mektep hüsn-i hatt muallimliğine tekrar atanmak istediğini ifade etti. Arzuhalin havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi ile Muhasebe-i Maarif-i Umumiye konuyla ilgili Hüdavendigar vilayetinden bilgi istenmesi gerektiğini beyan etti. Bunun üzerine Maarif-i Umumiye Nezareti, Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğünden bilgi istedi. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 24 Ağustos 1898 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine tekrar vekaleten görevine devam eden Hamidzade Abdurrahman Efendi’nin asaletinin tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Evrakı inceleyen Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 17 Eylül 1898 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğünün 29 Temmuz 1897 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine gönderdiği tahriratta İsa Talat Efendi’nin görevinden ayrılma sebebini açıklamadığını, hüsn-i hatt muallimliğine seçilen Hamidzade Abdurrahman Efendi’nin elyazısı örneklerini göndermek suretiyle asaletinin tasdik edilmesini istediğini, evrakın Maarif Meclisinde görüşülmesi gerektiğini belirtti. Bunun üzerine Maarif Meclisi 5 Ekim 1898 tarihinde Hamidzade Abdurrahman Efendi’nin daha önce gönderilen elyazısı örneklerinin yeterli olmadığına, İsa Talat Efendi’nin sülüs yazısının bulunmadığına, sülüs yazısı temeşşüke elverişli diğerini seçerek tasdikli elyazısı örnekleri ile tercüme-i hal varakasını göndermesine dair Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne tahrirat yazılması gerektiğine karar verdi. Bu sebeple Maarif-i Umumiye Nezareti 25 Ekim 1898 tarihinde gereğini Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne emretti. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 10 Ocak 1899 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine hüsn-i hatt muallimliğine İsa Talat Efendi’nin vekaleten seçildiğini, tasdikli elyazısı örnekleri ile tercüme-i hal cüzdanı suretinin gönderildiğini, asaletinin süratle tasdik edilmesi gerektiğini bildirdi. Evrakı müzakere eden Maarif Meclisi 28 Şubat 1899 tarihinde İsa Talat Efendi’nin asaletini tasdik etti. Maarif-i Umumiye Nezareti 11 Nisan 1899 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne bilgi verdi[80]. Böylece hüsn-i hatt muallimliğine İsa Talat Efendi asaleten tekrar atandı[81]. İsa Talat Efendi Eylül 1902 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretinden hacca gitmek için izin aldı. Gerekli iznin verilmesi üzerine 8 Ekim 1902 tarihinde mektepteki görevinden ayrıldı. Yerine vekil bıraktığı Ali Şükrü Efendi 14 Ekim 1902 tarihinde mektepte görevine başladı[82]. Hacdan dönen İsa Talat Efendi 1903 yılında görevine yeniden başladı. Böylece Ali Şükrü Efendi’nin vekaleti sona erdi[83]. 1861 yılında doğan Hacı İsa Talat Efendi[84] mektepteki görevine uzun yıllar devam etti[85]. 8 Temmuz 1913 tarihinde 100 kuruş maaşla hüsn-i hatt muallimliğine hala devam etmekteydi[86].
e. Mubassır
Mubassır, talebenin mektepte hal ve hareketlerine nezaret ederdi. Adaba aykırı bir durum gördüğünde muallim-i evvele bilgi verirdi. Dershaneleri dolaşarak dikkatini talebenin üzerinden ayırmazdı[87]. 1894 yılında mektepte talebe sayısı arttığı için mubassır tayinine ihtiyaç duyuldu. Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi gereğini Uşak Kaymakamlığına bildirdi. Kaza Maarif Komisyonu 150 kuruş maaşla Hafız İsmail Hakkı Efendi’yi mubassır seçti. Kendisini 13 Ocak 1895 tarihinde vekaleten görevine başlattı. Uşak Kaymakamlığı gereğini Kütahya Mutasarrıflığı vasıtasıyla Hüdavendigar vilayetine bildirdi. Hüdavendigar vilayeti 4 Temmuz 1895 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine bilgi verdi. Evrakın havale edildiği Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 29 Temmuz 1895 tarihinde 1893 yılından itibaren imtihan-ı umumî cetveli gönderilmediği için mektepteki talebe sayısının bilinemediğini, mevcut talim heyeti dikkate alındığında mubassır tayinine ihtiyaç olmadığını belirtti. Maarif-i Umumiye Nezareti 20 Ağustos 1895 tarihinde Hüdavendigar vilayetine konuyla ilgili bilgi verdi[88]. Neticede Hafız İsmail Hakkı Efendi’nin vekaleten mubassırlık görevi sona erdi.
f. Ziraat Muallimi
Orman ve Maadin ve Ziraat Nezareti 1901 yılından itibaren vilayet, sancak ve kaza merkezlerine modern ziraat usullerini yaygınlaştırmak, ziraatın teorik ve uygulamalı kurallarını ahaliye anlatmak için ziraat ameliyat mektepleri mezunlarından ziraat muallimleri tayin etmeye başladı[89]. 1902 yılında tadil edilen rüşdiye mektepleri müfredatına da haftada 2 saat ziraat dersi kondu. Bu dersi, ziraat muallimlerinin vermesine karar verildi. Bu çerçevede 1902 yılında Uşak’a ziraat muallimi olarak Mahfi Efendi atandı. Mahfi Efendi, ahaliye modern tarıma dair konferanslar verdiği gibi mektepteki ziraat dersine girdi. Mahfi Efendi kısa süren memuriyetinde ilaveten Kaza Maarif Komisyonu Kâtipliği de yaptı[90]. 1904 yılına kadar görevinde kaldı[91]. 1904 yılında müfredatta yapılan değişiklikle ziraat dersi kaldırıldı.
g. Bevvablar/Hademeler
Bevvab, mektepte hazır bulunur, talebe dağıldıktan sonra mektebin temizliğini yapardı. Mektep kapısını vaktinde açar, kapı önünde bekler, muallim-i evvel izin vermedikçe talebenin dışarı çıkmasına engel olurdu. Ayrıca talebenin ayakkabı ve eşyasını marka vererek korurdu[92]. Maarif Meclisinin 12 Ekim 1872 tarihli kararıyla mahallince seçilerek atanacak bevvaba maarif bütçesinden 80 kuruş maaş tahsis edildi[93]. Mektebe ilk defa Ahmet Ağa bevvab atandı. Ahmet Ağa 13 Temmuz 1874 tarihinde görevine devam etmekteydi[94]. Mektepte 1888-1889 yıllarında Osman Ağa[95], 1893-1898 yılları arasında Abdullah Ağa[96], 1899 yılında Hasan Ağa[97], 1900 yılında Ali Efendi[98], 1901 yılında Abdullah Ağa[99], 14 Mart 1902-13 Mart 1905 tarihleri arasında Ali Ağa bevvab olarak görev yaptı[100].
3. Mektebin Evrak ve Talebenin Ders Kitabı ile Diğer İhtiyaçlarının Temini
Mektepte ihtiyaç duyulan demirbaş, esamî, devam ve masarıf-ı müteferrika defterleri, jurnal varakaları, hülasa, imtihan-ı umumî ve ders cetvelleri ile Maarif-i Umumiye Nizamnamesi, Umum Mekatib-i Rüşdiye Nizamname-i Dahilisi, ders kitapları ile risaleler, yerküre ile haritalar genelde Maarif-i Umumiye Nezareti tarafından gönderildi. Nitekim Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi’nin talebi üzerine 1873 yılında Maarif-i Umumiye Nezareti mektep talebesine otuzar tane Dürr-i Yekta, Emsile, Bina, Maksud, Avamil, Talim-i Farisî, Kavaid-i Farisî, Gülistan, Coğrafya Risalesi, Muhtasar Hesap Risalesi, İzhar, Mukaddimetü’l-Hesap, Vezaif-i Etfal, Risale-i Selase, Medhal-i Kavaid ve Nasihatü’l-Hükema gönderdi. Maarif-i Umumiye Nezareti aynı zamanda mektebe birer tane Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile Mekatib-i Rüşdiye Nizamnamesi, on iki tane jurnal varakası, altı tane hülasa cetveli, birer tane hülasa cetveli nümunesi, imtihan cetveli nümunesi ile ders cetveli gönderdi. Maarif-i Umumiye Nezareti 4 Mart 1873 tarihinde Hüdavendigar vilayetine konuyla ilgili bilgi verdi[101]. 16 Mart 1873 tarihinde de Gemlik Kaymakamlığına, Uşak’taki rüşdiye mektebi talebesi için ihtiyaç duyulan kitap ve risalelerin vapura teslim edilerek gönderildiğini, Hüdavendigar vilayetine ulaştırılarak bilgi verilmesi gerektiğini bildirdi[102]. Maarif-i Umumiye Nezareti 21 Mart 1873 tarihinde de Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi’ye kitap ve risalelerin 4 Mart 1873 tarihinde Hüdavendigar vilayetine gönderildiğine, ulaşmadığı takdirde vilayetten istenmesi gerektiğine dair bilgi verdi[103]. Maarif-i Umumiye Nezareti Aralık 1873 ve Mayıs 1875 tarihlerinde de Maarif Kütüphanesi[104] mevcudundan mektep talebesinin ihtiyaç duyduğu kitap ve risaleleri Hüdavendigar vilayetine gönderdi[105]. Maarif-i Umumiye Nezareti sonraki yıllarda da mektepteki talebenin ihtiyacı olan ders kitapları ile risaleleri göndermeye devam etti.
27 Ağustos 1894 tarihinde Uşak’ta meydana gelen büyük yangında birçok bina ve hane yanında mektep binası da yandı[106]. Mektepte coğrafya ve tarih derslerinde kullanılan haritalarla yer küreler kullanılmaz hale geldi. Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi 25 Aralık 1894 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne coğrafya ve tarih derslerinde güçlük çekildiğini, birer tane küre-i musanna ve küre-i musattaha ile Avrupa, Asya, Afrika, Amerika, Okyanusya ve Memalik-i Şahane haritası gönderilmesi gerektiğini bildirdi. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 27 Ocak 1895 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine bilgi verdi[107]. Mekatib-i Rüşdiye İdaresi 12 Şubat 1895 tarihinde evrakı Maarif Meclisine havale etti[108]. Maarif Meclisi 18 Şubat 1895 tarihinde küre-i musanna mevcudu kalmadığını belirterek küre-i musattaha ile Amerika, Asya, Avrupa, Afrika, Okyanusya ve Memalik-i Şahane haritalarını göndermesi için evrakın Muhasebe-i Maarif-i Umumiye’ye havale edilmesi gerektiğine karar verdi. Muhasebe-i Maarif-i Umumiye 26 Şubat 1895 tarihinde Amerika ve Avusturalya haritaları mevcudu kalmadığını, bunların basıldıktan sonra gönderileceğini, küre-i musattaha ile Avrupa, Asya ve Afrika ile Memalik-i Şahane haritalarının gönderilebileceğini belirtti. Maarif-i Umumiye Nazırı’nın emri üzerine de Muhasebe-i Maarif-i Umumiye küre-i musattaha ile haritaları postaya teslim ederek Uşak’a gönderdi. 28 Şubat 1895 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne konuyla ilgili bilgi verilmesi gerektiğini belirtti. Maarif-i Umumiye Nezareti 2 Nisan 1895 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne küre-i musattaha ile Avrupa, Asya, Afrika ve Memalik-i Şahane haritalarının gönderildiğini, diğerlerinin ise daha sonra gönderileceğini bildirdi[109].
4. Mektepteki Talebe Mevcudu
1872-1896 yılları arasında mektepte tahsil süresi dört yıldı. 1896 yılında yapılan düzenleme ile kaza merkezlerindeki rüşdiye mekteplerinde tahsil süresi üç yıla düşürüldü. Tahsil süresi mektebin Mülkî İdâdî Mektebi ile birleştirildiği Eylül 1914 tarihine kadar değişmedi. Mektepte Eylül 1873 tarihinde ikinci, Eylül 1874 tarihinde üçüncü, Eylül 1875 tarihinde dördüncü sınıf teşekkül etti. Mektep ilk mezunlarını Temmuz 1876 tarihinde, son mezunlarını Temmuz 1914 tarihinde verdi. Mektepte talebe sayısı genelde istikrarlı bir seyir izledi. Talebe sayısı ile ilgili her yıla ait ayrıntılı verilere ulaşmak genelde mümkün olmamakla birlikte kaynaklar bazı yıllara ait doyurucu nicel verilere ulaşmaya imkân vermektedir. Nitekim mektepteki talebe sayısı 13 Mart 1874-12 Temmuz 1874 tarihleri arasında 56 ile 60, 13 Ağustos 1874-12 Temmuz 1875 tarihleri arasında 75 ile 88, 13 Eylül 1875- 12 Haziran 1876 tarihleri arasında 77 ile 81 arasında değişmiştir. Usul gereği her yıl yapılan yıl sonu imtihanına Temmuz 1874 tarihinde 58, Temmuz 1875 tarihinde 88, Temmuz 1876 tarihinde 79 talebe girmiştir. Temmuz 1876 tarihinde yıl sonu imtihanına giren 79 talebeden 14’ü mülazım, 12’si birinci sınıf, 15’i ikinci sınıf, 25’i üçüncü sınıf ve 13’ü dördüncü sınıf idi. 1877 ve 1878 yıllarında mektepteki talebe sayısı nisbeten azaldı. Bunda muhtemelen 93 Harbi’nin etkileri söz konusuydu. Talebe sayısı 1881 yılında 98’e yükselmekle birlikte 1886 yılına kadar tekrar düştü. Talebe sayısı 1886-1895 yılları arasında belirgin bir şekilde arttı. 1895 yılında mektepteki talebe sayısı 143 ile en yüksek seviyeye ulaştı. 1899 yılından itibaren 70 ile 88 arasında seyretti. Düşüşte tahsil süresinin üç yıla indirilmesi de etkili oldu. Talebe sayısı 1904-1908 yılları arasında 98 ile 116 arasında değişti. Talebe sayılarındaki değişikliklerde hastalık, ölüm, terk ve başarısızlık gibi sebepler etkili oldu[110]. Birçok yerde görülenin aksine[111] mektep talebesizlik sebebiyle kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalmadı.
Mektepte talebe sayısı diğer sınıflara nazaran birinci sınıfta daha fazlaydı. Zira talebe sayısı dördüncü sınıfa kadar hastalık, ölüm, terk ve başarısızlık gibi sebeplerle azalmaktaydı. Buna dair bazı yıllara ait ayrıntılı veriler bulunmaktadır. Nitekim 1886 yılında 110 talebeden 56’sı birinci, 22’si ikinci, 20’si üçüncü ve 12’si dördüncü sınıftaydı[113]. 1889 yılında da 114 talebeden 51’i birinci, 38’i ikinci, 12’si üçüncü, 12’si dördüncü sınıftaydı[114]. 14 Şubat 1905-13 Mart 1905 tarihleri arasında mektepte 60’ı birinci, 32’si ikinci, 22’si üçüncü sınıfta olmak üzere toplam 114 talebe vardı[115]. 14 Temmuz 1911 tarihinde yapılan yıl sonu imtihanına birinci sınıftan 47, ikinci sınıftan 39, üçüncü sınıftan 26 olmak üzere toplam 112 talebe girdi[116]. Mevcut verilere göre 1876-1914 yılları arasında mektebin toplamda 400-600 arasında mezun verdiğini tahmin etmek mümkündür. Mektepte tahsil gören talebenin büyük çoğunluğu Müslüman Türk’tü. Bununla birlikte mektepte az sayıda da olsa gayrimüslim talebe tahsil gördü[117]. Nitekim 1891 yılında mektepteki 134 talebeden 4’ü gayrimüslim idi[118]. Mektepteki talebe, ağırlıklı olarak Uşaklı idi. Kazada görev yapan devlet görevlilerinin çocukları da mektep talebesi arasında yer aldı. 24 Temmuz 1911 tarihinde mektebin birinci sınıfındaki 47 talebeden biri Gediz, ikisi İstanbul, biri Şuhut, biri Kütahya, biri Dutluca köyü, üçü Hacımsultan köyü, otuz sekizi Uşak, ikinci sınıfındaki 39 talebeden beşi Avgan köyü, otuz dördü Uşak, üçüncü sınıfındaki 26 talebeden biri Burdur, biri İstanbul, biri Sandıklı, diğerleri Uşak doğumlu idi[119].
5. Mektep Müfredatı
Maarif-i Umumiye Nizamnamesi dört yıllık erkek rüşdiye mekteplerinde okutulacak dersleri mebadi-i ulum-ı diniye, lisan-ı Osmanî kavaidi, imla ve inşa, tertib-i cedid üzere kavaid-i Arabiye ve Farisiye, tersim-i hudut, ilm-i hesap, defter tutmak usulü, mebadi-i hendese, tarih-i umumî ve tarih-i Osmanî, coğrafya, jimnastik, mahallî ikinci dil, ticaret merkezlerinde isteyen talebeye dördüncü sınıfta Fransızca şeklinde belirledi[120]. Daha sonra derslerin isimleri büyük ölçüde değişmemekle birlikte saatlerinde bazı değişiklikler yapıldı. Müfredata az sayıda da olsa yeni dersler eklendi. Nitekim 1874 yılında taşraya gönderilen programda benzer dersler yer aldı. 18 Şubat 1883 tarihindeki dersler de önceki yıllardaki derslerle büyük ölçüde benzerdi[121].
2 Kasım 1891 tarihinde irade-i seniyye ile mülkî ve askerî rüşdiye mektepleri ders programlarının birleştirilmesi için komisyon kurulması emredildi[123]. Maarif-i Umumiye Nazırı Ahmet Zühdü Paşa’nın başkanlığında kurulan komisyon, 15 Kasım 1891 tarihinde tanzim ettiği yeni programın Eylül 1892 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verdi[124]. 19 Ağustos 1892 tarihinde çıkan irade-i seniyye ile vilayet ve liva merkezlerindeki mülkî idâdî mektepleri ıslah, programları tadil edildi. Vilayet merkezlerindeki mülkî idâdî mektepleri büyük ölçüde yatılı (leylî) hale getirildi. Tahsil süresi vilayet merkezlerindeki yatılı idâdî mekteplerinde yedi, liva merkezlerindeki gündüzlü (neharî) idâdî mekteplerinde beş yıl olarak belirlendi[125]. Kaza erkek rüşdiye mekteplerinin dört yıllık tedrisata devam etmelerine karar verildi. Ancak ders programı yeniden düzenlendi. Maarif-i Umumiye Nezareti yeni programı 23 Kasım 1892 tarihinde maarif müdürlüklerine gönderdi[126]. Yeni programda hüsn-i hatt hariç haftada 48 saat ders vardı[127]. 1896 yılında ibtidaî, rüşdî ve idâdî mektepleri yeniden ıslah ve tadil edildi. İstanbul ve taşra rüşdiye mektepleri ders programları birleştirildi. Kaza merkezlerindeki erkek rüşdiye mekteplerinin tahsil süresi üç yıla düşürüldü. Ders kitapları yeniden belirlendi. Maarif-i Umumiye Nazırı Ahmet Zühdü Paşa 1 Eylül 1896 tarihinde yeni programı diğer vilayet maarif müdürlükleri gibi Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğüne de gönderdi[128]. Yeni programda Türkçe ders saatleri arttırıldı. Malumat-ı nafia dersi ilk defa konuldu. Ders saatlerinde değişiklikler yapıldı. Erkek rüşdiye mekteplerinde haftada birinci sınıfta 18, ikinci sınıfta 20, üçüncü sınıfta 23 saat ders vardı.
Ahmet Zühdü Paşa’nın Maarif-i Umumiye Nazırlığı esnasında 1900 yılında erkek rüşdiye mektepleri ders programı yeniden tadil edildi. Programa ahlak, ilm-i eşya ve hıfzıssıhha dersleri eklendi. Türkçe dersinin saatleri azaltıldı. Malumat-ı nafia dersi kaldırıldı. Din, Arapça ve Farsça derslerinin saatleri arttırıldı. Yeni programa göre haftada birinci sınıfta 20, ikinci sınıfta 22, üçüncü sınıfta 21 saat ders vardı. Derslerin içerikleri de ayrıntılı olarak belirlendi[130].
Sultan II. Abdülhamit 1902 yılında irade-i seniyye ile ahlak ve ulum-ı diniyye dersleri saatlerinin arttırılmasını emretti. Maarif-i Umumiye Nezaretinin 3 Haziran 1902 tarihinde Mabeyn-i Hümayun Başkitabeti’ne takdim ettiği programa göre birinci ve ikinci sınıflarda haftada birer saat olan ahlak dersi ikişer saate çıkarıldı. Üçüncü sınıfa bir saatlik ahlak dersi eklendi. Bir saatlik ilm-i eşya dersi kaldırılarak yerine “mahallî îcâbâta göre ticâret ve sanaât veyâ ziraâte dâir yararlı malûmâtı hâiz” ders konuldu[132]. Ders programı 20 Temmuz 1904 tarihinde çıkan irade-i seniyye ile yeniden tadil edildi. Yeni programa göre haftada birinci sınıfta 18, ikinci sınıfta 21, üçüncü sınıfta 23 saat ders vardı. Yeni program 23 Ağustos 1904 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti tarafından vilayet ve müstakil liva maarif müdürlüklerine gönderildi.
1909 yılında Eylül ayından itibaren erkek rüşdiye mekteplerinde uygulanmak üzere geçici program hazırlandı. Daha doğrusu 1908 yılından itibaren mülkî idâdî mektepleri rüşdiye kısmı sınıflarında uygulanan programın kaza erkek rüşdiye mekteplerinde tatbik edilmesine karar verildi[134]. Maarif-i Umumiye Nezareti yeni programla ders kitapları listesini 22 Eylül 1909 tarihinde maarif müdürlüklerine gönderdi[135]. Bu programa göre birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda haftalık 24’er saat ders vardı.
Ders programı kısa süre sonra yeniden tadil edildi. Maarif-i Umumiye Nezareti Eylül 1910 tarihinde maarif müdürlüklerine yeni programı gönderdi. Bu program Eylül 1913 tarihine kadar uygulandı[137].
6. Mektep Binaları
Uşak Erkek Rüşdiye Mektebi uzun yıllar 1872 yılında inşa edilen Hacıhızır Mahallesi’ndeki binada hizmet verdi. 27 Ağustos 1894 tarihinde meydana gelen büyük yangında mektep binası yandı. Bu sebeple mektep 13 Ekim 1894 tarihinde Hükûmet Konağı civarındaki Atik Mektebe taşındı[138]. Mektep binası 1899 yılında harap hale geldiği için tamirine gerek duyuldu. Tamir masrafı için gerekli olan bürokratik süreç uzun süren yazışmalardan sonra tamamlandı. Neticede tamirat masrafı olarak belirlenen 5787 kuruş 30 pareye karşılık bulundu[139]. İlgili meblağla tamirat gerçekleştirildi. Eylül 1909 tarihinde teftiş için Uşak’a gelen Hüdavendigar Vilayeti Valisi Azmi Bey’in emriyle mektep 200 kuruş aylık bedelle kiralanan haneye taşındı[140]. 1910 yılında iki katlı yeni mektep binası inşasına karar verildi. Keşif bedeli 62000 kuruş olarak hesaplandı[141]. Ancak yeni binanın inşası mümkün olmadı.
7. Mektebi Nümune Rüşdiyesine Dönüştürme Teşebbüsü
Ağustos 1910 tarihinde “devr ve teftiş” için Uşak’a gelen Hüdavendigar Vilayeti Valisi, mektebin Eskişehir Erkek Rüşdiye Mektebi[142] gibi nümune rüşdiye mektebine dönüştürülmesine karar verdi. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 22 Ağustos 1910 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine gereğini bildirdi[143]. Hüdavendigar Vilayeti Maarif Müdürlüğü 7 Kasım 1910 tarihinde de Maarif-i Umumiye Nezaretine mektepte 115 talebe bulunduğunu, muallim-i evvel ile muallim-i saninin derslere yetişemediğini, vilayetlere gönderilen emirname ile talebe sayısı yüzü geçen erkek rüşdiye mekteplerine dört daimî muallimle iki hademe tayin edilmesinin emredildiğini, mektebin nümune rüşdiyesine dönüştürülmesi gerektiğini bildirdi[144]. Ancak bu tahvil teşebbüsü gerçekleşmedi.
8. Mektep Mezunlarının İzinde
Mektep mezunları istisnalar hariç genelde tahsillerine devam etmedi. Tahsillerine devam edenlerden bazıları medreselere kaydolarak ilmiye tarikinde kariyer yaptı. Uşak kazasında güçlü bir medrese geleneği de vardı[145]. Bazıları vilayet ve liva merkezlerindeki idâdî mektepleri[146] ile Bursa Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi ve Darülmuallimin İbtidaî Şubesinde tahsillerine devam etti. Zira Uşak’ta mülkî idâdî mektebi ancak 14 Eylül 1914 tarihinde açılabildi[147]. Mektep mezunlarından bir kısmı da mülazemetle kazadaki çeşitli kalemlere devam ederek memuriyeti tercih etti.
a. Medreselerde Tahsillerine Devam Eden Mektep Mezunları
Mektep mezunlarından Akarcalı Mehmet Hamdi Efendi, Sırıklızade Hafız Mehmet Şükrü Efendi, Mehmet Emin Efendi, İsmail Hakkı Efendi, Ahmet Tahir Efendi, İbrahim Fahreddin Efendi ve Mehmet Salih Efendi tahsillerine taşra ve İstanbul medreselerinde devam etti. İlmiye sınıfına intisap ederek kariyelerini inşa ettiler.
Ulemadan Karamustafaoğlu Mustafa Efendi’nin oğlu olan Akarcalı Mehmet Hamdi Efendi mektebin ilk öğrencilerden biriydi. 1875 yılında üçüncü sınıfta iken mektepten tasdikname aldı. Daha sonra müderris Çallı Seyyid Ömer Hulusi Efendi’nin derslerine devam ederek 19 Ocak 1893 tarihinde kendisinden icazetname aldı. Hacıhasan Mahallesi’nde 15 Temmuz 1893 tarihinde bir medrese inşa etti. 19 Kasım 1914 tarihine kadar medresede talebeye fahrî olarak şer’î ilimler tahsil ettirdi. 19 Kasım 1914 tarihinde Fransız Frer Mektebi[148] kapatılarak binasında açılan Uşak Darülhilafe Medresesinde 19 Kasım 1914-13 Eylül 1915 tarihleri arasında fahrî olarak birinci ve ikinci sınıflar fıkıh müderrisliği yaptı. 14 Eylül 1915 tarihinde 360 kuruş maaşla aynı medreseye asaleten nahv ve mükaleme-i Arabiye müderrisi atandı[149].
Sırıklızade Hafız Mehmet Şükrü Efendi mektepten Temmuz 1879 tarihinde aliyyülala derecede şehadetname alarak mezun oldu. Babası mezun olduğu mektebin muallim-i sanisi Hüseyin Hüsnü Efendi idi. Daha sonra Hacıhızır Mahallesi’ndeki medresede iki yıl ilm-i mantık okudu. 17 yaşında Karbasan köyünde Hacı Osman Efendi’nin talebesi oldu. Burada sekiz yıl nahv, mantık, meani, fıkıh, hadis ve tefsir tahsil etti. 1891 yılında “ilm-i usûl ve ilm-i kelâm” tahsili yapmak için İstanbul’a gitti. Fatih Bahr-i Siyah Ayak Kurşunlu Medresesinde Urfalı Mehmet Efendi’den 24 Aralık 1893 tarihinde icazetname aldı. 1894 yılında İstanbul’dan Uşak’a döndü. 13 Ocak 1895 tarihinde mezun olduğu erkek rüşdiye mektebine vekaleten muallim-i salis atandı. Ancak asaleti tasdik edilmediği için bu görevi kısa sürdü[150].
Mehmet Emin Efendi mektepten tasdikname alarak ayrılmak zorunda kaldı. Bir süre medreseye devam etti. Daha sonra Sandıklı ve Aziziye (Emirdağ) kazalarında kâtip olarak görev yaptı. 7 Nisan 1891 tarihinden itibaren Aziziye ve Bolvadin kazaları tahrirat kâtiplikleri görevlerinde bulundu. Zabıt kâtipliği, ikinci müstantıklık, başkâtiplik, merkez memurluğu ve şube müdürlüğü görevlerinde de bulundu[151].
Ahmet Tahir Efendi 17 Temmuz 1887 tarihinde aliyyülala derecede şehadetname ile mektepten mezun oldu. Babası ulemadan Çallı Ömer Hulusi Efendi, dedesi dersiâm Ayıntabî Ahmet Efendi idi. Daha sonra derslerine devam ettiği Maksudzade Seyyid Ali Rüşdü Efendi’den 18 Aralık 1895 tarihinde icazetname aldı. Mekatib-i ibtidaiye fahrî müfettişliği, Kaza Maarif Komisyonu Azalığı yaptı. Babası Ömer Hulusi Efendi 11 Mart 1895 tarihinde vefat etti. Bu sebeple babasının hayattayken müderrislik yaptığı Çallı Ömer Hulusi Efendi Medresesinde[152] usul-ı cedideye göre Arapça ve Farsça ile çeşitli fenleri okutmaya başladı. 1896 yılında müderrisliğini yaptığı Çallı Ömer Hulusi Efendi Medresesinin avlusunda “medârise mahrec olmak üzere” Gülşen-i İrfan Hususî Mektebini açtı. 21 Kasım 1909 tarihinde 200 kuruş maaşla resmî ve hususî ibtidaî mekteplerini teftiş ve nezaret etmekle görevlendirildi. 28 Nisan 1913 ve 7 Mayıs 1913 tarihlerinde müntehib-i sani, 8 Haziran 1913 tarihinde Hüdavendigar Vilayeti Meclis-i Umumisi’ne aza seçildi. Vilayet merkezi Bursa’da Meclis-i Umumî ve Maarif Encümeni kâtiplikleri yaptı. 14 Eylül 1914 tarihinde 800 kuruş maaşla Uşak Mülkî İdâdî Mektebine Türkçe muallimi atandı. 24 Şubat 1915 tarihinde 200 kuruş maaşla aynı mektebe gınâ (musikî) muallimi tayin edildi. Kasım 1914 tarihinden itibaren fahrî olarak Uşak Darülhilafe Medresesinde üçüncü sınıf Türkçe muallimliği yaptı. Eylül 1915 tarihinde 250 kuruş maaşla aynı medresenin usul-ı talim ve terbiye ile ilahî muallimliğine asaleten atandı[153].
10 Ağustos 1888 tarihinde aliyyülala derecede şehadetname alarak mektepten mezun olan İsmail Hakkı Efendi Uşak’ta Ömer Efendi Medresesine devam etti. Konya’da on üç yıl mantık, kelam, adab, beyan, fıkıh ve usul-ı fıkıh tahsil etti. 14 Eylül 1902 tarihinde Feyziye Hususî Mektebine muallim-i evvel atandı. Aynı zamanda Buğdaylızade Mustafa Asım Efendi Medresesine devam etti. 25 Ağustos 1906 tarihinde icazetname aldı. 18 Kasım 1909 tarihinde 350 kuruş maaşla Uşak Gülistan-ı Marifet İbtidaî Mektebi Muallim-i Evvelliği’ne atandı. 27 Ocak 1910 tarihinde imtihanla aliyyülala derecede taşra mekatib-i ibtidaiye muallim-i evvelliği ehliyetnamesi aldı. 14 Ekim 1916 tarihinde Uşak Darülhilafe Medresesi Farsça müderrisliğine müsabaka imtihanında başarılı olması üzerine atandı. 15 Ocak 1918-3 Ekim 1918 tarihleri arasında Uşak Bidayet Mahkemesinde azalık yaptı[154].
İbrahim Fahrettin Efendi Temmuz 1891 tarihinde şehadetname alarak mektepten mezun oldu. Fatih Bahr-i Siyah Ayak Kurşunlu Medresesinde üç yıl tahsil gördükten sonra Uşak’a döndü. Daha sonra Sivaslı köyünde Hacı Ahmetzade Seyyid Mehmet Vehbi Efendi Medresesinde tahsil gördü. 13 Kasım 1901 tarihinde icazetname aldı. 10 Temmuz 1907 tarihinden itibaren vekaleten Karahallı ve Banaz nahiyeleri seyyar naibliği yaptı. 17 Ocak 1912 tarihinde asaleten Banaz Naibliği’ne atandı[155].
Mehmet Salih Efendi mektepten 13 Temmuz 1899 tarihinde ala derecede şehadetname alarak mezun oldu. Babası müderris Hacı Mehmet Rasih Efendi idi[156]. 17 Mayıs 1900 tarihinde İstanbul’a gitti. Sultan II. Abdülhamid’in imam-ı evveli Hoca Raşit Efendi’den Kur’an-ı Kerim’i hıfz etti. Uşak’a döndükten sonra Boduroğlu Medresesinde müderris Hacı İmamzade Hafız Ali Rıza Efendi’nin talebesi oldu. Burada yaklaşık altı yıl tahsil gördü. Tekrar İstanbul’a gitti. 13 Ağustos 1908 tarihinde Süleymaniye Darülhadis Tıb Medresesine kaydoldu. Fatih dersiâmlarından Muğlalı Ali Rıza Efendi’den 12 Şubat 1918 tarihinde icazetname aldı. Birinci Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde tabur imamı vekilliği yaptı. 30 Ekim 1918 tarihinde Modros Mütarekesi imzalandıktan sonra Uşak’a döndü. Uşak Encümen-i İlmisi kendisini 14 Aralık 1918 tarihinde Uşak Darülhilafe Medresesine muallim-i evvel/müdür seçti. 13 Ocak 1919 tarihinde Şeyhülislamlık asaletini tasdik etti[157].
b. Mülazemetle Memuriyete Giren Mektep Mezunları
Mektep mezunlarından bir kısmı kazada mülkî ve adlî bürokraside refik, kâtip, memur, sandık emini olarak istihdam edilme imkânı buldu. Bunlar genelde önce ilgili kalemlere mülazemetle devam ettiler, daha sonra memuriyetleri tasdik edildi. Mülkî bürokraside istihdam imkânı bulanlar, adlî bürokraside istidam imkânı bulanlara göre daha fazlaydı.
Mektebin ilk mezunlardan İsa Talat Efendi 23 Ağustos 1880 tarihinde 190 kuruş maaşla Uşak Rüsum-ı Sitte Memurluğuna kâtiplik de yapmak üzere sandık emini atandı. Daha sonra sırasıyla Mudanya Düyun-ı Umumiye Merkez Memurluğunda sandık eminliği, Uşak Tahrirat Kâtipliğinde refiklik ve Uşak Düyun-ı Umumiye Memurluğu yaptı[158]. Bir diğer mektep mezunu Ali Muzaffer Efendi ise şehadetname adıktan sonra Uşak Adliye Dairesine mülazemetle girdi. 8 Ekim 1885 tarihinde Uşak Bidayet Mahkemesine ikinci kâtip, 17 Ekim 1889 tarihinde Uşak Tahrirat Kâtipliğine muavin atandı[159].
1868 doğumlu Abdullah Vecdi Efendi mektepte dört yıllık tahsilini başarıyla tamamladıktan sonra 28 Ağustos 1884 tarihinde mülazemetle Uşak Bidayet Mahkemesi Mukavelat Muharrirliğine devam etmeye başladı. 16 Temmuz 1885 tarihinde Uşak Mukavelat Muharrirliği refikliği ve kâtipliğine, 13 Ocak 1893 tarihinde Uşak Tahrirat Kâtipliği refikliğine atandı[160]. 24 Nisan 1901 tarihinde terfi etmek suretiyle Söğüt Tahrirat Kâtipliğine, 18 Temmuz 1902 tarihinde Uşak Tahrirat Kâtipliğine atandı[161]. 1906 yılında kendisi rabia rütbesi ile taltif edildi[162].
Hafız Yusuf Kamil Efendi mektepten tasdikname alarak ayrılmak zorunda kaldı. Yaklaşık üç yıl Uşak Bidayet Mahkemesi ile İstintak Dairesine mülazemetle devam etti. 30 Temmuz 1894 tarihinde Uşak Ziraat Bankası Sandığı’na muhasebe kâtibi refiki atandı[163]. Yeni Usul-ı Defteri ismiyle bir kitap yazdı. Bu kitabı bastırmak için 20 Ekim 1903 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti Teftiş ve Muayene Heyeti’nden ruhsatname aldı[164].
Ahmet İhsan Bey, mektepten şehadetname alan bir başka mezundu. 10 Ocak 1893 tarihinden itibaren Uşak Tahrirat Kalemine mülazemetle devam etti. 13 Mart 1896 tarihinde Uşak ağnam kâtibi, 3 Mayıs 1896 tarihinde Uşak Nüfus Memurluğuna kâtib-i evvel atandı[165]. Mektep mezunlarından Yusuf Ziya Efendi, dört yıllık tahsilini tamamladıktan sonra 26 Kasım 1892 tarihinden itibaren Uşak Nüfus İdaresi’ne mülazemetle devam etmeye başladı. 14 Kasım 1894 tarihinde Uşak Nüfus İdaresi’ne ikinci kâtip, 14 Temmuz 1908 tarihinde başkâtip atandı. 1910 yılında Tensikat Kanunu’nun 11. maddesi gereğince kadro dışı bırakıldı[166]. Mezunlardan Abdülkadir Efendi şehadetname almasını müteakip 17 Ocak 1899 tarihinde Uşak Tahrirat Kalemine mülazemetle girdi. 6 Eylül 1905 tarihinde Tahrirat Kalemine refik atandı[167]. Bir diğer mektep mezunu Mehmet Ali Efendi 12 Ağustos 1889 tarihinde aliyyülala derecede şehadetname aldı[168]. 15 Ağustos 1889 tarihinden itibaren Uşak Nüfus İdaresine mülazemetle devam etti. 13 Temmuz 1890 tarihinde Uşak Nüfus İdaresine kâtip, 14 Kasım 1894 tarihinde memur atandı[169]. 25 Haziran 1897-27 Ağustos 1898 tarihleri arasında ilaveten fahrî olarak mülkiye müstantıklığı yaptı. 2 Ağustos 1899 tarihinde Eskişehir Nüfus Memuru Ali Efendi ile becayişi yapılmakla birlikte itirazı üzerine görevine devam etmesine karar verildi[170]. 23 Haziran 1901 tarihinde rabia rütbesi ile taltif edildi[171]. Aralık 1909 tarihinde Bolvadin Nüfus Memurluğuna atandı[172]. 15 Ekim 1911 tarihinde becayişle Uşak Nüfus memuru tayin edildi. Eylül 1915 tarihinde ilaveten Uşak Darülhilafe Medresesine asaleten hüsn-i hatt muallimi atandı. Hakkındaki çeşitli şikayetlere rağmen 21 Nisan 1918 tarihine kadar Uşak Nüfus Memurluğuna devam etti[173].
Mektepten hastalığı sebebiyle şehadetname almadan ayrılmak zorunda kalan İsmail Efendi Uşak Vergi Kalemine mülazemetle devam etti. 15 Mayıs 1908 tarihinde Banaz Nahiyesi Vergi Kâtibi atandı[174]. Bir diğer mektep mezunu Ahmet Pertev Efendi mektepten şehadetname alarak mezun olmasını müteakip 24 Ağustos 1899 tarihinden itibaren Sandıklı Mal Kalemine mülazemetle devam etti. 6 Kasım 1899 tarihinde Sandıklı Tarik Kâtipliğine atandı. 15 Haziran 1900 tarihinden itibaren Sandıklı Mal Kalemi ile Sandıklı Telgrafhanesine mülazemetle devam etti. 6 Şubat 1901 tarihinde Sandıklı Tahrirat Kâtipliği Refikliğine atandı[175]. Abdülkadir Efendi ise mektepte üçüncü sınıfa kadar tahsil gördüğü için tasdikname aldı. Öncelikle Uşak Ziraat Bankası Sandığı’na mülazemetle devam etti. Bir süre odacılıkta istihdam edildi. 30 Nisan 1911 tarihinde ikinci refikliğe atandı[176]. Adliye bürokrasisinde istihdam edilme imkânı bulan mektebin 1896 yılı mezunlarından İsmail Efendi öncelikle kavaflık[177] ve ticaret ile uğraştı. 20 Şubat 1910 tarihinde Vilayet Tensikat Komisyonu tarafından Uşak Şeriyye Mahkemesine odacı tayin edildi[178]. Mustafa Lütfi Efendi 1895 yılında kaydolduğu mektepten hastalığı sebebiyle yıl sonu imtihanına giremediği için şehadetname alamadı. 1899-1900 yıllarında Uşak Nüfus Kalemine, 1900-1902 yılları arasında Uşak Tahrirat Kalemine mülazemetle devam etti. İhtimamı ve dikkati ile kaza naibi Mustafa Rıza Efendi’nin takdirini kazandı. Bu sebeple Uşak Şeriyye Mahkemesine ikinci kâtip atandı. 20 Şubat 1910 tarihinde Uşak Şeriyye Mahkemesi Mukayyidliğine tayin edildi[179]. Halil Enver Efendi 15 Ağustos 1906 tarihinde aliyyülala derecede şehadetname alarak mektepten mezun oldu. 18 Nisan 1907 tarihinden itibaren sekiz ay Uşak İstintak Dairesine mülazemetle devam etti. Aidatla ve mülazemetle kabul edildiği Uşak Şeriyye Mahkemesi Kalemine 23 Ocak 1910 tarihine kadar devam etti. 14 Mart 1910 tarihinde Hüdavendigar vilayeti Tensik Komisyonu tarafından Uşak Şeriyye Mahkemesine ikinci kâtip olarak atandı[180].
Muallim-i Evvel Hasan Hilmi Efendi’nin oğlu olan Mehmet Ragıp Efendi 19 Ağustos 1895 tarihinde mektepten mezun oldu. Mektep mezunları arasında mebus olan ilk ve tek kişiydi. Öncelikle Uşak Ticaret Mahkemesine mülazemetle devam etti. Ağnam tadadı muharrirliği (vergisi alınacak koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanları sayarak kaydetmekle görevli yazıcı), afyon muharrirliği, tahrirat kâtibi refikliği, tahrir-i nüfus komisyonu kâtipliği, sertahsildarlık görevlerinde bulundu[181]. 27 Aralık 1913 tarihinde Uşak Ermeni Mektebine Türkçe muallimi tayin edildi. 24 Şubat 1915 tarihinde Uşak Darülhilafe Medresesi Müdürlüğüne vekaleten atandı. Temmuz 1915 tarihinde aynı medreseye asaleten dahiliye ve anbar memuru ve tarih muallimi tayin edildi[182]. 1908 yılından itibaren İzmir ve Eskişehir gazetelerinde seçimlerle ilgili makaleler yazdı[183]. Aralık 1919 tarihinde Son Osmanlı Mebusan Meclisine Kütahya mebusu seçildi[184].
c. Modern Mekteplerde Tahsillerine Devam Eden/Etmeye Teşebbüs Eden Mektep Mezunları
Mektep mezunlarından bir kısmı İzmir Darülmuallimin-i İbtidaîsi, Bursa Mülkî İdâdî Mektebi, Bursa Ziraat Ameliyat Mektebi ve İstanbul Darülmuallimini İbtidaî Şubesi’nde tahsillerine devam etti. Bunlardan Ömer Efendi mektepten mezuniyetini müteakip İzmir Darülmuallimin-i İbtidaîsi’ne kaydoldu. 1887 yılında şehadetname alarak mezun oldu. İzmir’de Pınarbaşı İbtidaî Mektebine muallim-i evvel atandı[185].
Tatar köyünden Kel Hasanoğlu İsmail Efendi’nin üçüzleri Ahmet Efendi, Mehmet Efendi ve Halil Efendi’ye 24 Mayıs 1884 tarihinde irade-i seniyye ile mahallî emvalinden ödenmek üzere yüzer kuruş tevem maaşı tahsis edildi[186]. Üçü de mektepte tahsil gördü. Daha sonra Halil Efendi ve Mehmet Efendi Bursa Ziraat Ameliyat Mektebinde, Ahmet Efendi Bursa Mülkî İdâdî Mektebinde tahsillerine devam etti. Ahmet Efendi Bursa Mülkî İdâdî Mektebinde tahsilini başarıyla sürdürdü. Mehmet Efendi ve Halil Efendi Bursa Ziraat Ameliyat Mektebinde beş yıl tahsil gördü. Ancak iki yıl üst üste sınıflarında kaldıkları için mektepten kayıtları silindi. 1897 yılında İstanbul’a giderek Mekatib-i Askeriye-i Şahane’den birine kaydedilmelerini istediler. Yeterli düzeyde Fransızca bilmedikleri için kaydedilmeleri mümkün olmadı[187].
Mektep mezunlarından Ali Rıza Efendi Eylül 1896 tarihinde Sadaret’e takdim ettiği arzuhalle Dersaadet Mülkî İdâdî Mektebi yatılı kısmına yıllık ücretini ödemek şartıyla kaydedilmek istediğini bildirdi. Sadaret 28 Eylül 1896 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezaretine yıllık tedris ücretini ödemeyi taahhüt ettiği için kabulünde sakınca görülmediğini bildirdi[188].
Bir diğer mektep mezunu Mehmet Efendi aliyyülala derecede şehadetname ile mezun olduktan sonra Kaza Tahrirat Kitabeti’ne mülazemetle devam etti. 20 Eylül 1906 tarihinde Uşak Kaymakamlığı vasıtasıyla Hüdavendigar vilayetine takdim ettiği istidanameyle Bursa Mülkî İdâdî Mektebine kaydolmak istediğini bildirdi. Ancak mektepte kaza kontenjanı dolduğu için kaydedilemedi. Mehmet Efendi talebini 20 Ekim 1906 tarihinde tekrarladı[189]. Ancak tahsiline devam etmesi yine mümkün olmadı. 1907 yılında talebini Maarif-i Umumiye Nezaretine bildirdi[190].
Mektebin son mezunlarından Sadık Efendi 1914 yılında İstanbul Darülmuallimini İbtidaî Şubesi’ne kaydoldu. Dördüncü sınıfta rahatsızlığı sebebiyle imtihana giremedi. 1918 yılında tabip raporu ile Uşak’a döndü. Tahsilini Cumhuriyet Dönemi’nde tanınan hakla 21 Temmuz 1924 tarihinde tamamlayabildi. 1919 yılından itibaren Rehber-i Füyuzat Hususî Mektebi ve Murad-ı Evvel Nümune Mektebinde muallimlik yaptı. 2 Ocak 1927 tarihinden itibaren Uşak 4 Numaralı Erkek Mektebinde başmuallim olarak görev yaptı. 26 Eylül 1928 tarihinde Afyon İkinci Mıntıka İlktedrisat Müfettişi, 15 Ağustos 1931 tarihinde Kütahya İkinci Mıntıka İlktedrisat Müfettişi atandı. 1954 yılına kadar Simav Osmanbey İlkokulu ile Uşak Müjde İlkokulunda muallim, Uşak Gazi Kemal İlkokulunda başöğretmen, Uşak Gazi Kemal İlkokulu ve Bireylül İlkokulunda başöğretmen ve millî eğitim memuru, Uşak İlköğretim Müfettişi olarak görev yaptı[191].
Sonuç
Taşrada modern eğitim kurumlarının açılmasına yönelik çalışmalar Tanzimat Dönemi’nde başladı. Bu kapsamda öncelikle eyalet ve sancak merkezlerinde erkek rüşdiye mektepleri açıldı. Bu mektepler 1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin yayınlanmasını müteakip kaza merkezlerinde de yaygın olarak hizmet vermeye başladı. Sultan II. Abdülhamit Dönemi’nde taşrada sayıları tedricen artan erkek rüşdiye mektepleri, kaza merkezlerinde ibtidailerden mezun olan talebenin tahsillerine devam edebileceği yegâne modern eğitim kurumlarını oluşturdu. Kütahya Sancağı’na bağlı Uşak kazasında erkek rüşdiye mektebi 1872 yılında açıldı. Mülkî İdâdî Mektebi ile birleştirildiği 1914 yılına kadar kazada tek resmî erkek rüşdiye mektebi olarak hizmet verdi. Mektepte 1872 yılından Ocak 1910 tarihine kadar Hasan Hilmi Efendi muallim-i evvel olarak görev yaptı. 1875 yılında ilk defa muallim-i sani atanan Hüseyin Hüsnü Efendi emekliye sevk edildiği Ocak 1910 tarihine kadar mektepteki görevine devam etti. Bir başka ifadeyle birçok yerde olduğu gibi muallim-i evvel ve muallim-i sani mektepte uzun yıllar görev yaptı. Muallim-i evvel Hasan Hilmi Efendi Darülmuallimin Rüşdiye Şubesinden mezun iken muallim-i sani Hüseyin Hüsnü Efendi medreseden icazetnameliydi. 1895 yılında talebe sayısı arttığı için mektebe Mehmet Şükrü Efendi vekaleten muallim-i salis, Hafız İsmail Hakkı Efendi vekaleten mubassır tayin edildi. Ancak Maarif Meclisi asaletlerini tasdik etmedi. Dolayısıyla mektepteki görevleri kısa sürdü. Bununla birlikte 13 Mart 1897 tarihinden itibaren mektep için talebe sayısı arttığında atanmak üzere muallim-i salis maaşı tahsis edildi. Nitekim talebe sayısının artması sebebiyle 1904 yılında Haşim Efendi ilk defa muallim-i salis atandı. Haşim Efendi 1907 yılına kadar mektepteki görevine devam etti. Ancak atandığı tarihten kısa süre sonra taşra erkek rüşdiye mekteplerindeki muallim-i salislikler kaldırıldı. Bu sebeple 1907 yılından sonra mektebe başka bir muallim-i salis atanmadı. Mektepte ayrıca hüsn-i hatt muallimi ile bevvab görev yaptı. Hüsn-i hatt muallimleri, rika ve sülüs yazıları temeşşüke elverişli kaza tahrirat kâtipleri/refikleri veya diğer memurlar arasından seçildi.
Mektep, açıldığı tarihten itibaren talebe bulmakta sıkıntı çekmedi. Birçok yerde olduğu gibi talebe yetersizliği sebebiyle kapanmak zorunda kalmadı. Mektepte tahsil süresi 1872-1896 yılları arasında dört yıl, 1896-1914 yılları arasında üç yıl idi. Mektep ilk mezunlarını 1876 yılında, son mezunlarını 1914 yılında verdi. Her yıla ait sayısal veriler bulunmamakla birlikte mektebin 1914 yılına kadar 400 ila 600 kişi arasında mezun verdiğini tahmin etmek mümkündür. Mektepte tatbik edilen müfredat, 1890’lı yıllardan itibaren sık sık değişti. Mektepte Türkçe (Lisan-ı Osmanî), Arapça, Farsça ve Fransızca gibi dil dersleri, tecvidli Kur’an-ı Kerim, ilm-i hal, ahlak ve ulum-ı diniye gibi din dersleri, hesap ve hendese gibi matematik dersleri, sülüs ve rika gibi yazı dersleri, tarih ve coğrafya gibi kültür dersleri ağırlıklı olarak okutuldu. 1890’lı yıllardan itibaren ders programlarında yapılan tadillerle kısa süreli de olsa mektepte malumat-ı nafia, malumat-ı medeniye, malumat-ı fenniye, ilm-i eşya ve hıfzıssıhha gibi dersler de okutuldu.
Mektep mezunları büyük ölçüde tahsillerine devam etme imkânı bulamadı. Zira kaza merkezinde ilk mülki idâdî mektebi 1914 yılında açılabildi. Mektep mezunları sancak ve vilayet merkezlerindeki idâdî mekteplerine barınma sorunu başta olmak üzere çeşitli sebeplerle devam etme imkânına da genelde sahip değildi. Bu sebeple bazıları kaza merkezindeki çeşitli kalemlere mülazemetle devam ettiler, daha sonra ilgili kalemlere kâtip veya memur olarak asaleten atandılar. Bunlar arasında kaza tahrirat kâtipliğine kadar yükselenler dahi oldu. Mezunlardan bir kısmı tahsillerine medreselerde devam ederek ilmiye tarikinde kariyer yaptı. Aralarından kazadaki medreselerde müderrislik yapanlar dahi çıktı. Mezunlardan az sayıda da olsa bir kısmı idâdî, ziraat ameliyat, Darülmuallimin gibi modern mekteplerde tahsillerine devam etme imkânı buldu. Mektep mezunlarından Mehmet Ragıp Efendi ilk mebus, Mehmet Salih Efendi ilk darülhilafe medresesi müdürü olarak dikkat çekti. Kısaca mektep, 1872-1914 yılları arasında kaza eğitim tarihinde önemli bir rol oynadı.